• Sonuç bulunamadı

Oktay Rifat - yıllar sonra

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Oktay Rifat - yıllar sonra"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T - S a 3 o a (

EDEBİYAT

SÖYLEŞİLERİ

Tomris Uyar

OKTAY RİFAT ■

YILLAR SONRA

Papirüs dergisinin 1. sayışın­

da (Haziran 1966), Elleri Var Öz­

gürlüğün üstüne yazarken bugün

de doğruluğuna inandığım bir saptama yapmışım: “ Son yirmi beş yılda şiirimizden genişleme­ sine bir kesit alındığında, Oktay Rifat’ın keskin, oynak ve tutarlı şi­ ir beğenisi hep ya dorukta ya da doruğa yakın bir yerlerde kalıyor.” Gerçekten de Oktay Rifat, şiiri­ mizin “ diri ve beklenir kalmayı bilen” tek tük şairlerinden. Ne ya­ pıp edip kendini yeniliyor, şiirin yeni olanaklarını gözden geçiri­ yor. Onun şiir çizgisinde değişik dönemler, dolayısıyla ilk bakışta birbirine karşıt izlenimi veren yak­ laşımlar görüyoruz. Perçemli So­

kak dönemi, Elleri Var Özgürlüğün

dönemi, Çobanıl Şiirler dönemi gi­ bi. Ne var ki dikkatle incelediği­ mizde, bu dönemlerin incecik ama güçlü bir bağla eklem yerle­ rinden birbirine bağlandığını, bir­ birinin özsuyu ile beslendiğini, birbirini yeni çıkışlara hazırla­ dığını fark ediyoruz. Toplumu- nun sorunlarıyla olduğu kadar ana dilinin gelişmesiyle, geliştirilm e­ siyle de ilgilenen, kendi edebiyat b irikim inin hesabını ödemeye özen gösteren atak bir şairin ko­ laylıkla kaçınamayacağı dönemler bunlar.

Ünlü yönetmen Wajda bir si­ nema dergisinde “ Danton” filmi üstüne konuşurken unutulmaz bir

şey söylüyor: “ Tarih kişileri çürü­ tür.” Bu sözüyle, sözgelimi bir Na- poleon’un, bir Danton’un, bir Ro- bespierre’in asıl kim liklerini asla bilem eyeceğimizi, onları tarih içinde bir çizgi, bir kavram olarak değerlendireceğimizi savunuyor. Tarihin kişileri çürüttüğü bir ger­ çek ama çürümek için tarihin ara­ ya girmesini bekleyemeyecek ka­ dar telâşlı kişiler de var. En çarpı­ cı örnek Wajda’nın ülkesinden. Cumhuriyet gazetesinin Siyaset ekinde yayımlanan Anket Defte- ri’nde Lech Walesa'nın yanıtları. En sevdiğiniz şair, yazar, en sevdi­ ğiniz kahraman v.b. gibi soruların hepsini “ Papa” diye yanıtlamış. Bir ülke halkını umutlandırabile- cek, esinlendirebllecek yetenekte bir liderin (kimilerine göre kahra- manın)gelmişgeçmişsanatıveede- biyatı siyasal çıkarlarına böylesi- ne kurban etmesi, bu kadar bağ­ naz olması ya da bağnazlığı seçer görünmesi çok acıklı. Bu çürüme yalnız siyasa alanında olsa, yine neyse (mi?) Ülkemizde çok yaza­ rak, yineleyerek, geveleyerek, yap­ tıklarım çoğaltarak kazandıkları haklı ünü geriye doğru silen sa­ natçılar - edebiyatçılar da çok. içi­ miz elverse, “ Keşke şu kitabın­ dan, şu resminden sonra ölsey- m iş!” diyebileceğimiz ünlüler.

işte yıllar sonra, böyle bir or­ tamda Oktay Rifat'la yeniden kar­ şılaşmanın önemi burada. Bir Kız

Çocuğu Için’i (Milliyet Sanat Der­

gisi, En Yeni Yapıtları, Ağustos 1984) okuduğumda uzun zamandır tatmadığım bir duyguyla güne gir­ dim: Keyifle. Aşağıya bütününü aldığım şiir (yalnızca bir bölümü alınamaz çünkü), kimilerine pek görkemli gelmeyebilir ama edebi­ yatımızın güncel sorunları üstüne düşünmemizi sağlıyor: Yalınkatlı- ğa düşmeden yalınlığa nasıl varı­ la b ilir? Şiirde, ş iir sanatının sınırları aşılmadan bir öykü nasıl anlatılabilir? Şiirde bütünlük nasıl kurulur? Usta bir şair, toyluğa ve çocukluğa yaslanmadan şiirde ço­ cuk - gözünü nasıl koruyabilir? Meramı aktaracak en uygun kur­ gu en uygun istiflem e nasıl keş­ fedilir? Genç şiirle genç şair arasında ne gibi ayrımlar var?

Bence çözümler aynı noktaya yöneliyor:Şiire bir usta, dünyaya bir öğrenci gözüyle bakmakla.

O zaman, o noktada, ilk genç­ liğinizde dil ve şiir beğeninizi ge­ niş ölçüde etkileyen bir şair, yıllar sonra en genç şiirini yazarak size eski çıraklık heyecanını yeniden tattırabiliyor:

Yanlışların içinde hiç düzeltilmemiş ağaçlar vardı abanoz dişbudak bir sen görüyordun bu aksaklığı bahçe içindeki evin ahlatı altında parmaklıktan sokağa bakarken

evler evler İçinde ve evlerin içinde birileri yaşıyorlardı

körler yatalaklar sonradan görmeler bir sen görüyordun bahçe içindeki evin duvardan sarkan inciri altında

kederin çarpıklığını

ihtiyar ve yorgun çöpçüler dilenciler çımacılar küçük fabrika işçileri ambarcılar avukat kâtipleri

bir sen görüyordun bahçe içindeki evin balkonundan İstanbul’un üstüne dökülüşünü sarı bir gül gibi güneşin,

çiçek tozu parmaklarının ucunda bir yaprak önlüğünün cebinde çocukluğun unutturamadığı.

29

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Roman gerçekliğinden yaşam gerçekliğine dön­ düğümüzde, Yaşar Kemal’in -yani yazann- kendisi ile Derviş ve Küçük Mustafa kahramanları arasında bir

Sivrac Kontu’nun 1790 yılında ortaya çıkardığı bu ilginç yü­ rüyen oyuncağını aradan yir- miyedi yıl geçtikten sonra bir başka Fransız soylusu Baron

1927’de İstanbul Belediye Başkanı (şehremini) Muhiddin Üstündağ’ın girişimiyle İstanbul Belediyesi'ne bağlandıktan sonra, topluluk birkaç yıl daha Dârül

Şerif Gören'in yö­ netmenliğini yaptığı ve Kadir İna­ nırla oynadığı«Dila Hanım» adlı son filminin dış sahnelerinin çekimi için Niğde’ye giden

1947’de Yıldız resim seminerinde Şeref Akdik ve İlhami Demirci’nin Gazi Eğitim Enstitüsünde Refik Epikman ve Malik Ak- sel’in öğrencisi oldu.. Altı yıl

Antalya’da bulunduğu müddet içinde, oradaki öğretmen okulunun üçüncü sı­ nılma kadar okuyan Mustafa Fehmi, okulun kaldırılması üzerine İzmir Öğretmen

İşitiyoruz ki, iktidar parti sinin Dahiliye Vekâleti, deği­ şecek valilerin ikinci ve üçün­ cü listesinde İstanbul valili­ liğini de bulunduracakmış.j Yeni

Bu ihtiyaç nedeniyle PDR hizmetlerinin daha farklı alanlarda, daha çok kişiye yönelik olarak, özel durumlara özgü teknik ve yöntemlerin kullanılarak sunulması