• Sonuç bulunamadı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM YÖNETİMİ VE POLİTİKASI ANABİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE TEFTİŞİ PROGRAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM YÖNETİMİ VE POLİTİKASI ANABİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE TEFTİŞİ PROGRAMI"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM YÖNETİMİ VE POLİTİKASI ANABİLİM DALI EĞİTİM YÖNETİMİ VE TEFTİŞİ PROGRAMI

YÖNETİCİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİNE GÖRE ANKARA İLİ GENEL LİSE VE MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN OKUL MALINA KARŞI

GÖSTERDİKLERİ TAHRİPÇİ DAVRANIŞLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mevlüt Oruç

Tez Danışmanı: Prof.Dr. İnayet Aydın

Ankara Mayıs, 2008

(2)
(3)

ÖNSÖZ

Bu araştırmada genel lise ve meslek lisesi öğrenci, öğretmen ve yöneticilerinin görüşlerine göre; okullarda öğrencilerin okul malına karşı tahripçi davranışların hangi türlerini hangi sıklıkla gösterdikleri; bu davranışların nedenlerinin neler olduğu; bu davranışları gösteren öğrencilerin özelliklerinin neler olduğu ve bu davranışları önlemek ya da azaltmak için nelerin yapılması gerektiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Bu çalışmayı yaparken bilgisini esirgemeden bana yol gösteren hocam Sayın Prof.Dr.İnayet Aydın’a; anketi hazırlamamda yardımlarını esirgemeyen Sayın Prof.Dr. Ali Balcı’ya, Sayın Doç.Dr.Yasemin Kepenekçi’ye, Sayın Yard.Doç.Dr. Şakir Çınkır’a, alanla ilgili kaynaklarını benimle paylaşan Sayın Prof.Dr.Selahiddin Öğülmüş’e; bölüm asistanlarımıza, Ölçme ve Değerlendirme Bölümü’nün çok değerli hocaları Sayın Prof.Dr.Nizamettin Koç, Sayın Doç.Dr.Nükhet Çıkrıkçı Demirtaşlı ve Sayın.Yard.Doç.Dr.Ömay Çokluk Bökeoğlu’na; anketin cevaplanması için zamanını ayıran bütün okul yöneticisi, öğretmen ve öğrencilerimize katkılarından dolayı içtenlikle teşekkür ederim.

Ayrıca her zaman yanımda olarak beni destekleyen eşim Hatice’yi; bu süreçte kendileriyle yeterince ilgilenemediğim sevgili oğullarım Emir ve Arda’yı da sevgiyle anıyorum.

Mevlüt Oruç ANKARA, 2008

(4)

ÖZET

YÖNETİCİ, ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİNE GÖRE ANKARA İLİ GENEL LİSE VE MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN OKUL MALINA KARŞI

GÖSTERDİKLERİ TAHRİPÇİ DAVRANIŞLAR

Mevlüt Oruç

Yüksek Lisans Tezi: Eğitim Yönetimi ve Politikası Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof.Dr. İnayet Aydın Mayıs – 2008

Bu çalışma, genel lise ve meslek lisesi öğrencilerinin okul malına karşı gösterdikleri tahripçi davranışlara ilişkin yönetici, öğretmen ve öğrenci görüşlerinin belirlenmesine ve karşılaştırılmasına dönük, tarama modelinde bir araştırmadır.

Araştırmanın hedef evrenini, Ankara ili Çankaya ve Mamak ilçelerinde bulunan genel lise ve meslek liselerinde görev yapan yönetici ve öğretmenlerle, bu okullarda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminde, 178 okul yöneticisi, 356 öğretmen ve 383 öğrenci olmak üzere toplam 917 katılımcı bulunmaktadır. Araştırmada toplanan verilerin analizi SPSS 15.0 istatistik programı ile yapılmıştır. Analizlerde aritmetik ortalama, standart sapma kullanılmıştır. Yönetici, öğretmen ve öğrencilerin okul tahripçiliği ile ilgili görüşleri arasında anlamlı farklılıklar ya da benzerlikler olup olmadığını bulmak için; ikili karşılaştırmalarda t-testi; üç ve daha fazla faktörün karşılaştırmasında (sınıf seviyelerine göre öğrencilerin görüşlerinin karşılaştırılması ya da kıdemlerine göre yöneticilerin görüşlerinin karşılaştırılması vb.) ise tek yönlü varyans analizi yapılmıştır.

(5)

Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:

Genel lise ve meslek liselerinde görev yapan yönetici ve öğretmen ile bu okullarda öğrenim gören öğrencilerin görüşlerine göre okullarda en fazla görülen tahripçi davranış sıraların üzerine yazı yazılmasıdır. Tahripçi davranışlara en fazla şahit olanlar ise öğretmenlerdir. Genel liselerde ve meslek liselerinde en az karşılaşılan tahripçi davranış türü ise ders saatleri dışında öğretmenler odasındaki eşyalara zarar verilmesidir.

Katılımcıların görüşlerine göre; okullarda görülen tahripçi davranışların en önemli nedenleri, okullarda yeterli sosyal ve sportif etkinliklerin düzenlenmeyişi ve derslerin sıkıcı geçmesidir. Öğretmenlerin ve idarecilerin katı tutumları, öğrencilere karşı adaletsiz tutum takınmaları gibi etkenlerin okul tahripçiliği üzerinde etkisinin çok az olduğu düşünülmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre; okullarda tahripçi davranışları en fazla gösteren öğrenciler, derslerin akışını bozan, kavgacı, geçimsiz ve gelecekten ümitsiz öğrencilerdir. Sınıflarda arka sıralarda oturan, fiziksel açıdan arkadaşlarından daha gelişkin olan ve lise son sınıf öğrencilerinin okullarda tahripçi davranışlar gösterdiklerine ilişkin maddelere katılım ise en alt düzeyde kalmıştır.

Okullarda tahripçi davranışları önlemek ya da azaltmak için yapılabileceklere ilgili olarak; okulun çevre düzenlemesinin yapılarak, estetik bir görünüme kavuşturulması, okulun bakım ve onarımlarının düzenli olarak yapılması ve okullarda şiir günleri, sinema ve tiyatro günleri gibi etkinliklerin arttırılmasına yüksek düzeyde katılımın olduğu tespit edilmiştir.

Okul malına verilen zararların velilere ödetilmesi, okulun iç ve dış alanlarının izlenmesi ve tahripçilik olaylarının polise bildirilmesi gibi polisiye ve cezaya dönük önerilere katılımın ise en alt düzeyde kaldığı görüldü.

(6)

ABSTRACT

THE OPINIONS OF PRINCIPALS, TEACHERS AND STUDENTS RELATED TO VANDALISTIC BEHAVIORS AGAINST SCHOOL PROPERTIES OF HIGH SCHOOL

AND VOCATIONAL SCHOOL’S STUDENTS IN ANKARA

Mevlüt Oruç

Master Thesis, Department of Educational Administration and Policy Thesis advisor: Prof. Dr. İnayet Aydın

May – 2008

This study is about the opinions of principals, teachers and students related to vandalistic behaviors against school goods of high school and vocational school’s students. Survey model was used for this study.

The population of the research consists of principals and teachers working in high schools and vocational schools in the counties of Çankaya and Mamak, and students in these schools. There have been 178 principals, 356 teachers and 383 students (totally 917 participators) in the sample of the research. The data gathered in the research was analyzed via SPSS 15.0. Arithmetic mean and standard deviation were used in the analyses. In order to determine whether there have been significant differences or similarities amongst principals, teachers and students’

opinions about school vandalism t-test was used for dual comparisons; analysis of variance (ANOVA) was used for triple or more comparisons.

The results of the research are below:

“Writing on the desks” is the most widely-seen destructive behaviour according to opinions of principles and teachers working in high schools and

(7)

vocational schools, and students of these schools. Mostly, teachers encounter destructive behaviours. In high schools and vocational schools, the least encountered behaviour is destroying goods in teachers’ room in none teaching periods.

According to the groups participated to the research, the leading reason of destructive behaviors is lack of social and sportive activities and boring classes. The factors such as hard lines of principals and teachers, unfair attitudes to students have been thought as the least effective on school vandalism.

According to the research findings, students behaving most destructive are the ones who are aggressive, incompatible, hopeless for future and disturb lessons.

Agreement to the items related to students sitting in the behind desks, stronger than his/her friends and last-year students are at the lowest degree.

It is determined that participants highly agree with that landscaping of school, regular caring and repairing of the school, arranging activities such as poem, cinema and theatre days are effective to prevent or decrease destructive behaviors in schools.

It is seen that the participators have been agree at the lowest degree with the proposals such as charging from parents for damaged school goods, monitoring inside and out side of the school, calling police or punishing.

