• Sonuç bulunamadı

Dış Dinamikler Açısından Türkiye Hayvancılığı Üzerine Çözümlemeler Mustafa KAYMAKÇI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dış Dinamikler Açısından Türkiye Hayvancılığı Üzerine Çözümlemeler Mustafa KAYMAKÇI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dış Dinamikler Açısından Türkiye Hayvancılığı Üzerine Çözümlemeler

Mustafa KAYMAKÇI 1 Sait ENGĐNDENĐZ 2

Özet

Türkiye özellikle dış dinamiklerin etkisiyle hayvansal ürünlerde giderek dışa bağımlı hale gelmektedir. Bu nedenle kısa ve uzun vadeli önlemlerin alınması ve uygulamaya aktarılması zorunludur. Bu çalışmada dünyada ve özellikle AB’nde hayvancılık üretim ve ticaret politikaları incelenerek Türkiye’de hayvansal ürünler üretimi ve ticaretine verilecek yön konusunda kimi öneriler getirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: hayvansal üretim, hayvancılık ekonomisi, hayvancılık politikaları, hayvansal ürünler dış ticareti.

Solutıons On Turkısh Anımal Husbandry In Terms Of Foreıgn Dynamıcs Abstract

Turkey is becoming more and more dependent on the foreign countries in animal products. This is especially under the influence of foreign dynamics. For this reason, short and long term policy measures should be identified and put into practice. In this study, some suggestions have been put forward on the production and trade of animal products in Turkey by examining animal production and trade policies in the world, and especially in the EU.

Key words: Animal production, animal husbandry economics, animal husbandry policies, foreign trade of animal products .

1.GĐRĐŞ

Batı'nın yönlendirilmesiyle Türkiye’de uygulanagelen yeni-liberal politikalar doğrultusunda, 24 Ocak 1980 kararları ile başlatılan süreçte, tarımda da korumacılık giderek kaldırılmıştır. Đç piyasayı terbiye etmek amacıyla önce süt ve et ürünleri, daha sonraları canlı hayvan ithalatları gerçekleştirilmiştir. Desteklemeler giderek azaltılmış ve istikrarsız bir duruma getirilmiştir. Piyasayı düzenleyen tarımsal KĐT'ler özelleştirilmiştir.

Diğer yandan bu süreçte desteklemelerde, küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine dev işletmelerin oluşturulması yeğlenmiştir. Hayvan türleri açısından da sığır ve tavuk yetiştiriciliği öne çıkarılmış, koyun ve keçi yetiştiriciliği ihmal edilmiştir. Sonuçta Türkiye, üretim girdileri açısından dışa bağımlı olmuş, hayvansal üretimi, tüketim gereksinmesini karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu durum aynı zamanda tarımda işsizliği de ortaya çıkarmıştır (Kaymakçı, 2009).

Türkiye’de hayvancılıkta uygulanan politikalarla ilgili birçok çalışma yapılmıştır (Karkacıer, 2000; Sayın, 2001; Tan ve Ertürk, 2002; Uzmay, 2005; Ören ve Bahadır, 2005; Günaydın, 2007; Akder ve ark., 2008; Peşmen ve Yardımcı, 2008; Uzmay, 2009;

Günaydın, 2010; Altuntaş, 2010; Gün ve ark., 2010; Selli ve ark., 2010). Ancak politikaların dış dinamikler açısından değerlendirilmesi ve bu yönden alınabilecek önlemlerin tartışılmasının ise yeterince yapılmadığı söylenebilir.

Bu bağlamda ele alınan bildiride, önce Türkiye hayvancılığının durumu ile uygulanan üretim, pazarlama ve örgütlenme politikaları özetlenmiştir. Daha sonra Avrupa Birliği (AB) ile dünya hayvan ve hayvansal ürün politikaları ve ticareti anlatılmış, ayrıca Türkiye'nin ithalat ve ihracatı irdelenmiştir. Son olarak ta Türkiye hayvancılığına verilecek yön konusunda kimi önermeler yapılmıştır.

2. TÜRKĐYE HAYVANCILIĞI 2.1 Hayvan Sayısı Değişimleri

TÜĐK 2009 yılı verilerine göre Türkiye’de 10.72 milyon baş sığır, 21.75 milyon baş koyun, 5.13 milyon baş keçi bulunmaktadır. 2000-2009 döneminde sığır sayısı

% 0.34, koyun sayısı % 23.66, keçi sayısı ise % 28.79 oranında azalmıştır.

1 Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, 35100 Bornova-Đzmir.

2 Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 35100 Bornova-Đzmir.

(2)

2009 yılında sığır varlığının % 34.73’ünü kültür ırkı, % 41.09’unu melez,

% 24.19’unu ise yerli ırkı sığırlar oluşturmuştur. Koyun varlığının % 95.27’si yerli ırk,

% 4.73’ü merinos ırkı hayvanlardan, keçi varlığının ise 97.13’ü kıl keçi, % 2.87’si tiftik keçilerinden oluşmaktadır (www.tuik.gov.tr).

