• Sonuç bulunamadı

Teknik, güzel sanatlar ve şehirlerin idaresi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Teknik, güzel sanatlar ve şehirlerin idaresi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şehircilik :

T e k n i k , g ü z e l s a n a t l a r

v e ş e h i r l e r i n i d a r e s i

Y a z a n : E r n e s t Reuter

Ankara Siyasal Bilgiler Okulunda Şehircilik profesörü

Şehirlerimizin idarelerine baktığımız zaman her yerde bir inkişaf yürüyüşü görüyoruz. Bu yürüyüşe benzer bir tekâmül hâdisesi diğer resmî dairelerde de göze çarpmaktadır. Demek istiyoruz ki; idarelerin iç yapıları esaslı surette değişmektedir. Bugün «idare» kelimesinden anladığımız mâna on beş yirmi sene ev-vel anladığımız mânaya nispetle tamamen başkadır. Eskiden iradede ağır basan mülâhazalar daha ziyade hu-kukî prensiplerdi. İdare demek, sükûn ve nizamı mu-hafazaya çalışmak demekti. Zazıta, mahkeme ve asa-yiş ön safta gelen faaliyet meselelerini teşkil ederdi. Yüz seneden biraz fazla bir zaman evvel, İngiltereden Avrupaya ilk havagazı tesisatı gelip yapılmağa baş-ladığı sıralarda büyük Avrupa şehirlerinin belediye re-isleri bu müesseselerden bilhassa geceleyin asayişin çok daha iyi bir surette teminine hizmet edebilecekleri mülâhazasile hoşlanmişlardı. Kimse hatırına bile ge-tirememiş ve düşünmemişti ki yüz sene sonra şehir-lerin gazhaneleri tekâmül edip ehemmiyetli bir kim-ya sanayii halin alacağı ve bunların fen ve ikti-sat bakımlarından karşılaşacakları meseleler meyanın-da, havagazı istihsali sırasında elde edilen ikinci de-recedeki maddelerden istifade edebilmek, bunlar: meseleleri iktisat itibarile çok daha büyük bir ehem-kıymetlendirip daha çok işe yarar bir hale getirmek miyet iktisap edecekler ve artık, hırsızlığa ve ça-pulculuğa mâni olmak üzere sokakların geceleyijı ha-vagazı ile tenviri cihetine gidilmesi mülâhazası birinci derecede bir âmil olmaktan çıkacaktır.

Bir misâl daha göstermiş olmak için şunu da kay-dedelim: Napoleon'un Paris Belediye Reisi olan Haus-mann tarafından bu şehirde açılan büyük cadde ve bulvarları muazzam bir şehircilik faaliyeti olarak tak-dir etmeğe alışmışızdır. Belediye bilgilerine veya şe-hircilik ilmine taallûk eden hiç bir kitap yoktur ki bu hareketi tam mânasile «şehirciliğe ilk başlayış» diye göstermiş olmasın. Son derecede geniş bir ölçüdeba-şarılmış ol|an bu harekete girişilmesindeki sebebin modern mânada şehircilik mülâhazalarından ziyade Parisin karmakarışık bir halde bulunan cadde ve so-kaklarını kolayca görünüp kavranabilen ve icabında

