.
itt
fj
ji
Ommi DivAN
UZEDINE METINLED
H a z i r l a y a n :
MEHMET KALPAKLI
opo
i s t a n b u l
Yapi Kredi Yaymlari 1288 Osmanli Divan §iiri Uzerine Metinler "
Hazirlayan: Mehmet Kalpakli Kitap Editoru: M. Sabri Koz
Tasarim: Nahide Dikel Baski: Altan Matbaacilik Ltd.
1. Baski: Istanbul, Aralik 1999 ISBN 9750801644
© Yapi Kredi Kultur Sanat Yayincilik Ticaret ve Sanayi A.§. 1999 Yapi Kredi Kultur Sanat Yayincilik Ticaret ve Sanayi A.§.
Yapi Kredi Kultur Merkezi
istiklal Caddesi No. 285 Beyoglu 80050 Istanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23
http://www.ykykultur.com.tr http://www.shop.superonline.com/yky
eposta; ykkultur@ykykultur.com.tr
tClNDEKlLER
Sunuj vii
Tezkirei ^uard'nin Onsozu'nden Latifi 1
Kendi Dilinden Zatfnin §airlik Macerasi* A§ik Qt\th\ 6 Farsga Divan'm Onsozii Fuzuli 9
Tiirkge Divan'm Mukaddimesi Fuzuli 13
Mevaidu'nnefais'den Alt 17
Turk Edebiyati'ndan Giovanni Battista Donado 18
Lisani Osmam'nin Edebiyati Hakkinda Namik Kemal 19
§iir ve ln§a Ziya Pa§a 25
$iir ve Edebiyattaki Teceddiidi Ahirimiz §emseddin Sami 28 Istizah ve Izah Ali Kemal 32
Divan Ferid Kam 34
Tiirk $iirinin Kisa Tarihi Servan de Sugny 35 Osmanli Edebiyati Stanley LanePoole 41
Osmanlilarda §iir; Istiareli Destanlar Dora D'Istria 48 Tiirk Edebiyati Charles Wells 51
Osmanli $iirinin Hususiyeti ve Sahasi EJ.Wilkinson Gibb 54 Hayat ve Edebiyat Fuad Kopriilii 64
Harabat ve Harabati Riza Tevfik 68 A§k (Lirizm) Yahya Kemal 70
Yeni Edebiyat Iginde Eski Estetik Zihniyet* Ali Canip 73 [Eski Edebiyatimiz] Ahmet Hamdi Tanpmar 75
ICINDEKILER V
Eski §iir Ahmet Hamdi Tanpmar 78 Eski §iir ve Devrim Nurullah Atag 80
Bir Deneme: Iki Devir ve Iki "Terkibi Bend" Sabri F. Ulgener 81 Divan Edebiyati Nasil Bir Edebiyattir? Agah Sirri Levend 88 Eski Edebiyatimizin Dili Agah Sirri Levend 90
Tabiat ve Divan Edebiyati* Abdulbaki Golpinarli 92 Tasawuf ve Divan §iiri Abdulbaki Golpmarh 94
Tarihimizde Bir Fecri Kazip ve Nedim Hasan Ali Yucel 96 Divan Edebiyati Ali Nihad Tarlan 99
Divan Edebiyatinda Sanat Telakkisi Ali Nihad Tarlan 104 Eski §iir Nihad Sami Banarh 110
Divan $iiri Fahir Iz 112
Osmanli §air Biyografileri James StewartRobinson 134 Arap, Ears ve Tiirk Edebiyatlannda Leyla ve Mecnun Temi
Abdiilkadir Karahan 147
Alman Gozuyle Divan Edebiyati Annemarie Schimmel 153 Osmanli Imparatorlugu'nda $iir John R. Walsh 157
Osmanli Edebiyati Tiirk Edebiyati midir? Richard C. Clark 159 Divan §iirine Uzaktan Merhaba Cevdet Kudret 164
Divan Edebiyati Kimin? Orhan $aik Gokyay 171
Ortagag Tiirk §iiri Cah§malarmin Metodu ve Tipolojisi Uzerine Elizbar Javlidze 179
Divan §iirine Toplum Agisindan Baki§ Ru§tii $ardag 187 Oliimuniin 430. Yildoniimiinde Zati Behget Necatigil 190 Divan §iiri Mehmed Cavu§oglu 194
