• Sonuç bulunamadı

Edirne sarayı Yazan : Süheyl Ünver

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edirne sarayı Yazan : Süheyl Ünver"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T a r i h k ö ş e s i :

K u m kasrının muhteşem salonu, Karşıda y a n d a k i odanın ocağiyle müşterek ocak ve deliği, k a p ı l a r , ocak y a n ı n d a oturulacak mihrab, ve dolap k a p ı l a r ı g ö r ü n m e k tedir. 1829 plânında bu dolaplat

işaret e d i l m e m i ş t i r . Solda uçdakı kapı k u m m e y d a n ı n d a n g i r i l e n ka-pıya g i t m e k t e d i r . Sol d u v a r d a k i a l çak pencereler cem cumbası sofrasına a i t t i r . T a v a n ı pek m ü k e m m e . -dir. Edirne sarayında bu şekilde kubbeli v e a l t ı n l a z i y n e t l e n m i ş i k i t a v a n daha mevcuttu, istanbul sa-r a y ı n d a bile eşi güç bulunan ahşap

bir t a v a n d ı r . Üniversite kütüphanesi)

E d i r n e s a r a y ı

Y a z a n : S ü h e y l Ü n v e r

Edirna Sarayı Osmanlı Hanedanının bulundukları za-manda oturdukları bir yer değil, Türk mimarı tarihinde ka-sırlar şehridir. Bu sarayı bu noktadan mütalea etmek icab eder. Görülecektir ki Edirne Sarayı Topkapı sarayının daha geniş bir sahada bazan on binlere varan nüfusunu barındı-racak büyüklükte yapılmıştır. Her iki Sarayda aynı teşrifat hakim olduğu cihetle sarayın taksimatına dokunulmamışdı. Topkapı sarayı Edivneye naklolunsa ve orada yalnız temel-lerinden bulunabilecek yerlere dağıtılsa karşımıza bir Edir-ne sarayı çıkar. Topkapı sarayında her devir mimarisinin ha-tıraları vardır. Edirne sarayı da böyledir. Yapılışlarında aynı zevk hakim olmuştur. Saraya Patihden sonra Süleyman Kanuni, İkinci Selim, Dördüncü Mehmed, İkinci Ahmed ve İkinci Mustafa tarafından bir çok ilâveler yapılmış, tezyin ve tevsi' olunmuştur. Osmanlı saraylarının en cesimidir.

d a K u m K a s r ı

K u m kasrı p l â n ı : G. Sayger A . D^sarnod, a l b ü m d'un voyage en T u r q u i e . 1829-1830) eserinden a l ı n m ı ş t ı r . Sağ v e h a m a m t a r a f ı k â r g i r d i r . Sol t a r a f ı ve sedli t a r a f m e y d a n a v e bahçeye

(2)

S a r a y ı n 1290 (1875) t a m i r i n d e n sonra k u m meydanı, K u m kasrı, kasrı padişahinin arz odasının y a n d a n görünüşü.

Sa-r a y ı n binalaSa-rı saidide ağaçlaSa-rı aSa-rasında y ü k s e l m e k t e d i Sa-r .

S a r a y d a ı h a r a b e y e : Babüssaade, a r z odası, sağda k u m kasrı h a m a m ı ve solda kasrı padişahi harabesi.

ji'dirne sarayı sahası bugün düz bir arsadır. Bu düz yerde şimdi kışlalar vesaire vardır.

Saraydan kalmış yegâne hatıra o düz saha şimdi bahis mevzuumuz olacak kum kasrı hamamı yanında arz odasının divar parçaları, cıhannüma kasrı temelinden az bir kısım bir kaç harab köprü ve adalet kasrı kaidesinden ibarettir. Artık bu saraylar hatıralarda yaşayabilir. Onu bize bir eser halinde 30 sene Edirnede oturan meşhur ilk röntgen mütehassısları-mızdan Dr. Rifat Osman yazdı. Çok mütevazi bir paraya bunun millete maledilmesi için bir çok müracaatlar semere vermedi. Bugün karşımızda mükemmel bir eser vardır. O da bu gün mevcut olmayan sarayın resimli ve çok âlimane ese-ri. Bugün bu eserin bir diğer örneği yapılamaz. Bunun mut-laka millete mal edilerek bastırılması lâzımdır. Saray yalnız Osmanlı hanedanının oturması cihetile kıymetli değildir. O-rada her devrin mimarî örnekleri vardır. Adetâ biz bu sa-rayı bahçeler arasında müstakil köşklü Yeni şshir tiplerinin en zevkli bir örneği sayarız. Bu saray Türk mesken ve imar tarihinin en esaslı kaynağıdır. Dediğim gibi bu eser mutlaka elde edilerek basılmalıdır. 30 sene emekle vücuda gelen bu Rifat Osman eseri unutulmamalıdır ki Edirne sarayının ufak bir modeli ve onun anıtıdır (1).