askerlik işlerinde daha iyi istifade edilmesi mümkün

bulunan bir nizama sokmak düşüncesinden ibaret

ol-duğunu pek az kimseler anlamıştır. On dokuzuncu asır-da Paris şehrine modern şehircilik düşünceleri çok asır- da-ha sonra girmiştir. Paris bu işe diğer memleketlerden uzun bir zaman sonra, ancak Umumî Harbin sonra-larında başlamıştır. Berlin şehri 1862 senesinde ilk imar plânını yaptığı zaman, Kiralık Kışlalar denilmekle maruf bulunan ve on dokuzuncu asrın bir lekesi ola-rak daima kalacak olan fecî ve cesîm apartımanlar sistemi ile birlikte, son derece işe yarıyan ve halika şeklinde şehir içinde dolaşan caddeler sistemini, yani «Halka caddeler» denilen sistemi yaratmıştır. Eğer cenup istikametinden büyük şeritler halinde gelıerek şehrin içerilerine kadar giren trenler bu halka cadde-lere kilit vurup berbat etmeseydiler bugün Berlin, bu jnuazzam şehirdeki gidiş gelişe tam mânasile uygun bir surette hizmet edebilen ve örnek diye gösterilebilecek olan müteaddit büyük halkalar halinde bir caddeler şebekesine malik bulunacaktı. Demir yolları tarafın-dan berbat bir halde düğümlenmiş olmalarına rağmen bu halka caddeler bugün bile Berlindeki gidiş_ geliş için büyük bir ehemmiyeti haizdirler ve bizim göre-bildiğimize göre, daima da öyle kalacaktır. Modern mülâhazalara uygun olarak tadil edilip ortaları gezgi haline getirilen, ekseriya çift hatlı tramvayı bulunan ve böylece caddenin hizmet kabiliyetini arttıran ve nakil vasıtalarına mahsus olmak üzere her istikamette büyük ve birbirinden ayrı iki yol ihtiva eden bu bü-yük caddeler bugün dahi kifayetli genişliklerle Şark istikametinden garba ve şimalden cenuba doğru ge-çip giden otomobil akışlarını, şehrin merkez kısmın-daki kalabalığa temas etmeksizin hemen de her isti-kamette iyi bir tarzda temin etmeğe elverişlidirler*

(2)

de başka bir düşünce ile hareket etmiş olduklarını id-dia etmek büyük bir yanlışlıktır. Ne de olsa 1848 denberi geçen zaman ancak 1 4 seneden ibaretti. Hattâ 4930 senesinde benim başıma geldi. Berlin merkezî vaziyetinde bulunan büyük bir meydanın etrafına ya-pılacak binaların yüksek olmasını şehircilik bakımın-dan istemiştik. Buna karşı, böyle yüksek binalarda asayişin yüksekten aşağı doğru ihlâl edilebileceğini ileri sürdülerdi...

İdarenin vazifesi iktisat işlerini çevirmek, teknik ve ekonomik meşelerle uğraşmak değildi, sadece «idare etmek» ti. İşte bu mülâhazalar, hemen de kelimesi kelimesine olarak, Umumî Harbin sonuna tesadüf eden zamanlara kadar son derece büyük bir rol oy-namıştır.

Modern belediye idarelerimizin hakikatteki ve tatbikattaki yaşayışlarını bilen herkes bunların artık «geçmiş zamanlar» olduğunu anlamıştır. Bugün mo-dern Belediye idareleri büyük iktisat ve müessesele-rinin idarecileri olmuşlardır. Bunların elindeki işlet-meler ekseriya şehrin en büyük işletişlet-meleridir. Bugün Belediyeler şehrin ekonomik ve teknik inkişaflarının bütün imkânlarile uğraşmak mecburiyetindedirler. Bir şehrin planlanması zarurî olduğunu, bu plânlanış içinde modern yaşayışı bütün prensiplerinin rol oyna-dığını ve hukukî mülâhazaları ise katiyen rolü olmadı-ğını nazarî olarak bugün herkes kabul etmiş bulunur. Dikkat edilsin: Nazarî olarak diyorum, çünkü tatbi-katta henüz hiç de o kadar yayılmış olmadığını gö-rüyoruz. İdarelerin hâlâ eski usuldeki idareci zihniyeti ile fazlaca bir surette meşgul oldukları ve işlere tek-nik bakımdan ve iktisat bakımından hâkim olmağı icab ettiren bir zamanda yaşamakta olduğumuz

dü-şüncesinin henüz bu idarelere kâfi derecede giremediği hususundaki şikâyetlerin bir türlü arkası kesilmiyor.

Buna rağmen, rakamları okuyup anlamasını bi-lenler her memlekette şehir idarelerinin bünyesinde bir değişiklik olduğunu sırf sayıların yardımı ile gayet doğru bir surette ispat edebilirler. «Komün Bilgisi» ismindeki kitabımda ben bunu bir kere İngiliz bele-diyelerinde görülen misâl ile ispat ettim ve bu beledi-yelerin Umumî Harpten evvelki ve sonraki masraf-larını karşılaştırarak belediyelerin vazifelerinde husule gelen değişiklik dolayısile belediyeler bünyesindeki değişikliğin sarahatle belli olduğunu gösterdim. Bu temayülü şu formül ile izah etmiştim:

«Komünlerin beynelmilel temayüllerinin fazla inkişaf ettikleri müşahede olunuyor. Komünler faali-yet sahasıı genişletiyorlar. Polis kuvveti ile yaptırılan ve devlet iktidarını temsil eden fonksiyonların azaldı-ğı, buna mukabil halkın içtimaî cihetleri takdir

edil-diği (içtimaî müesseselerle mesleklerin kurulması v t saire) görülmektedir.»

Bu temayül beynelmilel bir temayüldür ve yal-nız bir tek memlekete münhasır değildir. Bu temayül makine ve yüksek kapitalizm devrinin köstekten kur-tulmuş kuvvetlerinin bizi karşılaştırdığı teknik ve eko-nomik meseleleri resmî dairelerin de yardımı ile yen-miye biz insanları mecbur kılan bir tekâmülün netice-sidir.

Resmî idarede ekonomik ve teknik prensiplerin daha kuvvetli bir surette yer almasına doğru giden bir temayül belediye idarelerinde devlet idaresinde oldu-ğundan daha ziyade kendisini göstermiştir. Sebebi ise, belediye idarelerinin faaliyetlerinin daha büyük bir çeşitlilik göstermesidendir. Modern hayat, her tiirlü ihtiyaçların bütün çeşitlilği ile ilk nüve halinde be-lediye idaresine başvurur. Ana yasalardaki ve iş bölü-mündeki hukukî farklar bittabi her memleketin devlet ve belediye idareleri arasında mevcut ise de bu fark-lar tatbikatta, umumiyetle tahmin edildiğinden daha fazla olarak ikinci plânda kalırlar. Geniş ölçüde içti-maî faaliyet, iktisadî işletmelerin mühim surette tekâ-mül etmesi; bilhassa inşaat sahasındaki pek büyük mesuliyetli çalışmalar.. Bütün bunlar modern beledi-yeciliğin bilhassa göze çarpan ve son zamanlarda pek ziyade inkişaf etmiş bulunan şubeleridir. Eski usul-lerle bu işlerin hakkından gelinemez. Bu üç saha bir-birlerine tamamen geçmiş bir haldedirler. Her biri kendisine müteallik hususî düşünüşlerin ve meselelerin mütekabilen gözetilmesini isteriz.

(3)

beledi-ye idaresinin ve her şeyden evvel beledibeledi-ye idaresi ba-şında bulunanların inşaat işlerinde her gün verilmesi zarurî olan bütün kararları ve kezalik programlanmış çalışmaları bir tek hedefin emrinde bulundurmaları icab eder. Bu tek hedef şehrin plânlı bir surette

inki-şaf etmesidir.

Bu harpten sonra iktisadiyatın ne şekil alacağını bugün tafsilâtile bittabi henüz bilmiyoruz. Fakat şim-diden sarih olarak gördüğümüz bir şey vardır.: Bu harp inkılâp yaptırıcı bir harptir ve insanların millî ve bey-nelmilel bütün münasebetleri üzerine derine tesirler yapacaktır. Fertlere ve milletlere her yerde tamamen yeni fakat daha çok vazifeler yüklenecektir. Büyük harplerden sonra daima olduğu gibi bu sefer de bu harple ve bu harbin hazırlanması ile ilgili olan bir çok şeyler ortadan kalkacaktır. Fakat böyle büyük felâ-ketlerde her zaman olduğu gibi bu defa da dünya bu hâdiseden sonra değişmiş bir halde ortaya çıkacaktır.

Rahat maziye dönüş yolu bize kapanmıştır ve kapalı kalacaktır. Devletin iktisadiyata müdahalesi, devletin

tanzim edici ve ileriletici fonksiyonu, eğer biz insanlar istesek bile, artık bertaraf edilemiyecektir. Yani, yu-karıda bahsedilen tekâmül yürüyüşü devam edecektir. Bunu ise belediye idarelerimiz şimdikinden daha şid-detli bir surette hissedeceklerdir ve idarede zihniyet, ruh ve usul değiştirmek suretile yeni ihtiyaçlara uygun bir hale gelmek mecburiyeti çok daha kuvvetli ve âcil bir mahiyet alacaktır.

