A R K E O L O J İ ve T U R İ Z M
Eu iddia doğru mu?
İstanbulda çıkmakta olan Hürriyet gazetesinde okuduğumuz bu şayanı dikkat yazıyı ehemmiyetine binaen aynen sahifelerimize olıyoruz.
Saros kumluğunda denizaltında bir
medeniyetin harabeleri bulundu..
Bundan 3100 yıl evvel Ege Denizinde-ki Kraysi (Chryseis) adası, kısa bir -zaman Akdeniz medeniyeti içinde bir kuyruklu yıldız gibi parlamıştı.Meş-hur Yunan şairi Homer'in «İlyada» sına göre, kudretli mitoloji kahramanı
Asil, sırf bu minicik adadaki Apollo mabedinin başrahibi Krayses'in kızı yüzünden Truva harbi patlak verme-den çadırına çekilmiş ve aylarca so-murtmuş, keder içinde yaşamıştı. Bir diğer meşhur, Yunan muharibi okçu Filoktetcs (Philoctete) ise, Kraysi adasının ötelerine gelmeğe muvaffak olamamıştı. Zira Truva'ya savaşa gi-derken yolu üzerinde bulunan o ufak Kraysi adasına uğramış ve orada yüz vermediği bir ilâhenin üzerine salmış olduğu bir engerek yılanı tarafından öldürülmüştü.
Fakat bu efsanelerden sonra mito-lojilerde Kraysi Adasının bahsinde pek rastlanmamaktadır. Milâttan evvel 240 senelerinde de ada, denizde esrarengiz bir şekilde kayboluvermişti. Bilâhara adanın tarihçesi ve coğrafyası üzerin-de incelemeler yapan tarihçiler onun Ege denizinde pek sık görülen bir zel-zele sırasında dalgaların altına göçe-rek batmış olduğuna kanaat setirdi-ler.
Kraysi efsanesini duyarak bu mev-zua karşı büyük bir alâka duymağa başlayan asil bir İtalyan balık adamı — Marki Piero Nicola Gargallo — geçen yaz bu efsaneler adasını bulmak üzere şahane yatıyla İtalya'dan deni-ze açıldı.
Ciddî bir amatör arkeolog olan 32 yaşındaki Marki Gargallo Ege
de-li izin2 gede-lince denizüstü ve denizaltı araştırmalarını çok eskiden beri arke-olojik kanaatlerin kümelendiği bir bölgeye teksif etti. Bu bölge ise, Ça-nakkale Boğazı yakınlarında. Truva' ya giden kadîm Yunan istilâ yolu üze-rindeydi.
Asilzade balık adam denize bat-mış olan efsaneler adasının asıl yeri hakkında aldığı bilgiler üzerine gerek Homer'in, gerek diğer kadîm Yunan tarihçilerinin kitaplarında Kraysi A-dasından bahseden pasajları tekrar ve son derece itinayla okudu. Nihayet bu bölgeye ait gayet mükemmel bir İn-giliz donanma haritasını tetkikten sonra, Saros Kumluğu denilen bir ma-halle geldi. Saros Kumluğu, Homer'in ı kitaplarında Kraysi dolayısiyle bahsi-ni ettiği Limmi Adasının yakınların-da 15 kilometre karelik bir bölgeydi.
DENİZ DİBİNDEKİ TARİHÎ ESERLER
Marki Gargallo, Saros Kumluğu-nun kadîm devirlerde denize gömül-müş eski bir ada veya yayla olduğunu tahmin ederek derhal daha etraflı bil-gi edinmek maksadiyle civar sünger-ciler, balıkçılar ve denizcilerle konuş-mağa ve elindeki malûmatla onların verdikleri bilgileri karşılaştırmağa başladı.
Garagallo'nun Kraysi hakkında gö-rüştüğü denizcilerin hepsi de aynı ce-vabı verdiler: Evet, Saros Kumluğun-da deniz dibinde yukarıKumluğun-dan bakınca bile görülen muazzam yapı taşları ve bina blokları mevcuttu.
Bu haber üzerine, Marki Gargallo gayet kuvvetli deniz akıntılarına rağ-. men su ciğerini sırtına takarak tek ba-şına Saros Kumluğuna daldı, denizin dibinde uzunca bir müddet dolaştık-tan sonra etrafa tarihten evvelki de-verilerde yapılmış birçok kırık çanak çömlek ve testi parçalarına rastgeldi. Nihayet deniz altında on gün süren araştırmalardan sonra, Piero Gargallo nihayet 17 metre derinlikte. Krayses'
in Apollo mâbedine ait olduğuna ka-ni bulunduğu dik dörtgen biçiminde yüzlcrce blok taşa rastgeldi.
Marki Piero Nicola Gargallo, ge-çen hafta Roma'daki apartmanında tertiplediği bir basın toplantısında Kraysi ile civarına pek yakında tam teçhizatla yeni bir sefer, tertip edece-ğini açıkladı.
Türk kara sularının altında ya-tan paha biçilmez tarihî eserleri Türk Hükümetinden müsaade almadan araş-tırmak Marki Gargallo'nun pek hoşu-na gitmiş olmalı ki, İtalyan asilzadesi şimdi kendi sığamadığı deliğe kuyru-ğuna bir de teneke bağlayarak girme-ğe kalkışmaktadır.
DENİZ ALTINDAKİ MÜZE Marki Gargallo evvelki gün evin-de heyecanlı bir ifaevin-deyle gazetecilere şu sözleri söylemiştir :
— «Bütün Ege ve Akdenizin dibi muazzam bir denizaltı müzesidir. Sü-tunlar mı istiyorsunuz, kadîm devir-lerden kalma küpler mi, seramik-ler mi? Hepsi elinizin altında. Üs-telik bu işe ne karışan var, ne görü-şen, Denizin dibinde ne varsa, elinizi uzatıp alabilirsiniz ve el sürdüğünüz şey de sizin olur.»
Geçmişte, Türk topraklarının al-tından çıkarılan paha biçilmez tarihî eserleri Avrupalı arkeologların nasıl binbir hileye başvurarak çalıp Avru-pa'da müzeler kurmuş olduklarını ga-yet iyi biliriz. Şimdi bu hırsızlıkların hâtıraları daha hafızalarda son dere-ce tazeyken bir İtalyan Markisinin hiç çekinmeden kara sularımız dahilinde hırsızlık yapmağa hazırlandığını he-men çekinmeden hayasızca bütün dün-yaya ilân ettiğini bildirirken, suları-mızın altında Türk balık adamlarının çalışmalarını bekleyen tarihî eserle-rin çalmmaması için hükümetimizin gerekli tedbiri almasını istemek her-halde yerinde bir talep olacaktır ka-naatindeyiz.