• Sonuç bulunamadı

i 4 4 4 4 4 i

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "i 4 4 4 4 4 i"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 4 1 i 4 4 4 4 4 i 3 İ İÇİNDEKİLER İktisadî derdimizle mücadele

r k

Dr. Ab Cevdet £

Yaratmalı E. Herriot F

Erotik - Anal Seciye Dr: İzzeddin

Hayatın son baharında (Kıt’a) AB.. DJ. £

Din ve Aşk Dr: Ziya yı

Gayyâ Şükufe Nihal H .

Saibi Tebrizi den M. Hulusî ^ Solmayan güzellikler İran şairleri ^

On Beş Günlük Fikri ve San’at Mecmuası

İsta n b u l 1 N isa n 1 0 3 0

(2)

Muhterem abonelerimize bir ikram olmak üzre aşağıda isimleri yazılı kitap­ lar üzerinden yüzde yirmi nisbetinden tenzilât yapacağımız gibi Türkiye Cum­ huriyeti dahilinde vaki olacak, siparişler­ de de posta ücreti istemeyerek ta’ahhiidlü olarak göndereceğiz: Ayni tenzilatı bütün mekteb talebesile efrad ve zabitanı askeriyeye de yapacağız:

Kuruş Akli selim(Eski harflerle) 527sahifeli 100 Aklı selim ( yeni Türk harflerde )

548 sahifeli 135

Ruhulekvam(eski harflerle)274 sahife 100 Dün ve yarın( '» » )254 » 50 İlmi ruhi içtimaî(» » )

287'sahifeli 50 Adabı müâşeret rehberi (Resimli, eski harflerle) 509 sahifeli 150 Dilmestî’î Mevlana (Eski harflerle) 50 Bir zekâyi feyyaz(Eski harf ve resimli) 25 Mekârimi ahlakiyye ve din (Eski harf­ lerle 74 sahifelik 25 Harb ve sözde eyilikleri(Eski h arf­ lerle) 219 sahifelik 75 Asırların panoramsi ( Eski harflerle, resimli) sahifelik 50 Felsefe’i istibdad (Eeki harf) Alfierinin, resmile 272 sahifeli 50 Ruba,iyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. ( Eski harflerle resimli,

453 sahifeli 100

Avrupa harbinin psikolocyası (Eski harflerle, resimli) 708 sahifelik 100 Bankalar ve mu’amelatı ( Eski harf­ lerle) 89 sahifelik 50 Yollar ve İzler Dr. Kaya Beyin

şairleri 69 sahifelik 5o Bir filosofun şi’irleri (Yeni Türk harflerde) [ Posta parasile] 100

«İÇTİHAD » abonelerine ikram

Yeni neşriyat :

HALK TÜRKÜLERİ

1929 senesi kara deniz ve şark vilayetleri seyahetinde Conservatoir « folklore » tedkik hey’etinin Sin o p , Gireson , Trabzon , Rize , Gümüşhane Bayburt, Erzirum , Haşan kale ve Erzin- canda aldıği 155 türkü ve oy ün havasile hey’etden Ragib Beyin bir mukaddeme- sini havidir. fi 100 k . tavsiye ederiz.

130 büyük sahifelıkdr.

İstanbul konsevatuvarinin neşriyatınin 13 üçüncüsüdür.

ŞARKI ANADOLU TÜRKÜ

VE OYÜNLARt

Ayni müssesenin 2 inci neşriyatidtr . yazan Mahmut Ragib Beydir. fi 75 k. Musiki ve si’ırle ve halk tedkikile alakadar

zatlara tavsi,ye ederiz 118 sahifelıkdır,

“İçtihat,, da ilân Tarifesi

Tek sütunun her 3 sentimetre irtifaı, yani 3 X 8 sentimetre murabbaı yer ve herdefa’ı dere için ücret 1 liradır.

İlanların ücretleri dercedildikten son­ ra muntazam makbuzla tahsil olunur.

İlanını muhtevi “İctihad,, nüshaları ilânı verenlere meccanen gönderilir.

Her derç için ilân asgari 1 liradır.

Dr. Abdullah Cevdet

Cuma ve Pazardan başka her gün

Göz hastalarını kabul eder. Cığaloğlu İçtihat Evi, daire No. 6 Telefon: İs. 865

M. ÜTÜCİYAN Çinkoğrafhanesi

(3)

a b o n n e m e n t

Pour un an: 2 Dolars

Edition spéciale: 500 Ptrs. A D R E S E “Idjtihad,, Constantinople Téléph: St. 865 xxvéme ANNÉE 1 Avril 1930

CTI

Türkçe ve Fransızca

İLMİ, EDEBİ, İKTİSADİ

Mo: 294

Ab o n e m a n:

Seneliği [24Nuşhâ] Türki­ ye için 2 1/2, Âlâ kâğid-

lısı 5 Liradır

İDAREHANESİ

Cığaloğlunda İçtihad Evi Tarihi Te'sisi: 1904 — Genève Yirmi beşinci sene

1 Nisan 1930

İktisadî derdimizle mücadelen

( İçtihad ) m miidir fikirlerinden, 25 seneden beri etrafında dolaştığim ve zekâların dikkatini üzerinde tutmak istediğim müdir fikirlerin­ den birincisi şudur:

Hürriyetlerin akdem ve akdesi vicdanı hür­ riyetidir: i’tikadım intihab ve itiraf etmekte ol- mıyaıı kimse ruhunun yarısını gaybeder.

