• Sonuç bulunamadı

RODOS ve İSTANKÖY TÜRKLÜGÜ. Editör! e~ Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI Doç. Dr. Cihan ÖZGÜN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "RODOS ve İSTANKÖY TÜRKLÜGÜ. Editör! e~ Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI Doç. Dr. Cihan ÖZGÜN"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

RODOS ve İSTANKÖY

TÜRKLÜGÜ

Editör! e~

Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI Doç. Dr. Cihan ÖZGÜN

İzmir, Eylül- 2014

(2)

Özet

Rodos ue İstanköy Türklüğü 185

RODOS'TA TÜRK-MÜSLÜMAN V AKIFLARININ DURUMU

M. AkifERDOGRU*

Bu bildiride Rodos adasındaki Türk vakıflarının tarihsel gelişimi ana

hatlarıyla özetlenmektedir. Bildiri temel olara osmanlı belgeleri ile yazarın

gözlemlerine dayanmaktadır. Tebliğin ana fikri, özellikle 1947 yılından sonra, Yunan hükümetinin, Rodos 'taki Türk vakıjlm:im sistomatik şekilde eritme siya- setini uygulamaya çalıştığı üze1ine kwulmuştıJr. Bu siyasette, egemen güç olan

Yunan Hükümeti, bir kısım Rodos Türklerini depiyon olarak kullanmıştır.

Allalıtar Sözcükler: Rodos, Vakıf, Evkaf, Yunanistan, Türk

Giriş

Amacım, Rodos'da ikamet eden Türklere ait vakıfmalla­

rın yağınalanınasına ve yaklaşık beş yüz yıldır Rodos Türkleri- nin teminatı olan, onları bir arada tutan, yüzyıllardır ortak bir kültür ve milliyet şuuru içinde yaşarnalanna destek vermiş olan

vakıf müessesine dikkat çekmektir. Vakıflar meselesi, Rodos Türklerinin güncel ve önemli sorunlarından biridir. Tebliğim,

temel olarak Osmanlı arşiv belgelerine ve kendi gözlemlerime

dayanıyor. Bu kadar uzun pir süreç içinde, vakıfların geçirdik- leri badireleri özetlemek dogru bir yöntem olmayabilir, ancak, vakıfların borulmasıyla birlikte, 1912 yılından beri, Rodos Türkleri aleyhine gelişen bir sürecin işlediğini belirtınem gere- kiyor. 23 Nisan 2014'de Rodos'u ziyaret ettim. Gördüğüm bir

·Prof. Dr. Ege Üniversitesi, Tarih Bölümü, İzmir

(3)

186 lll. Bölüm: Rodos ve İs tanköy Tiil*lüğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kültür Eserleri

duvar yazısı beni çok etkiledi. Yunanca olarak yazılmış bu duvar yazısında şöyle deniliyordu: 'Rodos 'u 1912 yılından beri

Hıristiyanlar yönetmektedir. 1912-2012, bu ada, yüz yıldır Hıristiyanların idaresindedir. Türklerin burada ne işi var.

Türkler dışarı'. Bu duvar yazısı, Yunanistan ile iyi ilişkiler

içinde olduğumuz bu günlerde yazılmıştır. Bu duvar yazısının

· yanısıra, Rodoslu bir Türk meslektaşım, Altın Şafak Partisinin

uzantılannın Rodos'ta etkili olduğunu, Rodos'un Türkiye'ye

yakın olması ve burada 3.000'e yakın Türkçe konuşan ve Tür- kiye'ye sempati besleyen vatandaşiann olması sebebiyle, Bi- zans bayrak ve amblemierin her fırsatta Türkleri adadaJ?. kov- mak için kullandığım bana söyledi. Bu durum, beni, pek çok

kişinin de kal;ml edebileceği gibi, Yunanistan'ın ekonomik krizde olduğu bir dönemde bile, Türkleri adada görmek iste- meyen fanatik bir Rum-Yunan anlayışınınolduğunu gösteriyor.

Halbuki, hatırlatmalıyım ki, Osmanlı idaresi döneminde, ' Ro- dos, çok kültürlü, çok dinli bir yapıya sahipti. Türk].er (Müslü- manlar), Rumlar (Ortodokslar), Yunanlılar, İtalyanlar {Katolik- ler)? Kıptiler, Yahudiler ve diğer halklar, 390 yıl süresi.ı:ice,

ufak-tefek çatışmalara rağmen, adada banş içinde, birlikte ya-

şadılar. Yüz yıl öncesine kadar, Türkler, adanın efendileriydiler ve tüm gücü ellerinde tutuyorl~rdı. Ne oldu da, 1912'ye kadar, St. Jean Şövalyelerine (Katolikler) karşi birlikte hareket eden Rumlar ve Türkler, birbirinderi nefret etmeye ve birbirine düş­

manlık yapmaya başladılar? Bu sorunun cevabını kuşkusuz her iki taraf da kendine göre verebilir, ancak; milliyetçilik çağına

kadar, bu iki önemli halk, Rodos'ta aynı mekanlan ve aynı

kaderi paylaştılar. 1522' de, Osmanlı padişafu Sultan Süleyman, Katolikler'i adadan kovunca, Rodos'ta, Türkler için olduğu

kadar, Rumlar, Yahudiler ve Kıptiler için de yeni bir pencere açıldı, 1912 İtalyan işgaline kadar. Biİdirimde, Rodos'ta mu- kim Türkçe konuşan Türk cemaatini yüzyıllarca ayakta tutan vakıf kurumunun, Osmacl.ı, İtalyan ve Yunan idare~i dönemle- rindeki durumuna genel bir bakış yapılacaktır.

(4)

Rodos ve İstanköy Türklılğü 187

Osmanlı idaresi dönemine ait arşiv belgeleri incelendiği

zaman, Eski Rodos'un (kale-içi) neredeyse tamamının Türk1

vakıflarına ait olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. 1522 'de, fetihten soma, Sultan Süleyman, Rodos'u 'ihya' etmek amacıy­

la, Ro dos şehrinin hudurlunu tespit ettirdi ve 'Sultan Süleyman Han Evktifi' ismiyle çok zengin bir vakıf kurdurdu. Bu vakfın asıl amacı, Ro dos 'u, gayrimüslimlerin yanısıra, şehrin yeni sakinleri olan Türkler için yaşanabilir bir ortama dönüştürmek­

ti. Dönemin Osmanlı metinlerinde, Sultan ·Süleyman'ın 'Ro- dos 'un ihya edilmesine' dair emir verdiği açıkça yazılıdır?

'Evktif-ı merhum ve magfuriin-leh cennet-mekan .firdevs-

aşiytin Sultan Süleyman han eskiletullahu tea la .fi are.fi 'l-cintin hazretlerinin Rodos ceziresinde ihya buyurd_ukları cevtimi ve imaret-i timire ve medtiris-i münifeleri sair evktif-i selalin-i izam ennarallahu burhanehum evkajları gibi cezire-i Rodos ve kurtilarda ve ana tabi' olan cezireferi reayası firkatacı ve kal- yoncu ve kalikacı yazılmakdan ve sair bunların emstili akçelü

ve akçesiz tektilif-i ör.fiyyenin küllisinden muaf ve müsellem olub min külli 'l-vücuh mefruzü '/-kalem ve maktu 'ü 'l-kadem serbest olub beytü/mdl-ı amme ve hassa ve yava ve kaçgun ve

mal-ı gaib ve mal-ı mejkud ve kul ve cariye ve müjdegtini-ı abd-ı abık füruhtı gayri ez enderun-z kal'a-ı Rodos ve sair ev- ktif reayasının badıhevası vakf-ı şerif için zabt ü rabt olunmak üzere defter-ı cedide kayd olundu tahriren .fi 3 Muharrem sene 1123'

1 Son yıllarda yapılan aynştınnalar ve farklı yorumlar dikkate alınmazsa, 'Türk' kelimesi, Osmanlı coğrafyasında 'Müslüman' anlarnma gelir. Do-

layısıyla, biz bu kelimeyi birbirinin müteradifi olarak kUllanıyoruz.

2 Defter-i Evkôf-ı Merhum Sultan Süleyman Han der nefs-i Rodos, no. 105, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi, Ankara

(5)

188 lll. Bölüm: Rodos ve İstanfdjy Tiirkliiğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kültür Eserleri

Geç tarihli bu belge, bize, Sultan Süleyman'ın Rodos'ta, kale içinde, kendi adına, camiler, medreseler ve bir imaret inşa ettirdiğini; bölge halkını kimi vergilerden muaf tuttuğunu, yani imtiyaz tanıdığını gösteriyor. Bu muafiyet, adalar halkından, Osmanlı donanmasına, firkatacı, kalyoncu ve kalikacı alınma­

ması; örfi vergileri ödememeleri; esirlik ve ölümle ilgili olan kimi Osmanlı vergilerden de muaf olduklan şeklindedir. Sultan Süleyman, kuşatmaya bizzat katıldığı için, Rodos şehrini, biz- zat görmüş, ve Şövalyeler,e ait bu şehri çok beğenmişti. Komu-

tanıanna emir vererek, bu güzel şehrin, daha fazla· tahrip edil- memesini istedi. Özellikle Rodos'un bahçelerine hayran'kaldı.

İlk iş olarak, o, İslam.l ibadet, eğitim, iaşe ve ibate işl~rine el attı. Şehrin tatli su ihtiyacını karşılamak oldu. Kendi vak:fına ait binalanna gelen tatlı sulan vakfa dönüştürdü. Denilebilir ki, tüm Rodoslulara temiz su sağlama işi, birndan sonraki tüm

Osmanlı yöneticilerin en önemli işleri arasına girdi. Ro dos 'un içinde ve dışında, Müslüman ve Hıristiyanlara ait ohio bağ ve bahçeleri, yel değirmenlerini, çok sayıdaki dükkan, hamam kiralar vs. gibi muazzam gelir kaynaklannı, kendi vakfına,

'selatin evkafi' statüsünde tahsis etti. Sadece kale içerisinde bu vakfa bağlı 325 dükkanın olduğunu söylemek, bu vakfın ne kadar zengin olduğunun önemlj bir göstergesi sayılabilir.

Onun bir diğer amacı da, vakıf müessesesi sayesinde, şehrin ticari potansiyelini yeniden canlandırmaktı. Avrupa

menşeili kaynaklarda, fetihten sonra adanın ticaretinin gerile-

diğini yazılırsa da, Osmanlı vakıf belgeleri, Ro dos 'un çok canlı

bir ticaret kenti olduğunu, bu ticaretin özellikle Sultan Süley- man Vakfı tarafından desil:eklendiğini aç;ıkça gösterir. Eski Ro- dos'taki çarşılann neredeyse tamamı, Kanuni Süleyman Vakfı­

na aitti. Bu çarşıların (suk) ismi bir belgede açıkça yazılmıştır

ki, bu durum, Rodos şehrinin canlı ve zengin bir ticaret şehri olduğunu gösterir: Eski Çarşı (suk-i atik), Bakkallar Çarşısı

(6)

Rodos ve İstanköy Türklüğü 189

(suk-ı bakkalan), Meşk Kulesi Çarşısı (suk-ı kulle-ı Meşk),

Yahudiler Çarşısı (suk-ı Yahudiyan), Kuyumcular çarşısı (suk-ı

zergeran), Bedesten İçi (dahil-i bedesten), Eski Boyahane Çar-

şısı (suk-ı boyahane-i atik), Eskiciler Çarşısı (köhne-füruşan),

Kasaplar Çarşısı (suk-ı kassaban), Sebzeciler Çarşısı (suk-ı

sebze-füruşan, Yeni Çarşı ( suk cedidan ), Bezcil er Çarşısı(

suk-ı bezizan), Kaleiçi Çarşısı (suk-ı enderun) ve Tabakhane

(debbağ-hane) çarşısı. Ayrıca belirtınem .gerekir ki, Rodos'da bulunan gösterişli tüm İslaı:nl binalar, ilginç bir şekilde, resınl belgelerde onun ismini taşıyordu. İbrahim Paşa Camii, Birnar- hane Camii, Şebihun Camii, İmaret camii, bu camiierin hepsi, 'Sultan Süleyman Han camileri' olarak zikredildi. Bugün, Ro- doslular arasında 'İbrahim Paşa Camii' olarak bilinen Cuma camiinin taş kitabesinde, İbrahim Paşa'nın adı geçmez. Kitabe- de bu camiin Sultan Süleyman tarafindan yaptınldığı ve Hacca giden Müslümanların bu camide güvenlik içinde namaz kılabi­

lecekleri yazılıdır. Bu cami ile medreseler (Süleymaniyye med-·

resesi) ve imaretinin (imaret-i amire) asli masraflarının da, Sultan Süleyman vakfından karşılandığını belirtelim. 1711

yılına ait bir vakıf muhasebe kaydına göre, Sultan Süleyman

vakfının yıllık geliri 345.881 akçaya ulaşıyordu.

Sultan Süleyman'ın yansıra, Rodos'un fethine katılan bey ve askerlerin de Rodos'ta vakıflar kurduklarını görüyoruz.

Özellikle Müslüman komutanlar, Müslüman hayırsever erkek ve bayanlar, İslami amaçlar için Rodos'ta vakıflar kurdular.

1567 tarihli bir vakıf defterinde, Sultan Süleyman vakfı dışın­

da, eliiye yakın hayır sahibinin kurduğu vakfın ismi ve akarlan yazılıdır

(Bkz.

