• Sonuç bulunamadı

Ön İnceleme İzlenimleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ön İnceleme İzlenimleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

17 Ağustos 1999 günü sabaha karşı saat 3:02 sıralarında gerçekleşen depre-min Richter ölçeğine göre 7,4 büyüklü-ğünde olduğu ve episantrının Gölcük yakınlarına rastladığı bilinmektedir.

Marmara Bölgesi’nde çok geniş bir alanda ağır hasara neden olan bu depre-mi izleyen 19-21 Ağustos günlerinde, deprem bölgesinde bir ön inceleme ya-pılmıştır. Bu çalışmada edinilen ilk izle-nimler bu raporda kısaca sunulmakta-dır. Raporda ayrıca, kurtarma ve yardım çalışmaları sona erdikten sonra gerçek-leştirilecek olan hasar belirlemesi maları ile hasarlı yapıların onarımı çalış-malarında izlenecek stratejilerin belir-lenmesine yönelik bazı görüş ve öneri-lere de yer verilmektedir. Rapor yazarı yakın geçmişte, Erzincan (1992), Dinar (1995) ve Ceyhan (1998) depremleri sonrasındaki çalışmalara etkin biçimde katılmış olduğundan, karşılaştırmalar yapabilmekte ve strateji belirleme ko-nusunun bu çok daha büyük depremde büyük önem taşıdığını düşünmektedir.

Genel Durum

Bu depremin yüzyılın en büyük depremlerinden biri olduğu kuşkusuz-dur. Deprem sırasında ortaya çıkan enerji, yıkıcılığın yaklaşık bir ölçüsü olarak düşünülürse, bu depremin, bo-yutları artık oldukça iyi bilinen, yakla-şık 6,0 büyüklüğündeki Erzincan (1992), Dinar (1995) ve Ceyhan (1998) Depremlerinden her birinin birkaç yüz katına eşdeğer olduğu kolayca ileri sü-rülebilir. Gerçekten de çok geniş bir bölgede görülen çok ağır hasar, bu dü-şünceyi doğrulamaktadır.

Ön incelemenin gerçekleştirildiği 19-21 Ağustos günleri, depremin henüz çok yeni olduğu, hatta önemli büyük-lükte artçı depremlerin sürmekte oldu-ğu ve tüm çabaların kurtarma çalışmala-rı üzerinde yoğunlaştıçalışmala-rıldığı bir döneme rastladığından, bu çalışma yalnızca ge-nel bir izlenim edinmeye yöge-nelik bi-çimde yürütülmüştür.

Tüm merkezlerde kurtarma çalış-malarının çok sınırlı olanaklar ve güç-lüklerle yürütülmekte olduğu

görül-müştür. Binlerce kişinin göçük altında olduğu ve bu çalışmaların içerdiği bü-yük güçlükler göz önünde bulundurula-rak, oran olarak küçük de olsa sağlanan başarının azımsanamayacak düzeyde ol-duğu düşünülmüştür.

Yardım ulaştırma çabalarının örgüt-lenmesinde çeşitli güçlüklerle karşıla-şıldığı görülerek önemli kaygılar duyul-muştur. Ancak, izleyen günlerde edini-len bilgiler ve yapılan gözlemler, bu ek-sikliğin hızla giderilmekte olduğu ve birkaç gün içinde etkin bir toplama-ulaştırma-dağıtım örgütlenmesi sağla-nabileceğine ilişkin izlenimler vermek-tedir. Benzer biçimde, yurttaş gereksi-nimleriyle sağlanan yardım içeriklerinin tam uyuşmadığı ve uzun erimli bir plan-lama bulunmadığı kaygısı uyanmışsa da izleyen günlerdeki gelişmeler bu doğ-rultuda da çok bilinçli ve olumlu yakla-şımların giderek etkinleştiğini göster-mektedir.

