• Sonuç bulunamadı

Trk Halk Hikayeleri ve Yas

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Trk Halk Hikayeleri ve Yas"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MiLLi FOLKLOR

ü,

Aylık

'ürk

Dünyası

'olklor Dergisi

içiNDEKiLER

P~of. Dı;..Umay GÜNAY ile HalkbilimiÇalışmalanÜzerine

Bır Konuşma : , ..

Türkf~;~deiJl:~~rme geleneği"

ve 'Hektor' .. Prof Dr. Tuncer GULENSOY

Bize Gelen Kitaplar c ..

MilU Falklor A

Kazak ve Türkiye TürkleriAşıklarınınAtışmalarındaki

Benzerlik veAynlıklar ..

Doç. Dr. M. CARMUHAMMEDULI / AliA ÇINAR

T~r~ ~.ddi..Kült~r ÇalışmalarındaBirAnıtEser ve Henry Glassie'nin

Duşuı;ı.durduklerı u , .

Ozkul ÇOBANOGLU. .

Türk Halk Inançlannda HususiyleDoğuAnadolu'da Ve Orta

Toroslar'da''Kırk''Motifi... .

Dr.YaşarKaya KALAFA1'

Dede KorkutKitabı'ndaDini-Tasavvufl Unsurlar> ll .. Yrd. Doç. Dr. Nevzat OZKAN

~jtüelKökenli Trakya ve Balkan Köy SeyirlikOyunlarında

"Olme-Dirtlme,Kız Kaçırma"Motifleri .. Yrd. Doç. Dr. Erman ARTUN

BektaşiHalkŞiiri c .

Yrd. Doç. Dr. Hayrettin RAYMAN

''ErmeniKızıTürküsü'nünY:~niBir'Varyantı . Yrd. Doç. Dr. Ali Osman OZTURK .

Eski Türklerde Y~zı , _ , .

Yrd. Doç. Dr. IlhamiDURMUŞ

;m-ky~~J;,k:t/fl:~ive Yas : ..

RamS:v~G:K!J! ve Kopuzu ileÇaldığıEzgiler , .

Anadolu'~ Atın

Yeniden

Keşfi

veya

Atlı Tarım Hakkında

Yozgat'tan Bir Kesit-n ~ .

Yrd. Doç. Dr. M. Ocal OGUZ .

-Nasreddin Hoca ile Japonya'dakiİkkyu'nunKarşılaştırılması ..

MıssıkoKOJIMA

Hoyrat Diliyle Bosna ~ : : ..

Hülya S. SlPAHlOGLU

Cönklerden Günışığına ..

Mehmet YARDIMCI

Yozgat'ta Manda Kültürü ve GökçekışlaKöyünden BirFıkra ..

"YılmazGOKSOY

Bitlis'te QynananAraçlıOyunlardan Bir Örnek "Zeyno (Zeybek)

ArvadınOldü Oyunu" c .

Cesim ÇELEBI . ..

ManzumŞekillerineGöre Omerli Köyü(Boğazlıyan·Yozgat)

Bilmeceleri . ..

Mustafa USLU

ErzincanAğıt,Efsane ve Manileri c .

R.BaharAKANPINAR

-Bize Gelen Dergi ve Gazeteler .

Milli Falklor

Milli Folklor

2 5 7 8 11 15 22 25 31 34 37 40 46 49 53 56 57 58 60 61 63 64 1

(2)

"İnsan ömrünün bitişi"demek olan ölümolayınınberaberindegetirdiği

ina-nışlarve normlar her millete, her yöreye hatta acviıı yörede oturan ailelere göre bile farklılıklar taşımaktadir.Ziraçeşitli

çevrelerin "ölümebakışlarıkadar, ölen

kişiyeolan duygularıda önemlidir.

An-cak, değişenunsurlar ne 'olursa olsun, her ölümle ortayaçıkanadet ve gelenek-ler -birçoğununeski kültürümüze geri

gittiği düşünülecekolursa- eski ve yeni çok çeşitli özellikleri bünyesinde

topla-yacaktır.