(8)

İÇİNDEKİLER JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

ÖNSÖZ………..ii

ÖZET……….………iii

ABSTRACT……….……….v

İÇİNDEKİLER………..……...vii

TABLOLAR LİSTESİ………..xi

BÖLÜM I GİRİŞ……….. 1

Problem………. 1

Tahripçiliğin Tanımı………. 3

Tahripçiliğin Boyutları………. 5

Tahripçilik Türleri………. 11

Tahripçiliğin Nedenleri………... 14

Okul Tahripçiliği……….. 21

Okul Tahripçiliği Türleri……….. 23

Okul Tahripçiliğinin Nedenleri……….. 24

Tahripçiliği Önlemeye Dönük Çalışmalar……….. 27

Çevreyi Esas Alan Yaklaşımlar………. 27

İnsanı Esas Alan Yaklaşımlar……… 28

Araştırmanın Amacı………. 33

Araştırmanın Önemi………. 34

Sınırlılıklar……… 34

(9)

Tanımlar………. 35

BÖLÜM II YÖNTEM……… 36

Araştırmanın Modeli………. 36

Evren ve Örneklem………. 37

Örnekleme İlişkin Demografik Bilgiler………. 40

Veri Toplama Aracının Geliştirilmesi.……….. 44

Araştırmanın Uygulanması……….. 51

Verilerin Analizi……….. 52

BÖLÜM III BULGULAR VE YORUM……… 53

Çankaya ve Mamak’ta Bulunan Genel Lise ve Meslek Lisesi Yönetici, Öğretmen ve Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Öğrencilerin Okul Malına Karşı Gösterdikleri Tahripçi Davranışların Görülme Sıklığı………. 53

Çankaya ve Mamak’ta Bulunan Genel Lise ve Meslek Lisesi Yönetici, Öğretmen ve Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Okul Malına Karşı Öğrencilerin Gösterdikleri Tahripçi Davranışların Nedenleri……….. 55

Çankaya ve Mamak’ta Bulunan Genel Lise ve Meslek Lisesi Yönetici, Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerine Göre, Okullarda Tahripçi Davranış Gösteren Öğrencilerin Özellikleri……….. 57

Okullarda Tahripçi Davranışları Önlemek İçin Yapılabileceklere İlişkin Görüşler………. 59

Okullarda Görülen Tahripçi Davranışların Görülme Sıklığına İlişkin Öğrenci, Öğretmen ve Yönetici Görüşleri Arasındaki Benzerlik ya da Farklılıklar... 61

(10)

Okullarda Görülen Tahripçi Davranışların Nedenlerine İlişkin Öğrenci,

Öğretmen ve Yönetici Görüşleri Arasındaki Benzerlik ya da Farklılıklar… 63 Okullarda Tahripçi Davranış Gösteren Öğrencilerin Özelliklerine İlişkin

Öğrenci, Öğretmen ve Yönetici Görüşleri Arasındaki Benzerlik ya da

Farklılıklar………. 65 Öğrenim Gördükleri Okul Türüne Göre Öğrencilerin Okul Malına Verilen

Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin Görüşleri……….. 66 Cinsiyetlerine Göre Öğrencilerin; Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin

Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin Görüşleri

………... 69 Sınıf Seviyelerine Göre Öğrencilerin, Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin

Görüşleri……… 70 Kıdemlerine Göre Öğretmenlerin; Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin

Görüşleri………. 73 Kıdemlerine Göre Yöneticilerin; Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin

Görüşleri………. 75 Okul Türüne Göre Öğretmenlerin; Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin

Görüşleri……… 78

(11)

Okul Türüne Göre Yöneticilerin; Okul Malına Verilen Zararların Sıklığına, Okul Malına Zarar Verme Nedenlerine, Okul Malına Zarar Veren Öğrencilerin Özelliklerine ve Okul Malına Verilen Zararları Önlemeye İlişkin

Görüşleri……… 80

BÖLÜM IV SONUÇ VE ÖNERİLER………. 82

Sonuçlar……… 82

Öneriler………. 85

KAYNAKÇA……… 88 EKLER

1 – Çankaya ilçesindeki genel lise ve meslek liseleri 2 – Mamak ilçesindeki genel lise ve meslek liseleri 3 – Anket

4 – Tez çalışması için valilik onayı

5 – Tez çalışması için valilik onayı (üniversite nüshası)

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No

Sayfa

1 Tahripçilik Türleri 12

2 Tahripçilik Nedeniyle Okullarda Oluşan Zararlar 23 3 Çankaya ve Mamak İlçelerindeki Yönetici, Öğretmen ve Öğrenci

Sayılarının Okul Türüne Göre Dağılımı 37

4 Örnekleme İlişkin Demografik Bilgiler 40

5 Araştırmaya Katılan Öğrencilere İlişkin Bilgiler 41

6 Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Okul Türlerine Göre Dağılımı 41 7 Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Kıdemlerine Göre Dağılımı 42 8 Araştırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Okul Türlerine Göre

Dağılımı 42

9 Araştırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Meslekteki Kıdemlerine

Göre Dağılımı 43

10 Araştırmaya Katılan Okul Yöneticilerinin Yöneticilik Kıdemi

Bakımından Dağılımı 43

11 İkinci Bölüm Maddelerinin Madde Toplam Korelasyonları ve Faktör

Yük Değerleri 46

12 Üçüncü Bölüm Maddelerinin Madde Toplam Korelasyonları ve

Faktör Yük Değerleri 48

13 Dördüncü Bölüm Maddelerinin Madde Toplam Korelasyonları ve

Faktör Yük Değerleri 49

14 Beşinci Bölüm Maddelerinin Madde Toplam Korelasyonları ve Faktör

Yük Değerleri 50

15 Asıl Uygulamanın Yapıldığı Okullar 51

16 Okul Malına Zarar Verici Davranışlarının Görülme Sıklığı 53 17 Öğrencilerin Okul Malına Karşı Gösterdikleri Davranışların Nedenleri 55

18 Tahripçi Davranış Gösteren Öğrencilerin Özellikleri 57 19 Tahripçi Davranışları Önlemek İçin Alınabilecek Önlemler 59 20 Tahripçi Davranışların Görülme Sıklığın İlişkin Betimsel İstatistikler 61 21 Genel Lise ve Meslek Lisesi Yönetici, Öğretmen ve Öğrencilerinin, 62

(13)

Okul Malına Karşı Öğrencilerin Gösterdikleri Tahripçi Davranışların Görülme Sıklığına İlişkin Görüşlerinin Tek Yönlü Varyans Analizi İle Karşılaştırılması

22 Okul Malına Karşı Öğrencilerin Gösterdikleri Tahripçi Davranışların

Nedenlerine İlişkin Betimsel İstatistikler 63

23

Öğrencilerin Okul Malına Karşı Gösterdikleri Tahripçi Davranışların Nedenlerine İlişki Yönetici, Öğretmen ve Öğrenci Görüşlerinin Tek Yönlü Varyans Analizi İle Karşılaştırılması

64

24 Okullarda Tahripçi Davranış Gösteren Öğrencilerin Özelliklerine

İlişkin Betimsel İstatistikler 65

25 Görev Türüne Göre Okullarda Tahripçi Davranış Gösteren Öğrencilerin Özelliklerine İlişkin Varyans Analizi 66

26 Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Okul Türüne Göre Görüşleri 67

27 Cinsiyetlerine Göre Öğrenci Görüşleri 69

28 Öğrenim Gördükleri Sınıf Seviyelerine Göre Öğrenci Görüşleri 70

29 Sınıf Seviyelerine Göre Varyans Analizi 72

30 Meslekteki Kıdemlerine Göre Öğretmen Görüşleri 73

31 Mesleki Kıdemlerine Göre Öğretmen Görüşlerinin Karşılaştırılması 74

32 Meslekteki Kıdemlerine Göre Yönetici Görüşleri 76

33 Mesleki Kıdemlerine Göre Yönetici Görüşlerinin Karşılaştırılması 77 34 Görev Yaptıkları Okul Türüne Göre Öğretmenlerin Görüşleri 78 35 Görev Yaptıkları Okul Türüne Göre Yöneticilerin Görüşleri 80

(14)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde problem ortaya konulmuş; tahripçiliğin tanımı, boyutları, türleri, nedenleri; okul tahripçiliğinin tanımı, okul tahripçiliğinin türleri, nedenleri; okul tahripçiliğini önlemeye dönük çalışmalar hakkında bilgi verilmiş; araştırmanın amacı, önemi ve sınırlılıkları belirtilmiştir.

Problem

İnsan, doğumundan ölümüne kadar bir çevrede hem çevreyi etkileyen hem de çevreden etkilenen olarak yaşar. Doğuştan sahip olduğu kalıtsal güçlerini kullanarak çevre ile iletişim kuran insan, kurduğu bu iletişimin sonucunda birey haline gelir. Bu durum insan ve toplum açısından çevrenin önemini ortaya koymaktadır.

Sosyoloji sözlüğünde çevre, şöyle açıklanmaktadır (Marshall, 1999, 115-116):

Sözlük anlamıyla “bir şeyi kuşatan ya da saran” demek olan çevre terimi akademik söylemde çeşitli biçimlerde kullanılır. Biyoloji ve psikolojide, canlıların karakterini şekillendiren nedenlerin kapsamlı bir bölümü çerçevesinde sık sık kalıtımın karşısına konur. Çevre başka kullanımlarda bireyin içinde bulunduğu toplumsal bağlamı gösterir ve burada, çevreye adapte olma ve uyum sağlama sorunları öne çıkarılır.

Doğal çevre, insan eyleminin içinde gerçekleştiği ve bizzat insan eylemiyle değişikliğe uğratılan bir alan olarak sosyoloji için taşıdığı tüm potansiyel önemine rağmen, nadiren sosyal terimlerle kuramsallaştırılmış; son zamanlara kadar sosyolojik düşüncede, çevre-kalıtım tartışmasına yapılan referanslar dışında fazla ağırlık verilmemiştir (Marshall, 1999, 116).

Usal ve Kuşluvan (1999, 40) çevreyi; bireyin içinde bulunduğu ortamda bulunan tüm canlı ve cansız varlıklar, şeklinde tanımlamaktadırlar. Yine Usal ve Kuşluvan (1999, 36) çevreyi; psikolojik çevre, toplumsal çevre, kültürel çevre, siyasal

(15)

çevre, ekolojik çevre, teknolojik çevre, ekonomik çevre şeklinde sınıflandırmaktadırlar.

İnsan davranışı ile ilgili olarak geliştirilen modeller insan davranışını ortaya çıkaran etmenleri araştırmaktadırlar. Kişisel model ve psikodinamik model, insanın aktüel davranışının en temelde gizli ve kararlı düzenler tarafından tespit edildiğini ileri sürerler. Her iki model de insan davranışının ortaya çıkış ve biçimlenmesini organizmaya bağlamaktadırlar. Durumsal model ise insan davranışını başlatan ve yönlendiren kaynağın, organizmanın dışında olduğunu savunur. Etkileşim modeli, davranışı ortaya çıkaran ve yönlendirenin, insanın karşılaştığı durumlar olduğunu ileri sürmektedir (Endler ve Magnusson, 1976, 960).

İnsan, hiç kuşkusuz sürekli bir değişim içinde olan çevre elemanlarını görsel bir denetim altına alarak sözcüklerde, kavramlarda, cisimlerde, diğer insanlarla ilişkilerinde ve yeni fikirlerde zaman ve ortamın boyutlarını küçültür ve kendisine göre bir dünya yaratır. Böylece insan kendisini, beğense de beğenmese de, istese de istemese de, iyi de olsalar kötü de olsalar bu elemanlarla ilişki içinde bulur. Toplum başta olmak üzere değişen çevre elemanları, insanı aynı zamanda yeni uyum biçimleri geliştirmeye ve geleneksel davranışlarını değiştirmeye zorlar ( Usal ve Kuşluvan, 1999, 38).

Lee (1976, 80) ve Heimstra (1978, 130-131), okuldaki sosyal ve fiziksel çevrenin çocuğun öğrenmesi üzerindeki etkilerini vurgulayarak, uygun sosyal ve fiziksel ortamlarda daha büyük akademik başarıların ortaya çıktığını söylemektedirler.

İnsanın fiziksel çevresi her türlü aşınma, eskime, çürüme, değişime açıktır.

Bunların bir kısmı insan faktörü olmasa da gerçekleşebilecek şeylerdir. Ancak, tahripçilik (vandalizm) diye adlandırdığımız zararlı davranış şekli insan eseridir.

Terim, yabancı bir terim gibi algılansa da aslında toplumda yaşayan her kesimden insanı etkileyen bir olgudur tahripçilik. Kamu mallarını üretenler, bu malları kullananlar ve korunmasından sorumlu olan herkes bu olgu ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilidir (Ward, 1973,13).

Tahripçiliğin tanımı, boyutları, türleri üzerinde çalışmanın ilerleyen bölümlerinde durulacaktır. Ancak eğitim kurumlarının da tahripçi davranışların sıkça görüldüğü yerler arasında olduğunu burada belirtmek gerekir. Çalışmanın ana

(16)

konusunu da okullarda görülen tahripçi davranışlar, tahripçilikle ilgili olarak öğrenci, öğretmen ve idareci düşünceleri oluşturmaktadır.

Öğülmüş (2000, 74) tahripçiliğin, 1960’lı yıllardan itibaren özellikle ABD, İngiltere ve İsveç gibi gelişmiş ülkelerde araştırmacıların ilgisini çeken sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki bir sorun olduğunu; tahripçiliğin nedenlerinin, ekonomik ve toplumsal açıdan zararlarının, tahripçiliğe karşı alınabilecek önlemlerin araştırıldığını belirtmektedir.

Ülkemizdeki duruma bakıldığında tahripçiliğin son yıllarda artış gösterdiği söylenebilir. Toplu taşıma araçlarına verilen zararlar, spor tesislerindeki tahribat, okullarda yaşanan tahripçilik davranışları buna örnek olarak verilebilir. Buna bağlı olarak ülkemizde son 10 – 15 yıldır bu konularda araştırmalar yapılmaktadır (Öğülmüş, 2000, 74).

Tahripçiliğin Tanımı

Tahripçiliğin ortaya çıkışı M.S. 4.ve 5.yüzyıllara rastlar. Bu tarihte bir Doğu Germen boyu olan Vandallar Batı Avrupa’yı ve Roma’yı istila ederek yağmalamışlardır. Vandalların o dönemdeki tahribatı vandalizm sözcüğüne temel teşkil etmiştir ( Ward, 1973, 34). Türkçe’de tahripçilik şeklinde bir karşılık bulan bu terim ilk kez Fransız yazar Abbé Grégoiré tarafından 1794 yılında hazırlanan bir raporda yer almıştır. Söz konusu raporda Fransız Devrimi’nden sonra vatandaşların yaptıkları tahripçilik hakkında bilgi verilmiştir ( Özçağın, 2001, 2).

Tarihte başka tahripçilik vakalarına da rastlanmaktadır: VIII.yüzyılda Bizans İmparatorluğunda ortaya çıkan gelenek karşıtı hareket çok sayıda kilise ikonunun tahrip edilmesine yol açmıştır. XIII.yüzyılda Cengiz Han’ın orduları Asya ve Avrupa’da pek çok kültürel ve sanatsal değeri yok etmiştir. 1970’li yıllarda Çin ve Moğolistan gibi komünist ülkelerde, kültürel devrim sırasında da pek çok sanatsal ve kültürel varlık yok edilmiştir (Holyst, 2005, 1697).

Tahripçiliğin bazı araştırmacılar tarafından yapılmış tanımları Özçağın (2001, 3) tarafından şöyle aktarılmıştır:

(17)

• Suçlu bir ya da daha fazla çocuğun kasıtlı olarak kamuya ya da özel şahıslara ait bir mala zarar vermeleri (Clinard ve Wade, 1958’den aktaran: Nilsson, 1984).

• Bireyin, kötü niyetle mala kasıtlı olarak zarar vermesi ya da malın şeklini bozması (Martin, 1961’den aktaran: Nilsson, 1984).

• Polis tarafından teşhis edilmiş ve karara bağlanmış olan kamu ya da özel kişilere ait mallara verilen zarar (Richards, 1979’dan aktaran:

Nilsson, 1984).

• Özel şahıslara ait mallara kasıtlı olarak zarar verme, malın biçimini bozma eylemi (Uniform Crime Reporting Handbook 1978’den aktaran: Baron ve Fisher, 1984).

Tahripçilik; bilgisizlik yüzünden ya da zevk için kamu malları ya da sanat yapıtlarını büyük zararlara yol açarak yıkmak ve bu yıkımı kendi başına bir amaç durumuna getirmektir (Boz ve Beyaztaş, 2006).

Belediye otobüslerinin koltuklarını yırtmak; telefon kulübelerine ve telefonlara zarar vermek; park, bahçe, dinlenme alanları, otobüs durakları gibi kamuya açık alanlardaki eşyaları ve sanat eserlerini kırmak, parçalamak, kesmek ya da oymak;

okul binasının camlarını ve ampulleri kırmak, sıraların üzerini karalamak ve kazımak gibi eylemlere tahripçilik, bu eylemleri yapanlara da tahripçi adı verilmektedir (Öğülmüş, 1995).

Ward (1973, 23) tahripçiliği tanımlamanın zorluğundan bahsederek, bunu sadece bir davranış gibi betimlemenin ya da illegal bir kategoriye dahil etmenin yanlış olacağını söylemektedir. Ona göre tahripçilik ,belli koşullar altında gösterilen belli davranışlarla ilgili eylemlerdir.

Tahripçilik, yaşamımızın hemen her alanında karşılaşabildiğimiz bir olgudur.

Binaların camlarını kırmak, duvarlara yazı yazmak, binalara zarar vermek (kundakçılık), parklardaki banklara yazı yazmak veya kazımak suretiyle zarar vermek, kütüphanelerdeki kitapların bazı sayfalarını kopartmak, okul araç ve gereçlerine zarar vermek gibi davranışlar tahripçi davranışa örnek gösterilebilir.

(18)

Tahripçiliğin yaşandığı mekanların listesi daha da uzatılabilir. Van Vlict (1984) bu mekanları altı grupta toplamaktadır (Aktaran: Öğülmüş, 2000, 75):

• Parklar ve oyun alanları,

• Eğitim tesisleri,

• Toplu taşıma araçları,

• Yurt ve kütüphane gibi kurumsal alanlar,

• Resmi kurum ve kuruluşlar,

• Kent mobilyaları ( banklar, sokak lambaları vb.).

Tahripçiliğin Boyutları

Tahripçilik, yukarıda da belirtildiği gibi hayatın her anında ve pek çok mekanda karşılaşılan bir olgudur. Bu olgunun ekonomik, hukuksal, etik, sosyolojik ve psikolojik boyutları vardır.

Ekonomik Boyut. Tahripçilik ekonomik bir sorundur. Bu sorunun ülkemizdeki maliyeti hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Almanya, Hollanda ve İngiltere gibi bazı Avrupa ülkelerinde tahripçiliğin ekonomiye yükü rakamlarla ortaya konmaktadır(Öğülmüş, 2000, 75).

Amerika Birleşik Devletleri’nde 25 yıllık bir sürede 90.000 okulda yaşanan tahripçiliğin maliyetinin 600 milyon dolar olduğu belirtilmektedir (Goldstein, 2004, 325). Avrupa ülkelerine bakıldığında da benzer tablolarla karşılaşılır. Sadece toplu taşıma sistemlerinde olmak üzere bu zararın Almanya’da 35 milyon, Hollanda’da 30 milyon, Londra’da 20 milyon, Fransa’da 14 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir (Öğülmüş, 2000, 75).

Avustralya Kriminoloji Enstitüsü’nün 1990 yılı araştırmasına göre tahripçiliğin bazı ülkelerdeki maliyeti şöyledir (www.aic.gov.au):

1988 Güney Galler Polis Bölümü raporuna göre o yıl içerisinde yaşları 12 ile 18 arasında değişen çocukların katıldığı 3500 tahripçilik vakasında 182.000 dolarlık zarar meydana gelmiştir.

(19)

Melbörn raylı taşıma sistemlerinde yıllık hasarın 5 milyon dolar olduğu belirtilmektedir. Londra’da metro trenlerinin 1985 yılındaki hasarı 285.000 paund iken bu zarar sonraki yıl 400.000 paunda yükselmiştir.

Aynı rapora göre Güney Galler’deki İngiliz okullarının tahripçilikten dolayı uğradıkları zarar yıllık 25 – 30 milyon paund arasındadır.

1988 yılına kadar Avustralya Telekom’un telefon kulübeleri ve telefonların bakımı için harcadığı para, yıllık 18 milyon dolardır.

Tahripçilik olaylarının maliyeti daha ciddi olarak algılanan olayların maliyetiyle karşılaştırıldığında daha az öneme sahip çok sayıda olayın toplam maliyetidir. Çok sayıda araştırma okul tahripçiliğinin mali faturasının büyüklüğünü ve gittikçe de büyüdüğünü ortaya koymaktadır. ABD’de 1970 yılında okul tahripçiliğinin maliyeti 200 milyon dolar iken, 1990 yılında bu rakamın 600 milyon dolara yükseldiği görülmüştür.

Okul tahripçiliği sadece tahrip edilen eşyanın onarım masrafları, sigorta masrafları gibi mali yükler getirmemekte, aynı zamanda öğrencilerin yatakhane gibi konaklama yerlerine zarar verdiği için öğrencileri de olumsuz etkilemektedir (Johnson, 2005).

Hukuksal Boyut. Tahripçiliğin hukuksal boyutunu ele alırken kamu malı kavramına açıklık getirmek gerekmektedir. Çünkü özel şahıslara ait mallar gibi kamu malları da tahripçiliğin hedefi durumundadır.

Kamu malları terimi Gülan (1999, 13) tarafından şöyle açıklanmıştır:

“Terimi oluşturanlardan kamu kelimesi, bu malların kamu tüzel kişileri ve kamu hukuku ile olan ilgisini kurduğu gibi; yerli – yabancı, geçmiş-şimdi yaşayan-gelecekte yaşayacak olan insanlardan (hatta hayvanlardan) oluşan, kimi zaman geniş kimi zaman daha dar bir yararlanan kitlesinin ifade edilebilmesine imkan veren en kapsayıcı olandır.

Malları kelimesi ise taşınır ve taşınmaz malları da içerdiği gibi, çoğul kullanılmak suretiyle bu başlık altında birbirinden farklı ve çeşitli hukuki rejimlere tâbi mal kategorilerinin varlığını ifade eder niteliktedir.”

Kamu malları, özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun yararlanmasına ayrılan mallardır. Köprüler, yollar, parklar, meydanlar ve resmi binalar kamu malına örnek olarak gösterilebilir (Yılmaz, 2003).

(20)

Kamu malları işlevleri ve önemleri nedeniyle özel olarak korunmakta ve mallara karşı işlenen suç ve ihlallerin ceza miktarları kamu malları söz konusu olduğunda daha da ağırlaştırılmaktadır (Gülan, 1999, 150).

Kamu mallarının korunmasına yönelik genel kolluk faaliyetleri yanında kamu malları kolluğu denilen özel bir idari kolluğun bulunması da kamu mallarını özel kişilere ait mallara nazaran daha üstün bir korumaya alma niyetini göstermektedir (Gülan, 1999, 150).

Tahripçilik hukuksal açıdan bir suçtur. Bu yönüyle ele alındığında, örneğin 1971 tarihli İngiliz Tazminat Cezası Yasasına göre tahripçi, “yasal bir mazereti olmaksızın başka birine ait herhangi bir özel eşyayı tahrip eden ya da eşyaya zarar veren veya bu kasıtla hareket eden, bu tür mal ve eşyaların zarar görüp görmeyeceğine aldırış etmeyen kimse” olarak tanımlanmaktadır. FBI raporlarına göre Amerika Birleşik Devletleri’nde bu suçtan dolayı tutuklananların sayısı 1983 yılında 175.981 iken, 1992’de 234.483’e, 1993’te ise 261.282’ye yükselmiştir. Rakamlar, ABD’de tahripçilik olaylarının arttığını göstermektedir (Öğülmüş, 2000, 75).

Mala zarar verme suçları ancak yakın zamanlarda müstakil suç haline getirilmiştir. Roma Hukuku bu konuda ağaçlara, bağlara zarar vermek gibi bazı halleri suç saymış, prensip şeklinde olarak mülkiyete konu teşkil eden şeylerin imhasını, tahribini veya bunlara zarar verilmesini cezalandırmamıştır. Bizim kanunumuz ve İsviçre Ceza Kanunu “nası ızrar” fiillerini müstakil suçlar olarak ve geniş bir prensip şeklinde cezalandırmaktadır. Fransız Ceza Kanunu 2 Şubat 1981 tarihli kanun ile ızrar suçunu genel olarak cezalandıran yepyeni bir hüküm getirmiştir. Madde, Güvenlik ve Özgürlük Kanunu ile kanuna sokulmuştur. Yeni Fransız Ceza Kanunu tahripler, değer düşürmeler, örseleme ve fenalaştırmalar başlığı altında dört ayrı kısımdan oluşan bir faslı bu suça tahsis etmiştir (Dönmezer, 1998, 469).

Türk Ceza Kanunu’nun (2003), 516 - 521.maddeleri mala karşı işlenen cürümler (nası ızrar) ve bu cürümlerin cezalarını açıklamaktadır. 516.maddeye göre;

bir kimse her ne şekilde olursa olsun diğer bir kimsenin taşınır veya taşınmaz malını yıkar veya yok eder, bozar ya da bunlara zarar verirse zarar görenin şikayeti üzerine bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin liradan üçbin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.

(21)

Kanun’un aynı maddesinin devamında suçun nitelikli olarak işlenmesinin koşulları ve bu durumda verilecek cezalar açıklanmaktadır. Suç; görevinden ötürü öç almak amacıyla bir memurun zararına; kişilere karşı şiddet kullanılarak;

ibadethanelere veya askeri yapılara, tersanelere, mezarlık ve eklentilerine karşı;

kanal veya sulamaya ait her türlü doğal ve yapay su yataklarına karşı; dikilmiş bağ çubukları veya meyveli ağaç veya fidanlar ile gezi yerleri veya alanlardaki ağaçlara yönelik; yakıcı veya patlayıcı maddeler kullanılarak ve motorlu taşıt araçları üzerinde işlendiği durumda failin göreceği ceza, eylemin özelliğine veya meydana gelen tehlikenin veya zararın ağırlığına; yıkılan, bozulan veya zarar verilen şeyin önemine veya değerine göre bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin liradan yirmibeşbin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır (Bakıcı, 2003, 436-437).

Türk Ceza Kanunun (2004) 151.maddesinde mala zarar verme eylemi ele alınmaktadır. Kanunda “başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişinin, mağdurun şikayeti üzerine dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı” bildirilmektedir.

Aynı kanunun 152.maddesi bu suçun nitelikli hale gelmesinin koşullarını ve suçun nitelikli olarak işlenmesi durumunda cezanın ikiye katlanacağını; 153.maddesi ise mezarlık ve ibadethanelere yapılacak saldırılarda, zarar veren kişiye bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verileceği bildirilmektedir (www.tbmm.gov.tr).

Sosyal – Psikolojik Boyut. Tahripçilik sosyal ve psikolojik boyutları olan bir sorundur. Tahripçilik diye tanımlanan saldırgan davranışların ortak özelliği; tahrip edilen, yıpratılan, kısmen ya da tamamen kullanılamaz hale getirilen malların büyük bir kısmının kamu malı olması ya da zarar verilen malların en azından bu davranışları gösteren kişilerin hiç tanımadıkları başka kişilere ait olmasıdır. Bu dür davranışlar gösteren ve tahripçi diye adlandırılan kişiler, kamu mallarına ya da sahibini tanımadıkları eşyalara bir şekilde (kırarak, parçalayarak, yırtarak, kazıyarak, kirleterek vb.) zarar verirler. Tahripçi diye adlandırılan kişiler, bu davranışları kasıtlı olarak yaparlar. Yani yaptıkları şeyin kamuya ya da özel şahıslara ait mallara zarar verdiğinin bilincindedirler. Burada cevaplandırılması gereken temel soru, bu davranışları yapan kişilerin serseri ruhlu, düşüncesiz kişiler mi oldukları, yoksa bu

(22)

davranışlarıyla topluma bir mesaj mı vermek istedikleri sorusudur (Öğülmüş, 2000, 76).

Ward’a (1973, 13) göre tahripçilik, bazı koşullarda belli davranış biçimleriyle ilgili duygusal bir adlandırmadır. Sosyal açıdan konuya bakıldığında tahripçilik, toplum için maddi ve manevi değeri olan nesnelere yönelik yıkıcı bir eylemdir.

Toplum bu eylemi kendisinin devamı açısından anlamsız ve gereksiz görür. Bu eyleme yönelik toplumsal tepki, tahripçinin yaşına, sosyal statüsüne, o andaki yaşam koşullarına, suç işleyip işlememesine bağlı olarak değişir.

Tahripçilik, öncelikle kentlerde yaşanan bir sorun olmakla birlikte özellikle son yıllarda kırsal kesimlerde de yaşanan bir sorun olmaya başlamıştır. Ancak kırsal alanlardaki tahripçilik davranışı ( karayollarındaki işaret levhalarının tahrip edilmesi ya da çalınması, çitlerin yıkılması vb.) ve tahripçiliğin meydana geldiği mevsimler kentlerden farklıdır. Kırsal tahripçilik giderek geniş bir alana yayılmaktadır.

Tahripçiliğin her mevsim görüldüğü kent çevrelerinde sürekli bir genç nüfus varken kırsal kesimlerde genç nüfusta bir süreklilik yoktur. Bu yüzden tahripçilik olaylarının sıklığı, kırsal alanlarda mevsimlere göre değişiklik göstermektedir (Nilsson, 1984’ten aktaran: Özçağın, 2001, 9).

Günümüzde modern kentlerde estetik ve güzel olan her şeye, ortak yaşam alanlarına saldırı olarak karşımıza çıkmaktadır tahripçilik. Batı Avrupa ülkelerinde, şiddetin benzer biçimi olan holiganizm gibi tahripçilik de güncel bir toplumsal sorundur. ABD’de yapılan bir araştırmada, son yıllarda tahripçilerin ve hırsızların özellikle yaşlı nüfusa karşı saldırılarında artış olduğu görülmüştür. San Francisco’da demiryollarına yönelik tahripçi saldırılarda artış olduğu bildirilmiştir (www.ttb.org.tr).

Tahripçilik yapan pek çok gençte tipik olarak, davranışının başkaları üzerindeki olumsuz etkilerini düşünmeme, olayın kendisi açısından sonucuna bakma davranışı görülür(Johnson, 2005).

Tahripçilik olaylarına karışmayan öğrencilerin çoğu, tahripçi öğrencilere karşı olumsuz duygular taşımazlar. Bir başka deyişle tahripçilik; bazı öğrencilerin diğerleri tarafından kınanma riski olmaksızın gösterdikleri bir davranış biçimidir. Ders saatleri sırasında ya da sonrasında ana baba gözetimi altında bulunmayan çocuklar bu davranışı, diğerlerine göre, daha çok göstermektedirler (Johnson, 2005).

(23)

Okullarda ileri teknoloji ürünü ekipman çoğaldıkça, elektronik ve teknolojik araçlara yönelik hırsızlık vakaları da artış göstermektedir. Bilgisayar, CD ve DVD oynatıcıları gibi teknolojik ekipmanlar, satışı kolay olduğu için cazip hedefler haline gelmektedirler. Ayrıca öğrenciler, kendi kullanımları için yiyecek gibi okul erzakını da çalmaktadırlar (Johnson, 2005).

Ayrıca, gençler sırf heyecan olsun diye de okul tahripçiliğine katılmaktadırlar.

Bazı toplumlarda ders dışı zamanlarda ve yaz tatillerinde öğrenciler için yapıcı etkinlikler düzenlenmektedir. Tasarlanmış etkinlikler olmadığında gençler kendi eğlencelerini yaratmakta; bu eğlenceler de genellikle etrafa zarar veren tahripçi eylemler şeklinde ortaya çıkmaktadır (Johnson, 2005).

Tahripçiliğin psikiyatrik yönü antisosyal kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.

Erkek bireylerde daha sık görülmektedir. Kadınlarda daha az rastlanmasına karşın, antisosyal kişilik bozukluğu olan genç annelerin eşlerine ve çocuklarına karşı şiddet içeren davranışlarda bulunduğu bildirilmiştir ( www.ttb.org.tr).

Etik Boyut. Etik, ahlaki davranış, eylem ve yargıları ilgilendiren bir konu olarak felsefe ve bilimin önemli bir parçası ve sistematik bir çalışma alanıdır. Ahlak; yanlış- doğru, iyi-kötü, erdem ve kusur ile davranışları ve davranışların sonuçlarını değerlendirme ile ilgilidir. Ahlak felsefesi ya da etik, ahlakı konu edinen felsefe dalıdır.

Etik, takınılan ahlaki tutumların temelindeki yargıları ele alır (Nuttal, 1997’den aktaran: Aydın, 2002, 4).

Tahripçilik davranışının etik dışı olup olmadığını tartışmak anlamsızdır. Burada önemli olan bu davranışın, etik çerçevesinde hangi alanlarda, nasıl değerlendirildiğidir.

Tahripçi davranışlar; normlar, yönetsel etik, mesleki etik, eğitim etiği, okul idarecilerinin sorumlulukları, öğretmenin sorumlulukları, öğrencinin sorumlulukları ve velinin sorumlulukları gibi yönlerden ele alınabilir.

Toplumsal normlar, belli bir grup içindeki bireylerin ilişkilerini düzenler ve eylemlerine yön verir. Normlar, genellikle değerlerin yansımasıdır ve bir grubun bütün üyelerince paylaşılır. Bazı normlar diğerlerinden daha fazla ciddiye alınır, çünkü

(24)

bunlara karşı gelindiğinde uygulanacak yaptırımlar daha ağırdır (Mc Kenna, 1994’ten aktaran: Aydın, 2002).

Tahripçiliğe normlar açısından bakıldığında norm dışı bir davranış olduğu, rahatlıkla söylenebilir. Fakat yukarıdaki norm sınıflamasına göre tahripçilik, yaptırımı diğer norm dışı davranışlara oranla daha hafif olan ve daha az ciddiye alınan bir davranış olarak görülmektedir.

Sorumluluk, belirli bir görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine getirilmesidir (Aydın, 2002, 51). Yönetsel ve mesleki etik açısından tahripçilik daha çok, yöneticilerin sorumluluklarını ilgilendirmektedir. Hangi düzeyde olursa olsun, bir yöneticinin örgüt kaynaklarını uygun şekilde kullanma, kullandırma ve örgüt kaynaklarını koruma sorumluluğu vardır. Tahripçilik de bu kaynakların, en azından bir bölümüne zarar veren bir davranıştır.

Kaynakların korunmaması ve kötü kullanılması örgütlerde güç yitimine (entrophy) neden olur (Başaran, 2000, 16). Tahripçiliğin de okul örgütünde önemli bir güç yitimine neden olduğu su götürmez bir gerçektir.

Etik açıdan bakıldığında öğrencilerin okuldaki hak ve sorumluluklarının konuyla ilgisi olduğu görülür. Öğrencilerin, insanlara ve onların mallarına saygı göstermek, okul araç-gereçlerini korumak gibi sorumlulukları vardır (Aydın, 2006, 161).

Tahripçilik Türleri

Belediye otobüslerinin koltuklarını yırtmak; sokak lambalarını kırmak;

parklardaki ağaçları, bankları,heykelleri çizmek, kazımak ya da kırmak; okullarda sıraların üzerini kazımak; kütüphanelerdeki kitapları ya da katalog kartlarını yırtmak;

kamu binalarının kapısını, penceresini kırmak; elektrik, su ya da kalorifer tesisatına kasıtlı olarak zarar vermek; park halindeki araçların kaportasını çizmek, lastiklerini indirmek vb. sıklıkla görülen tahripçi davranışlardır (Öğülmüş, 2000, 76).

Tahripçiliğin sadece maddi zararlara değil, aynı zamanda sosyal açıdan da önemli kayıplara neden olduğunu ileri süren Vestermark ve Blauvelt (1978), özellikle okul ortamını göz önünde bulundurarak dört farklı tahripçilik türü tanımlamıştır

(25)

(Aktaran: Goldstein, 1996). Ancak bu sınıflandırma sadece okul tahripçiliği için değil, hemen her tür tahripçilik için genellenebilir (Öğülmüş, 2000, 78).

Verilen zararın ekonomik bedeli ve sosyal bedeli esas alınarak yapılan bu sınıflandırma, maddi açıdan önemli kayıplara yol açmasa bile bu davranışların sıklıkla gözlemlendiği yerleşim bölgelerinde yaşayanlarda yol açtığı güvensizlik duygusunu ve bölge halkının yaşam kalitesinde düşüşü vurgulaması açısından önemlidir.

Tablo 1’de tahripçi davranışların ekonomik bedeli ve sosyal bedeli dikkate alınarak yapılan bir sınıflandırma ve bu davranışın değişik türlerinin örnekleri verilmiştir.

Tablo 1. Tahripçilik Türleri

Sosyal Bedel

Yüksek Düşük

Yüksek

1.Tip Tahripçilik

Hem maddi hem de sosyal açıdan yüksek bedeli olan tahripçilik:

- Okul kütüphanesinin tahrip edilmesi

- Okul kayıtlarının tahrip edilmesi

- Okulun kapanmasına neden olan tahripçilik

2. Tip Tahripçilik

Maddi bedeli yüksek olmakla birlikte, sosyal bedeli düşük olan tahripçilik.

- Okulun çok sayıda camının kırılması

- Tuvaletlere yabancı cisimler atılmak suretiyle kanalizasyonun tıkanması

- Otomatik satış makinalarının tahrip edilmesi

Maddi Bedel

şük

3.Tip Tahripçilik

Maddi bedeli düşük, ama sosyal bedeli yüksek olan tahripçilik

- Okulun duvarlarına yıkıcı ve bölücü sloganların yazılması

- Azınlık durumundaki kişilerin mallarının sistematik olarak tahrip edilmesi

- Laboratuvardaki hayvanların öldürülmesi, bahçedeki çiçeklerin tahrip edilmesi

4.Tip Tahripçilik

Hem maddi bedeli hem de sosyal bedeli düşük tahripçilik.

- Çimenlerin ezilmesi

- Bayrak direğinin ipinin kesilmesi

- Sağa – sola isimlerin yazılması

- Tek bir camın kırılması

Nesnelere yönelik saldırganlık olan tahripçilik, yukarıda görüldüğü gibi ilk bakışta birbirlerinden farklı olgularmış gibi değerlendirilebilen oldukça değişik görünümler alabilmektedir. Bununla birlikte farklı araştırmacılar farklı ölçütlere göre

(26)

çeşitli tahripçilik türleri tanımlamışlardır. Cohen (1973, 33 – 55) nitelikleri açısından birbirlerinden farklı beş tür tahripçilik tanımlamıştır (Aktaran: Öğülmüş, 2000, 76 – 78):

1. Yağmalama ya da adi hırsızlık olaylarıyla sonuçlanan açgözlü tahripçilik. Tahripçiliğin bu türü, koleksiyon yapmak amacıyla ya da para karşılığında satmak amacıyla yapılan adi hırsızlık olaylarını ve yağmacılığı içerir. Bazı otomobil armalarının çalınması, pirinç ya da bakır isim levhalarının sökülmesi; para elde etmek için otomobil parklarındaki sayaçların, ankesörlü telefonların kırılması, otoyollardaki işaret levhalarının parçalanması ve götürülmesi bu tür tahripçilik örneklerindendir.

2. Taktik veya ideolojik tahripçilik. Bu tür tahripçilikte amaç para kazanmak değildir. Belli ideolojik düşünceleri vurgulamak, bir takım sorunları işaret etmek amacıyla yapılmaktadır.

Londra Cezaevinde cam kırma suçundan cezaevine giren 98 tutukludan 19’u bu suçu; evi-barkı olmadığı için, sıcak bir yemek ve yatağa kavuşmak amacıyla işlediklerini belirtmişlerdir (Öğülmüş, 2000, 77).

Bazı Avrupa ülkelerinde camilerin kundaklanması ya da İslam ülkelerinde kilise ya da sinagoglara yapılan saldırılar bu tür tahripçiliğe girer.

3. İntikam almaya yönelik kinci tahripçilik. Kişinin, kendisine karşı yapıldığını düşündüğü gerçek ya da hayali haksızlığın intikamını almak için başvurduğu tahripçilik türüdür. Örneğin bir kimsenin, gürültü yaparak kendini rahatsız ettiğini düşündüğü komşusunun camını kırması, kendisine haksızlık yaptığını düşündüğü patronunun bürosundaki bir şeyi bozması; öğrencinin, kendisine haksızlık yaptığını düşündüğü öğretmenin arabasına zarar vermesi vb. bu tür tahripçiliğe örnektir.

4. Oyunsu tahripçilik. Tahripçilik türleri arasında en masum sayılan bu tür, çocukların oyun amaçlı kırıp dökmelerini, karalamalarını vb. davranışları ifade eder.

Bu tahripçilik türünün illegal olmadığı düşünülür (Ward, 1973, 26). Bu tür tahripçiliğin ortaya çıkmasında kötü niyet öğesinin rolü oldukça önemsizdir. Bunlar daha çok, çocuklar arasındaki yarışma duygusu, merak ve becerilerin sergilenmesi sonucunda ortaya çıkar (Öğülmüş, 2000, 77).

(27)

5. Bir kişiye olan öfke ve saldırganlığı tepkisel bir eylemle dışa vurmayı içeren kötü niyetli tahripçilik. Otomobillerin üzerine asit dökmek, çiçekleri sökmek, bir parktaki bütün arabaların lastiklerini kesmek, tren yollarına taş yuvarlamak, kamuya açık tuvaletleri kullanılamayacak hale getirmek, vb. bu tür tahripçilik örneklerindendir. Bu tür bir tahripçi, yaptığı davranışlardan dolayı haince bir zevk duyar.

Türkoğlu (1990), yukarıdaki tahripçilik türlerine formal (resmi) tahripçilik ve zihinsel raharsızlıktan kaynaklanan tahripçilik türlerini eklemiştir.

Formal (resmi) tahripçilik. Bu tür tahripçilikte sokak eşyaları ya da diğer kamu malları suçluların değil, mahalli otoritelere bağlı görevlilerin hedefi durumundadır. Aslında bu görevliler bu malların üretiminden, bakımından ve korunmasından sorumlu olan kişilerdir. Ancak, seçim zamanlarında bu kamu mallarının propaganda amacıyla, afiş, resim, duyuru yapıştırılmak suretiyle, bu görevliler tarafından tahrip edildiği görülür.

Zihinsel rahatsızlık kaynaklı tahripçilik. Bazı psikiyatri hastalarının, zaman zaman çevrelerindeki kişi ya da nesnelere karşı gösterdikleri saldırganlık bu tür bir tahripçiliğe örnek olarak gösterilebilir. Alkoliklerin ya da uyuşturucu kullananların çevreye verdikleri zarar da aynı kategoriye girer (Ward, 1973, 43).

Tahripçiliğin Nedenleri

Tahripçiliği ortaya çıkaran etmenlerle ilgili çalışmalar, iki genel yaklaşımı yansıtır. Bu çalışmaların bir bölümü, tahripçiliği ortaya çıkaran çevresel koşullarla, bir bölümü ise tahripçilik olarak nitelenebilecek eylemlere karışan kişilerin kişisel özellikleriyle ilgilidir (Öğülmüş, 1995, 588).

Çevresel koşullar. Tahripçilik konusunda yapılan bazı araştırmalarda (Samdahl ve Christiansen, 1985), tahripçilikle çevre koşulları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Tahripçiliğe neden olan çevresel koşullarla ilgili araştırmaların, ekolojik

(28)

psikolojiden etkilendiğini söylemek mümkündür. Ekolojik psikolojiye göre, çevre ile davranış arasında bir etkileşim ve uygunluk vardır (Aktaran: Öğülmüş, 1995, 589).

Çevre, herhangi bir alanda söz konusu alana uygun davranışın ne olduğunu belli eden bazı ipuçları verir. Bu tür çevresel ipuçları, bireyin eylemlerini dolaylı bir biçimde etkileyerek ve değiştirerek, o alana uygun davranışın ne olduğunu gösterir.

Bu tür çevresel ipuçlarına, ortaya çıkarıcı ipuçları (releasor cues) denilmektedir (Samdahl ve Christiansen, 1985). Bu görüşe göre, ortaya çıkarıcı ipuçları, tahripçiliğin söz konusu alana uygun bir davranış olduğunu ima ederek ya da böyle bir mesaj ileterek, kişileri tahripçiliğe yöneltebilir (Aktaran: Öğülmüş, 1995, 589).

Tahripçiliğin ortaya çıkıp çıkmayacağını belirleyen diğer bir çevresel etmen de, Reckless ve arkadaşlarının öne sürdüğü Sapkınlığa Gem Vurma Kuramı’nda (containment theory of deviance) vurgulanan sosyal kontrol mekanizmalarıdır. Bu kurama göre, uygun olmayan ya da sapkın davranışın ortaya çıkmasını engelleyen içsel ve dışsal kontrol mekanizmaları vardır. İçsel kontrol mekanizmaları, toplumsallaşma sürecinin ürünüdür. Bu mekanizmalar, yasa ve kuralların benimsenmesini ya da kişilerin uygun davranışlarda bulunma eğilimini içerir. Dışsal kontrol mekanizmaları ise grup içerisindeki diğer kişilerin gösterebilecekleri karşı tepkiyi, yasal yaptırımları, mevcut uygulamaları ve mekanın tasarım biçimini içerir.

Reckless’e göre, içsel ve dışsal kontrol mekanizmalarının zayıf olması durumunda, tahripçilikle birlikte başka sapkın davranışlar da ortaya çıkabilecektir (Wells, 1978;

Samdahl ve Christiansen, 1985’ten aktaran: Öğülmüş, 1995, 589).

Tahripçilikle ilişkili olarak düşünülen diğer bir çevresel etmen de, mekanın tasarım biçimidir. Bakımsız, özensiz eşya ve mallar, terk edilmiş mekanlar, içerisinde oturulmayan evler ve binalar daha çok tahrip edilmektedir. 1992 yılında Los Angeles’ta çıkan olaylarda, işsizlerin park ve bahçelere zarar vermedikleri görülmüştür. Bunun nedeni park ve bahçelerin bakımlı olması ve bütün topluma ait mekanlar olarak algılanmasıdır (Dicanio, 1993, 269).

Ward (1973), kamu mallarının ya da kamuya ait mekanların, özel mülk gibi algılandığında; tahripçilerde tahrip etme isteğinin azaldığını, o çevrede yaşayanlarda da koruma isteğinin arttığını söylemektedir (Aktaran: Dicanio, 1993, 269).

(29)

25 Ocak 1988’de Chicago Tribune’de Near North Sağlık Merkezi ile ilgili bir haber yayınlanmıştır. Haberde; sağlık merkezinin suç ve suçlu oranının yüksek olduğu bir bölgede ve çöplüğe yakın bir alanda inşa edildiği belirtilmektedir. Buna rağmen merkez modern bir mimari anlayışı ile inşa edilmiş ve bahçe düzenlemesi ile ağaçlandırması yapılmıştır. Merkezin kat pencereleri zeminden ulaşılabilecek kadar alçakta olmasına rağmen, demir kafesler yaptırılmamıştır. Ayrıca, merkezin lobi duvarları da kristal tuğla denilen şeffaf malzemeden yapılmıştır. Söz konusu sağlık merkezine hiçbir tahripçi saldırının yapılmadığı bildirilmektedir.

Merkezin yöneticisi Chicago Tribune’e şunları söylemektedir: “Bütün toplumun kendisine ait olduğunu düşündüğü ve kendisini bir parçası olarak göreceği bir merkez yapmak istedik (Aktaran: Dicanio, 1993, 270).”

Sosyologlar, çocuklar ve gençler için oyun alanlarının, serbest mekanların yeterli sayıda bulunmasının tahripçilik eğilimini azaltacağını; sahipsiz, korumasız ve bakımsız malların ya da mekanların ise bu eğilimi tırmandıracağını ileri sürmektedirler (Dicanio, 1993, 270).

Tahripçilikte kişisel etkenler. Tygart (1988) suçluluğu açıklamak için Agnew tarafından geliştirilmiş olan Zorlanma Kuramı’nın (strain theory), tahripçiliğin açıklanmasında da kullanılabileceğini öne sürer. Bu kurama göre suçluluk, kişinin acı verici durumlardan kaçınmasının engellenmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Bu kurama dayanılarak, tahripçiliğin de aynı durumlarda ortaya çıkacağı öne sürülebilir (Öğülmüş, 1995, 590).

Çocuk suçluluğunun genel nedenleri ile ilgili yaklaşımlar genel olarak üç grupta toplanır; biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yaklaşımlar. Biyoloji, yasaları ihlal eden çocukların suç nedenlerini, kalıtımsal özelliklerle ilişkilendirirken, psikolojik yaklaşımlar temelde sapmış bireyin psikolojik patolojisi ile, sosyolojik teoriler ise sosyal yapı ile açıklamaya çalışırlar (Gibbons, 1970’ten aktaran: Erdoğdu, 2005, 107).