2.2 Hayvansal Üretim ve Tüketim

Türkiye’de hayvansal ürünlerin üretim miktarındaki indeks değişimleri Çizelge 1’de verilmiştir. Bu kapsamda, 2000-2009 döneminde koyun eti ve sütünde % 33.00, ve

% 5.19, keçi eti ve sütünde % 45.43 ve % 12.72 oranında azalma saptanmıştır. Aynı dönemde sığır eti üretiminde % 8.28 oranında azalma, inek sütü üretiminde ise % 32.65 oranında artış kaydedilmiştir. Deride ise %50’lere varan azalma olmuştur. Yapağıda ve keçi kılında saptanan azalma ise %25’lere varmıştır (www.tuik.gov.tr.).

2009 yılında elde edilen 12.51 milyon tonluk toplam süt üretiminin % 92.59’unu inek sütü, % 5.87’sini koyun sütü, % 1.54’ünü keçi sütü oluştururken, aynı yıl elde edilen 411594 ton kırmızı etin % 79.03’ünü sığır eti, % 18.13’ünü koyun eti, % 2.84’ünü keçi eti oluşturmuştur (www.tuik.gov.tr).

DPT 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hayvancılık ÖĐK Raporunda yapılan projeksiyonlarda 2009 yılında kırmızı et üretiminin 888600 tona, süt üretiminin ise 10.76 milyon ton olacağı öngörülmüştür (DPT, 2007). Ancak görüldüğü gibi kırmızı et üretiminde 2009 yılında öngörülen rakamların oldukça altında kalınırken, süt üretiminde üzerine çıkılmıştır.

Türkiye’de kişi başına düşen hayvansal ürün miktarında da, inek sütü ve tavuk ürünleri dışında önemli azalmalar söz konusudur. Kırmızı et, koyun ve keçi sütünde gözlemlenen düşüşler bunun göstergeleridir. 2000 yılında 7.58 kg olan kırmızı et tüketimi 2009 yılında 5.62 kg’a düşmüştür (www. tuik.gov.tr).

2.3 Üretim Politikaları, Destekleme ve Kredileme

Türkiye’de, tarıma ve tarımın bir kolu olan hayvancılığa ayrılan destekler, özellikle 2000 yılından sonra incelendiğinde öne çıkan konular şöyle özetlenebilir;

• Tarımsal desteklemelerin milli gelire oranında hızlı bir gerileme söz konusudur. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’nda tarımsal desteklerin milli gelirin % 1’inden az olamayacağı hükmü getirilmiş olmasına karşın, tarım destekleri 2003’ten bu yana % 0.6 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2009’da gerçekleşen oran ise % 0.45’tir (Oyan, 2009). Bu bağlamda hayvancılığa düşen payın da yetersiz olması yanında, tarıma yaptığı katkı oranında olmadığı gözlemlenmektedir (Özkaya ve ark., 2010).

• Hayvancılığa yapılan desteklerin tamamına yakınının yakın zamanlara değin sığıra ayrıldığı görülmektedir (Levent, 2008). Koyun ve keçi yetiştiriciliğine destekler ise 2006 yılından sonra başlamıştır. Burada, Batı’nın elindeki sığırları eritmek amacıyla Türkiye üzerindeki yönlendirmesinin payı olduğu söylenebilir.

• Đşletme temelinde ise destekler, küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha çok büyük dev işletmelerin oluşturması doğrultusunda olmuştur. Bunun en önemli kanıtı, anılan işletmelerin sayıca azalma sürecine girmesi ve kırdan kente plansız göçün hızlanmasıdır.

• Sonuç olarak hayvancılığa yapılan desteklemeler ve ayrılan krediler, sektörün gereksinimini karşılamaktan uzak kalmıştır. Hayvan sayıları ve üretimdeki düşüş, ithalattaki artış ve yaşanmakta olan kırmızı et krizi bunların göstergeleridir.

2.4 Pazarlama Politikaları

Pazarlamada gözlemlenen konular ise şöyle özetlenebilir;

•••• Üretici ile tüketici arasında 5-6’yı bulan pazarlama organı bulunmaktadır. Bu durum pazarlama maliyetini arttırdığı gibi, tüketicinin ödediği fiyat ile üreticinin eline geçen fiyat farkını da arttırmaktadır (Đçöz ve Eken, 2004). Örneğin kasaplık hayvan ve et pazarlamasında üreticinin eline geçen fiyat, tüketici fiyatının yaklaşık %40-50’si dolayındadır.

•••• Aracı sayısının fazlalığı pazarlama verimliliğini de düşürmektedir. Bundan üretim olumsuz bir şekilde etkilenmektedir.

(3)

•••• Pazarlamada üretici örgütlerinin ağırlığı yok gibidir. Var olanlar da işledikleri ürünleri aracılarla tüketicilere ulaştırabilmektedir.

