• Sonuç bulunamadı

16 Temmuz Sayın Bakanım, PERYÖN ün Sayın Başkanı, Değerli Akademisyenler, Sayın Konuklar, Değerli Medya Mensupları,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "16 Temmuz Sayın Bakanım, PERYÖN ün Sayın Başkanı, Değerli Akademisyenler, Sayın Konuklar, Değerli Medya Mensupları,"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUĞRUL KUDATGOBİLİK’İN

“İSTİHDAM PAKETİ VE SOSYAL GÜVENLİKTEKİ YENİ DÜZENLEMELER İŞLETMELERE NE GETİRİYOR?”

SEMİNERİ’NİN AÇILIŞINDA YAPTIĞI KONUŞMA

16 Temmuz 2008 Sayın Bakanım,

PERYÖN’ün Sayın Başkanı, Değerli Akademisyenler, Sayın Konuklar,

Değerli Medya Mensupları,

Konfederasyonumuzun PERYÖN ile müştereken düzenlediği

“İstihdam Paketi ve Sosyal Güvenlikteki Yeni Düzenlemeler İşletmelere Ne Getiriyor?” Semineri’ne hoşgeldiniz. Sizleri şahsım ve TİSK Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.

Hükümetimizin, işsizlikle mücadeleye ve sosyal güvenlik sistemimizin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği düzenlemeler hakkında bilgi verileceği ve işletmelerimiz açısından etkilerinin değerlendirileceği seminerimize katılarak, görüşlerini paylaşacak konuklarımıza teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyal güvenlik sistemi önemli bir mali kriz içine girmiş, bir çıkış yolu bulabilmek üzere yapılması planlanan köklü reform yıllar boyunca tartışılmıştır. Sonuçta, 5510

(2)

edilmiş, ancak Anayasa Mahkemesi’nce iptalinin ardından, 17 Nisan 2008 tarihinde kabul edilen 5754 sayılı Kanun ile bugünkü şeklini almıştır.

Sosyal güvenlik sistemini yeniden yapılandıran 5510 sayılı Yasanın hazırlanması ve görüşülmesi sürecinde işçi ve işveren tarafları sosyal diyalog mekanizması ile sorunlara çözüm bulunması için önemli ölçüde çaba göstermişlerdir. Farklı gerekçelerle de olsa, sosyal taraflar Türk sosyal güvenlik sisteminde kapsamlı değişiklikler yapılmasının gerekliliğini kabul etmişlerdir.

İşveren kesimi olarak, belirli hususlarda ciddi itirazlarımız olmakla birlikte, Sosyal Güvenlik Reformu’nu müspet karşıladık ve destek verdik. Temel gerekçeyi meydana getiren, genel erken emeklilik sisteminin sürdürülemezlik gerçeği herkesçe görülmüştür.

Ancak, 5510 sayılı Yasa işletmeler üzerindeki prim yükünü artırmıştır.

İşveren kesimi olarak, özellikle ekonominin rekabet gücünü olumsuz etkileyen unsurların giderilmesini, işletmeler üzerindeki ağır sosyal güvenlik prim yükünün hafifletilmesini ve maliyet-etkin bir sistemin oluşturulmasını talep ettik ve etmekteyiz.

Kanun hazırlıkları sırasında prim yükünün OECD ortalaması hedeflenerek takvimli ve kademeli bir indirime tabi tutulması yönündeki önerimiz benimsenmemiş, ancak daha sonra İstihdam Paketi ile bu konuda hissedilir ve olumlu bir adım atılmıştır.

5510 sayılı Yasa’da değişiklik öngören 5754 sayılı Yasa’da işveren kesimi bakımından önem arzeden, prime esas kazançlar konusunda yapılan değişiklikle, nakdi olarak ödenenler hariç, ayni yardımlar prime esas kazanca tabi tutulamayacak kalemler arasına eklenmiş ve ücret dışındaki diğer ödemelerin tavanı aşan kısmından 12 ay yerine 2 ay süre ile prim alınması konusunda nispi bir ilerleme sağlanmıştır.

