Cumhuriyet inkılâbımızın seyyar nıahbeslerînden kurtardığı hemşirele rimizden iki Hanım; kurtulıışdan evvel .
İÇİNDEKİLER |
i Ahmet Riza Bey Dr. Ab Cevdet
t Yaratmalı E. Herriot
Le miracle Turc Chandan
Elemli tefekkürler Tokadî zade Şekib
Seni gidi orospu e hikaye» Ebubekir Hâzim k
< La mort de l’aigle J. M de Heredia
| Eventail d’arôme « Rafâle de Parfums » den )
j Furat « şiir» Fikret L>
Galilée ye (Kıt’a ) AB.. DJ.
Saibi Tebrizi den M. Hulusi
Ata sözleri
M - - — .. w w —J. .w - «t — mm...m u r - r n m --« a r—'t u r '- '*
M. İ. ve T. C. den t
-m --- m---■■---- --- 1,.,. ■■■... — - - - — i
A b o n e le r im iz e :
Abonelerimizin bir senelik abonemân- ları 24, nüsha tezammün eder. « İctihad» ın 6 aylık abonemanı 12 nüsha tezam mün eder. Abonemanları hitam bulan ve tecdit etmeyenlere irsalâtı kesmek usulü ittihaz olunmnştur.
Aboneman başlangıcı tasrih olunmaz sa son senei tesisiyenin başladığı nuru
mdan itibaren kaydedilerek o son sene nin evvelce çıkmış nuslıâlarida
gönderilir-«İÇTİHAD» abonelerine ikram
Muhterem abonelerimize bir ikram olmak üzre aşağıda isimleri yazılı kitap lar üzerinden yüzde yirmi nisbetinden tenzilât yapacağımız gibi Türkiye Cum
huriyeti dahilinde vaki olacak, siparişler de de posta ücreti istemeyerek ta’ahhüdlü olarak göndereceğiz: Ayni tenzilatı bütün mekteb talebesile efrad ve zabıtanı askeriyeye de yapacağız:
Kuruş Akli selim(Eski harflerle) 527sahifeli 100 Aklı selim ( yeni Türk harflerde )
548 sahifeli 1*35
Ruhulekvam(eski harflerle)274 sahife 50 Dün ve yarın( » » )254 » 50 İlmi ruhi içtimaî(» » )
287 sahifeli 50
Adabı müaşeret rehberi (Resimli, eski
harflerle) 509 sahifeli 150
Dilmestî’î Mevlana (Eski harflerle) 50 Bir zekâyi feyyaz(Eski harf ve resimli) 25 Mekârimi ahlakiyye ve din (Eski harf
lerle 74 sahifelik 25
Dr. Abdullah Cevdet
Cuma ve Pazardan başka her gün
(tözhastalarını kabul eder. Cığaloğlu
İçtihat Evi, daire No. 6 Telefon: İs. 865
GAYYA
Şükûfe Nihal Hnımefendi’nin şı’ır mecmuasıdır. 76 sahifalıktı. Nefis tabe- dilmesidir; fi. 50 kuruştur. Gelecek nüs
hamızda bu nazik ve nâzenin şı’ırler kitabını tahli edeceğiz.
“ODLU - YURT,, mecmuası
Resul zade Mehmet Emin beyin baş muharrirliğile çıkan ve millî Azerbeycan fikriyatını terviç eden milliyetçi, Türkçü ha kçı, radikal, cumhuriyetçi ve istiklâl ci “ODLU — YURT,, mecmuasına 1930 senesi için abone kaydına başlanmıştır..
Senelik - Türkiyede — 200 kuruş.
» Hariçte — 2 dolar.
6 aylık - Türkiyede — 100 kuruş. » » - Hariçte — 1 dolar. Adres: İstanbul - Pangaltı, Şafak So. N. 60
P O ST A K E T E S E :
Balıkesir okuma odası memurluğuna: İctihad ın âdi kâğıtlısının senelik ( 24 nüsha ) aboneman bedeli. 250 kuruştur.
Trabzon lisesinde Adnan efendiye: İctihad kiitüpkanesinin başlıca ve mev- cud neşriyatının fihristini havi bir İctihad nüshası gönderildi. Bu nüshanın kapa ğının ikinci sahifesine bakınız.
“İçtihat,, da ilân Tarifesi
Tek sütunun her 3 sentimetre irtifaı, yani 3 X 8 sentimetre murabbaı yer ve herdefa’ı dere için ücret 1 liradır.
İlanların ücretleri dercedildikten son ra muntazam makbüzla tahsil olunur.
İlanını muhtevi “İctihad,, nüshaları ilânı verenlere meccanen gönderilir.
Her derç için ilân asgari 1 liradır. M. ÜTÜCİYAN
Çinkoğrafhanesi
Fincancılarda Kalifidi Hanında YENİ N EŞR İY AT
Ab o n n e m e n t
Pour un an: 2 Dolars
Ldition spéciale: 500 Ptrs. A D llE S E “Idjtlhad,, Constantinople Téléph: St. 865 xxvéme ANNÉE 15 Mars 1930
İ C T İ H A D
Türkçe ve Fransızca
İLMİ, EDEBİ; İKTİSADİMo: 293
ABONEM AN: .Seneliği [24Nusha] Türki ye için 2 1/2, Âlâ kâğid-
1 ısı 5 Uradır
İDAREHANESİ
Cığaloğlunda İçtihad Evi Tarihi Te’sisi: 1904 — Genève Yirmi beşinci sene
15 Mart 1930
AHMET RIZA BEY
Memlektimizde emsali çok az olan bir şahsıyyet gaybetdik . Keyfî idare aleyhinde Avrupada neşriyyat yapan ve bu yazıları gizlice vatana sokup vatan daşları uyandıranların birincisi Mustafa Fazıl paşa ile Avrupaya giden Namık Kemal,
Süâvî ile kemalin ve bir iki refiki olmuştu. Bunların gazetesinin adı Hüriyyet idi. Hüriyyet gazetesinin tam bir «Col lection » unu Londres da Britüsh Mu - seum de gördüm. Çok kıymetli ve ate şli yazılarla doludur. Onlardan sonra Ali Şefkati Bey, el yazısile İstiklal gaze tesini Napoli de neşr ederdi.