.Yazımızdaölümle ortayaçıkan"yas."

olayının'birkültür ürünü olan ve gerçek hayattan pek çok motif ihtiva eden halk hikayelerindeki aksi konu edilecek, bu-nun için de yüzyıllarca geriye gitmemiz gerekecektir. Zira "yas"ın halk hikayelerimizdeki yerini veşeklini belir-lemek, eski uygulamalarla olanbağlan­ tısını tesbit etmek, ancak bu şekilde

mümkünolacaktır.

"Yas" kelimesi ilk defa "yağlamak"

(yas tutmak),"yogçı":Yas tutan,ağlayan kişi şeklindeOrhun kitabeler'ndekarşı­

mıza çıkmaktadır. Divanu Lügatit Türk'te de aynı şekilde ifade edilen bu kelime(2), Uygurlar'da "ölen insanın ar-dındanverilenaş,yemek" (2, s: 192)şek­ linde görülmekte, bugünkü Kırgızlar'da

da "ölü için verilenaş"ve "matem"

anla-mıylave (coktav) görülmektedir (3, s: 192).

Görüldüğügibi -nasılsöylenirse

söy-lensin- "yug" kelimesi hem ölürnden son-ra, ölünün ruhıiiçin verilen aş, yemek (ölü aşı)hem de ölümden sonra belli bir

40

süre bazı şeylerden sakınmak(matem, yas) olarak iki ayrı geleneğiifade etmek-tedir. Biz bu incelememizde sadece "ma-tem" manasındaki geleneğin halk hikaye-lerimizdeki izleri üzerinde dura-cağız.

Çin kaynaklarından,edinilen bilgile-ri göre M.S. VI. yy. da Türkler, ölünün cesedini koydukları çadırın etrafında acıklıferyatlar kopararak yedi defa dö-nerler, çadırın kapısına gelince de bir

bıçaklayüzlerini çizerlerdi. Aynı olay, cenaze gömüldükten sonra ölünün ana

babası ve yakın akrabalır tarafından "mezarın etrafındaatIa dönme ve yüzle-rini çizme" şeklindebir kere daha daha tekrar edilir (4, s: 88).

Orhun kitabelerinde kardeşi Bilge Kağan'ın verdiğibilgiye göreKültiğin

öl-düğünde cenazeye gelenler saçlarımve

kulaklarınıkeserek, ağlayıpferyat ede-rek yasa katılmışlardır(4, s~90). Çin

Türkistanı'nda akrabalarındanbirini kaybedenler hemsaçlarınıkesip,tırnak­ larıyla yüzlerini yırtıyorlar,hem de ölümden sonraki bir hafta içinde hergün erkekler bellerinde beyaz kemerler

ka-dınlarbeyaz matem alametleriyle

me-zarlıkta ağlayıp sızlıyorlardı(4, s:92). Oğuzlar'ınyas adetleri en güzel şek- .. ~L liyle Dede Korkut Hikayeleri'nde görül-mektedir. Beyrek gerdek gecesi esir edi-lip götürüldüğünde babasıkaba sarığını

kaldırıpyere çalar, "oğul, oğul"diye

bö-ğürür,feryat, figan eder,yakasınıçekip

yırtar.Ak pürçeklianasıda boncuk bon-cuk ağlar, gözyaşıdöker, tırnağıylaak yüzünü, alyanaklarını yırtar, kapı gibi

(3)

karasaçlarınıyolar. Kızı,gelini kah kah gülmez, ak ellerine kızıl kınayakmaz olurlar. Yedi kardeşiakçıkarıpkaragi­

yerler veağlaşırlar.Beyrek'in yavuklusu

BanıÇiçek de akkaftanını çıkarıp,kara giyer, güz elması yanaklarını yırtar (5, s: 72-73). Yahut de Beyrek'in ölüm habe-rini alan kırkem yiğidinin yaptığıgibi bazan kara giyinip, göksarındıklarıolur (5, s: 220). Oğuzlar'da yaslı çadınn üstü-nekara ve mavi bayrak asmak adettir. Nitekim Bııyrekdönüp yurduna geldi-ğinde "karalıgöklüotağınkiminolduğu­ nu sorar." (5, s: 81).