Şimdi bu sarayın ne kadar kıymetli olduğunu isbat için selâmlık tarafı kasırlarından birisini intihab ediyoruz. O da Kum kasrı. Fatih'in oğlu Bedbaht Sultan Cem'in büyüdüğü yer ve okuduğu mektep (2) Şehzadeler burada ders görüp terbiye edildiğine göre şehzadegân mektebi gibi de itibar e-dildiği zamanlar da olmuştur. Padişahların riyasetinde dev-let ve ordu erkânile içtimaların yapıldığı yerdir. Rivayete göre Yavuz Sultan Selim de İran seferine buradaki bir top-lantıda karar vermiş. Görülüyor ki tarihi hâtıraları var. İşte bina ve teferruatı mevcut. Ressamlarımıza uydurmağa lü-zumu olmayan bir dekor da var. Yine rivayete göre Romanya voyvodaları ve diğer prensler burada huzura girmiştir.

Yeri sarayın ikinci avlusunda, karşıda muhteşem cihan-numa kasrı var. Buraya kasrı padişalıi, Has oda da derler. Bunun solunda : babüssaade ve önünde arz odası, sağında da kum kasrı. Kum kasrı tesmiyesinin sebebi bu ikinci avluya kum meydanı denmiş olmasıdır. Bu meydana iki yerden, bi-risi tavuk ormanı adasında terazi ve adalet kasırları yanın-dan ve bostancı başı kasrı sağınyanın-dan Fatihin etrafı ve altı mermer döşeli Tunca üzerindeki köprüsünden geçilip demir kapıdan veyahud babüssaadeden girilir. Demir kapıdan gi-rilince bina sağda, ortadan gigi-rilince karşıda kalır.

Kasrın hangi senede yapıldığını bilmiyoruz. Her halde 855 (1151) de Fatih zamanında yapılmış olmalı. Zira Edirne sarayında doğan Cemi orada okutup büyütmüşler. Amma du-varları kagir üstü ahşap bina o zamandan kalamaz. Mütead-did tamirler geçirdiği muhakkak.

Eski temel üzerine yapılmış olması da muhtemel. Şimdiki bina XVII. inci asırda esaslı tamirler ve ilâveler görmüş olacak. Zira 1165 (1751) hareketinde Edirne alt üst olduğu zaman çok rehnedar olmuştur (2). Edirne sarayı 1171 (1757), 1182 (1768), 1201 (1787), 1223 (1808), 12-13

(1827) ve nihayet 1290 (1875) de bir çok tamirler görmüştür. Kasrın bütün Edirne kasırlarında olduğu gibi eski bir hamamı var (3). O da yenilenmiş. Abdülaziz'in Avrupa

dö-K u m kasrının 1290 (1875) de V a l i Hacı Zzzet paşa vas.tasile t a m i r i n e ait resim. Kasrın h a m a m y a n ı n d a k i k â r g i r cephesi

g ö r ü l ü y o r .

(1) Bu değerli ve hazır eser halen ailesindedir. (2) Dr. Rifat Osman. 11 Haziran 1928 tarihli mektubun-dan. Aslı hususî kütüphanemdedir.

(3)

kas-nüşünde bir kaç gün kalacağı rivayet edilen bu sarayın en son muhafazakârane tamiri de Vali Hacı İzzet paşa tara-fından 1290 (187"0 tarihlerinde tamamlanmıştır.

