• Sonuç bulunamadı

Hükümetin daha önce haz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hükümetin daha önce haz"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hükümetin daha önce hazırladığı ve meclis gündemine gelmesi beklenen Biyolojik çeşitliliği Koruma Yasası ile Su Kanunu Yasası’nın ardından bir yasa tasarısı daha hazırlandı. Geçtiğimiz yıl çıkarılan YEK (Yenilenebilir Enerji Kanun) HES’lerin yenilenebilir enerji kaynağı olduğu yönündeki kararlarla birlikte sular üzerinde enerji yatırımlarının önünü açmışlardı. Suyun metalaştırılması sürecinde eksik kalan son halkayı da bu tasarı ile gerçekleştiriyorlar

Hazırlanan tasarıyla “yeraltı suları ile kamulaştırma kanununda değişiklik” başlığı ile suyun metalaşmasına dönük yeni bir adım atılıyor. Bu adım son halka olur mu aslında koca bir soru işareti. Bolivya’da halkçı bir iktidarın ortaya çıkışında önemli bir etkisi olan “yağmur sularının” şirketlere devirleri halkın isyan etmesine yol açan en önemli etkendi. Türkiye bu süreçten nasıl bir sonuç çıkarır bilinmez ama iktidarın suların tamamen sermaye tarafından kontrol edilmesine yönelik adımlardan vazgeçmeyeceğini görebiliyoruz. Bu anlamda her ne kadar son adım demiş olsak da sonraki adım, yani yağmur sularının şirketlerin kontrolüne verilmesi yaşanabilir. Bu durumu öncelikle belirtmemiz gerekiyor.

Tasarı neyi hedefliyor

Yeraltı sularının Türkiye’de konuya ilgili insanlar tarafından ne durumda olduğu ve hızla tüketildiği bilinen bir gerçek. Hükümetin attığı, doğanın ve suların metalaştırılmasına yönelik adımlarda “mış” gibi yapmak yani korur gibi görünüp doğayı talana açma politikaları en başarılı oldukları alandır. Sanayide ve tarımda uzun yıllardır denetimsiz bir biçimde suların yeraltından çekilmesi yaşanmaktadır. Sözde korumak adına atılan adımlarda sermayenin

sınırsızca ihtiyaç duyduğu ve hızla tükettiği doğal ve yaşamsal yapılar hem kendi ihtiyaçları bakımından kontrol altına almak hem de yeni bir ticaret alanı yaratıp birikim süreçlerine yeni halkalar eklemek amacındalar. Ancak yeraltı sularında seviyelerin derinlere düşmesinde tek neden bu kullanım süreci değildir.

Yüzey sularının çalınıp HES vb. yollarla sermaye eline terk edilmesi ile bölgesel ve küresel ısınma gibi nedenler de suların derinlere inmesinde önemli etkenlerdir. Yasa önerisi su çekim noktalarına sayaçlar konması dışında bir önlem içermemektedir. Maraş’ın Elbistan ilçesinde yaşanan gelişmelerde ön ödemeli sayaçların tarımsal sulamada

kullanılacağının açıklanması ve belli miktar dışında suyun kullanımının yasaklanması girişimleri bu adımların neden atılmak istendiğini açığa veriyor. Türkiye’deki tarımsal su birliklerinin geldiği nokta iflas noktasıdır. Birliklere devredilen sular artık su birliklerince idare edilemediği basında ve hükümetin dilinde yer almaya başladı. Bunun sonraki adımı tarım sulama kaynakları ile sulama kanaletlerinin şirketlere devirleri olacaktır. Bu adımın ilk olarak Elbistan’da atılma nedeninin ardında Dubai’li şirketin bölgede kuracağı Termik santrallerin su ihtiyacının öncelikle garanti altına alınmak istenmesi vardır.

Bursa ili yeraltı suyu potansiyeli

Altta 2010 yılı Bursa ilindeki yeraltı sularının durumunu aktaran resmi bir rapor yer alıyor.

