1 MADDENİN HALLERİ
Maddeler farklı sıcaklık ve basınç değerlerinde farklı fiziksel hallerde bulunabilmektedir. Maddenin fiziksel halleri olarak adlandırdığımız 3 durum bulunmaktadır.
Bir madde sıcaklık ve basınç değerlerinde yapılan değişikliklerle katı, sıvı ya da gaz hale
geçebilmektedir. Maddelerin bu değişimlerine hal değişimi denmektedir.
Maddelerin farklı fiziksel hallerde bulunabilmesi canlılar ve çevre için çok önemlidir. Canlılar için yaşam kaynağı olan suyu inceleyelim.
Su hayatın her alanında kullanılan bir maddedir.
Vücudumuzun ihtiyacı olan su, bitkilerin ve hayvanların yaşamsal ihtiyacı su, sanayide madde üretimi için gereken su, elektrik üretiminde kullanılan yine su. Görüldüğü üzere su her yerde en büyük ihtiyacımız olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki suyun hal değişimi neden önemlidir?
Su ısıtılırsa gaz haline geçer, aynı gaz soğutulduğunda ise tekrar sıvı hale geçer. Peki bu basit döngüyü önemli kılan nedir. Su döngüsü olarak adlandırdığımız bu durum suyun yağmur olarak yeryüzüne düşmesinin başlıca sebebidir. Su döngüsü olmasa yağmur yağmaz su bir yerden başka bir yere taşınmazdı.
Sıvı haldeki su soğutulursa suyun katı hali olan buza dönüşmektedir. Buz günlük hayatta kullanıldığı gibi doğanın dengesinde de çok önemli bir yere sahiptir.
Denizlerin, göllerin donması, buzulların oluşması ve varlıklarının korunması doğanın hassas dengesi için çok önemlidir.
2 Suyun katı hali olan buz neden suda batmıyor? Bu sorunun cevabı yoğunluk kavramında gizlidir. Yoğunluk ya da diğer adıyla özkütle, bir maddenin birim
hacimdeki madde miktarını göstermektedir. Genelde maddelerin katı halleri sıvı hallerine göre çok daha yoğundur yani özkütleleri daha yüksektir. Ancak suda durum böyle değildir. Suyun özkütlesi buzun
özkütlesinden daha yüksektir ve bu yüzden buz suda yüzmektedir. Bu ufak farklılık doğanın tüm dengesini korumaktadır. Suyun özkütlesi buzun özkütlesinden büyük olsaydı göller ve denizler tabandan donmaya başlar, bu bölgedeki tüm yaşam yok olurdu.
NOT: Yaşamımız için önemi tartışılmaz olan suyun tükenebilir bir madde olduğunu unutmayalım. Suyun önemini ve nasıl koruyabileceğimizi kavrayalım. Suyun önemini anlatan 25 Litre adlı belgeseli, sadece 1 saatinizi ayırarak izlemenizi tavsiye ederim.
❖ Hal Değişimlerinin Günlük Hayattaki Örnekleri
Hal değişimleri hayatımızda birçok olayda karşımıza çıkmaktadır. Çay demlenirken çıkan buhar, ele dökülen kolonyanın buharlaşması, asılan çamaşırların kuruması, içeceğe atılan buzun erimesi, buzluğa konulan suyun buz haline geçmesi, soğuk havada kırağı oluşması, yağmurun yağması gibi birçok basit örnek verebiliriz. Ancak üzerinde önemle durmamız gereken bazı örnekler var.
➢ LPG ve LNG nedir nerelerde kullanılır?
LPG sıvılaştırılmış petrol gazı demektir. Arabalarda yakıt olarak evlerde ise ocaklarda kullanılmaktadır.
LPG petrolden elde edilmektedir. Petrolden çıkan gazlar yüksek basınç ve düşük sıcaklıklarda sıvılaştırılır ve depolanırlar. LNG ise sıvılaştırılmış doğal gaz demektir. Yer altında çok uzun bir zaman diliminde oluşan doğal gaz, yüksek basınç altında sıkıştırılarak sıvı halde depolanır. LNG otobüslerde yakıt olarak, evlerde ise ısıtma sistemlerinde kullanılmaktadır.
LPG ve LNG diğer yakıt türlerine göre daha
ekonomiktir. Bu yakıtların kullanılma nedenlerinden birisi de doğaya zararlarının çok düşük olmasıdır.
3 Kömür, benzin, motorin gibi yakıtların çevreye zararı çok yüksektir.
➢ Soğutma sistemlerinde hal değişiminin rolü nedir?
Buzdolabı, ev ya da araba klimaları soğutucu akışkanlardan yararlanarak yapılmaktadır. Soğutucu akışkan dediğimiz sıvılar kompresörler yardımıyla sıkıştırılır ve aniden serbest bırakılarak genleşmesi sağlanır. Soğutucu akışkanlar serbest bırakıldıklarında genleşmeyle eş zamanlı olarak dışarıdan ısı enerjisini alırlar ve bulundukları ortamı soğutmuş olurlar.
➢ Havadaki oksijen gazı nasıl elde edilir?
Dünyamız birçok katmandan oluşan atmosfer
tabakasının içinde yer almaktadır. Yeryüzünün temas ettiği tabaka hava dediğimiz bir gaz karışımıyla doludur. Havanın %78’i azot, %21’i oksijen gazı geri kalan %1’lik kısımda ise birçok farklı gaz
bulunmaktadır. Hava yüksek basınç ve düşük
sıcaklıkta sıkıştırıldığında sıvı hale geçer. Sıvılaştırılan havadan ayrımsal damıtma yöntemi (bu yöntem 10.sınıf kimya dersinde detaylıca anlatılacaktır) ile azot ve oksijen gazları elde edilir. Oksijen ve azot gazları tıpta ve birçok endüstri dalında
kullanılmaktadır.
❖ Katılar
Katı hal maddenin en düzenli halidir. Yaşamımızda kullandığımız maddelerin çok büyük bir kısmı katı maddelerdir.
• Katılarda tanecikler arası mesafe yok denecek kadar azdır, sıkıştırılamazlar.
• Tanecikler birbirlerini çok iyi tutarlar.
• Belirli şekilleri ve hacimleri vardır.
• Akışkan değildirler.
• Tanecikleri titreşim hareketi yapar.
Katılar, kristal yapılı ve amorf olmak üzere iki grupta incelenecektir.
➢ Kristal Katılar
Kristal katılar belli bir geometrik şekle ve düzene sahip olan katılardır. Kristal katıları kendi içerisinde 4 farklı grupta inceleyeceğiz.
1- İyonik Kristaller
Metallerle ametallerin oluşturduğu bileşikler iyonik bileşik olarak isimlendirmektedir. Bu bileşiklerin katı formları da iyonik kristal olarak sınıflandırılır.
4
• İyonik kristali oluşturan tanecikler iyonlardır ve tanecikleri arasında iyonik bağlar bulunur.
• İyonik kristallerin erime ve kaynama noktaları çok yüksektir.
• İyonik kristaller serttir
• Kırılgan yapıdadırlar
• İyonik katılar elektriği iletmezler. Suda çözündüklerinde veya eritildiklerinde elektriği iletirler. Bunun sebebi katı halde elektriği iletecek hareketli iyonların olmamasıdır.
2- Moleküler Kristaller
Genel olarak kovalent bileşiklerin oluşturduğu katılardır diyebiliriz.
• Moleküler katılarda moleküller arasında; dipol- dipol, London etkileşimleri ve hidrojen bağları olabilir.
• Moleküler katıların erime ve kaynama noktaları düşüktür.
• Isı ve elektriği iletmezler.
• Parafin, naftalin gibi bazı moleküler katılar diğer moleküler katılardan daha yumuşaktır.
3- Metalik Kristaller
Metal atomlarının metalik bağlarla oluşturduğu katı türüdür. Metalik katılar, pozitif iyonların hareketli elektronların içinde belirli bir düzene yerleşmesiyle oluşur.
• Elektrik akımını iletirler
• Yüzeyleri parlaktır ve işlenebilirler
• Isı ve elektriği iyi iletirler
• Metallerin erime ve kaynama noktaları yüksektir
• Değerlik elektron sayıları arttıkça erime noktaları yükselir
4- Kovalent Kristaller (Ağ Örgülü Kristaller)
Ametal atomlarının elektronlarını ortaklaşa kullanması sonucunda oluşan katılardır.
5
• Kovalent kristallerde atomlar aralarında kovalent bağ yapmıştır
• Atomların birbirlerine bağlanma şekillerine göre özellikleri değişmektedir
• Elmas ve grafit aynı element atomlarından (Karbon) oluşmuştur. Fakat bağlanma şekilleri her iki maddeye çok farklı özellikler kazandırmıştır. Örneğin grafit çok kırılgandır elmas ise en sert maddelerden biridir. Çünkü elmasta her karbon atomu dört karbon atomuna kuvvetli kovalent bağlarla bağlanarak sağlam bir yapı oluşturmuştur
• Grafit hariç elektrik akımını iletmezler
• Kuartz, silisyum nitrür ve silisyum karbür bilinen diğer kovalent katılardır.
➢ Amorf Katılar
Amorf katılar kristal katılar gibi belirli bir düzeni olmayan katı türüdür.
• Belirli bir geometrik şekilleri yoktur
• Belirli bir erime noktaları yoktur
• Sıkıştırılamazlar
• Cam, mum, tereyağı, plastik, kauçuk gibi maddeler amorf katılara örnektir
❖ Sıvılar
Sıvılar, katılara göre daha düzensiz yapıda olan madde halidir. Katılara göre daha düzensiz yapıda olmalarının sebebi tanecikler arası mesafelerinin daha büyük olmasıdır.
• Belirli şekilleri yoktur, bulundukları kabın şeklini alırlar.
• Belirli hacimleri vardır.
• Akışkandırlar.
• Tanecikler arası mesafe katılara göre fazla olsa da yok denecek kadar azdır, bu yüzden sıkıştırılamazlar.
• Tanecikleri titreşim ve öteleme hareketi yapar.
• Yoğunlukları katılardan az, gazlardan fazladır.
➢ Viskozite
Viskozite sıvının akmaya karşı gösterdiği dirençtir.
Sıvının viskozitesi ile akışkanlığı ters orantılıdır.
Akışkanlığı yüksek olan sıvıların viskozitesi düşüktür.
Örnek vererek açıklarsak balın viskozitesi suyunkinden yüksektir.
6 Viskozite sıcaklığa bağlıdır. Sıcaklık artarsa viskozite azalır. Molekül ağırlığı arttıkça artar. Moleküler arası etkileşim arttıkça artar.
➢ Buharlaşma
Sıvılar her sıcaklıkta ortamdaki ısı enerjisini alarak, sıvı halden gaz hale geçme eğilimindedir. Buharlaşma sıvı yüzeyindeki moleküller tarafından gerçekleştirilir.
Bu yüzden sıvının bulunduğu kabın yüzey alanı ne kadar genişse buharlaşma o kadar fazla olur. Günlük yaşamımızda çamaşırların kuruması, yere dökülen suyun bir süre sonra yok olması buharlaşma örnekleridir.
➢ Buharlaşma hızına etki eden faktörler
• Sıcaklık arttıkça buharlaşma hızı artar.
Sıcaklık yükseldikçe moleküllerin kinetik enerjisi artar dolayısıyla sıvı halden gaz hale geçiş hızlanır.
• Buharlaşmanın sıvı yüzeyinden olduğunu biliyoruz. Sıvı yüzey alanı ne kadar fazlaysa buharlaşma o kadar hızlı olacaktır.
• Sıvının cinsi buharlaşma hızıyla
bağlantılıdır. Sıvı molekülleri arasındaki etkileşim ne kadar fazlaysa buharlaşma o kadar yavaş olacaktır.
• Sıvının saflık derecesi ne kadar yüksekse buharlaşma hızı da yüksek olacaktır. Sıvı içerisinde katı madde çözündükçe
uçuculuk, dolayısıyla buharlaşma azalır.
• Havadaki nem oranı arttıkça buharlaşma hızı azalır. Yağmurlu ya da çok nemli bölgelerde çamaşırların kuruması nemsiz bölgelere göre daha uzun sürmektedir.
• Atmosfer basıncının artması buharlaşma hızını düşürecektir. Açık hava basıncı arttıkça sıvı yüzeyinden kaçmaya çalışan moleküller zorlanacaktır.
➢ Denge Buhar Basıncı
Herhangi bir sıvı, ağzı açık kapta dışarıdan ısı aldıkça buharlaşır ve sıvının tamamı gaz hale geçer. Kapalı kaplarda ise durum farklıdır. Kapalı kaplarda
7 buharlaşıp gaz hale geçen moleküllerin gidebilecekleri alan kısıtlıdır. Kapalı kaptaki boşluk gaz hale geçen moleküller tarafından doldurulunca sıvı moleküller gaz hale geçemezler. Sıvı yüzeyinden bir molekülün gaz hale geçmesi için gaz halindeki bir molekül sıvı hale geçer. Moleküllerin bu hareketi denge durumu olarak ifade edilir.
NOT: Gaz halindeki bir molekülün sıvı hale geçişi yoğuşma olarak adlandırılır.
Kapalı kapta buharlaşan her molekül sıvı üzerine basınç yapmaktadır. Sıvı yüzeyinden kopan
moleküllerin oluşturduğu basınca buhar basıncı denir.
Denge anında oluşan basınç ise denge buhar basıncı olarak ifade edilir.
Buhar basıncı sıvının cinsine, sıcaklığa, sıvının saflık derecesine bağlıdır. Sıvı miktarı, dış basınç, yüzey alanı (kabın şekli) gibi özelliklere bağlı değildir.
• Sıvı molekülleri arası çekim kuvveti ne kadar büyükse buharlaşma o kadar az olur,
dolayısıyla buhar basıncı da azdır.
• Sıcaklık arttıkça birim zamanda buharlaşan tanecik sayısı artar, dolayısıyla buhar basıncı da artar.
• Sıvı içerisinde katı madde çözündükçe sıvının uçuculuğu azalır, buharlaşma hızı azalır, dolayısıyla buhar basıncı da azalır.
➢ Kaynama Olayı ve Kaynamaya Etki Eden Faktörler
Sıvının buharlaşması sırasında gaz hale geçen moleküller sadece sıvı yüzeyinden kopmaktadır.
Kaynama durumunda ise gaz hale geçiş sıvının her yerinden olmaktadır. Bu durum sıvının buhar basıncının dış basınca eşitlenmesi ile
gerçekleşmektedir.
Kaynama noktası sıvının cinsi, sıvının saflık derecesi ve açık hava basıncına bağlıdır. Sıvının miktarı, ısıtıcı gücü gibi etmenler kaynama noktasına etki etmez.
• Sıvı molekülleri arası çekim kuvveti arttıkça kaynama noktası artar.
• Sıvı içerisinde katı madde çözüldükçe kaynama noktası artar.
8
• Açık hava basıncı arttıkça kaynama noktası artar.
NOT: Deniz seviyesinde açık hava basıncı 1 atm’dir.
Deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça açık hava basıncı azalır, dolayısıyla kaynama noktası da düşer.
Basınç ve birimleri ilerleyen bölümlerde anlatılacaktır.
UYARI: Buharlaşma ve kaynamanın farklı olduğu unutulmamalı, aralarındaki benzerlik ve farklar iyi bilinmelidir.
➢ Atmosferdeki Su Buharı
Yeryüzündeki denizler, göller ve akarsular canlıların su kaynaklarıdır. Güneşten gelen ısı enerjisi su
kaynaklarında buharlaşmaya neden olur. Buharlaşan su molekülleri atmosferde su buharı olarak
kalmaktadır. Atmosferdeki su baharı nem olarak adlandırılır.
Nem kavramını mutlak nem ve bağıl nem olarak iki gruba ayıralım. Mutlak nem atmosferdeki su buharı miktarıdır. Bağıl nem ise mutlak nemin o anki
sıcaklıkta havanın taşıyabileceği maksimum nem miktarına oranıdır.
Bağıl nem maksimuma ulaşırsa yağış gerçekleşir.
Bağıl nem miktarı hissedilen hava sıcaklığını değiştirmektedir. Bağıl nem arttıkça sıcaklık daha yüksek hissedilmektedir. Örnek olarak Artuklu ve İskenderun ilçelerini kıyaslayalım. Mardin Artuklu nem oranının düşük olduğu bir yerdir, İskenderun ise nem oranının çok yüksek olduğu bir şehirdir. Her iki şehirde de hava sıcaklığının 35 santigrat derece olduğunu varsayalım. İskenderun’ da hissedilen sıcaklık Artuklu’ ya göre çok daha yüksektir. Bu yüzden nemli bölgelerde hava daha bunaltıcı olmaktadır. Aşağıdaki grafikten bağıl nem - hissedilen sıcaklık değerlerini inceleyebilirsiniz.
9
❖ Gazlar
Maddenin halleri arasında üçüncü sırada
inceleyeceğimiz gazlar, katı ve sıvılara göre çok düşük yoğunluğa sahiptir. Yoğunluklarının düşük olma sebebi tanecikleri arasındaki mesafenin çok büyük olmasıdır.
Buna neden olan durum ise taneciklerin birbirlerini çekme isteklerinin düşüklüğüdür. Tüm bu durumların ana nedeni ise enerjilerinin çok yüksek olmasıdır.
UYARI: Konuları öğrenirken neden sonuç ilişkilerini birbirine bağlamanız çok önemlidir. Bir kavramın özelliklerini tek tek ezberlemek, bilgiler kısa sürede unutulacağı için size gereksiz enerji kaybı
yaşatacaktır.
Gazların genel özellikleri aşağıdaki gibidir
• Maddenin en düzensiz halidir.
• Maddenin en yüksek enerjili halidir.
• Tanecikler arası uzaklığın en fazla olduğu haldir.
• Bulundukları kabın şeklini ve hacmini alırlar.
• Gaz tanecikleri arasında büyük boşluklar vardır basınç altında sıkıştırılabilirler.
• Tanecikleri arasında çekim kuvvetleri katı ve sıvılarınkine oranla çok azdır.
• Bulundukları kabı tümüyle doldururlar.
• Akışkandırlar.
• Yoğunlukları katı ve sıvılara göre daha düşüktür.
• Gaz tanecikleri birbirlerinden bağımsız devamlı hareket halindedir.
• Titreşim, yer değiştirme ve öteleme hareketi yaparlar.
• Gazlar her oranda karışabilirler ve oluşan karışım homojendir.
➢ Gazlarda Basınç
Gaz molekülleri arasındaki çekim kuvveti çok azdır.
Bundan dolayı gaz tanecikleri arasındaki mesafe çok fazladır. Gaz tanecikleri birbirleri ile neredeyse hiç etkileşime girmezler bundan dolayı rahatça hareket edebilirler.
Kapalı bir kap içinde bulunan gazlar kabın her yerine eşit olarak dağılırlar. Hareketli gaz molekülleri kabın her noktasına çarparak kabın çeperlerine kuvvet uygularlar. Gaz taneciklerinin uyguladığı bu kuvvete basınç denir.
Basınç “P” harfi ile gösterilir. Birimleri ise atmosfer (atm) ve milimetre cıva (mmHg) dır.
Basınçlar arasındaki bağıntılar;
▪ 1 atm = 76cmHg = 760 mmHg = 760 Torr
10 Atmosferde bulunan gazlar yeryüzüne basınç uygular.
Bu basınç atmosfer basıncı ya da açık hava basıncı olarak adlandırılır. Açık hava basıncı barometre ile deniz seviyesinde 1 atm olarak ölçülür.
Açık hava basıncı Torricelli tarafından keşfedilmiştir.
Gazların kapalı kaplardaki basıncı ise manometre yardımıyla ölçülmektedir.
➢ Gazlarda Hacim
Gazların bulundukları kabın her yerine eşit şekilde dağıldığını biliyoruz. Hacim ise gazın kapladığı alandır.
Gazların hacmi kabın hacmine eşittir.
Hacim V harfi ile ifade edilmektedir.
Gazların sabit bir hacimlerinin olmadıklarını,
bulundukları kabın hacmini aldıklarını unutmayalım.
1 L = 1 dm3 = 1000 ml = 1000 cm3
➢ Gazlarda Sıcaklık
Sıcaklık, maddede bulunan ısı enerjisini gösteren bir durum belirtecidir. Sıcaklık termometre ile ölçülür ve kullanılan termometrenin çeşidine bağlı olarak farklı değerler gösterir. Kimya biliminde daha çok Kelvin (K) sıcaklık birimi kullanılmaktadır.
Celcius ve Kelvin birimleri arasındaki bağıntı T (K) = t (0C) + 273 şeklindedir.
Kelvin sıcaklığı mutlak sıcaklık olarak kabul edilmektedir.
Sıcaklık gazlardaki kinetik enerjinin de bir ölçütüdür.
Gazlardaki kinetik enerji ile sıcaklık doğru orantılıdır.
Aynı sıcaklıkta gazların cinsi fark etmeksizin, tüm gazların kinetik enerjileri birbirine eşittir.
➢ Gazlarda Madde Miktarı
Kimya biliminde madde miktarı mol sayısı ile ifade edilmektedir. Mol sayısı belli miktardaki tanecik sayısını gösteren bir birimdir.
1 mol = 6,02*1023 tane tanecik olarak ifade edilir.
6,02*1023 sayısına Avogadro sayısı denir ve N ya da NA ile gösterilir.
Gazın madde miktarı basıncı ve hacmi etkileyen etmenlerden biridir. Bu durum ilerleyen konularda incelenecektir.
11
❖ Plazma
Maddenin halleri dışardan aldıkları enerji
doğrultusunda değişen durumlardır. Bir maddeye yeterinde enerji verilirse madde plazma hale geçebilir.
Plazma maddenin iyon akımı halidir. İyon, elektron ve nötr taneciklerin bir arada bulunduğu haldir.
Plazmaların genel özellikleri aşağıdaki gibidir.
• Plazmaların yoğunluğu katı ve sıvılardan azdır
• Belirli şekil ve hacimleri yoktur
• Nötrdürler fakat elektriği iletir ve manyetik alanda sapmaya uğrarlar
• Yüksek sıcaklıklarda oluşabilirler
• Isıyı gazlardan çok daha iyi iletirler
❖ Hal Değişimleri
Maddelerin bulunabilecekleri haller ve özelliklerini gördük. Peki bu haller arasındaki ilişkiler nasıldır ve değişimler nasıl olmaktadır?
Hal değişimleri sıcaklık ve basınç değişimlerine bağlı olarak gerçekleşmektedir. Hal değişimleri
gerçekleşirken maddenin kimliğinde bir değişiklik olmaz, yani fiziksel bir değişim söz konusudur. Saf maddeler hal değiştirirken sıcaklıkları değişmez, dolayısıyla kinetik enerjileri sabittir. Ancak hal değişimi ısı alışverişine dayandığı için enerjide bir değişiklik olması kaçınılmazdır. Hal değişimi
esnasında kinetik enerji değişmezken, potansiyel enerjide artma ya da azalma gerçekleşir. Bu durumu grafik üzerinde inceleyelim.
Grafik üzerinde gösterilmiş bölgeleri tek tek inceleyelim.
Birinci bölgede madde katı haldedir ve dışarıdan ısı enerjisi almaktadır. Zamanla taneciklerin iç enerjisi artacak ve sıcaklık erime noktasına kadar ulaşacaktır.
Erime noktasına gelene kadar madde katı haldedir ve hal değişimi yoktur. Hal değişimi yoksa tanecikler arası mesafe değişmediğinden potansiyel enerjide bir değişme olmamaktadır. Hal değişiminin olmaması sıcaklığın arttığı anlamına gelir ki grafikten de bunu anlamaktayız. Sıcaklığın artması kinetik enerjinin arttığını gösterir.
İkinci bölgede madde erime noktasına ulaşmıştır ve sıcaklık sabit kalarak erime gerçekleşmektedir. Erime gerçekleşirken sıcaklık değişmezken, madde ısı enerjisi almaya devam etmektedir. Alınan bu enerji, maddenin potansiyel enerjisini arttırır. Bu yüzden madenin tanecikleri arasındaki mesafe artar ve katı halden sıvı
12 hale geçiş ikinci bölgenin sonuna kadar devam eder.
Bu bölgede madde hem katı hem de sıvı halde bulunmaktadır.
Üçüncü bölgede maddenin tamamı sıvı hale geçmiştir. Sıvı haldeki madde dışarıdan ısı enerjisi almaya devam etmektedir ancak henüz kaynama için gerekli enerjiye ulaşılmamıştır. Dışarıdan alınan ısı maddenin sıcaklığını dolayısıyla kinetik enerjiyi arttırmaktadır.
Dördüncü bölgede madde kaynama sıcaklığına ulaşmıştır. Saf madde kaynarken sıcaklığı sabittir.
Kinetik enerji değişmezken potansiyel enerji artmakta dolayısıyla taneciklerin arasındaki mesafe de
artmaktadır. Tanecikler arası mesafe arttıkça madde sıvı halden gaz hale geçişini sürdürmektedir. Bu bölgede madde hem sıvı hem de gaz halde bulunmaktadır.
Beşinci bölgede madde gaz hale geçişini
tamamlamıştır. Dışarıdan aldığı ısı enerjisi sıcaklığını dolayısıyla kinetik enerjisini arttırmaktadır.
UYARI: Maddeler katı halden sıvı hale geçtiklerinde hacimleri artar dolayısıyla öz kütleleri azalır. Ancak bu durum su için farklıdır. Suyun katı halinin, sıvı haline göre hacmi daha büyüktür. Yani buzun öz kütlesi sudan küçüktür.