Yapı Hasarı

Bolu’dan başlayarak Tekirdağ’a ka-dar uzanan çok geniş bir bölgede, ağır yapı hasarı oluşmuştur. Can kaybının bu kadar büyük olması da bu yapı hasa-rının sonucudur. Bu ön inceleme gezi-sinde, Düzce, Adapazarı, İzmit, Gebze, Gölcük, Değirmendere ve Yalova yerle-şim bölgeleri gözden geçirilebilmiştir. Hasar Yoğunluğu Değişimi

Depremin en etkin olduğu yörede, hasar yoğunluğunun belirgin bir deği-şim gösterdiği izlenmiştir. Örneğin, Gölcük ve Değirmendere’de neredeyse sağlam yapı kalmazken, bu yörenin bi-raz daha batısında bulunan bazı yerle-şim yerlerinde, hasar oranı göreceli ola-rak oldukça düşüktür. Daha batıya gi-dildiğinde, Yalova’da yine ağır hasarla karşılaşılmaktadır. Burada da hasarlı ya-pı oranı çok değişkendir; bu oran, kent merkezinde oldukça düşük, kentin do-ğu ve batı yanlarında bulunan yerleşim-lerde (doğuda tatil siteleri, batıda Hacı Mehmet Ovası) ise çok yüksektir. Ben-zer biçimde, Yapı hasarının yer yer ol-dukça ağır olduğu İzmit’ten İstanbul’a

doğru gidildiğinde hasar oranı oldukça düşük yörelerden (örneğin, Gebze) ge-çilmektedir. İstanbul’da genel ve yay-gın bir hasar görülmezken, kentin batı-sında kalan Avcılar ve Bağcılar gibi yö-relerdeki ağır hasar da, aynı görünümü sergilemektedir. Bu değişimin nedenle-rinin ciddi biçimde araştırılıp yorumlan-ması kesinlikle gerekmekle birlikte, bu konuda zemin özelliklerinin büyük öl-çüde etkili olduğu görülmektedir. Endüstri Yapıları

Konut yapılarında hasarın bu denli ağır olmasına karşılık, dışarıdan bakıldı-ğında endüstri yapılarındaki hasarın korkulan kadar büyük olmayabileceği izlenimi alınmıştır. Endüstrinin en yo-ğun olduğu bu bölgede bulunan binler-ce sanayi yapısı arasında oldukça az sa-yıda yıkılmış ya da ağır hasarlı olduğu dışarıdan belli olan yapıya rastlanmıştır. Bu gözlem, kesin ve çok güvenilir ol-mamakla birlikte, kaygıları bir ölçüde azaltmaktadır. Öte yandan, pek çok en-düstri kuruluşunun, personelin yaşa-makta olduğu kişisel sorunlar nedeniy-le, üretim dışı kaldığı gerçektir.

Ön inceleme sırasında birkaç önem-li sanayi yapısı hasarına rastlanmıştır. Adapazarı Vagon Fabrikası neredeyse tümüyle elden çıkmıştır. Fabrikanın üretim alanlarını kapsayan birkaç bina-nın çelik taşıyıcı yapıları büyük hasara uğrayıp göçmüştür. Öte yandan etkileri tam olarak henüz bilinmemekle birlik-te, TÜPRAŞ rafinerisindeki yangının da ülke ekonomisi için çok önemli olan bu sanayi kuruluşunu ne denli etkile-miş olacağı kaygı konusudur.

Bir diğer önemli hasar da Gölcük yakınlarında kurulmakta olan çok bü-yük bir otomotiv sanayi kuruluşunun henüz yapım aşamasında bulunan yapı-larından özellikle birinde görülmekte-dir. Tam fay zonu üzerine rastlayan bu fabrikanın bulunduğu yerde çok büyük zemin hareketleri olmuştur. Burada bir-kaç yapıdaki hasarın giderilmesine yö-nelik onarım büyük bir sorun yaratma-yabilirse de asıl önemli konu, kurulu-şun yer seçimi kararının gözden geçiril-mesidir.

16 Bilim ve Teknik

Ön İnceleme İzlenimleri

(2)

Ulaşım Yapıları

Öte yandan, yine yüzeysel bir göz-den geçirme çerçevesi içinde, ulaşım yapılarındaki hasarın da korkulan kadar büyük olmayabileceği izlenimi alınmış-tır. Örneğin, TEM otoyolu oldukça önemsiz bazı çalışmalar sonucunda, kullanıma konulabilmiştir ve çok önemli bir hizmeti başarıyla verebilir durumdadır. Otoyolun Adapazarı-İzmit arası çalışmaya gidiş ve dönüş yolculuk-ları sırasında kullanıma açık olmaması, bu bölümde önemli sayılabilecek bazı sorunlar bulunabileceğini düşündür-mekle birlikte (örneğin Sapanca yakın-larında yıkılarak otoyolu kapatmış olan üst geçit köprüsünden kaynaklanan so-runlar), bu büyüklükte bir deprem için hiç de fena sayılmayabilecek bir perfor-mans alındığı söylenebilir. Loma Prieta (San Fransisco) ve Kobe Depremlerin-deki otoyol köprülerinde görülen hasa-rın fotoğrafları hâlâ gözler önündedir.

