• Sonuç bulunamadı

9-10 17 5 K u ı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "9-10 17 5 K u ı"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T K T

ı j l j l İ İ İ A ±

A Y İ . I K M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V E S Ü S L E M E S A N A T L A J t l D E R O İ S İ

\

Harp sonrası imar isleri. Y. M. Abidin Mortaj: — Ankarada yeni ilkokullar — Gaziantep ticaret ve sanayi odası proje musabhkası — Koloradoda bir açık hava tiyatrosu. M. Burn- ham Hyot — Vermont (U. S. A.) da prof: Walter Curt Beh- rendts evi — istanbul radyo.evi proje müsabakası — Vene- dik te Saint - Marc meydanı. Y. M. Samim Oktay — Puerto Rico için Richard J. Neutra'nın hazırladığı mektep ve Hasta- hane projeleri. Y. M.Sabih üstel — Paflagonya'da Ambarkaya mezarı. Ahmet Gökoğlu — İngiliz şehirleri istikbal iç.in ha- zırlanıyor. Gilbert Mc Allister — Betonun görünüş ve daya- nışı. Y. M. Ali Berkol — İzmir Fuarında yeni yapı malzemesi

— Yapı malzemesi piyasa cetveli. — Haberler. —

9-10

1 7 5 K u ı

(2)

i n ı u n

« İ M A R M T I Y A Z : A N A D O L U 1 6 5 - 1 «i fi

. I K , Ş E H S A H İ B İ : -I A N N O

R C I L I K V E Z E K İ S A Y A R l 3 3 E M I N ö

S E R İ I I I .

Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ N E Ş R İ Y A T MÜDÜRÜ. A B İ D İ N M O R T A Ş

S T A N D U L T E L : 2 1 3 0 7 : 19 4 5

H A R P S O N R A S I İ M A R İ Ş L E R İ Y . Mimar: Abidin M O R T A Ş

İnsanlık tarihinin görmediği bir ölçüdeki ci.

han harbi birçok memleketlerde tasavvura sığmaz tahripler yaptı. Her devirde büyük ihtiyaçlar, bü- yük tedbirler doğurmuştur. Bu harpten sonraki imar kalkmmasi da yalnız tahrip gören memleket- lere inhisar etmiyecsk, bütün dünyaya şamil bü- yük bir yapı faaliyeti ortaya atacaktır. Harp yıl- larının uzamasile, artan bir hızla insan gayretinin üstünde bir gelişmeye varmış harp sanayii bugün, yarın sivil sanayie, bu meyanda bilhassa yapı sa- naj'iine inkılâp ettiği zaman her memleket, umumî imar dâvasının tahakkuku problemi karşısında ka- lacaktır.

Bizim memleketimizi de geniş ölçüde ilgilen- direrek bu problemin hallinde hangi e.na prensiple- re göre hareket edilmesi lâzım geldiğini mütalea etmek, yerinde bir düşünüş olur.

Umumî bir imar dâvasını mütalea etmek için ıbir memleketi, bütün hudut ve sahillerile, şehir ve köylerile, demiryolları, deniz ve kara yollarile, orman, tarla, kır ve dağlarile birlikte kuşbakışı görmek lâzımdır.

Bu büyük arazi parçasını tabiî ve sun'î kay- nakları bakımından birçok bölgelere ayırarak ve ticari, ziraî, sınaî, turistik, kültürel merkezler tes- bit ederek bunlar arasında iktisadî bir müvazene tesisini düşünmelidir. Büyük bir imarın finaıısı- manmı mevcut bir bütçenin mahdut çerçevesi i- çinde temine çalışmak imkânsızdır. Yukarıda yazılı her böige, kendi hususiyetine göre ve 'müte- kâmil bir istihsal zihniyeti le verimini âzamiye çıkarmak suretile bu finansmanı desteklemelidir.

Malî imkânları ümit verici bir şekle soktuk- tan sonra imarın teknik ve san'at cephesini gözden

geçirmek mümkün olur. Büyük harp tehlikeleri zaman zamaıı insanları, bu korkunç âmili gözünün, de tutarak tedbirli bir inşa sistemi düşünmiye mecbur etmiştir. Fakat harp tekniğinin bugün vardığı akıl almaz üstünlük en ileri görüşlü ted- birleri iflâs ettirmiştir.

Artık sulh ve huzur günlerinin temadisini, insanların sağ duyularını kaybetmeden insanca düşünüp yaşamalarını temenni ederek ileri fakat normal bir inşa prensibini kabul etmek ve norma- lin üstünde tezahür edecek hâdiseleri ds tevekkül- le karşılamak pratik bir zaruret haline gelmiştir.

Bu takdirde, memleketimizin her tarafında tatbik edilecek bir imar programında, olağanüstü hâdiseleri ve bunların tedbirlerini, her türlü ge- lenek ve san'at kaidelerini hiçe sayacak şekilde izam etmeden kültürlü bir insan camiasının rahat yaşıyacağı, kendisine ve dünyaya faydalı olacağı bir muhit yaratmak gayesi gözönünde tutulmalı- dır.

Bir memleketin, umumi imar projesi, tabiat, tarih, yaşayış esasları ve mahallî hususiyet temel- lerine dayanmalıdır. Bunlara değer verilmezse belki bütün ihtiyaçlar yine karşılanabilir, fakat proje nazarî ve şematik; bir bütün halindeki tesir de kuru ve hususiyetsiz olur.

Tabiatiıı imar işlerine müsbet veya menfi te- sirlerini her yerde görebiliriz. İnsan eli başı boş ve bozgunca bir kendini beğenmişlikle muhitini hiçe saymışsa bundan bir eza duyarız. Tabiati derinli- ğine duymuş ve anlamış bir sanatkârın inceliğine de, aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, bir sanat heyecanile hayran kalırız.

Her memleketin coğrafî vaziyeti, iklimi, ta-

(3)

biî hususiyetleri o memlekete has bir umumî at- mosfer yaratır. Yalnız rakama, grafiğe ve tekniğe dayanarak bu atmosferi ihmal etmek gerilik 'olur.

Tabiat, yarattığı her köşede ayrı bir güzellik aramış ve temin etmişken insan oiğlunun bu tesiri kısırlaştırmaya hakkı va mıdır?

Ormanlarımız, göllerimiz, çaylarımız, sahille- rimiz, dağlarımız yeni plânlıyacağımız şehirlerimi- ze, yeni yapacağımız binalarımıza tabiî fon olmalı- dır.. Şehirlerimiz, köylerimiz, yollarımız, köprüle- rimiz ve binîJarımız bu tabiat parçası içine kendi bünyesinden hasıl olmuş tabiî bir medeniyet eseri olarak uymalı, yabancı, sun'î ve soğuk kalmamalı- dır. Huzur ve refah içinde salim kafa ile düşünen dedelerimiz ta biatle insanı birlikte mütalea etmiş- ler ve bir çınaraltı kahvesi, bir Boğaziçi yalısı, bir cami avlusu, bir köprü kemeri, bir kerpiç köy evi yaratırken tabiatin icaplarına uymasını bilmişler- dir. Tabiatin bu eserleri nasıl yadırgamadan be- nimsediğini biz ve yabancılar hayran ve takdirlı gözlerle seyretmekten bıkmıyoruz.

Yeni imar plânımızda ihmal edemiyeceğimiz bir de tarihimiz vardır. Bu tarih en usta sanatkâr- ların dünya çapında bir anlayışla yarattıkları eser- lerle memleketin her bucağında tesbit edilmiştir.

Zaman ve hissiz düşünceler bu eserlerin bir kısmı- nı yıkmıştır. Kalanları iyi muhafaza etmek, düz- gün seyrüsefer çizgileri elde etmek pahasına bir şehrin bütün karakteristik şahsiyetinin unsurlarını feda etmemek lâzımdır.

Dünden bugüne kalmış öyle binalar vardır ki yüz yıllar boyunca bütün bir şehrin veya bir şehir parçasının san'at mukadderatını tayin etmiş, bu- lunduğu muhiti kendi atmosferile işba haline ge- tirmiştir. İşte bu kudretli ve yeri dolmaz eser en modern bir seyrüsefer tekniğine .dahi feda edile- mez. Düz, birbirine müvazi veya amut ve geniş caddelerle, ip çekilmiş gibi bir sırada, bir çırpıda binalarla, bizi tetkik eden muasır yabancı kültür adamlarına ne ifade edebiliriz? Bu düşünceleri ro-

mantik ve bajat bulmamak l'âzımdır. En ayık ve en teknik bi.- düşünüş de eser haline, ifade haline gelirken sanatı inkâr etmemelidir.

Yaşayış tarzımızı, yarınki muhtemel ileri şartlara feda edersek yapacağımız evlerde rahat oturamayız, iyreti kalırız. Bu sebeple Amerikadan seri halinde geleceği ve şehirlerimizi rahata kavuş- turacağı hakkında ümitler beslenen tip ve Standard kurma evlerin içinde yabancı şartlara intibak e- debilerek yaşıyacağımızı şüpheli görmek yerinde bir endişe olur.

Kendi evimizi neden kendimizin yapabilece- ğimiz mevzuu ele alınmayıp ta otomobil gibi, buz dolabı gibi hazır tip evler akla. geliyor. Bunu tahlil edip lehte veya aleyhte bir hüküm çıkarmak icap eder.

Memleketimiz başlı başına ve bağımsız bir varlıktır. Bize yaşayış tarzımız başka memleket- lerin zevk ve anlayış seviyesi tarafından dikte e- dilmemelidir. Çatımızın meyli, penceremizin şekli, saçağımızın çıkıntısı, odalalarımrzın birbirile müna- sebeti, mutfağımız ve helâmız kendi konsepsiyo- numuza göre tertiplenmiş olmalıdır.

Yabancı dilleri, yabancı jestleri, allürleri tak- lit edenlerimiz nasıl aramızda bizimle kaynaşma- mış kalıyorsa bizim elimizden ve düşünüşümüzden çıkmıyan binalar ve şehir parçaları da bize yaban- cı kalacaktır.

Bütün bunları ifade etmiş olmak, gelenekten ayrılmadan, babadan görme usuller ve şekillerle bir mimari yapalım mânasına alınmamalıdır. Pren- sip olarak garp yapı tekniği kabul edilmeli, fakat binalarımızın, yol vo köprülerimizin teesimindeki ıuh bizim olmalıdır, bizim olarak gelişip olgunlaş- malıdır.

Şuurlu bir imar programının tahakkuku so- nunda memleketimizi gezen kültürlü bir yabancı, bu memlekete has bir atmosfer içinde dolaştığını, ' her yerden ayrı, fakat yine ileri bir san'at anlayışı, bir mimarî ifade ve bir nisbetleı hususiyeti sezme- lidir.

(4)

Sarar ilkokulu görünüşü

A N K A R A D A Y E N İ İ L K O K U L L A R Proje ve tc-Jtbik Bayındırlık Bakanlığı

proje bürosu :

Son yıllar iğinde Ankarada Bayındırlık Bakan- lığınca üç ilkokul yaptırıldı. Biri balıçeli evlerde, ikincisi Maltepede, üçüncüsü de Mimar Kemal ilk okulu yanında yapılan bu binalar şiddetli bir ilk okul ihtiyacını imkân nisbetinde karşılamak üzere çok sade ve ucuz olarak vücuda getirilmiştir.

Bu binalar mimarî birer iddiadan ziyade ikti- sadı ve realist bir zihniyetle programlaştırı lmış_, bu- lundukları muhite uygun olarak düşünülmüştür.

Mimar Kemal okulu, Kemalettinin bir eseri ol- duğundan, ganyana gelecek bir binanın büsbütün modem bir stilde yapılması doğru bulunmamış, ayni nisbtler muhafaza edilerek program bugünün mi- marî şartlarına uygun olarak karşılanmaya çalışıl- mıştır.

Diğer iki okul başlı başına bir mevzu olarak ele alınmış, sadelik ve maddî imkânların müsaade et- tiği şekilde meydana getirilmiştir. Binaların haricî mimarisinden ziyade plânları daha muvaffak ol-

muştur. Sarar okulu

(5)

bölgelerindeki amele şehirlerinde ilk mektep mese- lesi üzerinde bazı çalışmalar yap:İmiş ve başarılar elde edilmiştir.

Bilhassa İngiltere de «harp soması yapı arsş- dırma enstitüsünün» ilk mektep binalarının bir kaç tip üzerinde standardize edilmesi hakkındaki çalış- maları incelenmeğe değer bir bonudur. Bu etüdlere göre sınıflar, koridorlar, toplantı ve teneffüshsne- ler, birer standard ünite olarak ele alınmakta ve bunların birleşdirilmesile 3, 5 - 7 smrflı ilk mektep- ler meydana, getirilmektedir.

Bir sınıfı, bir toplantı salonunu meydana geti- ren direk, kiriş, çatı makası gibi yapının iskeletini teşkil eden elemanlar muayyen ölçülere göre stan- dardize edildiği gibi bu iskeletin dolgusunu teşkil eden, bölme, pencere, kapı, tavan, döşeme gibi ele- manlarda muayyen ölçülerde hazırlanarak montaj- ları yapılmaktadır.

Bu suretle mektep binalarını ucuza mal etmek, süratle yapmak kabil olduğu kadsr, haricî mimaride de bir ahenk elde edilmektedir. İngilteredeki bu çalışmaları mektep yapılarile ilgili mima- î büro- larımızın incelemesi yerinde olacaktır.

Ankaradaki ilk mektep binalarından bahseder- ken, bugün Amerika ve İngiltere gibi mesken sıkın- tısı olan memleketlerin gerek yıkılan şehirlerinde, gerek beş yıl zarfında teşekkül eden harp sanayii

Bahçeli evler ilkokulundan iki görünüş

(6)

OfcZSASTEP TİCMSET « SANAVİ OC-VSS , PD03E MÜaUkBAlOSI

1 inci mükâfat

G A Z İ A N T E P T İ C A R E T V E S A N A Y İ O D A S I P R O J E M Ü S A B A K A S I

Gaziantep ticaret ve sanayi odası tarafından Y . Mimarla; ve Y. Mühendisler arasında bir proje mü- sabakası açılmıştır. Bu müsabakanın gereik şartları- nın hazırlanmasını gerekse idaresi ve projelerin seçimini oda ileri bir anlayışla T. Y . Mimarlar birli- ğine bırakmıştır. Birlik müsabakayı büyük bir ba- şarı ile idare etmiş ve afrnan sonuçdan gerek mi- marlar gerekse oda memnun kalmıştır. Bu itibarla Gaziantep Ticaret ve sanayi odasına bu hareketin- den dolayı teşekkür ederken mimarî müsabakalar açan Bakanlıkların ve diğer teşekküllerinde bu su- retle hareket etmelerini temenni ederiz.

J Ü R İ R A P O R Ü 1 — 11.6.1945 pazartesi günü Ankara Sergi Evin- de hey'etimizce ilk toplantı yapıldı. Türk Yüksek Mimarlar Birliğinden gönderilen 23 adet kapalı teklif teslim almajrak teslim sıra numarası itibarile asıldı.

2 — Projeler umumî mahiyette gölden geçiril- dikten sonr3, müsabaka programı gereğince birer birer incelendi, mukayese edildi ve not alındı.

3 — Son revizyon yapıldıktan sonra, itt'fakla varılan netice tesbit edildi.

4 — Mükâfat ve mansiyon kazanan projelerin hüvüyet zarfları açıldı.

5 —- Müsabaka neticesi :

48736 rumuzlu ve Y . Mimar Nezih Eldem,

» » Ayet Uluboy ve

» » Muammer Erseiçuk'a ait proje birinci;

10511 rumuzlu ve Y. Mimar İlhan Ağan'a ait proje ikinci;

10001 rumuzlu vo Y . Mimar Eyüp Kömürcüoğ- lu'na ait proje ile

77847 rumuzlu ve Y. Mimar Fikret Kılıçöte ve

» » Cemil Nil'e ait projeler mansiyon kazandılar.

T. Tüksek Mimarlar Birliği adına: Gaziantep Tıc. ve Odası adına

Başkan Üye Yüksek Mimar Y. Mimar Y . Mimar Zeki Okay Abidin Mortaş R.Erhan

77022 rumuzlu proje

Gazino yeri iyi, gazino servisi ve bodrum etüt- süz, merdiven lüzumsuz yere külfetli düşünülmüş.

Katlarda Muhasebe kısmı iyi halledilnıemis. Umu-

(7)

miyetle servis kısımları plan ve ışık bakımından ki- fayetsiz. Hademe odaları yok. İkinci kat büroların- da ışık kâfi değil. Muhtelif stillerden tertip edilen mimarî ve plân tekniği yeler kuvvette bulunmadı.

Proje ikinci elemede terkedildi:

10511 rumuzlu proje :

Gazino iyi ve hususiyetli. Servis merdiveninin yukarı çıkması lüzumsuz. İdare Heyeti Salonunun ve ikinci katta Umumî Kâtip odası yerleri iyi değil.

1 inci mükâfat Yüz elevasyonları ve kat plânları

Misafir odası banyosuz. Kütüphane müstakil değil.

Plân tekniği ve tertibi iyi, sade vazıh. Proje ik- tisadî, mimarî sade ve nisbetli. Umumiyet itibariyle iyi bir porje. Lüzumlu bazı tadilât imkânı kolay.

Bu proje ikinci Mükâfatı kazanmıştır.

53468 rumuzlu proje :

Gazino ve esas giriş biiyük olmasına rağmen iç tesirler sıkıntılı girişin tâli yol sonunda oluşu iyi değil. Üst kat koridorlarında ışık az esas caddede cephe tashihi için yapılan jçıkma nizamsız, ve inşaî mahzur var.

Yan cephe, Gazion kısmı tebarüz ettirilerek" İs- lah edilirse iyi ön cephe tesiri aynı kuvvette değil.

Bu proje İkinci elemede terkedildi.

10600 rumuzlu proje :

Gazino yeri iyi. Üst katlarda yer israfına rağ- men iç mimarî tesir müsait değil. Yan cephede ze- min kat basık, asma kat nisbetsiz yüksek ve bu iki katın iç alâkası ifade edilmemiş. Yan cephe çıkıntı sı yersiz, ö n cephe çıkıntısı ağır ve nisbetsiz. Ü.\1 pencere ile saçak arası zayıf.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi.

77847 rumuzlu proje :

Gazino iyi ve umumiyet ilibarile nisbetli, ser- visler tertip bakımından iyi değil. Merdiven yeri zemin ve asma katlarda iyi değil. Müracaat ve bersa bürosu kaldırılarak ferahlaması lâzım. İstatistik ve mürakaba odaları cephe tashihi yüzünden şekilsiz.

Görünüşlerde 1. kat pencereleri fazla yüksek. 2. kal pencerelerinin döşemeye yakın başlaması mahzurlu.

(8)

ön arkada ve gazino kısmı iyi. Cephe çıkması tesir bozuyor. Konsollarda inşaî mahzur var.