Esaslı tamir gören binalardan biri de budur. Vali Hacı İzzet paşa tamir esnasında saraya gelir, bakar ki bir çok yerler yıkılıyor, bunları durdurur. Hepsinin resimlerini aldı-rır. Tamirden evvelki hali tesbit edelim ki sonra ne yaptı-ğımız anlaşılsın der. İşte kum kasrının tamiri esnasında böyle bir resim alınır.

Kum kasrı XVII inci asırda Türk tarzında binaların en güzsi örneklerindendir. Tarzı mimarisi bugün için de takli-de takli-değer, geniş bir sahada bir çok merasime sahne olan mey-dana nazır bu kasrın fevkalâde nefis bir cephesi vardır. Cem cumbası itlak olunan ve tam kapı üstünden meydana nazır olan bir cumba kasrın nefis bir parçasıdır.

Bu kasırda ibda. edilmedik teferruat kalmamıştır. Mu-sandıraların en güzeli, sedli bahçeye nazır direkli yazın açık, kışın kapalı büyük divanhane, iç divanhane, bir tek ocakla ısınan yan yana iki oda, nihayet bu nefis cumba, merdiven-leri. çinileri ve iç tertibatı, hamamı ve onun odası itibarile harikulade bir binadır.

Bu kasrın üç tavsifi vardır:

I — Aşık Ali ağa risalesinde; bu kasrın Avcı mehmed IV zamanında mühim bir tavsifi bulunduğunu Dr. Rifat Osman rivayet eder (1).

Eser 1082 (1651) de yazılmıştır. İsmi Edirne sarayı ri-calcsidir, ve Avcı Mehmed emrile yazdırılmıştır. Sarayın en parlak devri Avcı devridir. 1068 (1657) den 1099 (1687) ye kadar sürer.

II — Birinci Nikola albümü. Rus - Türk harbinde 12 i 5 (1829) da Edirneye giren Ruslar sarayı karargâh ittihaz et-mişlerdir. Ordu ile beraber gelen ressam ve mühendisler, Çar emrile ordunun geçtiği yerlere ve Edirneye dair bir al-büm yaparak Rus Çarı birinci Nikolaya takdim etmişlerdir. G. Sayger ve A. Desarnds Albüm d'un voyage en Turqııie fait par ordre de S. M. l'Empereur Nikolas I er en 1829 et 1830 (2).

Bu albümde kasrın kum meydanındaki cephesi ve plânı ve ayrıca demir kapının önünden kum meydanı. Karşıda kas-rı padişahı, sağında kum kaskas-rının umumi bir görünüşü var-dır.

Eser albüm mahiyetindedir tarihi malûmat yoktur. Yal-nız resimlerin kısa bir tavsifini buluyoruz.

III — Edirne sarayı cedidi âmiresi nammdaki Rifat Osman eserinde bu kasrın mliteaddid iç ve dış resimleri, plânı ve gayet mühim bir faslı vardır. En esaslı vesikalar burada sı-ralanmıştır. Bu eserden öğreniyoruz ki 129:'. (1877) Rus rm hamamında yıkandığı rivayet olunur. Bunun en muh-teşemi harem dairesinde yatak hamamıdır. Kanunî Süley-man Mimar Sinan'a yaptırmıştır. Etrafta halvetler ve ortada havuz vardır. Ilii5 (1751) Edirne hareketinde harab olmuş-tur. Aşık Ali ağa Bostancıbaşı risalesinde bahseder amma sonraki keşifnamelerde isimleri geçmez. (Rifat Osman. 11 Haziran 1928 mektubundan).

(1) Bu eser Edirne Belediye Reisi Dilaver bey tarafından Rifat Osman'a hediye edilmiş. Balkan harbinde Bulgar yağ-masında kaybolmuştur. Rifat Osman eserine neşrolununca müracaat.

(2) Paris Milli kütüphanesi. Salle d'Estamps Ub. 139 ve Beyazıdda şehir ve inkilâp vesikaları kütüphanesi nüsha-ları vardır. Bu mühim eser Paris'te (Chez Engelmann et Cie, çite Bergere No: 1) litoğrafiye edilmiştir.