İkincisi de şudur :

Ferdi ve maşerî istiklâllerin anası da İktisadî istiklâldir.

Aziz ve muhibbim Feridun Faik Bey efendi iktisat mevzuu üzerine benden bir musahabe istediği vakit aziz vatanımızın İktisadî vaziyeti hakkmdaki hatıralarımı ve mülâhazalarımı bir kaç kâğıt üzerine yazdım. Size bunları arz edeceğim. Fakat bunları dinlemeden evvel size söylenmesi lâzım olan bir nokta vardır bu şim­ diden söylenmezse üzerinizde sözlerimin bir üıııid zaifliği husule getirmesi ihtimali olur.

Ben İktisadî vaziyetimiz hakkında bedbinim,

Fakat benim bedbinliğim faal bir bedbinliktir,

ve nikbinlik den çok hayırlı ve feyyazdır. İki dürlü bedbinlik vardır biri yeis ve fütura dü­ şürür. diğeri insanın son derece cehdini ve fa­ aliyetini tahrik eder. Benim bedbinliğim bu so­ nuncu cinstendir. Benim bu husustaki bedbin­ liğim hasta olan bir adamın hasta olduğunu bilmesi , hasta olduğunu kabul etmesidir. Bir hasta için hasta olduğunu görmesi bir bedbin­ liktir. Fakat bir hastanın iyi olmasının en mü­ essir çaresi hasta, olduğunu bilmesi ve itiraf etmesidir. Bir adam hem hasta olur hem de halini nikbinane görür ve allalıa emanet turp gibiyim derse, kendisini bu surette tedaviden müstağni görmesinin neticesi ne olur malûmdur. Milletimiz yakın ve uzak mazide mucizeler [•]

[•] 18 Mart 1930 da Üsküdar erkek « lycee » sinde verilmiş « Confrance » dır ,

göstermiştir, istiklâlin kıymetini ve tadını bil­ miştir. Beni 24 senedeııberi iktisadi istiklâl diye feryad ettiren milletimin ruhudur, cismanî ve ruhanî hayatımın nusğu asıl milletimizin derin­ liklerinden geliyor.Hakikatla karşı karşıya gel­ mek cesaretlerin en büyüğünü ister. Gösteje- ceğim mavekalar ve bi aman rakamlar önünde metin durmağa ve titremeye ve bunlardan yeis değil kuvvet ve irade şiddeti almaya sîzleri davet ediyorum. İlim, Azim iki kanadımız ola­ cak. ilmin şuan fazilet ve daima vasıl olduğu hedef haysiyyet ve saadettir.

Fransanın sabık baş vekili olan ve milleti­ mizin dostu olduğunu üç gün evvel bana gön­

dermiş olduğu resminin altına Hommage d’un

am idela Turquie diyerek imzasile teyid etmiş bulunan fazıl ve âlim E. Herriot Yıun «Patrio­ tisme écanomique » dediği İktisadî vatanperver­ liği biz yalnız yerli malları kullanmakla eda etmiş olacağımızı zanediyoruz.

Yerli malları, yerli malları diyoruz ve bir yerli malı aldığınız ve bunu kullandığımız za­ man bir yürek rahatı ve birazda millî ve ha- miyetkâr bir gurur duyuyoruz. Içtilıad Evinin hemen yanında boş bir arsa vardı, bunu Selâ- nik’li bir vatandaşın aldığını ve buraya bir çorap fabrikası yapacağını öğrendiğim vakit çok sevinmiştim. Üç ay sonra, iki katlı beton anne bir fabrikanın vücude geldiğini gene memnuniyetle gördüm. Bundan bir hafta evel

yeni ve gayyur komşumun fabrikasının

kapısını çaldım , karşıma çıkan delikanlıya

fabrikanın sahibini ve fabrikayı ziyarete

geldiğimi söyledim, buyurun dedi . Kalem odasına girdim ve aldbinde fabrikanın sahibi

Bey geldi hiisnükabul e tti. Ben komşunuz

falanım, memleketimizde sanayı’ın büyümesine hizmet eden müessisenizi görmeye ve sizi teb­ rike geldim dedim. Teşekkür etti ve benî, fabrikasını gezdirmeğe başladı, bu fabrikada iplikden ve ipekden çoraplar yapılır. Yirmi

(4)

5360 İÇTİHAT

beş kadar genç kız çalışır. Makinalarm yanın­ da yığılı ve içleri dolu sandıklar vardı. Bun­ lar nedir dedim, çorap ipliği dedi. Hangi makine yapıyor dedim, bunu yapmak haddi­ miz mî ipliği gördüğünüz gibi masıralara sarı­ lı olarak Avrupadan alırız dedi. Diğer sandık­ ları da açdı bunlarda ipek dedi. Elbette bunları olsun Bursadan alırsınız, dedim; hayır efendim bunu da Avrupadan alırız dedi. Şu halde yerli malı bunun neresinde dedim ? Mahcup durdu. Anlaşıldı ki yerli malı olarak Avrupanın gön­ dermiş olduğu makineyi çevirmekten ibaret kalıyor . Yedikulede birkaç kösele fabrikası var. Bunlardan ismet kardeşlere âit olanı zi - yaret ettim, ismet kardeşler boşnakdırlar. yani müslüman sırpdirler Avrupalı ve Avrupa ırkîarındandırlar. Onlarda beliğ bir sanayi ve teşebbüs zekâsı vardır. Adana’da boşnak Salih efendinin pamuk ve çiğit fabrikasını 150 beygir­ lik muazzam iki motor işletir kendisi sa’yizekâ-

sile milyoner olmuştur. Hasenat ehlidir. Bir

göz hekimine ayda iki yüz lira maaş vererek fakirlerin gözlerini meccanen tedavi ettiriyor­ du. Bunu burada bırakalım, ismet kardeşlerin kösele fabrikasını ziyaret ve tetkik ettim, bu­ rada hazırlanan nere malları olduğunu sordum, en ziyade Cenubî Amerika mallarıdır dedi. Bizim sığırların derisi yok mu? dedim. Bizim sığırların derisi ancak kadın ayak kaplarının köselesi olabilir; incedir, derisinden kösele ya­ pılabilecek sığırlar 200 ila 300 kiloluk olmalıdır. Bizimkiler küçük ve zaiftir. Avrupadan ve Amerikadan gelen derilerin sığırları 500 kilo­ luk bunlar arasında 1000 kilo gelenlerde var­ dır. imalâthanemizde hazırladığımız köselelerin 100 de doksanı hariçten gelir ancak yüzde onu yerli mahsuludur.

Hatta debagatta kullandığımız tanin (Kap) dan , « kiprako ise Argentiııeden gelir » .

îzmirimiz palamut hıttası da ve tanin palamut - dan çıkarılırken biz etek dolusu paramızı bir Ingiliz Afrika müstemlikesi olan Cap a veri­

yoruz, dedi. Pamuk, ipek, yün mensucat

fabrikalarımızın çıkardığı ve yerli mallan de­ diğimiz pamuk, ipek, yün kumaşların yerli mallığı da böyledir

Cap m tiftiği, tiftiklerin piyasasını istilâ

etmiştir. Argentine’nin buğdayı bütün dünya­ yı besleyecek derecede çoğaldı. Miittehidei Amerikanın pamuk ve buğdayı, (Sudan) m pamuğu Mançister piyaeasını hâkimane istilâ

etmiştir. ( Mabadi gelecek nüshada )

Dr. AB. Djevdet

Y A R A T M A L I !

[ Créer ]

Yazan : Fransanın sabık Başvekili

E d o u a rd H e r r lo t

— 6 —

Zengin ve zi şevket hayatı bize ta - lim eden Renaissance, mücahidlerin nasıyesi için süngüler gibi trâşide, sağ­ lam bir bilek gibi damarlı , genç baş­ ların saçları gibi parlayici , etli ve tek çekirdekli siyah meyvenin ren - gile minalanmış yapraklı taflan da - lı saklar . Mezara , sıkılgan dalları , ağacına sokulan servi iğini tak - dim eder . Güzel hayat fi’İI ile fikrin biri birini lâyenkati, kontrol ettiği ha - yatdır. Bu günün genç fransızlarına tek­ lif etmek istediğimiz hayat, bu hayatdır. M. Bergson un felsefesi şu neticeye va­ rıyor ki hayatın zaferi , yaratmadır . Bu zaferden vazıh bir işaretle haberdar oluruz: sürür. Bizden varlığın muhafa - zasını elde etmek için Tabiet hazzın hilesini düşünmüşdür. Fakat yalınız ha­ kiki ibda’, hakiki yaratma sürür ile mü- terafik olur. Philosophe, yazar, derki hayatı beşerinin hikmeti vucudu, artistin ve âliminkinden farklı olarak her ande ve bütün insanlarda tâ’kib olunabilen bir yaratmadadır. Kendisini kendi vası- tasile yaratma, azdan çok çıkaran, hiç- den bir şey çıkaran ve dünyada mev- cud zenginliğe layenkati ilave eden bir cehd ile şahsiyyetin büyütülmesi, [ ha - yatı beşerînin hikmeti vucudu işte bu ya­ ratmadadır] [*] Hakiki insan bir démiurge dür. [[*] **]

[*] U Energie spirituelle Paris 1919 P25 [**] Démiurge Platon un «Timée» sinde al - lalıdır a’zem artistdir . Haddi zatında gayri - muayyen, kaçıci olan bir maddeye, ta’ayyun , intizam ve ey ilik idhal ederek dünyayi yapar.

Démiurge mubdi’ yaradıcı değildir çünki

cihanı yokdan çıkarmaz , maddeyi yaratmaz .

