• Sonuç bulunamadı

ZİRAAT FAKÜLTESİ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ BKB307-BİTKİ ZARARLILARIYLA MÜCADELE YÖNTEMLERİ PROF. DR. CELAL TUNCER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ZİRAAT FAKÜLTESİ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ BKB307-BİTKİ ZARARLILARIYLA MÜCADELE YÖNTEMLERİ PROF. DR. CELAL TUNCER"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ

BKB307- BİTKİ ZARARLILARIYLA

MÜCADELE YÖNTEMLERİ

(2)

3. Önceden Tahmin ve Erken Uyarı

Herhangi bir zararlıya karşı savaşın başarısı her şeyden önce zamanının doğru saptanmasına bağlıdır. Savaş zamanı eğer önceden tahmin edilebilirse hazırlıkların zamanında yapılabilmesi nedeniyle bu başarı daha da artmış olacaktır. Buna bir de zararlı yoğunluğunun tahmini eklenecek olursa zararlıya karşı savaşın rasyonelliği de sağlanmış olur.

Bunlara göre önceden tahmin ve uyarı; zararlı popülasyonunun değişmesinde etkili olan tüm faktörleri değerlendirerek zararlının ekonomik zarar eşiğine ulaşıp ulaşamayacağını, eğer ulaşacaksa bunun zamanını tahmin ederek üreticileri önceden uyarmaktır.

Böylece zamanında ve doğru uygulanacak yöntemlerle, örneğin

(3)

Önceden tahmin kısa süreli veya uzun süreli olabilir. Kısa süreli tahmin, tuzak ve örneklemelerle gerçekleştirilir. Zararlının zararına başlayacağı zamandan kısa süre önce, örneğin 1-2 hafta önce tahmin edilir.

Uzun süreli tahmin ise zararlının zararına başlayacağı zamandan çok önce, örneğin birkaç ay ve hatta bir yıl önceden yapılan tahmindir.

Bunun için zararlı popülasyonu üzerine abiyotik ve biyotik etkenlerin etkileri ele alınarak aralarındaki ilişkiden zararlının zarar yapacağı zaman çok önceden kestirilebilir.

Şüphesiz bu uzun süreli önceden tahmin oldukça güçtür ve gerekli verilerin net bir şekilde elde edilmiş olması gerekir.

(4)

Örneğin abiyotik faktörlerin zararlı üzerindeki etkileri, biyotik faktörlerden doğal düşmanların zararlı popülasyonu üzerindeki etkisi ve karşılıklı ilişkileri ile ilgili bilgilerin detaylı ve net olarak bilinmesi gereklidir.

Buna rağmen çoğu kez benzer sonuçların alınamayacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Önceden tahmin çalışmalarında;

> Yıllarca sürdürülecek sayımlar ile zararlı popülasyonundaki sayısal değişmeler

> Farklı fiziksel ve biyotik şartlarda zararlının biyolojik gelişme, davranış ve beslenme durumundaki değişimler

> Fiziksel şartların ve özellikle iklim faktörlerinin zararlı üzerine olan etkilerinin belirlenmesi gibi konuların açıklığa kavuşturulması ve

(5)

Bu üç hususa ek olarak zararlının ekonomik zarar eşiğinin de belirlenmiş olması gereklidir.

Önceden tahmin ve erken uyarı

çalışmalarında 4 ayrı yöntemden

yararlanılır ve genel olarak bunlardan bir

arada yararlanılarak doğru sonuçların

alınmasına çalışılır.

(6)

Önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında 4 ayrı yöntemden yararlanılır.

3.1. Zararlının Biyolojisinin İzlenmesi

Böceğin çıkış zamanı ve yoğunluğunun belirlenerek, bunun zarar başlangıcı veya ilaçlama zamanı ile olan ilişkisine ait bilgilerle birleştirilerek tahminde bulunulabilir. Bunun için genel olarak tuzaklardan yararlanılır.

Örneğin Elma içkurdu Cydia pomonella (L.) ve Salkım güvesi Lobesia botrana Den.-Schiff. gibi zararlılar için eşeysel çekici tuzaklardan yararlanılır. Zeytin sineği Bactrocera oleae (Gmelin), Akdeniz meyvesineği Ceratitis capitata (Wied.) gibi zararlılar için hem feromon hem hidrolize protein esaslı bileşiklerin çekiciliğine dayalı tuzaklar

(7)

Kiraz sineği Rhagoletis cerasi E., Pamuk yaprakbiti Aphis gossypii Glov. gibi zararlılarda ise sarı yapışkan tuzaklar adı verilen renk tuzaklarından yararlanılır. Örneğin Elma içkurdu, Akdeniz meyvesineği, Zeytin sineği ve Kiraz sineği’nde tuzaklarda ilk erginin görülmesiyle birlikte, Salkım güvesi’nde ise maksimum ergin sayısına ulaşıldığında savaşa başlanılır.

Zararlı biyolojisinin izlenmesinde kafeslerden de yararlanılır. Örneğin Elma içkurdu’nun kışlayan larvaları kokonları ile birlikte toplanıp bir kültür kafesine konarak ergin çıkışı ve hatta yumurta bırakışları ve yumurta açılışları izlenir.

Zararlı biyolojisinin izlenmesinde bir diğer yöntem atraplarla yakalamadır. Kültür bitkilerinin üzerinde belirli sayıda atrap sallanarak zararlının çıkışı ve yoğunluğu belirlenmiş olur.

(8)

Lobesia botrana

Salkım Güvesi

(9)

3.2. Bitki Fenolojisinin İzlenmesi

Zararlılar bitkilerin belirli dönemlerinde yaşarlar. Örneğin Maymuncuklar Otiorrhynchus spp. bağlarda gözler kabarmaya başladığı dönemde zararlı olur. Kiraz sineği Rhagoletis cerasi kiraz meyvelerinin kızarmaya başladığı dönemde yumurta bırakmaya başlar. Zararlılar ile bitkinin fenolojisi arasındaki ilişkiden yararlanılara, bitkilerin fenolojileri dikkate alınarak önceden tahmin ve uyarı gerçekleştirilebilir.

Rhagoletis cerasi

(10)

3.3. Zararlıların Gelişme Eşikleri, Termal Konstantları ve Sıcaklıkla Olan Bazı İlişkilerden Yararlanma

Zararlıların fizyolojik faaliyetleri belirli bir sıcaklıktan itibaren başlar. Bu sıcaklığın altında uyuşuk durumdadırlar. İşte fizyolojik faaliyetlerin başladığı sıcaklık derecesine o zararlının gelişme eşiği adı verilir ve bu da (C) harfi ile gösterilir.

Değişik zararlıların gelişme eşikleri Cetvel ’de verilmiştir. Ancak bu gelişme eşiklerinin her bölgede veya her bitki üzerinde aynı olacağını düşünmemek gerekir.

Çünkü gelişme eşiği; böceğin vücut yapısı, vücut muhtevası, yağ dokularının azlığı veya çokluğu vb. gibi böceğin kendisi ile ilgili özelliklere göre değişebileceği gibi beslenmenin yeterli olup

(11)

Zararlının Adı Gelişme Eşiği (C)

Termal Konstant (Gün.Derece)

Bemicia tabaci 12,0 225

Ceratitis capitata 12,4 339

Cydia pomonella 12,5 600

Dolycoris baccarum 11,1 612

Lepidosaphes ulmi 11,5 590

Parloteria oleae 10,0 1300

Pieris brassicae 7,0 217

Quadraspidiotus perniciosus 7,3 778

Thrips tabaci 10,9 231

Bazı zararlıların gelişme eşikleri

(12)

Bu nedenle özelikle polifag böceklerde gelişme eşiği ihtiyatla dikkate alınmalıdır. Oligofag böcekler için de aynı durum söylenebilir.

Monofag böceklerde ise gelişme eşiği yine değişebilir ancak polifag ve oligofag böceklerdeki kadar aşırı değildir.

Ayrıca hesaplanan gelişme eşiklerinin bu hesaplama sırasında seçilmiş düşük sıcaklık ile yüksek sıcaklığa göre de değişebileceğini gözden uzak tutmamak gerekir. BU NEDENLE GELİŞME EŞİĞİ HESABINDA MÜMKÜNSE ÇOK SAYIDA SICAKLIK DERECESİ

(13)

Aynı böcek türü için gelişme eşiği örneğin 20 °C ile 25 °C sıcaklıktaki süreler ele alınarak hesaplandığında farklı, 25 °C ile 30

°C sıcaklıktaki süreler ele alınarak hesaplandığında farklı değer olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Bu da böceklerdeki gelişme hızının, yani organizma faaliyetleri hızının her sıcaklıkta farklı olmasından ve yüksek sıcaklıklarda organizma faaliyetlerinin ağırlaşmasından kaynaklanır.

(14)

Ortamın gelişme eşiği üzerindeki sıcaklıklar, söz konusu zararlının gelişmesine etkili olan sıcaklıklardır ve etkili sıcaklık adı verilir. Bir zararlının belirli gelişme dönemini veya bir dölünü tamamlayabilmesi için belirli miktarda etkili sıcaklık toplamını almış olması gerekir. Bu toplam etkili sıcaklık her tür için ayrı ve sabit olup termal konstant adını alır. Termal konstant (ThC) ile gösterilir ve birimi de gün-derecedir.

Değişik zararlıların bu değerleri Cetvel 2’de

görülmektedir. Buraya kadar açıklananlar ThC = t x (T - C)

eşitliği ile ifade edilir. Burada; t: gelişme için gerekli

zamanı, T: ortam sıcaklığını, C: ise gelişme eşiğini gösterir.

(15)

Gelişme eşiği ile ilgili olarak yapılan açıklamada belirtildiği gibi termal konstant teriminde de bu değerin her durumda sabit olacağını düşünmek hatalıdır.

Termal konstant yine böceğin morfolojik, fizyolojik ve sağlık durumuna; beslendiği besine ve besinin kalitesine; düşük sıcaklık derecesine ve bunun süresine; yüksek sıcaklık derecesine ve bunun süresine; nem, yağış, rüzgar gibi iklim faktörleri ile bunlara benzer diğer etkenlere göre farklı değerler olarak karşımıza çıkar.

Bu eşitlikte sadece gelişme eşiğinin üstündeki sıcaklık değerleri dikkate alınmaktadır. Gelişme eşiğinin altındaki sıcaklıklar, günlük ortalamayı etkilediğinden sanki gelişmeyi geriletiyormuş gibi işlev görmektedir. Oysa gelişme eşiğinin altındaki sıcaklıklar sadece gelişmeyi durduran sıcaklıklardır.

(16)

Termal konstant eşitliğinde yüksek sıcaklıklar ise sıcaklık arttıkça böceğin gelişme hızının da artacağı şeklinde varsayılmaktadır.

Böceklerde gelişme hızının yüksek sıcaklıklarda ağırlaştığı, hatta belirli bir sıcaklık derecesinden itibaren, aynı düşük sıcaklıkta olduğu gibi, gelişme hızının durduğu bir gerçektir.

Bu çelişkiler nedeniyle günlük ortalama sıcaklık hesaplamasında, bilinen meteorolojik ortalama yerine günün en düşük ve en yüksek sıcaklıklarının toplanıp ikiye bölünmesi gibi zorlamalara başvurulabilmektedir. Bu hesaplama yöntemi belki bir bölge ve yıl için çelişkiyi gideren çözüm olabilir.

Ancak her bölge ve yıl için genelleşemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır. İşte bu nedenlerle birçok rapor ve bilimsel çalışmada termal konstant eşitliği yardımıyla bir böceğin bir

(17)

O nedenle önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında termal konstant eşitliğinden, bu yönleri göz ardı edilmeyerek yararlanılması ve aşağıda verilecek örneklerin de bu düşünceyle değerlendirilmesi gerekir.

Örneğin Elma içkurdu’nun gelişme eşiği 12.5 °C’dır. 1 Ocak tarihinden itibaren etkili sıcaklıklar toplamı 100 gün.dereceye ulaştığında ilk kelebeklerin çıkmaya başladığı, ilk larva çıkışının 250-300 gün.derecede, ikinci döl kelebek çıkışlarının 700 gün.derecede ve ikinci döl larva çıkışının ise 800 gün.derecede olduğu saptanmıştır.

İşte bu gibi değerlerin önceden saptanmış olması ile her gün etkili sıcaklıklar toplanarak zararlının durumu ve dolayısıyla ilaçlaması ile ilgili gerekli uyarı önceden yapılmış olur.

(18)

Böcekler her ne kadar gelişme eşiği üzerinde fizyolojik faaliyetlerine başlarlarsa da bazı faaliyetleri için belirli sıcaklık koşullarının bulunması gerekir.

İşte böceklere karşı savaşta önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında bu ilişkilerden de yararlanılır.

Örneğin Elma içkurdu erginleri akşam üzeri sıcaklıklarının 15 °C ve üzerindeki sıcaklıklara ulaşmasıyla yumurta bırakırlar.

Bu nedenle önceden tahmin ve uyan çalışmalarında 1 Ocak tarihinden itibaren etkili sıcaklık toplamının 100 gün.dereceye ulaşması yanında, akşam üzeri sıcaklıklarının da 15 °C veya üzerinde olmasıyla ilaçlamalara başlanır.

(19)

Benzer bir durum Salkım güvesi için de söz konusudur. Salkım güvesinde de 1 Ocak’tan itibaren etkili sıcaklıklar toplamının 120 gün.dereceye ulaşmasının yanında, akşam üzeri sıcaklıklarının da 15

°C veya üzerinde olması halinde ilaçlamalara başlanabilir.

Aynı şekilde gelişme eşiği 11.1 °C olan Dolycoris bcıccarum (L.) İzmir ilinde günlük ortalama sıcaklığın 14 °C ve günlük en yüksek sıcaklığın 20 °C’a ulaşması halinde ovalarda görülmeye başlar. Aynı böceğin Rusya Federasyonu’nda günlük ortalama sıcaklığın 12.5 °C ve günlük en yüksek sıcaklığın da 25 °C’a ulaşmasıyla kışlaktan çıktıkları saptanmıştır.

Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi önceden tahmin ve erken uyarıda etkili sıcaklıklar toplamı yanında zararlıların bazı faaliyetlerinin gerçekleşmesi için gerekli sıcaklık şartlarının da gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

(20)

3.4. Yaşama Alanları ve Klimogram’dan Yararlanma Yaşama alanları,

belirli sıcaklık dereceleri ile orantılı nem değerlerinde zararlının popülasyonunda meydana gelen ölüm oranlarının saptanarak sınırlarının belirlenmesiyle ortaya konur.

En düşük oranda ölümün meydana geldiği sıcaklık ve nem sınırlan o zararlı için en uygun yaşama alanı (vital optimum), ölüm oranının orta düzeyde olduğu sıcaklık ve orantılı nem sınıfları uygun yaşama alanı, ölümün çok yüksek oranda olduğu sıcaklık ve nem değerleri ise zararlı için uygun olmayan yaşama alanını teşkil eder.

Diğer taraftan bir bölgenin aylık ortalama sıcaklık ve orantılı nem değerlerinin kesiştiği noktalar birleştirildiğinde elde edilen çokgen o bölgenin ilgili yıl için klimogram’ıdır. Bölgenin klimogramı ile söz

(21)
(22)
(23)

Zararlıların popülasyonları üzerinde sıcaklık ve nem dışında besin, konukçu bolluğu, konukçu uygunluğu, yağmur gibi etkenler de olumlu veya olumsuz etkiye sahiptirler. İşte bu etkenlerin de göz önüne alınması gerekir ki buna bonitasyon adı verilir. Bonitasyon belirli bir kat sayıdır ve aylık, yıllık ve bölgelere göre hesaplanabildiğinden önceden tahmin çalışmalarında yararlanılabilecek bir ekolojik değerdir.

Zararlıların salgınlarının önceden tahmin edilmesinde onlann hayat tablolarından da yararlanılır. Hayat tabloları zararlıların popülasyonlarının belirli döllerdeki yoğunluklarının seviyesi hakkında fikir verir.

Hayat tablolarının hesaplanmasında ölüm faktörü, net üreme gücü, üreme çağındaki dişilerin yaşam uzunluğu ve doğal artış kapasitesinin hesaplanmasıyla popülasyonun durumu gerçek olarak ortaya

(24)

Önceden tahmin ve erken uyan çalışmaları yurdumuzda da üzerinde çalışılan konulardandır.

Salkım güvesi, Elma içkurdu, Süne, Akdeniz meyve sineği, Zeytin sineği, Zeytin güvesi ve Fındık kurdu gibi ekonomik öneme sahip zararlılara karşı tahmin ve erken uyarı çalışmaları yapılmaktadır.

Bu çalışmalar sonucunda, örneğin Elma içkurdu ’na karşı geçmişte yapılan 7-8 ilaçlama sayısı 3’e indirilebilmiştir. Aynı durum Salkım güvesi için de geçerlidir.

Görüldüğü gibi yurdumuzda yapılmakta olan, zararlılar için önceden tahmin ve erken uyarı çalışmaları daha çok ilaçlama zamanını saptamaya yöneliktir.

(25)

Geçmişte yapılmış gereksiz aşırı ilaçlama hatası gibi günümüzde önceden tahmin ve erken uyarı kavramında da hatalar yapılmamalıdır. Ancak örneğin Süne’de olduğu gibi bu kavramın doğru kavrandığını da görmek mümkündür.

Süne’ye karşı önceden tahmin ve erken uyan çalışmalarında bazı yıllar hiç ilaçlama yapılmamasına rağmen başanlı ve net sonuçlar alınabilmektedir.

Herhangi bir zararlıya karşı önceden tahmin ve erken uyarı çalışmasına başlanabilmesi ve başanlı olabilmesi için bazı temel verilerin elde edilmiş olması gerekir.

Bunları aşağıdaki gibi özetleyip sıralamak mümkündür:

(26)

 Zararlının biyolojisi ve davranışları ile ilgili net ve tüm bilgilerin elde edilmiş olması,

 Zararlının çevre faktörleriyle olan ilişkisinin tümüyle belirlenmiş olması,

 Zararlının biyotik etkenlerle ilgili ilişkisinin belirlenmiş olması,

 Mikro klimalar düzeyinde meteorolojik gözlem istasyonları kurulması,

 Meteorolojik gözlem istasyonlarındaki bilgilerin düzenli olarak bir merkezde toplanması,

 Meteorolojik bilgilerin merkeze ulaştırılması için gerekli ulaşım ağının kurulmuş olması,

 Bu sistemin aksamasız çalışabilmesi ve bilgilerin doğru bir şekilde yorumlanıp doğru kararlar alınabilmesi için yeterli sayıda ve nitelikte teknik elemanın her kademede sağlanması gereklidir.

(27)

Referanslar

Benzer Belgeler

İSG 101 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ I 1

Pazı türleri, Kırmızı pancar, Tohumluk pancar, Yem pancarı, Ispanak, Kolza, Yağ şalgamı, Hardal türleri, Turp türleri, Lahana türleri, Karnıbahar, Brokoli, Roka,

Geçen yıllar boyunca, Çinliler daha yüksek setler inşa ederek, kanallar kazarak ve barajlar inşa ederek Sarı Nehir'i kontrol etmeye çalıştılar.. Taşkınları kontrol

Kısacası hem canlı ve hem de içinde bulunduğu çevre koşulları, karşılıklı ve sürekli olarak birbirlerini etkilerler ki, işte bu durumu yani, karşılıklı etkileşimleri

Kronik böbrek hastalannm tümüne uygulanacak genelleştiril­ miş bir diyet yerine, hastaları bireysel olarak değerlendirip her biri için uygun olanını belirlemek

Salt Aklın Eleştirisi’nin ikinci basımı (1787) için hazırladığı önsözde ise hususiyetle doğa yasası karşısında özgürlük problemine eğilir: İnsanın bilgi

Şer, Allah zatından nefyedilip sapıklığı tercih eden in- sanın cehennemdeki konumuna isnat edilir: “İşte o zaman, ki- min konumca daha şerli ve savunma gücü bakımından daha

30 Manavgat Muz Üreticilerinin Bitki Koruma Sorunları ve Anket Çalışması. Ömer KAYA