Biyolojik teoriye göre suçu oluşturan bir çok neden bulunmaktadır. Coğrafi faktörler (iklim, doğal kaynaklar, yerleşimler) saldırganlık ve suç davranışı üzerinde etkili olmaktadır. Bu bağlamda iklim, bireylerin suç işleme davranışlarını ve biçimlerini

(30)

etkilemektedir. Bunun dışında bir çok bilim adamı beden yapısındaki farklılığın bireyin saldırgan davranışlar sergilemesine ve suç işleme davranışlarına neden olduğunu belirtmektedirler. Genetik teoriye göre, iç salgı bezlerindeki anormalliklerin insan davranışlarında kişilik bozukluklarına neden olduğu, kişilik oluşumunda çevre ve eğitimin etkileri ile bireylerin suç işledikleri ileri sürülmektedir. (Erol, 2005’ten aktaran:

Erdoğdu, 2005, 107).

Aile, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini oluşturması ve kişiliğinin gelişimi açısından özel bir yere sahiptir.

Çocuk, içinde büyüdüğü ailenin sosyal yapısından etkilenir. Ailenin birlik içinde veya dağınık olması ya da anne-babadan birisinin ölümü, çocuğun duygusal gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bununla birlikte ebeveynin çocuğa yönelik demokratik ya da otoriter tavırları, tutumları, ona değer verip vermemesi, ergenlik çağında ona yardımcı olup olmaması çocuğun kişilik ve duygusal gelişiminde son derece önemli rol oynamaktadır (Erdoğdu, 2005, 107-108).

Tahripçiliğin nedenleri ve alınabilecek önlemler konusunda daha kapsamlı bir model, Fisher ve Baron tarafından önerilen sosyal-psikolojik modeldir. Bu model, iki temel kavramla açıklanabilir. Bunlardan biri, algılanan eşitsizlik düzeyi, diğeri de algılanan denetim düzeyidir. Algılanan eşitsizlik, ortada bir haksızlık olduğuna ilişkin kişisel inanç olarak tanımlanabilir. Algılanan denetim ise, bireyin, çevresinde olup biten olayları ne derecede denetleyebildiğine ilişkin kişisel algısıdır (Öğülmüş, 1995, 590).

Bu modele göre, bir kişi eğer ortada bir haksızlık olduğuna inanıyorsa, yani algılanan eşitsizlik düzeyi yüksek ise, tahripçilik yaparak haksızlığa kendince bir tepki gösteriyor olabilir. Başka bir deyişle, tahripçilik, adaletsizlik olarak algılanan bir durumda adaleti yeniden sağlama çabasıdır. Örneğin, bir öğrenci okuldaki kuralların hakça olmadığına ya da okuldaki yöneticilerin ve öğretmenlerin adaletli davranmadıklarına inanıyorsa, okulun camlarını kırarak ya da sıralara zarar vererek tahripçilik yapabilir.

Bu modele göre tahripçiliğin ortaya çıkışı Şekil 1’de gösterilmiştir.

(31)

Şekil 1. Adalet – kontrol modeline göre tahripçiliğin ortaya çıkış süreci (Baron ve Fisher, 1984’ten aktaran: Öğülmüş, 2000, 81)

Her eşitsizlik algısı tahripçilikle sonuçlanmaz. Algılanan eşitsizliğin tahripçilikle sonuçlanıp sonuçlanmayacağını belirleyen en önemli etmen, kişinin algılanan denetim düzeyidir. Algıladığı eşitsizlik düzeyi yüksek olsa bile, birey, sistem içerisinde

Adaletsizlik Güdüsü

Ara değişken:

Kontrol düzeyi

Yüksek Kontrol

Orta Düzeyde Kontrol

Düşük Kontrol

Çok Düşük Kontrol

Mevcut sistem içinde toplumsal olarak kabul edilebilir vasıtaları kullanarak adaletin yeniden sağlanması

İkincil ara değişkenler:

Mimari yapı, grup baskısı vb.

Çaresizlik

Açgözlü, ideolojik, taktik tahripçilik

Kinci, öç alıcı tahripçilik

Daha lehte toplumsal tepkiler; uzun vadede eşitliği sağlama potansiyeli daha yüksek;

saldırgan gerçek ve algılanan kontrol düzeyinde

Daha olumsuz toplumsal tepkiler; uzun vadede adaleti sağlama potansiyeli daha az;

aslında artış olmamakla birlikte kontrol düzeyinde yanıltıcı bir artış

(32)

bulunan araçları kullanarak bu eşitsizliği gidereceğine inanıyorsa, yani algılanan denetim düzeyi yüksek ise, tahripçiliğe başvurmayabilir. Eğer algılanan denetim düzeyi düşük ise, yani sistem içerisindeki yasal araçlarla eşitliğin yeniden sağlanabileceğine olan inancı kaybolmuşsa, o zaman eşitliği en azından psikolojik olarak yeniden kurmak için tahripçiliğe başvurabilir (Öğülmüş, 1995, 591).

Bir kişinin algılanan denetim düzeyi; adaletsizlikle başa çıkabilmek için, farklı niteliklere (seçicilik, faydacılık, yoğunluk, vb.açısından) sahip olan seçeneklerin algılanan işlevselliğini etkileyebilir. Bu modele göre tahripçilik, büyük bir olasılıkla algılanan adalet düzeyi düşük ve algılanan denetim düzeyi de ortanın altında olduğunda, söz konusu durumla başa çıkmak için başvurulan bir seçenek olarak ortaya çıkacaktır. Kişi, ortada bir haksızlık olduğunu düşündüğü ve yasal yollarla bu haksızlığı önleyemeyeceğine inandığı için; hemen ulaşılabilen, bedeli kendisi açısından yüksek olmayan ve önüne geçilmesi çok zor bir çözüm arayacaktır.

Algılanan denetim düzeyi yüksek olan kişiler ise, adaleti yeniden sağlamak için büyük bir olasılıkla toplumsal olarak kabul edilebilir araçları kullanacaklardır. Algılanan denetim düzeyi en düşükten en yükseğe doğru uzanan bir doğru üzerinde düşünüldüğünde, çaresizlik, algılanan en düşük denetim düzeyi anlamına gelir (Öğülmüş, 2000, 82).

Bu modelde; fiziksel çevrenin özellikleri, sosyal çevre ve özellikle akran grupları, tahripçiliğin ortaya çıkmasında rol oynayan ara değişkenler olarak ele alınmaktadır. Hedeflerin (tahrip edilecek nesneler) iyi korunması ya da korunamaması, gözetim altında ya da gözden uzak olup olmaması, bir yerde sabit durup durmaması gibi çevresel özellikler, tahripçiliğin oluşmasında yalnızca birer ara değişken olarak ele alınmaktadır. Aynı şekilde, akran grubu da çevresel bir ara değişken olarak değerlendirilmektedir. Eğer birey, antisosyal davranışlarda bulunan kişilerle sık sık karşılaşırsa tahripçiliği öğrenecek, grupta sorumluluğun dağılması nedeniyle de tahripçiliğe başvurabilecektir.

Holyst (2005, 1698) tahripçiliğe neden olan güdüleyicileri şöyle açıklamaktadır:

• Belli toplumsal gruplara bağlı bireyler, o grubun sosyal baskısından dolayı bir gerilim yaşarlar. Bu gerilimi azaltmak için tahripçiliğe başvururlar.

• Birey, herhangi bir başarısızlık durumunda ortaya çıkan öfkeyi yatıştırabilmek için tahripçiliği bir yöntem olarak kullanır.

(33)

• Bazı sembolleri üreten ya da kullanan gruplara tepki olarak, o semboller tahrip edilebilir.

• Bazı mallara ve eşyalara sahip olunamadığında ve sahip olunamayacağında, bu mallara karşı tahripçi saldırılar yapılabilir.

• Bir kişinin başarılı çalışmaları sonucu ortaya çıkan üstünlük ve aşağılık komplekslerinden kaynaklanan tahripçi davranışlar görülebilir.

• Yapılan bir çalışma yeterli takdiri görmediği durumlarda da tahripçilik davranışı ortaya çıkabilir.

Dicanio (1993) kamu mallarının ya da özel malların sahiplenilmesinin de tahripçi davranışları etkilediğini belirtmektedir. ABD Los Angelestaki Meridian Hill Park’ın 1950’lerdeki durumu ile günümüzdeki durumunu buna örnek olarak göstermektedir. Meridian Hill Park’ta 1950’lerde komşu aileler sıcak yaz geceleri uyuyabilirken, günümüzde ilaç bağımlıları ve alkoliklerden duyulan korku ve rahatsızlık neticesinde bu ailelerin parkı terk ettikleri belirtilmektedir.

Tahripçiliğin psikiyatrik yönü antisosyal kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.

Erkek bireylerde daha sık görülmektedir. Kadınlarda daha az rastlanmasına karşın, antisosyal kişilik bozukluğu olan genç annelerin eşlerine ve çocuklarına karşı şiddet içeren davranışlarda bulunduğu bildirilmiştir. Tahripçiliğin özellikle ergenlik çağında ilaç, uyuşturucu ve alkol kullanımıyla ilişkili olduğu saptanmış olup; kokain kullanan gençlerde %57 oranında bu tür davranışlara rastlanmıştır (www.ttb.org.tr).

Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük, okul çağındaki gençlerde bu davranışlarla karşılaşılmaktadır. 16 ayrı liseden 7340 öğrenci arasında yapılan bir çalışmada öğrencilerin %5’inde tahripçi davranışların gözlendiği bildirilmiştir. Suç oranının genç nüfusta yoğunlaşma nedeni, ergenlik dönemindeki hızlı duygusal ve fizyolojik değişikliklere bağlanabilir (www.ttb.org.tr).

Tahripçilikte organik nedenler de araştırılmıştır. Nörolojik bir rahatsızlık olan Tourette Sendromu’nda tahripçi davranışlara rastlanabileceği, organik beyin hastalığı olan 75 yaşında bir erkeğin telefon sistemine zarar verdiği belirtilmiştir (www.ttb.org.tr).

(34)

Okul Tahripçiliği

Tahripçilik olarak nitelendirilebilecek davranışlar, bir kamu kurumu olan okullarda da sıklıkla gözlenmektedir. Ancak, okul tahripçiliğini (school vandalism) tanımlamak, dolayısıyla da okulda hasar gören nesnelerin tahrip nedeniyle mi yoksa normal kullanım nedeniyle mi hasar gördüğüne karar vermek güçtür. Okul tahripçiliği konusunda literatürdeki 2516 ifadeyi inceleyerek ortak bir tanıma ulaşmaya çalışan Panko’ya göre okul tahripçiliği “bir kimsenin maddi çıkar sağlamak amacıyla yaptığı hırsızlık ve bu hırsızlık sırasında meydana gelen hasarlar da dahil olmak üzere, okula ve bölgeye ait bir malın kasıtlı olarak ve sorumsuzca tahrip edilmesi ve çalınmasıdır”.

Bu durumda okullardaki cam, çerçeve ve ampulleri kasıtlı olarak kırmak; duvarları ve kapıları tekmeleyerek kırmak ya da boyalarını kirletmek; lavaboları ve muslukları kırmak, masaları ve sıraları kazımak ve oymak; okulun bahçesindeki eşyalara, okul kütüphanesindeki kitaplara ve katalog kartlarına bilerek zarar vermek gibi davranışlar sık rastlanan ve tahripçilik olarak nitelendirilebilecek davranışlar olarak görülebilir (Öğülmüş, 1994, 2).

Okul tahripçiliği terimi, çıkar amaçlı ya da sadece kötü niyetle okul mekanlarına, binalarına ve araçlarına zarar verme eylemi olarak tanımlanabilir.

Camların kırılması, duvar yazıları ve resimleri ile ortak malların tahribi konunun spesifik örnekleridir (Johnson, 2005).

Bu tür davranışlar sonucunda, örneğin sadece 1967 yılında New York’taki okullarda 202712 pencerenin kırıldığı ve bunun onarımı için 1 milyon dolar harcandığı; yasa dışı yollarla 2359 defa okula girildiği ve 787000 dolar tutarında hasara yol açıldığı, 199 kez yangın çıkarmaya teşebbüs edildiği ve bunun da okullarda 154000 dolar zarara neden olduğu belirtilmektedir (Zimbardo, 1973). ABD Ulusal Eğitim Enstitüsü (NIE) tarafından 1977’de yayınlanan Okul Güvenliğini İnceleme Raporu’nda, ABD’deki okullarda tahripçilik nedeniyle oluşan hasarların onarımı için yapılan harcamaların her yıl yaklaşık olarak 200 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir (Zwier ve Vaughan, 1984’ten aktaran: Öğülmüş, 1994, 2).

Amerika’daki okullarda yaşanan tahripçi davranışın en yaygını cam kırma eylemidir. Tahripçi davranışlar içerisinde en pahalıya patlayan ise kundakçılık suçudur. 1950 ve 1975 yılları arasında tahripçilik davranışı %86 artış gösterirken, bu artış kundakçılıkta %859’a ulaşmıştır (Day, 1996, 68).

(35)

Avustralya Kriminoloji Enstitüsünün 1990 yılı araştırma raporuna göre bazı ülkelerdeki okul tahripçiliğinin bu ülkelere maliyeti şöyledir (www.aic.gov.au):

Güney Galler’de ilk, orta ve yükseköğretim kurumlarında 1987-1988 öğretim yılında okul tahripçiliğinden kaynaklanan zararın 100 milyon dolar olduğu ve her yıl bu zararların %20 oranında arttığı belirtilmektedir. Yeni Zelanda hükümetinin 1983 yılında yayınladığı rapora göre o yıl okullarda meydana gelen 12.000 okul tahripçiliği olayı 2,8 milyon dolar maddi zarara neden olmuştur. Aynı yıl İngiltere’deki okullarda tahripçilikten kaynaklanan zararın ise 25 – 30 milyon paund olduğu belirtilmektedir.

Okul tahripçiliği ve okul hırsızlığı genelde önemsiz olaylarmış gibi algılansa da, tahripçiliğin toplam zararı dikkate alındığında bu vakanın okullar, toplum, polis ve itfaiye açısından ciddi bir problem olduğu anlaşılmaktadır. Pek çok okul yangınının kökeni tahripçilik kapsamındaki kundakçılığa dayanmaktadır. Diğer okul tahripçiliği türlerine göre daha düşük bir frekansa sahip olsa da, kundakçılığın öğrenciler üzerinde daha ağır bir etkisi vardır. İngiltere’de 2000 yılında yaşanan okul kundakçılığı olaylarının 1/3’ü okul saatleri dahilinde, yani öğrenciler okuldayken gerçekleşmiştir. 1990 yılından beri bu olaylarda orantılı bir artış gözlenmektedir (Johnson, 2005).

Yirmi yılı aşkın zamandır, okul içi şiddet, silahlar, uyuşturucu ve çeteler gibi konuların tartışılmaya başlanmasıyla hem bu olaylar hem de okul tahripçiliği etkisini azaltmaya başladı. Öğrencileri ve okul eşyasını korumak yöneticilerin birinci önceliği olsa da okul tahripçiliği ve hırsızlık Amerikan okullarında görülmeye devam etmiştir.

Eyaletlerdeki okulların 1/3’ünden fazlasında işlenen 99000 farklı suçun 84000’i okul tahripçiliğidir (Johnson, 2005).

Ülkemizdeki okullarda görülen zararlar ve bunlar için yapılan harcamaların ABD okullarındaki gibi kesin sonuçları olmasa da, okulda oluşan zararların bakım ve onarımı için her yıl harcamalar yapılmaktadır. Örneğin, Ankara İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü kayıtlarına göre, 1998 – 1999 eğitim ve öğretim yılında kırılan camlar için 173 YTL; kapı, masa gibi araçların onarımı için 195 YTL; kırılan pencere menteşeleri için 9,5 YTL; kırılan lambalar için 4 YTL; bozulan musluk ve lavaboların onarımı için 85 YTL olmak üzere toplam 466 YTL harcama yapılmıştır. Yapılan bu harcamaların ne kadarının normal aşınma sonucunda ne kadarının tahripçilik sonucunda oluştuğu ise tam olarak bilinmemektedir. 2000-2001 öğretim yılı MEB Araştırma Planlama ve

(36)

Koordinasyon Kurulu Başkanlığı kayıtlarına göre, MEB’e bağlı 42012 ilk ve orta dereceli okul bulunmaktadır. Ankara İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü’nün okul harcamaları ile ilgili kayıtları Türkiye’deki okul sayısı göz önüne alındığında 19.567.404 YTL’ye karşılık gelmektedir (Özçağın, 2001, 21).

Okul Tahripçiliği Türleri

Okul tahripçiliği de genel tahripçilik gibi farklı türlere ayrılmaktadır. Örneğin Zeisel (1974), tahriplerin yol açtığı zararın acil onarım gerektirip gerektirmemesine ve davranışın kasıtlı olup olmamasına göre okul tahripçiliğini şöyle sınıflandırmıştır (Özçağın, 2001, 22):

Tablo 2. Tahripçilik Nedeniyle Okullarda Oluşan Zararlar

GÜDÜ Acil onarım gerektiren zararlar

Acil onarım gerektirmeyen zararlar

Kasıtlı Kötü niyetli tahripçilik Art niyetsiz zarar verme

Kasıtsız Yanlış adlandırılmış

tahripçilik Gizli yürütülen tahripçilik

Kötü niyetli tahripçilik (malicious vandalism). Bu tahripçilik türünde davranış bilinçli ve kasıtlıdır. Sonuçta acil onarım gerektiren zararlar oluşur.

Karnesindeki zayıf notların haksızlık olduğunu düşünen ve buna kızan bir öğrencinin okulun camlarını kırması bu tür tahripçiliğe örnektir.

Yanlış adlandırılmış tahripçilik (misnamed vandalism). Bu tür davranışlarda amaç zarar vermek olmadığı gibi davranış da kasıtlı değildir; ama acil onarım gerektiren zararlar oluşur. Okula yakın bir futbol ya da basketbol sahasındaki bir maç sırasında okulun camının kırılması bu tür davranışa örnek olabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat düşman istilâsının hududu İzmir ufuklarını aşıp ta büyük tehli­ ke başgösterir göstermez, yurdunu ve milletini sevenlerin hisleri birden bire

ABD’de Portland merkezli yazılım şirketi GreenPrint Technologies tarafından geliştirien ‘sanal yazıcı’ yazılımı, boş, sadece reklam olan veya üzerinde içeriğe ait

Bir kişinin gerek kendisini gerek başkasının kişiliğine veya malına tehlikeden korumak için bu tehlikeyle ilişkisi olmayan bir başka kişiye veya malına zarar

"Okul kiitiiphanelerinin egitim ve ogretimin aynlmaz bir pargasi olarak gorevini yerine getirebilmesi, ancak iyi yeti§mi§ ve bilgili personelle gergekle^ir Okul

Manav bu sandığa 28 portakal daha koyuyor, sonra bu portakalların 34 tanesini

This study demonstrates that isolating a rabbit calvarial inlay autogenous bone graft from the dura and/or periosteum results in signifıcantly (p < 0.05)

Bu çalışmaya göre, ebeveynler küçük yaştaki çocuklarıyla daha sık sayıları kullanarak konuştuğunda, çocuklar sayılar arasındaki ilişkiyi daha çabuk kavrıyor ve

“Öğrencilerin Okul Dışı Vakitlerinin Değerlendirilmesinde Ailelerin Rolü ve Okul Sosyal Hizmeti” isimli araştırmam için sizin cevaplarınız çok değerli.