• Sonuç bulunamadı

SAYI: NUMBER: 81 TEMMUZ-A Ğ USTOS-EYLÜL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SAYI: NUMBER: 81 TEMMUZ-A Ğ USTOS-EYLÜL "

Copied!
63
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KOOPERAT İ İ L İ K

SAYI: NUMBER: 81 TEMMUZ-A Ğ USTOS-EYLÜL

1988

JULY-AUGUST-SEPTEMBER 1988

S'</

TÜRK KOOPERAT İFÇ İLİK KURUMU

In-1 •

(2)

THE TURKISH CO-OPREATIVE ASSOCIATION was founded at İstanbul Uni- versity in the year 1931, under the neme of the Turkish Co-operative Society (Türk Kooperatifçilik Cemiyeti).

Its headquarters was moved to Ankara in late 1933, and at the beginning of 1934 amended its Statutes in conformance with the conditions prevailing at that date.

The Society changcd its neme ınto the «Turkis.h.,Co-operative Associtionı in 1948, and modified its Statutes in conformance with the Law No. 3512. or Associations.

The General Assembly of the Association convened on 30 th May, 1964 and resolved that in the light of its 23 years of exprience and in accordance with the requirements of the planned economy era, the Statutes of the Association should be re-writton. The new Statutes ctnzrwn up accordingly were reviewed an0 adopted by the General Assemly ct its meetıng on 27th June, 1965.

The Government declurer it as an association serving public interest in 1946.

Tho subject with which the Associatipn ,s conserned, is theoretical and pratical co-operative work. Its object is to propagate co-operative ideas in theorectical and practical fields, ta promote the co-operative spirit and ideas, and to support activities in this direction.

In order to achieve the objectıves outlined in its Stotutes, the Association ongages in the following activitied :

a. Conduct or cause to be conducted resecrch on the subject of co-operative movement, commission its members or other scholars, experts and authors write articles and books and prepare summaries of articles and books on subjects pertaining to co-operative movement and publish them.

b. Prepare or cause to be prepered standard states for the various types of co-operatives.

c. Make contacts nationally or interna:ionally among all types of public ana private agencies, organizations, associations and persons on the subjects related to co-operative movement, legislation and applications, and express its opinion on these subject either directly or on request.

d. Convene academie meetings and arrange co-operative weeks, festiVals and general co-opwative conventions.

e. Conduct lectures, courses. scminars and general knowledge competitıons in differerent parts of the country on the subject of co-operatives.

f Join as member those international organizction and associations whose objects are similar to its own. •

g. Set up a library in the headquarters of the Association, closely connected with the co-operative movement conccpt, legislation and application and com- oıosed of books, periodicals and brouchures in Turkısh and foreing languages.

h. Participate in the conıertions of international co-operative organizations, attend conferences to be arranged by such organizations and make the Turkish co-operative movement commenly known.

1. Make endeavours to ensure that the concept and applicetion of the co- operativo moverecnt is w:de:y diffused, that it develops and takes, root, that it is included in the curricula of vocational schools, that chairs on:lhe co-operative movement are instituted in the universitics, academies, schools and that Institutes spezializing in the co-operatıve movement cre founded.

k. Support and sustain the activities and enterpriscs of existing co-operatives ıct as guide ta them in every respect, and at the resguest of the member co- operatives in solving their management problems.

pecya

(3)

KOOPERAT İ FC İ LIK

UÇ AYLIK KOOPERATIF INCELENIELER DERGISI

Sayı: 81 Temmuz—Ağustos- Eylül 1988

Türk Kooperatifçilik Kurumu Tarafından Üç Ayda Bir Yayınlanır.

Fiyatı: 1.250.- TL.

Yıllık Abone: 5.000.- TL.

Yurtdışı: 10.000.- TL

Yazışma Adresi: Türk Kooperatifçilik Kurumu Mithatpaşa Caddesi 38/A Yenişehir - ANKARA

Tel: 131 61 25 - 131 61 26

Türk Kooperatifçilik Kurumu Adına Sahibi Hüsnü POYRAZ

Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Rasih DEMIRCI

• Yayın Komitesi Başkan: Prof.Dr. Celal ER Raportör: Doç.Dr. Orhan ASLAN

Üye: Sezai YÖRÜK Üye: Alaaddin KORKMAZ

üye: Kemal GÖRMEZ

Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

IÇINDEKILER

Başyazı Bir Çalışma Yılını Daha Geride Bırakırken

Prof. Dr. Celfd ER

Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye

Prof. Dr. Turan GÜNE Ş 5

Üretim Yönetiminde İşin Yeniden Tasarımı

Dr. Abdullah ERSOY 12

Canlıların Menşei Konusunda Evolüsyon ve Yaratılış Teorileri

Doç. Dr. Orhan ARSLAN 21

Toprak Verimliliğini Artırmada Çöp Kompostu Gübresinin Yer ve önemi

Doç. Dr. Kemâl GÜR, U ğ ur ÖZYETKİN 31

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu Değişikliği ve Gerekçesi

Esen FİGEN 37

pecya

(4)

CO-OPERATION

AOUARTERLY PUBLICATION ON COOPERATIVE WORKS

NUMBER 81 July-August-September

Ouarterly Published hy the Turkısh Co-operative Association Correspondence Address:

Türk Kooperatifçilik Kurumu

Mithatpaşa Caddesi 38/A Yenişehir - ANKARA Tel: 131 61 25 - 131 61 26

Proprietor on behalf of the Turkısh Co-operative Association Responsible Editor

Hüsnü POYRAZ

(The opinions expressed in the articles belong to the authors)

CONTENTS

Edıtorıal: Another Work Year is Endıng./Prof. C. ER 3 European Economic Community (EEC) and Turkey/Prof. T.Güneş 5 Redesign of Work in Production Management/Dr. A.Ersoy 12 Theories of Evolution and Creation on Origin of Living Modies

Assoc. Prof. Dr. O Arsalan 21

Place end Importance of Garbage Compost-in Increasing Productivitiy of

Soil/Assoc. Prof. Gür-Res. Assistant Ozyetkin 31

Change an Cooperatives Law With Number 1163 and its Reason/E. Figen 37

Dizgi ve Baskı SISTEM OFSET Tel: 229 18 81 229 63 97

pecya

(5)

Baş yaz ı

B İ R ÇALİŞMA Y İLİNİ DAHA GER İDE Bİ RAKİRKEN"

Prof. Dr. Celâ1 ER

Büyük Atatürk'ün direktifleri ile kurulan ve ömrü yarım asrı geçen, mazisi büyük başarılarlarla dolu Türk Kooperatifçilik kurumumuzun yayın organları ve bu arada elinizdeki üç aylık ilmi "Kooperatifçilik" dergisi bu sayısı ile birlikte bir çalışma yılı- nı daha geride bırakmaktadır. Bilindiği gibi Türk Kooperatifçilik Kurumumuzun kooperatifçilik konusundaki faaliyetleri arasında yayın çalışmalarının çok müstesna bir yeri vardır. Kurumun yayın faaliyetlerini iki bölüm halinde toplamak mümkündür.

Bunlardan birincisi peryodik veya süreli yayınlar, diğeri de kitap yayınlar-ulu-. Bildiği- niz gibi süreli yayınlarımızın başında yayın hayatına hiç ara vermeden 54 yıldır de- vam eden ve Ekim 1988 tarihinde 622.sayısını çıkaracağımız "Karınca" kooperatif postası dergimiz gelmektedir. Diğeri ise bu sayı ile 81. sayısını idrak eden ve her üç ayda bir yayınlanan elinizdeki Kooperatifçilik dergisidir.Bu dergide daha ziyade baş- ta kooperatifçilik konuları olmak üzere genç bilim adamlarımızin ilmi araştırma ve incelemeleri yayınlanmaktadır. Bir diğer yayın orgammız, hem Türkiye'deki koopera- tifçilik hareketini ve hem de ülkemizin tarihi ve turistik güzelliklerini, k ıymet ve de- ğerlerini dış dünyaya tanıtmak için altı ayda birYayınladığnnız "Cooperation in Tur- key" dergimizdir. Bu dergi başta ingilizce ve Almanca olmak üzere Fransızca ve Arap- ça dillerinde çıkarılmaktadır.

Hiç Şüphesizki bu her üç yayın organunızın da hitabettiği ve okunduğu kesimler farklıdır ve her biri de ayrı ayrı fonksiyonları yerine getirmektedir. Fakat bunların arasında da elinizdeki "Kooperatifçilik" dergisinin ayrı bir mana ve önemi vardır.

pecya

(6)

Türk Kooperatifçilik Kurumumuz imkanlar ı ölçüsünde ve şartların elverdiği nis- bette kitap yayınlamaya da gayret göstermektedir. Yayınlanan kitaplar ya kongre,•

konferans, sempozyum ve seminer not ve tebli ğleri veya kurumumuz tarafından fi- nanse edilerek yaptırılmış araştırmalardır. Yayınlanan bu eserler hemen hemen mali- yet fiyatına hem kurumumuzda satılmakta hem de ödenıeli olarak isteyenlere gönde- rilmektedir. Bu şekilde Türk Kooperatifçilik Kurumu özellikle e ğitim ve öğretim ko- nusunda üzerine düşen görevi yerine getirmeye büyük çaba sarfetrnektedir.

Burada iftiharla belirtmek istediğimiz bir başka konu daha varki, o da önümüzde- ki günlerde yayınlayacağuntz ve daha ziyade ilk ve ortaokul öğrencilerine Iıitabede- celt olan "Karinca Kardeş"•dergimizdir. Karınca Kardeş'in yayınlanması için bütün hazırlıklar ikmal edilmiştir. Karınca Kardeş birinci hamur kağıda renkli baskı yapıla- rak yayınlanacaktır Atalarımızın söylediği gibi, ağaç yaşken eğilir. Bizim karınca kar- deşle yapmak istediğimiz de daha küçük yaşlarda iken çocuklarımız ve gençlerimize kooperatif sevgisini aşılamak, onları bu alanda eğitmek, kısa ve özlü bilgiler vererek etkili bir öğretimde bulunmak tır. Karınca dergimize ilave olarak vereceğimiz karnca kardeş, öyle inanıyoruz ki, diğer yayın organlarımız gibi mutlaka başarılı olacak ve çocuklarımız tarafından severek okunacaktır.

