• Sonuç bulunamadı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI NEFROLOJİ HEMŞİRELİĞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI NEFROLOJİ HEMŞİRELİĞİ"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI

NEFROLOJİ HEMŞİRELİĞİ

BÖBREK HASTALIKLARINDA TANI İŞLEMLERİ ve HEMŞİRELİK BAKIMI BÖBREK HASTALIKLARINI ÖNLEMEYE YÖNELİK EVRENSEL ÖNLEMLER

ÖĞRETİM ÜYESİ

Dr. Öğr. Üyesi Afitap ÖZDELİKARA

Öğrenci

Ahsen TAŞTAN GÜRKAN

SAMSUN Mart- 2020

(2)

2

İÇİNDEKİLER

1. BÖBREK HASTALIKLARINDA TANI İŞLEMLERİ ... 3

1.1. İdrar İncelemeleri ve Hemşirenin Sorumluluğu ... 3

1.1.1. İdrarın makroskopik değerlendirmesi ... 3

1.1.2. İdrarın mikroskopik değerlendirmesi ... 3

1.2. Kan İncelemeleri ve Hemşirenin Sorumluluğu ... 5

1.3. Radyolojik, İnvaziv İncelemeler ve Hemşirenin Sorumluluğu ... 7

2. BÖBREK HASTALIKLARINI ÖNLEMEYE YÖNELİK EVRENSEL ÖNLEMLER ... 10

2.1. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin Böbrek Hastalıkları Açısından İncelenmesi 12 3. KAYNAKLAR ... 16

(3)

3 1. BÖBREK HASTALIKLARINDA TANI İŞLEMLERİ

Üriner sistem hastalıklarının tanılaması için genellikle; idrar, kan incelemeleri, böbrek fonksiyon testleri, renal biyopsi ve radyolojik çalışmalar gibi çeşitli incelemeler yapılmaktadır.

1.1. İdrar İncelemeleri ve Hemşirenin Sorumluluğu

İdrar incelemeleri makroskopik ve mikroskobik olarak yapılmaktadır. İdrar analizi, primer ve sekonder glomerüler hastalıkların, enfeksiyon, taş ve malignensilerin değerlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Örnek alınırken hastanın orta akım idrarından alınmaktadır ve öncesinde temizlik yapılması önerilmektedir. Alınan idrar fazla bekletilmeden 2 saat içinde değerlendirilmelidir (Ovayolu, 2016).

1.1.1. İdrarın makroskopik değerlendirmesi

Renk ve koku: İdrarın görünümü normalde berrak, açık sarı renktedir. İdrar rengi, enfeksiyonlardan, kullanılan ilaçlardan, metabolik ürünlerin varlığından etkilenmektedir.

Örneğin; protein yıkımı artınca idrarın rengi koyulaşmaktadır. Poliüri durumunda idrar fazla dilüe olmakta ve rengi açılmakta, oligüride koyulaşmaktadır.

İdrar kokusu normalde yoğunluğuna göre değişen ürinoid özelliktedir. Diyabetik ketoasidozda meyvemsi, üriner sistem enfeksiyonlarında keskin koku olabilmektedir.

Kullanılan ilaç ya da diyet durumu idrar kokusunu etkileyebilmektedir (Ovayolu, 2016;

Karadakovan ve Aslan, 2017).

1.1.2. İdrarın mikroskopik değerlendirmesi

• Dansite: İdrar dansitesinin 1010-1025 arasında olması beklenmektedir. Düşük dansite idrarın fazla dilüe olduğunun, fazla sıvı alımının, diyabetes insipitusun, glomerülonefrit ve ciddi böbrek hasarı gibi durumların habercisi olabilmektedir. İdrar dansitesinin yoğun olması ise, diyabetes mellitus, dehidratasyon gibi durumların bulgusudur (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• pH: İdrar pH’ının 4-8 arasında olması beklenmektedir. Protein alımı ve asidik meyvelerin yenmesi asidik idrara yol açabilmektedir. İdrar yolu enfeksiyonlarında pH artabilmektedir. pH’ın 4’ten düşük olması solunum ya da metabolik asidozun, 8’den büyük olması ise idrar birikimi ya da idrar yolu enfeksiyon bulgusu olabilmektedir (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Glikoz: İdrarda normal şartlarda glikoz bulunmamalıdır. Varlığı yüksek kan şekerini göstermektedir. Diyabet, cushing sendromu, karaciğer ve pankreas hastalıkları

(4)

4 glikozüriye neden olabilmektedir. Normal glikoz düzeyine rağmen glikozürinin varlığı tübüler hasar göstergesi olabilmektedir (Ovayolu, 2016).

• Keton: Normal şartlarda idrarda bulunmamalıdır. Diyabetes mellitus ve açlık durumlarında, karbonhidrat ve yağ metabolizmasındaki değişiklik durumlarında görülebilmektedir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Bilirubin ve ürobilinojen: Normalde idrarda bulunmamalıdır. İdrarda bilirubin görülmesi karaciğer işlev bozuklukları, safra yolu tıkanıklıkları, hepatit gibi durumlarda görülmektedir. Ürobilinojen idrarda az miktarda bulunabilmektedir. Hemoliz ve hepatoselüler hastalıklarda artarken, antibiyotik kullanımı ve safra yolu tıkanıklarında azalabilmektedir (Ovayolu, 2016).

• Eritrosit: Normal şartlarda idrarda eritrosit görülmemektedir. Fakat 0-4 eritrosit normal kabul edilmektedir. İdrarda eritrosit varlığı makroskopik ya da mikroskobik olarak saptanabilir. Kadınlarda menstruasyon zamanlarında çok az görülebilmektedir.

Enfeksiyon, piyelonefrit, glomerülonefrit, böbrek taşları, tümöral durumlarda, böbrek biyopsisi, travma, Tbc, orak hücreli anemi, hemofili, lösemi gibi durumlarda hematüri görülebilmektedir (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Lökosit: Normalde idrarda bulunması beklenmemektedir. Ancak 0-5 lökosit normal kabul edilebilmektedir. İdrarda 5’ten fazla lökosit görülmesi idrar yolu enfeksiyonu/inflamasyon bulgusu olarak kabul edilebilmektedir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Protein: Normal şartlarda idrarda protein bulunmamaktadır. Erişkinlerde idrarla protein kaybının üst sınırı günlük 150-200 mg, albümin kaybının üst sınırı ise 30 mg’dır. Ateş, aşırı egzersiz, dehidratasyon, inflamatuvar durumlar, yüksek protein içerikli diyet alımı gibi durumlarda geçici proteinüri görülebilmektedir. Glomerüler hastalıklar, nefrotik sendrom, ileri düzeyde kalp yetersizliği, diyabetik nefropati, multipl myelom gibi hastalıklara bağlı proteinüri görülebilmektedir (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Silendir: Normalde idrarda bulunmaz. Silendirlerin varlığı renal hasara yönelik bir gösterge olabilmektedir.

• Epitel: Her mikroskopik alanda 1-2 adet görülebilmektedir. İnflamatuvar, dejeneratif ve tümöral hastalıklarda sayı artabilmektedir (Ovayolu, 2016).

(5)

5

• Kreatinin Klirensi: Vücudun kas ve protein yıkım ürünlerinin böbreklerin GFH’ına bağlı olarak temizlenebilme yeteneğinin değerlendirilebilmesi amacıyla incelenmesidir.

Normal değerin 85-135 ml/dk. olması beklenmektedir.

İdrar İncelemelerinde Hemşirenin Sorumluluğu:

24 saatlik idrar toplanır. Sabah ilk çıkarılan idrar döküldükten sonra 24 saat boyunca yapılan tüm idrar biriktirilmelidir. Bu konuda bireyin ve yakınının bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Toplanan idrarın 24 saatlik sürenin sonunda en kısa sürede laboratuvara ulaştırılması sağlanmalıdır.

İdrar Kültürü: Üriner sisteme ait enfeksiyon şüphesi durumunda etken mikroorganizmayı saptamak amacıyla yapılmaktadır. Normal koşullarda mesanedeki idrar sterildir ancak üretrada bakteriler ve birkaç adet lökosit bulunabilmektedir. Eğer idrar uygun koşullarda alındıysa 10.000/ml.’den az mikroorganizma bulunmalıdır. 100.000/ml.’den fazla mikroorganizma saptandıysa enfeksiyon bulgusu olarak kabul edilmektedir. Hemşirenin sorumluluğu;

o İdrarın alınacağı steril bir kap gerekmektedir.

o Perianal bölgenin temizliği yapıldıktan sonra hastaya ilk idrarını dışarıya yapması, daha sonra kısa bir süre idrar yapmayı durdurup, kendisine verilen steril kabın içine idrar yapması söylenmelidir. Diğer durumlarda kateterle orta idrar alınması gerekmektedir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

1.2. Kan İncelemeleri ve Hemşirenin Sorumluluğu

• Glomerüler Filtrasyon Hızı: Böbrek fonksiyonunun değerlendirilmesinde en önemli testlerden biridir. Normal şartlarda glomerüler filtrasyon hızının 70-140 ml/dk. olması beklenmektedir. GFH, böbrek hastalığının erken döneminde normal ya da artmış olabilmektedir (Ovayolu, 2016).

• Kan Üre Azotu (BUN): Böbrekler tarafından atılması gereken protein metabolizmasının atık ürünüdür ve ürenin kandaki yoğunluğunun bir göstergesidir. Normal değeri 5-25 mg/dl’dir. Böbreklerdeki patolojik bir duruma atılımı engelleneceği için miktarı tanılamada önemlidir (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o Bireyin inceleme yapılmadan 8 saat öncesine kadar diüretik, antihipertansif, kortikosteroid, antibiyotik, salisilat türü ilaç alıp almadığı sorgulanmalıdır.

(6)

6 o Böbrek hastalıklarının dışında hızlı hücresel yıkıma neden olan enfeksiyonlar, yüksek ateş, GIS kanama, travma, aşırı egzersiz gibi durumların BUN yükselmesine neden olabileceği unutulmamalıdır (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Kreatinin: Kas ve protein metabolizmasının son ürünüdür ve böbrek işlevlerinin değerlendirilmesinde önemli bir unsurdur. Erkeklerde normal düzeyi 0,6-1,5 mg/dl iken kadınlarda 0,6-1,1 mg/dl’dir. Serum kreatinini GFH ölçümünde de kullanılmaktadır.

Genellikle GFH, %50’den fazla azaldığı zaman serum kreatinin değeri yükselmeye başlamaktadır (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o Cinsiyet, yaş, diyetle aşırı et tüketimi, sefalosporinler, barbituratlar, metildopa gibi ilaçların kreatinin düzeyini etkileyebileceği unutulmamalıdır (Ovayolu, 2016;

Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Elektrolitler: Sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfat, bikarbonat, klor incelemeleri böbrek işlevi hakkında fikir verebilmektedir. Na, böbrek yetersizliğinin son evrelerine kadar normal sınırlar içinde kalabilmektedir. Normal Na değeri 135-145 mEq/L şeklindedir.

Potasyum atılımının büyük bölümü böbrekler tarafından gerçekleştirildiği için böbrek işlevlerinin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Normal değer aralığı 3,5-5,5 mEq/L’dir.

Böbrek hastalıklarında kalsiyum emilimi bozulacağı için kemik dokusu bozukluğu gelişebilmektedir. Bu nedenle değerlendirilmektedir. Normal değer aralığı 9-10,5 mg/dl’dir. Kalsiyum tuzları, lityum tuzları, tiyazid grubu diüretikler, paratiroid hormon, tiroid hormon ve D vitamini kullanımının Ca düzeyini yükseltebileceği;

antikonvülzanlar, aspirin, kalsitonin, kortikosteroidler, heparin, laksatifler, oral konstraseptifler, magnezyum tuzları gibi ilaç ve maddelerin de Ca düzeyini düşürebileceği akılda bulundurulmalıdır.

Bikarbonat değerlendirmesi, böbrek yetersizliğine bağlı metabolik asidoz gelişimini değerlendirmek amacıyla yapılmaktadır. Normal değer aralığı 24-30 mEq/l’dir.

Fosfat ile kalsiyum dengesi arasında zıt ilişki bulunmaktadır. Normal değer aralığı 1,8- 2,6 mEq/l’dir.

Ekstrasellüler sıvının bir elektroliti olan klor normal aralığı ise 100-110 mEq/l şeklindedir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

(7)

7 1.3. Radyolojik ve İnvaziv İncelemeler ve Hemşirenin Sorumluluğu

• Direkt grafi: Özel hazırlık gerektirmeyen incelemelerdir. Böbrekler, ütereterler ve mesanenin biçimi, büyüklüğü, pozisyonu değerlendirilmektedir. Hemşirenin sorumluluğu, bağırsak boşaltımı öneriliyorsa uygulamayı gerçekleştirmektedir.

• Intravenöz piyelografi (IVP): IV yol ile radyooapk madde verilerek belirli aralıklarla seri bir şekilde karın grafisi çekilerek böbreklerin boyutları, biçimi, işlevi, tıkanıklık olup olmadığı, kitle ya da taş olup olmadığı konusunda fikir vermektedir.

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o Bireye yapılacak işleme dair açıklama yapılması ve onam alınması sağlanmalıdır.

o İşlemden önceki gece bireyin hafif ve posa bırakmayan gıdalar alması söylenmelidir.

o İşlemden 8 saat sonra ağızdan bir şey alınmaması söylenmelidir.

o Gaz ve feçes görüntüyü bozabileceği için bağırsakların boşaltılması sağlanmalıdır.

o Kullanılan radyoopak madde iyot içerdiği için iyot alerjisi varlığı sorgulanmalıdır.

o Anafilaksi olasılığına karşı hazırlıklar sağlanmalıdır.

o Radyoopak maddenin verilmesinden sonra ağızda metalik tat, yüzde kızarma ve sıcaklık hissi, hafif bulantı gibi bulgular olabileceği konusunda bireye açıklama yapılmalıdır.

• Retrograd piyelografi: Sistoskop ya da üretral kateter yerleştirilip üretraya doğrudan radyoopak madde verilerek IVP ile görüntülenemeyen böbrek, böbrek pelvisi, tıkanıklık vs. görüntülenmektedir.

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o IVP işleminde olduğu gibi bireyin hazırlığı yapılmalıdır.

o Bireye işlem sırasında karın bölgesinde gerginlik ve ağrı hissi olabileceğine dair bilgi verilmelidir.

o Birey, işlem sonrası enfeksiyon, hematüri, perforasyon bulguları yönünden gözlenmelidir.

o İlk günlerde hafif pembe idrar görülmesinin normal olduğu, fakat kırmızı ve yoğun olan kanamalarda bildirilmesi gerektiği açıklanmalıdır (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Renal anjiografi: Renal arterlere bir kateter aracılığıyla femoral arterden girilip radyoopak madde verilerek renal arter stenozu, renovasküler hipertansiyon, tromboz gibi durumların belirlenmesinde kullanılmaktadır (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o IVP işlemindeki uygulamalar gerçekleştirilir.

(8)

8 o Gerekirse öneriye göre bireye sedatifler uygulanabilir.

o İşlemden sonra girişim yapılan ekstremitenin 30 dk.-1 saatte bir periferal nabız kontrol edilmeli, ısı ve renk değişikliği yönünden izlenmelidir.

o Ödem ve kanama olasılığına karşı girişim yapılan bölgeye soğuk uygulama yapılabilmektedir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Miksiyon sistoüretrografi: Mesaneye kateter yolu ile girilerek kontrast madde ile floroskopik gözlem altında mesane, üreterler ve idrar yapılırken üretranın görüntülenmesine yönelik yapılan işlemdir, vezikoüretral reflü durumunun değerlendirilmesi amacıyla yapılmaktadır

• Böbrek sintigrafisi: IV yolla radyoopak madde verilerek böbrekler üzerine radyoaktif madde tutulumunu izleyecek bir tarayıcı yerleştirilerek yapılan bir işlemdir. Verilen maddenin böbrek damarlarına ulaşması ve böbrek dokusunda tutulumuna bakarak renal perfüzyon ve renal işlevler değerlendirilmektedir. Böbreklerin şekli, tümör, abse gibi yapıların saptanmasında da kullanılmaktadır (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Ultrasonografi: Böbrek boyutlarının, kitlelerin ve hidronefrozun tanılanmasında kullanılmaktadır.

• Bilgisayarlı tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): BT, Renal taş ve koliklerin, adrenal tümör, feokromastoma ve abselerin değerlendirilmesinde genellikle tercih edilen bir işlemdir. MR ise böbrek, mesane, prostat gibi yumuşak dokuların radyoaktif dalgalar ve manyetik alan değişiklikleri ile farklı açılardan görüntülenmesi şeklinde bir işlemdir.

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o İşlem hakkında bilgi verilmelidir.

o İşlemden önce bireyin üzerinde manyetik alan oluşturabilecek kredi kartı, metal obje, takı vs. bulunmaması gerekmektedir.

o Vücudunda pace maker bulunan bireylere uygulanmaması gerektiği unutulmamalıdır.

o Bireylerin klostrofobisi olup olmadığı sorgulanmalıdır.

• Sistoskopi: Ucunda optik gözü bulunan ışıklı bir sistoskop aracılığıyla üreterden mesaneye girilerek taş, tümör, hematüriye neden olan patolojilerin görüntülenmesi, idrar örneği, biyopsi materyali alınması gibi tanı amaçlı olarak ya da taş, tümör ve yabancı maddelerin çıkarılması, radyoizotop yerleştirilmesi, üreterlerin

(9)

9 genişletilebilmesi amacıyla tedavi olarak da uygulama yapılabilmektedir (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o İşlemden 8 saat öncesine kadar ağızdan bir şey alınmayacağı bireye söylenmelidir.

o İşlem öncesinde premedikasyon önerildiyse uygulanmalıdır.

o İşlemden sonra birey yatak istirahatine alınmalıdır. Ortostatik hipotansiyon nedeniyle yalnız kalkmamalıdır.

o İşlemden sonra idrar yaparken hafif bir yanma hissinin olabileceği, idrara çıkma sıklığının artabileceği ve idrar renginin pembe olabileceği söylenmelidir.

o İşlemin neden olduğu ağrı ve rahatsızlık hissini gidermek için hafif ılık uygulama ya da ılık banyo önerilebilir.

o İşlem sonrası üriner sistem enfeksiyonuna dair bulgular yönünden birey izlenmeli, belirtiler anlatılmalıdır, idrar çıkışında azalma gibi belirtiler yönünden birey gözlemlenmelidir (Karadakovan ve Aslan, 2017).

• Böbrek Biyopsisi: Özellikle nefrotik sendroum, hızlı ilerleyen glomerülonefrit, transplantasyon sonrası organ reddi gibi durumlarda uygulanmaktadır.

Hemşirenin Sorumluluğu şu şekildedir:

o İşlem öncesi protrombin zamanı, parsiyel tromboplastin zamanı, tam kan sayımı hekim tarafından değerlendirilmelidir.

o İşlemden 8 saat öncesine kadar oral bir şey almaması gerektiği bireye söylenmelidir.

o Coumadin, aspirin gibi ilaçların en az 7-10 gün öncesinde kesilmesi gerektiği söylenmelidir.

o Biyopsi ile ilişkili olarak bireyin bilgilendirilmesi ve onamının alınması sağlanmalıdır.

o İşlem esnasında bireye damar yolu açılmalı, gerekiyorsa sedasyon uygulanmalıdır.

o İşlem sonrası biyopsi alanına basınç uygulanmalıdır.

o Birey yan yatar pozisyonda 6-8 saat istirahate alınmalıdır.

o Yaşam bulguları takibi yapılmalı, hipotansiyon, taşikardi, halsizlik gibi kanama belirti bulguları takip edilmelidir ve bu belirtiler geliştiğinde bildirilmesi konusunda bilgilendirilmelidir.

o Hemoglobulin, hematokrit düzeyleri takip edilmelidir.

o Bireyin idrarının makroskopik ve mikroskobik yönden hematüri açısından incelenmesi gerekmektedir.

o İşlemden sonra 2 hafta ağır aktivitelerden kaçınılmalıdır (Ovayolu, 2016; Karadakovan ve Aslan, 2017).

(10)

10 2. BÖBREK HASTALIKLARINI ÖNLEMEYE YÖNELİK EVRENSEL

ÖNLEMLER

Diyabet ve hipertansiyon yetişkinlerde böbrek hastalıklarının başlıca nedenleridir.

Sıklıkla diyabet veya hipertansiyon komorbiditesi olarak kabul edilmesine rağmen, böbrek hastalığının çok sayıda karmaşık nedeni vardır (Levin ve ark., 2017). Bunlardan en başta gelenleri, böbrek hastalıklarına dair riskleri artırarak küresel morbidite ve mortalite üzerinde dolaylı bir etki oluşturmaktadır. Bunlar; kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hipertansiyon, insan immün yetmezlik virüsü (HIV) ve sıtma ile enfeksiyondur. (Luyckx ve ark., 2018).

Diğer risk faktörleri arasında hiperlipidemi, obezite, ailede kronik böbrek hastalığı öyküsü, böbreklerde geçmiş hasar ve yaşlılık sayılabilmektedir. Dolayısıyla böbrekleri korumak için kan şekerinin ve kan basıncının normal seviyede tutulması gerekmektedir.

Daha fazla böbrek hasarını önlemek için yaşam tarzı değişiklikleri (örn. Sağlıklı beslenme, egzersiz) yapılmalıdır. Tuz ve yağ oranı düşük ve doğru miktarda proteine sahip böbrek için sağlıklı bir beslenme planı oluşturulmalıdır (CDC, 2019; NIH, 2019).

Böbreklere zarar verebilecek veya böbrek fonksiyonunun aniden kötüleşmesine neden olabilecek durumlardan veya maruziyetlerden kaçınılmalıdır: İbuprofen ve naproksen gibi bazı ağrı kesici ilaçlar ve bazı antibiyotikler, Omeprazol ve lansoprazol gibi mide asidini azaltmak için kullanılan proton pompası inhibitörleri, bitkisel takviyeler, X-ışınlarında veya diğer görüntüleme testlerinde kan damarlarını veya organlarını görünür hale getirmek için kullanılan bazı boyalar (kontrast maddeleri), böbrek enfeksiyonları gibi durumlardan kaçınmak böbrekleri korumak için atılacak adımlardandır (CDC, 2019).

Kronik hastalık grubunda çok sayıda hastalık bulunmasına rağmen çoğunun risk faktörü ve korunma stratejileri ortaktır. Epideminin tersine döndürülmesine yönelik sağlam bir ortak vizyon ve çerçeve sağlayan ve 2000 yılında Dünya Sağlık Asamblesi’nde kabul edilen Küresel Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların (BOH) Önlenmesi ve Kontrolü Stratejisi’dir. Bu stratejinin üç hedefinin her birinde yoğun eyleme ihtiyaç vardır. Bu hedefler;

o BOH epidemisinin ve nedenlerinin haritasının çıkarılması,

o Sağlığın teşviki ve geliştirilmesi, birincil önleme yaklaşımları vasıtasıyla temel risk faktörlerinin azaltılması,

o BOH’lerden muzdarip insanlara yönelik sağlık bakımının güçlendirilmesi şeklindedir.

Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ülkemiz bu konu ile ilgili stratejiler ve eylem planları geliştirmiştir. Dünyada ve Türkiye’de kronik hastalıklardan korunmaya ilişkin çalışmalar, kronik hastalıklara sebep olan risk faktörleri ile mücadele, ulusal politikalar ve uzun

(11)

11 soluklu stratejiler ile mümkün olabilmektedir. Bu nedenle kronik hastalıklardan korunma yaklaşımının toplumun tüm katmanlarının gündeminde yer alması gerektiği vurgulanmaktadır.

Toplumun tamamının bu belirlenen politikalardan yararlanabilmesi içinse sektörler arası (sağlık, ticaret, finans, ulaşım, medya vb) iş birliğinin yapılması ve iletişim araçlarının etkin kullanılması gerekmektedir. Korunma önlemleri ve risk faktörleri kontrolüne odaklanan sağlığı en üst düzeye taşımayı hedefleyen ve sektörler arası iş birliğini esas alan programlar ile kronik hastalıklara bağlı mortalite ve morbidite oranları önemli oranda kontrol altına alınabilmektedir (Kalender ve Çiçek, 2014).

Dünya Sağlık Asamblesi Mayıs 2013’te Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolüne ilişkin 2013-2020 Küresel Eylem Planını onaylamıştır. Küresel Eylem Planı ile üye devletlere, uluslararası ortaklara ve DSÖ’ye, 2013-2020 yılları arasında bir bütün olarak uygulandığında bulaşıcı olmayan hastalıklarından kaynaklanan zamansız ölümlerin 2025 yılına kadar göreli olarak %25 azaltılmasını hedeflemiştir (Osterlund ve ark., 2009). 2025 yılına kadar ulaşılması gereken 9 küresel BOH hedefine yönelik ilerleme kaydedilmesine katkıda bulunacak bir yol haritası ve politika seçenekleri menüsü de sunulmaktadır.

Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Çok Paydaşlı Eylem Planı (2017–2025) dahilinde Küresel Hedefler şu şekildedir:

• Kalp ve damar hastalıkları, kanser, diyabet veya kronik solunum hastalıklarından kaynaklanan erken ölümlerde %25 göreli azalma

• Ulusal bağlama bağlı olarak, zararlı düzeyde alkol kullanımında en az %10 göreli azalma

• Yetersiz fiziksel aktivite prevalansında %10 göreli azalma

• Nüfusun ortanca tuz/sodyum tüketim oranında %30 göreli azalma

• 15 yaş üstü bireylerde tütün kullanım prevalansında %30 göreli azalma

• Ulusal bağlama bağlı olarak, yüksek kan basıncı prevalansinda %25 göreli azalma veya yüksek kan basıncı prevalansının kontrol altına alınması

• Diyabet ve obezite artışının durdurulması

• Kalp krizlerini ve felçleri önlemek için (glisemik kontrol dahil) ilaç tedavisi ve danışmanlık alabilecek insanların en az %50'sinin tedavi alabilmesi

• Önde gelen bulaşıcı olmayan hastalıkların tedavisi için gerekli makul fiyatlı temel teknolojilerin ve jenerikler dahil temel ilaçların kamu kurumlarında ve özel kurumlarda sunulabilirliğinin %80 oranına çıkarılması (WHO ve T.C. Sağlık Bakanlığı, 2017).

(12)

12 2.1. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin Böbrek Hastalıkları Açısından

İncelenmesi

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2012 yılında Rio de Janeiro’da toplanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda doğmuştur. Amaç, dünyamızın karşı karşıya olduğu acil çevresel, siyasi ve ekonomik sorunları ele alan evrensel hedefler kümesi oluşturmaktır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, yoksulluğu ortadan kaldırmak üzere 2000 yılında küresel seferberlik başlatan Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin yerini almıştır.

Binyıl Kalkınma Hedefleri, yoksulluğun azaltılması, suya ve sıhhi koşullara erişim, çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığında büyük ilerleme sağlanması gibi önemli alanlarda ilerlemenin itici gücü olmuştur. Ayrıca Binyıl Kalkınma Hedefleri, HIV/AIDS’in yanı sıra sıtma ve verem gibi diğer tedavi edilebilir hastalıklarla mücadelede büyük ilerleme kaydetmiştir (UNDP, 2020).

Son yıllarda sürdürülebilir kalkınma üzerine Birleşmiş Milletler tarafından birtakım faaliyetler yapılmaya başlanmıştır. Bunlardan birinde daha iyi bir dünyaya ulaşmak adına 17 adet sürdürülebilir kalkınma hedefi belirlenmiştir (Ateş, 2019). Belirlenen bu hedeflere ilişkin ana başlıklar aşağıdaki gibidir:

• Açlığa son • Erişilebilir ve temiz enerji • Eşitsizliklerin azaltılması • İklim eylemi • İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme • Nitelikli eğitim • Sağlıklı bireyler • Sanayi, inovasyon ve altyapı • Sorumlu tüketim ve üretim • Sudaki yaşam • Sürdürülebilir şehir ve yaşam • Toplumsal cinsiyet eşitliği • Temiz su ve sıhhi koşullar • Yoksulluğa son • Karasal yaşam • Barış ve adalet • Hedefler için ortaklıklar (UNDP, 2016).

❖ Yoksulluğu bitirmek

▪ Yoksulluk, böbrek hastalıklarını ve var ise şiddetini artırabilmektedir (Hatun, 2002).

▪ Beslenme, kişisel güvenlik ve sağlık hizmetlerine erişimdeki gelişmeler böbrek hastalığının önlenmesi, tespiti ve yönetimini artırabilir.

▪ Böbrek hastalığı tedavisinden kaynaklanan büyük çapta sağlık harcamalarını azaltabilir (Levin ver ark., 2017).

o Yoksulluk oranı 1990 ve 2010 yılları arasında yarı yarıya azalmıştır fakat 1,2 milyar insan hala aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır (UNDP, 2014). 2015 yılında hala 736 milyon insanın aşırı yoksulluk çektiğini ve bunların 413 milyonun Sahra-altı Afrika

(13)

13 ülkelerinde olduğu bildirilmektedir (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

❖ Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini ve gelişmiş beslenmeyi sağlamak ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmek

▪ Kronik böbrek hastalıklarında malnutrisyon yüksek mortalite riski oluşturmaktadır (Ünal ve ark., 2010). Malnutrisyonun önlenmesi böbrek hastalıkları için bir önlem olabilecektir.

▪ Obezite insidansındaki azalmalar KBH, diyabet ve hipertansiyon riskini azalabilir.

▪ Bu kapsamda sağlık ve beslenme politikalarının birbirini destekleyecek şekilde belirlenmektedir (Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Gözden Geçirme Raporu, 2019). Bu durum böbrek hastalıklarını önlemeye yönelik de bir yaklaşım olabilmektedir.

o 2015’te 784 milyon olan açlık durumunun, 2017 yılında 821 milyon olduğu bildirilmektedir (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

❖ Her yaşta sağlıklı yaşam sağlamak ve refahı artırmak

▪ Böbrek hastalığının taranmasını ve önlenmesini, teşhis ve tedavisini iyileştirebilir.

▪ Toplum eğitimini içeren, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmeye yönelik programlar akut ve kronik böbrek hastalıkları riskini azaltabilir (Levin ver ark., 2017).

▪ Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, akılcı ilaç kullanımının sağlanması

▪ Türkiye Böbrek Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı, Türkiye Obezite ile Mücadele Programı ve Ulusal Eylem Planı, Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı, Türkiye Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Çok Paydaşlı Eylem Planı, Türkiye Sağlıklı Yaşlanma Eylem Planı ve Uygulama Programı gibi stratejiler bulunmaktadır (Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Gözden Geçirme Raporu, 2019). Tüm bunlar böbrek hastalıklarını korumaya yönelik birer adım olabilmektedir.

o 2010-2017 yıllara arasında HIV insidansının 15-49 yaş arasında sahra-altı Afrika ülkelerinde %37’e düştüğü (3,39/1000’dan, 2,14/1000 düşmüştür).

(14)

14

❖ Herkes için kapsayıcı ve eşitlikçi kaliteli eğitim sağlamak ve yaşam boyu öğrenmeyi teşvik etmek

▪ Böbrek sağlığıyla ilişkili bilinci geliştirebilir.

▪ Nefrotoksik ilaçların ve preparatların kullanımını azaltabilir.

❖ Herkes için suya erişim ve sanitasyon sağlamak

▪ Akut böbrek hastalıklarının ana nedenleri olan su kaynaklı hastalıkların ve diyare hastalıklarının insidansında ve kronik böbrek hastalığına neden olabilen şiztozomiyaz insidansında azalma olabilir.

▪ Su kirliliğinde KBH'ya neden olabilecek azalmalar da olmalıdır (Levin ver ark., 2017).

o İçecek suya erişim olmayan insan sayısı 2017 yılında 785 milyon iken (The Sustainable Development Goals Report, 2019); 2020 yılında bu rakam 803 milyondan fazla olarak bildirilmektedir (Worldometers, 2020).

❖ Ülke içinde ve ülkeler arasında eşitsizliği azaltmak

▪ Her türlü böbrek hastalığının önlenmesi, teşhisi ve bakımında eşitliği artırabilir.

▪ Pahalı tedavilere erişimi iyileştirebilir. Örn: diyaliz, hepatit C tedavisi ve transplantasyon gibi her türlü böbrek hastalıklarına ilişkin bakıma coğrafi erişimi iyileştirebilir (Levin ver ark., 2017).

o 69 ülkede en düşük gelirli kesimin %40’ının gelirlerinde artış olduğu fakat ülkeler arasında büyük farklılıklar olduğu, eşitsizliğin hala büyük bir sorun teşkil ettiği bildirilmektedir (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

❖ Şehirleri ve insan yerleşim yerlerini kapsayıcı, güvenli, esnek ve sürdürülebilir hale getirmek

▪ Afetlerden kaynaklanan ezilme yaralanmalarıyla ilişkili akut böbrek hastalıklarını azaltabilir (Levin ver ark., 2017).

o 2018 yılındaki verileri göre dünyada 4 şehir sakininden 1'i gecekondu benzeri koşullarda yaşamaktadır (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

(15)

15

❖ İklim değişikliği ve etkileriyle mücadele için acil önlemler almak

▪ Küresel ısınma, dehidrasyon ve toksin maruziyetine bağlı olarak ortaya çıkan bilinmeyen akut böbrek hastalıklarına katkıda bulunabilir.

▪ İklim değişikliğinin bulaşıcı hastalık patojenlerinin iletimi üzerindeki olumsuz etkileri kronik böbrek hastalığı riskini artırabilir (Levin ver ark., 2017).

o 2018'deki küresel ortalama sıcaklık, sanayi öncesi sınır hattının yaklaşık 1°C üzerindedir.

o 2017’deki verilere göre atmosferik CO2 konsantrasyonu, endüstriyel öncesi seviyelerin

%146'sidir (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

❖ Okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir şekilde kullanmak

▪ Deniz kirliliğine maruz kalmak kronik böbrek hastalıkları riskini artırabilir (Levin ver ark., 2017).

o Atık su arıtımını genişletmek, kimyasalların sulara ve sudaki canlılara etkisini ortadan kaldırmak için politika izlenmektedir. 220 kıyı bölgesinin 104’ünde su kalitesi artmıştır (The Sustainable Development Goals Report, 2019).

(16)

16 3. KAYNAKLAR

Ateş H. Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programının Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi Açısından Analizi. YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi (YYU Journal of Education Faculty), 2019;

16(1):101-127

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP, 2014). Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu.

https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/library/mdg/millennium-development- goals-report-2014.html Erişim Tarihi: 26.02.2020

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP, 2020).

https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/sustainable-development- goals/background.html Erişim Tarihi: 26.02.2020

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, (2016). The Sustainable Development Goals, http://www.undp.org/content/undp/en/home/sustainable-development-goals.html Erişim Tarihi: 26.02.2020

Central for Disease Control and Prevention (CDC, 2019). https://nccd.cdc.gov/CKD/

https://www.cdc.gov/kidneydisease/publications-resources/2019-national-

facts.html?utm_source=miragenews&utm_medium=miragenews&utm_campaign=ne ws Erişim Tarihi: 26.02.2020

Hatun Ş. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 13. Yılında Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, 2002, Ankara.

Kalender N, Çiçek HS. Kronik Hastalıkların Yönetimindeki Engeller. Turkiye Klinikleri J Nurs Sci, 2014;6(1)46-53.

Karadakovan A, Aslan FE. (2017). Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Akademisyen Kitabevi, Ankara.

Levin A, Tonelli M, Bonventre J, Coresh J, Donner JA, Fogo AB, et al.; ISN Global Kidney Health Summit participants. Global kidney health 2017 and beyond: a roadmap for closing gaps in care, research, and policy. Lancet. 2017 Oct 21;390(10105):1888–917.

Luyckx, V. A., Tonelli, M., & Stanifer, J. W. (2018). The global burden of kidney disease and the sustainable development goals. Bulletin of the World Health Organization, 96(6), 414.

(17)

17 National Institutes of Health (NIH, 2019). Health Information: Chronic Kidney Disease

website. https://www.niddk.nih.gov/health-information/kidney-disease/chronic- kidney-disease-ckd Erişim Tarihi: 26.02.2020

Osterlund Efraimsson E, Klang B, Larsson K, Ehrenberg A, Fossum B. Communication and self-management education at nurse-led COPD clinics in primary health care. Patient Educ Couns 2009;77(2):209-17.

Ovayolu N, Ovayolu Ö. (2016). Temel İç Hastalıkları Hemşireliği ve Farklı Boyutlarıyla Kronik Hastalıklar, Çukurova Nobel Tıp Kitabevi.

The Sustainable Development Goals Report, 2019. Erişim Adresi:

https://unstats.un.org/sdgs/report/2019/The-Sustainable-Development-Goals-Report- 2019.pdf Erişim Tarihi: 26.02.2020

Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Gözden Geçirme Raporu, 2019.

http://www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr/wp-

content/uploads/2020/01/Surdurulebilir_Kalkinma-Amaclari-Turkiye-2.-Ulusal- Gozden-Gecirme-Raporu-Ortak-Hedefler-icin-Saglam-Temeller_-interaktif.pdf Erişim Tarihi: 26.02.2020

Ünal HÜ, Korkmaz M, Selçuk H. Kronik Böbrek Hastalarında Malnütrisyon Patogenezi ve Değerlendirilmesi. Diyarbakır Asker Hastanesi; Gastroenteroloji Kliniği, Diyarbakır Başkent Üniversitesi, Gastroenteroloji Bilim Dalı, 2010, Ankara.

http://guncel.tgv.org.tr/journal/33/pdf/354.pdf

World Health Organization (WHO) ve T.C. Sağlık Bakanlığı. (2017). Türkiye Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Çok Paydaşlı Eylem Planı 2017-2025, Ankara 2017. Erişim Adresi: https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/Yayin/547 Erişim Tarihi: 26.02.2020 Worldometers Statistics. Erişim Adresi: https://www.worldometers.info/tr/ Erişim Tarihi:

26.02.2020

Referanslar

Benzer Belgeler

• İştahsızlığın giderilmesi için: kısa aralıklarla beslenme, az yağlı, sevilen ve kolay hazırlanan besinlerin tüketilmesi, sıvı gıdaların alınması, düzenli

- Topikal olarak uygulanan klindamisin ve kombine klindamisin ile tretinoin preparatları yan etki olarak nazofarenjit, sinüzit, faringolarenjiyal ağrı ve

Obez hastalarda lipid yüksekliği nedeniyle asitretin tedavisi, hepatotoksite riskinde artış nedeniyle metotreksat tedavisi ve nefrotoksite riskinde artış nedeniyle

Orak hücreli anemi hastalarında görülen inme tipleri: multifokal küçük damar hastalığına bağlı olarak gelişen sessiz iskemiler, hemorajik inmeler, klasik geniş damar

ESWL öncesi tüm hastalara serum üre, kreatinin ve elektrolit düzeyi ölçümü, tam kan sayımı, protrombin ve kısmi tromboplastin düzeyi öl- çümleri, üriner ultrason

GEBELERDE TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİ Antitüberküloz tedavi başlanmadan önce tüm kadın hastalara gebe olup olmadığının sorulma- sı, gebe olan hastaya gebeliğinin sağlıklı bir

Ebe veya hemşire, hastaya randevu verdiği saatte veya hasta görüşmek istediğinde işi çıktığı için.. görüşemeyecekse bunu hastaya açıkça söylemeli, ne zaman

Hasta, hemşirenin kişisel yaşamıyla ilgili sorular sorduğunda, hemşire önce bu sorunun nedenini araştırmalıdır.. Hemşire, soruyu kısaca