Bunlardan sonra müstebid hükümet ve idare aleyhinde devamlı neşriyat yapan Ahmet Riza Bey olmuşdur. Onun Sultan Abdul Hamide hitap eden Layiheları ve bunları müteakib Paris de kendi elile yazarak taş basmasile basdırdığı Meş veret gazetesi, çok derin te’sirler uyan- dırmışdı. Sonraları Fransızca bir Meş veret de neşretmeye başlamışdi. Ahmed Riza hem türkcede hem fransızcade eyi bir muharrir di Hatiblik mevhibesi yok- du. Onun Tolérance musulmane adlı bir küçük kitabı vardır ki ehemmiyyetli- dir, çok eyi yazılmışdır. Şişlideki İnkılab müzesinde bulunmalıdır.
Harbi umumiden sonra yazdığı, La faillite morale de la politique frança
ise en Orient adlı kitabı kıymetlidir. Hastalığı esnasında Hacı Beyzade Muh
tar Beyle ziyajetıne gitmiş olduğum bir gün bu gitabdan bahsetmişdi. Ahmed Riza bir kuvetli seciyye oldu. A’yan meclisinde cesur tankidler yapardı, cesur diyorum, çünki İitilıad hükümeti Abdül hamid tarzı idaresini ta’kib etmeye baş- lamışdi.O idare tam ma’nasile bir Oligar- chie » idi. Milliyyet gazetesinde tefrika edilen Büyük harbe nasıl girdik, bunu tamamile ortaya koymakdadır.
Osmanlı imparatorluğunun başında kuş beyinli adamlar da vardı. Bunlar kendilerinin tenkid edilmelerine teham- mül edemezlerdi; bir kaç muhalif muhar rir öldürecek katiller bulmuşlardı. Bu vaz’iyyetde Ahmed Riza, seciyyenin belâ- gati olan cesareti mükemmel, göster- mişdir.
Bövle bir şahsiyyetin son senelerde nasıl yaşamış, ne kadar vekur bir fakr ve zaruret içinde kıvranmış olduğunu öğrendiğim zaman onu daha çok hür metle sevdim.
( jcJÇ /I ojl
f} C s l j y ı ojfjLi j T \ ¿ \ j ^1
Yani « taze dikilmiş yara gibi kanla dopdoluyum; bununla beraber du dağım şekvaya âşinâ olursa bana ey- vahlar olsun. » diyen Urfi gibi susmuş ve tehamrnül etmişdir. Cenazesinde bu lundum, 65 kişi vardı. Tek bir Hanım yo k d u . Ahmed Riza, Türk Ahmed Riza Fransada ölseydi cenazesini, hiç olmazsa iki bin münevver zat ta’kibederdi. Yakub
5352 İÇTİHAT
Y A R A T M A L I !
{Créer ]
Yazan : Fransanın sabık Başvekili
E d o u a r d H e r r io t — 5 —
Bizce, Paul Bourget nin «moralisme» inde kuvvetli bir mugalete hissesi var dır ve te’sirinin, halâ Convention zevkine tabi olan ve ehalinin hey’eti mecmu’ asından ayrılmış bulunan bir Fransızlar grupundan ileri geçmemiş olmasının sebebi şübhesiz budur.
En şedid tenkidlerden daha miidhiş olan istihza , ilmin ictima’i hayata bu tatbikine karşı koyoyordu . Bundan bir misal olarak Gustave Flaubert in Bouvard et Pécuchet si zikr edile bilir. Tetebbu’e aşık, Encyclopédie Roret [*]nin devamlı Kari’i olan bu iki ateşli kopisti maskaraya çevirerek ; onları , kazagiyi («Grattoir»! ] ve sındrosu [«Sandarque»ı] terk ederek , kolleksionları yahud mü - zeleri ziaret etdikleri, «Collège de France» ın derslerinde yahud akademiya celse lerinde hazır bulundukları vakit , biraz hafif hicivlerde onları tâkib ederek Kadri Bey 27 Şubat tarihli Milliyyetde Ahmed Riza Bey aclıkdan öldü diyor du. Meb’us Yakub Kadri Bey, Riza Beye hidematı vataniye tertibinden 100 lira tahsisi için Meclise bir takrir vermiş olsaydı, aclıkdan ölenin mezarı üzerinde bunu yazmakdan daha ali cenabane olur du. Memleketimizde çok az münevver var. Bir memleketin hakiki servetini, di mağları zengin, fazla eğilmekten âciz, nur ve seciyye adamları teşkil eder.
Ahmed Riza vatanına şeref olanlar dandı. Ölümü de ders verici ve terbiye
edicidir. A. D.
[*] Manuel Roret ismile Fransada çok mergub bir ( Ercyclopédie technologique ) in müellifi olan Roret xıx unci asır ilim adamla-
rındandır. A. D.
bilhassa onlârın Chavıgnolles Köy tec - rübelerini karikaturize ederek, Flaubert ister isteyerek ister istemeyerek den siz « Emprisme » ı , bütün budalalık - lardan daha ziyade budala olan ve memleketimizde bir çok husni niyyetlerin cesaretini kırmış bulunan bu « Empi - rism » i pehpehledi. Ayni istihzaya ug - ramak tehlikesini gözüne alarak, kemali ihlas ile Hind Ulaklarını yahud Çin gülünü «acclimaté»etmeye uğraşan, yağ
mur altında ağaçlarını budayan , kim - yaya çalışan, tehammurler nazariyyesini anlamaya gayret eden o babacan P e- cuclıeye mohabbetimi i’tıraf ederim.Ma- nuellerden çıkarılmış yahud«Catalogue» lardan alınmış ifadeleri cem’eden Flau bert in kavli =verbal malumatfuruşluğu, Bouvard ın tecrubî malumatfuruşluğun - dan bana daha ziyade safdilane görü - nür. Flaubertin, i’tibardan düşürmek is tediği bu tecrübelerden birçoğu o zaman danberi muvaffak olmuşdur, ve Pécu
chet, çukur yolunun kenarında na’ne ve melek otu kokusıyile mest olarak, tahlilin henüz keşfetmemiş olduğu hisab- sız kuvvetler hakkında tefekkürata dal dığı vakit onda şu’ursuz bir deha lam’asi görmeye mütemayil olurum.
1895 de F. Brunetière in mu’tad ıınfile ilmi ydnız hal ve fasl hususun da ki aczile değil, yegâne mühim mes’ eleieri vaz’etmek hususundaki aczile de itiham eden , lingustique yahud philo - loğia gibi ethnographianin iflasını i’lan eden , hakikaten pek sathi delillerle tarihi tezyif eden , ilmin şükûhunu gaybettiğini tesbit ve ya farz etmekle haz alarak ilmin haricinde ve te- mamen i’tikad üzerine kurulu birfa’ali- yet [action] «doctrine» i yaratmaya yel tenen mekalesinin [1] ihraz etdiği muvaf- fakiyyet bizim intizamsizlığımızm, isti
fi [ Apres une visite au Vatican, Revue des Deu - Mondes, du 1 er Janvier 1895 .
İÇTİHAT 5353
kamet [direction] sizliğimizin hedefsiz- liğimizin isbatı oldu.
Brunetière, dini ilme karşı koyma mak icab etdiğini vakia i’tiraf ediyordu; fakat hiç bir zeman hal etmiş olduk larını iddi’a etmemiş olaukları meseleler üzerine âlimleri istintak ederek, Encyc- lopédist filosofların filhakika mufritâne olan ta’mirnlerine [ « généralisation » la- rma ] hucum etmek için XIX uncu asrin pek güzel tahlî mesa’isinden te’ami ede rek , bunları bilmemezlikden gelerek, - Léon Xiü gibi - büyük bir Papanın cehd - lerini üstün kö’rii , maksadı mahsusu mutezammın ve temamen natıkaperda- zane bir tarzda tefsir ederek her birinin kendine mahsus havzesi bulunan dini ve ilmi ayni zemanda lekedar ediyor du. « Talent » [*] inin şukuhu, sözünün nüfuzu,dünün ba’zı ruhlarının ma’luliyye- tinden kısmen mes’ul tuttuğumuz bir teşevvüşü tahkim ve temdidetmeden başka bir şeye yaramadı.
Bu gün artık yol gayp etmeye hiç zemanımız yoktur. «Patrioisme» in lmyyizi f i l e çıkardığı barışıklığı yarının fr a n -
sızları arasında yalnız, ilm muhafaza edebilecekdir. Yalnız o [ilm] bütün meş ru’ hissiyati gözetecek bir sulta ile, bir mukteda’iyyetle bize istikametler, hedefler verebilecekdir. Amerika Mesa’î «Travail» Fédération» u 1919 da Reisi cumhur Wilsona hitab ettikleri bir muhtırada, emsalsiz bir kuvvetle, karşısında bizim müstamel tesviye, [Rajustement] méthod- larımızin âciz oldukları mes’eleleri hal etmek için, ilm vasitasile cezri bir de ğişmenin [ Transformationun ] lüzumunu i’lan ediyor. Her i,tirazın fevkine koymak istediğimiz avvela, bu basit hakikatdır.
*
* *
Fakat bilmek bize kifayet edemez. Tasavvur eden zekâ, icraeden iradesiz hiç
[*]Bıı kelimenin türkçe tarzı telefuzu ile kabulüne za
ruret vardır. A. C.
birşey değildir. İcrasız, tefekkür hiç bir şey değildir. [1] Roma Makedonya ordusuna Thébes in hisarlarını, Corinthe- nin kapılarını teslim etmeye mecbur olan o II inci asır yonanistanının ne vus’atinazar ca, hatta ne ilmi şimece bir eksiği yokdu; galibin istediği ve on yedi sene sakla- diği rehineler arasında Polybe gibi bir insan, böyle zi kudret, her şeyi görmeye ve takdir etmeye rnusta’id olan bir zekâ bulnur, bu ;ekâ, mukavemet etmeye cesaret etmeksizin öz vatanının inhita tını ve düşmen şevketinin i’tilasını tas rih cdebilmişdi. İlmî «méthode»u bütün sihhat ve ciddiyetilc bildi , onu po- lıtikay , yahud harbe tatbik edebildi; devlet ricaline dersler verir fakat bizzat fi’liyyatda bulunmayı bilmez ve nazîk ellerinde haşin Philopoemen in külleri olduğu halde bize arzı vucud ettiği vakit, fi’lin [action un] harabeleri üzerinde ze kânın taşıyabileceği matemin boşluğunu bize oldukça iyi anlatır.
Türkün tahrib ettiği bu Bizans cem- iyyetinde de zekâ eksik değildi: son dem lerinde cesaret ibraz etdi. Mütefekkirleri, politikaşiuasları, sa’irleri, tabi’etin ilmlerine
garbde Roger Bacon kadar hidmet et - tikleri söylenebilmiş olan alimleri var dı. Ba’zı dakikalar bu cem’ıyyet, «Ren aissance»! evvelden his ve ihbar etti.Hel lénisme,sönmeden evvel,Şark semasına do
ğru, hayraniyet veren ışıklar saçar. Fakat mağlub oldu bize pek çok daf a karika türünü arz etmiş oldukları bu Muhammed II de, ma’lumatlı olduğu kadar da éner gique ve âteşin bir adama tesadüf etdi. İmprator Manuel II.«Eyi niyyetli bir hü kümdarın eyi düşünen tebe’asine»bir nut kunu yazmakla iktifa eder.Muhammed atına
biner ve bağırır: « Beni seven arkamdan
[1] Vaktile olduğu gibi fi’le [ «action» a] zekâyı karşi çıkarabilmek artık lâzım değildir. Les Compacj—
\
İÇTİHAT H ü k ü m e tim iz e v e G a z im iz e
A v r u p a d a n n a z a r
LE MİRACLE TURC
Yazan : K. S. Chantitch - Chandan
İşte bir küçük kitab, ki bir fotoğraf objektifi olmayi muradetmişdir. Bir in - sanın fotoğrafının kendisinden güzel olması bence en çirkin bir şeydir , en güzel fotoğraf aslının ayni olandır. Bu küçük kitabi yazan benim fikrimde bu- lunmuşdur. M . Chandan La Turguie
5354
La doctrine du Coran trace une ligne de démarcation infranchissable entre les Turcs et les chrétiens. D ’apres le cheriat qui divise le monde en deux domaines: celui qui est soumis a l’Islam et celui qui ne lui est pas soumis ; en principe, l’état de guerre régne entre les habitants de ces deux domaines.
Satırlarını yazarken dünkü Türkie- nin psikologyasını sezmişdir.
Müslümanların derdlerinin esası bu
-Ayni zat 1925 de Ayni zat bu gün Kıyafette değişme:
Konyalı bir tacir 1923 de [*]
d ’autrefois bahsında Hilafetle meşğul oluyor Bunda isabet ediyor :
gelsin!» muhal görünene cesaret eder,[**j iradesi,ancak du’alara inanan ve son im paratorunun parça barça edilmiş cena zesini, bihude tefne dalları altında defn etmekle sukutunun tesellisini bulan bir şehre karşı cehdleri tevhid eder.
[*] Bu resimler Faik Sabri Beyin Türkiye coğrafi- yasi’nden almmışdır. 293 numrulu «İctihad» da «Türkiye coğrafyası» makalemize bakın.
Eski ve yeni geyinme tarzı Türk kadınları şehirlerde ve kasa
balarda çarşafla örtülürlerdi
[**] Onnn oğlu da
j U
demişdi
u j'u
yy"*A>-rasıdır. Mııhammedîler, İsevîleri yalınız kendilerine muhasım bir unsur tanımakla kalmış olsalardı hatar ve zararları çok büyük olmayacakdı. Muhammedi İsevîyi kendisinden çok aşağı görmüşdür; ondan gelen ni’meti de nikmeti de ayni derecede istikrahla karşılamışdır. Bu zihniyyet müslümanlar için çok vahim bir zihniyyet teşkil ediyordu. İsevi’lerin üç asırdan beri mağlubı olmamız bu zihniyyeti izaleye kâfi gelmedi.Sevinmeliyiz ki bu zihniyyet yıkılmaya yüz tutmuş buluniyor:
Müellif, kitabında Tanzimat hareke tini, İttihad ricalinin, fikri ve siyasi hâl ve vaz’ini gözden geçirdikden sonra
İÇTİHAT 5355 <> <>
i
S en c a n g ö z ü n le bin g ü n e ş in g ö r d ü m ü lk ü n ü , E y ik tid a rı m u z la r ib , e y a czi im ik te d ir . ^<>k iltifa tı hak ka m u h iti z a lu ın u n u n : Z u lm et iç in d e k ö r le g ö r e n bir d e ğ ilin i diı* ?B K. «ani 1929 Aıık. A. D. Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin açdığı
teceddüd devrine geçiyor . Burada bu askerî dehanın ictima’i mes’elelerde de ayni derecede geniş ve muhit bir nazar sahibi olduğunu subut mertebesine var- dıriyor.
Muharrir diyor:
Il est à remprquer 1’ existence d'une diver gence d'opinion sur les réformes sociales en Turquie de même que sur la personnalité de Moustapha Kemal pacha. Suivant les uns, la bonne réussite
des réformes en Turquie est due a la force d i c tatoriale .. Dans l’opinion des autres, elle n’est Qu'une résultan te d'un désir commun de la nation turque elle-même dont
la naissance est due a l'influence de l’Occident avec lequel la Turquie est depuis fort lo n g te mps en relation. Donc, disent ce, derniers, dans la circonstance le rôle de Moustapha Ke
mal s’est léduit tout simplement de stimuler et de provoquer une manifestation de ce qui était le désir du peuple Turc. Quoiqu’il en soit, pour notre part, nous pensons que si les réformes qui devaient surmonter toute une série d’obstacles, dont les principaux: le préju gé et la superstitiosité — résultat de la religion islamique et les habitudes et les coutumes otto manes — étaient acceptées par le peuple turc c’était grâce a la grande habileté et les bonnes manœuvres employées par Moustapha Kemal pacha.