Hem diğer yayın organlarımız ve hem de 81. sayısını idrak ettiğimiz "Koopera- tifçilik" dergimiz çok başarılı bir çalışmg yılını geride bırakmaktadir. Başta siz oku- yucularımızdan ve Türk Kooperatifçilik Kurumu üyelerinden ald ığımız ve bundan sonra da alacağımızı kuvuetle ümit ettiğimiz ve inandığımız desteklerinizle önümüzde- ki yayın döneminde de en az bu geçtiğimiz yıl kadar başarılı olacağına güvenimiz tamdır. Çünkü Türk Kooperatifçilik Kurumu ve O'nun yay ın organları ile ilgilenenler son derece idealist ve gerçekten kooperatifçiliğe gönül vermiş insanlardır.

Elinizdeki bu dergi bugüne kadar, başta kooperatifçilik ve ekonomik konular ol- mak üzere pek çok konuda bir çok yeni yeti şmehte olan genç bilim adamının kaynak olarak başvurduğu bir seviyede çıkarılmıştır. Bundan böyle de aynı seviyeden hiç bir şekilde taviz verilmeyeceği gibi daha ileri ve yüksek seviyelere ulaşmak ve dergilerimi- zi ulaştırmak en büyük arzumuzdur.

Dergimizin bu sayısı beş önemli konuyu ihtiva etmektedir. Bunlardan birincisi Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.

Orhan ARSLAN'ın "Canl ı ların Men ş ei Konusunda Evolüsyon ve Yarat ı l ış Teorileri '"

konusunda yapmış olduğu araştırmasıdır. İkinci konu ise, değerli kooperatifçilik uz-

manı, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü Destekleme Dairesi Başkanı

Esen FIGEN 'in 1163 sayılı Kooperatifçilik kanunu ile yeni çıkarılacak kooperatifçi- lik kanun tasarısının karşılaştırdması ile ilgili incelemesidir. Esen FİGEN bu yazısında 1163 sayılı Kanunun aksayan yönleri ve yetersizliği ve yeni çtkarılacak kanun tasarı- sının getireceği yenilikleri açıklamaktadır.

Diğer üç konudan biri Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye hakkında olup, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Turan GÜNEŞ, tarafından yazılmış inceleme makaledir. Avrupa Topluluğunun ve Türkiye'nin Eko- nomik durumlarını ortaya koyup Türkiye'nin Toplulukla entegrasyonu için alması la- zım gelen tedbirler üzerinde durması= gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.

Diğer Konulardan birisi, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Araştırma Görevlisi Dr. Abdul- lah ERSOY 'un "Üretim Yönetiminde İşin Yeniden Tasarımı" araştırması; sonuncusu da, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal GÜR ile aynı Fakültede Araştırma Görevlisi Uğur Ozyetkin tarafından "Toprak Verimliliğini Artır- nıada Çöp Kompostu Gübresinin Yeri ve önemi" üzerinde yap ılan "Araştırma" dır.

Iloşçakalin .!.

Kooperatifçilik

pecya

(7)

KOOPERAT İ FÇ İ L İ K Say ı : 81 Temmuz - Ağ ustos - Eylül

AVRUPA EKONONIIK TOPLULU Ğ U VE TÜRKIYE

Prof. Dr. Turan GÜNE Ş A.O. Ziraat Fakültesi,

Tarım Ekonomisi Bölümü Ba şkan ı

ÖZET

' 25 Mart 1957 de altı Avrupa Ülkesinin Roma Antla şması ile kurduklar ı Avrupa Ekono- mik Toplulu ğ u Dünya'da büyük yank ı lar uyandı rm ış . 25 y ılda 12 üyelik Toplulu ğa dönüş - müş ve bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güç haline gelmi ştir. Modernle ş meyi, bat ı la ş ma ve bir Avrupa ülkesi olma kabul etmi ş bulunan Türkiye, Cumuhuriyetten sonra yüzünü Ba- tıya çevirerek, Avrupa ile kültürel, siyasi ve ekonomik yönden büyük bir yak ı nl ı k içine, girmi ştir. Bunun tabii bir sonucu olarak Türkiye, Toplulu ğun kurulmas ından kısa bir süre sonra katılma için miiracatta bulunmu ş ve 12 Eylül 1963 de Ankara Antlaşmasın ı imzala- m ış t ı r. Anla ş ma; haz ı rl ı k, geçi ş ve son dönem a ş amalar ı ile Türkiye'nin tam üyeli ğ ini öner- mektedir. Türkiye Nisan 1987'de Toplulu ğ a tam üyelik için ba ş vuruda bulunmu ş tur.

Avrupa Ekonomik Toplulu ğu ve Türkiye'nin ekonomisi ve tar ı mı farklı yap ıda bulun- makla beraber, birçok yönlerden biri birini tamamlay ı c ı özellik göstermektedir. Bütünle şme hareketinde çe ş itli mesafeler al ı nmıştır. Türkiye Topluluk Ekonomisine uyum hazı rl ıkları yapmaktad ı r.

Türkiye'nin Avrupa Toplulu ğunun tam üyesi olmas ı , Bat ı medeniyetine yönelik Ata- türk inkilâplar ı n ı n bir halkası nı daha tamalayacaktır. Toplulu ğa yap ı lan tam üyelik başvu- rusunun, yak ı n bir zamanda olumlu sonuçlanmas ı beklenmektedir. Türkiye'nin, Toplulu- ğun tam üyesi olması , Toplulu ğ un siyasi ve ekonomik bütünlü ğünün daha tam olarak sa ğ - masına ve dünya'da istikrar ve bar ışın daha kolay elde edilmesine önemli ölçüde yard ımc ı olacakt ı r.

1. AET'N İN DOĞ UŞ U-GELİŞİMİ VE ULA ŞTİĞİ HEDEFLER

İ kinci Cihan Sava şından sonra y ı kı lan Avrupayı siyasi ve ekonomik yönde birle ş tirme çabaları nı n bir sonucu olarak Belçika, Fransa, Bat ı Almanya, İ talya, Lüksemburg ve Hollan- da'dan olu ş an altı Avrupa Devleti, 25 Mart 1957 de imzalad ı klar ı Roma Antlaş ması ile Av- rupa Ekonomik Topluluğ unun temelini atm ış lard ı r. 1 Ocak 1958 de yürülü ğe giren bu Eko- nomik İş birli ğ i Antla ş mas ı Dünya'da büyük yank ılar uyand ırm ıştır.

Ekonomik bir birlik sağ lamak kadar, Avrupan ın Birli ğ i gibi siyasi amaçlar da ta şı yan bu hareket, Toplulukla s ık ı ticari ili şkileri olan ülkelerin yan ında, siyasi yönden ili şkileri olan ülkeleri de harekete geçirmi ştir. 1973'de İ ngiltere, Danimarka ve Irlanda'n ı n 1981 de Yunanistan' ı n ve 1986 da İ spanya ve Portekiz'in de Toplulu ğa tam üye olarak kat ı lmaları ile üye say ıs ı 12'ye yüzölçümü 2.255.700 km 2 ye ç ı km ış ve 322 milyon nüfusu ile Toplu- luk, hem ABD den hem de SSCB den daha fazla nüfuslu bir bölge haline gelmi ş tir. Devaml ı ekonomik

büyüme içinde bulunan Topluluğun

1986 da gayri safi

yurt içi üretim değeri, bir önceki yıla göre % 2,5 nisbetinde artmıştır. (1)

Onikili Topluluk 2.448 milyar dolar toplam geliri ile, sanayileşmiş Batılı piyasa ekono- milerinin toplam gelirinin % 28 payına sahip bulunmaktadır. Onikili topluluğun GSYill sı AI3D'ninkinin Japonya'nınkinin 1.8 katına ulaşmıştır.

5

pecya

(8)

Toplulukta sanayi sektörünün ekonomiye katma değeri yükselmektedir. Bu değer Ir- landa'da % 32, Danimarka ve Yunanistan'da %22 ye kadar çıkmıştır. On ikili Toplulukta dış alım ve dış satım GSY1H'nin % 30'u üzerinde bir pay kazanmıştır. Topluluğun dış tica- reti, dünya ticaretinin üçte birini oluşturmaktadır. Bu ticaretin yandan fazlası topluluk ül- keleri arasında gerçekleşmektedir. Toplulukta enflasyon, ülkelere göre farklı olmakla bera- ber, genelde düşmektedir. 1985 de Topluluğun enflasyon ortalaması % 5,6 düzeyine inmiş- tir.

Topluluk, petrol tüketiminde tasarruf önlemleri alarak ve ticaret hadlerinde lehte geli ş- meler yaparak, petrol Şok'u tesirlerini gidermekte ve ticaret dengesindeki açıkları azalt- maktadır. 1961 den itibaren azalan ticaret açığı 1985 de 16 milyar dolars düşmüştür.

Gerçekleştirilen gümrük birliğine rağmen, Toplulukta tek bir piyasa henüz oluşturula- mamamıştır. Ülkelerde katma değer vergileri oranı uyumlaştırılamamıştır. Ürün, sağlık, gü- venlik standardları farklılıkları devam etmektedir. Malların ve sermayelerin hareketinde de tam bir serbesti henüz sağlanmamıştır. Bunla beraber, temel amacı üye ülkeler arasında mal- ların, kişilerin, hizmet edimlerinin ve sermayenin serbest dolaşımı ile gümrük birliği kurul- ması, tarım, dış ticaret, taşımacılık, ve rekabet gibi alanlarda ortak politikalar konulması, uluslararası mevzuatın ve sosyal politikaların uyumlaştınlması olan Avrupa Topluluğunu kuran Roma Antlaşması, otuz yılını doldurduğu günümüzde bunların çoğunda önemli iler- lemeler kaydetmiş ve bazılarını da gerçekleştirmiştir.

Topluluk bir yandan henüz yapamadıklarını gerçekleştirme, diğer yandan karşılaştığı çeşitli sorunları çözme çabası, esnekliği ve dinamizmine sahiptir. Bunun en son örneği, üye devletlerce 1986 da imzalanıp ertesi yıl yürürlüğe konulan Tek Avrupa Birliği kurulması ni- hai amacının bir kez daha vurgulandığı bu antlaşma, Topluluk organlarında oy birliği ile ka- rar alınması yada hukuk normları saptanması yerine, bir çok alanda "oyçokluğu" kuralını getirmektedir. Bu senedi; 31 Aralık 1992 ye kadar tek bir iç piyasa kurulması hükmünü getirerek, önemli bir hedefi belirlemiştir. Antlaşma, ayrıca sahip olduğu ekonomik ve para- sal işbirliğine, sosyal politikaya, bilimsel araştırma ve teknolojik gelişmeye, çevre sorunları- na ve Topluluğun tüm yönleri ile siyasi ve ekonomik birliğe yönlendinnektedir. (6). Bütün nunlar iıe Topluluk konulan hedef re yaklaşmaktadır.

2. AET ILE TüRK/YE'NIN ILIŞKILERINDEKI GELIŞMELER

Cumhuriyetin kuruluşunda Türkiye, modernleşmeyi; Batılılaşma, Avrupa ülkesi olma

olarak kabul etmiş , yüzünü bat ıya çevirerek, Avrupa ile kültürel, siyasi ve ekonomik yönden büyük bir yak ı nlı k içine girmi ş, iliş kilerini sürekli olarak geli ştirmi ştir. Atlantik Ittifak ı, OECD, Avrupa Konseyi ve NATO gibi Bat ı organları nda öneMli yer alan Türkiye, Avrupa Ekonomik gibi Bat ı organlar ı nda önemli yer alan Türkiye, Avrupa Ekonomik Toplulu ğu gibi Avrupa ülkelerini bir araya getiren bir birle şmehareketine, kay ı tsız ve ilgisiz kalamazd ı ve kalmam ış t ı r.

Roma Antlaşmas ı nı n

imzalandığı 1957 yılında, Türkiye ile Avrupa ülkeleri

ilişkileri çok sı kı bir düzeye ulaş m ıştı . Bu dönemde Türkiye, d ış alimin % 34,7 sini bu ülkelerden ya- pı yordu. D ış satı mı n ise %35,0 i de bu ülkelere yönelmi şti (2). Türkiye Avrupa ile mevcut olan kültürel ve siyasi ba ğların ı , ekonomide geli ştirilecek ili şkilerle kuvvetlendirmede hiç tereddüt etmemi ş , Toplulu ğun bir üyesi olma hareketlerine girmi ş ve

31 Temmuz 1959

da, Toplulu ğa katı lmak için resmen müracat etmi ş ve bunun sonucu olarak 12 Eylül 1963

de Toplulukla, Ankara Antlaşmasını imzalamıştır. Böylece, Avrupa Topluluğu Türkiye ilişkile- ri hemen hemen Avrupa Topluluğunun kuruluşu kadar eski tarihlere kadar gitmektedir.

1 Aralık 1964 de yürülüğe giren Ankara Anlaşması ile Türkiye, Avrupa Topluluğu nez- dinde ortak iiyelik statüsü kazanmıştır. Anlaşmanın kısa dönemde amacı, Türk Ekonomisi il Topluluk üyesi devletler arasındaki büyük gelişme farklarını azaltmak ve Türkiye'nin tam üye olmasın, sağlamaktır. Gerçekten, anlaşmanın 28.inci maddesinde yer alan, "anlaşma- nın işleyişi, Topluluğu kuran Antlaşınadan doğan yükümlülüklerin tümünün Tiirkiye tara-

pecya

(9)

fından üstlenebileceğini gösterdiğinde, Akit taraflar, Türkiye'nin Topluluğa katılması olayı- nı inceler" hükmünü taşımaktadır. Bu hüküm Türkiye'nin Topluluğa tam üyelik amacını or- taya koymaktadır.

Ankara Antlaşması belirtilen hedeflere; hazırlık, geçiş ve son dönem olmak üzere üç aşamada, gümrük birliği kurulması ve ekonomi politikalarının zaman içinde yaklaştırılması yolu ile kavuşulmasını öngörmüştür. Topluluk ile Türkiye arasında gümrük birliğinin, geçiş döneminden sonra kurulması planlaşmıştır. Hazırlık döneminde Türkiye, Topluluğun sağla-a dığı ticari kolaylıklar yardımı ile ekonomisini güçlendirmiştir. Hazırlık dönemi, 23 Kasım 1973 de son bulmuştur. Bu tarihten sonra Geçiş Dönemi başlamıştır.

Geçiş döneminde Türkiye, 22 yıllık bir süreye yayılan yükümlülükleri üstlenmiş, Toplu- luk yönünden derhal uygulanabilir tavizler almıştır. Geçiş döneminin başından itibaren Topluluk, Katma Protokol uyarınca, Türkiye çıkışlı sanayi ürünlerinde gümrükleri kaldırmış pamuk ipliği, diğer pamuklu dokumalar, bazı halılar ve petrol ürünlerinde ise, gümrüklerin 12 yılda kaldırılması öngörülmüştür. Türkiye ise, topluluk çıkışlı sanayi ürünlerinde, güm- rükleri kademeli olarak 12 ya da 22 yılda kaldırmayı üstlenmiştir. Türkiye ayrıca, bu süre boyunca, kademeli olarak Topluluğun Ortak Gümrük Tarifesini uygulamaya başlamayı ve miktar kısıtlamalarını kaldırmayı kabul etmiştir. Türk tarım politikasının, 22 yılda ortak ta- rım politikasına uydurulması da öngörülmüştür. Buna göre süre sonunda tarım ürünleri Tür- kiye ile Topluluk arasında serbest dolaşıma kavuşacaklardır. (6)

Geçiş döneminde Topluluk, Türk tarım ürünlerine uyguladığı tavizleri genişletmiş ve gümrük vergilerini 1 Ocak 1981 den 10 Ocak 1987 ye kadar dört aşamada indirmiştir. Bu dönemde Türkiye, Topluliık çıkışlı mallarda gümrük vergilerini bir kez % 10 oranında indir- miş fakat meydana gelen ekonomik bunalım sonucu 1987 den itibaren Türkiye'nin ihracatı- nı artırma çabaları Toplulukla olan ticareti yeniden canlandırmıştır.

Türkiye ile Topluluk arasında serbest işçi dolaşımı, Katma Protokolunun 36. maddesi ile Ankara Anlaşmasının yürülüğe girişinden 12-22 yıl sonra kademeli olarak uygulanması hükmünü de getirmiştir. Ancak bu madde uygulamasında henüz bir gelişme olmamıştır.

Topluluk ile Türkiye arasında serbest işçi dolaşımı dışında, geliştirilen ekonomik ilişki- lerin daha ileri götürülmesi konusundaki çalışmalar, 1980 den sonra daha da hızlanmıştır.

özellikle Topluluğun onlu ve orıikili üye devletler haline ulaşarak genişlemesi ve Türkiye'ye verilen tavizlerin önemini kaybetmesi ve Türk ekonomisinin dışa açılma gayretlerinin art- ması, Ankara Anlaşmasının 28 inci maddesi hükmüne göre Türkiye'nin Topluluğa Tam Üyelik için başvurusunu gündeme getirmiş ve katılma girişimlerini hızlandırmıştır.

Topluluk ile ilişkilerini geliştiren Türkiye, bu koşullarda 1987 Nisan ayında, Roma Antlaşmasının 237 inci maddesine dayanarak Topluluk Konseyine tam üyelik için başvuru- da bulunmuştur. Madde; konseyin, Komisyonun görüşünü aldıktan sonra oybirliği ile karar alınacağını öngörmektedir. Ilgili Topluluk üyesi ülkelerin, Türkiye'nin Dünya'da; Avrupa ve Asya arasında bir köprü olarak taşıdığı stratejik mevkiini, Batı medeniyetine yönelik karak- terini, siyasi ve ekonomik yapısını dikkate alarak yakın bir gelecekte, olumlu karar alacakla- ümit edilmekte ve beklenmektedir. Türkiye ile Topluluk arasında bu yöndeki sıkı temas- lar devam etmektedir.

3. AET VE TÜRKIYE'NIN EKONOMİK YAPILARI VE BUNA BAĞLI OLARAK KAR Ş ILIKLI EKONOMİK ILİŞKI 11-ITİYAGLARI

AET ve Türkiye'nin ekonomik yapılarında farklılıklar bulunmaktadır. Onikili Toplu- lukta nüfusun % 33,8 i sanayide % 57,6 sı hizmet sektöründe vede % 8,2 si tarımda çalışır- ken, Türkiye'de nüfusun % 12,7 si sanayide % 27,4'ü hizmet sektöründe ve % 59.9 u tar ım- da çalışmaktadır. Topluluk ekonomisinde sanayi karakteri, Türkiye'de tarımsal karakter ha:

kimdir. 1984 de onikili Toplulukta gayri safi üretim değerinin % 3,8 i, Türkiye'de %17,7 si tarıma aittir. Toplulukta 1985 de toplam ihracat içinde tarım ve gıda maddeleri ithalatının payı 3 21,8 toplam ihracatında tarım ürünleri ihracatının payı % 9,1 dir. (1). Türkiye'de 7

pecya

(10)

1985'de toplam ithalat içinde tarım ve gıda maddeleri ithalatının payı AET kimden az ol- mak üzere % 2,68 dir. Toplam ihracat içinde tarım ve tarıma dolaylı maddelerin ihracatı ise AET den oldukça fazla olmak üzere % 26.92 dir. (4)

Onikili Topluluğun 225.586.000 hektar toplam arazisinin % 58,90 ı tarımda kullanıl- maktadır. Ormanlar toplam arazisinin % 23,45 i, diğer araziler % 16,08 i ve iç sular % 1,56 sıdır. Türkiye'nin 77.945.000 hektar yüzölçümünün % 34,15 i meralar, hariç, işlenen arazi- dir. Ormanlar toplam arazinin % 25,91 i dir. İç sular % 0,013 ü, diğer araziler (Çayır, mera, elverişsiz araziler dahil) % 39,93 nisbetindedir.

Topluluk Tarım arazisinin % 51,0 i işlenmekte, % 39,9'u devamlı çayır olarak kullanıl- makta, % 8,8 inde devamlı bitkiler yetiştirilmekte ve % 0,3 ünde bahçe bitkileri yetiştirici- liği yapılmaktadır. Türkiye'de tarım arazisinin % 48,6 sı işlenmekte, % 44,1 i mera ve çayır arazisi olarak kullanılmakta, % 7,3 ü bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde ayrılmaktadır.

