• Sonuç bulunamadı

1-101-10

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1-101-10"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

DENEME 1

Okul Öncesi Öğretmenliği

TAMAMI DİJİTAL ÇÖZÜMLÜ www.karakutuyayin.com www.karakutuyayin.com 'da

Kara Kutu & Şaheser Çalışmasıdır

OABTOK

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ

DENEME 1

ÇÖZÜMLER

1

Gülden Öğretmen’in yapmış olduğu etkinlikte önce çocukların bildiği, ta- nıdığı çevresindeki hayvanlara ben- zetmesine fırsat vermiş, daha sonra da çocuklara çalışma kâğıdı dağıta- rak dinozorları deneyerek kendileri- nin bulmasına olanak tanımıştır.

Cevap B 2

Mustafa Hoca’dan beklenmeyecek bir

davranıştır. Çünkü problem ve isten- meyen davranışa odaklanmak yerine diğer şıklardaki etkili sınıf yöntemleri- ni kullanması gerekmektedir.

Cevap E 3

YouTube videomda da dediğim gibi,

tüm gelişim alanlarını ☺ dolu dolu ve dengeli gelişmesini isteyen bir yakla- şımdır. Waldorf yaklaşımının genel özelikleri içinde en önemlisi çocuk- ların birbiriyle rekabet etmektense birbirlerine saygı duyarak ve yardım- laşarak toplumsal aidiyet duygusu edinmelerinin teşvik edilmesidir.

Nesibe Öğretmen’imizin benimse- diği yaklaşım Waldorf yaklaşımıdır.

İnşallah hayalleri gerçek olur Nesibe Öğretmen’imizin ☺

Cevap E 4

Okul öncesi eğitiminin amaç ve gö- revleri, millî eğitimin genel amaçları- na ve temel ilkelerine uygun olarak, (A) Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazan- masını sağlamak;

(B) Onları ilkokula hazırlamak;

(D) Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı yaratmak;

(E) Çocukların Türkçeyi doğru ve gü- zel konuşmalarını sağlamaktır.

Cevap C

5

Okul öncesi öğretmeninin seçtiği et- kinlik / yapacağı faaliyet / hazırladığı fiziksel ortam / sunduğu materyal ile ilgili olarak kendine sorması gereken sorulardan bazıları şunlar olabilir;

• Etkileşimli öğrenmeyi artırır mı, çocukları yeni bilgiler oluşturmaya teşvik eder mi?

• Sosyal, duygusal, fiziksel ve bi- lişsel hedeflere ulaşılmasına yar- dımcı olur mu?

• Yeni bilgi ve beceri edinilmesini sağlarken aynı zamanda öğren- meye karşı olumlu duygu ve tutum geliştirmeye yardımcı olur mu?

• Bu çocuklar için anlamı var mı?

Çocukların yaşantısıyla ilgili mi?

Çocukların önceki deneyimleriyle bağlantı kurularak yaşamla daha ilgili hâle getirilebilir mi? Yoksa, konuyla direkt karşılaşmaları ve doğrudan deneyim edinmeleri mümkün mü?

• Kültür ve dil çeşitliliğine saygılı ve duyarlı mı? Bireysel farklılıkları kabul eder ve bu farklılıklara izin verir mi? Ailelerle olumlu ilişki ge- liştirmeye destek olur mu?

• Çocukların şu anki bilgi ve bece- rileri üzerine inşa ediliyor mu, bu bilgi ve becerileri daha ileri bir noktaya getirmeyi hedefliyor mu?

• Çocuklara gerçek ve somut bir öğrenme ortamı sunup, kendi kav- ramsal anlayışlarını geliştirmeleri- ne izin verir mi?

• Öğrenilecek içeriğin dil, matema- tik, fen gibi geleneksel alanlara entegre edilmesine yardımcı olur?

• Bilgiler, ilgili disiplinin (fen, mate- matik, sosyal bilimler vs.) stan- dartları doğrultusunda doğru ve güvenilir şekilde ele alınıyor mu?

• İçerik bilinmeye/öğrenmeye değer mi? Şu anda bu çocuklar tarafın- dan etkili ve verimli şekilde öğre- nilebilir mi?

• Düşünme, akıl yürütme, problem çözme ve karar verme gibi üst düzey becerilerin gelişimini des- tekler mi?

• Psikolojik güvenlik ve ait olma duygularını geliştirir mi?

• Çocukları “doğru” cevaba veya bir görevi “doğru” şekilde yapmaya odaklamak yerine araştırma ve keşif yapmaya teşvik eder mi?

Buna göre E seçeneğindeki ifade yanlıştır. Çağdaş eğitimde ve ya- pılandırmacılıkta doğru cevap de- ğil, öznellik ve keşif ön plandadır.

Cevap E 6

1. kısımda gösterilen yer dentrit: Nö- ronda diğer nörondan alınan elektro- kimyasal uyarının somaya (hücre gövdesine) iletilmesini sağlayan, dal benzeri yapılardır.

2. kısımda gösterilen yer hücre çekir- değidir. Çekirdek (nukleus) ve çekir- dekçiği (nukleolus) ihtiva eden esas hücre kısmıdır.

3. kısımda gösterilen yer ise akson- dur. Gövdeden çıkan ve dallanma göstermeyen sitoplazmik uzantı kısmıdır. Her nöronda bir tane bu- lunur. Gövdeden çıkan akson, sinir hücresinden gelen işaretleri çevreye taşımakla görevli olup, böylece sinir hücresini diğer sinir hücreleri veya bir kas hücresi veya bir salgı bezi gibi iş yapan (efektör) hücrelerle bağlar.

Cevap D

1-10

1-10

(2)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri

7

Kan hücrelerinin işlevleri/görevleri aşağıdaki gibidir:

• Vücut ısısını (sıcaklığını) ayarlar, düzenler.

• Vücudu mikroplara (patojenlere) karşı korur.

• Besinleri hücrelere, hücrelerde oluşan zararlı atık maddeleri bo- şaltım organlarına taşır.

• Oksijen ve karbondioksit taşır.

• Hormonları ilgili organlara taşır.

• Yaralanmalarda pıhtılaşarak kan kaybını önler.

Buna göre I, III ve IV öncülleri doğru- dur.

Cevap E 8

Burada çoğu arkadaşlarımın düştü-

ğü şık "Yansıtma" olacaktır şüphesiz.

Çünkü ismi sizi o şıkka çekecektir.

Bundan sonra sakın düşmeyin o şık- ka. Çünkü çocuk kendisinde olan ku- suru başkasının üzerine atmıyor. Ak- sine evde ailesinden şiddet görüyor.

Kendisi de şiddete karşılık vermek istiyor ama veremiyor onun yerine gelip arkadaşlarına şiddet uyguluyor.

Cevap C 9

Bebek ölümlerinde risk faktörle-

rinden bazıları şunlardır:

✔ 4 veya daha fazla sayıda doğum yapmış olmak

✔ İki hamilelik arasının 2 yıldan daha az olması

✔ Annenin boyunun 150 cm’den kısa olması

✔ Akraba evliliği

✔ Daha önceki doğumlarda anne- nin ölü ya da zor doğum gerçek- leştirmesi

✔ Annede şeker, kalp, böbrek has- talıklarının olması

✔ Sigara, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı

✔ Annenin 18 yaşından küçük ya da 35 yaşından büyük olması Dolayısıyla 17 yaşında hamile kal- mak bebek ölümlerindeki en büyük risk faktörüdür.

Cevap D 10

Tam tıkanmada yapılacaklar:

1. Hasta ayakta ya da oturur pozis- yonda olabilir.

2. Bilinci kontrol edilir.

3. Sırtına iki kürek kemiği arasına 5 7 kez vurulur.

4. Cismin çıkıp çıkmadığı ağız içeri- sinden kontrol edilir.

5. Çıkmadıysa, arkadan sarılarak gövdesi kavranır.

6. Bir el yumruk yapılarak, başpar- mak çıkıntısı midenin üst kısmı- na, göğüs kemiği altına gelecek şekilde konur. Diğer el ile yumruk yapılan el kavranır.

7. Kuvvetle arkaya ve yukarı doğ- ru bastırılır. Bu hareket 5–7 kez yabancı cisim çıkıncaya kadar tekrarlanır.

Cevap A

11

Hamilelikle beraber total kan hacmi yaklaşık olarak üçte bir oranda artış göstermektedir ve kan basıncı düşer.

Kırmızı kan hücresi kütlesinde artma gerçekleşir. Bu nedenle D seçeneği istenen cevaptır.

Cevap D 12

Yağda eriyen vitaminlerin formülü

ADEK, bundan dolayı cevabımız E şıkkıdır.

Cevap E 13

Proteinler enerji verici özelliklerinden

çok, büyüme ve gelişmedeki fonksi- yonları önemlidir. Bağışıklık sistemi- nin güçlenmesi, yara ve yanıkların iyileşmesi için proteinler gereklidir.

Proteinler ince bağırsakta emile- rek kana geçer. Proteinler vücutta depolanmaz. Bu nedenle her gün alınması gerekir. Günlük enerji har- camasının %10- 15'i proteinlerden karşılanır.

Cevap D 14

Derinlik algısı: Bu görme duyusuyla

alakalıdır. Bu nesnelerin yakınlığı ve uzaklığıyla beraber algılanmasıdır.

Bazı nesneler önde algılanırken, bazıları arkada algılanır. Bu derinlik algısının varlığını anlatır.

Bebeğin tüm ısrarlarına rağmen yere düşmemesinin yer ile yatak arasın- daki uzaklık ve yakınlığı beraber al- gılaması yani derinlik algısını bebe- ğin kazanmış olması ile alakalıdır.

Cevap B 15

Yapı iskelesini iskeleye, merdivene

benzetebilirsiniz arkadaşlar. Öğren- cinin çıkamadığı yere iskeleyi ku- rarsınız o kendisi çıkar işte hepsi bu kadar. Kızına taşları verip al bunları kullan diyen anne de farkında olma- dan yapı iskelesini kullanmıştır.

Cevap C 16

Şekil ve zemin mutlak kavramlar

değildir, burada mevzu yoğunlaşan, dikkat edilen noktaya göre değişir.

Kimi insan görsele bakıp vazo gö- rür kimisi karşılıklı bakışan iki insan suratı. Sağ gösterip sol vurmak gibi bir şeydir bu. SEN NASIL BAKAR- SAN ÖYLE GÖRÜRSÜN ☺

Cevap A 17

Şuan bazı arkadaşlar cevap anah- tarına tekrar bakıyor biliyorum.

Sorunun kökünü iyi okuyun. Ben Meryem’in davranışının hangi ev- rede olduğunu sormuyorum. BEN MERVE HANGİ GELİŞİM DÖNEMİ- NE GİRİYOR ONU SORUYORUM. 8 YAŞINDA MERVE ÇALIŞKANLIĞA KARŞI AŞAĞILIK DUYGUSU evre- sindedir.

Cevap D 18

Mesosistem, mikrosistemler veya

çeşitli bağlamlar arasındaki bağlan- tılar ve ilişkilerdir. Örneğin aile içi etkileşimle okulda akran ilişkilerin- de gözlenen etkileşim arasındaki benzerlik ve farklılıklar bu sistem içinde ele alınır. Gelişim psikologları bu nedenle çocuğu tek bir ortamda gözlemenin yeterli olmadığını, farklı

ortamlardaki davranışlarının gözlen- mesi gerektiğine inanırlar.

Cevap B 19

Nasıl E olur? Bu sorunun cevabı B

diyen arkadaşlarım var değil mi? Za- ten soruları bilgisizlikten değil dikkat- sizlikten kaçırıyoruz. Sorunun kökün- de ben size Cansu’nun babasının davranışı Kholberg’in ahlak gelişi- minin hangi evresine giriyor demiyo- rum. Eğer deseydim Cansu’nun ba- bası saf çıkarcı olurdu. Çünkü kızımı veririm ama karşılığında Cansu’nun ve Hans’ın orada yaşamasını isterim demektedir. Yaşlara çok dikkat edi- yoruz. Cansu’nun babası 60 yaşının üstünde olduğu için cevabımız Ben- lik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluktur.

Cevap E 20

Animizm canlı ve cansız nesneler

arasında ayırım yapamamadır. Ço- cuk cansız nesnelere canlılık özellik- leri yükler veya canlı varlıkları cansız varlık olarak görür. Soruda Serdar

“telefon bana kızdı.” demesi cansız bir varlığa canlılık özellikleri kazan- dırma olduğundan cevap animizm olacaktır.

Cevap C 21

Soruda öğrencilerin davranışlarını

değiştirmede simgesel ödülle pekiş- tirme kullanılmıştır. Bu da davranış yaklaşıma özgü davranış değiştir- me yöntemlerinden biridir. Simgesel ödülle pekiştirme: Bireyin simgesel ödülleri (yıldız, puan, fiş, marka) top- layarak/biriktirerek daha sonra ger- çek ödüle dönüştürdüğü pekiştirme işlemidir.

Cevap D 22

Aşırı kurallaştırma, çocuğun öğ- renmiş olduğu bir kuralı ilgili ilgisiz tüm durumlara genellemesidir. So- ruya baktığımızda “benim boğazım ağrıyor” yerine “benim boğazlarım ağrıyor.” diyerek -ler/lar çoğul ekini uygun olmayan örneğe genellemiştir.

Cevap A 23

Ayrılık kaygısı 8-12 aylıkken ortaya çıkar, 24 aylıkken en üst seviyeye çıkar. Bebekler ayrılık kaygısının göstergesi olarak genelde ağlarlar.

Ayrılık kaygısı gelişimsel süreçte ola- ğan bir durum olarak görülmektedir.

Uyku bozuklukları, altını ıslatma ve okula devam edememe gibi durum- lar yaşanır. Güvenli bağlanmayla ay- rılık kaygısı ortadan kalkar. Bebekler bağlanmak için bakıcıya/anneye yönelik emme, sokulma, uzanma, bakış, gülümseme ve ağlama gibi davranışlar sergiler. Bebeklerin tanı- madığı birisi onunla iletişim kurmaya çalıştığında yüksek sesle ağlaması yabancı korkusudur ve bunun so- nucunda annesine sımsıkı sarılması ayrılma kaygısının ortaya çıkardığı bir davranıştır.

Cevap C

24

Çocukların sordukları sorular ve al- dıkları yanıtların anlamları yaş dö- nemlerine göre değişmektedir. Yanıt- lar 3 yaşında farklı 5 yaşında farklı anlamlar içermektedir. Çocuğun cin- sellik ve üreme konusunda sorduğu

(3)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri

sorular yalın, doğru ve yeterli olarak cevaplandırılmalıdır. Cinsel eğitim çocukların yaşına, büyüme ve ge- lişme sürecine göre aşamalı olarak çocukların anlayabileceği düzeyde verilmeli, her şeyi öğretmeye kalkış- mamalı, çocukların soru sormaları beklenmeli ve sorulmayan ayrıntılara girilmemelidir.

Cevap D 25

Burada çeldiricisi kuvvetli olan D şık- kıdır. Yaratıcılık doğuştan kazanılan bir yeti değil sonradan da kazanılabi- lir. Büşra sonradan da güzel şekiller verebilir. Ama zekâ düzeyi ile yaratı- cılık bağlantılı asla değildir. Bundan dolayı cevabımız E şıkkıdır.

Cevap E 26

İnsancıl yaklaşıma göre iyi ya da

kötü yaratıcı yoktur. İnsanların fay- dasına da zararına da yaratıcılık ola- bilir. Buradaki değerlendirme sosyal etkilere ve değerlere göre değerlen- dirmedir.

Cevap D 27

Max Wertheimer (1880 – 1943) ta- rafından temellendirilen, Wolfgang Köhler (1887 – 1967) ve Kurt Koffka (1886 – 1941)’nın katkılarıyla geliş- miştir.

Cevap E 28

Araştırmacılar; yüksek düzeyde

zekânın, yüksek düzeyde yaratıcılığı garanti etmediğini, yaratıcılıkla zekâ arasında pozitif ancak düşük bir korelasyon olduğunu, daha zeki bir bireyin daha yaratıcı birey anlamı- na gelmediğini ortaya koymaktadır.

Bu nedenle E seçeneğinde verilen

“Zekâ düzeyi artıkça yaratıcılık da artar” ifadesi yanlıştır.

Cevap E 29

Bu soruyu da yazmamın amacı siz- lere bir formül vermekti. Piaget’nin oyun dönemlerini bu sorudan sonra hiç unutmayacaksınız ☺

İŞTE O FORMÜL: ASK A ALIŞTIRMALI OYUN S SEMBOLİK OYUN K KURALLI OYUN

Cevap E 30

Oyun kuramcıları ikiye ayrılır arka-

daşlar.

Klasik Kuramcılar ve Modern Ku- ramcılar. Düşünceleri kısaca şu şekildedir:

✔ Fazla enerji Schiller ve Spen- cer: Vücutta biriken enerjinin atılması

Dinlenme/Enerji kazanma La- zarus: Çalışma için enerji topla- ma

Hazırlık yapma Groos: Gele- cek için pratik yapma

Bağlantı Hall: İlkel davranışla- rın tekrarlanması

Dolayısıyla çocuğun engellenen duy- gularının ortaya çıkması modern ku- ramcıları temsil eder.

Cevap D

31

Parten’in birlikte oyun dönemi 4-6 yaş arasını kapsar. Çocuklar bir arada grup şeklinde ve birbirleriyle etkileşim hâlindedirler. Çevreye ilgi artmıştır. Esra’nın “Bakın ben de uçak oldum” diye bağırarak arka- daşlarının arasına katılarak etkileşim kurması ve çocukların grup şeklinde oynaması birlikte oyun özelliklerini yansıtmaktadır. Bu dönemde çocuk- lar birbirlerinin fikirlerinden yararla- nabilirler, oyun materyalleri alışverişi yapabilirler.

Cevap D 32

Çocuklarda sembolik oyun aynı za- manda “mış gibi oyun” olarak adlan- dırılabilir. Sembolik oyunda nesneler, davranışlar ya da düşünceler kendi amaçları dışında başka objelere ya da insanlara yansıtılarak kullanılır.