Kırgızlar'dakiyas adetleri, Göktürk-ler ve Oğuzlar'daki gibidir. Manas'ın

ölümü üzerinekırk yiğidi bağıra bağıra ağlarlar. Kanıkey tırnaklarını karıayın­

caya kadar beyaz yüzüne batırır,siyah

saçlarınıveağlaya ağlaya"Ey ulusum...

Kırgız Ulusu'nun atmacasıuçtu..." diye öleninvasıflarınıanlatan ağıtlarsöyler (6, s: 154-155), (4, s: 99). Çuvak ve Al-mambet'in ölümü üzerine Manas'la bir-likte bütün halk kızılgiyimlerini çıka­

rıp, karalar giyerler (6, s: 146). Ölene

düşman olanlarınbile bu yasakatılmak

zorundabırakıldıkları(6, s: 155).Kırgız­

lar'da yas süresince -bugün Anadolu'nun

bazı yörelerinde de tesbitedildiğigibi-,

kadınların ağıtsöylerken duvara dönük

şekilde,ters olarak oturdukları,hatta elbiselerini ters giydikleri de bilinmekte-dir. (3,8:199).

"',;)

Cengiz ve Mengühanların ölümlerin-de olduğu gibi Moğollar'da cenaze bir taht üzerinde konur, ziyarete gelen halk ölene saygılarınısunduktan sonraağla­ yıp sızlarlardı(4, s: 94).

İslamiyetiritesirine rağmenbu ma-tem ayinleri Anadolu Selçukluları'nda

da görülür. Nitekim Sultan Keykavus tahta geçince üç ak atlas elbiseler, bey-ler de herzamankinden daha değişik başlıklar(börk) giyerler. Ancak bu üç günlük süre geçtikten sonraişlerine de-vam edebilirler. Hatta Sultan'ın

şehza-Milli Folklor

delerini bile bu süre içinde beyaz matem elbiselerini giymeye mecburtuttuğu bi-linmektedir (4, s: 57).

Selçuklular'daki matem adetleri kıs­

menOsmanlılar'ada geçmiştir:Matem devamettiğisüre içinde akçıkarıpkara giyilir, zevk verecek hiçbirşeyle uğraşıl­ mazdı. Nitekim Fatih Sultan Mehmet Sadrazam MahmutPaşa'yı, "Oğlu Şeh­

zade Mustafa'nın vefatında matem

tut-madığıve ak elbiselerle satrançoynadığı

için" idamettirmiştir(4, s: 97).

Görüldüğügibi eski Türkler'denbaş­

layarak tarihimizin çeşitlidevirlerinde

karşılaşılanmatem ayinlerinde ölünün ailesinin veyakınlarının (hükümdar ise

halkınınve askerlerinin)başlarda

yüzle-rinibıçakla ve tırnaklarıyla çizip

saçla-rınıvekulaklarını kesmişler,matemkı­

yafeti olarak da belli bir rengi (ak, kara veya gök)benimsemişler,bu renkteki el-bise,şapkaveya örtüleri tercihetmişler­

dir. Yas süresi ise bazen 3 veya 7 gün gi-bi belirli gi-bir süreyi içine alır, bazan da heryılölüm gününde yas töreni

tekrar-lanmıştır.

İlkdefa Orhun Kitabeleri'nde

rastla-dığımızve günümüzde çeşitlive elbette oldukçadeğişikbirşekildegörülen(baş­ ka biraraştırınakonusuolduğuiçin, bu adetlerden bahsetmiyoruz) yas törenleri-nin halk hikayelerindeki görüntüsüne gelince...

YASSEBEBİ:

Ü zerinde çalıştığımız metne göre Türk halk hikayelerinde yas, sadece ölüm değil, çok çeşitli sebeplere bağlı

olarak ortaya çıkmaktadır. Bunların

içinde ekseriyeti ayrılık teşkiletmekte, en çokayrılıkiçin yas tutulmaktadır.Bu bazen sözlüsütarafındanterkedilen sev-gilininyasıdır:Bir dedikoduuğruna

ara-larındakisözü bozup, kendisini terkeden Sürmeli Bey'in arakasındanSenem'in günlerce odasından çıkmayıp, hergün

(4)

buluştuklan fidanın yanınagitmesi gibi (7, s.:12) ... Bazançeşitlisebeplerle evin-den ayrılanhikaye kahramanının

arka-sındanaile fertlerinin üzüntüsünebağlı

olarakkarşımıza çıkar:Nitekim annesi, sevgilisi Gülizar'ıbulabilmek için mem-leketini terkeden (8, s: 22) oğlu Şah İs­ mail'in arkasındanbuacıya dayanama-yacak kadar üzülür, ağlar,her şeyden

elini eteğiniçeker 58, s: 40). Şah Se-nem'le evlenebilmek için kayınpederinin

ileri sürdüğü "başlık parası"nı kazan-makmakşadıylagurbete gidenAşık Ga-rib'in (9, s: 91-92); sözlüsü Zeycan kendi-sine verilmeyince memleketini terkeden

Asuman'ınarkalanndan annelerininağ­

layaağlayagözleri kör olur (1, s: 33-34).

İhsani Güllüşah'ı aramaktan yorulup memleketinedöndüğünde,annesi ile

ba-cısının günlerce ağlaştıklarım öğrenir

(11,s:35).

Sevgilinin aşıktan uzaklaştınlması

da yas sebebi olabilmektedir: Mesela

Karacaoğlan, Karakız'ınailesi tarafın­ dan bir yere götürülmesi üzerine deli gi-bi olur. İğne ipliğedöner, kimseyle

gö-rüşmez (12, s: 54-59). Karakız da aynı şekildedir:O da günden güne erir, niha-yet verem olur (12, s: 59-60).

Tarihin eskiçağlanndanberi ve gü-nümüzde de olduğugibi ölüm, bu tür

an-latılardada yas sebebi olmaktadır.Bu bazanAvşarlıgüzelFatma'yı salgın

has-talıktan dolayıkaybedenDadaloğlu'nda olduğugibi aşığın yasıdır(13, s: 38/44). Bazan da Tahir ile Zühre'de (14, s. 38) ve Arzu ile Kamber'de (15, s: 45)

görül-düğü gibi, kavuşamadanbirlikteölen sevgililerin arkasından yakınve uzak çevrenin, hatta bütün yöre halkının

tut-tuğu yastır.

Sevgilinin başkasıylaevlenmesi de, yas tutulmasınayol açmaktadır: Nite-kim Tahir, Zühre'nin bir.padişahın oğlu­

naverildiğinive düğünün kurulduğunu

duyunca gözlerinden sel gibi yaşlar dö-küp, sinesini döver (14, s: 29). İhsani,..

42

Güllüşah'ın evlendiğini duyduğunda

ba-yılır,uzun zaman bu haldekalırve hiç-bir teselli kar etmez (11, s: 63-64).

YASSÜRESİ:

Halk hikayelerimizde yas tutma sü-resine baktığımızda farklı durumlarla

karşılaşıyoruz. İncelediğimizhikayeden sadece bir tanesinde yas, gerçek ve belli bir süreyii~.tivaeder:Dadaloğlu sevgili-sin soğukvücudunu kara toprağa ver-dikten sonra Aziziye'deiskarıedilen

oba-sınadahilolur. Ancak orada fazla kala-maz, Çukurova'ya iner. Adana'da da sı­ kıntılarını dağıtamayınca Fatrna'nın mezarının yakınınabir ev inşa eder ve ölüncüyekadar orada tek başına yaşar

(13, s: 44-47).

Aşık hikayelerimizde tutulan yasın

~üresi bazan formel ifadelerle belirtilir,

oğlu Şah İsmail'ingurbete gidişinden

duyduğuüzüntü sebebiyle kansını kay-beden Kandeharpadişahı40 gün 40 ge-ce yas tutar (8, s: 40). Aslı göğsünün düğmelerini çözemeden yanıpkülolan Kerem'in küllerinin karşısında40 gün 40 gece inleyip durur (16, s: 81). Bu sü-re, bazan 7 yılolarak karşımıza çıkar:

Garib'inkızkardeşi, ağabeyigurbette 7

yılgeçirip o dönünceye kadar matem (si-yah) elbiseleriniçıkarmaz(9, s: 91).