Tablo 1 ). Örneğin, bunlar içinde, adanın fethine

katılmış olan Azap ağası Ali bey de vardır. Ali bey, çok sayı­

daki gelir kaynağını, Rodos'taki mescit ve mektep için vakfet-

miştir. Yine, Batı Karadeniz bölgesinde önemli bir hanedan olan İsfendiyaroğullan ailesinden Abdülcelil beyin, Rodos'ta

(7)

190 III. Bölüm: Rodos ve İstanköy Tiirkliiğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kiilliir Eserleri

çok zengin bir vakfa sahip olduğu görülür. Bu zat, diğer hayır­

severler gibi, Rodos 'ta bir mektep ve mescid inşa etmiştir. Bu mescidin adı Rodos Türkleri arasında 'Çukur Mescid' olarak da bilinir. Bugün mevcut olmayan ama yayımlanmış olan 937

(ı530) tarihli farsça taş kitabede, Abdülcelil bey, kendisini 'mirliva' olarak tanımlar ve Sultan Süleyman'ın Rodos'un 'bünyad' edilmesi3 için emir verdiğini, bu çerçevede bu mesci-

di inşa ettiğini açıkça yazar.4 Bilindiği gibi, Abdülcelil bey,

İsfendiyaroğlu İsmail beyin üç oğlundan biridir. İsmail bey, 1479'da Filibe'de ölünce; Hasan bey, Yahya bey ve Abdülcelil bey isimlerinde üç oğlu kalmıştır. Bunlardan hiçbiri, İsfendiyaroğulları beyliğini yeniden canlandırmak için Osman-

lılar ile mücadeleye girişmediler. Sultan Süleyman'a boyun eğdiler.5 Abdülcelil bey,. daha önce de belirttiğim gibi, Ro- dos'ta bir mektep ve mescid inşa etmiş ve 2'4 dükkan, 3ı ev, 7 mahzen, 63 hücre, ı bahçe, 3 su kuyusu, 1 fırın, ı sabunhan e, 1

debbağ dükkanı, 3 kargir kemer, Santa Mariya Kilisesi (Kale

kapı~ı yanında), ı samıç, 1 havlı, 1 bağ (Triyanda köyü sınırın­

da) bu mektep ve mescidi için vakfetmiştir. On altıncı yüzyılın

zengin vakıflanndan biridir.

Adada Osmanlı idaresinili yerleşmesinden sonra, Recep

Paşa, Kara Mustafa Paşa ile Kırım Tatarlarından Han sülalesi- ne mensup hayırsever.kişüer tarafından yeni vakıflar kurulmuş­

tur. Bu vakıflara ait akarlarm bir kısmı akça gibi taşınabilir

gelirler iken, bir kısmı da ev, değirmen gibi taşınınazlardan oluşmuştur. Vakıf kurma sürecinin, on sekizinci ve on doku-

3 Bünyad, yapıtarla donatmak anlamında.

4 Zeki Çelikkol, Rodos 'ta Türk Eserleri ve Tari/ıçe, Ankara, 1992, TTK yayınları, s. 84, 2. Baskı. -

5 M. Akif Er~oğru, X/Il-XV. Yüzyıllar Türkiye Tarihi, Beylikler Döne1ni,

İzmir 2012, İlya yayınları, s. 42 ·

(8)

Ro dos ue İs tanköy Türklüğü ı 9 ı

zuncu yüzyıllar boyunca, Osmanlı idaresi zamanında, devam

ettiğini gözlemleyebiliyoruz (Bkz. Tablo 2). Örneğin, 1757'de, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Rodos'ta 'kalafat mahallini' vak- fetmiştir. 6

On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Rodos, uluslararası

güçlerin çekişme merkezi haline geldi. Özellikle deniz gücü olan devletler burada birer konsolosluk açtılar. Flemenk, Yu- nan, Fransa, Avusturya, Fransa, İngiltere, Rusya, iİtalya, İs­

panya ve Belçika devletlerinin Rodos'ta konsololuklar açtıkla­

rını salnamelerden öğreniyoruz. Ayrıca, Rodos'un Yunanistan,

Mısır ve Avrupa ülkeleriyle bağlantısı da çoğaldı. Hamidye

Şirketi, İzmir'den Rodos'a; Mısır Kumpanyası ile Loyd Kum- panyası Rodos'dan-İskenderiye'ye; Hacı Davud vapurları da Rodos 'u Anadolu 'nun güney kzyılarına bağlıyordu. Mesajri

Kumpanyası, Yunan Şark Kumpanyasz, Joli Viktorya Kumpan- yasz, Pandaliyun Kumpanyası gibi yabancı şirketler, İzmir,

Sakız, Fethiye, Rodos, Mersin deniz-hattında çalışıyorlardı.

Aynlıkçı fıkirler kısa sürede Rodos'a ulaştı. Özellikle, Mega/e idea fıkri, adanın Yunanistan'a bağlanmasını öngörü- yordu. Dolayısıyla; adanın yerli ve çoğunluk nüfusu olan ~um­

lar, zenginleşmeye ve milliyetçilikten etkilen.meye başaldılar.

Rumlar, Türklerden daha önce uluslararası ticarete atıldılar.

Salnameler'deki bilgiler, bize, Il. Abdülhamid döneminde, Ro dos'taki askeri hastanel~rde görevli doktorlar hariç, diğer

doktor ve cerrahann çoğunun Rum olduğunu gösteriyor. Bunun

yanısıra, dini cemaatlerin temsilcileri de siyaset ve şehir yöne- timinde etkili rol almaya başladılar. Müfti, metropolid ve ha-

hambaşı, Rodos Meclisi'nin üyeleri arasındaydı. On dokuzuncu

6 Fethi Paşa Kütüphanesinin bahçesinde sergilenen taş ki tabeye göre.

(9)

192 III. Böliim: Rodos ve İstanköy Tiirkliiğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kültür Eserleri

yüzyıl sonlarında, Rodos 'ta vakıf işleriyle meşğul olan resmi bir makamın (Ev ktif müdürlüğü ve Ev ktif muhasebeciliği) oldu- ğu anlaşılıyor. Örneğin, 1289 yılında Kamil efendi, Evktif mu- hasebecisi olarak görev yapıyordu. Ahmed efendi de adanın

müftüsü idi. 7 1291 yılında Ahmed efendi'yi Evktif muhasebe- cisi olarak görüyoruz. Evkaf kalemi katibi de Fevzi efendi adında bir Türktü. Ahmed efendi bu · sıfatla, aynı zamanda, Rodos İdare Meclisi üyesiydi.8. 1301 yılına ait bir veri, adada,

vakıftarla delaylı veya dolaysız münasebeti olan, 44 cami, 4 tekke, 3 medrese, 1 kütüphane, 1 Rüştiye (Ortaokul), 1 İbtidayı islam (İlkokul), 50 çeşme, 20 İslam kabristanından söz ·eder.

Adarrının toplam nüfusunun üçte biri Rodos'ta yaşıyordu. Ör- neğin,. 1907 yılında, adanın nüfusu 30.000 civarındaydı. Bunun

10.000 Rodos'ta yaşıyordu.9

İtalyan Hükümeti, 5 Mayıs 1912'de Rodos'u işgal etti.

İtalyan komutan G. Ameglia, bir grup asker ile adaya çıktı. Bu işgal tam 35 yıl sürdü. Neticede, İtalyanlar, Nisan 1947'de, On İki Ada'yı, Yunanistan'a verdiler. Halbuki, 18 Ekim 1912 ta- rihli Uşi Anlaşmasına göre, adadaki İtalyan işgali geçiciydi ve

Osmanlı askerleri, Trablus ve ,B ingazi 'yi boş alttıkları zaman, bu adaları Osmanlı idaresine geri vereceklerdi. Ancak öyle

olmadı. Trablusgarb Harbinden· sonra çıkan harpler yüzünden, Rodos dahil, On İki Adalar İtalyan'nın elinde kaldı. İtalyanlar

işgal döneminde, Türk kamu görevlerinin maaşlarını ödemedi- ler. Bunların çoğunun maaşı İstanbul' dan öd~ndi. İtalyanlar, ilk

yıllarda, vakıflara dokunınadılar. I. Dünya Savaşı yıllarında

Mehmed İhsan beyin adada Evkaf müdürü olarak çalıştığını

7 1289 Tarihli Cezayir- Bahr-i Sefid Salnamesi, s. 80

8 1291 Tarihli Cezair-i Bahr-i Sefid Salnamesi, s. 77-78

9 Bahr-i Sefid Klağuzu, Adalar Denizine Aid, Dersaadet 1331, s. ~74

(10)

Ro dos ve İstanköy Türklüğü 193

biliyoruz.10 Sanınm, suistimalierin de etkisiyle, Türk vakıflan­

m kendi denetimleri altına almaya çalıştılar. Her ne kadar, bazı

Rodos Türkleri, İtalyan işgal dönemini, daha somaki Yunan

işgal dönemiyle karşılaştırdıklannda, kendi eğitimleri ve gele- cekleri açısından iyi bir dönem olarak kabul etseler de, Ro- dos'un İtalyan valisi, Türkiye'deki Atatürk devrimlerinin Ro- dos'ta etkili olmaması için elinden geleni yaptı. ilk olarak, 'Türk' kelimesini adada unutturmaya, İngilizlerin Kıbns'ta yaptıklan gibi, onun yerine 'Müslüman' kimliğini ikame etme- ye çalıştı. Bundaki amaç, Rodos Türklerinin mali kaynaklarını

(Evkat) kontrol ederek, anavatan Türkiye ile bağlantılarını bir ölçüde azaltmaktı. Rodos 'un İtalyaı;ı. valisi Mariyo Log o, Ro- dos'taki Türk vakıflanyla ilgili olarak 28 Ağustos 1924 tari- hinde, 13 5 4 sayılı bir kararname yayımladı. ı 1 Bu kararname ile Ro dos' daki Türk vakıflan, İtalyan hükümetinin kontrol ve de- netimine alındı. Ro dos ve İstanköy' de birer 'Evkaf Meclisi' kuruldu. Bu meclisin görevi, ana hatlanyla, vakıftarla ilgili olarak her yıl İtalyan Hükümet'ine rapor vermek, muhasebe tutmak, vakıf idaresini denetlemek, vakıf gelirlerin vakfıyeler­

de belirtilen yerelere harcamp-harcanmadığı denetlemekti. Bir

başkan, üç aza ve bir idare memurundan oluşan bu meclisin en can alıcı üyesi, idare memuruydu. Bu memuriyete, Rodos'ta ikamet eden, İtalyan tebaasından olan bir Müslüman atanma- lıydı. Valinin kararnamesiyle atanan bu memur açıkçası İtalyan hükümetinin adamıydı ve . ona çok geniş yetkiler verilmişti.

Vakıflar görünürde bir meClis tarafından yönetiliyordu ama gerçekte asıl yetki İtalyan taraftan Rodosluya verilmişti. Onun görevi, geçmişe ve geleceğe yönelik bütçeler hazırlamak,

10 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Dersaadet 1334: s. 590

11 Bu kararnamenin Türkçe tercümesi Çelikkol'da bulunmaktadır, s. 115- 118, ikinci baskı.

(11)

194 lll Bölüm: Rodos ve lstanköy Tiirkliiğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kiiltiir Eserleri

kentratolan incelemek, mahkemelerde davalı ve davacı olarak Evkafı temsil etmek, her türlü harcamayı İtalyan Hükümeti'ne bildirmek, vakıftarla ilgili tüm işler için Hükümetten onay al- mak; vakıflardan maaş alanların maaşlarını belirlemek; vakfa

bağlı mekteplerin müfredatını incelemek; vakfa ait sermayenin

nasıl kullamlacağına karar vermek; varidatın toplanmasını ta- kip ve teftiş etrnekti. Bunlara ilave olarak, vakıflara ait toprak mahsullerini satmak, malzeme satın almak, icara vermek, inşa­

at ve tamirat işleri ile muhasebe işi onun görevleri arasındaydı.

Vakıflada ilgili bu kararnamede 'Türk' kelimesi geçmez, onun yerine 'Müslüman cemaati' ibaresi kullamlmıştır. 194 7 'yılına

kadar, vakıtlaf!n bu yönetmelikle yönetildiğini ve 1947'den sonra da bu kararnamenin Yunan hükümetini bağladığını

hukuçular söylemektedir.·

'·

1912 yılından sonra yeni vakıflar kuruldu. Bu vakıflar,

sadece Türklere değil; tüm Rodoslulara (Müslüman-Hristiyan- Yahudi-Kzpti ve diğerleri) hizmet etmiştir. Türkiye, bu yıllarda,

kendi iç sorunlanyla uğraştığı için; her ne kadar Türk öğret­

menler burada görev yapsalar da, Rodos Türkleriyle ciddi bi- çimde ilgilenemedi, ama, Rod9s Türklerini de kendi kaderine terketrnedi.

1947 yılında, Yunan Hükümeti, Vakıflarlar ilgili olarak İtalyanlann ı925'te çıkardığı karamarneyi 'Yunan kanuniarına

aykırı olmamak koşulu' i]e kabul etti. Evkaf Meclisi'ne kendi

taraftarlanın atayarak, yüzyıllardır Rodos Turklüğüne ve Müs-

lümanlığına hizmet etmiş olan bu değerli müeseseyi, zaman içinde ortadan kaldırma siyasetini güttü,. Bunun için de Rodos Türklerini kullandı. Üzüntüyle belirtelim ki, bugün gelinen noktadan geriye haklıldığı zaman, Yunan siyasetinin başanlı olduğunu söylemek yanlış olmaz. 1976-78 yıllan arasında Ro- dos'ta Türkiye'nin başkonsolosu olarak görev yapan Zeki

(12)

Rodos ve İstanköy Türklüğü 195

Çelikkol, Yunan makamlannın 1925 tarihli bu yönetmeliği!

karamameyi, Türk-Yunan ilişkilerinin seyrine göre uyguladık-· larını yazar. Hatta, daha da ileri giderek, vakıf komisyonunda görevlendirilen kişilerin 'ihan·et içinde' olduklannı belirtir.