Hava taarruzlarına en çok uğramakta bulunan memleketlerde şehirlerin yeniden imarı ile meşgul olmak üzere kısmen hükümetler ve kısmen de beledi-yeler tarafından daha şimdiden bir takım idareler ku-rulmaktadır. Bunların kurulmasındaki âmil şüphesiz hoş bir şey değildir ve bu imar işinin harp bitmedikçe başarılmasına da imkân yoktur. Meselâ İngilterede

(Reymond Unvvin) in vakitsiz ölümünden sonra ma-ruf şehircilik mütehassısı Patrick Abercombie büyük Londra şehri için böyle bir imar idaresinin başına getirilmiştir. Bu zatın yazdığı (Town Planing) is-mindeki şehir plânlarına dair küçük kitap modern

şehirciliğe başlangıç olarak okunmasını çok tavsiye edebileceğimiz bir eserdir. Hâdisat şimdiye kadar olduğu şekilde yürümekte devam edecek olursa Al-manyada da böyle idarelere daha az ihtiyaç mev. cut olacak değildir. Gayet tabiîdir ki bu şehirlerin yeniden imarında modern zamanın zihniyetini taşı-yan bir çok şeyler yer bulmuş olacaktır. Bu meya-da gelişecek olan yeni şehircilik sanatının ışıkları bü-tün memleketlerde kendini gösterecektir. Seyrüsefer mütehassıslarının, içtimaî inkılâp taraftarlarının, iç-timaî hıfzıssıhha adamlarının hülâsa, şehircilikle uğ-raşan bütün teknik mensuplarının uzun zamandan-beri ileri sürdükleri fikirler, arzular ve istekler dahi bu meyanda her halde geniş ölçüde göz önüne alı-nacaktır. Büyük, geniş caddeler ve sokaklar, yeşil

parklar ve halkın istirahatine mahsus sahalar, bah-çeli evlerden müteşekkil mahalleler ve sanayi kısım-larile bütün büyük şehir hizmetlerinin plânlı bir su-rette inkısam ve tevzii bu yeni şehirlerin manzarasını doğuran âmiller olacaklardır.

Fakat ümit edelim ki, teknik adamlarının elin-deki cetvel ve pergel ile birlikte hakikî güzel

sanat-lar mesnupsanat-larının hayal, tasavvur ,ve güzellik istek-lerine de tam mânasile yer verilsin. Teknik

bakı-mından doğru ve hıfzıssıhha bakıbakı-mından kusursuz olmakla bir şehir ne bizleri ne de torunlarımızı me-sut etmeğe kifayetli sayılamaz. Avrupanın mazide insan kültürü için yarattığı büyük başarılar sadece mükemmel bir teknikten ibaret olmayıp bu başarılar içinde, ölmez güzel sanat eserlerinin, şehirlerin gü-zelliklerinin, imtizaçlı ve ahenkli olmasının da yer almış olduğunu kaydetmek lâzımdır. Akropol hara-belerini bugün bile bize vasiyet edilmiş eserler ola-rak, zamanımızın bir çok sözde şehircilerinin bü-yüklük iddiası taşıyan mahsullerinden daha değerli sayıyorsak bunun sebebi yok değildir. Zengin

Ame-rika ne kadar fakirdir.. Çünkü orada güzel sanat-ların şekil verici kabiliyetleri ve hakikî güzellik ira-desi kumanda mevkiinde değildir.

Belediye idarelerimize yeni ve bütün dünyaya açık bir zihniyet girmedikçe şehirlerimiz bu yeni va-zifeleri başaramıyacaklardır. Teknik adamları tara-fından her zaman kabul edilmemekle beraber, bele-diyeler gerçi «bir idare teşkilâtı» mahiyetini daima muhafaza edeceklerdir. Belediyeler malî bir çerçe-veye malik bulunmak, bir bütçe ile çalışmak mec-buriyetindedirler. Binlerce iş ancak muntazam bir idare halinde başarılabilir. Her iş gibi idare işi de öğrenilmiş ve mümarese peyda edilmiş olmak ister. Bazı usul ve kaidelere tâbidir ki bunlara aldırış et-memek olmaz. Modern belediye idarelerimizde kar-şılaşan hususî meselenin güçlüğü şuradadır: İdare işlerinde tecrübe sahibi kimselerle teknik sahada bilgi ve istidat sahibi kimselerin sadece bir araya ge-tirilmesi ile iş bitmiyor. Bunlar birbirlerile o derece kaynaşmalıdırlar ki idarecilerle teknikçilerin ve gü-zel sanatlar mensuplarının lüzumlu olan iş birliğin-den hakikaten tam ve tek bir ahenk doğsun.

(4)

ise sözü fen adamlarına bırakıvermeğe alışmış olan eski usulden idareciler dahi başaramazlar. Bu iş bir ihtisas şubesinin diğerine tahakküm etmesile yürü-mez. Bu iş için idarecilerle fenciler arasında tam bir kaynaşma temin etmek, bu güç meseleyi halletmek lâzımdır. Devlet idaresinin bir çok kısımlarında hu-kukî vesair idarî bilgilerin kifayet edeceği doğru ola-bilir. Fakat modern Belediye idarelerinde buna im-kân yoktur. Modern tekniğin hiç olmazsa ana me selelerini bilmiyen ve anlamıyaı;, modern bir şehir idaresinin tamamen teknik mahiyette olmak üzere ne gibi meseleleri halletmesi icabettiğini tam surette kavrayamıyan bir adam modern bir şehri idare edemez. Modern bir şehir idarecisinin hiç olmazsa bir elektrik santralının vazifelerini Ve tekâmül im-kânlarını hiç oJmazsa ana hatlarile bilmesini ve şehir inşacılığı meselelerini bütün teferruatile tanımasını istemek mecburiyetindeyiz. Bir şehir plânını işten anlıyarak tetkik edebilmeli ve bu plân hakkında hüküm verebilme; idir. Sadece mütehassıslar tarafın-dan önüne sürülmüş olduğu için onu kabul etmek mevkiinde olmamalıdır. Bu plân kendisine, yazı ma-sasının arkasındaki duvarı süslemekten başka bir taallûku olmıyan bir plân halinde kalmamalıdır. Böyle bir şehir plânı, inşaat işleri, belediyenin tek-nik ve ekonomik işletmeleri... Bütün bunlar bir bü-tün teşkil ederler. Her günkü idare işlerinin canlı yürüyüşünde böyle bir plândan ve bu plânın, bütün belediye makamlarının işbirliği ile, mâna ve mef-humuna uygun bir suretteki tatbikatından bir şehir doğacaktır ve bu şehir, plânı yaratmış olan adamın tasavvur etmiş olduğu şehir olacaktır.

Bu vazifenin büyük bir güçlüğü tekniğin de ka-tiyen vahdetli bir şey olmayışındandır. Tekniğin biz-den istediği şeyler pek muhtelif şekillerdedir. Bele-diye idarelerinde (alçak inşaat) denilen cadde ve sokakları yapan mühendisler ile (yüksek inşaat) de-nilen binalar için mesul bulunan mimarlar arasın-daki zıddiyet eskidenberi herkesçe malûmdur ve bir türlü ortadan ka'.kmaz. «Şehir inşacılığı bilgisi» ve bunun modern ^akilleri ilk olarak mimarlar tarafın-dan geliştirilmiştir. (Bittabi içtimaî reform taraftar-larının bu sahada oynadığı rolü hariç bırakıyoruz.) Fakat, mimarların hâkim roJü itirazsız kalmadı. Mühendislerin bütün hususî karakterd'eki noktai nazarlarının itinalı bir surette gözetilmesini icab ettiren bir çok mühim prensipler mevcut bulunduğu-nu itiraf etmek lâzımdır. Fakat, bu isteklerinin ifa-desinde, bir defa (Belediyeler Dergisi) nin ( 6 8 ) numaralı sayısının ( 6 ) ncı sahifesinde Nejdet Benşi tarafından yazılan (kanalizasyonsuz şehir plânı ola-maz) ismideki makalede yapıldığı kadar ileri git-meğe her zaman lüzum yoktur. O yazıdla aynen şöyle deniliyordu:

«Artık şehirciliği heykel'traşlık, ressam^k vec saire gibi sırf nefis sanatların bir şubesi telâkkî et-mek büyük bir hatadır. Bugün şehircilik daha ziyade bir fen haline gelmiştir. Güzellik mefhumunu büs-bütün ihmal mi edelim? Katiyen. Fakat estetik mü-lâhaza umumî plân çerçevesi içine giren muhtelif mevzulardan ancak bir tanesidir, içtimaî ve iktisadî mevzuları elenmiyen, seyrüsefer işleri ayarlanmıyan, şeraiti cıı ince teferruatına kadar korarlaştırılmıyan bir şehir plânı güzelli bakımından şaheser olsa bile yine hiç bir kıymet ifade etmez. Çünkü bu şehir bir tabîo gibi seyredilmiyecek: Bunun içinde insanlar oturacaklar. Şehre insanlar girince derhal onların ihtiyaçları da beraber girer. Şehir plânı işte bu ih-tiyaçları karşılamak ve bir nizama koymak için yapılan bir eserdir.»

Maalesef hepimiz biliriz ki güze] küçük resimler yapan bazı ressamlar geniş vazifelere liyakatli olma-dıklarını gizlemek için güzel resimlerle gözümüzü boyamağa çalışırlar. Fakat, fena musikişinasların mevcut oluşu musikiye itiraz etmekliğimiz için bir sebep teşkil etmez. Güzellik nihayet bir kaç ışık ilâvesile temin edilebilecek haricî bir ilâve değildir.

Güzellik şehirciliğin hayat ıırsurudur ve güzel

sa-nat mensuplarının hakikî ve büyük başarılarının ahengi olmadıkça modern bir şehir inşacılığı da ba-his mevzuu olamaz. İnsan yaşayışının bir çok bü-yük, hakikî ve ölmez unsurları gibi (güzellik) >d'e ancak muvakkat bir zaman için rağbetten düşebilir. Güzellik satın alınamaz ve harcanamaz. Güzellik lüzumsuz bir ilâve diye ifade olaınailir. Fakat bütün bunlar acı hatalardır. Çünkü güzellik olmazsa insan sudan çıkmış balık gibi ölüp gider. Bu sebeple, tek-nik vazifelerin pek çok olmasına rağmen bizler gü-zel sanatlar mensuplarından vazgeçmiyelim, çünkü ancak güzel sanatlar mensubudur ki yaratıcı dehası-nın birleştirici bağı sayesinde münferit aksamı ahenkli bir vahdete kavuşturur ve dolayısile de eseri ebediyete yükseltir.

Şairin dediği gibi : ,

Sağda peygamberler., solda peygamberler V e ortada fâni insan.

Referanslar

Benzer Belgeler

Nazım Birimi: ……….. Şiiri oluşturan en küçük yapıya nazım birimi denir. En küçük nazım birimi beyittir Dört dizenin ya da iki beytin birleşmesiyle oluşan nazım

Bilfen O kulları'nda başarılı öğrencilere burs olarak verilmesi kaydıyla bugüne kadar yayınlanan ve bundan sonra yayınlanacak tüm kitaplarından elde

SCM 459 Yüzeysel Tasarım III 2+2 5,0 Seramik ve Cam Yüzeyler İçin KAğıt Üzerinde Tasarım Çalışmaları; Seramik ve Cam Yüzey Uygulamalarının Özellikleri,

Enstitümüzde yürütülmekte olan Lisansüstü, Sanatta Yeterlik ve Doktora eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik kısa vadeli hedeflerimiz içinde yer alan

Enstitümüzde yürütülmekte olan Lisansüstü, Sanatta Yeterlik ve Doktora eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik kısa vadeli hedeflerimiz içinde yer alan

Programınızda olup da başka bir yarıyılda verilen dersler üzerinde gün ve saatini değiştirmemek koşuluyla değişiklik yapabilirsiniz...

Programınızda olup da başka bir yarıyılda verilen dersler üzerinde gün ve saatini değiştirmemek koşuluyla değişiklik yapabilirsiniz.. SİNAN NİYAZİOĞLU

Lisans eğitimlerini tamamlayan mezun öğrenciler, moda ve tekstil tasarımcısı unvanı ile moda ve tekstil sektörünün geniş perspektifi içinde birbirini tamamlayan