(3)

Yasanın başta fiili hizmet süresi zammı ve idari para cezalarına ilişkin hükümlerinde işverenlere yeni yükümlülükler getirilmesinin yanısıra, idari para cezalarının daha da artırılmış olması önümüzdeki dönemde kayıtlı işverenler bakımından sorun teşkil edecektir.

İşverenin iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumluluğu konusunun Tasarının gündemine alınmamış olması nedeniyle işveren kesiminin bu konudaki haklı talepleri gözardı edilmiştir.

Bir yandan 5510 sayılı Yasada yer alan işveren yükümlülükleri artırılırken, diğer yandan 5754 sayılı Yasaya eklenen beş madde ile kayıtdışı istihdamla mücadele gerekçesiyle işçi ücretlerinin bankaya yatırılması suretiyle ödenmesi hükme bağlanmış; Borçlar Kanunu, İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Basın İş Kanunu, Bankacılık Kanunu’nda da bu değişiklikle birlikte işverenlere yeni yükümlülükler getirilmiştir.

Bu tespitlerimiz de göstermektedir ki, 5754 sayılı Yasada özellikle işverenler bakımından tartışmaya açık ve eksik hususlar bırakılmıştır.

Bunların takipçisi olacağız.

Geldiğimiz noktada kamu görevlilerinin sosyal güvenlikte farklı şartlara tabi oluşları, tek çatı ve norm ve standart birliği kavramlarını da geçersiz kılmıştır.

Emekli Sandığı’nın en fazla açık üreten kesim oluşu, gelecekte işçi ve işverene ilave mali yükler getirme riskine işaret etmektedir. Bunun önlenmesi için yapının gözden geçirilmesi dahil tüm önlemler alınmalıdır.

Bir diğer risk faktörü, genel sağlık sigortası ile ilgilidir. Bize göre, sosyal sigortalarda iş sıkıya alınırken, genel sağlık sigortasında sürdürülebilirliği şüpheli ve Türkiye’nin gücünü aşan cömert bir sistem benimsenmiştir. Sonuçlar dikkatle takip edilmeli ve gerekirse sistem revize edilmelidir.

Önümüzdeki dönemde, sosyal güvenlikte hedeflenen reform

(4)

Sosyal yardım sisteminde tek çatı kurulurken, ilgili tüm kurum ve kuruluşların dahil olması; şahıs bazında, gelişmiş bir ortak veri tabanıyla desteklenmesi ve kaynakların en yoksuldan başlayarak amaca uygun biçimde kullanılması sağlanmalıdır. Aksi halde, tek çatı, tüm vatandaşlar için yeni vergiler anlamına gelecektir.

Sosyal güvenlik sisteminde reform gündemimizde daha uzun süre yer alacaktır. Reform yasalarının istenilen sonuçlara ulaşabilmesi için devlet sosyal taraflarla birlikte çalışmalı ve sosyal diyalog mekanizmasını işletmeye devam etmelidir.

Değerli Konuklar,

Ülkemizde 2001 Krizi ile birlikte yükselerek %10 civarında sabitleşen, ancak 2008’de %11’e çıkan resmi işsizlik oranı, iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olanlar ve iş bulmaktan umudunu kesmiş kişiler de dikkate alındığında %19 düzeyindedir.

Türkiye’de işsizlik bir yandan özellikle gençler, kadınlar ve dezavantajlı gruplar açısından daha da olumsuz bir tablo çizerken, diğer yandan da yüksek oranlı kayıtdışı istihdam, işgücü piyasamızın ciddi bir yapısal sorunu olmayı sürdürmektedir.

Ülkemizde ekonomik büyüme hızının yüksek olduğu dönemlerde bile istihdamın arzu edilen ölçüde artırılamadığını biliyoruz. Türkiye 2002-2006 döneminde yılda ortalama %7,2 oranıyla OECD bölgesindeki en yüksek büyüme hızına ulaşmış; ancak tarım dışı sektörde toplam işsizlik baskısını azaltacak bir istihdam artışı yaratılamamıştır. Nüfus trendleri, tarımsal istihdamdaki “büyük çözülüş” ve kadınların işgücü piyasasına daha fazla yönelecek olması gibi faktörler, gelecekte işsizlik baskısının daha da şiddetleneceğine işaret etmektedir.

