• Sonuç bulunamadı

Başlık: PHILOLOGICA III. : KAZAN TÜRKÇESİNE AİT DİL YADİGARLARIYazar(lar):KUN, T. Halası Cilt: 7 Sayı: 4 Sayfa: 603-644 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000751 Yayın Tarihi: 1949 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: PHILOLOGICA III. : KAZAN TÜRKÇESİNE AİT DİL YADİGARLARIYazar(lar):KUN, T. Halası Cilt: 7 Sayı: 4 Sayfa: 603-644 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000751 Yayın Tarihi: 1949 PDF"

Copied!
42
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PHILOLOGICA III.

KAZAN TORKÇESİNE AIT DİL YADİGARLARI T. HALASI KUN

Kazan Türkçesinin tarihi ile türkologlar, şimdiye kadar, ciddi bir

şekilde meşgul olmamışlardır. Bunun için bu lehçenin tarihi hakkındaki bilgilerimiz oldukça noksandır. Bu hususta bildiklerimiz, daha çok, Kazan şehri etrafında yaşıyan kavimlerin dillerindeki Kazan unsurlarına ait eserlerden elde edilen birtak ım neticelerden ibarettir. Kazan Türk-çesi vocalismusunun tarihine ait anameseleleri teşkil eden vocalis kay-malarının yayılma sahasını ve tarihini bu eserlerden öğrenmekteyiz. Kazan Türkçesinde consonantismusun tarihine ait bazı ikinci derecedeki meseleleri de bu eserler aydınlatmaktadır. 2 Kazan lehçesiyle diğer Türk lehçeleri arasında yapılan mukayeselerin yardımiyle mühim bir-iki kaide de tesbit edilebilmiştir. Bu mukayese neticesinde Kazan Türkçesinin Kıpçak dil kolunun a Volga zümresine mensup olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Karatay Mordvinlerinin konuştukları lehçenin Kazan Türkçesi-nin daha eski bir merhalesinden başka bir şey olmadığı hakkında da bazı fikirler ortaya atılmıştır.' Bütün bunlara rağmen, Kazan Türkçesi tarihinin hemen tamamiyle meçhul bir saha olduğu söylenebilir.

Halbuki bu meselenin ihmali doğru değildir. Kazan Türkçesi, syn-chronique bakımdan Kazak veya Kırım Türkçesinden mühim olmamakla beraber, tarihi bakımdan, Kıpçak koluna mensup her hangi bir Türk kavminin lehçesinden daha ehemmiyetlidir. Kazan Türkleriyle alakal ı

meselelerin tetkikında bunların Volga Bulgar imparatorluğunun çekir-değini teşkil eden mıntakada yaşadıklarını, hatta medeniyet, ticaret ve günlük h:ıyattaki rollerinin bu imparatorluk sekenesinin rollerine pek benzediğini° unutmamalıyız. Kazan Türkleriyle Bulgarların tarihi bakım-

H. P a a s o n e n, Die türkischen Lehnwörter im Mordwinischen : JSFOu XV 2 : 12.19 ; M. Râsâne n, Die tatarischen Lehnwörter im Tscheremissischen : MSFOu L, 14-19 ve 90-98 ; Y. W i c h m a n n, Zur Geschichte des Vokalismus der ersten Silbe im Votjakischen mit Rücksicht auf das Syrjânische : MSFOu XXXV1, 48.49.

2 P a a s o nen: JSFOu XV 2 : 9. ve müt. s.

3 L. L i g e t i 'nin Türk dillerindeki consonansların sonorisatio hâdisesi üzerine kurduğu ve Macar Dilbilgisi Cenıiyetinin 1938 senesi celsesinde okuduğu tasnifine göre. 4 Vocalis kayması hâdisesine göre Volga zümresini asil Kazan Türkleriyle Mişer, Tepter, Başkurt ve Tobol Türklerinin lehçeleri teşkil etmektedir.

H. P a a s o n e n, Die sogenannten Karataj-Mordwinen oder Karatajen JSFOu XXI 1 : 41.

6 Bu rol benzerliğinin en güzel ifadesi Kazan şehri etrafındaki kavimlerin Kazan Türkçesinden aldıkları kelimelerdir. Bu kelimeler, aynı dilin Çuvaşçadan alınmış keli-

(2)

604 T. HALASI KUN

dan da münasebetleri olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Hattâ Bulgar imparatorluğunun sonu ile Kazan devrinin başlangıcı arasında, Moğol istilâsı hariç, gözle görülür mühim bir fâsıla da mevcut değildir Bu iki devrin birbirine ne kadar bağlı olduğunu, istihale devrinin yadi-gârları en güzel bir şekilde ispat etmektedir. Kazan Hanlığının kurucusu Uluğ Muhammad, sikkelerini XV. asırda da eski başşehirde darbettirmiş -tir. T Diğer taraftan Volga Bulgar imparatorluğu sahasında yazılan "Bul-garca„ eserler, ister Batı-Türkçeye, ister Doğu-Türkçeye ait olsun, Kazan Hanlığı devrinde vücuda gelmişlerdir. Zaten Kazan şehrinin kuruluşu meselesi de iki devrin birbirine pek bağlı olduğunu göstermek-tedir. 8 Bu bakın kuvvetini gösteren bir cihet daha vardır. A. Y a k u-b o v s k i y tarafından neşredilen "Altın Orda„ başlıklı eserde 9 ehem-nıiyetle tebarüz ettirilen bu cihet, Moğol akınının, Batu ulusu mı ntaka-sında mühim bir kaymi tahavvül yapmamış olmasıdır. Kıpçaklar, Moğol akınından önce olduğu gibi, ondan sonra da Deşt-i Kıpçak'ta oturmuşlar ve bu bozkırlarda başlıca rolü oynamakta devam etmişlerdir. Aynı şekilde bazı Oğuz kabileleri, Moğol akınından önceki zamanlarda olduğu gibi, Moğol akınından sonra da Hvarezm civarında bulunmuşlar ve Altın Orda mıntakasında XIV. asır boyunca meydana gelmiş olan edebi dil üzerine kuvvetli bir tesir icra etmişlerdir. Bizi alâkadar eden Bulgarlar, Yak u b o v s k i y 'in eserine göre, Moğol akınından sonra da Volga boyu tüccarları olarak kalmışlardır. Aynı müşahedelere Kazan Türkle-rinin teşekkülü hakkındaki son yazılarda da raslanmaktadır. Bu yazılarda bazı yersiz iddialar bulunmakla beraber, Bulgar Türkleriyle Kazan Türkleri arasındaki archologique, tarihi») lisani," etılographique 12 ve

an-thropologique°3 münasebetlerin açıkça tebarüz ettirilmesi doğru bir hare-ket olsa gerektir,

Bütün bunlara istinaden bugünkü Kazan Türklerinin yalnız coğ -rafya, medeniyet veya tarih bakımlarından değil, kavmf ve bilhassa dil bakımlarından da Volga Bulgarlarının bir kısmiyle münasebette meleriyle muvazi olarak sıralandıkları zaman, manalı bir şekil arz ederler. Çeremiş çe-deki Çuvaş ve Kazan Türk unsurlarının muvaziliğini göstermek bakımından, R a s a-n e a-n 'ia-n eseri alaka vericidir (95. ve ia-nat. s.).

7 F.ncyclopedie de l'Llam II, 887. s.

8 H. P a a s o n e n, Der Name der Stadt Kazan : Finnisch-Ugrische Forschungen VI,

n

ı

-

114.

9 B. Grekov- A. Yakubovski y, Zolotaya Orda. Leningrad, 1937. 1 - 130. s.

l° A. P. Smir no v, K voprosu o proisxojdenii tatar Povolj'ya : Sovetskaya ğ. tnografiya (1946) 3: 50.

11 L. Zalya y, K voprosu o proisxojdenii tatar Povolj'ya (po nıaterialam yazıka):

Sovetskaya ''tnografiya (1946) 3: 92.

12 N. İ. V o r ob'e v, Prolsxojdenie kazanskix tatar po dannım ötnografii : So-vetskaya Etnografiya (1946) 3 86.

13 T. A. T r of i rn ova, Lnogenez tatar Srednego Povolj'ya v svete dann ıx antropologii Sovetskaya .tuografiya (1946) 3 : 74.

(3)

PHILOLOGICA Ili. 605

bulunduklarını, Kazan Türkçesinin Volga Bulgar İmparatorluğunun Doğu-Türkçe dilini konuşan ve sonraki zamanlarda bilhassa Kıpçak zümresine mensup bir Türk lehçesinin karışmasından vücuda gelmiş

olduğunu kolaylıkla tahmin edebiliriz. Fakat bu faraziyenin doğrulıı

-ğunu, hiç olmazsa fılologya bakımından ispat etmek, Volga Bulgar imparatorluğunun Doğu-Türk diline ait ve elde mevcut kayıtlardan daha bol malzeme meydana çıkıncaya kadar, mümkün olmıyacaktır.

Volga Bulgar İmparatorluğunun Doğu-Türk kısmiyle Kazan Türk-leri arasındaki münasebetler meselesini halletmek için, bir taraftan

şimdiye kadar elde edilen Volga Bulgar imparatorluğu Doğu-Türkçesine ait bilginin genişletilmesi, diğer taraftan, Kazan Türkçesi yadigârlarının meydana çıkarılması ve araştırılması lâzımdır. Volga Bulgar İ mpara-torluğunun Doğu-Türkçesine ait tetkiklerin mahiyeti hakkında bir fikir verebilmek için, birkaç noktaya işaret etmek istiyoruz.

Volga Bulgar İmparatorluğunun Doğu-Türkçesi hakkında başlıca kaynak "Bulgar mezar kitabeleri„ adiyle anılan yadigârlardır. Bunlar-dan ve diğer bu türlü eserlerden 14 başka, Türk lehçelerine ait şimdiye kadar ele geçmemiş Arapça ve Farsça kitaplardan da bol malzeme beklemekteyiz. Bugüne kadar ele geçmiş olan dil malzemesinin büyük bir kısmı Türkistan ve bilhassa Doğu-Türkistan ve Mısır'da meydana çıkmış olduğu için, müellifleri Bulgar-Kazan sahası hakkında pek az bilgi vermişlerdir. 15 Fakat Hvarezm-Saray mıntakasında yazılmış 14 Diğer eserler dernekle burada mezar kitabeleri dışındaki kitabeleri kast etmek-teyiz. Bulgar şehri veya civarından şimdiye kadar ele geçen bu çeşit kitabeler, istis-nasız, Arapçadır. Bu mesele hakkında S. Ma 1 o v'un Zamok iz Bilyarska s arabskoy nadpis'yu (Zapiski Kollegii Vostokovedov 11, 155 - 162) başlıklı yazısına bakınız. Ma-mafih yapılacak kazılardan yalnız epigraphique değil, başka malzeme de beklenebilir. Bu malzemenin en güzel misalini, 1931-de Engels şehri yakınlarında yapılan bir kazı

neticesinde ele geçen ve XIII. asra ait, kay ın ağacı üzerine Uygur harfleriyle yazılmış

olan Moğolca-Türkçe dil yadigarı teşkil etmektedir. (Y a k u b o v s k i y'in eserinin 129. sayfasına bakınız.)

