• Sonuç bulunamadı

E. Noelle-Neumann 1965 yılında İletişim Araştırmaları Başkanlığına getirildiğinde “Kamuoyu ve Toplumsal Denetim” konusunda çalışmaya başlamıştır.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "E. Noelle-Neumann 1965 yılında İletişim Araştırmaları Başkanlığına getirildiğinde “Kamuoyu ve Toplumsal Denetim” konusunda çalışmaya başlamıştır."

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

E. Noelle-Neumann 1965 yılında İletişim Araştırmaları Başkanlığına getirildiğinde

“Kamuoyu ve Toplumsal Denetim” konusunda çalışmaya başlamıştır.

(3)

Temel argümanı şuydu: Ancak kamuoyu kavramını açıklığa kavuşturduktan sonra

medyanın etkilerini anlamak mümkün olabilir.

1970’li ve 1980’li yıllarda bir dizi çalışma halinde yayımlanan bu araştırmanın temel kavramı “suskunluk sarmalı” dır.

(4)

Medyanın etkileri nelerdir? Sorusu 1930’lu yıllardan beri medya çalışmalarının en

tartışmalı sorusu olmuştur.

Kamuoyu ve medya arasındaki bağlantı, nedir?

Suskunluk sarmalı nedir?

(5)

Suskunluk sarmalı, anonim bir toplumda bağlılığın, değerler ve hedefler üzerindeki

yeterli bir anlaşma düzeyi aracılığı ile sürekli olarak sağlanmak zorunda olduğu varsayımı üzerinde kuruludur. Bu anlaşmaya “kamuoyu”

diyoruz. Bu tür bir anlaşma sadece siyasal

değil moda, gelenek gibi konularda da aranır.

(6)

Suskunluk sarmalı kuramı, yalnızca grup üyeleri arasında değil, toplumun da

oydaşmadan sapan bireyleri tehdit ettiği

varsayıma dayanır. Toplum bunları dışlama ve ihraç ile tehdit eder; bireyler de belki de

genetik olarak belirlenen, bilinçaltı bir dışlanma korkusu taşırlar.

(7)

Bu dışlanma korkusu, insanların, çevrelerinde hangi fikirlerin ve davranış biçimlerinin

benimsendiğini ya da reddedildiğini ve hangi fikirlerin ve davranış biçimlerinin

taraftarlarının arttığını ya da azaldığını

düzenli olarak kontrol etmelerine yol açar.

(8)

İnsanlar kendi düşüncelerinin kamuoyundaki oydaşma içinde yer aldığını düşünürlerse

açıkça dile getirmekten çekinmezler. Örneğin rozet, sloganlar, bayrak vs. gibi. Yüksek sesle konuşma cesaretine sahip olurlar.

(9)

Tam tersine azınlıkta olduklarını

hissederlerse düşüncelerini gizlerler. Yani suskun ve temkinli davranırlar. Bu durum azınlıkta olanların düşüncelerinin bir tabu haline gelmesine veya yok olmasına kadar sürer.

(10)

Suskunluk Sarmalı kuramı beş varsayım üzerine kuruludur:

Toplum sapkın bireyleri dışlamakla tehdit eder.

Bireyler sürekli dışlanma korkusu duyar.

Bu dışlanma korkusu, bireylerin her an fikir iklimini değerlendirmeye çabalamalarına yol açar.

(11)

Bu değerlendirmelerinin sonuçları, kamu önündeki davranışları ve özellikle fikirlerin açıkça ifade edilmesini ya da gizlenmesini etkiler.

Son varsayım, yukarıdaki dört varsayımın bir bileşimidir

(12)

Bu kuram sınandığı zaman şu öğeler gözlenebilir:

Kamusallık öğesi

Kuram güçlü duygusal öğelere sahip değer- yüklü konulara gönderme yapar

Suskunluk sarmalı sürecinde medya güçlü etkiye sahiptir

Kamuoyunun değişimi sürecindeki erken ve geç aşamalar “yenilikçi” ve “kararlı”

terimleriyle betimlenen özel koşullara bağlıdır.

