• Sonuç bulunamadı

YAPISALCILIK KURAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YAPISALCILIK KURAMI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAPISALCILIK KURAMI

• Yapısalcılık, toplum ve dil arasında benzerlik kurarak filmlerin, genel olarak da tüm anlam ve temsil üretim sisteminin dil gibi incelenmesini sağlamaktadır.

• Yapısalcıya göre, araştırmacının görevi dünyanın anlaşılmasını sağlayan kavramsal yapıları açığa çıkarmaktır. Yapısalcılık tüm kültür ve iletişim sistemlerinin altında yatan derin yapılar olduğunu ifade eder. Dışsal, evrensel bir gerçekliğin varlığını kabul etse de bu gerçekliğe nesnel biçimde ulaşamayacağımızı savunur. Kültürel bir belirlenim söz konusudur (Fiske, 2003, s. 113).

• Sinema açısından bakıldığında yapısalcılık, hem temsillerin dış dünyayı

bire bir yansıttığını savunan gerçekçi sinema anlayışının hem de filmdeki

anlamı yönetmenin niyetiyle açıklayan auteur kuramın sarsılmasını

sağlar. Bu eleştiri yöntemi kültürel dil sistemlerinin belirli gerçeklikleri

nasıl ürettiğiyle ilgilenir. Sinema kültürel göstergelerden oluşur ve

yapısalcılık aracılığıyla bu göstergelerin bir araya gelişiyle nasıl bir anlam

inşa ettikleri ortaya konur.

(2)

YAPISALCI KURAMIN DAYANAKLARI

• Stuart Hall üç tür temsil sisteminden bahsetmektedir. Bunlardan ilki, yansıtıcı temsil anlayışıdır. Dilin ayna gibi gerçek anlamı yansıttığını ileri sürer. İkincisi kastedici temsil anlayışıdır. Anlamı yazarın niyetiyle açıklar. Üçüncüsü ise anlamın inşa edildiğini söyleyen inşacı temsil sistemidir. İnşacı temsil yaklaşımının kökenleri yapısalcı kuramcıların çalışmalarında bulunabilir (Hall, 2017, s. 35-36). Yapısalcı kuramın gelişim sürecinde, Ferdinand de Saussure, Claude Levi-Strauss ve Roland Barthes gibi teorisyenler önemli bir rol oynamıştır.

• Ferdinand de Saussure modern dilbilimin kurucusudur. Saussure dil ve söz arasında ikili bir ayrım yapmış; dilin toplumsal sözün ise bireysel olduğunu savunmuştur.

Saussure dilin derin yapısını incelerken, sözü araştırma kapsamına dahil etmez.

Böylelikle anlamı yaratanın konuşan ya da yazan özne olduğunu vurgulayan kastedici temsil anlayışından uzaklaşma sunar (Hall, 2017, s. 46-47).

• Her dil göstergeler sisteminden oluşur. Gösterge ise gösteren ve gösterilen olarak

ikiye ayrılır: Gösteren (ses-görüntü) ve gösterilen (kavram). Burada göstergeyle

ilişkili iki önemli nokta vurgulanır. Birincisi, gösteren ve gösterilen arasındaki ilişkinin

keyfi olmasıdır. Gösterilen ve gösteren arasında doğal bir bağ yoktur. İkincisi ise

göstergeler dil sistemi içinde diğer göstergelerle ilişkileri ve onlardan farklılıkları

çerçevesinde anlam kazanır (Hall, 2017).

(3)

YAPISALCI KURAMIN DAYANAKLARI

• Claude Levi Strauss Saussure’ün dil kuramını yemek pişirme, giyim, akrabalık sistemleri, mitler ve masallar gibi kültürel süreçlere uyarlar. Levi Strauss’a göre, “kavramsal kategoriler inşa etmek, anlam üretiminin özüdür” ve bu sürecin temelinde ikili karşıtlık yapısı yatar. Örneğin A ve B kategorisinin anlamı birbiriyle ilişkisi çerçevesinde belirlenir. A’nın anlamlı olmasının nedeni B kategorisinin de olmasıdır. Yaradılış efsanesine bakıldığında, dünyayı anlamlandıran kültürel kategorilerin yaratımına dair ipuçları bulunabilir. Yaradılış efsanesinde karanlık aydınlıktan, toprak havadan ayrılır. Dünya kara ve su kategorilerine, su ise deniz suları (verimsiz) ve gök kubbe sularına, yağmur sularına (verimli) ayrılır. Bu sonuncu kategori, doğaya ait kategori kültüre özgü kavramları açıklamak ve bunların kültürel değil doğal görünmesi için kullanılır. Böylece doğal olan deniz suyu ve yağmur suyu arasındaki karşıtlık, kültürel olan verimli- verimsiz kategorilerini açıklamak için kullanılır (Fiske, 2003, s.153).

• Levi Strauss, birbiriyle karşıt yapıların niteliklerini paylaşan, sınırı geçen

kategorilere ise kural dışı kategoriler adını verir. Bunlar iki tarafta da yer

aldıkları için anlam olarak oldukça güçlüdür. Genelde tabular ya da kutsal

kategoriler olarak örneklendirilirler (Fiske, 2003, s.154-155).

(4)

•Yapısalcılık, kültürel varoluşun farklı bölümlerini benzer şekilde düzenleyen paralellikler arar. Örneğin uzamsal ilişkileri, hayvanlarla ilişkileri ve insanlarla ilişkileri kavramsallaştırırken bu paralellikler kurulabilir. Mekanı ev, çiftlik ve vahşi doğa olarak kategorileştirebiliriz. Hayvanlar da paralel kategorilere yerleştirilir: Ev hayvanı, çiftlik hayvanı ve vahşi hayvan. İnsanlar ise aile, sülale ve yabancı olarak kategorileştirilir. Her iki kategoride yer alan ama kategorilerden birine tam olarak uymayanlara aşırı anlam yüklenir. Örneğin fare evde yaşayabilir, ama ne ev hayvanı ne de çiftlik hayvanıdır.

•Ayrıca ev hayvanlarının yenememesi ile aile bireylerinin evlenememesi arasında paralellik kurulur. Böylelikle hayvanlar, türler ve mekanlar arasındaki kategoriler önce kültürel olan akrabalık kategorilerini ve ardından daha soyut olan evlenilebilirlik, yenebilirlik kategorilerini doğallaştırmak için kullanılır.

•Toplumlar kategoriler arasındaki geçişi kolaylaştırmak için sınır ritüelleri

üretir. Örneğin doğum ve ölüm; bekarlık ve evlilik kategorileri arasında balayı,

yas tutma gibi sınır ritüelleri yer alır. Bunun televizyondaki karşılığı ise tanıtım

anonsları, kanal adlarıdır (Fiske, 2003, s.155-157)

(5)

• Levi Strauss, Çiğ ve Pişmiş adlı kitabında yiyecek ve yemek pişirmeyi kültürel dönüşümler için eğretileme olarak kullanır. Örneğin yemek pişirme açısından da bir ayrım saptanabilir. Kavurma ve kaynatma arasında bir farklılaşma söz konusudur. Kavurma, kaynatmadan daha değerli görülür. Kaynatma yiyeceği çoğaltır, kavurma ise israf eder. Bu nedenle kavurma ete daha yüksek bir statü verilir. Kavurma eti, üst sınıflar tüketirken kaynatılmış eti çocuk, hasta ve kadınlar gibi toplumda daha düşük statüde görülen kişiler yer (158-159).

MİTLERİN YAPISI

• Levi Strauss’a göre mitler öykü olarak tanımlanabilir ve endişe giderici bir işlev görürler. Mitlerin temelinde aynı derin yapıyı görmek mümkündür. İkili karşıtlık yapısında doğal olarak var olan çelişkilerle ilişkili anlam oluştururlar. Bu çelişkiler çözümlenmese de(çünkü uzlaşmazdır) onlarla birlikte yaşama yolları sunarlar.

Böylelikle çelişkiler yıkıcı hale gelmezler.

• Levi Strauss’un mit çözümlemesi kitle iletişim araçlarının ürünlerine uyarlanabilir.

Mitlerin ilkel toplumda gördüğü işlevle kitle iletişim araçlarının işlevi benzeşir.

Örneğin western filmleri western mitinin özgül versiyonunu oluşturur. İkili karşıtlık

yapısıyla sayısız western üretilir.

(6)

MİTLERİN YAPISI

• Levi Strauss ilkel toplumun mitleriyle ilgilenirken, Roland Barthes 20.y.y. kapitalist toplumunun mitleriyle ilgilenmiştir. Barthes, Mitolojiler adlı kitabında (1973) mitleri hakim sınıfın çıkarlarını ileten ve bu çıkarlara hizmet eden yapılar olarak tanımlamaktadır. Örneğin Fransız askeri üniforması içinde bayrağı selamlayan siyah bir erkeğe yer veren dergi kapağı, sömürgeciliği destekleyen bir ideoloji barındırır (Fiske, 2003, s. 170-171; Smith, 2007, s.151).

• SEARCHERS (ARAYICILAR/ÇÖL ASLANI, JOHN FORD, 1956) FİLMİNİN YAPISAL ANALİZİ

(Film analizi için bkz. Fiske, 2003, s. 162-166).

• Western filmleri Amerikan mitinin karşıtlıklar çerçevesinde nasıl ortaya çıktığını araştırmaya olanak sağlar. En temel mit; vahşi topraklara uygarlık getirme misyonudur. Şimdi Arayıcılar filmi aracılığıyla bu mitin nasıl inşa edildiğine bakalım: Filmin ilk çekiminde terk edilmiş çorak bir arazideki çiftlik evi gösterilir. Daha sonra çiftliğin açık kapısından yaklaşmakta olan bir atlı figür görülür. Bu kişi, yıllardır evden uzakta olan Ethan amca (John Wayne)’dır. Aile hep birlikte akşam yemeği yerken çiftliğin açık kapısından bir diğer atlı figürü görülür. Bu kişi atından bir yerli gibi inen Marty’dir. Ethan Marty’i sert bakışlarla süzerek, “seni melez sanabilirdim” der. Daha sonra onun büyükannesinin bir Cherokee (yerli) olduğu öğrenilir.

Filmin ilk birkaç dakikası içinde anlatı açısından önemli olan ikili karşıtlık yapısı inşa edilir.

Filmin geri kalan bölümünde ise yerliler çiftliğe saldırır, ailenin genç kızı Lucy’i (Natali Wood) kaçırır; Ethan ile Marty bütün anlaşmazlıklarına rağmen Lucy’i birlikte ararlar. Sonunda yıllar geçse de Lucy’i bulur ve çiftliğe geri getirirler.

(7)

ARAYICILAR FİLMİNİN YAPISAL ANALİZİ

• Filmin mitsel anlatısının ikili karşıtlık yapısına dayandığını söylemek mümkündür. İlk çekimde çiftlik/kıraç alan karşıtlığı kurulur ve bu karşıtlıkla bağlantılı biçimde daha soyut kategoriler olan; gelişmiş Doğu/el değmemiş Batı; beyazlar/yerliler; yasa-düzen/anarşi; insanlık/zalimlik;

dişilik/erillik ve toplum ve birey arasındaki karşıtlıklar somutlaşır. En temel, derindeki karşıtlık ise kültür/doğa karşıtlığıdır. Bu karşıtlıkların ürettiği anlamlar doğayı sonuna kadar sömürgeleştirilmesi gereken bir toprak parçası olarak gören beyaz, ataerkil, kapitalist ve emperyalist ideolojiyi meşrulaştırır.

• Ancak karşıtlıklar her zaman bu şekilde kurulmaz. Yapının olumsuz tarafındaki değerler değişebilir.

• Jonh Wayne’in filmde canlandırdığı Ethan karakteri ise yapının iki yanındaki değerleri birleştiren kural dışı bir kahraman olarak konumlanır.

Ethan hem vahşi hem uygar, hem ilkel hem gelişmiş, hem yerli hem de

beyazdır. Kahraman mitsel olarak çok güçlüdür çünkü doğa ve kültür

arasındaki çelişkiye aracılık eder. Onları çözmez; çünkü bu çelişkiler

çözülemez.

(8)

KAYNAKÇA

 Fiske, John (2003). “Yapısalcılık Kuramı ve Uygulamaları.” İletişim Çalışmalarına Giriş (Çev. S. İrvan). Ankara: Bilim ve Sanat. 151- 173.

 Ryan, Michael ve Lenos, Melissa (2012).

“Yapısal Eleştiri.” Film Çözümlemesine Giriş (Çev. E. S. Onat). Ankara: De Ki. 199-206.

 Hall, Stuart (2017). “Temsil İşi.” S. Hall (Ed.). Temsil, Kültürel Temsiller ve Anlamlandırma Uygulamaları (Çev. İ. Dündar).

İstanbul: Pinhan. 21-98.

 Smith, Philip (2007). “Yapısalcılık ve Semiyoti Kültür Analizi.” Kültürel Kuram (Çev.

S. Güzelsarı, İ. Gündoğdu). İstanbul: Babil.

135-161.

Referanslar

Benzer Belgeler

Üçüncü grup ise virüs benzeri retrotranspozonlardır ve HIV, HIV-1 ya da HTLV-1 gibi retrovirüslerle benzerlik göstermelerinin yanında retropozonlar

 Bir kadın ve erkek arasında kurulan evlilik bağı çok daha geniş bir akrabalık çevresi yaratır.. Böylece çift yeni iktisadi olanaklara, yeni dayanışma ilişkilerine

• Dokuzuncu hafta Malinowski’nin etnografisinin Gebelik ve Doğum ve Özgür Aşk Bağlanmalarının Klasik Biçimleri bölümlerini okuyoruz. • Bu bölümlerde Malinowski,

• Onuncu hafta Malinowski’nin etnografisinin Aşk Yaşamı ve Cinselliğin Psikolojisi ve Aşk ve Güzellik Büyüleri bölümlerini okuyoruz. • Bu bölümlerde Malinowski,

 Şüphesiz bu başarıda en büyük pay; Başta Kocaeli Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz, Kocaeli Üniversitemiz, İstanbul Milletlerarası Lions Kulübü, Türk

Duvara monte edilen basmalı buton Geberit'in uzakta kumandalı tuvalet deşarj kumanda- larıyla uyumlu olup, çift deşarj kademeli uzaktan kumandalı deşarj kumandası sağ- lamakta

Televizyon ve çizgi film içeriğinin çocuk- larla ilişkisini betimlemeye yönelik soruları cevaplamaya çalışırken, buna bağlı olarak başka sorular ortaya çıkmaktadır:

The Soundscape of Ottoman Istanbul Nina Ergin eBooks is available in digital