• Sonuç bulunamadı

BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ (BSMV)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ (BSMV)"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ (BSMV) MATRAHINDA LEHE KALAN PARA

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(2)

BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ (BSMV) MATRAHINDA LEHE KALAN PARA

1 - GİRİŞ

BSMV 01.01.1957 tarihinden bu yana 6802 sayılı gider vergileri ka- nunda yer almıştır. Anılan konu 1984 yılında KDV ile kısmen yürürlükten kalkmış (Dahilde ve ithalde alınan istihsal vergisi) ancak finansman üze- rinden alınan bir vergi özelliğinde olan BSMV bugüne dek oran değişiklik- leri ile uygulanmış bulunmaktadır.

Anılan konu bir tür finansman ve sigorta hizmetlerine uygulanan mu- amele vergisidir. Batıda yayılı tipte bir muamele vergisi olan Alman

“UMSATZSTEUER” ile başlamış Fransa da “CHİFFRES ‘D AFFAİRES” ola- rak uygulanmıştır.

Kanunun Türkiye’de uygulanması önce sadece Banka ve Sigorta şir- ketlerine uygulanması şeklinde başlamış ancak daha sonra arızi işlemler (Gayrimenkul / Araba satışı / Kiralama İştirak kazancı kar payı gibi unsur- lar) BSMV konusuna alınmışlardır. Yani bazı muameleler önce BSMV ko- nusu dışında kalmış fakat sonradan tüm muameleler BSMV kapsamına a- lınmış ancak buna karşılık istisnalar da çoğaltılarak kanun değişiklikleri ve tebliğler vasıtasıyla BSMV tam anlamı ile bir çarpıtılmış vergileme Distortion Fiscale / Tax Distortion haline dönüşmüştür. Bilindiği üzere Distortion Fiscale (çarpıtılmış vergileme) salınan bir verginin rekabet eşitli- ğini bozmak suretiyle ekonomik faaliyeti ters ve olumsuz etkilemesidir.

Yinede vergi reform komisyonu BSMV gerekçesi ile ilgili mütalaa rapo- runda iki mahzura temas etmiştir. Bu mahzurlar söyle açıklanmıştır.

1. Vergi kapsamının genişletilmesi verginin amacını çarpıtmaya dö- nüştürür ve vergi etkisini kaybeder.

2. Kanunun 28. maddesi hükmünün Banka ve Sigorta Şirketlerinin o geliri elde etmek için yaptıkları giderleri ve maliyetleri dikkete almaksızın (özellikle iştirak kazançları, Gayrimenkul ve Demirbaş satışları gibi) brüt gelir üzerinden alınması verginin bir sermaye / aktif vergisi haline dönüş- mesi ve Türkiye de ileride oluşacak sermaye piyasası açısından mahzur- ludur.

Görüleceği gibi, aslında kanun yapıcılar BSMV’yi sadece Banka ve Si- gorta muamelelerine ait olarak kabul edip, bu muameleler dışındakilerin BSMV kapsamı dışında olduğunu düşünebilmişler, hatta Banka ve Sigorta muamelelerine bir tarif standardı getirmek istemişlerdir. Ancak uygulama ve politik yaklaşımlarla hem vergi kapsamının genişletilmesi hem de istis- naların çoğaltılması ile BSMV, finansman maliyetini artıran bir vergi haline dönüşmüştür.

1960-1985 arasında BSMV yükü ortalama %22-23 düzeyinde iken 1985 sonrasında kıt sermaye birikimini gerçeği altında ve Sermaye Piyasası

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(3)

Kanunu sonrasında %3 düzeyine indirilmiştir. Oran değişikliğinin en büyük nedeni kredi maliyetleri ve kayıt dışı tefecilik piyasasıdır.

BSMV’nin güncel uygulaması, KDV Kanununun yürürlülüğe girmesin- den sonra daha da karışık hale gelmiştir. Örneğin Bankalar ve sigorta şir- ketleri BSMV tabidir ve girdi KDV’ler bunlar için maliyet unsurudur. Ancak Bankalar sorumlu sıfatı ile KDV’ye tabidir.

Aracı kurumlar ise (Banker gibi değerlendirilir) kısmen KDV kısmen BSMV’ye tabidir. ,

2 - BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ 2.1. Konu Vergiyi Doğuran Olay :

Kanunun 28. maddesine göre Banka Ve Sigorta şirketlerinin her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları para- lar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.

Bankerlerin yapmış oldukları banka muameleleri dolayısıyla bu suretle aldıkları paralar da aynı vergiye tabidir.

Verginin konusunu tayin eden 28 inci madde, Banka ve Sigorta şirket- lerinin banka muamelesi olsun veya olmasın yaptıkları bütün muameleler- den dolayı lehlerine aldıkları paraları vergi konusuna almıştır.

Bankalar mutad olarak banka muameleleri yapmak üzere kanunen mezun olan müesseselerdir. Bankalar ya 4389 sayılı Bankalar Kanununa veya özel kanunlara göre kurulan kredi müesseseleridir.

Bankaların kurulması ve murakabesi Bankalar Kanunu hükümlerine tabidir.

Bu alanda ilk olarak çıkarılan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunundan sonra 10 Mayıs 1933 tarihli “Mevduatı Koruma Kanunu” ve 18 Haziran 1933 tarihinde de “Ödünç Para Verme İşleri Kanunu” çıkarılmış ve sonra da 1 Haziran 1936 tarihinde 2999 sayılı Bankalar Kanunu ile ban- kacılık sahasında düzenleyici hükümlere yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak 02.07.1958 tarih ve 7129 sayılı Bankalar Kanunu ile 05.02.1985 tarih ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu çıkarıldıktan sonra ha- len de yürürlükte olan 18.06.1999 tarih ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu kabul edilmiştir.

2.2. - Vergiyi Doğuran Olayın Unsurları:

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesi vergi mevzu’u aşağıdaki iki unsurun birden var olmasına bağlanmıştır.

a) Banka ve Sigorta şirketlerince her ne şekilde olursa olsun, bir mu- amele yapılmış olması ve bundan dolayı,

b) Kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben bir para alınmış bulunması

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(4)

Kanundan anlaşıldığına göre, verginin doğması için bir banka, aracı kurum veya sigorta şirketince her ne şekilde olursa olsun bir muamele yapılması ve bundan dolayı nakden veya hesaben bir para alınması gere- kir.

Başka bir deyişle BSMV için yukarıdaki iki unsurun birlikte var olması şarttır. Bir muamele yapılmış olmakla beraber karşılığında bir para alınmış değilse vergiyi doğuran olayın meydana gelmeyeceği şüphesizdir. Öte yandan banka veya sigorta şirketine lehine bir para alınmış fakat bu para bir muamele yapılmadan elde edilmişse vergiyi doğuran olay yine mey- dana gelmemiştir.

Yani kanuna göre vergiye tabi olan şey “muamele” değil, yapılan mu- amele neticesinde lehe kalan paradır. Yine istisnalar ile ilgili 29. madde de vergiden istisna edilen daima “paralar”dır. Bu maddenin hiçbir fıkrasında

“muamele”nin vergiden istisna edildiğine dair bir kayıt mevcut değildir.

Buna göre bir bankanın yapmış olduğu bankacılık işlemleri nedeniyle lehine kalan paralar, gayrimenkulünü kiraya vermesinden dolayı aldığı ki- ralar, bir gayrimenkulünün alış ve satış arasında banka lehine kalan meb- lağlar vergiye tabi olacaktır.

29. maddenin iki unsuru konusunda iki farklı görüş oluşmuştur.

Birinci görüş tahsil edilen tutarın tamamının vergi matrahını oluşturma- sı, ikinci görüş ise sadece lehe alınan paranın matrahı oluşturmasıdır.

I - GÖRÜŞ:

Birinci görüşün gerekçesi olarak “…….. kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar ……..” şeklinde de- ğişmiş olması gösterilmektedir.

Gerçi öteden beri Maliye Bakanlığı görüşüne göre verginin doğması için bir banka veya sigorta şirketince her ne şekilde olursa olsun bir mua- mele yapılması ve bundan dolayı nakden veya hesaben bir para alınması gerekir. Verginin banka ve sigorta şirketlerinin o geliri elde etmek için yap- tıkları masrafları dikkate almaksızın brüt gelir üzerinden hesaplaması la- zımdır.

Öte yandan muamelelerin bir banka ya da sigorta muamelesi niteli- ğinde olması şart değildir. Banka ve sigorta şirketlerinin yaptıkları bütün muameleler vergi mevzuuna girmektedir. Örneğin, bu kuruluşların banka- cılık ve sigortacılık işlemleri dışında kalan (iştiraklerden alınan kar payı, gayrimenkul kirası veya işletme aktifine kayıtlı bir otomobilin satış karı) iş- lemlerden ötürü nakden veya hesaben aldıkları paralar üzerinden de gider vergisi ödemeleri gerekmektedir. Bu kuruluşlar (işlemleri anılan vergi ko- nusuna giren kuruluşlar) kredi örgütleridir.

Ancak yukarıdaki iki unsurun birlikte var olması şarttır. Bu muamele yapılmış olmakla beraber karşılığında bir para alınmış değilse vergiyi do- ğuran olayın gelmeyeceği şüphesizdir. Öte yandan banka veya sigorta şirketi lehine bir para alınmış ve fakat bu para bir muamele yapılmadan elde edilmişse vergiyi doğuran olay yine meydan gelmemiştir. Bir banka

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(5)

veya sigorta şirketinin portföyündeki esham ve tahvilat kıymetlerinde meydana gelen artış, bir muamele sonucu değil, kendiliğinden meydana geldiğinden vergiye tabi değildir.(4 seri numaralı Muamele Vergisi Genel Tebliği Mad. 3). Aynı durum yılsonu yabancı para değerlemeleri için de geçerlidir.

Bazı müesseselerin kuruluş kanunlarında, (her türlü muamelelerinin), ve kendilerinin, banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaf olduğu hakkında hüküm vardır. Bu muaflık o müesseseye tanınmış olup, böyle bir müesseseden başka bir bankadan aldığı borç para için ödediği faizlerden dolayı o bankanın vergiye tabi tutulmasına engel teşkil etmez. Bankanın ödediği gider vergisini muaflığı olan müesseseye aksettirip ettirmemesinin bankanın mükellefiyeti bakımından önemi yoktur.

Bankerlerin ve aracı kurumların vergi mevzuuna giren muameleleri, Banka ve sigorta şirketlerinden biraz farklı olarak sadece bunların yaptıkla- rı banka muameleleridir.

Öte yandan eski Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinin üçüncü bendi ile de, 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla banka muamele ve hizmetlerinden bir veya bir kaçı iştigal edenlerin de banker sayılacağı açıklanmıştır.

2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Kanununa göre, faizden para ka- zanmak için ödünç para işleriyle uğraşan gerçek ve tüzel kişilerin izin al- ması gerekmektedir. Yukarıda bahsedilen 28 inci madde hükmü, gerek bu şekilde izin alarak ödünç para verme işleri yapanların gerek banka mua- mele hizmetlerinden bir veya bir kaçı ile uğraşanların banker sayılacağını belirlemektedir.

II - GÖRÜŞ

İkinci görüş ise tahsil edilen tutarın toplamını değil esasen bu tutar i- çindeki “kendi lehine alınan” kazanç/kar tutarının kanun ruhuna uygun ol- duğunu ileri süren görüştür.

Aslında “lehe alınan” dan kasıt bu olmalıdır. Zira verginin konusu bir muamele neticesinde lehe alınan paradır. Böylece bir bankanın yapmış olduğu bankacılık işlemleri nedeniyle lehine kalan paralar, gayrimenku- lünü kiraya vermesinden dolayı aldığı kiralar, bir gayrimenkulün satış tutarı değil alış ve satış arasında banka lehine kalan meblağlar vergiye tabi ola- caktır.

Yargı organlarının kararlarında da bu anlayış söz konusudur. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın son yıllarda verdiği muktezalarda; “BSMV açısından lehe kalan para”yı o işlemdeki giderler ve maliyet düşüldükten sonra ban- kaya kalan tutar olarak yorumlanmaktadır.

Öte yandan Gider Vergileri Kanunundaki diğer bir prensip de yapılan işlem sonucu lehe kalan paradan bir kez vergi alınmasıdır. Bu nedenle vergi mükerrerliğini önlemek için birçok hüküm vazedilmiştir. (örneğin:

Madde 29/a,e,f,j)

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(6)

Daha önceki bölümlerde de vurgulandığı üzere vergi reform komisyo- nu da 60’lı yıllarda BSMV matrahında maliyet /gider unsurlarının göz ö- nünde bulundurulmadan vergilendirme yapılmasının vergi tekniği açısın- dan çarpıtılmış vergileme (Distortion Fiscale ) yaratacağını açık ve seçik vurgulamıştır.

2.2. BSMV Matrahında Lehe Kalan Para Konusunda Çeşitli Maliye Bakanlığı Muktezaları :

Maliye Bakanlığı’nın son yıllarda verdiği muktezalarda da “BSMV açı- sından lehe kalan para” o işlemdeki giderler ve maliyet düşüldükten sonra kalan tutar olarak yorumlanmaktadır. Burada Vergi İdaresinin yukarıda be- lirtilen prensipler doğrultusunda vergi mükerrerliğini önlemek gayreti için- de olduğunu görmekteyiz.

Bunlardan bir kaçını aşağıda özetleyebiliriz.

- Komisyon Paylaşımı :

“ Aracı kurumun acentelik sözleşmesi imzaladığı bankaya komisyon ödemesi halinde, menkul kıymet işlemleri ile ilgili kurtaj gelirinden acente- lere (banka şubelerine) ödenen bu tutar düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden BSMV ödenmelidir. Acente banka da kendi gelir payı üzerinden BSMV ödeyecektir”. (İstanbul Defterdarlığı, 4.7.2003 tarih ve BSMV.15- 1465/3856 sayılı mukteza)

Görüldüğü gibi burada bir işlem vardır. (Hisse senedi al-sat işlemi ) ve bu işlem dolayısıyla müşteriden komisyon alınmaktadır.

Alınan komisyonun ise acenteler ile paylaşmaktadır. (Bu paylaşım Sermaye Piyasası mevzuatına uygundur.)

Dolayısıyla paylaşılan komisyon geliri için aracı kurum ve banka şube- leri kendilerine isabet eden tutar kadar gelir yazmaktadırlar ve bu tutarlar üzerinden de BSMV ödeyeceklerdir.

- Repo Muktezası :

“Repo amacıyla müşterilere satılan ve daha sonra geri alınan menkul kıymetlerin sonradan banka tarafından satılması halinde; satış tutarından söz konusu menkul kıymetlerin repo faiz giderini de içeren maliyet bede- linden düşülmesinden sonra kalan fark banka lehine kalmış olacağından, bu tutarın BSMV ne tabi tutulması gerekir”. (İstanbul 7.5.2004 tarih ve BSMV.15-16672923 sayılı mukteza, ayrıca İstanbul Boğaziçi K.V. Dairesi- nin, 54/02-C/DK-323 sayılı muktezası da bu doğrultudadır.)

Görüldüğü gibi burada bir işlem söz konusudur. Repolanan bir kıyme- tin bankaca sonradan yapılan kesin satışına sırasında BSMV matrahının satış tutarından kıymetlerin repo faiz giderini de içeren maliyetinin düşül- mesi gerekir. Zira bu işlemden kazanılan para (=lehe kalan tutar) bu ol- maktadır. Sonuçta repo ve ters repo bir menkul kıymet alım satımıdır ve mülkiyetin devri söz konusudur. Bu açıdan repo işlemi sırasında tasarruf sahibinin ödediği bedelin tamamı finans kuruluşunun lehine alınan paralar olarak nitelendirilemez.

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(7)

- Gider Yansıtması Muktezası:

Bu nedenle, adı geçen bankanın hizmet karşılığı olarak ilgililerden yaptığı tahsilatlar nedeniyle maliyetin tam olarak saptanabilmesi duru- munda, tahsilat tutarından maliyet bedelinin düşülmesinden sonra kalan fark banka lehine alınmış olacağından bu paranın BSMV ne tabi tutulması gerekir.”

Dolayısıyla örneğin; konut kredi teminatına alınan ipoteklerdeki eks- pertiz işlemi için ödenen ekspertiz ücretlerinin ve avukatlara ödenen ücret- lerin müşterilerden aynen alınması işlemi BSMV ne tabi tutulmamalıdır.

Çünkü müşteriden alınan bedeller kadar harcama yapılmakta ve sonuçta banka lehine bir şey kalmamaktadır.

SONUÇ:

BSMV matrahı “her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben le- he alınmış para olup lehe alınma yapılan tahsilat tutarından yapılan mua- melenin özelliğine göre oluşabilecek bağlantılı gider ve/veya maliyetlerin indirilmesinden sonra kalan tutardır. Başka bir deyimle muamele sonu- cunda yaratılan net ekonomik katma değerdir. Bunun aksi düşünce ama- cını aşan bir uygulama, bir vergi çarpıklığı (Distortion Fiscale) yaratacak olup aynı zamanda VUK’nun 3. maddesi hükmüne de aykırıdır.

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

(8)

R A P O R

07 /

6-7-8-9-10

15 ŞUBAT 2007

Referanslar

Benzer Belgeler

Döviz/TL veya döviz/dövize dayalı olarak yapılan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin fiziki teslimatla sonuçlanması halinde, bu işlemler kambiyo işlemi olarak

DERS SAATİ PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA DERS Emniyet Yönetim Havacılık İngilizcesi IV Havacılık ve Kargo İkram Hizmetleri ÖĞR.ELEMANI Emine

Hesap planında, 3 ile başlayan hesaplar 3.KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR grubuna yazılır. Hesap planında, 4 ile başlayan hesaplar 4.UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

Kalkınma ve Yatırım bankaları, mevduat veya katılım fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla

Genel kanunlar veya başka bir deyişle genel hükümler bankaları da içine alan biçimde üçüncü kişilerle yapılacak olan akitleri ve bunların doğurduğu

Repo gelirleri, mevduat faizi, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans

Şube genel kurullarınca seçilecek delege sayısının saptanmasında, sendikanın toplam üye sayısı, genel kurul delege sayısı olan (200)’e bölünür; çıkan üye sayısı

Bu makalede devletin dolaylı vergilerinden biri olan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) karşısında vergi mükelleflerinin tutum ve davranışlarına nasıl bir