• Sonuç bulunamadı

KAPiTALisT TOPLUMDA ANA EMECiNIN KONUMU VE ÇOCUK SAGLIGINA ETKiLERI i

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KAPiTALisT TOPLUMDA ANA EMECiNIN KONUMU VE ÇOCUK SAGLIGINA ETKiLERI i"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KAPiTALisT TOPLUMDA ANA EMECiNIN KONUMU VE ÇOCUK SAGLIGINA ETKiLERI

i

Dr. Süleyman KAYNAK (*) . Dr~ Nejat A.KAR (U)

Maddeci tarih anlayışına göre, tar-ihteki belirleyici etken, son ker- tede yaşamın dolaysız temel gereksinimlıerinin üretimi ve yeniden üre- Hrnidjr. Yeniden üretim ikili nitelik taşımaktadır. Bir yanda yaşama araçlarını, beslenme, barınma, g'iy·meye yarayan v.b. şE;ylerin ve bun- ~l ların gerekti-rdiği araçların üretiomi; öte yanda insanların öremesi ya- ni türün çoğalması. Bir tarihsel dönem. veya bir oplulukta.ki insanla- rfn içinde bulunçiukları toplumsal örgütlenme, her ik-i üreHm türüy- le, yani hem emeğin, hem ailenin gelişme aşaması'Yla belir~enfr.

Birıey, tükettiği emeği yerine. koyuyorken, onu yeniden üretiyor- ken bir anlamda .ke~di kasını, sinirini, beynini yenilemektedir. Bu ye-

nileniş bir dizi emek .. girdisiyle olanakl.ıdır. Bu emek girdisini oluş-

turan olgular başlıca sağlık ve onun ön koşulu olan be~lenme olgusu ~ ile eğitim, barınma, ulaşım

ve

diğıer hizmetlerdir. Böylece, birey, bu g)rdileri yeterli ölçPde edine-rek emeğini, giderek yaşamını yeniden ürtir.

Toplumun kendini yeniden üretmesi, ya da türün çoğalmas·ı ise

doğrudan doğruya yeni kuşa,kiarın oluşturulması ·ile olanaıklıdır. Genç insanlar, bir yandan tarihin sürekımkgüvencesi iken, bır yandan da

emeğin yeniden üretilmesindek·i geleceğe. dönük somut öğeler olara-k

emeğin de süreklilik güvencesi ol·maıktadırlar. Yeni kuşakların üreti- mi, ya da emeğin k·endini uzun evrede yenileme olgusu, gerçekte, aile ve ·giderek ailenin temel üreticisi «(kadın» g.erçeğinin tarihsel öne- mini vurgular. Ancak ailenin «kadl'n» uhsuru, yalnızca emeğin uzun evrede yenilenmesinde değil, aynı zamanda kısa evreli yeniden ure-' timinde de etkin bir yapı Q.larak kabul edil~-elidir.

Gerçekten de, kadının «ev işi» diye tanımlanan işlevleri, emeğ'in

yeniden üretimindeki günlük işlıeri ve çocuk doğurup yetiştirıme gö- revini içermektedir. Bu anlamda, kadının «ev işi emeğ'ine» de, genel anlamda emeğ'in kısa ve uzun evreli yeniden üretiı:nindeki temel kay- nak gözü ile bakılabilir.

Yeniden üretim olgusundaki bu temel, bir yandan emek üreticisi- nin içinde bulunduğu yaşaım koşullarınca beHrlenirken, bir yandan da,

_ l

( ,. ) Samsun 19 Mayıs Tıp Fakültesi Göz Kliniği. , (,.,.) A.Ü. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ye Hastalıklar~ Kliniği.

(2)

KAPITALIzMDE ANA EMEGINİN KONU iU VE ÇOCUK SAÖLıGıNA ETKİsı

toplumun üretim düzeyine bağlı olara,k oluşan kültür geleneğince ge-

liştirilir.

Emek üreticisinin içinde bulunduğu yaşam koşullarının fizik özel- Hkleri, bireyi, doğrudan doğruya kamu tarafından sağlanan barınma,

beslenme, ulaşım v.b. hizmetlerle gerçekleştiğine göre,· bu değişken­

leri etkileyen asıl unsur, kamunun - devletin bireye verdiği öneme bağ­

lıdır. Ya da başka bir deyişle, emeğin önemi, onu tüketen me,kaniz- malar karş'ısındaki değeri ile oranlıdır.