(13)

Şimdi bu kuramın, medyanın etkileriyle ilgili sorular açısından imaları nelerdir?

Toplum tartışmalı bir konuda iki kaynağa güvenir:

bireyin kendi deneyim alanı içinde doğrudan gözlem

medya aracılığı ile dolaylı gözlem.

Bireyin kendi yaşamı ve kişisel deneyimi ile ilgili olmayan tüm konularda medya

aracılığı ile fikir edinir.

(14)

Bu anlamda yapılan araştırmalar şunu göstermiştir:

Bir tartışmadaki çoğunluk ve azınlığın görece gücü kitle tarafından çarpıtılmış biçimde

görülür (çoğulcu aldırmazlık).

Toplumdaki çoğunluk kampı, etkili medya tarafından desteklendiği taktirde konuşmak için azınlığa göre daha isteklidirler.

(15)

Eğer medya karşıt kampı, yani azınlığı

desteklerse çoğunluk kampı sesiz çoğunluk haline gelir.

Azınlık, medyanın düşmanca tutumuyla karşılaşırsa sessizliğe bürünür.

Azınlık, medyadan destek gördüğü zaman çoğunluktan daha fazla konuşma arzusu duyar, çünkü etkili medyanın kamusal otoritesi tarafından güçlendirilmiştir.

(16)

Şu soru önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır:

Nasıl oluyor da bireysel fikirlerin toplamı,

kamuoyu olarak bilenen ve yalnızca bireylerin değil, milletvekillerinin ve hükümetin de saygı duymak zorunda kaldığı korkutucu siyasal bir güce dönüşebilir?

(17)

Kamuoyu değer yüklü alanlarda toplumsal bir anlaşmadır. Birey dışlanma tehlikesi göze

almadan bu oydaşmadan sapamaz. Daha

somut söylemek gerekirse: işlemselleştirilmiş bir kamuoyu, tartışmalı konularda toplumun çoğunluğu tarafından dışlanmayı emniyetli bir biçimde savuşturan fikirler ya da davranışlar biçimidir.

(18)

Referanslar

Benzer Belgeler

İletişimle ilgili temel bilgi edinildikten sonra kamuoyu ve kitle iletişimi, medya ve medyanın günümüzdeki tekelleşmesi, yeni iletişim araçları, siyaset ve

Her ne kadar Mauss bedenin pratikler içerisindeki kullanımını ele almış olsa da teorisinde varsaydığı fail fazlasıyla toplumsal ve edilgen olmaktan

Yine ‘Devam’da “Noktalama işaretlerinden (söy- lemem gerekli mi?) en çok soru işaretini severim.” 12 Sözlerini ekler. Edgü’nün küçük hacimli “De- vam” isimli

iki sene ara ile tertip olu­ nan bu sergilerden sonra, Lon­ drada görmek fırsatını bulundu­ ğumuz sergide teşhir olunan eser­ leri mukayese edersek, Fahrün-

şiirmiş kuyulara sığmayan artık ne yaşasam çıkmaz bu boya bu çoğulluk bu yılan zehri ey geç kalmışlığın hüznü yetmez mi.

Grade 10 zincir sapanlardaki kısaltma, kaldırma ve kavrama sistemleri, işlemlerinizi daha hızlı ve daha kolay gerçekleştirmenizi sağlamak üzere tasarlanmıştır.. En

HES projesinin tehdit ettiği türler arasında dünyada yalnızca bu bölgede yetişen ve kritik yok olma tehlikesiyle karşı kar şıya olan Kemer Orkidesi ve Olimpos Safranı

Bir yıl çalıştıktan sonra, 2013 yılında lisans BA Languages and Translation diplomasını Fransızca Tercümanlık ve Rusça dallarında uzmanlaşarak tamamlamıştır..