Bir Beyitin Cevresinde Mehmed Cavu§oglu 204
16. Yuzyilda Divan EdebiyaU; Divan Edebiyatinda $iir Kavrami Mehmed Cavu§oglu 208
Osmanli Imparatorlugu'nun Degi§imi Iginde Divan §iiri liber Ortayli 218
Osmanli ve Azeri Unsurlanni Igeren Bati Turk Edebiyati:
FuzUlI, Baki, Yunus Emre Eleazar Bimbaum 220
Divan $airlerinin Toplanti Yerleri: Meyhaneler Haluk Ipekten 224
VI OSMANLI DIVAN JlIRl UZERINE METINLER
Divan §iiri Sanat G6rii§ii Harun Tolasa 229 Ne§atr Bugiin de Bir 'Sakli Su'dur llhan Berk 245 Divan §iirimiz Turan Alptekin 247
"Bir Luthi Cok Miiriiweti Cok Padi§ah": Baki Turgut Uyar 249 Divan §iiri Bugiiniin Ozanma Ne Verebilir? Konur Ertop 251 Osmanli'nm Diizeni ve Edebiyati Atilla Ozkirimh 253
O Keyfi Unuttuk* Attila llhan 259
Divan §iiri, Simgeci Bir §iir mi? Hilmi Yavuz 261
Divan §iirinde Kadm A§ki Yok mudur? Mehmet Kaplan 263 Onsekizinci Asrin Ilk Yarisma Kadar Divan §iirinin
Umumi Durumu Hasibe Mazioglu 265 Oil! "Edebiyat" 1. Zeki Eyiiboglu 269
Divan §iiri Savunma Istemez Alaeddin Ozdenoren 273 Divan Edebiyati Uzerine Tanitici Bir Yazi Jale Baysal 275 Divan $airinin Dunyasi Necmettin Tiirinay 285
Eski Edebiyatimizdaki Bazi Insan Tipleri;
Rind ve Zahid Tipleri, Orta Insan Tipi Mine Mengi 288 Divan Jairinin Diinyasi* Mustafa Miyasoglu 291
Tiirk Kiiltuni Kaynagi Olarak Divan §iiri Cem Dilgin 295 Divan 5iiri Ustilne Murat Beige 300
Osmanli Kiiltiir Cografyasina Baki§ Mustafa Isen 302
Divan §airlerinin Tasawuf ve Tarikat lli§kileri Mustafa Isen 306 Divan $airlerinin Meslekl Konumlari Mustafa Isen 310
Iskender ve Giil§ah Mesnevisi Robert Dankoff 315 Ah'a Dair Cemal Kumaz 321
Cuvaldiz, Igne ve Divan Edebiyati Uzerine Feyyaz Saglam 324 Divan Edebiyati* M. Akif Inan 330
Divan §iirinde Eda ve Soylem: Divan §airleri Birbirine Benzemez Kemal Bek 335
Osmanli Gazelinin Yapisi Igin Miizikal Bir Model Walter Feldman 349
Gul Kasidesi Tunca Kortantamer 357
$iir ve Nesir Be§ir Ayvazoglu 367
ICINDEKILER VIl
Bati'da Osmanli §iirini Okumak Waker G. Andrews 369 Eski Edebiyatimiz Birol Emil 380
Eski $iirimize Yakla§mak Orhan Okay 384
§air Ahlaki Sezai Karakog 388
Osmanh Gazelinin Uzunlugunda Goriilen Geli§meler:
16. Yuzyilda Durum Edith Giilgin Ambros 391 Buyuk listad Laedri Iskender Pala 396
"Mazmun"un Mazmunu Iskender Pala 399 Alegorinin Olumii, Husn u A^k'in Ozgunliigu
Victoria Holbrook 403
^ Tezkirelere Gore 16. Asrin Sonuna Kadar Turk Edebi Kultur Hayati Namik Agikgoz 413
Metin $erhi Uzerine Muhammet Nur Dogan 422 Bir 'Dil' Gurbeti... Murathan Mungan 428
Osmanli $airlerinin Gozlemciligi ve Klasik Edebiyatimizda Realiteye Dair A. Atilla §enturk 431
Divan §iirinde Ahenk Unsurlari: Ritm Muhsin Macit 438 MiizikEdebiyat Ele§tiri ve Divan $iiri Kemal Silay 445 Divan Jiirinde A§k Mehmet Kalpakli 454
Nabi'nin 'Sulhiyye'si ve Yorgun Osmanli A. Euat Bilkan 456 Divan Jiirinde Sosyal Hayatm Izlerine Dair Birkag Omek
Selguk Aylar 459
Yazarlar 465
Segilmi^ Bihliyografya 467
VIIl OSMANLI DtVAN JIIRI OZERINE METINLER
SUNU§
Osmanli kavrami zihnimizde genellikle saygiyla yakla§ilan ama .bu
nunla birlikte Cumhuriyet ideolojisinin karjitligi, dolayisiyla da olum
suzlanmi§ bir gegmi§ olarak yer alir. Cagda§ Turkiye'nin egitiminde Os
manli'ya yakla§im, kurulu§tan itibaren Viyana bozgununa kadar olan sultanlarm siyasi ba§anlarinin goklere gikarildigi ama son yuzyillardaki
lerin becerisizlikle, bo§vermi§likle ve zevk ve safa alemlerinde, haremde giinunu gun etmekle suglandigi bir "resmi tarih" goriijunii temel almak
tadir. Osmanli'nm edebiyati ise, oncelikle "zorlugundan" ve "yapay ve taklit" niteliginden ya §iddetle ele§tirilmi§, ya da bir kenara itilmi§; kii
tuphanelerin tozlu raflarinda ve universitelerin kendi igine kapali tekdu
ze "akademik" gali§malanna mahkum edilmi§tir. Kurulu§unun 700. yili dolayisiyla Osmanli'nm her yontiyle yeniden du§unuldiigia, aragtirildigi giinumuzde, "ke§fetmekte" oldugumuz Osmanli'nm edebiyatmdan da soz edilir oldu. Osmanli'da edebiyat demek §iir demekti. Aslmda, §iir, yalnizca edebi bir tiir, bir sanat; hiiner gostermenin bir yolu degildi, sos
yal hayatm her boyutuna girmi§ti. l§te, hazirladigimiz bu, divan §iiri uzerine ge§itli zamanlarda ve ge§itli cografyalarda kaleme almmi§ yazi
lardan olu§an bu segki, Osmanli'da jiir hakkinda genel bir fikir edinmek ve §imdiye kadar yapilan degerlendirmeleri bir arada gormek isteyen okuyucu igin hazirlandi.
Bu segkiye Osmanlilar'dan guniimuz yazarlanna kadar geni§ bir yel
SUNUS IX
§iir ve Edebiyattaki Teceddiidi Ahirimiz
5EMSEDD1N SAMI
Bilmem dikkat buyuruluyor mu ki, bu son on
on be§ sene zarfmda §iir ve edebiyatimizda kiilli ve esasli bir teceddiid hasil olmu§tur? Bu teceddiidun kami haziri hicrtnin ibtidasma tesadiifu giizel bir isabettir; bu teceddiide on dordiincii kamm mah
sulii nazanyla bakilabilir. Bu kamm maarif ve me
deniyetge mekatibi idadiyei mulkiyenin payi
tahtta ve vilayat ve elviye merkezlerinde tekessiir ve taammiimii gibi terakkiyati gayri miinker ise de, mevzui bahsimiz olan husus adi ve sade bir terakki degildir; esash ve kulli bir tebeddiil ve te
ceddiiddiir.
Usuli mimariyede, musikide, mefrajatta, kiya
fette ve sair her hususta her asrin, her devrin ve alelhusus her kamm kendine mahsus bir hali, bir gehresi, bir sureti oldugu gibi, §iir ve edebiyat
ga dahi her karnm kendine mahsus bir tarzi vardir.
