• Sonuç bulunamadı

Hükümetin haz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hükümetin haz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hükümetin hazırladığı Anayasa paketinin en çok eleştirilen yanı Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nın yapısına getirilen değişiklikler.

Değişiklik paketinde Anayasa Mahkemesi üyelikleri 11’den 17’e çıkarılıyor. Ancak, üyelik sayısı artırılırken iktidarın egemen olduğu kurumlara daha fazla üyelik verilmesine özen gösteriliyor. Getirilen yeni düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nde iktidar çoğunluğa sahip oluyor.

17 üyenin 14’ü cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. 3 üye TBMM tarafından seçiliyor. TBMM’nin Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunda rol oynaması olumlu bir gelişme. Olumsuz yanı, seçimin salt çoğunlukla yapılması, Meclis’te çoğunluğa sahip siyasal partinin üç üyeyi belirlemesi. Oysa parlamentoların anayasa mahkemelerine üye seçtiği pek çok Avrupa ülkesinde üçte iki çoğunluk aranıyor. Böyle bir nitelikli çoğunluk iktidarın ve muhalefetin uzlaşmalarını gerektiriyor.

Üç üyeden ikisi Sayıştay’ın gösterdiği adaylar arasından seçilecek. Şimdiki Anayasa Mahkemesi’nde ise Sayıştay’dan bir üye var. Bunun ikiye çıkarılmasını açıklamak güç. Sayıştay üyeleri zaten TBMM’deki çoğunluk tarafından

seçiliyor. Sayıştay üyelerinin sayısının artırılmasının iktidara yakın üyelerin sayısını artırmaktan başka bir amacı yok. Aynı şekilde, şimdiki Anayasa Mahkemesi’nde YÖK’ten bir üye varken bu üçe çıkarılıyor. YÖK siyasal iktidarla aynı çizgide bir kuruluş olmasaydı, bu artış hükümet tarafından önerilir miydi?

Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakılan üye sayısı üçten dörde çıkarılıyor. Bütün bunları alt alta koyup topladığınız zaman, 17 üyeden en az 10’unun iktidarla aynı çizgide olmasının güvence altına alındığını görüyoruz. Böylelikle Anayasa Mahkemesi’ne iktidarla aynı siyasal eğilimi paylaşan üyeler egemen olacak. Bu yapıdaki bir Anayasa Mahkemesi’nin siyasal iktidar üzerinde etkili bir anayasal denetim yapması beklenebilir mi?

AKP, Anayasa Mahkemesi’ni bağımsız, tarafsız, demokratik bir yapıya kavuşturmak isteseydi, üyelerin

çoğunluğunun TBMM tarafından nitelikli çoğunlukla seçilmesini öngören bir değişiklik yapabilirdi. O zaman, üyeliği kararlaştırıcı etken siyasal eğilim değil, tarafsızlık, hukuk bilgisi, deneyim gibi nitelikler olurdu.

HSYK’da temel sorun Adalet Bakanı’nın başkan ve müsteşarının üye olmaları. 12 Eylül Anayasası’nın getirdiği bu düzenleme HSYK’nın ve dolayısıyla yargının bağımsızlığı ile zaten bağdaşmıyor. Yeni Anayasa değişiklikleri bu durumu düzeltmediği gibi Bakan’ın yetkilerini de artırıyor.

Avrupa’nın hiçbir ülkesinde Adalet Bakanı’nın HSYK’ya Başkan, hem Bakan’ın hem de müsteşarın HSYK üyesi olduğu görülmemiş. Avrupa Yargıçlar Konseyi, Venedik Komisyonu, başkanın siyasal partiler dışından, HSYK tarafından seçilen bir yargıç olmasını öngörüyorlar. AB Komisyonu uzmanlarının raporunda Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK üyeliğinden çıkarılması için Anayasa’nın değiştirilmesi tavsiye ediliyor.

Bütün bunlara karşın, neden Adalet Bakanı başkan olmakta ısrar ediyor? Neden 1961 Anayasası’nda olduğu gibi HSYK Başkanı’nın kendi içinden seçileceği yolunda bir değişiklik getirilmiyor? Bunun yanıtını Adalet Bakanı’nın sahip olduğu yetkilerde aramak gerekir.

Şimdiki durumda, HSYK’yı toplantıya davet etme, gündemi yapma yetkisi Adalet Bakanlığı’nda. Müsteşar toplantıya katılmazsa Kurul toplanamamakta. Yargıçlık mesleğine girebilmek için gereken sözlü sınavı Adalet Bakanlığı

yapıyor.

Yeni Anayasa paketiyle Adalet Bakanı’nın yetkileri şöyle genişliyor: Anayasa’ya, HSYK’nın yönetim ve temsilinin Adalet Bakanı’na ait olduğu yolunda bir cümle ekleniyor. Yapılan değişikliklerin özü bu cümle. Yargının

yönetiminden yargıçlar değil, Adalet Bakanı sorumlu. Yeni kurulacak sekreteryanın Genel Sekreteri’ni atama yetkisi Adalet Bakanı’nda. Müfettişler HSYK’ya bağlanıyor ama Bakan’ın onayı olmadan soruşturma yapamayacaklar. Bunun yanında, üç daire halinde çalışacak olan yeni HSYK’da dairenin oluşumu ve işbölümünün kanunla

düzenleneceği belirtiliyor. Böylelikle hükümet istediği düzenlemeleri yapma konusunda geniş yetkiye sahip oluyor. Bu değişiklikler sonucu, Adalet Bakanı yargının iplerini sıkıca elinde tutuyor.

Bu durumun doğuracağı sonuçları başka bir yazıda ele alacağız Milliyet Gazetesi

Referanslar

Benzer Belgeler

Diyecekleri sorulan sanık avukatları, Adalet Bakanı’ndan yargılama izni istenmesinin yargı bağımsızlığına müdahale anlam ı taşıdığını, adil yargılanma ilkesine

Barolar Birliği'nin "sivil anayasa" çalışmalarının ardından, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) öncülüğünde birçok meslek örgütünün

soruşturması ve cezaları, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçme.. Merkezi İdarenin Taşra Teşkilat. A- İl İdaresi

e) Şehitlerimizin hatıralarının yaşatılması, şehit yakınları ile gazilerin her türlü mağduriyet ve mahrumiyetten korunması amacıyla; ulusal politika ve stratejilerin

Türkiye Cephesi için önemli olan, büyük ihtimalle Erdoğan’ın ya da o çıkamazsa yerine aday gösterilecek Gül’ün karşısında bir “kazanacak ortak aday”

Anayasa, bir devletin bağımsız ve egemen varlığını tespit ve tescil eden bir belge olarak taşıdığı hukuki fonksiyonun yanında, devlet adına egemenlik

Farklı fikir ve bakış açılarının bir arada olduğu programa İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcımız Koray Kaya, Belediye Başkan Yardımcımız Faruk Lafçı,

Federal Anayasa Mahkemesi’nin içtihadında iki temel unsur –aynı anda hem değer yargısı içe- ren hem de vakıa-iddiasında bulunan açıklamaların korunması ile