TARİHÎ TÜRK SU MİMARİSİNDEN ÖRNEKLER
XIV. YÜZYILA AİT İKİ ESKİ TÜRK HAVUZU
Y. Müh. Mimar Y I L M A Z Ö N G E
Türkler tarafından Anadolu'da XI -XII - -XIII - XIV. yüzyıllarda vücuda geti-rilmiş eserlerle ilgili su tesisleri hakkında şimdiye kadar pek az şey söylenmiştir.
Halbuki bugün daM elimizde gerek Selçuklu devri, gerekse beylikler devrine ait (su mimarisi) adı altında toplayabileceği-miz köprüler, bentler, su kemerleri, su haz-neleri, şu yolları, çeşmeler, şadırvanlar, se-biller ve havuzlara ait çeşitli misaller var-dır. .
Bu kısa yazımızda Selçuklu havuzları geleneğine uygun olarak yapılmış XIV. yüz-yıla ait iki enteresan örnek üstünde dur-mak istiyorum. Bunlardan biri, Konya'da Karamanoğulları tarafından yaptırılmış elan Türbe H a m a m ı n ı n soyunma kısmındaki havuz, diğeri ise, yine Konya'nın Akşehir ilçesinde Seyyit M a h m u t H a y r a n zaviyesin-den kaldığını tahmin ettiğim havuz bakiye-sidir.
Her iki havuz da ilişik plân ve fotoğ-raflarından görüleceği üzere birbirine çok benzemektedir. Bu çeşit havuzlar geometrik çizimle plânlanmıştır. Eski T ü r k mimarları-nın geometriyi çok iyi bildikleri, pcrtaller-de (tak kapılarda) ve pencerelerpcrtaller-de, kubbeler-de ve tonozlarda, kornişlerkubbeler-de, silmelerkubbeler-de, sü-tun başlıklarında, konsol ve minare şerefe-lerinde gördüğümüz, girift şekilli stalâktitli örgülerden kolayca anlaşılabilir. Çok kulla-nılan nebatî ve geometrik süslemeler arasın-da, abstre oluşu ve mimarî ile daha kolay bağdaştırılabildiği cihetle T ü r k sanatkârla-rının geometrik tezyinata daha fazla rağbet ettikleri malûmdur.
T ü r k mimarlarının geometrisinde 3 4 -5 rakamları ile bunların misilleri veya çar-pımları esas olmuş, hattâ bu rakamlara mistik mânalar izafe edilmiştir. Bunun yanı sıra, eskilerin ilâhî nisbet, ilâhî kesim, al-tın kesim dedikleri 1,618 nisbeti de geniş öl-çüde tatbik edilmiştir. Gönye ve pergeli çok iyi kullanan T ü r k mimarları, bunların yardı-miyle vücuda getirdikleri satıh ve hacımlar-da hemen her zaman çok değişik tesirler el-de etmişlerdir.
Tiirbe H a m a m ı n ı n , vıkımından sonra Konya Karatay Medresesinin bahçesine ge-tirilmiş c ' a n havu?, dıştan ve içten eniki köşelidir. Her yüzün içine işlenmiş dilimli birer ters stalâktit nişi ile basit geometrik şeklin monotonluğu giderilmiştir. Pergel ve gönye oyunu ile elde edilen bu şeklin
ge-ndfeflfll
flBr .^fllB
[ • y i n
Bil*
Konya T ü r b e h a m a m ı n ı n yıkılmasından sonra Karatay Medresesinin bahçesine getirilen havuz
Konya Türbe h a m a m ı n ı n havuzundan detay Konya - Akşehir Seyyid M a h m u t H a y r a n zaviyesi havuzunun parçaları
rek perspektif görünüşü, gerekse suyun yan-sıtmasiyle havuzda meydana gelen mene-vişli akisler cidden güzeldir.
H a v u z boz renkli m e r m e r d e n işlenmiş olup üzerinde ayrıca hiçbir tezyinî motif mevcut değildir. Bugün Medrese bahçesin-de toprağın üzerine oturtulmuş, içine yeşil çini döşenmiş, ortasından da alelade bir bo-ru ile su verilmiş olan havuzun eski vaziye-tini bilemiyoruz.
Dıştan dışa, 184 cm. içten içe, 130 cm. ebadında olup iç yüksekliği 48 cm. dir. Dış yüzün sade bırakılıp, iç yüzünün işlenmesi, fonksiyon uygunluğunun yanı sıra, mistik bir görüşü de sembolize eder.