Bu rapor gerçek olabilir mi? Raporda fiilen kullanılan su miktarı deniyor, bizler biliyoruz ki Bursa’da kaçak olarak yani izinsiz sondaj yapılan yerler bu verileri 10’a 20’a katlar. Bursa’da 25- 30 yıl önce 10-15 metrelerden çekilen yeraltı suyu şuan 350 metre seviyelere kadar gerilemiştir. Kullanılabilecek suyu ve çekilen suyu belirleyenler yalan söylüyor. Öyle olsaydı yeraltı suyu 350 metreye gerilemiş olmazdı. Ovayı besleyen tüm dereler barajlarla tutuldu. Baraj olmayan dereleri besleyen tüm su kaynakları şişelenmiş su satan şirketlere verildi. Coca Cola gibi bazı firmalar yeraltı suyunu kullanarak doldurdukları şişeleri sofra suyu diye pazara sürdü. Erikli su şirketi M. Kemalpaşa civarında su rezervi yüksek büyük araziler alıp stok yapmaya başladı, su uçtu şelalesinin suları ve su kanaletleri bir şirkete satıldı. Bursa’da kurulu bulunan fabrikalar ve doğalgaz çevrim santralleri havaların ortalama 2 derece ısınmasına yol açtı ve Bursa artık eskisi gibi yağış alamamaktadır.

Bu sonuçları yaratan sermaye ve onun siyasi iktidarlarının politikalarıyla geldiğimiz nokta budur. Dünyanın sayılı verimli tarım topraklarından biri olan Bursa ovası sanayiye kurban edildi ve sularda bu yolla tüketildi. Sadece Bursa mı bu sonuçları yaşıyor, tabi ki hayır. Trakya’da 5-10 metrelerde ki yeraltı suları bugün 150-200 metrelere kadar çekilmiştir. Konya’da yeraltı sularının aşırı çekimi nedeniyle topraklarda büyük çökükler ortaya çıkmıştır. Buna rağmen Konya ilinde enerji yatırımları için Zonguldak Kozlu ile birlikte enerji organize sanayi bölgeleri oluşturulması kararlaştırıldı. Suların niçin kontrol edilmek istendiğini uygulanan tarım politikalarından ve gerçekleştirilmeye

(2)

çalışılan enerji yatırımlarından anlayabiliyoruz. Türkiye hızla tarımdan uzaklaşarak bir enerji çöplüğüne dönüşüyor. İstanbul’un içme suyu master planı

Doğanın yönetilmesi kavramı kapitalizme özgü ve doğadan azami faydalanıp sermaye birikiminin büyütülmesi amacıyla kullanılan bir söylemdir. Orman ve

Su İşleri Bakanlığı içme suyu Entegre Havza Yönetimi Master Planları yapmış. İstanbul’un da aralarında olduğu 7 il, 3 yıl boyunca kuraklık yaşansa da içme suyu ile sanayinin ihtiyacı olan su için sıkıntı yaşanmayacakmış. Bu

çalışmanın Marmara bölgesinin bir bölümünü içerdiği ve bu çalışmaların bütün Türkiye için yapılacağını

açıklamalarına eklemişler. Mevcut plan Düzce, Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul, Tekirdağ ve Kırklareli illerini kapsayacağı ifade edilmiş. Master plan entegre yönetimi esas alınarak havzalar arasında ve iller arasında su aktarımı yoluyla gerçekleşeceği ifade edilmiş. Yıllardır başta STHP (Suyun Ticarileştirilmesine Hayır platformu) olmak üzere birçok örgütlenme ve kişiler HES’lerde enerji üretiminden çok, suyun kontrol edilmesinin amaçlandığını

açıklamışlardı. 49 yıllığına su kullanım hakları bu HES şirketlerine devredildi. En son hazırladıkları su yasa

tasarısında bu gerçeği açıkça görebildik. Bütünleşik havza planlamasına geçileceği ve yönetim planları doğrultusunda doğanın özellikle suyun kontrol edileceği ve ticarileştirileceğini yasa tasarısındaki maddelerde okuyabildik.

Hükümetin suları satmadık, devirler yapılmadı söylemleri birer yalandan öte bir anlamı yoktur. Birkaç örnek

verebiliriz; Ordu ilinde HES inşa eden bir şirket kentin belli bölgelerine ilanlar asıp bundan böyle Ordu ilinin suyunu kendilerinin karşılayacağını açıkladı. Antalya’da yine HES inşa edilmiş bölgede Alabalık tesisleri açmak için

bakanlığa başvuran vatandaş şirkete yönlendirilmiş. Şirketin çok yüksek ücret talep etmesi karşısında vatandaş bu işten vazgeçmiş.

Master planında söz ettikleri iller arasında yer alan Düzce’de HES yapılıyor, Kırklareli’nin Bulgaristan sınırına dayadıkları devasa borularla Istranca Dağları’nın ve İğneada’daki Longos ormanlarının suları İstanbul’a getiriliyor. Melen çayının suyu yine borularla İstanbul’a getirildi. İSKİ özelleştirilmeye hazırlanıyor. İstanbul’daki su havzaları lüks konut alanlarına feda edilirken, yeni ortaya attıkları 3. havalimanı projesi İstanbul’un en önemli su kaynağını yani Terkos gölünü ortadan kaldırıyor. çekmece gölleri, Alibeyköy barajı koruma bantları 10 metrelere çekiliyor. Tüm bunların ardından bölgenin su ihtiyacını 2058 yılına kadar garantiledik diyebiliyorlar. Bilerek ve planlayarak İstanbul’un su havzaları yok ediliyor. Sular yok edilirken sermayeye yeni birikim alanları yaratanlar çözüm olarak sundukları master planlarıyla sermaye için tekrar tekrar birikim alanları yaratmak istiyor.

Dur durak yok, fütursuzluk diz boyu devam ediyor. Kapitalizmin en vahşi saldırılarını ülkemizde birebir yaşıyor ve görüyoruz. Türkiye’nin tamamında sular ve doğa kontrol altına alınıyor, metalaştırılıp ticarileştiriliyor. İnsanın ve doğada yaşayan diğer canlıların yaşam hakkı yok sayılıyor.

Yeraltı sularına yönelik çıkarılmak istenen yasa ticarileşmenin en önemli ve en tehlikeli adımlarından birisi olması bakımından reddedilmesi gereken bir girişimdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer Fizik Konu Anlatımları : www.etkinlikpaylas.com

Ekberî gelenekte ilk olarak Sadreddîn Konevî (öl. 695/1296) tarafKndan kullanKlan bu kavram, henüz bu dönemde de, daha sonraki yüzyKllar içerisinde kazandKTK teknik

%15 Ziraat Portföy Katılım Getiri Endeksi + %20 BIST KYD Kamu Kira Sertifika- ları Endeksi + %25 BIST KYD Özel Sektör Kira Sertifikaları Endeksi + %10 BIST KYD 1 Aylık

Daha sonra Fadl Hasan Abbas, Kur'ân-ı Kerim'de bazı cümle ve âyetlerin tekrar edildiğini ifade eden kimselere cevap sadedinde birtakım noktalara dikkat çeker ve söz

Sandık üyelerimiz ve Sandıktan emekli olarak ayrılmış üyeler en az 500 TL birikimle bu fona üye olabilir... Yaşam

%15 Ziraat Portföy Katılım Getiri Endeksi + %20 BIST KYD Kamu Kira Sertifika- ları Endeksi +%25 BIST KYD Özel Sektör Kira Sertifikaları Endeksi + %10 BIST KYD 1 Aylık Kar

MIS 5a and MIS 3 relatively high sea-level stands on the Hatay-Samandağ Coast,Eastern..

%15 Ziraat Portföy Katılım Getiri Endeksi + %20 BIST KYD Kamu Kira Sertifika- ları Endeksi +%25 BIST KYD Özel Sektör Kira Sertifikaları Endeksi + %10 BIST KYD 1 Aylık Kar