• Sonuç bulunamadı

SEÇIMDEN ÖNCE ARAP ŞEYHLERINDEN PARA DILENIYORLAR!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SEÇIMDEN ÖNCE ARAP ŞEYHLERINDEN PARA DILENIYORLAR!"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İNSANCA BİR YAŞAM, EŞİTLİKÇİ BİR DÜZEN İSTİYORUZ!

S.8

SAYI: 220/ 8 ARALIK 2021 - 3 TL

Ülke ekonomik krizde, AKP zor durumda!

memleketi peşkeş çekiyorlar

SEÇIMDEN ÖNCE ARAP ŞEYHLERINDEN PARA

DILENIYORLAR!

(2)

GÜNDEM

2

Bütçede emekçinin adı gene yok

H

er sene sonunda Millet Meclisinde yürütülen bütçe mesaisi başladı. AKP iktidarının hazırlayıp meclise sunduğu 2022 yılı bütçesi, 1 trilyon 750 milyar 950 milyon TL’lik bir gider öngörüyor. Mec- liste görüşülmeye başlanacak bütçede eğitimden sağlığa, kültürden savunmaya kadar devletin tüm harcamaları bulunuyor. Merkezi bütçede yapılan fahiş artış dikkat çekerken, bütçe açığı 278 milyar TL olarak öngörülüyor.

Bütçe açığının öngörülen miktarı Gayri Safi Hasıla’ya göre yüzde 3,5 düzeyinde. Bu oran, uluslararası tekel- lerin hazırladığı “bütçe açığı” standardı olan yüzde 3’ün üzerinde. Üstelik bütçe açığına neden kalan gider kalemlerinde dolar kurundan doğabilecek ar- tışlar bütçeye aktarılmamış durumda. Dolar kurunda yaşanabilecek her 1 liralık artış, bütçe açığını yarım puana yakın yukarı çekecek.

Bütçe açığının kaynağı: Faiz giderleri

2022 yılı için hazırlanan bütçede harcamalar planın- da en büyük payı personel giderleri alıyor. Personel giderleri 493 milyar TL’yi aşıyor. Faizlerin düşürülmesini emreden iktidar, söz konusu bütçede faize ayrılan paya gelince sus pus olmuş durumda. Faiz giderleri geçen yıla göre artarak 240 milyar TL’yi bulacak. Bir başka deyişle bütçe açığının büyük çoğunluğu faiz giderlerinden kaynaklanıyor. Faiz giderleri, daha ön- ceki yıllarda alınan borçların uluslararası tekellere ve patronlara geri ödenmesinden oluşuyor.

2022 yılı bütçesinde “aslan payı” eğitime ayrıldığı belirtilirken, Diyanet’in ve savunmanın harcamaların- da ciddi artış söz konusu. Savunma giderleri yüzde 30 artarken, Diyanet’in giderleri yüzde 24 artırılıyor.

Diyanet’in 2022 yılı bütçesi 18 milyar 620 milyon TL’yi bulacak. Cumhurbaşkanlığı bütçesi de ciddi bir artış- la 3 milyar 890 milyona yükselecek. Cumhurbaşkanlığı

bütçesinin önemli bir kısmını mal ve hizmet alımları oluşturuyor.

Merkezi bütçe sermayeye kaynak aktarımını sağlıyor

Bütçe tartışmaları için on günlük bir süre öngörü- lüyor. Her bir kurumun bütçesi ayrı ayrı görüşülecek ve sonunda bütçe onaylanacak. Bütçe görüşmeleri sert başlarken, görüşmelerde emekçilerin adının dahi anılmaması dikkat çekiyor. Bütçenin sermaye devleti için oynadığı rol, önümüzdeki dönemin ekonomik yak- laşımlarını da belirleyecek.

Özellikle sermaye sınıfı için kritik öneme sahip bütçe aktarmalarının merkezi olarak planlandığı dikkat edilirken, bütçede emekçiler, gençler ve kadınlar için en düşük payın ayrılması dikkat çekiyor. Kurumların

bütçelerinde personel giderleri önemli rol oynaması- na rağmen, 3,5 milyon kişilik kamu sektörü düşünüldü- ğünde bütçede emekçinin oynadığı rol sınırlı.

Bütçede özellikle faiz ve mal alımları ile sermaye için kaynak aktarımı sağlanacak. Bütçedeki tartışmalar emekçileri yakından ilgilendiriyor. Özellikle vergilerde ve cezalardaki artışların tahmini bütçede dikkat çe- kerken, bir diğer dikkat çekici nokta ise AKP’nin “faiz giderleri” noktasındaki sadakati. Bütçe açıkları art- tıkça AKP’nin borçlanma ihtiyacı artarken, bu borç- lanmanın eninde sonunda emekçilerden elde edilen vergiler yoluyla sağlanması “faiz tartışmalarına” son noktayı koyuyor.

Sonuç olarak bütçeden emekçiler için bir kez daha

“olumsuz” sonuçlar çıkarken, emekçilerin merkezi büt- çede daha fazla rol oynamak için mücadele etmesi gerekiyor.

İnsanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen için Kartal’dayız!

İ

şsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı emekçi- lerin yaşamını cehenneme çevirmiş durumda.

AKP iktidarının ve patronların ekonomi poli- tikaları işçi sınıfını her geçen gün daha fazla yoksullaşmaya itiyor. Sömürü düzeni, emekçi- ye yaşam hakkı tanımıyor.

Her yıl milyarlarca lirayı emekçinin sırtından kaza- nanlar, sıra ücret artışlarına gelince tek bir kuruşun hesabını yapıyor. Açlık ve yoksulluk sınırının uçup git- tiği bir yerde, asgari ücret artışını ise bir “lütuf” olarak sunuyorlar. Bugünkü krizin sorumlusu olanlar, krizin faturasını üstlenmek yerine, hesabı emekçiye kesiyor.

Krizin faturasını işçi sınıfına kesilmesini kabul etmi- yoruz!