Loin de nous le désir de flatter le grand réformateur turc et, sans avoir a craindre de nous tromper, nous pouvons dire que Mousta pha Kemal pacha est un homme du siècle. Son génie militaire et politique est incontestable Il appartient donc dans l’histoir a la lignée des grands capitaines. L’abrogation des capitulat ions est une véritable victoire internationale.
Bu satırlardan sonra, Muharrir ilave ediyor :
«Yunanîler üzerine ihraz edilen za - ferden sonra Mustafa Kemal türklerin ruhu oldu . Türkiyenin müncisi oldu .
GALtLEYE
Bil’ahere islahatin fi’le çıkmasını mute- akib istikbalin haliki oldu. Türkler ona bir resul nazarile bakarlar ...»
Kitabın temamını okumayi tavsiye ede biliriz. Hulusi kalb ile yazılmış ol - duğuna ka’iliz. « Loin de nous le désir de flatter le grand réformateur...» diyor, zaten Büyük Pişuvanın böyle şeyle re iltifat etmeyeceği ma’lumdur.Kitabın metninin 180 inci son sâhifesi muztarib, mubhem ve endişelidir. Her halde Tür
kiyenin ve Bü yük Pişuvasî- nın hayrhahı ve hayranı ol duğu mu’el - lifin her keli mesinden his X öluniyor . Bu bir kiymet ve kudretdir. AB. DJ. ELEMLİ TEFEKKÜRLER İhsam ezel y e’s imiş ashabı zekâya, Takdiri Hiida rahatı vermiş lıumekaya, Bir şeyle teselli bulamaz her kim ederse Dikkatle nazar şivei hunini kazaya. Bi kaydii mutlakla sema sâkiıııü sâkit; Düşmem, diişemem dağdağai havfii recaya. En canlı delilim bile bu kudreti ikna; Bigâne kalır sanma lisanım « A cab a ?» ya Hilkatte terehhtiuı ne kadarmış bunu anlar Bir kerre bakan salıai pürhuni seraya. Bilmem bana kim gösterecek semti necatı; Rehperlerimin hepsi esir oldu amaya. Manayı tahakkümle güler vechi meşiyyet Baktıkça seınavata çıkan bunca du’aya. Ruhumdaki isyanları teskin edemem ben, Ruınal olamam süddei dergâhı rizaya.
Ukbada da cari ise dünyadaki ahkâm Cinnetle müsavi görürüm meyli bakaya. Ben aklı zaifimle bu şurişlere düştüm, Allah selâmet vere erbabı dehaya. Zcnciriııi öp her delinin, gıptamı arzet! « Uğrarsa saba ralıııı eğer » darı şifaya.
İÇTİHAT
-HAYATDAN ALINMIŞ HİKÂYE :
SENİ GİDİ OROSPU !..
Umumî harbin son yılında, bir akşam üstü
Eski saray parklarından geçiyordum. Giiz
mevsiminin son, ve takip etdiği gecede, yağ murlar yağmış, şiddetli poyrazlar esmiş soğuk günlerinden biri idi.
Fikir ve meslekinde sabit insanlar gibi, her mevsimde yeşil rengini muhafaza eden çamlar dan başka küçük, büyük ağaçların al, gögez, turuncu ve sarı renkler alan yapraklarından haylisi dökülerek, rüzgârın sevkiîe yer, yer şoseyi ve boş çiçek yerlerini, mozaik birer halı parçası gibi örtmüştü.
Dallarda kalmış olan yapraklardan nıâhût (Zaferi nihâî) ümitlerini andıran bir hüzün ile birer, ikişer zikzaklı bir inişle düşüyorlardı.
Güneşin son ışığı yüksek ağaçların tepele rinden ve sarayın kulesinden çekile, çekile soluyor, yalnız havada garba doğru yüzen penbe bulut sürülerinin uçlarını hafifçe yaldız lıyordu.
Bu sese kenarlarındaki ağaçlardan birine yaslanıp hazin olmakla beraber, güzel menâzıri temaşa ederken, karkın kapısından muhteşem bir oto girdi ve şiir atini ağırlaştırarak yanım dan geçti, içinde ki, lâcivert kostümlü, siyah paltolu, genç ve sarışın Bey, otonun billur çi çekliğine güzel güller yerleştirmekle meşgul
olduğundan beni görmedi. Oto şömendöfer
köprüsüne kadar giddikten sonra dönerek bir az bu tarafa geldi, ve durdu: Bey indi, şose üstünde gezinmeye başladı. Hazin güzelliğine rağmen ıslak topraklarda, çürük yapraklar he nüz açılmış bir mezar gibi kokan parkta daha ziyade durmıyarak yoluma devam ettim.
Vaktile Ankara’da bir belediye reisinin gözlüğü camına, satıcı tarafından yapıştırılmış olan müdevver numro kâğıdını muhafaza et mesi gibi, parkın önünde ipkasını mucip olan mimarî veya tarihî kıymet ve meziyetinin derecesini bilmediğim nıâhût sure yaklaşırken bu kalın duvarı bir tünel gibi delen methal önünde bir kira arabası durdu; pek zarif çar şaflı ve peçeli bir hanım indi; hızlıca yürüyerek methali geçtikten sonra, zaten pek hafif bir gölgeye benzeyen bu şeffaf peçeyi kaldırdı; mütecessis nazarlarla sağa, sola bakarak, zâ lim güzün katliâm etdiği rengârenk yaprak ölülerini lakayt adımlarla çiğneyerek muattar bir bahar gibi otomobile doğru gitti.
5356
Ben kapıdan çıkarken, kumaşı eskidikçe
rengi de eskimiş gibi yer , yer solmuş
siyah bez çarşafı ve siyah zemin üstüne kırmızı çiçekli ve kalın yazma yemeni ile yüzü tama- mile kapalı bir kadın, yavaşça sadaka istedi.
Bu kadın, bu çarşaf ve peçe ile bir iki se- ııedenberi Galata köprüsünün Kadıköy iskele sine inen merdiveni yanında sâkitâne dilenirdi. İlk nazarda tanıyarak :
— Köprüyü, niçin terketdiniz V dedim. - Orada dilenmeyi yasak ettirdiler de.., Bir sadaka verditken sonra :
— Şimdi parka giren güzel ve süslü hanım dan .isteseydiniz, dedim, şüphesiz daha çok verirdi; çünkü pek şen bir tavrile gidiyordu.
Hayır dedi, vermezdi. Ben onu öç ay- danberi tanırım; her pazartesi ve perşenbe akşamları tam bu saat’te, araba ile gelir ve daha evvel otomobil ile gelip içeride bekleyan genç Beyle birleşerek çıkar giderler. Ben sa daka iştedikçe, o’ para yerine öğüt verir: « Gençsin, der, çalış, dilenmek ayıp; hizmetçi likle bir konağa gir; herkes hizmetçi arıyor, bulamıyor. » der.
— öğıii doğru ve iyi, dedim.
Kadın, göğsü üstünde kabaran çarşafı biraz açıp, kuııdakda meme emen bebeği göstererek:
Bundan başka, iki yaşında bir çocuğum daha var; iki küçük çocuk anasını kim hiz metine alır V Alacak bulunsa bile ben hizmet çiliğe giremem, çünkü tövbelivim.
Niçin ? dedim.
Niçini uzun ve söylemeğe utanırım, dedi sormayınız.
Yalnız çarşafınızla, peçenizi tanıyorum kim olduğunuzu bilemiyorum, utanmayınız söyleyiniz, niçin tövbe ettiniz V
— Ben de sizi köprüden tanırım iyi yürekli
bir Beysiniz, peki, söyleyeyim diyerek ve
duvara dayanarak :
Efendim dedi , ben boybat ( Beyâbâd Sinop mülhakatuıdan)lıyım; babam askere gitti gelmedi, nerede öldüğü de belli değil; uzun
hastalıklar çekdikteıı sonra anamda öldü ;
sekiz yaşında öksüz ve kimsesiz kaldı'm. Kay makam, benim gibi kimsesiz bir kız çocuk
arattırıyormuş; Muhtar haber verm iş; beni
hediyelik bir hindi gibi vapura koyarak îstan- bula gönderdi.
Dahilîyye nazırının dostlarından bir Beyin Boğaz içindeki yalısına götürdüler . B e ş , altı sene orada hizmet etdim ; aylığım yıllığım filanım yokdu; boğaz tokluğuna çalışıyordum,
IÇTİHHT 5357
Bana bazan, “ Hizmetçi „ , bazan “ Evlât - Iık „ derlerdi; Beyefendi eyi bir adamdı beni dâima “ Kızım „ deye çağırırdı . Bir tek oğhı vardı; benden dört yaş kadar btiyükdü, Galata saray mektebinde idi; haftada bir def’a gelirdi; iki kardaş ğibi birlikde büyüdı'ikdü ; son sene - lerde yalıda kaldıkça bana tebelleş olmaya baş ladı; Hanımefendiye şikâyet edemedim. Bir gice, yatdığım odanın kapısı açık kaldı, çünki gün düzden anahtarını çalmış; gice yarılarında, ben uyurken, şeytan gibi', gelip yatağıma sokulmuş; korkdum, utandım bağıramadım. “ Ben seninle evleneceğim; fakat, mektebi bitirmeyince ol maz „ . dedi, kaç kerre and içdi; beraber ge tirdiği kitaba da el b asd ı. Küçük Beyden bu kadar büyük bir kötülük ummadığım için inanup aldandım; çünki on dört yaşında bir çocuk idim.
Giiniin birinde gebeliğim anlaşıldı; Hanıme fendi kızdı küplere bindi :
- Seni gidi oruspu! bir tanecik oğlumu baş- dan çıkardın ha ?. deyerek kuduz bir kedi gibi yüzümü, gözümü tırmaladı, kanlar içinde birak- dı; fitil, fitil saçlarımı yoldu ; bir soba odunu ile kolları yoruluncaya kadar dögdiikden sonra bohçamı elime vererek koğdu.Nereye gideceğimi kime sığınacağımı bilmeyerek yalıdan Üsküdara kadar ağlaya, ağlaya geldim; sokaklarda dola - şırken fakir ve ihtiyar bir kadın bana acıdı , evine kabul etti ; uzatmayalım, Ayşeyi orada doğurdum.Bu masumu soğukdan dondurmamak, açlıkdaıı öldürmemek için yine o günâhı işle
meden ğayri bir çare bulamadım. Belâya bakı - nı z ki yine gebe kaldım. Ali dünyaya geld i; dert bir iken iki oldu; artık ister, istemez güna ha devam etdim . Ne yapmalı idim? sırma saçlı Ayşemı boğmalı, yahut, açlıkdaıı öldfirmeli mi dim, yoksa bu günâhı mı işlemeli idim? Bu , iki günahdan hangisi daha büyük olduğunu düşün - ine krizin İkinciyi işledim; fakat, inanınız Beye fendi, beni bekleyenlere hiç bir kerre şimdi ge - çen Hanımefendi gibi gülerek, oynayarak gitme dim; asılmaya, bir lağıma atılmaya gidiyor gibi korkarak; iğrenerek ve hatta bazan ağlayarak
gitdim. Siz söyleyiniz, ne yapmalı idim ?
Şu feci maceraya karşı söylenecek bir söz olsa bile bende söylemek mecali kalmaırıışdı.
«Ne olacaksa olmuş, artık ne söylene bilir?» deyerek ve biraz daha para vererek ( orospu! ) dan hudutsuz bir hüzün ve tees’sürle çekildim.
Kira ile tedarik ettikleri küçük yavrucuk ları sabahtan akşama kadar, çimdikle ağlatarak geçenlerin merhametlerini tahrik ile sadaka gaspedeıı kadınlar; nadir değildir , hatta bu
La mort de Faigle
Quand l'aigle a dépassé les meiges étermelles, A sa vaste envergure il veut chercher plus d’air Et le soleil plus proche en un azur plus clair Pour échauffer l'éclat de sesrnornes prunelles. il s’enlève, il aspire un torrent d’étincelles Toujours plus haut, enflant son vol tranquille
il monte vers l'orage où l’attire l’éclair,[ et fier, Mais la foudre d'un coup a rompu ses deux ailes.
Avec un cri sinistre, il tournoie emporté
Parle trombe,et. crispé,buvant d'un trait sublime, La flamme éparse, il plonge au fulgurant abîme. Heureux qui pour la Gloire ou pour la Liberté, Dan l’orgueil de la forse et, l’ivresse de rêve Meurt ainsi, d'une mort éblouissante et brève.
J M. de Heredia
EVENTAIL D’ARÔME
Ce lys pâle et ce péiumia
Blanc ont une odoronte musique Et cette tulipe meurt phtysique Pour un soleil qui la renia. A Siva taciturne, a Maya Eloquente, ô cécité mystique, Remets le salut blême et pudique Que l’enfer de Désir envoya. Vers l’idole, cette auguste allatice Ne meurtrira jamais le silence Aux veu de berile.au coeur d’airain Berce - toi de ce lytlrne magique J'immole, ô Vierge Emoi nostalgique, A tes pieds mon calme souverain.
1902 AB. DJ.
surcftle Galata köprüsü üstünde dilenen sahte analardan birini 1915 senesinde ( L’appeau vivant - Canlı çığırtgan ) iinvanlı, Fransızca bir manzume ile tasvir etmişdim.
Çocuğunu çarşafı altında gizliyerek, saki- taııe sedaka bekliyen, bu zavallı Boyâbâtlmm hikâye etdiği facianın sıhhatinde şüphe etmek hatırıma gelmedi. Bu kadından ayrılıp gider ken, kendi kendime :
« Çocuğunu aç ölmekden kurtarmak gayre tini, en afif bir anaya kabul ettiremeyeceği fedakârlık yoktur. » dedim.
5358 İÇTİHAT
— SAİBÎ TEBRİZ! —
den Çeviren: Hulusi UC-*-6 jy j cH jr >—>j\ S V 'jy - j'Yarap ! gönlümü nuri hidayet meşri- kı yap, ve kıyamette de aşk şulesinden bana bir güneş ihsan et.
f ls> jC -j ^ jjl Şiir:
FURAT
D a y la r ı in le t F u ıa t D erd in i d in le t F u ra t İçim a te ş d o lu d u r S e r p il, s e r in le t F u ra t. T a şla r d a n etd im n iy a z N iy a z ım a y e ld i naz D erin d ir y a ra m bir az S e n de d e r in le t F u r a t . Ezelden nasibi olmıyan rehberi kâmil bile faide temin edemez; Hızır abı hayattan îskenderi içiremeden geri getirmiştir.
j jlp- CÇ
\ff- I C- Üy y>- JJ K
Cihanın münasebetsiz vaziyetlerinin çaresi hiç aldırmamaktır, burana ağır uykuya dalanlar hakikatte ayıg olanlardır
(_y»ı
H»jy **T oj o-' j" j Ç- T Y Tuli emelin neticesi nedametten ibaret olduğu malûm iken bu ölçülmüş yolu kaçıncı defa ölçmek istersin.
W - i JJ5 C-*5 J öte—T j j C ' ,
C C r ı s ^
Asuman burada kendi kamburunu düzeltmeğe muvaffak olamıyor; halbuki sen bütün cihanın eğri işlerini düzelt mek istiyorsun.
C - ■ - ^
{ j y \.#>j j.u. jl
<j\y-Her işin muayyen bir vakti vardır, gelince olur; Yusuf aleyhisselâmın zin dandan halâsına sebep Mısır melikinin bir ruvasıdır.
J ç Xİ- Aİlji’Çj (j'_) ÇİĞ «Jüt* _}>- 4ı CH j Nihanhancı ademe süratle gidebi lenlerin hepsi gitti; şu güzergâhda yalnız ayak izleri kaldı.
(Birecik) F İK R E T
J,l— (jl—s-l 4jy \ j y£- y>-
i j U. ^ j'*** j ' 4ı
Hımhar olan düşmanın elini ihsanla kısaltmalıdır; arslana tokluktan iyi zen- cir olmaz.
¡J. o jC~ l ı j I jVs. J j\c Jj
V^jy-s 4^,1 CjX>-ş jj
JJU-Arifin gönlü hadisat tozlarile âlude olamaz; çünki ayna eşkâl ve suretlerin tehalüfinden müteessir değildir.
1 \j>.[ U jUl X . A
Biz serveti sâman için neden en dişe ediyoruz bize hayat veren elbette servetü saman verir.
Ata Sözleri
M. I ve T cemiyyetinden Adamın eyisi alış verişte belli olur. Az veren candan çok veren maldan. Alacak ile verecek ödenmez.
Ekmeğini katığıda denk eden aç kalmaz. Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
Ekmeden biçilmez.
Evvel hesap sonra kasap. İşliyen demir pas tutmaz.
Çobanın gönlü olunca tekeden süt çıkarır.
Diş Tabibi
Mehmet Rifat B.
Cağaloğlu kapalı Furun karşısında hergün hasta kabul eder. Telefon: İstanbul 264
'Prof. Dr. Selâhattin Mehmet
Röntgen Laboratuvarı Mahmudiye Caddesi No. 28
Haya
Aylık ilmi mecmuadır, çok mükemmel ve müte’kâmil olarak çıkıyor. Her nüshası 80 sahifelik güzel ve ictıma'i edebî malûmat ile dolu bir kitap halinde çıkar. Celâl Nuri Beyin idaresindedir Telefon: Beyoğlu 3032______
Kephalgine
Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir. i 9. Avenue de VÜÎıtrs P A R İ S
UR*SÊF
p
T
inê
CU a CD 02 C?ROGIER
Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. Ta'mı hoştur ilk htimalinde tebevvlde, idrar yollarında ralıathk lıissolunur.
Glisero fosfatlı Şark Malt
Hulâsası
Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imâl edilmektedir.
Deposu Ekrem Necip ecza deposu Telefon : İstanbul, 78
Apraham Ekşiyan
kerestecilerde No. 412
Depot de bois de construction en tous genres Telefon: Stanboul, 2827 Öksürük ve boğaz hastalıkları
Oxymenthol Peraudin
Pastillerini alınız.Endocrisine Fourrnier
Hasta ve yorgun uzuvları aynı cins a’za- nın cevherde tâmir etmek esasına müs tenit opotherapia devalarındandır. Kaşe, pudra ve kompirime halinde kullanılır.
“İçtihat ın„ 24 üncü senesi
kolleksiyonu
Birkaç tam kolleksiyon var
2 x,2 lira gönderenlere taahud-
lu olarak gönderiyoruz.
BILEYL
Safra ifrazı azalan hastalıklarda, sarılıkta, yarım ba? ağrılarında, uykusuzlukta, zihin tembelli ğinde, kanın ve bağırsakların bozukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.
BILOLACTYL
Ferment lactipue sélectionne
Mide ve bağırsaklardaki tahammür ve tesemmiimün maniidir. Çocuk ishalle rinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel
3 — 5 kapsül alınmalıdır.
Kimosine Rogier
Çocukların hazımsızlıklarında, süte tahammül et.ıııeyeııher ıııid’e için müessir deva. 200 gram siite bir ölçü kaşığı KIMOSİN kâfidir.
Dr. SEMÎRAMIS HANIM
Çocuk Hastalıkları
D r. l.IvlU iM B E H Ç E T
Etfal hastahanesi kulak, buriin, boğaz mütahassısı
Beyoğlu caddesi Tokatliyan hizasında, Mektek sokak No. 1 Telefon: Pera 2496
GÜNDE 10 PARA
Anadolunun, her köşesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için Hitnayei Etfa- lin hepimizden beklediği yardım.
Cumhuriyet Mücellithanesi
Babıâli caddesinde «karagöz» ittisalin de kitaplarını hem metin bir surette hem mute’dil fiatla ciltletmek isteyenle
Akşehir Bankası
Sermayesi 1 Milyon lira
Bilumum Banka muamelesile İştigal eder
Merkezi : AKŞEHİR
Şubeleri : İSTANBUL ve İZMİR Müsait şartla mevduat kabul eder. Afyon, tiftik gibi ihracat üzerine muba yaa ve satışa tevessüt eder. Hevi emtia
üzerine komisiyon ile muamele yapar. Telefon : İstanbul 3341
Osıııaıılı Bankası
Banque Ottomane
Sermayesi 10 Milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata
Telefon: Beyoğlu 36
Türkiyenin her şehrinde şubeleri vardir.
CvJ ¿x: ai JZ 3 S C/3 <v
Veremin her derdinde en müessir deva
Tarif de publicité dans
F «Idjtihad»
LtQ 1 pour chaque 3 centimètre de hauteur dans les colonnes de 1' "Idjtihad,,. soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.
Le prix des avis et annonces est encassé après leur insertion, contre reçu dûment établi.
Les numéros de 1' "Idjtihad,, dan lesquels les avis et -annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, â titre gratuit.
Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon.
Diş tabibi
Muallim
H. HAMIT B.
Muayenehanesi
Beyoğlunda Lilrarire Mondiale karşısında Telefon B. 725
Dr Yorgi Fotaki Mavromatis
Emrazı dahiliye
Beyoğlu Venedik Sokağı No. à Cum’a ve cumartesinden başka Hergün
2,5 dan 7 ye kadar. Çarşanba günleri parasızdır.
Telefon: p. 4707
Şâiri Âzami tebcil
Güzide şair Filorinalı Nazım Beyin Abdulhak Amid beyi ateşli bir ilhas ile tebcil eden yetıi eseridir.
Mutala’asını tavsiye ederiz birçok resimleri muhtevidir.
Türkiye Sanayi ve Maadin
Bankasına Merbut
YERLİ MALLAR PAZARI I le r e k e , B e y k o z , B a k ır k ö y
F a b r ik a la r ı
İstanbul, Bahçe kapu Bit inci Vakıf han Telefon: İstanbul, 517
mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulâtından ipekliler ve döşeme likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar vesaire topdan ve perakende olarak satılır.
Adabı Muaşeret rehberi
( S A V O İR V İV R E )
Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor,
sahifalı ve resimlidir.Fi. 150 kuruş 500 küsür cildlisi 175
Müderris İsmail Hakkı Beyin
kitapları
Kuruş İçtimaiyat noktai nazarından terbiye 20
Kalbin gözü 20
İzmir konferansları 50
Terbiye ve iman 25
Bu eserlerin nüshaları tükenmek üzeredir. İdarehanemizde ve kitapçılarda bulunur.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi