Türkiye'nin en önemli su potansiyellerinden biri olan Sakarya Nehri, yaşadığı çevre sorunlarıyla gündemden düşmüyor. Sık sık balıkların öldüğü, kumcuların çektikleri kumla dibini adeta talan ettikleri nehirdeki kirlilik, artık herkesçe bilinen bir gerçek. Ancak yetkililer nedense bu kirliliğe yıllardır çare bulamıyor.
Sakarya Nehri’nde neler oluyor
Sakarya Nehri Kızılırmak ve Fırat nehirlerinden sonra Türkiye'nin üçüncü en uzun, Kuzeybatı Anadolu'nun ise en büyük akarsuyu. Uzunluğu 824 kilometre olan Sakarya Nehri’nin beslenme havzasının genişliği 54 bin kilometrekare. Afyon'un kuzeydoğusundaki Bayat Yaylası'ndan doğan nehir, Sakarya’nın Karasu ilçesinden Karadeniz'e dökülüyor. Ankara, Porsuk ve Kirmir gibi 3 tane kolu olan Sakarya Nehri, kirliliği ve yaşanan balık ölümleriyle sık sık
Türkiye’nin gündemine oturuyor.
Sakarya Nehri’ndeki çevre sorunları, defalarca bilimsel araştırmalara ve kitaplara konu oldu. Uzmanlar, kirliliğin ve balık ölümlerinin nedenini araştırıp bunu kamuoyuyla paylaştı. Nehir sularının Karadeniz’e zehir taşıdığını belirtip, kirliliğin kaynağıyla ilgili adres gösterdiler.
Uzmanlara göre, Sakarya’nın en büyük sorunu evsel ve sanayi atıkları. Bu, çevresinde kurulan sanayi tesislerinin yanı sıra, özellikle Ankara ve Porsuk çaylarının getirdiği sanayi kaynaklı zehirli kimyasallardan ve atıklardan
kaynaklanıyor. Bunu anlamak için suyun nehrine bakmak bile yeterli oluyor. çünkü Sakarya Nehri’nin suları sık sık bulanık ve siyah renkte akıyor.
Kirliliğin bir başka göstergesi balık ölümleri. Zira nehirde yılda birkaç kez balık ölümleri yaşanıyor. Bu durum, nehir ekosisteminin yanısıra, insan sağlığı için de büyük tehdit oluşturuyor. çünkü bilinçsiz kişiler, kirlilik nedeniyle ölen balıkları yiyor ve çevresine yediriyor.
Sakarya Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü tarafından hazırlanan raporda konuyla ilgili şu ifadelere yer veriliyor “Nehirdeki su kirliliği, nüfus ve sanayileşmeye orantılı olarak hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu kirliliği yaratan etkenler daha önceki illerden gelen kirlilik, yan kollardan ve nehir havzasındaki yerleşim bölgelerinden gelen evsel atıklar ile tarım arazilerinden karışan gübre ve pestisitler, nehir ve onu besleyen derelerin kenarlarında kurulmuş olan işletmelerden gelen kirleticiler şeklinde sıralanabilir. Nehir, fiziksel parametrelerin yanında, kimyasal
parametrelerin (içerdiği demir ve diğer ağır metallerin) yüksekliği bakımından yoğun kirlilik göstermektedir.”
Ancak yaşanan sorunların ve kaynakların bilinmesine rağmen, yetkililer konuya adeta seyirci kalıyor. Nehri kurtarmak için bugüne kadar atılan adımlar yetersiz kalmış durumda. Kamuoyu, başta Çevre ve Orman Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı olmak üzere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlardan daha yakın ilgi bekliyor.
Konuyla ilgili kapsamlı bir araştırma yapan Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fak. Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Tahir Atıcı’nın, raporunun son sözünde kullandığı cümle de durumun vehametini özetliyor “ Sakarya Nehri'nin bir an önce korumaya alınarak normale döndürülmesi için çalışmaların ilgili makamlarca başlatılması gerekmektedir.”