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, işçi sendikalarının çağrısıyla 12 Aralık Pazar günü Kartal’da, “Geçinmek İstiyoruz” başlığıyla yapılacak mitinge Genel Baş- kanımız Aysel Tekerek’in katılımıyla birlikte destek verecektir.

Sömürü düzenine ve iktidara karşı emekçilerin tep- kisini büyütmek için bütün üye ve dostlarımızı Kartal meydanında yapılacak mitinge güç vermeye çağırı- yoruz.

İnsanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen için Kartal meydanındayız!

BULUŞMA YERI:

TÜRKIYE KOMÜNIST HAREKETI

KARTAL ILÇE ÖRGÜTÜ ÖNÜ

SAAT: 12:30

TARIH: 12 ARALIK PAZAR

(3)

MANŞET

3

Ö nce Birleşik Arap Emirlikleri Emiri’nin Türkiye’ye gelmesi ve bir dizi yatırım anlaşma- sı imzalanmasından sonra şimdi de Erdoğan Katar’ı ziyaret ederek yeni ekonomik anlaşmalar imzalıyor. Ekonomik krizle dibe vuran AKP iktidarı çözümü Arap emirliklerinden gele- cek paradana bekliyor. Bunun karşılığında ise memleketin arazileri ve yatırımları doğ- rudan Katar ve BAE sermayesine peşkeş çekiliyor.

Ekonomik kriz derinleşiyor

AKP tarafından ekonomide olumsuz bazı sıkıntılar var dense de durum kelimenin tam anlamıyla bir ekonomik kriz. 20 yıldır iktidarda bulunan AKP, devletin kasasını boşalttığı gibi, ülke ekonomisini büyük bir krize yuvarlamış durumda.

Yoksulluk ve işsizlik artarken, resmi enflas- yon rakamlarının yanında hayat pahalılığı daha yüksek enflasyonun yaşandığını gös- teriyor. Hazine’nin 128 milyar dolarını bu- harlaştıran AKP, artık iç kaynakları tüketmi- şe benziyor. İşsizlik Fonu ve hatta deprem vergilerini bile kullanan AKP’nin batıda çalacak kapısı kalmadı. Şimdi de Katar ve BAE’den medet umuyorlar.

AKP para dileniyor

BEA emirinin Türkiye ziyaretinde bir çok soru işareti kaldı. Daha önce Katar ile yapılan anlaşmada Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara peşkeş çeken AKP, BAE ile hangi anlaşmaları yaptığı bilinmiyor.

BAE ile yapılan anlaşmalardan hemen sonra Erdoğan’ın doğrudan Katar’a gitme- si ve Katar’da yeni ekonomik anlaşmalar imzalaması, AKP’nin gerçek yüzünü de gösteriyor. Dışişleri Bakanları toplantısında

“Türkiye para istemeye mi geldi” sorusunu soran gazeteciye Katar Dışişleri Bakanı’nın verdiği yanıt manidar: “Türkiye ekonomisini izliyoruz, fırsatlara bakıyoruz”

Gerek BAE ile gerekse Katar ile yapılan ekonomik anlaşmalar, AKP’nin acil ihtiyaç duyduğu sıcak parayla ilgili. Bunun karşı- lığında memleketin bir çok değeri yok pa- hasına Arap sermayesine peşkeş çekilecek!

Hangi anlaşmaların yapıldığı belli değil.

Ancak hükümetin yapılan anlaşmaları gizlemesi akıllara bir çok soruyu da getiri- yor. Basına yansıyan iddialar arasında tıpkı Tank Palet Fabrikası gibi askeri kurumların peşkeş çekileceği yönünde. Bununla bir- likte Atatürk Havalimanı’nın da gündemde olduğu iddialar arasında.

Atatürk Havalimanı mı?

BAE ve Katar sermayesinin Türkiye’ye gel-

mesi için hangi pazarlıkların yapıldığı ya da hangi sözlerin verildiği bilinmiyor. Ancak Atatürk Havalimanı arazilerinin doğrudan satışının gündeme geldiği basına yansıyan bilgiler arasında.

Kanal İstanbul Arap şeyhleri için mi?

Daha önce çokça üzerinde durulduğu üze- re Kanal İstanbul adıyla bilinen Türkiye’nin en büyük rant projesinin doğrudan Arap sermayesine arsaların peşkeşi için gün- deme geldiği biliniyor. Hem BAE hem de Katar parasına karşılığı ülke toprağı tek tek satılıyor.

Tank Palet Fabrikası’nın yeni bir örneği Bir başka iddia ise askeri tesis, şirket ve fabrikaların doğrudan BAE ve Katarlılara satılması ya da ortaklığı. Aselsan, Havel- san gibi kurumların Tank Palet Fabrikası’n- da olduğu gibi peşkeşi basına yansıyan iddiaların başında geliyor.

Varlık Fonu üzerinden anlaşmalar

Yine hem BAE hem de Katar ile yapılan anlaşmaların başlıklarına baktığımızda dikkat çeken anlaşmaların başında Türkiye Varlık Fonu başlıklı maddeler geliyor. Yapı-

lan mutabakat anlaşmalarının Varlık Fonu ile yapılması, Varlık Fonu’ndaki değerlerin satışının planlandığını gösteriyor.

Dün şerefsiz demişlerdi

AKP, kişiliksiz dış politikasının bir örneği- ni daha sergiledi. Daha düne kadar 15 Temmuz FETÖ darbesinin arkasında BAE var diyen AKP, yandaş medyada şerefsiz manşetleri atarken, bugün BAE ile masaya oturmayı, bir zafer olarak lanse ediyorlar İsrail ile “İbrahim Anlaşması” yaparak Filis- tin davasına ihanet eden BAE ile AKP’nin anlaşması, AKP’nin gerçek yüzünü bir kez daha gösteriyor.

AKP seçimleri kazanmak için ülkeyi peşkeş çekiyor

Bu ekonomik tabloda AKP’nin seçimleri ka- zanması zor. Kısa vadede sıcak para giri- şiyle kur artışını önlemeye çalışmak isteyen AKP, memleketin bütün değerlerini peşkeş çekmekten çekinmiyor. Amaç seçimlere kadar kuru indirip, seçim öncesi popülizm ile günü kurtarmak. Ama olan memleketin geleceğine oluyor.

Ülke ekonomik krizde, AKP zor durumda!

Seçimden önce Araplardan para dileniyorlar!

Memleketi Arap emirliklerine peşkeş çekiyorlar!

Sizi Arap parababaları da kurtaramayacak!

(4)

GÜNDEM

4

7 yıl aradan sonra toplanan 20. Milli Eğitim Şurası’nda, Eğitim-Bir-Sen’in ‘okul öncesi din eğitimi’ öneri- si oy çokluğu ile kabul edilerek tavsiye kararları içinde yer aldı.

Y edi yıl aradan sonra Cumhurbaş- kanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen Milli Eğitim Şurası’ndan çıkan sonuçlar eğitim de gericileşmenin önümüzde ki süreçte de tam boy devam edeceğini ortaya koydu.

Milli eğitim sistemi için tavsiye kararları almak üzere 7 yıl aradan sonra toplanan 20. Milli Eğitim Şurası’nda alınan 128 tavsiye kararından biri okul öncesi eğitimdeki çocuklara din eğiti- mi verilmesi oldu.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer başkanlığında toplanan Şura Genel Kurulu’nun özel ihtisas komisyonlarında görüşülen 124 madde ile ge- nel kurula sunulan 4 öneri kabul edildi. Bakan Özer’in yaptığı açıklamada, ihtisas komisyon- larında görüşülen ve Genel Kurula gelen 124 maddeden 17’sinin oy çokluğuyla geri kalan maddelerin ise oy birliği ile kabul edildiğini bildirdi.

Okul öncesi komisyonda reddedilen öneri ge- nel kurulda kabul edildi

AKP’ye yakınlığı ile bilinen Eğitim-Bir –Sen’in okul öncesi komisyona sunduğu okul öncesi din eğitimi komisyonda reddedildi. Ancak aynı sendikanın genel kurulda Şura Başkanlık Diva- nı’na sunduğu “Okul öncesi öğretim progra- mında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır”

önerisi kabul edildi.

Milli Eğitim Bakanı; ‘’Doğruluğunu yanlışlığını tartışamam’’

Milli Eğitim Bakanı Özer, Genel Kurulu’n ardın- dan basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bakanlığının şurada alınan kararları emanet olarak aldığını ve hızlı şekilde gözden geçirip uygulamaya geçirmek için de her türlü çabayı sarf edeceğini söyledi. Özer, “Şuranın açılışında deklare ettiğim gibi alınan kararların tamamı- nın gerçekleştirme oranını her 3 ayda bir hem değerli Şura üyelerimizle hem de tüm kamuo- yuyla paylaşacağız” diye konuştu.

Özer, “Okul öncesi eğitimde din eğitimi veril- mesine yönelik maddenin okul öncesi eğitim komisyonlarında kabul edilmediği belirtiliyor, bu madde hakkında değerlendirmeniz ne olur?”

sorusu üzerine şunları kaydetti:

“Buradaki önerinin doğruluğunu ve yanlışlığını Milli Eğitim Bakanı olarak tartışamam. Bildiğiniz gibi Şura kararları, tavsiye niteliğindeki karar- lardır. Uygulanma, yaptırım zorunluluğu yoktur.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek danışma kurulu olarak Şuranın aktif olarak bizim be- lirlediğimiz önceliklerde çalışmasını istedik.

Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı olarak Şurada gerek oy birliği gerekse oy çokluğuyla kabul edilen tüm kararları yeniden değerlendireceğiz, belirlemiş olduğumuz eğitimde fırsat eşitliği

çerçevesinde alt başlıklarda gerekli yerlere dercedip ona göre yol haritamızı çıkaraca- ğız. Yani burada alınan her kararı, Milli Eğitim Bakanlığı benimsediğimiz, reddettiğimiz veya kabul ettiğimiz anlamına gelmiyor.”

Diyanet’in okul öncesi din eğitimi talebi ile paralel olarak gündeme gelen bu öneri tavsiye kararı niteliğinde. Ancak AKP iktidarının daha önceki uygulamalarda olduğu gibi okul önce- si eğitimde din eğitimini kurumsallaştırmaya hazırlandığı görülüyor.

Milli Eğitim Şurasından Okul Öncesi Dönemde Din Eğitimi Kararı Çıktı

İlerici Kadınlar Derneği’nden Milli Eğitim Şurası’nda alınan okul öncesi din eğitimi tavsiye kararına tepki. İKD tarafından yapılan açıklama şöyle;

Y edi yıl aradan sonra toplanan Milli Eğitim Şurası’nda AKP’ye yakınlığı ile bilinen Eğitim-Bir-Sen’in okul öncesi eğitim programlarında din eğitimi verilmesi önerisi kabul edildi. Önerinin ilgili komisyonda reddedilmesi- ne karşın genel kurulda kabul edilmesi ise ayrı bir garabet olarak kayıtlara geçti.

Bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda Diyanet İşleri Başkanı tarafından da aynı öneri dillendirilmiş, 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarının okul öncesi zo- runlu eğitimden sayılması gündeme getirilmişti.

12 Eylül darbesinin akabinde getirilen zorunlu din dersleri uygulamasına karşı toplumdaki tepkiler ve itirazlar ortadayken AKP döneminde eğitim müfredatı bütünüyle dinsel referanslar etrafında şekillendirildi. Zorunlu seçmeli din dersleri, velilere başka okul tercihi bırakmayan imam hatip dayatması, bilimsel temellerden uzaklaşan gerici müfredat, Milli Eğitim Ba-

kanlığı’nın tarikatlar, cemaatler ve Diyanet ile imzaladığı protokoller ve yürütülen ortak pro- jeler eğitim sistemini bir bütün olarak AKP’nin yeni rejiminin ideolojik şekillenme alanı haline getirmiştir.