Tiirkge bir beyit veya bir iki satirlik bir ibare okun
sa, sekizinci kami hicrtnin mi, Celebi Sultan Mehmed Han'dan Yavuz Sultan Selim Han devrine dek devam eden dokuzuncu kamm mi, onuncu karnin mi, Nefi'yi yeti§tiren on birinci, Nabt ve Nedtm ve Nahtfi devri olan on ikinci, yoksa Sina
st, Kemal, Ziya gibi terakkiperveranla temeyyuz eden on iiguncii kamm mi mahsulii oldugu anla
§ilir, belli olur.
Lakin zannolunmasin ki bu saydigimiz kuriinda miitemadt bir terakkt ve kamdan kama allidak bir islah vuku bulmu§tur. Bilakis, mesela sekizinci karnm, eski tezkirecilerimizin "kelami mevzun"
tabiri istihfafkaranesiyle tavsif ettikleri asan miya
nmda, ta'dadi nakabil §uara yeti§tiren onuncu kamm "sanayli lafziyye" dedikleri belaya bogul
mu§ eg'ar ve ibaratma tercih olunacak pek gok gey
ler bulunur. On birinci kamm biitun jairleri Neffye benzemedigi gibi, on ikinci ve hele on iiguncii kamm da, yukarida sayilanlar gibi bazi me§ahir istisna olununca, digerleri hemen misrala
rm yalniz birinci kehmelerini degi§tirmekle ve "...
olur alem bu ya" yahut "... bir ben, bir gondl" gi
bi soguk ibarati munasebetsiz tekrar etmekle tatsiz tuzsuz e§'ar soylenenlerden ibarettir, Fattn'in tez
kiresini gozden gegiren §iir okumaga tovbekar olur. Nesirde §akir, Subht, Samt gibi vak'aniivts
lerin tarihleri bir numunei tedenntdir.
Elhasil kamdan kama ve asirdan asra umumi
yet uzere terakkt gorCilmeyip, bir taraftan boyle bir terakkt vuku'una inandiracak bir §air veya miin§t
nin bilakis kiillt bir tedennt vuku'una §ahit olacak birgok muasirlari goriilur. Sureti husustyede mebdei terakkt olan on iigiincii kami hicrtye umumiyet uzre bir devri tedennt nazariyle bakila
bilir. §u kadar var ki her karn yeti§tirdigi bir veya iki, iig deha ile tavstf olunur, onun veya onlarin as
ri addolunur, digerleri asnn posasi ve ha§viyati ad
dolunarak, asla kale almmaz. Varsmlar Kmah'lar, Lattft'ler, Salim'ler, Fattn'ler §uara esamtsiyle mCi
celledat doldursunlar, onuncu kami hicrt Ba
kfnin, on birinci Neft'nin, on ikinci Nabt'nin, on iigiincCisii de §inast ve Kemal ve Ziya'nm asndir.
Mahza bu eimmei edebin asannda dahi bir terak
kti mutlak ancak on iigiincii kamda §inast ile ru
fekasmm asannda gorebiliriz.
Edebiyati cedidemizin esasini vaz'eden, lisani
mizi "sanayi'i lafztye"den kurtanp sade, giizel ve tabit bir tarzi ifade tartkini agan §iiphesiz §inasi ile riifekasidir ki, bu miyanda Re§id Pa§a'yi dahi unutmamak iktiza eder. Bu miiessislerin asannda gorulen islah ve terakki pek biiyuk, pek metin ve pek cedtddir; lakin yine islah ve terakktdir, kuUl
yen tebeddiil ve teceddiid degildir. Cunkii dikkat olunsa vezin, kafiye, usuli ifade yine eski tartkten aynlmami§tir. Kiilliyen tebeddiil ve teceddiid §ere
fi on dordiincu kami hicrtye mahfuz idi; bu kar
nm bed'iyle beraber zuhiir etmi§tir.