•••• Pazarlamada üretici organizasyonlarının güçsüz oluşu ya da hiç olmayışı, fiyat istikrarsızlığını yaratmaktadır. Örneğin Ulusal Süt Konseyi göstermelikten öteye gidememiştir. Çiğ süt fiyatlarında yaşanan istikrarsızlık bunun göstergesidir. Türkiye’de 2008’in ikinci yarısında süt sanayi yağsız süt tozu ithaline yönelince süt fiyatı 35 kuruşa düşmüştür. Bu durum 1 milyona yakın anaç hayvan kesimine, dolayısıyla potansiyel süt kaybı dışında 400-450 bin besi danasının üretime girememesine neden olmuştur. Kırmızı et krizini tetikleyen konu budur.

Türkiye’de üretici eline geçen hayvansal ürün fiyatları reel olarak gerilemiştir 2000-2008 döneminde inek, koyun ve keçi sütünde sırasıyla fiyatlarda %21.00, %10.54 ve %11.27’lik azalma olmuştur. Kırmızı et fiyatlarında da 2008’e değin düşüşler yaşanmış, 2009 yılında ise 2000 yılına göre %4 dolayında artış kaydedilmiştir. Sığır derisi dışında diğer derilerde ve yapağıda da %45’lere varan düzeylerde fiyatlarda gerilemeler gözlemlenmektedir (www.tuik.gov.tr; cari fiyatlar 1994=100 bazlı TEFE kullanılarak deflate edildikten sonra hesaplanmıştır.)

Diğer yandan, son yıllarda üreticilerin elde ettikleri hayvansal ürünler karşılığında giderek daha az girdi satın aldıkları da gözlemlenmektedir. Süt üreticileri 2000 yılında 1 kg süt ile 1.68 kg yeme karşılık, 2008 yılında 1.02 kg yem alabilmişlerdir.

Benzeri durum besicilik yapan üreticiler için de geçerlidir (Çizelge 1).

Çizelge1: Türkiye’de süt/süt yemi fiyatı ve sığır eti/besi yemi fiyatı paritesi.

Yıllar Süt/süt yemi fiyatı paritesi Sığır eti/besi yemi fiyatı paritesi

2000 1.68 30.26

2002 1.50 26.67

2004 1.33 26.85

2006 1.23 27.38

2008 1.02 21.32

Kaynak: www.tuik.gov.tr

Aslında ortaya çıkan bu durum, Türkiye’de iç ticaret hadlerinin tarımın aleyhine gelişmesinin bir sonucudur. Örneğin 2000-2008 dönemi toptan eşya fiyatları endeksine göre yapılan hesaplamalara göre tarım ürünleri fiyatlarındaki artış oranı madencilik ürünleri fiyatlarındaki artış oranının gerisinde kalmıştır (www.tuik.gov.tr; Boratav, 2009).

Tarımın iç ticaret hadlerindeki değişim, tarımsal üretimi gerçekleştiren üreticinin elde ettiği ürün karşısında kazandığı gelir ile ödemeleri arasındaki farkı göstermektedir.

Türkiye’de iç ticaret hadlerinin, özellikle IMF ve Dünya Bankası egemenliğinde uygulanan tarım politikaları sonrasında üreticilerin olumsuz yönde etkilendiği gözlemlenmektedir (Boratav, 2009; Özkaya ve ark., 2010).

2.5 Örgütlenme

Türkiye’de hayvan yetiştiricilerinin çok sayıda örgütü vardır. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler (Köy-Koop), Hayvancılık Kooperatifleri (Hay- Koop), Damızlık Yetiştirici Birlikleri (sığır, koyun-keçi ve arı gibi) ve Süt Üreticileri Birlikleri (SÜB) bunların başlıcalarıdır. Örgütlenmede ortaya çıkan başlıca noktalar şunlardır;

Anılan örgütlerin teknik ve ekonomik etkinlik alanları çatıştırılmış ve gereksiz sürtüşmeler ortaya çıkarılmıştır (Kaymakçı, 2007; Kumlu, 2007).

Örgütlerin ekonomi politika oluşturmada etkinlikleri oldukça sınırlı kalmıştır.

Ekonomik örgütlenmede kooperatiflerin payı oldukça düşüktür. Örneğin; süt işleme tesisleri içinde kooperatiflerin payı % 4 dolayındadır (Uzmay, 2009).

Örgütlerin güçsüz oluşu, pazarlamada da belirtildiği üzere girdi tedariki, ürün işleme ve pazarlamada yetiştiricileri güçlü gıda ve pazarlama tekellerinin egemenliğine mahkum etmektedir (Oral, 2009).

(4)

3. AB HAYVANCILIĞI

3.1 Hayvansal Ürünler Üretimi, Tüketimi ve Ticareti

AB hayvancılıkta uyguladığı politikalarla dünya ticaretinde önemli rol oynamaktadır. Birlik, bir yandan topluluğun ihtiyacı olan üretim miktarını sağladığı gibi, bir yandan da birlik içindeki ülkeleri birbirine bağımlı duruma getirmektedir. Birlik, oluşan stoklarını eritebilmek amacıyla üçüncü ülkelere ihracat ta gerçekleştirmektedir.