Bu türanlatılardayas süresi ekseri-yetle kesin olmayan bir zaman dilimini ifade etmektedir. Mesela Arzu ile Ka-ber'in birbirlerinekavuşamadan ölmele-ri bütün Horasan'da üzüntüyaratır, oğ­ lanınvekızın yakınları,günlerce matem tutarlar (15, s.45). Sümmani'nin izini bulamayanGülperihaftalar, aylar boyu yas tutar (17, s: 22).Güllüşah'ıaramaya gidenİhsani'ninarkasındanailesi, gün-lerceağlaşırlar(11, s: 35).

Bazan da hiç belirtilmez: Çeşitli se-beplerle evdenayrılan AşıkGarib'in (9, s: 91-92),Asuman'ın(10,

s:

33-34) anne-lerinin ağladıklarından, aynı şekilde

(5)

Şah İsmail'in gidişiyleçoküzülen anne-sinin, buacıyane kadardayanabildiğin­ den (8, s:40) bahsedilmemiştir. Bunun, hikayele-ririderlendiğiyörede ve hikaye

anlatıcısınagöre yas süresinindeğil,

ya-sın tutulmaya-sının daha önemli kabul edilmesiyle ilgili olduğunu düşünüyoruz.

YASINKİMLERTARAFINDAN

TUTULDUÖU:

Klasik halk hikayelerimizde esas ko-· nununaşk olmasısebebiyle yas

tutanla-rın ekseriyetinin hikayenin asıl

kahra-manları yani aşık ve sevgiliyi temsil edenkişiler teşkileder; Şahsanem(9, s: 101-104),Dilber Sanem (7, s: 11), Zühre (14, s: 37), Sümmani (17, s: 22),Aslı(16, s: 32,81), Dadaloğlu(13, s: 43-44, 46), Tahir (14, s: 29),İhsani(11, s: 49-50, 61-63), Karacaoğlan(12, s: 54-59, 61-63)

gi-bi...

İkinci hikayenin asıl kahramanları olan sırayı, evladlarınıngurbete gitme-lerine dayanamayan anneler alır: Aşık

Garib'in (9, s: 88), Karakız'ın(12, s: 63),

İhsani'de(11, s: 35)olduğugibi ...

İlk örneğiniDede Korkut'tagördüğü­ müz gurbete giden kahramanın ardın­

dankızkardeşininyas tutması(5, s.)

ola-yına, halk hikayelerimizde de rasthyo-ruz: Garib'in (9, s: 91) ve İhsant'nin(11, s: 35) kızkardeşleri, bu özellikleriyle

karşımıza çıkarlar.

Babalarında yas tuttukları

olmakta-dır: Zühre'ninölümü üzerine fenalıklar

geçirenpadişah(14, s: 38) ile, Asuman'ı

epeydirgörmediğiiçinöldüğünü zanne-dip, gözleri görmez olan DervişAhmet (10, s: 33-34) gibi...

İncelediğimiz hikayelerden sadece bir tanesinde "eş"lerden birinin, diğeri

için yas tuttuğunutesbit ettik. Nitekim

oğlu Şah İsmail'in,sevgilisi Gülizar'ın

ardındangitmesine dayanamayarak ve-fat eden eşi için Kandehar padişahı40 gün40 gece yas tutar (8, s: 40).

Milli Folklor

Yasakatılanlarınbir grup teşkil et-tikleri de olmaktadır: Arzu ile Kam-ber'in (15, s: 45), Tahir ile Zühre'nin (14, s: 38) birbirlerinekavuşamadanölmeleri üzerine bütün yakınlarıyas tutarlar. Hoca Mesut'un ölümü, bütün aileyi ma-temeboğar(9, s: 4). Bu grubun daha da

genişlediği görülebilmektedir: Tahir ile Zühre'nin birlikte ölmeleri, bütünhalkın

yastutmasınasebep olur (14, s: 38). YASŞEKLİ:

Yas konusundaki çeşitliliken çok, yas tutmaşekillerindeortayaçıkmakta­

dır. Üzerinde çalıştığımızhikayeleriri ekseriyetinde -gelenekte de olduğu

gibi-"ağlamak, feryat etmek,bağırmak" şek­

linde yastutulduğunugörüyoruz:

