Kiri, teri ve mikropları yok eden bir kumaşla ilgi-lenir misiniz bayım?
“Hey arkadaşım! Kah-vene dikkat et. Ah. Üzgü-nüm ama o kahverengi le-ke çiçekli kravatında ger-çekten çok kötü duruyor. Ne kadara aldın onu? 75 dolar? Ohh. Ceketin de güzelmiş. Bükme yün mü? Hey büroya gelirken bütün yol boyunca koştun mu- yani gömleğinin üze-rindeki çizgilere yayılan o koyu ter lekelerini gör-mezden gelemezsin. Ama eğer kollarını yanında tu-tarsan ve kravatının önün-de bir dosya taşırsan kim-se bir şey farketmeyecek-tir. Belki de öğle yeme-ğinden vazgeçip üzerini değiştirmek için bir koşu eve gidip gelebilirsin ve elbiseleri kuru
temizle-meye bırakabilirsin. Öğle yemeği parasıyla da faturayı ödersin.”
Bu dündü. Yarın, bu tür sıkıntılı ve pahalı kazalar tarih olacak; çünkü tekstil tasarımcıları, üzerine ne dö-kerseniz dökün yeni ve giyilebilir kalan kumaşlar geliştirmek için mal-zeme bilimcilerle ekip kuruyorlar. Bilindik pamuklular, yünlüler ve polyesterler, kendilerini oluşturan atomlarla kendilerini onarıyorlar. Bundan sonra giysiler yalnızca bede-ni süsleyip pasif bir biçimde dış et-kenlerden korumayacak. Kumaşlar artık çevreye uyum sağlamaları ve koku, bakteri, sıcak, soğuk ve kir halkasına girebilmeleri için molekül molekül yetiştiriliyorlar.
Kravattaki şu lekeyi alın. Aslında lekeyi değil. Teflon-lu bir kravat satın alın ve kir aksın gitsin. Du Pont’un ürettiği kaygan polimer de ceketlerde, t-şhirt’lerde ve neredey-se giyilebilecek her-şeyde kullanılmaya
baş-ladı. Bir zamanlar yanmış yağın kı-zartma tavasına yapışmamasını sağ-layan şey, fiberleri koruması için de-ğiştirildi. Sonuçta ortaya çıkan ku-maşlar Hugo Boss ve Prada’nın vit-rinlerinde moda dünyasındaki yerle-rini de alıyorlar. Üstelik kuru temiz-leme faturalarını da yarıya indiriyor-lar.
Daha ciddi bir sorun bedenin kendisinin kumaşa verdiği hasar. Terleme, insanın sıcaklık değişimle-rini ayarlamak için gerçekleştirdiği basit bir işlev. Tekstil mühendisleri, vücut sıcaklığını her zaman rahat tu-tan ve serbestçe terlemeye olanak sağlayan “değişken fazlı kumaşlar” adını verdikleri ürünler yaratmak için çalışıyorlar. 10 yıl önce geliş-tirilen balmumumsu bir bileşik, ısındığında katıdan sıvıya dönü-şüyor ve daha sonra ya-vaşça bu ısıyı dışarı ve-riyor. Soğutulduğun-daysa katıya dönüşüyor-buzdan sıvıya, sıvıdan buza dönüşen su gibi.
NA-SA ve ABD Hava Kuv-vetleri bu malzemeyi pi-lotların ellerini sıcak tut-mak için eldivenlerde kullanmayı planladı; ama düşünce bütçe kesintile-rinin kurbanı oldu. Cola-radolu işadamları Bernie Perry ve Ed Payne, bile-şiğin patent haklarını sa-tın aldılar ve yıllar süren denemelerden sonra içi-ne faz değiştiren balmu-mu kapsülleri yayılmış kumaşla kaplı dağcı bot-ları ürettiler.
Outlast adıyla üreti-len malzeme, ayağı 10 derece gibi rahat bir sı-caklıkta tutan çorap gibi şeylerde kullanıldı.
Daha gelişkin faz de-ğiştiren kumaşlar da yol-da. ABD Tarım Bakanlığı a r a ş t ı r m a c ı l a r ı n d a n Tyron Vigo son 10 yılı polietilen glikol denilen bir polimer geliştirmekle geçirdi. Vigo, "Polimer bir helise benziyor" diyor. "Halka şeklinde kıvrılıp açılıyor ve termal bir yay gibi davranıyor". Outlast ku-maşı gibi, Vigo’nun değişken fazlı molekülleriyle doldurulan giysiler de giyeni sabit bir sıcaklıkta tutuyor. Ancak sıcaklık kontrolü sadece bir başlangıç. Vigo’nun becerikli malze-mesi, giysilere ter bulaştığında işe yarayan başka hileler de uyguluyor. "Polietilen glikolda çok fazla hidro-jen ve oksihidro-jen bulunuyor, bu yüzden suyu seviyor" diyor. Molekülün ter-mal yayı, aşırı sıcakta terlemeyle karşılaştığında, örneğin çözülerek sı-cağı hapsediyor ve suyu deriden uzaklaştırıyor. Eğer soğuk bir esinti olursa ve terleme durursa yay kıvrı-larak sıcağı bırakıyor. Kumaş, sadece aşırı sıcak ve soğukta harekete geçip uygun bir sıcaklık sağlayacak biçim-de ayarlanabilir.
Polietilen glikolü kumaşlara bağ-lamanın ucuz bir yolunu bulmak yıl-lar aldı. Ama artık şov zamanı.
Wis-60 Bilim ve Teknik
consin Global Technologies’in başkanı Tom Lister, Vigo’nun madde üzerindeki patentini ki-raladı ve polimer kaplı kumaşla-rın gelecek yıl içinde dükkân raflarında görüleceğini umuyor. Mucize molekülü içeren giysi-lerin meziyetgiysi-lerini sıralayan Lister’e göre "zehirli değil, mik-roplara karşı etkili, kokuya ne-den olan bütün mikropları yok ediyor, antistatik, buruşmuyor ve çekmiyor". Moleküllerin es-nekliği bütün kumaşları daha dayanıklı yapıyor ve kırışmaları önlerken, su çekme özelliği de statik yükleri yayıyor. Wisconsin Global Technologies’in yan şir-keti Thermosense, faz değiştiren terlik ve eldivenler üretmeye başla-dı bile.
Helise benzeyen polietilen glikol moleküller tıp endüstrisi için de bir nimet olacak. Hâlâ tümüyle anlaşıla-mayan nedenlerle mikroorganizma-lar polimerli kumaşmikroorganizma-ların üzerinde yaşayamıyorlar. Belki su dostu mole-küller giysiyi öylesine kurutuyor ki, bakteriler yaşayamıyor; ya da daha büyük bir olasılıkla moleküller ku-maş liflerini öyle değiştiriyorlar ki, üzerlerine bakteriler tutunamıyor. New york’ta Bayshore Holding’in başkanı John Artley’in umurunda değil; sadece bu özellikleri kullan-maktan memnun. Olası ürünler için-de enfeksiyonu önleyen
sargı bezleri ve doktor-ları mikroplardan ko-ruyan fırçalar bulu-nuyor. "Yatak örtü-leri, battaniyeler, çoraplar, yara bantları ve be-bek bezleri yap-mayı planlanlı-yoruz" diyor Artley. ABD Gı-da ve İlaç Kont-rol Dairesi, ürünle-ri gözden geçiürünle-riyor. Katil giysiler yapmanın birden fazla yolu var. Se-attle’da HaloSour-ce, yüzme havuzla-rında klor dengesini sağlamak için kulla-nılan bileşikler
N-ha-laminleri kumaş lifleriyle birleştiren bir işlem geliştirdi. N-halaminleri pamuğa tutturmak, klor atomlarına tutunacak bir dal sağlıyor ve böyle-ce klor, tıpkı yüzme havuzunda olduğu gibi mikropları öldü-rüyor. Bu yıl, HaloSour-ce’un geliştirdiği klorla iş-lenmiş çoraplar, pikeler, sargı bezleri, tıbbi tulum-lar ve hava filtreleri piya-sayı sarsacak. Bir giysi et-kisini yitirmeye başladı-ğında, yeniden yüklenme-si için klorlu karışım içinde yıkanması yeterli.
Bu arada, İngiltere’nin Bradford kentinde
Acordis Acrylic Fibers firması, yatakta bulu-nan böcekleri hedef alan bir kumaş ge-liştirdi. Normalde bir insan yatağını 2 milyon kadar toz ve ölü deri-leri yiyen mik-roskobik hay-vanlarla paylaşı-yor. Acordis’in böcek bilimciler, kimyacılar ve malze-me bilimcilerden olu-şan ekibi, akrilik ku-maşlarda şaşırtıcı bir değişiklik yaptı. Toz maytlarını (akarca) öldürmek için ön-celikle, aracıları, ya-ni akarcalar için ölü in-san deri tabakalarını
parçala-yan Aspergillus adlı mantarları yok etmeleri gerekiyordu. Şir-ket, akrilik liflerin, mantarla-rın üremesini durduran bir kimyasal maddeyi emmelerini sağladı. Mantarlar olmadan akarcalar sonunda açlıktan öle-cekti.
Kumaşları atom atom bira-raya getiren araçlardan, çok daha ileri mühendislik giysile-ri bile çıkacak. Bu tip nanotek-noloji fabrikaları kumaşların yapılış şeklini tamamen değiş-tirebilir. Bundan sonra artık dev fabrikaların bir gün içinde yüzlerce ton pamuğu işlemesi gerekmeyecek. “Onun yeri-ne”, diyor Molecular Manufacturing Enstitüsü’nün başkanı malzeme mühendisi David Forrest, “nano-fabrikalar, bilindik kumaşları fotoko-pi makinesi büyüklüğünde me-kanizmalardan çıkaracaklar. Azot, karbon ve hidrojen gi-bi ham maddeler, element-leri yeniden düzenleyip moleküllerin yörüngeleri-ni kontrol edecek masaüs-tü mekanizmalara yerleşti-rilecek".
Forrest’in kafasında başka ne var? Kesik ve yır-tıkların yerini belirleyecek algılayıcıları olan ve bunların, en başta kumaşın yapılmasında kullanılan aynı atomik elişiyle ona-rılmasını yönetecek mikposkobik robot ekibini alarma geçiren giysiler. Liflerdeki elektro-mekanik olarak kontrol edilen moleküller bir düğ-meye dokunmakla bir kumaşın şek-lini değiştirebilirler.
Nanoteknolojiyle üretilen giysi-ler kendigiysi-lerini yıkayabilirgiysi-ler bile. "akarcalara benzeyen robotlar belirli zamanlarda kumaşların yüzeyini ovalayarak temizleyebilirler" diyor Forrest. Bu akarcalar kirleri sonra-dan toplanabilecekleri tek bir yere taşıyabilirler. Daha sonra, yıkama za-manı geldiğinde de suyu kumaşın içine taşıyabilirler. Bu hayallerin ne kadarı gerçekleşebilir bilinmez. "Bu-nu yapmak fevkalâde bir şekilde zor olabilir" diyor. "ama bilimin sınırları yok."
M. Wendy, “Wonder Wear”, Discover, Ocak 2000
Çeviri: Selda Arıt
Haziran 2000 61
Ölü insan derileriyle beslenen toz maytlarını yok eden kumaşlar da geliştiriliyor.