• Sonuç bulunamadı

Devlet Diyalogu-İkinci Kitap:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Devlet Diyalogu-İkinci Kitap:"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Devlet Diyalogu-İkinci Kitap:

Birinci Kitap’ta, adalete ilişkin kapsayıcı bir tanıma ulaşılmaya çalışılır. Bu anlamda, önerilen adalet tanımlarının yeterli olup olmayacağı ayrıntılı olarak alınır. Son önerilen tanım,

“adaletin güçlünün/yönetenin işine gelen şey” olduğu biçimindedir. Ancak bu tanım da yeterli olamaz, çünkü bu tanım kabul edilirse, “eğriliğin, doğruluktan daha karlı ya da iyi olduğu”

onaylanmış olacaktır. İkinci Kitap’ta, hem sonuçları hem kendisi bakımından yeterli olan bir adalet tamının yapılıp yapılamayacağı konusu tartışmaya devam edilir. Burada en son ortaya konulan “adaletin güçlünün işine gelen” tanımının tam tersi olan, “adalet, güçsüzün işine gelen” biçiminde bir tanım ortaya konur. Buna göre, haksızlığa/adaletsizliğe uğrayan çoğunluk, her zaman haksızlığa uğramaktan sakınamayacağı ve haksızlık yapmayı da beceremeyeceği için yasalar ortaya koymuşlardır. Dolaysıyla yasalar çoğunluğun koyutu ise, adalette güçsüzün işine gelen şey olmaktadır. Bu tanımın da, kendisi ve sonuçları bakımından yeterliliği araştırılmak durumundadır. Çünkü genelde insanların çoğunluğunun, gerçekte adaletin kendisi bakımından değil, sonuçları bakımından, yani gerçekte adil/doğru olmayıp, sözde/görünüşte adil ya da doğru oldukları gözlenmektedir. Bu noktada, Platon, sezgisel bir açıklık sağlamak amacıyla özellikle Lydial’ı Gyges’in yüzüğü efsanesine başvurur.

Gerçekte, genel olarak insanların adil ya da dürüst olması çok zordur, gücü eline geçiren herkes, genelde bu gücü kendi çıkarına kullanma eğilimindedir. Pratikte, insanların çoğunluğu eğriliğin doğruluktan daha yararlı ya da karlı olduğunu düşünmektedir. Ancak bu, bireysel ve toplumsal yaşam açısından kabul edilebilir bir durum olamaz. Dolayısıyla adaletin/doğruluğun kendisi ve sonuçları bakımından yeterliliğinin ortaya konulması gerekir.

Bu noktada, Platon, tartışmanın seyrini değiştirir. Bireysel/tikel olandan tümele gitmek yerine, tümelden bireysele/tikele gitmenin daha uygun olacaktır. Çünkü adalet/doğruluk bir insanda olduğu kadar bütün toplumda da bulunmalıdır, dolayısıyla toplum tek insandan daha büyük

(2)

olduğuna göre, doğruluk/adalet de daha büyük olacağından görülmesi ve tespiti daha kolay olacaktır. Buna bağlı olarak toplumsal yapının oluşum koşulları ele alınır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak Denizli ve ekibi, daha burada sö- zünü etmedi¤imiz de¤iflik hastal›klar›n teflhis ve tedavisine, biyoteknoloji, çevre teknolojisi gibi pek çok konuya destek

İlk olarak resimdeki düz kırmızı hat üzerinde ok yönünde ilerleyerek her bir sayının tahtada kendisinden sonra ge- len ve aynı zamanda kendisinden küçük olan kaç

Daha önce söz edildiği gibi kurbana yardım ederek zararı tazmin etmeye çalışmak adil dünya inancını korumanın tek yolu değildir. Bazen insan- lar kurbanı

maddesine göre mülkiyeti devredilmemesi gereken “devlet ormanı” sayılan araziler, başta turizm ve madencilik olmak üzere uzun süreli ya da süresiz olarak ormanc ılık

6 Devlet Diyalogu: Adaletsiz yönetim biçimleri ve insan karakterleri (8. Kitaplar) 7 Devlet Diyalogu: Adaletsiz yönetim biçimleri ve insan karakterleri (8. Kitap) 11 Politika: Adil

1a- “Doğruluk ya da adalet, herkese borçlu olduğumuz şeyi ödemektir.” Bu tanımın, yeterli olup olmadığı konusunda bir tartışma yürütülür?. Gerçekte kime

Daha önce tartışmalarda, bireysel ve tikel olanda adaletin hem kendisi hem sonuçları bakımından yeterli bir tanımının verilememesi nedeniyle,

Özellikle bu sınıf için her tür edinimler ve sahiplenmeler için öngörülen ortaklık, öncelikle her türlü kötülüğün nedeni olan tamahkarlık ve kıskançlığı