Akşehir'de, halen yıkılmış, izleri bile kaybolmuş bulunan, Seyyid M a h m u t Hay-ran zaviyesi havuzunun ise aşağı yukarı aynı tarihlerde yapıldığını kabul edebiliriz. Bu havuz da boz renkli mermerden işlenmiştir. Bugün sadece kırık üç parçası meydanda-dır. Dıştan dışa 196 cm. içten içe 160 cm. ebadında ve 54 cm. yüksekliğindedir. tan oniki köşeli içten ise altı köşelidir. Dış-tan her iki yüz tek parça olarak işlenmiş olup, havuzu teşkil eden altı parçanın üst kenarlarından demir kenetlerle birbirine bağlanmış bulunduğu mevcut izlerden
anla-şılmaktadır. (Havuz taşlarından birinin üze-rine de 3,5 cm. çapında, fazla suyu akıtacak bir kanal oyulmuş ise de bunun orijinal olup olmadığı belli değildir.)
Altıgenin her yüzü içine işlenmiş iki tarafında yarım silindir şeklinde birer kü-çük niş olan ters stalâktit dilimleri ile bu havuzun görünüşü, yukarıda bahsettiğimiz örnekten çok farklı değildir.
Mevcut parçalardan istifade edilerek tamamlanabilecek bu tarih ve sanat değeri olan hâtıranın uygun bir yere m o n t e edil-mesi gereklidir.
Elimizde şimdilik başka örnekler olma-makla beraber, bahsettiğimiz XIV. yüzyıla ait her iki havuza göre bunlardan daha ev-vel de yapılmış, d a h a sonra da yapılmakta devam edilmiş olduğunu düşünebiliriz.
T ü r b e H a m a m ı ve Seyyid M a h m u t H a y r a n havuzlarına sadece stalâktitli dahilî cymalariyle brnzeyen diğer bir havuz da Karaman'da Seki Çeşme (Sekiz Çeşme) ha-mamının soyunma kısmında bulunmaktadır. Yine XIV. yüzyıla ait olan bu hamamın sta-lâktitli orijinal kurna taşları ile dilimli k â s : şeklindeki mermer havuzu çok enteresan sanat eserleridir.
Bütün bunlar ve benzeri örnekler basit geometri esasları üzerine kurulan mimarî
KONYA - AKŞEHIR SEYYID MAHMUD HAYRAN ZAVIYESININ HAVUZU
tezyinatın, Türk sanatkârı elinde ne kadar değişik kullanılma yerleri ve şekilleri bul-duğunu, neticede ne kadar enteresan tesir-lerin elde edildiğini göstermesi bakımından çok önemlidir.
BUKSA ARKEOLOJİ
MÜZESİN-DE ROMA MÜZESİN-DEVRİNE AİT
BİR LAHİT
Arkeolog : E R D E M Y Ü C E L Bursa Arkeoloji Müzesinde lahitlerin teşhir edildiği mahallin ortasında bulunan küçük ebattaki bir lahit derhal dikkati çeker.
Bu lahit Bursa'da Çekirge'nin alt kısmı-na rastlayan Sıra Meşeler ismiyle tanıkısmı-nan yerde, Merinos Fabrikası Memurları için in-şa ettirilen blok apartmanlarının temel ka-zısında meydana çıkarılmış ve derhal Bursa Arkeoloji Müzesine nakledilmiştir (1).
Lahit M.S. 3. asra ait bir R o m a eseri-dir. Köşeleri Nikeli ve Girlantlı lahitler gru-buna dahildir. R o m a devrine ait diğer lahit-lerle mukayese edildiğinde, bu lahdin Biti-nia Bölgesine has R o m a eyalet üslûbunda yapıldığı kolayca anlaşılır. Sadece bir tek-neden ibaret olan lahdin kapağı yoktur. Bu-lunduğu yerde müze mensupları tarafından bir araştırma yapılmışsa da kapağı bulmak m ü m k ü n olmamıştır.
Lahdin kül muhafazası mı, yoksa ço-cuk lahdi mi, olduğu kesin bir şekilde an-laşılamıyor. Kül m u h a f a z a l a r ı n d a ekseriya bulunan kitabe burada yoktur. Çocuk lahdi olduğunu ispat edecek kemik ve saire gibi bir kalıntı da elimize geçmemiştir.
