• Sonuç bulunamadı

İşte 20 Mart Cumartesi sabahı Ulukışla’ya vardığımızda bizi karşılayan bu beyaz, bu aydınlık tablo öğleye doğru olacakların habercisi gibiydi sanki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İşte 20 Mart Cumartesi sabahı Ulukışla’ya vardığımızda bizi karşılayan bu beyaz, bu aydınlık tablo öğleye doğru olacakların habercisi gibiydi sanki"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Niğde’nin Ulukışla ilçesine ilk kez yolu düşenlerin dikkatini ilk çeken şey, bir süre sonra dikkatinizi çekmenin çok ötesine geçer, sizi kendisine bağlar ve adeta kilitlenip kalırsınız: Bolkar Dağları bölgenin güneyi boyunca bir duvar gibi uzanır ve doruklarındaki kar, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte müthiş bir aydınlık olup her yeri kaplar. Bu ışık ve büyüleyici manzara karşısında gözleriniz kamaşır ve içinize, tüm duygu ve düşüncelerinize bir beyazlık, bir aydınlık akmaya başlar.

İşte 20 Mart Cumartesi sabahı Ulukışla’ya vardığımızda bizi karşılayan bu beyaz, bu aydınlık tablo öğleye doğru olacakların habercisi gibiydi sanki. Bugün burada sanki güzel birşeyler olacaktı. Tıpkı Bolkarlar gibi aydınlık, etrafına ışık saçan, insanın içini ısıtıp umutla dolduran bir şey…

Hasangazi Köyü’nden Ulukışla merkeze geldiğimizde otogar alanında oluşmaya başlayan kalabalığı gören herkesin yüzünde bir gülümseme ve umut belirtisi vardı. Ulukışla bölgesi ve civarındaki köyler araba ve otobüslerle adeta buluşma noktasına akıyordu.Yaklaşık bir senedir, bölgede yapılması planlanan altın işletme tesislerine karşı yürütülen mücadelenin nasıl da çığ gibi büyüdüğü çok açık bir şekilde görülüyordu.

Ellerdeki pankart ve dövizler neden bu kadar insanın bugün burada toplanmış olduğunu çok açık bir şekilde

anlatıyordu: “ Zehir solumak istemiyoruz” , “Sağlıklı yaşamak için siyanüre hayır”, “Bergama olmak istemiyoruz” ...

Tüm bu mesajlar sık sık atılan sloganlarla daha da anlamlı hale geliyordu: “ Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “ Ölüler altın takamaz!”

Evet, insanlar açıkça, düpedüz, “ölmek istemedikleri” için gelmişlerdi buraya zira siyanür “ölüm” demekti. Yıllardır tüm mahkeme kararlarına karşı hala topraklarımızı ve sularımızı kirletmeye devam eden altıncı şirketler belki de buradaki insanların bu “küçük detaya” pek akıllarının eremeyeceğini ya da pek önemsemeyeceklerini öngörmüşlerdi.

Ama Ulukuşlalılar öğrenmişlerdi işte bir kere: Siyanür bir zehirdi ve hiç şakası yoktu. Bu dağlara, bu köylere bir kez siyanür girdikten sonra başta kendi yaşamları olmak üzere tüm üretimleri yavaş yavaş solmaya ve yok olmaya başlayacaktı.

Başta Hasangazi, Porsuk köy meclisleri olmak üzere, çeşitli siyasi partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri alanda yerlerini aldılar. Adana, Mersin, Ankara, İstanbul, Yalova gibi şehirlerden gelen katılımcıların da korteje eklenmesiyle birlikte kalabalık en üst seviyeye ulaştı ve miting alanına yürümeye başlandı. Safların en önünde ise kadınlar vardı. Köylü kadınlar siyanürün çocuklarına ve ürünlerine vereceği zararı anlamış, aralıksız haykırıyorlardı:

“ Ölüler altın takamaz!”

Tarihi Öküz Mehmet Paşa Külliyesi’ne varana dek sokaklar boyunca tüm Ulukışla “Siyanüre Hayır” sesleriyle inledi.

Miting alanına varıldığında ise coşku ve öfke en üst noktaya ulaştı. Başta Hasangazi Köy Meclisi Başkanı Hüseyin Özçelik olmak üzere, civar köylerden gelen başkanlar ne kendi köylerinde ne de memleketin herhangi bir yerinde siyanürlü işletme istemediklerini belirten konuşmalar yaptılar. Hüseyin Özçelik siyanürün Avrupa’da yasak olmasına rağmen neden Türkiye, Endonezya gibi ülkelerde yapılabildiğini sordu ve mücadeleyi sonuna dek yürüteceklerini söyledi. Konuşması sık sık alkışlarla kesilen meclis başkanının kürsüdeki duruşu köylünün öfke ve kararlılığını yansıtır nitelikteydi.

Av. Fevzi Özlüler ise bu mücadelenin beş kişiyle başladığını ve geline noktada TEKEL mücadelesi gibi haklı bir mücadele haline geldiğini söyledi. Davaları avukatların değil halkın kazandığını söyleyen Özlüer, köylülerin bu mücadele sürecinde kendi öz örgütlerini de yaratmış olduklarına dikkat çekti. Maden Köyü'nden gelen 80 yaşındaki Ümmühan Nine’de kürsüde söz alanlar arasındaydı.Yaklaşık 2500 kişinin katıldığı miting, diğer dernek ve örgüt temsilcilerinin konuşmaları sonrası sona erdi.

Ulukışla’dan, içimizdeki aydınlık ve umut kat kat çoğalmış olarak ayrılıyoruz. Altıncı şirketlerin ise, her ne kadar bugün pek ortalıkta gözükmemiş dahi olsalar, Bolkarlara çarpıp çarpıp yankılanan “Ölüler altın takamaz!” seslerini işittiklerinden eminiz.

Merthan ÖZCAN Ekoloji Kolektifi

(2)

Referanslar

Benzer Belgeler

3,14 Özellikle inferiyor pons paramedian tegmentum lezyonlar›nda bir buçuk sendromu ile birlikte periferik fasiyal paralizi birlikteli¤i görülür ve klinik tablo sekiz buçuk

Farklı fabrikalardan temin edilen un örneklerinin kül, protein, kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, çinko, bakır ve mangan miktarı ortalamalarına ait varyans analiz sonucu

İstatistiksel olarak un tipleri açısından unların riboflavin miktarı ortalamaları arasındaki farklılıklar çok önemli bulunmuş (p  0.01), ancak fabrikalar

Overall physical and mechanical properties of wheat straw, wood fibers and straw-wood fiber mixture MDF boards made under the conditions of 150 °C, 6 minutes pressing time and

Buğday bitkisinin azot kapsamı üzerine artan miktarlarda uygulanan azotun etkisi önemli (p<0.01) olmuş (Tablo 3) ve tüm bor düzeylerinde uygulanan azota

Satürn: Ayın ilk günlerinde gece ya- rısından yaklaşık bir saat sonra doğu- dan parlak Jüpiter ile yükselecek olan gezegen gündoğumuna kadar gökyü- zünde kalacak..

Hadimoğlu Konağında, üst kattaki iki başodanın güney duvarında, ahşap do- lapların üzerinde ve üst kattaki helânın doğu duvarında üç manzara resmi yer alır..

Bu vakada postpartum kanama sonrası yavaş şekilde gelişen ve yıllar sonra tanısı konulan Sheehan send- romu ve buna bağlı olarak gelişen empty sella sunul-