• Sonuç bulunamadı

Mevlamız müslümanın her türlü işinde dengeli bir yol tutturmasını istemekte ve bakın Yüce Mevlamız Kur an da bu konuyla ilgili ne buyuruyor:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Mevlamız müslümanın her türlü işinde dengeli bir yol tutturmasını istemekte ve bakın Yüce Mevlamız Kur an da bu konuyla ilgili ne buyuruyor:"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11.12.2020 – CUMA

Hazırlayan: Bilgin EKŞİ

ALLAHIN KINADIĞI İKİ KÖTÜ HUY: İSRAF ve CİMRİLİK

Değerli Müslümanlar;

Dinimiz

, israfı ve cimriliği mutlak surette kınamaktadır. Yüce Mevlamız müslümanın her türlü işinde dengeli bir yol tutturmasını istemekte ve bakın Yüce Mevlamız Kur’an da bu konuyla ilgili ne buyuruyor:

َناَكَو اوُرُتْقَي ْمَلَو اوُفِرْسُي ْمَل اوُقَفْنَا اَذِا َنيٖذَّلاَو اًماَوَق َكِلٰذ َنْيَب

‘’Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.’’

[Furkan Suresi 67. Ayet]

Ayet-i Kerime’de müminin iki özelliğinden söz ediliyor.

Bunlar;

 Birincisi, mallarını israf etmezler.

 İkincisi, cimrilikte bulunmazlar.

(2)

Kıymetli Müslümanlar;

Rabbimizin bizlere bahşettiği en kıymetli nimetlerden biri

“SU”

dur. Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle,

“canlı olan her varlık sudan yaratılmıştır”

ve suya bağımlı bir ömür sürmektedir. Su, hayatımızın kaynağı, toprağımızın bereketidir. Bedenimize sıhhat ve temizlik, çevremize rahmet ve güzellik su ile gelir.

Değerli Kardeşlerim;

Aziz dinimiz İslam,

suyu ölçülü kullanmayı ve israf etmemeyi emreder.

Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s),

bir sahabinin abdest alırken fazla su kullandığını görünce,

“Bu ne israf!”

diyerek onu ikaz etmiştir.

Sahabinin:

“Abdestte de israf olur mu?” sorusu üzerine:

“Evet, akan bir nehirde (abdest alıyor) olsan bile!”

diye cevap vermiştir.

(3)

Peygamberimizin bu uyarısı,

suyun ibadet maksadıyla bile olsa asla israf edilmemesi gereken nadide bir nimet olduğunu bize hatırlatmaktadır.

Değerli Müslümanlar;

İNSANLARIN SU İHTİYACINI GİDERMEK SADAKADIR:

Sa’d b. Ubâde’nin

annesi vefat etmişti ve Rasûlullah (s.a.v)’a gelerek:

“Ey Allah’ın Rasûlü! Annem öldü onun adına sadaka verebilir miyim?”

diye sordu.

Rasûlullah (S.A.V) da:

“Evet”

buyurdu. Sa’d:

“Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir?”

diye sorunca, Rasûlullah (S.A.V):

“İnsan ve hayvanların su ihtiyaçlarına cevap vermektir”

buyurdu. (Nesâî, İbn Mace)

Bunun üzerine Sa’d,

Medine’de bir çeşme yaptırmış, o çeşme uzun süre insanlara hizmet etmiştir. (İbn Hanbel, Müsned)

(4)

İnsanlar Allah’ın en üstün yaratığıdır;

Allah, yer ve gökleri ve bunlarda olan her şeyi

insan için, insanın yararlanması için yaratmıştır. İnsan meşrû ölçüler içerisinde kendisi için var edilmiş olan nimetlerden yararlanacak ve bu nimetleri kendisine veren Allah’a şükredecektir.

Nitekim bu husus şöyle hatırlatılmaktadır:

ِهّٰلِل اوُرُك ْشاَو ْمُكاَنْقَزَر اَم ِتاَبِّيَط ْنِم اوُلُك اوُنَمٰا َنيٖذَّلا اَهُّيَا اَي َنوُدُبْعَت ُهاَّيِا ْمُتْنُك ْنِا

‘’Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden

yiyin ve Allah'a şükredin.’’

[Bakara Suresi 172. Ayet]

Temiz ve helâl olan

, rızık olduğu gibi pis ve haram olan da rızıktır.

