• Sonuç bulunamadı

ÇOCUKLARDA Ö REN LM fi ÇARES ZL K ÜZER NE B R GÖZDEN GEÇ RME

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇOCUKLARDA Ö REN LM fi ÇARES ZL K ÜZER NE B R GÖZDEN GEÇ RME"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Amaç: Ö¤renilmifl çaresizlik kuram›na göre davran›fl ile sonucu aras›nda ba¤lant› olmad›¤›n›n ö¤renilmesine ba¤l› olarak amaca yönelik davran›fl sürdürülememekte ve bir grup biliflsel, güdüsel, duygusal eksiklik ortaya ç›kabilmektedir. Bu yaz›da, ö¤renilmifl çaresizlik kuram›n›n, onunla iliflkili güdüsel yönelimlerin ve nedensel yüklemelerin geliflimsel özellikler çerçevesinde gözden geçirilmesi amaçlanm›flt›r. Ayr›ca ö¤renilmifl çaresizlik gelifliminde rolü olabilecek çevresel etmenler yaz›n bilgileri ›fl›¤›nda ele al›nm›flt›r.

Son iki bölümde de çaresizlikle ba¤lant›lar› oldu¤u ileri sürülen psikiyatrik bozukluklar ve fiziksel hastal›klar gözden geçirilmifltir. Yöntem: Konu ile ilgili araflt›rma ve gözden geçirme yaz›lar› incelenmifl ve geliflimsel özellikler özetlenmifltir. Sonuçlar: Çocuklar›n ne kadar erken yaflta ö¤renilmifl çaresizli¤i gelifltirebilecekleri ya da bu sürecin nas›l geliflti¤i konusunda belirsizlikler bulunmaktad›r. Çaresizlik davran›fl örüntüsünün geç çocukluk dönemine kadar ortaya ç›kmayaca¤› biçimindeki bak›fl aç›s› uzun y›llar egemen olmufltur. Daha sonra yap›lan çal›flmalarla küçük çocuklarda da baflar›s›zl›k durumlar›nda çaresizlik davran›fllar› ortaya ç›kabildi¤i gösterilmifltir.Bu çaresizlik yaflant›s›, duygusal, davran›flsal, biliflsel yans›malar›yla baflta depresyon olmak üzere psikiyatrik bozukluklar›n geliflimine yatk›nl›k yaratmakta ve süre¤en fiziksel hastal›klarla çocuk ve ailenin bafl etme becerilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Tart›flma: Böylesine olumsuz sonuçlar do¤urabilen çaresizlik davran›fl örüntülerinin erken dönemde belirlenip yap›lacak giriflimlerin buna göre yönlendirilmesi sa¤alt›m›n baflar›s› aç›s›ndan önemli görünmektedir.

Anahtar sözcükler: Ö¤renilmifl çaresizlik, yükleme biçimi, çocuk SUMMARY: A REVIEW ON LEARNED HELPLESSNESS IN CHILDREN

Objective: According to learned helplessness theory; a set of cognitive, motivational, and emotional deficits and nonpersistence of goal directed behavior occur because of learning that there is noncontingency between behavior and outcomes. In this paper, it is aimed to review learned helplessness theory and associated motivational orientations and causal attributions within the developmental framework. In addition, environmental factors which may play a role in the development of learned helplessness are discussed in the light of the literature. In the last two sections, psychiatric and other medical disorders that are associated with learned helplessness are reviewed. Method: Researches and reviews were screened and developmental characteristics were summarized. Results: There are ambiguities about how early children may develop learned helplessness or how this process occurs. The view that behavioral pattern of learned helplessness does not occur until late childhood was dominated during the past several decades. In later studies, it was shown that helplessness behaviors may occur in younger children following repeated failure experiences. This helplessness experience, with its emotional, behavioral and cognitive reflections causes vulnerability to psychiatric disorders, especially to depression, and may have a negative impact on coping skills of children and families with chronic diseases. Discussion: Detecting helplessness behavior patterns which may have negative consequences at early ages and planning intervention strategies based on these patterns seem important in terms of successful treatment outcome.

Key words: Learned helplessness, attributional style, child

B‹R GÖZDEN GEÇ‹RME

*Uzm. Dr., Ankara Üniv. T›p Fak., Çocuk Ruh Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›, Ankara.

**Psk. Dr., Gazi Üniv. T›p Fak., Psikiyatri Anabilim Dal›,

Ankara. Çocuk ve Gençlik Ruh Sa¤l›¤› Dergisi : 13 (2) 2006

Birim Günay KILIÇ*, Nursen ORAL**

G‹R‹fi

Ö¤renilmifl çaresizlik kavram› ilk olarak Pennsylvania Üniversitesinde kaç›n›lmaz elektrik floklar›na tutulan köpeklerle yap›lan ö¤renme araflt›rmalar›na dayanarak gelifltirilmifltir (Overmier ve Seligman 1967, Seligman ve Maier 1967). Bu kuram, organizman›n üretebilece¤i tüm davran›fl örüntülerinin çevre/sonuç üzerinde hiçbir etkisinin olmad›¤›n›n, ne yap›l›rsa yap›ls›n

içinde bulunulan kötü durumun de¤iflti- rilemeyece¤inin ö¤renilmesi ile geliflen bir fenomeni tan›mlamaktad›r. Davran›fl ile sonucu aras›nda ba¤lant› olmad›¤›n›n ö¤renilmesine ba¤l›

olarak da amaca yönelik davran›fl sürdürüle- memekte ve bir grup biliflsel, güdüsel, duygusal eksiklik ortaya ç›kabilmektedir (Abramson ve ark. 1978, Alloy 1982). Seligman'›n ö¤renilmifl çaresizlik kuram› model alma, pekifltirme ve ko- flullama gibi farkl› ö¤renme süreçlerini içermekte, bunlar›n kayg› ve sosyal becerilerde eksikliklerden sorumlu oldu¤u ileri sürülmektedir (Abramson ve ark. 1978, Shors 2004). Çocuklarda ö¤renilmifl

(2)

çaresizlik davran›fl örüntüsünün geliflimine yönelik araflt›rmalar birçok psikososyal sorunun daha iyi anlafl›lmas›n› sa¤lamas› nedeniyle önem tafl›maktad›r. Ayr›ca bu fenomenin psikiyatrik bozukluklar ve fiziksel hastal›klarla olan iliflkisinin ortaya konmas› da sa¤alt›m yaklafl›mlar› aç›s›ndan yol gösterici olabilmektedir.

Bu kavram›n nörobiyolojik temellerine yönelik olarak çok say›da deneysel araflt›rma da ya- p›lmakla beraber bu yaz›n›n kapsam›, ö¤renilmifl çaresizlik kuram›n›n ve onunla iliflkili güdüsel yönelimlerin geliflimsel özellikler çerçevesinde gözden geçirilmesidir. Son iki bölümde de çaresizlikle ba¤lant›lar› olan psikiyatrik bozukluklar ve fiziksel hastal›klar ele al›nm›flt›r.

Kiflisel ve Evrensel Ö¤renilmifl Çaresizlik Davran›fl ve ona ba¤l› çevresel tepkiler aras›nda kavranabilir bir iliflki olmad›¤›nda, çocuk çaresiz, seçeneksiz ve olaylar üzerindeki “kontrol alg›s›n›”

kaybetmifl olarak çevreyi etkileme giriflimlerinden de vazgeçmektedir (Terwogt ve ark.1990). Bu nedenle bafllang›çta ö¤renilmifl çaresizli¤in kontrolsüzlük alg›s›ndan kaynakland›¤›

düflünülmüfl ve bir 'kontrol kuram›' olarak ele al›nm›flt›r. Daha sonra yap›lan araflt›rmalarla, yeniden formüle edilen ö¤renilmifl çaresizlik modelinde kontrol edilemeyen sonuçlar için yap›lan “nedensel yüklemelerin” önemli oldu¤u ortaya konmufltur (Dweck ve Repucci 1973, Abramson ve ark. 1978).

Abramson ve arkadafllar›na göre (1978), bireylerin belirli olaylar› aç›klamada kulland›klar› nedenler, nedenselli¤in oda¤›, de¤iflmezli¤i/sabitli¤i ve bütünselli¤i olmak üzere üç boyutta ele al›nabilir.

Nedenselli¤in oda¤›, içsel (örn. yetenek) ya da d›flsal (örn. zor görev) boyutlar› içerir ve kiflisel ya da durumsal etmenlere yükleme yapma ile belirlenebilir. Örne¤in, baflar›s›zl›¤›n içsel ve de¤iflmez bir neden olan yetenek eksikli¤ine yüklenmesi kontrolsüzlü¤ü getirir. Bu da kiflinin kendine iliflkin düflük beklentiler oluflturmas›na neden olur ve belirli bir görevi baflarma yetene¤ine sahip olmad›¤› inanc›n› do¤urur. ‹çsel nedensel yüklemelere ba¤l› olarak geliflen çaresizlik, “kiflisel ö¤renilmifl çaresizlik” olarak tan›mlanmaktad›r (Abramson ve ark. 1978, Gernigon ve ark. 2000).

Yeterlilik duygusunda azalma ve sosyal karfl›laflt›rmalara ba¤l› olarak geliflen kiflisel ö¤renilmifl çaresizli¤in benlik sayg›s›n› etkiledi¤i belirtilmektedir. Öte yandan baflar›s›zl›k, görevin çok zor olmas› gibi baflkalar›n›n da ayn› durumda

baflar›s›z olabilecekleri d›flsal etmenlerle de aç›klanabilmektedir. Bu tür nedensel yüklemeleri içeren çaresizlik ise “evrensel ö¤renilmifl çaresizlik” olarak adland›r›lmaktad›r (Abramson ve ark. 1978).

Baflar›s›zl›k nedenleri içsel, de¤iflmez ve bütünsel ise, ö¤renilmifl çaresizlikle ba¤lant›l› eksiklikler derin ve kal›c› olabilmektedir. Çünkü bu tür nedensel yüklemeler benlik sayg›s›, güdü ve iyimserli¤i etkilemektedir (Gernigon ve ark. 2000).

Öz bildirime ait veriler, öznel ö¤renilmifl çaresizlik yaflant›s›n›n merkezinde kendilik kontrolünün eksik oldu¤unu ve kendilik alg›s›n›n temelinde ise, kaç›nma tepkileri ve sonuçlar›n olumsuz olarak alg›lanmas›n›n bulundu¤unu göstermek- tedir (Mikulincer ve Caspy 1986, Terwogt ve ark.

1990).

Geliflimsel Süreçte Ö¤renilmifl Çaresizlik Araflt›rmalar, büyük çocuklarda ö¤renilmifl çaresizlik örüntülerinin oldu¤unu göstermekle beraber çocuklar›n ne kadar erken yaflta ö¤renilmifl çaresizli¤i gelifltirebilecekleri ya da bu sürecin nas›l geliflti¤i konusunda belirsizlikler bulunmaktad›r. Çaresizlik davran›fl örüntüsünün geç çocukluk dönemine kadar ortaya ç›kmayaca¤›

biçimindeki bak›fl aç›s› uzun y›llar egemen olmufltur. Birçok araflt›rmac› küçük çocuklar›n baflar›s›zl›k sonucunda geliflebilecek çaresizlik örüntüsüne karfl› görece ba¤›fl›k oldu¤unu ileri sürmüfltür (Dweck ve Leggett 1988, Rholes ve ark. 1980). Daha sonra yap›lan çal›flmalar ise eski görüflleri desteklemeyen biçimde, küçük çocuklarda da baflar›s›zl›k durumlar›nda çaresizlik davran›fllar› ortaya ç›kabildi¤ini göstermifltir (Heyman ve ark.1992, Smiley ve Dweck 1994).

Büyük çocuklarda çaresizlik, sabit bir kiflilik özelli¤i ya da altta yatan bir beceri ile ba¤lant›l›

olan yetenek kavram› çerçevesinde ele al›nmaktad›r. Çaresizli¤in geliflebilmesi için de böyle bir yetenek kavram›n›n olmas› gerekti¤i vurgulanmakta ve çaresizlik tepkileri gösteren çocuklar›n baflar›s›zl›¤› yetenek eksikli¤ine yükledikleri bildirilmektedir. Bu türde bir yetenek kavram› olmad›¤›nda, baflar›s›zl›¤› yetene¤e yüklemenin kendilik aç›s›ndan önemli olumsuz sonuçlara neden olmayaca¤› ileri sürülmektedir.

Çocuklar okul y›llar›n›n ortalar›na kadar bu türde bir yetenek kavram› gelifltirmedi¤inden, küçük çocuklar›n çaresizli¤e yatk›n olmad›klar› üzerinde durulmaktad›r. Ayr›ca, okul öncesi ve ilkokul çocuklar›n›n, daha büyük çocuklara oranla

(3)

yetenekleri hakk›nda yüksek düzeyde kestirimler yapt›klar›, baflar› beklentilerinin yüksek oldu¤u ve çok daha iyimser olduklar› bildirilmektedir.

(Burhans ve Dweck 1995). Büyük çocuklar›n zekây› kal›c› bir özellik olarak gördükleri ve bu durumda kötü performans› düflük yetenekle ba¤lant›l› ele ald›klar› ileri sürülmektedir. Öte yandan küçük çocuklar›n yetenek kavram›n›

çabadan farkl› olarak alg›lamad›klar› ve sonuçta da baflar›s›zl›¤› yetene¤e ba¤l› olarak görmedikleri, kiflilik özellikleri konusunda düflünme yetenek- lerinin de s›n›rl› oldu¤u belirtilmektedir (Miller 1985).

Baflar›s›zl›k için yap›lan yetenek yüklemeleri üçüncü s›n›ftan beflinci s›n›fa do¤ru artan bir güdüsel öneme sahip olmaktad›r. Bu dönemde çocuklar›n yetenek kavram›na iliflkin anlay›fllar›

önemli ölçüde de¤iflmekte ve performans›n düflük yetene¤e ba¤lanmas› daha belirgin hale gelmektedir. Yükleme biçimleri 3. ve 5. s›n›f aras›nda 2 y›l boyunca de¤iflmezlik göstermekle beraber 5. s›n›fla birlikte, düflük yetenekli oldu¤una inanan çocuklar›n performans›nda büyük güdüsel eksiklikler saptanmaktad›r (Fincham ve ark.1989).

Öte yandan, iki yafl›ndan itibaren çocuklar›n standartlar› karfl›lama ve onlara uyma ile ilgilendikleri saptanm›flt›r. Baflar›s›z olunan durumlarda göreve devam etme ve olumlu duygulan›m sergileme yönünden bireysel farkl›l›klar gösterdikleri belirlenmifltir. Baflar›- s›zl›ktan sonra ›srarl› olmayanlar, çözümü bulmaya çal›flmayanlar daha fazla olumsuz duygular göstermifller ve baflar›s›zl›klar›n› kal›c›

bir durum olarak alg›lam›fllard›r. Üç yafl›ndaki baz› çocuklar›n zor görevlerdeki baflar›s›zl›klara çaresiz çocuklarda oldu¤u gibi uygunsuz utanma tepkisi verdikleri ve 8 yafl çocuklar›n›n da ö¤renilmifl çaresizlik davran›fl örüntüsünü gelifltirdi¤i saptanm›flt›r (Heyman ve ark.1992).

Bu bulgulardan hareketle, büyük çocuklarda kullan›lan deneysel paradigmalar küçük çocuklara uyguland›¤›nda büyük çocuklar›n çaresizlik gösterdi¤i birçok durumda küçük çocuklar›n çaresizlik göstermedikleri ve küçük çocuklar›n baflar›s›zl›ktan sonra uyumlu bir güdüsel durum sergiledikleri belirtilmektedir. Ancak, küçük çocuklar›n geliflimsel düzeyine uygun ve baflar›s›zl›¤›n daha aç›k oldu¤u baz› görevler kullan›ld›¤›nda, onlar›n da büyük çocuklar gibi güdüsel güçlüklere yatk›n olduklar› vurgulan- maktad›r (Smiley ve Dweck 1994, Boggiano 1998).

Çocuklara do¤ru, yanl›fl, iyi, kötü gibi kavramlar›n ö¤retilmesinin temel amaç oldu¤u sosyalizasyon sürecinde çocuklar iyilik ve kötülük gibi kavramlarla tan›fl›rlar. Heyman ve arkadafllar›

(1992), küçük çocuklar›n do¤ru, yanl›fl, iyi, kötü gibi kavramlara çok genifl anlamlar yükledi¤ini ve geliflim süreci içinde kavramsal ayr›flmalar›n görüldü¤ünü belirtmektedir. Okula bafllayan çocuklar›n baflar›lar›n› “iyilik” temelinde yans›tma e¤iliminde olduklar›, baflar› ve baflar›s›zl›¤› iyilik ve kötülük yarg›lar›yla efllefltirdikleri bildiril- mektedir. Düflük baflar› gösteren çocuklar baflar›s›zl›klar›n›n kiflilik özellikleri ve kendi yeteneklerini yans›tt›¤›n› düflünmektedirler. Bu çocuklar›n, çaresizlik gösteren büyük çocuklar›n zekâ konusundaki de¤erlendirmeleri gibi kötülü¤ü de¤iflmez, kal›c› bir flekilde gördükleri düflünülmekte ve çocuklar›n “kötü” kelimesini yetiflkinlerden farkl› olarak yorumlay›p yorumla- mad›klar›n›n bilinmedi¤i belirtilmektedir. Ayr›ca, düflük baflar›l› çocuklar›n akademik baflar›s›zl›k- lar›n›n di¤er çocuklar taraf›ndan da o çocu¤un kötü oldu¤unun kan›t› olarak de¤erlendirildi¤i ve çocu¤un her zaman bu davran›fl› gösterece¤i inan›fl›n› tafl›d›klar› ileri sürülmektedir (Heyman ve ark.1992).

Okul öncesi ve ilkokulun ilk y›llar›nda çocuklarda çaresizlik örüntülerinin araflt›r›ld›¤› çal›flmalar gözden geçirildi¤inde, bu çocuklar›n %36-51'inin büyük çocuklarda görülen önemli çaresizlik bileflenlerini sergiledikleri belirlenmifltir (Diener ve Dweck 1978, Burhans ve Dweck 1995). Belirli bir görevde baflar›l› olma konusunda, çaresizlik gösteren ve göstermeyen iki grup da “yetenek- lerine” güvenmediklerini belirtmifllerdir. Bu bulgular küçük çocuklar›n yetenek gibi bir kiflilik özelli¤i kavram›na sahip olmad›klar› ve yetenek kavram›n›n orta s›n›flarda geliflti¤i bilgisiyle birlikte ele al›nd›¤›nda, küçük çocuklarda yetenek- ten baflka bir fleyin çaresizli¤e arac›l›k etti¤i düflünülmüfltür. Bu noktada, küçük çocuklar›n performanslar›n›n onlar›n genel zihinsel yetene-

¤ini olumlu ya da olumsuz olarak yans›tmas›ndan çok performanslar›n›n onlar›n “iyi” ya da “ kötü”

olduklar› anlam›na gelip gelmedi¤i ile ilgili olmalar› üzerinde durulmaktad›r. Bu düflünce yukar›da söz edilen Heyman ve arkadafllar›n›n (1992) görüflleri ile de tutarl›l›k göstermektedir.

Böylece, küçük çocuklar›n yeteneklerinden söz ederken büyük çocuklardan çok farkl› bir fleyi anlat›yor olabilecekleri ve farkl› türde bir kendilik kavram›na sahip olduklar› söylenmektedir.

Ziegert ve arkadafllar› (2001) taraf›ndan genifl bir

(4)

örneklem üzerinde yürütülen 5 y›ll›k bir izlem çal›flmas›nda, çocuklar anaokulunda, 1. s›n›fta ve 5. s›n›fta biliflsel, davran›flsal, duygusal çaresizlik bileflenleri yönünden yafllar›na uygun davran›flsal görevlerle de¤erlendirilmifltir. Sonuçta anaokulu döneminde saptanan çaresizlik göstergelerinin 1 ve 5 y›l sonras›nda da sabit kald›¤› ve ileri okul y›llar›nda baflar›y› zorlayan durumlardaki tepkiler aç›s›ndan yorday›c› oldu¤u belirlenmifltir.

Çaresizlik örüntüsünde zaman içinde saptanan bu kal›c› durumun yetenek kontrol edildi¤inde bile sürdü¤ü, çaresizlik örüntüsünün düflük yetene¤e ba¤lanamayaca¤› belirlenmifltir. Ayr›ca, anaokulunda saptanan çaresizli¤in ileri okul y›llar›nda ö¤retmenler taraf›ndan belirlenen çaresizlik için de yorday›c› oldu¤u saptanm›flt›r.

Büyük çocuklar üzerinde yap›lan bir çal›flmada (Dweck 1986), deneysel yöntemlerle çaresizlik örüntüleri saptanan çocuklarda, ö¤retmen bildirimlerinin bu saptamay› desteklemedi¤i belirlenmifltir. Çünkü bu çocuklar çaresizlik örüntüleri olmalar›na karfl›n s›n›f ortam›nda akademik beklentileri karfl›layabilecek yetileri olan çocuklard›r. Bu sonuç, ilkokul y›llar›nda birçok çocu¤un çaresizlik örüntüsü olmas›na karfl›n akademik beklentileri karfl›layarak s›n›f ortam›nda “baflar›s›zl›k” yaflamamas›na ba¤lan- m›flt›r. Öte yandan, erken olarak ilkokul y›llar›nda s›n›fta bile saptanan çaresizlik davran›fl örüntüsünün, daha a¤›r bir çaresizlik biçimiyle iliflkili olabilece¤i de ileri sürülmüfltür (Burhans ve Dweck 1995).

Ö¤renilmifl Çaresizlik ve Güdüsel Yönelimler Çaresizlik gelifliminde, çocu¤un güdüsel yönelimine ba¤l› olarak baflar›s›zl›¤a iliflkin verilen geribildirimlerin etkisinin farkl› olaca¤› öne sürülmektedir. Baz› araflt›rmac›lar bu yönden çocuklar› d›flsal ve içsel güdülü olmak üzere iki grupta ele almaktad›r. ‹çsel ve d›flsal olarak güdülenen çocuklar, karfl›laflt›klar› ilk baflar›s›zl›k deneyiminde strateji seçerken çaresizlik örüntüsü aç›s›ndan farkl›l›k göstermezken, tekrarlayan baflar›s›zl›k yaflant›lar›n›n farkl›l›¤› belirgin hale getirdi¤i bildirilmektedir. Yeterlilik ve kontrol alg›lar› düflük, d›flsal olarak güdülenen çocuklar›n içsel yönelimli olanlara göre baflar›s›zl›ktan sonra daha az çaba gösterdikleri ve baflar›s›zl›¤› d›fl etmenlere yükledikleri saptanm›flt›r. Ayr›ca, çaresizlik örüntüsünün farkl› becerileri gerektiren görevlere de genellendi¤i belirlenmifltir (Boggiano ve Baret 1985, Boggiano1998).

‹lkokulun ilerleyen y›llar›nda çocuklar kolay

görevleri zor olanlara ye¤lemekte, ö¤retmenin de¤erlendirmesi ve onay›n›n önemi artmaktad›r.

Böylece, içsel yönelimden d›flsal yönelime do¤ru bir kayma ortaya ç›kmaktad›r (Boggiano ve Barrett 1985). Anaokulundan 5. s›n›fa kadar olan çocuklar›n incelendi¤i bu çal›flmada, baflar›s›zl›¤a iliflkin geri bildirimin 5. s›n›fa kadar olan çocuklarda performans azalmas›na neden olmad›¤› saptanm›flt›r. Büyük çocuklardan daha içsel bir yönelime sahip olan 3.s›n›f ve daha küçük yafltaki çocuklarda çaresizli¤in daha geç görül- mesi, bu çocuklar›n içsel güdülenime ba¤l› olarak çaresizlik etkilerine daha dirençli olmalar›yla aç›klanm›flt›r (Boggiano ve Barrett 1985).

Ö¤retmenlerin kontrol tekniklerini s›k ve sürekli olarak kullanmas›n›n ö¤rencilerin otonomi alg›lar›n› azaltt›¤› ve d›flsal bir yönelime yol açt›¤›

bildirilmektedir. Bu çocuklar kontrol edilemeyen olaylarla ya da kontrol edici ipuçlar› ile karfl›laflt›k- lar›nda baflar›da düflme ve uyumsuz kendilik biliflleri gibi çaresizlik belirtileri göstermektedirler.

Üstelik ö¤retmenlerin bu tip kontrol etme teknikleriyle sadece 6 hafta geçiren çocuklarda güdüsel yönelimlerde de¤ifliklikler gözlen- mektedir (Boggiano 1998).

Çocuklar›n baflar›s›zl›k karfl›s›nda verdikleri tepki örüntüleri önemli bireysel farkl›l›klar göstermekte ve baz› çocuklar “çaresizlik yönelimi” baz›lar› da

“egemenlik yönelimi” göstermektedir (Dweck ve Reppucci 1973, Diener ve Dweck 1978, Dweck ve Legget 1988). Çaresizlik yönelimi olan çocuklar olumsuz kendilik biliflleri sergileyip görevden kolayca vazgeçmektedirler. Egemenlik yönelimi olan çocuklar ise baflar›s›z sonuçlar karfl›s›nda sorunu çözmek için ›srar etmekte ve baflar›s›zl›¤›

çaba eksikli¤i gibi de¤iflebilir içsel nedenlere ya da test koflullar›n›n kötü olmas› gibi d›flsal etmenlere yüklemektedirler. Böylece çabalar›n›

artt›rarak ya da kötü durumlardan kaç›narak daha iyi bir sonuca ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Bu çocuklar, anababalar› ve ö¤retmenlerinin onlar›n çabalar›n› ve gösterdikleri ilerlemeyi takdir edeceklerini düflünmektedirler. “Ö¤renilmifl çaresizlik” yaflayan çocuklar ise, baflar›s›zl›klar›n›

içsel ve de¤iflmez nedenlere, özellikle de yetene¤e yüklemektedirler. Bu çocuklar anababalar› ve ö¤retmenlerinin belirli bir durumdaki baflar›s›z- l›ktan çok genel yetersizlikleri / kötülükleri üzerinde odaklanacaklar›n›, cezaland›r›c› ve eleflti- rel olacaklar›n› düflünmektedirler.

Baz› insanlar egemenlik yönelimli bir e¤ilim

(5)

gösterirken, baz›lar›n›n ö¤renilmifl çaresizlik e¤ilimi göstermesinin nedenleri aras›nda do¤ufltan gelen kiflilik farkl›l›klar› üzerinde durulmaktad›r.

Baz› insanlar›n kolay vazgeçmeye yatk›n olabilece¤i belirtilmekle beraber, bafllang›çta baz›

alanlarda yeterli ve hatta ortalaman›n üstünde baflar›s› olan baz› bireylerde daha sonra ö¤renilmifl çaresizlik örüntüsü gözlenmesinin bu aç›klaman›n yeterli olmad›¤›n›n göstergesi oldu¤u belirtil- mektedir (Burhans ve Dweck 1995).

Farkl› güdülenimler gösteren bireylerin baflar›s›z- l›k öncesi performanslar› ve yetenekleri eflit olmas›na karfl›n, baflar›s›zl›k sonras› farkl› bilifl, duygu-durum ve davran›fl örüntüleri sergileme- leri, bu bireylerin görevi yapma s›ras›ndaki

“hedefleri”nin de farkl› olmas›yla aç›klanmaktad›r.

Bu ba¤lamda “performans” ve “ö¤renme” olmak üzere iki ayr› hedef oldu¤u belirtilmektedir (Elliott ve Dweck 1988).

Smiley ve Dweck'in (1994) çal›flmas›nda, çaresizli¤e yatk›n 4-5 yafl çocuklar›n›n ço¤u yeteneklerine iliflkin olumsuz de¤erlendirmeler yapm›flt›r. Bu çal›flmada yetene¤e iliflkin olumsuz kendilik yarg›lar›n›n küçük çocuklarda çaresizlik tepkilerinin geliflmesi için tek geçerli bilifl olmad›¤›, baz› küçük çocuklar›n yetene¤i daha bütünsel anlamlar› olan “hoflluk” ya da “iyilikten” ay›rt edemiyor olabilecekleri belirtilmektedir. Çocuklar baflar›s›z bir denemeden sonra çözülemeyen sorunlar üzerinde yeniden çal›flmay› isteyip (ö¤renme amac›: etkin, meydan okuyucu ve araflt›rma davran›fl› gösterme), istememelerine (performans amac›: kayg›l›, meydan okumadan kaç›nma fleklinde davran›fllar gösterme) göre 2 gruba ayr›lm›flt›r. Ö¤renme amac›na sahip çocuklar, özgüven düzeylerinden ba¤›ms›z olarak egemenlik yönelimli bir örüntü sergilerken, performans amac›na sahip ve özgüvenleri düflük olan çocuklar›n çaresizli¤e yatk›n oldu¤u saptan- m›flt›r. Ö¤renme hedefine sahip çocuklar›n baz›lar›

gelecek baflar›lar› konusunda güvensizlik gösterse de genelde bu çocuklar strateji üzerine odaklan- makta, becerilerini olumlu olarak de¤erlendir- mekte ve baflar›s›zl›ktan sonra ›srarl› davranmak- tad›rlar. Hatta baz› görevlerde kendileri için yüksek standartlar belirlemektedirler. Sonuç olarak, ö¤renme hedefinin uyumsal bir özelli¤e sahip oldu¤u, güven düzeyi düflük bile olsa çocu¤un baflar› için çabalamas›n› engellemedi¤i söylenmektedir. Performans hedefine sahip çocuklarda ise çocu¤un o göreve iliflkin güvene sahip olup olmamas› farkl› sonuçlara yol açmakta- d›r. Güvenli çocuklar kuflkular›na ra¤men, belki

de görev konusundaki güvenlerinden dolay›, göreve devam etmekte, uygun stratejiler kullan- makta ve olumlu duygusal tepkiler vermekte- dirler. Düflük güvenli çocuklar ise, stratejik yönden uygun seçimler yapamamakta ve performans- lar›n›n yeterlili¤i konusunda daha fazla kayg›

yaflamaktad›rlar. Bu davran›fl örüntüleri ikinci bir görev verilince de saptanmakta ve çaresizlik örüntüleri farkl› görevlere de genellenmektedir.

Ö¤renilmifl çaresizlik gelifliminde önemli bir yeri olan kendili¤in herhangi bir özelli¤i kontrol d›fl›

olarak alg›land›¤›nda, bunu de¤ifltirmeye çal›flmak bofla olacakt›r. Bu noktada Burhans ve Dweck (1995) kendini de¤erlilefltirme (self-valuation) hedeflerinden söz etmektedir. Buna göre bir bireyin kendilik-de¤eri (self-worth) duygusu, belirli standartlar› karfl›lamaya ve baflkalar›n›n olumlu yarg›lar›n› kazanmaya ba¤l› oldu¤unda, bu bireyin hedeflerine “kendini-de¤erlilefltirme hedefleri” denmektedir. Kendini-de¤erlilefltirme hedefleri oldu¤unda daha fliddetli çaresizlik olaca¤›, bu hedefler olmad›¤›nda ise gerçek egemenlik yönelimi geliflece¤i ileri sürülmektedir.

Ö¤renilmifl Çaresizlik ve Çevresel Etmenler Hem durumsal hem de do¤ufltan var olan yap›sal de¤iflkenler yükleme örüntülerinin ve ö¤renilmifl çaresizli¤in gelifliminde özel bir role sahiptir.

Kontrolsüzlük ve öngörülemezlik gibi çocu¤un aile içindeki özel sosyalizasyon durumlar›

çaresizli¤in gelifliminde ve olumsuz sonuçlarla bafla ç›kmas›nda etkili olabilir. Özellikle anababa- çocuk iliflkisinin elefltirel ve yarg›lay›c› olmas›n›n, olumsuz güdüsel örüntülerin oluflmas›nda önemli bir rolü oldu¤u üzerinde durulmaktad›r. Bu olas›l›¤a iliflkin önemli bir kan›t “ba¤lanma” ile ilgili araflt›rmalara dayanmaktad›r. “Güvenli ba¤lanma” davran›fl örüntüsü sergileyen 6 yafl çocuklar› kendini de¤erlendirme sorular›na olumlu, gerçekçi ve esnek yan›tlar vermekte ve kendilerini mutlu, yapabilir, ilerleyebilir olarak görmektedirler. Bu çocuklar iliflkisel ve kendilik alanlar›nda “ö¤renme bak›fl aç›s›na” sahiptirler.

Oysa “güvensiz ba¤lanma” örüntüsü olan çocuklar kendileri ve iliflkileri konusunda kat›, olumsuz ya da savunucu de¤erlendirmeler yapar- lar ve hatalar›n› kabul etmezler. Bu tip çocuklar›n da “performans bak›fl aç›s›na” sahip oldu¤u bildi- rilmektedir (Cassidy 1988).

Kurum bak›m› alt›nda olan çocuklarda duygu kavram›n›n de¤erlendirildi¤i bir çal›flmada, bu çocuklar›n normal çocuklara benzer yan›tlar

(6)

vermelerine karfl›n daha karamsar bir duygu kavram›na sahip olduklar› belirlenmifltir (Terwogt 1990).

Genellikle k›zlar›n erkeklerden daha fazla çaresizlik davran›fl› gösterdi¤i ve bunun k›smen ö¤retmenlerin k›zlar ve erkekleri de¤erlendirmeye yönelik farkl› geribildirimler vermelerine ba¤l›

olabilece¤i belirtilmektedir (Dweck ve Reppucci 1973). K›zlar ve erkeklere yönelik olarak sosyal rol beklentilerinin farkl› olmas›n›n bu durumda etkili olabilece¤i üzerinde durulmaktad›r (Dweck ve ark.1978). Öte yandan, formel ifllemsel dönem görevleri kullan›larak cinsiyet rolleri ve çaresizlik/

egemenlik yöneliminin etkilefliminin de¤erlen- dirildi¤i bir çal›flmada, k›zlarda görev performan- s›nda bir düflüklük saptanmam›fl ve k›z cinsiyet rolüne sahip olanlar›n performans› di¤er cinsiyet rollerini sergileyen ergenlerden farkl› bulunma- m›flt›r. Sadece bir görevde k›z cinsiyet rolü ve çaresizlik yöneliminde olan ergenler düflük performans gösterirken, en kötü performans nötr cinsiyet rolünü (androgynous) sergileyen çaresiz ergenlerde saptanm›flt›r (Overton ve Meehan 1982).

Petermann ve Sauerborn (1989) hem ihmal edilen hem de pohpohlanan /fl›mart›lan çocuklarda sosyal yönden yetersizlikler görüldü¤ünü, ancak çaresizlik davran›fl› geliflimi aç›s›ndan farklar›n oldu¤unu belirtmektedir. Sosyal olarak yetersiz- pohpohlanm›fl çocuklar›n talepleri inkâr etme e¤ilimi gösterirken, sosyal olarak yetersiz-ihmal edilen çocuklar›n giriflim yetene¤i zay›f, edilgen tepkiler gösterebileceklerini ve bu çocuklarda çaresizlik davran›fllar›n›n görülebilece¤ini bildir- mektedirler.

Uzun süre yoksunluk yaflayan bireyler kiflisel yetersizlik, olumsuz benlik imgesi, kendini suçlama, karamsarl›k ve gelece¤e iliflkin olumsuz beklentiler gösterebilmektedir. Hintli 10. s›n›f ö¤rencileriyle yap›lan bir çal›flmada, uzun süreli yoksunluk yaflayanlarda ve k›zlarda görev performans›nda düflüklük yan›nda içsel, bütünsel ve kal›c› bir nedensel yükleme biçimi saptanm›flt›r (Mal ve ark.1990).

Anababalar›n kardefl kavgalar›na kar›flmamas›, kardefllerin fiziksel, psikolojik ve zihinsel olarak eflit olmalar› ve bu tekni¤in kavgalar› azaltaca¤›

varsay›m›na dayanmaktad›r. Ancak bu varsay›- m›n sadece tek yumurta ikizleri için geçerli olabilece¤i, bu nedenle anababalar›n kardefli tara- f›ndan h›rpalanan çocu¤un durumuna göz yum- mas›n›n, h›rpalanan çocukta çaresizli¤i ö¤renme

olas›l›¤›n› artt›rabilece¤i ileri sürülmektedir (Bennett 1990).

Kontrol edilemeyen sonuçlar için yap›lan yükleme biçimleri de kültürler aras› farkl›l›klar gösterebilir.

Bir kültürel grupta zekâ gibi yetenekler de¤erli iken, di¤erinde çaban›n önemi üzerinde durabilir, baflka bir kültür de ise ortaklafla görev anlay›fl›

ya da do¤aüstü güçler daha önemli olabilir. Tüm bunlar›n sonucunda çocuklar içinde bulunduklar›

kültürün aç›klama biçimini, yanl›l›klar›n› ve stereotiplerini içsellefltirirler (Durkin 1995).

Hong Kong'da 1. s›n›f üniversite ö¤rencileri üzerinde yürütülen kesitsel bir çal›flma ile tutucu- geleneklere ba¤l› ve otoriteye boyun e¤ici e¤ilimlerin umutsuzluk ve ö¤renilmifl çaresizlik gelifliminde etkili oldu¤unu gösterilmifltir.

Sonuçta, bu tür yönelimi olan bireylerin kendile- rini yaln›z, yabanc›laflm›fl ve çaresiz hissede- bilece¤i belirtilmekte ve kendi kaderlerinin, ya güçlü bir otorite ya da esnek olmayan adil bir dünya taraf›ndan kontrol edildi¤i biçiminde bir kadercilik yaflayabilecekleri ileri sürülmektedir (Cheung ve Kwok 1996).

Asya ve Avrupa kökenli Amerikal› üniversite ö¤rencilerinin “yükleme ya da aç›klama biçimi”, ailede duygu d›flavurumu ve özgüven yönünden karfl›laflt›r›ld›¤› bir çal›flmada, iki grupta da kötü olaylar için bütünsel aç›klama biçimi özgüven ile ters iliflki gösterirken, içsel aç›klama biçimi sadece Avrupal› Amerikal›larda düflük özgüvenle ba¤lant›l› olarak saptanm›flt›r. Çal›flman›n bu bulgusu, çaresizlik kuram›n›n bireyselli¤e vurgu yapan kültürel gruplar için daha uygun olabile- ce¤i, bu nedenle tekrar yap›land›r›lmas› gerekti¤i biçiminde yorumlanm›flt›r. Ayr›ca, daha fazla boyun e¤icilik bildirenlerin genel bir aç›klama biçimine, daha fazla olumlu bask›nl›k bildirenlerin ise, daha az genel aç›klama biçimine sahip olduk- lar› belirlenmifltir. Ailede duygu d›flavurumunun Asyal› Amerikal›larda daha k›s›tl› oldu¤u saptan- m›flt›r (Kao ve ark. 1997).

Psikiyatrik Bozukluklar ve Ö¤renilmifl Çaresizlik

Çaresizlik kuram› ba¤lam›nda, kiflinin olumlu ve olumsuz olaylar›n nedenlerini aç›klama yöntemleriyle (yükleme biçimleri) depresyon geliflimi aras›nda önemli bir iliflki oldu¤u ileri sürülmektedir. Buna göre, olumsuz olaylar için içsel, de¤iflmez ve kal›c› nedenlere yükleme yapan bireyler, olumsuz yaflam olaylar›ndan sonra

(7)

depresyona e¤ilimlidirler. Bu bireyler baflar›y› da d›flsal, de¤iflebilir ve özel nedenlere yüklerler (Abramson ve ark. 1978).

Çocuk ve ergenlerde yap›lan çok say›da çal›flma ile özdenetim becerileri, yükleme biçimi, benlik sayg›s›, çaresizlik ve umutsuzlu¤un depresyonla ba¤lant›l› oldu¤u gösterilmifltir (Kashani ve ark.1981, Asarnow ve Bates 1988, Kaslow ve ark.1984, Kaslow ve ark.1988). Depresyon ve yükleme örüntüleri aras›ndaki iliflkiyi araflt›ran ve 7500 çocuk ve ergeni içeren 28 çal›flman›n gözden geçirildi¤i bir meta analizin sonuçlar› da bu iliflkiyi desteklemifltir (Gladstone ve Kaslow 1995).

Genifl bir ergen grubunda yap›lan çal›flmada, hem kayg› bozuklu¤unun varl›¤› hem de olay›n de¤eri (event valence), ergenlerin nedensel yükleme örüntüleriyle iliflkili bulunmakla beraber her iki de¤iflkenin de çaresizlik yüklemeleri ve depresyon aras›ndaki iliflkiyi de¤ifltirmedi¤i saptanm›fl ve depresyon gelifliminde çaresizlik yüklemelerinin temel belirleyici oldu¤u bildirilmifltir (Waschbusch ve ark. 2003).

Cinsiyet de¤iflkeni ile ilgili olarak yap›lan analizlerde sadece depresyonu olan k›zlar çaresizlik yükleme örüntüleri sergilerken, erkek ergenlerin hem kayg› hem depresyon varl›¤›nda bu tip yüklemeleri bildirme e¤iliminde oldu¤u saptanm›flt›r. Bu bulgu erkek ergenlerin kayg› ve depresyon belirtilerini k›zlara göre daha az ay›rabildi¤i biçiminde yorumlanm›flt›r (Williams ve ark. 1989, Waschbusch ve ark. 2003).

Sosyoekonomik durumu yüksek olan depresif ergenler olumsuz olaylar için, düflük sosyo- ekonomik düzeydeki ergenlere göre daha fazla çaresizlik yüklemeleri yaparken, olumlu olaylar karfl›s›nda bu durumun geçerli olmad›¤›

görülmüfltür. Kayg› ve depresyon belirtileri olmayan kontrol grubunda yer alan ergenlerde ise tavan etkisini gösterir tarzda, tüm durumlarda düflük düzeyde çaresizlik yüklemeleri saptan- m›flt›r. Araflt›rmac›lar düflük sosyoekonomik düzeyde yer alan ergenlerin olumsuz olaylarla daha fazla karfl›laflt›klar›n› ve bu olaylar›n psikososyal etkilerini azaltacak bir bafl etme yöntemine sahip olduklar›n›, bu örüntünün de gerçek olumsuz deneyimler için sa¤l›kl› bir uyumu gösterdi¤ini ileri sürmektedirler. Öte yandan bu ç›kar›mlar›n›n do¤ru olmas› durumunda, olumsuz olaylar için çaresizlik yüklemeleri eflit düzeyde olan düflük sosyoekonomik düzeydeki ergenlerin,

yüksek sosyoekonomik düzeydeki ergenler gibi depresyon geliflimi aç›s›ndan riskli olabilece¤ini de bildirmektedirler (Waschbusch ve ark. 2003).

Anababalar›n kötü olaylara iliflkin yükleme biçimlerinin ve biliflsel çarp›tmalar›n›n çocuklar›ndaki yükleme biçimi ve depresif belirtiler ile iliflkisinin araflt›r›ld›¤› 8-12 yafl grubu çocuklar üzerinde yürütülen kesitsel bir çal›flmada, anababalardan çocuklara bu biçimde bir biliflsel geçifli destekler bulgu saptanmam›flt›r. Öte yandan araflt›r›c›lar, çocuklar›n anababalar›n›n biliflsel davran›fllar›ndan belirli bir geliflimsel dönemde etkilenebileceklerini (örn. okul öncesi dönem), bu nedenle de boylamsal çal›flmalar›n gerekli oldu¤unu bildirmifllerdir (Kaslow ve ark. 1988).

Normal çocuklar›n baflar›s›zl›k yüklemeleri incelendi¤inde, yafl art›fl› ile birlikte baflar›s›zl›¤›

yetersiz çaba gibi kendilerinin kontrolü alt›nda olan bir etmene yükleme e¤iliminin artt›¤›

görülmüfltür (Frieze ve Snyder 1980). Normal ve ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklar›n nedensel yüklemeleri aras›ndaki farkl›l›¤›n biliflsel olgunlu¤a ba¤l› bir farkl›l›k oldu¤u düflünül- dü¤ünde, ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklar›n yüklemelerindeki geliflimsel de¤iflikliklerin normal çocuklarla paralellik gösterece¤i belirtil- mifltir. Buna karfl›n, ö¤renilmifl çaresizlik kuram›

ba¤lam›nda, ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklar›n inançlar›n› de¤ifltirmek için herhangi bir giriflim yap›lmad›¤›nda, baflar›s›zl›klar›n› yeteneklerinin eksik oldu¤u biçiminde kontrol edilemeyen etmenlere yüklemeye devam edecekleri ve bu inançlar›n›n da ö¤renilmifl çaresizli¤e yatk›nl›k yaratabilece¤i ileri sürülmüfltür (Butkowsky ve Willows 1980, Pearl 1982, Kistner ve ark.1985).

Ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklar›n sosyal etkileflimlerde de yetersizlik yaflad›klar›, afl›r›

tepkisel olduklar› ve ö¤renilmifl çaresizlik davran›fllar› gösterdikleri belirlenmifltir (Settle ve Milich 1999). Öte yandan ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklarda, baflar› ve baflar›s›zl›¤› d›flsal nedenlere yükleme e¤ilimleri olmas›na karfl›n çaresizlik belirtileri saptamayan çal›flmalar da bulunmak- tad›r (Pintrich ve ark. 1994).

Ö¤renme güçlü¤ü olan 3.-8.s›n›f ö¤rencileri ile normal baflar› gösteren çocuklar›n nedensel yüklemeler yönünden karfl›laflt›r›ld›¤› bir çal›flmada, ö¤renme güçlü¤ü olan k›zlar normal çocuklara göre baflar›s›zl›klar›n› daha fazla kendi kontrolleri d›fl›ndaki etmenlere yüklemifllerdir.

Ö¤renme güçlü¤ü olan erkek çocuklar›n baflar›s›z- l›¤a iliflkin aç›klamalar› ise normal baflar›l›

(8)

çocuklarla benzerlik göstermifltir. Bu sonuçlara dayanarak araflt›rmac›lar yineleyen baflar›s›zl›k öykülerine karfl›n tüm ö¤renme güçlü¤ü olan çocuklarda çaresizlik örüntüsünün geliflmeye- bilece¤ini ve k›zlar›n bu yönde daha riskli bir grup oldu¤unu ileri sürmektedirler (Kistner ve ark. 1985).

Dikkat Eksikli¤i Hiperaktivite Bozuklu¤u (DEHB) olan çocuklar da ö¤renilmifl çaresizlik gelifltirebilme aç›s›ndan riskli bir grup olarak düflünülmektedir. Bu konuda yap›lan bir çal›flma, metilfenidat kullan›lmayan durumda DEHB'li erkek çocuklar›n baflar›s›zl›k deneyiminden sonra daha az çaba harcama e¤iliminde oldu¤unu göstermifltir (Milich ve ark. 1991). Baflka bir çal›flmada ise davran›fl›n kontrol edilebilece¤i ve daha fazla çaban›n daha arzulan›r sonuçlar üretebilece¤i temalar›na odaklanm›fl yükleme örüntülerine iliflkin bir e¤itim sonras›nda DEHB'li çocuklarda olumlu sonuçlar elde edildi¤i bildirilmifltir (Reid ve Burkowski 1987). Öte yandan Milich ve Okazaki'nin (1991) DEHB'li erkek çocuklar› kontrol grubu kullanarak kolay ve zor görevlerle de¤erlendirdikleri çal›flmada çaresizlik davran›fl örüntüsüne iliflkin çok aç›k sonuçlar elde edilmemifltir. DEHB'li çocuklar baflar›s›zl›k durumunda kontrol grubu çocuk- lardan daha fazla engellenme yaflam›fl ve olumsuz bir duygudurum sergilemifl, çözümü zor görevlere geçildi¤inde görevi erken dönemde b›rakm›fl ve performans öncesinde baflar›lar›na iliflkin olarak kontrollerden daha iyimser bir tablo çizmifllerdir.

Bu bulgular ö¤renilmifl çaresizli¤e iliflkin baz›

özellikleri desteklemekle beraber, DEHB'li çocuklar›n görevin zor ya da kolay olmas›ndan ba¤›ms›z olarak engellenme yaflamas›n›n, çaresizlikten çok DEHB'li çocuklar›n akademik etkinlik benzeri durumlarda yeterli çaba göstermemeleri ve etkinli¤i çok çabuk b›rakmalar›

gibi do¤rudan bozuklu¤a ba¤l› bir özelli¤i yans›t›yor olabilece¤i bildirilmifltir. Üstelik çaba yönelimli DEHB'li çocuklar çözülebilir görevleri izleyen zor görevlerde, görevi çok erken olarak b›rakm›fllard›r. Çal›flma bulgular› Diener ve Dweck'in (1978) egemenlik ve çaresizlik yönelimli çocuk tan›mlar› ile birlikte düflünüldü¤ünde, DEHB'li çocuklarda baflar›s›zl›k için çaba yüklemelerinin çaresizlikle iliflkili olabilece¤i ileri sürülmüfltür. Bu nedenle egemenlik/çaresizlik yönelim tan›mlar›n›n DEHB örneklemine uygulanamayaca¤› ileri sürülmüfltür.

A¤›r y›k›c› davran›fl bozukluklar› olan erkek çocuklarda olumlu davran›fllar› gelifltirmeye

yönelik olarak uygulanan bir programda, depresif yükleme biçiminin davran›fl de¤ifltirme yöntem- lerinin içsellefltirilmesine ve genellenmesine engel olabilece¤i bildirilmifltir. Bu nedenle, ö¤retmen- lerin çocuklar›n nedensel yükleme biçimlerine iliflkin fark›ndal›¤›n›n artt›r›lmas›n›n bu tür programlar› daha etkin k›laca¤› ileri sürülmüfltür (Eslea 1999).

