• Sonuç bulunamadı

Hazar ülkesinin arkeolojik buluntuları, Doğu Avrupa’nın en gelişmiş maddi kültürüne (Saltovo-Majak) ışık (2)tutmaktadır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hazar ülkesinin arkeolojik buluntuları, Doğu Avrupa’nın en gelişmiş maddi kültürüne (Saltovo-Majak) ışık (2)tutmaktadır"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hazar Kağanlığı, Kafkasya’nın kuzeyinde yer alan, Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki topraklarda 558’de kurulmuştur. Hazarlar, Göktürklerin batıdaki devamı olan bir Türk kavmiydi, dilleri ise Türkçenin batı grubuna dâhildi.

Kağanlık, Doğu Avrupa’nın en önemli siyasi oluşumu olarak görülüyordu, egemenliğini Kiev’e kadar yaymıştı. Kağanlık sınırları içinde değişik etnik kökene sahip topluluklar bulunuyordu: çeşitli Türk gruplarının yanı sıra Fin-Ugorlar, doğu Slavları, Kafkas halkları, Alanlar ve başka İranî halklar bunlardan belli başlı olanlarıdır. Bizans İmparatorluğu’yla olan ilişkileri sürekli değişkenlik gösteriyordu. 8. yüzyılda Müslüman Arapların fetihlerine maruz kalmış ve bunlara başarıyla karşı koymuştur. Yönetim tabakası, siyasi nedenlerle Yahudiliği benimsemiş, fakat bu resmiyette ve devlet dini olarak kalmış, eski Türk inancı toplum içerisinde yaşamaya devam etmiştir. Hazarlar arasında elbette bağımsız bir hukuka sahip bulunan Hıristiyan ve Müslümanlar da mevcuttu. 967’de Kiev Ruslarının (Normanlar) saldırısını müteakip içeride yaşanan krizler kağanlığın askeri olarak çöküşünü hazırlamıştır. Hazar ülkesinin arkeolojik buluntuları, Doğu Avrupa’nın en gelişmiş maddi kültürüne (Saltovo-Majak) ışık

(2)

tutmaktadır. Bütün Doğu Avrupa bozkırına yayılmış bu kültür, bozkır ve Bizanslı unsurların özel bir karışımını göstermektedir.

Yazılı ve arkeolojik veriler, Kağanlık içerisinde yaşayan halkın çapalı tarım ve bağcılıkla da meşgul olduğunu söylemektedir.

A. Levedia ve Etelköz Yurtları

Manga Hungaria’dan güneybatıya göç eden Macarlar, Hazar Kağanlığı’nın çıkar sahasına girmiş olmalıdır. Hazar- Macar komşuluk ilişkileri bazen düşmanca, çoğu kez dostça olmuştur, ancak her zaman belirleyici bir karakter arz etmiştir.

Macarlar, Hazar modeline bakarak ikili hükümdarlık sistemini kendi içlerinde kurmuşlardır. Buna göre boyların başında dinsel bir saygıya sahip bulunan bir baş hükümdar (kende veya kündü) ve dünyevi işlere bakan bir hükümdar (gyula) vardı.

Buna kettős királyság veya szakrális királyság (ikili ya da kutsal krallık) deniyordu. 9-10. yüzyıla ait yabancı kaynakların hemen tamamı Macarları hep Türk kavimleri arasında saymışlardır. Kaynaklar ilk kez onları 836-838 civarında, Aşağı Tuna bölgesindeki faaliyetleri sırasında zikrederler. Kimi tarihçiye göre Hazarlar, bu tarihlerde Macarların saldırılarına karşı Don nehri kıyısında Şarkel kalesini inşa etmiştir, yine

(3)

