• Sonuç bulunamadı

Karacaolan'n iirinde Sanat Olarak Renkler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karacaolan'n iirinde Sanat Olarak Renkler"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KARACAOĞLANIN ŞİİRİNDE SANAT OLARAK RENKLER

Dr. Nedret Mahmut (Romanya) Asırlar boyunca milletlerin hayatı ve kültürü, adetleri, ge-lenek ve göreneklerinde renkler türlü mana, mesaj ve haber ifade etmişlerdir. Mesela, Afrikada yaşayan zenciler için siyah-kara rengi iyilik ruhunun temsilcisi , ak - beyaz ise kötülük manasını taşımakta (bu da elbette kendilerinin ırk görüşlerine bağlı olacak); Avrupa'da yaşayan milletler için kapma karşı olarak göründüğü bir gerçektir. Avrupalıların düşüncelerine göre siyah bela, felaket, yas tutma manasını belirtmektedir. Cin, japon ve bunlara benzer aynı ceografik alanda yaşa-yanlar için ise ak ve beyaz renkleri matemle belayı anlatmak-tadır.

Yeşil renginin etrafında da bir çok ilginç olaylara rasgel-mekteyiz. Avrupalılarda bu sıfat özellikle kıskançlığı, bazen ise ümütlülüğün sembolü olarak kullanılmaktadır. Aynı renk Asyalılar için sevinci, mutluluğu bildirmektedir. Sarı rengi Avru-palıların içtimai kültürel bölgelerinde korkaklığı, alçaklığı ve kıskançlığı bildiriyorsa, başka milletlerde, mesela Asya'da aynı renk temiz, pak kelimelerle anlamdaş olarak kullanılmak-tadırlar.

Çok eskiden beri yerleşmiş olan bu renklerin farklarının milletlerin mitosunda, ethosunda , kültüründe ve medeniyetin-de aramak gerekmektedir. Fakat bazı alimlere göre bu gibi sembolik tecessümler insanların hayatına eski mitolojilerden alınmış veya da bunlar doğrudan doğruya edebi sanatına te-siri olarak kabletilmektedir.

Kromatik sembollerin dili dört ana yönünün, mimarlıkta, başlıca maddi unsurları temsil etmek için veya da sosyal ve dini aşama sırasınca düzenlemeyi göstermek için beşeri me-deniyet ve kültürün en eski zamanlardan beri kullanılmıştır. Mezopotamya ve buna komşu olan ülkelerde zigurat adlı tapınakları kromatik bakımından öyle süslenmiştirler ki, bun-ların her bir katı ak, siyah, mor, gök, kırmızı, gümüş ve altın renkleriyle süslenmiş olmaları, bunların her birisi Ay, Güneş, Merih, Merkür (Utarit), Jüpiter, Zühal, Çolpan veya Çoban yıldızı gibi gök cisimlerini sembolize etmektedir.

(2)

Nabukodono-sor'un tapınaklarından birinde bulunan yedi gezegen yıldız aşağıdaki yedi renkle temsil edilmiştir. Mesela: kara - Zühal, turuncu - Jüpiter, kırmızı - Merih, san - Güneş, yeşil - Çolpan, mavi - Merkür, ak - Ay. Cinliler renkleri dünyanın dört ana yönünü belirtmek için yüzyıllar boyunca kullanıp gelmişler: güneyi kırmızı, kuzeyi yeşil, doğuyu mavi, batıyı ise ak rengi ile belirtmişler.

Hayatın temelinde yer alan beş ana unsur hakkında da tarih boyunca halklar güzel ve aynı zamanda tuhaf, mütecessis ve aynı zamanda ilginç, çekici açıklamalar yapmışlardır. Mesela, ateş için Cinlilerle Hindliler kırmızı rengini kullanmışlar, toprağın sembolik eş anlamını bu iki halk sarıyla belirtmiş: Suyu Cinliler kara, Hindliler ise mavi ile göstermiş; ağacı atamak için Cinliler maviyi, Hindliler yeşili; demiri de ta-yin etmek için adı geçen iki halkın ikiside ak / beyaz rengini yararlı bulmuşlar.