Mümin bu rızıkların temiz ve helâl olanlarını ve kimsenin hakkı geçmeyecek meşrû şekilde kazanılanlarını seçip yiyecek, hoş ve temiz şeylerden kendisini mahrum etmeyecektir.

Bazı kimseler

helâl ve temiz olan rızıklardan ölmeyecek kadar yararlanmak, süsten ise büsbütün uzak durmak gibi bir düşünceye sahiptirler ve bunu da takva sayarlar. Bu doğru değildir.

(5)

Çünkü Allah’ın,

insan için yarattığı nimet ve zinetten, Allah’ı tanımayanlar yararlanırken, müminlerin kendilerini bundan mahrum etmesi ve hele bunu takva sayması doğru olmaz.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

ْلُق ِقْزِّرلا َنِم ِتاَبِّيَّطْلاَو ٖهِداَبِعِل َجَرْخَا ىٖتَّلا ِهّٰللا َةَنيٖز َمَّرَح ْنَم ْلُق َكِلٰذَك ِةَمٰيِقْلا َمْوَي ًة َصِلاَخ اَيْنُّدلا ِةوٰيَحْلا ىِف اوُنَمٰا َنيٖذَّلِل َىِه

َلْعَي ٍمْوَقِل ِتاَيٰاْلا ُل ِّصَفُن َنوُم

De ki: "Allah'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri,

ayrı ayrı açıklıyoruz."

[Araf Suresi 32. Ayet]

Bir başka âyet de şöyledir:

اَيْنُّدلا َنِم َكَبي ٖصَن َسْنَت اَلَو َةَرِخٰاْلا َراَّدلا ُهّٰللا َكیٰتٰا اَميٖف ِغَتْباَو َهّٰللا َّنِا ِضْرَاْلا ىِف َداَسَفْلا ِغْبَت اَلَو َكْيَلِا ُهّٰللا َنَسْحَا اَمَك ْن ِسْحَاَو اَل

َنيٖد ِسْفُمْلا ُّب ِحُي

"Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez."

[Kasas Suresi 77. Ayet]

(6)

İsrafa dikkatimizi çeken

pek çok âyet ve hadis vardır. İsraf kişileri de toplumları da zor duruma sokar ve borçlanmak zorunda bırakır.

Borç ise

; insanın hürriyetini kısıtlar. Alacaklıya karşı hakkın savunmasına, doğrunun söylenmesine ve âdil davranılmasına engel olur.

Peygamberimizin şu sözü ne kadar anlamlıdır:

“Günahı azalt ki ölümün kolay olsun. Borcu azalt ki hür yaşayasın.”

Esasen borç

medenî bir münasebet olması açısından fena değildir. Hele ödemek niyetiyle borçlanan kimseye Allah yardım eder.

Ancak insan

ahlâkını olumsuz şekilde etkilemeye ve toplum içindeki güvenini sarsmaya vesile olabileceği için Peygamberimiz borca dikkatimizi çekmiştir.

Hz. Âişe (ra.) nin bildirdiğine göre Peygamberimiz her namazın sonunda şöyle dua ederdi:

Allah’ım, günahtan ve borçtan sana sığınırım.

(7)

Bir defasında Hz. Âişe kendisine:

Ey Allah’ın Resûlü,

borçtan Allah’a sığındığınız kadar hiçbir şeyden Allah’a sığınmıyorsunuz. (Bunun sebebi nedir?) diye sordu.

Peygamberimiz:

Kişi borçlandığı zaman

geçmişten söz eder de (şimdiye kadar şöyle oldu, böyle oldu, ödeyemedim diye) yalan söyler. Sonra (yarın, öbürüsü gün veririm diye söz verir de) sözünü yerine getiremez (bunun için borç- tan Allah’a sığınıyorum.)”

2. Cimrilik

İsraf kötü bir huy olduğu gibi

cimrilik de onun kadar kötü bir huydur.

Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

َنوُحِلْفُمْلا ُمُه َكِئٰلوُاَف ٖه ِسْفَن َّحُش َقوُي ْنَمَو

‘’Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’’

[Teğabun Suresi 16.ayet]

(8)

Bir başka âyet-i Kerime’de de şöyle buyurulmuştur:

ْمُهَل اًرْيَخ َوُه ٖهِل ْضَف ْنِم ُهّٰللا ُمُهیٰتٰا اَمِب َنوُلَخْبَي َنيٖذَّلا َّنَبَسْحَي اَلَو ُثاَريٖم ِهّٰلِلَو ِةَمٰيِقْلا َمْوَي ٖهِب اوُل ِخَب اَم َنوُقَّوَطُيَس ْمُهَل ٌّرَش َوُه ْلَب

ريٖبَخ َنوُلَمْعَت اَمِب ُهّٰللاَو ِضْرَاْلاَو ِتاَوٰمَّسلا

‘’Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah,

yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.’’

[Al-i İmran Suresi 180.ayet]

Peygamberimiz

(s.a.v) Cimriliğin Mümine yakışmadığını bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır;

(Tirmizi, Birr, 41; Buhari, Edebü’l Müfred, 282)

(9)

Ebû Hureyre anlatıyor:

Bir kere Peygamberimize aç birisi gelerek:

—Ey Allah’ın Resûlü, açlıktan zayıfladım, dayanma gücüm kalmadı, dedi. Peygamberimiz onu yedirmeleri için hanımlarına gönderdi.

Onlar:

—Yanımızda sudan başka bir şey yoktur, diye adamı geri çevirdiler.

Bunun üzerine Peygamberimiz yanında bulunanlara:

—Şu açın karnını doyuracak kimse var mıdır? diye sorar. Ensar’dan bir kişi (Ebû Talha) ayağa kalkar:

—Ben, diye cevap verir ve misafir ile evine, eşinin yanına gelir. Eşine:

—Haydi, Peygamberin misafirini ağırla, der. Fakat eşi:

Çocukların azığından başka evimizde bir şey yok ki, diye cevap verir.

Kocası:

—O yemeğini getir, ışığını yak; çocuklarını da uyut, der. Kadın da akşam yemek yenileceği sırada yemeğini hazırlar, ışığını yakar, çocuklarını da uyutur. Sonra kalkar lâmbayı düzeltir gibi oynarken söndürür. Bu suretle karı koca kendilerini misafire yemek yiyorlar gibi göstermeye çalışırlar ve her ikisi de aç gecelerler. (Böylece misafir karnını doyurmuş olur.)

Sabah olunca ev sahibi

Peygamberimize gider, Peygamberimiz onu görünce:

Bu gece Allah sizin karı koca hareketinizden memnun oldu ve:

ىٰلَع َنوُرِثْؤُيَو ة َصا َصَخ ْمِهِب َناَك ْوَلَو ْمِه ِسُفْنَا

“Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi onları kendilerine tercih ederler.”

âyetini indirdi” buyurur.

(Haşr Suresi 9.ayet)

Referanslar

Benzer Belgeler

"Hiç mümkün müdür ki, en küçük bir haceti, en küçük bir mahlukundan görüp kemal-i şefkatle ummadığı yerden ihtiyacını karşılayan; en gizli bir sesi, en gizli

Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de ölümü ve hayatı kimin daha güzel işler ya- pacağını sınamak için yarattığını bildirmiştir. 2 Bu imtihanın muhtemel şekil- lerini “...biraz

Alet işler, el övünür: Bir kimse ne kadar usta olursa olsun, o iş için gerekli aletleri yoksa işinde başarı sağlayamaz.. Allah dağına göre kar verir: Yüce Allah,

Üçüncü şartımızın anlamı şudur; Yani kelime-i tevhidi söyleyen kimse; diliyle ve kalbiyle bu kelimenin gerekli kıldığı her şeyi, her haberi, Allah ve

Yine çok kısa bir süre önce, RTE’nin seçimleri engellemek için savaş çıkartmayı başaramadıysa da bu defa yeni bir seçimi zorlamak için aynı şeyi

Bunu duyan Hazreti Ebubekir, Peygambe- rimizin kendisini yol arkadaþý seçmesinden do- layý çok mutlu oldu.. O gün hemen iki tane de- ve alarak, yolculuk için

Çıkmak için kendimi ne kadar zorlarsam, bataklık örneği gibi biraz daha dibe batacağımı düşünüyor, belki de sırf bu nedenle olayı aklıma getirmemeye

Eğer o (Kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim