• Sonuç bulunamadı

14-16 yaş kız yüzücülerin antropometrik, esneklik ve kuvvet özelliklerinin iki farklı çıkış performansına olan etkilerinin karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "14-16 yaş kız yüzücülerin antropometrik, esneklik ve kuvvet özelliklerinin iki farklı çıkış performansına olan etkilerinin karşılaştırılması"

Copied!
141
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

14-16 YAŞ KIZ YÜZÜCÜLERİN ANTROPOMETRİK ESNEKLİK VE KUVVET ÖZELLİKLERİNİN İKİ FARKLI

ÇIKIŞ PERFORMANSINA OLAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

METİN GEYİK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI HAREKET VE ANTRENMAN BİLİMLERİ

DANIŞMAN

Doç. Dr. ANİ AGOPYAN

2019-İSTANBUL

(2)
(3)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

14-16 YAŞ KIZ YÜZÜCÜLERİN ANTROPOMETRİK ESNEKLİK VE KUVVET ÖZELLİKLERİNİN İKİ FARKLI

ÇIKIŞ PERFORMANSINA OLAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

METİN GEYİK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI HAREKET VE ANTRENMAN BİLİMLERİ

DANIŞMAN

Doç. Dr. ANİ AGOPYAN

2019-İSTANBUL

(4)

i

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün safhalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmayla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığı beyan ederim.

Metin GEYİK

(5)

ii

TEŞEKKÜR

Bu tezin hazırlanması sürecinde kıymetli bilgi, birikim ve tecrübeleriyle beni yönlendiren, gece gündüz demeden yardımını esirgemeyen, her konuda destek veren değerli danışmanım Doç. Dr. Ani AGOPYAN’a,

Yüksek lisans eğitimim boyunca ders aldığım tüm hocalarıma, beni en doğru şekilde yönlendirmeye çalışan ve ışık tutan Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Mazhar BOZDOĞAN’a, Doç. Dr. İrfan GÜLMEZ’e, Dr. Öğr. Üyesi Çiğil Gün GÜLER’e ve Prof. Dr. Aysel PEHLİVAN’a,

Biyomekanik analizlerin incelenmesinde vermiş olduğu desteklerden ötürü Stefano NURRA’ya,

Tezimin uygulama esnasında sağladığı katkı ve yardımlarından dolayı;

kuzenim Elif YENER’e ve sporcum Zeynep ERDEMGİL’e,

Araştırmanın yapılması için kendi grup sporcularını hiç düşünmeden araştırma grubu içine almamı sağlayan Enka Spor Kulübü antrenörleri;

Toyun İŞCAN, Sezar ALGÜL, Ayhan KOÇ ve Murat NAİMOĞLU’na, Yıllarca bana hem antrenörlük hem ağabeylik yapan, hiçbir zaman desteğini esirgemeyen Ender KALPAK’a

Araştırmanın yapılması için havuzunu ve sporcularını gönüllü olarak araştırmaya dahil etmemi sağlayan ENKA Spor Kulübü yönetici ve çalışanlarına;

Araştırma için gönüllü olarak ölçümlerde yer alan değerli ENKA sporcularına ve ailelerine,

Burada adını zikredemediğim ancak tez yazımının her aşamasında desteklerini esirgemeyen dostlarıma, özellikle Bahadır KOCA’ya,

Beni bu günlere getiren, benimle ağlayıp benimle gülen, maddi ve manevi hiçbir desteğini esirgemeyen annem Muzaffer GEGİÇ ve babam Nihat GEGİÇ’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Metin GEYİK

(6)

iii

İÇİNDEKİLER

BEYAN ... i

TEŞEKKÜR ... ii

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

RESİMLER LİSTESİ ... x

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xi

KISALTMALAR VE SİMGELER ... xii

ÖZET... 1

ABSTRACT ... 2

1. GİRİŞ VE AMAÇ ... 3

2. GENEL BİLGİLER ... 12

2.1. Yüzme Sporu Tanımı ... 12

2.2. Yüzme Teknikleri ve Mesafeler ... 13

2.2.1. Yüzme sporu ve yarışma evreleri ... 14

2.3. Yüzme Çıkış Teknikleri ... 17

2.3.1. Grab start ... 17

2.3.2. Track start ... 18

2.3.3. Kick start ... 19

2.4. Yüzme Sporunda Motorik Özellikler ve Önemi ... 20

2.4.1. Esneklik ve yüzme sporundaki önemi ... 22

2.4.2. Kuvvet ve yüzme sporundaki önemi ... 24

2.4.3. Sürat ve yüzme sporundaki önemi ... 26

2.4.4. Dayanıklılık ve yüzme sporundaki önemi ... 27

2.4.5. Koordinasyon ve yüzme sporundaki önemi ... 27

2.5. Yüzme Sporunda Fiziksel Özellikler ve Önemi ... 28

(7)

iv

2.6. Sporda Biyomekanik Analizler ve Kullanımı ... 29

2.6.1. Yüzme sporunda biyomekanik analiz ve kullanımı ... 30

3. GEREÇ VE YÖNTEM ... 33

3.1. Katılımcıların Özellikleri ... 33

3.1.1. Çalışmaya alınma kriterleri ve sınırlılıklar ... 34

3.1.2. Çalışmadan çıkarılma kriterleri ... 34

3.1.3. Araştırmaya ilişkin hipotezler ... 35

3.2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı ... 36

3.3. Araştırmanın Tipi ve Örneklemi ... 36

3.4 Araştırma Planı ve Testler... 36

3.4.1. Antropometrik ölçümler ... 38

3.4.1.1. Vücut ağırlığı ölçümü ... 39

3.4.1.2. Boy uzunluğu ölçümü ... 39

3.4.1.3. Beden kütle indeksinin (BKİ) belirlenmesi ... 40

3.4.1.4. Kulaç uzunluğu ölçümü ... 40

3.4.1.5. Oturma yüksekliği ölçümü ... 40

3.4.1.6. Bacak uzunluğu ölçümü ... 41

3.4.1.7. Uyluk uzunluğu ölçümü ... 41

3.4.1.8. Baldır (calf) uzunluğu ölçümü ... 41

3.4.1.9. Ayak uzunluğu ölçümü ... 41

3.4.1.10. Uyluk çevresi ölçümü ... 42

3.4.1.11. Calf çevresi ölçümü ... 42

3.4.2. Eklem hareket açıklığı ölçümleri ... 42

3.4.2.1. Ayak bileği dorsal fleksiyon ölçümü ... 43

3.4.2.2 Thomas test (M.İliopsoas uzayabilirlik testi) ... 44

3.4.2.3 M. Hamstring uzayabilirliği testi ... 45

(8)

v

3.4.2.4. M. Quadriceps femorisin uzayabilirlik testi ... 47

3.4.3. Dikey sıçrama testi ... 48

3.4.4. Yüzme çıkış performans testi ... 49

3.4.4.1. Depar taşından ayrılma süresi (Reaksiyon zamanı) ... 52

3.4.4.2. Depar taşı çıkış açısı ... 53

3.4.4.3. Çıkış anında arka ayağın yüksekliği ... 54

3.4.4.4. Çıkış anında pelvis yüksekliği ... 55

3.4.4.5. Çıkış anında omuzların yüksekliği ... 55

3.4.4.6. Suya giriş süresi ... 56

3.4.4.7. Suya giriş mesafesi... 56

3.4.4.8. Ortalama suya giriş hızı ... 57

3.4.4.9. Vücudun suya temas alanının ölçümü ... 57

3.4.4.10. Kolların suya giriş açısı ... 58

3.4.4.11. Vücudun suya giriş açısı ... 58

3.4.4.12. Bacakların suya giriş açısı ... 59

3.4.4.13. Beş ve yedi buçuk metre yüzme performans dereceleri ... 60

3.4.4.14. Beş ve yedi buçuk metre yüzme performans hızı ... 60

3.4.5. İstatistiksel analizler ... 60

4. BULGULAR ... 62

4.1. Tanımlayıcı Özelliklerin Dağılımı ... 62

4.2. Antropometrik Özellikler, EHA ve Kuvvet Ölçümlerinin Dağılımı... 63

4.3. Yüzme Çıkış Performansının Öne ve Arkaya Eğimli Çıkış Tekniklerine Göre Değerlendirilmesi ... 64

4.4. Öne ve Arkaya Eğimli Çıkış Tekniklerine Göre 5 ile 7.5 Metre Bitirme Süreleri ve Hızlarının Karşılaştırılması ... 66

4.5 Arkaya Eğimli Çıkış Tekniğinde 5 ve 7.5 Metre Bitiş Süreleri ile Demografik Özellikler Arasındaki İlişkilerin Değerlendirlendirilmesi ... 67

(9)

vi

4.6. Arkaya Eğimli Çıkış Tekniğindeki 5 ve 7.5 Metre Bitiş Süreleri ile Antropometrik Özellikler Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi ... 68

4.7. Dikey Sıçrama, Sıçrama Gücü ve Eklem Hareket Açıklığı ile Arkaya Eğimli Çıkış Tekniğinde 5 ve 7.5 Metre Bitiş Süreleri Arasındaki İlişkilerinin Değerlendirilmesi ... 70

4.8. Arkaya Eğimli Çıkış Tekniğindeki 5 ve 7.5 m Bitiş Sürelerinin Kinematik Bileşenler Arasindaki İlişkilerin Değerlendirilmesi... 71

4.9. Arkaya Eğimli Çıkış Tekniği Regrerasyon Analiz Sonuçları

Değerlendirmesi ... 72 4.10. Öne Eğimli Çıkış Tekniğinde 5 ve 7.5 Metre Bitiş Süreleri ile

Demografik Özellikler Arasındaki İlişkilerin Değerlendirlendirilmesi ... 75 4.11 Öne Eğimli Çıkış Tekniğinde Antropometrik Özelliklerin 5 ve 7.5 Metre Bitiş Sürelerine İlişkin Değerlendirmeler ... 75 4.12. Dikey Sıçrama Yüksekliği, Sıçrama Gücü ve Eklem Hareket Açıklığı ile Öne Eğimli Çıkış Tekniğinde 5 ve 7.5 Metre Bitiş Süreleri Arasındaki İlişkilerinin Değerlendirilmesi ... 77

4.13. Öne Eğimli Çıkış Eekniğindeki 5 ve 7.5m Bitiş Sürelerinin Kinematik Bileşenler Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi... 78

4.14. Öne Eğimli Çıkış Tekniği Regrerasyon Analiz Sonuçları

Değerlendirmesi ... 80 5. TARTIŞMA VE SONUÇ... 83 5.1. Antropometrik Özellikler ve Yüzme Çıkış Performansı Arasındaki İlişki ... 86

5.2. Esneklik Özellikleri ve Yüzme Çıkış Performansı Arasındaki İlişki ... 88 5.3. Kuvvet Özellikleri ve Yüzme Çıkış Performansı Arasındaki İlişki ... 92 5.4. Kinematik Bileşenler ve Yüzme Çıkış Performansı Arasındaki İlişki .... 93 5.5. Regresyon Analizi Sonuçları ... 95 5.6. Sonuçlar ve Öneriler ... 97

(10)

vii

5.6.1. Sonuçlar ... 97

5.6.2. Öneriler ... 99

6. KAYNAKLAR ... 101

7. EKLER ... 113

7.1. Gönüllü Bilgilendirme Formu (Ek 1)... 113

7.2. Gönüllü Onay Formu (Ek 2) ... 115

7.3. Aile Bilgilendirme Formu (Ek 3) ... 117

7.4. Aile Onam Formu (Ek 4) ... 118

7.5. Kulüp Bilgilendirme Formu (Ek 5) ... 119

7.6. Kulüp Onam Formu (Ek 6) ... 120

7.7. Katılımcı Takip Formu (Ek 7) ... 121

7.8. Etik Kurul Onayı (Ek 8) ... 125

7.9. Özgeçmiş (Ek 9)... 126

(11)

viii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo2. 1.Olimpiyat Oyunları, Dünya ve Avrupa Şampiyonası Müsabaka Branş ve Mesafeleri ... 16 Tablo 4. 1.Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı (n=23). ... 62 Tablo 4. 2.Antropometrik ölçümlerin dağılımı (n=23). ... 63 Tablo 4. 3.Eklem hareket açıklığı ve dikey sıçrama ölçümlerinin dağılımı (n=23). ... 64

Tablo 4. 4.Arkaya ve öne eğimli çıkış tekniklerinin kinematik özelliklerine ilişkin analizler. ... 65

Tablo 4. 5.Arkaya ve öne eğilimli çıkışların bitirme sürelerinin dağılımı. ... 66 Tablo 4. 6.Arkaya eğimli çıkış tekniğinin bitiş süreleri ile demografik özellikler arasındaki ilişki. ... 67

Tablo 4. 7.Arkaya eğimli çıkış tekniğinin bitiş süreleri ile antropometrik

özellikler arasındaki ilişki. ... 69 Tablo 4. 8.Arkaya eğimli çıkış tekniğinin bitiriş süreleri ile dikey sıçrama, sıçrama gücü ve eklem hareket açıklık ölçümleri arasındaki ilişki... 70

Tablo 4. 9.Arkaya eğimli çıkış tekniğindeki kinematik bileşlenlerle bitirme süreleri arasındaki ilişki. ... 72

Tablo 4. 10.Arka eğimli teknikte 5 metre bitiş süresini etkileyen faktörlerin Regresyon Modeline ilişkin sonuçları. ... 73

Tablo 4. 11.Arka eğimli çıkış tekniğinde 7,5 metre bitiş süresini etkileyen faktörlerin regresyon modeline ilişkin sonuçları... 74

Tablo 4. 12.Öne eğimli çıkış tekniğindeki bitiriş süreleri ile demografik

özellikler arasındaki ilişki. ... 75 Tablo 4. 13.Öne eğimli çıkış tekniğindeki bitiriş süreleri ile antropometrik özellikler arasındaki ilişki. ... 76

Tablo 4. 14.Öne eğimli çıkış tekniğindeki bitiriş süreleri ile dikey sıçrama yüksekliği, sıçrama gücü ve eklem hareket açıklık ölçümleri arasındaki ilişki. ... 78

Tablo 4. 15. Öne eğimli çıkış tekniğindeki kinematik bileşlenlerle bitirme süreleri arasındaki ilişki. ... 79

(12)

ix

Tablo 4. 16.Öne eğimli çıkış tekniğinde 5 metre bitiş süresini etkileyen

faktörlerin regresyon modeline ilişkin sonuçları... 80 Tablo 4. 17.Öne eğimli teknikte 7,5 metre bitiş süresini etkileyen faktörlerin regresyon modeline ilişkin sonuçlar. ... 82

(13)

x

RESİMLER LİSTESİ

Resim 3. 1. Inklinometre aleti (Baseline Digital İnklinometre Chaska, MN) .... 43

Resim 3. 2. Ayak bileği dorsal fleksiyon ölçümü... 44

Resim 3. 3. Thomas test... 45

Resim 3. 4. M. Hamstring uzayabilirlik testi. ... 46

Resim 3. 5. M. Quadriceps femoris uzayabilirlik testi ... 47

Resim 3. 6. Dikey sıçrama testi için kullanılan ölçüm cihazı... 48

Resim 3. 7. Sıçrama testine ilişkin verilerin alındığı sistemin ekran görüntüsü. 49 Resim 3. 8. Su altı görüntülerin alındığı GoPro HERO7-Black video kamera .. 50

Resim 3. 9. Depar taşından ayrılma süresi. ... 53

Resim 3. 10. Depar taşı çıkış açısı. ... 54

Resim 3. 11. Çıkış anında arka ayağın yüksekliği. ... 54

Resim 3. 12. Çıkış anında pelvis yüksekliği. ... 55

Resim 3. 13. Çıkış anında omuzların yüksekliği. ... 56

Resim 3. 14. Suya giriş süresi. ... 56

Resim 3. 15. Suya giriş mesafesi. ... 57

Resim 3. 16. Vücudun suya temas alanının ölçümü. ... 58

Resim 3. 17. Kolların suya giriş açısı. ... 58

Resim 3. 18. Vücudun suya giriş açısı. ... 59

Resim 3. 19. Bacakların suya giriş açısı. ... 59

(14)

xi

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 3. 1. Araştırma modelinde uygulanan testler. ... 38 Şekil 3. 2. Testler öncesinde uygulanan kara antrenmanı ısınma modeli. ... 51 Şekil 3. 3. Testler öncesinde uygulanan yüzme ısınma modeli ... 51

(15)

xii

KISALTMALAR VE SİMGELER

Cm: Santimetre Kg: Kilogram Sn: Saniye (º) : Derece M: Metre Ks: Kick Start Gs: Grab Start Ts: Track Start Ms: Milisaniye Ms/sn: Metre/Saniye W: Watt

BKİ: Beden Kitle İndeksi

(16)

1

14-16 Yaş Kız Yüzücülerin Antropometrik, Esneklik ve Kuvvet Özelliklerinin İki Farklı Çıkış Performansına Olan Etkilerinin Karşılaştırılması

Öğrencinin Adı : Metin GEYİK

Danışmanı : Doç. Dr. Ani AGOPYAN

Anabilim Dalı : Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı

ÖZET

Bu araştırmada, 14-16 yaş grubu (M=14,56±0,66 yaş/yıl) kız yüzücülerin iki farklı depar çıkış tekniği (öne ve arkaya eğimli) sırasında 5 ve 7.5 metrelik kayma fazlarındaki kinematik bileşenlerle; antropometrik özelliklerin, alt ekstremite esnekliğinin ve itiş gücünün ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır.

Laboratuvar ölçümlerinde; antropometrik özellikler, esneklik, dikey sıçrama yüksekliği ve gücü belirlenmiştir. Yüzme çıkış performansı, öne ve arkaya eğimli iki çıkış tekniğinde uygulanan bileşenlerin (reaksiyon zamanı, alt-üst ekstremitelerin suya giriş açıları, hızları, mesafeleri, süreleri ile 5 ve 7.5 metrelerdeki yüzme dereceleri ve bu mesafelerdeki hızları) kinematik analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir (Dartfish Team Pro Software 9.0.). Araştırmada bağımlı grup t-testi, Pearson korelasyon katsayısı ve lineer regresyon analizi kullanılmıştır.

Öne ve arkaya eğimli depar çıkış tekniklerinin; 5 ve 7.5 metrelerdeki bitiriş süreleri ile hız değerleri arasında bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Regresyon analizi sonuçlarında; arkaya eğimli çıkış tekniğinde etken olan değişkenlerin (sol bacak uzunluğu, sağ hamstrings esnekliği) 5 metrelik bitiş süresine ait varyansın %39,7’sini; 7.5 metrelik bitiş süresinde (boy uzunluğu) ise %35’ini açıkladığı saptanmıştır. Öne eğimli çıkış tekniğinde etken olan değişkenlerin (sağ hamstrings esnekliği, sağ ayak uzunluğu) 5 metrelik bitiş süresine ait varyansın %43,2’sini; 7.5 metrelik bitiş süresinde (boy uzunluğu, dikey sıçrama yüksekliği) ise %67,6’sını açıkladığı saptanmıştır.

Sonuç olarak, iki farklı depar çıkışında, 5 ve 7.5 metre bitirme sürelerinde antropometrik özelliklerin ve hamstrings kas gruplarının esnekliği etkenken; ayrıca öne eğimli çıkışta kuvvet bileşenlerinin de 7.5 metrelik performansın belirleyici faktörlerinden biri olduğu ortaya konmuştur. Araştırma sonuçlarımız, genç kız yüzücülerin çıkış tekniklerinin geliştirilmesinin yanı sıra, yetenek seçiminde ve tanımlamasında da kullanılabilir.

Anahtar Sözcükler: Yüzme, antropometri, biyomekanik analiz, esneklik

(17)

2

Comparison of the Effects of Anthropometric Characteristics, Flexibility and Strenght of 14-16 Year Old Female Swimmers On Two Different Start Techniques

Student Name : Metin GEYİK

Adviser : Assoc.Prof. Ani AGOPYAN

Department : Physical Education and Sports

ABSTRACT

This research aims to find and establish the relationship between kinematic constituents of 5 and 7.5 meter gliding phases during two different start techniques (front-weighted and rear-weighted) and anthropometric properties, lower extremity power and ranges of motion for young female swimmers between the ages of 14-16 (M=14,56, SD=0,66).

During the laboratory measurements, anthropometric properties and flexibility were determined along with the power and height of the vertical jump. Swim start performances were assessed with kinematic analyses by using Dartfish Team Pro Software-9.0. Descriptive statistics, dependent t-tests, Pearson correlation coefficient and linear regression analyses were used for analysis.

There were no significant differences in finish times or speeds at 5 and 7.5 meters between front and rear weighted start techniques(p >,05). Regression analysis shows that rear-weighted start variables (left leg length, right hamstrings flexibility) account for 39,7% of variance in 5-meter finish time and (height) account for 35% of variance in 7-meter finish time. Front-weighted start variables (right hamstrings flexibility, right foot length) account for 43,2% of variance in 5-meter finish time and (height, vertical jump height) account for 67,6% of variance in 7-meter finish time.

As a result, it is established that anthropometric properties and flexibility of the hamstring muscle groups are defining factors for 5 and 7.5 meter performances of athletes during both start techniques. Force variables also have a significant effect on 7.5 meter performance during front-weighted start technique. The results of our research can be used for defining and identifying talent along with advancing start techniques.

Keywords: Swimming, anthropometry, biomechanical analyses, flexibility

(18)

3

1. GİRİŞ VE AMAÇ

Yüzme sporu, kişinin su içerisinde belirli bir mesafeyi kat edebilmesi için yaptığı anlamlı hareketler bütünüdür. Sporcular dereceye karşı belirli bir mesafeyi en az sürede tamamlamayı amaçlamaktadırlar. Yüzme branşında müsabakalarda değişik pozisyon ve hareketlerde 4 farklı teknik bulunmaktadır. Bu teknikler; kelebek, sırtüstü, kurbağalama ve serbesttir. Bu tekniklerden sırtüstü; sırtüstü pozisyonda, diğerleri ise yüzüstü, yatay ve yataya yakın pozisyonlarda yüzülür. Her tekniğin kol çekiş fazı, ayak vuruşu, koordinasyonu ve nefes alma şekli birbirinden farklıdır. Bu yapı içinde yüzücülerin performanslarının çok yönlü gelişiminin sağlanması önem kazanmaktadır (Güler, 2000).

Yüzme performansının başarısının belirlenmesinde çeşitli faktörlerin önemli olduğu kabul edilmektedir. Bu faktörler aerobik ve anaerobik kapasite, teknik (örneğin, kulaç tekniği, koordinasyon, başlangıç ve dönüşler), fiziksel uygunluk seviyesi (örneğin esneklik, kuvvet ve güç), psikolojik özellikler (stres kontrolü, motivasyon) ve antropometrik özellikler (örneğin, boy uzunluğu, vücut kitlesi ve vücut kitle indeksi) gibi farklı faktörlerin etkili olduğu bildirilmektedir (Sammoud ve ark., 2018).

Yüzme sporunda teknik seviye ve motor koordinasyon da önemlidir. Eklem esnekliği, doğru bir kulaç tekniğinin sergilenebilmesinde belirleyici bir etken olup, kulaç mekanizmasının temelini oluşturan kas içi ve kaslar arası koordinasyonla da yakından ilişkilidir. Bu nedenle yüzmede omuz (sırtüstü, sürünme ve öncelikle kelebek), kalça, ayak bileği ve gövde esnekliğinin de önemi büyüktür. (Smerecká, 2015). Özellikle ayak bileği esnekliği iyi olan yüzücüler, dizlerinden ve ayak bileklerinden kuvveti daha iyi transfer ederek ayak vuruş tekniğini daha iyi sergileyebilmekte (Rushel, 2009) ve ayak bileği esnekliğinin geliştirilmesi performans artışında da etkili olabilmektedir (Škarabot ve ark., 2015). Ayrıca yüzücülerde omuz esnekliği ve kuvvetinin dengeli olarak korunması, yaralanma riskinin de en aza indirilebilmesinde önemlidir (Sanders ve ark., 2011).Bu nedenle esneklik çalışmaları sadece üst değil alt ekstirmitelere yönelik olarak da yüzme kara ve su antrenman programlarında sıklıkla kullanılmaktadır.

(19)

4

Yüzme sporunda motorik özelliklerin yanı sıra (Sammoud ve ark., 2018), antropometrik özelliklerin de, yüzücülerin kariyerlerinde yüksek performans seviyesine ulaşmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri olduğu saptanmıştır (Geledas ve ark., 2005). Morfolojik yapının belirlenmesinde antropometrik özelliklerin ortaya konması; sporcuların seçimi, antrenman sürecinin izlenmesi ve değerlendirilmesinin yanı sıra, vücudun genel gelişiminin takibinde, sporcu diyetinin kontrolünde ve iyileşmesi süreçlerinde de sıklıkla kullanılmaktadır (Milanović ve Heimer, 1997; Thanopoulos ve ark., 2006). Alt, üst ekstremite ve boy uzunluğu gibi birçok antropometrik bileşenler yüksek bir performansa ulaşabilmek için önemli kriterlerdir (Chatard ve ark., 1990; Geladas ve ark., 2005; Grimston ve Hay, 1986;

Santos ve ark., 2012; Taxtalis ve ark., 2014). Ayrıca, yüzme sporunda kısa mesafe branşlarında performansın; boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve kol uzunluğu ile ilişkili olduğu da tespit edilmiştir (Geladas ve ark., 2005; Jurimae ve ark., 2007). Buna ek olarak, boy ve kulaç uzunluğunun 100 m serbest yüzme performansının en önemli belirleyicisi olduğu da ortaya konmuştur (Geladas 2005). Bu durumun muhtemelen daha uzun yüzücülerin suda daha iyi kaymalarından ve ayrıca yüzme verimliliğine fayda sağlayan daha geniş bir kol açıklığına sahip olmalarından kaynaklandığı bildirilmiştir (Rozi ve ark., 2018). Yüzmede çıkış performansının temel belirleyicilerinin cinsiyet ve bacak tercihi olduğu, depar fazındaki ilk andan itibaren üretilen güçte bacak kuvvetinin ve vücut ağırlığının etkisinin de bulunduğu saptanmıştır (Thomas, 2015). Ayrıca, yüzücülerin daha iyi bir çıkış performansı elde edebilmeleri için kassal güçlerini ve alt ekstremite güçlerini geliştirici antrenmanları takiben, farklı türde sürat antrenman metodları uygulamaları da önerilmektedir(Yang, 2018).

Yüzme sporcularının performans gelişimi için bir büyük katkı da biyolojik olaylarla mekanik prensipleri bir araya getiren biyomekanik bilimi araştırmalarından sağlanmaktadır. Bu bilim alanının sahip olduğu niceleyici yaklaşımın yanı sıra, daha çok biyomekaniğin çalışma alanında kullanılan yüksek hızlı kameralar, hareket algılayıcıları ve hareket analizi yazılımları yüzmede teknik analize yeni bir boyut kazandırmıştır (Toussaint ve ark., 2006). Ayrıca, antropometrik ölçümlerin, yüzmenin fiziksel yapısı ile biyomekaniği arasındaki ilişkinin anlaşılması ve yorumlanması için değerli bir araç oluşturduğu da bilinmektedir (Tabaki ve ark., 2016). Bu bakış açısıyla,

(20)

5

yüzme sporunda sporcunun sudaki biyomekanik, fizyolojik, anatomik, motorik, metabolik cevaplarının gözden geçirilmesi ve bu sistemlerin ışığında performansı geliştirmeye yönelik antrenmanların uygulanması önerilmektedir (Özüak, 2009).

Geçmişten günümüze kadar gelen süreçte de yapılan araştırmalarda; antrenman yöntemlerinin ve periyodizasyonunun, antropometrik özelliklerin, fizyolojik bileşenlerin, psikolojik faktörlerin, beslenmenin, biyolojik gelişmelerin ve biyomekanik analizlerin yüzme hızına olan etkisi ortaya konmuştur (Buhl ve ark., 2013).

Yüzme sporunda asıl amaç, müsabakalarda bir sporcunun yüzeceği mesafeyi en kısa sürede tamamlamasıdır. Yüzme yarışında çıkış sinyaliden bitiriş duvarına kadar yapılacak olan her hareketin önemi çok büyüktür. Bunun için sporcu yüzme yarışı içerisindeki çıkış, yüzme fazı, dönüş ve bitirişine yönelik tüm bileşenleri en hızlı şekilde yapmayı hedefler. Bunların her birinin en doğru teknikte ve çok yüksek hızda yapılması istenmektedir. Bu sebeple, tüm bu farklı bileşenlerin hızlı uygulanmasına yönelik becerilerin de geliştirilmesi önem taşımaktadır. Birçok yarışta çıkış ya da bitirişte yapılacak en ufak hata sporcuların sıralamasını çok büyük oranda değiştirebilmektedir. Örneğin Kazan’da gerçekleştirilen 16. Uluslararası Su Sporları Federasyonu (FINA) 2015 Dünya Şampiyonası 50 metre kelebek erkekler final müsabakasında 1. (00:22.97) ve 8. (00:23.39) olan sporcunun dereceleri arasında 0.44s gibi çok az bir fark vardır. Bir diğer örnek ise tüm dünyada yankı uyandıran 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda 50 metre serbest kadınlar ve 100 metre kelebek erkekler yarışmalarında alınan dereceler ve sonuçlarıdır. Bu yarışmalarda altın ve gümüş madalya kazanan sporcular arasındaki derece farkı çok küçük olup sadece 0.01s’dir (http://www.espn.com/oly/summer08/results?discId=39,Erişim

tarihi:21.10.2018). Dolayısıyla yüzme sporunda bir milisaniyenin bile Olimpiyat şampiyonluğunun kazanılmasında çok önemli olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle kısa mesafe yarışlarında, depar çıkış anından yarışın bitişine kadarki her evrede sporcunun tüm hareketleri yarış sonucunu ciddi anlamda etkileyebilmektedir. Bu nedenle, çıkış performansının, kısa mesafe yüzme performansıyla olan yakın ilişkisi de çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur (Vantorue ve ark., 2014; Tor ve ark., 2015; Perez-olea ve ark., 2018). Son yıllarda yapılan araştırmaların artmasına karşılık, özellikle teknolojik alandaki gelişmelerin yetersizliği nedeniyle, geçmişte yüzmede ekipman ve

(21)

6

aksesuar üzerindeki araştırmalar, uzunca bir süre boyunca diğer spor dallarının gerisinde kalmıştır. Bu tek yönlü gelişim süreci, yüzmenin nispeten yavaş ilerlemesine sebep olmuş ve 80’li - 90’lı yıllarda rekorlar yıllarca kırılmadan kalabilmiştir. Serbest stil yüzmede 1960’larda ve 70’lerde dünya rekoru; kadınlarda yılda 0.010 m/s, erkeklerde 0.015 m/s olacak şekilde hızlı bir gelişim göstermiştir. Ancak, 1980’ler ve 90’lar süresince yüzmedeki dünya rekorlarında bir sınıra ulaşılmış ve performansta bir plato oluşmuştur (Buhl ve ark., 2013). Tüm bu yaklaşımlar ve yüzme sporunda milisaniyelerin dahi önemli olması sebebiyle, ilerleyen süreçlerde bilimsel araştırmalar hızla artmıştır. Özellikle son yıllarda yüzme kurallarındaki ve teknolojilerindeki sürekli değişikliklerin etkisiyle yeni araştırmalara yönelinmiş ve sporcuların yüzme performanslarının arttırılması için yarışın, başlangıç pozisyonunun alındığı çıkış fazından itibaren irdelenmesi gerektiği ortaya çıkmıştır(Vantorre ve ark., 2014).

Yüzme sporunda yarış başlangıcı, çıkış sinyaliyle birlikte ayağın bloktan yaptığı itiş anıyla başlamaktadır (Benjanuvatra ve ark., 2007; Bishop ve ark., 2009; De la Fuentes ve ark., 2003; Slawson ve ark., 2012). Bu aşamada suya atlama hareketi çıkış olarak kabul edilmekte ve başlangıç, çıkış sinyalinin verildiği ilk andan sporcunun başının su yüzeyine ulaştığı 15 metrelik mesafedeki süre olarak tanımlanmaktadır (Tor ve ark., 2015). FINA’nın kurallarına göre sporcular çıkış fazını; kelebek, kurbağalama, serbest branşları için depar taşından suya atlayarak başlayabilmektedirler (https://www.fina.org/sites/default/files/2017_2021_swimming_12092017_ok_0.pdf, Erişim tarihi:21.10.2018). Sırtüstünde ise çıkışlar su içerisinden yapılmaktadır.

Depar çıkış fazı 6 farklı aşamadan oluşmaktadır. İlk faz, blok aşaması (sinyal ile yüzücünün ayak parmaklarını bloktan ayırma zamanı), ikinci ise uçuş fazıdır (yüzücünün ayaklarının depar tasından ayrıldığı ve ellerinin suya girdiği ilk noktaya kadar olan kısım). Üçüncü suya giriş (elin giriş anından itibaren başalayan ve ayak parmak uçlarının suya girdiği ana kadar geçen süreç), dördüncü kayma (suya giriş anından itibaren sporcunun streamline pozisyonunda herhangi bir hareket yapmadan su içerisinde kaydığı faz), beşinci ise ayak vuruşu fazıdır (kayma fazının sonlandığı noktada ayak vurusu başlangıcı). Son olarak da altıncı faz, yani yüzmeye başlama fazıdır (ayak vuruşuyla birlikte başın 15 metre hizasına geldiği ve ilk kol çekişinin başladığı an) (Vantorre ve ark 2010).

(22)

7

Yüzücüler, çıkış fazı sonrasında FINA’nın belirlemiş olduğu 15m’lik mesafeye

kadar su altından ilerleyebilmektedirler

(https://www.fina.org/sites/default/files/2017_2021_swimming_12092017_ok_0.pdf, Erişim tarihi:21.10.2018). 15 metrelik kuralı tüm branşlar için geçerli olup, bu mesafe çıkış mesafesi ve bu mesafe içerisinde geçen süre de çıkış süresi olarak kabul edilmektedir. 15 metrelik mesafe bitiriş fazının ayarlanması için en ideal mesafedir.

Sporcunun başının orta noktası, FİNA tarafından belirlenmiş olan 15 metrelik mesafede bulunan bayrak hizasının izdüşümünden çıkması gerekmektedir (Cossor ve Masson, 2001). Sporcu, bu kurula uymadığı taktirde diskalifiye olmaktadır. Bu sebeple, yüzme sporunda birincil bileşen olan çıkış fazının ilk 15 metrelik mesafesine yönelik çeşitli araştırmalara yoğunlaşmış ve sporcuların yüzme performansları ile olan ilişkisi ortaya konmuştur (Tor ve ark., 2015; Vantorre ve ark 2010; Benjanuvatra ve ark., 2007; Bishop ve ark., 2009; De la Fuentes ve ark., 2003; Slawson ve ark., 2012).

Yüzmede yarışın başlangıç evresi olan depar çıkışının yanı sıra, suya giriş ve su altından ilerlenen ilk 15 metre geçişinin yarışın bitiriş derecesi üzerinde önemi büyüktür (Okuno, 2002). Bu durum, geçmişten günümüze yüzücülerin çıkış anındaki ilk başlangıç performansının, genel performansa olan katkısına yönelik yüzme, dönüş ve bitiş sürelerine göre nicelik olarak değerlendirildiği çeşitli araştırmalarla da tespit edilmiştir (Arellano ve ark., 1996; Costill ve ark., 1992; Mills ve Gehlsen, 1996; Vilas Boas ve ark., 2003; Maglischo, 2003; Nütsel ve Thoma 1986; Lytte ve Benjanuvatra, 2005; Cossor ve Masson 2001). Bu araştırmalarda yüzmede başlangıcın toplam süreye etkisinin yarışma mesafelerine göre değiştiği, buna göre 50 m’de %10, 100 m’de %5 oranında etkilediği belirlenmiştir (Nütsel ve Thoma 1986). En uzun ve en kısa olarak adlandırılan 1500m ve 50m yüzme yarışları baz alındığında, çıkış mesafesinin kat etme süresinin yarışın %0.8’i ile %26’sını oluşturdu da saptanmıştır (Lytte ve Benjanuvatra, 2005; Cossor ve Masson 2001). Bu bakış açısıyla, yüzücülerin ve antrenörlerin antrenmanlar sırasında, suya giriş fazında en önemli etken bileşenler olan yatay düzlemdeki tepe güç itişteki hız, depar taşından çıkış ve uçuş fazındaki süre üzerine odaklanmalarına yönelik öneriler artmıştır (Yang, 2018)

Yüzücülerin yarışmaya başladıkları bu ilk çıkış fazında etken bir diğer önemli faktör ise sporcuların depar taşında çıkış için aldıkları başlangıç pozisyonudur. Bu aşamada elit sporcular da dahil olmak üzere tüm yüzücüler, depar çıkışında geçmişten

(23)

8

günümüze birden farklı çıkış teknikleri kullanmaktadırlar (Vantorre ve ark., 2010). Bu tekniklerden ilki, her iki ayağın önde olduğu ve ellerin ise bloğun ön kenarından tutulmasıyla çift ayakla uygulanan çıkış (grab çıkış) tekniğidir. İkincisi, el yerleşiminin aynı; ancak bir ayağın önde diğer ayağın ise arkada olduğu (track çıkış) tekniktir. Track çıkış tekniği; öne eğimli ve arkaya eğimli teknik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Üçüncüsü ise her iki ayağın önde olduğu; ancak ellerin çıkış anında ivme vermek için depar taşında değil, vücudun yanında tutulduğu çıkış tekniğidir (Welcher ve ark., 2008). Ancak geçmişten günümüze bu depar çıkışları arasında en çok tercih edilenler, track ve grab çıkış teknikleridir. Böyle olmasına karşılık, kullanılan bu farklı çıkış tekniklerinin hangisinin daha iyi olduğu ve çıkış performansında hangisinin daha etkili olduğuna yönelik farklı görüşlerin olması ise dikkat çekicidir.

Yüzme sporunda performans göstergelerinin sürekli olarak gelişmesi sporcuların sınırlarını üst düzeyde zorlayabilmektedir. Gelişen teknolojiye paralel, olarak sporcuların performanslarındaki artışlarının, bu teknolojik gelişmelerle olan yakından ilişkisi, çeşitli bilimsel araştırmalara da konu olmuştur (Toussaint ve ark., 2006;

Geladas ve ark., 2005; Grimston ve Hay, 1986; Santos ve ark., 2012; Taxtalis ve ark., 2014). Yapılan araştırmalarda da öne eğimli çıkışı tercih eden sporcuların, reaksiyon zamanı ve suya giriş hızlarının, arkaya eğimli ve çift ayak yapılan çıkışa göre daha iyi olduğu ortaya konmuştur (Ayalon ve ark., 1975; Fitzgerald, 1973; Shin ve Groppel, 1986). Vücut pozisyonları çıkış anında öne eğimli olduğu için, vücut kütle merkezleri diğer çıkışlara göre daha ilerde olduğundan, depar taşından ayrılma hızlarının fazla;

ancak suya giriş mesafelerinin diğer çıkışlara göre daha geride olduğu belirlenmiştir (Blanksby ve ark., 2002). Arkaya eğimli çıkışla diğer çıkışları karşılaştıran çalışmaların sayısı ise daha azdır. Bu yönde yapılan bir başka araştırmada ise arkaya eğimli çıkışın grab çıkışa göre daha yüksek çıkış hızı üretebildiği tespit edilmiştir (Breed ve McElroy, 2000). Bu iki çıkış tekniği karşılaştırıldığında ise ilk 5 m’lik dereceler arasında ise önemli bir farklılık bulunmamıştır (Blanksby ve ark., 2002).

Yapılan tüm bu çalışmalarda çıkış tekniklerinin avantajları ve dezavantajları karşılaştırılmış olmasına rağmen, hangisinin diğerlerinden daha üstün olduğuna dair bir fikir birlikteliğinin olmaması bu yönde daha fazla araştırma yapılması gerekliliğini ortaya çıkartmıştır. Bu yaklaşımla, FINA 2008 yılında OSB11 depar taşının yüzeyinin

(24)

9

arkasına ayarlanabilir, eğimli, sporcunun ayağını dayayabileceği yeni bir başlangıç bloğunun getirilmesini önermiştir (Vantorre ve ark., 2010). Omega tarafından yapılan bu öneri ile, sporcuların bu bloktan kendilerini daha patlayıcı bir şekilde itebileceği ve sporcuların çıkış stratejilerinin elit yüzücüler arasında dahi farklılık gösterebileceği vurgulanmıştır (Vantorre ve ark., 2010). FINA OSB11 depar taşını önerene kadar, sporcular öncelikli olarak track ve grab çıkış tekniklerini tercih etmişlerdir. Buna karşılık, yeni bloğun gelmesi sonucunda takoz çıkış tekniğinin (kick start) oluşması üzerine, sporcuların tercihleri de bu tekniğe doğru yönlenmiştir (Blanco ve ark., 2017).

Takoz çıkış tekniği (kick start); aslında track çıkışına çok yakın bir tekniktir;

ancak sporcular arkadaki ayağı daha dengeli ve ayarlanabilir bir yüzeye koyabilmektedirler. Grab çıkış tekniğinde ise her iki ayak depar taşında önde durmaktadır. Sporcular kick startı kullanarak grab startta sebep olan titreme ve öne doğru vücudun hareket etmesi gibi diskalifiyeye sebep olacak hareketlerden uzaklaşmış olmaktadırlar. Ayrıca bu çıkışta sporcular, grab çıkışına kıyasla daha stabil bir şekilde depar taşında durabilmektedirler. Kick start tekniğinde, yüzücülerin track starta nazaran daha yüksek bloktan ayrılma hızına ve daha iyi çıkış zamanlarına sahip olabildikleri ortaya konmuştur (Biel ve ark., 2010; K. E. Honda ve ark., 2010).

Tüm bu yaklaşımlara karşılık, bu yeni çıkış tekniğinin ortaya çıkmasından sonra tartışmalar devam etmiş ve çeşitli bulgular sonuçsuz kalmıştır. Ancak yakın zamanda yapılan bazı çalışmalar, sporcuların çıkış tekniklerini depar taşına eklenen bu plakayı kullanarak yapmaları gerektiğine yönelik görüş birliğini arttırmıştır (Murrell ve Dragunas, 2013; Vint ve ark., 2009; Welcher ve ark., 2008). Ayrıca kick startın asimetrik bir pozisyon özelliği taşıması sebebiyle; yüzücülerin, depar taşındaki çıkış zamanını arttırmadan, sahip oldukları gücü arttırabileceği de belirlenmiştir (Honda ve ark., 2010). Buna ek olarak kick start tekniğinin; track ve grab çıkış teknikleri ile karşılaştırıldığında, sporcuların çıkış sinyaline yanıt sürelerini (reaksiyon süreleri) ve bloktan ayrılma sürelerini de kısalttığı gözlenmiştir (Biel ve ark., 2012; Ozeki ve ark., 2012; Blanco ve ark., 2017). Kick start kullanımı, track starta göre yatay ve düşey ivmelenmeyi geliştirmiştir (Biel ve ark., 2010; Ozeki ve ark., 2012). Öte yandan, grab starta göre de 7.5 m’lik mesafede anlamlı düzeyde avantaj sağladığı da tespit edilmiştir (Blanco ve ark., 2017). Depar taşı üzerinde geliştirilen artan kuvvet ve zamanın üstünlüğü sonucunda kick start, grab start ve track starta göre daha kısa uçuş süresi ve

(25)

10

daha uzun uçuş mesafesi sağlamaktadır. Dolayısıyla, yüzme teknolojisi ve eğitim yöntemlerinin her geçen gün gelişerek, yüzücülere yeni başlangıç bloğuna adapte olabilmeleri ve performanslarını iyileştirebilmeleri için avantajlar sağlayabileceği görüşü ön plana çıkmıştır. Buna paralel olarak, elit düzeydeki yüzücülerin, yeni OSB11 bloğunda öne eğimli ve arkaya eğimli olmak üzere iki depar çıkış tekniği üzerinde yoğunlaşmaları gerektiği de vurgulanmıştır (Barlow ve ark., 2014).

Son yapılan araştırmalarda, kick start tekniğinin; track ve grab çıkış teknikleri ile karşılaştırıldığında, başlangıç gücünü arttırdığı ve aynı zamanda daha yüksek hızlı bir çıkış kazandırdığı ve dolayısıyla zaman avantajı sağlaması nedeniyle öncelikli olarak tercih edilmesi önerilmiştir (Yang, 2018). Ayrıca, OSB11 başlangıç bloğunun yüzücülerin normal ve sezonluk eğitimleri sırasında kullanmaları gerektiği ve yeni plakanın avantajlarının ortaya konabilmesi için yüzücülerin tekniklerini de hızla değiştirmeleri ile ilgili yaklaşımlar artmıştır (Yang, 2018).

Yüzme çıkış teknikleri arasındaki farklılıklar ve tercih edilme sebeplerine yönelik görüşler (Welcher ve ark., 2008; Vint ve ark., 2009; Honda ve ark., 2010; Biel ve ark., 2012; Ozeki ve ark., 2012; Murrell ve Dragunas, 2013; Barlow ve ark., 2014; Blanco ve ark., 2017; Blanco ve ark., 2017; Yang, 2018) araştırmada sıklıkla incelendiği net olarak anlaşılmaktadır. Buna karşılık, yüzücülerin fiziksel ve motorik özelliklerinin uygunluğuna göre hangi yüzme çıkış tekniğine yönlenmeleri gerektiğine ilişkin önerilerin olmaması ise dikkat çekicidir.

Günümüzde özellikle yüzme sporunda milisaniyelerin dahi çok büyük önem kazanması bilimsel araştırmaların daha farklı bir bakış açılarıyla yapılmasının gerekliliğini arttırmaktadır. Silva ve ark., (2019) yüzmede en önemli performans belirleyicilerine ilişkin yönelimlerin bazı çalışmalarda ortaya konduğunu; buna karşılık, genç yüzücüler göz önüne alındığında, yeterli düzeyde fikir birlikteliğinin mevcut olmadığını bildirmişlerdir. Genç yüzücüler hala öğrenme sürecinde oldukları için teknik, kuvvet üretim kapasitesi ve performans arasındaki ilişkilerin de daha detaylı olarak ortaya konması gerektiği açıklanmıştır. Ayrıca genç yüzücülerin performansları incelenirken, büyüme sürecinde vücut büyüklüğünde ve vücut bileşimindeki değişikliklerdeki önemli artışların da göz önünde bulundurulmasının gerekli olduğu da vurgulanmıştır (Silva ve ark., 2019). Ayrıca 14-16 yaş grubundaki gençlerin, olgunlaşma sürecinin bitiminde (veya sonuna doğru) olmaları ve

(26)

11

çalışmaların genellikle erkeklerde yapılması (Latt ve ark., 2010; Nasirzade ve ark., 2015), yeni araştırmalarda özellikle bu yaş grubundaki kızlarda yoğunlaşılması gereklililiğine ilişkin önerileri de arttırmıştır (Silva ve ark., 2019).

Tüm bu yaklaşımlarla araştırmamızda; 14-16 yaş grubu kız yüzücülerin iki farklı depar çıkış tekniği (öne ve arkaya eğimli) sırasında 5 ve 7.5 metrelik kayma fazlarındaki kinematik bileşenlerle; antropometrik özellikler, alt ekstremitedeki itiş gücü ve eklem hareket açıklıklarının ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır.

Bu sayede, son yıllarda kullanımı sıklıkla artan farklı çıkış tekniklerinin, yüzme derecelerine sağlayabileceği avantajlar antropometrik, biyomekanik ve kinematik analiz yöntemleri ile irdelenerek, sporcuların performans gelişimlerine olan katkısı ortaya konabilecektir. Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda sporculara, fiziksel yapılarına göre iki farklı depar çıkış tekniğinden hangisinin performans gelişimleri için en uygun olabileceği önerisinin verilmesi hedeflenmiştir.

(27)

12

2. GENEL BİLGİLER

Bu bölümde yüzme sporunun tanımı, teknikler ve mesafeler, yüzme çıkış teknikleri, özellikleri, yüzme sporunda motorik özellikler ve önemi, yüzme sporunda fiziksel özellikler ve önemi, sporda biyomekanik analiz ve kullanımı hakkında bilgilere yer verilmiştir.

2.1. Yüzme Sporu Tanımı

Yüzme sporu, her düzeyde sporcunun katılımına olanak veren dünya çapında popüler bir spordur. Yüzme sporunda bazı bireyler yüzmekten hoşlandıkları için bu branşı tercih ederken bazı bireyler ise rekabete yönelik olarak yüzme sporunu tercih etmektedirler. Rekabetçi yüzücüler haftada 6-7 gün, günde 10.000-14.000 metreyi kapsayan yüzme eğitimini gerçekleştirmektedirler. Yüzme, bir çeşit su sporu olup suyun yüzeyinde veya içinde hareket etmeyi ve bir yöne doğru ilerlemeyi sağlayan hareketlerin bütünüdür. Başarılı bir yüzücü olmak; beceri, zaman, titiz bir antrenman ve spora tutku ile bağlı olmayı gerektirmektedir.

Yüzmede serbest stil, sırtüstü, kurbağalama ve kelebek olmak üzere kullanılan farklı teknikler vardır. Yüzme, dünyadaki bilinen en rekreatif etkinliklerinden biridir.

Yüzmek sadece vücuttaki kan dolaşımını iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda tüm vücut için mükemmel bir egzersiz olarak görülmektedir. Yüzme sporu, düşük etkili aerobik aktivitenin bir şeklidir ve vücut gücü ile kardiyovasküler bileşenlerin arttırılmasına yardımcı olmaktadır. Birçok insan kilosunu korumak ve fiziki durumunu geliştirmek için düzenli olarak yüzer. Yüzme metabolizma hızını arttırır ve rutin yaşamla ilişkili yorgunluk ve monotonluktan kurtulmayı sağlar. Yüzme popüler bir rekreasyon biçimi, önemli bir uluslararası spor dalı ve sağlıklı bir egzersiz türüdür.

Kol ve bacakları kullanarak su içerisinde hareket etme eylemini gerçekleştirmektir.

Rekreasyon merkezleri, oteller, özel kulüpler kapalı ve açık havuz olanakları sunarak insanların yüzme etkinliklerine katılımını sağlamaktadır (Morris, 2005).

(28)

13 2.2. Yüzme Teknikleri ve Mesafeler

Yüzme sporu insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen bu spor ile ilgili teknikler son yüzyılda ortaya çıkmıştır. Modern anlamda ilk yüzme sporunun yapılması ve ardından yarışmalar düzenlenmesi yüzme sporunda çeşitli tekniklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yüzme sporunda serbest, kurbağalama, kelebek ve sırt üstü olmak üzere dört ana teknik bulunmaktadır. Bu teknikler dışında özel durumlarda kullanılan yan yüzme, su altında kurbağalama su altında serbest yüzme ve hundern (köpekleme) yüzme teknikleri de bulunmaktadır (MEB, 2011).

Serbest yüzme tekniği en çok tercih edilen ve en hızlı yüzme stilidir. Bu stilde gövde en dik pozisyona sahip olması gerektiğinden en hızlı şekilde yüzmenin gerçekleştirildiği yüzme tekniğidir. Serbest yüzme tekniği uygulanırken Ákos Tóth'a göre en ideal vücut pozisyonu; kafa, gövde ile kalça pozisyonunun aynı paralellikte olması ve ayakların aralıksız vuruş yapması gereken pozisyondur. Serbest yüzme tekniğini kol çekme, ayak vuruşu ve nefes alma ile eş zamanlı olarak yapılmasını gerektirmektedir. Kollar sudayken suyu çekip ayaklara doğru ittirmeli ve bacaklar ayak vuruş hareketini kesintisiz olarak devam ettirmelidir. Böylece yüzücünün suda yatay kalma ve hızla ilerlemesi sağlanmış olur (Bíróve ark., 2015).

Kurbağalama yüzme tekniği bilinen en eski yüzme stili olarak ifade edilmektedir.

Kurbağalama, yüzme teknikleri içindeki en yavaş yüzme stilidir. Bu teknikte esneklik son derece önemlidir. Özellikle kalça, diz ve bilek esnekliği ön plandadır. Bu yüzme tekniği yapılırken kolların hareketi ile bacakların ayak vuruşunun zamanlaması dengeli bir şekilde yapılmalıdır. Bu dengenin sağlanması oldukça zordur. Kolların suyu kavraması, suyu çekişi ve toparlama evresi ile kolların başlangıç pozisyonuna tekrar dönmesi ve yüzücünün her ayak vuruşunda ayak hızını arttırıp bacaklarını akış pozisyonuna getirmesi gerekmektedir. Ayak vuruşu ilerlemeyi büyük ölçüde etkilemektedir ve ayak vuruşu sırasında kolların toparlanma evresinden kayma evresine geçmesi gerekmektedir (MEB, 2011).

Kelebek yüzme tekniği ise en hızlı ikinci tekniktir. Bu tekniğin ortaya çıkışı 1930’lu yıllarda yüzücülerin kolları suyun altından çekiş yapıp, üstünden toparlamalarıdır. Yüzücüler bu stilde her kol çekişi sırasında iki tam dolfin ayak vuruşu gerçekleştirir. İlk ayak vuruşu, eller önde suya girdiği anda gerçekleştirilir.

(29)

14

İkinci etap kolların suyu kavraması ile başlar ve içeri süpürme süreci ile devam eder.

Ardından yukarı süpürme ve ikinci dolfin ayak vuruşu uygulanır. Kelebek stilinde kolların su üzerinden toparlanıp tekrar suya giriş yaptığı evre ile son etap gerçekleştirilmiş olur (Özdoğru, 2018).

Sırtüstü yüzme tekniği ters kurbağalama stilinin değişime uğraması sonucu ortaya çıkmıştır. Yüzücüler, kollarını su yüzeyinde değişken bir tarzda toplayıp kural dışına çıkmadan hızlı bir şekilde yüzebildiklerini görmüşlerdir. Sırtüstü stili yüzücüye kolay nefes alma ve vücudun dengesini koruyacak şekilde suda ilerlemesini sağlamaktadır.

Ancak yüzücü bu teknikte kendi akış çizgisini takip etmede daha fazla zorlanmaktadır.

Günümüzde sırtüstü yüzme tekniği serbest stil mekaniğine çok benzemektedir.

Yüzücüler tıpkı serbest stilde yaptıkları gibi kollar ile değişimli çekme yapmakta ve her kulaç döngüsünde altı ayak vuruşunu tamamlamaktadırlar. Sırtüstü teknikte kol çekişi ve ayak vuruşu önemlidir. Ayrıca elin suya girişi, yüzme sırasında kalça ve omuz hareketleri de dikkat edilmesi gereken unsurlardır. Su yüzeyinde sırt üstü yüzen yüzücü kol çekişi ve bacakların ayak vuruşunu uyumlu bir şekilde yapmalıdır. Ayrıca yüzücü akış çizgisinde kollarının her birini sırasıyla aynı dairesel hareketi suyun dışında yaparken, suyun içinde daire hareketinden farklı bacaklara doğru, doğrusala yakın, el ve kolla itiş hareketini uygulamalıdır (MEB, 2011).

2.2.1. Yüzme sporu ve yarışma evreleri

Yüzme sporu uluslararası alanda popüler olmasının ardından, sporcuların ilgisini çekmesiyle pek çok yarışmalar düzenlenmeye başlanmıştır. İlk olarak İngiltere’de başlayan modern yüzme yarışları zaman içinde popüler hale gelmeye başlamış ve yüzme sporu ile ilgili pek çok kurumlar kurulmuştur. Bu kurumlardan en önemlisi ve dünya çapında yüzme sporunun gelişimini hedefleyen 1908 yılında İngiltere’de kurulmuş olan Uluslararası Yüzme Federasyonu (FINA) olmuştur. Bu federasyon kapsamında yüzme sporu ile ilgili çeşitli yarışmalar dünya çapında düzenlenmiştir.

Her yıl farklı kıtalarda yüzme yarışları adı altında çeşitli yarışmalar organize edilmektedir. Örneğin Avrupa’da her iki yılda bir Avrupa Yüzme Federasyonu (Ligue Europeenne de Natation- LEN) tarafından organize edilen Avrupa Yüzme Şampiyonası, Dünya Uluslararası Yüzme Federasyonu (FINA -Fédération

(30)

15

Internationale de Natation) tarafından da her iki yılda bir Dünya Yüzme Şampiyonası düzenlenmektedir. Bunlar dışında Avrupa’da düzenlenen Sutopu Avrupa Şampiyonası, Master Yüzme Şampiyonası, Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası ve Avrupa Açık Su Şampiyonası gibi çeşitli yarışmalar yapılmaktadır. Ayrıca yüzme dışında sutopu, dalış, senkronize yüzme ve açık su yüzme yarışmaları da düzenlenmektedir (Bíró ve ark., 2015).

Yüzme yarışlarında mesafeler kısa (50-100 m), orta (200-400 m) ve uzun (800- 1500 m) olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Yüzme sporunda Olimpiyat Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’nda yarışlar kadın ve erkek kategorilerine göre yapılmaktadır ve kategorilerde de bazı değişiklikler gözlenmektedir. 1500 m müsabakalarına sadece erkekler, 800 m müsabakalarına ise sadece kadınlar katılmaktadır. Ayrıca Olimpiyat Oyunları’nda 50 m’ de kelebek, serbest, kurbağalama ve sırtüstü branşlarından sadece 50m serbest yarışı yer almaktadır. Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında ise 50 m’de tüm branşlar müsabakalarda yer almaktadır (Tablo 2.1).

Bu yarışlar farklı uzunluklarda olimpik ve yarı olimpik yüzme havuzlarında gerçekleştirilmektedir. Yüzme yarışlarında toplam yarış süresini etkileyen dört unsur bulunmaktadır. Bu unsurlar; çıkış, yüzme, dönüşler ve bitiriş evreleridir.

Müsabakalarda yüzücünün yarış performansına en büyük etkide bulunan unsurlardan biri yarışların başlangıcı ve yüzücünün depar taşından ayrıldığı andır. Hakemin komutu ile en iyi reaksiyonu gösteren yüzücü yarışa avantajla başlamaktadır. Yüzme müsabakasında, yarış süresince yüzücünün en iyi performansı göstermesi gereklidir.

Yarışlarda dönüş evresini en kısa zamanda tamamlamak sporcuların derecelerine olumlu olarak yansıyacaktır. İyi bir dönüş gerçekleştirilmesi yüzücünün yarıştaki kalite, hız ve performansını sürdürmesi açısından önemlidir. Yarışın başlangıcı yüzücü için ne kadar önemliyse, yarışın bitiş evresi de son derece önemlidir. Yüzme yarışında saliseler oldukça önemlidir ve bu bağlamda yüzücülerin sürati son derece göz önüne alınması gereken niteliklerden biridir (Pişkintaş, 2016).

(31)

16

Tablo2. 1.Olimpiyat Oyunları, Dünya ve Avrupa Şampiyonası Müsabaka Branş ve Mesafeleri

50 m 100 m 200 m 400 m 800 m 1500 m

SERBEST

Kadın Erkek Kadın Erkek

Olimpiyat Oyunları X X X X x x

Dünya Şampiyonası X X X X x x x x

Avrupa Şampiyonası X X X X x x x x

50 m 100 m 200 m 400 m 800 m 1500 m KELEBEK

Olimpiyat Oyunları X X

Dünya Şampiyonası X X X

Avrupa Şampiyonası X X X

50 m 100 m 200 m 400 m 800 m 1500 m KURBAĞALAMA

Olimpiyat Oyunları X X

Dünya Şampiyonası X X X

Avrupa Şampiyonası X X X

50 m 100 m 200 m 400 m 800 m 1500 m SIRTÜSTÜ

Olimpiyat Oyunları X X

Dünya Şampiyonası X X X

Avrupa Şampiyonası X X X

50 m 100 m 200 m 400 m 800 m 1500 m KARIŞIK

Olimpiyat Oyunları X X

Dünya Şampiyonası X X

Avrupa Şampiyonası X X

(32)

17 2.3. Yüzme Çıkış Teknikleri

Bu bölümde grab start, track start ve kick start çıkış teknikleri açıklanmıştır.

2.3.1. Grab start

Grab start, 1960’ların sonlarında Eric Hanuer tarafından bulunan yüzme çıkış tekniklerinden biri olarak yerini almıştır. Bu başlangıç tekniğinde, yüzücüler tarafından belirlenmiş konumda bloklar ön veya yanlardan tutulabilir. Grab start, yüzücünün başlangıç aşamasında kollarıyla blokları çekmesini sağlar. Bu çıkış tekniğinde her şeyden önce, dört temas noktası yüzücülerin durgun pozisyonunu daha istikrarlı kılan, geleneksel başlangıçlardan daha geniş bir destek tabanı sağlamaktadır.

Ayrıca, yüzücüler kütle merkezlerini bloğun ön kenarına daha alçak ve yakın yerleştirebilirler. Grab start tekniğinden önce gerçekleştirilen geleneksel çıkış tekniğinde, yüzücüler ayaklarını aynı hizada olacak şekilde bloğun ön tarafına yerleştirirlerdi. Dizler yaklaşık 120 derece bükülü, gövde öne doğru eğilmiş bir pozisyonda çıkış sinyali beklenirdi. Geleneksel çıkış tekniğinde, yüzücüler kollarını 3 farklı biçimde (önde, aşağıda ve arkada) konumlandırırlardı. Kolların farklı biçimde konumlandırmanın nedeni çıkış sinyali ile birlikte kollar vasıtasıyla oluşan momentumun çıkışa katkıda bulunmasını sağlamaktı. Grab start tekniğinde çok sayıda araştırma, bu tekniğin artılarını ve eksilerini çoğunlukla geleneksel başlangıçlara kıyasla incelemiştir. Bowers ve Cavanagh (1975), grab tekniğinin başlangıcında 0-10 yarda kadar mesafesinin önemli ölçüde daha hızlı alındığını belirtmiştir. Wilson ve Marino (1983) tarafından yapılan başka bir çalışmada ise benzer bulgular ile, kolların hareketin başlangıcındaki katkısına ve geleneksel çıkışlara göre daha aşağıda bulunan ağırlık merkezi nedeniyle grab tekniğinin üstün olduğunu göstermiştir. Ayrıca grab çıkış tekniğinin geleneksel çıkışlardan farklı olmadığını gösteren çelişkili sonuçları olan bazı çalışmalar da yayınlanmıştır. Örneğin, Lewis (1980), grab çıkışı ile geleneksel çıkışı karşılaştırmış ve elde edilen sonuçlara göre, 0-8m zamanı arasında herhangi bir fark bulunmadığını göstermiştir.

(33)

18 2.3.2. Track start

Grab start tekniğinden yaklaşık beş yıl sonra yüzme çıkış tekniğinde yeni bir start ortaya çıkmıştır. Bu çıkış tekniği atletizm etkinliklerinde kullanılan koşu startına benzerlikleri ile bilinmektedir. Track start olarak adlandırılan bu teknikte; ayak yerleştirme, kavrama ve depar başlangıcına ilişkin hususlar grab tekniğine göre göze ilk çarpan farklar olmuştur. Track start tekniğinde bir ayak depar taşının en uç noktasına yerleştirilir ve ayak parmakları depar taşının ucunu kavrayacak şekilde konumlandırılır. Diğer ayak ise depar taşının arkasına yerleştirilir ve çıkış anında önce arka ayak depar taşından ayrılır. Daha önce grab start tekniğinde olduğu gibi, araştırmacılar bu yeni başlangıç tekniğine büyük ilgi göstermişlerdir. Ayrıca, araştırma yöntemleri bu yıllarda daha önce geliştirilmişti. Nitekim, track start ve grab start arasındaki karşılaştırmalı çalışmalar boyunca grab start ile ilgili birçok detay da belirlenmiştir (Ödek, 2015).

Depar taşını üzerindeki asimetrik ayak yerleşimi nedeniyle yüzücüler, kütlelerini başlangıç platformuna eşit olarak dağıtabilir ve kütle merkezlerini çıkış anında daha hızlı hareket ettirebilirler (Murrell ve Dragunas, 2012). Ancak, depar taşından daha hızlı ayrılmak beklendiği gibi genel başlangıç performansına katkıda bulunmamıştır.

Bu başlangıç tekniklerinin karşılaştırılması genellikle çelişkili sonuçlar açığa çıkarmıştır. Bazı çalışmalar track start tekniğinin üstün olduğunu belirtirken (Ayalon ve ark., 1975; Fitzgerald, 1973; Shin ve Groppel, 1986), diğer çalışmalar ise önemli bir farkın bulunmadığını ortaya koymuştur (Blanksby ve ark., 2002).

Çalışmalarda track start tekniği ile ilgili bir fikir birliği olmaması nedeniyle diğer çıkış teknikleriyle karşılaştırılmaya başlanmıştır. Bu çıkışın uygulanmasında etken faktörlerin sporcuların teknikleri, beceri seviyeleri ve anatomik özellikleri gibi birkaç faktöre bağlı olduğu ortaya konmuştur. Örneğin Kruger ve ark (2003), yüzmeye başlama performans çalışmalarının en iyi örneklerinden birini gerçekleştirmiştir. Hem kinetik hem de kinematik değişkenler üzerinde grab ve track start tekniğini karşılaştırmış ve kasların aktivasyonlarını incelemek için elektromiyografi kullanmışlardır. 0-7,5m mesafe için grab start tekniğinde 0.2sn'lik bir avantaj ve ayrıca kinematik ve dinamik değişkenler arasında küçük farklar bulmuşlardır (Ödek, 2015).

(34)

19

Genel bulgular; track tekniğinin çıkış süresi açısından üstün özellikler taşıdığı grab tekniğinin ise çıkışta yatay hız verileri açısından daha iyi olduğu; ancak belirli uzaklıkta önemli bir farklılık bulunmadığı ortaya konmuştur. Bunun nedeni, bloktan hızlı çıkma ile bloktan daha fazla güç elde etme arasındaki değişimlerdir (Mason, Alcock ve Fowlie 2007). Bununla birlikte, Benjanuvatra ve ark. (2004), grab start tekniğinin daha yüksek kuvvet ve hıza rağmen, her iki çıkış tekniğinin de 6m sürelerinin aynı olduğunu belirtmiştir.

2.3.3. Kick start

Çin’de yapılan 2008 Pekin Olimpiyatları'ndan sonra OMEGA tarafından

“OSB11” adında ayarlanabilir (ileri-geri) yeni bir çıkış tekniği tanıtılmış ve bu teknik yüzme sporu dalındaki sporcuların dikkatini çekmiştir. Eski bloklar ve OSB11 arasındaki en temel fark; yüzücülerin track çıkış tekniğini uygularken arkadan 30°

eğimli bir platforma ayaklarını koymalarını sağlayabilecek bir mekanizmanın olmasıdır. OSB11 ve 2009'da FINA tarafından onaylanan kick-plate'ler ve “kick-start”

olarak adlandırılan yeni bir start tipi geliştirilmiştir. Bu yeni depar taşının arka ayak yerleşimi için kullanılan takoz desteği ayarlanabilir özelliktedir. Bu özellik farklı boy uzunluklarındaki sporcuların arka ayak açılarını kendilerine göre ayarlamasını sağlamaktadır (Pişkintaş, 2016). Günümüzde hemen hemen tüm uluslararası yarışmalarda OSB11'ler resmi başlangıç bloğu olarak kullanılmakta ve kick-start tercih edilen başlangıç tekniği olarak uygulanmaktadır. Daha önce bu teknik hakkında yayınlanan birçok çalışma bulunmaktadır (Vantorre ve ark., 2010; Blanco ve ark., 2017). Bu çalışmalar seçkin yüzücülerin performanslarına göre yüzme başlangıcı analizi ile ölçülen parametreler hakkında değerli ve güvenilir bilgiler sağlamıştır.

Çalışmalarda karşılaştırma yapılmamış olmasına rağmen, denemelerin tanımlayıcı istatistiklerinden bazılarının en yüksek yatay kuvvet ve en yüksek yatay hız olarak değişkenlerin grab veya track start tekniğinden oldukça farklı olduğunu görmek mümkündür (Ödek, 2015).

Honda ve arkadaşları (2010) tarafından yapılan karşılaştırmalı bir çalışmada track start ve kick-start teknikleri arasındaki farkların ortaya konmuştur. İlk çıkış için ortalama blok süresinin 0,77 sn olduğunu, track start tekniğinden (0,80 sn) oldukça

(35)

20

kısa olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kick-start tekniği kullanıldığında 0-5m ve 0-7,5 m performansları track start tekniğine kıyasla önemli ölçüde daha hızlı olmuştur. Ayrıca, kick-start tekniği için anlamlı derecede daha yüksek yatay kalkış hızı ve daha yüksek bir ortalama yatay kuvvet bulunmuştur (Honda ve ark., 2010; Özeki ve ark. 2012).

Slawson ve arkadaşları (2012) tarafından yapılan bir başka çalışmada ise diz açısının kuvvetin artışı üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Kinematik verileri toplamak için OSB11 tekniğini olarak kick-start kullanılmış ve yüksek hızlı bir video kamera kinematik verileri çıkarmak için hareketi kaydetmiştir. Yüzücü tarafından gerçekleştirilen kick start tekniği, tercih ettikleri kick-start pozisyonlarını kullanarak, bloğun ön kenarına daha yakın olarak başlamışlardır. Çalışmanın sonucunda ayak dayama pozisyonunun değiştirilmesinin, ön veya arka dizlerin ayarlanmış veya tepe kuvvet pozisyonlarındaki açısını önemli ölçüde etkilemediğini göstermiştir.

Başka bir çalışmada ise Slawson ve arkadaşları (2011) duruş genişliğinin, ayak dayama pozisyonlarının ve tercih edilen ön ayağı 12 farklı konfigürasyon kullanarak başlangıç performansı üzerindeki etkilerini analiz etmişlerdir. Bu çalışmanın ilginç sonuçlarından biri, yeni OSB11'e optimal ayak yerleştirilmesinin erkekler ve kadınlar için farklı olmasıdır. Erkek yüzücüler için geniş bir ayak aralığının; artan blok süresi, düşürülmüş yatay kalkış hızı ile birlikte kick start üzerinde yatay ve dikey kalkış kuvvetlerinde azalma sağlamaktadır. Bu nedenle araştırmacılar, ayakları daha dar ayak konumlandırmanın erkek yüzücüler için uygun olduğunu öne sürmüşlerdir. Öte yandan kadınlar için, genişletilmiş duruş pozisyonu artan yatay kalkış kuvvetleri ve azalan yüzme mesafeleri ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, duruş genişliğinin, kick start pozisyonunun ve bacak tercihinin optimum pozisyonu için en önemli faktörler olduğu vurgulanmıştır (Slawson ve ark., 2013).

2.4. Yüzme Sporunda Motorik Özellikler ve Önemi

Yüzme, çocukların gelişim dönemi içerisinde “olumlu faydalarından dolayı çocuklarımızın uğraşıp, yapmaları gereken bir spor dalıdır.” Hatta birçok ülke sınırları içerisinde çocukların yapması zorunludur. Yüzmeyi diğer spor türlerinden ayıran birden fazla özellik bulunmaktadır. Bu bağlamda en belirgin olan fark, yüzme sporu ile uğraşanların suyun üst kısmında kalmak için kollarını ve bacaklarını koordineli bir

(36)

21

şekilde kullanarak hareketi sağlamak için enerji harcamaları durumudur. Diğer spor türlerinden ayrılmasını sağlayan diğer fark ise, “suyun içerisinde bulunan hareketi engelleyen sürtünmeyi yenmek ya da en az seviyeye indirmeye çalışmaktır”. Bunların yanında suyun solunum üzerinde nefes alıp vermeyi güçleştiren etkisi de bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı “bir mesafeyi yüzerek kat etmek için gerekli olan enerji koşarak kat etmek için gerekli olan enerjiden dört kat fazladır” diyebiliriz (Odabaş, 2003).

Yüzme sporu, “kişinin su içerisinde belirli bir mesafeyi alabilmesi için gerçekleştirmiş olduğu hareketlerin bütününü temsil etmektedir. Spor alanında yüzme ise, su içerisinde sporcunun belirlenmiş olan mesafeleri serbest, sırt, kurbağalama ve kelebek tekniklerini kullanılarak en kısa sürede kat edebilme yeteneği olarak ifade edilebilir.” Başka bir tanıma göre ise yüzme; “bütün vücut kaslarının kullanıldığı bir spor dalıdır. Suyun direncine karşı gerçekleştirilen bir spor dalı olması nedeniyle kuvvet ve kondisyonun bu spor dalını gerçekleştirenler için önemli katkıları bulunmaktadır.” (Bozdoğan, 2003).

Yüzme sporu diğer spor dalları ile mukayese edildiği zaman sakatlık riskinin çok daha düşük olduğu ve vücut motor özelliklerinin gelişimine katkısı bulunan bir spor dalıdır. Bu spor dalı içerisinde sportif bakımdan iyi bir verim elde edilebilmesi için sporcu adayının küçük yaşlardan itibaren yüzme sporuna başlamış olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra sporcunun iyi bir teknik bilgiye sahip olan bir antrenör tarafından çalıştırılması, aile ve okul çevresi tarafından desteklenmesi beklenmektedir.

Yüzme branşı ile ilgilenmekte olan bir bireyin, bu spor içerisinde başarılı olması için kaliteli antrenman programları ile düzenli bir şekilde antrenman yapması, dinlenmesi ve beslenme konusunda dikkatli olması çok önemlidir (Özdoğru, 2018).

Karada gerçekleştirilmekte olan spor dallarına benzemeksizin, yüzme sporu özellikle insan vücudunun üst ekstremite kuvvetini etkilemektedir. Başarılı olan su sporcularının genellikle uzun boylu, uzun ekstremiteli, geniş omuzlu, vücutlarının orta ve üst bölümlerinin geniş kas kütlelerine sahip oldukları görülmektedir (Troup, 1999).

Genellikle insanlar tarafından sağlıklı bir yaşam için gerçekleştirilmekte olan yüzme sporu, profesyonel anlamda icra edilmekte olan spor dallarından bir tanesidir.

Genel olarak gerçekleştirilen literatür taramalardan elde edilen sonuçlara göre; yüzme sporunun 12-15 haftalık orta şiddette yapılan antrenmanların sonucunda zorlu vital

(37)

22

kapasiteyi (FVC) ve buna bağlı olarak da birinci saniye içerisindeki zorlu ekspirasyon hacmini (FEV1) ve maksimum istemli ventilasyon (MVV) değerini yükselttiği kabul edilmektedir. Yüzme sporu ile uğraşmakta olan bir sporcu yüzme sırasında yatay pozisyonda olduğunda akciğerlerinin üst kısmı içerisine de hava girmektedir. Bunun sayesinde diğer spor branşları ile kıyaslandığı zaman vital kapasite yüzme sporu ile uğraşmakta olanlarda daha fazla gelişim gösterdiği ortaya konmaktadır (Bjurström ve Schoene, 1987).

Yüzme sporu, yüksek seviyede fiziksel uygunluğun gerektiği bir spor dalıdır. Bu fiziksel uygunluğu artırmak düzenli bir şekilde gerçekleştirilen antrenmanlar ile sağlanmaktadır. Yüzücülerin eklemlerinin gücü ve güçlü bir şekilde hareket yeteneğine sahip olması son derece önemlidir.

2.4.1. Esneklik ve yüzme sporundaki önemi

Esneklik tanım olarak kısaca özgürce hareket edebilme anlamına gelmektedir.

Teknik anlamda ise hareket edebilme oranı olarak ifade edilmektedir. Geniş kapsamlı tanımda esneklik, eklem ve eklem serilerinin mümkün olan en geniş açıda hareket ettirebilme yeteneğidir. Esneklik, bir kasın gevşeme ve gerilimini sağlayabilme yeteneğidir (Alter, 2004; Dantas ve ark., 2011) Özel bir eklemdeki veya eklemlerdeki hareketten ziyade, eklemin çevresindeki yumuşak doku yapısının kasılma bileşenleri ön plandadır. Bu yapı; eklemdeki kemik ve kıkırdağın şekli, eklemi çevreleyen tendonlar, bağlar ve fasya (kas ve iç organları saran veya bağlayan ve deri altında bir tabaka meydana getiren liflerden oluşmuş bağdoku) ile ilişkilidir. Eklem kapsülü esnekliği %47, kaslar %41, tendonlar %10, ve deri %1 oranında etkilemektedir.

Esneklik, aynı zamanda hareketlerdeki serbestliği de belirlemektedir; bu yaklaşımla bir eklemin serbestçe hareket edebilmesi, bütünüyle eklem hareket genişliğine bağlı olmaktadır. “Eklemlerin her yöne optimal hareket edebilme yeteneği” olarak tanımlanan “Range of Motion” (ROM), hareket serbestliğinin göstergesi olup birçok araştırmada eklem hareket açıklığı anlamında da kullanılmaktadır (Alter, 2004;

Garrison ve ark., 2002; Dantas ve ark., 2011).

Referanslar

Benzer Belgeler

Özet – Bu çalışmada 2001-20016 yılları arasında fen bilgisi eğitimi alanında yazılan doktora tezlerinin yıllara göre ve üniversitelere göre dağılımını,

This classification will be used to know how the image is functioned to convey the message because the study concentrates on how these things work together with language

Çalışmaya katılan kadın yüzücülerin antropometrik ölçümleri ile diğer esneklik testleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (P<0,01).. Üst

• Yapılan analiz sonucunda; bilgisayar oyuncularının futbol oynayanlara göre görsel sol el reaksiyon zamanları arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanırken (p < 0,05),

Bu çalışmada, geleneksel işletme yöntemlerini destekleyen, basit ve ekonomik bir yöntem olan burgu kazısı üzerine yapılan literatür araştırması sonuçlan

Üniversite öğrencilerinin eğitimleri sırasında yaşamboyu öğrenme becerilerini geliştirmeleri için gerekli bulunan beceriler şunlardır: Belli başlı bilgi kaynakları

Deneme ve kontrol grubu çocuklarının problem davranış (dışa yönelim, içe yönelim, antisosyal davranış, benmerkezcilik) ön-test puan ortalamaları

Kişinin akıl hastası olup olmadığı tespit edildikten sonra kişi hakkında artık TCK’nın 32/1 maddesine göre ya ceza verilmeyecektir ya da TCK’nın 32/2 maddesine