İnsanların yaşlarıyla rasgelen renklerin sembolik manaları da ilgi uyandırmaktadır. Bunlar hayat tecrübesinden doğan bir halk felsefesiyle bağlı olan müsavat. Mesela, Maya halkı ve eski Yunanlılar insanların yaş çağını göstermek için sembol olarak şu dört rengi kullanmıştırlar: çocukluk için sarıyı, gençlik için ak beyazı, olgunluk çağı için kırmızıya ihtiyarlık için de karayı kullanmıştırlar.

Demek oluyor ki, bütün bu gösterdiğimiz ebem kuşağın-daki renklerin kromatikası esas olarak halklara mal olmuş bir kültürünün milli unsurları milli lezzetine besleyen kelime zen-ginliğinin ifadesidir.

Türk edebiyatında ilk destanlar çağından başlayarak, İslamlıktan önce ve sonraki edebiyatta, tasavvuf, divan ve halk edebiyatı, nodern ve çağdaş Türk edebiyatında renklerin doğurduğu sembollar, manalar, sıfatlar ve mecazlar büyük ustalıklaonları asıl geleneğinden uzaklaştırmadan yazarlar ve edebiyatçılar en başarılı şiirler ve eserlerde bunları kul-lanmışlardır. Aşk sahneleri, gerçek manzaralar, tasvir edildik-te, çeşitli zünrelerin yaşayış, konuşma ve eğlenme tarzlarını tesbit ettikte kullanılan renkler bunlara(eserlere) estetik bir değer yüklemekte, anlatılan olayalara güç ve renk katmak-tadır. Fakat bu aşk sahnelerini, gerçek manzaralarını, zümre yaşayışlarını ele alan yazarlar bunları farklı bir tarzda tasvir

(3)

-179-mektedirler. Bir kısım yazarlar bazı renkleri daha fazla işler, ki-mileri ise bunları bir anlatma esnasında çok az kullanırlar. Bu farkalar tabii olarak sanatçıların ve bunların yaşadıkları devir-deki toplumların özelliklerinden meydana gelmektedir.

Türk halk dilini ve halk zevkini bütün inceliklerini kudretle terenmüm ederek bu edebiyatın en sevilen şiirlerini söyleyen şair Karacaoğlan'ın şiirindeki içtimai ve tabii çevre tasvirleri olarak kullanılan mecazlar, tabirler, adetler ve gelenekler yanısıra insan portresini, tabiatın güzelliğini, Türk giysisini, halk dokuma ve süslemelerini tasvir etmede o bol bol çeşit türlü renkleri de kullanmıştır.

"Halk şiirinin mecazlı söyleyişi divan şiirinin mecazi dünyası kadar yoğun değildir, dîye belirten sayın Hocamız A. Kabaklı sözüne devam ederek şöyle der: Divan edebiyatının bir sisteme dayanan mazmunları halk şiirine geçerek dağılmış ve sadece birer benzetme motifi olarak kalmışlardır" bu fikiri bir karar olarak kullanmak elbette doğrudur çünkü halk şiirindeki mecaz bolluğu Divan şiirdideki kadar çok olmasa da, onlar bir söyleyiş geleneğine bağlıdır. Mısraların kudreti çoğu kez kelime ve deyimlerin canlılığı yüzündendir. İç ahenk me-kanizması yedili, sekizli on birli gibi, Türkçenin bünyesine uygun alışılmış kalıplarla sağlanmaktadır.

Aşk , sevda, sevgi, tabiat, hasret duygularını saf ve temiz hislerle tasvir eden Karacaoğlan'ın şiirlerinde sıfat ola-rak kullanılan renklerin hemen hemen hepisi görülmektedir. Fakat benzetme, mecaz ve karşılaştırmalar olarak en çok ras-lanan ak, ela, al, beyaz, kara, siyah, yeşil, sarı renkleri onun şiirine musiki ahengi vermiş ve bol kullanılmışlardır.

Karacaoğlan üslûbunun diğer bir özelliği de bu renklerin doğurduğu mecazı dünyaya fazla yer vermesidir: ak eller, beyaz eller, ak kuğu, ak yülü, sarı çiçek, siyah postal gibi benzetmelere sık sık raslarız. Fakat bunların yanısıra renkleri temsil eden buğday benizli, kömür gözlü, nur yüzlü, güneş yanaklı gibi mahsus benzetme unsurları daha çok görülür.

Şiirde hüner ve ustalık göstermeye gayret eden Kara-caoğlan hayata ve gerçeğe yakın gelerek şiirlerine hikayemsi bir anlatış yüklemiştir. Onun her şiiri, koşması, türküsü, des-tanı bir maceranın, bir buluşma veya sılanın, bir hayran olma, bozuşma veya ayrılmanın hikayesi gibidir. Çevresi,

(4)

kişileri,söy-leşmeleri hatta ruh tahlilleri ile bu "hikaye" hemen tasarlanabi-linir.

Bir maceranın veya da bir hikayenin merkezindeki Türk kızlarının renkli portrelerini Karacaoğlan güzel, canlı, arı halk dili ite ifade ederek onları bir hikmet haline getirmiş, ilahi ve peri kızlarına benzetmiş.

Bir ressam olarak eline fırçasını almış Karacaoğlan çok çeşit ve canlı renklerle Türkmen güzellerinin ebedileşen port-relerini yaptığı zaman aşağıdaki boyaları bol bol kullanmıştır. Mesela:

ak rengi: göz, zülüf, bağrı, kaş, yazı, gün, toprak, domuz, gö-nül, çalı, çadır, deve gibi kelimelerle kullanılmaktadır. ela / ala reni: sade göz kelimesiyle birlikte kullanılmaktadır. al rengi: yanak, giyim, gül, el, yeşil, vala, bayrak, gerdek, çiçek gibi kelimelerle birlikte kullanmaktadır, yeşil rengi: kanya, kemha, örek, alı, koru, don, yaprak, ördek, lale, turna.

siyah rengi: zülüf, saç, tel, sürme, peçe, şapka. kırmızı rengi: yanak, yüz, kol, bağış, on parmak, kan, gül, oda, taş, giyim, çiçek. Bu güzellerin elbiseleri ise sarı, mor, yeşil renklidirler.

sarı rengi: çedik, meles gömlek, postal, beniz, yıldrz, çiçek, giyim.

beyaz rengi: göğüs, gerdan, döşü, giyim, ten, elmaz, yanak, el, bilek. mor rengi: giyim, sünmül, bilek.

Şair hemen bütün şiirlerinde Türk güzellerini Anado-lu'nun tabiat güzellekleriyle de birleştirmiş, birini ötekinin vasıflarıyla tanıtıp övmeye çalışmıştır.

Eğer örgensel bakımından renkler kromatikasındaki mavi, mor, yeşil renkleri soğukluk, üzgünlük, melankolik, sinir-sel etki uyandırıcı sıfatlar olarak gösteriliyorsa, Karacaoğlan şiir zevkine fazla kapılarak bu renklere başka bir edebi değer vermeş ve mavi, mor, yeşil sıfatlarını giyim, tabiat, güzellik sahnelerini canlandırmak için kullanmış, demek oluyor ki onlar asıl güçlerini aşk şiirlerinde bulabilmişler.

Arasıra bu ana renklere neşe, canlılık veya değişiklik ka-zandırmak amacıyla şal, boz, gök renkleri de katmaktadır ki bunlar onun şiir sanatına tam manasıyla orijinal bir şekil

(5)

-mektedir.

Karacaoğlan şürindeki güzel üslûbunu andıran dil ustalığının asıl kudreti renkler ve şekiller, nitelikler sık sık kul-lanması, bunların açık manalı oluşu, bunların şairini görüş ve fikir kaynağı olarak gösterilmesidir. Karacaoğlan1 in şiirinde renkler şu yoğunlukla kullanılmışlardır: ak %44; kara %39; % 20; yeşil %15; kırmızı %14; siyah %12; sarı%10; beyaz %8; mor %7: boz %3; mavi %2; şal %1.

Büyük Alman yazan Goethe boyalar alanındaki renklerin duygusal manevi değerlerini aktardığı zaman, bunların ruhi hayata ve sanat diline yaptığı etkisini de göstermiştir, işte bu boyalar al, kırmızı renk Goethe'ye göre olgunluk ve gençlik meziyetini tahrir etmektedir. H. Valensi'ye göre al rengi kuvvet

ve dinamism tabediyor.

Karacaoğlan şürindeki al, kırmızı boyaları gerçekten onun olgunluğunu, gençliğini, kuvvetini açıkça zikretmelidir.