Endüstrileşmiş kapitalizmde, temel amaç en yüksek karı elde et- meks1e, bu ileri teknolojiye uygun, nitelikli emeği kullanmakla olanak-

lıdır. O halde, nitelikli emek, bu t9r ileri kapitalizmin en önemli da-

yanağıdır. Bunun sonucu da endüstrileşmiş kapitalizmde, sözü edilen emek" girdilerinin en iyi şekilde ·karşılanmasının zorunlu olmasıdır.

Çünkü bu koşullar sağlanmadığında, nitelikli olan emeğin üreHmi

" OEGER

(3)

TOPL UM ve HEKIM

tehl~keye girerek - nitelikli emeğin tekrar yerine konması güç oldu':' ğundan - sistemin sürekHliğine darbe vurabilir. '

Oysa endüstrileşm'esi yeterli olmayankapitalizmde, emeğin nite- likli olması gerekli değildir.' Bunun sonucunda da, emek tüketen me-

ıkaniz-malar, 'kullandıkları emeğıin yeniden üretimine önem vermeyıe­

bilirler. Çünkü emeği kullanan yapı, o kaybolduğu ya da etkinliğini

yitirdi'ği takdirde yenilem'e, yerine koyıma' işlem-ini daha kolayolarak yed1ek sanayi -ordusundan karşllayabilecekHr. Sonuçta, endüstrileş­

memiş kaptialzmde, emeğin yeniden üretim'inde gerekli olan kimi ya-

tırımları - kaıın LL ya ,da devlet - yapmaoktan kaçınaca-k ve bu gideri doğrudan bireye, g,iderek aileye yükler. Böylece sermaye biriki'mini ı engelleyici harcama,lar~ daha düşük düzeyde tutıma olanağı doğmuş

olur. ' '

EV KADıNı EMEGiNiN YENjOEHllRETiMiNOEKi PAY-I

Ev kadını tanımı, emeğini toplumsal' anlamda doğrudan klJ.llan- mayan, ancak özel bir emek türü ol~rak «ev 'işi emeği» üretmekte olan kadınlara verilen geleneksel bir isimdi':. Gerçe'kte, ıtarım toplumunda (.t'

'kadın, işlevleri açısından bu tanıma 'uy,mamakıtadır. Emeğinin bel-Ii

bir bölümünü ,ev dışında, yani toplumsal anlamda kullanabilmektedir.

Bu nedenle ev kadını tanımı, çoklukla tarım toplumundan sanayi' top'- lumuna g-eçme aşamasındaki ülkelerde örneğin ül'kemizde rastlan- makta olan, orta veya büyük yerleşi-m bölgelerinin 'geleneksel kadın

tipidir.

Ev kadını, işlevleri. açısından emeğin uzun ve kısa evreli olarak

. yeniden üretiminde etkindir.

.

.

Emeğin kısa evrede yenidEm üretimindeki etkinliği denildiğinde, kocasının beslenmesi, barınması, temizl'iği, giyinmesi v.b. hizmetleri üreten emek olmasi vurgulanmak istenmektedir. Kadının emeğin ye- niden üretiminde,ki uzun evreli -olarak etk'inliği ise, hamiie kalması, çocuk doğurması ve o çocuğun,emek üretebilir hale ,gelmesine de-

ğin geçen sürede, bakımını (beslenme, barınma, temizlik, giyım, ko-

runr~.a, eğiti,m v.b.) sağlanması anlatılmak istenmeıktedir.