Birlik’te özellikle tereyağ ve süt tozu stokları eritilmeye çalışılmıştır (EC, 2010).

3.2 AB Hayvancılığında Uygulanan Politikalar

AB Ortak Tarım Politikası, Ortak Piyasa Düzenleri (OPD) ile uygulanmaktadır.

Bu kapsamda uygulanan üretim, pazarlama ve dış ticaret politikaları şöyle özetlenebilir;

• Birlikte, üreticilerin ekonomik ve teknik örgütlenmesi en yüksek düzeydedir. Üretim sürecinde girdilerin ucuza alımı, üretimin değerlendirilmesi ve pazarlanması aşamalarında kooperatif sektörünün başat ağırlığı vardır. Kimi ülkelerde ise kooperatiflerin dışında, üretici ile aracı arasında sözleşmeli tarım modeli de söz konusudur.

• Birlik’te hayvan ve hayvansal ürün sektöründe uygulanan destekler, ithalat vergileri, ihracat sübvansiyonları, müdahale alımları, depolama yardımları, süt tüketiminin teşviki gibi destekleri kapsamaktadır (TKB, 2006). Birlik’de hayvansal ürünler için Tarımsal Garanti Fonu (EAGF)’ndan yapılan doğrudan ödemeler 2000-2009 döneminde bazı yıllar 13140.4 milyon Euro’yu bulmuştur (http://ec.europa.eu).

• AB tanımlamasına göre Đşlenmiş Tarım Ürünü (ĐTÜ) olarak kabul edilen ürünler, Sanayi Payı ve Tarım Payı olarak hesaplanan vergilerle korunmaktadır.

• ĐTÜ’nin, üçüncü ülkelere ihracatında, dünya fiyatları ve Birlik fiyatları arasındaki fark kadar ihracat iadesinden faydalanılmaktadır. Đhracat iadelerinin toplam destekler içindeki payları kimi yıllarda; süt ve ürünlerinde %74.99’u, sığır ve dana etinde ise %70.13’ü bulmaktadır (http://ec.europa.eu). Örneğin Birlik bazı yıllarda süt tozunda 800-1200 $/ton ihracat iadesi vermiştir (Tan ve Ertürk, 2002).

• OPD kapsamı hayvan ve hayvansal ürünlerin ithalatında Birlik pazarını bozması ya da böyle bir ihtimalin bulunması halinde, DTÖ Tarım Anlaşması hükümleri çerçevesinde, söz konusu durum ortadan kalkıncaya kadar ilave bir ithalat vergisi uygulanabilmektedir.

4. DÜNYADA HAYVAN, HAYVANSAL ÜRÜN VE GĐRDĐ FĐYATLARI Türkiye’de üretici eline geçen kimi hayvan ve hayvansal ürün fiyatlarının ilk bakışta dünya fiyatlarının üzerinde olduğu söylenebilir. Canlı hayvan fiyatları incelendiğinde Türkiye’de ABD ve AB’ne göre; sığır fiyatının düşük, özellikle koyun ve keçi fiyatlarının yüksek olduğu görülmektedir. Karşılaştırma, hayvansal ürün fiyatları açısından yapıldığında ise, gerek inek sütü, gerekse sığır ve koyun etinde Türkiye’deki fiyatların daha yüksek olduğu görülmektedir (EC, 2010; www.tuik.gov.tr; www.fao.org;

www.usda.gov). Günümüzde bu gerekçeyle kimi çevreler Türkiye’nin hayvansal ürün ithalatı yaparak fiyatları düşürme yoluna gitmesini önermektedir.

Bununla birlikte, Türkiye’deki hayvansal ürün fiyatlarının yüksek olmasının arkasındaki gerçek araştırılmalıdır. Burada AB’nde üreticilere sağlanan dolaylı destekler yanında en önemli etken, girdi fiyatlarının yüksekliğidir. Bu yönde bir karşılaştırma yapıldığında Türkiye’de gerek yem fiyatlarının, gerekse mazot fiyatlarının AB ve ABD’den oldukça yüksek olduğu görülmektedir (Çizelge 2).

(5)

Çizelge 2: Hayvancılık girdi fiyatlarının ülkeler düzeyinde karşılaştırılması (Euro/100 kg).

Girdiler AB ABD Türkiye (*)

2006 12.20 10.53 16.76

2007 17.85 15.15 19.88

Arpa

2008 19.51 15.85 22.07

2006 15.25 10.31 17.30

2007 20.58 12.79 21.64

Yulaf

2008 20.63 13.15 23.00

2006 14.75 11.00 20.00

2007 20.21 14.58 23.39

Mısır

2008 21.10 13.56 20.19

2006 71.97 59.23 118.38

2007 73.51 58.83 133.33

Mazot

2008 88.97 74.90 120.65

Kaynak: EC, 2010, (*) www.tuik.gov.tr

AB ve Türkiye’de süt fiyatı/yem fiyatı paritesinin değişimi incelendiğinde de Türkiye’deki üreticilerin dezavantajlı olduğu ve 1 kg süt ile giderek azalan miktarda yem alabildikleri ortaya çıkmaktadır (Çizelge 3). Bunun nedeni AB/ABD’nde mısır, arpa, soya gibi yem hammaddelerine yapılan desteklerdir. Bu destekler sonucunda hayvansal ürünlerin fiyatları da daha düşük olmaktadır. Anılan ülkelerde desteklerden genellikle büyük üreticiler yararlanmakta, bu durum aynı zamanda yem hammadde ihracatçısı çok uluslu şirketlere de büyük çıkarlar sağlamaktadır.

Çizelge 3: AB ve Türkiye’de süt ve yem fiyatları paritesindeki gelişmeler.

Ülkeler 2000 2002 2004 2006 2008

Süt fiyatı/mısır fiyatı paritesi 2.33 2.45 2.27 2.22 1.84 Süt fiyatı/arpa fiyatı paritesi 2.74 3.10 2.73 2.64 2.02 AB Süt fiyatı/buğday fiyatı paritesi 2.59 2.85 2.49 2.46 1.85 Süt fiyatı/mısır fiyatı paritesi 2.05 2.28 2.01 1.77 1.96 Süt fiyatı/arpa fiyatı paritesi 1.86 1.62 1.65 1.31 1.94 Türkiye Süt fiyatı/buğday fiyatı paritesi 1.72 1.50 1.50 1.32 1.21

Kaynak: www.oecd.org.

5. TÜRKĐYE’DE HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜN DIŞ TĐCARETĐ Türkiye’nin hayvansal ürünler ithalatı 2000-2008 döneminde giderek artmış ve dış ticaret dengesi negatif seyretmiştir. 2009 yılında ise ithalattaki değer temelli azalma ile denge pozitif yönde oluşmuş görülmektedir (Çizelge 4).

Çizelge 4: Türkiye’nin canlı hayvan ve hayvansal ürünler dış ticaret dengesi (1000 $).

Dış ticaret 2000 2002 2004 2006 2008 2009

Đthalat (1) 401.157 634.182 663.297 640.958 660.849 425.377

Đhracat (2) 228.078 213.329 223.152 274.444 479.816 512.656

Fark (2-1) -173.079 -420.853 -440.145 -366.514 -181.033 87.279 Đhracat / ithalat oranı (%) 56.85 33.64 32.53 42.82 72.61 120.52

Kaynak: www.tuik.gov.tr

Đthalat içinde en önemli payı ham deriler almaktadır. Bunu sırasıyla yün ve kıl ile süt ve süt ürünleri izlemektedir. Özellikle 2006 yılından sonra süt ve süt ürünleri ithalatı artmıştır (www.tuik.gov.tr). Türkiye canlı hayvan ve hayvansal ürün ithalatı genellikle artan miktarlarda AB ülkeleri ve ABD’den gerçekleştirilmektedir. Son aylarda kırmızı et fiyatlarını aşağıya çekmek gerekçesiyle canlı hayvan ithalatı ivme kazanmıştır. Önce, Et ve Balık Kurumu’na (EBK) 29 Haziran 2010 tarihinde verilen ithalat yetkisi, daha sonra özel sektöre de tanınmıştır.

Türkiye’nin hayvansal ürünler ihracatı içinde ise en önemli payı yumurta, bal ve diğer ürünler almaktadır. Bunu sırasıyla süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünleri izlemektedir (www.tuik.gov.tr). Türkiye’de tarım ürünlerinin ihracatına yönelik teşvikler tarım ürünleri ticaretini uluslararası kurallara bağlayan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması çerçevesinde sağlanmaktadır. Türkiye ihracat iadesi oranlarını belirlerken DTÖ ihracat sübvansiyonu taahhütleri yanında üretim, maliyet ve dış piyasa koşullarını da dikkate almaktadır (DPT, 2007).

(6)

Türkiye’nin hayvansal ürün dış ticaretine yönelik gelişmeler irdelenirken, son dönemlerde Türkiye’nin gerek tarımsal, gerekse hayvansal ürünler dış ticaret hadlerinin de gözden geçirilmesinde yarar vardır. 2000-2009 döneminde dış ticaret hadleri tarım ve ormancılıkta Türkiye aleyhinde gelişmiştir. Benzer durum, süt, süt ürünleri ve yumurtada da geçerlidir. Burada dış dinamiklerce belirlenen politikaların belirleyici olduğu söylenebilir. Kısaca, ithal malları fiyat indeksi ihraç malları fiyat indeksinden daha hızlı artmıştır (www.tuik.gov.tr.).

6. TÜRKĐYE HAYVANCILIĞINA VERĐLECEK YÖN, EKONOMĐ- POLĐTĐKA ÖNERĐLERĐ

6.1 Üretim Politikaları

Üretim politikalarının yeniden düzenlemesini gerekmektedir. Bu bağlamda;

• Devletin doğrudan ve dolaylı müdahalesi yaşamsal bir öneme sahiptir. Kısa dönemde et, süt, yumurta, yapağı ve tiftik gibi ürünlerin fiyat oluşumunda, ABD ve AB’nde olduğu üzere çeşitli müdahaleci kuruluşların devreye sokulması sağlanmalıdır (Anonim, 2010).