Sonraları, lahdin soyulmuş olması ve bu arada kapağının da parçalanmış olması muhtemeldir.
Bevaz m e r m e r d e n yapılmış olan lahit, 0.47 X 0.88 X 0.88 santimetre ölçüsünde olup, m e r m e r kalınlığı 0.8 santimetredir.
Lahdin cephe ve iki kısa yüzü işlen-miş, arka yüzü işlenmemiştir. Bu tarz Bi-tinia bölgesine has bir özelliktir. BiBi-tinia böl-gesinde bulunan, R o m a devrine ait diğer la-hitlerin de bu şekilde arka yüzleri işlenme-miştir.
Lahdin cephe görünüşünde beş bir saha b:rakılm amaya azamî gayret sarfedilmiş r ' u p rölyefleri sağlam bir durumdadır. Kö-şelerde nikeler ile tam orta kısımda bir Eros yer alır. Nikeler ile Eros'un arasında ve oldukça kalın iki girlant bulunmaktadır. Bu girlantların üzerinde birer meduza ba;ı, altında ise birer üzüm salkımı vardır.
Cephede ise simetri eksenini teşkil eden, . çıplak olarak bir kaide üzerine basan Eros oldukça tembul ve yuvarlak yüzlüdür. Saç-lar ortadan ayrılmış ve iki yana dalgaSaç-lar halinde dökülür. Yüz frontal, vücut ise bu-nun aksine hafifçe sola dönüktür.
İri yapraklardan ibaret girlantların üze-rindeki boş sahayı dolduran meduzalar yu-varlak yüzlü ve dolgun yanaklıdır. Saçlar ortadan ayrılmış olarak iki yana küçük kıv-rımlar halinde dağılır. Ağız uçları bir ke-der ifadesi olarak hafifçe aşağıya doğru kıvrılmıştır.
Lahdin kısa tarafındaki meduza baş-ları ile cephedeki meduza başbaş-ları arasındaki bazı intizamsızlıklar dikkati çeker. Kısa
ta-raftaki meduzalardan birinin başı d a h a iri, yüz ifadesi d a h a sakindir. Diğer kısa taraf-taki meduza ise biraz d a h a küçük ebatta ve donuk ifadelidir.
M.S. III. asra ait meduza b a ş l a n ile bu meduzalar mukayese edildiğinde arada önemli farklar olduğu müşahede edilir. M.S. III. asra ait meduza başlarındaki şid-detli ve acı yüz İfadeli, kalın ve adaleli kaş hattı sert yüzlere karşılık, lahit üzerindeki msdııza başlan daha mülayim ve yumuşak ifade gösterirler. Bu hususta da Bitinia böl-gesine has mahallî üslûbun büyük bir rolü olduğu aşikârdır.
Lahdin köşelerinde frontal görünüşe sa-hip nikelerin yuvarlak yüzlerinde de bir şiddet ifadesi hâkimdir. Saçlar ortadan ay-rılmış, yukarıya doğru şematik hatlar ha-l i n d ' topha-lanmıştır. Nikeha-ler sağ o m u z ve göğsü açık bırakacak şekilde bir hiton ve himation giymişlerdir. K u m a ş kıvrımları sol omuzdan sağ omuza doğru kavisler meyda-na getirir. Nikelerin belleri bir kumaşla sı-kılmış olup, kıvrımlar belden aşağıya dikey hatlar halinde dökülür. Sağ bacaklar öne d ~s -u atılmıştır. Ve eteklerdeki kumaş kıv-rımları bir hareket ve şiddet ifadesi olarak y a n ' a r a doğru açılmaktadır. Nikeler yukarı kaldırdıkları sağ ellerinde bir çelenk, vücut-larına yapıştırdıkları diğer ellerinde de ol-dukça iri hurma dalı tutarlar. Lahdin bulun-duğu Çekirge'nin alt kısımlarının bir Roma nekropolü olması kuvvetle muhtemeldir. Antik devirdeki Bursa arkeolojisi henüz tam mânasiyle araştırılmadığından, bu hususta kesin bir hükme varılamıyor. F a k a t bu kı-sımda ele geçen bazı buluntular, bu mınta-kanın bir R o m a nekropolü olduğu iddiasını kuvvetlendirecek mahiyettedir.
(1) Bursa Arkeoloji Müzesi envanter N o . 216.