• Sonuç bulunamadı

T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞITIMI VE SPOR YÜKSEKOKULU. Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Çalık Veli KOÇAK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞITIMI VE SPOR YÜKSEKOKULU. Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Çalık Veli KOÇAK"

Copied!
148
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

HİTİT ÜNİVERSİTESİ B EDEN E ĞITIMI VE S POR Y ÜKSEKOKULU

Öğretim İlke ve Yöntemleri

Yrd. Doç. Dr. Çalık Veli KOÇAK

(2)

İ

ÇINDEKILER

1. Bölüm: Tanım ve Kavramlar

2. Bölüm: Yaklaşım ve Modeller

3. Bölüm: Öğretim Stratejileri

4. Bölüm: Öğretim Yöntem ve Teknikleri

(3)

1. B

ÖLÜM

: T

ANıM VE

K

AVRAMLAR

Eğitim

Bireyde davranış değişikliği oluşturma sürecidir.

Çok boyutludur,

Süreklidir,

Yaşam boyu sürer,

Zaman ve yer açısından sınırsızdır.

Öğretim

Bireyde oluşturulmak istenen davranış değişikliklerinin okulda planlı ve programlı bir şekilde yapılma sürecidir.

Öğrenme etkinlikleri yönlendirilir,

Daha çok okulda yapılır.

Öğrenme

Yaşantı ürünü ve az çok kalıcı izli davranış değişikliğidir.

(4)

T

ANıM VE

K

AVRAMLAR

Öğretim; bir alana özgü bilgileri öğrencilere kazandırma sürecidir

Öğretmen

Bilgi Öğrenci

Öğrenme

Pedagojik Üçgen, Houssaye, 1986

(5)

P

EDAGOJI VE

Ö

ĞRENME

Küçük çocukları eğitme, rehberlik etme.

Öğretmen öğrenci arasındaki eğitsel ilişkilerdir.

Şu sorulara yanıt arar:

Bilgiler sınıf düzeyine uygun olarak nasıl aktarılmalıdır.

Uygulama için sınıf nasıl düzenlenmelidir.

Uygulamalar arasında bütünlük nasıl sağlanmalıdır.

Öğretilecek alana en uygun yöntem, teknik, araç-gereç ve uygulamalar belirlenir.

(6)

P

EDAGOJI VE

Ö

ĞRENME

Öğrenme: belli bilgi, beceri, davranış, tutum ve alışkanlıklarda kalıcı değişiklikler oluşması.

Öğrenmenin oluşması sadece bilgi almayla geçekleşmez,

Alınan bilginin beyinde işlenmesi ve sentezlenmesi gerekir.

Dinamik bir süreçtir.

Çevre ile etkileşim sonucu sürekli yeni bilgiler öğrenilir.

(7)

P

EDAGOJI VE

Ö

ĞRENME

Duyuların katılımlarına göre öğrenme durumuna bakılırsa;

( Lang, Mcbeath, 1995).

(8)

S

ORULARı ALıYıM

Pedagoji ile ilgili herkesten 1 soru lütfen.

(9)

2. B

ÖLÜM

İLKE –Y

AKLAŞıM

– M

ODEL

– YÖNTEM

VE

TEKNİKLER

İlke:

Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan,

ana düşünce ve inanış, baş kural.

(10)

Y

AKLAŞıM VE

M

ODELLER

Bir sorunu ele alış, ona bakış biçimi yaklaşım olarak açıklanır.

Bilimsel anlamda kendine özgü kavramları olan, bir ya da birden fazla teoriye dayanan, ulaşılacak amaçları, mantıklı süreçleri, ilke ve kuralları

içeren sistemli ve bilimsel yapılardır.

Yaklaşımlar çeşitli modeller aracılığıyla uygulamaya aktarılmakta,

Uygulamanın temellerine ve sonuçlarına yön vermektedir.

Eğitim yaklaşımında amaç; ilke ve yöntem yönüyle birbirine benzer teorilerin bir araya getirilmesi ve uygulamaya aktarılmasıdır.

(11)

Ö ĞRENME T ÜRLERI

A ) G ELENEKSEL (B ILGI A KTARMAYLA Ö ĞRENME ) YAKLAŞıM

Kullanılan en eski yöntem.

Anlatılanların tekrar ve ezberine dayanır.

Bilgiler sözlü ya da yazılı açıklanır.

Öğretmen merkezlidir, anlatım yönteminde kullanılır.

Bütün öğrenciler aynı içeriği aynı biçimde ele alırlar.

Öğrencilerin öğrenme ritmi yoktur, dikkate alınmaz.

Programla bağlantılı olarak hızlı ilerleme gerektirir.

Öğrenmek için süre gereklidir.

Bateson, 1977’ye göre öğrenme sürecinin en alt düzeyidir.

(12)

B ) D AVRANıŞÇı Ö ĞRENME YAKLAŞıMı

20. yy’ın başlarında ortaya çıkmıştır.

Eğitimde davranışa önem verilmeye başlamasından sonra önem kazanmıştır.

Zihinden çok sinir sistemi ile ilgilenmiştir.

Hayvan deneyleriyle desteklenmiştir. (Thorndike

kedileri, Pavlov köpekleri, Skinner fare, maymun vs ),

Deneyler sonucunda öğrenme ilkeleri oluşturulmuştur.

Bu anlayış; uyarıcı – tepki bağıntısından yola çıkmıştır.

Günümüzde neredeyse kullanılmamaktadır.

Çünkü bir uyarıcıya verilen tepki öğrenme sayılmamaktadır.

(13)

D

AVRANıŞÇı

Ö

ĞRENME

T

ÜRLERI

1. B

K

URMA

(D

ENEME

Y

ANıLMA

Y

OLU

)

ILE

Ö

ĞRENME

:

Thorndike’ın kedisi,

Kedinin deneme yanılma yolu ile kafesten çıkmasını gözlemlemiştir.

Deneme yanılma ile etkili davranış sayısı artar ve çözüme ulaşılır.

Başarısızlıklardan ders çıkararak öğrenilir.

Olumlu davranışlar pekiştireçler aracılığı ile alışkanlık haline getirilir.

Bilgi davranış haline gelen içeriktir.

Bu kuramda;

Okul öncesi öğrenilenler dikkate alınmaz.

Öğrenci, öğrenme sürecinde aktiftir,

Deneme arttıkça hata azalır,

Zihin aktif kullanılmaz ise zaman kaybı olur,

Daha çok çocuklarda görülür.

(14)

1.B

KURMA

Y

OLU ILE

Ö

ĞRENME

(15)

2.K LASIK Ş ARTLANDıRMA Y OLUYLA Ö ĞRENME

Gözlenebilir davranışlarla ve bunları şartlandırma yoluyla değiştirilmesi üzerinde durur.

Pavlov’un köpeği;

1930’larda ortaya çıkmıştır.

Köpeğin önüne zil çalarak yiyecek konulduğunda salya bırakması,

Zil ile yiyeceğin geleceğini öğrenme,

Bu kuramda bilgiler küçük parçalara ayrılmakta ve zincirleme yöntemle verilmektedir.

Çok fazla zaman kaybı.

Öğrenmenin en ilkel biçimi kabul edilmektedir.

Günümüzde hızla terk edilmiştir.

Uygulamalar zorlama olarak da kabul edilmiştir.

