Dersim’in Nazimiye İlçesi’ne bağlı Aşağı Doluca köyünden geçen Peri Suyu üzerinde Limak Holding tarafından yapılan Pembelik Barajı’na karşı kurulan “Direniş çadırı” 150. gününü geride bıraktı. Topraklarını terk etmek istemeyen yurttaşlar, bir metrelik beyaz örtüye rağmen direnmekte kararlı.
Dersim’de akarsuların aktığı her vadiye HES ve baraj projeleri yapılıyor. Munzur, Mercan ve Pülümür vadilerinden sonra bir yıldır Peri Suyu üzerinde 7 ayrı HES ve baraj projesi hayata geçiriliyor. Peri Vadisi’nde bulunan 9 köyü sulara gömecek olan Pempelik Barajı’nın inşaat çalışması kış mevsimine rağmen devam ederken, projenin
tamamlanması durumunda Dersim, Bingöl ve Elazığ üçgeninde bulunan yerleşim alanlarının birbirinden irtibatları da tamamen kesilecek. Koruculuk sistemini kabul etmedikleri için yapılan barajlarla sürgüne tabi tutulduklarını söyleyen yurttaşların kurduğu “Direniş çadırı”
150. gününü geride bırakırken, bir metrelik kara rağmen topraklarını terk etmek istemeyenlerin direnişi devam ediyor. Bu Topraklar Bizimdir
Peri Suyu kenarında bulunan köyleri boşaltmak amacıyla baraj ve HES’lerin yapıldığına dikkat çeken Aşağı Doluca Köyü’nden Hasan Arslan, “Bu topraklar ecdatlarımızdan bize kalan bir mirastır. Birileri gelip bizi buradan
gönderemez. Buradan yetkililere sesleniyorum eğer sizin inancımıza saygınız yok ise, bizim de sizin varlığınıza hiçbir saygımız kalmaz. Ayıptır, günahtır inanç merkezlerimize el uzatacak kadar gözünüz dönmüş. Biz baraj yapılmasına izin vermeyeceğiz. Yok ‘biz halkın iradesini, hakkı hukuku dinlemiyoruz’ diyorsanız, o zaman bizim de size karşı öfkemiz çok büyük olacak” dedi.
Amaç Sürgün ve İnsansızlaştırmak
Dersim, Elazığ ve Bingöl illerinin kesiştiği alanda bulunan Peri Suyu’nda başlatılan Pembelik Barajı’na karşı 9 köyün bir araya gelerek oluşturulduğu Özgür Köylü Hareketi’nin kurduğu “Direniş çadırı”nda 150 gündür nöbet tuttuklarını belirten Hasan Biter, iradeleri dışında baraj yapılmasına asla izin vermeyeceklerini söyledi. Biter, “Dersim tarihi boyunca kimliği ve inancından dolayı hep sürgün edildi. 1938’de katliamdan sonra sürgün yaşandı. 1994 yılında da, şimdi baraj suları altında bırakmayı düşündükleri 9 köyü ateşe vererek bizleri tekrar topraklarımızdan sürdüler. 10 yıl aradan sonra köyümüze tekrar yerleştik. Bu kez de elimizde bulunan tapularımıza rağmen arazilerimizi tamamen ormanlık alan göstererek bize danışmadan baraj inşaatına başlamış durumdalar. Tekrar sürgünü yaşamamak için bu kara karşı nöbet tutuyoruz. Peri Vadisi’nde yaşayan köylüler devletin hiçbir hizmetinden yararlanmıyor, sadece bize elektrik veriyorlar. Bize karışmasınlar buna da razıyız. İşte biz onun için günlerdir devam eden karın altında nöbet tutuyoruz. 150 günümüz doldu ama kimsenin bizden haberi yok. Bu topraklarda baraj istemiyoruz bu böyle bilinsin” şeklinde konuştu.
Baraj Değil Turizme Açılsın
Dersim coğrafyasını tamamen insansızlaştırma politikasının devreye konulduğunu söyleyen çayağzı (Zimtek) Köyü’nden Mehmet Gönül ise, “ Bu güzelim doğa harikası vadiyi turizme açacaklarına 7 HES ile 2 baraj projesiyle yok etmeyi düşünüyorlar. Ancak biz buna izin vermeyeceğiz. Birçok köylünün küçük çapta üzerinde arazi olduğunu gösterip dönümüne 4 TL değer biçmişler. O para için bankaya gitmeye bile değmiyor. Ayrıca biz arazilerimizi değil 4 TL, 4 bin TL de değer biçseler barajın yapılmasına ne izin veririz ne de arazilerimizi gözü dönmüş baraj şirketlerine peşkeş ederiz” diyerek, medyadan kendilerine destek çıkmasını beklediklerini dile getirdi.