Milli Eğitim Şurası’nda kabul edilen okul önce- si din eğitimi tavsiye kararının ise ne bilimsel açıdan ne de pedagojik açıdan bir açıklaması ve kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Tamamıyla iktidarın siyasi ve ideolojik tercihlerinin ürü- nü olarak kabul edilen bu öneri açıktır ki yeni rejimin gerici karakterinin bir uzantısıdır. Okul öncesi eğitim pedagojik olarak yetkin kurullar tarafından ve bilimsel referanslarla ciddiyetle ele alınması gereken önemli bir eğitsel faali- yettir. Toplumun geleceğinin inşası anlamına gelen okul öncesi eğitim gericilerin siyasi ve ideolojik tutumlarına terk edilemez.

Milli Eğitim Bakanı’nın öneriye ilişkin soru üze- rine ‘’Şuraya sunulan bir öneri niteliğindedir,

doğruluğunu yanlışlığını tartışamam, her öne- rinin uygulanma zorunluluğu yoktur’’ şeklindeki açıklaması gelebilecek tepkilerin önünü kes- mekten başka bir anlam taşımıyor. Geçtiğimiz dönemlerde hayata geçirilen 4+4+4 sistemi ve din derslerinin sayısının arttırılması şura karar- larına dayandırılmıştır.

Laikliğin adım adım tasfiye edildiği ve toplum- sal yaşamın her alanının dinsel referanslarla şekillendirildiği bu gerici dayatmaları kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

Çocuklarımızın tarikat ve cemaatlerin insafına terk edilmesi anlamına gelen okul öncesi din eğitimi tavsiye kararı geri çekilmelidir. Laiklik ilkesi yeniden tesis edilmeli, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, eğitimin bütün kademelerinde bi- limsel temelde yeni bir eğitim müfredatı oluş- turulmalıdır.

İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ

Okul öncesi din eğitimi kabul edilemez

Laik bir ülke, bilimsel eğitim istiyoruz

(5)

GÜNDEM

5

Cemaat ve tarikatların yurtları iktidar tarafından denetlenmiyor. Birçok yurdun kaçak olduğu, gerekli önlemle- rin alınmadığı, öğrenciler açısından risk barındırdığı bilinen bir gerçek. Denetleme yapmayan AKP ise yaşanan katliama anında yayın yasağı koyarak Nur Cemaati’nin prestijini koruma gayreti içerisinde.

A ntalya İlim ve Kültür Derneği’nin (Alim Derneği) yurdunda, yur- dun aşçısı İhsan Güney, Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendis- liği Bölümü birinci sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’u vahşice katletti.

Yaşanan bu katliam gerici cemaat ve tarikat yurtlarının gerçek yüzünü de ortaya çıkarıyor.

Yıllardır taciz, tecavüz ve ölüm haberleriyle gündeme gelen tarikat yurtları bizzat AKP ikti- darı tarafından destekleniyor.

AKP gençliği gericiliğin eline itmektedir AKP iktidarı, yaratmak istediği dindar ve kindar nesli bizzat cemaat ve tarikat örgütlenmeleri üzerinden sağlamaya çalışıyor. Yurtların ye- tersizliği ve özel yurtların fahiş fiyatları yoksul ailelerin çocuklarını gerici cemaat ve tarikatla- ra mecbur bırakıyor. Bu yurtlar ise gerici dü- şünceyi gençliğe dayatan bir konsepte sahip.

Bununla birlikte gündeme gelen taciz, tecavüz ve ölüm haberleri ise gerici örgütlenmelerin gerçek yüzünü açığa çıkartmış durumda.

Münferit olaylar değil, gericiliğin toplumu tehdidi

Yaşanan bu olaylar ise çoğu kez iktidar başta olmak üzere sağ cenahtan yana münferit olay- lar olarak açıklanıyor. Bu ise gericiliğin topluma yönelik tehdidi önemsizleştiren ve hatta ak- layan bir içeriğe sahip. Cinayeti işleyen İhsan

Güney’in “Deccali vurdum” demesi ise gericili- ğin etkisini ortaya koymaya yeterli.

Denetleme yok, yayın yasağı var

Cemaat ve tarikatların yurtları iktidar tara- fından denetlenmiyor. Birçok yurdun kaçak olduğu, gerekli önlemlerin alınmadığı, öğrenci- ler açısından risk barındırdığı bilinen bir gerçek.

Denetleme yapmayan AKP ise yaşanan katlia- ma anında yayın yasağı koyarak Nur Cemaa- ti’nin prestijini koruma gayreti içerisinde.

Tarikat ve cemaat yurtları kapatılmalıdır

Gençliği ve toplumu tehdit eden gerici ör- gütlenmelerin önü kesilmeden memleketin kurtuluşu sağlanamaz. Toplumun ve devletin her alanında örgütlenen gerici yapılanmalarla hesaplaşmak ise aynı zamanda sermaye dü- zeniyle mücadele etmekten geçiyor. Gericilik, sermaye düzeninden besleniyor ve aynı za- manda onu besliyor. Bugün ülkemiz açısından bir tehdit unsuru haline gelen gerici örgüt- lenmelere karşı laiklik ve yeni bir cumhuriyet kavgasına güç vermek en acil görevimiz olarak karşımızda duruyor.

Gericilik can almaya devam ediyor

A ntalya’da Nur Cemaati’ne bağlı İlim ve Kültür Derneği’nin yurdun- da, Akdeniz Üniversitesi Bilgisa- yar Mühendisliği Bölümü, 1. sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul yurdun aşçısı tarafından canice katledildi.

Gerici cemaat ve vakıfları, kamu yararına çalışan kuruluşlar olarak gören ve buralara her ay binlerce lira ödenek ayıran AKP iktidarı ve gerici-piyasacı anlayış sorumlusu oldukları bu tabloya iyi bakmalıdır!

Cemaat yurtlarının sicili oldukça kabarıktır!

Sürekli taciz, tecavüz, istismar, şiddet ve de- netimsizliklerle, yangın haberleriyle gündeme gelen memleketin yüz karası bu yapılanmalar- da yaşanan ilk olay bu değildir! Memleketten gericiliğin kökü temizlenmediği müddetçe de son olmayacaktır!