Dada-loğlu, salgın hastalıktanvebakımsızlık­

tan ölen sevgilisinin üzerinekapanırve

hıçkıra hiçkıra ağlar(13, s: 43). Sevgilisi Kerem gelinlik elbisesinin düğmelerini

çözüp, vuslata eremediğiiçinyanıpkül olunca, Aslı 'nın feryatlarıgeri.göğü tu-tar (16. s: 91).İhsani,sevgilisini aramak için gurbetegittiğindeannesiylekızkar­ deşigünlerceağlaşırlar(11, s: 35). Hoca Mesut ölünce oğlu Resul'ün gözyaşları

pınar gibi olur (9, s: 4-5). Seyfü'l-Mü-lük'ün ölümü üzerine Bediü'l-Cemal; Sa-it'in ölümü üzerine de Devlet Hatun, bü-tün günlerini ah ü figan ederek,ağlaya­

rak geçirirler (18, s: 71).

"Ağlayarak yas tutma" şekli bazan

"kahramanıngözlerinin körolması" mo-tifiyle dekarşımıza çıkabilir. İlk örneği­

nidestandan romanageçişinilk merha-lesi olarak kabul edilen (19, s: 11). Dede Korkut'ta BamsıBeyrek'in esir düşme­

sinden sonrababasıBay Püre'yletanıdı­ ğımız(5, s: 91) bu motif, hikayeleri-ınize

de aksetmiştir. Nitekim Keloğlan Aşık

Garib'in öldüğünübildiren haberi geti-rince annesinin (9, s: 68), gurbetegiden

oğluAsuman bir türlü geri gelmeyince, onu bir daha göremeyeceğinİ düşünen babasının(10, s: 33-34) ağlamaktan göz-leri kör olur.

(6)

Klasik hikayelerimizde OrhunYazıt­ ları'nda gördüğümüz"saç sakal yolarak yas tutma" geleneğinede

rastlamakta-yız. Mesela padişahve Hanım Sultan

kularını Tahir'e vermemekle,

evlatlarınınölümüne sebep olduklarını

görünce saçlarını sakallarınıyolarlar (14, s: 38). Bazen"ağlayarak"ve "saç-sa-kal yolarak" yas tutulduğuda

olmakta-dır:Hoca Behram'ın oğluKamber,

baba-sının eşkiyalar tarafındanöldürülmesi üzerine kendinden geçerçecesine ağla­

masıvejaçını başını yolması (15, s: 7)

gibi...

Kahramanların yas süresince ak ve

yeşil, kırmızıv.b. çıkarıp, kara giymek suretiyle yastuttuklarinada şahit olu-yoruz: Güllü Sanem bir dedikodu yüzün-den kendisini terkeyüzün-den sözlüsü Sürme-li'ye:

Solsun al yeşilim, sandığabasmam Karalarbağlarım,zülfümü kesmem

(7, s: 11) diye

sesl~nir.

Rüyada bade içerekaşık olduğuSümmani'yi arattığı

halde bir türlü bulamayan Gülperi, üzüntüsünden hergün siyahlar giyerek

sarayınpenceresine oturur ve onu bek-ler (17, s: 22). Şahsanem'in ağzından Akçakız, "kendisi yokken sevgilisinin yastuttuğunu,Garib'e:

Kurbanın olayımeyaman Garip, Yarseningeldiğin şimdi anladı, Siyahı çıkarıpgiydialları

Yar seningeldiğini şimdi anladı

(9, s: 101) diyerekanlatır.

"Yas tutma"nın, belli şekil ve alametlerlebelirtilmediğideolmaktadır: Aşık, sevdiğine kavuşamayacağını

anla-yıncamemleketini terketip, gurbete gi-der. Dikkat edilecek olursa üzüntüsü,

44

kahramanı gurbet yollarına düşürecek

kadar büyüktür. Bir başka ifadeyle

"kahramanınmemleketini terketmesi" bir başka yas şekli olarak karşımıza,

çıkmaktadır: Şah İsmail'in Gülizar'ı bul-mak için (8, s: 40);Asuman'ında sevgili-sini kendisine vermediklerinden