Bu proje elemelerden geçerek MANSİYON ka- zandı

13031 rumuzlu proje :

Zemin kat tertibi zayıf. Gazino aleyhine diğer kısımlara lüzumsuz ehemmiyet verilmiş. Gazino ve- ya borsa salonunun bina ile irtibatı iyi halledilme- miş. Esas giriş tâli ehemmiyette kalmış. Kütüphane ve istatistik bürosunda ışık vaziyeti iyi değil.

Gazinonun her taraf: kapı şeklinde oluşu ve e- sasa girişin silik kalışı dış mimarî ifadeyi zayıflat- mış.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedildi.

54321 rumuzlu proje :

Zemin kat tertibi iktisadî değil. Ust katlarda Reis, Umumî kâtip, İdare Heyeti gibi en mühim o- dalar ihmal edilmiş. Plân tekniği ve mimarî tesir za- y f .

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi.

48736 rumuzlu proje :

Plan çok hususiyetli, tertip, maksat, muhit ve iklime en uygun bir şekilde halledilmiş. Tâdili ken- di bünyesinde kolaylıkla mümkün, bazı mahzurlara rağmen kuvvetli ve mimarî kıymeti haiz bir proje.

Bu proje BİRİNCİ mükâfatı kazanmıştır.

43234 rumuzlu proje :

Gazino, bilhassa varyant teklifindeki, iyi. Ser- vis girişi bir ihtiyaç üzerine yapılmamış, servisle il- gisi yok. Bir çok odaların şekil veıüsLetİeri iyi de- ğil. Görünüşte markiz ve ön çıkma binanın bünye- sine yabancı ve iğreti tesirli ö n cephenin varyant şekli, 1. kat etüd edilmek şartile daha müsait.

Bu proje ÜÇÜNCÜ elemede terk edilmiştir.

11111 rumuzlu proje :

Esas giriş uzak ve belirsiz. Gazino iyi büfe ki- fayetsiz. Reis odası dar, diğer bir çok odaların şekil ve nisbetlerine ehemmiyet verilmem'.ş. Reis helâss, misafir banyosu ışıksız; havasız. Bodrum aydınlık- larının kolojıad zemininde oluşu mahzurlu. Ön çık- ma iğreti tesirli. Yan cephede rüzgârlık penceresi daha derli toplu olmalı idi. İdare Heyeti çıkmazı ni- zamsız, pencereleri nisbetli değil.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedilmişUr.

(9)
(10)

12080 rumuzlu proje :

Gazinonun yeri-iyi. Esas giriş uzakta. Reis ve Umumî Kâtip odaları ulak. Muamelât odasının hö ile dar bir koridorla irtibatlı ve uzakta kalışı doğ- ru değil.r Ayrıca Muhasebe, Laboratuvav ve kütüp- hane girişleri iyi tertip edilmemiş.

Görünüşle: mimarî bakımdan tatmin "edici de- ğil.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi:

14803 rumuzlu proje :

Gazino ve giriş holünün yerleri iyi olmakla be- raber iş mimarî tesirleri müsait değil. Misafir ban- yosu ve ofis koridoru ışık ve havasız. Üst katlarda koridor dolambaşh. Muamelât büroları kullanış ba- krmmdan isabetli değil.

Dış mimarî, hususî ve kuvvetli bv: ifade yok.

Bu proje ÜÇÜNCÜ elemede terkedildi.

12329 rumuzlu projo :

Esas;cadde ihmal edilerek gazino arkay ı atılmış.

Misafir banyosı ve bodrumda merdiven, hcl, kalori- fer dairesi ışıksız ve havasız. Mimarisi olgun değil, ön cephe giriş motifli nisbetsiz.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedil'.V' 14531 rumuzlu proje :

Plânlarda ihtiyaçlar iyi düşünülmüş, f-kat mi- marî bakımdan hal şekilleri iyi nisbetlendirilmemiş.

Mimarî görünüş bakanından ön cephe çok ya- bancı tesirli. Gszino k:smı umumî tesiri bozucu ma- hiyette.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedildi.

91660 rumuzlu proje :

Gazino yeri ve şekli iyi. Esas giriş yeri uzak.

Üst katlarda hol ile belkeme salonunun birbirin- den kaymış olması plân tesirini bozmuş.

Drş görünüşte gazino pencere şambranları ağır, diğer kısımlar iyi.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedildi.

74747 rumuzlu proje :

Arsanın kapalı kısımların pencere açılması dola- yı sile BİRİNCİ elemede terkedildi.

41023 lumuzlu proje :

Gazino yeri ile esas giriş yeri iyi olmakla bera- ber umumiyetle iç tefsirler zayıf. Plan tertibi iyi de- ğil.

Yan görünüşte çıkmalar lüzumsuz, ahenksiz.

Ön cephenin de tesiri ve nisbetleri olgun değil.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi.

77743 rumuzlu proje :

Gazino ve servisler çok iyi. Esas giriş dar. Mer- diven çok uzun olduğundan iç tesiri iyi değil. Bek- leme holleri karanlık. Meclis salonunun ışık vazi- yeti iyi değil.

Cephelerde diş kesilmesi ve çok yüksek atika dıvarları yap: İması nisbetleri zayıflamış.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedildi.

10001 rumuzlu proje :

Plân tertibi iyi ve hususiyetti. Gazinoda fazla basamakların tesiri şüpheli. Asma kat yüksek tu- tulduğundan bina bir kat yükselmiş; bu ) proje iktisadî değil. Garüorp ye leri iyi değil.

Görünüşte arma. pencerelerin gazino k'şmı ara- sındaki âhenk t.;m halledilmemiş. Ön cephe giriş kısmının biraz çıkıntılı olusu kuvvetli bir ifade te- min edememiş. -

Bu proje elemelerden geçerek MANSİYON ka- zandı.

43658 lumuzlu proje :

Gazino yeri iyi, servisi yok. Mutfak bodrumda ve çok uzak, Misafir banyo tu ışıksız, havasız. İkinci katta Umumî Kâtip odası çok ufak. Plânda bariz kusurlar az olmakla beraber tertip ve sahalar ihti- yaca uygun değil, görünüşler iddiasız ve sade; cep- he nisbetlerinde bozukluk yoksa da binaya lâzımge- len hususiyeti kazandırmamakta.

Bu proje ÜÇÜNCÜ elemede terkedildi.

24578 rumuzlu proje :

Esas giriş yeri ve eb'adı iyi, ikiye bölünüşü iyi değil, Gazino servisi ve helaları yok. Misafir odası ışık vazyeti iyi değil Banyosu yok. Hela ve banyo- nun bodrumda oluşu mahzu lu.

Dtş görünüşte zemin katı ihmal edilmiş. Umumî tesir zayıf.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi.

30545 rumuzlu proje:

Esas giriş dar, gazino fazla geniş, inşaî bakım- dan iktisadî değil. İkinci katta İdare Heyeti odası müs.takil değil. Muhasebe büroları kifayetsiz ve tâ-

li yerde. ' Görünüşlerde çıkmaların markize oturması mi-

marî tesiri zayıflatıyor ve kâjir inşaat imkânlarına aykırı. Çıkmas z kısımlar ahenksiz.

Bu proje İKİNCİ elemede terkedildi.

12345 rumuzlu proje :

Avlu yeri iyi. Plan tertipli, kullanış ve odalar eb'adı bakımından kifayetsiz. Görünüşler mimarî bakımdan zayıf.

Bu proje BİRİNCİ elemede terkedildi.

(11)

B a ş k a M e m l s k e t l e r e M i m a r i :

Amfinin görünüşü

K O L O R A D O D A B İ R A Ç I K H A V A T İ Y A T R O S U Mimar Bumham Hyot

(The Arcitectural Forum 1945 Mayıs, sayısından) Denver dağlarının eteğinde ve doğudaki uzak yamaçlara doğru çok güzel bir manzaraya karşı ya- pılmış olan bu açık hava tiyatrosu tabiat içine bü- yük bir muvaffakiyetle yerleştirilmiş müstesna ve eşsiz bir eserdir.

Kızıl renkte kum taşından üst üste fantastik ve hususiyetti bir şekilde yığılmış gibi duran kayalar, mimarın kompozisyonunu çerçevelemekte ve sanki istenilen meyilde tesviye edilmiş gibi olan vadide Amfi için müsait bir zemin teşkil etmektedir.

Tabiat akustik bakımdan da mimara yardım et- miş, sahne kısmında en hafif bir şekilde söylenen sözleri en arkadaki sıralarda işittirmek kabil olmuş- tur.

Bu kadar müsait şartlara mazhar olan mimar hiç aykırı fikirlere düşmeden, kayaları teşkil eden taşı esas malzeme olarak kullanmıştır. Bu suretle sade ve tabiî bir hal tarzı ile eser ve muhit arasındaki ahengi yaratmıştır.

(12)

r

Yukarıdan sahneye doğru bir bakış

Tiyatronun bütün plânı Yalnız sahne kısmında arazi kazılarak iki kat

İnşa edilmiş, sahnenin altına artist odaları tuvalet- ler ve depolar yerleştirilmiştir.

Otomobil parkları seyircilerin göremiyeceği şe- kilde en yukardaki düzlüğe j'apılmış sahne için lü- zumlu makineler ve ışık tssisatı gizli olarak yer al- tına yerleştirilmiştir. Seyirci kısmının ortasına si- nema projektion makinesi gömülmüş sahnenin ar- kasına icabında kullanılacak bir şekilde müteharrik sinema perdesi konmuştur.

