• Sonuç bulunamadı

OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU İLE TEDAVİYE DİRENÇLİ HİPERTANSİYON İLİŞKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU İLE TEDAVİYE DİRENÇLİ HİPERTANSİYON İLİŞKİSİ"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20. Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi

126

SB21

OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU İLE TEDAVİYE DİRENÇLİ HİPERTANSİYON İLİŞKİSİ

1Figen Yavlal, 2Figen Yavlal

1Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi

2Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anablim Dalı

GİRİŞ: Obstrüktif uyku apnesi sendromu (OUAS), oksijen desatürasyonlarına neden olan tekrarlayıcı apne ya da hipopne dönemleri ile karakterize bir uyku bozukluğudur. Sistemik arteryel hipertansiyon OUAS’nun kardiyovasküler sisteme ait en sık komplikasyondur. Amaç: Bu çalışmada dahiliye veya kardiyoloji klinikleri tarafından OUAS ön tanısı ile uyku laboratuvarına yönlendirilen hastalarda hipertansiyon (HT) varlığını ve OUAS şiddeti ile ilişkisini araştırmayı amaçladık.

YÖNTEM: Bu çalışmaya OSAS ön tanısı ile gönderilen yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksi benzer olan 99 olgu alındı. Hastalarda hipertansiyon varlığı ve kullandığı ilaçlar sorgulandı. Optimal dozda üçlü antihipertansif ilaç kullanımı olan hastalar dirençli hipertansiyon hastası olarak değerlendirildi.

Olgulara tüm gece polisomnografi (PSG) yapıldı. PSG kayıtları 30 saniyelik epoklarla Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi kriterlerine göre manuel skorlandı ve apne hipopne indeksi (AHİ) belirlendi. AHİ 5’in altında olanlar OUAS negatif, 5-14 arasında olanlar hafif derece OUAS , 15-29 arasında olanlar orta derece OUAS , AHİ 30’un üzerinde olan hastalar ise ağır derece OUAS grubu olarak ayrıldı. Daha sonra OUAS varlığı ve şiddeti ile HT ilişkisi incelendi.

BULGULAR: Çalışmaya alınan hastaların: %37.4 Kadın, %62.6 Erkekti. Ort. Yaş: 47.75±14.42 idi.

PSG kayıtlarına göre 29 hasta OUAS negatif(% 29.2), 21 hasta hafif OSAS (%21.2), 23 hasta OUAS (%23.2), 26 hasta ise ağır OSAS (%26.2) olarak değerlendirildi. Anamnezinde HT olan hasta sayısı 40 (%40.4)’tı OUAS negatif hastalardaki HT sıklığı %10.1 iken OUAS’lı hastalardaki HT sıklığı %97.5 idi ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). Hastaların %17.5’inde dirençli HT vardı ve bunların %71’i ağır OUAS, %28.6’sı ise orta düzeyde OUAS tanısı almıştı. Kullanılan antihipertansif sayısı gruplar arasında OUAS şiddeti ile değişiklik gösteriyordu ve istatisitiksel olarak farklııydı (p=0,031). OUAS şiddeti arttıkça HT sıklığının arttığı ve antihipertansif tedaviye yanıt oranının azaldığı tespit edildi.

SONUÇ: Obstrüktif uyku apnesi sendromlu hastalarda hipertansiyon sık görülmektedir. Ancak OUAS şiddetinin artması ile HT’da tedaviye yanıt oranının olumsuz etkilendiği dikkati çekmektedir. Bu nedenle dirençli HT olan olgularda OUAS tanısının akla gelmesi ve dahili branşlarla koordineli çalışmanın önemini vurgulamak istedik.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yazıda son haftalarda sosyal medya platformu olan “Youtube”da &#34;Müslümanların Masumiyeti&#34; adı altında yayınlanan görüntü, medyanın etkileri

Çalışmanın üçüncü bölümünde, 2005 – 2015 senelerini kapsayan dönemde meydana gelen ilk halka arzlarla ilgili Sermaye Piyasası Kurulu’ndan temin edilen

 The purposes of this study are: (1) To establish and operate a Community Based e-Learning (CBeL) model for a Continuing Nursing Education program (CNE), (2) To examine the effect

olan Gar binası, -mimarlarının Alman olmasının da etkisiyle- Orta Avrupa Barok mimarisi, Alman Rönesansı ve Neo-Kla- sik üslupların eklektik bir ör­

Obstrüktif uyku apnes sendromunda (OUAS), uyku esnasında tekrarlayan bir şekilde solunumun kısmen veya tamamen kesintiye uğraması neticesinde gelişen, gece boyunca

Hastaların verileri korelasyon analizi ile incelendiğinde; hafif OUAS grubunda VKİ ile gece ortalama ve minimum oksijen satürasyonu arasında, orta ve ağır OUAS gruplarında VKİ ile

Serum ürik asit düzeyi 75 olguda yüksek bulundu; bu olguların 3'ü OUAS olmayan, 72'si OUAS grubunda idi.. Hafif OUAS grubunda 13, orta OUAS grubunda 25, ağır OUAS

Çalışmamızda da ağır OUAS da daha belirgin olmak üzere her iki grupta retina lifi kalınlığında azalma olduğu görülmüştür. Çalışmamızda olan VEP’