• Desteklemelerin en az Tarım Kanunu’nda belirtilen oran düzeyine çıkarılması şarttır.

Burada küçük ve orta ölçekli işletmelere öncelik verilmesi üzerinde durulmalıdır.

Şimdiye kadar yapılan desteklemelerden, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeterince yararlanamadığı bilinmektedir. Desteklemelerde bir büyüklük sınırı getirilmelidir.

Sanıldığının aksine, toplam faktör verimliliği açısından küçük ve orta ölçekli işletmeler daha yüksek bir getiriye sahiptirler (Özkaya ve ark., 2010). Öte yandan sözleşmeli tarım modeline de tavır alınmalıdır.

• Küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ölçek sorunundan kaynaklanan kimi sorunları, kamu yatırım hizmetlerinin ve desteklemelerinin onlara yönlendirilmesi ve kooperatif örgütlenmesi ile aşılmalıdır. Orta ve uzun dönemde ise, desteklemeler hayvancılık işletmelerinin uzmanlaşması ve göreli büyümesi, mekanizasyon düzeyinin yükseltilmesi, ancak yine kooperatifleşme ile birlikte planlanmalıdır.

• Üretim politikalarında, türler temelinde de destekleme ve düzenlemeler yeniden gözden geçirilmelidir. Bu bağlamda şimdiye kadar ihmal edilen koyun ve keçinin göreli payı artırılmalıdır.

Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde koyunculuğun öne çıkarılması gereği vardır. Ancak bu doğrultuda uygulama gerçekleştirilirken, bölgedeki feodal yapıyı tasfiye edecek ve temelinde Toprak Devrimi’ni kapsayan “Bölgesel Kalkınma Planı” hayata geçirilmelidir. Toprak Devrimi’nin başarısı için diğer bölgelerde de olduğu üzere, tarım işletmelerinin kooperatifleşmesi şarttır (Kaymakçı, 2010).

Yoğun yeme dayalı hayvan besleme sistemleriyle elde edilen süt ve et gibi hayvansal ürünlerin insan sağlığına giderek zarar verdiği bilinmektedir. Bu nedenle üretim maliyetini düşürmek ve hayvansal ürünlerin sağlıklı olmasını sağlamak için meraları geliştirecek güçlü programlar hazırlanmalıdır. Meraların geliştirilmesi erozyonun önlenmesi açısından da yararlıdır.

6.2 Pazarlama ve Örgütlenme Politikaları

Pazarlama ve örgütlenme politikaları bağlamında başlıca önermeler ise şunlar olabilir;

• Türkiye'de hayvansal ürünlerin pazarlanmasında başta da belirtildiği üzere, işletmelerin tek yanlı olarak giderek tekelleşen ve yabancılaşan tarım ve gıda şirketlerine bağımlılığı vardır. Tekelleşme ve yabancılaşmaya karşı yapılacak ilk işlerden birisi, başta süt olmak üzere et, yumurta ve yapağı da üreticilerinin ürünlerini değerlendirecek kamu iktisadi kuruluşlarının yeniden kurulmasını gerçekleştirmek ve üreticilerin kooperatifleşmesi için her türlü düzenlemeyi sağlamaktır.

• Tarım ürünlerinin pazarlanmasında kayıt dışı ekonomiyle etkin bir mücadele yapılmalıdır.

• Dış ticarette iç pazarı koruyacak ve dış ticarette ise ihracatı geliştirecek düzenlemeler yeniden gözden geçirilmelidir. Bu bağlamda;

(7)

− AB tanımlamasına göre Đşlenmiş Tarım Ürünleri (ĐTÜ) olarak kabul edilen ürünler, sanayi ve tarım payı olarak hesaplanan vergiler, iç üretimi koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir

− Đşlenmiş hayvansal ürün dışında damızlık ve damızlık hayvan dışalımına da karşı tavır alınmalıdır.

− Dışalım gibi plansız dışsatım da üretimi olumsuz etkileyebilir. Örneğin koyun ve keçi yetiştiriciliğinde anaç satımı Türkiye'de üretimi geriletmiştir.

− Kaçak hayvan ile ürün çıkışı ve girişi mutlaka engellenmelidir. Bu durum iç piyasada üretim kadar, insan ve hayvan sağlığını da tehdit etmektedir.

7. ÖZET VE SONUÇ

Türkiye’de ilk bakışta, kimi canlı hayvan ve hayvansal ürünlerde üretici eline geçen fiyatların, AB/ABD ülkelerine göre daha yüksek olduğu söylenebilir. Ancak, anılan ülkelerde girdi fiyatlarının düşüklüğü ve diğer destekler dikkate alınmaksızın yapılan değerlendirmeler yanıltıcıdır. AB/ABD’nde üreticilere sağlanan destekler, Türkiye’ye göre olağanüstüdür.