K u m kasrının k â r g i r kısmında b ü y ü k kubbeli sofanın ocağı (solda) ve t a m arkasına nazır odada ocağın m u k a b i l i diğer bir ccak (sağda). Bu sağdaki ccak birinci ocağın hararetile

ı s ı n m a k t a d ı r . A y r ı bir menfezle kaideden m ü ş t e r e k t i r . ( L a i p z i g ' d e basılan a l b ü m d e n )

K u m kasrının son t a m i r d e n sonra aldığı şekil. Cem cumbası t e f e r r u a t ı ve binanın sol ahşap kısmı daha iyi g ö r ü l ü y o r . Set üzerinde b ü y ü k bir çınar ağacı v a r d ı r . ( D r . Rifat Osman

t a r a f ı n d a n çizilmiştir.)

K u m kasrının k u m meydanına nazır cephesi. Burada sağda k â r g i r k ı s ı m l a r , solda ahşap y a z l ı k d a i r e l e r ve methal, orta-da cem cumbası g ö r ü l m e k t e d i r . H e r iki oorta-dayı ısıtan ocağın bacası t a m y e r i n d e inşa e d i l m i ş t i r . (1829-30. G. S. ve A. D.)

(4)

K u m kasrının k â r g i r kısmına ait iki pencerenin içerden gö-rünüşü 1290 (1875) de Hacı izzet Paşa V a l i l i ğ i z a m a n ı n d a k i resimlerdsn. B ü y ü k kubbeli ve ocaklı sofanın sağ cephesine

ait olduğuna ihtimal v e r e b i l i r i z .

D e m i r kapı önünde k u m m e y d a n ı n ı n görünüşü. Sağda k u m kasrı, ortada ve biraz gerilek kasrn padişahî. ( C i h a n n ü m a kasrı) solda arz odası 1829 Rus harbinde burası Rus ordusu-nun k a r a r g â h ı olduğundan T ü r k murahhası heyetinin a t l a r l a d e m i r kapıya ilerlediği ve Rus k a r a r g â h ı n ı n atları g ö r ü l m e k

-tedir. (1929-30 G. S. ve A. D. a l b ü m ü n d e n )

Edirne sarayının askerî k a r a r g â h ittihazına ait bir resim. K u m meydanı. Sağda kum' kasrı ortada karsı padişahî (has oda), solda arz odası g ö r ü l ü y o r . Y a l n ı z bu levhada binalar a y r ı a y r ı fotoğrafiye edilip birleştirildiği için kasrı padişahî öne düşmüştür. (Laipzig'de basılmış bir a l b ü m d e n ) . Ü n i v e r

-site kütüphanesi.

harbinde sarayın divanhane meydanı etrafındaki daireler ve cihannüma kasrının zemin katı, kum kasrı hamamı, silâh, c.ebhane ve top anbarı ittihaz edilmiş, Rusların Edirneye ta-karı-ublarmda Vali Cemil paşa ile Müşir Ahmed Eyyüb paşa arasında tezadı efkâr neticesi (3) esliha ve cebhaneye ateş verilmiş; saray ve bu kasır üç günde mahvolmuştur. Edir-nede cam. çerçeve ve sarayda hiç bir yer kalmamış, her yer yıkılmış ve yanmıştır. Haci İzzet paşa bu kasrı ve sarayın di-ğer yerlerim yeniden ikinci Valiliği zamamnda ihyaya te-şebbüs etmiş ise de muvaffak olamamış ve saray ankazı sö-külerek taşları civar ve uzak inşaatta kullanılmıştır (4).

Kasrı alâkadar eden kaynaklara bir nazar atfedelim. Edirne manzaralarım havi olarak Layipzig'de basılmış taş basması albümde saraya ait 3 resim vardır. Bunlardan bi risi Kum meydanında Cihannüma kasrı; arz odası ve kum kasrını muhtevidir. Levha üç muhtelif resimden kesilerek ya-pıldığı için çok geride olması lâzım gelen cihannüma kasrı öne tesadüf etmiştir. Diğeri de kum kasrmdaki ocaktı. Buna bitişik odanın da ocağı da bu ocağın arkasına tesadüf eder. Soldaki ocağın dumanı yandaki odanın kapalı ocağı içine geçerek orasını da ısıtır. Haizi dikkat resimlerdir (5).

