• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE FELSEFEYE GİRİŞ İÇİNDEKİLER HEDEFLER EĞİTİM FELSEFESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE FELSEFEYE GİRİŞ İÇİNDEKİLER HEDEFLER EĞİTİM FELSEFESİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İÇİ NDEKİLE R • Giriş

• Eğitim Felsefesinin Temel Kavramları

• Eğitim Felsefesinin Temel Problemleri

• Eğitim Felsefesine Çeşitli Yaklaşımlar

HEDE FL ER

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Eğitimin ne anlama geldiğini öğrenecek

• Öğretimin ne anlama geldiğini öğrenecek

• Eğitim felsefesinin temel kavramlarını öğrenecek

• Eğitim felsefesinin temel problemlerinin neler olduğunu öğrenecek

• Eğitim felsefesine farklı yaklaşımları öğrenecek

ÜNİTE

14

FELSEFEYE GİRİŞ

(2)

GİRİŞ

İnsanoğlu doğduğu zaman uzun süre bakıma muhtaç olması nedeniyle diğer hayvan ve canlılardan farklıdır. Bu farklılık onun bir eksikliği olmasına rağmen, onu diğer canlılardan üstün yapan yanının da ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Onu diğer canlılara göre üstün yapan ya da onu diğerlerinden ayıran temel özellik nedir?

İnsanoğlu kendi soyunu devam ettirirken eğitim yoluyla bildiklerini çocuklarına aktarabilen dünyadaki tek canlıdır. İnsanın bir sonraki kuşağa aktardığı mirasın tümüne kültür adı verilmektedir. İnsan kültür aktaran tek canlı olarak,

deneyimlerini, bilgilerini, düşüncelerini, inançlarını, zevklerini, acılarını vb. çeşitli yollarla diğer insanlara aktarır. Bu temel özelliği nedeniyle ilk insandan günümüze kadar insanoğlu kültürünü ve uygarlığını bazen ileri bazen de geri götürerek hep bir sonraki kuşağa aktarmıştır ve aktaracaktır. Bu aktarma etkinliğinde en önemli payı eğitim ve öğretim almaktadır. En eski çağlardan beri eğitim, yaşamımızın bir parçası olmuştur. Bu nedenle eğitim her zaman önemli bir konuma sahiptir. Nasıl bir eğitimle kültür ve uygarlık diğer kuşaklara daha iyi aktarılabilir? Aktarılan şey, ne tür bilgiler olmalıdır? Acaba her şey eğitimle öğretilebilir mi?

Eğitim felsefesi, felsefenin bir alt disiplinidir; genel olarak eğitim üzerine sorulabilecek tüm felsefi soruları soran ve cevaplayan felsefedir. Felsefenin eğitimin doğası, olanağı, amaçları, problemleri ve yöntemleri üzerine yaptığı incelemelerin tümüne eğitim felsefesi denir. Kısaca eğitim felsefesi, eğitimi kendisine araştırma konusu yapan felsefedir. Öncelikle eğitimin olanaklı olup olmadığını felsefi açıdan soran eğitim felsefesi, daha sonra neyin, nasıl, kime kim tarafından öğretileceği hakkında kapsamlı bir felsefi sorgulamaya girişir. Böylece bilgi, bilim, varlık, ahlak felsefeleriyle ilgili olduğu kadar eğitim felsefesi aynı zamanda hem felsefi antropolojiyle hem de bütün sosyal bilimlerle ilişki içindedir.

Eğitilecek olan varlık, insandır. Fakat insan nedir ve kimdir? Acaba tüm insanlar için ortak ve tek bir eğitim sistemi var mıdır? Yoksa cinsiyete, yaşa, ırka, topluma ve eğitilenlerin sayısına göre değişen eğitim biçimleri mi vardır? İnsanın hangi tarafı -ruhu mu yoksa bedeni mi- eğitilecektir? Eğitim nerede ve nasıl gerçekleşmelidir? Bu soruların cevaplanması hiç de kolay değildir. İnsanlık tarihine baktığımızda filozoflar bu sorular üzerine farklı cevaplar öne sürmüşlerdir. Bu bölümün amacı, eğitimin doğasını sorgulayarak, onun olanaklı olup olmadığını, olanaklı ise kaynağını, kapsamını, yöntemini, problemlerini ve ne olduğu üzerine öne sürülmüş kuramları analiz etmektir. Tüm bu soruları cevaplamanın tek yolu da

“insan nedir?” sorusuna verilen cevaba bağlıdır.

Eğitim felsefesi, felsefi antropolojinin insan sorusuna verdiği cevapları dikkate almak zorundadır. Felsefi antropoloji, insanın doğasını açıklayan birçok kuramlar öne sürmektedir. İnsan akıllı bir varlıksa nasıl bir eğitim, insan inanan bir varlıksa nasıl bir eğitim, insan bedeni bir varlıksa nasıl bir eğitim almalıdır?

(3)

Görüldüğü gibi insan tanımları eğitim felsefesinin öne sürdüğü eğitim kuramlarını da değiştirmektedir. İnsanın özünü nasıl açıkladığımıza bağlı olarak farklı eğitim ku- ramları öne sürülebilir. Özün evrenselliği veya göreceliği, eğitim felsefesinin insana vereceği eğitimin şeklini de belirlemektedir.

Eğitim felsefesi gibi, eğitim bilimi de eğitim hakkında bilgi sunmaktadır.

Fakat bu iki etkinlik alanı, birbirleriyle ilişkili olmalarına rağmen aynı şeyler

değillerdir. Ortak olan şey konudur. İkisinde de araştırılan konu “eğitimdir.” Eğitim bilimi, bilimsel olgulara ve verilere dayanarak eğitimin ne olduğu veya ne olması gerektiği hakkında betimlemeler yapar. Eğitim felsefesi, eğitim üzerine felsefi bir sorgulama yapar. Felsefi sorgulama ile bilimsel betimleme arasında birçok bakımdan fark vardır. Aynı zamanda her ikisinin kullandığı yöntemler de farklıdır.

Bu nedenlerle de araştırdıkları konu aynı olsa da farklı bilgi ve yöntemleri sayesinde ortaya koydukları analiz de farklı olacaktır. Eğitim bilimi bilimsel bilgi verirken, eğitim felsefesi felsefi bir düşünme ile felsefi bilgi ortaya koyar. Eğitim bilimi, eğitim felsefesi ile temellendiği gibi eğitim felsefesinin öne sürdüğü kuramlarla da zenginleşerek gelişir. Buna karşılık eğitim felsefesi de eğitim biliminin verileriyle çelişmeden kendi kuramlarını öne sürmelidir. Çünkü bilimle çelişen bir felsefenin günümüzde kabul görmesi oldukça zordur.