Bu ve benzeri konular göz önüne alınmadan iç piyasayı terbiye etmek amacıyla ithalata yönelmek, Türkiye’de bir yandan hayvan sayısı ve üretimde önemli düzeyde düşüşlere neden olmuş, bir yandan da küçük ve orta ölçekli işletmeleri erime sürecine sokmuştur. Özetlenirse, dış dinamiklerin yönlendiriciliğinde uygulanagelen yeni-liberal politikalar, üretimi gerileten ve istihdamda da olumsuzlukları yaratan başat bir etmen olmuştur.

Aslında Türkiye’deki sistem, serbest piyasa ekonomisi bile değildir. Sistem, AB/ABD yönlendiriciliğinde IMF ve Dünya Bankası tarafından tekelci küresel kapitalizmin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmektedir.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere sözde serbest piyasa kurallarının uygulanması doğrultusunda zorlamalar yaparken, kendi tarım ürünlerinde fiyat oluşumundan ihracat desteklemelerine kadar her türlü koruyucu önlemleri sürdürmektedir (Levent, 2008). Gelişmiş ülkeler en yüksek düzeyde anti-damping uygulayan ülkelerdir.

DTÖ nezdinde soruşturma sayısındaki artış hızı, gelişmiş ülkelerde gelişmekte olan ülkelere göre çok daha yüksektir (Kalkan ve Başdaş, 2009). Aslında uygulanmakta olan politikalar, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri egemenlikleri altına sokacak politikaların bir uzantısıdır. 1974 yılında Henry Kissinger’ın hazırladığı “çok gizli”

raporda “Gıdayı denetlersen insanları da denetlersin” önerisi vardı.

Türkiye, tarımında uyguladığı politikaları gözden geçirmeli, iç pazarını koruyacak ve tarımını gıda egemenliği temelinde geliştirecek “Ulusal Tarım Politikaları”nı uygulamalıdır. Bu bağlamda hayvansal üretimde de büyük işletmelere ve yoğun yeme dayalı olmayan, orta büyüklükteki işletmelere dayalı hayvancılık sistemlerine dönülmelidir. Bu kongrenin ana teması olan ekolojik ve ekonomik krizin yenilmesi, hayvancılıkta da böyle bir yaklaşımla olasıdır.

KAYNAKÇA

Akder, H. ve Çakmak, E. 2008. Tarımsal Üretim, Reform Deneyimi ve AB Đle Etkileşim, Türkiye’de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar ve Öneriler. TÜSĐAD Yayın No:T/2008- 05/459, Đstanbul.

Altuntaş, M. 2010. Avrupa’da Süt Fiyatları Ucuz mu? http:// www.turkvet.org. (08.04.2010).

Anonim. 2010. Süt Piyasasına Müdahale Gerekli mi?, http//www.ulusalsutkonseyi. org. tr/

kaynaklar/ arastirma_dosyalar/ 2010_02_03_695839.doc. (20.07.2010).

Boratav, K. 2009. Tarımsal Fiyatlar, Đstihdam ve Köylülüğün Kaderi. Küresel Kapitalizm Kıskacında Tarım, Gıda ve Köylülük. Mülkiye, 262:9-23.

DPT. 2007. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı (2007-2013), Hayvancılık ÖĐK Raporu, Ankara.

EC. 2010. Agriculture in the European Union, Statistical and Economic Information-2009, EU Directorate-General for Agriculture and Rural Development, Brussel-Belgium, 393 p.

(8)

Günaydın, G. 2007. Türkiye Süt Sığırcılığı Sektörünün Ekonomik ve Politik Analizi. Türkiye Süt Sığırcılığı Kurultayı, 25-26 Ekim 2007 (Edit: Kaymakçı, M., Önenç, A.), E.Ü.Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, Đzmir, s.23-37.

Günaydın, G. 2010. Tarım ve Kırsallıkta Dönüşüm, Politika Transferi Süreci/AB ve Türkiye. Tan Kitabevi Yayınları, Ankara.

Gün, S., Coşkun, C., Dellal, Đ., Keskin, G., Olhan, E. ve Dellal, G. 2010. Dairy Sector in the Crises: The Case of Turkey. Journal of Animal and Veterinary Advances, 9(2):429-435.

Đçöz, Y. ve Eken, H. 2004. Canlı Hayvan Pazarlaması. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü Bakış,7(6), Ankara.

Kalkan, S. ve Başdaş, Ü. 2009. Đhracatın Desteklenmesine Yönelik Türkiye’nin Rakiplerinin Uyguladıkları Kamu Politikaları. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Ankara.

Karkacıer, O. 2000. Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Đthal Talep Analizi, Turkish Journal of Agriculture and Forestry, 24(2000):421-427.

Kaymakçı, M. 2007. Açılış Konuşması. Türkiye Süt Sığırcılığı Kurultayı, 25-26 Ekim 2007 (Edit:

Kaymakçı, M., Önenç, A.), E.Ü.Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, Đzmir, s.1-6.