Bir mukaddeme veya tecriibe olmak iizere, en ewel lisanimizda Avmpa hsanlan tarzmda §iir soylemeye ba§layan Abdiilhak Hamid Beyefen
di'dir ki kami hazinn duhiiliinden ewelce bu tarzda ba§i e§'ar soylemi? ve o vakit yazmakta ol
dugum Hafta mecmuasinda miigariinileyhin e§'ar
1 milltyemize yeni bir gigir agtigmi beyan ettigim sirada, bu usuli cedtdenin taammiim etmesiyle, alemi edebiyatimizda bir biiyiik tebeddiil ve te
ceddiid hasil edecegini ke§fetmi§ idim.
Bu tarzi cedtd me'muliin fevkinde bir siirat ve siihiiletle taammiim ve terakkt edip, az vakit zar
fmda nevresidegani vatan beyninde hakikaten
28 OSMANLI DIVAN SURl UZERINE METINLER
§ayani takdtr ii tahstn ej'ar nazmma muktedir §a
irler yeti§ti. Nact merhum bir arahk Nabt ve Nefflerin sonmii§ geragmi uyandirarak, gengleri
mizi o tarafa sevketmeye gah§ti ve gorenek ve nev
heveslik belasiyle o tartke |itab edenler de bulun ^ madi degildir. Lakin nafile, on dordiincii karni hicrt §iir ve edebiyatga teceddiid devridir; tarzi j kadtmin ihyasi sirasi degildi. Siirin tarzi kadimi
nin Nact'nin kaleminde biraz vakit parlamasi, kandilin sonecegi vakit verdigi parlak ziya kabi
lindendi. Nact hakikaten tarzi kadtmde Bakt'lere, Nabt'lere, Neft'lere iddiayi takaddiim edebilecek bir §airdi; lakin o mektebin son §akirdi idi; kendi
si ile beraber o tarz ve usul dahi soniip gitti. Artik bundan sonra o tarzda §air yeti§mez; gegmi§ §u
aramizm o tarzdaki e§'ari tarihi edebiyatimiz nii
miinehanesinin raflarinda asari atika kabilinden olarak enzari umumtyeye arzolunmaya §ayan ise de, niimunei imtisal ittihazi kimsenin hatirina gelmez.
Bu iki usGlii halk ne suretle telakkt etti? Buna ne nazarla bakiyor? Kabuli ammeye mazhar oldu mu? Tarzi kadtmi busbiitiin iptal edip yerini tuta
cak surette taammiim edecek midir? Asil i§ bunda
dir.
Diinyada iilfet ve iinsiyet pek garip bir §eydir.
Insan ali§madigi §eye birdenbire ismamaz, kendi
sine yeknazarda tuhaf goriiniir, hatta gok defa et
raflica diigiinmezden, ciddt surette muhakeme et
mezden, hemen red ve inkara miisaraat eder. Bu kabilden olarak §iir ve edebiyatimizin bu tarzi ahtri dahi itirazata ugramiyor degildir. Lakin sene
den seneye o tarzda yazanlann tekessiiriiyle eser
lerinin ragbeti umumtyeye mazhariyeti az zaman zarfmda buna da iilfet olunarak, pek o kadar garip goriinmemeye bajladigina dellli kafidir. Yeni ye
ti§en §uara miyanmda tarzi kadtme siiliik eden hig kimse goriinmemesi, artik o tarzm miilga ve menst olup, tarih dairesine dahil oldugunu goste
riyor. Kaydi hayat §artiyle tarzi kadtm tarafdari olan salhurdelerin sebatlan ise bittabt gok vakit daha devam edemez.
Bu gibi mesailde daima evsati umiir u itidal ta
rafdari oldugum halde, edebiyatimizin ve bilhassa ej'anmizm bu tarzi cedtdini bu derecede iltizam edifim belki musabi itiraz olur. Filvakt bu iltiza
mim bilakayd u §art degildir. Lakin rey ii meslek
i acizanemce, lazim gelen kayd u §art ikinci dere
cede olup, onun zikrinden ewel tarzi cedtdin ale
1itlak §ayani kabul degil, miistahakki peresti? ol
dugunu dermiyan etmek hissiyati kalbtye ve ta
bir caiz ise fikriyemi tasvtr demektir.