Hacı İzzet paşanın tamirine ait resimlere müteferrik kart-lar halinde tek tük tesadüf olunmaktadır. Bunkart-lar 1290 (1875) tarihlerinde 100 adet cam üzerine çekilmiş, mühim bir kıs-mını Dr. Rifat Osman bulmuştur. Elimizde halen üç tanesi mevcuttur. Birisinde arz odası önünde kum kasrı tamirden evvel görülüyor. Kr.m kasrı tamir edilirken yakından bir res-mi daha vardır. Kasrın üstü kurşun örtülüdür, görülmek-tedir.

Diğer bir resimde de kum kasrı derununda yan yana ve etrafı çinili iki pencere görülmektedir. Büyük ve kubbeli di-vanhanenin kum meydanına bakan pencerelerinden ikisidir.

L'Univers, Türkiye faslında Sarayda kum meydanının ve kum kasrı ile diğer cihannüma kasrı ve arz odasının birinci Nikola albümündeki resimden alınmış bir örneğidir (1).

Sarayın hali hazır harab vaziyeti üzerine çıkarılmış yeni resimler vardır. Orada kum kasrının temelleri bile görülmez. Yalnız üzeri kiremit örtülü kum kasrı hamamı müstakil bir bina halinde durmaktadır. Hamamda padişah kurnası de-nilen bir yer gösterilir. Padişahların bu hamamda istedikleri zamanda yıkandıklarına işarettir. Yoksa onlara has bir ha-mam değildir. Hususi haha-mamları yoktur. Canları istediği yer-lerde yıkamrlarmış... Kurnaları umumî harbe kadar mevcut imiş (2). Saraydan kalan yegâne hamam budur.

Kasrın İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde bir albümde (3) ocaklı divanhanesinin bir resmi bulunmuştur. Resmin Kum kasrına ait hiç bir izahı yoktur. Fakat ocaklardan bunun kum kasrına aidiyeti meydana çıkmıştır. Kubbe yaldızlı ve XVII inci asra ait klâsik ve Türk tarzında bir parçadır.

O-(3) Tarihi Osmani Mecmuası No. 47, S. 306.

(4) Dr. Rifat Osman. Edirne Rehnüması. Edirne sarayı ve kasırları S. 88-94.

(5) Phot. Im. Louis Glaser Albümü, yaptıran Edirnede D. Michailides. Üniversitesi kütüphanesi yıldız hususî al-bümleri No. 14572/11.

(1) L'Univers. Turquie. Palais des Sultan â Eski-Serai No. 83.

(2) Dr. A. S. ÜN VER. Edirne sarayında hamamlar. Yü-cel No. 26. 1937.

(5)

K u m kasrı h a m a m ı n ı n 1S36 dakı haline göre t e f e r r u a t ı ( A . S. Ü.) A , B , C — Kubbe k ı s ı m l a r ı , D — M a k t a ' , E — Y a n g ı n d a n e v v e l k i piân, F — Ş i m d i k i hal i ^ G — Ş i m -diki plân

cakta yan odayı ısıtan ocağa ulaşan delik daha iyi seçiliyor. Bu büyük salon kasrın nefis bir parçasıdır.

Yine kum kasrının müteaddid ve Dr. Rifat Osman ta-rafından uzaktan ve yakından çizilmiş resimleri vardır ( l).

Kum kasrının sağ yani, hamam tarafı kagirdir. Diğer ta-rafı ahşaptır. İhtimal kagir tata-rafı kışlık ve ahşap tata-rafı yaz-lıktır. Zira bu taraf tamamen ahşap, SIK direklerle bağlı ve birbirile temadi eden pencerelerdir. 12-15 (1829) plânında Cem cumbası altındaki kapı işaret edilmemiş ve ön cebhede gösterilmemiştir. Yalnız merdivenle çıkılan kapı görülüyor. Fakat 1290 (1875) tamirinden sonra cumba altında kapı vardır. Birinci Nikola albümünde bu acaba unutuldu mu? Yoksa sonradan mı açıldı. Fakat vaziyet burada eskiden bir kapının mevcudiyetini düşündürüyor.