Sembolik oyuna bardaktan su içer- miş gibi yapmak, bir tahtayı at gibi kullanmak gibi örnekler verilebilir.

Sembolik oyun çocukların gelişimin- de çok önemli bir beceridir. A seçe- neği “mış gibi oyun” için uygun bir durum değildir çünkü amaca yönelik oyun materyalleri tek amaca yönelik- tir. Çocuk materyalin gerçek amacı dışına çıkamayacağı için materyali kendi amacı dışında yansıtamaya- caktır.

Cevap A 33

Bu soruyu yapamayan arkadaşları- mız yine dikkat dağınıklığından ya- pamamıştır. Çünkü soru kökündeki fiile çok iyi dikkat edin. Kullanmama- lıdır demiyor.

Dil Yönünden

1. Dil ve anlatım yalın ve kavramlar açık olmalıdır.

2. Anlatımlarda çocukların anlayış güçlerine, yaş ve yaşam düzey- lerine uygun kavramlar kullanıl- malıdır.

3. İlk sınıflarda uzun tümce ve pa- ragraflardan kaçınılmalıdır.

4. Anlatımda yakından uzağa, so- muttan soyuta ilkesi göz önünde bulundurulmalıdır.

5. Türk Dil Kurumu (AKDTYK) ya- zım kuralları ve noktalama işaret- lerine uygun olmalıdır.

6. Ağdalı olmayan bir dil tercih edil- melidir. Tek özne ve tek yüklem bulunan tümceler kullanılmalıdır.

7. Soyut sözcüklerden çok çocuğa tarif edilebilecek somut sözcükler tercih edilmeli.

8. Cansız eylemlerden çok, canlı eylemler tercih edilmeli. Örnek

"ördek vak vak dedi." gibi.

9. Eski ve çocukların anlamayacağı sözcükler kullanılmamalıdır.

10. Dilimizde karşılığı bulunan ya- bancı sözcükler kullanılmamalı- dır.

11. Yöresel ağız ve argo sözcükler kullanılmamalıdır.

Cevap C 34

Okul öncesi çocukları için hazırlanan

ideal kitaplarda her sayfanın 3/4’ü resim, 1/4’ü yazıya ayrılmalıdır.

Cevap A

35

Okul öncesi dönemde bilmece kulla- nımının amaçları ve katkıları aşağı- daki gibidir:

• Bilmeceler, çocuğun kavramsal olarak zenginleşmesine ve sahip olduğu dil yetisinin toplumsal bir çevrede işlevsellik kazanmasına katkı sağlar. Bilmecelerdeki saklı anlamı bulmaya yönelik düşünsel serüven, belli bir konuda çocuğun dikkatini yoğunlaştırması için gü- düleyici bir etken olur. Bilmecele- rin söylenmesi ve yanıtlanması, çocuğu konuşmaya isteklendirir.

• Düşünme alışkanlığı edinmesi için bir uygulama alanı yaratır.

Sözcüklerin anlamsal çağrışım- larından yola çıkarak kavramlar arasında bağlantı kurma becerisi edindirir. Bilmecelerde sözcükle- rin birbirleriyle uyumlu birlikteliği, şiirselliği çocuklarda anadili sevgi- sinin oluşmasına yardımcı olur.

• Türkçe sözcüklerin çok anlamlı özelliğine ilişkin ilk deneyimleri kazandırır.

• Resimli bilmecelerle, görme du- yusunun da düşünme eylemine katkısı sağlanır.

• Çocuk çevresinde gördüğü canlı ve cansız varlıkları görsel imgele- riyle belleğine yerleştirir.

• Anlatımı Türkçenin olanaklarıyla kurgulanmış, resimleri sanatçı du- yarlığı ile yapılmış bir bilmecede, çocuk hem çizginin hem de dilin özgün yorumuyla buluşur, tanışır.

Bu yorumlar, çocuğun belleğinde kavramların imgelerini oluşturur.

• Bilmecelerdeki sözcüklerin çağ- rıştırdığı anlamı saptama, varsa, resimleriyle iletişime girme, ço- cukların duyu algılarını geliştirir.

İşitme, bakma, görme, imgeleme yetilerini geliştirmelerine olanak sağlar.

• Çocukların, konuşma ve dinleme becerilerini geliştirir.

• Okuma isteği uyandırır. Çocukları okumaya özendirir. Okul öncesi dönemde okunanı dinleme-anla- ma becerisi gelişmeye başlayan bir çocuk, ilköğretim dönemindeki kitap seçme-okuma etkinliklerine ilgiyle katılır.

• Çocukları, öğretimin ileriki basa- maklarında karşılaşacakları ya- zınsal nitelikli metinleri okumaya ve anlamaya hazırlar.

Buna göre sorunun cevabı I, II ve III olan E şıkkıdır.

Cevap E 36

Aylin sırasıyla ve şu yaşlarda

Freud’un "Psikoseksüel Gelişim Kuramı"nı geçirmiştir:

✔ Oral dönem (0–1 yaş)

✔ Anal dönem (1–3 yaş)

✔ Fallik dönem (4–6) yaş

✔ Latent (gizil) dönem (7–11 yaş)

✔ Genital (puberte) dönem (12–18 yaş)

Bu yaş sıralamamıza göre doğru ce- vabımız B şıkkı oluyor arkadaşlar.

Cevap B

(4)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri

37

Enkoprezis başlangıç biçimi ve gi- dişine göre birincil (primer) ve ikincil (sekonder) olmak üzere 2’ye ayrıl- maktadır. Doğumdan itibaren soru- nun var olması durumunda Birincil (primer) Enkoprezistir. Dışkı kontrolü sağlanmış olmakla birlikte kardeş doğumu, boşanma gibi zorlayıcı yaşam olayları sonrasında ortaya çıkan kaka kaçırma problemi olması durumu ise ikincil (sekonder) enkop- rezistir. Daha önce böyle bir davranı- şı olmayan Yüksel’in artık böyle bir davranış sergilemesi ikincil (sekon- der) enkoprezisle açıklanır.

Cevap D 38

Önceleri manik depresif bozukluk

veya manik depresyon adıyla bili- nen, öz Türkçesi iki uçlu duygulanım bozukluğu olan, bipolar afektif bo- zukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği zaman intihara bile yol açan ciddi ruhsal bir hastalıktır.

Bipolar bozukluk, "maniden depres- yona kadar uzanan ruh hâlindeki aşırı değişiklikler" olarak tanımlanır.

Ayrıca Doğan’ın dedesinde görülme- si kalıtsal bir hastalık olduğunu gös- terir.

Cevap A 39

Seçici mutizm, genel olarak çocukluk çağı kaygı bozukluğu olarak tanımla- nabilir. Çekingenlik ve çocuğun ko- nuşmayı tamamen reddetmesinden farklıdır. Seçici mutizm; akıcı konuş- ma becerisine sahip olan çocuğun konuşmanın gerektiği sosyal du- rumlarda (okul, arkadaş çevresi vb.) konuşmaması olarak tanımlanabilir.

Dolayısıyla B şıkkının olması çocuk- ta seçici mutizm olduğu anlamına gelmez.

Bir çocukta seçici mutizmin dü- şünülmesi için aşağıdaki kriterler olması gerekir;

✔ Çocuğun aile ortamı gibi küçük sosyal çevrede ya da kendi be- lirlediği kişilerle normal olarak konuşuyorken bunun dışındaki yerlerde (örneğin okulda ya da oyun parkında) ya da karşılaş- tığı farklı sosyal ortamlarda ko- nuşmaması

✔ Bu durumun çocuğun eğitim ha- yatını, okul başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemesi

✔ Konuşmamanın, bulunduğu sosyal ortamlarda kullanılan dili bilmemeye veya konuşma prob- lemlerine (kekemelik vb.) bağlı olmaması

✔ Konuşmamanın, iletişim bozuk- luğu ya da psikotik bir sürece bağlı olmaması

✔ Bu durumun en az 1 ay boyunca devam ediyor olması

Cevap B

40

A seçeneğinde verilen ifadede ahlak dersi verme iletişim engeline sebep olan bir dil kullanılmıştır. B seçene- ğinde uyarmak, tehdit etmek ve göz- dağı verici bir tutumla iletişim engeli içeren bir dil kullanılmıştır. C seçene- ğinde suçlayıcı ve emir verici iletişim engeli içeren bir dil kullanılmıştır. E seçeneğinde işi alaya vurma iletişim engeli içeren bir dil kullanılmıştır.

Bunlar iletişim engeli içerdiği için çocuğun ruh sağlığını destekleyici iletişimden uzak ifadelerdir. D seçe- neğinde ise yol gösterici, yapıcı ve öneri sunan olumlu bir dil kullanıl- mıştır.

Cevap D 41

Tik belli bir kas ya da kas grubunun istem dışı ortaya çıkan aralıklı kasıl- malarıdır. Tik, birden ortaya çıkan, hızlı, yineleyici, düzensiz hareket, işaret ve ses çıkarmalardır. Bu ne- denle belli bir yer, zaman ya da du- rumla sınırlı değildir.

Cevap D 42

Isınma çalışmaları kendini tanıma, diğer bireyleri tanıma, iletişim kur- ma, ikili iletişimden daha çok kişili iletişim ve etkileşime geçme, grup dinamiğinin doğması, anıların an- latılması, öykü anlatma gibi sözel- lendirme ve etkileşim çalışmaları, oyun aşamasına geçme biçiminde ilerlemektedir. Isınma çalışmaların- da yürüme, koşma, zıplama, çekme, itme, dönme, yuvarlanma, hayvan taklitleri ve yürüyüşleri farklı zemin- lerde yürüme, kukla gibi ya da robot gibi hareket etme gibi aktivitelere yer verilebilir. Yapılan ısınma çalışmaları çocukların birbirleriyle daha iyi ileti- şim kurmalarına, içlerinden geldiği gibi doğal davranmalarına yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla cevabımız A şıkkıdır. Drama aşamalarının içinde tanışma yoktur. İnşallah kimse o şık- ka düşmemiştir.

Cevap A 43

Arkadaşlar soru aslında basit sadece soru kökleri ve maddeleri ile kafanı- zı yanıltmaya çalıştım. Soru köküne olumsuz ifade kullanıp maddelere de olumsuz gibi ifadelerle şaşırtıp sizi tuzağa düşürmeye çalıştım. İşte ÖSYM’nin de en sevdiği taktik. Aman soru köklerine dikkat! Ben buna alış- manız için bu şekilde denemelerime çokça sorular yazmaya çalışıyorum.

Gelelim neden C: Çünkü öğretmen oyuna müdahale eder arkadaşlar.

Öğretmen; rolünü oynayan öğrenci- leri takdim eder, canlandırma içinde değerlendirir, oyunu durdurur, tar- tışma yapar, ne yapacaklarını söy- ler, oyunu başlatır, etkinliğin bizzat içinde olur, enerjik tavırlar sergiler, kendisi de oyuna katılarak çocukları teşvik eden bir lider konumundadır.

III. maddeye bakacak olursak ar- kadaşlar öğretmen süreyi belirler.

Yoksa sabaha kadar oynar çocuklar.

Öğretmen dramayı başlatır ve bitirir.

Cevap C 44

Sınıf dışı drama çalışmalarında sah- ne, dekor ve ışıklandırmaya yer veril- mesi gerekmez.

Cevap A

45

Arkadaşlar beyin temelli öğrenmenin en belirgin özelliği II. ve IV. maddedir.

Anlam arayışı doğuştandır ve içsel- dir. İnsan beyni kendi için anlamlı şey arar. Öğretmen öğrencilerin işine ya- rayacak bilgileri öğretmeli veya yeni bilgiyle eski bilgi arasında bağ kura- rak anlamlı öğrenmeye yol açmalıdır.

Tabi ki diğer maddeler de beyin te- melli öğrenmenin özelliklerindendir.

Cevap D 46

Yine soru köküyle oynayıp şıklarda

çeldiriciyi yüksek tuttum ki gerçek sınavda hataya düşmeyin. Özellikle kitaplarla yeni tanışan küçük çocuk- lar için: Biz okurken başka sayfalara bakmak istiyorsa ya da sayfaları ken- disi çevirmek istiyorsa izin vermeli- yiz. Okumayı kendi kurallarımızla de- ğil onun merakıyla yönlendirmeliyiz.

Cevap B 47

Örnek olay yöntemi, gerçek hayatta

karşılaşılan problemlerin sınıf orta- mında çözülmesi yoluyla öğrenme- nin sağlanmasıdır. Örnek aklınızda kalması açısından Kamil Hoca’mın örneğini anlattım, Saygılar Kamil Hoca’ma.

Cevap C 48

Fikirleri ve olayları sözcükler ol- madan anlatma tekniğidir. Burada Ayşe’nin yaşadığı olayı konuşmadan anlatması pandomim tekniği ile açık- lanır.

Cevap B 49

Blok Merkezi: Blok merkezindeki

etkinlikler çeşitli hareketler içerdi- ğinden küçük–büyük kas gelişimini, el–göz koordinasyonunu destekler.

Ayrıca, problem çözme becerileri, kavram gelişimi ve birçok bilişsel ve sosyal beceriler de bu köşedeki etkinliklerde desteklenmektedir. Bi- limsel süreç becerilerinin gelişiminde blok merkezi değil fen merkezi görev alır.

Cevap E 50

Güne başlama zamanında da etkin- likler yapılabilir bu yüzden cevabımız D şıkkıdır. Gelin bir de güne başlama zamanında başka neler yapılıyormuş hep beraber görelim:

Okul öncesi eğitim kurumlarında günün başlangıcında yer verilmesi gereken bir zaman aralığıdır. Çocuk- ların birbirlerine ve gün içinde yapı- lacak diğer etkinliklere uyum sağla- malarına yardımcı olur. Bu süreçte çocukların birbirleriyle ve öğretmen- leriyle yüz yüze etkileşimi sağlanır.

Özellikle grup içinde utangaç olan veya kendini ifade etmekte zorlanan, kendini iyi hissetmeyen çocukların faydalanabileceği bir etkinliktir.

Öğretmen ve çocuklar sınıfın uygun bir yerinde çember şeklinde oturur- lar. Bu süreç öğretmen ve çocuk- ların birbirleriyle selamlaşmasıyla başlar. Sınıfa sonradan gelen ço- cuklar sürece dâhil edilir. Bu süreçte öğretmen ve çocuklar o gün okula gelmeyenleri de belirlemiş olurlar.

Öğretmen o günkü hava durumu,

(5)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri

uygulanmasını gerektiren aşamadır.

Bu aşama içerisinde; alan gezileri, konuk çağırma gibi etkinlikler aracı- ğıyla ilk elden bilgi edinme gerçek- leştirilir. Buna göre Barış Öğretmen alan çalışması aşamasında etkinlik yaptırmıştır.

Cevap C

60

Okuma yazma etkinliğinde ilkokula hazırlıkta temel olan şu becerilerin gelişimini desteklemeye yöneliktir:

1. Görsel algı çalışmaları (el–göz koordinasyonu, şekil–zemin ay- rımı, şekil sabitliği, mekânda ko- num, mekânsal ilişkiler, hız, vb.) 2. İşitsel algı/fonolojik farkındalık

çalışmaları (dinleme, konuşma, sesleri hissetme, ayırt etme, aynı sesle başlayan ve biten kelimeler üretme vb.).

3. Dikkat ve hafıza çalışmaları (benzerlikleri ve farklılıkları bul- ma, akılda tutma, hatırlama vb.) 4. Temel kavram çalışmaları (prog- ram kitabındaki kavram listesin- de bulunan ve gerekli görülen diğer kavramlar ile ilgili çeşitli çalışmalar).

5. Problem çözme ve tahmin çalış- maları.

6. Kalem kullanma ve el becerisi çalışmaları (kalemi doğru tuta- bilme, kalem kontrolü ve doğru kullanabilme, çizme, boyama, kesme, katlama, yoğurma, ya- pıştırma vb.).

7. Öz bakım becerilerini geliştirme çalışmaları.

8. Güven ve bağımsız davranış ge- liştirme çalışmaları.

9. Sosyal ve duygusal olgunluk ge- liştirme çalışmaları.

10. Okuma yazma farkındalığı ve motivasyon geliştirme çalışmala- rı.

11. Duyu eğitimi çalışmaları.

12. Nefes ve ritim çalışmaları vb.

Dolayısıyla "V" bu beceriler içinde yoktur.

Cevap E 61

Bu yöntem özellikle öğrencilere be- lirli bir beceri kazandırılırken görsel ve işitsel ögeler birlikte kullanıldığı için etkili bir öğrenme ortamı yaratır.

Bu yöntemle bir işin en iyi şekilde nasıl yapılacağı gösterilir ve sonra öğrenciden bunu sınıf ortamında ya da bir laboratuvarda yapması istenir.

Bu yöntem, bir konuya ilişkin bilgiler açıklanması ve bu bilgilerin beceriye dönüştürülmesi için gerekli uygula- maların yapılması aşamasında ve daha çok uygulama düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılır. Meryem Hoca’m da öğren- cilerine gösterip yaptırma yöntemini kullanarak çocuklara Oyun Havasını öğretmiştir.

Cevap B

haftanın hangi günü olduğu, oku-

la gelene kadar neler yapıldığı gibi konularda sorular sorarak çocukları sohbet etmeye yönlendirir. Çocukla- rın o günkü duygu durumları ile ilgili sohbet edilebilir, ısınma egzersizleri, şarkı söyleme, hikâye anlatma, par- mak oyunları gibi etkinlikler yapıla- bilir. Bunun yanı sıra çocukların o günlerde yaşantılarında olan değişik- likler de ele alınabilir (doğum günü, bir kardeşin doğması, büyükan- ne–büyükbaba yanında kalma, eve misafir gelmesi, aile bireylerinden birinin hastalanması, yerel veya top- lumsal olaylar gibi). Çocuklar güne başlama süreci konusunda deneyim kazandıkça onları konuşma konusu belirlemeleri için cesaretlendirmeye özen gösterilmelidir.