15 Bu sahalarda yazılmış eserlerde nadiren Bulgar-Kazan mıntakasına ait kayı t-lar da bulunmakla beraber, bunt-lardan lây ıkiyle istifade edilememektedir. Zira bu eserlerin Bulgar-Kazan mıntakası hakkında verdikleri mandut bilgiler bile hatalarla doludur. Daha çok Doğu-Türk kavimlerini tanıyan K a ş g a r 1 ı Bulgar-Kazan sahası n-daki Türk kavimleri hakkında ancak ikinci veya üçüncü elden pek az maliimat sahibi olmuş ve Bulgarların dili için, birkaç şahıs adı hariç, ancak üç kelime (qanaq'tereyağ', azaq 'ayak' ve avus 'balmumu') vermiştir. qanaq kelimesinin critreleri yoktur ; azaq gayet umumi bir kelimedir ; avus ise Çuvaşçadan başka (P aasonen: ivis 'Wachs') Kıpçak lehçelerinde de geçmektedir. Bu sebeple Bulgar Imparatorluğunun dil durumu hakkında yalnız Kaşgar 1 ı 'ya dayanarak, kafi* bir netice elde edilemez. K a ş -gar 1 ı 'nın bu sahaya ait tanıkları yalnız az olmakla kalmamakta, ayrıca birçok yanlışları da ihtiva etmektedir. K a ş g a r 1 ı 'nın Kıpçak dili hakkında vermiş olduğu

criMrelerin çoğu doğru değildir. Bu dil critereleri'hakkında Divanın mukaddimesine (I, 31-36. s. ; Almanca terciimesi : C. Brock e Iman n, Mahmud al-Kas'ghari über die Spra-chen der Türken: KCsA I, 38.40) ve T. Kowalsk i'nin Karaimische Texte im Dialekt von Troki (Krakow, 1929) başlıklı eserinin LII. sayfasına bakınız.

(4)

606 T. HALASI KUN

lügatlerin, Bulgar-Kazan sahas ı bakımından, büyük, bir değer taşımakta olduklarını da ehemmiyetle kaydet:meliyiz. Bu mıntakada yazılmış

eser-lerden bilhassa Muhammad bin K a i s 'in XIII. asra ait olup, şimdiye kadar elimize geçmemiş bulunan Qahlı lûgatinden kıymetli malzeme beklenebilir. " Bu lûgatten başka, vaktiyle Bulgar şehrinde hazırlanmış

eserlerde " daha bol malzeme bulunabileceğini ilave edebiliriz. Bunların dışında, Volga Bulgar İmparatorluğunun Doğu-Türkçesi hakkında, ilk defa P a a s o ne n'in Karatay Mordvinlerine ait araştırmalarında tatbik edilmis olan usul de, kıymetli malzeme temin edebilir. Bu usul Finugor dillerindeki Kazan unsurlarının Moğol devrinden önceki Çuvaşçaya benzemiyen, yani Bulgar devrinin Doğu-Türk bölümüne mensup olan kısımlarının ayırdedilmesinden ibarettiris

Volga Bulgar İmparatorluğunun Doğu-Türk kısmiyle Kazan Türk-leri arasındaki münasebetleri aydınlatabilmek için, Kazan Türk devrine ait dil yadigarlarının incelenmesi de lazımdır. Fakat bu hususta elimize, son zamanlara kadar, ancak pek az malzeme geçti ği için, Kazan Türk-çesinin tarihi şimdiye kadar tetkik edilememiştir.

Kazan Türkçesinin en eski yadigarı, kısa bir müddet Kazan'da hükümdarlık etmiş olan' `' Kırım hükümdarı Sahib Girey tarafından, 1523-te Kazan şehri halkına verilmiş bir tarhanlık yarlığıdır. Son za-manlara kadar Kazan Türkçesinin biricik yadigarı olan bu vesika ile Seyid Vaxidov 2" ve Abdullah Battal (Taymas) 21 meşgul olmuşlardır. Mamafih bu yazılar bahis mevzuu varlığın philologique

tahlilini yapmakla beraber, dil tarihi bakımından yapılacak araştırmalar için tamamiyle sağlam bir esas teşkil etmemektedir.

16 P. M. M e 1 i o r anak i y, Arab filolog o tureidcom yazıke (S.-Peterburg, 1900. VIII. s.) ; K öp r ü I ü z a d e M. Fuat, Türk dili ve edebiyatı hakkında araşırmalar.

İstanbul, 1934. 155. ve müt. s

17 A h m e t Zeki Velidi, Hvarezm'de yazılmış eski Türkçe eserler : TM Il, 335 ; K öprülüz a de M eh m et Fuat, Türk edebiyatı tarihi. İstanbul. 1926. 350. ve müt. s.

18 Paason en: JSFOu XXI 1: 41-51. Buna benzer görüşlere P a a s o n e n 'in Mordvin dilindeki Türk unsurlarına dair eserinde de raslanmaktadır. Bu eserde (JSFOu XV 2 : 22) P a a son en , Mordvincedeki Cuvaş ve Kazan unsurlarından başka, diğer Türk lehçelerine ait kelimelerin mevcudiyetini tesbit etmiştir. Fakat bir-ikisinin Kazak-çadan alındığını söylemekle beraber, bu kelimelerin menşei hakkındaki fikrini açı k-lamamıştır.

18 Encyclopedie de l'Islam II, 887. ve müt. s.

20 S e y i d Vaxid o v, İssledovanie yarlıka Saxib Girey xana İzvestiya Obşçestva Arxeologii, İstorii i Etnografii pri Kazanskom Gosudarstvennom Universitete imeni V. İ. Lenina Il, vıp. 1, 61-92 ; Had ı A t I a s o f Kâzân tkınlıgı (Kazan, 1914) baş -lıklı eserinde bu yarlığın bir kısmını neşretmişti (W. Bar t h ol d: Encyclopedie de

II, 888. s. ; A bdull ah B a t t a 1, Kazan yurdunda bulunmuş tarihi bir vesika. Sahip Girey han yarlığı : TM Il, 81).

(5)

PHILOLOGICA III. 706

Kazan'da tanzim edilmiş buna benzer başka bir yan ık şimdilik elimize geçmemiştir. Bununla beraber tarihi kay ıtiarımıza dayanarak, Kazan Türklerinin işgal ettikleri sahanın, yalnız Kazan'a ve yakın havalisine münhasır kalmayıp daha geniş mıntakalara yayılmış

oldu-ğunu ve aynı zamanda bunların, tıpkı mefruz selefleri Bulgar Türkleri gibi, Volga boyunca her tarafta pek faal bir rol oynadıklarını dikkat nazarına alınca, Kazan Türkçesi yadigürlarının yalnız Kazan şehrine munhasır kalmıyacağını, vaktiyle Kazan Türklerinin bulundukları bütün mıntakalarda da araştırılması icabettiğini kolayca anlarız. Buna daya-narak son zamanlarda birçok araştırıcının dikkatini çekmiş olan ve umumiyetle Altın Orda İmparatorluğunun Volga boyundaki merkezinden (Taht ilinden) gelen XV. asra ait yarlıkların dilinin Kıpçak sahası için-de Kazan Türkçesiyle bir yakınlık gösterip göstermediği meselesini ortaya atabiliriz. Bu meselenin müspet şekilde halli Kazan Türkçesinin tarihi bakımından pek mühim olacaktır. Çünkü bu suretle Kazan ve havalisi dışında ele geçen dil yadig-ârları da dikkat nazarına alınabilir ve Kazan Türkçesiyle Bulgar devri Doğu-Türkçesi arasındaki münase-bet meselesi, daha bol malzemeye dayamlarak, tetkik edilebilir.

Sayısı dörde varan bu vesikaların siyasi yarlıklar olduk-larını, dil ve üslüplarının birbirine tamamiyle uyduklarını söylemeliyiz. Bunların dördü de Altın Orda İmparatorluğunun son hükümdarları

tarafından Osmanlı padişahlarına gönderilmiştir. Tarihi sebeplere ve yarlıkların tarihlerine bakarak, Dneper nehri yakınında yazılmış

olanı hariç üçünün Altın Orda merkezinde, Saray'da veya Saray civarında yazılmış olmasının muhtemel olduğunu ve daha çok tesadüf neticesi olarak, Dneper nehri yakınlarında yazılmış olanı da dahil olmak üzere, dördünün de Saray damgasını taşımakta olduğunu söyliyebiliriz. Bu itibarla, bu vesikalar Saray yarl ıkları olarak adlandırılabilir.

Bu vesikalardan birincisi 1428•de yazılmış olup, Kazan Hanlığının kurucusu, Uluğ Muhammad'a, ikincisi 1466-da yazılmış olup, Küçük Muhammad'ın oğlu Mahmüd'a, 1465/1466 ve 1477 yıllarında yazılan üçüncü ve dördüncüsü ise, Küçük Muhammad'ın diğer oğlu Ahmad'a aittir. Saray yarlıklarını yazdıran şahıslar arasındaki münasebeti daha iyi anlıyabilmek için, Küçük Muhammad'ın Uluğ Muhammad'ın büyük hasmı olduğunu, Uluğ Muhammad'ın 1437-de Küçük Muhammad'ın zoriyle Saray şehrini terk ederek, sonradan Kazan Hanlığını kurmuş

bulunduğunu da ilâve edelim.

Yarlıklar Topkapı Müzesindedir. En eskisi Ak d e s Nimet Kur at tarafından bulunmuş ve tetkik edilmiştir. 22 Mahmüd'a ait olan ikinci

22 Ak d e s Nimet Kur at , Kazan hanlıkını kuran Uluğ Muhammet hanın yarlığı [=UMY]. İstanbul, 1937. 1-36. s. ve yarlığın fotografyası A k d e s Nimet Kura t, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan hanla-rına ait yan ık ve bitikler [=A0Y]. Istanbul, 1940. 6.36. s.

(6)

608 T. HALASI KUN

yarlığı Kur at ve ben ele almış 23 ve birbirimizden habersiz olarak neşretmiştik. 24 Üçüncü yarlığa, yani Ahmad'ın birinci yarlığına, Top-kapı Müzesinde biz rasladık ve Mahmüd'un yarlığiyle birlikte neş -rettik. Dördüncüsünü, yani Ahmad'ın ikinci yarlığını vaktiyle Fevzi K ur t o ğlu bulmuş ve neşretmisti. 25 Aynı yanık, K ur t oğl u'dan sonra Kural tarafından da tetkik edilmiştir. 26 Kura t'ın birinci eseri Saray yarlıklarının tetkikı sahasında atılmış ilk adımdır. Ayni müellifin ikinci eseri birçok tarihi meseleleri aydınlatmakla beraber, filologya bakımından tenkid edilebilecek mahiyettedir. 27 Bizim yazımıza gelince, bu daha çok yarlıkların philologique tahliline tahsis edilmiştir.