duydu-ğubüyük üzüntüdolayısla(10, s: 12-13). Sadece bir hikayede rastladığımız

üzere kahramanların"ölen sevgililerin

mezarınırryanınabirkulübe inşa ede-rek, hayatlarınınsonuna kadar orada oturmak" suretiyle; bir başka ifadeyle "kendilerini toplumdan izole etmek"şek­

linde yas tuttuklarını da görüyoruz: Mesela Dadaloğlu Avşarlı Fatma'nın ölümü ilegittiği hiç bir yerdebulamadı­ ğıhuzuru, sevgilisininmezarının yanına yaptığı barınaktaölene kadar tekbaşına

yaşar(13, s: 47).

Yine bir tek hikayede "kahramanın

kendisini ölüme terketmesi" biçimindeki yas şeklinede tesadüf ediyoruz. Bir yer-de yukarıdaki örneğe benzer şekilde "kahramanıniçinde yaşadığıtoplumla tüm münasebetlerini kesmesi" demek olan bu durumu"Karacaoğlan"da, "kah-,ramanınsevgilisinin ölmesiyle kendisin-de yaşayacak kuvveti bulamaması;bu sebeple birmağaradaölene kadar aç-su-suzyaşaması"olarak tesbit ediyoruz (12, s: 67-68).

Halk hikayeleriniizde yasın, sadece matem tutmak, "mateme bürünmek"

şeklinde ifade edildiği, şekli ve alametleri konusunda hiçbir bilgi

veril-mediğide vakidir. Mesela Arzu ile Kam-ber'in büyülü yüzük yüzünden birlikte ölmeleri üzerine oğlanınve kızın bütün

yakınlarıgünlerce matem tutarlar (15, s: 45).

SONUÇ

Verilen örneklerden de anlaşılacağı

gibi eski Türkler'de sade'ce ölüm hadise-siyle ilgili olarakkarşımızaçıkan.yas

(7)

leneği, halk hikayelerinde daha değişik

ve çeşitlikonularabağlıolarakkarşımı­

za çıkmaktadır. "Ölümünyanısıra -on-dan daha da acı olduğukabul

edilen-"ayrılık"(evden, sevgiliden v.b.), "sevgili-ye kavuşamama" gibi gerçek hayatta da sık rastladığımız konular, yas sebebi olabilmektedir. Kısacası "yas"ı doğuran

konulardaçeşitliliksöz konusudur. Klasik halk hikayelerimizin

birka-çındayas süresi, gerçek bir zaman dili-mini ifade ~der.Bunun yanında anlatı­

lanlarınekseriyetinde yas ya masallar-dakine benzerşekilde40gün40 gece gi-bi formel sürelerde ya da günlerce, ay-larca gibi belirsiz bir zamanda cereyan eder. Birçok hikayedekarşımıza çıktığı

. gibi, yas süresinin söz konusu

edilmedi-ğidurumlar da söz konusudur.

Aşık hikayelerimizin ekseriyetinde yas tutanlar,anlatıların asıl

kahraman-larıdır.Bunun yanındaanne, baba, kız­ kardeşgibi aile fertlerinin ve yakınları­ nın, hatta o yörede oturanhalkınyasa

katıldıklarıda olmaktadır.

Eski Türkler'de gördüğümüzüzere "ak çıkarıp,kara giymek", "ağlayıp fer-yat etmek", "saçını başınıyolmak" gibi

şekiller,halk hikayelerindaki "yas"

gele-neğinin ana karakterini teşkiletmekle beraber, "ölünceye kadar inzivaya çekil-me", "kendini ölüme terketçekil-me", "gurbete gitme" gibi usuller, ilk defa halk hikayelerinde karşımıza çıkmaktadır.

Bu sonuç, gerçek hayatta dakarşılaştı­ ğımızadetlerin hikayelere girdiğini gös-termesibakımındançok önemlidir.

NOTLAR

ı. ÇAGATAY, Saadet, "Türk Lehçeleri Ör- . nekleri", Türk Tarih KurumuBasımevi, Ankara 1963, s: 7.

2. KAŞGARLI Mahmut, "Divanu Lügati't Türk", (Çev: Besim Atalay) Türk Tarih Kurumu Basımevi,Ankara 1985, Cilt: III, s: 143.