2008’de devreye giren Küresel Krizin muhtemel etkilerini de hesap etmek ve gerekli tedbirleri almak zorunludur.

(5)

Öte yandan, IMF’nin dünya ülkeleri için yaptığı 2008-2013 dönemi büyüme tahminlerine göre, Türkiye, 2008-2013 döneminde yılda ortalama %6,8 oranında büyüyecektir. Türkiye’nin %6,8’lik tahmini büyüme oranı, Çin’in %12,1, Hindistan’ın %10, Endonezya’nın %8,6 ve Rusya’nın %7,9’luk oranları karşısında düşük kalmaktadır.

Ekonominin büyüklük sıralamasına göre 2008’de 15 inci olan Türkiye, söz konusu dönemde büyüme hızını yılda ortalama %8’e çıkaramazsa 16 ncı sıraya inecektir.

28 Haziran 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Orta Vadeli Programa göre ise 2009-2011 döneminde ekonomik büyüme hızının yılda ortalama %5,5 olması öngörülmüştür. Türkiye, büyüme hızını artırmak zorundadır. Büyümeden ödün verildiği takdirde işsizlik daha ciddi biçimde körüklenecektir. Programın %5,5 büyüme hızı ile işsizlik oranını %9,7’ye düşürme iddiası da tartışmalıdır.

Dünyada kalkınma yarışı büyük hız kazanmıştır. İşletmelerin rekabet gücüne dayanan bu yarışta, ülkedeki iş ve yatırım ortamının her geçen gün iyileştirilmesi ve ulusal ekonomik ve ticari hedeflere odaklanılması istihdamda gelişme için şarttır.

Uluslararası örnekler de göstermiştir ki, işsizlikle mücadelede

“mucize çözüm” yoktur; çağdaş ve bütüncül bir politika çerçevesinin öngördüğü etkin tedbirleri her alanda üçlü işbirliği ile uygulama gereği vardır.

Bu açıdan Ulusal İstihdam Strateji, bir an önce hayata geçirilmesi gereken politika çerçevesi olarak işsizlikle sistemli ve sürekli bir mücadelenin temel aracıdır. Söz konusu Strateji dahilinde ekonomiye ve çalışma hayatına yön veren politikalarda, hukuki ve idari çerçevede bir anlayış değişikliğine gidilmeli ve “istihdam dostu”

politikalar belirlenerek, hayata geçirilmelidir.

Mayıs ayında yasalaşan ve kamuoyunda “İstihdam Paketi” olarak adlandırılan 5763 sayılı “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”, temel sorunumuz olan işsizliğin çözümü

(6)

idari ve yasal yüklerin hafifletilmesi işsizlikle mücadelede büyük önem taşımakta ve kayıtdışı istihdamı da önlemektedir.

Kanun, bu açıdan olumlu tedbirler içermektedir. Uzun vadeli sigorta kolları işveren payının 5 puanlık kısmının Hazine tarafından karşılanması, gençlerin, kadınların ve özürlülerin istihdamı konusunda işverenlere sağlanan prim desteği, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma yükümlülüklerinin kaldırılması, emzirme odası ve çocuk bakım yurdu kurma, işyeri sağlık birimi açma, işyeri hekimi, iş güvenliği mühendisi istihdam etme gibi yükümlülüklerin dışarıdan hizmet alımı ile yerine getirilebilme imkanı tanınması gibi tedbirlerin, işverenlerin istihdamı artırmasına katkıda bulunacağı görüşündeyiz.

Ancak, istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün azaltılmasına mutlaka gelecekte de devam edilmeli, yükün işgücü maliyetine oranını OECD ortalamasına indirecek bir azaltma programı takvimli şekilde belirlenmelidir.

İstihdam Paketi, bazı konularda mesafe alınmasını sağlamış olmakla birlikte, işsizliğin azaltılması bakımından büyük önem taşıyan bazı alanları da ihmal etmiştir.

İşsizlik sigortası ve iş güvencesi düzenlemelerinden sonra işletmeler üzerinde ağır bir maliyet baskısına dönüşen, rekabet gücü ve istihdam olanaklarını sınırlayan kıdem tazminatı müessesesinin, istihdamı teşvik amacıyla çıkarılan bir yasada düzenlenmemiş olmasını önemli bir eksiklik olarak görüyoruz.

İstihdam Paketi ile öngörülen maliyet azaltıcı tedbirlerin, ancak esnek bir işgücü piyasası ile etkin hale geleceğini de belirtmek isterim.

4857 sayılı İş Kanunumuz, esneklik konusunda bazı çağdaş normlar içermesine rağmen, bu konuda çoğu AB ülkesine göre yetersiz ve geride kalmıştır. Hatta, belirli süreli iş sözleşmesi, alt işveren gibi yöntemlerdeki katı düzenlemeler nedeniyle bu müesseseler pratikte neredeyse imkansız hale gelmiştir. Söz konusu katı düzenlemelerde

(7)

yapılacak değişikliklerle esnek çalışma yöntemlerinin uygulanmasının önündeki engeller kaldırılabilecektir.

Kayıtdışı kesimin varlığını bahane ederek kayıtlı işletmeleri çağdaş güvenceli esneklik yöntemlerinden mahrum etmek, rekabette havlu atmak ve istihdam yaratamamak demektir.

İstihdam Paketi’nin eksik yönlerinden bir diğeri de, özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel (geçici) istihdam sistemine yer verilmemiş olmasıdır.

İş Kanunumuzda geçici iş ilişkisinin çok dar kapsamda ele alınarak, bu ilişkinin mesleki faaliyet olarak yürütülmesine imkan verecek bir düzenlemenin yer almaması, ülkemizde istihdamın geliştirilmesine yönelik olarak esneklikten beklenenlerin tam anlamıyla sağlanamamasının nedenlerinden birisidir.

AB Ülkeleri’nde özellikle gençlerin ve kadınların istihdama katılımları bakımından büyük önem taşıyan “özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel (geçici) istihdam” sistemi, 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda değişikliklere gidilerek uygulamaya geçirilmelidir.

Öte yandan, çalışma bürokrasisinin kolaylaştırılması ve eğitim- istihdam ilişkisinin kurulması konularında da mutlaka daha fazla çaba gösterilmelidir.

İşsizlikle mücadelenin uzun vadede büyüme strateji ve politikalarına bağlı oluşu ise en önemli faktörlerden biridir. İşletmelerin küresel piyasalarda gelecekte hangi sektör ve ürünlerde rekabetçi olacağı belirlenmeli, büyüme stratejisi bu kararlara göre ve ihracata dayalı biçimde yeniden düzenlenmelidir. Geleceğimizi ileri ve öncü teknolojiler üzerine inşa etmeliyiz.

Değerli Konuklar,

Referanslar

Benzer Belgeler

Kocaeli Sanayi Odası olarak biz de söz konusu etkinliklerinize destek ve sanayiciler ile sizlerin arasında bir köprü olmaya hazırız. Kocaeli Sanayi Odası olarak

Rahman Suresi ’ nde, 31 defa "Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkar edersiniz?" deniliyor... Sadece bu da de

• Okula giriş – çıkış saatlerinde öğrencilerimizin velileri tarafından sosyal mesafe kurallarına uyarak ve maske takarak bina dışında çocukları okula

Buradan hareketle, Kocaeli Sanayi Odası olarak; Kocaeli’nde savunma sanayinin gelişimi için “Savunma Sanayi Yerlileştirme Projesini” yürütüyoruz. Bu proje

Meslek Komitelerimizin kendi üye tabanlarına ulaşması için önemli bir imkân olan Genişletilmiş Meslek Komiteleri toplantılarını önemsiyoruz4. Geçtiğimiz

İstanbul Sanayi Odası olarak, son yıllarda sanayi kongrelerimizin stratejik ortağı Borsa İstanbul ile var olan ilişkimizi daha da geliştirerek ileriye

Şura’da TOBB Sanayi Odaları Konsey Başkanı olarak sanayi odaları adına ben de bir konuşma yaparak sanayimizin güncel konularını, içinde

Sayın Cengiz Ultav; Başkanı olduğunuz Vakfınız ile İstanbul Sanayi Odası arasında sanayimizin teknolojik gelişimi adına pek çok projede işbirliği yapmak