Daha 1942-de çıkmış olup, bugün artık birçok bakımlardan eskimiş

bulunan bu yazımızda Mahmüd ve Ahmad'a ait yarlıkların dilini Kazan Türkçesiyle birleştirmiştik. Bu birleştirmeye ve o zamanki bilgilerimize • istinaden 28 Mahmüd'la Uluğ Muhammad'ın oğlu Mahmüd'un ayni hüküm-dar olduğu fikrini ileri sürmüştük (147. s.). Bu suretle Uluğ Muhammad'ın ve Mahmüd'un yarlıklarını Kazan şehrine bağlamakla beraber, Ahmad'ın bunlara benziyen iki yarlığını hiçbir yere bağlıyamamış ve bu yarlı k-lar arasındaki yakınlığı izah edememiştik. Ancak Kura t'ın ikinci ese-rinde (22. ve müt. s.) Uluğ Muhammad ile Küçük Muhammad'ın değil aynı şahıs, hattâ kardeş bile olmadıkları, ancak akraba oldukları ve Saray yarlıklarının ikincisinde adı geçen Mahmüd'un Uluğ

Muhammad'-ın oğlu olmayıp, Küçük Muhammad'ın oğlu olduğu ve bu suretle Mah-müdla Ahmad'ın kardeş oldukları tesbit edildikten sonra," bütün bu güçlükler ortadan kalkmıştır. Böylelikle dört yarlık arasındaki dil ve üslüp yakınlığı da kendiliğinden anlaşılmıştır.

Bu başlangıçtan sonra, şimdi bu yarlıkların tahliline girişebiliriz. Yarlıklara ait umumi bilgileri verdikten sonra metin ve tercümeleri ve

metinlere ait philologique açıklamalarımızı vereceğiz. Aynı zamanda yarlı k-ların dili ile Kıpçak lehçeleri ve bilhassa bugünkü Kazan Tiirkçesi arasındaki benzerliklere dikkati çekeceğiz. Kazan ağızlarındaki ş ekille-rin kâfi gelmediği yerlerde, diğer Kıpçak lehçelerine ait tanıklar da zikredilecektir. Nihayet yarlıklardaki dilin Kazan Türkçesinin daha eski bir merhalesi olduğuna ait delillerimizi hulâsa edeceğiz.

23 Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Kılavuzu. I. fasikül. Istanbul, 1938. 39. s.

24 Kura t, AOY 37-45. s. ; T. Halası Ku n, Monuments de k langue tatare de Kazan. Analecta Orientalia memoriae Alexandri Csoma de Körös dicata. Budapes-tini, 1942-1947. 138-155. s.

25 Fevzi K ur t o gl u, Son Altun Ordu hükümdarının Osmanlı hükümdarı Mehmet II. ye bir mektubu : Belleten Il 5.6: 247-250.

26 Kura t, AOY 48-60. s.

27 Fuad K öprül ü, Altın Ordu'ya ait yeni araştırmalar: Belleten V 19: 403- 407 ; Abdullah Tay ma s, Yarlıklara dair : TM VII-VIII, 356.362 ; H a l a s i K u n, a. m. 143. ve müt. s.

aa Encyclopedie de l'Islam II, 848. s.

(7)

PHILOLOGICA 111. 609

Uluğ Mulıammad'ın yarlığı

UMUMİ BILGILER

Bulunduğu yer: Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, No. E. 10202.° Gönderildiği şahıs : Il. Murat.

Yazıldığı tarih: 14 mart 14'28. 2

Ölçüsü: 203 7: 28 cm; meşin tomar içine sarılmış; 19 satırdan ibarettir ; satır aralıkları 8 - 10 em. Kağıdı : Kura t'a göre, Türkistan katıdıdır ; 3 hatırımda iyi kalmışsa,l filigranı yoktur ; oldukça iyi du-rumda bulunan kağıt altı parçadan ibaret olup, birbirine yapıştırılmıştır ; kağıdın sağ kenarı sararmıştır ; 13. satırın sonu çok yıpranmıştır. Yazısı: Bir nevi divanidir. Mürekkebi : Umumiyetle siyah ; 1. ve 2. satır tama-men, diğer satırlarda bazı kelimeler yaldızlıdır.

Mührü: 3. sabrın başında, 6. satırın ortası altında, 9. satırın ortası

altında, 12. satırın başında, 18. satırın ortasında olmak üzere, yarlıkta beş nişan (mühür) 5 bulunmaktadır; nişan kenarlarının uzunluğu 6 X 6 cm ve yaldızlı; nişanın içinde ve kenarında kılfi hattiyle yazılmış şu iki ibare bulunmaktadır:

İ. J.ŞUi

2. 4.k •1

Fotografyası : Kura t, UMY ilave; Kura t, AOY 161-166. s. YARLIGIN METNİ VE TERCÜMESİ

Tanrının inayeti, Muhammet pey-gamberin mucizeleriyle.

2 t4.51,,,. Mubammad'tan gazi Murat'a.

3 12 11 10 js ., 15 )) 13 4 20 19 18 21 5 22 c.);•- :119-5 ) 1 .,.;•••°.)

Selam. Evvelki han ağalarımızla sizin Rum vilâyetini idare eden atalarınız

ve ağalarınız karşılıklı olarak bir-çok kere elçi ve tercüman gönderip, birçok kere hediye ve selam alıp verip tacirler kervan halinde

karşılıklı olarak birçok kere seya-hat edip, iyi gidiş geliş kılmış -lar. Böyle olduktan sonra han ağamız

(8)

610 T. HALAS1 KUN 6 25 " 7 29 28 27 30 i,jy. 32 31 L,. 33 J. ‘=L'.; " lig »I " 9 38 Lz 4;Lj 37 ...•-•!..); 41 .3 40 y 39 • jS .,.»; 42 C.;•3 ..) >-••• 10 43 C.:1:>.4..,Si.AT ltr 44-2.1U 45 \I 11 48 Nj1 47 50 50 ..;1 49 48 53 52 51 353 "1. 54 )3 J- 12 59 58 57 jN2y 56 60 62 J61 J^ ilk c.51-i< • ,s LsJy. 13 L L. 65 ,iç:u5."; 64 „:) 1 ..,A 63 • • • • 45../ .5 Lc. 67 14 L L_)i j;J)Y. .9-3-> 71 jI,I 70 Lit2.,,LI.

Toqtamış han, sizin büyük babanız gazi Beyazit beyle evvelki iyi âdete göre, karşılıklı olarak birçok kere elçi tercüman gön-derip,

birçok kere hediye, selam alıp verip, ikisi de dostluk ve iyilik üzere Tanrının rahmetine gittiler. Bundan sonra Tanrı merhamet

ede-rek, evvelki han ağalarımızın ulu yerini verdiği zaman, ken-dileri arasında,

prenslerimiz, karşılıklı olarak, mü-cadele ettiler, sonraki zamanda [ise] hadiseler çıktı [ve] taht Ba-raq eline düştü kaldı. Ev velki yıl Tanrının inayetiyle, asker gidip, Baraq'la Manşür'u kaçırdık, tahtı, mülkü Tanrı bize verdi ; onlar

ise, ancak kendi halklarını alarak, kaçıp gittiler. Bir-iki yıl, kışı

Özü [yakasında] geçirelim diye gidip gelmekteyiz. Bundan baş -ka size kişi

göndersek, Ulah geçirmiyecek di-ye göndermedik. Sonra sizden su yoliyle kişi geleceğini bili-yorduk; nasıl oldu ise, gelme-di. Sizin iyi

şöhretinizi, sağlığınızı, k usursuzlugu-nuzu hacı `İbâcl'tan —Tann be-reketi üzerine olsun — öğrendik devlet verdi, biz dahi Tanrının yardımiyle, evvelki iyilerimizin âdeti üzere, birçok kere güzel-ce gidip geleyim [diye] aramı z-da karşılıklı olarak birçok kere elçi, tercüman gönderip, selam

(9)

PHILOLOGICA 111. 611 15 -,;,-)31 ,31<jj1.: 72 75 " JIÇ ‘.;" c,ı ,C:.. t 79 4,../ 1 78 Lly 16 j j 1 81 2.11-S- y 80 84 Lıy 92 " 37 17 9° C.,..t.(3 .,■7 L)tıC... 92 L.SÇ3 '-j -,- e.t*.t 94 L%t:ı, 93 45 .51.t. J-L 95 v . • V a- 18 ‘;.97)t:-.) ,5 96 <ibftç.j,( 101 100 99 103 i 102 19 jrz r.„11 L5A- 104 . A t'

[ve] hediyelerimiz karşılıklı olarak birçok kere vasıl olup, tüccar kervanlarımız karşılıklı olarak birçok kere seyahat ederse, "vücut gider, ebedi şöhret ka-lır„ sözüne göre, en iyisi bu olmıyacak mı acaba ? Öyle ise, aramızdan bu bir parça Ulah

ka-firini def etmek için, nasıl iş

lazımsa söyleyip iste. Kurudan ve su yoliyle tacirler kervan halinde

seyahat edip, zavallı fukara

dirli-ğini görsün. Sonra sizin sağlık ve kusursuzluğunuzu görüp gelsin diye, hacı qbadla — Tanrı bereketi üzerine ol-sun — yazı, selam 'gönderdik. Siz — bizi

yakından görmek için— kişi gön-dertiniz ; nasıl kendiniz bilirsi-niz diye, yazı, selam gönder-dik. Maymun yılında orda Özü yakasında bulunduğu esnada yazıldı.

Cemaziyelevvelin yirmi yedinci gününde, sekiz yüz otuz bir senesinde. Sene 831.

YARLIĞIN AÇIKLANMASI

1 Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Kılavuzu. I, 39. s. Kılavuzda verilen tarih yanlıştır.

2 Kurat, UMY 9-10. s.; K urat, AOY 16. s.

" Kura t, AOY 6. s.

Topkapı Sarayı Arşivi malzemesi dokuz seneden beri başka bir yere götürülmüş olduğundan yarlıklar hakkında çok liizumlu bazı ma-Itimat verilemediği gibi, bazı kayıtların kontrolü de mümkün olmamıştır.

5 Ahmad'ın birinci yarlığının 4. notuna bakınız. Redhouse: fil. L';›- 'God'.

ile ve 3. şahıs mülkiyet takısiyle genişletilmiş, iki kelime. Bu kelimelerde gördüğümüz edat, edat veya bağ olarak (Ahmad'ın

(10)

612 T. HALASI KUN

ikinci yarlığının 8. notuna bakınız), yarlıkların diğer yerlerinde ancak >jı (y w) şeklinde geçmektedir. Kazan ve Ufa Türkçesinde mevcut

belen, blen, ble (G. Szent k at oln ai Balin t, Kazani- tatar

nyelvta-nulmanyok [Kazan Tatarlarının dili hakkında araştırmalar]. Budapest, 1875-1877. III, 87. ve 94. s.; V. Pr öh I e, Tatar nyelvjarasi adalekok [Tatar ağızlarına ait malzeme : Ufa ağzı] : Nyelvtudomanyi Közleme-nyek [NyK = Lisaniyat Haberleri] XXXVIII, 335) edatını veya bu eda-tın Kıpçak dil yadigârlarında bulunan çeşitlerini ancak bu sonuncu

şekillerle bir araya getirebildiğinden, bu iki kelimenin bulunduğu bütün invocationun (davetin) Osmanlı vesikalarından alınmış olduğuna hük-medilebilir ve bu da, aradaki canlı &plomatique münasebetler sayesinde, pekâlâ mümkündür. Uluğ Mulıammad davetine, hiç olmazsa esas un-surlariyle benziyen Osmanlı daveti için L. F ek et e'nin diplomaticasına (Einführung in die osmanisch-türkische Diplomatik. Budapest, 1926. XXX. s.) ve Osmanlıca inayeti ile > inayetiyle gibi terkiplerin eski-liği hakkında ise Gennadios török hitvallasa [Gennadios'un Türkçe itikatnamesi] adlı araştırmamıza (KCsA I. Erg5.nzungsband, 180) bakınız.

Ablativus takısı Saray yarlıklarında daima -dın, -din-dir. Bu takı, Kazan Türkçesinde, -dan, -den, -tan, ten -nan, -nen) şeklinde geç-mektedir. Hattâ şiirlerde eski -din, -din şekline de tesadüf edilmekte-dir : yıirdın 'sevgiliden', yeketten 'yiğitten' (P röhle: NyK XXXVIII, 71). Bu eski şeklin Kazan ve Başkurt lehçelerindeki izleri hakkında N. K. Dmitrie v'in Grammatika kumıkskogo yazıka (Moskva-Leningrad, 1940) başlıklı eserine de bakınız (57. s.).

9 Dativus takısı Saray yarlıklarında -ğa, -ge, -qa, -ke-dir. Yarlıkların

mülkiyet şahıs takısiyk. genişletilmiş nomenlerinin dativusu hakkında 29. nota bakınız. Bu takı Kazan Türkçesinde bugün de -ğa, ge, -qa, -ke şeklinde geçmektedir (P r ö h 1 e, NyK XXXVIII, 70).

(-ğı, ge) eki Kazan lehçesinde isimlerden adiectivumlar

yapmaktadır: al-ğz 'öndeki', al 'ön kesim'; boron-ğı, boron-ğo 'evvelki, eski' boron 'burun, ön kısım' ; suh-ğz 'sonuncu, geç', suı-i 'son, son kısım' (B a 1 i n t, a. e. III, 32. s.).

" Mülkiyet şahıs takıları Saray yarlıklarına göre şunlardır :

Birlik 1. şahıs P - ve - III, 9 ; IV, 2 ; 3. şahıs c.s- ve I, 10 ; I, 7 [takılandırılmış şekillerde bazan mülkiyet

şahıs takısının kalını da görünür : I, 9 ; (acc.) IV, 17 ; (acc.) II, 11].

Çokluk 1. şahıs - ve - : Ala s I, 9 ; II, 16; 2. şahış

- ve - 1!1? I, 6; IV, 12; 3. şahış

Il, 9; III, 6.

Çokluk işaretiyle genişletilen nomenlerde : I, 3; I, 3; L.s.,WY. 1 III, 5.

(11)

PH1LOLOGICA IIi. 613

Kazan Türkçesinin mülkiyet sahış takıları Saray yarlıklarınkine benzemektedir (P röhl e: NyK XXXVIII, 69-70).

" 7. nota bakınız.

" Saray yarlıklarında biz ve siz şahıs zamirlerinin genitivusu bizing, bizim ve sizing-dir. Diğer zamirlerin ve nomenlerin genitivus takısı ise

-ning-dir. Bu ikilik hakkında fazla tafsilât için K. G r ö n b e c h'in Der türkische Sprachbau (Kopenhagen, 1936) adlı eserine (105. §) bakınız. Bu ikilik artık Kazan Türkçesinde mevcut değildir. Kazan Türkçe-sinde bütün zamirlerin ve nomenlerin genitivusu - nin, - nen` ile yapı l-maktadır: bezneii, sezneii, diamraiı- (P r ö h 1 e: NyK XXXVIII, 70 ve 74; Balint, a. e. III, 44. s.). Mamafih bu ikilik yeni Kıpçak lehçelerinde de göze çarpmaktadır (P. M. M e 1 i o r a n s k i y, Kratkaya gramma-tika kazak-kirgizskago yazıka. Sanktpeterburg, 1894-1897. 37-38. s.).

Saray yarlıklarında şahıs, mutavaat ve işaret zamirlerinin, biz ve

siz zamirlerinin genitivusu hariç olmak üzere, Kazan Türkçesi zamir-lerinin paradigmasına uyan, aşağıdaki paradigmalarını tesbit edebiliriz.

Şahıs zamiri IV, 17; dat. III, 11 — y III, 7; gen. y II, 8; (.-). III, 5; dat. \s I, 10; acc.

Li_>:

I, 17 — I, 17 IV, 20; gen.

I, 3 II, 18; dat. I, 11 !s"..7,– IV, 16; abl. I, 12 I, 10.

Mutavaat zamiri : I, 11; birlik 1. şahıs III, 8; çokluk 2.

şahıs 9 1 I, 18.

Işaret zarniri:

Y

I, 16 ve III, 7; gen.-1 III, 9; acc. ç III, 10. 14 Birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle genişletilmiş virdyet keli-mesinin accusativusu. Bu şahıs takısiyle genişletilmiş şekillerin accusa- tivus takısı yarlıklarda umumiyetle I, 17 ; IV, 17; Lı..)J! I, 11; II, 10) ve bir yerde J. - Il, 11) dir.

Kazan Türkçesinde birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle geniş le-tilmiş kelimelerin accusativusu umumiyetle -n (işegen 'eşeğini'), nadiren

-m, ne dir (P röhl e: NyK XXXVIII, 70. ve müt. s.).

Birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısı bulunmıyan kelimelerinin accu-sativusu hakkında 33. nota bakınız.

" bil- 'hüküm sürmek' fiilinin (G r ö n b e c h: bil- 'regieren' . cinslerini bilsin 'Gott soll die Völker beherrschen': K. K. Y u d a x i n, Kirgizsko-russkiy slovar'. Moskva, 1940: bil- 3. 'upravlyat'; rasporya-jat'sya') sıfat olarak kullanılan -gen ekli participiumu. Bu participiumun yarlıktakı rolü -ğan, -gen, -qan, -ken ekli nomen verbalenin Kazan Türkçesinde oynadığı role tamamiyle uymaktadır. P r ö h l e'ye göre (NyK XXXVIII, 82), böyle bir nomen verbale, adiectivum veya isim olarak kullanılan malüm veya meçhul participium olabilir (galadan kilgen keşe 'kaleden gelmiş veya gelen insan'). Bir mütaaddi fiilin bu

(12)

614 T. HALAS1 KUN

konulmamışsa, meçhul mânada geçiyor (qaz alğan luisın 'kaz almış

lâçin' , eytken süz 'söylenmiş söz').

Rum vilnyetin bilgen atalarınız terkibini Kurat:

;SL.J'7"Ç (UMY 4. s. ); (UMY 36. s.); e..3) (AOY 8. s.) diye okumuştur.

16 Saray yarlıklarında çok geçen bir kelime. Kelimenin Moğol edebl dilindeki karşılığı 'interprte, commentateur' mânasında geçmektedir (K o v al e v s k i y : keleçi). Türk lehçelerindeki karşılıkları umumiyetle 'mot, discours, conversation, bavardage, nouvelle' mânalariyle kaydedil-miş olmakla beraber, Karaçaycada (W. P r ö h 1 e, Karatschaisches Wörter-verzeichnis : KSz X, 108 : k'eleçi), Balkarcada (W. P r ö h 1 e, Balkarische Studien : KSz XV, 227 : keletsi) 'Bote, Brautwerber' mânasma da geç-mektedir. Bu mânanın eskiliğini ibn Muhann 'nın eseri ( ed. M elioranskiy: 3,ıf yanında keleçi) ispat etmektedir.

17 ry- 'schicken' (G r ö n b e c h), daha doğrusu ıyıs- 'karşılıklı olarak

göndermek' fiilinin gerundium copulativumu. Bu kelime yarlıkların

ço-ğunda daha eski şekliyle II, 20; c5.1b III, 12) geçmekle beraber Uluğ Muhammad yarlığında y-li şekilde kaydedilmektedir.

ıyısip şeklinin müşareket ekine gelince, Kazan Türkçesinde - Ş

-iş (-uş, -öş), -es (-4,-ös) ekinin verbum cooperativum, verbum

recipro-citativum ve verbum durativum yaptığını biliyoruz ( Pröhle: NyK XXXVIII, 78). Gerundium copulativum eki Kazan Türkçesinde -p

(-up, -öp), -ep (-üp, -öp) şeklinde geçmektedir (Pröhle: NyK

XXXVIII, 86-87). Gerundium copulativum eki Kazan'da türlü türlü roller oynamaktadır. Aynı subiectuma bağlı ve aynı zamanda bulunan fiillerin yanında 've' mânsında kullanılır : Simonzn qayığına ke'reB utırğan-da

yardan ber az kite'B qalıqm öyretken 'Simon'un gemisine girip oturdu

ve sahilden biraz uzaklaşıp, halka ders verdi' (B alin t, a. e. III, 129. s.), yani gerundium copulativumun Uluğ Muhammad yarlığının bu cüm-lesindeki rolüne uymaktadır.

" A. N. Sa moylovi ç, Tiyiş (tiş) i drugie terminı krimsko-tatarskix yarlıkov : İzvestiya Ross. Ak. Nauk 1917, 1278 : bölek 'cadeaux d'honneur'.

19 17. notun sonuna bakınız.

2° Farsça kelimesinin çokluk şekli. Bugün birlik olarak kulla- nılan (S teingass 3) bu şekil yarlıklarda bazan eski, yani çokluk mâ-nasını muhafaza etmiştir. Benzer bir değişme için bugün birlik olarak kullanılan ve aslen tacir kelimesinin çokluğu olan tüccar kelimesi zikredilebilir.

21 ortaq kelimesi Uluğ Muhammad yarlığında iki türlü kullanılıyor.

(16 - 17. satır) terkiplerinde zarf olarak geçen bu kelimenin mânası 'müştereken, kervan halinde' (ortaq [birçok lehçe] 'gemeinsam, gemeinschaftlich, zusammen' R a d l o f f) iken, 15. satırda

(13)

PHILOLOGICA III. 615

bulunan terkibinde isimdir ve böylece bu terkip 'tüccar kervanlarımız karşılıklı olarak birçok kere seyahat ederse'

şeklinde çevrilebilir. Kelimenin isimli mânasının tesbitinde Mahmtıd yarlığının buna benzer bir terkibinde G r,s:J.).Y.,:;;£..)>Ij- ,k,:-.; 1 ‘.5\5-) 12. satır)

ortaq yerine 'kervan' mânasına gelen arğış (R a d 1 of f) kelimesinin

bulunduğunu dikkate almalıyız. ortaq kelimesinin 15. satırda bu mânaya geleceğini ayrıca Toqtamış yarlığının bezirgen °Hac/tarih takı

yürüşsinler ! 'defne Kaufmannsgesellschaften mögen wiederum

umher-ziehen!' (R a d 1 o f f: ortaq ; W. R a d l o f f, Yarlıki Toktamışa i Temir Kutluga: Zapiski Vost. Otd. İmp. Russk. Arx. Obşç. III, 15) cümlesi ve kelimenin Eski-Kıpçakçadaki commerciale' (at-Tulıfat, ed. T. Halasi Ku n, 20 v 10 : mânası, keza Kalmukçadaki 'Ge- meinschaft, Artel' (R amstedt: ortaG) esas mânası da ispat etmektedir. terkibinin fiili hakkında 17. notun sonuna ba- kınız. - fiilinin Kazan Türkçesindeki karşılığı Balin t'in sözü geçen

eserine göre (II, 87. s.) yürü-, yör- 'gehen, reisen' dir.