Kullanıma açık olan Düzce-Adapa-zarı bölümünde ise, özellikle yolun köprü bağlantılarında bulunan bazı oturmalar ve deformasyonlar kullanımı engellemeyecek düzeydedir. Bunlar arasında en önemli hasar, Sakarya Köp-rüsü’nde görülmüştür. Köprü kirişlerin-den birçoğu mesnetlerinkirişlerin-den kaymış, bazı mesnetlerde neopren bloklar mes-net dışında kalmıştır. Bu hareketler ayaklarda bazı yerel kırılmalara ve ano-lar arasındaki genleşme derzlerine yer-leştirilmiş olan lastik bağlantı elemanla-rının parçalanmasına yol açmıştır. Bu-nunla birlikte, köprü kullanıma açık tu-tulabilmektedir ve bu nitelikteki hasar böyle bir deprem için önemli sayılma-malıdır.

Hasar Nedenleri

Yapıların tam anlamıyla güvenli ol-ması ve hiçbir depremde yıkılmayacak biçimde yapılması olanaklı değildir. Çağdaş deprem güvenliği felsefesi, ha-fif şiddetteki depremlerde (yaklaşık 5 yılda bir yinelenen) yapılarda hiçbir ha-sar olmamasını gerektirir; orta şiddette-ki depremlerde (yaklaşık 50 yılda bir yinelenen) onarımla giderilebilecek ni-telikte hasara izin verilebilir; şiddetli depremlerde (yaklaşık 500 yılda bir yi-nelenen) ise yapının ağır hasara uğra-ması ve hatta tümüyle elden çıkuğra-ması kabul edilebilir, ancak yapı tümüyle göçmemeli, altındaki insanların kaçıp

kurtulmasını sağlayabilmelidir. Rapor yazarı, İzmit depreminin yukarıda ta-nımlanan şiddetli bir deprem sayılma-makla birlikte, orta şiddette bir depre-min üzerine bir deprem olduğunu dü-şünmekte ve görülen hasarın bir dere-ceye kadar kabul edilebilir olduğu gö-rüşünü taşımaktadır.

Bununla birlikte, özellikle konut yapılarında görülen çok ağır hasar ve büyük can kaybı, bundan önceki dep-remlerde olduğu gibi, yine büyük ölçü-de yapıların kusurlu olmasına bağlıdır. Yapılardaki kusurlar da yine her zaman olduğu gibi, projedeki ve uygulamadaki proje kusurlarına, denetim yetersizliği-ne, kalitesiz malzeme ve yönetim yol-suzluklarına bağlanabilir. Bunların ay-rıntılı teknik irdelemesine bu raporda girilmemektedir.

Yapı hasarı yoğunluğunda gözlenen belirgin değişim, yukarıda değinilmiş olduğu gibi, zemin koşullarının büyük önem taşıdığını göstermektedir. Bu açı-dan bakıldığında, kent planlamasında deprem konusunun önemi bir kez daha ortaya çıkmakta, bu ağır faturaya planla-ma aşaplanla-masındaki kusurların da önemli bir katkıda bulunmuş olduğu anlaşıl-maktadır.

Değerlendirme ve

Öneriler

Son yedi yıl içinde yaşanan üç kent depremi, başta kamu kuruluşları ve üni-versiteler olmak üzere çeşitli çevrelere çok şey öğretmiştir. O boyuttaki bir depremin getirdiği ekonomik, teknik ve yönetsel sorunlarla oldukça yeterli biçimde baş edebilme yeteneği geliş-miştir. Ancak bu son depremin boyutla-rı öncekilerle kıyaslanamayacak kadar büyüktür; hasar çok büyüktür; etkile-nen alan ve nüfus çok büyüktür; sanayi ve ekonomi üzerindeki etkiler yöresel değil, ülkesel boyuttadır vb vb. Önceki depremlerde gerçekleştirilmiş olan bir-çok önemli görev, kaçınılamaz biçimde yine gerçekleştirilmek durumundadır. Ne var ki, niteliği aynı olsa da bu görev-lerin boyutları bu kez çok büyüktür. Dolayısıyle yeni stratejiler, yeni meto-dolojiler geliştirilmesi gerekli olacak gi-bi görünmektedir.

Hasar Belirleme Çalışmaları Örneğin, kurtarma ve yardım çalış-malarının hemen ardından hasar

belir-leme çalışmalarına girişilmesi gerek-mektedir. Kullanıma açılması sakıncalı olan yapılarla olmayan yapıların belir-lenmesi ve yurttaşların kullanılabilir ni-telikteki yapılardan yararlanabilmesi ivedilikle sağlanmak zorundadır. Oysa, üzerinde çalışılacak yapı sayısı öylesine büyüktür ki, önceki depremlerde bu ça-lışmaları gerçekleştirmiş olan teknik personel bu yükün altından kalkamaya-caktır. Çok sayıda teknik personelin bu amaçla ivedilikle yetiştirilerek bu alan-da seferber edilmesi düşünülebilir. Böyle bir girişimin tartışılması, ilkeleri-nin belirlenmesi, bir ölçüde planlanma-sı gereklidir.

Onarım Çalışmaları

Onun ardından orta hasarlı yapıların onarılması çalışmalarının ele alınması gereklidir. Yukarıda değinilen kaygılar bu alanda da geçerlidir. Örneğin, Adana Depreminin ardından Bayındırlık ve İs-kan Baİs-kanlığı’nın eşgüdümünde dört üniversite uzmanlarının katkısı ile ger-çekleştirilen değerlendirme ve proje-lendirme çalışmaları, burada da yapıl-malıdır ama benzer bir işbölümü içinde bu çalışmaları birkaç üniversite işbirliği ile gerçekleştirmek olanaklı değildir. Bu konuda izlenecek stratejinin de tartış-maya açılmasında yarar bulunmaktadır. Varolan Yapıların Değerlendirilme-si ve GüçlendirilmeDeğerlendirilme-si

Varolan yapıların deprem davranış ve dayanımı bakımından değerlendirilip güçlendirilmesinin ne büyük bir önem taşıdığı, bu depremle artık iyice vurgu-lanmış, herkes tarafından açıkça anlaşıl-mıştır. Birkaç yıl önce, Erzincan için alınmış olan Dünya Bankası kredisinin bir bölümü ile gerçekleştirilebileceği düşünülerek ön çalışmaları başlatılmış, ancak zamanla heyecanı yitirildiği için gündemden düşmüş olan "Birinci dere-ce deprem bölgelerindeki kamu yapıla-rının deprem davranış ve dayanımı bakı-mından değerlendirilmesi ve güçlendir-me ilkelerinin belirlengüçlendir-mesi" konulu projenin yeniden ele alınması, gereki-yorsa kapsamı genişletilerek yoğun bir çalışma başlatılması önem taşımaktadır. Bu konunun irdelenmesinde ve izlene-cek stratejinin tartışılmasında büyük ya-rar bulunduğu düşünülmektedir.

Tuğrul Tankut

Prof. Dr., ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı

Referanslar

Benzer Belgeler

Hazırlanan projede zemin katta : Kapalı teneffüshane, konferans salonu ve ısıtma merkezi yer almakta, diğer katlarda toplam olarak 12 derslik, laboratuar ve atölyeler

Şuurlu bir imar programının tahakkuku so- nunda memleketimizi gezen kültürlü bir yabancı, bu memlekete has bir atmosfer içinde dolaştığını, ' her yerden ayrı, fakat yine

• Girişimciliğin doğuştan kazanılan bir özellik seti olmadığı, girişimci olmak isteyen bir kişi için her zaman bir fırsat olduğu daha önce belirtilmiştir. Girişimci

Buna göre, İşlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi hâlinde, Şirket söz konusu veri ihlalini, en kısa sürede (en geç 72

Nisan 2020 İtibariyle Polonya’da Coronavirus (COVID-19) Salgını Süresince Tescil Edilen Motorlu Araç Sayısındaki Değişim, araç modeline göre. Nisan ayının ilk

Şekil 5’teki “Bina Performans Sistemi Özelliklerinin Konut Program Açılımına Bağlı Değerlendirme Kriter- leriyle Test Edilme Şeması”nda belirtildiği gibi her bir

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak

Elde edilen sonuçlar, trawler tipi motoryatların makine dairesinin uzunluğunun teknenin tam boyuna oranının, open, sport veya flybridge olarak tanımlanan motoryat