Ona göre, bu tür kişiler, 'şahsi menfaat peşinde koşarak' Yu- nan siyasetinin piyonlan olmuşlardır. Yüzyıllardır Türklerin emekleriyle yapılan ve yaşatılan bu kamu binalanndan on iki tanesi, 1972-197 6 yıllan arasında, Vakıf İdaresi tarafından Rodos metropolitliğine hibe edilmiştir (Bkz. Tablo 3). Vakıfla­

ra ait bir kısım emlak da, ayrıca zorla sattırılmıştır. Siyaset

şuydu: Vak.ıflara sürekli yeni masraflar çıkarmak; daha sonra gelirinden daha fazlasını barcamaya zorlanmak; bu barcamalan

karşılamak için vakfa ait arazi ve emlaki satmak. Bu siyaset, Evkafa ait gaynmenkulleri eritıneye yönelikti. 12 Çelikkol'a göre, Rodos Türklerine hizmet eden vakıflarm eritilmesiyle, Ro dos'taki Türk varlığı da yok olacaktır.

Vakıflar, yüzyıllar içinde, Rodoslu Türkler arasında ortak bir birlik ve dayanışma duygusunu geliştirmiştir. İbadetten,

eğitime kadar önemli alanlarda Rodos Türklerine yüzyıllarda

sermaye sağlamış; ortak geleneklerin konınınasında önemli hizmetler yapmıştır. Bildiğimiz kadarıyla, Yunanistan'ın uygu-

ladığı bu eritme siyaseti, yeni değildir. Egemen Avrupalı güç- ler, İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar gibi, işgal ettikleri ülke- lerde, ilk olarak, sermaye kaynağı olarak gördükleri vakıfları

ele geçirmek istemişlerdi.T. İij{ iş olarak, eski komisyonlan lağ­

vetmişler, kendilerine uygun yeni komisyonlar kurmuşlar, bu komisyonlara din ve milliyet şuurundan mahrum, açgözlü, ve

şahsi menfaat peşinde koşan Türkleri-Müslümanlan piyon ola- rak yerleştirmişlerdir. Bu piyonlar sayesinde, istediklerini yapmışlardıi. Zayıf ve birbirine düşürülmüş T~k-Müslüman

12 Çelik.kol, aym eser, s. 1-2 ·

(13)

196 lll. Böliinı: Rodos ve İslan/Wy Tiirklüğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kiiltiir Eserleri

cemaati, mevcut egemen güce karşı gereken tepkiyi vereine-

miştir. Kısacası, en adi siyaset olan böl ve yönet siyaseti vakıf­

ların ele geçirilmesinde de sıkça uygulanmıştır. Hatta, egemen güçler, bu tür kollektif sorumluluk bilincinden mahrum bu tür

kişilere birtakım taltif ünvaniarı da vermişlerdir. 1970 yılında

katalipsis olarak bilinen bir kanun çıkanldı. Bu kanunda 'on

;ı.' yıl içinde tapu dairesine bildirilmeyen taşınmaz mal ve mülkle-

rin hazineye devredileceği' bildirildi. 13 Bu tarihten sonra yağ­

malama süreci hızlandı. Başkonsolos Zeki Çelikkol, 1970'li yılların sonlarında, Rodos Evkaf İdaresinin kendisiyle işbirliği

yapmadığından; yeterli ve doğru bilgi alamadığından y~kınır.

Hatta, 'ihanet içinde olan birkaç kişinin' ismini kitabında açık­

ça yazar. Açıkça yazmak gerekirse, bu isimlerden biri, 1972'de Rodos VakıfBaşkanı seçilen Ziyaedin Pekmezci'dir. Pekmezci, Fethi Paşa vakfını, sahipsiz olduğu gerekçeşiyle, 'mazbut vakıf

lar' arasına aldırma ya çalışmış ve bu vakfın kendi denetimine verilernesini talep etmiştir. Amacı, denetimi ele ·geçirdikten sonra, Yunanlılara peşkeş çekmekti. Diğer bir zat ise, 1974 yılıri.da Evkaf Başkam olan Mehmet Kosacı 'dır.14 Bu zat da Pekmezci 'nin siyasef:ini aynen sürdürmüş; Rodos Türklerine ait bir çok vakıf binayı, yüzyıllardır Türklerin-Müslümaniann

alınteriyle yapılan bu binalan, ,hiç de yasal hakkı olmadığı hal- de, gerekçe göstermeksizin ve Türk cemaatinin ve Türk Hü- kümetinin tepkilerine kulak asmadan, Rodos Metropolitiliğine bağışlamıştır. Aslında, yüzyıllardır uygulanan vakıf hukukuna göre, bu tür yönetimi ve denetimi Vakıflar İdaresine ait vakıfla­

ra (mazbut ve mü/hak vakıflar) ait malların .mülkiyeti, hukuken Evkaf İdaresinde değildir. Mülkiyet, tamamıyla Müslüman-

13 Mustafa Kaymakçı, Sabri Sürgevil, Cihan Özgün, 'Bodnun ve İstanköy Açı­

sından Adalar Türklüğü', 3. Uluslararası Her Yönüyle Badrum Sempozyumu, 30 Ekim-l Kasrm 2013, Bildiriler~. Haz. M. AkifErdoğnı, Ahmet Özgi.ray, Ege Üniversitesi İzrrllr AraştınDa ve Uygulama Merkezi yayını, s.554 .

14 Çelikkol, aynı eser, s. 72

(14)

Ro dos ve İstanköy Türklüğü 197

Türk cemaatine aittir. Zira; bu tür bina ve akarlar, Rodos Türk cemaatinin ortak tasarrufundadır ve hatta malıdır. Evkaf İdare- . sinin görevi, temsilciliğin yanısıra; bu vakıfların vaktiyede belirtilen şartlara göre düzgün işleyip işlemediğini kontrol et- mektir. Zeki Çelikkol, Rodos Türklerinin içine düşürüldüğü

durumu göstermesi açısından çok önemli belgeler, mahkeme

tutanaklannı yayımlamıştır. Ona göre, Rodoslu Türk Mehmet Kosacı ile Halil Hasan Kurtlar, Ro dos Vakıf İdaresi adına, Fethi Pa_şa Vakfı idarecisi Muhittin Rıfat aleyhine dava açmış­

lardır. Talepleri, bu vakfın denetiminin kendilerine verilmesi- dir. Tek hakimli Rodos Bidayet Mahkemesi, bu vakfın 'müs- tesna vakıf' statüsünde olduğunu kabul_ederek, Rodos Vakıflar

İdaresi 'ne bağlamamış ve hakim Kastula Fluri davayı reddet- miştir.15 Çelikkol'un yorumuna göre, eğer bu vakıf Vakıflar İdaresine bağlansaydı, diğerleri gibi peşkeş çekilecekti. Yine, 1972-76 yıllan arasında, Recep Paşa camii Cubbesinin kurşun­

lan Evkaftarafından satılmıştır. Yunan Hükümetinin onayıyla,

camiin ve yamnda, Bizans kalıntılan bulmaya yönelik, yıllardır

bitmeyen arkeolajik bir kazı devam etmektedir. Bu nedenle, cami, ibadete kapalıdır. Bu kazının ne zaman biteceği de ma- lum değildir. Yine, Şadırvan Camii, Evkaf tarafından, mağaza

ve depo olarak kiraya verilmiştir. Yine, İmaret binası da Yunan Hükümetine Evkafça bağışlanmıştır.16

Ne yazık ki, üzüntüyle önemli bir tesbitimi belirteyim ki, ya Yunan Hükümetinin yönlendirmesiyle, ya da kendiliklerin- den, Rodos 'ta, Vakıf malianna göz dikmiş bir grup insan (Türk-Rum) bulunmaktadır. Bu insanlar, kuşkusuz hepsini kas- tetıİıiyorum, talam gerçekleştirebilmek için ilk basamak olarak, önce Vakıflar İdaresine girmek istemişlerdir. Daha sonra da bu

15 Çelikkol, aynı eser, s. 122

16 Çelikkol, aynı ese1~ s. 72, 74, vd.

(15)

198 lll. Böliim: Rodos ve istanköy Tiirkliiğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Malları, Kiiltiir Eserleri

yasal şemsiye altında, ele geçirdikleri valaflan tasfiye etnieye

çalışmışlardır. Rodos Evkaf Arşivi'nde muhafaza edilen çoğu

belgenin yok edildiği anlaşılıyor. Örneğin, Rodos Şer 'i SiciZleri ortada görünmüyor. Bugün, aklıbaşında bazı Rodoslu Türkler, Valaflann, Rodos Türk/Müslüman Cemaati açısından oynadığı

tarihsel rolün farlana varrnışlardır. 70'li yıllarda Türklerin elin- den haksız ve hukuksuz yere gasp edilmiş olan bu valaf emlak ve akan geri almak istemektedirler. Bir çok kamu hizmetinin

Vakıflar tarafından yapıldığının fakına varmışlardır. Bugün, Rodos'ta tek bir cami, İbrahim Paşa camii, ibadete açıktır. Yu- nan Hükümetinin onayladığı, Dimotoka müftülüğüne 'bağlı, Doğu Trakya'~an atanan bir Türk imam, namaz kıldırmaktadır.

Minareden ezan okunmamaktadır. Cemaati de fazla değildir.

Son zamanlarda, çeşitli nedenlerle, Afrika ve Asya'dan Ro- dos'a gelen Müslümanlar, camiye gelmekte ve Türkçe vaazlan '

anlamadıklarını beyan ederek, kendi dillerinde vaaz. edecek bir imam talep etmektedirler. Bu durum, Türkçe konuşan bu ima- , ının varlığını ve etkisini tehlikeye düşürmektedir. Bildiğimiz

kadanyla, son Türk müftü öldüğÜnden beri, adaya yeni bir müftü de atanmamıstır. Dimetoka'daki müftü de hic bir zaman

adaya

gelmemiştir.

, · \ ' ,

Her ne kadar, ibadet edecek yoğun 'bir Türk-Müslüman nüfusu bulunmasa da, Rodos Türkleri, Süleymaniye Camii gibi, Türklere ait abidevi camiierin ibadete açılması beklen- mektedir. İkincisi, yeni n~siller, Türkçe'yi_ öğrenemektedirler.

Zira; adada Türkçe eğiti.ş:İ veren bir okul yoktur. Halbuki, Os- manlı idaresi döneminden beri, Vakıf İdaresine bağlı, Türkçe

(Osmanlıca, Arapça, Farsça) eğitim yapan sıbyan okullan ve mektepler vardı. Yunan Hükümetinin denetiminde, restoras- yon-kazı adı altında yapı[an faaliyetlerle, Rodosta'ki Osmanlı izleri yavaş yavaş silinrneye çalışılmaktadır. Örneğin, camiierin

(16)

Ro dos ve İstanköy Türklüğı1 199

tezyinatıyla oynanmakta; İslam dininin kadim rengi olan yeşil renk yerine, Bizans devletinin rengi olan açık san renk egemen ·

kılınmaktadır. Taç kapılara ve çoğu önemli yerlere zeytin dalı fıgürü yerleştirilmiştir. Çoğu yerde Türkçe kitabeler kaldırıl­

mış; mevcut bazı Türkçe yazılar kazınrnış, hatta bir kısmı ta- mamen yok edilmiştir. İslam Mezarlıklannı durumu da belir- sizdir. Kale etrafındaki Türk-Müslüman mezartaşlan, 1925'te İtalyan vali tarafından Gani Ahmet Mezarlığına taşınmıştır.

Ancak; bu mezarlığın da pek bakımlı olduğu söylenemez. İs­

lami usullere uygun olmayan bir çok şeyi banndırmaktadır.

Örneğin, eski yazılı Türkçe mezartaşlan kaybolmasın diye, on on beş tanesi bir mezara çimento ile yapıştmlmıştır ki, tuhaf bir Müslüman mezar tipi ortaya çıkarılmıştır. Bu tür örneklerden çokça bulunabilir. Müslüman mezartaşlan ada genelinde oraya buraya atılmış vaziyettedir. Rodos'da Müze'de, camiierin bah- çelerinde, Gani Ahmed Kabristam 'nda ve bazı köy mezarlıkla­

nnda bulunmaktadır. Lindos'taki Müslüman mektebi ile İslam Kabristam 'ndan da eser kalmamıştır. Ünlü Türk alimlerinin ders verdikleri, Rodos Türklerinin eğitimde önemli bir yeri olan Süleymaniye Mektebi binasımn mülkiyeti de Türklerin elinden çıkmıştır. Dahası, bu dijital çağda, ne matbu ne de diji- tal ortamda, adada, Türkçe bir gazete veya dergi çıkıyor. Vakıf­

lara ait sermayenin elden çıkmasıyla bir çok eski Türk geleneğ

de yok olmuştur. Örneğin, Kızılkapı'da her ikindi vakti yemek

pişiril1p dağıtıldığı hatırlaya~ kimse kalmamıştır. Rodos Bele- diyesine devredilen Sünbüllu suyunun ve su yollannın vakıf

olduğundan çoğu TÜrk habersizdir. Vakıflar tarafından yaptırı­

lan bir çok çeşme ve şadırval yok edilmiştir. Gasbedilen bu

vakıf maliann geri alınmasında, ne Türkiye, ne de Rodos Türk- leri, istikrarsiz siyasetten sebebiyle, ciddi bir tavır ortaya ko-

yamamaktadırlar.

(17)

200 lll. Bölüm: Rodos ve Istemköy Tiirklüğü: Sosyal Yaşamı, Valaf Mallm1, Kültür Eserleri

Tablo ı. Ağustos 1567'de (Muharrem 975) Rodos şehrindeki Müslüman-Türk Vakıfları (Kaynak: Rodos ve İstanköy Vakıf Defteri, Taksim· Atatürk Kitaplığı (Belediye Ktb.), M.C. Yz. B.0007, İstanbul)

Vakfı.n adı Akann cinsi Yeri

1 ekmek fınnı Mescid ve mekteb 6 ev

ı. Ali bey (Rodos kalesi azap ı mahzen

ağası) 6 dükkan

1 su değinneni

1 bahçe

2. HanBaba nakid Kapanık Kapı'da Sultan

Süleyman Han mescidi 3. Müslime Hatuo nakid Kapanık Kapı' da Sultan

Süleyman Han mescidi 4. Hacı Satı nakid Kapantk Kapı'da Sultan

Süleyman Han mescidi 5. Durmuş nakid IÇapaoık Kapı' da Sultan

Süleyman Han mescidi

6. Ali Baba nakid Kapanık Kapı'da Sultan

Süleyman Han mescidi

Sinan b. Abdullah (Rodos '

7. kalesi topçu kethüdası) 2 bahçe Han-zade mescidi

Hayır sahipleri nakid Takyacı Veli mescidi 8. Murad Reis b. Abdullah nakid T~kyacı Veli mescidi 9. Hayır sahibi nakid Egri Kapı'daki Sadri Çelebi

mescidi

4 diikkan Lütfi Ağa mescidi 2 mahzen

lO Hayır sahipleri ı ev 1 bağ

I bahçe nakid

ll. KaraMehmed I ev Lütfi Ağa mescidi 12. Abdi Halife 1 yel değirmeni Lütfi Ağa mescidi

1 bağ

13. Hamza b. Abdullah nükud İçkale mescidi 6 dükk:an Iskele mescidi 1 mahzen

14. Tüccar Sinan ağa ı ev Nükud

(18)

Ro dos ve İstanköy Türklüği} 20 1

ı5. 24 dükkan Abdülceliı bey b. İsmail bey

ev b. İsfendiyar mescidi ve 7 mahzen mektebi

63 hücre

ı bahçe 3 su kuyusu

ı fırın Abdülcelil bey b. İsmail bey ı sabunhane b. İsfendiyar I debbağ dükkfuıı

3 kargir kemer Santa Mariya Kilisesi (Kale

Kapısı yanında) ı sarnıç

1 havlı ı bağ (Triyanda köyü sınınnda)

16. Musa Çelebi nakid Abdü!Celil bey b. İsmail bey b. İsfendiyar mescidi 17. Turgud Paşa nakid Abdülcelil bey b. İsmail bey

b. İsfendiyar mescidi

ı8. Mustafa Dede nakid Abdülcelil bey b. İsmail bey b. İsfendiyar mescidi

ı9. imaret-i amire Evkafı * İbrahim Paşa camii

20. BüyükBaş nakid İbrahim Paşa camii

21. Ahmed Çelebi nakid Tireli Hamza mescidi 22. AyasAğa nakid Tireli Hamza mescidi 23. Ha tu n

24. Ketenci-zade Ahmed Çelebi nakid · Tireli Hamza rnescidi 25. Öksüz Hacı Hamza nakid Tireli Hamza mescidi 26. Sarraç Cihan nakid Tireli Hamza mescidi 27. Hayır sahipleri nakid Sadri Çelebi mescidi

4 dükkan !"lehmed Çelebi medresesi 4 oda

Mehmed Çelebi (Rodos'un ı ekmek fırını

28 .. ı yel değirmeni

eski kadısı)

2 su değİrıneni

3 selbbane Nakid 29. İmaret-i

amire vakfı * Birnarhane camii (Sultan Süleyman· Han camii)

30. Hamza nakid Birnarhane camii (Sultan

Süleyman Han camii)

(19)

202 lll. Bölüm: Rodos ve lstanköy Tiiı*liiğii: Sosyal Yaşanır, Vaktf Mal/art, Kı7ltiir Eserleri

31. 2 ev Hüdayi rnescidi

Hüdayi vakti 7 dükkiin

ı köhne mahzen

ı orta kapu

32. Hasan na ki d Hüdayi mescidi

33. Hüseyin nakid Hüdayi rnescidi

34. Dur Ali-i Hayyat I bağ Hüdayi mescidi

35. 5 ev Ali Bey mescidi

9 sabun mabzeni

alat-ı tabbalı Hayır sahipleri (mutfak aletleri)

2 yel değirmeni ı kuyu

ı mahzen 20 dükkiin

36. 28 hücre İbrahim Çelebi mescidi

5 ev

Hayır sahipleri ı mahzen

7 dükkan '

8 oda

37. Hayır sahipleri nakid Kurd-zade Ahmed bey

camii '

38. Bergamalı Mustafa nakid rerçi Abdi mescidi

39. 3 bağ-bahçe, Lütfi Ağa mescidi

Abdi halife 1 yel değirmeni

3 ev 40. Mustafa ağa ibn Abdullah

nakid, Sultan Süleyman Han camii (Rodos kalesinin eski dizdan)

41. Abdurrahman Halife ibn · Şeb.ihun caınü

Mahmud (Şebihun camii 5 ev hatibi)

42. Server hatun binti Abdullah 1 bağ Sebihun camii 43. Karagöz hint Abdullah 1 bağ Sebihun camii 44. Fatma Hatun b int Abdullah nakid eviadiıle

45. Hatice Hatun b int Rüstem I yel değİmıeni Şebihun camii

46. Haydar b. Abdullah (Ro dos· l balıçe ve Sultan Süleyman Han camii kalesi topçubaşısı) meyve ağaçlan

47. imaret-i amire

*

Şebihun Camii (Sultan

Süleyman Han camii) 48. imaret-i amire

*

İmaret camii (Sultan Süley-

man Han camii)

(20)

Rodos ue İstanköy Türklüğü 203

Tablo 2. Mart 11ı ı 'de (1123 Muharrem) Rodos vakıfları (Kaynak: M. Akif Erdoğru, 'Rodos Adasındaki Osmanlı Evkafı', Tarih İncelemeleri

Dergisi, XV, İzmir 2000, s. 9-30) ·

ı. Recep paşa Nakid Recep Paşa camii Mahzen

i can

ı tarla

2. Yağcı Cafer zevcesi ı düldean Recep Paşa camii 3. Hayır sahibi nakid Metni Şeyh mescidi

4. Hayır sahibi 13 dükkan · Şadırvan.mescidi(Cündi Sinan)· 5. Hayır sahibi ı dükkan Sadri Çelebi mescidi

6. Hayır sahibi 5 malızen Kara Mustafa Paşa mektebi 1 ev (talim-i sıbyan için) 54 dükkan

7. Hayır sahibi na ki d .. Seyyid Ahmed bey b. Kurdzade camii (Demirli Camii) ve Med- res e

8. Hayır sahibi 2 ev Demirli camii I mahzen

9. HacıNasuh ı dükkan Demirli camii

10. Hayır sahibi oakid Hacı Sünbül Mehmed b. Hacı

Ahmed musluğu

ll. Hayır sahibi nakid Hüdayi mescidi 12. HacıMahmud nakid Hüdayi mescidi 13. Hacı Abdullah nakid Hüdayi mescidi

ı4. Mustafa kethüda nakid Hüdayi mescidi

ı5. Hacı Osman na ki d Hüdayi mescidi 16. Mustafa Reis b. Hasan ı

o

ev Hüdayi mescidi 17. Hayır sahipleri 3 ev Hüdayi mescidi

ı büyük kemer 2 dükkan

i ev ' ı bahçe

havlı

mahzen

18. Hayır sahibi na ki d Ak Mihrap mescidi 19. Ali b. İbrahim ı ev Ak Mihrap mescidi 20. Hayır sahibi ı dükkan Kavaklı mescid

nakid 1 (Abdi Çelebi)

21. Hayır sahibi nakid Çarkçı Ali Ağa mescidi, Kavaklı

mahallesinde.

(21)

204 lU. Bölüm: Rodos ve lstaııkiiy Tiirklıiğü: Sosyal Yaşamı, Va/af Mal/an, Kiilhlr Eserleri

22. Hayır sahibi na ki d Hurmalı mescid ı (İbrahim efendi) 23 Selanild Osman efendi I ev Hurmalı mescid 24. Netise Hatun ı ev Hurmalı mescid 25. Abdiligani efendi ı ev Hurmalı mescid 26. Etmekçi Sinan ı ev Hurmalı mescid

ı dükkfuı ı mahzen

27. Kömürgöz-zade Osman ı dükkfuı Hurmalı mescid

28. Osman 1 dillekan Hurmalı mescid

I ev

ı fınn

tarla icarı

4 mahzen

29. Hayır sahibi na ki d, Ali bey mescidi (Ali Menfa)

bağ-bahçe

evıcarı

l yel de-

1 ğirmeni '

30. Hayır sahibi nakid Han-zade mescjdi 2 bahçe

3 ev '

2 kemer

dükkanı

31. Hayır sahibi nakid Tireli Hamza mescidi 3 dükkan

1 ev

\ evıcarı

32. Hayır sahibi nakid Diğer Saçiri mescidi 2ev

33. Hayır sahibi nakid İbrahim Paşa medresesindeki m us luk

34. A'ma Ahmed Çelebi na ki d İbrahim Paşa camii b.Osman Çelebi

35. Hayır sahibi nakid İskele mescidi

36. Hayır sahibi nakid Kulle-i AsiY_ab'daki mescid 37. Hayır sahibi na ki d Mus~afa Paşa ibn Mahmud Paşa

ı ı dükkan mesel di tarla icarı

38. Hayır sahibi nakid l§~dırvan mescidi 39. Hayır sahibi nakid Debbağhane mescidi 40. Hayır sahibi nakid Yeniç_eri mescidi

(22)

Rodos ve İstanköy Türklüğü 205

41. Mustafa Çelebi nakid · Recep Paşa camii 42. Hacı Emine oakid Süleymaniyye camii 43. Hayır sahibi nakid Sünbüllü suyu 44. Hayır sahibi nakid Mendirek camii

45. Hayır sahibi nakid Kınlkapı 'da yemek pişirilip dağıtılması

46. Karakaşzade nakid İbrahim Paşa camii 47. Mukirn efendi nakid İbrahim Paşa camii

48. Hacı mehmed nakid Zeyyati Efendi mescidi yanın-

daki.su kuyusu (birr-i ma) 49. Hayır sahibi nakid S alakoz köyü mescidi 50. Hayır sahibi nakid Arasta mescidi 51. Hayır sahibi oakid Pi~alettin mescidi

52. Hayır sahibi 2 dükkan Kur'an okunınası ve Piyalettio 3 ev mescidi

1 bağ

53. Mehmed Giray Han nakid Can Bek Giray Han türbesi validesi Daver B ike

Sultan

54. Hayır sahibi nakid Bab-ı Mesdud mescidi 55. Hayır sahibi nakid Abdülcelil bey mescidi

56. Hamza bey nakid Demirli camii

57. Muhtereme hatun nakid Demirli camii

58. Hayır sahibi nakid Kanuni Süleyman'ın İçhisar medresesi ve mescidi 59. Hayır sahibi nakid Ümmügülsüm Hatun mescidi

(23)

206 lll. Bölüm: Rodos ve ls tanköy Tiirklüğii: Sosyal Yaşamı, Vakıf Mal/an, Kiiltıir Eserleri

Tablo 3. Rodos EvkiifMeclisi tarafından 1970'li yıllarda Rum Metropolitliğine

hibe edilen mescit ve camiler (Kaynak: Zeki Çelikkol, Rodos 'ta Türk Eserleri ve Tarihçe, Ankara 1992, 2. Baskı).

Mescid ve Camiler Yeni adı İlk Milirab mescidi Agia Ekaterini

Hüdayi mescidi Agios Theodoros

Alemnak mescidi Arhengelos Mihail Çizmeci mescidi Agios İoannis Prodromos

Bab-ı Mestur mescidi Agios Athanasios

Kavaklı mescidi Agios Spiridon

Sıkıntı mescidi Agios Artemios

Kadı mescidi Agios Konstantinos-Eleoi Abdülcelil mescidi Agios Vernardos Piyalettin mescidi Agios Faourios

Takyeci mescidi Agia Paraskevi

Hurmalı mescid Agios Georgios '

Dolaplı mescidi Agia Triada .,

Sadri Çelebi mescidi Agios Markos '

Hanzade mescidi Agia Triada

Eoderiıo camii Panaya tu Kastru

Demirli camii Agios Konstantinos

Muradiye (Uzgur) camii Agios İoannis Prodromos

Borazanİ Baba camii Agia K.iıyaki İmaret binası MÜZe'nin bir parçası

Kaynaklar

Defter-i Evkôf-ı Merhum Sultan Süleyman Han der nefs-i Rodos, no. 105, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi, Ankara

Rodos ve İs tanköy Vakıf Defteri, Taksim Atatürk K.itaplığı (Belediye Ktb.), M.C. Yz. B.0007, İstanbul

1289 Tarihli Cezayir- Bahr-i Sefid Sa/namesi, Dersaadet 1289 1291 Tarihli Cezair-i Bahr-i Sefid Salnamesi, Dersaadet 1291 Bahr-i Sefid Klağuzu, Adalar Denizine Aid, Dersaadet 1331

Referanslar

Benzer Belgeler

2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Ankara/Türkiye. 3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Yazar(lar)ın soyadı adının başharf(ler)i (6 ve daha az sayıda yazar için yazarların tümü, 6’nın üzerinde yazarı bulunan makaleler için ilk 6 yazar belirtilmeli,

İÇ HASTALIKLARI Dergisi Bilimsel Tıp Yayınevi tarafından Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneğinin desteğinde Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak

İÇ HASTALIKLARI Dergisi Bilimsel Tıp Yayınevi tarafından Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneğinin desteğinde Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak

• Yurtdışı eğitimi konusunda tecrübesi olan kişilerin belli aralıklarla seminerlere davet edilmesi ve doktora adayları- na oryantasyon programı düzenlenmesi

Yüzyılın sonlarına doğru nitel araştırma yöntemlerinde giderek yeni gelişmelerin ol- duğuna, bununla birlikte yine de çoğu çalışmalarda nicel yöntemleri kullanılarak nitel

Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü Bölüm 2: SÜREÇ TEMELLİ YAZMA MODELLERİ: 4+1 PLANLI YAZMA VE DEĞERLENDİRME

Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim