Tiirk Kardiyol Dem Arş 2000; 28: 598-606
Homosistein Düzeyi Yüksek Olan Koroner Arter
Hastalarında, Tedavi ile Plazma Homosistein
Düzeyinde Sağlanan Düşme!Jin Vasküler Endotel
~o nksiyonu ve Miyokardın Iskemi Yükü Uzerine Etkisi
Dr. Mehmet AKSOY, Dr. İlyas AKDEMİR, D r. Ş. N ur AKSOY**, Dr. Mete ÖÇ*,
Dr. Metin GÜRSÜRER*, Dr. Ay şe EMRE*, Dr. M. Vefik YAZICIOGLU *, D r. Müjgan B. MİHMANLI*, Dr. Macit
KOLDAŞ**,Dr. Birsen E RSEK*
Gaziantep Üniversitesi
TıpFakültesi Kardiyo/oji ABD, Gaziantep, *Siyami Ersek
GöğüsKalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, İstanbul, ** Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
ÖZET
Çalışmamızda,
yüksek plazma homosistein düzeyine sahip koroner arter hasta/annda, homosistein
düşürücüted avi (H DT) ile homosistein dü zeyinde
sağlanan düşmeninen- dotele
bağlıv azodilatasyonda
iyileşmeye,bumm da mi yo- kardm iskemi yükünde azalmaya yol
açıp açmadığı araştın/dt. Sol ön inen arterde en a z %70
darlıknedeniyle ko- roner anjiyoplasti (PTCA) randevu su verilen, toplam 16 erkek hasta (pla zma homosistein düzeyi >15 pmoi/L) ça-
lışmaya
a/mdt. PTCA gününe kadar (4.8±0.9 ha fta ), has- talardan 9'u HDT (0.4 mg fo/ik asid, 2 mg 86 vitamini, v e 6 pg
812vitamini), 7'si plasebo alacak
şekilderandamize edildi.
Başlangıçtave tedaviden 1 ay kadar sonra hastaia- n n tümüne noninvazif o larak brakial arter endotel f onksi- yonu incelemesi ve egzersiz T/-201 sintigrafisi uygulandi.
Miyokard iskemi yükünün kantitatif göstergeleri olarak SPECT görüntülerde po/ar haritadan elde edilen maksi- mal pelfiizyon defekti ve redistribüsyon gradyenti kulla-
nıldı.
PTCA
başlangıcındahasta/ann tiimiiniin kontrol anjiyografileri
yapı/dt.Bir
aylıktedavi
sonııcımda,HDT grubwwn plazma homosistein düzeyinde
anlamlı düşüşgörii/ii rken (2 1.2±5, 11.8±3.1 pmo/L ; p=0.008) plasebo grubunun plazma homosistein düzeyinde
değişmesaptan-
madı
(19.9±5, 20.2±7 pmo/L; p =AD ). HDT grubunda,
Jıiperemi ile indüklenen enelotele
bağlıvazodilatasyonda te- davi
sonrası anlamlı artıştespit edildi (% 3 .8±1.3,
%9. 2±2.2; p<0.0001 ). Plasebo grubunda ise
değişmeol-
madı
(%3. 7±1.3, %3.8±1.6; p=AD ).
Niırogliserinile in- düklenen endotelden
bağımsızvazodilatasyonda ise hem HDT grubunda (% 12 .3 ±2.4, %13 .1±1.9; p =AD) hem de plasebo grubunda (%1 3 .2±2.2, %12.9±2.8; p=AD )
başlangıç
ve tedavi
sonrası değerlerarasmda
anlamlıf ark saptanmadt. Egzecsiz TL-201 sintigraf isinde, HDT gru- bunda , tedavi ile m aks imal
peıfüzyondefektin de
%52±2l'd en %42 ±17'ye (p=0.004 ), redistribiisyon grad- yentinde %24.8±13'den %16.7±8'e (p=0.006)
anlamlıAlındığı tarih: 15 Ağustos 2000 ..
Yazışma adresi: Dr. Mehmet Aksoy, Gaziantep Vniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji ABD, Şahinbey, Gaziantep
Tlf: (O 532) 674 6588
*Bu çalışma, Türk Kar~iyoloji Derneği 2000 yılı "Genç Araşıır
macı Teşvik Ikincilik Odülünü" almıştır. Aynca, 26-30 Ağustos
2000 tarihlerinde Amsterdam'da düzenlenen XXII. Avrupa Kardi- yoloji Kongresi'nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
düşüş
bulunurken, plasebo grubunda h erhangi bir
değişme görülmedi. Hem HDT grubunda (%81±9, %82±11 ; p=AD ), hem de plasebo grubunda (%79±8 , %80±9:
p=AD)
başlangıçtakive sonraki anjiyografik
darlıkyüz- desi
açısından anlamlıfark
yoktıı.Ek olarak, HDT gru- bunda, plazma homosistein düzeyinde göriilen
düşmeninmiktan ile enelotele
bağlı vaıodilatasyondaki değişim(r=- 0.63, p=0.05 ); yine, enelotele
bağlıvazodilatasyondaki
değişim
ile maksimal
peıfüzyondef ekli (r= -0.65, p=0.05) ve redistribüsyon gradyentindeki (r= -0.67, p=0.04)
değişimler arasında anlamlı
negatif bir korelasyon
saptandı.Sonuç olarak, plazma
lıomosisteindüzeyi yüksek koroner arter
hastalarında,tedavi ile homosistein düzeyinin
diişiirü/mesinin enelotele
bağlıvazodilatasyonu
iyileştireceği,bunun da egzersiz/e indüklenen miyokard iskemisini azai-
tabiieceği
kamsma van/dt.
Anahtar kelime/er:
Homosisteiıı,endotel f onksiyonu, mi- yokard iskemisi, egzersiz TL-201
siııtigrafisiEndotel, damar
cidarınaadhezyonu önleyici, antit- rombotik özelliklere sahi p, vas kü ler
hemostazıdü- zenleyen önemli bir
organdır (1).Hipertansiyon, hi- pe rlipidemi, hiperglisemi, s igara gibi
çeşitlikardiyo- vasküler risk faktörlerinin endotelin bu fo nksiyonla-
rını
bozarak ateroskleroz
oluşumunayol
açtığıgös-
terilmiştir (1-4).