Bir üniversite öğrencisine yönelik “Deccalı öldürdüm” diyerek canice işlenen bu katliamın arkasındaki gerici düşünceler göz ardı edil-

memeli; cemaat, tarikat ve gerici derneklerin gerçek yüzü görülmelidir. Memleketimize hiçbir yararı olmayan, gerici ve yoz düşüncelerin palazlandırıldığı, toplum yaşamına doğrudan türlü müdahalelerde bulunan bu karanlık yapı- lanmaların ülkemizde doğrudan piyasacılık ve sermaye düzeni ile bağı bulunmaktadır.

Her yıl okumak için ailesinin yanından farklı şehirlere giden milyonlarca gencin en büyük sorunlarından biri barınma sorunu olduğu ül- kemizde devlet yurtları mevcut ihtiyacı karşı- lamamaktadır. Buysa en temel haklarımızdan olan barınmanın dahi bir sektöre dönüşmesi ve devlet yurtlarının yerinin büyük kısmı vakıf ve cemaatlere bağlı özel yurtlar tarafından doldurulmasıyla sonuçlanmaktadır.

Öğrencileri burs yerine; krediyle borçlandıran, devlet yurtlarını ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlemeyen AKP iktidarı kamu yararı saydığı bu gerici cemaat ve vakıflarına yurtlarına her ay öğrenci başına bin liraya yakın ödenek ayır- maktadır. AKP’nin yapmış olduğu tercih gayet

açıktır; piyasacılık ve gericilik kol kola yürü- mekte, yalnız geleceğimize değil hayatlarımızın kendisine dahi göz dikmiş durumdadır.

Barınma sorunu Türkiye’de bir sistem sorunudur ve çözülmediği müddetçe daha büyük sorun- larla ve karanlık bir tabloyla bizi karşı karşıya bırakmaktadır.

Ne piyasacılığın kendisi ne de piyasacılık eliyle gericiliğin palazlandırılması kabul edilemez!

Türkiye Komünist Hareketi Gençliği olarak çağ dışı düşünceler üreten, onları besleyen ve alan sunan; insanlık düşmanı piyasacı anlayışa karşı mücadeleye çağırıyoruz.

Gericiliğin ve onu besleyen sermaye düzeninin aramızdan aldığı her bir arkadaşımızın hesabını soracağız!

TKH Gençliği

Kahrolsun Gericilik!

Taciz, tecavüz ve ölüm saçan gerici

tarikat yurtları kapatılmalıdır!

(6)

GÜNDEM

6 Paris merkezli Inequality Lab tarafından yıllık olarak

hazırlanan ve yayınlanan Dünya Eşitsizlik Raporu yayınlandı.

2021 yılı sonuçlarına göre en tepedeki yüzde 1, 1990’ların ortasından bu yana biriken tüm ek serve- tin yüzde 38’ini; en alttaki yüzde 50 ise bu birikimin sadece yüzde 2’sini aldı. Bugün küresel eşitsizlik, batı emperyalizminin zirvede olduğu dönemle aynı seviyede.

Özellikle 90’ların ortasında başlayan zenginleşme gün geçtikçe artmakta. Sovyetlerin çözülüşü ile başlayan ve önce işçi sınıfı hakları sonrasında da sosyal devler ilkelerinin yok edilmesi konusunda sermayenin kural tanımaz dönemi hızlanarak devam ediyor. 90’lardan bu yana hem emperyalist merkez- lerde hem de ülkemizde yaşanan kapitalizmin krizleri ise servet artışını kısa dönemlerde yavaşlatsa da sürekli bir artış olduğu kesin. Aslında bildiğiniz gibi kapitalizm her krizde karlarını daha fazla arttırıp faturayı işçi sınıfına keserek yoluna devam ediyor. Bu nedenle her kriz sonrası en zengin ile en fakir arasın- daki fark hep artıyor.

Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre küresel mil- yarder sayısı, 2021’de rekor kırdı.

Dünya Eşitsizlik Raporu’nun detaylarına gelirsek;

2021 yılında milyarderlerin serveti %75 arttı. Artış milyarlarca dolar ediyor. Sadece sayı olarak verirsek bir anlamı olamaya bilir maaşınızın her yıl %75 art- tığını düşünün bir de normalde olan maaş artışınızı.

Zaten işçiler ve emekçilerin maaşları bu kadar az olduğu için milyarderler daha fazla kazanmıyor mu?

Eşitsizlik tek tek ülkelerde olmasının yanında kıtalara göre de farklılık göstermekte örneğin en eşit bölge olan Avrupa’da en zengin yüzde 10 gelirin yüzde 36’sını alıyor. Orta Doğu ve Afrika için bu oran yüzde 58. Avrupa’da yıllardır budanmaya çalışılan işçi sınıfı mücadelesi hala ara ara nefes alarak düşük yo- ğunluklu da olsa devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Fransa’daki “sarı yelekliler” kısmı bir örnek sayılabilir.

Ancak Afrika ve Orta Doğu’da durum daha kötü çünkü kıtanın tamam zaten emperyalizm tarafından her şekilde sömürüldüğü için dünyanın zenginlile- rinden aldıkları pay daha az. Ancak Afrika ve Orta Doğu’da zenginler için durum tabi ki farklı zaten emperyalizme göbekten bağlı patronlar zaten dünyaya kıyasla daha az alan servetin aslan payını kapmaktalar.

Rapordan dikkat çeken başka 1-2 nokta daha var.

Örneğin küresel ısınma başlığı oldukça ilginç. En alttaki yüzde 50’nin salımı 3,1 tondan daha az. Buna karşın en üstteki yüzde 10’ın salım miktarı 22.6 CO2e ile bunun yedi katından daha fazla. Büyük petrol şirketlerin bir halkla ilişkiler faaliyeti olan karbon sa- lınımı hesaplaması bu raporda da karşımıza çıkıyor.

Dünyanın kirlenmesinin bireysel bir sorun olduğunu öğütleyen bu halkla ilişkiler faaliyetinin etkili oldu- ğunu çevremizde görüyoruz. Rapor aksini söylediği için buraya kısa bir not düşmek önemli. Yine dünyayı milyarderler ve onların şirketleri kirletmiş ama fatura emekçilere kesilmiş.