Toplulukta 9,815.000 tarım işletmesi olup, her bir işletmeye ortalama 12 hektar arazi düşmektedir.Türkiye'de bu sayının üçte biri tarım işletmesi vardır ve beher tarım işletmesi, Topluluğunkinden daha az olmak üzere ortalama 5,5 hektar araziye sahiptir.

Tarımsal üretimin ana gruplar haline bileşimi Topluluk ve Türkiye'de büyük farklar gös- termektedir. Türkiye'de tarımsal üretimin % 75,4 ü bitkisel üretim ve % 54,7 hayvansal üre- tim olduğu halde Toplulukta % 45,3 bitkisel üretim, % 54,7 hayvansal üretimdir. Bu yapı bu yönden, Türkiye ile Topluluğun birbirini tamamlayan özelliğini gösterirken diğer yön- den, Türkiye hayvancılığının ve hayvansal ürünler sanayinin geliştirilmesi Toplulukla geniş işbirliği ihtiyacını açıklamaktadır.

Toplulukta "modern" terimi ile ifade edilen, üretimi yönlendiren ve ileri teknoloji kul- lanan bir tarım gelişimidir. Buna karşılık Türkiye Tarımında verimliliğin artırılmasına ve ile- ri teknolojinin yaygmlaştınlmasına büyük ihtiyaç vardır. Bu nedenle Türkiye'de sulama ya- tırımlarına büyük önem verilmektedir. Beşinci Beş Yıllık Planda 800.000 hektar alanın su- lanması hedeflenmiştir. Gübreleme oranının % 65 den % 79 çıkarılması planlanmıştır.Yük- sek verimli tohumluk kullanımının artırılmasına, yurt içinden karşılanamayan üstün vasıflı tohum, çeşitlerin ithaline ve yerli tohumluk üretici firmaların yabancı firmalar ile işbirliği- ne geniş imkanlar verilmiştir. Türkiye ile Topluluğun bu konularda birbirini tamamlayıcı ve geniş ölçüde işbirliği yapma alanları bulunmaktadır.

Toplulukta sanayi gelişmiştir. Sanayi gelişme halinde bulunan Türkiye'de daha çok iç piyasa için üretim yapılmaktadır. Bu durum, iç piyasanın kürlılığından, sanayicinin, uluslar- arası piyasalara oranla iç piyasaları daha iyi bilmesinden ve dış pazarı riskli görmesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye'de işgücünün nisbi ucuzluğu, üretim için bir üstünlük sağla- maktadır.

Ancak, işgücünün göreli ucuzluğuna rağmen sanayinin, ileri teknolojisinden doğan ve üretim araçları ve hammedde sağlanmasındaki kolaylıktan yararlanan uluslararası pazarlara girebil- mesi için, tümü ile iç pazara dönük sınai üretim yapısını etkin ölçekli üretime yöneltecek tedbirler alması ve optimum üretim kapasiteli fabrikalar kurması gerekmektedir. Bunun için Türk Özel Kamu Kesimi Sanayi işletmelerinin dışa açılması ve özellikle, Toplulukla ilişkile- rini geliştirilmesi önem taşımaktadır.

Türkiye sanayini geliştirmek için standardizasyona kalite kontrolüne ve ambalaj'a da

ayrıca önem verme durumundadır. Bugün Türkiye'de ambalajlama teknolojisinin önemi

gözönünde tutularak yabancı sermaye ile işbirliğinin yararları anlaşılmıştır. Türkiye'nin AET'ye ortaklığı, bu konuda karşılıklı menfaatleri elde etmeyi sağlayacaktır.

Türkiye'de sanayi firmaları üretim araçlarının ve ana girdilerin bir çoğu ithalat ile kar- şılanmaktadır. Temel üretim araçlarında bazı başarılı çalışmalara rağmen Türkiye'de yerli üretime geçilmediğinden, ithal ikamesi ile birlikte gelen teknolojik dışa bağımlılık devam etmektedir. Ocak 1973 tarihli Katma Protokol, sanayi mamullerinde gümrük birliğine daya- nılarak AET ile Türkiye arasında sanayi mallarının serbest dolaşımını öngörmektedir. Güm- rük Birliğinin gerçekleşmesi için Türk gümrük tarifesinin Topluluk Ortak Gümrük tarifesine uyumunun sağlanması ve diğer ülkelerden yapılacak ithalatda bu tarifenin uygulanması ge- rekmektedir. (5)

pecya

(11)

Türkiye Toplulzla yapt ığı anlaş malara göre kabul etti ğ i yükümlülükleri 1976 yı lı na ka- dar tam olarak yerine getirmi ş , ancak daha sonra çe şitli ekonomik güçlükler, özellikle öde- meler dengesi güçlükleri ile baz ı yükülülükleri ertelemek zorunda kalm ış t ı r. Türkiye tam üyeli ğ e müracat ı ndan sonra yükümlülükleri taşı maya özen göstermektedir.

Türkiye'nin tarı ma dayal ı sanayi, hammaddenin çe şitlili ği ve bollu ğ u, i şgücünün ucuz- lu ğ u ile, yüksek bir potansiyel halinde durmaktad ı r. Bu alan ı n geliş tirilmesinde AET ile or- takl ı k yarar sa ğ layacak ve Toplulu ğ un bir kı sm ı ihtiyaçalar ı kar şılanabilecektir.

Türkiye sanayinin enerji, haberle ş me, yükleme, bo şaltma ve ta şı ma yollar ı ve araçları gibi alt yap ı konuları nda önemli mesafeler alm ış olması na rağmen, halen, noksanl ı klara sa- hip bulunmaktad ı r. Türkiye bunları tamamlayacak, zengin tabii kaynaklara ve i ş gücü varlı - ğına sahiptir. Alt yap ı noksanlar ı n ı n tamamlanması Toplulukla entegrasyonda önemli i ş bir- liğ i ve çal ış mayanları olarak görülmektedir.

Türkiye'de sermaye yetersizli ğ i, ekonominin geli ş me hedeflerine ula ş mada d ış kaynak ihtiyac ı n ı artı rmaktadı r. Yabanc ı sermayenin d ış kaynak aktarması ile birlikte teknoloji transferine arac ı olması sebebiyle önemi büyüktür. Türkiye bu gün için yap ım ı büyük serma- ye, ileri teknoloji ve yönetim gerektiren ve yerli müte ş bbislerin gerçekleş tirmesi güç olan büyük kompleks ve ihracata yönelik projelere ve turizm yat ı nmları nda yabancı sermayeye ihtiyaç duymaktad ır. Topluluk ülkeleri ile Türkiye'nin bu konuda geni ş işbirli ği olanakları vard ı r.

Türkiye'de ürünlerin pazarlanrnas ı nda da alt yap ı noksanlıkları ve uluslararas ı pazarla- ma i ş lemlerinde bilgi yetersizikleri bulunmaktad ır. Türkiye'nin uluslararas ı pazarlama i şleri- ni ve e ğ itimini ilerletinesi, ekonomik güçleri geli ş tirmek için ihracat ı sermaye şirketlerine önem vermesi ve daha ileri a ş amada geniş ölçüde ekonomik gücün merkezle ş tirilmesi konu- lar ı n ı çözmesi gerekmektedir. Bu konularda Türkiye'nin Topluluk ile geni ş i ş ve çalışma alan ve imkanlar ı mevcuttur.

4. TÜRK TARLMININ AET TARIMINA UYUMU

Türkiye ile topluluk arası nda ortakl ığı yaratan Ankara Anla şmas ının 11. maddesi "or- takl ı k rejimi, Toplulu ğun ortak tar ım politikası n ı gözönünde bulunduran özel usullere göre tar ım ve tar ı m ürünleri al ışveri ş ini de kapsar"hükmünü içermektedir.Bu hükmün en belirgin özelli ğ i, Anlaşman ı n, Roma Antla şması nda, sanayi ürünleri bak ımı ndan tesis edilmesi öngö- rülen gümrük birli ği ilkesinin, Tar ım ürünleri aç ısından da serbest bir dola şı mla sa ğlanaca ğı yönündeki temel prensibi aynen korumas ıd ı r. Ankara Anla ş mas ı ve Katma Protokol ile ge- rek madde baz ında ve gerek bu alandaki yasal düzenlemeler aç ısı ndan, Türk tar ı m' ile Top- luluk tarı mi arasındaki uyum sa ğ lanaca ğı vurg ıdanmaktad ı r. Tiirkiye tar ı m politikası n ın, or- tak tar ı m politikas ı na uyumu, Topluluk tar ımsal üretiminin bütününe yak ı n bölümü için uy- gulanacak ortak piyasa düzeninin öngördü ğü bütün yan politika ve mekanizmalar ı n iistlen- mesidir.

Türiye bu politikalara uyum için tar ımsal yap ı değ iş imlerini yapma ve i ş letmeleri opti- mal şeklinde düzenleme ihtiyacı ndad ır. Entansiteyi art ı rı c ı tedbirleri almaya ve tar ı mdaki fazla nüfusu di ğ er sektörlere çekmeye çal ışacaktı r. Toplulukla uyum için Türkiye ürün ba- zı nda, Toplulu ğ un ihtiyaç alanlar ı na daha çok yönelecektir. Bununla ilgili olarak Türkiye.

ser bu ğday, çeltik, limon, çay, f ı ndı k, tütün, antepf ı st ığı , pamuk, turfanda üzüm, zeytin yağı , bazı sebzeler, koyun eti ve tiftik gibi, Topluluk ihtiyac ın ı tamamlayacak üretim faa- liyetlerini ve standard ürün haz ı rlama çal ış maların ı geli ştirecektir.

Türkiye tar ı m ürünleri fiyatları n ı , Toplulu ğun taban fiyatlar ı ile tavan fiyat ı na uydura- rak ve ortak pazara yönelik tar ımsal ürünler d ış satı m ı nda, serbest dola şı mı sağlayacakt ı r.

Ayr ı ca destekleme al ı mlarıııı , ortak Tarı m Politikası na uyduracakt ı r. (3)

Topluluk

ticaretinde belirli ticaret kurallar ı n konulmu ş olmas ı ve bunun .titizlikle uygulanmas ı Türkiye taraf ı ndan dikkatle göz önünde tutularak, bunlara uyum sa ğ lanacak- t ır. Tiirk ihracat ve ithalatc ı lar ı , ürün

standardından, mal bedelinin ödenmesine kadar geniş bir alanda, disiplinle bereket edeceklerdir. Türkiye ayrıca ortak pazara uyum için, gümrük birliğini tüm yönleri ile tamamlamaya çalışacaktır. Türkiye, Topluluğun üçüncü ülkeler çı- kışlı ithalatına miktar kısıtlaması gibi 'ilkelere uygulanan ticaret politikasına uyum tedbirle-

9

pecya

(12)

ri alacaktır. Ayrıca Türkiye, Topluluğa katılma ile birlikte, topluluğun gümrük koruması alanındaki tüm sistemlerini de aynen kabul etmek ve rekabet kurallarını aynen uygulamak yükümlülüğünü de üstlenecektir. Türkiye tarımının AET ye uyumunda belirtilen bütün ko- nularda Türkiye, şimdiden Toplulukla, bu uyumun rahat bir şekilde yapılması tedbirlerini ele almakta ve eğilmektedir.

Türkiye normal olarak 22 yıllık normal geçiş dönemi sonuna kadar FEOGA'dan yar- dım alamamaktadır. Türkiye'nin bu tarihe kadar, ortak piyasa düzenlerine ve bu düzenlerin öngördüğü fiyat politikasına uyumun gerektirdiği destekleme giderlerini, üretici yardımları- nı kendisi karşılaması gerekmektedir. Buna göre Türkiye, tarımını süratle geliştirecek para- sal yükümlülüklerinin hesaplanmasını yapmak ve harcama planını kurma durumunda bulun- maktadır.

ürünlerin toplanmasından pazara hazırlanmasına ve tüm pazarlama hizmetleri ile değer- lendirilmesine Topluluk bünyesinde büyük önem verilmektedir. Pazarlamanın Topluluk standardlarına göre teknik,koşulları tam sağlantradıkça uyum hareketi yerine getirileme-

mektedir. Bunun için Türkiye, ham ve işlenmiş ürünlerin standardları, depolanmaları, pa- ketlenmeleri, kalite kontrolleri ve etiketlenmeleri hizmetlerini tamamıyla ve teknik ve yasal esaslara göre yerine getirici tedbirleri olacaktır.

Türkiye'nin AET ile yaptığı Ortaklık Anlaşması Katma Protokol ve ekleri, AET'ye kar- şı yükümlülüklerini içermektedir. Türkiye Avrupa Topluluğunun tam üyesi olurken, ekono- mik hayatını, hukuki yönden de düzenleyecektir. Nitekim AET anlaşması; rekabet, vergile- me ekonomi politikalarının yaklaştırılması ilkeleri ile uyum sağlanması açısından Türkiye' nin Hukukunu geliştirmesini de öngörmektedir. Türkiye tüm ekonomisi için gerekli olan ve tarım ekonomisi ile de ilgili bulunan kambiyo, maliye para politikaları, rekabet ve farklı iş- lem yasağı konularındaki hukuki düzenlemeleri yapacaktır. (3)

Türkiye Avrupa Ekonomik Topluluğunun tam üyesi olduğu zaman, Topluluğu oluştu- ran anlaşmaların hükümlerini, Topluluk organlarının bugüne kadar almış olduğu kararları, tüzükleri ve bütün il Topluluk Mevzuatını, ayrıca Topluluğun taraf olduğu ticaret anlaşma- larını aynen kabul edecek ve uygulayacaktır. Bu nedenle Türkiye bu konularda uyum çalış- malarına şimdiden girmektedir.

Türkiye bu türden hazırlıkları ile, Topluluğun tam üyesi olurken, ekonomik yönden ol- duğu kadar siyasi yönden de Avrupa ile bütünleşmeye yönelmektedir. Tam üyelik ile ta- mamlanacak bütünleşme hareketlerinden Türkiye kadar, Avrupa Ekonomik Toplulıiğu da yararlanacaktır.

5. SONUÇ

Türkiye Topluluğu tanı üyelik için başvururken taşıyacağı yükümlülükleri, Topluluk- tan sağlayacağı yararları, Topluluğa verebileceklerinin ve bunlardan,Türkiye Topluluk için adil bir dengenin yaratılacağını bılmektedır.

Demokrasi ve özgürlük içinde yaşamak ve kalkınmak isteyen Türkiye için Topluluk üyeliği, milli bir dava haline gelmiştir. Avrupanın ayrılmaz bir parçası olan Türkiye'nin Topluluk üyeliği Atatürk'ün Türk ulusuna hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine bir an önce ulaşmanın bir bir vasıtası kabul edilmektedir. Türkiye'nin Avrupa Topluluğuna Tam üyesi olması Batı Medeniyetine yönelik Atatürk inkılaplarının bir halkasını daha ta- mamlayacaktır. Türkiye bu yolla Topluluk içinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşırken, Top- luluğun siyasal ve ekonomik bütünlüğünü daha tam olarak sağlanmasına dünya da istikrar ve barışın daha kolay elde edilmesine de önemli ölçüde katkıda bulunmuş olacaktır.

pecya

(13)

BIBLI YOGRAFYA

(1) Conımission of the Europen Communitres, The Agricultural Situation in tihe Commu- nity, 1986 Robert, Luxemburg 1987.

(2) Güneş Turan, Avurupa Ekonomik Topluluğu-Türkiye Tarım ve Hububat-Hayvan Eko- nonıisi, A.O. Ziraat Fakültesi Yayın No : 424, Ankara 1970.

(3) Güneş Turan, Türk Tarımının Gelişimi ve Avrupa Topluluğu ile Entegrasyonu, Türk Ta-

rımının Avrupa Topluluğu ile 4Entegrasyonu Senıineri, Iktisadi Kalkınma

Vakfı, Izmir 1970.

(4) Devlet Planlama Teşkilatı, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1985-89, yayın No: 1974 Ankara 1985.

(5) Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye'de Koruma Politikası ve Dışa Açılma, Yayın No:

2045, Ankara 1986.

(6) Töre, Nahit, Avrupa Topluluğu ve Türkiye; Ortaklıktan Tam üyelik A.V. 1987-88 Eği- tim Öğretim Yılı Açılış dersi, Ankara 1987.

ÜRETIM YÖNETIMINDE İŞİN YENIDEN TASARIMI

Dr. Abdullah Ersoy

The European Economic Cummunity and Turkey

Prof Dr. Turan GÜNEŞ Chairman, Department of Agricultural Economics, Faculty of Agrıculture, Universtiy Of Ankara

SUMMARY

The European Economic Community wihich is established by the Treaty of Rome in March 25th 1957 had been greatly echoed in the world. It had been coverd by 12 countries in twenty five years and had been come out an economic and political power. Turkey which considers modernisation as "westering" and as beeing a Europen Contry, turned her face to Western Countries after the Foundation of Republic and went in a very close Con- nection on cultural, political and economic fields with the Europe. As a natural result of this connection, Turkey applied to go in to EEC after a slıort time of the establishing of it.

Ankara Agreement is signed between Turkey and the Community at September 12, 1963.

This agreement sets tlıree stages for the full membership of Turkey. They are preperation.

transition and the last stages. Turkey have been applied to the full membership on April 1987.

Eventhough the economies and agricultures of EEC and Turkey show different struc- ture, they have complementary each other in many respects. Turkey shoved some progress in the harmonisation of her economy with the Community, in many fields.

The full ip of Turkey in the European Community will add another ring to the Atatürk Revolution which is toward the Western Civilisation. It is hoped to get a positi- ve results from the application of full membership to the Community in the near future.

Turkey's [un membership of the Commııııity tuill also contribute to reach more the econo-

mich and political entegration in it. This event also will greatly help to catch the stabilisa- tion and the peace in the world.

1 1

pecya

(14)

KOOPERATİ FÇİ Li K Sayı : 81 Temmuz - Ağustos - Eylül

ÜRETIM YÖNETIMINDE I Ş IN YENIDEN TASARIMI Dr.Abdullall Ersoy 1. GENEL Bİ R BAKI Ş

Son yıllarda geli şmiş ülkelerdeki i şletmelerde i şlerin zenginle ş tirilmesi ve geni şletilmesi yoluyla üretim yönetiminde yeniden i ş tasarımı yayg ınlık kazanm ış tır. Bat ı ülkelerinde ya- yınlanan, i ş letmecilikle ilgili yay ı nlarda son yirmi y ı ld ır. sözkonusu kavramlar üzerinde s ı k- ça durulmakta ve bu konuda yap ılan uygulamalara geni ş yer verilmektedir. Ayr ıca bu uygu- lamalardan elde edilen sonuçlarda literatiirde tart ışılmakta ve bu uygulamalardan üretim yönteminde i ş in yeniden tasarımına ili ş kin baz ı genellemelerle var ılmaya çal ışılmaktadır.

İş letmecilik literatüründeki bir di ğer ara ştı rma konusuda, i ş tasarım ı yöntemlerindeki bir de ğ i şiklik mi yoksa i şletmecilik felsefesindeki bir de ği ş iklik mi belirleyici olmu ş tur sorusu- dur.

Üretim yönetiminde i şin yeniden tasarlanmas ı ndaki yöntemlerin kayna ğı ne olursa ol- sun, bu geli ş meler günümüz toplumlar ı nda çal ış an büyük bir kitleyi yak ı ndan ilgilendirmek- tedir. A.B.D.'de yay ınlanan ve bu ülkedeki çalış ma hayat ın ı inceleyen Work in America adl ı çalışma i şe ili şkin şu de ğerlendirme ile son bulmaktad ı r:

" İşin olmadığı bir hayat çürümü ş bir hayat demektir. Fakat yap ılan iş ruhtan yoks ,_,,rı olursa hayat bo ğ ulur ve ölür. 'A.B.D.' deki çal ış ma hayatı üzerine olan bu çal ış mam ı z da al- bert Camus'nun vard ığı bu sonucun ayn ı s ı na ulaş m ış t ı r. Çal ışmak, birçok Amarikal ı n ı n ha- yatları nda merkezi bir öge oldu ğ u için, i şin olmayışı veya anlams ız i şlerde çal ışma giderek dayanı lmaz bir durum yaratmaktad ı r." (1)

Çal ışma modern hayatta insan ı n ayrı lmaz bir parças ı durumuna gelmi ş tir. Çal ışma, bir i şin ba şarılabilmesi için güç ve enerji harcamas ı olarak tan ı mlanabilir. Insanoğlu tarih bo- yunca yapmas ı gereken i ş leri ba ş arabilmek için çe ş itli yöntemler geli ştirmi ştir. Böylece i ş in tasarı mı n ın tarihi insan ın çalış maya baş lamasıyla ortaya ç ı kmıştı r.

Iş ler basitten karma şığa do ğru geli ştikçe ve i şlerin yap ılması nda birden fazla ki şi çalış - maya ba şlay ı nca insanlar aras ı nda bir çe ş it i ş bölümü de ortaya ç ı kar. Böylece çal ışma bir sosyal faaliyet şeklini alır. Bu durumda bir ki şinin yaptığı iş , di ğer ki şilerin yapt ığı i şlerle yak ı ndan ilgili olmakta ve bunları etkilernektedir. Sanayinin geli ş mesi ve ülke ekonomilerin-

de temel faaliyet alanı durumuna gelmesiyle birlikte, iş tasarımı önem kazanmış ve bir işin yapılabileceği çeşitli yollardan en uygun olanları araştırılmaya başlanmıştır.

(1) "Job Redesign on the Assernbly Line: Farewell to Blue-Collar Blues?" Editor, Orpaniza- tional Ilynaınies, içinde Motivation and Work Beheavior-Riehard Streers ııe Lyman W.

Porter,

Book Company, New York, 1975, s. 400.

pecya

(15)

Modern sanayinin ortaya çıkmasından bu yana işler mümkün olduğu kadar en küçük parçalara ayrılmaya çalışılmakta ve işin yapılmasında en yüksek uzmanlık seviyesine ulaşıl- maya çaba harcamaktadır. Adam Smith işbölümünün faydaları üzerinde durmuş ve daha sonra Charles Babbage bu kuralların işletmelerdeki uygulamasını incelemiştir. Sanayi devri- minin başlarında ortaya konulan bu kurallar, iş tasarımının temel mantığın' oluşturmuştur.

Sonuçta ortaya, yüksek seviyede programlaşmış ve planlanmış ve devamlı olarak birbirini tekrarlayan işlerden oluşan ve çok az yaratıcılık gerektiren bir çalışma şekli çıkmıştır.( 2)

Işin tasarımında sağlanan gelişmelerin daha iyi bir şekilde ortaya konulabilmesi için ta- rih boyunca yönetim düşüncesinde ve buna bağlı olarak motivasyon teorilerinde ortaya çı- kan yeni yaklaşımları ve bunların iş tasarımı üzerindeki etkilerinin incelenmesi gerekmekte- dir.

2. MOTİVASYON TEORILERI VE IŞ TASARIMI ILE ILIŞKISI

Taylor ve Gilbreth gibi Bilimsel Yönetim Okulu savunucuları bir işin hareket ve zaman etütü kullanarak analiz edebileceğini ve bunun sonucunda işin bütünün parça işlere ayrılabi- leceğini ortaya koymuşlardır. Böylece işlerin en iyi yapılma biçiminin bunları parçalara ayırma sonucunda ortaya çıkacağını ve işgörenlerin bu uzmanlık gerektiren ve devamlı ola- rak tekrarlanan işleri yapmalarıyla, en iyi iş tasarımının elde edilebileceğini savunmuşlardır.

Bilimsel Yönetim düşüncesinin savunucuları ayrıca, işi planlama ve işi yapmanın farklı kişi- ler tarafından yerine getirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Yönetim anlayışı olarak bu gö- rüşü savunanlar, insanın bir "ekonomik insan" olduğundan hareketle, çalışanların esas ola- rak para ve maddi kazançlarla motive edilebileceklerini söylemişlerdir.

Bilimsel Yönetim Okulunu kuranlar, iş tasarımı içinde ilk sistamatik çalışmayı gerçek- leştirmişlerdir. Böylece 20. yüzyılın başlarında kitlesel üretim ve montaj hattı geliştirilmiş ve işin tasarımında ve örgütlenmesinde yeni bir dönem başlamıştır. Aynı yıllarda Taylor "iş ölçümü" üzerine araştırmalar yapmış ve kendisinden sonra gelen Frank ve Billian Gilbreth, işe yönelik ve işgücünün parçalanmasına önem veren, verimliliği arttırıcı tekniklerin ve "ha- reket ve zaman etütleri"nin geliştirilmesine ve böylece işgücü standardlarının, iş değerlen- dirme sistemlerinin, parçabaşı üretim ve kitlesel üretimin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Tüm araştırmalar ve analizler ile işi geliştirme çabaları, o işi yapan kişinin sosyal ve kişisel ihtiyaçları yerine, işe yönelik olmuştur. (3)

Ayrıca yönetime ilişkin bu yaklaşım, karar verme sorumluluğunun yalnızca çok azının çalışanlara aktarılmasını sağlamıştır. İlk Defa 20. Yüzyılın başlarında ortaya koyulan bu görüşler, dünya üzerindeki işletme yöneticilerinin bir bölümünü ve az gelişmiş ülke yönetici- lerin ise büyük bölümü etkilemeye devam etmektedir.

işbölümünün artması sonucunu doğuran Bilimsel Yönetim anlayışına uygun çalışmalar bazı eleştirilere de uğramıştır. üretimdeki verimliğinin önşartı olarak uzmanlaşmayı şid- detle savunan Adam Smith bile işbölümünün çalışanlar üzerindeki etkilerini şöyle özetle- miştir.:

"Hayatı yalnızca birkaç basit işlemi yapmakla geçen kişi... bir insan yarattığının olabi- leceği kadar ahmak ve bilgisiz olur." (4)

Bilimsel Yönetim Okuluna karşı yapılan eleştirilerden sonra Abraham Maslow tarafın- dan ortaya konulan "Ihtiyaçlar Hiyarşisi Teorisi",insan ihtiyaçlarının belli bir sırası oldu- ğunu ve motivasyonun bu ihtiyaçları tatmine yönelik çabalar tarafından belirlendiği gös- termiştir. Işletmenin, personelin davranışlarını bu teoriden yola çıkarak anlaması, en uygun

(2) Job Design for Motivation, The Conference Board, Inc., NewYork, 1971,s. 4.

(3) Job Design for Motivation, s. 4-5.

(4) Sirota, Daııid ve Alan D. Wolfson, "Job Enrich ınent : What Are The Obstacles?" Person- nel, May-June 1972, s. 9-10.

pecya

(16)

teşvik tedbirlerinin personelin ihtiyaçlarına göre uygulanmasına imkan verecektir. Tatmin edilmiş bir ihtiyacın personeli teşvik etmeyeceği, aldığı ücretten memnun olan bir kişinin ücret artışı ile teşvik edilemeyeceği açıktır. Bu yüzden, üretimde çalışanlar, ancak belirli bir seviyedeki ihtiyaçları karşıladıktan sonra daha üst seviyelerdeki ihtiyaçların karşılan- masını arzular (5).,

Ihtiyaçlar hiyerarşisi kavramı, çalışma örgütlerine uygulandığında, bunun yönetim faaliyetleri açısından ortaya çıkaracağı sonuçlar açıktır. Yöneticiler bu mantık zincirine uygun olarak, çalışanların potansiyellerini tam olarak, geliştirebilecekleri "uygun bir orta- mı" yaratma sorumluluğu altındadırlar (6). Bilimsel Yönetimin çalışmaları motive etmekte kullandığı geleneksel çabalar, bu sıralarda alt seviyelerdeki ihtiyaçların (fizyolojik, güvenlik sosyal ve bencillik ihtiyaçları) tatminine yöneliktir.

Günümüz toplumu çalışan üyelerinin çoğu için alt seviyelerdeki ihtiyaçların tatmin edilmesi imkanlarını sağlamıştır. Bunun sonucu olarak, bugün çalışanlar, kişisel gelişme ve sorumluluk gibi üst seviyedeki ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak işleri aramaktadır.

Bu yüzden bugün çalışanları motive etmeye yönelik çabalar bu ihtiyaçları karşıladıkları öl- çüde başarılı olacaklardır. İş zenginleştirme bu ihtiyaçlara yöneliktir ve bu yüzden bugün iş gücü için önemli bir motivasyon aracıdır. (7)

İş zenginleştirmenin günümüzde işletmelerdeki önemini ortaya koyan Mc Gregor, yö- neticilerin çalıştıkları insanların kişileri hakkındaki varsaYımlarını X ve Y olarak iki eksen boyunca gösterilebileceğini belirtmiştir. McGregor'un çalışmasının iş zenginleştirme ile olan ilgisi, ortalama işçinin öz denetim ve öz yönlendirme yapabilmek için potonsiyeli ol- duğuna ve yöneticinin işinin bu potansiyeli harekete geçirmek olduğuna işaret etmesidir.

Yetkinin devredilmesi, tatmin edici iş geniş sorumluluk Y teorisinin varsayımlarmı uy- gulamaya koymak için kullanılan araçlardır. İş zenginleştirmesi bu faktörlerin, bir işçinin işiyle bütünleşebilmesi için etkili bir yöntemdir. (8)

İşin zenginleştirilerek ve genişletilerek yeniden tasarlanmasını etkileyen en önemli teo- ri, Herzberg'in teorisidir. Herzberg'in, işteki davranışlar üzerine olan araşırmaları sonucun- da bir işteki motive edici faktörlerin, işin içeriğinden doğan veya kişisel ödüller sunan fak- törler olduğu, buna karşılık motive etmeyen dışsal faktörlerin işin yapılış şeklinden doğan faktörler olduğu şeklindeki teorisi ortaya çıkmıştır. İşin içeriği veya motive edici faktörler Maslow'uh ihtiyaçlar sırasında üst seviye ihtiyaçları karşılayan faktörlerdir. Buna karşılık işin yapılış biçiminden doğan veya sağlık faktörleri alt seviye ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

( 9 ).

Motive edici faktörler, Herzberg'in motivasyon-sağlık faktörleri teorisine göre, işin içinde bulunurlar ve başarı, tanıma, işin özü, sorumluluk ilerleme ve büyüme gibi nitelikler- le ifade edilirler. Sağlık faktörleri işin dışında yer alır ve işletme politikası ve yönetimi, ne- zaret, üst ile ikiliilişkiler, çalışma şartları, aynı hiyerarşik seviyedeki kişilerarası ilişkiler, ki- şisel hayat, astlar ile ilişkiler, statü ve güvenlik gibi niteliklerle gösterilebilir..Diğer bir değiş- le, motive edici faktörler, iş tatminin başlıca nedenleri, sağlık faktörleri ise iş tatminsizliği- nin başlıca nedenlerini oluşturur. Akılda tutulması gereken konu, motive edici faktörlerin

(5) Aytek, Bintuğ, işletmelerin Verimliliğinde Ücretler ve İşsel Teşvik, Ankara Ya- yını No: 77, Ankara, 1974, s. 27.

(6) Streers ve Porter, a.g.k., s. 32.

(7) Bimmerle, Charles F. ve Robert R. Nelson, "Job Enrichment, An Oveview",Indust ı-ial Engirıeering, Vol: 11, No: 7, July 1979, s. 28.

(8) Bimmerle ve Nelson, s. 28.

(9) Job Design for Motivation, s. 7.

pecya

(17)

olmaması halinde, iş tatmininin olmayacağı ve sağlık faktörlerinin olmaması halinde, iş tat- minsizli ğinin olacağıdır (10).

Herzberg'in teorisinin iş zenginleştirme ile olan ilişkisi, bir yöneticinin işçileri motive etmekle başarılı olabilmesi için çevresindeki faktörleri yerine işin içeriği ile ilgili faktörler üzerinde durması gereğidir.

Herzberg'c göre işçiler dışarıdan yapılacak müdalelerle uzun süre motive edilmezler.

Fakat onlara tatmin edici işlerle ulaşmak ve bunları geliştirmek için bir fırsat verilebilir.

Böylece bu kişiler işteki yeteneklerini geliştirebileceklerdir. Herzberg'in önerileri şu şekilde özetlenebilir. (11)

a) İşte gerçek motive edici faktörler katınız.

b) Tatminsizlik sağlayan kötü sağlık faktörlerini ortadan kaldırınız. (kötü politikalar, kötü nezaretçilik, kötü ücret veya işin çevresindeki her türlü engelleyici ve rahatsız e edici faktörler)

c) İyi sağlık faktörlerinin sıkıcı işlerle çözüm olacağını beklemeyiniz.

Buraya kadar anlatılan motivasyon teorilerinden bazı sonuçlar çıkarmak ve bunları iş zenginleştirme ve genel olarak işin yeniden tasarımı ile olan ilişkilerini açıklamak mümkün- dür.

Herşeyden önce bu teorilerin hepsi, çalışanların tatmininde ve işsel motivasyonda, ya- pılan işin niteliğinin çok önemli bir faktör olduğu noktasında birleşmektedirler. buna ek olarak, geleneksel yönetim görüşü, Bilimsel Yönetime ve X teorisine önem vererek, işgücü- rılin motivasyonunda Maslow'un alt seviye ihtiyaçlarını karşılamak yoluyla ve Herzberg'in sağlık faktörlerini kullanarak yapılabileceğini söylemektedir. Böylece çalışanların motivas- yonunda önemli olan nokta bu kişilerin hangi ihtiyaçlarının karşılanmamış olduğunu tesbit etmek ve motivasyon yoluyla bu ihtiyaçları karşılamaya yönelmektir. Motivasyon amacıyla kullanılabilecek bu ihtiyaçlar da işletmeye ve içinde bulunan topluma göre değişiklik gös- terebilecektir. Ayrıca Herzberg'in de belirtiği gibi, ücretler ve maddi imkanlar çalışanları motive etmekte teş başına başarılı olamayacaktır.

3. İŞ TASARIMI YÖNTEMLERI

İş tasarımı bugünkü anlamıyla, işi yapan kişinin sosyal ve kişisel ihtiyaçlarının yanı sı- ra teknolojik ve örgütsel ihtiyaçları da karşılamak için işin içeriğinin, yönteminin ve ilişki- lerinin belirlenmesidir. (12) İş tasarımına ilişkin yaklaşımlar, önceleri üretimdeki verimliliği arttırabilmek için, çalışanların işlerinin imkanlar ölçüsünde küçük parçalara ayrılması ve basitleştirilmesi üzerine kurulmuştur. Böylece çalışanların yalnızca ekonomik açıdan moti- ve edildikleri, üretimi arttırmanın en iyi yolunun işçileri en basit parçalara ayrılmış işlere vermek olduğu düşünülüyordu.

Basitleştirilmiş iş tasarımına ilişkin bu yaklaşım, teknolojik açıdan en ileri noktasına otomobil fabrikalarının kullandıkları montaj hattı ile üretim sistemlerinde ulaşmıştı. Oto- mobil montaj hatlarında çoğudurumda "çalışma devresi" nin ortalama uzunluğu (yani tüm bir parçananın tamamlanması için verilen süre) 30 saniye ile 1,5 dakika arasında değişmek- tedir. Bunun anlamı, işçilerin aynı işi bir günde en az 500 defa tekrarlamalarıdır.Böyle bir teknik verimli olmasına karşılık bazı sorunlar doğmuştur. Işçiler daha iyi eğitim gördükçe ve daha iyi organize oldukça, çalıştıkları işlerden daha fazla şeyler beklemeye başlamışlar- dır. Bu istek kendisini, yalnızca daha kısa çalışma günü ve yüksek ücret şeklinde 'değil, aynı (10) özbaşar, Sera, "İş Zenginleştirnıe ve İş Genişletme Yöntemleri ve Uygulama Ko şulla- ri", İ.Ü. Işletme Fakültesi Dergisi, Kasım 1978, s. 328.

(11) Ford,Robert N.ve Malcolın B.Gillete, "A New Aproch to job Motivation:Improving the Work Ilself". içinde Rooert, N. Ford ed,,Alotivation Through the Work Itself,American Illanagement Association, Inc., 1969, s. 25.

(12) Job Desem For Alotivation, s. 2.

1 S

pecya

(18)

zamanda çal ışanlar ın devir h ı zı n ın yüksekli ğ i, işe gelmeme, tatminsizlik ve üretim sistemini sabote etme gibi istenmeyen davran ış biçimleri olarak da ortaya koymu ş tur. (13)

Bunun sonucunda i ş lerin yeniden tasar ımı yoluyla üretim sisteminin daha etkili şekilde çal ışmasına yönelik baz ı yakla şımlar ortaya ç ı km ıştır. Bu yeni yaklaşı mlar şöyle özetlene- bilir :

a) i ş te Yer De ğiştirme (Rotasyon) : Burda i ş çi, aynı çal ışma ünitesi içinde, bir i şten ba ş ka bir i şe geçer. Iş te yer de ği ş tirmenin faydalar ı nı savunanlara göre, hünerlerin geli ştiril- mesi ve i ş görenlerin mesleki esnekli ğ e kavu ş malar ı , i ş e yönelik tutumlar ı olumlu hale geti- rin. Yer de ği ştirme ayrıca, çal ışanları n belirli bir üretim faaliyetinin bütününü kavramas ı na da yard ı mc ı olur.

b) Iş Geni şletilmesi (Yatay i ş Yüklemesi) I şgörenin asıl i ş inden ba ş ka, birtak ı m yan i ş leri de yapması d ı r. Bu yöntem, i ş in monotonlu ğunu önlemekte ve çal ışanların üretim i ş i- nin daha geni ş bir bütünün incelenmesindeki kat ılım ı yoluyla, onu i ş ten daha fazla tatmin olmaya yöneltmektedir. I ş geniş letilmesi, üretim faaliyetinin belirli bir parças ı n ın tamamla- ma süresinin azalmas ına olumlu rol oynarken, çal ışanların uzmanla şması nı kası tlar. Bu yön- tem sorumluluklar ı artt ı rmaz, yaln ı zca çal ışanlar ı n i ş ini çe şitlendirerek geni şletir.

c) Iş Zenginle ştirmesi (Dikey I ş Yüklenmesi) : Çal ış anlar ı n yapmakta oldu ğ u temel iş- ler, i ş lerin gerektirdi ğ i sorumluluk ve yükümlülükler artt ı r ı larak güçle ş tirilir. I ş zenginşeştir- mesinin faydası , çalışanın kendi başarısına bizzat kendisinin planlay ıp kontrol etmesine im- kan sa ğlaması d ır. Çalışmadan beklenen görevlerin çe şidi ve say ısı da bu yöntemle artt ırıl- m ış olur.

d) Planla Yap ve Kontrol Et : Çal ışan, geleneksel yapmak fonksiyonuna ek olarak, i ş i ile ilgili planlama ve kontrolü de yürütür.

e) iş Basitle ştirilmesi : Bu yöntemde i ş ler analiz edilir, gereksiz operasyonlar ay ıklanır.

Ayrı ca i şin yapılması için en doğru ve rasyonel s ı ranın ne olabilece ği saptan ır. Bu konuda yöntemler geli ş tirilirS(14)

4. I ş GENI Ş LETME VE I Ş ZENGINLE Ş TIRME 4.1. TANIM

zenginle ş tirme ve i ş geni şletme kavramlar ı ço ğu kez birbiri yerine kullan ılmaktad ır.

Herzberg'in kulland ığı anlamda i ş geniş letilmesi, bir çal ışanı n i şinin yatay olarak geni şletil- mesi ve böylece gerekli hünerleri de ği ştirmeden çal ışan ki şiye aynı çe ş it faaliyetlerden

da- ha

fazla sayıda olanını yapmak için imkan sa ğlanması dı r.

öte yandan i ş zenginle ştirme, yeteneklerde bir art ış gerektirerek çal ışan kişinin i şinin dikey olarak genişletilmesini ifade eder. Fakat baz ı yazarlar i ş geni ş letme ve i ş zenginle ştir- me deyimlerini ayn ı faliyeti kapsayacak şekilde kullanmaktad ı rlar. Bir yazarlar grubunun buna örnek olarak verebilecek bir tan ım ı şöyledir :

" İş geni şletilmesi ki ş ilerin i ş lerine özel olarak ki şisel başarı ve tanınma için daha geni ş imkanlar tan ı yarak, daha tatmin edici ve sorumluluk gerektiren i şleri katarak ve ki ş isel iler- leme ve geli ş me için daha fazla imkan haz ırlayarak verimlili ği ve ki şilerin tatminini artt ır- maya çalışır." (15)

Iş zenginle ştirme çal ışanı n yeteneklerini ve hünerlerini daha fazla kullanabilmesi için, kendi çal ışma hı zın ı belirleyebilmesi için i ş yöntemlerini, kalite vb. konulara ili ş kin karar- lar ı verebilmesi için

,

iş lerin tasarı mı veya yeniden tasar ım ı olarak da tan ı mlanabilir. i ş ler, yeni ve de ğ i ş ik iş öğelerinin i ş e kat ı lması , çal ışana kalite, makinaları n haz ırlanması, tamir malzemelerinin depodan al ı nması konuları nda sorumluluk verilerek, çal ış anın kendi çal ış-

(13) Steers ye Porter, a.g.k., S. 396-397.

(14) Aktaran, Bintuğ Ayieh, a.g.k., s. 129-130.

(15) Witd, Ray, 7'he Technigıtes of production Maagement. Holt, Rinehart and Winstor, Ltd., London, 1971, s. 156.

16

pecya

(19)

ma hızını ayarlaması ve kendi çalışma yöntemini belirlemesi yolu ile zenginleştirilebilir.

Yukardaki amaçlara aynı zamanda, bir işçi grubunun kendi işlerini ortaklaşa örgütlemeleri veya mevcut işlerde yer değiştirmeleri ile de ulaşılabilir. (16)

4.2. YATAY /Ş YOKLEME : İŞ GENIŞLETME

Yatay iş yüklemesi bir kişinin yaptığı işlerin sayı ve çeşidini arttırma yoluyla gerçek- leştirilir. Böyle bir iş yükleme çalışana değişik işlerde çalışma imkanı ve işin tümünün daha büyük bir bölümünün yürütme imkanı sağlar. Fakat yatay iş yüklemesi çalışanın sorumlulu- ğunu arttırmaz. Burada kişiden beklenen, üretim miktarını arttırmak, mevcut işe çoğunluk- la rutin kayıt tutma gibi bir iş eklemek, genişletilecek işler arasında rotasyon, işin en güç tarafını çıkararak kişinin daha az çaba gerektiren kısmını artırmasını gerçekleştirmek bazı iş genişletme örnekleri olarak verilebilir. (17)

Robert Ford'a göre, iş genişletme çalışmaları sırasında, çalışan için aşağıdaki durum- lardan biri gerçekleşinceye kadar işlerin yatay olarak yüklenmesine devam edilmelidir. (18) a) Bir müşteri (genellikle işletmenin dışındaki bir kişi). Çalışan bu müşteriye kadar olan zincirden sorumludur.

b) Bir iş sahibi. (genellikle işletmenin içinde bulunan ve çalışanın müşteriye hizmet sunmasına yardımcı olan kişi)

c) Bir görev (örneğin işletmenin üretim bölümünde çalışanların kişi olarak mamülün tü- münü ürettikleri durum.)

Ford'a göre yukarıda sayılanlardan herhangi biri anlamlı bir işi ortaya çıkarabilir ve böylece çalışanların motivasyonunda bir araç olarak kullanılabilir. İş genişletme şu şekilde gösterilebilir. (19)

İş NO : 1 /Ş NO: 2 M E RK EZI İş NO: 4

1$ /

Ş NO: 3

4.3. DIKEY İŞ YOKLEME :İŞ ZENGINLEŞT/RME

Dikey iş yükleme, bir işe yeni sorumluluk ve karar verme niteliklerinin katılmasıdır.

Dikey iş yükleme, temel işin, bazı planlama, örgütleme ve kontrol fonksiyonlarının katıla- rak zenginleştirilmesi anlamına gelmektedir. Böylece bir iş tam anlamıyla zenginleştirildi- ğinde, çalışan çalıştığı işin gerektirdiği karar alma faaliyetine katılmış olur. Bu durumda çalışan, işin hem planlanmasmda hem de yapılmasında söz sahibi olur. İşte bu durum, çalı- şana başarı, tanıma, sorumluluk, büyüme ve ilerleme gibi yüksek seviye ihtiyaçlarını karşıla- mak için imkan sağlar. Böylece bir iş gerçekten zenginleştirilmek istendiğinde, yalnızca ya- tay iş yüklemesi yeterli olmayacaktır.

İş zenginleştirme, genel olarak yönetime katılma veya karar verme süreçlerinde söz sa- hibi olma anlamına gelir. Dikey iş yüklemede kullanılan tekniklerden bazıları şunlardır: so- rumluluğa aynı bakmak şartıyla bazı dışsal kontrolleri kaldırmak, kişilerin kendi işlerinde-

(16) Paul, W.J., ve K.B. Robertson ve F. Herzberg, "Job Enrichment Pays Off", Harvard Business Review, March-April 1969, s. 61.

(17) Sera tizbaşar, s. 325.

(18) 1;prd, Robert N., "Job Enrichment Dessons from ATT", Harvard Business Review, Jan.- Feb. 1973, s- 98.

(19) Job Dessign for Motivation, s. 13.

17

pecya

(20)

8— Tüm sistemin değerlerine yönelme 7— Kendini değerlendirme

4— Sorumluluğun artması

2— öğrenmenin artması

Oğrenimin artması 10— Anlam yaratma

9— Sorunlara sistematik cevap verme 5— Kontrolun yaygınlaşması 6. Yerel insiyatifin artması

1— Sütünün anlaşılması

Şekil 2. İş Zenginleştirme Süreci

ki sorumluluklarını arttırmak, kişiye bir iş ünitesinin tamamını vermek, iş üstünde serbesti veya kendi faaliyetlerinde ek yetki tanımak, kişiye yaptığı işlerin sonuçları hakkında doğ- rudan geribesleme vermek, daha yeni ve güç işler vermek, uzmanlaşmaya yardımcı olacak özel veya uzmanlık işleri vermek. (20)

Iş zenginleştirme çabalarının başarılı olması için gereken şartlardan birisi de çalışma performansına ilişkin geribesleme verilmesidir. Burada amaç çalışana ferformansını görme- si için bilgi sunmak ve bu bilgi ile işindeki tutumunu değiştirmesini sağlamaktır. Böyle bir geribesleme sağlanırsa, bu, çalışana işini kontrol "etmesi ve böylece yüksek seviye ihtiyaçla- rını karşılayabilmesi için güçlü bir motivasyon aracı olur. (21)

Iş zenginleştirme süreci aşağıdaki şekilde olduğu gibi ifade edilebilir. (22)

5. ÜRETIM YONET/M/NDE IŞLERIN YEN/DEN TASARIMININ TÜRK/YE

AÇİSİNDAN İNCELENMESİ

Işlerin yeniden tasarımı gelişmiş sanayi ülkelerinde yaygın biçimde kullanılmaktadır.

Işlerin yeniden tasarımı yoluyla, çalışanlar işin zevkli bir çalışma ortamının yaratılmasının yanı sıra verimliliğin de arttırılması, bu yöntemlerle olan ilginin artmasına yol açmaktadır.

Işlerin yeniden tasarımı yöntemlerini uygulayan işletmeler arasında Philips, Saap-Scania ve Volvo bulunmaktadır. (23)

Sanayileşmiş ülkelerde başarılı sonuç veren bu yöntemlerin Türkiye açısından uygula- nabilirlikleri çeşitli faktörlerin ışığında incelenebilir.

5.1. TEKNOLOJİK SEVİYE

Türkiye'deki işletmeler batı ülkelerindeki işletmelerle karşılaştırıldığında ölçek olarak çok küçük kalmakta ve hemen hemen tümü yabancı ülkelerden doğrudan doğruya aktarılan teknoloji ile kurulmuş bulunmaktadılar. Iş zenginleştirme ve iş zenginleştirme yoluyla işin yeniden tasarımı yüksek maliyetli yatırımları ve yeni teknolojileri gerektirmektedir. Ülke- mizde mevcut üretim seviyesini bile korumanın çeşitli sorunlar yüzünden zorlaştığı bugü-

(20) Sera özbasar, a.g.k., s. 325-327.

(21) Bimıneı-le ye Nelson, a.g.k., s. 30.

(22) Sera Özbaşar, a.g.k., s. 324.

(23) Gyllenhanımar, Felır G.,"How Volvo Adapts Work to People", Hamam!. Business Reuiew, July-Augst 1977, s. 106-107.

.3— imkanlara açılma

pecya

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu ara ştırmada, Haymana- İ kizce şartlarında 1985 y ılında KAWETENYA, HILLES- HÖG NOMO, KAWERENTA, EVA, BELLA, KAWETINA çeşitleriyle standard olarak TÜRK ŞEKER-1, KAWEERTA

pecya.. yard ı mda bulunmak devletin Anayasal öde- vidir. Diğer yandan, toplu konut alanı nda kurulan kooperatifler son y ıllarda yoğunluk ka- zanmış ve baz ı baş arılı

şın ise 36 saat sonra yapılınaya başlanıp ve dökü- len beton sıcaklığı büzülme derzlcri için pozitif enjeksiyon sıcaklığı olan 16 °C a ulaşınca veya

Dobutamin çocuklarda da inotropik etki göstermektedir, ancak yetişkinlere kıyasla hemodinamik etkisi biraz daha farklıdır. Çocuklarda kardiyak debi artmasına

[r]

Hadley Hücresi Ferrel Hücresi Kutup Hücresi.

Çevreye karfl› temel bir suça neden olan zarar veya ciddi zarar riski (somut tehlike), küresel de¤erlerde meydana geldi¤i zaman, devletler afla¤›da belirtilen s›raya göre

Malı mesleki ve ticari amaçlı olarak kullanan Tacirler(müşteri) için ise garanti süresi firmamızca belirlenmekte olup 1 yıldır. 2) Malın bütün parçaları