Türkiye'nin önemli sulak alanlarından Burdur Gölü, yanlış tarım uygulamaları ve gölü besleyen dereler üzerinde plansız inşa edilen barajlar nedeniyle kuruma tehlikesi altında. Göl, son 35 yılda alanının üçte birini kaybetti
Türkiye'de sulak alanlar 'hatalı tarım uygulamaları' nedeniyle bir bir ortadan kalkıyor. Doğa Derneği 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü çerçevesinde Burdur’da, hızla kuruyan Burdur Gölü ile 1960’lı yıllardan itibaren kurutulan Aral Gölü’nün ortak öyküsünü tartışmaya açan bir etkinlik düzenledi. Burdur Mehmet Akif Ersoy Ü;niversitesi’nde düzenlenen etkinliğe katılan ödüllü 'çölün Mavi Gözü: Aral' belgeselinin yönetmeni Kemal Öner ve Doğa
Derneği’nden uzmanlar, bir zamanlar dünyanın dördüncü en büyük gölü olan ve Özbekistan ile Kazakistan sınırında yer alan Aral Gölü’nün yanlış su ve tarım politikaları nedeniyle kuruduğunu, önlem alınmazsa Burdur Gölü’nün de aynı kaderi paylaşacağı uyarısında bulundu. Etkinlikte yapılan konuşmalarda kuruma tehlikesi altında olan Burdur Gölü ve diğer sulak alanlarımızı korumak için tarımda kullanılan suyun azaltılması ve gölleri besleyen derelerin akışlarının plansız bir biçimde baraj ve gölet inşa edilerek kesilmemesi gerektiği belirtildi.
Koskoca deniz nasıl yok oldu?
37. Antalya Altın Portakal Film Festivali dahil birçok festivalde ödül alan 'çölün Mavi Gözü: Aral' belgeselinin yönetmeni Kemal Öner, belgesel gösteriminin ardından yaptığı konuşmada, Aral Gölü’nün bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olduğuna dikkat çekerek; yanlış sulama, yanlış gübreleme, yanlış ilaçlama politikalarıyla 1960’lı yıllardan itibaren bir çevre felaketine sürüklenerek, nasıl devasa bir kum çölüne dönüştürüldüğünü anlattı.
Kemal Öner, şunları söyledi: “Aral Gölü, bir zamanlar dünyanın en büyük iç denizlerinden biriyken, bugün hacminin ve kapladığı alanın yarıdan fazlasını kaybetti. İnsanlar, daha çok ürün almak için toprağı ve suyu hor kullandı. Aral’ı besleyen nehirlerin suyu pamuk üretiminde kullanılmak için taşındı. çok ürün almak için aşırı sulama yapıldı. Aşırı sulama nedeniyle yeraltındaki tuzlar toprağın yüzeyine vurdu, düşen üretimi artırmak için gübre ve ilaçlar artırıldı. Sular çekilirken gerisinde zehirli bir çöl bıraktı. Su kuşları, balıklar, kara hayvanları, 100'den fazla bitki türü birer birer yok oldu. İnsanlar akın akın hastanelere koştu, çocuk ölümleri, kan hastalıkları, bulaşıcı hastalıklar arttı.” Öner, Aral Gölü çevresinde belgesel çekimi sırasında görüştükleri yerel halkın halen, 'koskoca deniz nasıl yok oldu' diye
birbirlerine sorduklarını ifade ederek, çarpık tarım ve su politikalarının Aral Gölü gibi büyük bir gölü nasıl kuruttuysa aynı şekilde Burdur Gölü’nü de kurutabileceğine dikkat çekti.
Burdur Gölü de Aral gibi kuruyacak!
Doğa Derneği Alan Savunma Koordinatörü Okan Ü;rker, tıpkı Aral Gölü gibi Burdur Gölü’nün de yanlış tarım ve su politikalarının tehdidi altında olduğunu vurgulayarak, gölün son 35 yılda alanının üçte birini kaybettiğini ve su seviyesinin 12 metre düştüğünü vurguladı. Okan Ü;rker, Burdur Gölü Havzasında aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin yaygın olması nedeniyle, sondaj kuyularından yüksek miktarlarda su çekildiği ve göle akan derelerin üzerine plansız biçimde inşa edilen baraj ve göletler gölün beslenmesini engellediği için Burdur Gölü’nün her geçen gün kuruduğuna dikkat çekti. Ü;rker, şunları söyledi: "Burdur Gölü, hızla kuruyan göllerimizden sadece biri. Oysa göller canlı
yaşamının temel unsurudur, doğal döngünün can damarıdır. Göller olmazsa ne yaşam olur, ne tarım olur. Aral Gölü örneği kurumaz denilen göllerin bile nasıl kuruduğunu bize gösteren en canlı örneklerden biri. Burdur Gölü’nün kurtuluşu için iki çare var. Tarımda az su tüketen ürünlere geçmek ve baraj ve göletlerden göle kademeli olarak su bırakmak. Bu iki önlemi acilen almazsak, Burdur Gölü’nün sonu Aral Gölü’nden farklı olmayacak.”