§iir ve edebiyatimizin tarzi cedtdine en ziyade isnad olunan kabahat, edebiyati garbtye takltdi
dir. Vakia bu isnad biisbiitiin iftira degildir; bir de
receye kadar dogradur ve bu taklitte gok ileri va
nlmamak iktiza ettigini bundan ewelki makalele
rimin birinde dahi bi'lmiinasebe beyan etmijtim.
Ihtiraz olunacak cihet takltttir, yoksa imtisal mez"^
mum degildir ve belki tabit ve zarurtdir. Maarifte vesair §uabati medeniyette bizden gok ileri bulun
duklari asla cayi bahsi miizakere olmayan limemi garbtyeye peyrevhk ve eserlerine imtisal etmek, yalniz edebiyat hususunda mi mezmiim
dur? Her hususta onlann mukallitleri degil miyiz?
BugCmkii gCinde giizel ve muntazam bir §ehir, bir sokak, bir daire, bir ev yapmak igin indt ve misH sebketmemi§ bir tarz ve usul dii5unen var midir?
Dii§tiniilse de miinasebetsiz ve giiliing bir i? vucii
da getirmekten ba§ka bir neticeye destres oluna
bilir mi? Umemi garbtye, medeniyetin hayret ef
zayi ukiil olan o derecesine tevekkeli vasil olma
mi§lardir; biitiin kiirei arzm iimemi hazira vii maztyesinin ve alelhusiis az gok bir medeniyete nail bulunmu§ olanlarmm ahvalini, asanni, ke§h
yatini, kaffei semerati sa'y u zekalarmi, tecaribi vaki'alarmin netayicini uzun uzadiya tetebbu' et
tikten sonra kendi ilim ve marifetleri kuwet ve yardimiyle ve tevalt eden tecnlbeleriyle en dogm, en saglam, en nafi tartki bulup ona siiluk etmi§ler
dir. Biz ki medeniyetin kaffei §uabatmda onlardan gok gerideyiz, biz ^imdilik kendiligimizden tecari
be, taharriyata, ke^fiyata, kendiligimizden bir §ey bulmaya, kendimize mahsus bir rehi narefte tut
maya muhtag degiliz; o rehi narefte bir gikmak sokak olabilir, bir ugumma sevkedebilir; hazir agilmi§, denenmij, tecriibesi icra olunmu§ yol du
mrken, herkesin gittigi §ahrahi selamet meydan
da iken, ba§ka yol aramaya ne ihtiyacimiz vardir?
Garb halki muhteltfii'lcins ve'lmezhep iimemi adtdeden ibarettir; her birinin ahlaki, etvari ba§ka
dir; lakin medeniyet ve maarif hususundaki tartk
leri birdir. Temeddiin ve terakkt etmek isteyen ka
vim igin o tartki miijtereke siiliiktan ba5ka gare' yoktur. Japonyahlar ancak o tartke bilaihtiraz ve bilakayd u §art suluk etmekle bu kadar az miid
det zarfmda o kadar temeddiin ve terakkt ettiler.
Igimizden limemi garbtyenin elsine ve ahvaline vakif olmayan bazi adamlar' onlann vapurlanm, demiryollarini, telgraflarim ve masniiatlarmi ve sa
SIIR VE EDEBIYATTAKI TECEDDUDI AHIRlMlZ 24
ir maddi ve zahiri eserlerini gorerek, yalniz sana
yi'de kemallerini teslim ederlerse de, ulum ve ma
arifte ve hele §iirde, edebiyatta, tarihte, mantikta, sarf ve nahiv ve maanide bizim ka'bimiza varmak
tan gok geri ve dun bir mertebede bulunduklarma mutekiddirler; ve bu zehabi batillanm tashih et
mege de riza ve arzulari olmayip, bu fikirlerinde o kadar mutmain gorunurler ki kendilerine her ne kadar aksi edille ve asar ile gosterilse, yine inan
mazlar ve bildiklerinden caymazlar.
Halbuki ulum ve maarifin kaffei enva' u aksami birbirlerine merbut ve muallaktir; medeniyet an
cak ulum ve maarifle vucuda gelebilir; edebiyat fu
ru'undan olan ulilmi mezkureyi bilmeseler, oku
masalar idi, fununu nasil tahsil eder ve bulunduk
lari derecei medeniyete nasil vasil olurlardi? Li
sanlanna vakif olanlann ra'na malumudur ki, iimemi garblye sanayi'de bizden ne kadar ileri ise
ler, ulum ve maarifin kaffei §uabatmda ve bilhas
sa §iir ve edebiyatta dahi o kadar ve belki daha zi
yade ileridirler. Zaten bizim edebiyati §arkiye ve Islamiyemizin kaffei asanni goktan 6grenmi§, li
sanlanna da nakil ve tercume etmi§lerdir. Eger bu hususta bizden geri ola idiler, bizden ders alarak ileri gitmeleri tabii idi.
Onlarin lisanlanna vakif olanlar bilirler ve go
rurler ki onlann e§'ar ve edebiyatma nisbeten bi
zim e§'ar ve edebiyatimiz pek noksan ve pek kaba
dir. Bir Avrupa lisanma a§ina olup da Garb §uara
smm e§'anndaki tasviri hissiyata ali§an ve Lamar
tine'in, Victor Hugo'nun e§'anndan lezzet alan bir Turk §airi artik kendi lisanmda §iir soyleyecegi va
kit mugbegeden, piri mugSndan, harabattan, ay yuzlerden, servi boylardan, zencir veya §emi hic
ran kadar uzun ziiltiflerden, hatti sebzden bahis e§'ar soyleyemez. Shakespeare'in, Moliere'in, Raci
ne'in, Schiller'in, Goethe'nin, Alfieri'nin manzu
melerini okuduktan sonra, leyleklerin Mecnun'un ba§mda yuva yapmasmdan, Leyla'mn ay ile muka
lemesinden, Ferhad'm daglari yarmasmdan bahis kaba ve gocukga hikayeleri silki nazma gekmege tenezzul edemez. Bizim dahi iimemi miitemeddi
ne gibi hissiyati rakikayi musawir e§'arimiz, ma
kul ve tabiiye §ebih manzumelerimiz, miiessir hi
kayelerimiz, giizel tiyatro kitaplarimiz oldugunu arzu eder, tabiati §i'riyyesinden bi'listifade edebi
yatimizin bu noksanmi ikmale kendisini tabiat ve hamiyet sevkeder. Bu saikai memdiiha ile lisani
mizda Garb asarina mCimasil ve zevki selim ve hiisni tabiat ashabi tarafmdan kemali telezziizle
okunur asar viicuda getiren gengler taklide ithama mi, yoksa iktidar ve hCisni tabiat ve hamiyetle tak
dir ve tahslne mi miistahaktirlar? Insaf buyurul
sun!
Zaten kami sabikda edebiyatimizin teceddiidii tartkini hazirlayan iistadlann muasirlari olan sair
§uarayi Osmantye'den farklari neden ileri geliyor
du? Sirf kalemleri iktidarmdan, Arabt'ye ve Fart
si'ye tamamiyle vakif olmalaiindan, zekavet li feta
neti tabiiyelerinden mi? Evet, bu jeraitin hepsini cami' idiler; lakin bu evsah haiz hemasirlari miya
nmda daha birgok §airler, katipler vardi ki, Veyst ve Nergisfye peyrevlik edip ancak hatir igin isim
leri bazi tezkirelere kaydolunmu? veya biisbiitiin unutulmu§tur. O iistadlann sebebi siyt ii i§tihan, tistad namma miistahak olmalari fezaili mesriide ile beraber Garb edebiyat ve maarifine vakif olma
lari ve onlara bakarak edebiyat u maarifi milltye
mizi de o yolda islah etmege gah^malan sayesinde olmu§tur.
Onlar Garp efkari miineweresini §ark kisvesi
ne biirumekle eserleri umiimun fevkalade hiisni kabulune mazhar olmu§tu. Kami hazir $uara ve udebasi ise Garb'a dogru bir ve belki birkag adim daha atmi§, alemi medeniyete gok daha ziyade ta
karnlb etmi§lerdir. Onlann e§'an efkari cedtdeyi mutazammm idi; lakin sureta Bakt'nin, Nabt'nin, Fuzulfnin ei'anna mu§abih idi. Bunlannkiler ise, kudemayi juaramizm asarma lisan i§tirakinden ba|ka higbir miigabehetleri yoktur; Avrupa asari edebtyesine ise yalniz fikren degil, lafzen dahi mii
§abihtir; vezince ve kafiyece bile Avrupa e§'ari tar
zina tabi'dir. Avrupa'nin efkar ve ahvalini istihfaf edenler elbette bu takarnibii abes gonirler. Lakin onlann tefewukunu ve bizim kendilerinden istifa
deye iftik^imizi bilenler, bu takarnibden miisteftd olacak, biz oldugumuzu teslimden geri durmazlar.
Asnmizm icap ve ihtiyacma gore tahsil gormCis bir adam Fuzillt'nin Leyla ve Mecnun manzumesini
§iiri ne kadar listadane olursa olsun okumaktan lezzet duyamaz, okursa asari attka kabilinden ola
rak okur; yoksa Mecniin'un etrafinda toplanmi§
kurt ile kuzu, arslan ile ceylan gibi muhtelif hay
vanlann ortasmda oturup onlarla lakirdi ettigini veya Leyla'mn mumla konugtugunu bir ufak go
'cuk bile severek ve begenerek okuyamaz. Halbuki mesela Serveti Fiinun'un bu haftaki niishasinda miinderic bulunan be§ kit'amn her birini okuduk
ga insan kendini pek raktk birtakim hissiyati kal
btye ile, pek alt birtakim efkar ile muhat goriir;
30 OSMANLI DIVAN JllRl UZERINE METINLER
okudukga telezziiz eder, hissiyati raktkasi uyanir, efkari altyesi beslenir! Bunlar bu zamana, bu asra, fimdiki hal ve ihtiyaca goredir. Nesir dahi buna maktstir.
Hissiyati kalbtye ve efkari altyeyi musawir olan edebtyati cedtde asanni sirf lafizdan ibaret olan Nergisi'nin Hamse'si ile, Aziz Efendi'nin Mu
hayyeldt'i ile mukayese edersek "eyne'ssera ve's
Siireyyali" demiyecek miyiz?
Bu ifademizle bundan mukaddem lisanimizm noksanmdan ve muhtaci islah u tashth olmasm
dan bahseden makalemiz arasmda belki bir tezat goniliir. Lakin hakikatte tezat yoktur. Yeni iideba ve §uaramizm siireti ifadeleri pek giizel ve tuttuk
lari meslek |ayani tahstndir; lakin lisani edebt
miz yine noksandan bert degildir. Sadele§meye, is
lah ve tashih olunmaya ve fikri mahsiisi kasira
nemce, Arabt ve Farist'den miimkiin mertebede te
baiidle asil Tiirkge'ye takarriibe muhtagtir. Hatta gok defa munzatammin oldugu efkar ve hissiyatla nakabili tevftk Farisi vasfi terkfbtlerle miitetabi' izafetlere de tesadiif olunuyor. Lakin me'mill ede
riz ki yeni iidebamiz bu noktalari dahi nazardan dUr tutmayarak, Avrupa asari edebtyesine teba
iyet ve imtisal etmekle beraber, taklitten ihtiraz ve mumkiin mertebede sade Tiirkge yazmaya sa'y ve gayretle imla hususunda dahi kavaidi asltye vii i?
tikaktyeden gok ayrilmamaya gayret edeceklerdir.
Zaman her §eyi yaptinr.
(Sabah, nr. 3240,16 Tesrini sant 1314/28 Tejrini sant 1898)
Yeni Turk Edebiyati Antolojisi, III, haz. Mehmet Kaplan, vd. Is
tanbul 1979, s. 318323.
1 "Yer nerde, Sureyya (Olker) yildizi nerde!"