839’da Dinyeper bölgesinde Rusları taciz etmişlerdir. 840’lı yıllarda kesin olan şey, Macarların Hazar egemenliğini resmen tanımış olmasıdır. Macarlar, Hazarların savaşlarında yardımcı kuvvet olarak hizmet de görüyorlardı. Macarların bilinen ilk hükümdarı olan Levedi soylu bir Hazar kadınıyla evlenmiş ve böylece iki tarafı birbirine bağlayan dinastik bir bağ da oluşturulmuştur. Bu dönemde Macar boy birliği iki unsurdan oluşuyordu. Unsurlardan birini Başkurdistan’dan gelen, çoğunlukla Fin-Ugor dili konuşan eski Macarlar; diğer unsurunu ise Türkçe konuşan Onogurlar oluşturuyordu. Levedi, adının Fin-Ugor özellikli olması, bu boy birliği içinde Macarların yönetici rol oynadığını gösteriyor. Bizans imparatoru Constantinus’un De administrando imperio adlı eserine göre yönetici boyun adı Megyer idi. Ne var ki bu boy birliği, Türk siyasi yapılanma modeline uygun kurulmuştu. Bu modele göre boy birliğinin adı, içindeki boyların adedi ne ise başına o sayı gelir ve sonra yönetici rol üstlenen boyun adından gelen kavim adı yer alırdı. Buna en güzel örneklerden biri, keza Macarlarla uzun süre yaşayan On-Ogur adıdır. Orta çağ Macar kronikçisi Anonymus, Gesta Hungarorum adlı eserinde boy birliğinin adını Hetumogyer (Hét-Magyar, yani Yedi Macar)

(4)

olarak kaydetmiştir. Nüfus olarak da büyük olan Megyer boyunun dışındaki boyların adını yine Bizans imparatorunun kitabından öğreniyoruz. Nyék boyu Fin-Ugor dilli bir boydu.

Tarján boy adı Türkçe kökenli olup etimolojisi tarkan, tarhan

sözcükleriyle yapılmaktadır. Jenő dördüncü boydur ve Türkçe ina- (inanmak, güvenmek) fiil kökünden ve inak (hükümdar

dostu, bakan) isminden gelmektedir. Geriye kalan boy adları yine Türkçedir ve bunların etimolojik değerlendirmeleri çeşitlidir. Bunlar Kürt-Gyarmat, Kér ve Keszi.

860’lı yıllarda Hazar Kağanlığı bir iç savaş yaşamış ve bunun sonucunda ayaklanan bazı boylar, yani Kabarlar mağlup olmuş ve bunlar da eski Macar boybirliğine katılmışlardır.

Dönemin kaynaklarında Macarların Don ve Dinyeper nehirleri bölgesinde oturdukları ve buradaki yurtlarının adının Levedia olduğu kaydedilmiştir. Bazı görüşlere göre Levedia denilen bu yurt sadece, hükümdar Levedi’nin kendi özel topraklarıdır, yani Macarların Magna Hungaria’yı terk ettikten sonra yerleştikleri bir yurt olarak değerlendirilemez.

Referanslar

Benzer Belgeler

Korinth ve Serçe Limanı buluntuları yanı sıra, özellikle Ġslam üretimleri arasında çok sayıda benzeri görülen kısa boyunlu boğumlu ĢiĢelerin kilisede

clinical significance of JAK2-V617F, Calreticulin (CALR type 1 and type-2) and MPL-W515K/L mutations in patients at initial diagnosis of bcr-abl negative chronic

Yanal yöndeki şerit kullanımını belirleyebilmek amacıyla mevcut yoldan geçen taşıtların dingil uzunlukları ölçülmüş ve daha sonra bu dingil uzunluklarının

Arykanda, Patara, Dereağzı, Kaunos ve Olympos Kazılarında Bulunan Bizans Bronz Sikkelerin Periyotlara Göre Dağılımı.. Patara ve Dereağzı, Bizans sikke buluntularının sayısı

Ege Bölgesi toplam ithalatının yaklaşık yüzde 95.8’ini gerçekleştiren İzmir, diğer illerin toplam ithalatının 22,7 katını ortaya koymuştur.. 2006 yılı verilerine

Bir başka açıdan Dupont (2012: 230) İPB’yi, iklim politikasının amaçlarının ilgili sektörlerin karar-alma süreçlerinde yer alması sağlanarak, politika

Çevresel değişimleri azaltmak için arazi kullanımının etkin bir şekilde düzenlenmesi, ge- leneksel biyokütleye daha az bağımlılık, tüketimde yavaş büyüme ve sınırlı

“Fon Toplam Değeri”, fon portföy değerine varsa diğer varlıkların eklenmesi ve borçların (kurucu tarafından kuruluş işlemleri için verilen avans hariç)