22 Bugünkü Kazan Türkçesinde de -Ş ti -iş (-uş, -öş), -eş (üs, 8ş)

ekiyle, umumiyetle isim olarak kullanılan nomen verbaleler yapı

lmakta-dır : teli). 'bulmak' : tdbış 'buluş, kâr' , tabışlı 'kârlı' ; suk- 'vurmak':

suğuş 'mücadele, meydan muharebesi, müsademe'; kil- 'gelmek' : ki/4

'gelme, vusul' (P r ö h 1 e : NyK XXXVIII, 81 ve 348).

23 'kılarlarmış'. Geniş zamandan nakli geçmişin çokluk

3. şahsi.

işaretinin yarlıklar devrinde oldukça nadir olduğu anlaşılıyor. Uluğ Muhammad yarlığının başka yerinde ne basit ne de mürekkep zamanda geçiyor. Mahmüd'un yarlığında da -truş işareti verbum finitum olarak bir defa kaydedilmiştir , ) t, 11. satır), Ahmad'ın iki yarlı

-ğında ise bu işarete raslanmamaktadır.

Bu terminaison Kazan Türkçesinde bugün de nadirdir. P r ö h l e'ye

göre (NyK XXXVIII, 81) -mış (-muş,-möş), -meş (müş, -möş) ekli nomen actionisler isim olarak geçmektedir : ki/m` Ş 'das kommen, das

gekommen sein' , törmöş 'duruş, mevcudiyet, hayat'. Verbum finitum olarak yalnız i- 'olmak' fiilinin birlik ve çokluk 3. şahıstaki şekli kul-lanılmaktadır (imeş 'imiş' , imeşler 'imişler' ). Yine P r ö h 1 e'ye göre

i-fiilinin bu şekilleri Kazan Türkleri arasında bilhassa ata sözlerinde ve hikâyelerde mürekkep zamanlar yapmaktadır. Bu şekilleri Tür-kiye Türkçesinde -miş ile çevirmek icabetmektedir: ilksez Ulla öz

kende-gen izni kise imeş 'öksüz çocuk göbeğini kendisi kesermiş (derler) '

NyK XXXVIII, 94 ) , yığlar imeş ' ağlarmiş ( derler )' ( NyK XXXVIII, 85).

24 1.7(; 1'"' terkibinin mânası gerundium posterioritatis olacak

(14)

616 T. HALASI KUN

1_,Ç-;,— P r ö h 1 e ve Balin t'in eserlerinde geçmemekle bera-

ber, bu terkibin eski Kazan Türkçesinde mevcut olduğunu tahmin edebiliriz.

terkibi ir- ' olmak' fiilinin -dik ekli nomen actionisinden ve songra edatından meydana gelmiştir.

-dik ekli nomen actionis tek başına Kazan Türkçesinde çok geçmektedir ve isim olarak takılandırılabilir. Mesela : altın yukarıda yâzdökte döröstlök bâtar ' altın su üstünde yüzdüğü zaman, hak batar' (P r öhl e : NyK XXXVIII, 80 ) . Terkibin ikinci kısmı olan 1, 9w edatına gelince, bu edat Kazan Türkçesinde sub, suilğa şeklinde kullanılmaktadır (Pröhle : NyK XXXVIII, 357 ) . Fakat Uluğ Muhammad yarlığındaki

songra şekli Kıpç31( dil yadigarlarında sık sık geçmektedir (G r ö nbech:

sonra, sorııra).

terkibinin anlaşılması için Türkçe olduktan sonra terkibini meydana getiren unsurların sabit olmalarına rağmen, bunların yerine ba-zan başka unsurların geçtiğini söylemeliy iz. sonra yerine yazı dilinde

son-raca şekli ve Anadolu ağızlarında keri (geri) kelimesi geçmektedir (D e n y, Gramm. 1414.§). Eski Osmanlıcada bu terkipte nomen actionis eki-nin yanında mülkiyet şahıs takısı kullanılmıştır : •L-C1

'aprs qu'on eut mange le pain, il dit ' H. V am ber y, Alt-osmanische Sprachstudien. Leiden, 1901. 42. s. ) . Anadolu ağızlarında ve Azeri lehçesinde nomen actionisin -dik eki yerine -en, -ken gibi terminaison-lara da tesadüf edilir (D e n y, Gramm. 1416.§). Bu terkipteki edat bazan ablativus yerine locativusu istemektedir : yaza= aytxanda sonra

' nachdem man seine Sü nden bekannt hat' (Grönbec h). Bazı Kıpçak lehçelerinde bu edat, terkibinde olduğu gibi, nominativusta bulunan bir nomen actionisi takibetmektedir : gece babası yatqan son (xız) bardı xuyunun ağızına ' la nuit apres que son İ:ı re se fut couche, la fille alla a. la margelle du puits' ; bul qunustan ketken son ' aprs le depart des chameaux' (D e n y, Gramm. 1417. §).

25 13. nota bakınız.

26 R a d 1 of f ; yosun [Tarancı, Çağatay, Türki ] 'die Regel, Gewohnheit, Sitte, Ordnung, der Bau, die Art und Weise' ;

a s Wy (Toqtamış yarlığı) 'und so nach hergebrachter Ordnung (Sitte)'.

kelimesindeki -ça terminaisonu, casus comparativus haline benzer bir manada, Kazan Türkçesinde de mevcuttur (P röhle: NyK XXXVIII, 72 ).

27 kelimesi, P r ö h 1 e ve B a 1 i n t 'in eserlerinde ne edat ve ne

de zarf olarak geçmektedir. Kelimenin K ıpçak dil yadigarlarındaki mevcudiyeti hakkında G r ö n b e eh 'in eserine bakınız : öze 'durch, vermittels, wegen' (Postposition).

28 tehri kelimesinin yarlıklarda çok geçen kısaltması. 44. notun

(15)

PHILOLOGICA III. 617

29 Dativus takısı -ğa, -ge, -qa, -ke-dir. Bir nomen birlik 3. şahıs mül-kiyet şahıs takısiyle takılanmışsa, dativus takısı -na, -ne veya -rıa, -Fte

(yazılış şekli : nga, -nge) olur, Mülkiyet 3. şahıs takısiyle takılanmış

isimlerin dativusu hakkında yarlıklarda şu şekiller geçmektedir: I, 9 ; II, 11 ; III, 11 ; IV, 22; I, 7; TM IV, 192.

Dativus takısının bu iki şekli Kazan lehçesinde de mevcuttur :

atağa, töyege, atasına, ta'yelerene (Pröhle: NyK XXXVIII, 70). 3" Şuhudi geçmiş çokluk 3. şahıs. Bu zamanın paradigması için, Saray yarlıklarında aşağıdaki misaller bulunur : y I, 12 ;

‘.5.)lr- I, 12 — I, 12 ; I, 12 — j I, 7.

Kazan Türkçesindeki şuhudi geçmiş yarlıklardaki şekle uymaktadır (Pröhle: NyK XXXVIII, 80).

G r ö n b e c h: basa (satzeinleitende, weiterführende Konjunktion, die aber im Gegensatz zu dağı(n) eine gewisse Abtrennung von vor-hergehenden betont) 'und, dann auch, ferner; daher, aber'.

32 yarlıqa- (Balin t, a. e. II, 77. s.) 'sich erbarmen' ; yarlığa-, yarılğ

a-(Grönbech) 'idem'.

33 Saray yarlıklarında accusativus takısı birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış nomenlerden sarfınazar, ü - dir

II, 16; III, 8 ; III, 9 ve saire. 14. nota bakınız.

Kazan Türkçesinde birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takı lan-dırılmamış kelimelerin accusativusu da -nı (-na, -na), -ne (ni, -nâ) dir (Pröhle: NyK XXXVIII, 70).

34 Hal takılariyle takılanmış -ğan, -gen, -qan, -ken ekli nomen ver-bale Kazan Türkçesinde yeni veya geçmiş zamanda bulunan nomen actionis mânasında geçmektedir : szyıriar sü 'etşkende 'inekler su içme esnasında, yani su içerken' (Pröhle: NyK XXXVIII, 82).

kelimesinin locativus takısına gelince, Saray yarlıklarında - ve birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış nomenlerde -

şeklinde geçmektedir I, 9;

L, 3 :,"U

I, 16; I ,:--tk I, 18; IV, 24. Kazan Türkçesinde locativus takısı bugün -da, -de, -ta, -te, birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış nomenlerde ise, -nda, -nde-dir (Pröhle: NyK XXXVIII, 82).

35 Türkçe 'kendi aralarında' mânasına gelen terkibindeki öz

kelimesi, mutavaat zamiri olarak, Kazan Türkçesinde mevcut ise de (P röhl e: NyK XXXVIII, 74-75), ara edatının locativus ve 3. şahıs mülkiyet şahıs takısını almadan, mutavaat zamiriyle bir terkip yaptığına Balint ve P r ö h 1 e' nin eserlerinde tesadüf edilmemektedir. 47. nota bakınız.

(16)

618 T. HALASI KUN

Fakat 1 edatının zarf manası Türk lehçelerinin birçoğunda hala çok kuvvetli olduğu gibi (R adl o f f: ara [Kazan, Altay, Çağatay] 3.'in der Mitte' ; manchmal auch ohne Casusendung in der Bedeutung 'zwi-schen'), bu kelimenin yarlıklarda da ( 71. nota bakınız) takısız olarak 'arada' manasını ifade ettiğini hemen söyliyelim. Bundan başka bi keli-mesinin çokluk 3. şahıs mülkiyet şahıs takısını almadan yarlıklarda edatiı terkip yapabildiğini Kazan Türkçesinin mülkiyet şahıs takısının çokluk 3. şahsı yerinde umumiyetle birlik 3. şahsın bulundurduğu hususiyeti ve eski Türk dil yadigarlarında geçen şu edatlı terkipler göstermekte-dir : c4. J 11,- '3 ÇI )35 .) 'parmi les pro-verbes, il (en) existe un cdbre : on ne peut faire cuire deux teles de belier dans la meme marmite ; I ; lorsque ce desespere entra dans le jardin' ( D e n y, Gramm. 896. § ); kişi ara

'zwischen den Leuten' (G a b a i n, Gramm. 317. § ).

Pek muhtemel değilse bile, terkibini Türkçedeki 'kendileri arasında' gibi bir terkip olarak da tahlil etmek mümkündür. 1 ,-Ç terkibini böyle tahlil ettigimiz zaman, yukarda söylenmiş olanlara bir de birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış mutavaat zami-rinin eski Türkçede aynı zamirin mülkiyet şahıs takısiyle takılandırı l-mamış şekliyle sık sık tenavübettiğini (G a b a i n, Gramm. 201. §: özi

ve öz 'er') ilave etmeliyiz.

°° Radloi f: töre [Türkiye Türkçesi, Çağatayca] 'Titel der Chans-söhne, der Prinz'.

R a d 1 o f f: talaş- [Kazan Türkçesi] 'sich gegenseitig fortreissen, zanken, streiten, sich prügein, kampfen'.

38 B alin t, a. e. II, 145. s.: zaman, zamana 'Zeit'.

" K o w a t s k i, Karaimische Texte im Dialekt von Troki. 273. s.:

uçur 'Vorfall, Ereignis, Erlebnis'.

4° Bu ismin iştikakı hakkında K öpr ülüz ade Mehmed Fua d'ın Influence du chamanisme turco-mongol ( İstanbul, 1929 ) başlıklı eserinin 26. notuna bakınız.

41 Pröhle: NyK XXXVIII, 350. s.: qul 'kol, el'.

42 Geniş zamandan şuhudi geçmiş. 30. ve 54. notlara bakınız. Bu şekil Kazan Türkçesinde şuhudi futurum perfectum veya şart tarzının geçmişi olarak kullanılmaktadır : garar ıyını 'bakardırn, baka-caktım' (B a 1 i n t, a. e. III, 67-68. s.) ; yığlar idem 'ağladım, ağlıyacaktım' (P r ö h l e: NyK XXXVIII, 85).

42 Farsçadan gelen bu söz Kazan Türkleri arasında hala xuday

'tanrı' şeklinde kullanılmaktadır (Pröhle: NyK XXXVIII, 341).

44 tehri sözünün yarlıklarda sık sık geçen kısaltması. K ur at 'ın

neşrettiği fotografyalarda ( UMY, AOY ), bu üzerindeki nişandan hemen okunmaz bir haldedir.

(17)

PHILOLOGICA III. 619

d-1U terkibini Kur at ‘31 :.

(UMY 5. s.) ve cS» -4-11-° (AOY 8. s.) diye okumuştur.

Şahıs zamirinin çokluk 3. şahıstaki nominativusu.

Zamirin bu şa.hsı Kazan Türkçesinde de aynı şekilde geçmektedir:

alar (Balin t, a. e. III, 44. s.), alar (Pr öhl e: NyK XXXVIII, 74)

'onlar'.

4° Satır üstüne küçük harflerle yazılmıştır.

47 Birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış nomenin accusativusu. 14. nota bakınız.

terkibinin karşılığı Kazan Türkçesinde de mevcuttur ve

ii

ı

mutavaat zamiri, mülkiyet şahıs takısiyle takılandırılmış isimlerin başında, yarlıklarda olduğu gibi, Kazan Türkçesinde de şahıs takısı

almamaktadır : iiz âyimde 'kendi evimde' (Pröhle: NyK XXXVIII, 75). 48 Saray yarlıklarında, gerundium olarak geçen, bazan da praesens imperfectumda bulunan bir faaliyeti ifade eden nomen verbale. Terminaisonu

dört yarlığa göre -a, -e, -y ve -yü-dür : 'alarak' I, 10 ; 1-^-15' 'kar şılıklı

olarak gelip' II, 17; Lst-k.. ÇI 'eksilmiyerek' III, 6: ,saY. 'olmıyarak' IV, 15; 'diyerek' II, 18 ; 'yürüyerek' I, 11.

Bu nomen verbale praesens imperfectumda bulunan bir faaliyetin ifadesi veya gerundium olarak Kazan Türkçesinde de mevcuttur.

Ter-minaisonun şekli consonanstan sonra yarı uzun -a, -e, vocalislerden sonra

ise, y- dir: &cip- 'bulmak': lâba; 'öldürmek': ütire; aşa- 'yemek':

âşay.âşıy (Pröhle: NyK XXXVIII, 83; B a 1 i n t, a. e. III, 61. s.). Yarlıklarla Kazan lehçesi arasında bir fark varsa, o da yarlıklarda

şeklinin henüz mevcut olmasıdır. Kazan Türkçesinde artık mevcut olmıyan bu şekil Orkhon kitabelerinden beri -a ve -ya şekli önünde kıymetini kaybetmeğe başlamış (D e n y, Gramm. 1333. § 1. not), en eski Kıpçak dil yadigârlarında da -a, -ya yanında ikinci hatta kalmıştır (C. Br ockelm an n, <A11's Qışşa'ı Ju- suf. Berlin, 1917. 63. §).

49

terkibini Kazan Türkçesinde -a, -e ekli nomen ver-balelerle faaliyetin katiyetini ifade eden bir- fiili ile karşılaştırınız

(t`dgü'W iiı yulına yâriı'y birgen imiş 'terzi yolunda katiyetle yürüdü'

(P r öh le: NyK XXXVIII, 83).

terkibini K ur at (AOY 12. s.) kaçıp yürüdü bardılar

diye izah etmektedir.

5° Kazan Türkçesinde: birer, ikişer (P röhle: Ny K XXXVIII, 73). 51 Dneper nehrinin mansabında bugünkü Ocakov'un yerinde bu-lunan bir kalenin ve Dneper nehrinin eski Türkçe adi. Bu isim altı n-da, 18. satırdan da anlaşılacağı gibi, yarlıkta Dneper nehri kast edil-mektedir.

(18)

620 T. HALASI KUN

emir-dilek tarzının çokluk 1. şahsıdır. Ilk bakışta gerundium gibi anla-

şılabilecek olan bu şekillerin emir-dilek olduklarını metnin gelişinden başka, J) kelimesini takibeden ve oratio rectalar ın sonuna konulan (53. nota bakınız) de göstermektedir. 'kışlıyalım' ve 'karşılıklı olarak gidip gelelim' mânasına gelen bu iki kelimeden başka, emir-dilek tar-zının bu şahsı yarlıklarda geçmemektedir.

Bu şekillere Kazan Türkçesinde raslanmadığı gibi, diğer Türk leh-çelerinde de, bir istisna ile, ancak benzer analogialar zikredilebilir :

baralı emir cokluk 1. şahıs, Oyratça (N. P. D ı r en k o v a,

Gramma-tika oyrotskogo yazıka. Moskva - Leningrad, 1940. 160 s.;lyl emir-dilek çokluk 1. şahıs (at-Tuhfat, ed. Hal a s i Kun 50 v 10); c=tYW emir-dilek çokluk 1. şahıs (at-Tuhfat 72 r 3); ketelik, yatalzq emir çokluk 1. şahıs ( S. Telegd i, Eine türkische Grammatik in arabischer Sprache aus dem XV. Jhdt.: KCsA I. Ergânzungsband, 294 ); .baralik

emir çokluk 1. şahıs, Hive lehçesi (H. V ambe r y, C'agataische Sprach-studien. Leipzig, 1867. 24. ve müt. s.); baraylı emir çokluk 1. şahıs, Türk-mence (V a m b e r y, a. e. 24. ve müt. s.).

53 Uluğ Muhammad ve Ahmad yarlıklarında ti- fiilinin gerundium

copulativum şekli, tâli cümlenin esas cümley e bağlanması için, bir nevi bağ olarak kullanılmıştır. Bağlama, tâli cümlenin sonuna kelimesi getirilmiş oratio recta ile yapılır.

Kazan Türkçesinde de diB gerundiumunun rolü kelimesinin yar- lıklardaki rolüne uymaktadır (Balin t, a. e. III, 155. ve müt. s.).

52. notta temas ettiğimiz seklini daha açık şekilde aydınla- tabilmek için, Uluğ Muhammad yarlığında geçen JL )1/.

:1) .3 İ terkibine benzer bir terkibin Kazan Türkçe-

sinde de mevcut olduğunu söyliyebiliriz. gibi şekillerin ancak emir-dilek çokluk 1. şahıs olacağını teyideden bu terkipler asıl cümle-de gayret, istek, dikkat, gaye ifacümle-de edildiği ve asıl ve tâli cümlenin müşterek subiectumu bir şahıs olduğu takdirde kullanılmaktadır. Bu türlü mürekkep cümlelerde, tâli cümle — sonunda oratio rectay ı kapatan

diB ile — t. şahısta bulunan bir dilek veya teşvik şekline konulacaktır:

edem ulz yuğalğannarnı eılep tabayım diB kilde 'insan oğlu,

kaybolan-ları arayıp bulayım, diye geldi' (B a 1 i n t, a. e. III, 155-156. s. ).

54 Geniş zaman. Uluğ Muhammad ve Mahmüd yarlıklarında,

bil-hassa ata sözlerinde kullanılan bir zamandır.

Saray yarlıklarında geniş zamanın paradigması şudur : birlik 3. ş a-hıs I, 15 ; çokluk 1. şahıs I, 11 ; 2. şahıs I, 18.

-r ekli participiumdan şahıs takılarının ilâvesiyle Kazan Türkçesinde de mânası praesens instans, futurum instans, ata sözlerinde aoristos gnomikos ve bazan praesens imperfectum olan bir verbum finitum

(19)

PHILOLOGICA 111. 621 meydana gelmektedir : ydsarmın, ydsarsın, yâsar, yâsarbız, ydsarsız,

yâsarlar (P r ö h 1 e: NyK XXXVIII, 85.

55 31. nota bakınız.

56 fiilinin şart tarzındaki çokluk 1. şahsı. Saray yarlıklarında

şart tarzının paradigması şudur : birlik 3. şahıs I, 15 — çokluk 1. şahıs L31,..,) ,;' II, 13 ; 2. şahıs U y IV, 23.

Kazan Türkçesinin şart tarzı yarlıkların şart tarzına benzemektedir

(kitsem, kitsen, kiise, kits2k, kitseg'ez, kitseler Pröhle: NyK

XXXVIII, 79).

57 Kıpçak sahasında Ulah ismi rı14 şeklinde geçmektedir (A. Dece i, Eflak. Islam Ansiklopedisi IV, 178. s.).

58 aş- fiilinin (G r ön bech: aş- 'vorbeigehen') -r ekli gövdesinin gelecek şekli. Manas' 'geçirmiyecek' olacaktır.

-r (ve -tır) eki Kazan Türkçesinde de mütaaddi fiillerden factitif ve

lazım fiillerden ise, mütaaddi fiiller meydana getirmektedir (Balin t a. e. III, 84. s.).

fiilinin ‘.5L işaretine gelince, yarlıklarda kalın fiillerde incelerde ise, ,sıs" işaretinin ifavesiyle fiillerin gelecek zamanı veya nadi-ren dilek tarzı yapılır.

Kazan Türkçesinde -ğay, -gey, -qay, -key işaretinin ilavesiyle yapı

-lan şekil yalnız dilek tarzı olabilir. Fakat Kıpçak dil yadigarlarında

-ğay işaretinin gelecek zaman işareti olarak kullanıldığını (T eleg di :

KCsA I. Erganzungsband, 296 ; at-Tuhfat ed. Hala s i Kun 53 v 9-11 ve passim), R ab ğuz i'nin Kışaş al-anbiyasında ise, I. gelecek zaman - dilek tarzı işareti olduğunu ( J. S c h i n k e witsc h, Rabyüzls Syntax : MSOSW XXX, 37 - 38) dikkat nazarına alırsak, bu işaretin Kazan Türkçesinde de gelecek zamanın işareti olarak geçtiğini söyliyebiliriz.

59 53. nota bakınız.

60 87. nota bakınız.

61 30. nota bakınız.

62 R adlof f: niç'ek [Kazan Türkçesi] 'wie, auf welche Weise ? ';

niçek bulıp, niç'ek-te bulZa 'wie dem auch sei'.