Romen halkının en bülyük milli şairi Mİhai Eminescu'nun yazdığı bir çok şiirinde iblisin tamgası kırmızı sıfatıyla gös-terilmiş, sarı ise mukaddes bir renk, o kırmızıya karşıt olarak

kullanılmıştır.

Fikrimce, Karacaoğlan'ın en seven rengi kırmızıdır. Çünkü kırmızı sözü onun şiirinde yoğun bir şekilde yer almak-tadır, hatta:

Benim vadem senden evvel yeterse

Mezarıma çift taş dikin kırmızı şiiri onun kutsal bir vasiyeti olarak kabletmemize yol

açmaktadır.

Netice olarak şunu da eklemeyi istiyoruz. Karacaoğlan şiirinin mühüm bir hususiyeti şudur ki, o hayatı, bu hayatı çevreleyen tabiatı ve bu tabiatı en yüce yaratığı olan imsanı, burada ayrıca Türkmen güzelleri olan kız, gelin ve oğlanlarının müsbet, ışıklı, renkli taraflarını daha büyük bir ilham ve hevesle kaleme almıştır.

(6)

BİBLİOĞRAFYA M. N. Karaer, Karacaoğîan, Ankara, 1988 A. Kabaklı, Türk Edebiyatı, 2. Cilt, İstanbul, 1973

N. S. Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Fasikül 9, İstanbul

1976

Ziya Gökaip, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1976 Örner Öztürkmen, islam Gözyaşı Medeniyeti, İstanbul, 1984 Al. Piru, Istoria literatürü romane (Romen Edebiyatının Tarihi),

Bucureşti. 1962

D. C. Mihailescu. Perspective eminesciene, Bucureşti, 1982 (Eminescu'nun Manzarası)

D. C- Mihailescu, Limbajul culorilor şi al îormelor (Renkler ve Şekiller Dili), Bucureşti, 1980

M. Dufrenne, Lı art est - il langage? (Sanat dil mi?) in "Revue D' Estetioue" : Paris, 1966, 19 , nr. I

H. Read, Originile formei in arta (Sanatta şekil menşesi), Bu-cureşti, 1971

J. Grenier, Arta şi problemele ei (Sanat ve onun meseleleri) Bucureşti, 1974

T. Pamfile, M. Lupescu, Cromatica poporului roman, Bucu-reşti, 1914 ( Romen halkının kromatikası). P. Klee. Teoria della forma e della figurazione. (Şekil ve suretin teorisi), Milano, 1959.

Referanslar

Benzer Belgeler

Işık, objeyi her noktadan aynı şiddetle aydınlatmadığı için; ışığın geliş yönüne yakın yüzeyler daha fazla ışık aldığından açık; ışığa uzak ve arkada kalan

M uğla genelinde ula- şımda taksicilerle il- gili konuların konuşulması ile ilgili ortak toplantı için bir araya gelen Şoförler Odası Başkanları Muğla

Şiirlerde kadeh ve şarap için kullanılan kırmızı renk; bazen renk unsuru olarak doğrudan söylenmiş bazen de ‘mey-i erguvan, mey-i gülgûn, gülnârî benefşe, câm-ı lâ’l,

“Renkler, sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler ve mavi, yeşil, mor gibi soğuk renkler olarak ikiye ayrılmaktadır.. Sıcak renklerin insanı harekete

Büyüyen Eller’de an fazla mavi renk, sonra sırasıyla yeşil, kara (siyah), kırmızı (al), beyaz, pembe, sarı, eflâtun ve mor kullanılmıştır.. Bu renklerden

Şiirlerde kadeh ve şarap için kullanılan kırmızı renk; bazen renk unsuru olarak doğrudan söylenmiş bazen de ‘mey-i erguvan, mey-i gülgûn, gülnârî benefşe, câm-ı lâ’l,

Bazen mutlulukla bazen de hüzünle gözlerimizi açtýðýmýz her sabah, bir önceki günden daha iyi, daha baþarýlý veya daha farklý olmak için koþturup duracaðýmýz yeni bir

Daha sonra sırasıyla siyah, beyaz, kırmızı, mavi, sarı, yeşil ve lacivert renklerini ifade eden unsurların divan şiirindeki kullanımları şairlerin