Cevap D 51

Dolaylı öğrenme değil, çocukların

araştırma, problem çözme ve göz- lem yoluyla doğrudan öğrenme ya- şantıları elde eder.

Cevap A 52

Geleneksel eğitim anlayışı; öğret- men merkezli bir ortam oluşturmaya dayanır. Geleneksel eğitim ortam- larında öğretmen karar veren, bilgi yükleyen, otoriter konumdadır. Öğ- renciler arasında dayanışma ve iş birliğine yer verilmez.

Cevap A 53

E seçeneğinde verilen bilgi çocukla- ra hikâye seçme ve okumaya yönelik olarak doğru değildir. Çocukların bil- mediği kelimeler geçtiği zaman du- rup ve üzerinde konuşmak gerekir.

Bu onların kelime dağarcığını artıra- caktır. Aksi takdirde hatalı öğrenme- ler ortaya çıkacak, çocuk hikâyeden yeteri kadar zevk alamayacaktır.

Cevap E 54

ÖSYM’nin bazı kanunlara önem ver- diğini 2016 KPSS ÖABT’de görmüş bulunmaktayız. Önemli olan tüm kanunlarla ilgili tüm denemelerimde yer vereceğim. O yüzden bu soruları çözüp geçmeyin. Denemenin cevap- larına bakarken kanun sayıları ile hangi kanunların eşleştiğini not edin.

Buradaki tanıma uygun olan 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’dur.

Cevap E 55

Çoğu arkadaşımın düştüğü şık, tabi

ki "Ev Ziyareti"dir. Arkadaşlar üzül- meyin, kaç yıllık öğretmenlerin çoğu da bunu ev ziyareti olarak biliyor.

Hâlbuki bu yapılan gezidir.

Cevap C 56

Beş Faktör Kişilik Modelinde kişi-

lik özellikleri şunlardır:

✔ Dışa dönüklük

✔ Uyumluluk

✔ Öz disiplin

✔ Duygusal dengelilik

✔ Yeni deneyime açıklık

Dolayısıyla içe dönüklük değil, dışa dönüklüktür.

Cevap A

57

Geleneksel geniş aile; aile bireyle- rinden üç kuşağın bir araya gelerek oluşturduğu bir aile yapısıdır. Akra- balık çizgisinin babaya göre belirlen- diği, anne, baba, evlenmiş çocuklar, evlenmemiş çocuklar ve torunlardan oluşan üç neslin bir arada yaşadığı, geniş ölçüde kırsal kesimde gözle- nen bir aile tipidir.

Geleneksel geniş ailenin özellikleri aşağıdaki gibidir:

✔ Sanayi öncesi toplumlarda ve geleneksel toplumlarda yay- gın olarak görülür. Klasik geniş ailede gelenek ve görenekler etkilidir.

✔ Otorite yaşça en büyük erkekte- dir; kararları genelde en büyük erkek alır.

✔ Aile daha çok üretici yapıdadır.

✔ Bireysel mülkiyet yoktur, ailenin bütün malı ortaktır.

✔ Ailede iş bölümü öncelikli olarak cinsiyete, daha sonra yaşa göre yapılır. Erkek tarlada çalışır ve ekonomik karar alma süreçleri- nin temel belirleyicisidir. Kadın ise ev içi işler, çocuk bakımı ve ev bahçesindeki hayvanların ve sebzelerin bakımı gibi doğrudan ücretlendirilmeyen etkinliklere emek harcar.

✔ Akrabalık bağları kuvvetlidir. Ak- rabalar arasında güçlü bir daya- nışma vardır.

✔ Çocukların bakımı ve yetiştiril- mesinden tüm aile sorumludur.

Çocuğun sosyal davranışların- dan ve yetiştirilmesinden birinci derecedeki tüm akrabaları so- rumludur.

✔ Çocuğun sosyal ve psikolojik gelişiminde birinci derecedeki akrabalar, ebeveynler kadar, çocuğa ilgi ve destek sağladığı gibi çocuğun etrafında bir sosyal güvence sistemi oluştururlar.

✔ Çok eşlilik (poligami), patrilokal (baba çevresi) ve endogami (grup içi) evlilik özelliği taşır.

I ve III. öncül doğrudur. II. öncül çe- kirdek aileye ait özelliktir.

Cevap E 58

GEÇERLİK: Bir toplumsal ilişki öl-

çümünden elde edilen sonuçlar, sadece ölçümün yapıldığı zaman ve ortam için geçerlidir. Bu sonuç, başka toplumsal ortam ya da konum- lara genellenmemelidir. Dolayısıyla Pervin’in yapmış olduğu davranış genelleme geçerlik ilkesi ile ters düş- mektedir.

Cevap D

59

Projenin başlangıç aşamasında ön- celikle ilk başlama noktası belirle- nir. İlk başlama noktası çocukların dikkatlerinin çekilmesi ile başlamak- tadır. Bu durum, paylaşılan kişisel deneyimler, öykü, video, herhangi bir nesnenin sunumu ile gerçekleş- tirilebilmektedir. Buna göre Savaş Öğretmen başlangıç aşamasında etkinlik yaptırmıştır. İnceleme ve su- num aşaması (alan çalışması), proje süresince gerçekleştirilmesi planla- nan tüm etkinliklerin ayrıntılı olarak

(6)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri

62

Nefes açma çalışması örnekleri şunlardır:

✔ Çocuklar şimdi hep birlikte par- ka gidiyoruz. Parkta çok güzel renk renk çiçekler görüyoruz:

‟Haydi gelin, bu güzel çiçekleri koklayalım (Çiçek koklama öy- künmesi yapılır).‟

✔ Doğum günü pastasını üfleme öykünmesi yapılır.

✔ Sağ ve sol avuç içlerimizde birer kuş tüyü olduğunu varsayarak üfleme çalışması yapılır.

✔ Sıcak bir çorba içerken "üfleye- rek soğutma‟ öykünmesi yapılır.

Sınıfımızda bir arkadaşımızın doğum günü kutlanacak. Sınıfı- mızı balonlarla süsleyelim ama önce balonları şişirmemiz gere- kiyor, haydi hep birlikte balonları şişirelim (balon şişirme öykün- mesi yapılır).

✔ Kaz, yılan vb. hayvanların çıkar- dığı „tıslama‟ sesi taklidi yapılır.

Yaz mevsiminde, çok sı- cak bir havada, dilini çıkar- tıp kesik bir şekilde soluyan köpek öykünmesi yapılır.

Tren olup lokomotiflerin çalı- şırken çıkardıkları "çufçuhpuh"

sesleri taklit edilebilir.

✔ Koşan sporcu taklidi "Sık sık ne- fes alınıp verilir"

✔ Korkma taklidi "Yüze korkma ifadesi verilir ve dışarıya doğru aaaaaaaa diyerek nefes verilir."

✔ Dinlenme ya da rahatlama hare- keti "Kolları yukarıya doğru kal- dırırken burundan derin nefes alınır, aşağıya indirirken ağız- dan nefes verilir."

✔ Kolonya, kurabiye, yemek koku- su koklama taklitleri "Burundan derin nefes alma"

✔ "Ahenkli nefeslenme"

Cevap E 63

KARŞILAŞTIRMA: İki nesnenin bel- li bir özelliğe göre aynı veya farklı olup olmadığını belirleme işlemidir.

Sıralama kavramı için temel oluştu- rur. Burada da Nesibe kalem kutu- larındaki kalemlerin sayılarına göre birbirinden farklı olduğundan bahset- miştir. Dolayısıyla cevabımız A şıkkı-

dır.

Cevap A

64

Mustafa’nın her papatyaya bir sayı gelecek şekilde 1-2-3 sıralaması bire bir ve sabit sırayı öğrendiği anlamına gelir. Papatyaları bahçedeki binlerce papatyaların arasından kopararak bu sayıyı oluşturması ise Ayırma işlemi- ni de öğrendiği anlamına gelir.

Cevap E 65

Okumaktan canımız çıktı dediğinizi

duyar gibiyim. Amacım zaten size soru okuma hızı kazandırmak. Sek Sek oynarken amacımız tek ayak bazen çift ayak zıplarken düşmeyip dengeyi sağlamak bu da jimnastikte balans amacına hizmet eder. Erkek- ler bilir arabaların balans ayarını iyi yapmazlarsa araba sarhoş insanlar gibi sağ sol yaparak ilerler. Gelin şimdi de size jimnastik eğitiminin

amaçlarını öğreteyim:

Oryantasyon (yön verme yeteneği)

✔ Differantial (ayırt etme yeteneği)

✔ Balans (denge yeteneği)

✔ Reaksiyon (çabuk karar vere- bilme)

✔ Uyum (ani ve beklenmeyen du- rumlara uyabilme)

✔ Ritim (hareketlerdeki özel dina- mik değişimlerin farkında olma) özellikleri geliştirilir.

Cevap C 66

Kas kuvveti, dayanıklılık, esneklik ve

çeviklik gibi temel beceri unsurları okul öncesi dönemdeki eğitimle geli- şir. Hız ise hareket etkinliğiyle gelişir fakat bu bir temel beceri değil fiziksel uygunluktur.

Cevap B 67

İnformal eğitim, doğal ortamda ken- diliğinden gerçekleşir. Yani bayram- da İsmail Bey’in çocuğuna el öpmeyi öğretmesi yeri ve zamanı geldiği için kendiliğinden gerçekleşen bir eğitim- dir. İnformal eğitim planlı ve prog- ramlı değildir. Yani hiçbir anne ya da baba ben bayramda çocuğuma el öpmeyi öğreteceğim ve bunun kazanımları şunlardır, amaç ve he- deflerim şunlardır, eğitim şu kadar sürecektir diyerek bir plan program hazırlamaz. Bir plan vardır ama bu plan yazılı değildir. Hedef burada nedir çocuğa kültürel bir değeri (bü- yüklerin elini öpmeyi) aktarmaktır.

İnformal eğitimde öğreticiler profes- yonel değillerdir. Yani anne baba- lar el öpme konusunda eğitim alan profesyonel öğreticiler değillerdir.

İnformal eğitim olumlu olabildiği gibi olumsuz da olabilir. Bundan dolayı İsmail KAYNARCA Bey yayınevine İNFORMAL ismini vermiştir.

Cevap C 68

Çocukların bu çağda gözlem yapma- nın anlamını keşfetmek için belli baş- lı duygularını kullanmak değil tüm duygularını kullanmaktır.

Cevap C 69

Eksik bırakılan çizgiler şunları ifade

eder.

ELLER: Ellerin ihmali güvensizliği, çevreye uyumda zorluk çekmeyi sim- geler.

KOLLAR: Güvensizliği anlatır.

BACAKLAR: Çocuğun kendini des- teksiz ve hareketsiz algılamasıdır.

AYAKLAR: Kendini güvensiz ve yar- dıma muhtaç hissetmesi anlamında- dır.

BURUN: Çocuğun güçsüzlüğünü temsil eder.

AĞIZ: İletişimde zorlanması anla- mındadır.

DİŞLER: Aşırı saldırganlığın simgesi olabilir.

CİNSEL ORGANLAR: Aşırı çizilen cinsel organlar problemli ya da cinsel organıyla ilgili aşırı endişe sahibi ve dürtüleri zayıf çocuklardır. Dolayı- sıyla Zeki'nin burun çizmemesi onun güçsüzlüğünü temsil eder.

Cevap D

70

Bu soruyu yazmamdaki amaç size ergonominin ne anlama geldiğini an- latmak istememdi. Ergonomi fiziksel çevrenin insana uyumsallaştırma sürecidir. Diğer terimleri bilmenize gerek yoktur. Onların tamamı psiko- loji terimleridir. Sadece ergonomi için soru yazdım farkındaysanız. Altını çizerek söylemek isterim ki ergonomi terimine ÖSYM çok önem veriyor.

Cevap E 71

Okul öncesi şarkı öğretiminde kulak- tan şarkı öğretimi ve notayla şarkı öğretimi ön plandadır. Kulaktan şarkı öğretiminde öğretmen öğrencilere öğretmek istediği şarkıyı kendi mü- zik aletiyle çalarak, sesli söyleyerek veya kasetten çalarak dinletir. Daha sonra öğrenciler tekrar eder. Soruda şarkı öğretiminde kullanılan teknik kulaktan şarkı öğretimidir. Bu şarkı öğretim tekniği öğrencilerin müzik hafızasını geliştirir. Bütün – parça – bütün yöntemi kullanılır. Kulaktan şarkı öğretiminde özellikle gösterip yaptırma devreye girer. Gösterip yaptırmada öğretmen şarkıyı çalar, söyler ve ardından öğrencilerin söy- lemesini, tekrar etmesini sağlar.

Cevap A 72

Erken çocukluk döneminde ses ayırt etme, ses üretme çalışmaları yapılır.

Bu ses çalışmalarında; seslerin kay- naklarını bularak eşleştirebilme, se- sin nereden geldiğini ayırt edebilme, sesin şiddetini, başka bir deyişle yük- sek ses ve alçak sesi kavrayabilme faaliyetlerine yer verilmelidir. Buna göre I. öncül doğrudur. Şarkı öğre- timine başlamadan önce yapılması gereken en önemli çalışmalardan biri nefes açma çalışmalarıdır. Nefes açma çalışmaları üç bölümde yapılır.

Bunlar; nefes alma, alınan nefesi tutma ve nefesi verme çalışmaları- dır. Diyaframdan nefes alma, yavaş ve derin bir nefes almayı ifade eder.

Burundan gerçekleştirilen diyafram nefes egzersizleri sırasında göğüs kafesi olabilecek en az miktarda ha- reket eder ve daha çok karın bölgesi kullanılır. Buna göre II. öncül erken çocukluk dönemine yönelik olarak doğrudur. III. ve IV. öncüller erken çocukluk dönemi müzik eğitimine uygun değildir. Erken çocuklukta yüksek sesle söylemek esas değildir.

Bazı şarkılar yüksek sesle söylene- bileceği gibi bazı şarkılar alçak ses- le söylenebilir. Okul öncesinde ses genişliği ve düzgünlüğü aranmaz.

Ses alanı geniş şarkılar okul öncesi çocuklara ağır gelecektir.

Cevap E 73

Sportif çocuk oyun türleri şunlardır;

ısınmaya yönelik oyunlar, dayanaklı- ğa yönelik oyunlar, beceriye yönelik oyunlar ve eğlenceli oyunlar.

Cevap C

(7)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 1 Çözümleri 74

Hareket eğitiminin sosyal gelişime

katkıları şunlardır:

• Yardımseverlik

• Eşitlik

• İş birliği

• Diğerleri tarafından kabul edilme

• Kurallara uyma

• Sorumluluk duygusu

Cevap A 75

Gözlem yapma; uygun duyuların

veya araçların kullanılarak obje ya da olaylar hakkında doğrudan bilgi elde etmek amacıyla gerçekleştirilen bir işlemdir. Daha çok nesne veya objenin genel özellikleriyle ilgilidir.

Önemli olan; gözlem esnasında öğ- rencilerin bütün duyu organlarını kul- lanarak nesnelerin benzer ve farklı yönlerini, nesne ve olaylardaki deği- şimleri ayırt edebilmeleridir. Nurten Öğretmen mıknatısla ilgili etkinlikte çocukların gözlem yapma becerisini geliştirmek istemiştir.

Cevap B

(8)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 2 Çözümleri

DENEME 2

ÇÖZÜMLER

1

Mustafa Hoca’nın söylemiş olduğu sözleri model alan çocuklar onun gibi konuşmaya çalışacak ve D şıkkında belirtilen okul öncesi eğitimin amacı- na hizmet etmemiş olacaktır. Bu so- rudan çıkardığımız ders ise herkesin öğretmen olduğunda yöre ağzını bir kenara bırakıp güzel Türkçeyi ço- cuklara en güzel şekilde öğretmesi gerekmektedir.

Cevap D 2

Sınıf yönetimini etkileyen etmenler:

✔ Sosyal etmenler

✔ Eğitim–öğretime ilişkin etmenler

✔ Psikolojik etmenlerdir.

✔ Siyasi etmenler sınıf yönetimini etkilemez.

Cevap E 3

Açıklamada verilmiş olan yaklaşım

/program Bank Street (Gelişimsel Etkileşim) Yaklaşımı’nın özelliğidir.

Kimi zaman "Bank Street Yaklaşımı"

olarak tanımlansa da günümüzde daha çok Gelişimsel Etkileşim Yakla- şımı olarak bilinen bu yaklaşım "ge- lişim" kavramını merkeze almakta ve her bir gelişim alanının birbirleriyle olan "etkileşimini" vurgulamaktadır.

Cevap A 4

Montessori’ye göre hiçbir insan bir başka insanı eğitemez. Montessori, bilimsel eğitimin öğretmen tarafından verilen bir şey olmadığını söylemiş;

eğitimin birey tarafından yürütülen bir süreç olduğu ve öğretmenin kur- duğu cümlelerin dinlenmesiyle değil, çevredekilerin deneyimlenmesiyle kazanıldığını ifade etmiştir.

Cevap D 5

Okul öncesi eğitimde uygulanan

etkinlikler programın hedefleriyle uyumlu olmalı, işlevsel olmalı, ilgi ve merak uyandırmalı, çocuğun işine yaramalıdır. Ancak “etkinlik çocuğun profesyonel gelişime katkı sağlama- lıdır” ifadesi hatalıdır. Çünkü okul ön- cesinde profesyonel gelişim amaç- lanmaz.

Cevap C 6

Öncelikle çağrışımlarla aklınızda

kalıcılık sağlamak istiyorum. Arka- daşlar ak demek beyaz demektir.

Aklınıza savaşlarda beyaz bayrak salladıklarında savaşın bittiği artık savunmaya geçilmiş gibi düşünüle- bilir. İşte akyuvarlar vücudu mikrop- lara karşı savunmaya yardımcı olur.

Hepimizin bildiği gibi "al rengi" de kır- mızı renktir. İşte Alyuvarlar ise kana kırmızı rengini verirler. Trombosit ise kandaki pıhtılaşmayı sağlar.

Detaylı olarak bilgi verecek olursak;

Akyuvarlar (Lökositler): Vücutta savunma sisteminde görev alan ha- reketli kan hücreleridir. Pigment bu- lundurmadıklarından bunlara beyaz kan hücreleri de denmektedir. Bir çe- kirdekleri ve diğer hücre organelleri bulunur. 1020 mikron çapında bu- lunduklarından alyuvarlardan daha

büyüklerdir. Bir milimetreküp kanda yaklaşık olarak 7000 civarında ak- yuvar bulunur. Beyaz hücrelilerin en önemlileri granülositler, lenfosit- ler ve monositlerdir. Akyuvarların % 60–70’ini granülositler, % 30–45’ini lenfositler ve % 10’dan az kısmını da monositler oluşturmaktadır. Granülo- sitler de kendi aralarında nötrofil, ba- zofil ve eozinofil olmak üzere üçe ayrılırlar. Bunların büyük çoğunluğu nötrofillerden oluşmaktadır.

Alyuvarlar (Eritrositler): Kırmızı kan hücreleri kanın hücre bölümü- nün neredeyse tamamını meydana getirirler. Kanın her milimetrekü- pünde yaklaşık beş milyon alyuvar bulunmaktadır. Eritrositlere kırmızı rengini veren taşımakta oldukları he- moglobindir ve hücre ağırlığının üçte birini oluşturur. Hemoglobin, 4 hem (demir) ve bir globin molekülünden oluşmaktadır. Ömürleri ortalama yüz yirmi gündür. Ömürlerini tamamlayan alyuvarlar dalakta ve karaciğerde parçalanır. Eritrositlerin 1 mm3 ora- nındaki kanda bulunan sayısı eriş- kin erkekte 4,5–6 milyon, erişkin bir kadında ise 4–5 milyondur. Eritrosit sayısının normalden fazla olması- na polisitemi (poliglobuli) adı verilir.

Eritrosit sayısının veya hemoglobin miktarının normalden düşük olmasına ise anemi (kansızlık) denmektedir.

Trombositler (Plateletler, Kan Pulcukları): Çapları 12 mikron olan trombositler, kanın en küçük hücre- leri olup kemik iliğindeki büyük hüc- relerden kopan parçalardan oluşur.

Her mm3 kanda 150–300.000 civa- rında bulunurlar. Kandaki trombosit sayısının artması durumuna trombo- sitoz, azalmasına ise trombositope- ni (trombopeni) denilmektedir. Pıhtı oluştuğunda katılaşarak yaranın ağ- zını büzerler ve kanamayı durdurur- lar. Ayrıca, pıhtılaşma mekanizması- nı başlatan "tromboplastin" enzimini üretirler. Ömürleri yaklaşık 7–10 gün- dür. Ömrünü tamamlayan trombosit- ler karaciğer ve dalakta parçalanır.

Cevap B 7

Karşıt tepki oluşturmada, sevmese

de seviyormuş gibi görünmek vardır.

İlayda gelen adayı beğenmemiş olsa da ona yüz vermesi onun ne kadar karşıt tepki oluşturduğunu gösterir.

Suçluluk duygusu yaratan tehlikeli istekler çok yoğun olduğunda bun- ların baskı altında tutulması da güç- leştiğinden, kişi bu isteklerinin tam karşıtı olan bilinçli tutum ve davra- nışlar geliştirerek kendini korumaya çalışır. Dolayısıyla baskıya alınmış düşmanca duygular sevgi gösterile- riyle, saldırgan istekler sevecenlikle, cinsel istekler ahlak savunuculu- ğuyla, eşcinsel eğilimler karşı cinse yönelik abartılı ilişki ve etkinliklerle maskelenir. Böylece kişi, içsel dür- tülerine kesin engeller koyarak baskı mekanizmasını pekiştirir ve olumsuz dürtülerini bilinç düzeyinden uzak tutmuş olur.

Cevap C 8

Evet, bu saydıklarımızın hepsi okul

öncesi çocuğunun temel ihtiyaçları- dır. Tabi bunların yanında sevgi en büyük ihtiyaç olmakla beraber ba-

kım, şefkat, yetişkin desteği ve öz- gürlük de okul öncesi çocuğun temel ihtiyaçlarındandır.

Cevap E 9

Soru öncülünde koma durumundan

bahsedilmiştir. Koma durumunda yapılması gereken ilk yardım uy- gulamaları:

✔ Yaşamsal bulgular kontrol edil- melidir.

✔ Komaya neden olan etkenler or- tadan kaldırılmalıdır.

✔ Üzerindeki giysiler gevşetilme- lidir.

✔ Ağızdan herhangi bir şey veril- memelidir.

✔ Kişi battaniye gibi bir örtü ile sa- rılmalıdır.

✔ Koma pozisyonu sağlanmalıdır.

Yaşamsal belirtilerini, bilincini, solu- numunu ve nabzını 3–5 dakika aray- la gözlemleyerek yaralının yanından ayrılmamalıdır. Dolayısıyla Nazlı’nın vermiş olduğu cevap yanlıştır.

Cevap D 10

Soruda verilen ağız içinde çıkan le- keler (koplik lekeleri), kızamık hasta- lığının ayırt edici özelliğidir.

Cevap C 11

Vücut için gerekli olan hormonların

ve enzimlerin yapımını PROTEİN- LER sağlar.

Karbonhidratların Vücut Çalışma- sındaki Görevleri;

✔ Tüm dokular, enerji gereksinim- leri için öncelikle karbonhidratı kullanırlar.

✔ Beyin dokusu için gerekli olan enerji sadece karbonhidratlar- dan sağlanır.

✔ Antiketejoniktirler. Gereğinden az miktarda tüketilirlerse, vücut- ta normalden fazla ketonlar ve asitler oluşur.

✔ Su ve elektrolitlerin vücutta tutul- masını sağlar.

✔ Sodyumun bağırsaklardan kana emilmesine yardımcı olur.

✔ Proteinlerin enerji için kullanıl- masını önleyerek proteine olan gereksinimi azaltırlar.

✔ Bağırsak hareketlerini arttırırlar.

Cevap B 12

Yağda eriyen vitaminler ADEK vita- minleridir. Gece körlüğü A vitamini eksikliğinde, raşitizm D vitamini ek- sikliğinde, kısırlık E vitamini eksikli- ğinde, kan pıhtılaşmasında gecikme ise K vitamini eksikliğinde görülür. A seçeneğindeki pellegra ise B vitami- ni eksikliğinde görülür ve B vitamini suda eriyen vitaminlerdendir.

Cevap A

13

Nesne sürekliliği bir nesne veya kişi- nin görme alanının dışına çıktığında bile doğada yok olmadığının farkına varılmasıdır. Bebek için önceleri bir nesne ancak görme alanının içindey- se vardır. 5 aylık bir bebek gözünün önündeki bir nesne kaldırıldığında, yok olduğunu böyle bir nesnenin evrende bulunmadığını düşünür. 9.

(9)

İNFORMAL YAYINLARI İNFORMAL YAYINLARI

Deneme 2 Çözümleri

aydan itibaren bebek nesnenin o görmese de var olduğunu, görüş ala- nından çıktığında yok olmadığını fark eder. Bebek, gözünün önünden kal- dırılan nesnenin yok olmadığını bilir ve onu değişik şekillerde aramaya çalışır. Yine, 9 aylık bir çocuk annesi gözünün önünden ayrılarak mutfağa girdiğinde annesinin mutfakta oldu- ğunu anlar. Nesne sürekliliği kazan- ma, refleksten iradeli (bilinçli) dav- ranışa geçmede ilk adımdır. Nesne sürekliliği yaklaşık 8. ayda başlayan 18. ayda tamamlanan bir özelliktir.

Cevap B 14

Biliyorum ki çoğunuz "sembolik oyu- na" düştü. Fakat burada Doğan te- levizyondakini taklit ediyor. Bire bir bakarak, eline sopayı alıp hiçbir yere bakmadan at yapıp binse bu sembo- lik olur. Oradaki mikrofon şaşırtma- sın sizi… Dramatik oyun en genel tanımıyla yaşamı daha iyi anlayabil- mek için onu taklit etmek, oynamak- tır. Dramatik oyunda çocuk bir rol alır ve başka birisiymiş gibi davranır.

Dramatik oyun süreci taklit, rolle öz- deşleşme ve dönüştürme eylemlerini kapsar. Bu özgür oyun yoluyla çocuk kendisi için yeni bir çevre yaratır. Bu hayali dünyada, olup bitenlere bir an- lam verebilmek, olanları kavrayabil- mek için çevresinde duyduğu, gördü- ğü, hissettiği şeyleri taklit eder. Rolle özdeşleşmede çocuk kendini başka birisinin yerine koymaya çalışır ve bu süreç onun kendini ve diğerlerini daha iyi anlamasını sağlar.

Cevap C 15

Buradaki en çeldirici şık algıda de- ğişmezlik olmuştur sanırım. Evet, eğer şıklarda büyüklük değişmezliği olmasaydı cevap algıda değişmezlik olurdu. Fakat soruda nokta cevap istiyor. Yani boyu büyük olanların küçük görünmesine rağmen aynı gibi algılanması "Büyüklük Değişmezliği"

ile açıklanır.

Cevap D 16

Gelişim psikologlarının belirlemiş

olduğu gelişimsel ödevler grupların ortalama düzeyleri ile ilgilidir ve özel anlamda bireylere uygulanmaz. Bu nedenle her bireyin gelişimi farklıdır ve o bireye özgüdür. Gelişim alanları (zihinsel, bedensel, sosyal ve duy- gusal) birbirleriyle etkileşim içinde düzenli olarak ilerler. Bir gelişim ala- nındaki değişim diğerlerini de olumlu ya da olumsuz olarak etkiler. Soruda iki alanın birbirini etkilemesi vardır.

Cevap B 17

Psikodinamik yaklaşım / Psikana- liz 20. yüzyılın başlarında Sigmund Freud tarafından kurulmuş ilk ve en yoğun psikoterapi yaklaşımıdır. Sig- mund Freud’un kişilik gelişimi ile ilgili ortaya koyduğu tezleri psikanalitik kuram olarak da tanınır.

Cevap A 18

Birinci denememi çözen arkadaşla- rım varsa bu hikâyenin başlangıcını da biliyor olmalıdırlar. 14. sorular bu deneme boyunca bu hikâye doğrul- tusunda ÖSYM mantığı ile devam edecektir. Gelelim soruya. Hans içki-

yi Cansu’yu unutursam içerim diyor.

İçki içiyor ama karşılığında Cansu’yu unutacak o yüzden cevabımız Saf Çıkarcı’dır.

Cevap E 19

Sorunun cevabı C şıkkıdır. Erikson’a

göre 0-1 yaş arası temel güvene karşı güvensizlik dönemidir. Sağlıklı kişilik gelişiminde ilk olarak bireyin kendisine, başkalarına ve dış dün- yaya güven oluşturması önemlidir.

Bu nedenle ilk kazanılması gere- ken özellik güven duygusudur. Bu dönemde temel gereksinimlerinin karşılanmasında tamamen dışa ba- ğımlı olan bebekler yakın çevresin- deki anne-babaya veya bakıcısına bağlanma eğilimini gösterirler. Yakın çevredeki anne-babaya veya bakı- cıya bağlanma, güven duygusunu etkileyen faktörlerin başında gelmek- tedir.

Temel gereksinimlerinin karşılanma- sında tamamen dışa bağımlı olan bebeği, anne-babası veya bakıcısı yeterince besler, sevgi ve ilgi gösterir ve de onu korursa bebek kendini gü- vende hissedecektir. Güven duygu- su, bebeklerin temel ihtiyaçları (ilgi, sevgi, beslenme, temizlik gibi) aynı kişiler tarafından, düzenli, tutarlı, sürekli ve zamanında karşılanma- sı hâlinde oluşur. Böylece bebekte güven duyguları (ve dolayısıyla da umut duygusu) gelişmeye başlaya- cak; bebek hem kendine hem çev- resine karşı güven duyacaktır. Daha sonra da birey bu güven duygusunu tüm yaşamına genelleyecektir.

Cevap C 20

Sorunun cevabı C şıkkıdır. Ekolojik

sistem kuramına göre insan gelişimi, bireyi merkez alan bir dizi ekolojik sistemler içinde oluşmaktadır. İnsan gelişiminde insanın ekolojik çevresi- nin önemini vurgular. Bronfenbren- ner, bu ekolojik çevreyi 5 alt sistem (Mikrosistem, mezosistem, egzo- sistem, Makrosistem, kronosistem) içinde ele alır.

Bireyi ve gelişimini anlamak için bi- reyin ekolojik çevresiyle ilişkilerini anlamak ve bireyi bütüncül değer- lendirmek (Çünkü sistemler birbiriyle ilişkilidir) gerekir. Çevresel sistemler merkezden dışa doğru genişledikçe çocuğun gelişimi üzerindeki etkisi de azalır. Çevresel sistemlerin çocuk üzerindeki etkisi kimi zaman doğru- dan kimi zaman dolaylı olabilmektedir.

Cevap C 21

Sevda, eline aldığı cisimleri zemine

vurarak tanımaya çalışmaktadır. Bir gün masadaki yumurtayı masaya vurmuş ve yumurtanın kırıldığını gö- rünce şaşırarak annesine bakmıştır.

Sevda’nın şaşırması var olan denge- sinin bozulduğunu göstermektedir.

Cevap C 22

Vygotsky’e göre, insanların tek

başına belli şeyleri öğrenebilmesi mümkündür fakat tek başına öğrene- bileceğinden daha fazlasını sosyal çevresinin (yakınsal gelişim alanı- nın) desteğiyle öğrenebilir. Çocuğun tek başına yapmakta zorlandığı veya

başarılı olamadığı, ancak başkala- rının rehberliğinde (işbirlikli öğren- me) başarabileceği görevler (dav- ranışlar) çokça vardır. Bu alandaki kişiler ebeveynler, öğretmenler ve arkadaşlardır. Soruya bakıldığında C şıkkındaki “Annesinin altı yaşındaki çocuğuna dizlerini kırarak zıplama- sını söylemesiyle çocuğun engeli at- laması” yakınsal gelişim alana örnek bir durumdur.

Cevap C 23

Yaratıcı çocuk özelliklerinde şun-

lar görülür: "Akıcı, esnek, orijinal ve derinleştirici olma, yeni ve bilinmedik şeyler üretme" dolayısıyla yüzeysel değil derinleştiricidir.

Cevap A 24

Diğer şıklarda çocuğun hayal dünya- sı işin içine girerken D şıkkında daha önce ezberlediği gördüğü bilgiyi söy- leyeceği için cevabımız D şıkkıdır.

Cevap D 25

İşleve Takılma: Bir nesnenin alışıla- gelmiş işlevi dışında kullanılamama- sıdır. Örneğin; kaşıkla soda kapağı açmayı akıl edebilen bir bireyin işle- ve takılma engelini aştığını söyleye- biliriz.

Cevap C 26

Makbule Öğretmen okula yeni başla- yan çocuk için bir etkinlik yapmıştır.

Yaratıcı düşünme sürecinde bireyin duruma uyum sağlaması ve daha önceki yerleşik ve kalıplaşmış du- rumları değiştirmesi yaratıcı düşün- menin esneklik boyutuyla ilgilidir. Öğ- retmen okula yeni başlayan çocuğun durumuna uygun bir yöntem ortaya koyduğundan esnek bir yaklaşım göstermiştir. Gülcan Öğretmen’in çocuklardan tahminlerde bulunmala- rını istemesi, çocukların farklı fikirler üretmelerini sağlaması ise akıcılıkla ilgilidir. Akıcılık, bellekte sakladığımız bilgilerin gereksinim anında hızlı ve akıcı bir şekilde kullanılmasıdır. Bu, bir anlamda, günlük yaşamda karşı- laştığımız problemlere çabuk çözüm üretme işidir. Öğretmen çocuklardan hızlı bir şekilde çabuk fikir üretmesini istediğine göre yaratıcı düşünmenin akıcılık boyutu üzerinde durulmak- tadır.

Cevap D 27

Iraksak Düşünme: Ortak düşün- ceden hareketle farklı düşüncelere ulaşabilmeye dayalı bir düşünme becerisidir. Iraksak düşünenler tepki- sel, engellenmemiş ve rahat olurlar.

Problem çözmede ıraksak düşünce kullanılır.

Cevap B 28

Oyun İzleme: Bu dönemde çocuk di- ğer çocuklarla herhangi bir ilişki kur- maksızın, sadece onların oyunlarını izler veya oyuna katılmadan onların davranışları hakkında sorular sorabi- lir. Bu oyun aşaması tek başına oyun aşamasından çocuğun diğerlerinin oyunuyla ilgilenmesi ile ayırt edilebi- linir.

Cevap B

Referanslar

Benzer Belgeler

Sarı tırnak sendromu; tiroidit, lupus ve romatoid artrit gibi otoimmun hastalıklarda, meme, larinks, akciğer, endometrium, safra kesesi, metastatik sarkom, metas- tatik

Çalışmamızda en sık görülen dermoskopik özellikler pitting, periungual deskuamasyon, proksimal ve lateral tırnak kıvrımlarında ve hiponişyumda seyrek noktalı

alınır. b) Bistüri ve iğne yardımıyla biyopsi materyali uzaklaştırılır. c, d) Tırnak plağının proksimal parçası arta kalan lezyon varlığını kontrol etmek için

Çalışmamızda Winograd prosedürü ile sodyum hidroksit uygulanarak yapılan kimyasal koterizasyon arasında nüks oranları açısından anlamlı fark bulunması, germinal

Tırnak gövdesinin bazal kısmında yarım ay şeklinde opak beyazımsı kısma lunala denir. Tırnak yatağındaki dermis de bol kan damarları bulunur. Saydam tırnak bu nedenle

[r]

Ey dünya geçerken sana bakmıştım, aşkla Ne kadar ovsam da kibrin inatçı kirini Gülün merhametine yetişemiyorum asla Ve bol geliyor her seferinde kalbim, Yüzük

yoktur. Ancak sahip olduğu eksik eda ehliyeti ile Allah hakları ve kul hakları açısından bazı hükümler sabit olur. İman ve ibadetler açısından bakıldı-