O halde, ev işi ıdiye tanımlanan bu eylemler bütünü, emek olarak değişim değeri olmayan (çünkü, her' hangi bir doğrudan ücret kar-

şılığı yapılmamakta) bir emek türüdür. Görünümde de (dolayh olarak toplumsal nitelikleri olsa da) özel bir emek türüdür. <3erçekte ev işi emeği, egemen sınıflar tarafından bedavaya g,etirilen, ama değer üre- timi açısından dolaylı etkileri gözetildiğinde, son derece değerli bir emek türüdür. Öyle ki, kocaya ·ödenen sanki tümüyle kocanın eme-

ğinin karşılığı imiş gibi ona ödenen ücrıet ile, aynı anda, o kocanın

(4)

KAPıTALİzM DE ANA EMECINİN KONUMU VE ÇOCUK SACLIGINA ETKİsİ

emeğinin yeniden üretiminde etkin olan karısının «ev işi emeği» de

satın alınmış olur. Dahası da, kapi1alistin önüne, emek üretebilir du- rumda gelmekte olan bir genç 'insanın, emek üretebilir hale gelince-, ye dek edindiği - tükettiği ev işi emeğinin de karşılığı ödenmez. Bu ,nokta, işçi akı,mı sırasında yabancı ülke kapi,talistleri için daha abar-

tılmış ölçülerde bir kar kaynağı olarak olag,elmiştir.

Her sömürülen kesimde olduğu gibi, kadının da ev işi emeği kar-

şılıksız kalan bir ailede, emek girdisi olan besenme, barınma, giyin- me, dinlenme v.d. öğeler de nitelik ve nicelik açısından yet~rsizlik

gösterir. Zira kadının ve kocanın toplam emeğine 'karşılık yalnızca ko-

canın emeği değer bulabilmektedir.

Girdieksikliği özellikle beslenme konusunda ilginç sonuçlar ge- tir,mektedir. Örneğin Leningrad kuşatması (Eylül, 1941 - Şubat, 1~42) dönemini, anakarnında geçiren çocuklarda şu bulgulara rastlanmış­

tır.

1. prematür'e oranı

yüksektir.

2. yenidoğan ölüm hızı yüksektir.

3. canlı doğum oranı düşüktür.

4. düşük doğum ağırlıklı bebeklerin oranı yüksektir. (Antonov- 1947).

Benzer bulgular, RoUerdam kuşatması (Eylül, 1944 - Mayıs, 1945) dönemini ana karnında geçirmiş olan çocuklarda da saptanmıştır.

(Smith-1947).

, Çocuklardaki bu bulgulara denk düşen bulgulara, Hindistan, Et- yopya, Güney Afrika, Barbados, Guatemala ve hatta Türkiye'de yapı­

lan kimi araştırmalarda da rastlanmaktadır (Steawarth-1968, Medhin- Gebre-1978, Venkatachalam-1962, Stoch-1967, Köksal-1974).

O halde bu son sayılan ülkeler(jıeki anneler de, tıpkı kuşatmalar sırasında olduğu gibi bir girdi yetersizliği yaşamaktadır denilebilir.

Kuşkusuz, beslenme, barınma ve diğer yetersizliklerin temel nedeni,

yalnızca ana emeğinin sömürüsü değil, herşeyi sömüre sömüre ana

emeğini bile sömürü konusu haline g,etirebilecek derecede kötüleş­

'miş bir sistemin genel özellikleri ve diğer etıkileridir.

ÇALIŞAN KADıNDA' EV iŞi EMEGi

Endüstrilşen ülkelerde, kadın emeği de, artık değişim değ'eri bul- maya başlayarak toplumsal bir emek olmaya doğru yönelir. Yalnız

burada kadın emeği denk koşullarda çalışmakta olan bir erkeğin eme-

ğinin karşılığındanı daha düşük bir ücret alır. Bu birinci sömürü nok- tasıdır. Ikincisi, kadın ev işi ~meğini de aynı şekilde sürdüfimek zo-

rundadır. Bu ~mek türü özel bir emek olduğuna göre, yine değişim

(5)

TOPLUM ve HEKIM

değeri bulamayacaktır. O halde şu söyl,enebilir, çralışan kadının eme- -ği ik-iye bölünmekte, bir bölümüne eksik, bir bölümüne de' hiç ücret

ödenmemektedir. Oysa b.u ~onumdaki bir ev ,işi ,emeğ'i toplumsal an- lamda daha üretkendir. Kadın bu evişi emeği ile, hem kel'1disinin, hem de kocasının toplumsallaşan emeğinin yeniden üretim,i iç-in g,erekli. girdilerin bir bölümünü yerine getirir,ken, aynı anda da, emeğin ye- niden üretiminde uzun vadeli öğe olan, çocuk doğurma ve bakımını

yapıp yetiştirme 'işlemlerini-'de aynen sürıdürmektıedir.'

O halde, nasıl ki çalışmayan kadında toplumun genel sömürü düzeyinin üstünde bir de emeğin yeniden üretiminde .}{aptığı katkılar sırasınaaRi ev işi emeği nedeni ile ikinci bir sÖ,mürü olayı yerleşmekte \ ise, aynı olay çaJışan kadın için, daha abartılmış ölçülerde vıe daha belir'gin olarak geçerlidir. Bu' nedenle kadının-'emeğinin toplumsal ni- telik kazanması, temelde kadını,'n çifte - +k.j:li - sömürQsüne çözüm

olamamaktadır.

Burada, çarışan kadın iki şey yapabili'. -Ya ıev işi emeğinin bir bölümünü savsaklar, ya da dışarda, çalışarak edindiği ücreti-n bir bö-

lümünü Jrullanara,k ev işi emeğ-inrn bir bölümOnü- satın alır. Örneğin

ev işinin bir bölümüne başka bir kadına yaptırır. Anca,k her iki durum- da da özellikle çocuk açısından değişen büyük bir şey olmayacak- tır. Gerçekten de sonuçta çOCl\Jğun fizik ve ruhsalolarak daha so- runlu, yetersiz ve eksikli olarak yıetiştiği', geliştiğ'i söylenebilir.

Bunun anlamı, gelecek eme,k kuşaklarının niteli,k ve nicelik ola- rak da,ha düşük düzeyde 'emek üretebilir yapıya ulaşabilımeleri ola-

caktır.

'KÜLTÜREL ETMENLER

Burada üzerinde durulması gerekli diğıer bir nokta da, kadının,

«ev kadını» adı altında belirli bir konumda tutulmasındaki' toplumsal ve kültürel etmenlerdir. Örneğin, ev 'kadınlığının yayg,ın bir konum olduğu ülkemizde, simıki düzen, kız çocuklarını bQylesi bir konum için h'azırlamaktadır. Burada devletin, kendine g'~rekli yedek sanayi ordusunu oluşturmadaki etkinliklerinden, varolan toplumsal kurallar bütününün bu-konumu pekiştirici tavrına kadar, değişik olgular, kız çocuklarını etkileyegıemektedir. Gerçekten de, g,eleneksel aile yapı-­ sının yetiştirdiği kız çocuğLJna verdiği ,konumun ötes'i.nde, örneğin dev- let de, bazı yaptırımları ile bu olguyu desteklerııektedir. Söz gelirni, Vii. Milli Eğitim ŞOrası'nda, Kız Teknik Okullarının tartışması yapılı­

york,en bu okulların amacının «Milli kültürü beni'mse'miş, aile ocağı­

na bağlı, evinin ihtiyaçlarını beceriklilik-ve uyanıklılı'kla ,karşılayan -iyi zevceler ve bilgili, şefkatli anf\9ler yetiştirmek» olarak saptanmış 01-

(6)

KAPITALIzMDE ANA EMEGINİN KONUMU VE ÇOCUK SACLIGINA ETKİsı

ması, rastlantı olmasa g'erektir. Böylece kız çocuğundan, hem eme-

ğ'in yeniden üretiminde başlıca etmenlerden birrsi olması istenir, hem de bunu yapıyorken, toplumun kapattığı bir bilinçle, tıpkı düzenin ge-

reks'indiği tüketimi bi9imleyen mekaniz·malardan birisi niteliği~de yap-

ması istenir, Şenyapılı'nın sözünü ettiği «Bayan Orta Çoğunluk» deni-

i · ,

ACLAR

Df~ER

lebilecek, tüketimin önemli bir bölümünün sorumluluğunu üstlenmiş

- Bunu emeğin yeniden üretimini yapma,k için zorunlu olara'k üstlen-

miştir. - Ama bu işlevini de kendi dışından getirilen baskılı öneri- lerle biçimlenerek yapan, bilinçsiz, edilgen bir kadınlar ordusu yara-

tılmış olacaktır.

(7)

TOPLUM ve HEKiM

Bunun anlamı, düzenin, kadını yemek sanayi ordusu olarak sak- .

laması, emeğin yeniden üreti·minde ücretsiz olarak ,kuııandığı, bir emek

kaynağı gibi kt,ıllanmasının ötesinde, bir de biHnçsiz tüketici ola~ak

t,oplumun tüketim alış'kanlıklarının belirlenmesinde en etkin' grup ol-

masını sağlamasıdır.

ÇÖZÜM YERi~E VEYA SONUÇ

Çözüm, e,v kadınının, emeğin kısa ve uzunevreli yeniden üreti- mindeki iş~'evlerini - katkılarını diğ'er bazı kurum ve örgütlerin pay-

Laşmasldırr .~

Nasıl ki, eğitim ve sağltk alanında kamu, kendi örgütleriy·le ko-

şullu da olsa, ailenin bazı ödevlerini paylaşmaktadır, bunun gipi emek girdisi olarak kabul ·edilen bazı hizm~tleri de - söz 'geli,mi beslen- me, barınma, ulaşı,m,giyinme, çocuk yetiştirilmesi - eğitimi, ıkoruyucu sa~lık glbj - kurumları ~I.e· -fJ,erçekleştirmelidir.

Gerçekte, emeğin ,gelişmesinin her aşamasında, aile dışındaki

kurumlar, hem yaşam araçlarının üreti'minde hem'Qe toplumsal sis- temin ·kendini yeniden üretmesinde gi,derek daha yaygın ek yükler alırlar. Bu ,kurumsallaşma olgusunun g,~rek top,lumd,aki yaygınlığı ge- rekse 'kapsamındaki genişlik, doğrudan, toplumsal yapının gelişkinlik

düzeyi ile ilıgilidir. Eğer düzen, kadının emeğini de doğrudan top- lumsal emek 'katına yükseltip kullanma zorunluluğuna ulaş'mış ise, onun üzerindeki ev işi sorumluluğ'unu da hafiflıetmek, en azından onun- la paylaşmak zorundadır. Tersi durumda, kadın, emeğin yeniden üre-

timineilişkin ödevlerini. savsa,klamak zorunda ,kal·acaktır. Söz gelim'i ileri 'anamalcı ülkelerde çocuk doğurma eğiliminin, çalışan kadın ke- s·iminde belirgin bir şekilde azaldığı somut bir bulgudur. Buna bem- zer bir bulgu ülkemizde de geçerlidir. Kadının emeğini toplU'msal an- lamda kullanmaya başlaması ile, doğum kontrolüne yatkınlığı' arasın"­

da doğru oranlı bir 'ilişki gö'zlemlenmektedir. Doğu Anadolu Bölgesin- de yapılan 2000 kadın üzerindeki çalışmaya .g.öre % 60-94 oranda do-

ğum kontro'lü bir önl'em olarak kullanılmamaktadır. Aynı rakaml'ar Or- ta Anadolu'da % 50-75, Batı Anadolu'da

%

12-40, Marmara bölgti- sinde iS'e % 10-39 olara·k be,l,irtilmektedir. Burada 'ilg)nç bir bulgu da,

emeğin yeniden üretiminin savsaklanması anlamındaki doğum kontro- lüne de 'kamunun yeterince yardımcı ol·madığldlr. Sözü edilen kadın­

ların doğum 'kontrolünü uygulayanlardan' ancak '% 17'lik bir bölümü- nün bunu hek·im denetimi aHı.nda yapmış olmaları bu savı ka'nINayıcl

niteliktedi·r. Gerçekte bu olgu; ,emeğ'in yeniden üretiminin savsa,klan- masını önlemek amacı ile yaptığı bir uygulama değil, tam tersine, sağ­

Iı·k alaQında emeğe verilen değerin düşüklüğünün bir sonucu olarak,

(8)

KAPİTALİQ;MDE ANA EMECINİN KONUMU VE ÇOCUK SACLIGINA ETKİsİ

insan sağlığına, kamunun sınırlı yaıtırım yapmayı planlamış olmasıdır.

Öyle g.örünüyor ki, ,kadın emeği toplumsallaşsa bile, kamu, kadının sırtındaki ev 'işi emeğinin tüketrmi konusunda herhangi bir paylaşımı

gerçekleştirmede tembel davranmaıktadır, ve onu yalnız bırakabilmek­

tedir.

Bütün bu tembelliğin ötesinde bir de, ev işi em1eğinin kamu ta-

rafından hafifletildiği alanlarda bunun, sanki, kamu hizmetlerinin eşit- , siz paylaşılmasını kurumsallaştıran bir niteliğe bürünmüş olması dik- kat çekicidir. Yani, kamunun, bir burjuva ailesi ile paylaştığı hizmet

oranı, bir emekçi ailesi ile paylaştığından çok daha yüksek olmakta-

dır. Bu sav, bazı veriler ile 'kanıtlanabilir. Söz gelimi kreşlerin nite-

liği, dağılım böl'gele'ri, hizmet sunduğu kesimler v.b. gibi. Böylece burjuva ailesi gerek yaşam araçlarının niteliği, gerekse onlardan ya- rarlanma olanağı ve bir de genel düzen içinde, yeniden üretim olgu- sunu g.erçekleştirme şekli bakımından, emekçi ve köylü aileleri ile tümden ayrılmaktadır.

Sonuçta, aileler, ekonomik güçleri yettiği ölçüde ve kamudan

bağımsız olarak, emeğin yeniden üretimi sorumluluğunu üstlenmiş bi- rimler görünümünü kazanmaktadırlar. Bu aşamada, kadın emeğinin

tümünü ev işi emeği olarak kullanarak veya emeğinin bir kesim'ini toplumsal niteliğe değiştirerek çifte sömürü olayından payını almak-

tadır. Böylece yeni emek kuşakları olarak değerlendirilmesi gereken çocuklar da sağlıklı gelişme ve yaşama şansını, ancak ailelerinin sos- yo-ekonomik düzeyleri ve analarının çifte sömürüden aldığı payla

oranlı ölçülerde elde edebilmektedirler.

Sorunun son çözümü, herhalde, emeğin yeniden üretimini sağ­

layan birleşik' kamu ör,gütlerinin güçlü olduğu yeni bir alt yapının, ye- ni bir üretim ilişkileri sürecinin yaratılması için gerekli mücadelenin verilmesinden geçer.

KAYNAKÇA

ı. Ontonov, A,N.: Children bom during th siege of Leningrad. J. Pediatr. 30, 250, 1947,

2, Smith, C.A.: Effetcs of maternal undernutrition upon newborn infant in Holland.

J. Pediatr. 30, 229, 1947.

3. Steawarth, R. J. C.: Maternal dieı and perinatal deatb. Proc. Roy. Soc. Med. 61, 32, 1968.

4. Medhin-Gebre, M., Slarky, G., Tauıbe, A.: Observations on inlrauterine growth

İn urban Ethiopia. Acla Pediatr. Scand. 1978, 67, 781.

5. Venkatachalam, P. S.: Maternal nutritional stalus and its effects on the new- bom. EuH. O~g. Mond. Sante, 1962, 26, 193.

(9)

TOPLUM ve HEKIM

6. Stoch, M. B., Smythie, M. B.: The effects of undemutrition during' infancyon subsequent Brain gröwth and intellectual development. South Afr. Med. J., 1967, 41, 1027.

7. Köksal, O.: Türkiye'de beslenme ve gıda araştırması, 1974, Uİıicef Yayını.

8.' Şenyapılı, Ö.: TV'nin Türk Toplumuna Etkileri. Milliyet Yayınları, 1975.

MERAKLlS.1 içiN KAYNAK.ÇA

1. 1\-yşe K-udat Ail~

ve

Yeniden Ot'elim. 'Toplum ve Bılim. 1977 Yaz Sayı: 2.

2. Şirin Tekeli: Siyasal iktidaı' Karşısında Kadın. Toplum ve Bilim, 1977 Güz,

Sayı: 3.

3. Vincent Madeleine: Toplum ve Kad·ının K-lJ,rt1.tluşu. Konuk Yayınları, 1977, No: 34.

4. Gülay Türkyılmaz: Kadınların Eğitim Sorunları. Töıb-Der Demokratik Eğitim Ku~ltayı Bildirisi, 19,77.

5. Klara Zetkin: Lenin'in Bütün .Dünya Kadın1arına Vasiyetreri. Sorun Yayınları, 1978.

6 Fidel Castro: Kadın Yoldaşlara. Kırsal Ya ınevi. 197Ş.

7. Lenin, V. 1.: Kadınların Kurtuluşu. Günce Yayınları, 1978.

8. Friedrich Engels: Ailenin (5zel Mülkiyetinin ve Devl~tin 'Kökeni: Sol Yayınları, 1976,

9. Füsun-Tunç Tayanç: Dünyada ve Türkiye'de Tarih Boyunca Kadın. Toplum Ya-

yınevi, 1977.

10. TIB Araştınnası: Türkiye'de Ka.dının Sosyoekonomik Durumu. TİB Yayını, No: 13.

lL. Kadm ve Sosyalizm. Öncü Yayınevi, 19,77.

12. Y. Kemal Kaya: insan Yetiştirme Düzenimiz, 19-77 ..

13. GiLbert Tordjman: Seksotoii için Anahtar. Bilgi Y~:yınevi, 1975.

U .. Bekir Y~ldız: Evlilik Şirketi. Roman. Cem Yayınevi, 1977.

15. Richard Lewinshon: Cinsi Adetler Tarihi. Varlık Yayınları. Faydalı Kitaplar, 65.

'16. Atila İl'han: Hangi Seks. Bilgi Yayınevi, 1976.

17. Özgül Erten: Yüzyılımızda Kadın ve Kadınlarımız. Türkiye Yayınları, 1978.

18. Macit Ceneviz: Geçmiş'ten Bugüne Kadın. Bulut Yayınevi.

19. Kate Millett, Payel Yayınevi.· No: 30, 1973.

2.0. A. Altındal: Türkiye'de Kadın. Birlik' Yayınları, 19,75.

21. A. Kollantai: Kadın ve Marksizm. Bilgi Yayınları, 1974.

22. Nikitin: Ekonomi Politik. Sol Yayınları, 1976.

23. Akar, Mart.

aynak, $.: Beslenmenin Gelişime Etkisi. Toplum

i

e Hekim. 1979,

24. Akar, N., Kaynak, S.: Sağlık, Beslenme ve' Eğitim. Töb·Der Demokratik Eğitim

Kurultayı Bildirisi, 1977.

25. A. Barbel: Kadın ve Sosyalizm. 1966. Toplum Y.ayınevi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmanın bu kısmında bir bağımlı (koku) iki bağımsız (cinsiyet, gelir) değişken olduğundan dolayı Kokunun Tüketici Satın Alma Davranışı Üzerinde

Eğir, zencefil, rezene, defne bitkilerinden elde edi- len bitki ekstraktlarının 24 saat sonundaki LC 50 değer- leri incelendiğinde erginlere toksik etkisi yüksek olan

Manyetik kuvvet, mermi z›rha çarp›nca oluflan ve normalde z›rh› de- lip arac›n içine f›flk›rarak mürettebat› öldüren erimifl metal sütununun ge- niflleyip

Radyo Klas sunucularından Ataman Erkul’un yaptığı açılış konuşmasının ardından söz alan İstanbul Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim

Peyami, İhsan’la tanıştırıldığı gün gördüklerini yazarın sözcüsü olarak şöyle dile getirir: “Cemal, anladım ki gayri şuuri olarak arkada- şının şehir

Son olarak konuşmacılar, Itri’nin Divan Edebiyatı konusunda oldukça geniş bir bilgiye sahip olduğunu, bu edebiyatın estetiğini iyi anladığını vurgulayarak,

yaklaşımların ortak özellikleri hakkında genel bir değerlendirme için bkz., Steve Smith, “The Discipline of International Relations: Still an American Social Science?”,

Yukarıdaki ilk beyitte geçen örnekte de görüldüğü gibi EAT döneminde yazılmış manzum eserlerde bazen vezin ve uyak zaruretiyle belirtme durumu ekinin kullanılmadığı