Bu faktörler, endote l hücre geçirgen-
liğini artırmakta,
nitrik oks it gibi vazore laksan mad- delerin üretilmesini engelle mekte, endotelin gibi va- zokonstrüktif madde lerin
salgılanmasını artırmaktadır (1)_
Böylece, vazarnotor fonks iyon bozulmakta-
dır.
Bununla birlikte, bu risk faktörle rinin d üzeltil- mes i ile endotel fonksiyonunun da tekrar
düzeldiği bildirilmiştir (2,4-6).Vas küler
hastalıkların gelişiminde,son
yıllardaba-
ğımsız
bir risk faktörü o larak dikkati çeken yüksek
pl azma homosistei n d üzeyinin
(7-13),homosistinü rili
M. Aksoy ve ark.: Tedavi ile Honıosistein Düzeyinde Sağlanan Düşmenin Vasküler Endotel Fonksiyonu ve Miyokardm iskemi Yükü Üzerine Etkisi
çocuklarda
(14)ve koroner arter
hastalarında(KAH)
(15,16),
vaskül er endotel fonksiyonunu
bozduğubil-
dirilmiştir.
KAH
oluşumuve progresyonunda önem- li rol oynayan endotel disfonksiyonunun, yüksek ho- mosistein düzeyi olan hastalarda,
diğerrisk faktörle- rindeki gibi tedavi ile
düzelebileceğini,bunun da ko- roner perfüzyonu
iyileştirerek ıniyokardıniskemi yükünü
azaltabileceğini düşündük.Bu nedenle, ça-
lışmamızda,
yüksek plaz ma homosistein düzeyi sap- tanan KAH'da, brakial arterde endotele
bağlıvazodi- latasyon ile egzersiz TL-20 1 sintigrafisinde miyo-
kardın
isk emi yükünü ölçmeyi; elde ed ilen bazal öl- çüm
değerlerini homosistein-düşürücütedavi (HDT)
sonrası
ölçüm
değerleriile
karşılaştırarak,homosis- tein düzeyinde
sağlanan düşmenin,vasküler endotel fonksiyonunda
iyileşmeyeve miyokardm iskemi yü- künde azalmaya yol
açıp açmadığını araştırınayı amaçladık.MA TERYEL ve METOD
Çalışma
grubu: Sol ö n inen arter (LAD)
darlığıiçin anji-
yoplasıi
(PTCA) randevusu verilen, tek damar
hastası,plazma homosistein düzeyi yüksek (> 15
ıımol/L),tümü er- kek,
yaş ortalaması57.4±7
(yaş aralığı45-7l)o lan toplam 16
kişi çalışmag rubunu
oluşturdu.Daha önce miyokard infarktüsü geçirenler, kalp
yetersizliğive kardiyomiyopati- si olanlar, EKG'sinde sol dal bloku belirlenenler; renal, he- patik ve tiroid
hastalığıo lanlar ; diyabeti, hipertansiyonu, hiperkolestorelem isi bulunanlar ile halen sigara içenler gi- bi sinlig rafik
sonuçları,p lazma homosistein düzeyini ve vaskü ler endotel fonksiyonunu etkileyebilecek
hastalığısaptan anlar
çalışmaya alınm
adı.Çalışma
protokolü:
Yukarıdakiözellikleri
taşıyan,anji- yografik
bulgularıbilinen 16 hastaya, gerekli bilgi verilip izinleri
alındıktansonra, endotel fonksiyonunun
değerlendirilmesi için noninvazif olarak brakial arter ultrasonogra- fisi; miyokard iskemi yükünün
değerlendirilmesiiçi n de egzersiz TL-20 1 sintigrafisi
uygulandı.Bu
şekilde, başlangıçtaki
anj iyografik, vasküler ve sintigrafik verileri elde edilen hastalar iki gruba
ayrılarakbirinci gruba HDT (gün- de 0.4 mg folik asit, 2 mg 86 vitam ini ve 6 pg
Bı2vitami- ni; n=9), ikinci gruba plasebo (n=7)
başlandı.Ortalama 1 ay sonra, PTCA öncesi, brakial arter ultrasonografisi ile egzersiz Tl-201 sintigrafisi
tekrarlandı.PTCA
başlangıcında ise kontrol anjiyografisi
uygulandı.Bu
şekilde,tedavi
sonrası
anj iyografik, vaskü ler ve sintigrafik veriler elde edilerek
başlangıçtakiveriler ile
karşılaştırıldı. Çalışmaiçin PTCA randevusu verilen
hastalarınseçilmesindeki amaç, hastalara
ayrıcakontrol anjiyografisine gerek kal- madan, tedav i öncesi ve
sonrasıanjiyografik verileri elde etmekti.
Brakial arter ultrasonografisi: Vasküler endotel fonksi- yonunun noninvazif
değerlendirilmesindeen çok
kullanılan yöntem brakial arter ultrasonografisidir
(ı7ı. Ayrıca,bu yöntemle
değerlendirilenbrakial arter vazoruotor fonksi-
yonu koroner arter vazomotor fo nksiyonu ile çok
yakınlıkgöstermektedir
<ısı.Bu nedenle,
çalışmamızdaendotel fonksiyonu
değerlendirmesindebrakial arter ultrasonogra- fisini tercih ettik.
Hastaların kullandığı
nitrat, kalsiyum antagonisti, anjiyo- tensin
konverıingenzim inhibitörü, beta-bloker g ibi ilaçlar incelemeden bir gün önce kesildi. Hastalar, aç iken,
sırtüstü
yatırılarak,7.0 MHz transducer ile
sağbrakial arterin 10-20
ının'likbölümünün iki boyutlu görüntüsü elde ed il- d i. Sonra M-mod görüntülerneye geçilerek sistol
esnasında damarınen
geniş çapıölçüldü. Ölçüm üç defa tekrarlana- rak elde edilen
sonuçlarınaritm etik
ortalaması alındı.Böy- l ece,
İstirahathalindeki damar
çapıölçülen
hastanınö n ko- l una daha sonra "cuff' ile 5 dakika 250-300 mmHg
basınç uygulanıp gevşetildi.Bu
şekilde oluşturulanreaktif hipere- mi döneminde (endo tele
bağlıvazodilatasyon-EDD) 3 da- kika kadar
kayıt alındıve sisto lde
damarınen
genişölçüm
değeri
belirlendi. 1 O dakika kadar sonra, damar
çapı İstirahat haline dönünce, hastaya
dilaltınitrogliserin sprey uy-
gulandı
ve bu dönemde (endotelden
bağımsızvazod ilatas- yon-NDD) 5 dakika kadar
kayıt alınarak damarınsistolde en
genişölçüm
değeribelirlendi. Reaktif h iperemi ve nit- rogliserin verilmes inden sonra ölçülen en
genişdamar ça-
pının
is tirahat halindeki damar
çapına oranlanmasıile
sırasıyla
EDD ve NDD
değerleri"%" olarak elde edildi.
Egzersiz Tl-201 sintigrafisi: Test
sabahıaç kalan olgulara Quinton 5000
cihazıile standart Bruce protokolüne göre semptomla
sınırlı treadıniliegzersiz testi
uygulandı.Zirve egzersizde 3 m Ci Tl-20 l
İ.V. o larak verildikten 10-15 da- kika sonra erken, 3 saat sonra geç görüntüler SPECT yön- temiyle
alındı.Çekimler, hasta
etrafındadönebilen,
düşükenerjili-yüksek rezolüsyonlu kolimatör içeren çift
başlıga- ma kamera (Elscint Apex SPX CardiaL) ile
yapıldı.Bilg i- ler 64x64 matrikste
toplandıve projeksiyon görüntüleri rekonstrüksiyondan önce Butterworth filtresinden geçirildi (cut off
frekansı0.35, order 5). Rekonstrüksiyon
işlemita- mamlanan tomogramlardan standart program
kullanılarakmiyokard perfüzyonunun kantitatif görüntülenmesini
sağlayan polar haritalar elde edildi. Mi yokard iskemi yükünün göstergeleri olarak, Bogaty ve ark.
tarafındantarif edilen
(19l,
stres görüntüdeki maksimal perfüzyon defekti ile bu defektin redistribüsyon sonu cu
isıirahatgörüntüdeki azal- ma
miktarı(redistribüsyon gradyenti)
alındı (Şekil1).
Bir
aylıkHDT
sonrası yapılanikinci egzersiz Tl-20 1 sin- tigrafisi de
aynıyöntemle
yapıldıve
değerlendirildi. İkincisintigrafideki Tl-201 injeksiyonunun birinci sintigrafideki kalp
hızıdüzeyinde
yapılmasına,böylece her iki inceleme- de de
aynıegzersiz düzeyinde görüntüleme
yapılmasınadikkat edildi.
Koroner anjiyografi : Phillips lntegris H 3000
cihazıkul-
lanılarak
Judkins
tekniğiyle yapıldı.Sol damar sis temini- nin en az dört,
sağdamar sisteminin en az iki plandan gö- rüntüsü
alındı.Görüntüler,
aynıkardiyolog
tarafındanhas-
taların
laboratuar, brakial arter ultrasonografisi ve sintigra- fi
sonuçlarıbilinmeksizin
değerlendirildi. Darlıklar,ciha-
zın
otomatik
programıile kantitatif olarak ölçüldü. Lümen
çapını
%70'in üzerinde daraltan lezyonlar
anlamlıkabul edildi.
Hastalarıntümünde lezyon LAD'de idi ve tümü tek
daınar hastasıydı.
İstatistiksel analiz: HDT ve plasebo gruplarına ait kanti-
tatif
değişkenlerortalama ± standart sapma, kalitatif
değiş-Türk Kardiyol Dem Arş 2000; 28:598-606
Maksirnal perfüzyon defekti Redistribüsyon gradyenti
STRES
Şekil
1. Egzersiz Tl-20 1
sintigrafısindemi yokard iskemi yükü göstergeleri
kenJer % olarak ifade edi ldi. Klinik, laboratuar ve egzersiz testi
bulgularının karşılaştırılmasında,iki grup
arasındaki değerlendirmede eşleştirilmemişt testi,
aynıgrup içindeki
değerlendirmede eşleştirilmiş
t testi
kullanıldı.Brakial ar- terde EDD ölçümü ile SPECT görüntülernede elde edilen maksirnal perfüzyon defekti ve redistribüsyon gradyenti ölçümlerinin
karşılaştırmalarındatek yönlü varyans anali- zind en (ANOV A)
faydalanıldı.HDT grubunda , ED D' da görülen
değişim miktarıile homosistein düzeyi, maksirnal perfüzyon defekti ve redistribüsyon gradyentindeki
değişim miktarları (başlangıç değerleri-tedavi sonrası değerle
ri)
arasındaki ilişkiPearson korelasyonu ile
araştırıldı.Testierin tümünde p<0.05
değeriistatistiksel olarak anlam-
lı
kabul edildi. Hesaplamalar "SPSS for Windows 6.0" is- tatistik
programıile
yapıldı.BULGULAR
Klinik, laboratuar ve anjiyografik bulgular
Çalışma
grubunu
oluşturan hastalarınklinik, labora- tuar, ve anjiyografik özellikleri ta blo 1 'de özetlen-
miştir. Olguların
9'u HDT, 7'si plasebo alacak
şekilde iki gruba randomize edildi. Tümü erkek olan, hi- pertansiyonu, diyabeti, hiperkolesterolerİıisi bulun- mayan, sigara kullanmayan
kişilerdenseçile n bu iki grup
arasında yaş açısından anlamlıfark yoktu. Sis- tolik ve diyastolik kan
basınçları eş değerseviyedey- di . Total kolesterol, LDL-kolesterol, HDL-kolesterol ve trigliserid düzeyleri benzerdi. Plazma homosiste- in konsantrasyonu
açısındaniki grup
arasındaa n-
lamlı
fark yoktu. LAD'deki
anjiyografık darlıkyüz- desi birbirine
yakındı.iSTiRAHAT
Tablo 1.
Grupların başlangıçtakive 1. aydaki klinik, labora- tu var ve
anjiyografıközellikleri
HDT,n=9
Plasebo,
n=7p
Başlangıçta
Yaş(yıl)
56±8 58±7 A D
Sistolik kan
basıncı(mmHg) 115±14 122±13 A D D iyastolik kan
basıncı(mmHg) 80±7 82±6 A D
Total kolesterol (mg/di) 181±14 183±7 AD
LDL-kolesterol (m g/di) 1 1 4±1 4 117±7 AD
H D L -kolesterol (mg/di) 41±11 36±6 AD
Trigliserid (mg/di) 1 30±62 1 45±32 A D
Homosistein (pmoi/L) 21.2±5 19.9±5 A D
LAD-darlık (%)
81±9 79±8 AD
1. ayda
S istolik kan
basıncı(mmHg) 120±17 119±1 1 A D Diyastolik kan
basıncı(mmHg) 78±9 81 ±7 A D Total k olesterol (mg/di) 1 78±1 2 1 81 ±10 A D LDL-kolesterol (m g/di) 1 1 0±1 6 1 13±9 A D HDL-kolesterol (m g/di) 40±12 38±9 A D
Trigliserid (mg/di) 135±72 1 42±53 AD
H omosistein (pmoi/L)
ı1.8±3* 20.2±7 0.007
LAD-darlık (%)
82±11 80±9 A D
AD=Anlamlı değil. *Başlangıç değeri
ile
karşılaştmldığmdap=0.008.
Homosistein
düşürücütedavi olarak,
AHA'nınöneri- leri
doğrultusunda(20), uygun diye t (sebze, meyve,
tahıl, balık ağırlıklı)
ile günde 0.4 mg folik asid, 2
mg B6 vitamini, ve 6 )lg B
12vitamini
başlandı.HDT
alan bu grup ile plasebo grubunu
oluşturanhasta lar,
M. Aksoy ve ark.: Tedavi ile Homosistein Düzeyinde Sağlanan Düşmenin Vaskıller Endotel Fonksiyonu ve Miyokardm iskemi Yükü Üzerine Etkisi
hekimleri
tarafındanverilen PTCA randevusuna ka- dar geçen ortalama 4.8±0.9 hafta süresince klinik olarak
yakındanizlendiler. Hiç birisinin klinik duru- munda
değişme olmadı,anstabil angina veya miyo- kard infarktüsü
gelişmedi.Kullanmakta
olduklarıilaçlara (%100'ü aspirin, %62'si beta-bloker, %43'ü kalsiyum antagonisti, %37'si nitrat) devam ettiler.
PTCA'dan bir gün önce, her iki grubun klinik ve la- boratuar incelemeleri
tekrarlandı.PTCA
başlangıcında
ise kontrol anjiyografileri
uygulandı.Sistolik ve diyastolik kan
basınçları arasında anlamlıfark gö- rülmeyen iki gruhun , plazma total kolesterol, LDL, HDL ve trigliserit düzeyleri de benzerdi (Tablo 1).
Ayrıca,
bu parametrelerin aym grup içinde
karşılaştınlmasında,
1 ay önceki
başlangıç değerlerinegöre
anlamlı
bir
değişimyoktu. Bununla birlikte, HDT alan grubun plazma homosistein düzeyinde plasebo grubuna ( 1 1.8±3.1, 20.2±7.2; p=0.007) ve
aynıgru- bun tedavi öncesi
değerine(11.8±3. 1, 21.2±5;
p=0.008) göre
anlamlıderecede
düşme saptandı(Tablo 1). Plasebo grubunun homosistein düzeyinde ise
anlamlı değişme olmadı.Kontrol anjiyografisin- de, LAD'de ölçülen
darlıkderecesi iki grup
arasındabenzerdi ve yine
gruplarınilk anjiyografisine göre
anlamlı
bir
değişiklikyoktu.
Brakial arter ultrasonografisi
sonuçları:Başlangıçta, İstirahat
halinde ölçülen brakial arte r
çapı
HDT grubunda 3.9±0.5 mm, plasebo grubunda 4. 1±0.5 mm bulundu ve
aralarında anlamlıfark sap-
tanmadı.
Birinci ayda
yapılanincelemede ise, her iki grubun
İstirahathalinde ölçülen brakial arter
çapları sırasıyla4.0±0.6 mm ve 4.1±0.4 mm bulundu ve
aralarında anlamlı
fark görülmedi.
Ayrıca, başlangıçtaki
damar
çaplarınagöre de her grubun kendi içerisinde
anlamlı değişiklikyoktu.
Tansiyon aleti ile ön kola
basınç uygulanıp gevşetildikten sonra
oluşanhiperemi döneminde brakial ar- ter
çapındameydana gelen dil atasyon (EDD),
başlangıçta
HDT grubunda ortalama %3.8±1 .3, plasebo grubunda ortalama %3.7±1.3 bulundu (p=
anlamlı değil) (Şekil2). Bir ay sonra
yapılanincelemede ise, brakial arterde dilatasyon her iki grupta
sırasıyla%9.2±2.2 ve %3.8±1.6 ölçüldü ve
aralarında anlamlıfark
saptandı(p<O.OOOI).
Başlangıçtave 1. ayda öl- çülen EDD
değerlerininaym grup içinde
karşılaştırılmasında
ise, HDT grubunda 1. ayda
başlangıçde-
ğerine
göre EDD'da
anlamlı artışgörülürken
16 14
oL- --- ---1
Başhıngıç: 1. Ay Bql:ııngıç I.Ay
BDTgrubu Plascbo grubu
Şekil 2. Tansiyon aleti ile ön kala baskı uygulanıp gevşetildikten
sonra oluşan hiperemi döneminde brakial arter çapında meydana gelen dilatasyonun (endotele bağlı vazodilatasyon) başlangıçta ve 1 ay sonra değerleri. Aralarında kesik çizgilerle birleşen solid çiz- giler ortalama değerleri göstermektedir.
(p<0.0001), plasebo grubunda herhangi bir
değişiklik
saptanmadı.Endotelden
bağımsızvazodilatasyonu (NDD)
değerlendirmek
amacıyla,nitogliserin verilmes inden son- ra ölç ülen brakial arterde
çapındakidila tasyon,
başlangıçta
ve 1. ayda HDT grubunda
sırasıyla%12. 3±2.4 ve %13.1±1.9; plasebo grubunda
sırasıyla % 13.2±2.2 ve %12.9±2.8 bulundu. iki grup ara-
sında
ve her grubun
başlangıçve 1. aydaki
değerleri arasında anlamlıfark
saptanmadı.Egzersiz Tl-201 sintigrafisi
sonuçları:Homosistein
düşürücütedavi a lan grup ile plasebo grubunun
başlangıçtave 1. ayda
yapılanegzersiz testi
sonuçlarıtablo 2'de
özetlenmiştir. Başlangıçta,iki grup
arasında ulaştıklarımaksirnal kalp
hızları,maksirnal sistolik kan
basınçları,METs
değerive çift
çarpımgibi egzersiz
performansınıgösteren bulgular
açısından anlamlıfark yoktu. Yine, görü - len ortalama ST segment çökmesi ve angina gibi iskemi göstergesi bulgular yönünde n iki grup ben- zerdi. Bir ay sonra
yapılanikinci egzersiz testinde
hastaların
ilk testteki kalp
hızına ulaşmasınaözen gösterildi. Bunun sonucunda maksirnal kalp
hızlarında bir
değişiklik olmadı. Yukarıdaba hsedilen
diğeregzersiz testi parametreleri
açısındanda iki grup benzerdi. Bununla birlikte, egzersiz parametreleri
aynı
grup içinde
karşılaştırıldığında,HDT grubunun METs
değerinde,tedavi
sonrasıistat istiksel an-
lamlılığa yaklaşan
(p=0.07) hafif bir
artış olduğunu, oluşanST segment çökmesinde ise
anlamlıbir aza!-
Türk Kardiyol Dern Arş 2000; 28: 598-606
Tablo 2.
İkigrubun egzersiz testi
sonuçlarıHDT,n=9 Plasebo, n=7 p
Başlangıçta
Maksirnal kalp
hızı (vunı/dk)149±9 148±9 AD
Maksirnal SKB (mmHg) 166±23 172±24 AD
METs (ml/dk/kg) 7.4±2 7.1±1 AD
Çift
çarpım(mrnHgxvuru/dkx
ı O·l)24±5 25±6 AD ST-segment çökmesi (mm) 1.0±0.5 0.9±0.5 AD
Angina 5 (%55) 4(%66) AD
1. ayda
Maksirnal kalp
hızı(vuru/dk) 148±10 149±9 AD
Maksirnal SKB (mmHg) 168±19 170±21 AD
METs (ml/dk/kg) 7.7±1t 7.3±1 AD
Çift
çarpım(mmHgxvuru/dkx
ı O·l)25±6 24±4 AD ST-segment çökmesi (mm) 0.7±0.3* 1.0±0.4 AD
Angi na 4(o/o44) 4(%66) AD
SKB: Sisto/ik Kan Basmcı. Başlangıç değeri ile karşılaştırıldığında tp=0.07,
*p=0.02
ma (p=0.02)
görüldüğünütespit ettik. Plasebo gru- bunda ise herhangi bir
anlamlı değişikliğerastlan-
madı.
Hastaların
tümünün
başlangıçtakive 1 ay sonraki SPECT görüntülerinde, iskemi
varlığı düşündürenredistribüsyon defekti mevcuttu. Polar haritadan elde edilen miyokard iskemi yükünün göstergelerinden kantitatif maksirnal perfüzyon defekti
açısındanHDT ve plasebo
grupları arasında başlangıçtaan-
lamlı
fark yoktu (%52±21, %47±22; p=0.6)
(Şekil3). Bir ay sonraki sintigrafide, maksirnal perfüzyon defekti HDT grubunda azalmakla birlikte plasebo grubu ile
anlamlıfarka
ulaşmadı(%42±17, %49±19;
p=0.5). Ancak, tedavi
sonrasıincelemeler
başlangıçtaki incelemeler ile
karşılaştırıldığındaHDT grubun- da
başlangıcagöre maksirnal perfüzyon defektinde
anlamlı
derecede azalma
saptandı(p=0.004). Plase- bo grubunda ise
anlamlı değişmegörülmedi. Miyo- karddaki iskemi yükünün
diğergöstergesi olarak
kullanılan
redistribüsyon gradyenti
açısındanda ben- zer sonuçlar elde edildi
(Şekil3).
Başlangıçtave l.
aydaki redistribüsyon gradyenti HDT grubunda
sırasıyla
%24.8±13, ve %16.7±8; plasebo grubunda
sırasıyla %26.2±15 ve %25.4±10 bulundu. İki grup
arasında
fark görülmezken, HDT grubunun redistri- büsyon gradyentinde tedavi
sonrası anlamlıderecede azalma
saptandı(p=0.006). Plasebo grubunda ise herhangi bir
değişiklik olmadı.ıoo
~ p=0.004
s;
80 p=AD~
..
"" ..
o...
60s .. .. ..
ı:ı. 40... -~
"" "
20~
o
ıoo
~ c .. ...
80"" " .. .. ..
60 p=0.006 p=ADo ~
'"
40 .J:J:§ :a ..
20~
o
HDT
PıaseboŞekil
3.
GruplarınSPECT
sonuçları.Plazma homosistein düzeyi, endotele
bağlıvazo- dilatasyon ve miyokard iskemi yükü göstergeleri
arasındaki ilişki:
Homosistein
düşürücütedavi alan grupta, tedavi
sonrası
plazma homosistein düzeyinde
sağlanan düşme ile brakial arter dilatasyonu
arasındaki ilişkiPe- arson korelasyonu ile
araştırıldığında,homosistein düzeyinde görülen
düşmenin miktarı(tedavi
sonrası değer-tedaviöncesi
değer)ile EDD'da görülen iyi-
leşmenin miktarı
(tedavi
s.onrası değer-tedaviöncesi
değer) arasında anlamlı
negatif bir korelasyon sap-
tandı
(r=-0.63, p=0.05). Yine, EDD'da görülen
artışın miktarı
ile maksirnal perfüzyon defekti (r=-0.65, p=0.05) ve redistribüsyon gradyentinde görü len azalma
miktarı(r=-0.67, p=0.04)
arasındada
anlamlınegatif bir
ilişkibelirlendi.
TARTIŞMA
Randomize, plasebo kontrollü, prospektif
çalışmamızdan
elde
ettiğimiz başlıcaiki sonuç bulunmakta-
dır:
Birincisi, yüksek plazma homosistein düzeyine
sahip KAH'dan
oluşan çalışmagrubunda,
yaklaşık1
M. Aksoy ve ark.: Tedavi ile Homosisıein Dılzeyinde Sağlanan Dılşmenin Vasküler Endotel Fonksiyonu ve Miyokardm İskemi Yılkıl Üzerine Etkisi
aylık
HDT sonucunda, plasebo alan gruba göre plaz- ma homosistein düzeyinde
anlamlı düşmeve bunun sonucunda da EDD'da
anlamlı iyileşme saptadık.İkincisi, 1 aylık tedavi sonrası EDD'da sağ lanan iyi -
leşmenin
egzersizle indüklenen miyokard iskemi yü- künde azalmaya yol
açtığınıtespit ettik.