. Milli Folklor

3. İNAN Abdülkadir, "Tarihte ve Bugün

Şamanizm",TürkTarih Kurumu Bası­

mevi, Ankara 1954.

4. KÖPRÜLÜ Fuat, "EdebiyatAraştırmala­

n", Türk Tarih KurumuBasımevi, Anka-ra 1986. .

5. ERGİNMuharrem, "Dede Korkut

Kita-bı", BoğaziçiBasımve Yayınevi, İstan­

bul, 1986.

,.

6. İNAN, Abdülkadir, "Manas Destanı",

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ongun Kardeşler Matbaası, Ankara, 1985.

7. GüRGEN, Fevzi, "Sürmeli Bey ile Dilber Senem'', DizerkoncaMatbaası, İstanbul,

1970.

8. GüNEY, Rezzan,"Şah İsmail",Yeditepe

Yayınları, İstanbul1960.

9. KOROK,DanişRemzi,"AşıkGarip", Yel-kenMatbaası, İstanbul.

10. KORGUNAL, Muharrem Zeki, "Asuman ile Zeycan", Ercan Matbaası, İstanbul, 1963.

ıı. SİRVAN, S (anlatan Aşık İhsani) "Aşık

İhsaniileGüllüşah'', Yaylacık Matbaası, İstanbul1969.

12. URAZ Murat,"KaracaoğlanileKarakız",

Yaylacık Matbaası, İstanbul,1970. 13. GÖRGEN, Fevzi, "Dadaloğluile

Türk-men Güzeli", DoyuranMatbaası, İstan­ bul, 1982.

14. GÖRGEN Fevzi, "Tahir ile Zühre", Doyu-ranMatbaası, İstanbul1976.

15. GÖRGEN Fevzi, "Arzu ile Kamber", Er-diniBasımveYayınevi. İstanbuL.

16. YİGİTLER H. Zekai, "Kerem ile Aslı",

Öğün YayınlarıOfset Tesisleri, Ankara. 17. URAZ Murat,"AşıkSümmani ile

Gülpe-ri",Yaylacık Matbaası, İstanbul1969. 18. B.N., "Seyfülmülük", Sıralar Matbaası,

İstanbul1968.

19. BORATAV Pertev Naili, "Halk Hikayele-rimiz ve HalkHikayeciliği'',MilliEğitim Basımevi,Ankara 1945.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu inanç ve uygulama Varto yöresi Alevi inançlı Zaza larında bir kült oluşmuş olup, Türk kültürlü diğer Anadolu kesimlerinde inancın çeşitli versiyonları vardır..

Avuzun üzerine Anadolu’da olduğu gibi güney ve kuzey Azerbaycan’da da toz şeker dökülerek yenilir.. Kars yerel ağzında kelle, iri büyük ezilmemiş kalıp

Nitekim Sürmeli Bey, elimizdeki beş varyantında da gurbet elde ölünce hikaye bitmez; ni- şanlısı Telli Senem eşi doğum yaparken ölen kayınbiraderi Arif (bazı var-

Yine Dede Korkut'ta Ulaş Oğlu Salur Kazan'ın: Meğer hanım o gece kudretli Oğuzun devleti, Bayındır Hanın güveyisi, Ulaş oğlu Salur Kazan kara kaygılı rüya gördü.

Bir müddet sonra yanına sığındığı dayısı onu varlıklı bir ailenin kızı ile evlendirirse de sonu farklı ol- mayan bu macera kısmı: Aşık olma Düğün Boşanma Gurbete

48 no da kayıtlı Nerin Köse'ye ait "Seyfulmülik Hikayeleri Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma" adlı çalışmada ise Türk Dünyasının herbir yanından derlenmiş 13

taşıyan Kara Nazlı (Hilali ile Seaer Han), hikliyelerinin birbölümüne kadar erkek kılığında karşımıza çıkan ArapÜzengi (Şah ısmail) ve-yakın

Aşık hıkayelerındekı yemin veya sözler, çeşitli sebeplere bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır.. Beş grup altında toplayabileceğimiz bu sebeplerden ekseriyeti