Eğitim felsefesi, bilgi felsefesinin kuramlarına göre kendi kuramlarını öne sürmektedir. Örneğin Platon, kendi bilgi kuramıyla tutarlı bir eğitim felsefesine sahiptir. Platon’un bilgi kuramını hatırlarsak değişmeyen evrensel doğru bilgiler ideaların bilgileriydi ve bu bilgileri olgular dünyasıyla girdiğimiz ilişki ve diyalog yoluyla hatırlamaktaydık. Bu görüşüne paralel olarak Platon, insanın eğitilmesi gereken tarafının idealar bilgisini veren ruh yanı olduğunu kabul ederek, ruhun nasıl eğitileceği üzerine eğitim felsefesini oluşturur. Bilgi konusunda akılcı

felsefeler, aklın eğitimini temele alır. Deneyci bilgi anlayışına sahip olanlar ise boş bir aklın nasıl eğitileceği üzerine kuramlar öne sürerler. İnsan bilgisinin olanağı, kaynakları, ölçütleri ve sınırları üzerine olan görüşler değiştikçe eğitim kuramları da değişmektedir. İnsan aklının boş bir levha olduğunu ileri süren Locke ile doğuştan insan aklında bazı a apriori bilgilerin olduğunu ileri süren Descartes arasında eğitim felsefeleri bakımından da farklılıklar vardır. Kısaca eğitim felsefesi, bilgi kuramına göre değişmekte ve çeşitlenmektedir.

Eğitim felsefesi, varlık felsefesiyle de yakından ilişkilidir. Çünkü insan hem varlık felsefesinin hem de eğitim felsefesinin sorgulama alanı içindedir. İnsan nasıl bir varlığa sahiptir? İnsan var olan varlık olarak bir öze mi yoksa özsüz bir varoluşa mı sahiptir? Bu sorulara verilen cevaplara göre eğitim felsefesinde farklı kuramlar öne sürmek olanaklıdır. Özcü bir insan tanımı yapan özcü varlık felsefeleri, esasçı veya daimici bir eğitim felsefesinin gelişmesine yol açarken, “insan bir öze değil de, olanaklar yığını olarak bir varoluşa sahiptir” diyen varoluşçu varlık felsefeleri, varoluşçu eğitim felsefelerinin temellerini oluştururlar. Kısaca, var-olanın ne türden

(4)

İnsanların ait oldukları değer dünyasını dikkate

almayan eğitim kuramlarının başarı şansı oldukça azdır.

olduğu sorularına verilen cevaplara göre eğitim felsefesinde kuramlar geliştirilmektedir.

Eğitim felsefesi insanın nasıl bilgi edineceğinin yanı sıra ne tür bir insan yetiştirilmek istendiğini de sorguladığı için ahlak felsefesiyle doğrudan bir ilişki içindedir. Ahlak felsefelerinin geneldeki amacı iyi ve mutlu insanı ve davranışlarını tanımlamak olduğuna göre, eğitim felsefesinin amacı ile ortak bir özü

paylaşmaktadır. Ahlaklı insan ruhunu iyiye, doğruya, güzele, hakikate ve erdemlere yönelten kişi olduğuna göre, doğrudan eğitim felsefesinin insanda gerçekleştirmek istediği bir amaca da yardım etmektedir.

Eğitim felsefesi ve din arasında yine ortak olan insan olgusudur. Her ikisi de insanı daha iyi, doğru ve mutlu yapmayı amaçladığından bazı eğitim felsefecileri örneğin Ortaçağ eğitim felsefecilerinden Aziz Augustinus din temelli bir eğitim kuramı öne sürmüştür. Buna karşılık Modern Çağın bir temsilcisi olan J. Locke ise laik ve liberal eğitim kuramı önermiştir.

Eğitim felsefesi yalnızca bireyin eğitimi üzerine felsefi sorgulama yapmakla kalmaz aynı zamanda toplumun eğitimi hakkında da felsefi sorgulama yaparak çözümler üretmektedir. Bu açıdan sosyolojinin verilerinden ve kuramlarından yararlanmak zorundadır. İnsanın doğasından gelen bir kötülüğün olmadığını söyleyen Rousseau, asıl kötülüğün toplumdan kaymaklandığını iddia etmektedir.

Bu nedenle Rousseau’ya göre, bireyi eğitirken toplumsal baskılar yerine doğal ortamı temele alan bir eğitim verilmelidir. Eğitim ister bireye ister topluma yönelik olsun, hem birey hem de toplum bir kültürün içinde var olurlar. O hâlde, eğitim ile kültür arasındaki ilişkiye de dikkat etmemiz gerekir. Hangi kültürde hangi eğitim daha iyi ve verimli olur? Yoksa tek bir eğitim sistemi mi tüm kültürler için geçerlidir? Doğu kültürü ile Batı kültürü kendine özgü geleneklere ve adetlere sahip olduğundan bireyler de o kültürün özelliklerini taşıyacaklardır. Bu nedenle eğitim kuramları da eğitilecek insanın bulunduğu kültüre göre kendi içinde bazı değişiklikler ve ayarlamalar yapmak durumunda kalabilirler.

Eğitim insan için olduğuna göre, insan yalnızca toplumsal ve kültürel bir varlık değildir aynı zamanda da psikolojik bir varlıktır. İnsanların psikolojik

özelliklerini eğitimciler göz önünde tutmak zorundadır. Her yaşta değişik psikolojik özellikler gösteren insanın eğitimi de bu farklılıkları kapsamalıdır.

EĞİTİM FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Eğitim felsefesinin ne olduğunu tanımlayabilmek ve açıklayabilmek için yapılması gereken incelemelerden belki de en önemlisi bu alanın kendisine özgü kavram ve terimlerini analiz etmektir. Böylece hangi kavramın, kime veya hangi kurama göre ne anlamda kullanıldığı belirlenmiş olur.

(5)

Eğitim, kişinin davranış örüntülerini değiştirme

sürecidir.

Eğitim

İncelenmesi gereken temel kavram “eğitim”dir. Eğitim nedir? Onun amacı, yöntemi, kime veya kimlere nasıl uygulanacağı, kimin tarafından uygulanacağı ve ne ölçüde verileceği belirlenmelidir. Genel anlamda eğitim, bir toplumun veya bire- yin sahip olduğu kültürü, bilgiyi, inancı, beceriyi, değerleri, sanatı ve benzerlerini kendisinden sonra gelenlere aktarma sürecidir. Özel anlamda bireyin belli bir alanda iyi yetişmesini veya iyi bir meslek sahibi olmasını sağlayan sürece denir. Her iki tanımdan çıkartacağımız ortak bir tanım yaparsak, eğitim her hangi bir bilgi alanının çeşitli yöntemlerle ikinci şahıslara öğretilme sürecidir.

Diğer bir tanıma göre “eğitim, insan davranışlarında bilgi, beceri, anlayış, ilgi, tavır, karakter vesaire önemli sayılan kişilik nitelikleri yönünden belli değişmeler sağlamak amacıyla yürütülen düzenli bir etkileşim sürecidir.” Eğitim denilen bu süreçte acaba her tür bilgi diğer bireylere öğretilebilir mi? Bireylere ne, ne kadar öğretilebilir? Felsefeciler değişik bakış açılarına göre eğitimin verdiği bilgiyi de farklı farklı anlamaktadırlar. Örneğin Platon bir diyalogunda erdemlerin öğretilip öğre- tilemeyeceği konusunu tartışır. Yine Platon’un bilgi felsefesine göre, gerçekte öğrenme diye bir şeyin olmadığını, buna karşılık, belirsiz anımsamaların var olduğunu söylemek doğru olacaktır. Fakat belirsiz hatırlamaların olması için eğitim şarttır. Platon gibi idealist felsefeciler, bilginin a apriori, zorunlu ve evrensel oldu- ğunu kabul ederler. Bu nedenle idealistler için, eğitimin amacı ve hedefi, özgür varlık olan insanda var olan mutlak doğruları bulup çıkarmaktır. Değişmesi istenen davranış ve bilgiler akla uygun olanlardır, olmayanlar ise eğitimin kapsamı dışında tutulmalıdır. Realist felsefecilere göre, eğitimin amacı, a aposteriori bilgileri deney ve tüme varım yoluyla bireylere kazandırmaktır. Bilgiler doğaya, nesneye, olgulara, topluma ve kültüre uygun olduğu sürece bilimsel yöntemlerle bireylere veril- melidir. Pragmatistlere göre ise, yaşantı yoluyla elde edilen bilgi ve beceriler eğitimin konusudur. Yaşantılar, göreceli olduğundan doğru bilgi yararlı ve başarılı olan bilgidir.

Öğretim

Eğitimin sistemli ve kurallı bir biçimde belli kurumlarda -okullarda- yapılmasına öğretim denir. Öğretim anlamıyla eğitim daha belirgin bir çerçeve içinde tanımlanmaktadır. Öğretim, amaçlı, yöntemli, kurallı, sistemli olmasının yanı sıra nelerin nasıl öğretileceği ve nerede kimin tarafından verileceği daha önceden belirlenmiş eğitim sürecidir.

Yöntem

Eğitim felsefesinin bir konusu da eğitim ve öğretimde kullanılacak

yöntemdir. Yöntem, eğitimin ikinci şahıslara aktarmak istediği bilginin veriliş biçimi

(6)

İnsanın ne olduğu belirlenmeden öne sürülecek her eğitim

felsefesi temelsiz kalacaktır.

Yanlış bir yöntemle doğru bir amaca ulaşmak imkânsız denecek kadar zordur.

veya şeklidir. Verilmek istenen bilgi veya beceri alanı nasıl bir yöntemle

verilmelidir? Sert bir disiplin mi daha iyi öğrenmeyi yoksa yumuşak ve ılımlı bir eği- tim mi daha iyi öğrenmeyi gerçekleştirir? Oyun ile bilgi ve becerilerin aktarılması olanaklı mıdır? Serbest ve özgür tartışma yöntemi, eğitimin olmasını sağlar mı?

Acaba ceza ve ödül yöntemi eğitimi ne şekilde etkiler? Yaşa ve cinsiyete göre yön- temler farklı mı olmalıdır? Farklı bilgi alanları için değişik yöntemlere mi gerek vardır? Her çeşit eğitim ve öğretim için tek ve bir yöntem öne sürülebilir mi? Tüm bu sorular eğitim felsefesinin yöntem üzerine sorabileceği sorular olduğu gibi, bu tür sorular daha da çoğaltılabilir. Anlaşılacağı gibi, yöntem eğitim felsefesi için önemli bir konu ve kavramdır.

İnsan

İnsan, eğitim felsefesinin diğer önemli bir kavramıdır. “İnsan nedir?” sorusu felsefenin temel sorularından birisidir. Eğitim ve öğretim insana ait bir faaliyettir.

İnsanın ne olduğu üzerine monist veya düalist bir görüş ileri sürülebilir. İnsan tanımına göre, eğitim felsefelerinin farklı olabileceklerini daha önce belirtmiştik.

Öğretici ve Öğrenen

Öğreten veya öğretici, eğitimin en önemli kavramlarından biridir. Çünkü eğitimi ve öğretimi gerçekleştiren olmadan eğitimden söz edemeyiz. Öğretici tek bir birey olabildiği gibi, grup ya da toplum da olabilir. Öğretici ister tek birey ya da toplum olsun diyalektik bir biçimde bir de öğrenen olmak zorundadır. Öğreten ve öğrenen eğitimin iki karşıt tarafı değil, bir bütünün iki parçasıdır. Eğitim bütün olarak ele alınıp, parçaları analiz edilmelidir. Bu bütünün gerçekleştiği yere eğitim kurumları adını vermekteyiz. Eğitim kurumları okullar olduğu gibi aile, toplum, dernekler, birlikler, cemaatler, iş yerleri ve benzerleri de olabilir.

EĞİTİM FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ

Eğitim felsefesinin en temel problemi eğitimin kendisidir. Eğitim nedir ve amacı ne olmalıdır? Bu iki soru eğitim felsefecilerinin üzerinde anlaşamadıkları, fakat farklı önerilerde bulundukları sorulardır. Eğitimin kimlere nasıl ve ne kadar verileceği konusu günümüzde de hala tartışılmaktadır. Eğitimin amacı da en çok tartışılan diğer bir problemdir. Eğitimin amacı üzerine iki temel öneri vardır:

Eğitimin amacı, aktarılması ve kazandırılması istenen bilgi ve becerilerin bireylere öğretilmesidir.

Eğitimin amacı, var olan bilgileri bireylere aktarmak olmamalı, tersine bu tür bilgilerin nasıl elde edilebileceğini veren düşünme yollarının öğretilmesi olmalıdır.

(7)

İnsan doğasına aykırı bir eğitim sisteminin başarı

şansı oldukça azdır.

Birincisi bireylere bilgi yüklemeyi kendine hedef seçerken, ikinci anlayış bilgiye götüren yöntemlerin bireylere kazandırılmasını hedefler. Geleneksel eğitim felsefecileri örneğin Platon, Aristoteles, Descartes ve Locke gibi felsefeciler birinci anlayışı benimserlerken, günümüz eğitim felsefecileri ikinci görüşü be-

nimsemektedirler.

Eğitimin amacı, her iki görüşte de eğitilmiş insan yetiştirmektir fakat “insan nedir?” ve “eğitilecek insan kimdir?” Daha önce sorduğumuz gibi, acaba insan belirlenmiş bir öze sahip midir? Yoksa kendini kendisi belirleyen bir varoluşa mı sahiptir? Bu sorulardan çıkan sonuca göre eğitilecek insanın kim ve nasıl bir varlık olduğu sorusu eğitim felsefesinin bir problemi olmaya devam etmektedir.

Eğitim felsefesinin bir problemi de eğitilecek insanın nasıl bir yöntemle eğitileceğidir. Yöntem problemi yukarıda sorduğumuz gibi eğitim felsefecilerinin üzerinde anlaşamadıkları bir konudur.

Eğitilecek insana verilecek bilgi ne veya neler olmalıdır. Bilginin kendisi felsefeciler için problem olduğu kadar bilginin aktarılması da bir problemdir.

Örneğin Aydınlanmacı eğitim felsefecilerine göre, tüm bireyler genel bilgilerle donatılmalıyken; çağımızda tüm alanlar için genel bilgiler verilmesi yerine, bireyleri belli alanlarda uzmanlaştıracak bilgilerin verilmesi savunulmaktadır. Daha önce söylendiği gibi, sadece bilgi mi yoksa bilgiye götüren yollar mı öğretilmelidir? Acaba insan bilgilerin yüklendiği bir bilgisayar olabilir mi? Bilgilendirmek insanı insan yapar mı? İnsanı insan yapan nedir? Bilgilendirmek insanı mutlu ve hükmeden yapabilir mi? Bilgilendirmenin amacı nedir? Ne tür bilgiler eğitimin amacına hizmet edebilir? Aktarılacak bilgileri kim, neye göre seçmelidir? Eğitim felsefesine ait tüm bu sorular toplumdan, kültürden, gelenekten, dinden, ahlaktan, siyasetten ve dünya görüşlerinden soyutlanarak ele alınması olanaklı değildir. Bu nedenle, eğitim felsefesinin problemleri tüm bu olgular göz önüne alınarak, analiz edilmeli ve üze- rine çözümler üretilmelidir.

EĞİTİM FELSEFESİNE ÇEŞİTLİ YAKLAŞIMLAR

Daimici Eğitim Felsefesi (Perennialism)

Temele klasik idealizmi ve realizmi alan daimicilik, insanı akıllı bir varlık olarak tanımlamaktadır. Daimicilik, eğitimin insana evrensel, değişmez, mutlak doğruları akıl yoluyla öğretebileceğini savunur.

Her ne kadar insan toplumdan topluma ve kültürden kültüre farklılık gösterse de insanda hep aynı kalan bir öz vardır. İnsanın özü akıllı olmaktır. Evren değişiyor gibi görünse de aslında evren değişmeyen yasalarla yönetilmektedir.

Değişmeyen yasalar aynı zamanda zorunlu evrensel doğrulardır. İnsan aklı ile bu evrensel, değişmeyen ve zorunlu doğruları bilebilir ve diğer insanlara eğitim

(8)

yoluyla aktarabilir. Eğitimin amacı, insanın doğasına uygun rasyonel bilgileri öğretmektir. Çünkü insanın doğası çağlara ve toplumlara göre değişmez olan akıldır. Bu nedenle eğitim, aklın daha çok iyileştirilmesini yani akla uygun tümel, evrensel, değişmez ve zorunlu bilgilerin bulunmasını hedefler.

Bu görüşü, felsefecilerden, Platon, Aristoteles, Aziz Augustinus, Aziz Thomas, Descartes, Spinoza, Leibniz, Locke, Berkeley, Kant, Hegel ve John F. Herbart

savunmaktadırlar. Bu felsefeciler, insanı akıllı bir varlık olarak tanımladıkları gibi insanın aklını kullanmakta özgür olduğunu da ileri sürerler. Daimîciliğe göre, eğitimin amacı, insanın aklı ile içgüdülerini egemenlik altına alıp, bilgi birikimini artırmaktır. Akıl, tutarlı bir biçimde bildiklerini diğer insanlara aktarma yeteneğine sahiptir. Hedef, insan aklını ve iradesini geliştirmek suretiyle hayatın taklidine değil, ona hazırlık yapmaktır. Okul, gerçek hayat durumu değildir, sadece hayata

hazırlıktır. Daimici eğitim kuramcıları, klasik eserlere, doğrulara ve gerçeklere çok önem verirler.

Öğrenciye geçmişin doğruları ve hakikatlerinin aktarılması gerektiğini savunmalarına karşın, henüz doğruluğu kesinleşmemiş bilgilerin öğretilmesine de karşıdırlar. Aklın ilkelerini düşünmenin temeline koymaları nedeniyle

tümdengelime önem verirler. Sokratik tartışmanın yanı sıra deney, gözlem,

araştırma ve geziye de eğitimde yer verirler. Katı bir disiplini ve cezanın gerekliliğini savunan daimiciler, ideal ve evrensel bir eğitimin herkese uygulanması gerektiğini öne sürerler. Gerçek yaşamdan çok, ideal ve mükemmel yaşamın örneklerinin verilmesi gerektiği üzerinde dururlar çünkü hakikatler evrensellerde ve ideal- lerdedir.

Esasçı Eğitim Felsefesi (Essentialism)

Temelini idealizm ve realizmden alan esasçılık, insanın toplumsal ve kültürel bir varlık olduğunu kabul eder. Bu görüşe göre, insan doğuştan hiçbir bilgi ile donatılmamış olduğu için bilgisi de a aposterioridir. Böyle bilgileri elde etme yolu tümevarımdır. Tüme varımla elde edilen bilgiler mutlak doğrulardır. Bu konuda - mutlak doğruların varlığı konusunda- daimicilerle aynı fikirdedirler. ‘Tümevarımla elde edilen a aposteriori bilgiler sürekli artan bilgilerdir’ görüşüyle de ilerlemeci eğitim kuramcılarıyla benzer fikirlere sahiptirler.

Eğitim kurumlarının hedefi, sürekli ilerleyen bilgileri öğrenciye aktarmaktır.

Geçmişten gelen doğruları öğrenciye kazandırarak, öğrencinin topluma uyumlu, ahlaklı ve erdemli olmasını sağlamaktır. Sürekli artan bilgi, değişimi değil durağanlığı ve kalıcılığı sağlar. Çünkü doğrular değişmez bilgilerdir. Geçmişin doğruları gelecek kuşaklara aktarılarak değişim önlendiği gibi kuşaklar arası çatışma da önlenir.

(9)

Eğitim, yaşama hazırlık değil, yaşamın bizzat

kendisidir.

Esasçılığa göre, eğitimin amacı bireyin toplumsallaşmasını sağlamak yoluyla kültürel değerleri değişmeden gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu nedenle sosyal bilimler daha da önemli olmaktadır. Bu aktarmada aktif olan öğretmendir.

Öğrenciyi değil, öğretmeni merkeze koyması nedeniyle esasçılık, öğrenimde disiplini temele alarak katı ve sıkı bir ders anlatmayı ve çalışmayı teşvik eder. Çünkü öğrenci doğuştan bilgi getirmediği için, daha önce bilgi ile yüklenen öğretmenin bilgisine muhtaçtır. Öğrenci ancak kitapların yazdığı ve öğretmenin öğrettiği doğruları alarak bilgi sahibi olabilir.

Öğrenci edilgen olduğu için, öğretmen esastır. Öğretmen soruların cevaplarını bildiğinden dolayı, çözüm yolunu değil de, konuyu öğretmeli ve konu öğrenci tarafından ezberlenmelidir. Çünkü çözüm ve cevap önceden bilindiği için, tekrar nasıl çözüldüğünü göstermek zaman ve emek kaybıdır. Amaç, bilgilerin disiplinli bir şekilde ezberlenmesidir. Problem çözme ve çözüm yolları ileri yaşlarda mesleki eğitimde veya uygulama sırasında öğrenilebilir.

İlerlemeci Eğitim Felsefesi (Progressivism)

Daimicilik ve esasçılığın tersine, değişmez ve evrensel mutlak doğruları reddeden bu öğretiye göre, eğitimin amacı devamlılığı değil, değişimi içeren bilgilerin aktarılması olmalıdır. İlerlemecilik, pragmatik felsefe üzerinde yükselerek sürekli değişen doğa ve toplum bilgisinin denetlenip sunulmasını savunur. Bu görüşün temsilcileri Herakleitos, Protagoras, Gorgias, Francis Bacon, Auguste Comte, Charles Peirce, William James ve John Dewey’dir.

İlerlemeci eğitim anlayışı, evrenin değişim içinde olduğu esasına dayanır ve eğitimin bir gelişim süreci olduğunu savunur. Eğitimin amacı, çevrede, toplumda, insanda ve dünyada meydana gelen değişimleri göz önünde tutarak, çocuklara veya öğrencilere verilmesi istenen bilgi ve becerilerin ezelî-ebedî olmadığını göstermektir. İyiye, doğruya, güzele ve hakikate ilişkin hiçbir evrensel, değişmez ve mutlak bilginin olmadığını ileri süren ilerlemeci eğitim felsefesi, deneyin sürekli yeniden inşa edilmesi gerektiğini kabul eder. Çünkü eğitim, deneyin yeniden organize edilmesidir.

Bu nedenle insan ideal olana göre eğitilemez, çünkü ideal olan yoktur. Hep değişen ve gelişen bilgiler vardır. Yaşam sürekli değişmekte olduğu için birey özgür, bağımsız, girişken, yaratıcı, sorumlu, hoşgörülü, bilinçli, kendini hep yenileyen ve seçim yapandır. Böylece daimici eğitim felsefecilerinin aksine, ilerlemeci eğitim felsefecileri insanın sabit ve aynı özü olmadığına inanırlar. İnsanın özü okullarda verilecek her türden ders ve sürekli değişen bir ilerleme ile oluşturulabilir. Yaşamla ilgili her şey verilmelidir. Çünkü eğitim yaşama hazırlık değil, yaşamın kendisidir.

Her tür bilgi -sosyal, fen, sağlık, mesleki, teknik vb.- insana yaşamı öğretir.

(10)

Hayat denilen bina, eğitim aracılığıyla inşa

edilmelidir.

İlerlemeci eğitim felsefecilerine göre, derslerde öğretmen değil, öğrenci etkindir. Öğrenci merkezli bir eğitim amaçlanmalıdır; çünkü eğitilen öğrencidir.

Böyle bir eğitim, eğitilende bulunan gizli yetenek ve becerilerin ortaya çıkmasına da yol açar. Yetenekler ise dış etmenlerden çok öğrencide bulunan iç etmenlerden yani yaratılış ve kişinin kendinde olan potansiyellerden gelir. Eğitimin amacı, çocukta veya öğrencide bulunan özel güç ve yetenekleri ortaya çıkartmak olmalıdır. Öğrenci derslerde ve eğitimde merkezde tutulursa, gizil güçlerinin de ortaya çıkma şansı olur.

Eğitim yaşamın kendisiyse, deneyimler veya tecrübeler bireyin gelişmesini sağlayan en önemli faktörlerdir. Deneyimler, olgunlaşmayı, gelişmeyi ve değişmeyi sağlar. Eğitimde deneyim ve tecrübe ancak yaşanılarak elde edilir. Bu nedenle, öğ- rencinin deneyim yapabileceği ortamlar hazırlanmalıdır. Sadece bilgi değil, olgu, olay ve sorunlar öğrenciye sunulup, bunlardan sonuçlar çıkartmaları sağlanmalıdır.

Hazır bilgi veya ne düşünmesi gerektiği değil, nasıl bilgi ve düşünme oluşturulacağı- nın yolları verilmelidir. Eğitim, neyin nasıl öğretileceği şeklinde olmamalıdır. Tam tersine, eğitim, nasıl düşünülerek nelerin bulunulabileceğini öğretmelidir. Çünkü amaç, “öğrencinin neyi değil, nasıl öğreneceği olmalıdır.” Bu nedenle, öğretmen yönlendirici değil, önerici olmalıdır.

Okul, yaşamın kendisi olduğu için, rekabeti değil, işbirliğini sağlamalıdır.

Eğitimin amacı, öğrencileri yarışa sokmak yerine, onların arasına işbirliği ve sevgiyi yerleştirmektir. Böyle bir ortam demokrasiyi ve toplumsal uyumu geliştirir. Çünkü işbirliği ve demokrasi bir arada anlamlı olur. Eğitimin amacı, öğrencinin topluma etkin olarak katılmasını sağlamaktır. Okul kuramsal olana değil, uygulamalı olana önem vererek, kitaba bağlı öğrenciler yerine, hayata bağlı öğrenciler

yetiştirmelidir. Eğitimde yapay değil, doğal disiplin sağlanmalıdır. Sessizlik disiplin değildir. Canlı, üretken, konuşan, soran, araştıran ve yaşayan öğrenci ancak ilerleyen ve değişen bilgiyi anlar. Amaç, susturmak değil, yüreklendirmek olmalıdır

Yeniden Kurmacı Eğitim Felsefesi (Reconstructionism)

İlerlemeci eğitim kuramının daha gelişmiş bir biçimidir. Özelikle çağımızda ortaya çıkan bunalımlar, savaşlar, yok olma tehlikesi, yabancılaşma, değerlerin yok oluşu vb. olgular eğitimde yeniden kurmacı (inşâcı) modelin ağırlık kazanmasını sağlamıştır. 20. Yüzyıl pragmatist düşünürlerinden John Dewey, I. Bergson, B. Rugg, G. Counts ve T. Brameld bu ekolün en önemli temsilcileridir.

Yeniden kurmacı veya inşacı eğitim kuramına göre, çağımız insanlığın yok oluşuna doğru gitmektedir. Artık önümüzde bir yol ayırımı oluşmuştur. Ya insanlık kendini yok edecek ya da yeniden inşa edecektir. Bunalımlardan, çatışmalardan, yabancılaşmadan ve tutsaklıktan kurtulmanın yolu, yeni bir uygarlık kurmaktır.

Ancak yeniden inşa ile oluşacak bir düzen altında tüm dünya devletleri bir araya gelebilir. Bu nedenle eğitimin amacı, dünya barışını koruyacak demokratik, barışçı,

(11)

sevgi temelli işbirlikçi ve özgür insanlar, toplumlar ve devletler yetiştirmek

olmalıdır. İnsanlar mutluluğu yakalamak için farklı farklı yollar takip etmektedirler.

Fakat tüm farklı görüşler ancak demokratik ortamda hayat bulabilir. Öyleyse dünya uygarlığı demokratik olmalıdır ve onu eğitimin hedefi yapmalıdır. İnsan hakları ancak demokraside anlamlı olur. Demokrasi çoğunlukların sesi olduğu gibi azınlıkların kendisini ifade ettiği yerdir de.

İnsan aklı, insanlığın mutluluğu ve iyiliği için bir denge unsuru olarak dünya barışına hizmet etmelidir. Eğitim bir denge unsuru görevini üstlenmelidir.

Değişimin ve ilerlemenin varlığı ancak demokraside açığa çıkar. Değişim yalnızca bugünü değil, geleceği de etkiler. Bu nedenle, eğitim bugünü olduğu kadar geleceğin neler getireceğini de hedeflemelidir. Yaşam sürekli değişim ve ilerleme olduğuna göre, eğitim bu değişimin getireceği her şeyi yeniden kurmalı ve inşa etmelidir. Eğitimin hedefi, dünya barışını yeniden ve sürekli yeniden inşa etmektir.

Toplumu ve dünya barışını yeniden kuracak olanlar öğrencilerdir.

Öğretmenin görevi, öğrenciye amacını anlatmaktır. Dersler geleceğin nasıl kurulacağını içermelidir. Geleceğin inşasının öğrencinin elinde olduğu

anlatılmalıdır. Eğitimin amacı, toplumun sürekli yeniden kurulacağını ve bunun öğrencilere ait olduğunu göstermek olmalıdır. Bireyler hem toplumu yeniden kuracak hem de denetleyecek bir biçimde yetiştirilmelidir. Bu nedenle eğitim bireyin düşüncelerini değiştirmeyi amaçlamalıdır. Çünkü bireyler değişirse toplum da değişir.

Öğrenci değişimin ve yeniden kurmanın kendisidir. Ancak öğretmen öğrenciye bu özelliği kazandıran olarak önemlidir. Öğretmen, eğitimin amaçlarını gerçekleştirecek olandır. Öğretmen, sınıf ortamının demokratik olmasını

sağlayarak, öğrencinin eleştirel düşünmeye yönelmesine olanak vermelidir.

Öğretmen tarafsız bir tutumla, farklı görüşlerin geliştirildiği bir sınıf ortamı hazırlamalıdır. Uygulamaya ağırlık verilmek suretiyle deney, gözlem ve gezi yapılması sağlanmalıdır.

(12)

Ö ze t

•Eğitim felsefesi, genel anlamda eğitimi felsefi bir tutum ya da yöntemle kendisine konu edinen bir felsefe dalı, hatta uygulamalı felsefe türü olarak da tanımlanabilir.

Bir başka ifadeyle felsefenin eğitimin doğası, olanağı, amaçları, problemleri ve yöntemleri üzerine yaptığı incelemelerin tümüne eğitim felsefesi denir. Eğitim ise bir toplumun veya bireyin sahip olduğu kültürü, bilgiyi, inancı, beceriyi, değerleri, sanatı ve benzerlerini kendisinden sonra gelenlere aktarma sürecidir.

•Eğitim felsefesinin en temel problemi eğitimin kendisidir. Eğitim nedir ve amacı ne olmalıdır ? Eğitimin kimlere nasıl ve nekadar verileceği konusu günümüzde de hala tartışılmaktadır. .

•Eğitimin amacı da en çok tartışılan diğer bir problemdir. Eğitimin amacı üzerine iki temel öneri vardır: 1) Eğitimin amacı, aktarılması ve kazandırılması istenen bilgi ve becerilerin bireylere öğretilmesidir. 2) Eğitimin amacı, var olan bilgileri bireylere aktarmak olmamalı, tersine bu tür bilgilerin nasıl elde edilebileceğini veren düşünme yollarının öğretilmesin olmalıdır. .

•Eğitim konusun da ortaya konulan felsefi görüşler veya eğitim kuramları ya filozofların bu konulardaki açıklamaları dikkate alınarak ya da belli ideoloji ve öğretilere dayanılarak sınıflandırılabilir. Bu bağlamda yaygın olarak yapılan sınıflandırma biçimine uygun bir şekilde temel eğitim kuramları şunlardır:

1)Perennializm (daimicilik) : Bu kuram eğitimin değişmez ve tekrar eden

ilkelerinden hareket etmektedir. Okulun insanın zihinsel potansiyelini geliştirmek için özel olarak oluşturulmuş bir toplumsal kurum olduğunu öne sürmektedir. 2) Progressivizm (ilerlemecilik) : Bu kuram pragmatizmin eğitim felsefesi olarak değerlendirilmektedir. İlerlemeciliğe göre eğitim hayatın kendisi olmalıdır, hayata bir hazırlık değil. Öğrenme, çocuğun ilgileriyle doğrudan ilişkili olmalıdır.

Öğrenme, problem çözmeye dayanmalıdır. Öğretmen, öğrenciyi yönlendirmeyip ona tavsiyede bulunmalıdır. Okul, rekabetten çok iş birliğini teşvik edici olmalıdır.

3) Essenitalism (özcülük, temelcilik) : Temelci öğreti taraftarları, resmi eğitimin temel, ilk işlevinin insan kültürünün temel unsurlarını, özünü korumak ve bunları gelecek nesillere nakletmek olduğunu savunurlar. Özcülük ya da temelcilik, geçmişte yararlı olan bilimlerin, sanatların ve temel yeteneklerin öğretiminin geleceğe de yansıtılmasını savunan bir kuramdır. Temelci veya özcü eğitim kuramının belli başlı tezleri şunlardır: Öğrenme güç bir iştir ve uygulamayı gerektirir. Öğrenme bir süreçtir. Eğitimde girişim, öğrenciden çok öğretmendedir.

Okul, zihni disiplinin geleneksel yöntemlerini devam ettirmelidir. 4)

Reconstructionism (yeniden inşacılık) : Bu kuram, eğitimin toplumsal boyutunu temele almakta ve sosyal değişmedeki rolünu ön plana çıkarmaktadır. Yeniden inşacılığa göre eğitim, yeni bir toplumsal düzen yaratmalıdır. Eğitim aracılığıyla yaratılacak olan yeni toplumsal düzen, kurum ve kaynakları halk tarafından kontrol edilen demokratik bir düzen olmalıdır. Yeniden inşacı akım, çocuk, okul ve eğitimin toplumsal ve kültürel süreçler tarafından belirlendiğini savunmaktadır.

Yeniden inşacı yaklaşımın geçerliliği konusunda öğretmenin öğrencileri ikna etmesi gereklidir.

(13)

Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan

“bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi Eğitim Felsefesinin konu alanı içerisinde yer almaz?

a) Eğitim politikalarına ve uygulamalarına yön veren varsayım, inanç, karar ve ölçütleri incelemek, tutarlılık ve anlam yönünden kontrol etmek b) Eğitim sistemlerinin temeline konan insan anlayışlarını değerlendirmek c) Eğitimde kullanılacak yeni hipotezler oluşturmaya çalışmak

d) Eğitim faaliyetlerinde kullanılacak ölçme ve değerlendirme ölçekleri geliştirmek

e) İnsan doğası, toplum, öğrenme gibi konulardaki farklı yaklaşımları irdeleyerek bunlardan bir bütün çıkarmaya çalışmak

2. Eğitim Felsefesi, eğitimin amacı problemiyle ilgilenmesi bakımından aşağıdaki alanlardan hangileri ile bir yakınlık içerisindedir?

a) Felsefi Antropoloji ve Ahlak Felsefesi b) Din felsefesi- Zihin Felsefesi

c) Bilgi Felsefesi ve Varlık Felsefesi d) Hukuk Felsefesi ve Siyaset Felsefesi e) Dil Felsefesi ve Bilim Felsefesi

3. Aşağıdakilerden hangisi eğitimin nihai amacını “toplumsal bir kişilik”te insan yetiştirmek olarak tanımlar?

a) Liberalizm b) Sosyalizm c) Faşizm d) Kapitalizm e) Pragmatizm

4. Aşağıdakilerden hangisi Varoluşçuluğun eğitime ilişkin nitelendirmelerinden biri değildir?

a) Eğitim her bireyin kendi kültürüne ve tarihine aktif olarak katılımını sağlar.

b) Eğitim özgürlüğü sınırlayan kurumların, güçlerin ve eğilimlerin farkına vardırtır.

c) Eğitim, anlamlı ve önemsiz tercihler arasındaki farkı gösterir.

d) Eğitim seçme özgürlüğünün ne kadar anlamlı, değerli olduğunu anlatır.

e) Eğitim her bireye kendini belirleme sorumluluğunu ve eylemlerinde kendi varlığına önem vermeyi öğretir.

(14)

5. Aşağıdakilerden hangisi sanayi toplumlarında eğitimin en önemli amaçlarından biridir?

a) Bireyi zor doğa şartlarına göre yetiştirmek b) Bireye üstün bir savaş yeteneği kazandırmak

c) Bireyin çevresine karşı sosyal ve ahlâki gelişimini sağlamak d) Toplumsal değerleri geliştirmek ve bireylere kazandırmak

e) Bireylerde teknik gelişmelere ve teknolojik ürünlere karşı hakim bir davranış geliştirme

6. “Burjuvazinin entelektüel medeniyeti kültürleri çökertiyor, insanı kendine yabancılaştırıyor, tek yanlı bir hale getiriyor. Teknik gelişme insanın manevi hayatını öldürüyor, tek yanlı olarak akılcılığı geliştiriyor, insandaki duyguları, karakteri ve hatta bedeni ihmal ediyor.” Halbuki insan bir bütün olarak

“güzellik” duygusuyla içten şekillendirilmelidir.

Yukarıdaki paragrafta yer alan düşünceler hangi çağdaş eğitim akımı tarafından savunulmaktadır?

a) Çocuktan hareket akımı b) Sanat eğitimi akımı c) Kır eğitim yurdu akımı d) İş eğitimi akımı e) Politeknik eğitim akı

7. Aşağıdakilerden hangisi Natüralizmin eğitime ilişkin tezlerinden biri değildir?

a) Çocukların öğretimi, kitaplar ve derslerde yer alan bilgileri kelimesi kelimesine öğretmek, telkin etmek yerine, direk çevreleriyle kuracakları duyusal etkileşime dayandırılmalıdır.

b) Çocukluk ve Ergenlik dönemleri insanın gelişiminde ve en uygun öğrenme davranışlarının edinilmesinde birbirini tamamlayan gelişim evreleridir.

c) Çocukluk, insanın gelişip zenginleştiği en uygun, gerekli ve önemli bir evredir, öğretim ve müfredat programda temele çocuğun dürtüleri ve duyguları alınmalıdır.

d) Öğrenme, öğrencinin zihnindeki doğruları hatırlaması için uyarılması sürecidir.

e) Okul, çocuğun çevresinden ayrı düşünülmemeli tersine öğretim çocuğun çevresini de içermelidir.

8. “Bir Yurttaşın veya uyruğun işlevi toplumdan topluma değişebilir. Ancak bir insanın, insan olarak işlevi her çağda ve her toplumda aynıdır; çünkü bu

(15)

işlev, onun bir insan olarak doğasının sonucudur. O halde bir eğitim sisteminin amacı, böyle bir sistemin mümkün olduğu her toplumda ve her çağda aynıdır: insanın insan olarak yetiştirmek.”

Yukarıdaki paragrafta yer alan düşünceler hangi eğitim akımı tarafından savunulmaktadır?

a) Pragmatizm b) Progressivizm c) Prenniyalizm d) Realizm e) Naturalizm

9. “Eğitim, bireyin kendi kendini gerçekleştirmesinin bir aracıdır.” Bu sebeple eğitimde bireysel farklılıklar göz ardı edilemez.

Yukarıdaki paragrafta yer alan düşünceler hangi felsefe tarafından savunulmaktadır?

a) Realizm b) Spiritualizm c) Progressivizm d) Septisizm e) Varoluşçuluk

10. Kant, “İnsan ancak eğitimle insan olabilir, yahut eğitimin meydana getirdiğinden başka bir şey değildir” derken “insan” ile “eğitim” arasında nasıl bir ilişki kurmuştur?

a) İnsan vahşi bir yaratıktır ve mutlaka eğitilmesi gerekir.

b) İnsan ne kadar eğitilirse o kadar başarılı olur.

c) İnsanı, “insan” olarak anlamlandıran ve insana özgü değerlere kavuşturan tek araç eğitimdir.

d) İnsani nitelikler eğitimin ilkeleri ile belirlenir.

e) İnsan düşünen bir hayvandır, eğitimle insan olur.

Cevaplar: 1.D, 2.A , 3.B , 4.A, 5.E, 6.B, 7.D, 8.C, 9.E, 10.C

(16)

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Can, Nevzat.(2011) Özgürlükçü Eğitimin Felsefesi. Ankara: Elis Yayınları.

Cevizci Ahmet, (2011), Eğitim Felsefesi, İstanbul: Say Yayınları.

Cevizci, Ahmet. (1999) Paradigma Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları Smith, W. D. Lester.(1967) Çağdaş Eğitim. (Çev. Nurettin Özyürek) İstanbul: Varlık

Yayınları

Sönmez, Veysel(1993) Eğitim Felsefesi. Ankara: Adım Yayıncılık

Stanley, H. M ve Hunt, Thomas C.(1996) Felsefeye Çağrı, (Çev. Hasan Ünder) Ankara: İmge Kitabevi

BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR

Cuvillier, Armand.(1996) Felsefe Yazılarından Seçilmiş Metinler (Çev. M. M.

Yakuboğlu) Ankara: Bilim ve Sanat

Descartes, R.(1943) Felsefenin İlkeleri (Çev. M. Karasan) Ankara: Milli Eğitim Basımevi

Descartes, R. (1986) Aklın Yöntemi İçin Kurallar. (Çev. Müntekim Ökmen) İstanbul:

Sosyal Yayınlar

James, W.(1948) Pragmacılık, (Çev. M. Aşkın) Ankara: Milli Eğitim Basımevi Mengüşoğlu, Takiyettin. (1983) Felsefeye Giriş İstanbul: Remzi Kitabevi Mill, J. S.(1965) Faydacılık (Çev. N. Çoşkunlar) Ankara: Milli Eğitim Basımevi Platon. Diyaloglar I ve II, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1993

Referanslar

Benzer Belgeler

Mobil uygulama kullanma sıklığı değişkenine göre mobil gösterim (banner) reklamlara karşı tutumlarını sonuçlarına göre eğlence, firmaya ilgi ve satın alma, alt

In this quantitative research study, it is aimed to explore mathematics teaching efficacy beliefs and mathematics anxieties of preservice ECE teachers, the relationship between

Demek ki, dil olmadan, dile getirilmeden her düşünce karanlıktır. Düşüncenin sözlerle dile getirilmesi, ifade edilmesi gerekir. Descartes ‘düşünüyorum, öyleyse

† Grup içi etkileşimde yeterlilik, bir davranışın bireysel gereksinimleri doyurucu olduğunu göstermektedir. † Hem kurumsal beklentiler hem de bireysel

† Bütün öğrencilerin etkileşiminin ve iletişiminin sağlanmasında ideal ve etkili bir yerleşim biçimidir. † Öğretmen bütün öğrencilerle yüz yüze

Trakya bölgesinde bulunan kömür madeni hala üretimi yapılmakta olup enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Özellikle doğalgaz bulunmayan yerleşim yerleri için

Blockly, kesf@, codecombat.com veya Code.org gibi programlama araçları kullanılır. Blok tabanlı programlama ortamında sunulan hedeflere ulaşmak için doğru algoritmayı

 Grup dinamiğini sağlamak ve etkinliklere katılımı sağlamak için grubu küçük tutmak gerekir....  Grupların farklı yetenek ve özelliğe sahip