İkinci bir nokta ise hükümetlerin net serveti ile özel ve kamu sektörünün net serveti arasında da bir uçu- rum oluşması. Ülke servetleri artarken bu artıştan yararlanan yine özel sektör olmuş. Özellikle Covid-19 salgını ile krizde olan ekonomilerde hükümetlerin sağladı destekler hükümetleri fakirleştirmiş. Yani salgının faydası yine milyarderlere olmuş. Burada bir önemli nokta ise hükümetlerin sağladığı desteklerin doğrudan ya da dolaylı yollarla sermayeye aktarıl- masının genel bir yönteme dönüşmesi. Özel sektörün

buna rağmen hükümetleri kredi yolu ile borçlandır- ması ise cabası.

Türkiye’de gelir eşitsizliği son 15 yılda daha fazla arttı

Rapor, son 25 yılda ülkemizdeki toplam servetin iki katına çıktığını söylüyor. Ülkemizdeki ortalama yıllık kazanç 85 bin TL. Nüfusun yüzde 50’sinin ortala- ma geliri 20.260 TL. Bunun nedenine gelirsek eğer, bugünlerde tartışılan asgari ücretin artık neredeyse nüfusun yarısına ödenen ortalama maaş olması en önemli yoksulluk etkeni.

Ülke yoksulluktan kırılırken yandaşların ve patronla- rın şatafatı hız kesmiyor. Çünkü en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54,5’ini alıyor. Sonra Recep Tayyip Erdoğan televizyona çıkıp herkesin iki hatta üç ara- bası var ne krizi diyor. Çevresi en zengin yüzde 10 ile dolu bir iktidar doğal olarak ne krizi ne de yoksullu- ğu görüyor.

Yukarıda değindiğimiz gibi son günlerde halk yoksullukla boğuşurken gündem yıl sonu olması nedeni ile asgari ücret. Şimdi asgari ücret konuşu-

lurken emekçiler tarafından istenecek olan zam oranlarına patronlar “biz bu kadarını ödeye- meyiz batarız” diye karşılık verecekler bu zaten herkesin malumu. Bu söylemin taşıyıcılığını da hem iktidar hem de düzen muhalefeti yapacak.

İşsizlik tehditleri savrulacak. İktidar önünde du- ran seçim olasılığına karşılık baskıladığı enflas- yon oranlarına göre bir zam yapıp göz boyama operasyonu yapacak. Muhalefet ise açlık sınırı- nın biraz üzerinde bir zammı talep edecek.

Emekçiler için ise tek bir talep gerçek

“İnsanca yaşam, Eşitlikçi bir düzen”

Dünya Eşitsizlik Raporu yayınlandı:

Zengin daha zengin, fakir daha fakir

Gündem

--- Selahattin Demirtaş’ın solculara soruları üzerine

Kamil Tekerek

CHP’nin helalleşme açılımı: Sağdan sağdan devam

Hakan Yerlikaya

Sosyalist ittifakın zemini sağlam, programı net olmalı

Orhan Deniz

Susurluk’tan bugüne: Bataklığı kurutmak

Nevzat Kalenderoğlu

Faiz tartışmalarının arka planı:

İdeolojik körlük mü, sınıfsal aidiyet mi?

Irmak Ildır

‘Kelebekler’den bize kalan miras

Nagihan Üçok

Dosya

--- Liberalizmin Birikim’i ya da Birikim’in liberalizmi

Gazi Can

Taraf’ın misyonu başladığı yerde bitti

Barış Terkoğlu

Yetmez Ama Evet: Solun temcit pilavı mı?

Demir Silahtar

Liberalden entelektüel olur mu?

Cengiz Kılçer

Bölüm Yazıları

--- Atatürk Kültür Merkezi ve iki ideoloji, iki tarih, iki bellek

Temüçin Erkılıç

Bulanık zamanlar: Varlık vergisi meselesi

İshak Muhaciroğlu

60.yılında 61 Anayasası

Berkay Çelen

Fen eğitimcilerinin yapılandır- macılık

sevgisi ve evrim eğitimi

Doç. Dr. Özgür Taşkın

(7)

GÜNDEM

7

“Dost ve kardeş Katar ve Türkiye, kederde ve kıvanç- ta bir ve beraber olan iki ülkedir. Çeşitli sıkıntıları beraber yaşadık. Bu sıkıntıların tekrar etmemesi için elimizden gelen gayret neyse gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Aynı ciddiyetle görevimizi yerine getirecek Katar ile dostluğumuzu, kardeşliğimizi her geçen gün geliştireceğiz. Bunu yaparken de askerlik sanatının gereğini yerine getirmek için azami gayret göstereceğiz.” Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Katar’ın başkenti Doha’da yaptığı bu açıklama, AKP iktidarının ülkemizi getirdiği yeri göstermesi açısın- dan ibretlik. Zira ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük üssüne ev sahipliği yapan, İhvan’ın koruyucu, kolla- yıcısı bu gerici Körfez emirliği ile ülkemizin kaderde ve kıvançta bir ve beraber olmasına hayıflanıyor insan. Bir yandan emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelesi sonucu kurulan cumhuriyeti yıktıklarının da ilanı bu açıklama.

Bilindiği gibi AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ile Ka- tar Emiri Al Thani görüşmüş, görüşme sonrası iki ülke arasında 15 yeni anlaşma imzalandığı açıklanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı aralarında iki ülkenin dışişleri, afet ve acil durum yönetimi, sağlık ve tıp bilimleri ile KOBİ ve standart belirleme kuru- luşları arasındaki işbirliğini amaçlayan anlaşmalar imzalandığını duyururken, Erdoğan’ın ‘ekonomik kur- tuluş savaşı’ndan da ne kast ettiği anlaşılmış oldu.

Türkiye’nin Katar’a peşkeş çekilmesinin ilanı da olan bu anlaşmalar şöyle:

– T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ile Katar Devleti İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü arasında Afet ve Acil Durum Yönetimi Alanında Mutabakat Zaptı

– T.C. Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İşbirliği Konulu Niyet Mektubunun Uygulanmasına

İlişkin Protokol

-Antalya Diplomasi Forumu ile Doha Forum arasın- da Kurumsal İşbirliği Tesis Edilmesine Yönelik Niyet Mektubu Protokol Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı – Yüksek Stratejik Komite Yedinci Toplantısı Ortak Bildirisi

– KOSGEB ve Katar Kalkınma Bankası arasında Mutabakat Zaptı

– Türk Standartları Enstitüsü ile Katar Genel Stan- dardizasyon Teşkilatı arasında Standardizasyon Alanında Mutabakat Zaptı Uygulama Programı – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Katar Devleti Kül- tür ve Spor Bakanlığı arasında 2022-2023 yılları için Kültürel Alanda İkinci Uygulama Programı

– T.C. Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti arasında 2022-2023-2024 yılları için Gençlik ve Spor Alanında

İlk Uygulama Programı

– T.C. Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti arasın- da Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Uygulama Program

– T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı ile Katar Devleti Vakıflar ve İslam İşleri Bakanlığı arasında Vakıflar ve İslami İşler Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı –Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Katar İş İnsanları Derneği arasında Mutabakat Zaptı

–Anadolu Ajansı ile Katar Haber Ajansı arasında İşbirliği Anlaşması

– Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ile Qatar Debate arasında İşbirliği Anlaşması ile İbn Haldun Üniversi- tesi ile Katar Üniversitesi arasında İşbirliği Anlaşması

Ülke Katar’a peşkeş çekiliyor!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Türkiye ve Katar arasında yapılan görüşmeler hakkında bir açıklama yayımladı. Açıklamada, AKP iktidarının, Türkiye’nin ekonomisini de, güvenliğini de Arap şeyhlerine ve Körfez sermayesine teslim ettiği belirtilerek, “Ger- çek bir kurtuluş savaşı, emperyalistlerden ve onların işbirlikçisi sermaye güçlerinden koparak, ülkemizi sömürgeye çeviren anlaşmalar elinin tersiyle iterek verilir” denildi.

“Ekonomik kurtuluş savaşı”nın altında da Katar çıktı:

Ülkemizin güvenliği Arap şeyhlerine emanet!” başlı- ğıyla yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün Katar-Türk Müşterek Kuvvet Komutanlığı’nda konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdo- ğan, “Katar’ın güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizin- kinden ayrı tutmuyoruz” dedi.

Hatırlanacağı üzere dün de Katar Dışişleri Baka- nı, Türkiye ekonomisinin yaşadığı krizin yaratacağı olanakları dört gözle beklediklerini söylemiş, AKP iktidarının Körfez sermayesi ile yürüttüğü mesainin arkasında kirli hesaplar olduğunu gözler önüne sermişti.

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin çözümü için

“ekonomik kurtuluş savaşı” verileceğini söyleyen ve kendisine karşı çıkanları “dış güçlerin maşası” ol- makla itham eden AKP iktidarının maskesi bugünkü açıklama ile düşmüştür.

Görünen köy kılavuz istemiyor: AKP iktidarı, Türki- ye’nin ekonomisini de, güvenliğini de Arap şeyhlerine ve Körfez sermayesine teslim edeceğini Cumhurbaş- kanı Erdoğan aracılığıyla itiraf etmiş durumdadır.

Gerçek bir kurtuluş savaşı, emperyalistlerden ve onların işbirlikçisi sermaye güçlerinden koparak, ülkemizi sömürgeye çeviren anlaşmalar elinin tersiyle iterek verilir. Ekonomik kurtuluş, sermayeye peşkeş çekilen kamu kurumlarının devletleştirilmesiyle, üre- tim araçlarının emekçilerin mülkiyetine geçmesiyle, merkezi planlamayla ve üretim ekonomisiyle olur.

Ülkenin güvenliği NATO’dan çıkarak, emperyalizmin dünya üzerindeki askeri operasyonlarından çekile- rek, Taliban dostluğuna son vererek, cihatçı örgüt- lerden ve Körfez sermayesinin gerici politikalarından uzak durarak sağlanır.

Onlar ülkeyi parsel parsel satıyor, geleceğimizi Arap

şeyhlerine peşkeş çekiyorlar.

Biz insanca bir yaşamı, eşitlikçi bir düzeni ve bağım- sız bir ülkeyi mutlaka kuracağız.”

Ülkemizin güvenliği Arap şeyhlerine emanet!

“Ekonomik kurtuluş savaşı”nın altında da Katar çıktı:

(8)

ARKA MANŞET

İlkesel Medya Bas. Yay. Matbaa Tur. İnş. Gıda Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi: Ozan Başuçar Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Alev Doğan Adres: Tarihi Ayazma Caddesi No2/70 Onur İş Merkezi Kartal/İSTANBUL E-posta: posta@sosyalistcumhuriyet.org

TKH, SEFALET ÜCRETINE, YOKSULLUĞA VE PAHALILIĞA KARŞI SOKAĞA ÇIKTI:

INSANCA BIR YAŞAM, EŞITLIKÇI BIR DÜZEN ISTIYORUZ!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), asgari ücret diyerek halka sefaleti öneren zihniyete karşı İstanbul Be- şiktaş Barbaros Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasının katılımcıları arasında İlerici Kadınlar Derneği (İKD), İnşaat ve Yapı İşçi- leri Sendikası (İyi-Sen) ve Sınıf Tavrı da yer alırken, eylemde “İnsanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen istiyoruz” pankartı taşındı.

“VEKALETİ BİZİ TEMSİL ETMEYENLERE VERME- YECEĞİZ”

Basın açıklamasında ilk konuşmayı TKH Genel Baş- kanı Aysel Tekerek yaparken, Tekerek konuşmasında şunları kaydetti:

“Ülkemizde emekçi sınıfının, işçilerin nesilden ne- sile on yıllardır duyduğu iki kelime var; birincisi acı reçete, ikincisi kemerleri sıkalım. Ne zaman bu haramilerin düzeni ekonomik olarak sıkışsa bu iki kelimeyi önümüze getiriyor. Biz bu düzeni değiştire- mezsek, emekçilerin daha uzun yıllar açlığa mahkum edileceğinin ilanıdır. Türkiye’nin bir çok bölgesinde insanlar ‘açız’ diyorlar. Bu açlık sefalet düzeninde ise patronlar halinden memnun. Sermaye sınıf iktidarın sahibi oldukça, sermaye sınıfı geleceğimize karar verdikçe, sermaye sınıfı karlarını düşündükçe, emek- çiler geçinemez, emekçiler aç kalır. Bugün güncel olarak hükümetin istifa etmesi gerektiğini çok yüksek sesle haykıralım, ama yetmez. Biz sadece kötü bir iktidardan kurtulmak istemiyoruz, bizi kötü şartlara mahkum eden bütün koşullardan kurtulmak istiyoruz.

Biz genç kadınlarız, geleceksiz bırakılan gençleriz, biz bu kadar çok çalışmasına rağmen, aç, açıkta kalan, evsiz kalan emekçileriz. Dolayısıyla tek bir şey istiyoruz; hakkımızı istiyoruz. Hakkımızı gerçek an- lamda alana kadar, ülkemizi bu sefalet düzeninden

bu onursuz koşullardan kurtarmak için vekaleti bizi temsil etmeyenlere, bizim derdimize derman olma- yanlara vermeyeceğiz. “

“YENİ BİR ÜLKE İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Basın açıklamasında konuşmasını gerçekleştiren İKD GYK Üyesi Nagihan Üçok ise konuşmasında şunları söyledi:

“Milyonlarca emekçi için asgari ücret tartışılıyor. As-

gari ücret bugün açlık sınırının altında. Asgari ücretin iyileştirileceğine dair beklenti ise koca bir yanılgıdan ibarettir. O yüzden asgari değil insanca yaşanacak bir ücret istiyoruz. AKP iktidarının yardım adı altın- da özellikle kadınları hedef alan sadakalarını değil haklarımızı istiyoruz. İnsanca bir yaşam eşitlikçi bir düzen istiyoruz. Emekçilerin, el ele, omuz omuza mü- cadelesi ile kuracağımız yeni bir ülke istiyoruz. Yeni bir ülke için örgütlenmeye, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.”

“BİZ İNŞAAT İŞÇİLERİ ÖFKELİYİZ”

Basın açıklamasında konuşmasını gerçekleştiren İyi- Sen YK Üyesi Hasan Kırlangıç ise şunları kaydetti:

“İnşaat işçileri olarak öfkeliyiz. Öfkeliyiz çünkü geç- tiğiniz yollarda, köprülerde, tünellerde, oturduğunuz evlerde, gittiğiniz AVM’lerde inşaat işçisinin alınteri kadar gasp edilmiş hakları vardır. İnşaat işçisinin canlarına mal olmuştur. Asgari ücret tartışmala- rı sürüyor.Bir yanda bürokratlarına 5’er 10’ar maaş verenler, diğer yanda sözümona işçiyi temsil ettiğini iddia eden sendikalar var. Bu görüşmelerden çıkan sonuç kemerleri sıkmak olacaktır. Biz buna karşı isyan ediyoruz. Asgari değil insanca yaşama müca- delesi veriyoruz.”

“BU TİYATRODA İŞÇİLERE HAKARET VAR”

Basın açıklamasının son konuşmasını gerçekleşti- ren isim de Sınıf Tavrı sözcüsü Kemal Parlak olurken, Parlak konuşmasında şunları kaydetti:

Asgari ücret görüşmelerinde her sene bir tiyatro sahnesi kuruluyor. Bu sene de kuruldu. Bu tiyatroda patronlar var, sermaye sınıfı var, siyasi iktidarları var, işçilere hakaret var, yalan var, manipülasyon var.

Bu sene içinden geçmiş olduğumuz süreç çok daha ağır. Müthiş bir ekonomik kriz içerisinden geçiyo- ruz. Temek gıda maddeleri başta olmak üzere her şeye fahiş zamlar geliyor. Bir program etrafında örgütlenelim. Bu ülkenin kurtuluşu ancak işçilerin kurtuluş mücadelesi ile olacaktır. Her sene oynanan bu tiyatroda bir tek aktörler değişiyor. Bir zamanlar Demirel’di, Özal’dı, Çiller’di, şimdi de AKP. O vakit bu tiyatro çadırını toptan söküp atalım. İnsanca yaşa- nacak bir dünya için örgütlenelim”

Referanslar

Benzer Belgeler

 Her proje ekibi, topluma hizmet uygulamaları dersi kapsamında ve proje planı doğrultusunda yapılan etkinliklerle ilgili bir ürün seçki dosyası hazırlayacaktır.. Ürün

<藥學科技期末報告> B303097026 黃柏元 §影片心得: 這次的影片有許許多多的沒看過的領域「發展」

Her beslenme basama¤›nda besinin bir bölümü enerji sa¤lamak için kullan›l›rken geri kalan› depola- n›r.. Düzey yükseldikçe, her basamakta besinin bir

Fikret’in, yine aynı odanın penceresinden Boğaza ba­ kan, yağlı boya bir resmi asılı, Boğa­ za ve karşı sahilin sırlarına hâkim bu­ lunan bu pencereden

f^ a d ığ ım yazılardan biri de, 23 Nisan 1986'da Mil­ liyet te yayınlanan Haldun Taner'e

Bu nedenle okul yöneticilerinin özlük hakları, atanma ve görevlendirme biçimleri, mesleki gelişimleri ile ilgili atılacak adımlar, öğretmenlerin motivasyonunu ve

6-17 İlyas PÜR Anxiety and Religiosity Relationship in High School Students (Mersin Example) Türkçe 7-19 Serap Nur DUMAN Determining Pre-Service Teachers' Lifelong

buna bağlı olarak da felsefe ve bilimde görülebilirler; ilkelerin kendisinde ve mantıkta ortaya çıkmazlar. Çünkü mantık ilke ve kanunları zorunlu doğrulardır.