Plazma homosistein düzeyi il e endotele
bağlıva- zodilatasyon
arasındaki ilişkiGünümüze kadar
yapılançok
sayıdaretrospektif va- ka kontrol (case-control)
çalışmaları(7,9-1 3) ile az sa-
yıdaki
prospektif ko h ort
çalışınasında (8,21 ),
artmışplazma homosisteinin KAH
gelişiminde bağımsızbir risk faktörü
olduğu gösterilmiştir.Homosisteinin, kardiyevasküler
hastalıklarayol açma
mekanizmasıtam olarak
anlaşılamamaklabirlikte,
ağulıklıolarak endote l hücre
hasarınaneden olarak ateroskleroz
oluşumunda
rol
oynadığı düşünülmektedir.In vitro
çalışmalarda,
hücre kültürle rine e klenen homosistei- nin endotel hücrelerinde hasara (22), nitrik oksit sal-
gılanmasında bozukluğa
yol
açtığı(23); hayvan
çalışmalarında,
süre kli homosistein ile beslemenin vas- küle r endotelde kayba (24), vazarnotor fonksiyanda bozulmaya (25) nede n
olduğu gösterilmiştir.Klinik
çalışmalarda
ise (14-1 6,26,27), Woo ve ark.(26), homo- sistein düzeyi yüksek 14
sağlıklı kişiile homosistein dü zeyi
düşük14
sağlıklıkontrol grubunda, EDD ve NDD'u brakial arter ultrasonografisi ile ölçerek kar-
şılaştırmışlar
ve homosiste in düzeyi yüksek grupta EDD'n un
anlamlıolarak daha
düşük olduğunu,NDD'nun ise
farklı olmadığtnJ bildirmişlerdir.Yine, Chambers ve ark. (27), 13
sağlıklıgönüllüde, metyo- nin yüklernesi il e EDD'da belirgin azalma görürken , NDD'da herhangi bir
değişme olmadığını bildirmişlerdir. Tüm bu
çalışmalar(14-1 6,22-27), plaz ma homo- sistein düzeyi ile endotel fonksiyonu
arasındaki ilişkiyi ve yüksek plazma homosistein düzeyinin EDD'u
bozabileceğini
göstermektedir.
Uygun diyet ve vitamin
alınımıile plazma homosis- tein düzeyinin
düşürülebilmesi(20,28), bu risk faktö- rünün vasküler endotel fonksiyonu üzerindeki olum- suz etkisinin tedavi ile
azaltılabileceğini düşündürmektedir. Nitekim
çalışmamızda,plazma homosiste- in dü zeyi yüksek olan hastalarda 1
aylıktedavi sonu- cu pl asebo grubuna göre plazma homosistein dü ze- yinde
anlamlı düşmeve bununla ters
orantılıolarak brakial arter EDD'unda
anlamlı iyileşme saptadık.Yine, HDT
sonrasıEDD'da,
aynıgrubun
başlangıçdeğerine
göre belirgin
iyileşmegördük. Plasebo son-
rası
EDD'da ise
başlangıç değerinegöre bir
değişiklik yoktu.
Diğertaraftan, NDD
açısındaniki grup
arasında
ve
grupların başlangıçile sonraki
değerleri arasındaherhangi bir fark
saptanmadı. Çalışmaya,diyabet, hipertansiyon, hiperkolesterolemi , sigara
kullanımı
gibi vasküler e ndote l fonksiyonu nu etkile- yebilecek özellikleri (1 -4) olan
hastaların alınmaması; ayrıcaiki grup
arasındave her grubun
başlangıçve tedavi
sonrası değerleri arasındakontrol edilen kan
basıncı
ve plazma lipit
fraksiyonları açısındanan-
lamlı
fark
bulunmaması,EDD'da görülen
iyileşmenin plazma homosistein düzeyinde
sağlanan düşmeden
kaynaklandığını düşündürmektedir.Pearson analizinde, homosistein
miktarındakiazalma ile ED D' da
artış miktarı arasında anlamlınegatif bir ko- relasyon
bulunmasıda bu
düşünceyidestekle me kte- dir.
Tüm bu bulg ular, plazma homosistein düzeyinin vasküler e ndotel fonksiyonu ile
ilişkili olduğunu,yüksek plaz ma homosistein düzeyinin tedavi ile dü-
şürülmesinin
EDD'u
iyileştirerekvasküler endotel fonks iyonunda düzelme
sağlayabileceğinigöster- mektedir. Benzer
şekilde, diğerKAH risk faktörleri- nin düzeltilmesi ile EDD'da
iyileşme olduğununbil- dirilmesi (2,4-6,29) bu
düşüncemizidesteklemektedir.
Vasküler endotel fonksiyonundaki bu düzelmenin uzun dönemde aterosklerozda regresyo na yol
açıp açmayacağıise
araştırılmasıgereke n bir konudur.
Kısa
döne m tedavi ve takip
uyguladığımızbu
çalışmamızda,
anjiyografik olarak aterosklerotik lezyon- da herhangi bir regresyon tespit etmedik. Bununl a birlikte,
diğerrisk faktörlerinin de
kısadönem teda- vide
yalnızvasküler endotel fonksiyonunda düzelme
sağlarken
(2,5,6,29), uzun dönem tedavide ateroskle- rozda regresyona yol
açabileceğiningösterilmesi (30) uzun süre li BDT'nin aterosklerozu
geriletebileceği kanısını uyandumaktadır.Vasküler endotel fonksiyonu ile egze rsiz miyokard iskemi y ükü
arasındaki ilişkiNormal
kişilerde,egzersizle artan
miyokardınoksi- je n
ihtiyacıkoroner arterierin ve mikrovaskü ler da-
marların
d ilate
olmasıile
karşıianmaktadır(31-33).
Vasküler e ndotelyal
yapı,bu dilatasyonun
sağlanmasında
rol oynayan en önemli
organdır(34,35). Endo-
telden
salgılanannitrik oksit de, daha çok koroner
vazodila tasyon, daha az oranda mikrovasküler dila-
Türk Kardiyol Dem Arş 2000; 28: 598-606
tasyon
sağlayanen önemli maddedir
(36).Aterosk- leroz ve risk faktörlerinin, egzersizle indüklenen bu koroner vazodilatasyonu
azalttığı,paradoksal konstriksiyona yol açarak miyokardda iskemi olu-
şumuna
neden
olduğubilinmektedir
(1,31-33,37).Koroner vazarnotor fonksiyonundaki bu bozulma-
nın,
bu faktörlerin etkisiyle
oluşanendotel dis- fonksiyonu sonucu nitrik oksit
salgılanmasındakiazalmaya, bunun da EDD'nu
azaltınasına bağlıol-
duğu düşünülmektedir. Dolayısıyla,
ateroskleroz ve risk faktörlerini
azaltıcı girişimlerin,endotel fonksiyonunu düzelterek nitrik oksit
salgılanmasında artışa,
EDD'da
iyileşmeyeve nihayetinde egzersize koroner vazodilatör
cevabı artırarakmi-
yokardın
iskemi yükünde azalmaya yol
açmasıbeklenebilir.
Son zamanlarda, KAH risk faktörü olarak önem kazanan ve endotel disfonksiyonuna yol
açtığıgösterilen yüksek plazma homosistein düzeyinin , diyet ve vitamin
alınımı düşürülebilmesi, yukarı-daki beklentinin yüksek plazma homosistein düze- yi olan hastalar için de geçerli
olabileceğinidü-
şündürmektedir.
Nitekim
çalışmamızda,plazma homosistein düzeyi yüksek olan KAH'da, 1
aylıkHDT
sonrası,tedavi öncesine göre plazma homo- sistein düzeyinde
anlamlı düşmeile birlikte miyo-
kardın
egzersizle
oluşaniskemi yükünün kantitatif göstergelerinde (maksimal perfüzyon defekti, re- distribüsyon gradyenti,
ayrıcaegzersizle
oluşanST segment çökmesi)
anlamlıazalma tespit ettik.
HDT öncesi ve
sonrası anjiyografık darlığın aynı olmasına, aynıdüzeyde oksijen tüketimi gerekti- ren
aynıdüzeyde egzersiz
yaptırılmasına (eş değerkalp
hızı,sistolik ve diyastolik kan
basınçları,çift
çarpım) rağmen,
miyokard iskemi yükünde tedavi öncesine göre görülen
azalmayı, aynıgrupta sap-
T E
D
A Vi ö
N
c
E
s
T
E D A Vi o s
N
R
As
ı
tanan EDD'daki
iyileşmeye bağlamaktayız. Şeki14.EDD'daki
iyileşme miktarıile kantitatif iskemi göstergelerindeki azalma
miktarları arasındaanlam-
lı,
ters yönde bir korelasyon
bulunmasıda bu
düşüncemizi desteklemektedir. EDD'daki
iyileşmeyeho- mosistein düzeyinde
sağlanan düşmeninyol
açtığı düşünülürse,homosistein düzeyi yüksek KAH'da, tedavi ile plazma homosistem düzeyinin
düşürülmesinin, koroner arterierin vazarnotor fonksiyonunu düzelterek miyokardda egzersizle indüklenen iske- miyi
azaltabileceği kanısına varılabilir.Plazma ho- mosistein düzeyinde
düşmeninve EDD'da
iyileşme-STRES
İSTiRAHAT55 LAD
ıD
4
LCX o E
F(%)
o RCA o E
27
TOPLAM K
T
42 LAD o
D Eo LCX o F (%)
o RCA o
19
TOPLAM o
K ET
nın görülmediği
plasebo grubunda,
başlangıçtakikantitatif iskemi yükünün 1 ay sonraki incelemede
aynı kalması
bu kanaatimizi
artırmaktadır.HDT grubunun METs düzeyinde, tedavi
sonrasıista- tistiksel
anlamlılığa yaklaşacakkadar
artış olmasını,azalan iskemi nedeniyle egzersiz
performansının kısmen
artmasına bağlıyoruz.Egzersizle
oluşanST seg-
ment çökmesi ve kantitatif miyokard iskemi yükü
göstergelerinde görülen
anlamlı azalmanın,plasebo
grubu ile
karşılaştırıldığındaistatistiksel
anlamlılığaM. Aksoy ve ark.: Tedavi ile Homosistein Düzeyinde Sağlanan Düşmenin Vasküler Endotel Fonksiyonu ve Miyokardm iskemi Yükü Üzerine Etkisi
ulaşmamasını
ise olgu
sayısınınaz
olmasına bağlıyoruz (yine de plaseboya göre
sayısalazalma mev- c ut).
Diğer
KAH risk faktörlerinden plazma kolesterol düzeyinin
düşürülmesiile
ınİyokardiskemisinin
azaltılabileceğini
gösteren
bazı çalışmalarmevcut- tur. Mansur ve ark.,
yakınzamanda
yayınladıkları çalışmalarında (38),hiperkoleste rolemisi olan, egzer- siz testi pozitif, normal koroner arter saptanan 23 ki-
şide
statin tedavisi ile pozitif test
sayısının3'e
düştüğünü bildirmişlerdir.
Yine, Andrews ve ark. 09), KAH'da Iipit
düşürücütedavi ile ambulatuar EKG monitörinde, günlük aktivite
sırasında oluşaniske- mide %65 azalma
saptamışlardır.Bu sonuçlar,
çalışmamızdan
elde
ettiğimiz bulgularıve KAH risk fak- törünün düzeltilmesi ile
miyokardınegzersiz iskemi yükünde azalma
sağlanabileceği düşüncemizides- teklemektedir.
Şekil
4'te,
başlangıçta21.2 !JIDO l/L olan homosistein düzeyi HDT
sonrası12.3 !Jmol/L'ye
düşen,%4.2 olan EDD'u %8.7'ye
çıkanbir hastaya ait SPECT
İncelemenin polar
haritalarıgörülmektedir. Tedavi ön- cesi LAD'de görülen %55 maksirnal perfüzyon de- fekti ile %54 redistribüsyon gradyenti, tedavi
sonrası%42'ye
düşmektedir.Çalışmamız,
güncel KAH risk faktörlerinden yüksek plazma homosistein düzeyinde
sağlanan düşmeninEDD'u
iyileştirdiği,bunun da egzersiz iskemisinde azalmaya yol
açtığınıgösteren ilk
araştırma olması açısındanönemlidir.
Araştırmanınplasebo kontrollü
yapılması,
vasküler vazomotor fonksiyonun
değerlendirilmesinde koroner vazomotor fonksiyo na en
yakın
bilgi
sağlayanbrakial arte r incelemesinin kul -
lanılması (18),
homosistein
dışıendotel fonksiyonunu etkileyebilecek etkenierin en aza indirgenmesi, teda- vi öncesi ve
sonrasıanjiyografik verilerin
olmasıça-
Jışmamızın değerini artırmaktadır. Ayrıca,
miyokard iskemi yükünün
değerlendirilmesinde, KAH'nınfonksiyonel önemini ortaya koyan, miyokardda iske- mi
varlığıve
genişliğinikantitatif olarak
doğrudangösteren egzersiz Tl-201 sintigrafisi yönteminin
(40) kullanılması çalışmamızıorijinal
kılmaktadır.Ante- roseptal bölgede meme atenuasyonu
görülebileceğiiçin
kadın hastaların, yanlışpozitif sonuç
olasılığıyüksek
olduğuiçin de sirkumfleks ve
sağkoroner arter lezyonu bulunan
hastaların çalışma dışı bırakılması,
SPECT görüntülerneye
ilişkin kısıtlamalarıor- tadan
kaldırmaktadır.Sonuç:
Klinik uygulamada, konvansiyonel risk faktörleri ile
açıklanamayan
KAH'lannda, plazma homosistein dü- zeyinin belirlenmesi ve yüksek
olanlarınfolik asit ve B vitamini tedavisi ile düzeltilmesi önerilmektedir.
Bu
şekilde,homosistein düzeyinde
sağlanan düşmenin, koroner endotel fonks iyonunda
iyileşmeyeyol açarak egzersizle
oluşanmiyokard iskemisini azalta-
bileceği kanısına varıldı.
Teşekkür
Bu
çalışma.Türk Kardiyoloji
Derneği AraştırmaDestek Fonu'ndan
sağlananmali destek ile
yürütülmüştür. Ayrıca,homosistein ölçüm/erindeki titiz
çalışmalarındanve
katkılarından dolayı
Düzen
Laboratuariarına teşekkürederiz.
KAYNAKLAR
1. Haller H: Ri sk factors for cardiovascular disease and the endotheli um. Bom GVR, Schwartz CJ (eds). Vascu1 ar Endothe1ium: Phys io1ogy, Patho1 ogy, and Therapeutic Op- portunities. Stuttgart, Germany, Schattauer,
ı997.p.273 2. Anderson TJ, Meredith IT, Yeung AC, Frei B, Selwyn AP, Ganz P: T he effect of cho1estero1-1owering and antioxidant therapy on endothe1ium-dependent coro- nary vasomotion. N Engl J Med
ı995;332: 488-93 3. Clarkson P, Aarsen M, Donker AJM: Impaired vascu- lar reactivity in insulin-dependent diabetes melli tus is re1a- ted to disease duration and low density lipoprotein choles- terol leve1 s. J Am Co ll Cardio1
ı996; 28: 573-9
4. Celermajer DS, Sorensen K, Georgakopoulos D, et al: Cigarette smoking is associated with dose-related and potentially reversib1e impairment of endothelium-depen- dent di1ation in healthy young adults. Circulation
ı993;88 :
2ı49-55
S. Treasure CB, Klein JL, Weintraub WS, et al: Benefi- dal effects of cholesterol-lowering therapy on the coronary endothelium in patients with coronary artery disease. N Eng1 J Med
ı995;332: 481-7
6. Timimi FK, Ting HH, Haley EA, Roddy MA, Ganz P, Creager MA: Vitamin C improves endothelium-depen- dent vasodilation in patients with insulin-dependent diabe- tes mell itus. J Am Co ll Cardiol 1998; 3
ı:552-7
7. Graham IM, Daly LE, Refsum HM, et al. for The Eu- ropean Concerted Action Project: P lasma homocysteine as a risk factor for vascu1ar disease. JAMA 1997;277: 1 775-81 8. Stampfer MJ, Malinow MR, Willett WC, et a l: A prospective study of p1asma homocyst(e) ine and risk of myocardial infaretion in US physicians. JAMA
ı992;268:
877-81
9. Robinson K, Mayer EL, Miller DP, et al: Hyperho- mocysteinemi a and 1ow pyridoxal phosphate: common and independent reversible risk factors for coronary artery dise- ase. Circulation 1995; 92: 2825-30
10. Clarke R, Daly L, Robinson K, et al: Hyperhomocy-
Türk Kardiyol Dern Arş 2000; 28: 598-606
steinemia: an independent risk factor for vascular disease.
N Engl J Med 1991; 324: 1149-55
ll. Dalery K, Lussier-Cacan S, Selhub J, Davignon J , La tour Y, Genest J : Homocysteine and coronary artery disease in French Canadian Subjects: Relation with vita- mins B
ı ı.B6, pyridoxal phosphate, and folate. Am J Cardi- ol 1995;75: 1107- 11
12. Robinson K, Arbeart K, Refsum H, et al: for the Eu- ropean COMAC group: Low circulating folate and vitamin 86 concentrations: risk factors for stroke, peripheral vascu- lar disease, and coron ary artery disease. Circulation 1998;
97:437-43
13.
TokgözoğluSL,
AlikaşifoğluM, Atalar E, et al: Ho- mosistein ve MTHFR gene tipinin koroner arter
hastalığırisk ve
yaygınlığınınbelirlenmesindeki önemi. Türk Kardi- yol Dern
Arş1999; 27: 598-603
14. Celermajer DS, Sorensen K, Ryalls M, Leonard J, Deanfield JE: Impaired endothelial function occurs in the systemic arteries of children with homozygous homocysti- nuria but not in their heterozygous parents. J Am Coll Car- diol 1993; 22: 854-8
15. Izzo MR,
FeldınanMD, Wu C, et al: Plasma ho- mocysteine levels predict brachial artery vasoreactivity in patients with coronary artery disease. J Am Coll Cardiol
ı996;