İki yandaki kaya kitlesinin eteğinde ve seyirci amfilerinin iki tarafında geniş basamaklar yapıl- mıştır. Seyircilerin oturacağı kademeler esaslı su- rette drene edildikten sonra beton arme plaklar üzerine tabiî taş kaplanmış, yalnız oturulacak yer- lere ilki sıra kızıl agaç geçirilmiştir. Bu açık hava tiyatrosunda mimar en basit şekillerle güzel bir essr elde etmeğe muvaffak olmuştur.

(13)

W !

Evin güney yüzü

V E R M O N T (U. S. A.) D A P R O F . W A L T E R C U R T B E H R E N D T ' S E V İ

Bu ev Prof. Vehredt ve John Spaeth taraf ndan Vermont da inşa edilmiştir.

Binada kullanılan malzems.nin basitliği ve plan sadeliği bilhassa dikkati çekmektedir. Ev tek katlı olup, büyük bir otu ma odas:, çalışma yatak oda'a- rından ve diğsr servislerden ibarettir.

Kuzey yönüne elden geldiği kadar az pencere konulmuş, buna karşılık güney yönüne geniş camlar ve üzeri kapalı bir teras yapılmıştır. Bu k % ü k ev ahşap malzemenin ve'diği güzel bir mimaride dir..

(14)

Evin oturma odası v<? kapalı teras

İstanbul sokaklarının yüz- de 70 i am-vut kaldırımıdır, yol bilgisinde, mühendisli- ğinde, «dî kaldırım diye ka- bul edilmiş bir teknik, bi~r usul yoktur.

Kitapta ve bilimde yeri olmayan, teknik bir izahı bulunmayan bu tyer'ı usulu şehirlerimiz, bilhassa lst~.n- bu yıllardanberi kullanmak- tadır.

Adî bir toprak düzeltmesi üzerine, ocakdan çıkdığı gi- gibi, işlenmeden döşenilive- ren, moloz taşı yollaime- deni bir şehir için yüz kı- zartacak bir gerilik örneği olduğu kadar, devamsız ve

dayanıksız oldukları için, belediyecilik ekonomisine de zarar veren bir işdir.

Romalılar bile yüz yıllar- ca önce yollarında> taşı iş- lemeden döşemiyorlardı.

Meşhur Bağdat Caddesinin günümüze kadar kxlan par- çaları eski Türklerde yol tekniğinin bugünkünden üs- tün olduğunu göstermekte- dir.

On, on iki yıl önce, axrna- vut kaldırıminı yasak eden bir belediye karârını hatır-

Pompeiden bir sokak taşları işlenerek döşenmiştir

laycruz. Bu yerinde kırar, son yıllarda nedense unu- tulmuş ve sokaklarda yeni- den adî kaldırım faaliyeti başlamıştır. İstanbul beledi- yesi 1945 de adî kaldırımlara 3C0 bin liradan fazla par o harcamışdır ki, bizce bu pa ra ve emek heba olmuştur.

Belediyeden, bu geri zih-

" niyeti bırakarak, Istanbula yakışacak, teknikte ve yol culukta yeri olan bir yol usulu kabul etmesini bekli- yoruz.

Z. S.

(15)

Y. Mimar Mahmut Bilen ve Yunus Erk projesi

İ S T A N B U L R A D Y O E V l P R O J E M Ü S A B A K A S I

Geçen sayımızda İstanbul Radyo evinin derece kazanan projelerini yayınlamıştık.

Bu sayımızda derece kazanmamış olan, fakat, mimarî bakımdan kıymet taşıyajı diğer projeleri ya- yınlayoruz.

Bu projeler içinde, Y . Mimar Mahmut Bilen ve Yunus Erke, Y . Mimar Kemalî Söylemezoğlu, Maruf Önal ve Samim Oktaya ait projeler dikkati- mizi çekmektedir.

Bilhassa M. Bilen ve Y . Erk projesinin gerek mimarî anlayış, (gerekse plân tekniği bakımından

(16)

>

I

î a s t s s s i i İ İ İ I 1 ( l ' I I 1 l . t '•!

• 1 1 I S 1 8 : L 1 J

derece kazanan bir çok projelerden üstün olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu proje müsabaka şartnamesine harfiyen uygun olması dolayısile ayrıca bir kıymet taşımaktadır.

Bu sayıda yayınladığımız bazı projelerin sahih- lerini öğrenemediğimizden bunlar! yalnız rumuzla- rile yayınlıyoruz.

(17)

istanbul Radyo evi için müsabakada birinci ge- len proje tatbik edilmektedir. Bu projenin tatbikat planları yapılırken bina yeniden genişletilmiştir. Bu sebeble, İstanbul belediyesinin binaya evvelce tah- sis ettiği yer kaili gelmemiştir.

Bu vaziyetten de anlaşılacağına göre müsabaka şartları hazırlanırken saha kifayetsiz verildiği.. gibi vantilasyon dairesinin bu dar ârs?da zemin katında istenilmesi bir hata idi. Dünyada: sayılı bir çok rad- yo binalarından. Vantilasyon daireleri daima bod- rum katlarında yapılmıştır.

Y. Mimar Mahmut Bilen ve Yunus Erk projesi

(18)

SiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiŞ

V1I1I111I11111111İ111II "

(19)

• " » « « u m »

rnmmm

j ı ı n ı ı i M i

12912 rümuzlu proje

Prof. Y. Mimar Sedat Hakkı Y. Mimar Muallim Ahsen Yapanar ve Asım Mutlu projesi

(20)
(21)
(22)
(23)
(24)
(25)

Piazza'nin görünüşü Fotoğraf Artis'dan alınmıştır

V E N E D İ K t e S A Î N T — M A R C M E Y D A N I Yazajı : Y. Mimar Samim Oktay

G. S. Akademis-', asistanlarından

Kulenin ehemmiyeti meydanın sinyal vazifesini görmesinden ibaret değildir. Kanüle duvarı, sivri çatısı ve Saint marc timsali ile hakikaten güzel- dir, yıkılışı sanat sevenler dünyasında, büyük akis- ler doğurdu. Hattâ beynelmilel bir iane toplamak istendi fakat Venedik belediyesi yeniden yapmak şerefini başka milletlere tırakmak istemedi. 1912 de (Logetta) ile beraber eskisi gibi yeniden inşa edildi.

Bir aralık kulenin yerini değiştirmek istedilersede eski eserlere hürmet edenler buna mâni oldular. Ku- lenin yerinden kaldırmasını daha münasip gören ler onun bazilika için tehlikeli olduğunu ileri sü- rüyorlardı. Bir taraftan da Pezza cihetinden (porte della caırta) nın görünüşünü de örtmektedir. Fa- kat mevkii yüz yıllardan beri orada olduğu için hiç kimse bunu münasebetsiz bulamaz.

(Saint - marc) meydanının en güzel ve en e- saslı kısmı «Dojlar sarayıdır» bu eserde Venedikli- lerin, sanat dehası görülür ve yine orada venedike- has (Italo - Arap) ve (îtalo - gotik) sanat, birbirine karışır. (Thain) dojlar sarayı hakkında şu sözleri söyler: (Böyle bir bina görülmüş şey değildir. Onda herşey yenidir, insa.n kendini mûtadın üstünde his sediyor ve anlıyorki, bizim tekrar edip durduğumuz

(Devler) merdiveninden girişin görünüşü

(26)

San - Marco'nun önündeki rıhtım ve iki sütun

ye mecburî zannettiğimiz klâsik, gotik şekillerin ö- tesinde, büyük bir kainkât vardır. G ü z e l d i - y e a l ı ş m ı ş o l d u ğ u m u z , b ü t ü n ş e - k i l l e r , b u r a d a a l t ü s t c l m u i ş ' t u r .

Dojlar sarayı önünde düşünebileceğimiz bütün sözleri fikirleri (Thain) burada hülâsa etmiş bulu- nuyor. Sarayın tesis tarihi 800 senelerine kadar gi- der, fakat bina (5) kere inşa edilmi.şdir. îlk defa doj (Participazio) binaya başladı. Fakat ilk bina bugün- kü halini arzetmiyordu. Kuleler ve (Ponts - levis) lerle çevrilmişdi. Arkeologlara göre bu binadan bu- güne (Porta della carta) (1) nın Porfir kabartma- sından başka bir şey kalmamışdır. Kulelerden biri burada bulunuyordu.

Dojun apartmanı daima sarayın şark kanadın:

işgal ediyordu. Orucu isa yortusunda doj koyu kır- mızı .çuhadan uzun bir elbise giyer ve rahiplerden büyük senyörlerden terekküp eden bir (Alay) doj- lar sarayından hareket ederek (Bucentaure) isimli kırmızı kumaşlara bürünmüş gemiye binerdi. Bü- yük bir gondol kalabalığı bu gemiyi takip ediyordu.

Alay böylece (Lido) adasına vasıl olurdu, burada doj sembolik evlenme merasimini icra ediyordu.

Parmağındaki yüzüğü (Adriyatik) denizinin suları- na fırlatıyordu.

Bu merasimi ilk ortaya atan doj Pietro orsola idi, o senelerde Venedik bütün dalmaçya sahilleri- ne hâkini ve XII inci asırda adriyatik (onların saha- ları) idi. Bu merasim Venediğin deniz ticaretine

(1) Buraya Porta della carta denilmesinin sebebi (carta) kelimesi italyanca kâğıt demek olup devler merdivenine ta- kaddüm eden kısımda bir takım kâtiplerin asilzadelerin isim- lerini altın deftere burada kaydetmelerinden ileri gelir.

denizden gelen kârlarına ne kadar büyük ehemmi- yet verdiğini ve bunu adeta dinî bir mana ile ebe- dileşdirdiğini görüyoruz.

(27)

(San-Marco) Bazili Kasili (Palazzo Ducak) ve Campanile kulesinin projeksiyon görünüşü Amerikanın 1492 de keşfi ve ümit burnun dola-

şılması Venedik ticaretine büyük bir darbe indir- miş ve onu yavaş yavaş ebedî bir ölüme götürmüş-

öldu.

Bu arada bazı dojlar bir (Tiran) olmağa yelten- mişlerdir, meselâ 976 da doj (Candiano) aleyhine bir komplo hazırlandı. Venedik halkdan ziyade zen- gin bir zadeganın elinde bulunuyordu. Bunlarda kendilerinde toplanan anonim kudreti bir ferdin e- line tevdi etmek istemediler.

Komplonun hazırlandığı ğün dojla karşı kar- şıya oturan (Pietro orsolo) kendi evini ateşledi rüz- gâr sarayıda yakdı doj çocuğu ile sokağa fırlayınca halk tarafından öldürüldü. Yangında sarayın bir kısmı yandı. 1105 senesinde saray tekrar yandı. 1301 de (Pietro gardenigo) Şark kanadını 1309 da ce- nup kanadını inşa ettirdi. Büyük balkon 1404 de yapılmışdır. (Tommaso Mancenigo) eski sarayı yık- mağa karar veriyor ve yeni inşaat 1424 de doj (Fos- cari) nin idaresinde başlıyor. Cenup kanadının mi- marları (Pietro Baseggi) ile (Filippo Calendariyö) idiler. 1477 de (Porta - della carta) yı yapmak mü- kellefiyeti garp kansdmı yapan (Buono) ve oğulla- rının üzerine verildi. Ayni inşaatla 1550 Pietro Lombarda Scarpagtıio beraber çalışdılar. 1577 de iki kanat tekrar yandı bunun üzerine 10 mimardan mürekkep bir konsey kuruldu. (Antonio da Porta) temele dokunmadan tamire karar verdi ve biraz sonra inşaat sona erdi.

Ön yüzün en alt galerisi 36 masif ve Basse yataksız kolondan teşekkül eder. Bunların başlıkla- rı muhtelif kompozisyonlar arzeder, bunda da bü-

yük bir tenevvü göze çarpar: Yapraklardan hay- vanlardan ve figürlerden terekküp etmişdir.

Buranın köşelerinde pliyelerin üzerine yüksek kabartmalar binmişdir. Birinci kat kolonadının za- rif bir mükemmeliyeti vardır adetleri 71 dir. Üzer- lerinde bir (ogive) ve yonca şeklinde (Rosasse) var- dır.

İki katlı arkadın üzerinde sağır bir dıvar uzan- maktadır ki bu tarz (Thain) nin dediği gibi hiç alı- şılmamış bir şark oyunudur. Masif dıvar kırm-zı ve beyaz mermer kaplamadan teşekkül eder. Taşlar kutru istikametinde kullanılmışdır. Bugün bile bu tarz büyük bir teknik güçlük arzetmesine rağmen eser asırlardanberi dimdik durmaktadır. Mastf dıvar üzerine gayrı mutazam denilebilecek delikler açıl- mişdır. Ortada (Balkon) görülmektedir. Kanala ba- kan balkon (Massegne) tarafından, inşa edilmişdir.

(Al. Vittoria) ile (Piet da salo) nun kalemlerile süs- lenmişdir. Sarayın en üstünde Arap mimarisini ha- tırlatan bir (crenelage) göze çarpar. Sarayın iç av- lusunda oldukça zengin bir görünüş arzetmektedir ve bunun (Monummentale) yüzünün devler merdi- veninin ve Pont de soupire tarafındaki kainadm dış yüzünün yaratıcısı (Antonio Rizzo) dır. Sarayın dış yüzü mütevazidir ve hepsinin birden muktedir bir tavrı vardır. Buna rağmen binanın içi çok süslüdür.

Tavanları tasaıınudan kurtulamamış dıvarları dâ bir çok büyük ressamların eserlerile yüklenmişdir.

Salonları ekseriya soğuk, karanlık ve haşmetlidir.

Resimlerdeki figürlere gelince bunlar: îsadan, Mer- yemden ve Olimp ilahlarından teşekkül etmişdir.

Bazan bunlarda kâfi gelmezce Venedik adetleri,

(28)

faziletleri şahıslandırılarak yeni bir takım muhte- valar girilmiştir. Yani resimlerde Hıristiyan ve Müşrik inançları bir malgama teşkil etmek- tedir. Bu şekil insana birsx gurur korku aşılar. (Nep- tün) ve (Mars) heykellerile süslü (Devler merdi- veni) geçirdikten sonra saraya (Sansovino) nun yaptığı (Scala d'oro) merdiveni ile girilir. Binada ilk girilen kısım vestibüldür. Sonra sıra ile :

(1) Salle des quatre - porte (2) l'Anti college (3) College

(Anti college) de sefirler bekliyor (college) de senyörler içtima ediyorlardı; bunlar 16 (Savi) concillier 3 Quarantie den teşekkül ederdi.

(4) Senato salonu yanında (5) Antichiesetta (chapalle) ine geçilir.

(6) Salle de la Bousrole en sonuncu salon.

(7) Salle des capri dir.

Üst kat daha geniş salonları ihtiva eder. Ve daha büyük içtimalara hasredilmişdir.

•Dcjlar sarayının karşısında bulunan bina (Lib- reria Vecchia) dir. (Jacopa Tatti) yahut diğer ismi- ile ile (1) (San sovinonun en mühim eserlerinden biridir.

Bruckhart onun eserleri karşısında şu mütalâa- ları yürütür. Bu devirdeki bütün sanatkârlar eser- lerini meselelerin ayrılmaz lâzımı olan mecburiyet- lerin büyüklüğünden çıkardılar, hayatın yarısını Romanın Floransanın yüksek eserleri arasında geçir- miş olmasına1 Bremante'nin yanında çalışmış bulun- masına ve en nihayet Venedik (Factatum) ı bulun- masına rağmen Sansovino birinci Rönesansm bütün kaprislerine ve bütün oyunlarına boyun eğmişdir.

Kütüphane 1530 da inşa edildi. (Campanilla lo- cası) ile beraber santkâra aleme yayılan bir şöhret te- min etmiştir. Eser çift galerili bir binadır. Üst katot nizamı iyonikdir. Kornerler aynı uslupta fakat oyuk açılmış küçük kolonlar üzerine oturmuşdur. Bu ko- lonat sistemi hiç şüphe yokki o ana kadar Vene- dikte görülmemişdi ve bu usul Venedik için yeni oldu. Umumî armoni güzel olmakla beraber hiç bir zaman Venedikli değildir. Bu eserin tenkidi için şunlar söylenebilir: Birinci katın arks aralığı 3,85 olmasına rağmen pencere motifleri bu rakkama na-

(1) Sansovno mesleğine Romada başladı (1477. Toska- nada doğmuştur. Sansovino ismini ancak ustası Floransalı mahir heykeltraş Andrea Sansovino'nun (1529 - 1460) ha- tırasına şeref vermek için iktisap etti. Sansovino evvelâ (Bremante) nin yanında çalıştı ve ilk defa orada mimarî iş- lerle enterese olmağa başladı. 1527 de Romanın 2aptından sonra Venediğe geçen mimar heykeltraş Sansovino orada kendine daha geniş bir saha temin etti.

« Ş P H

M a İ H B B H I f t *

Sansovino'nun kütüphanesinden bir tafsilât resmi

zaran fazla karışıktır ve önlerindeki (Balustre) in irtifaı bir mikyas hatası doğurmaktadır. Fa- kat bütün bunlara rağmen rönesansm güzide bir eseridir. Eserin bütün yüksekliği 17.78 dir. Bu bina- nın arka cihetindeki (Reale Zecca) aynı mimarın eseridir. (1536) Zecca - Sikke yani para demektir ve burada para ilk defa doj (Dandolo) nin idaresin- de basıfonışdı. Bina cididıi bir uslupla inşa edilmi}- dir. Zecca binası anane ile anî bir ayrılık gösterir.

Fakat Logettanında yaratıcısı olan sanatkârın tar- zında her halde Vitruvun (Classisisme) devam et- mektedir.

(Proevrazziv vechie) ye gelince bu eser 152 de inşa edilmişdir ve Orologio binasından sonra (atrio) ya kadar uzanan Santomarco meydanının şimalini örter. Her iki binanın alimdanda geçilecek açıklık- lar bırakılmadır ve alt arkat dükkânlara tahsis e- dilmişdir. (Orologio) Venediğin en işlek yolu olan (Merceria) ya geçit vermektedir. Procurazzia binası Lombardi (ecole) inden mülhem mahfiyetkâr bir üslup arzetmektedir.

Bu bina XVII inci asra kadar Procurateurler ta- rafından işgal edilmişdir. İnşasına başlanması 1496 tarihlerine rast gelir. (Procurazziv movo) ise (Sca- mozzi)nin bir eseri olup inşa tarihi 1580 dir. İşte bu muhtelif binalar bu kadar ayrı tarihlerde bu güzel meydanı kurmuşlardır.

(29)

.HEMŞİRE P/M-

Hastane projesinin bütün durum plânı

P U E R T O R t C O İ Ç İ N R I C H A R D J. N E U T R A ' N I N H A Z I R L A D Ğ I M E K T E P V E H A S T A H A N E P R O J E L E R İ

Çeviren : Yüksek Mühendis Sahih Üstel

Mart 1945 Forum'dan

Amerika Birleşik Devletlerinin Atlantik Okya- nosundaki son hudut noktası olan Puerto Rico ada- sında muazzam bir İslâhat programı hazırlanmak- tadır. Programın gayesi Puerto Rico'nun hayat se- viyesini yükseltmek sılM, kültürel ve içtimaî du- rumu İ3İâh etmektir Programın mühim bir par- çasını bu maksatla inşa edilecek olan mektepler, hastaihaneler ve şehir dahilî ile şehir haricî sıhhat merkezleri teşkil etmektedir. İnşaatın projelerini Viyanada doğmuş fakat, şimdi Amerika tabiyetinde bulunan ve Kaliforniya eyaletinin İmar Müdürü o- lan Mimar Richard NEUTRA hazırlamıştır.

«Puerto Rico» 160 km. uzunluğunda, 56 kilo- metre genişliğinde ve 2 milyon nüfuslu dağlık bir adadır. Dünyada açlık ve sefaletin en mebzul oldu- ğu yer diye bilinen bu perişan köşe hakikaten fa- kirlik, hastalık ve cehalet membaıdır. Bununla be- raber tabiat Puerto Rico adasından güzelliğini esir- gememiştir; palmiyeler ve Hindistan cevizi ağaç- larının süslediği bir sahilden içeri doğru bakıldığı zaman dağların silueti arkasında güneşle aydınlan- mış bir sema görünür. Rüzgârları eksik olmayan bu

adada iklim mutedildir, hava ifrat derecelerde ku- rak ve rutubetli değildir. Suhunet vasati olarak kışın 25 ,yazın da 27 derecedir. Birkag dakika sü- ren sağnaklardan sonra parlak bir güneş meydana çıkar. Bu güzellikler kairşısmda insanların asırla- rın kötü idarleri neticesinde getirdikleri pislik, fa- kirlik ve cehalet eserlerini ortadan kaldırmak, on- ların yerine tabiatın mevcut güzellikleri yanma in- sanların da güzel eserlerini koymak bir vazifedir.

Amerika hükümeti Puerto Rico'da kendi namına bu vazifeyi başarmak için Mimar Neutrayı seçti.

Neutra «Puerto Rico» lu mimar ve mühendis- lerin yardımı ile 1943 senesinde sıkı bir faaliyete girifti. 150 köy için açık hava mektepleri projesi yaptı. Dahildeki dağlık mıntıkalarda hastalıkla mü- cadele için 128 adet sıhhat ve içtimaî yardım mer- kezi projelerini ikmal etti. Dört büyük mıntıka has- tahanesi ile adanın merkezi olan San İnan'da Tıb- biye mektebine bağlı beşinci bir hastanenin proje- leri de yapıldı.

Bu projelerin esas programdaki ehemmiyeti Neutra'nın mimari görüşünden doğmaktadır. Bir

(30)

Hastanenin menazır görünümü kare mimari tatbikat sistemi sıcak memleketler ikli- mine tamamen uygun bir şekildedir Haricî sahalar üzerleri veya etrafı hiç kaplanmadan ve neticede hiçbir masralî icap ettirmeden yardımcı sahalalar o- lar ak kullanılmıştır.

Sıcak memleketlerde tatbik edilmiş olan bina tipleri üzerinde etütler yapılmış, bilhassa ısıtma masraflarının olmamasından istifade edilmesi düşü- nülerek ona göre planlar hazırlamıştır. Meselâ sari hastalıklar pavyonu ile buna bağlı servis kanatı (hademe ve doktorların y.kanma odaları, sterilize ve malzeme odaları vesair) iki ayrı kroidor arasına tertip edilmiştir. Bu koridorlardan biri mikroplu koridordur, zira sari hastalıklar ile temas edilen ta- raftadır, diğeri ise temiz bir koridordur, çünkü de- zenfektion edalarının olduğu taraftadır. New York gibi soğuk iklimli yerde meselâ böyle çift kori- dor teklif etmek gayri iktisadî ve manasız olurdu, zira çift koridor inşaat, teskin ve havalandırma ba- kımından pahalı olacağından odalar ayni koridorun iki taraf: nda yapılıp te!k koridorla iktifa edilir.

Neutra çift koridor yapmakla masrafı arttırmamış, sadece iklim şeraitinden istifade ederek çatıyı uzat-

mak suretiyle üstü kapalı yanları a^ık yardımcı bir sana temin etmiş ve koridor olarak kullannvştır. Bi- nrenaleyh bu tertip muvafıktır.

Neutranın ikinci tatbik ettiği şey de projelerini birer ünite halinde haz: layarsk odaların standardi- ze edilmesine ve muhtelif tertiplerde ve farklı yer- lerde kullanılmalarına imkân vermesidir. Ele alı- nan her hangi bir köyün veya topluluğun ihtiyacına göre oda miktarın: azaltmak veya çoğaltmak sure- tiyle ayni tipte ve ayni tertipte fakat muhtelif e- batta binalar yapmak mümkündür. Meselâ dersane odalarını ele clal:m; bu odalar tek olarak veya sıra halinde kullanılarak muhtelif uzunlukta mektep bi- naları yapılabilir.

inşaat sistemi olarak kasırga gibi şiddetli tesir- lere mütehammil standardize bi. betonarme sistemi kabul edilmiştir. Bununla beraber yol bakımından kötü bir vaziyette olan adada nakliyat güçlükleri de düşünülerek ve inşaat sistemini da kolaylaştır- mak bakımından delikli beton briket ve daha baş- ka fabrikada mamul malzemeden de istifade cihetle- ri nazarı itibare alınmıştır.

Bir hasta yatak odası

(31)

HASTAHANELER :

Puerto Rico hastahenleri birbiryle merbut fa- kat ayrı ayrı olarak hizmet gören münferit gruplar halinde tanzim edilmişti; bu suretle gruplar birbir- lerinden daha iyi tecrit edilmekle daha güzel bir ıımumî tertip de sağlamıştır. Evvelce satın alınmış 120 ilâ 160 dönümlük arazi parçalarına ve sıcalk memleketlerin kendilerine has güzel tabiî dekorla- rı arasına inşa edilecek bu hsstahaneler gece ve gündüz kara ve denizden esen setin rüzgârları ala- cak şekilde cihettendi: ilmiştir. Aynı zamanda proje- ler istikbaldeki genişleme istidatlarını da göz önün- de tutmuştur. Hastalar, hasta bakıcılar ve talebele- ri ihtiva edecek birkaç katlı esas binalar merkezi olarak bir araya tertiplenmiş olup tek katlı yemek- hane ve doktor evleri de ayrı kollar halinde mer- kezî binalardan ayrılmaktadır. Sari hastalıklar pa- viycnu projesi de yapılmış olup her grupa ithal e- dilmiyecektir. Ayrıca esas hastahane binalarına ilâ- veten büyük bir çamaşırhane, laboratuar ve eczane gibi binlar da mevcuttur.

Ponce için yapılacak 600 yataklı mıtıka hastahane- si ile Mayaguez ve Caguas için düşünülen 500 ya- taklı ve Guyama için de 300 yataklı hastahaneler- dir. Bütün bu projelerin en mühim vasıfları sade ve iktisadî oluşlarıdır.

Sıcak iklimli memleketlerde yeni bir devir aça- cak olan bu inşaat bu memleketleri teknik bakım- dan diğer ülkelerin seviyelerine çıkaracaktır.

ÖRNEK PAVtYONU :

Pek dar olan esas hastahane binalarının pavi- yonları önden arkaya iki taraftan gelen rüzgârlara açıktır. Müteharrik pancurlar odaları dört tarafı ka- palı oda şeklinden çıkarıp havadar, adetâ yan açık birer saha haline sokmaktadır. Paslanmaz telden yapılma sineklikler balkonlar da dahil olmak üzere bütün açıklıkları örtmekle sıcak memleketlerin za- rarlı böcek ve haşaratına karşı dahili muhafaza e- derler. Fazla miktarda sarkan ıçatı kısmı güneşin kızgın şualarını içeri geçirmez. Camlı pencereler ve mihaniki havalandırma tertibatı hastane bina- lar; nda az kullanılmış olup yalnız bazı tecrit oda- ları, doğum pavyonu ve ameliyathane gibi yerlere inhisar ettirilmiştir.

HASTABAKICI YATAKHANELERİ : Hastabakıcı yatakhanesi esas hastane gurubu binalarınd;n birini teşkil etmekte olup, resimde gö- rüleni 300 hemşire ve talebeyi barındırmaktadır. Bu örnek planı iki kanattan müteşekkil olup 6 katlıdır ve orta kısımda bir buçuk katlı bir çıkıntı solda mi- safir kabul ye lerini, sağda kütüphane ve ortada o- turma odasını ihtiva eder. Oturma odasından kapı- lar bir verandaya açılır. Sağ kanatta hocalar için bi- rer kişilik odalar ve baş hemşirenin dairesi bulun- makta olup sol kanat hasta bakıcılar için ikişer ki- şilik odalara taksim edilmiştir. Sol kanattaki odalar üst katlarda ve iki kanat için de aynıdır. En üst ka-

i a r e : ; ;

I1İVJ

»

* <6 <$*-•» a, - •

£ ö r b h [ i fi-BRE t II t . a ; f , • j"

i

.„.

S S r H T

iklime göre tertiplenmiş bir suuf plânı Okulda bir sanat atölyesi

(32)

Köy okullarının plânlan dük t f:V

:

; n i T T i , - . 1

tın sağ kanada gündüz uyuyan gece nöbetçisi hem- şirelere tahsis edilmiş olup sol kanat güzel manza- ralı bir teras halinde bırakılmıştır.

SARİ HASTALIKLAR PAVYONU : Üstü kapalı bir irtibat yolu ile esas hastane bi- nasına merbut bulunan bu pavyon tek katlı ayrı bir, bina olmakla tecrit edilmiş vaziyettedir. T şek- linde bir plan olup Tenin başı hastalar için tek ki- şilik odalara tahsis edilmiştir. Bu kısmı ortasından uzanan bir kol ameliyat, laboratuvar, sterilize, kirli ve temiz çamaşır odalarını ve banyoları ihtiva et- mektedir. Bu ustalıklı plan ile temiz ve mikroplu odalar için ayrı iki koridor temin edilmektedir. Ev- velce de bahsedildiği gibi bu iki koridor sayesinde bir koridor yalnız hastalar ile temas esnasında di-

ğer koridor ise hemşire ve doktorlar dezenfekte edildikten sonra kullanılmaktadır. Çatıyı uzatmakla meydana gelen bu koridorlar inşa masrafını az art- tırmaktadırlar. ı

KÖYLER İÇİN SIHHAT MERKEZLERİ : Adanın dahilindeki külçük köylerde içtimaî yar- dım mahiyetinde s:hhî bir hizmet gören bu mer- kezlerin hastane kliniklerinden farklı oldukları ci- het ağır hastaları tedavi etmek için kullanılmayıp nastalık intişarına mani olmak ve verem ile zührevî hastalıklara müptela kimseleri periodik tedaviler ve vizitelerle sıhhî bakım ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmalarıdır. İlâveten bu merkezler dağ- larda yaşıyan fakir halkın toplantı yerleri olup, ge- celeri domino oynamak veya bir gitarın nağmeleri- ne uyup geniş verandasında dansetmek istiyenlerin etrafındaki geniş sahaya sıralar koymak suretile konferans ve müsamere imkânlarını da temin etmiş-

<tir.

MEKTEPLER :

Neutra mektepleri azami miktardaki topluluk- ların tahsil ihtiyaçlarını karşılamak için tam birer ünite olan devsane edalarından müteşekkil yapmış, bu suretle ihtiyaca göre bir veya birçok odalar in- şasına imkân vermekle plan tertibini çok pratik bir şekile sokmuştur. Her dersane odası bir tarafında haricî bir sahanlığa açılmakla inşaat masrafını fazla arttırmadan tedris için kullanılacak faydalı sahayı iki misline çıkarmıştır. Dersane odaları arasında ay- ni zamanda duvar vazifesi de gören kilitli höereler kitapları, yazı, resim vesaire malzemelerini muha- faza için kullanılabilir. Bu mekteplere tahsis edilen sahalar ayni zamanda, sıhhat merkezlerini, süt dis- panseri ve köy çeşmesini de ihtiva edebilecek şekilde büyük olmalıdırlar. Fundalık ve ağaçlar dersane o-

(33)

Bir köy mektebi durum plânı dalarının açıldığı ufak bahçeleri hariçten muhafaza edeıler,

(1) Numaralı planda görülen örnek bir dersane odası havadardır, masa ve iskemleler sabit değildir, bütün odada sabit olan bir kara tahtadır. Bütün da- hilî kısımlar gibi burama da tavan kısmında birbiri üstüne iki istikamette uzatılan enine ve boyuna ki- rişlerden, tulanilerin üstü doldurulmamakta ve bu suretle daimî bir hava cereyanı temin edilmektedir.

Tavanın mail olması ziyanın çalışılan kısımlara ak- setti: ilmesine yardım etmektedir.

(2) Numaralı planda san;t atelyelerinden bir nümune görülmektedir. Bu dersane uzatılan bir ça- tının altında teşkil edilen aç.k bir s:ha olup husu- sî bir maksata göre kullanılacağından dikkatle plân- lanmıştır. Resim masalar;, elektirik telleri ile mü-

cehhez masarlar, aletleri ile beraber marangozhane tezgâhları, demirtıane tezgâhladı vesaire, birbirle- rinden ayrı ayrı konarak çalışanları rahatsız etmi- yecek şekilde tertiplenmiştir. Bir tutkal işleri masa- sı, resim masası, mavi kopyeler için su teknesi hep bir arada resimhane kısmını teşkil etmektedir. Yan- dan camlı ufak bir bölme bir kütüphaneyi, plan ma- sasını, hoca maması ve aynı zamanda da malzeme muhafaza yerini ihtiva eder.

(3) Plân, ev işleri laboratuvarı, sakin tedris mahallerinden biraz mesafede atelyelerin yanma konmuştur. İyi tertiplenmiş bir şekilde mutfak ve dikiş dikme odaları birleştirilerek oturma odasına açık ola, ak merbut olması suretiyle yemek ve ev idaresi derslerinin kolaylıkla aynı yerde verilmesi temin edilmiştir. Bu dersanede her iki cephe boyun- ca pencere mevcut olduğu için diğerlerinden farklı- dır; başka bir fark ta önünde bir farkta önünde bir verandası ve nümune bahçesi olmasıdır.

(4) Plân, çabuk servis işleri göz önünde tutu- larak tertiplenmiş bir yemekhanedir. Talebeler bir sıra halinde binanın bir tarafında olan el yıkama lavaboları önünden geçtikten sonra servis masası önünden de geçerek yemeklerini alırlar ve yemde salonuna girer, masalara yerleşirler. Yemekten son- ra talebeler kendi tabaklarını yemekhanenin diğer tarafındaki harici bir mahale götürürler, tabakları bir araya istif ederek bırakırlar; bardak ve çatal pı- çaklar bundan sonra mutfağın, bulaşık yıkama yeri- ne götürülerek bırakılır.

(5) Plân fen dersanelerini göstermektedir. Bu dersaneler hususî vaziyetler için hesaplanmamış o- lup bir zayiata mahal vermeden muhtelif maksatlar için tadilen kullanılabilir. Her fen dersinin kendi teşhir malzemesini uzak yerlerde muhafazaya ihti- yaç olmayıp yandaki ufak malzeme ve lâboratuvar odalarında hifzedilir. Esasen dersne odasında büyük bir teşhir masası, sabit dersane sıraları ve pencere önünde bir uzun sura vardır. Dışardaki fen bahçesi

— Devamı 234 üncü sayfada —

Köy mektepleri için yapılan projeler

(34)

A r k e o l o j i i

P A F L A G O N Y A ' D A A M B A R K A Y Â M E Z A R I

Yazan : Ahmet Gökoğlu Kastamoni Arkeologi müzesi müdürü

Kastamonu - Kargı kazasının tahminen 35 kilo- metre doğusunda ve kızıl ırmağın batı kenarında Köprübaşı köyü bulunmaktadır. Kaya mezarı bu kö- yün 3 kilometre doğu - kuzeyinde, Osmancık'ın A- şıkbükü köyünün karşısında ve kızıl ırmağın tam batı kenarında bulunan bir kayaya oyulmuştur.

Irmak seviyesinden 30 metre kadar yüksek ol- duğu tahmin olunan kaya, kuzey, güney ve doğu ta- raflarından ırmakla çevrilmiş olduğundan mezara çıkmak güç bir dm um almaktadır. Zaten yapanlar- ca da güçlük göz önüne alınarak - herkesin ilişeme- mesi için mezar odasım, kayamn su seviyesinden 10 metre yukarısına oymuşlardır.

Mezara bakıldığı zaman her şeyden önce 3 sü- tunlü bir giriş yeri göze çarpmaktadır. Buranın bo- yu 5,45, eni de 2,85 metredir. Duvarlar ve tavan ta- mamen düzdür. Sütunların boyları 2,20, çevreleri de 2,50 metredir. Yuvarlak birer silmeden ibaret olan kaideleri ise 4,30 metredir. Bir bilezikle kaide sil- mesine bitişen sütunler, yukarı doğru bir nisbet da- irsinde incelerek dört köşe birer yastık ile ballık tablasına birleşmektedirler. Başlıklar zar biçiminde görünüyorlarsa da dikkat edildiği zaman yukarı çıktıkça hafifçe kalınlaştıkları hissedilmektedir.

Giriş yerinden 0,95 eninde ve 1 metre yüksek- liğinde dik dörtken şeklinde bir kapudan mezar o- dasına girilmektedir. Diğer Paflagonya kaya mezar- larında olduğu gibi bu eda da giriş yeri boşluğunu tamamile doldurmamakta, ancak 2,55 metrelik ye- rini işgal etmektedir. Odanın boyu 2,55, eni 1,85, yüksekliği de 1,80 metredir. Yan duvarları düz, ta- vanı beşik örtüsü şeklindedir. Arka tarafında bo- yu 2,50, eni 1 m., yüksekliği de 0,40 cm. olan bir ölü sediri bulunmaktadır.

Bu mezarda alınlık yoktur. Sütun başlıklarının üstüne gelecek yerde - baş taban taklidi 0,4 cm.

derinlik ve 0,20 cm. yüksekliğinde birbirine para- lel bir çift silme vardır ki bu silmeler köşelerden dönerek giriş yerinin yanlarından kaideye kadar

Ambarkaya Kaya mezarının uzaktan görünüşü inmektedirler. Yalnız kaideye yaklaşacak yerde pa- ralel durum bozularak silmeler birbirinden uzak- laşmaktadırlar.

İşte ağaç mimariyi takliden baş taban yerini tutacak olan silmelerin üstüne ve alınlık yerine iki tane arslan kabartması yapılmakla beraber bir de insan gövdesi oyulmuştur.

Bu gruptaki arslanlar. bir alınlığın içine bir- birine bakar durumda oyulmuş oldukları hissini veriyorlarsa da yerinde yaptığımız etüdlerde alınlık olmadığı görülmüştür. Bakana göre soldaki arsla- nm sağ ön ayağı ilerde, sol ön ayağı geridedir. Ay- nı arslarun arka sol ayağı ileride, sağ ayağı ise ge- ridedir. Bu suretle arslanda durgunluk değil; hare- ket ifadesi vardır. Kuyruk kısmen yukarıya kalkık ve ucu kıvnktır. Arslan çok hafif kabartma şeklinde yapıldığı için bugün güç görülebilmektedir. Baka- na göre sol taraftaki arslan bilinemeyecek derecede silinmiştir. Aslında hafif kabartma olan bu şeklin ancak sol ön ayağı ile sol arka ayağı ve birde hafif- çe başı ve kuyruğu görülebilmektedir Bu arslanlar buraya gelişi güzel konmuş değillerdir, tamamen in- san oymasının yapısına uydurulmuşlardır. Tabiri diğerle insan oymasL arslanların tabiatına uydurul- muştur. Gerçekten arslanların almlarmdaki geriye kaçıklık, ortadaki insan oyması yüz ve başının iki taraflarını, başlarının üstünden geçirilen hat bu oymanın tepesini, burunları arasındaki darlık çene ve boyunu, boyunlarının altile ayakları ucunda kalan inhina gövdesini, ayaklarının uçları arasmda>- ki kısım da belini teşkil etmektedir.

Ortadaki insan oyması - fotoğrafta da görüldüğü veçhile - tamamile sembolik ve itibaridir. Yukarda da izah ettiğimiz gibi arslanların başları, boyunları vs ayakları arasına intibak ettirilerek 4 cm. derin- liğinde oyulmuştur. Resim, başta bir kasket olduğu hissini verirse de hakikatte böyle bir şey yoktur.

(35)

(Ambarkaya) Kaya mezarının plân, kesit ve elevasyoo Arslanların burunlarından alınlarının ortasına ka-

dar mailen çıkan düz hatlar köşeli olarak dönmüş- ler ve başın ortasında yine köşelice birleşerek ka- fanın en yüksek noktasını teşkil etmişlerdir. Bu su- retle normal bir baş değil, itibari bir baş vücude getirilmiştir. Keza gövdenin karın kısmı da normal değildir. Çünkü: Yanlardaki hatlar fazla çıkıktır.

Bu insn oymasının beli baş taban vazifesini gören ikinci silmenin üzerine oturtulmuştur.

Bakana göre soldaki arslanın arka tarafında bir de küçük horoz görülmektedir. Zamanın tesirile çok silinmiş olduğundan kabartma veya oyma olduğu fark edilmiyorsa da sağ ayağı ileride, sol ayağı ile- ride bulunduğu ve ağzının da öter açık olduğu gö- rülmektedir.

Giriş yeri kaidesinin önünde kısmen heykel ha- line getirilmiş üç arslandan müteşekkil bir grup da- ha vardır. Bunlardan köşedekiler yalnız baş ve bo- yundan ibarettir. Bu arslaclar ana kayda kesilerek yapılmışlardır. Yelekıri, gözleri ve kulakları belli değildir. Ortada yatar durumdaki arslan bakana gö- re sağ köşedeki arslana doğru bakmaktadır.

Şimdiye kadar tarif ve tasvirine çalıştığımız bu mezarın alınlık yerindeki arslanlar arasına oyulmuş olan şekil Artemis orthia'mn sembolüdür. Bu konu Yunanistanlın İsparta eyaletinde bir fildişi safiihe üzerinde görünmektedir ki bu safihe milâttan önce 7 inci yüz yılın sonu olarak tarihlenmektedir. (1).

Yine bu konuyu Anadolunun batısında Efes de Artemision tabakalarının en dibinde bir altın safiha üzerine tersim edilmiş olarak görüyoruz. (2). Bunun tarihi milâttan önce 8 inci yüz yılın sonu veya 7 in- ci yüz yılın başı olarak kabul olunmaktadır.

Keza bu hendesi sitili bir Beotia vazosunda da görüyoruzki bunun tarihi milâttan önce 7 inci yüz yıl olarak kabul olunmaktadır. (3). Buradaki ars-

— Sonu 234 üncü sahifede —

(36)

(Birmingham) yeni inkişaf plânına göre yeni ikamet sahası

Endüstrinin seri gelişmesinin icap ettirdiği İn- giliz şehirlerinin yeniden tanzimi işini bir çok Şir Patrick Abercrombie gibi mütehassıslar bir çok bü- yük şehirlerin dağılması için planlar hazırlamışlar- dır. Yeşil çevreler, peyk şehirler, bahçeli evler, her yerde halk geniş saha istemektedir.

İngiliz şehirleri harpten sonra yeniden imarları için plan hazırlamakla meşguldür. Şehirliler ve şehir meclisi azaları mevcut harbin ve ondokuzun- cu asrın sınaî gelişmesinin meydana getirdikleri za- ı arlardan istifade etmeye azmetmişlerdir. Harp, e- saslı maksatlar için olanlar hariç, bütün inşaata dur- durmuştur ve bundan dolayı kat'edilecek yol uzun- dur. Plânları hazırlama işi ciddiyetle ele alınmıştır.

Top mevzilerinde uzun nöbetler sırasında Anava- tan müdafileri harpten sonraki şehirleri hakkında tefsirlerde bulunmuşlardır; balon barajlarında çalı- şan kızlar arzu ettikleri şehirler ve bu şehirlerdeki muhitle: inden ümitle bahsetmişlerdir. Sivil Koru- ma Hizmetlerinde olduğu kadar, Orduda, Donanma- da, Hava Kuvvetlerinde bulunan kimseler munta- zaman harp sonrası imar planları hakkında konuş- malar dinlemişlerdi: ve «Harbden sonra Almanyayı ne yapacağız?» mevzuundan sonra başta gelen konu bu olmuştur. Bu sırada Plymouth'dan Hull'a ve Londra'dan Aberdeen'e k?dar bütün şehirlerdeki imar daireleri teferruatlı planlar hazırlamakta idi- ler. Bunların bazıları halka teşhir edilmiştir.

Bu planların bir çoğunun arkasında, bugün ln-

«Plymouth» şehrinin yeni plân gereğince akcnğı şekil

H A Z I R L A N I Y O R

gilterenin en meşhur şehircilik müşaviri olan ve Lon- dra Belediyesinin planım, Londra Belediyesi mi- marlarından Mr. J. H. Forshaw ile birlikte ve Plymouth planım (Mr. Patan Watson ile birlikte) hazırlayan Profesör Sir Patrick Abercrombie bu- lunmaktadır. Abe crombie yalmz büyük bir mimar ve şehirci değildir; iyi yazar kolayca ve mahirane fikirlerini ifade eder. Komple şehir fikrini ilk orta- ya atan «Howard vebir şehrin, halkın içinde ikamet ettiği ve çalıştığı bir yer olduğu nazariyesini ileri süren Geddesin şakirdidir.

İngiltere, Skoçya ve Gal Ayaleti şehirlerinin yeniden imarı için ileri sürülen planların hemen he- men hapsi şu esas fikir üzerine kurulmuştur: İka- metgâhlar çalışma yerlerine makul derecede yakın olmalıdır, sosyal kolaylıklar, bahçeler, parklar, mek- tepler, ibadet ye-leri, hastaneler, sinemalar, tiyat- rolar, tenis kortlan vç muhtelif spor sahaları ve nihayet açık arazi bulunmalıdır. Harpten evvel mil- yonlarca ingiliz için olduğu gibi işe gidip gelmek için kat'edilen uzun ve yorucu günlük yolculuk pa- halı yol ücretlerine sebep olmakta, zaman ve enerji kayıp ettitmer.de ve memleketin hastalık bilanço- sunda çok mühim rol oynamakta idi. Belediye Mec- lisi bu halin tekerrür etmemesi hususunda azmet- miştir.

Bunun neticesi olarak Londra Belediyesi, yani büvük Londranın iç çevresine ait meselelerde (Lon- dra Belediyesi .hudutları dahilinde takriben dört İ N G İ L İ Z Ş E H İ R L E R İ İ S T İ K B A L İ Ç İ N

Yazan : Gilbert Mc Allister

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir araştırma raporu ön bölümü içinde şunlar bulunmaktadır: • Başlık (kapak) sayfası.. •

Kesitte'de görülece- ği gibi dairelerin dar ve uzun oluşları, ışık sisteminde bir araştırmayı gerektir- miş, ve Mimar Blok'u ortadan ikiye bö- lerek, Deniz tarafına

Bazı Ikimseler için ağaçların korun- ması pek önemsiz bir konu. Fakat tekno- lojik şartların beşerin ihtiyaçlarını çiğnet- memek hepimizin görevi olmalıdır. Zira

devam eden (klimakterik) ve toplandıktan sonra olgunlaşmaya devam etmeyen (klimakterik olmayan) meyveler olarak iki gruba ayrılır. Fizyolojik olarak olgunlaşan meyvelerde

Kültür ve sanat alanında çalışan, üreten aktörlerin soyut ya da somut olarak ortaya koyduğu hemen her şeyin müdahale olduğu tezinden yola çıkarsak, bu yıl

Avustralya Alkol Kullanım Bozukluğu İkiz-aile Çalışması (OZALC: The Australian twin-family study of alcohol use disorder) grubunda yapılan çalışmada, monozigotik

Taze süt önemsiz miktarda laktik asit içerir. Laktik asit laktozdan bakte- riel metabolizma sonucu oluşur.. Yoğurt hazırlanması sırasında, laktik asit konsantrasyonu

Aktarıcı için: kaynak cihazın HDMI çıkış portuna bağlanma yeri Alıcı için: görüntüleme cihazının HDMI giriş portuna bağlanma yeri 3 Aktarım Butonu