• Sonuç bulunamadı

AGÜB, Agrega Sektörünün Sorunlarını Çözmeye Kararlı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AGÜB, Agrega Sektörünün Sorunlarını Çözmeye Kararlı"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.madencilik-turkiye.com 1 Aralık 2015 Madencilik Türkiye: AGÜB’ün

yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz? AGÜB olarak hedef- leriniz nelerdir?

Şevket Koruç: AGÜB, 12 Aralık 2001 tarihinde o dönem İs- tanbul ve Kocaeli illerinde agrega üretimi gerçekleştiren 11 kurucu üyenin bir araya gelmesi ile kurulmuş bir dernektir.

Günümüzde Türkiye’nin farklı illerinden toplam 49 üye ile ülke genelinde yapılan üretimin yaklaşık %20’sini temsil etmek- tedir. Hedefimiz bu oranı 4 yıllık yönetim dönemimiz içinde

%50’nin üzerine taşıyabilmektir.

Ayrıca agrega üretiminde, iş sağlığı ve güvenliği bilincini ar- tırmak, üretim süreçleri ile çevre yatırımlarının bir arada iler- lemesi ve standartlara uygun kaliteli ürün üretimi için; Avrupa Birliği’nde agrega madenciliği ile ilgili gelişmeleri üyelerimize aktarmak, ülkemizde bu konularda bilinç seviyesi yüksek üre- ticilerin yaptıkları iyi uygulamaları ön plana çıkartmak, yasal mevzuat çalışmalarında kamu ile üreticiler arasında köprü va- zifesi görerek, Türkiye’de agrega madenciliğini geleceğe hazır- lamak birinci önceliğimizdir.

Agrega üretiminin ülkemiz için öneminden bahsedebilir mi- siniz? Özellikle son yıllarda inşaat sektöründe yaşanan hare- ketlilik ve hayata geçirilen dev projeler (3. Havaalanı, karayolu projeleri vs.) sektörü nasıl etkiledi?

Türkiye, yıllık yaklaşık 450 milyon ton üretim hacmi ile Rusya ve Almanya’dan sonra dünyada en çok agrega üretilen 3. ülke ko- numundadır. Ayrıca ülkemiz deprem kuşakları içinde yer almak- tadır ve kentsel dönüşüm projeleri ile yeniden yapılanma süre- cindedir. Diğer taraftan sizin de bahsettiğiniz birçok proje ya başlamış ya da hazırlık aşamasındadır. Tüm bunların gerçekleş- tirilmesi için gerekli ana hammadde ise agregadır! Hazır beto- nun yaklaşık %80’i, asfaltın ise yaklaşık %99’unu agrega oluştur- maktadır. Dolayısıyla kısa ve orta vadede agrega sektöründeki büyümenin devam edeceğini söylemek abartılı olmaz. Ancak

gerek özellikle büyükşehirlerimiz ve civarındaki rezervlerin kısıt- lı olması, gerekse yasal düzenlemeler neticesinde sektöre yeni girişlerin azalması neticesinde, arzdaki büyümenin talepteki büyüme kadar olmayacağını söyleyebiliriz. Bu durum gelecekte agreganın ve rezervlerin önemini daha da artıracaktır.

Agrega madenciliğinin en temel sorunları nelerdir? Sebepleri ve çözüm önerilerinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Bence Türkiye’de agrega madenciliğinin üç temel sorunu bulunmaktadır. Bunlardan ilki sektörle ilgili algı meselesidir.

Madencilik faaliyetleri özellikle görsel ve yazılı basında sürekli olarak doğayı kirleten, ağaçları yok eden, insan sağlığını tehdit eden, vahşi bir dünya olarak lanse edilmektedir. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu destekleyecek kötü örneklerimizin sayısı da oldukça fazladır. Ancak son 10 yılda bu konuda çok ciddi adımlar atıldı ve ilerleme kaydedildi.