Kaymakçı, M. 2009. Türkiye Tarımı Üzerine Notlar.Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya.

Kaymakçı, M. 2010. Kürt Sorununun Çözümü, Toprak Devriminden Geçer. Küresel Kapitalizme Karşı Tarım Yazıları.Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya.

Kumlu, S. 2007. Türkiye Süt Sığırcılığında Üretici Örgütleri, Türkiye Süt Sığırcılığı Kurultayı, 25-26 Ekim 2007 (Edit: Kaymakçı, M., Önenç, A.), E.Ü.Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, Đzmir, s.62-69.

Levent, H. 2008. Et, Süt ve Süt Ürünleri, Türkiye’de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar ve Öneriler.

TÜSĐAD Yayın No:T/2008-05/459, Đstanbul.

Oyan, O. 2009. IMF ve Dünya Bankasının Tarım Reformu. Küresel Kapitalizm Kıskacında Tarım, Gıda ve Köylülük. Mülkiye, 262:237-254.

Oral, N. 2009. Tarım ve Gıda Sektöründe Yabancılaşma ve Tekelleşme. Küresel Kapitalizm Kıskacında Tarım, Gıda ve Köylülük. Mülkiye, 262:325-344.

Ören, M.N. ve Bahadır, B. 2005. Türkiye’de ve OECD Ülkelerinde Hayvansal Ürün Politikaları ve Bu Politikalar Sonucu Ortaya Çıkan Transferler. Hayvansal Üretim, 46(1): 1-7.

Özkaya, T., Günaydın, G., Bozoğlu, M., Olhan, E. ve Sayın, C. 2010. Tarım Politikaları ve Tarımsal Yapıdaki Değişimler. TMMOB Türkiye Ziraat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi, 11-15 Ocak 2010, Ankara, 1.Cilt, s.3-22.

Peşmen G. ve Yardımcı, M. 2008. Avrupa Birliği’ne Adaylık Sürecinde Türkiye Hayvancılığının Genel Durumu. Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, 79(3): 51-56.

Sayın, C. 2001. Türkiye’de Hayvancılık Politikaları ve Reform Arayışlarının Etkileri, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 14(1):139-150.

Selli, F., Eraslan, Đ.H., Chowdhury, D. ve Sukumar, A. 2010. International Competitiveness: Analysis of Turkish Animal Husbandry: An Empirical Study in GAP Region. Enterprise Risk Management, 1(1):100-114.

Tan, S. ve Ertürk, Y.E. 2002. Türkiye’de Süt Tozu Üretimi ve Dünyadaki Rekabet Şansı. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü Yayın No:86, Ankara.

TKB. 2006. Sığır, Dana, Koyun, Keçi Eti, Süt ve Süt Ürünleri, Yumurta ve Kümes Hayvanları, Kaba Yem, Đpekböceği Yetiştiriciliği, Bal ve Arıcılık Ortak Piyasa Düzenleri. Ortak Piyasa Düzenleri Alt Çalışma Grup Raporları-Cilt 1, Ankara.

Uzmay, A. 2005. AB’nde Hayvansal Ürünlerde Uygulanan Politikalar ve Türkiye’nin Uyumu Açısından Değerlendirilmesi, Türk Tarım Politikasının AB Ortak Tarım Politikasına Uyumu. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü Yayınları No:134, Ankara, s.81-94.

Uzmay, A. 2009. Türkiye’de Süt Sığırcılığında Uygulanan Destekleme Politikaları, Alternatif Politika Önerileri: Đzmir Örneği. Tire Süt Kooperatifi Yayınları No:1, Đzmir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Orta öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin örgütsel depresyon algı düzeylerinin mesleki kıdem değişkenine göre puan ortalamaları, kıdemi 1-10 yıl arası

Yıkmış, Öncül, Acar, (2013) zihinsel yetersizliği olan çocuklarla çalışan özel eğitim öğretmenlerinin matematik dersine yönelik yapılan çalışmalarla

When Lyotard points on grand narratives, Baudrillard tries to explain post modern process by using metafors. Foucault dealt with po- wer.This article aims to give an analysis

1930'larda ortaya çıkan ve birbirlerine rakip olan çağdaşlık modellerinin yanı sıra ulusların devletler tarafından nasıl şekillendirildiğini de inceliyor.

Laboratuvar raporuna bağlı olarak atların enfeksiyöz anemisi hastalığı tespit edildiğinde hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanarak hastalık çıkış kararı

Aşı, hastalık çıkan yerlerde doğumdan hemen sonra, koruyucu amaçla ise doğumların tamamlanmasından sonra her yaştaki kuzu ve oğlaklara toplu alarak Regio

Aşı, hastalık çıkan yerlerde doğumdan hemen sonra, koruyucu amaçla ise doğumların tamamlanmasından sonra her yaştaki kuzu ve oğlaklara toplu alarak Regio

Türkiye’de kırmızı et üretimi ve çeşitli türlerin payı Türkiye’de süt üretimi ve çeşitli türlerin payı... Koyun ve Keçinin