Sağdaki ve soldaki pencerelerin şekillerini pek iyi gö-rüyoruz. Binanın kapısı ahşaptır, ve kasrın tam ortasına te-sadüf ediyor. Plâna göre boyu 18 metredir. Eb'adma göre va-si bir kasırdır.

Cem cumbasının içine ait malûmatımız yoktur. Yalnız Dr. Rifat Osman'ın basılmasını cidden istediğimiz eserine göre bu cumbaya çıkan bir merdiven vardır. İnilmek için merdiven ayrıdır. Bu odanın ufak bir sofası vardır. Yarı alçı pencereler kubbeli ve ocaklı büyük salonun sağ üstteki sofayı aydınlatır. Buradan cumbaya girilir. İniş merdivenin altında, yanda büyük odanın köşesinde bir musandırası

var-( I) Dr. Süheyl. Edirne Sarayı cedid âmiresi. Yeni mecmua No. 85.86. 1339.

makale.

dır. Eskiden burada da yatırılırmış. Fatihin Edirnede iken bu kasırda oturup resmi kabulleri yaptığı da rivayet olunur.

Kasrın hakikaten en müzeyyen yeri cumbasıdır. Padişa-hın bağdaş kurarak oturup bu cumbadan merasimi seyrettiği veyahut saray mensublarma temaşa ettirdiğini düşünebiliriz. Gayet müzeyyen ve mühim bir eser olan bu cumba bilâhare Edirne evlerinin inşasına da güzel bir örnek olmuştur. İşte kasrın hamamı, yazlık ahşap divanhaneleri ve kışlık kâgir oda ve ocaklı sofaları ile millî mimarimizi yaşatmağa lâyık birer eser olduğu meydandadır.

Halen kasrın yeri ancak kazışla belki çıkacak temellerile bulunabilir. Kiremitle örtülmüş ve depo gibi kullanılmış ha-mamından başka biç bir eser kalmamıştır.

Kasrın güzelliği tarif olunamıyacak derecededir. Haricî ve dahili mimarî teferruatı çok şayanı dikkattir. Mimarice is-tifade edilecek kaynaklardan biridir. Bilhassa ocaklı sofa-nın tavanı başlı başına bir âlemdir. Bunun şimdi İstanbulda iki benzerine tesadüf ediyoruz. Birisi maalesef yeşile boyan-mış Takkeci Camii tavanı. Aynı devir eseri olabileceğim ha-tırlatıyor. İkincisi de Amca Hüseyin paşa Yalısı'nın harabi-yetten bozulmuş divanhane tavanı. Topkapı sarayında bu ah-şap tavanın teferruatını havi parçalara Revan odasında, Bağ-dad kasrında da tesadüf olunur. Edirnede sanatkârların çok asıl tezyinat örnekleri vardır. Eğer bu tavanı da onlar işlemiş ise sanat erbabının ehemmiyet vererek aradıkları yüksek bir Edirne işidir.

Saray hakkında bu izahatı kâfi görüyorum. Buraya koy-duğumuz resimler yazı noksanlarını tamamlıyacaklardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Results showed a significant decrease in the level of pain (β = 1.31, p < .0001) and frontalis m uscle tension (β = .46, p < .001) in participants who received the EMG

Dolgu taneciklerinin nm boyutunda olması sebebiyle nano kompozitler yüksek alan/hacim oranlarına sahiptir. Polimer matrisler içine eklenen çok düşük yoğunluktaki nano

Arada bir B mezonu kendili¤inden, çok büyük kütleli iki parçac›¤a bozunuyor: maddenin en temel bileflenleri olan kuarklar›n alt› çeflidinden en a¤›r› olan bir “üst”

Nesin ölmüş, yüreği durmuş. Bugün Türkiye Cumhuriyeti için bundan daha büyük bir kayıp düşünülemez. Yaşadığımız akıl almaz rezilliklerin arasında O ’nun gibi

[r]

Okur, onun şiirini okurken pek çok soruya yanıt aramadan yapamaz, pek çok sorunu düşünmeden edemez.. “Yirminci yüzyılı” yaşarken de insan, “O çağa bu

A le v alev yanan tankerlerde idare kalm am ış, tekneler akıntıyla ordan oraya sürük- lenm iye düşmüşlerdi.. K âğıth elvacılara, lahmacunculara, sahlepçilere gün