Süre¤en Fiziksel Hastal›klar ve Ö¤renilmifl Çaresizlik

Süre¤en hastal›klar› olan çocuk ve ergenlerde psikopatoloji gelifliminin tek bafl›na hastal›¤a ba¤l›

nedenlerle aç›klanamayaca¤›, fizyolojik ve psikolojik çok say›da etmenin rolü oldu¤u bildirilmektedir (Bennett 1994). Süre¤en hastal›klarda saptanan psikolojik sorunlar ile ö¤renilmifl çaresizlik davran›fl örüntüsü aras›nda iliflkinin araflt›r›lmas› bafll›ca flu varsay›mlara dayanmaktad›r (Chaney ve ark. 1999, Hommel ve ark. 2006); (1) Süre¤en hastal›klar do¤alar›

gere¤i ataklarla seyrederler ve bu ataklar›

tetikleyen etmenler ço¤u zaman belirsizdir. Bu nedenle ataklar› tetikleyen uyar›c›lar› kontrol etmek güçtür (örn. ast›m ve süre¤en artritler). (2) Hastal›¤›n› kontrol etmede baflar›s›z olan ve olumsuz sonuçlar yaflayan (örn. a¤r›, solunum s›k›nt›s›) birey sonras›nda da hastal›¤› ile etkin olarak bafl etmek için gerekli çabalar› (örn.

ilaçlar›n› alma, egzersiz programlar›na kat›lma) göstermez. (3) Davran›fl-sonuç aras›nda ortaya ç›kan bu tip ba¤lant›s›zl›k ve öngörülemezlik yinelendikçe ö¤renilmifl çaresizli¤e yatk›nl›k artar.

Yap›lan araflt›rmalarda, süre¤en fiziksel hastal›klar› olan çocuklarda karamsar yükleme biçimlerinin depresif belirtiler için yorday›c›

oldu¤u gösterilmifltir (Schoenherr ve ark 1992).

Diabetik ergenler üzerinde yap›lan bir çal›flmada da depresif duygudurum ile metabolik kontrolün kötü olmas› aras›nda ba¤lant› oldu¤u saptanm›flt›r (Kuttner ve ark. 1990). Benzer bir bulgu da ast›ml› ergen ve genç eriflkinlerle yap›lan bir çal›flmada ortaya konmufltur.

Hastal›¤›n de¤iflken do¤as› ve alg›lanan çaresizli¤in ortak etkisi duygusal uyum sorunlar›yla iliflkili bulunmufltur (Mullins ve ark. 1997).

Bu konuda beyin zedelenmesi olan çocuklar›n rehabilitasyonuna iliflkin önemli bir ç›kar›m yap›lm›flt›r. Anababalar ve sa¤l›k çal›flanlar›n›n rehabilitasyon sürecini kolaylaflt›rmak amac›yla uygulad›klar› yo¤un kontrolün, istenenin tam

(9)

tersine çocukta öz-düzenlemeyi bozabilece¤i ve çaresizli¤i artt›rabilece¤i ileri sürülmüfltür (Ylvisaker ve Feeney 2002).

Kontrol edilmesi zor belirtilerle seyreden süre¤en hastal›klar sadece çocuklar› de¤il anababalar›n› da ö¤renilmifl çaresizlik geliflimi aç›s›ndan riskli bir gruba sokmaktad›r. Epileptik çocuklar ve anneleri üzerinde yap›lan bir çal›flmada, çocukta içe yönelim tipi davran›fl bozukluklar›, annelerin aile iliflkilerinden ald›klar› doyum ve ö¤renilmifl çaresizlik davran›fllar› annenin epilepsiye uyumu ile iliflkili bulunmufltur (Shore ve ark. 2004). Bu do¤rultuda bir baflka çal›flma orak hücreli anemisi olan bebek ve anababalar› üzerinde yürütül-müfltür. Orak hücreli anemi, kontrolü güç a¤r›l› krizleri olan a¤›r bir hemolitik hastal›k tablosudur. Bu çal›flmada bebekler 6 aydan 36 aya kadar belli aralarla psikomotor ve biliflsel yönden de¤erlen-dirilmifltir. Bebeklerin 12 ve 24. aylar aras›ndaki psikomotor geliflimlerinde düflme saptanmazken, biliflsel geliflimlerinin geriledi¤i belirlenmifltir. Bu gerilemenin hastal›¤a özgü etmenler yan› s›ra anababalar›n ö¤renilmifl çaresizli¤i ile de iliflkili oldu¤u görülmüfltür (Thompson ve ark 2002).

Anababalarda ortaya ç›kan çaresizlik örüntüsünün çocu¤un biliflsel yönden desteklenmesini de içeren etkin anababal›k becerilerini azaltmas› yan›nda kendi ruh sa¤l›klar›n› da olumsuz yönde etkiledi¤i bildirilmifltir. Araflt›r›c›lar çocu¤un geliflimde önemli etkileri olan anababal›k becerilerini artt›rmaya yönelik erken giriflimlerin gerekli oldu¤unu vurgulam›fllard›r.

SONUÇ

Denetlenemeyen çevre ve olumsuz sonuçlarla sürekli olarak karfl›laflan insan daha sonra bulundu¤u durumu de¤ifltirebilece¤ine iliflkin inanc›n› da yitirmektedir. Bu çaresizlik yaflant›s›, duygusal, davran›flsal, biliflsel yans›malar›yla baflta depresyon olmak üzere psikiyatrik bozukluklar›n geliflimine yatk›nl›k yaratmakta ve süre¤en fiziksel hastal›klarla çocuk ve ailenin bafl etme becerilerini olumsuz yönde etkileyebil- mektedir. Böylesine olumsuz sonuçlar do¤urabi- len çaresizlik davran›fl örüntülerinin erken dönemde belirlenip yap›lacak giriflimlerin buna göre yönlendirilmesi sa¤alt›m›n baflar›s›

aç›s›ndan önemli görünmektedir.Büyük çocuklarda ö¤renilmifl çaresizlik örüntülerinin oldu¤u gösterilmekle beraber küçük çocuklarda

bu sürecin nas›l geliflti¤i konusunda belirsizlikler bulunmaktad›r. Yap›lan araflt›rmalar bu tip davran›fl örüntülerinde bireysel farkl›l›klar›n yaflam›n çok erken dönemlerinde ortaya ç›kt›¤›n› göstermifltir.

Ancak küçük çocuklarda biliflsel geliflimsel farklar› anlamaya yönelik çal›flmalar yöntemsel baz› zorluklar› beraberinde getirmek-tedir.

Gelecekte bu alanda yap›lacak çal›flmalarda geliflimsel de¤ifliklere duyarl› ve edinilen bilgi ile çocu¤un gerçek durumunu nesnel olarak de¤er-lendirebilen geçerli ve güvenilir ölçüm araçlar›na gereksinim vard›r.

KAYNAKLAR

Abramson L, Seligman M, Teasdale J (1978) Learned helplessness in humans: critique and reformulation. J Abnorm Psychol 87:49-74.

Alloy LB (1982) The role of perceptions and attributions for response-outcome noncontingency in learned helplessness:

a commentary and discussion. J Pers 50:443-479.

Asarnow JR, Bates S (1988) Depression in child psychiatric inpatients: cognitive and attributionl patterns. J Abnorm Chil Psychol 16:601-615.

Bennett DS (1994) Depression among children with chronic medical problems: a meta-analysis. J Pediatr Psychol 19:149- 169.

Bennett JC (1990) Nonintervention into sibling's fighting as a catalys for learned helplessness. Psychol Rep 66:139- 145.

Boggiano AK (1998) Maladaptive achievement patterns: a test of a diathesis-stress analysis of helplessness. J Pers Soc Psychol 74:1681-1695.

Boggiano AK, Barrett M (1985) Performance and motivational deficits of helplessnes: T h e r o l e o f motivational orientations. J Pers Soc Psychol 49:1753-61.

Burhans KK, Dweck CS (1995) Helplessness in early childhood: the role of contingent worth. Chil Dev 66:1719- 1738.

Butkowsky IS, Willows DM (1980) Cognitive-motivational characteristics of children varying in reading ability: evidence for learned helplessness in poor readers. J Educ Psychol 85:511-515.

Cassidy J (1988) Child-mother attachment and the self in six- year olds. Chil Dev 59:121-134.

Chaney JM, Mullins LL, Uretsky DL ve ark. (1999) An experimental examination of learned helplessness in older adolescents and young adults with long-standing asthma.

J Pediatr Psychol 24:259-270.

Cheung C, Kwok S (1996) Conservative orientation as a determinant of hopelessnes. J Soc Psychol 136:333-347.

(10)

Diener CI, Dweck CS (1978) An analysis of learned helplessness: continuous changes in performance, strategy, and achievement cognitions following failure. J Pers Soc Psychol 39:940-952.

Durkin K (1995) Developmental Social Psychology: From Infancy to Old Age. Blackwell: Oxford.

Dweck CS (1986) Motivational processes affecting learning.

Am Psychol 41:1040-1048.

Dweck CS, Davidson W, Nelson S ve ark. (1978) Sex differences in learned helplessness, II: the contingencies of evaluative feedback in the classroom, and III: an experimental analysis. Dev Psychol 14:268-276.

Dweck CS, Leggett EL (1988) A social-cognitive approach to motivation and personality. Psychol Rew 95:256-273.

Dweck CS, Reppucci ND (1973) Learned helplessness and reinforcement responsibility in children. J Pers Soc Psychol 25: 109-116.

Elliot ES, Dweck CS (1988) Goals: an approach to motivation and achievement. J Pers Soc Psychol 54:5-12.

Eslea M (1999) Attributional styles in boys with severe behaviour problems: a possible reason for lack of progress on a positive behaviour programme. Br J Educ Psychol 69:33- 45.

Fincham FD, Hokoda A, Sanders R (1989) Learned helplessnes, test anxiety, and academic achievement: a longitudinal analysis. Chil Dev 60:138-145.

Frieze IH, Snyder HN (1980) Children's beliefs about the causes of success and failure in school settings. J Educ Psychol 72:186-196.

Gernigon C, Fleurance P, Reine B (2000). Effects of uncontrollability and failure on the development of learned helplessness in perceptual-motor tasks. Res Quar Ex Sport 71:44-54.

Gladstone TR, Kaslow NJ (1995) Depression and attributions in children and adolescents: a meta-analytic review. J Abnorm Child Psychol 23:597-606.

Heyman GD, Dweck CS, Cain KM (1992) Young children's vulnerability to self-blame and helplessnes: relationship to beliefs about goodness. Chil Dev 63:401-415.

Hommel KA, Chaney JM, Wagner JL ve ark. (2006) Learned helplessness in children and adolescent with juvenile rheumatic disease. J Psychosomatic Res 60:73-81.

Kao EM, Nagata DK, Peterson C (1997) Explanatory style, family expressiveness, and self-esteem among Asian American and Europian American college students. J Soc Psychol 137:435-444.

Kashani JH, Husain A, Shekim WO ve ark. (1981) Current perspectives on childhood depression: an overview. Am J Psychiatry 138:143-153.

Kaslow NJ, Rehm LP, Pollack SL ve ark. (1988) Attributional style and self-control behavior in depressed and

nondepressed children and their parents. J Abnorm Child Psychol 16:163-175.

Kaslow NJ, Rehm LP, Siegel AW (1984) Social and cognitive correlates of depression in children: a developmental perspective. J Abnor Chil Psychol 12: 605-620.

Kistner J, White K, Haskett M ve ark. (1985) Development of learning-disabled and normally achieving children's causal attributions. J Abnor Chil Psychol 13:639-647.

Kuttner MJ, Delamater AM, Santiago JV (1990) Learned helplessness in diabetic youths. J Pediatr Psychol 15: 581- 594.

Mal S, Jain U, Yadav KS (1990) Effects of prolonged deprivation on learned helplessness. J Soc Psychol 130:191- 197.

Mikulincer M, Caspy T (1986) The conceptualization of helplessness. I. A phenomenological structural analysis.

Motivation and Emotion 10:263-294.

Milich R, Carlson CL, Pelham WE Jr, ve ark. (1991) Effects of methylphenidate on persistence of ADHD boys following failure experiences. J Abnorm Child Psychol 19:519-536.

Milich R, Okazaki M (1991) An examination of learned helplessnes among attention-deficit hyperactivity disordered boys. J Abnor Chil Psychol 19:607- 623.

Miller AT (1985) A developmental study of the cognitive basis of performance improvement after failure. J Pers Soc Psychol 49:529-539.

Mullins L, Chaney J, Pace T ve ark. (1997) Illness uncertainty, attributional styl, and psychological adjustment in older adolescent and young adults with asthma. J Ped Psychol 22:871-880.

Overmier JB, Seligman MEP (1967) Effects of inescapable shock on subsequent escape and avoidance learning. J Comp Physiol Psychol 63:23-33.

Overton WF, Meehan AM (1982) Individual differences in formal operational thought: sex role and learned helplessnes.

Chil Dev 53:1536-1543.

Pearl RA (1982) LD children's attributions for success and failure: a replication with a labeled LD sample. Learn Dis Quar 5:173-176.

Petermann F, Sauerborn C (1989) Training of social competence with nursery-school children. Acta Paedopsychiatrica 52:176-187.

Pintrich PR, Anderman EM, Klobucar C (1994) Intraindividual differences in motivation and cognition in students with and without learning disabilities. J Learn Disabil 27:360-370.

Reid MK, Borkowski JG (1987) Causal attributions of hyperactive children: implications for teaching strategies and self control. J Educ Psychol 79:296-307.

Rholes WS, Blackwell J, Jordan C ve ark. (1980) A developmental study of learned helplessness. Dev Psychol

(11)

16:616-624.

Schoenherr SJ, Brown RT, Baldwin K ve ark. (1992) Attributional styles and psychopathology in pediatric chronic illness groups. J Clin Child Psychol 21:380-387.

Seligman MEP, Maier SF (1967) Failure to escape traumatic shock. J Comp Physiol Psychol 74:1-9.

Settle SA, Milich R (1999) Social persistence following failure in boys and girls with LD. J Learn Disabil 32:201- 212.

Shore CP, Austin JK, Dunn DW (2004) Maternal adaptation to a child's epilepsy. Epilepsy Behav 5:557-568.

Shors TJ (2004) Learning during stressful times. Learn Mem 11:137-144.

Smiley PA, Dweck CS (1994) Individual differences in achievement goals among young children. Chil Dev 65:1723- 1743.

Terwogt MM, Schene J, Koops W (1990) Concepts of emotion

in institutionalized children. J Chil Psychol Psychiatry 31:1131-1143.

Thompson RJ, Gustafson KE, Bonner MJ ve ark. (2002) Neurocognitive development of young children with sickle cell disease through three years of age. J Pediatr Psychol 27:235-244.

Waschbusch DA, Sellers DP, LeBlanc M ve ark. (2003) Helpless attributions and depression in adolescents: the roles of anxiety, event valence, and demographics. J Adolesc 26:169-183.

Williams S, McGee R, Anderson J ve ark. (1989) The structure and correlates of self-reported symptoms in 11- year-old children. J Abnorm Child Psychol 17:55-71.

Ylvisaker M, Feeney T (2002) Executive functions, self- regulations, and learned optimism in paediatric rehabilitation: a review and implications for intervention.

Pediatr Rehabil 5:51-70.

Ziegert DI, Kistner JA, Castro R ve ark. (2001) Longitudinal study of young children's responses to challenging achievement situations. Child Dev 72:609-624.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kron k egzers z çalışmalarını ayrı değerlend rmek amaçlı, sedanter obez b reylerde 12 ha a boyunca sürdürülen b r çalışma; orta yoğunlukta sürekl antrenman

Ankara ili merkez ve ta úra ilçelerinde ilkö ÷retim ve liselerde görev yapan ö ÷retmenlerin görüúlerine iliúkin ortalama puanlar aras ı fark için ba÷ımsız gruplar t

Closed reduction and percutaneous lateral pin fixation in the treatment of displaced supracondylar fractures of the humerus in children.. Yusuf ÖZTÜRKMEN, Mahmut KARAMEHMETO⁄LU,

Deformitesi a¤›r olmayan ve k›rsal kesimden gelen çocuklarda, kozmetik endifle daha az oldu¤u için ve gö¤üsteki deformite aile taraf›ndan hastal›k olarak

minin gider olarak dikkate al›nabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na fiilen ödenmifl olmas› gerekti¤i, bu nedenle, sigorta primlerinin, dönemine ve ait

Çal- mam zda ba ml de i ken iki düzeyli kategorik de i ken oldu undan, bu tür verilerin analizinde uygulanan lojistik regresyon analizi kullan larak, sigara içmede

*3 Bu, ortalama örnek sayısı 128 ve ölçüm modu yüksek çözünürlük moduna ayarlandı÷ında, yüksek hassasiyet modundaki ölçüm merkezi mesafesinin pikten pike yer

Hesaplanacak karakterler bu denli çok olunca, render süresinden ka- zanmak için, uzakta görünen yarat›kla- r›n modellerinin daha basit ve az detaya sahip olmas›,