• Sonuç bulunamadı

Allah Teala Hz. Musa'ya şöyle buyurmuştur:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Allah Teala Hz. Musa'ya şöyle buyurmuştur:"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu:

“Çocuğun kokusu cennet kokusundandır.”[Taberani]

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu:

“”Validenin duası herkesin duasından daha evvel kabul olunur.” “Bu neden böyle oluyor?”

“Valide, babadan daha şefkatlidir de ondan.

Şefkatlinin duası sakıt olmaz.” [İhyau Ulumi’d Din Cilt 2]

Resülullah A.S.V. şöyle buyurdular:

"Babanın duası perdeyi deler, kabul makamına ulaşır." (Tirmizi, birr 7; İbn Mace, dua 11; Ahmed b. Hanbel, II, ve

Sünen-i Ebu Davud Şerhi)

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

“Çocuğun babası üzerindeki hakkı; onu güzelce terbiye etmek ve ona güzel bir isim vermektir.”

[İbn Hibban]

Adamın biri Abdullah b. Mübarek'e gelerek çocuklarından bazılarını şikâyet etti. Abdullah ona şöyle dedi: “Onlara hiç beddua ettin mi?”

“Evet!” “O halde onları ifsad eden sensin!” [İhyau

Ulumi’d Din Cilt 2]

(3)

Allah Resûlü S.A.V.buyurdu:

"Allahın hoşnutluğu babanın hoşnutluğunda, öfkesi de babanın

öfkesindedir."

İbn Amr radıyallahu anh. Tirmizî.

Ana-babasını öfkelendiren, Allah’ı öfkelendirmiş

olur.

Hz. Peygamber (A.S.V.) şöyle buyurdu:

Allah'ın rızası babanın rızasından geçer. Allah'ın memnuniyetsizliği

de babanın

memnuniyetsizliğinden geçer.

Tirmizî, Birr 3 (1900).

Hz. Peygamber (A.S.V.) şöyle buyurdu:

"Baba cennetin orta kapısıdır.

Dilersen bu kapıyı terk et dilersen muhafaza et"

Tirmizî, Birr: 3, (1901). Tirmizî, hadise "sahih" dedi. İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/486.

(4)

Allah Teala Hz. Musa'ya şöyle buyurmuştur:

'Ya Musa! Anne-babasına karşı iyi davranıp (onlara itaat edip) bana isyan

eden kimseyi itaatkâr kullarımdan, Bana itaat edip de anne-babasına isyan eden kimseyi de asi kullarımdan

yazarım'.

[İhyau Ulumi’d Din Cilt 2]

Hz. Yusuf, huzuruna giren babası Hz.

Yakub için ayağa kalkmadı. Bunun üzerine Allah Teala kendisine şu vahyi

gönderdi:

'Sen baban için ayağa kalkmayı bir küçüklük mü sanıyorsun?

İzzet ve Celalim hakkı için yemin

ederim ki bu hareketinden dolayı senin sulbünden bir tek peygamber bile

göndermeyeceğim'.

[İhyau Ulumi’d Din Cilt 2]

(5)

Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Cennetin kokusu beşyüz senelik mesafeden hissedilir. (Fakat buna rağmen) anne-babaya karşı gelen evlat ile sıla-yı rahmi kesen kimse,

onun kokusunu alamaz.” [Taberani]

Ey Allah'ın Resûlü kime karşı iyilik yapayım? Hz. Peygamber (A.S.V.)

şu cevabı vermiştir:

"Annene, babana, kız kardeşine, oğlan kardeşine….

Bu iyiliği de, üzerine vacip olan bir hakkın ödenmesi.. Yani, sıla-ı rahmin

yerine getirilmesi olarak yapacaksın.

Nafile, ihtiyari, hasbi bir davranış, kendi isteğine bağlı bir davranış olarak değil.. Ebu Davud, Edeb: 129, (5140); İbrahim Canan,

Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/481.

(6)

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Anne-babasını razı ederek sabahlayan, kimse için cennette iki kapı açılır. Aynı şekilde onları razı ederek akşamlayan kimse için

de böylesi vardır. Eğer birini razı ederse, bir kapı açılır.

Kendisine zulmetseler de onları razı etmeye çalışmalıdır.

Kim de ebeveynini kızdırdığı halde sabahlarsa ona da cehennemde iki

kapı açılır. Onları kızdırarak akşamladığı zaman da yine kendisi için cehennemde iki kapı açılır. Eğer birini kızdırırsa bir kapı

açılır.

Kendisine zulmetseler de durum değişmez.” [Beyhaki]

(7)

"Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü benim malım ve bir de çocuğum var. Babam malımı almak istiyor. Ne yapayım? diye

sordu.

Resûlullah (A.S.V.): Sen ve malın babana aitsiniz.

Şunu bilin ki, evlatlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir. Öyle ise evlatlarınızın kazançlarından yiyin. buyurdu. Ebu Davud, Büyü: 79,

(3530); İbnu Mace, Ticarat: 64, (2291-2292); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/482.

Ana-babasının ihtiyâcını karşılamak veya onları insanlara muhtaç etmemek için çalışan kimse, Allah için, Allah yolunda

çalışıyor demektir.

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Çocuk, babasının hakkını hiçbir şekilde ödeyemez; ancak onu köle olarak bulup da

satın alarak azat ederse ödeyebilir.” [Müslim]

(8)

Malik b. Rabia şöyle anlatıyor:

Hz. Peygamberin yanında oturduğumuz bir sırada Beni Seleme kabilesinden bir kişi gelerek 'Ey Allah'ın Rasulü! Ebeveynimin benim üzerimde vefatlarından sonra takdim

edebileceğim bir hakları var mıdır?' dedi.

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu:

'Evet. Onlara salâvat getirmek (dua etmek), onlar için bağışlanma dilemek, sözlerini

yerine getirmek, dostlarına ikram da bulunmak ve onların dost ve yakınlarıyla

ilgiyi (ve ancak onların yolundan gelen sılayı rahmi) kesmemektir'. [Ebu Davud, İbn Mace, İbn

Hibban, Hâkim]

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Kişinin babasının sevdiklerine

(vefatından sonra onun dostlarına) sılayı

rahim yapması, iyiliğin en alasıdır.”

[Müslim]

(9)

Âlimlerin çoğu 'Anne ve babaya itaat, şüpheli şeylerde de

farzdır' demişlerdir; fakat haramlığı kesin olan konularda onların dediklerini yapmak farz değildir.

Hatta annen ve baban kendilerinden ayrı yemek yemenden rahatsız oluyorlarsa, yemeği onlarla beraber yemen farzdır.

Çünkü şüpheliyi terk etmek takvadandır. Ebeveyni razı etmek ise farzdır.

İkincisi; mübah ve nafile olan yolculuklara, izinleri olmaksızın çıkamazsın.

Müslümanların üzerinde farz olan haccı hemen yapmak

sünnettir; çünkü hac geniş zamanlı bir farzdır. İlim talep etmek için başka memleketlere gitmek nafile ibadettir. Ancak talep

ettiğin ilim namaz, oruç gibi farzların ilimleri ise ve

memleketinde bu ilimleri öğretecek kimse de yoksa bu ilimleri öğrenmek için gitmen farz olur;

Tıpkı yeni Müslüman olan birinin, memleketinde İslam nizamını öğretebilecek kimse olmadığında, İslam dinini öğrenmek için

hicret etmesinin farz olduğu gibi...

Bu gibi meselelerde anne ve babanın iznine gerek yoktur.

[İhyau Ulumi’d Din Cilt 2]

(10)

Ana babasına iyilik yapan Peygamber duası almıştır.

Zira, Allah Resûlü S.A.V.buyurdu:

"Ana babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah onun ömrünü artırsın!"

İbn Enes radıyallahu anh. Taberânî.

Ana-babasına hizmet edenin ömrü bereketli ve uzun olur. Onlara karşı gelenin, âsî

olanın ömrü bereketsiz ve kısa olur.

Hz. Peygamber (S.A.V.), savaşa katılma hususunda kendisiyle istişare etmek üzere

gelen birisine şöyle sordu: “Annen var mı?” “Evet!” “O halde onun hizmetinden

ayrılma; çünkü cennet annenin ayakları dibindedir.” [Nesai, İbn Mace, Hakim]

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Büyük kardeşin küçük kardeşler

üzerindeki hakkı, babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir.” [İbn Hibban]

(11)

Kişi, Ana-babasını beğenmeyerek ben

onların oğlu, kızı değilim derse..!

Efendimiz,

“Annem-babam onlar değildir diyene, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların

lâneti olsun.

Allah-ü teâlâ böyle diyenin farz ve

nâfilelerini kabûl etmez” buyuruyor. Buhari,

Menakıb 5. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 118

Anasına-babasına âsî olan mel’ûndur.

Hz. Peygamber (A.S.V.) bir gün: "Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu

sürtülsün" dedi.

"Kimin burnu sürtülsün Ey Allah'ın Resûlü?"

diye sorulunca.. Şu açıklamada bulundu:

Anne-Babasından her ikisinin veya sadece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete

giremeyenin. Buyurdu.

[Tirmizi, Daavat 110, (3539).]

(12)

Hz. Peygamber A.S.V. buyurdu..

Agâh olun, Haberdar olun..

Büyük günâhların en büyüklerini haber

veriyorum.

Bunlar Allah’a şirk

koşmak, ana-babaya âsî olmaktır.

Kitabu istitabeti'l-mürteddin ve'l-muanidin

ve kıtalihim ve ismi men eşrake billahi ve ukubetihi fi'd-dünya ve'l-ahireti

Îmânlı olup, Cehennemden

en son çıkacaklar..

Allah yolunda olan ana-babasının

İslâmiyet'e uygun olan

emirlerine âsî olanlardır.

(13)

Hasan-ı Basrî hazretleri, Kâ'beyi tavâf ederken sırtında

yük olan bir zât görüp der ki:

-Niçin yükle tavâf ediyorsun?

Adam: Bu yük değil, babamdır.

Onu Şam'dan yedi defa getirip tavâf ettirdim. Çünkü, beni

yetiştirdi. Bendeki hakkı büyüktür. Dedi.

Hasan-ı Basrî hazretleri:

- Kıyâmete kadar böyle arkanda taşısan, bir defa kalbini kırmakla

bu yaptığın hizmet boşa gider.

Bir defa da gönlünü yapsan, bu

kadar hizmete karşılık olur.

(14)

Bir adam gelerek:

"Ey Allah'ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyade kim hak sahibidir?" diye

sordu.

Hz. Peygamber (A.S.V.): "Annen!"

diye cevap verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi,

Resûlullah (A.S.V.) "Annen!" diye

cevap verdi.

Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resûlullah (A.S.V.) yine: "Annen!"

diye cevap verdi.

Adam tekrar sordu: "Sonra kim?"

Resûlullah (A.S.V.) bu dördüncüyü: "Baban!" diye cevapladı."Buhari, Edeb: 2; Müslim, Birr: 1, (2548). Bu ifade Buhari ve Müslim’de aynen gelmiştir. İbrahim Canan, Kutub-i

Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/478.

(15)

Lokman suresi 14. Ayet..

“Biz insana, ana ve babasına iyi davranmayı emrettik.

Özellikle de anası nice sıkıntılara katlanarak onu

karnında taşımış..

Emzirmesi de iki yıl

sürmüştür.

İşte bu sebeple, Bana, ana ve babana şükret, diye tavsiye

ettik.”

İsra suresi 24. Ayet..

“Rabbim..! Onlar beni küçüklüğümde nasıl

koruyarak büyüttülerse, şimdi sen de onlara öyle merhamet

et..!”

(16)

İsra suresi 23-24. Ayetler..

“Rabbin şöyle emretti:

Sadece Allah’a ibadet

edeceksiniz.

Ana ve babanıza iyi

davranacaksınız.

Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara “of!” bile deme..!

Onları azarlama..!

Onlara saygıyla hitap et..!

Onlara merhamet ederek tevazu kanadlarını aç da,

“Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl şefkatle büyüttülerse, sen de onlara

öyle merhamet et, de..!”

(17)

Ankebut suresi 8. Ayet..

“Biz insan’a ana ve babasına iyilik etmesini emrettik.”

Anne ve babaya her konuda itaat etmek gerekir mi..?

Bu ayetin devamında, şayet anne ve baba Allah’ı inkar etmeye ve O’na karşı gelmeye

davet ederlerse, onların sözünün dinlenmemesi

emredilmektedir.

Demek oluyor ki, anne ve baba oğlundan Allah’a şirk

koşmasını isterse sözleri dinlenmeyecek, ama onun dışındaki buyrukları, elden

geldiğince yapılacaktır.

(18)

Bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlü..

Anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı..? Ne ile onlara iyilik yapabilirim..?" diye sordu.

Resûlullah (A.S.V.):

"Evet vardır" dedi ve açıkladı:

Onlara dua…

Onlar için Allah'tan istiğfar..

Günahlarının affedilmesini talep

etmek..

Onlardan sonra vasiyetlerini

yerine getirmek..

Anne ve babasının akrabalarına

karşı da sıla-i rahmi ifa etmek..

Anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak. Müslim, Birr 11-13.

Ayrıca bk. Ebu Davud, Edeb 120; Tirmizi, Birr 5

(19)

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Anne-babaya yapılan iyilik,

namazdan, sadaka, hac, umre ve Allah yolundaki cihattan daha üstündür.” [Ebu

Yala, Taberani]

Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:

“Bir Müslüman’ın, vermek istediği sadakayı annesi-babası Müslüman iseler onlar için vermesinde hiçbir

beis yoktur.

Bu bakımdan o verilen sadakanın ecri, anne-babasına yazılır ve bir o kadarı

da, onların ecirlerinden hiçbir şey eksilmeksizin, sadakayı veren kimsenin defterine yazılır.” [Taberani]

Hz. Peygamber (S.A.V.) Buyurdular.

Sadaka veren kimse, neden Müslüman olan ana-babasının ruhu için

vermez.?

(20)

Bir kadın:

"Ey Allah'ın Resûlü..

Annemin bir aylık oruç borcu vardı, onun yerine tutabilir

miyim?" diye sordu.

"Annene bedel tut!" dedi.

Kadın:

"Ey Allah'ın Resûlü, annem hiç haccetmedi, onun yerine

hac yapabilir miyim?" diye sordu.

Resûlullah (A.S.V.):

"Evet, ona bedel haccet"

buyurdu."

Müslim, Sıyam 157, (1149); Tirmizi, Zekat 31 (667); Ebu Davud, Vesaya 12, (2877), Zekat 31, (1656); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi,

Akçağ Yayınları: 2/487.

(21)

Zeyd İbnu Erkam (R.A.)

anlatıyor:

Hz. Peygamber (A.S.V.)

buyurdu ki:

Kim ebeveyninden birine bedel haccederse, bu hacc’la onun

borcunu ödemiş olur.

Bu durum semadaki ruhuna müjdelenir.

Bu hareketinden dolayı,

Babası için bir hac, kendisi için yedi hac yazılır."

Kişi, anne ve babasına karşı isyankar, serkeş bile olsa, bu

iyiliği sebebiyle Allah'ın nezdinde, iyi kullar arasında yazılır. Ebu Davud, Menasik 25; Tirmizi, Hac 87.

Ayrıca bk. Nesai, Menasik 2, 10; İbni Mace, Menasik 1

(22)

Allah Resûlü S.A.V.buyurdu:

"Babalarınıza iyilik edin ki, oğullarınız da size iyilik

etsin.

Siz kendiniz namuslu olun ki, kadınlarınız da namuslu

olsunlar.“

İbn Ömer radıyallahu anh.

Taberânî.

Hz. Enes'den (r.a.) rivayetle:

iki çeşit günah vardır ki, cezaları ahirete

bırakılmadan dünyada

verilir:

Zulüm ve ana babaya isyan.

(23)

Enes bin Mâlik hazretleri şöyle anlatır:

Peygamber Efendimiz zamanında Alkame isminde bir

genç vardı.

Hep ibâdet ile meşgûl olur, yaz-kış

oruç tutardı.

Bu genç hastalandı. Hastalığı sanki ölüm hastalığıydı. Aynı

zamanda dili tutulup bir şey söyleyemiyordu. Durumdan Resûlullah Efendimiz haberdâr

edildi.

Arkadaşlarıyla beraber gencin yanına gittiler. Kendisine Kelime-i Şehâdet telkîn ettikleri hâlde, genç

söyleyemiyordu. Herkes olay karşısında şaşırmıştı.%

(24)

Peygamber efendimiz..

“Alkame'nin ana-babası var mı? diye

sordu.

“Evet, ihtiyâr bir annesi var.” dediler.

Annesini buraya getirin..! Dedi.

Annesi gelince, Peygamber efendimiz

sordu: Alkame'ye ne oldu?

Anne: Yâ Resûlallah.. Alkame çok iyidir.

Hep ibâdet ile meşgûl olur.

Ama ben ondan râzı değilim.

Çünkü o, hanımının rızâsını, benim

rızâmdan üstün tutmaktadır.

Peygamber Efendimiz: Dilinin tutulması bu yüzdendir. Ona hakkını helâl et de dili

açılsın..! Buyurdu.

Anne: “Yâ Resûlallah, O benim hakkıma

riâyet etmedi.

Hakkımı helâl etmem.” dedi.%

(25)

Bunun üzerine Peygamber efendimiz,

“Ey Bilâl! Eshâbı çağır, odun getirsinler.

Alkame'yi yakalım. Çünkü annesi, ondan

râzı değildir” buyurdu.

Kadıncağız bunları işitince dedi ki:

- Yâ Resûlallah, oğlumu benim gözümün önünde mi yakacaksınız..? Kalbim buna

nasıl dayanır..?

Resûlallah Efendimiz.. “Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir tâ'ati makbûl değildir.”

buyurdular.

Kadıncağız bunları işitince ağlamaya başlayıp dedi ki: - Yâ Resûlallah, ben ondan râzı oldum, hakkımı helâl ettim.

O anda oğlunun sesini duydu.

Kelime-i şehâdeti rahatlıkla söylüyordu.%

(26)

Alkame, aynı gün vefât etti.

Cenâze hazırlıkları yapılıp defnedildi.

Definden sonra Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kirâma hitâben buyurdu ki:

“Hanımını annesinden üstün tutana,

Allah-ü teâlâ ve melekler la'net eder.”

A.Hambel ve Taberi rivayet

(27)

İbnu Ömer (R.A.) anlatıyor:

Bir adam, Resûlullah

(A.S.V.)'a gelerek:

Ben büyük bir günah işledim, buna tövbe imkanım var mı?"

dedi.

Hz. Peygamber (A.S.V.):

"Annen var mı?" diye sordu.

Adam: "Hayır yok" dedi.

Peki teyzen de mi yok?

Adam: “O, var" deyince..

Resûlullah (A.S.V.):

"Öyle ise ona iyilik yap!"

"Teyze anne makamındadır.”

dedi.

İbn Ömer radıyallahu anh. Tirmizî.

(28)

Mûsâ A.S. - Yâ Rabbî, Cennetteki

arkadaşım kimdir..? diye Cenab-ı Hak’ka yalvararak sordu.

Allah c.c., “Filân yerde bir kasap var.

Senin Cennetteki arkadaşın odur.” dedi.

-Mûsâ aleyhisselâm, tarif edilen yere gitti. Güneş batıncaya kadar kasabı karşıdan izledi. Akşam olunca, kasap, bir parça et alıp, çantasına koydu, evine

giderken, Mûsâ aleyhisselâm hemen..

Ey genç, misâfir kabul eder misin?

- Evet memnuniyetle... Beraber gittiler.

Eve gelince, genç, bu etten güzel bir

yemek pişirdi.

Yemek soğurken, tavana asılı duran bir zembili indirdi. İçinde çok yaşlı, zaif, güçsüz bir kadın vardı. Onu zembilden

çıkardı. Bakım ve görümünü yaptı.

(29)

Sonra pişirdiği yemekten azar azar yaşlıyı besledi. Tekrar zembile yerleştirdi ve yerine

koydu..

Ancak kadın her lokmasının

ardından dudaklarını kıpıtırdatıyor ve bir şeyler söylüyor, sonra

ikinci lokmasını alıyordu.

Bunları gören Mûsâ A.S. sordu: “Bu kadın kim, ona ne

yaptın?” Kasap: “Bu benim annemdir. Çok yaşlandı.

Takati kalmadı. Oturacak halde de değildir. Çarşıdan gelince, onu doyurup altını değiştirmeden kendim bir şey

yemem.”

(30)

Hz. Musa A.S.

“O esnâda annenizin

dudaklarının kımıldadığını

gördüm.

Ne söylüyordu?”

Kasap: Anne yüreği işite.

Her seferinde "Yâ Rabbî, oğlumu Cennette Mûsâ

Aleyhisselâma arkadaş eyle"

diye duâ eder.” dedi.

O ana kadar kendini

bildirmeyen Hz. Musa A.S.,

“Mûsâ Peygamber benim ve Cennetteki arkadaşım da

sensin.” dedi.

(31)

Soğuk bir kış gecesinde, Bâyezid-i Bistâmi hazretleri küçükken annesi

ile yatsı namazını kılıp yatmıştı.

Gece yarısına doğru annesi uyandı.

Çok susamıştı. Oğluna seslendi…

“Oğlum, bir bardak su verir misin?”

Hemen yatağından fırlayan, küçük Bâyezid, su testisine baktı. Fakat içinde su yoktu.

Annesine: “ Anneciğim, testide su yok ben

hemen doldurup geleyim,” dedi.

Koşarak dışarı çıktı. Her yer buz ile kaplıydı.

Zorlukla testiyi doldurup geri döndü. Fakat, geri dönene kadar annesi tekrar uyumuştu.

Annesini uyandırmaya kıyamadı.. Elinde su dolu bardak ile, annesinin baş ucunda beklemeye başladı. Hava çok soğuk olduğu

için, bir müddet sonra soğuktan titremeye

başladı. Buna rağmen, bardağı bırakıp yatmadı.

(32)

Annesinin uyandığında, "Hani su"

diyerek üzüleceğinden korkuyordu.

Annesini üzmemek için, her türlü sıkıntıya katlanmaya râzı idi. Elinde su

bardağı saatlerce ayakta annesinin uyanmasını bekledi. Nihayet, annesi,

"su, su" diye mırıldanmaya başladı.

Hemen, "buyur anneciğim, suyun hazır"

dedi. Annesi daha ilk sözünde suyun

hazır olmasını anlayamadı.

Oğluna sordu: Oğlum ne çabuk getirdin?

Anneciğim, daha önce uyandığında, su istemiştin. O zaman su olmadığı için, testiyi doldurmaya gittim. Geldiğimde

senin daldığını gördüm. Uyanmanı

bekledim.

Oğlunun bu kadar, sadakatli olduğuna çok sevinen annesi sevinçten ağladı.

(33)

Allah-ü Teâlâ kendisine böyle bir oğul ihsân ettiği

için şükretti:

Ve ellerini semaya

kaldırarak..

“Yâ Rabbî ben oğlumdan râzıyım, sen de râzı ol,”

dedi.

Denilir ki; Annesinin bu duâsı sebebiyle, küçük

Bâyezid-i Bistâmî..

Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri,

oldu.

Referanslar

Benzer Belgeler

Allah teâlâ şöyle diyordu: “Çünkü sen tevekkül et- tin Yakub. Eskisi gibi bana güvendin, bana döndün ve sığındın. Âyet) diyerek tekrar dostluğumu kazandın…

147- Ebu Hureyre Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:Üç sınıf insan var ki onlara yardım etmek Allah'ın üzerinde bir haktır: Allah yolunda cihad eden

AHMET MIHÇI’DAN BAŞKAN KAVUŞ’A TEŞEKKÜR Türkiye Sakatlar Derneği Kon- ya Şube Başkanı Ahmet Mıhçı ise engellilerin her zaman yanında ol- dukları için

 Kur’ân’da takvâ ile af, akrabalık bağı, adâlet, dürüstlük, doğru sözlülük, şükür, merhamet ve iyilik kavramları arasındaki ilişkiler, Yüce Allah’ın

Bunun için insanoğlu yalnız O’na ibadet etmek ve her şeyden daha çok O’nu sevmek durumundadır.. Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz Allah’ı sevmede de bize en

Diyarbakýr göç yolu üzerinde olduðu için önce Hurriler, sonra Asurlular, Urartular, Makedonlar (Büyük Ýskender ve ordularý), Romalýlar, Bizanslýlar, Büyük

Ashab-ı kiram, Allah Resûlü (s.a.s)’in bu müjdesine nail olmak için İslam’ın evrensel mesajlarını diyardan diyara taşıyordu.. Anadolu’muzda ilk defa

        Vezir cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar.. Nitekim sorar soruşturur, nalıncının