(16)

2.K LASIK Ş ARTLANDıRMA Y OLUYLA

Ö ĞRENME

(17)

3.E

DIMSEL ŞARTLANDıRMA YOLU ILE ÖĞRENME

Skinner, içten gelen davranışların yani edimlerin şartlandırıldığını belirlemiştir.

Tepki çevreden gelen uyarıcılara karşı yapılan bir harekettir.

Edim ise bireyin içinden gelen, kendiliğinden oluşan, gözlenebilir bir davranıştır.

Sadece uyaranlar karşısında değil kendiliğinden yapılan hareketler de şartlandırılır.

Bu nedenle davranış değiştirme de edimsel şekillendirmeler gerekmektedir.

Sonuçlarının kontrol edilmesi de pekiştireçler yolu ile öğrenme sürecinde kullanılmalıdır.

(18)

C

)B

ILIŞSEL

Ö

ĞRENME

Y

AKLAŞıMı

1.B

ILGI

İ

ŞLEME

Y

OLUYLA

Ö

ĞRENME

Günümüz yaklaşımlarına göre ilkel sayılabilecek yaklaşımların ardından ortaya çıkmıştır.

Eğitimciler davranış yerine zihinle ilgilenmiştir.

İnsan hayvanlarla kıyaslanmamalıydı (Reboul, 1970)

Çünkü insan kendi öğrenmesini yönetmekteydi,

Reboul’a göre yöntemli öğrenmede;,

Öğrenilecek modelin ve amacın bilincinde olma,

Bu modeli basit aşamalara bölme,

Aşamaları peş peşe uygulama,

Sürekli deneme yapılması,

Bu araştırma ve tartışmalar üzerine eğitim araştırmaları hayvan öğrenmesinden birey öğrenmesine geçmiştir.

Bilişsel öğrenme gündeme gelmiştir.

(19)

1. B

ILGI

İ

ŞLEME

Y

OLUYLA

Ö

ĞRENME

Bu öğrenmede bilgi işleme süreci, bilgisayarın çalışma sistemi gibi ele alınmıştır.

Birey bilgilerin çoğunu bu yolla edinir,

Bilgi çeşitli yöntemlerle işlenerek bellekte depolanır.

Öğretmenin görevi zihinsel becerileri geliştirmek ve bilgi işlemesine yardımcı olacak ortam hazırlamak.

Bilgilerin işlenmesi, kodlanması, aralarında anlamlı bağ kurulması gibi zihinsel işlemler öğretilir.

Bu kurama göre zihin isterse bilgisayar hızında çalışabilir,

İnsan bir öğrenme makinesidir düşüncesini doğurmuştur (Giordan, 1998)

Sosyal öğrenme kuramıyla zenginleşmiştir.

(20)

1.B

ILGI

İ

ŞLEME

Y

OLUYLA

Ö

ĞRENME

Gagne’ye Göre Bilgi İşleme:

Basitten karmaşığa doğru gider.

8 türde gerçekleşir.

İşaret öğrenme(sembolleştirme),

Uyarıcı davranış ilişkisini öğrenme,

Zincirlemeyi öğrenme,

Sözel bağ kurmayı öğrenme,

Ayırt etmeyi öğrenme,

Kavram öğrenme,

İlke öğrenme,

Sorun çözmeyi öğrenme.(Güneş, 2014).

(21)

2. S

OSYAL

B

ILIŞSEL

ÖĞRENME (T

AKLIT

E

DEREK

Ö

ĞRENME

)

Çevredeki olumlu ya da olumsuz örnekler taklit edilir.

Yapılanlar aynen uygulanmaya çalışılır.

Günlük hayatta kullanılan bilgi ve becerilerin birçoğu bu yolla öğrenilir.

Hem hayvan hem bireyde görülebilir.

Hedef model geçmeye çalışılır,

Tekrara dayalıdır,

Uygun performans aranır,

Kavrayışı zayıflara göre değildir,

Mevcut sosyal yapının korunmasında etkilidir.

Otomatik taklit: şartlandırma ile zorla yaptırılır, ilkeldir.

Bilinçli taklit: akıllı ve etkilidir, keşfederek gelişim sağlanır,

Vygotski’ye göre öğrenmeye doğrudan katkı sağlar.

(22)

3.G

ÖZLEYEREK

– M

ODEL

A

LARAK

Ö

ĞRENME

(S

OSYAL

B

ILIŞSEL

)

Bilgi beceri ve davranışların gözlem ve model alarak davranışa dönüştürülmesi.

Annenin, babanın, öğretmenin, vb. model alınması ve gözlemleyerek taklit edilmesidir.

Bu öğrenmede modelin bireye uygun olması önemlidir.

Yanlış model kötü davranış geliştirebilir.

Taklit ederek öğrenmeye göre öğrenci daha aktiftir.

Modele sıkı sıkıya bağlılık yoktur öğrenci daha özgürdür.

Taklit etmede keşfetme yoktur.

Bu öğrenmede deneyerek iyi ve doğru davranış

keşfedilir, bu da öğrenmede güçlü bir isteklendirmeyi gerektirir.

(23)

D

) Y

APıLANDıRıCı

Ö

ĞRENME

Y

AKLAŞıMı

Taklit ederek öğrenmeyi temel alan davranışçı öğrenmeye tepki olarak Piaget tarafından ortaya atılmıştır.

Bilgiler ezber yoluyla kopyalanarak değil, birey tarafından yapılandırılarak oluşturulur.

Bireyin bilgileri zihinde nasıl yapılandırdığına yoğunlaşılır.

Bunu hangi süreç ve işlemlerle gerçekleştirdiğini inceler.

Anlama üzerine çokça durulur.

Bireyin aktif olduğu, çaba harcadığı süreç sonunda değişim üretir.

Bireyin öğrenmeyi öğrendiği bir süreçtir.

Yapılandırmacı öğrenme türleri, etkinliklerle öğrenmeden başlayıp zihinsel yapıların değiştirilmesi ile öğrenmeye doğru ilerler.

(24)

Y

APıLANDıRıCı

Ö

ĞRENME

T

ÜRLERI

1.E

TKINLIKLERLE

Ö

ĞRENME

:

Aristo’nun bazı işlemler yaparak daha kolay öğreniriz’’

düşüncesinin üzerine

Rousseau ‘’gerçek öğrenme alıştırmalarla olur’’ ,

Dewey de ‘’Demir döverek demirci olunur, yazarak yazar olunur’’ savlarını ileri sürmüşlerdir.

Bu anlayışlardan yola çıkılarak etkinliklerle öğrenme gündeme gelmiştir.

Bu öğrenmede; öğrencilerin etkin olarak öğrenmelerini

sağlamak için düzeylerine uygun çeşitli görev ve etkinlikler verilir.

Öğrenci merkeze alınır,

İlgi ve gereksinimleri ön plandadır,

Bilgileri yapılandırma temel alınır,

Daha uzun süre verilir.

İşbirliği özendirilir, desteklenir.

(25)

2.G

ELIŞIMSEL

Y

APıLANDıRMA

ZÜMLEYEREK

Ö

ĞRENME

)

Piaget’in çalışmalarına dayanır.

Piaget’e göre öğrenme çevre ile etkileşim sonucu öğrenme ile oluşur.

Zeka çevreye uyum sağlama gücüdür.

Yeni bilgiler ve değişiklikler öğrenilerek çevreye uyum sağlanır.

Ön bilgilerle yeni bilgiler bütünleştirilmelidir. Üç önemli öğesi;

Özümleme: yeni bilgileri ön bilgilerle birleştirme, zihinsel yerleştirme işlemidir.

Bilgiler zihinsel yapıyla çelişmiyor ise özümleme hemen yapılır.

Alışma: önceden var olan zihinsel yapıları değiştirebilme, düzenleme ve yeni duruma uygun hale gelmedir.

Yeni bilgiler ön bilgilerle çelişiyor zihinsel yapısına uymuyorsa bilgileri birleştirme ve bütünleştirme güçleşir.

Dengeleme: özümleme ve alışma işlemleri sonunda zihinde yeni bir denge kurulur.

Böylece yeni bilgilere ve çevreye uyum sağlanır.

Zihinsel gelişim sürecinde yeni bir duruma geçme ve değişmedir.

(26)

3.A

NLAYARAK

Ö

ĞRENME

Öğrenmenin temelinde keşfetmek yatar.

Keşfetme anlamayı beraberinde getirir.

Bu durumda öğrenme; keşfederek yeniden anlamlandırmaktır.

Öğrenciler ilgilerini çeken etkinliklerle yeni bilgileri keşfederek anlamalıdır.

Öğrenci etkin katılımıyla bilgileri keşfetmeli,

anlamlandırmalı, zihninde adım adım yapılandırmalıdır.

Yeni bilgiler sırasıyla;

Sıralanma-sınıflama-ilişkilendirme-sorgulama-analiz ve sentez yapma – birleştirme işlemlerinden geçerek yeni anlamlara ulaşır.

Anlama ikiye ayrılır:

Eylemi anlama: basit düzeyde anlama, bilgileri hatırlama- sıralama ve açıklama yeterli görülmektedir.

Düşünceyi anlama: olayın nedenlerini sorgulama -

aralarındaki nedenleri sorgulama - ilişkileri belirleme – sorunları çözme gibi işlemleri gerektirir.

(27)

4.B

ILGILER

A

RASı

B

KURARAK

Ö

ĞRENME

Öğrenmek sadece bilgi yığmak değildir.

Soyut ve somut kavramlar arası bağ kurmak, bunları birleştirmek ve yeniden

anlamlandırmaktır.

Öğrenme sürecinde ön bilgilerle yeni bilgiler arası bağ kurulmaktadır.

Bağ kurmada zihinsel yapı önemlidir.

Yetersiz zihinsel yapı bağ kurma sürecini olumsuz etkilemekte öğrenmeyi

güçleştirmektedir.

(28)

5. Z

IHINSEL

Y

APıLARı

D

EĞIŞTIREREK

Ö

ĞRENME

Yapılandırmacı yaklaşımda öğrenme davranış değişmesi değil zihin yapısının değişmesidir.

Öğrenme sonunda hem bilgilerde hem de zihinde değim olmakta, ikisi de yeniden düzenlenmektedir.

Bilişselciler için anlama zihinsel görüntü oluşturmaktır,

Oysa yapılandırıcılıkta zihinsel görüntüleri ve yapıları değiştirmek demektir.

Bunu yaparken ön bilgilerin önemi büyüktür.

Ön bilgiler niteliğine göre olumlu ya da olumsuz etki gösterebilir.

Böyle durumlarda ön hazırlayıcılar kullanılarak uyum sağlanmalıdır.

(29)

E

) B

ECERI

Y

AKLAŞıMı

1960’lara dayanan uzun bir tarihi geçmişi vardır.

Dil öğretiminde iletişim becerilerinin geliştirilmesinin gerekliliğinden yola çıkılarak geliştirilmiştir.

Eğitimde yapılandırıcı yaklaşımla birlikte kullanılmaktadır.

Yapılandırıcı yaklaşımla birlikte eski anlamda beceri yaklaşımı kalmamıştır.

Temel amaç beceridir.

Beceri; fiziksel ve sosyal etkileşim sonucunda elde edilen bilgilerin ön bilgilere dayalı olarak zihinde

yapılandırılmasıdır (Quiesse,2007).

Bilgilerde ve zihinsel yapılarda değişim gerektirir.

Beceri; bilme – harekete geçme – işi yapma aşamalarından oluşur.

(30)

B

ECERI

Y

AKLAŞıMı

Davranış uyarıcıya verilen tepkidir.

Beceri davranış değildir.

Beceri bireyin bilinçli, aktif ve istekli olarak

yürüttüğü, bütün zihinsel ve fiziksel kaynaklarını harekete geçirdiği bir süreçtir.

Beceri yaklaşımında okullarda öğretilen beceriler;

Aktarılan (temel); bilgi araştırma, öğrenmeyi

sürdürme, zihinsel beceri geliştirme ve yönetme, karar verme, sorun çözme, iletişim, işbirliği vb. günlük

yaşamı kolaylaştıran beceriler.

Alan (özel) becerileri; uzmanlık gerektiren becerilerin kazandırılması olmak üzere ikiye ayrılır.

(31)

B

ECERI

Y

AKLAŞıMıNDA ANAHTAR BECERILER

Bütün derslerde beceri gelişiminde temel alınması gereken anahtar beceriler vardır.

Anahtar Beceriler Etki alanları

Zihinsel bece riler

Zihinsel Beceriler Düşünme, Sorgulama, Anlama, Sorun Çözme.

Bireysel Beceriler Dil, İletişim Becerileri, Bilgiye Ulaşma vb. Bireysel Becerinin Temelinde Dil Vardır.

Sosyal Beceriler Başkalarıyla İyi İlişkiler Kurma, İşbirliği, Grupla Çalışma, Kriz Yönetme vb.

Zihinsel Bağımsızlık

Becerileri Karar Verme, Amaçlarını

Belirleme ve Gerçekleştirme, İhtiyaçlarını, İlgilerini

Açıklayabilme ve Savunma vb.

(32)

B

ECERI ÖĞRETIMININ AŞAMALARı

Aşamalar Beceriler

Beceriye Hazırlık Becerinin yapılabilmesi için, beceriyle ilgili bilgiler verilir ve becerinin amacı açıklanır.

Bilgi ve Teknikleri Uygulama

Bu aşamada beceriyle ilgili bilgiler ve teknikler örneklerle gösterilir.

Bu tekniklerin uygulanabileceği etkinlikler verilir.

Uygulama süreci izlenir ve rehberlik edilir.

Beceriyi Uygulamaya

Aktarma Beceri henüz öğrenilmiştir.

Farklı durumlara uygulanması üzerinde durulur, etkinlikler yolu ile desteklenir.

Öğrenci cesaretlendirilir.

Aktarmada bilinenden bilinmeyene gidilir.

Etkinlikler arası bağ kurulmalıdır.

Becerilerin aktarılmasında bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.

(33)

F

) E

TKINLIK YAKLAŞıMı

Piaget, Vygotsky, Bruner gibi uzmanların görüşlerinden yola çıkarak geliştirilmiş çağdaş yaklaşım.

Bireylerin farklı rol ve görevleri yerine getiren tolum üyesi,

Görev merkezli, eylemsel bir yaklaşımdır.

Etkinlikler çok yönlü gelişim sağlar.

(dil, zihin, sosyal, duygusal beceriler).

Görevlerin yerine getirilmesi için gerekli beceriler etkinlikler yolu ile kazandırılır.

Etkinlik tür ya da biçiminde zorlama yoktur.

Öğrenme etkinlikleri ilgi ve gereksinimlere göre seçilmeli,

Çevresel özellikler göz önünde bulundurulmalı.

Bireysel ve grup etkinlikleri tasarlanmalıdır.

Tartışma, görüş açıklama, sorgulama ve uygulamaya etkin katılım desteklenmeli.

(34)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME

Beynin öğrenme sistemlerini ön plana çıkarır.

Beynin en iyi nasıl öğrendiğini araştırır.

Beynin bilgiyi nasıl aldığını, işlediğini, yorumladığını, bağlantı kurduğunu, depoladığını, ve iletileri

hatırladığını dikkate alır.

Anlamlı öğrenme için beynin kurallarının kabul edilmesini ve öğretimin zihindeki bu kurallarla örgütlenmesini içerir.

Öğrenme nedir? Beyinde nasıl oluşuyor?

Beyin öğrenmeyi nasıl gerçekleştiriyor?

Hangi şartlarda daha etkili öğretim yapılabilir?

Sorularına yanıt arar.

(35)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

1. Beyin paralel bir işlemcidir: İnsan beyni doğrusal ve tek basamaklı görevleri yerine getirmekten çok çeşitli işlevleri eş zamanlı olarak yerine getirebilme gücüne sahiptir.

Beyin temelli yaklaşımda duygu, düşünce, hayal aynı anda birlikte işler ve tüm bunlar bilgi işlemenin aşamalarıyla etkileşim içindedir.

Beynin beş farklı alanı birlikte kullanılabilir. ( görsel örüntü hareketi, biçim, hız, ses ve duygular.

Eğitimde öğrenciler düzenli bir şekilde yönlendirilmeliler.

Bilgi işlenmesi en üst düzeye çıkarılmalıdır.

Birden çok yöntemden yararlanılmalıdır.

(36)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

2. Öğrenme fizyolojik bir olaydır: beyin vücudun fizyolojik bir bölgesidir ve öğrenme beynin en doğal işlevidir.

Bu işlev çeşitli etkenler (beslenme, yaşantı, stres vb.) nedeniyle olumlu ya da olumsuz etkilenebilir.

Eğitimde beynin görevini yerine getirebilmesi için uygun koşullar sağlanmalıdır.

Her şeyden önce birey olarak onandıklarının gösterilmesi gerekir.

Güven ve rahatlık hissi yaşatılmalı.

Fikir ve katkılarının önemsendiği ve değer verildiği gösterilmeli.

Öğrenme yaşantıları merak, keşfetme, tartışma, problem çözme ve uygulama alıştırmalarını yapabilecekleri şekilde tasarlanmalı.

(37)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

3. Anlam arayışı içseldir: anlamlandırma gereksinimi kendiliğindendir, birey için temel olgudur.

Beyin yeni uyarıcıları belirler ve kaydeder.

Bu işlemler bilinçlidir ve sürüp gider.

Anlamlandırma önlenemez ancak yönlendirilip odaklanabilir.

Dersler anlamlı zorlanmaları, kapsamlı ve güdüleyen seçenekleri sunmalıdır.

(38)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

4. Anlam arayışı örüntüleme ile oluşur: etkili ve kalıcı bir öğrenme için zenginleştirilmiş bir ortam oluşturulmalı ve anlamlı öğrenme için örüntüler belirlenmeli.

Beyin anlamlı örüntüleri kaydederken anlamsızları reddeder.

Örüntülemenin birkaç yolu vardır!

Konuya başlamadan önce ön bilgilerin ortaya çıkarılması,

Görsel araçlarla konuya geniş bakış açısı kazandırma,

Tartışma ortamının özendirilmesi,

Model ve grafiklerle desteklenmesi.

(39)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

5. Örüntülemede duygular önemlidir: duygular; sağlık, dikkat, anlamlandırma, hatırlama ve öğrenme gibi öğeleri kontrol eder.

Bireyin öğrenmesi, beklenti, eğilim, ön yargı, öz saygı, ve sosyal etkileşim gereksinimi gibi duygulardan etkilenir.

Duygusal yoğunluğu olan bilgilerin unutulması güçtür.

Bu durum dikkate alınarak öğrenme yaşantıları tasarlanmalı.

(40)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

6. Beyin, parçaları ve bütünleri aynı anda algılar: beyin yapısı gereği yeni bilgileri loblarında birtakım işlemlerden geçirdikten sonra bütünler ve depolar.

Parça ve bütün beraber çalışır.

Bilginin algılanması parça ve bütün tarafından aynı anda gerçekleşir.

Bu nedenle ister okuma yazma, ister matematik, ister müzikle isterse de sporla uğraşılsın beynin her iki yarı küresi arasında sıkı bir işbirliği gerçekleşir.

Parçalar ve bütün karşılıklı etkileşim içindedir.

Birbirinden anlam çıkarır ve paylaşırlar.

Öğretimde parça ve bütün birlikte verilmelidir.

Hem sol hem sağ yarıküre desteklenmelidir.

(41)

H

) B

EYIN TEMELLI ÖĞRENME ILKELERI

7. Öğrenme hem çevresel/organsal algıyı hem de odaklaşmış dikkati gerektirir:

Öğrenme ortamındaki her unsur beynin algısını etkiler.

Öğrenme ortamları buna uygun tasarlanmalıdır.

8. Öğrenme zorlama ile zenginleşir, tehdit ile engellenir:

Öğrenme için en uygun ortam, öğrencinin kendini tehdit altında hissetmediği ancak yaparken zorlanacağı ve mücadele edeceği deneyimlerin olduğu ortamdır.

(42)

B

EYIN TEMELLI ÖĞRENMEDE ÖĞRETIM SÜRECI

Sınıf ortamı beynin çalışma ilkelerine (önce yaşam, gereksinimler vb) uygun olarak düzenlenmelidir.

Duygusal beynin olumsuz etkilenmemesi sağlanmalı.

7 aşamalı ders planı önerilir,

Ön açıklama: öğrenme öncesi inceleme yapması sağlanır.

Hazırlık: ilgi, merak ve heyecanın yaratıldığı aşamadır.

Başlama ve kazanım: derinleşme ve öğrencinin kazanıldığı aşamadır.

Ayrıntılama: öğrenmenin parçaları üzerinde durulan süreçtir.

Kuluçka ve bellek kodlama: kılavuzlanmamış düşünceler için zaman sağlanır.

Doğrulama ve güven kontrolü: öğrenmenin pekiştirildiği aşam Kutlama ve bütünleştirme: sürecin eğlenceli ve açık biçimde kutlanmasıdır.

(43)

B

EYIN TEMELLI ÖĞRENMEDE DEĞERLENDIRME

Öğrenci ve öğretmen olarak ikiye ayrılır.

Alternatif değerlendirme türleri ile öğrencilere fırsat yaratılmalıdır.

Süreç gözlemi, ürün değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Üç tür sınama durumu söz konusudur.

Eksikleri belirlemeye dönük değerlendirme:

Biçimlendirmeye dönük değerlendirme:

Son düzey belirleme:

(44)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

Bu güne kadar öğrenme potansiyelini geliştirme hedef alınan kuramlarda genel olarak zekanın doğuştan sabit olduğu ve geliştirilemeyeceği öne sürülmüştür.

Bu zeka anlayışları zekayı sadece sözel-dilsel ve mantıksal- matematiksel zeka olarak iki alanda değerlendirmiştir.

Bunun sonucunda klasik zeka testleri ile tanılama yapılmıştır.

Ancak Howard Gardner (1983), bu yaklaşıma şiddetle karşı çıkmıştır.

O’na göre her bireyin birbirinden bağımsız ve farklı seviyelerde zeka alanları vardır.

Bu alanlar potansiyeller ve beceriler bütünüdür.

Her bir zeka alanı da ilgili deneyimler ve çeşitli yollarla geliştirilebilir.

(45)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

Gardner (1983)’e göre zeka: bireyin yaşadığı toplumda ortaya çıkan problemleri çözme becerisi ya da bir

topluluk ya da kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyma becerisidir.

Bir özelliğin zeka olabilmesi için o özelliğin;

Sembollere sahip olması,

Bir kültür tarafından değer görmesi,

Mal ya da hizmet üretmek için aracı olması,

Bir sorunu çözebilmesi gibi dört özelliği bulunması gerekir.

(46)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

Geleneksel zeka anlayışı, zekanın tekil, sabit, niceliksel, ve gerçek yaşamı dikkate almadan

sayısal olarak ölçülebilir olduğunu kabul eden ve bireyin var olan yeteneklerini ve potansiyellerini belirlemeyi amaçlayan bir yapıdır.

Oysa Çoklu Zeka, gerçek yaşamı dikkate alarak bireyin gizli güçlerini ve başarılı olma

potansiyelini belirlemek amacı ile kullanılmaktadır.

(47)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMıNA

ELEŞTIRILER

Kuramın temel eleştirilerinden biri onun amaca özel, niyete yönelik (ad hoc) olmasıdır.

Gardner "zekâ" kelimesinin anlamını genişletmiyor;

aksine zekânın yokluğunu reddederek tıpkı diğer insanların "yetenek" kelimesini kullandığı gibi geleneksel olarak "zekâ" kelimesini kullanıyor.

Bu uygulama Robert J. Sternberg (1983, 1991), Eysenck (1994), ve Scarr (1985) tarafından

eleştirilmiştir.

Çoklu Zekâ kuramının savunucuları ise zekânın

tanımının çok dar olduğunu ve insanların düşünme ve öğrenme yollarının çeşitli olmasının tanımını

genişletebileceğini öne sürmektedir

(48)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

(49)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Sözel-Dilsel Zeka: bireyin kendi diline ait kelimeleri, yazılı ya da sözlü konuşmalar içeren bir ürün

geliştirmede etkili ve verimli biçimde kullanabilme kapasitesidir.

En belirgin özelliği; başkalarıyla iletişim kurmak ve bunu okuma, yazma, dinleme ve konuşma aracılığı ile yapmak.

Dinleme, yorumlama ve hatırlama potansiyelleri yüksektir.

Avukat, hatip, politikacı, sunucu vb sözel yetenek olarak,

Şair, yazar, editör vb. yazım yeteneği olarak karşılaşılabilir.

(50)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Mantıksal-Matematiksel Zeka:

Analiz etme,

Neden-sonuç ilişkisi kurma,

Sayıları etkili biçimde kullanma,

Hipotez test etme,

Denklem kurma,

Hesap yapma,

Soyut problem çözme becerileri yüksek bireylerde bulunur.

Matematikçi – istatistikçi,

Vergi memuru, bilim adamı, fizikçi, mantıkçı

Bilgisayar programcısı vb.

(51)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Görsel-Uzamsal Zeka:

Görsel ve uzamsal dünyayı doğru algılama

Üç boyutlu bir nesnenin görüntüsünü hayal edebilme, tanıma ve işleme,

Zihindekileri şekil ve grafiklerle açıklayabilme kapasitesi olarak değerlendirilir.

Olay ya da olguları yazılı araçlardan çok, harita,

grafik, çizelge, diyagram vb görseller aracılığı ile daha kolay kavrarlar.

Avcı, izci, rehber, denizci, mimar, dekoratör, ressam, mucit, tasarımcılar vb.

(52)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Müziksel-Ritmik Zeka:

Ses, ritim, ve notalara karşı duyarlıdırlar ve müzik kulakları gelişmiştir.

Müzik aleti çalma,

Şarkı ezberleme,

Melodilerdeki tempo ve ritmi değiştirebilme, söylenen Şarkının benzerini bulabilme.

Müzisyen,

Besteci,

Orkestra şefi,

Piyanist,

Müzik eleştirmeni vb.

(53)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Bedensel-Kinestetik Zeka: aklın ve vücudun mükemmel bir fiziksel performansla birleştirilerek belli bir amaca yönelik faaliyetlerin sergilenebilmesi yeteneğidir.

Aklın ve bedenin mükemmel bir uyum içinde çalıştığı zeka türüdür.

Dokunmadan öğrenemeyen kişilerdir.

Problem çözmede,

Bir ürün ortaya koymada, duygu ve düşüncelerini ifade etmede,

Herhangi bir ürüne şekil vermede,

Göz koordinasyonlarını, vücut kaslarının kontrolünü ve beden dillerini kullanan bireylerdir.

Dansçı,

Sporcu,

Zanaatkar,

Pilot, Cerrah, teknisyen, heykeltraş vb.

(54)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı Bedensel-Kinestetik Zeka:

Zihin ve vücut koordinasyonlarını etkili bir biçimde kullanır.

Sağlıklı yaşam konusunda vücuduna özen gösterir.

Fiziksel işlerde, görevlerde denge, zerafet, maharet ve dakiklik gösterir.

Çevresini, nesneleri, eşyaları dokunarak ve hareket ederek inceler.

Öğrendiklerine dokunmayı ya da onları kullanmayı tercih eder.

Fiziksel maharet isteyen alanlarda ( dans, spor...) yenilikler keşfeder ve farklılıklar ortaya çıkarır.

Rol yapma, atletizm, dans, dikiş nakış gibi alanlarda yeteneği vardır.

Aktif katılımla daha iyi öğrenir. Söylenenden daha çok yapılanı hatırlar.

Gezi-inceleme-model/ maket yapma gibi fiziksel aktivitelere katılımdan zevk alır.

Organizasyon yapma özelliği gelişmiştir.

Bulundukları çevreye ve onu kapsayan sistemlere karşı duyarlıdır ve sorumlu davranırlar.

(55)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Sosyal-Kişilerarası Zeka:

Çevresindeki diğer bireylerle iletişim kurmada,

Onların duygularını, isteklerini, ve gereksinimlerini anlamada (empati) başarılı kimselerdir.

Politikacılar,

Liderler,

Yöneticiler,

Psikologlar,

Din adamları,

Öğretmenler,

Pazarlamacılar,

Aktörler, turizmciler, dolandırıcılar vb.

(56)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

İçsel-Özedönük Zeka:

Kendisini tanıyan,

Zayıf ve güçlü yanlarının farkında olan,

Ne istediğini bilen ve bu sayede çevresi ile uyum içinde yaşayan bireylerde görülür.

Kendileri ile barışıktırlar,

Öz güvenleri yüksektir.

Çok disiplinlidirler ve hedeflerini belirlemede ve kişisel sorunlarını çözmede başarılıdırlar.

Psikoterapist, girişimci vb.

(57)

İ. Ç

OKLU ZEKA KURAMı

ÇOKLU ZEKA ALANLARı

Doğacı Zeka:

Bitki ve hayvan türleri,

Yeryüzü şekilleri,

Hava olayları gibi doğal yaşama dair ürünleri sahip oldukları karakteristik özelliğe göre yorumlayan

bireylerde görünür.

Doğanın kurallarına bağlıdırlar.

Duygusal ve hassas kişlerdir.

Bu bireyler kendilerince doğal olay ve olguları tanımlama ve sınıflama yeteneğine sahiptirler.

Bu yeteneklerini çok hızlı ürüne dönüştürebilirler.

Avcılar, izciler, botanikçiler, hayvan bilimciler,

Yer bilimciler orman bekçileri vb.

(58)

Ç

OKLU ZEKA KURAMıNDA ZEKA GELIŞIMINI

ETKILEYEN FAKTÖRLER

Bireyin doğuştan potansiyel olarak sahip olduğu zeka alanlarından bazıları bir takım çevresel etkiler sonucu gelişme imkanı bulurken, bazıları ise yeteri düzeyde gelişememektedir.

Kaynaklara ulaşım şansı:

Bireyin ailesinin ekonomik durumu.

Ör: piyano, keman vb aletlerin alınamaması müziksel ritmik zekanın gelişiminde zorluk çıkarabilir.

Tarihsel kültürel etkenler:

Okulda diğer programlara oranla matematik, fen ve teknolojiye dayalı programlar önemseniyorsa

mantıksal-matematiksel zeka dışında diğer zeka alanlarının gelişmesi beklenemez.

(59)

Ç

OKLU ZEKA KURAMıNDA ZEKA GELIŞIMINI

ETKILEYEN FAKTÖRLER

Coğrafi etkenler:

Köyde yetişmiş bir çocuk apartmanda yetişmiş bir çocuğa göre bedensel-kinestetik zeka alanını daha fazla geliştirme olanağı bulabilir.

Ailesel etkenler:

Ailenin eğilimleri çocuk üzerinde çok etkilidir.

Aile çocuğun avukat olmasını istiyorsa çocukta sözel- dilsel zekasının gelişimi yönünde destekleyeceklerdir.

Durumsal etkenler:

Kalabalık bir aile ortamında büyümüş ve yaşayan bireyler eğer doğalarında sosyallik yoksa kendilerini geliştirmek için daha az zaman bulurlar.

(60)

Ç

OKLU ZEKA KURAMıNıN ÖĞRENCI BAŞARıSıNA ETKISI VE SıNıRLıLıKLARı

Baskın zeka alanını bulmayı ve ön plana çıkararak geliştirmeyi hedef alır.

Etkinliklere dayalı öğrenci merkezli bir kuramdır.

Derse etkin katılım sağlar.

Sınırlılıkları:

Sınıflardaki yüksek öğrenci sayısı.

Okulların fiziki olanaklarının (ders aracı, salon, vb) uygun olmaması.

Tüm zeka alanlarını içeren etkinliklerin düzenlenememesi.

Çoklu zeka kuramının yeterli bilinmemesi.

Geleneksel sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel anlayışta ısrar edilmesi.

(61)

Z

EKA KURAMLARıNıN

Ö

ĞRENME

D

ÜZEYLERI

Öğrenme zihinsel ve davranışsal bir değişmedir.

Bir süreç ve çaba gerektirir.

Ancak bu süreç ve çabalar her zaman değişimle sonuçlanmaz.

Bazı değişimler öğrenmenin en alt düzeyinde gerçekleşmektedir (Bateson, 1977).

Bateson, bu durumu açıklamak için öğrenme teori ve türlerini öğrenme düzeylerine göre sıralamaktadır.

(62)

Ö

ĞRENME

D

ÜZEYLERI

Yaklaşım Öğrenme Türü Öğrenme

Düzeyi Geleneksel yaklaşım Bilgi aktarmayla öğrenme

Ezberleyerek öğrenme Tekrarlayarak öğrenme

Sıfır düzey

Davranışçı yaklaşım Deneme ve yanılmayla öğrenme

Şartlandırma yoluyla öğrenme Birinci düzey Bilişsel yaklaşım Bilgi işleme yoluyla öğrenme

Taklit ederek öğrenme

Gözleyerek, model alarak öğrenme

İkinci düzey

Yapılandırıcı yaklaşım

Etkinliklerle öğrenme Özümleyerek öğrenme Anlayarak öğrenme

Bilgiler arası bağ kurarak öğrenme Zihinsel yapıları değiştirerek

öğrenme

Üçüncü düzey

Öğrenme Yaklaşım Tür ve Düzeyleri

Bateson,1977

(63)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Öğretim modeli; eğitim programını biçimlendirme, öğretim yöntem ve arac-gereci belirleme, etkinlikleri hazırlama, sınıfta ya da sınıf dışında öğretimi yönlendirme amacıyla kullanılan model ya da planlardır.

Bilimsel anlamda bir öğretim modelinin kullanılabilmesi için sahip olması gereken özellikler;

Bir ya da birkaç kurama dayalı olmalı,

Bütünlük taşımalı ve sistemli olmalı,

Mantıklı aşamalar, süreçler, ilkeler ve kurallar içermeli,

Ulaşılacak amaçlara yönelik, beceriler açıkça belirtilmeli

Beceriler diğer çalışmalara aktarılabilir ve değerlendirilebilir olmalı.

İzlenebilir, uygulanabilir çalışmalar ve etkinlikler sunmalı,

Sistemli bir eğitim yoluyla aktarılabilir olmalıdır.

(64)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

(65)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Beş ana grupta toplanmıştır.

Bilgi Aktarmayı Merkeze Alan Modeller:

Aktarıcı ya da geleneksel model de denir.

Geleneksel eğitim yaklaşımının etkisiyle yerleşmiştir.

Öğretmen merkezlidir.

Kurumsal bir geçmişe sahiptir, üniversitelerde başlayıp yayılmıştır.

Etkinlikler genelde ders yapma biçimindedir.

Ön bilgiler önemsenmez.

Modelin etkili olabilmesi öğrenci çabasına bağlıdır.

Öğrenci dikkatli olmalı, güdülenmiş olmalı ve tekrar etmelidir.

(66)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Davranışı merkeze alan modeller:

Davranışçı eğitim yaklaşımının etkilediği öğretim modelidir.

Amaç: davranış değiştirme, olumlu davranışları

pekiştirme, kendisi ve çevresi için değerli kılmadır.

Çok yapılandırılmış ve emredici bir eğitim ortamı içerir

Amaçlar, araçlar, değerlendirme modelleri,

pekiştirmeler ve tepkiler önceden belirlenmiştir.

Programlı öğretim, bilgisayar destekli eğitim en çok kullanılan yöntemlerdir.

En önemli temsilcisi Skinner dir.

(67)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Zihinsel Süreçleri merkeze alan modeller:

Bilişsel öğretim modelleri de denir.

Nöropsikoloji, bilişim, yapay zeka gibi bilişsel bilimler kaynaklı bilgi işleme modelinden etkilenmektedir.

Öğrenme süreci zihnin çalışma sistemi ile ilişkilendirilir

Öğretim sürecinde zihinsel süreçlerin geliştirilmesine önem verilir.

Bağımsız öğrenme, kişisel uyum, dil becerileri, kavram öğrenme yöntemleri, problem çözme yöntemleri vb.

üzerinde önemle durulur.

Kullanılan öğretim yöntemleri genellikle: olay inceleme, problem çözme, kavram ve yöntem öğrenimi olmaktadır.

En önemli temsilcisi, Bruner’dir.

(68)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Bireyi merkeze alan modeller:

İnsancıl felsefe ve psikolojiden etkilenene modeldir.

Öğrenci bütün yönleriyle geliştirilmeye çalışılır.

Öğrencinin öğrenme stiline, hızına, ve gereksinimlerine saygı duyulur.

Öğrenme bireysel olarak yönlendirilen, doğal, bağımsız ve sürekli geliştirilen bir süreç olarak görülür.

Öğretim yöntemleri: keşfederek öğrenme, proje tabanlı öğrenme ve öğrenme sözleşmesine dayanır.

Roğers en önemli temsilcisidir.

(69)

Ö

ĞRETIM MODELLERI

Sosyal etkileşimi merkeze alan modeller:

Demokrasi eğitimine, toplumsal sorumluluklara önem verilerek ahlak ön plana çıkarılmaktadır.

Okulun amacı: sosyal gelişime ve toplum içi ilişkilerin gelişimine katkı sağlamaktır.

Bu modelde sosyal yaşam bir ders içeriği gibi kullanılır.

Öğretim yöntemi olarak genellikle; ekiple çalışma, grup etkileşimi, işbirlikli öğrenme ve akran eğitimi kullanılır.

Öğretim sürecinde, gerçek durumları inceleme, günlük karmaşık sorunları çözme ve uygulamalı yaratıcılığa önem verilir.

John Dewey en önemli temsilcisidir.

(70)

3. B

ÖLÜM ÖĞRETIM STRATEJILERI

Strateji: ‘’izlem, önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol’’.

Öğretim stratejisi: eğitim yaklaşım ve modelleri

çerçevesinde belirlenmiş amaç ve ilkelere ulaşmak için eğitim koşulları ile öğrencilerin düzeylerine göre

yöntem, araç, etkinlik vb. eğitim kaynaklarını planlama ve uygulama demektir (Thuy, 2011).

Dersin amaç ve hedefini gerçekleştirmek için kullanılan yöntem ile karıştırılmamalıdır.

Yöntem stratejinin alt bileşenidir.

(71)

Ö

ĞRETIM

S

TRATEJISI Beş ana bileşenden oluşur.

Amaç: eğitim yaklaşım ve modelinin amacına ulaşmak için gerekli ilke ve kurallar.

İçerik: amaca ulaşmak için öğretilecek konular, zihinsel ve fiziksel beceriler.

Yöntem: stratejiye uygun öğretim yöntemleri.

Araç-gereç: uygun öğretim teknolojisi, araç-gereçler.

Değerlendirme: stratejiyi uygulama ve sürecin değerlendirilmesi.

(72)

Ö

ĞRETIM

S

TRATEJISI SıNıFLAMASı

Yaklaşım ve

Modeller

Davranışçı Bilişsel Yapılandırıcı

Öğretim

Stratejileri • Doğrudan Öğretim

• Dolaylı Öğretim

• Tam Öğrenme

• Programlı Öğretim

• Bilgisayar

Destekli Öğretim

• Sunuş Yoluyla

• Buluş Yoluyla

• Araştırma ve İnceleme

Yoluyla

• Etkileşimli Öğretim

• Deneyerek Öğrenme

• Bağımsız Öğrenme

• İşbirlikli Öğrenme

• Sorgulamaya Dayalı Öğrenme

• Problem Temelli

(73)

Ö

ĞRETIM STRATEJISI SEÇIMI

Öğretim stratejisi Ortam ve koşullar

Öğrenme kuramları

Amaç ve hedefler Öğretim

starteji ile ilgili araştırmala

r Öğrencileri

hazırbulunn uşluk düzeyleri Öğretmeni n bilgi ve deneyimi

(74)

ÇEŞİTLİ ÖĞRETİM STRATEJİLERİ

A) Davranışçı Yaklaşım Stratejileri 1.Doğrudan Öğretim Stratejisi:

Bilgi ve davranışların doğrudan öğretilmesi amaçlanır.

Öğretmen merkezlidir.

Çeşitli örnekler, doğrudan aktarım ve açıklama ya da modelleme yoluyla öğretim yapılır.

Sunuş teknikleri kullanılır.

Öğrenci katılımı için soru sorma ve karşılıklı konuşma yapılır.

Anlatım, alıştırma, açıklama gibi yöntemler kullanılır.

Tümdengelim ağırlıklıdır.

Kurallar, genel bilgiler ve örnek sırası ile işlenir.

Bilgi aktarımında etkilidir ancak beceri ve tutum gelişiminde yararları sınırlıdır.

(75)

A

) D

AVRANıŞÇı

Y

AKLAŞıM

S

TRATEJILERI

2. Dolaylı Öğretim Stratejisi:

Öğrenci merkezlidir.

Doğrudan öğretim ile birbirini tamamlar.

Tümevarım, sorun çözme, karar verme ve keşfetme yöntemleri kullanılır.

Tartışma, kavram öğrenme, karar verme, sorun çözme, ve anket tekniği çokça kullanılır.

Öğrenciler gözlem ve araştırmaya, denenceler oluşturmaya ve elde ettiği verilerden sonuç çıkarmaları için yönlendirilir.

Bu strateji öğrencileri meraklandırmakta, farklı yollar kullanma konusunda cesaretlendirmektedir.

Öğretmenin görevi bilgi aktarmak ve öğretmek değil,

öğrenmeyi kolaylaştırmak, desteklemek ve öğüt vermektir.

(76)

A

) D

AVRANıŞÇı

Y

AKLAŞıM

S

TRATEJILERI

3. Tam Öğrenme Stratejisi( Benjamin S. Bloom):

Okulda öğrenme açıklanmaya çalışılmıştır. (Bloom,1968).

Eğitimde iyi kötü öğrenci yoktur.

Yavaş ya da hızlı öğrenen öğrenci vardır.

Öğrenmek için zaman verilmelidir.

Bireysel farklılıklar zaman ve öğrenme olanağı

verildiğinde yeni bilgi ve davranışları öğreneceği savunur

‘’Bütün öğrenciler okulda öğretilenleri öğrenebilir’’

varsayımına dayanır.

Tam öğrenme, beklenen başarıyı %20 lerden %75 hatta 90-95 lere çıkaran bir süreci açıklar.

(77)

A

) D

AVRANıŞÇı

Y

AKLAŞıM

S

TRATEJILERI

3. Tam Öğrenme Stratejisi( Benjamin S. Bloom):

Tam öğrenmeye göre, öğretme sürecinde öğrencilere sağlanması gereken şartlar iç ve dış şartlardır.

İç şartlar: Genel sağlık durumu, öz geçmişi, zeka seviyesi, güdülenme ve kendine güven gibi durumlardır.

Dış şartlar: sınıfın fiziksel özellikleri, aile, rehberlik, akran grupları ve öğretmen nitelikleri ve eğitim imkanlarıdır.

Tam öğrenme kuramına göre, okuldaki öğrenmeyi belirleyen etkenler:

Bilişsel Giriş Davranışları: öğretilecek bütün bilgi, beceri ya da yeterlikler, herhangi bir bilgi için gerekli ön koşul

öğrenmeler ve temel öğrenmelerdir.

Duyusal Giriş Davranışları: belli bir dersle ilgili duyuşsal özellikler, okula karşı tutum, kişinin kendine karşı tutumu (akademik benlik),

(78)

A

) D

AVRANıŞÇı

Y

AKLAŞıM

S

TRATEJILERI

3. Tam Öğrenme Kuramının Bazı Temel Özellikleri:

Öğrencilere planlı bir eğitim sunulmalıdır.

Uygun öğrenme koşulları sağlanmalıdır.

Yeterli zaman verilmelidir.

Öğretim sürecinde ipucu, peliştirme, dönüt ve düzeltme kullanılmalıdır.

Öğrenci katılımı için güdülemeye öenm verilmelidir.

Rehberlik yapılmalıdır.

Tam öğrenme ölçütü belirlenmelidir.

Bir konu öğrenilmeden diğerine geçilmemelidir.

(79)

B) B

ILIŞSEL YAKLAŞıM STRATEJILERI

1. Buluş yoluyla öğrenme: Jerome Bruner’in öğrencilere bilgileri sınıfta doğrudan aktarma uygulamalarına tepki olarak ortaya atılmıştır.

Öğretilecek ilkeler ve kavramların öğrenci tarafından aktif keşfetme yoluyla bulmalarına dayalı bir yaklaşım önermiştir.

Buluş ya da keşif için gerekli ortam öğretmen tarafından hazırlanır.

Çözülecek problemle öğrenci karşı karşıya getirilir.

Öğrenciler bilim adamı gibi düşünmeye sevk edilmeli.

Bruner’e göre bu yaklaşım, içeriğin daha derin öğrenilmesini ve öğrencinin düşünme süreç ve aşamalarını geliştirmektedir.

(80)

B) B

ILIŞSEL YAKLAŞıM STRATEJILERI

1. Buluş yoluyla öğrenmenin bazı özellikleri:

Öğrenci merkezlidir.

Öğrenme sürecinde öğrencilerin kavram ve genellemelere ulaşabilmesi için örnek verilir, deney yapılır, soru yanıt tekniği ı-uygulanır.

Tüme varım yöntemi uygulanır.

Öğrenme için uygun ortam oluşturulur.

Öğrenciler bilgi yüklü kütüphaneler olarak değil dünyayı anlamaya çalışan bilim adamları olarak düşünülür.

(81)

B) B

ILIŞSEL YAKLAŞıM STRATEJILERI

2. Sunuş Yoluyla Öğrenme: David Ausubel’in anlamlı öğrenme teorisinden yola çıkılarak oluşturulmuştur.

Ezber öğrenmenin karşısındadır.

Bu yaklaşımda bireyin nasıl öğrendiği, öğretim etkinliğinin özellikleri ve nasıl düşünülmesi gerektiği önemlidir.

İki öğrenme yolu vardır.

Anlamlı öğrenme: ön bilgiler ile yeniler arasında bağ kurulması ve yeni bilgilerin zihinde diğer kavramlarla ilişkilenmesi.

Mekanik öğrenme: bilgiler arası bağ kurulmadan ezber yoluyla öğrenmedir.

Dikkat edilmesi gerekenler:

Yeni bilgi ve kavramlar ön bilgilerle ilşşkilendirillmeli

Kavramlar belli bir sıra ve düzen içinde verilmeli,

Ön bilgilerle çelişmeyen kendi içinde tutarlı bilgi aktarılmal

Tümdengelim uygulamaları sıkça yapılmalı, bilgi farklı durumlara uyarlanabilmeli.

(82)

B) B

ILIŞSEL YAKLAŞıM STRATEJILERI

3. Araştırma-İnceleme Yoluyla Öğretim (John Dewey):

Öğrencinin etkin ve merkezde olmasına yönelik bir stratejidir.

Öğretmen rehberdir.

Öğrencilerin araştırma ve incelemelerle etkin biçimde öğrenmelerine ağırlık verilmelidir.

Araştırma etkinlikleri problem çözme yoluyla yapılır.

Öğrenciler problem çözerken denece (hipotez) geliştirmeleri istenir.

Ardından veriler ve bilgiler toplanıp işlenerek değerlendirilip bir sonuca ulaşılması istenir.

bilimsel araştırma aşamaları öğretilmelidir: problemi fark etme, problemi tanımlama ve sınıflandırma, denence

(hipotez) oluşturma, veri toplama, denenceleri test etme,

Sonuca ulaşma, çözümü ortaya koyma.

Üst düzey hedeflerin ve becerilerin kazandırılmasında etkili bir stratejidir.

(83)

C YAPILANDIRICI YAKLAŞIM STRATEJİLERİ

1. Etkileşimli Öğretim: yapılandırıcılıkta sosyal yapılandırma ve özellikle sosyal etkileşim üzerinde önemle durulur.

Bu anlayış doğrultusunda geliştirilmiştir.

Tartışma ve paylaşıma yanıt veren bir stratejidir.

Tartışma ve paylaşım, öğrencilere arkadaşlarının ve öğretmenlerinin fikirlerine, deneyimlerine, neden ve

gerekçelere, bilgilere vb. tepki verebilmelerini ve kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlar.

Sınıfta tartışma, gruplarla proje, önemli yöntemlerdendir.

Öğretmen konuyu, tartışma süresini, grup sayısını belirler teknikleri ve paylaşımı açıklar.

Bu stratejinin etkili uygulanabilmesi için öğretmenin yapılandırma konusunda uzman olması gerekir.

Referanslar

Benzer Belgeler

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GEOTEKNİK ANABİLİM DALI HİDROLİK ANABİLİM DALI MEKANİK ANABİLİM DALI ULAŞTIRMA ANABİLİM DALI YAPI ANABİLİM DALI

ARZU ÖZKUL MUSTAFA KARAMAN MEHMET KUŞÇU ŞEHİT MUSTAFA YAMAN ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ. Meral

Bu çalışmada coğ- rafyanın amacı ve önemi, coğrafyada öğretim programlarının tarihsel gelişimi, coğrafya öğretiminde kullanılan öğretim ilkeleri ve stratejileri,

Mezunlar ayrıca; spor sağlık merkezleri, spor federasyonları, kamu ve özel kuruluşlara ait spor kulüpleri, fitnes merkezleri, büyük turizm kuruluşları, spor

c) Servis Testi: Oyun alanı 3 bölgeye ayrılmış olup Şekil 3’de bölgelerin numaraları gösterilmektedir. Her bölgenin puanı aşağıdaki gibidir. Her adayın 5 atış

Adaylar parkur testi sonucu ile ilgili herhangi bir itiraz için ilgili testin bitiminden hemen sonra aynı gün (sınavı mesai saati sonunda bitenler bir sonraki gün)

5) Sporcu Özgeçmiş Belgesi (Spor Genel Müdürlüğü, İlgili federasyonlar, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü veya Amatör Spor

Türkiye Kros Şampiyonası ( Okullar arası Takım veya Ferdi) İlk 5’e Girmek 30 Türkiye Kros Şampiyonası ( Okullar arası, Kulüpler veya Ferdi) İlk 10’a