63 R adlof f: at [bütün lehçeler] 2. 'Name, Ruf, Ruhm' ; yaqşı at

[Altay Türkçesi, Televütçe] 'guter Ruf', yaman at 'schlechter Ruf' ; atan"

çıqqan [Kazan Türkçesi] 'da bist berüchtigt geworden'.

64 isenlik 'das Wohlsein, die Gesundheit' ( R a dlof f : Kazan

Türkçesi) kelimesinin tükellik (R a d 1 o f f: tügellig [Çağatayea, Luck

Karaimcası] 'die Vollkommenheit, Reinheit, Vervollkommung, Vollfüh-rung') kelimesiyle yapılmış bir hendiadyoin. Ekle veya takıyla ancak ikinci kısmı genişletilmiş olan bu türlü hendiadyoinların eski Türkçede de ancak kinci kısmı genişletildiği gibi (Gabain, Gramm. 361. §) Kazan Türkçesindeki durumun da bundan farksız olduğunu bilmekteyiz.

j:U<Y. t.) 1.-- 1 • • • terkibinde mülkiyet münasebeti sadece

(20)

b22 T. HALASI KUN

ifadesi hakkında yarlıklarda birçok örnek vardır: \<.;

I, 17 ; 1.))5' d"".. .?? II, 18 ; (;).

)t -kf III, 9-10.

Kazan Türkçesinde de mülkiyet münasebeti en çok bu şekilde ifade edilmektedir : minm ayaklar ardı 'benim ayaklarım yoruldu', min'em

at arğan 'atım yorgundur' (B alint, a. e. III, 47. s. ; ayrıca G r ö n b e c h '- in Der türkische Sprachbau başlıklı eserinin 117. sayfasına bakınız).

" Uluğ Muhammad yarlığının 13. ve 17. satırlarında bulunan ve ismi ile takısı arasına küçük harflerle yazılmış kelime 45Sy diye okunmalıdır. Saray yarlıklarında kelime sonundaki lerin bahis mev- zuu olan satırların inden daha basit oluşu ve bu J - lerin sonunda, 13. ve 17. satırlardaki - lerde tesadüf edilen halkanın yokluğu -6"y kelimesinin sonunda bir -nin varlığını göstermektedir.

Bunlara dayanarak, kontrol edememekle beraber, Ahmad'ın birinci yarlığının 7. satırında ismi yanında bulunan kelime de herhalde

,5"^ diye okunacaktır.

Okunuşu 45-y olan bu kelimeyi gibi isimlere, lakaplara ilave edilen bir duanın kısaltması olarak izah edebiliriz.

K ur at tarafından bu kelime y (?) (UMY 6. s.) ve J.); (?) (AOY 8. s.) okunmuştur.

Yarlık yıpranmış olması dolayısiyle bu kısım dil araştırmaları

için sağlam bir zemin teşkil etmemektedir. Az çok okunabilen yerlerde belki bir imdi, bir ve bir kelimesi geçmektedir. Bu kelime- lerden başka iki J (?) kelimesi de vardır. Bu kelimeleri K ur at (UMY 6. s.; AOY 8. s.) y ve diye okumuştur.

68 Nâtamam bir cümlede bulunan terkibinin bir haber tarzı

olduğunu söylemeliyiz. Mahmüd yarlığının 13. satırında geçen LsJ.Y. ve Ahmad'ın birinci yarlığının 7. satırında geçen t--,J) c54Ş terkipleri de haber tarzlarıdır. Şekil bakımından şart, mâna bakımından haber tarzı olan bu terkiplere II. Mehmet'in yarlığında da birçok analogia vardır :

er-singgan vila(y)et-i ğa kirtiik iz-e 'Erzincan vilâyetine girince' ( TM VI, 298), er-singgan ködel-i-ni asduk iz-e 'Erzincan geçidini aştık' (TM VI, 299). Bu türlü terkipler Kırım yarlıklarında geçtiği gibi (V. V. V elia m i-nof - Z e r no f, Materiaux pour servir â l'hıstoire du Khanat de Crimee. St. Petersburg, 1864. 11. s.), görmek, bakmak gibi fiillerle beraber eski Osmanlıcada ve Anadolu ağızıarında bile raslanmaktadır (D e n y, Gramm. 1224. §). Bu terkiplerin haber manaları Volga lehçelerinde de malümdur.

Şart tarzından haber tarzının inkişafında ara merhaleyi şart ahvali-nin yerine geçen zaman ahvali teşkil etmiştir. Mesela :

cSJY. 1--) 'lorsqu'ayant trempe du pain dans ce qui restait, il le donna â un chien, celui-ci en creva' (D e n y, Gramm. 1224. §).

(21)

PHILOLOGICA III. 623

69 R adlof f : yarı [Kırım, Kazan] 'die Hülfe, der Beistand' .

barısmaq ' zu einander gehen ' (B r o c k e 1 m a n n) fiilinin emir tarzındaki çokluk 1. şahsı. 52. nota bakımz.

71 IDI kelimesinin zarf mânası henüz çok kuvvetli olduğu için, takısız da ' arada' mânasını ifade edebilmektedir : ' aramızda' I, 14 'aramızda' I, 16 ). 35. nota ve Radloff Ifigatinde ara

maddesinin 3. mânasına bakınız.

72 Müşareket fiili. 17. nota ve yit- 'gelangen, erreichen, einholen ; reif werden ; hinreichen, genug sein', yiteş- v. coop. (B alin t, a. e. II, 82-83. s.) fiillerine bakınız.

73 21. , 17. ve 56. notlara bakınız.

74 Kazan Türkçesindeki kiç- fiilinin ' (hin-) übergehen ; -fahren, übersetzen (über-); verzeihen', dönyeden kiç- 'hinscheiden (sterben)' (B a 1 i n t, a. e. II, 55. s.) mânalariyle kar şılaştırınız.

" buy 'boy, uzunluk, vücut' (P röhle: NyK XXXVIII, 336); boy

'Körper' (Grönbech). 76 63. nota bakınız.

77 Bu cümle terkibi bir şart ve bir soru cümlesi arasına sıkıştırılmış bir veya birkaç atalar sözünden meydana gelmektedir : c5Y. .) 1‘ • •

Jj1 : ),13 I, 15 ; : Lt,)1? L.^-gs"

‘.5v,".) Il, 17. 18.

.,C-)A (.5Y ) 1‘ 'vücut gider, ebedi şöhret kalır' cümlesini Kurat ' [her şey] geçer, bu [ise] ebediyet için kalır' diye tercüme etmiştir (AOY 14. s.).

78 58. nota ve Bal in t'in eserindeki buğay kelimesine bakınız (I, 5. s.: buğay digen buq söz 'olabilir kelimesi pis bir kelimedir' ).

(SWY. terkibindeki kelimesi ne gelince, bunun Kazan Türkçe- sinde -mı (-mu, -mö), (•md, -mö') şekillerde devam ettiğini görü- yoruz (P r ö h 1 e: NyK XXXVIII, 88).

" Diğer yarlıklarda da geçen (Hacı Girey yarlığı, 50. satır: Kura t, AOY 66. s. ; Mengli Girey yarlığı, 16. satır : Abdulla h- o ğ 1 u Hasa n, Birinci Mengili Giray Han yarlığı : TM IV, 103 ve 109) ve metne göre mânası 'acaba' olan 4,',41 kelimesinin Kazan Türkçesindeki karşılığı erne diye kaydedilmiştir (R a d 1 o f f: erne 'in der That, wahr-haftig, das v4.re gut' ; erne qana 'idem').

,-c.,L;JY. veya ,*_;: 1

.s»).)."3

(Hacı Girey yarlığı, 50. satır) terkiplerin kelime sırası hakkında R adlof f lûgatinin qana maddesine bakınız

(qana [Kazan] 3. 'in der That, wohl, was betrifft' ; min bu işne yara tam qana 'ich liebe in der That diese Beschgtigung' ).

;ıl kelimesini Kura t (UMY 6. s. ; AOY 13. s.), Kazakça

arna-fiili (Radloff: 'bestimmen für Jemand') ile birleştirmiştir. 80 71. nota bakınız.

(22)

624 T. HALASI KUN

81 R adlof f: kisek [Kazan, Tobol] 'das abgeschnittene Stück, das Stück, das Theil'.

82 kiter- fiilinin ( R a d 1 o f f: [Kazan] 'fortschaffen, entfernen')

mas-tarıdır. Aynı tarzda şekillendirilmiş mastarlar Mahmüd yarlığının 17. satırında da geçmektedir 'işitmek', 'görmek').

-r participium eki ve dativus takısiyle yapılmış bu mastarlar Kazan Türkçesinde de mevcuttur : urmanğa -atın kiserge bardınz' 'ormana odun kesmeğe gittim', min'e'm nigyet' ın qdlağa barırğa 'şehre gitmek niyetin-deyim' (P röhle: NyK XXXVIII, 85), quşarğa gri-24 qılarğa çiten 'bu-yurmak kolay dır, yapmak güçtür' (B alin t, a. e. III, 147. s.).

83 62. nota bakınız.

84 Şart tarzı burada müsaade ifade etmektedir. Kazan lehçesinde de bu türlü şartlara tesadüf edilmektedir. B al int (a. e. III, 125. s.) ve P r ö h 1 e'ye (NyK XXXVIII, 79) göre, şart tarzının basit zamanı -da, -de

(-ta, -te) atıf bağiyle, zaman münasebeti mütaakıp fiille gösterilmek

üzere, müsaade veya itiraz ifade etmektedir : tırışsaq-ta b'dr balıq-ta

k&med' 'gayret etmekle beraber, bir balık bile girmedi'.

Balin t'in eserine göre (a. y.) , k''m 'kim' ve rzy 'ne' soru zamir-lerinin böyle bir şart tarzı yanındaki mânaları 'kim' ve 'ne' yerine 'her kim, her kim olursa, her ne, her ne olursa' ve 'her kim ki, her ne ki' dir : k'dm turz kilse şunı çaqırğannar 'karşılarına kim çıktı ise, onu davet ettiler'.

Bu türlü şart tarzı ni0k zamiri yanında da görünmektedir : niç'k-te

bulZa 'wie dem auch sei' (R ad lo f f ).

Uy. kelimesini Kur a t eserine (AOY 8. s.) almamıştır.

85 R a d lo f f: eyt- [Kazan, Başkurt, Baraba, Tura] 'sprechen, sagen'.

K ur at bu kelimeyi it- 'yapmak' fiiliyle birleştirmiştir (AOY 8. s.).

86 Kazan Türkçesinde ''ste- 'istemek, temenni etmek' şeklinde geçen (P r ö h 1 e : NyK XXXVIII, 339) fiilin emir tarzındaki birlik 2. şahsi. Yarlıklarda emir tarzı birlik 2. şahsında bir -gin I, 16 ), veya

-ğı/ III, 11; III, 12 ) terminaisona daima tesadüf edilmektedir.

Bu terminaisonlar Kıpçak dil yadigârlannda çok geçmektedir : (

at-Tubfat, ed. Hal asi Kun 50 r 11-12 , 64 r 11 , 71 v 13 ve 87 v 5 - 6).

-ğın, -g'n şekilleri Kazan ağızlarında hâlâ yaşamaktadır [B alin t, a. e.

Ilk 57 s. ; Z al yay : Sovetskaya Etnografiya (1946) 3 : 89].

87 L.r.. terkibini Türkçe kurudan gitmek 'to go by land' (R edhous e) terkibiyle destekliyebiliriz. Uluğ Muhammad yarlığında

şekli yanında ..); şekli de geçmektedir. Her iki şekil Kazan Türkçesindeki ablativusun veya bg.len, blen, ble edatının rolüne tama-miyle uymaktadır.

88 Balin t , a. e. II, 77. s. : yan ı 'arm, armselig' ; Grönbech:

yanlı miskin kişiler yaqşı bitik bilmezler 'arme, unglückliche Menschen

(23)

PHILOLOGICA III. 625

" Balint, a. e. II, 170. s.: me'sk 'arm, bedauernswert'.

9° Birlik 3. şahıs mülkiyet şahıs takısiyle genişletilmiş tirlik kelime-sinin accusativusu. Kelimenin mânası için te'rlelc ı 'lebend ; lebendigkeit, leben' (B alint, a. e. II, 112. s.), tirilik 'Leben' (Grönbech) ve dirlik

1. 'a life ; a mode, condition, circumstances of life' ; 2. 'one's means of livelihood, income ; property' (R edhouse) kelimelerine bak ınız.

" Emir tarzının çokluk 3. şahsı. Yarlıklara göre emir tarzının paradigması şudur : birlik 2. şahıs J,:-.=1:; IV, 12 ; 3. şahıs IV, 16 — çokluk 1. şahıs 1, 11; 3. şahıs I, 17; ..5,--.>1! IV, 15 ve IV, 15.

Kazan Türkçesinde emir tarzının birlik ve çokluk 3. şahsı alsın ve

alsznlar (P r öhle: NyK XXXVIII, 79 ) olmakla beraber, çokluk 3.

şahıstaki -lar, -ler işaretinin Kazan Türkçesindeki fiil paradigmalarında çok defa geçmediğini (B alint, a. e. III, 56. s.; Pröhle: NyK XXXVIll, 88), yani gibi çokluk 3. şahıs şekillerinin de mevcut olduğunu hemen ilâve etmeliyiz. 86. ve 52. nota bakınız.

92 64. nota bakınız. A,n<,;* kelimesinin Li takısının okunuşuna gelince, bu okunuşun doğru olduğunu ,:4-CU.97 kelimesinde - ten sonra bir yılankavi çizginin mevcudiyeti ispat etmektedir. Fazla olarak yar- lıklarda kelime sonundaki J - 'erinin şekli, ,:s.ç:Us'i kelimesinin sonun-daki J - ten daha basittir. Uluğ Muhammad yarlığındaki S-ler hakkında 66. nota bakınız.

93 66. nota bakınız.

94 Grönbech: bitik 'Schrift' kelimesiyle karşılaştırınız.

K ur at ( AOY 4. s.), Kıpçak sahasında ele geçmiş olan siyasi vesikaların, yarlzk ve bitik olmak üzere, iki kısma ayrıldıklarını söyle-mektedir : "Altın Ordu hanları tarafından Osmanlı-Türk padişahlarına gönderilen mektublar yan ık değil bitik tir. Yarlığın bir ferman mahi-yetinde olması şarttır. «Yarlıkı larda-namenin bir yarlık olduğu sarahaten zikredilmektedir.,, Bu mütalâa T a y m a s tarafından da kabul edilmiştir (TM VII - VIII, 356).

Mamafih bu mütalâa doğru değildir. Çünkü Osmanlı diplomatica-sında bu vesikaların türlü türlü isimlerle anıldığı ve vesikaların nev'inin isimlerinden çok, içlerindeki erkândan ve mevzudan tesbit etmek mümkün olduğu (F e k e t e, Einführung in die osmanisch-türkische Dip-lomatik. XXXI. s.) malümdur. Osmanlı diplomaticasında görülen bu tereddüdün Kıpçak kançılaryalarında da mevcut olduğu yarlıklardan anlaşılmaktadır. Nitekim Uluğ Muhammad'ın Mahrnrid'uu ve Ahmad'ın yarlıkları arasında nevi bakımından bir fark olmamakla beraber, bun-lara bazan (I, 18), bazan (III, 12) denilmekte, bazan da vesikanın ismi hiç zikredilmemektedir (II ve IV).

95 Kur at bu kelimeleri J. ..k, şeklinde yazmıştır (UMY 7. s.; AOY 8. s.).

(24)

626 T. HALASI KUN

96

<jb.

Ş

kelimesindeki ikinci J le bu kelimeden sonra gelen Ls.t5-

kelimesindeki ±I -in ke

şideleri tek bir çizgi ile gösterilmiştir. Burada bir If ligaturasının bulunduğunu yine bu yarlığın 16. satırında geçen kelimesinin aynı ligatura ile yapılan mukayesesi de göstermek- tedir. 'görmek için' manasında olan 15") 1 )„5" kelimesinin morphologique

bünyesine gelince, bunun 82. notta tetkik ettiğimiz 1s"))) 1.:S- -nin aynı

olduğu söylenebilir. Bütün bunları dikkate aldıktan sonra k<) 1)..r. ift5- terkibini pek muhtemel olarak 'yak

ından görmek için' şeklinde çevirebiliriz.

Yarlığın bu, belki de en çetin terkibini Kur at başka tarzda halle calışmıştır (UMY 7. s. : 1)1 )ş jf; AOY 7, 13 ve 35 - 36. s.: çeşit çeşit okuyuşlar).

97 zy- 'envoyer' fiilinin (17. not) factitif ekiyle genişletilmiş (58. not) şeklinin emir tarzındaki çokluk 2. şahsı. Tahmin edilen ıyarıFuz (ıyarıh)

yerine geçen bu acayip + ) L1 nezaket şeklinin benzerlerine tesadüf edemedik.

Ku r at bu fiili I bar (UMY 7 ve 28. s.: ) L I), İbar? (AOY 10 ve 34. s.) diye, şahıs adı olarak okumuştur.

98 ,j 'nasıl kendiniz bilirsiniz' terkibinin ney soru

zamirini Kazan Türkçesinin aynı şekildeki soru zamiriyle (B alin t, a. e. III, 48 - 49. s.; Pröhle: NyK XXXVIII, 75) karşılaştırabiliriz. Terkipte zarf olarak geçen soru zamirinin bu türlü kullanılışı Anadolu Türkçesindeki ne zamirinin buna benzer bir kullanılışı (D e n y, Gramm. 340. §) ile mukayese edilebilir.

=Kazan Türkçesinde dı gdz (P röhle: NyK XXXVIII, 74).

99 Hicri ve milâdi tarihin hesaplanması için Kura t'ın eserine

bakınız (AOY 16. s.).

i" R a d 1 o f f : orda [Çağatay, Azeri, Tarancı] 2. 'das Zelt des Sultans' .

i" 51. nota bakınız.

1°2 ir- fiilinin -iir ekli nomen actionisi.

-r ekiyle fiillerden Kazan Türkçesinde de zamanı praesens instans veya futurum instans, mânası ise, nomen actoris veya nomen actionis olan participiumlar yapılır: alda- 'aldatmak', aldar 'aldatıcı, aldatma';

iz'/- iller ölme' . Fakat i- 'olmak' fiilinin bu şekli artık

mevcut değildir. Kazan Türkçesinde, bunun yerini dır, dir işgal etmiş -tir (P r ö h 1 e: NyK XXXVIII, 84 - 85).

"3

Malûm fiil tabanından, -/ ekinin ilâvesiyle, Kazan Türkçesinde

de meçhul fiil tabanları meydana getirilir : yasa- ' yapmak, hazırlamak' ,

yasal- (Pröhle : NyK XXXVIII, 7 - 8 ).

(25)

PHILOLOGICA III. 627 II

yarlığı UMUMİ BILGILER

Bulunduğu yer: Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, No. E. 10202. 1 Gönderildi

ği şahıs: II. Mehmet. Yazıldığı tarih: 10 nisan 1466. 2

Ölçüsü: 143X26 .9 cm; meşin tomar içine sarılmış; 3 21 satırdan ibarettir; satırlar arasındaki mesafe 5 cm. Kağıdı: Uluğ Muhammad yarlığınınkine benzemektedir : 3 hatırımda kaldığına göre filigranı yoktur; pürüzsüz durumda bulunan kâkit dört parçadan ibaret olup, yekdiğ e-rine yapıştırılmıştır. Yazısı: Bir nevi divani. Mürekkebi: Siyah.

Mührü: 9. satırın başında, 15-16. satırın başında, 2t. satırın sonu altında olmak üzere yarlıkta üç nişan (mühür) bulunmaktadır; nişan kenarlarının uzunluğu 6X5•8 cm; nişanın rengi bugünkü mavi mürek-kebin rengine benzemektedir; nişanın içinde ve kenarında küfi hattiyle yazılmış iki ibare bulunmaktadır:

1. IY,,T 4 }13 I $- ,:f

n

ZuI)II 411 421(<,..3.

Fotografyası: Kura t, AOY 167-170. s.

YARLIĞIN METNİ VE TERCOMESI

1 _rk, Tanrı.

2 ;,:d11.. Bir Tanrının kuvvetiyle Muham- met'in mucizeleri

3 4'..3-kU 5 4": L.3.» 3 ve semavilerin yardımı [bulunsun] 4 (.63.) ( ) Malımildiyyede. Tanrı mülkünü

bak' etsin! 5

6 ,5112.1-- j,, İki âlem Tanrısının inayetiyle, sul-

6 \b ‘.531 tanların başı olan en muazzam sultana, Mehmet gaziye. 7 J-.01 ) 7 e5~, 4.7+,5",..,,5- Çok çok tehiyyet selamı vasıl ol-

ıo r)t,1 9 duktan sonra bildirilir ki,

8 yi ,3.. 12 11 y bizim bir zamanki han babaları- - " (?)

L

mızla sizin evvelki iyilerinizin

Referanslar

Benzer Belgeler

2010 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar ile mücadele kapsamında Sağlık, Adalet, Đçişleri, Milli Eğitim ile Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıkları,

Sağlık sektöründe kâr amacı gütmeyen tüm kurum ve kuruluşların, sosyal pazarlama anlayışını benimsemesi, sosyal pazarlama tekniklerini kullanarak pazarlama

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik ve Hemşirelik Bölümlerine 1999-2002 ve 2005-2008 yılları arasında kayıt yaptıran öğrencilerin mesleki eğitimi

Bundan kaynaklı olarak, yapboz eğitim materyalleri ile yapılan uygulamalara katılan çocuklar katılmayanlara göre, öğrenme yaklaşımları geliştirmede ön testten

Sosyodemografik Veri Formundaki özelliklerin değerlendirilmesi için tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (sayı, ortalama, standart sapma), “Ergenler için Umut

Sonuç olarak Portekiz’de KÖO uygulamaları kamu sektör tedariki ile karşılaştırıldığında özellikle altyapı yatırımlarında kamu hizmetleri için olumlu bir

Yükseltilmiş Artı Labirent Testi, Açık Alan Testi, Delikli Tahta Testi gibi diğer anksiyete testleri aydınlık karanlık kutusu testi ile kombine edilmektedir (Gupta ve ark.,

Kemik iliği stromasını oluşturan mezenkimal hücre türleri şunları içerir: mezenkimal kök hücreler (MKH), fibroblastlar, adventif retiküler hücreler,