2004 yılından önce agrega madenciliği 2 ayrı mevzuat ile yö- netiliyordu. Bunlar; Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen Taşocakları Nizamnamesi ve Maden Kanunu’dur. Nizam- name’ye göre maden ruhsatları (1-3 yıl gibi) kısa süreler için ve- riliyordu ve bu esnada hiçbir denetim yapılmıyordu. İşin süresi kısa ve denetim de olmayınca tabi ki yapılan yatırımlar üretim odaklı oluyordu. Maden Kanunu’nda ise Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanlığına bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğünce verilen, süresi toplamda 60 yıla kadar uzayabilen, düzenli periyotlarda maden mühendisleri tarafından denetlenen ruhsatlarla üretim yapılmaktadır. İşte 2004 yılında yürürlüğe giren 5177 sayılı yasa ile Taşocakları Nizamnamesi sona ermiş, tüm faaliyetler Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Bu dönemden itibaren ruhsat güvencesinin sağlanması ile uzun vadeli yatırımların önünü aç- mış, yalnızca üretim değil çevre ve iş sağlığı-güvenliği konula- rında da sektörde ciddi yatırımlar yapılmaya başlanmıştır.

Geçmişte yapılan kötü uygulamaların izlerini kısa sürede sil- mek ve her şeyi bir anda düzeltmek mümkün değildir. Bizler de sektörde gerek üretim kalitesinin artırılması, gerekse çevre

AGÜB, Agrega Sektörünün Sorunlarını Çözmeye Kararlı

söyleşi

Taş devrinden günümüze taşın kullanımı şekil değiştirerek kesintisiz olarak devam etmiştir. Beton ve çimento gibi agrega kökenli yapı ürünleri günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuş, bunlara olan ihtiyaç her geçen gün artmıştır. Konut, okul, hastane, yol, köprü, cami, havaalanı, baraj, liman, fabrika, alışveriş merkezi vb.

yaşam alanlarının yanı sıra sanayi kuruluşları vb tüm yapıların inşaatında kullanılan hammadde agregadır. Gelişmekte olan ülkemizde de artarak devam eden agrega ihtiyacı konusunda, Agrega Üreticileri Birliği (AGÜB) Başkan Yardımcısı Şevket Koruç

ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

80

(2)

ve iş sağlığı güvenliği konularında standardı yükseltmek ve ya- pılanları kamuoyu ile paylaşmak için yoğun çaba harcıyoruz.

Ancak bu konuda devletten de destek bekliyoruz.

Ben özellikle hammadde üretim izinlerine dikkat çekmek is- tiyorum. Karayolları, Devlet Su İşleri, Valilikler ve Belediyelere verilen ve büyük bölümü yol kenarlarında olan hammadde üretim izinli sahalarda, bölgede yapılan inşaat projeleri için projeyi yapacak müteahhit firmaya kısa süreli üretim imkanı verilmektedir. Müteahhitler devletten ihale alabilmek adına işin bedelinde çok yüksek oranlarda indirimler yapmaktadır.

İşin bedeli olması gerekenden düşük, süreside kısa olunca, açı- lan ocaklar ve kurulan tesislerde hedef, her zaman minimum sürede maksimum karlılık olmaktadır. İş bittiğinde ise yol ke- narlarında 70-80 m. yüksekliğinde uçurumlar, kesilen ağaçlar ve etrafa yayılmış hafriyat yığınları görüyorsunuz. İşte bu uy- gulamalar da maalesef agrega madenciliği algısının iyileşmesi önündeki engellerden biridir.

Günümüzde ülke genelinde izinlerini almış (işletme izinli) II-A grubu ruhsat sayısı 2852 iken, hammadde üretim izni sayısı ise 2520’dir (MİGEM, 31.08.2015). Yani ülkemizde, yaptığı işi sürdürülebilir kılmak için, çevreye zarar vermeden, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyarak, kalitesi yüksek ürün üretebil- mek adına yatırım yapılmış saha kadar, halen amacı yalnızca aldığı ihaleyi sonuçlandırmak ve düşük bedellere rağmen para kazanıp işine devam etmeye çalışan firmaların işlettiği saha

bulunmaktadır. 18 Şubat 2015 tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı yasa ile artık Yap İşlet Devret modeli ile kamu ihalesi alan firmalara da “hammadde üretim izni” alma hakkı tanınmıştır.

Bu durum az önce bahsettiğimiz kötü örneklerin sayısını artır- makla birlikte, rekabetin yoğun yaşandığı ve çok yüksek yatı- rımlarla iş yapmaya çalışan üreticilerimizi epeyce yıpratacaktır.

Sektörümüzün temel sorunlarından ikincisi ise ruhsat güven- cesidir. Agrega üreticisinin yaptığı yatırımların tek güvencesi devletten aldığı maden ruhsatıdır. Firmalar, elindeki ruhsatı kanunda belirtilen süre içinde (yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği sürece) kaybetmeyeceğini bilerek ve sahip oldukları

AGÜB Başkan Yardımcısı Şevket Koruç

Madencilik ve Yer Bilimleri Dergisi Tünel Teknolojileri Dergisi İngilizce Madencilik Dergisi

1

Madencilik Türkiye, Tünel Teknolojisi ve Mining Turkey Dergilerimiz Bir Arada:

12 Aylık Standart Abonelik (8 Sayı):120 TL 12 Aylık Dijital Abonelik (8 Sayı): 60 TL

2

Tünel Teknolojisi Dergisi Aboneliği 12 Aylık Standart Abonelik (3 Sayı): 30 TL 12 Aylık Dijital Abonelik (3 Sayı): Ücretsiz

3

Mining Turkey Magazine Aboneliği 12 Aylık Standart Abonelik (2 Sayı): 25TL 12 Aylık Dijital Abonelik (2 Sayı): Ücretsiz

4

Madencilik Türkiye Dergisi Aboneliği 12 Aylık Standart Abonelik (8 Sayı): 80 TL 12 Aylık Dijital Abonelik (8 Sayı): 60 TL

2 3 4

1

www.mayeb.com.tr/abonelik

abonelik@mayeb.com.tr

(3)

www.madencilik-turkiye.com 1 Aralık 2015 rezerve göre yatırımlarını planlamaktadır. Ancak 18 Şubat 2015

tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı yasa ile Valiliklere, ildeki planlama çerçevesinde agrega üretimi yapan firmaların ruhsat- larında yer değişikliği yapabilme yetkisi verilmiştir. Günümüz- de Kocaeli ilinde faaliyet gösteren işletmelerin il içinde Valiliğin belirleyeceği başka bir bölgeye taşınması ve faaliyetlerine bu bölgede devam etmesi için çalışmalar yürütülmektedir. Mevzu- atta yapılan bu düzenleme ile Valiliklerin yaptığı bu çalışmalar yasal dayanak bulmuştur. Kocaeli’de faaliyet gösteren işletme- lerin bir çoğu yüksek kapasiteli, yeni teknolojilerle tasarlanmış, verimli, çevresel zararları minimuma indirgenmiş ve iş sağlığı güvenliği kurallarına uygun nitelikte Türkiye genelinde örnek gösterilebilecek işletmelerdir. Bu yatırımlar yapılırken maden ruhsatı içinde kalan rezervin işletileceği süre ve piyasa koşulları dikkate alınarak oluşturulan fizibiliteler neticesinde yapılmak- tadır. İnanıyorum ki bugün Kocaeli ilinde uygulanmak istenen bu kanun maddesi, ilerleyen dönemlerde diğer illerde de üre- ticilerimizin karşısına çıkacaktır. Bu nedenle söz konusu düzen- leme, sektörü geriye götürerek sürdürülebilir olmaktan çıkarta- cak niteliktedir.

Son olarak kaynak planlamamızın olmaması da önemli bir di- ğer sorunumuzdur. Başta İstanbul olmak üzere özellikle bü- yükşehirlerimizin ihtiyacı olan agreganın tedariği ve bunların tüketim noktalarına sevki ile ilgili kısa, orta ve uzun vadeli plan- lamaların yapılması zaruridir.

Konuyu İstanbul özelinde biraz daha açabilir misiniz?

Hepimizin bildiği üzere 1. derece deprem kuşağı içinde yer alan İstanbul’un kentsel dönüşüm projeleri ile yeniden yapılanma- sı gündemdedir. Diğer taraftan 3. Boğaz Köprüsü ve bağlantı yolları, 3. Havaalanı projesi, Kuzey Marmara otoyolu projesi gibi yapımı devam eden mega projeler bulunmaktadır. Tüm bu projelerin ana hammaddesi ise agregadır. Agrega olmadan ne hazır beton ne de asfalt yapmak mümkün değildir. Ülkemiz- de üretilen yaklaşık 450 milyon ton agreganın yaklaşık %20’si İstanbul’da tüketilmektedir. Ancak bu boyutta bir tüketimin günümüz koşullarında karayolu, deniz yolu ya da demiryolu ile İstanbul dışındaki kaynaklardan tedariği mümkün değildir.

Ne var ki, Ömerli ve Cendere bölgelerinde orman izinleri sebebi ile üretimler durma noktasına gelmiştir. Cebeci bölgesinde ise hammadde ocakları, tesis ve stok alan- ları ile ilgili kaynak kaybını önleyecek ve çevresel prob- lemleri ortadan kaldıracak planlamaların geçmişte ya- pılmasına rağmen, bunların uygulamaya geçirilememesi neticesinde birçok üreti- ci, yakın gelecekte rezerv

problemleri nedeni ile agrega üretemez hale gelecektir. Do- layısıyla İstanbul’un uzun vadeli agrega ihtiyacının hangi kaynaklardan karşılanabileceği ve bunların kapasitelerinin ne olması gerektiği, bu kaynaklardan gerekli agreganın hangi yollarla İstanbul’a sevk edileceği şimdiden planlanmalı, gerekli alt yapılar hazır hale getirilinceye kadar da mevcut kaynakların çevresel etkilerini minimize edecek tedbirlerle tüketilmesi ve bunların korunması son derece önemlidir.

Cebeci Bölgesi taşocakları ulusal basında sıklıkla yer bulmaya devam ediyor. Önemli bir rezerve sahip Cebeci havzasında ya- şanan sorunların (iş güvenliği, çevresel sorunlar, işletme sıkın- tıları vs.) çözümü konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cebeci Bölgesi, İstanbul Avrupa yakasında tüketilen agreganın yaklaşık %35’ini tedarik etmektedir. Bölgede üretilen betonla- rın büyük bir bölümü C 40 ve üzeri yüksek sınıflı betonlar ve Cebeci, agrega kalitesi ile alternatiflerine kıyasla ön plana çık- maktadır. Bölgede 16 firma birbirine komşu hammadde ocak- larında faaliyet göstermektedir. İstanbul’daki hızlı nüfus artışı ve plansız yapılaşma neticesinde, bölgede konutlar ocak alan- ları ile iç içe konumlanmış durumdadır. Bir taraftan birbirine komşu ve dar ocak alanlarında sınırları korumak adına bırakı- lan rezervler, diğer taraftan yerleşim alanlarına yakınlık nedeni ile her geçen gün artan şikayetler bölgedeki üreticileri oldukça zorlamaktadır.

Bölgede kaynak kaybına yol açmadan mevcut rezervlerin iş- letilebilmesi için tek çare, ocak alanlarının birleştirilerek tesis, stok alanları ve ana nakliye yollarının çevre problemlerini mi- nimize edecek tedbirlerle yeniden planlanması ve bu planların en kısa sürede hayata geçirilmesidir. Geçmiş yıllarda bölge için İstanbul’daki üniversiteler ve bu konuda uzman öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ve Maden İşleri Genel Müdürlüğüne su- nulan projeler mevcut. Bunların hepsi bugüne kadar o veya bu sebeple maalesef kağıt üzerinde kaldı. Şayet bölge için bir plan- lama yapılmaz ve uygulanmaya başlanmazsa İstanbul’da inşaat sektöründe kısa vadede ciddi aksamalar meydana gelebilir.

82

(4)
(5)

www.madencilik-turkiye.com 1 Aralık 2015 Sizce agrega madenciliğinde sürdürülebilir üretim için neler

yapılmalıdır?

Madencilik faaliyetinin temelinde hammadde yatmaktadır.

Bu nedenle öncelikle ruhsat sahalarındaki rezervlerin miktarı ve kalitesini netleştirmek gerekiyor. Diğer taraftan Pazar ko- şulları ile rezerv bilgilerini örtüştürmek çok önemli. Pazarın ne talep ettiğini ve bunun değerini biliyor muyuz? Bu talebi kar- şılamaya uygun rezervimiz ve tesislerimiz var mı? Bu soruların cevaplarını verebildiğimiz sürece yaptığımız işin sürdürülebilir olduğunu söyleyebiliriz.

Tabi birde işin operasyonel boyutu var;

Yaptığımız iş her şeyden önce güvenli olmalıdır. Eğer çalışma ortamını çalışanlar için güvenli, rahat çalışılabilir bir hale getir- mezsek işimiz her an risk altındadır ve sürdürülebilir olmaktan çıkar. Hammadde ocaklarımızda faaliyete başlamadan önce, tesis yatırımlarımızı yapmadan bu parametreye göre planla- malarımızı yapmalıyız. Sonrasında koşulları uygun hale getir- mek hem maliyetli hem de zaman alıcı olabilmektedir.

Çevreye rağmen değil, çevreci madencilik yapmalıyız. Faaliyet- lerimizin her aşamasında çevredeki tüm canlıların yaşam ka- litesini olumsuz etkileyecek zararları ortadan kaldırmak adına tedbirlerimizi almak zorundayız. Üretim çalışmaları ile rehabili- tasyon çalışmaları birlikte sürdürülmeli. Madencilik sonrası bo- zulan alanların rehabilitasyonu ve bu alanlarda yeniden canlı hayatının başlaması mümkün, bunun dünyada birçok örneği var. Türkiye’de de agrega madenciliğinde bu konuda yapılan iyi uygulamalar mevcut. Yalnızca işimizin değil, gelecek nesil- lerin de sürdürülebilirliği adına, yaşanabilir bir çevre bırakmak hepimizin yükümlülüğüdür.

Agrega madenciliğinde işletme öncesi rezerv tespiti için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Bu konu maalesef sektörümüzün kanayan yarasıdır. II-a ve c gurubu madenler dışındaki tüm madenlerde işletme öncesi arama dönemi vardır. Bu dönemde ruhsat alanı içindeki rezer- vin miktar ve kalitesini belirlemeye yönelik çalışmalar yapılır.

Sonrasında bu çalışmalar yapılacak yatırımların fizibilitelerine temel teşkil eder. Ne var ki agrega madenciliği için II-a grubu ruhsatlara başvuru yapıldığında direk işletme ruhsatı düzenle- niyor ve arama ile ilgili devlet hiçbir bilgiyi sorgulamıyor.

Agrega üretimi arazide yüzeyde görülen hammadde most- raları ile planlanacak bir iş değildir. Yüzeyde çok iyi nitelikli mostralar olmasına rağmen, ocak açıldığında çok kötü kalite- de hammaddelere rastlanan bir çok işletme mevcuttur. Bunlar ya ruhsat sahasında yer değiştirerek kaliteli hammaddelerin olduğu (varsa) bölgelerde üretimlerine devam ediyor ki bu durum üreticilerin gereksiz maliyetlere katlanmalarına yol açıyor, ya da işletmeciler iflas ediyor (Çünkü çoğu zaman yatı- rımlar yapıldıktan sonra bunu fark ediyorlar). Sonrasında açılıp bırakılan bu alanlar çevresel anlamda da kötü görüntü olarak

karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla agrega madenciliği için veri- len ruhsatlarda en az 2 yıllık bir arama dönemi olmalı ve devlet bu dönemde karotlu sondajla arama yapılmasını zorunlu hale getirmelidir. Bu, hem üreticilerin yapacakları yatırımlar için ön- lerini daha net görmelerini sağlayacak, hem de çevrede gördü- ğümüz açılıp bırakılmış ocak görüntüleri ortadan kalkacaktır.

AGÜB olarak iş güvenliği konularında ne gibi çalışmalar yürü- tüyorsunuz?

Agrega üretimi, İş Kanunu’nda “çok tehlikeli işler” olarak ta- nımlanmıştır. Bu işlerde çalışan personelin mesleki yeterlilik eğitimlerini almış, sertifikalı çalışanlar olması yasal zorunluluk- tur. Ne var ki agrega tesislerinde çalışan kumanda operatörü, silocu, temizlik işçisi vb. personelin mesleki yeterlilik eğitimi için hizmet veren uzman bir kuruluş bulunmamaktadır. AGÜB sektördeki bu açığı kapatmak adına geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’na resmi başvurusunu yapmıştır. Çok yakında bakanlıkla gerekli protokolün imzalanması beklenmektedir.

Sonrasında üreticilerimizin bulunduğu illere giderek buralarda eğitim programlarımızı başlatmayı planlıyoruz.

Diğer taraftan üyemiz olan yada olmayan Türkiye genelindeki tüm üreticilere ziyaretler düzenlemeyi hedefliyoruz. Marma- ra bölgesi üreticileri ile çalışmalarımıza başladık. Amacımız, AGÜB’ün faaliyetleri hakkında üreticileri bilgilendirmek, gittiği- miz işletmelerin sorunları ve çözüm önerilerini öğrenerek bun- larla ilgili çözümler üretmek, işletmelerde üretim, çevre, iş sağlı- ğı ve güvenliği konularında gördüğümüz iyi uygulamaları tespit etmek ve bunları sektördeki diğer üreticilerle paylaşmaktır.

AGÜB Başkan Yardımcısı Şevket Koruç

1998 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fa- kültesi Maden Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. 2001 yılında yine Cumhuriyet Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitü- sü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2002 yılında Ak- çansa Çimento San. Tic. A.Ş. Gebze Agrega Tesisi’nde tesis şefi olarak başladığı iş yaşantısına halen aynı şirkette Agrega Müdürü olarak devam ediyor. 2002 yılından itibaren ise Ak- çansa’yı temsilen bulunduğu Agrega Üreticiler Birliği’nde, 28 Mart 2015 tarihinde yapılan 13. Olağan Genel Kurul Toplantı- sında, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi.

84

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ameliyat edilen ve kaybedilen evre I-III olgularda orta- lama yaşam süresi, ameliyat edilmeyen, kaybedilen ve tümörü klinik olarak evre IV'den az olgulara göre anlamlı fazla idi

Örnek verilen kireç fabrikasında ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi uygulamaları ve dokümantasyonu bir olarak

4) Yazar eserlerinde Batı dünyasının siyasi ve politik bünyesi dışında sosyal, kültürel, hukuki, edebi ve bilimsel yapısı hakkında da muhtelif görüşler

ĠĢ sağlığı ve güvenliğinde amaç çalıĢanların çeĢitli faktörlere maruziyetlerinin azaltılması olduğundan dolayı seramik sağlık gereçleri iĢletmesinde, L tipi

MADDE 5 – (1) Çevre Kanununca Alınması Gereken Ġzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 listesinde yer alan iĢletmeler; çevre yönetim birimlerini kurmak

Aksesuarlar için iletişime geçiniz (galvaniz kaplamalı raf, rampa, alan etrafına tel kafes.) Tabloda verilen standart ölçüler dışında talebiniz olması durumunda lütfen

Nasıl ibni Haldun’daki vahşi aşi­ retlerin (Berberiler) yarattı­ ğı istilâ cı kültür, kentli halkın (Hazeriler) barış­ çı uygarlığını yıkarak yeri­ ni

Bentham, IAM, RIMES, Saint Gall and Washington [15] were used to compare the results of the proposed model with the well-known models viz..