(5)

İÇTİHAT

Bilgilerle mücehhez ve yahud aled- devam bilgi peşinde olarak yeni Fran- sanın yapıcıları dâ’imi bir yaratma İra - detile hayatdar olmalıdır. İcra ve ta t­ biki uhdelerine müterettib programın muhtelif noktaları üzerine dıkkatlarını celbederken, bizzat bizi tahrik eden îdéali kendilerinden gizleyemeyiz . Bu kitabda, halli ancak 'ferdî vicdanlarda aranılabilen dini mesa’ile a’id hiç bir şey bulunmayacakdır. ahlakî mes’elelere girişmeyeceğiz. Böyle yapmamız bun - ların ehemmiyetini tanımadığımızdan değildir . Fakat Fransamız için elzem , itikad ettiğimiz nizamı [ « Statut » yü ] ta’yine hasrı nazar edeceğim , ve bu maksada doğru cehdin yardım etmesi yahud yaratması iktiza edenï ahlakî evsafı teharri etmek başka bir vazifedir. Ancak istihsal meselelerinden sonra tetebbu olunabilen tevzi’ [ distribution ] mes’elelerini de kezalik bir tarafa braka- cağız. Yalınız şunu söylemeliyiz ki bu kitab, hatalarile, boşluklarile bir demok­ ratın, yanî bütün milletin menfeatına olarak bütün halkin müşterek sa’yile vatanın yükselmesini isteyen fransızın cehdini temsil eder . Aşağıdan yahud yokarıdan bir grup tarafından ihzar olunan her düsturu, her formülü, kühne nazarile görerek bir tarafa ayırıyoruz . Biz demokratiye hidmet ediyoruz, çünki, eyi anlanırsa o bir doktrin değil , bir mavaka’tetmesi ledir . Harbin te’yid [ consacrer ] etmiş olduğu şanlı ittihadi milliyi temdid etmek çaresini yalınız onda göriyoruz.

Fakat bu regimi mücerredat [ abs - traction ] dan , tesavvuf [ La mysique ] den, ictima’î ilahiyyatdan şifa bulmuş görmek isteriz. Biz yapmayi, inşa etme­ yi murad ediyoruz . İstihsalin şevketini te’min ettikden sonra âdilâne bir tevzi’ yolunu araşdırmak Demokrais [ Démoc­ ratie ] dir. İstihsali kale almaksızın tevzi

etmek istemek, bir « Démagogie » dir. Zannetmeyiz ki bir mütefekkir, hatta en ileri gitmiş «socialiste» mektebinden bir mütefekkir bu hakikati tanımazlık - dan gelebilsin. Bunu isbat edecek pek- çok misal zikredilebilir.— 1917 senesi­ nin haziran ayında vaki’ olan kadin grevleri esnasında, tokuma eldiven s a ­ nayiinde mutehassıl bir niza’ı fasl etmek mevkiinde bulunduk. Evde çalışan kadin ların yevmiyelerini harbden evvel ki mıkdarına nisbeteni 60 °/0 raddesinde yükseltdikse sebebi şu idi ki, Bu sana­ yi’, uygun alât ve edevatı vücude ge - tirerek alman idhalatmdan kurtulmuşdu. Te’yid oluniyor ki amerikali işçi , millî istihsale şiddetle alakadar oluyor ve mukadderatını bu istihsalin mukaddera­ tına bagliyor. Bu suretle hareket ede - rek «Modernisrne»in bir burhanını verir.

Filhakika tahlil, tek bir darus’sana’ yi’ inşasından .. amelenin , demir yol­ larının, ticareti bahriyenin nehir gemi - ciliginin, tâli fabrikacilarin, ticaretin bil­ vasıta ve ya bila vasıta vergilerle Dev­ letin ettikleri bütün istifadeleri meydana koyar. Demirhaneler sahibi Cavallier

Rapport à la Ligue française adlı bir

layihasında [1] «Est«in» Biey»da’iresinde kâ’in bir metallurgia [ Ma’den ] şirketi - nin bir grafikini zikr eder.Birçok kerre on milyon franka baliğ olan emti’a kaime­ lerinin yekûni[Facture]senevisi üzerinden, şirket 22 °/0 sini mevadi ibtidaiyye satın almak için isti’mal etmişdi , 25 ° / 0 ini nakliyat, ameliyyati kimyevi- yye v. s. için ; 27 % sini yevmiye ve me’aş olarak; 13 % ünü. tebdilat, yeni­ den inşa, tecdid, alat, makineler, tevsi v. s. için. . 45 % umumî büyük bakım [ Grand entretien général ] için 7 ü/0 itfa ve ihtiyat için; 15 ° / 0 dividend olarak kullanmışdi.

[1] Sahife 26

(6)

5362 İÇTİHAT

Ateşin «syndicaliste» lerin, istihsal- da bundan sonra nizam ve usul taleb ettiklerini de görüyoruz . M. Jules Ra- vaté yazıyor [1] : Pek girft ve pek kesa- fetli olan modern cemiyetlerde, elzem, birinci derecede zaruri olan ve onlarsız . İçtimaî hayat heyula’i bir hal alan eşya­

nın istihsalini tanzim etmek fermanfer- ma bir vazife oluyor. » Meydana çıkdı- ğı vakit tesadüf etdiği ihtiyatlara rağ ­ men işçinin halâsını teshil etmişdir ve daha etmelidir. İstikbal yıkıcı socialis­

ai e karşı, yapıcı socialism indir. Con­ fédération générale de Travail in Bien

être et liberté yani refah ve Jmriyel

remzine sadık olarak, mesa’inin ilmi teazzisi, yani «tekfiben»in gayrı vazıhın vakti geçmiş, hükmü kalmamış mefhod- ların muhafazası olan göreneğin yerine vazih bilginin ikamesi, istihsalin artma­ sına ve işçi, energie’sinin tasarrufuna müsaid olacak ve bu veçhile büyük sa- nayı’mn kusuru [ « Tare » i ] olan faz­

la yorgunluk [ surmenage ] mahzurunu defedecekdir... binaenaleyh hususî mes­ leklerin işçileri, en başda olarak vazih ilmin istahsal şeraiti üzerine vaz’ı yed etmesinden istifade edecek ve umumi­ yetle çalışıcı sınıf bundan miistefid ola- cakdır, zira her çeşit eşya çok mikdarda az zamanda istihsal edilecekdir, sözle - rini ilâve etdiği vakit bizce birçok filo- soflardan,yahut siyasîlerden daha iyi yeni zemanin kanunlarını vaz’ediyor görünmek­ tedir. İşçi, manufacture eşyanın en bü­ yük müstehlikidir. Bugünün gündelikçi bir kadını eski zamanın kraliçe’sinden daha ziyade gömlek sahibidir.

[1] Une défense de la méthode Taylor La Vie ouvrière 5 Mars 1914 ( Paris 96 Quai

Jemmapes )C. G. T in 24 teşrini evvel 1918

meetinginde M.Bidegarray istihsalin sêkteye uğ­

ramasını intaç eden hareketden işçileri tahzir

ediyor.

Tıbbi Şutun

[il EROTİK - ANAL SECİYE

Freud bazı seciyelerde görülen çar- pıklıkîarin çocuğun hazim cihazına atf ettiği alâka ile münasebetdar olduğunu gösterdiği gün keşiflerinin en fazla ten­ kit ve hatta istikrah celp edenini ortaya atmıştı.

Ona göre,mitoloji, rüya, asabi hastalık ve çocukluk zihniyetinde altın ve mevadı gaita ayni siki bir münasebetle yekdiğerine

merbuttur. Analit^ (şerciyet) ve şehvani şerci seciye denilen haleti ruhiyede bu münasebetin devamından ileri gelir.

Freude göre erotik - Anal seciye :

İ) Hisset = para düşkünlüğü; 2) muşi- kâflık — kılı kırk yarmak ; 3) ve inad, istibdad. gibi 3 vasıf arz ediyor. [2]

Tedkikat bu 3 arazın çocuklukda abdest bozma hadisesine, ve mevadı gaitaya merkuz olan alaka ile hemahenk olduğunu gösterdi. Bazı çocukların ab- destlerini tutarak zevk temin ettiklerini ve bu suretle muhitlerini iğfale çaliştik- larını yalnız akil hekimleri değil, çocuk doktorlorıda müşahede etmişlerdi.

Tabiati seyelan grizinin haddi kus- vasma vasıl oluneaya kadar çocuk büyük abdestini tutar, zevkini temdide çalışır nehayet vaz geçer. Buna sebep şerç na - hiyesinın o zamanlarda kuvvetli bir mer­ kezi şehvani olmasıdır. Seneler bu nahi­ yeyi şehvaniyetinden mahrum kılar, ve evvelki zevik hissi tard olarak unutu­ lur. Bn hisse ait enerji itilâ eder.(Sub- lımation).

Erotism - anal haleti iptidaiyesinin sönmediği eşhasda ise, erotik - anal se­ ciye tahassul eder. Bu bir tesebbüttür, ve bütün tesebbütler gibi şahsın hayatında menfi ve ya müsbet rol oynar.

[1] Şehvani Şerci seciye

[2] PARCİMONİE , PONCTUAI İTE ENTETEMENT

(7)

İÇTİHHT

Binaen aleyhçocuğun, sahavette gös­ terdiği anal hususiyetler gibi kahillerde ya (itilâlar) ya (reaksiyonlar) husule gelir.

Abdestini tutan çocuklar gibi bu kahil­ lerde yapacakları işi son saate terk eder.. Fakat bir kerre seyelanı ruhi haddi kus- vasına vasıl oldumu, tıbkı bir sara ham­ lesi gibi boşanırlar... muharrirse bir cüzü birden yazar... Tacirse muhaberatını bir saatte bitirir., kumandansa, derhal taar­ ruz eder (Napoleon). Artık onları iz’ac etmemelidir, çünkü pir çiğ gibi önlerine geleni yıkar geçerler.

Bu sebeple heyecanları art- dığından sebat­ ları tezauf eder, kabiliyeti taha - mmüliyeleri aza­ lır ... inat arazı tekevvün eder, is t ib d a d b a ş gösterir. Abdülhamit, Napoleon, On dördüncü Luvi ğibi büyük müstebitler erotik anal­ lardır. Hepimiz devri hamidice me’mur- ların altı ay maaş almadığını biliriz... Bunların hepsi ellerindeki altını sarfdan korkan, şercilerdir.

Bir gün bu seciyenin hususiyetinden olan devri lik dolayısile kiselerinin açıl­ dığı görülür: ihsanlar başlar, veya harp hazırlıkları canlanır.

İnattan tekevvün eden hamuliyetsizlik (intolerance)dolayısile bunlar kendilerinin

bir işi becercek yegane adam oldukları mevhumesine düşerler..bundan dolayı yan­

larına bir refik almazlar., veya alsalar­ dı daima ikinci derecedpn olanları inti­ hap ederler ve bonu söylemekdende kaç­ mazlar. Meselâ Napoleon mareşallarım gep süvari zabitleriuden intihap etmiş, kendi gibi erkânıharp olanlanları uzak- laşdırmıştır. [1]

[1] de Clerembault

Binnetice, kurdukları bina ancak onla­ rın vucudile kaimdir. Hükümdarlarsalar saraylari tabutlarının üstüne yıkılır. . basit bir memur ise evi tara mar olur ... tüccarsa dükkân kapanır. Hayatta bunlar daima muvaffak olan tiplerdir sebebi de evvela, mutavassit beşer tabakasının bunların şedid inat ve taarruzundan korkması , saniyen de , hemen daima menfeat temin eden şeylerle uğraşma - larıdır. Bu cihetle idealist şızoitlerin aksi istikamettedirler.

Dairelerde abdesthaneieri kilitleyen , madunlarını ye­ meğe davet et - tigi gün jurnal eden müstebit­ leri hep biliriz. Herçî bat abat mevkilerini tut­ mak ve yerlerini bıraka cak larmı akılları kesdimi ( benden sonra tufan ) nazariyesini tatbik etmek vasıflarıdır.

Çocuğun mevadi gaitasına atifettigi alaka gayri meşruda muhtelif suretlerde temsil olunur.

itila tam olursa yukarıda arz ettiği­ miz 3 arazdan mesela inat , vazifeşinas­ lık, ikdam , haline ınkilap eder . Para düşkünlüğü, idare, iktisad , şeklini alır . Muşukoflik kanuna farti riayet, hissi a h ­ lakinin fevkalade numasi ile temsil olunur .

Erotik analdaki pislik , ve nezafete ademi riayeti yerine , sihhi titizlik kaim olabilir.

itila tam olmazsa, şahıs, pis,nezafet- siz, mütereddit, hasis ve sinsi olur. Ciddi sa’yı ikdam yerine teferruatcılık, kolleksion merakı ikame edilir.

Bunlar ciddi bir iş yapamazlar Be - yinleri projelerle doludur, lâkin demin bahs ettiğim o saravi faaliyet imdada

5363 H A Y A T IN SON B A H A R IN D A İçim d e y ıld ız lı g ö k le r k a ra rd ı, H er y ıl ç o ğ a ld ık ç a b a şım d a a k la r; Y o ld a şım y ıld ız la r d ed iler: d u y m a z S e m a v î s ö z le r i a r zı k u la k la r . 8 Haz. 1926 AB. DJ.

(8)

İÇTİHAT

Din ve Aşk

Yedi bin yıl nedir ki? Yedi yıl kadar yakın Bir tarihte mogollar geçtiler akın akin Hidistan toprağından Dicle sahillerine. El resmi tuğra idi bütün fermanlarında Çan sesleri duyuldu hurma ormanlarında Allah destan olmuştu çapraşık dillerinde!

<

5364

asla yetişmez, ve şahıs tereddüt devre - sinde kalır., ihmalci olur, tabiatları çe - kilmez hale gelir.

Voltaire , « İnkibazlının kufuru bol bol abdest edeninkinin yanında bana viz gelir demişti » İşte' bu müzmin inkıbazlı, titizler , küçüklüklerinde , abdestlerini tutan, şehvani - şercilerdir.

Böyle bir seciyenin tedkiki için, gös­ terdiğim arazları aramak, ve şahsın tarzi teamülünün daima f a a l ve gayri fa’al olmak üzere iki kutupte cereyan ettiğini tesbit şartdır.

Tıbki. cinneti - mamyayi'inhıtatiyenin esas nu’vesi olan devri bünye gibi bun­ larda da , inhitat ve inbisati bülmek kabildir.

Ayni zamanda, muayyen bir şahısda arz ettiğim 3 arazin muhtelif nisbetlerde bulunabileceğini unutmamak ve her 3 arazında mâkuslerile terekküp etmesi kabil olduğunu hatırlamak lazımdır.

Mesela bir müstebit , sahi olabilir; hasis vazifeşinaslık gösterir; ve ya pis bir şahıs mütereddit ve ya bilakis metin ve azimperver olur.

Seciye hatlarının bu muhtelif dozlari şahsiyetin intısacını tesbit eder ve aksul’ amellerinin anlaşılmasını kabil kılar. Bu sebeple kayit ettiğimiz tipik bir erotik - anal vakasını arz ediyoruz.

( Bitmedi)

Bu hicret ilk adımdı zulmetten nura doğru, Bir eldi ki uzândi Sinaya, Tura doğru , İlk ahlak Din şeklinde konuldu mer’iyyete!

Ademin seferinde ne milliyyet, ne millet Göklerden, gönüllerden doğan İlâhi illet Beşeriyyeti kıble yaptı beşeriyyete !

3*

O çırağı yaktılar ki nuru arşe değdi Çan seslerinin aksi harradaki vahyidı. Hilkat serfiru etti aklın sultanlığına. Yazıldı ilk efsane topraktan tabletlere, Şitler babalık etti dinlere, devletlere, İlk oturan onlardı uluhiyyet tahtına !

<

Yedi bin sene oldu ilk şiir yazılalı Toprakta ilk ma’bedin temeli kazılalı İlk nasır yer tutalı ilk nebinin dizinde ! Yedi bin yıl nedir ki?., yedi gün kadar k ısa Dün bize ümmet diyen,Muhammet,İsa,Musa

İlk günahkâr nebinin yürüdüler izinde!

<

Kardeş kanı içildi ilk ma’bed eşiğinde Yeni doğan allhahın mukaddes beşiğinde İlk nebinin zellesi nazarlık boncuk oldu! Her kâ’bennfn temeli göz yaşı, kan pıhtısı; Her türbe eşiğinde bir kurban hırıltısı Her nebi zellesinin külzüminde boğuldu!

Hulasa ayni yolcu Firavun da, Musa da!. Biz o şeytanlarız ki ejderha da, asa da Çocuk oyuncağıdır ilmimiz çarşısında.. Yetmiş asrın güneşi bir aşka bedel değil Eğil ey kâinatın zübdesi insan eğil Havvaların fiisunkâr gözleri karşısında!

(9)

İÇTİHAT 5365

Edebî Tahlie

Gayyâ

Şükûfe Nihal Hanımefendinin şı’ır mecmuası hususî bir güzellikle güzeldir; güzel olmak kâfi değil, hergün görülen güzellikler bizi çok az mesteder.

Gayyâ’nın hususî güzelliği, İçtimaî teessürler ve tehassüslerle canlanmış olmasıdır. Rodin m Tune üzerinde ifade etmiş olduğunu, gösterdiği içiima’i se­ faleti Şükûfe Nihal hanım kelimelerle

ifade etmişdir. Bunun en parlak misali­ ni: Açlar adlı manzumesinde buluruz.

Onlar ki açatnayan gönceler gibi soluk Çiçeklenmek, açılmak, en büyük haklariken... Bir güneşsiz baharda taze kanları soğuk Bir çöl fidanı gibi yanmışlar diken diken .

Kitasi da bu menzumenin en dilber parçasıdır. Bu kıt’a ile benim çok zaman evvel yazılmış bir « sonnet » min şu kıtası arasında hoş bir benzerlik hisse­ diyorum :

L' alouette a chanté la douloureuse aurore, Le crépuscule garde un silence meurtri, Le matin expirant dans .-.es larmes s’irrore, Comme un bouton de fleur qui n'a jamais souri.

Şu manzumeleri okuyalım :

ANADOLU KÖYLERİ İrili ufaklı bir yığın toprak...

Ne bir yeşil fidan, ne bir gölge var... Kızgın bir güneşten sanki yanacak. Etrafla susamış, kurak ovalar...

« Bunlar köy! » dediler, şüpheyle baktım, Toprak yığınına daha uzaktım ,

Yaklaşınca tren, İçimde birden Bir şey ürperdi: Bu toprak yığını köy nasıl yerdi ? Girecek ufacık delikleri var; Karınca yuvası, sanki öyle dar,.. Yanında bir yığm daha, alçacık, Güneşten çatlamış bir küme balçık.. — Bunlar ne, mezar mı ?

Dediler :

— Öyle ! — Ölüler, diriler ne yakın böyle !

Bir karış fasıla yok arasında...

Burada yaşıyan Ve ölen insan Dünyanın ne tadı, ne de yasında... Öyle yabancı ki şu kâinata, O kadar bağsız ki belli, hayata !.. Titredim: burası köy mü, mezar mı ? Burada havattan bir nişan var mı ?

Öyle ıssız, sâkin, O kadar hazin... İrili, ufaklı toprak yığından

Apansız Bir iskelet gibi kuru ve cansız, Siyah bir hayalet geçti :

« Bir insan ! » ANADOLU KADINLARINA Baktıkça yüzünüze aksiniz vurdu bana, Neş’e dolu gözlerim büründü bir dumana; Birer birer sönerek ruhumdaki ışıklar, Alnımda sizin gibi belirdi kırışıklar... Dudaklarım büküldü bıkmış gibi canından, Çekildi zerre zerre damarlarımdaki kan... Atamızda ne derin bir ıztırap izi var, Hepiniz bir esrarlı gece, siyah bir m ezar... Ömrünüzde bir yaprak çiçek yok dökülmemiş, Hangi zerreniz var ki hicranla örülmemiş !.. Öyle mağrur, mermerden bir duruşunuz var ki, « Merhametine muhtaç değiliz ! » diyor sanki... Ezildim, karşınızda gözlerimi kapadım:

« Zavallı »sizin değil, elbette benim adım...

Aziz Behiç Beyin 244 numrulu «İc- tihad» da çıkan «köylü» sii de ayni mahzun nağmeyi terennüm etmişdir:

Bağrında yaraların sana bu milkiıı süsü Sen bir avuç neslinle tarihde iz bırakdm

Azm oldun, iman oldun yurda kan oldun akdm Hey koca Türkün oğlu, hey bu ilin köylüsü.

Fakat Aziz Behiç’in köylüsünün ta­ mamını okumalı; Aziz Behiç Bey genç bir zabitdir. Fakat Napoleon Bonapar- te tarafından «ismin ne ?» diye irad olu­ nan suale ismini bulup söyleyemeyen ve nihayet « On m’ aprpelle timide » diyen şeci, ve kıymetli asker gibi bir kahramandır .

«Sicak odaların azabı» da çok güzel­ dir oda benim gibi:

Gönüllerle beraber gönlümüz şadu mükedderdir, Dili tavhidimizde muriferid hazzü azab olmaz.

diyenlerden olduğu için kışın sıcak odasında otururken soğukdan titreyen­ lerin azabını duymuşdur :

(10)

5366 İÇTİHAT

— SAlBl TEBRlZl —

den Çeviren: Hulusi

¿üu- J-5 JyX£ jy£ ' ^cW- C^odsl ı_Jia* cjjy^ f 1

İhsanla müştehir hatemin şayet ih­ sandan maksadı şöhret ise kıyamette bahillerle bir yerde haşrolunacağı tabiîdir.

ıj y

id* i

j

y

<--« c d - 3 V ol—’ j 1 c—'-ij j

Erbabı kalemin talisizlikten sakın­ ması mümkün değildir; zira giribani kelemin çatlak olmadığını gören yoktur,

ti*-J*. ** s* ö' od-ç* 1 (>>• Dâ*-*0

Gördüğün münasebetsizliklerden ha - sil olan infialleri ayna gibi cebinine ak­ settirip suratını asık gösterme , böylece düşmanın münasebetsizliklerini daima göz önünde tutma.

i 3 1 x jl

1 ju » Jj j ' Aiiii j i ¡i*

Zalimler mazlumun tiri ahindan ha­ lâs bulmaz. Yayın iniltisi oku hedefe isabetinden evvel başlar.

Kimlere kefen oldu yine bu gece karlar Kaç yoksulu kolundan sürükledi rüzgârlar.

. diyor. İnanma sernameli manzume Şükûfe Nihal Hanımın ince bir şa’ir ol­ duğunun burlıanidir.

Güldümse inanma bilki bu gülüş Güldüğüm sabahın bir ru’yasıdır ; Dudaklarımdaki acı bükülüş Veda’ akşamının sonsuz yasıdır.

Hulâsa Şükûfe Nihal Hanımefendi kızımızın kitabı bence son zamanlarda intişar eden şı’ır mecmualarının en şah­ sî bir ilham nafhasile dolu olanıdır.

Nazim Hikmet Beyin bu şı’ırlerde tesiri belli beliisizdir. Binaenaleyh Şü­ kûfe Nihal ancak kendi kendine benze­ yendendi kendisini mulhimi ve mülhe­ mi olan bir şa’irdir diyebiliriz ve zaten ancak böyle olana şa’ir diyebiliriz.

20 Mart 1930 AB. Djevdet.

S o lm a y a n G ü z e llik le r

jLi (Jj X .> -ıy y jYjjJ <jf I

İV) j Senden birkaç gönlün hoşnud ol­ ması kâfidir. Her kesin muradınca ya­ şamak mümkin değildir .

j>~ ICj•>) ıS y & s '

. Ujjjd ¿JLJ O-Jİy i- di) oly»~

Küfür ve din dedikodusu nihayet bir kapıya çıkar ru’ya bir ru’yadır lâkin tabirleri muhtelifdir.

.-.—Uİİ ¿Ju iz- J ^ y*

[ J • d-*-’ ^ djj f <o~ cjjU.

Dalga deryanın guherinin hakika­ tinden gafildir, hadis kadimi nasıl idrâk edebilir.

r J 0!-» f * oh,

i

*y-Eğer sizce kıymetim yoksa, kabahat benimdir çünki müşterimi kendim inti­ hap etdim.

jP^lc jÇ ) jl» jlr j

^ l jlj (j jUo l

Maşukun nazının ve aşıkın niyazının tercümanı dilsiz ağızla her dile aşmadır

c y

. J I CjC > - İ C J J J Senin söğmen ölüyü diriltir. Hiç bir duada bu kadar te’sir yokdur.

i jd^ı

1

j j d>

Arzu avcısı senin iştiyakınla ihtiyar oldu, ey murad kuşu senin yuvan ne­ rededir.

d ^-Ic j OLil Jd' U [ <S)J y * ] ^ <**» d-5 jl

Biz esir bülbülüz ve dünya kafesi- mizdir; nefsimiz gönül nalesinden nağ­ me yapar.

(11)

Diş Tabibi

Mehmet Rifat B.

Cağaloğlu kapalı Furun karşısında her gün hasta kabul eder.

Telefon: İstanbul 264

Prof. Dr. SeîaEâttin Mehmet

Röntgen Laboratuvarı Mahmudiye Caddesi No. 28

Hayat

Aylık ilmi mecmuadır, çok mükemmel ve müte'kâmil olarak çıkıyor. Her nüshası 80 sahifelik güzel ve ictima'i edebî malûmat ile dolu bir kitap halinde çıkar. Celâl Nuri Beyin

idaresindedir Telefon: Beyoğlu 3932

Kephalgine

Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir.. 19. Avenue de Vilfiets P A R İ S

gpTlNÊ

0 . 3 £ q =

U ^

s

"

rogier

J *

Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. Ta’mı hoştur ilk istimalinde tebevvîde, idrar yollarında rahatlık hissolunur.

Glisero fosfatlı Şark Malt

Hulâsası

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imâl edilmektedir. Deposu Ekrem Necip ecza deposu

Telefon : İstanbul, 78

Apraham Ekşiyan

kerestecilerde No. 412

Dépôt de bois de construction en tous genres Telefon: Stanboul, 2827 Öksürük ve boğaz hastalıkları

Oxymenthol Peraudin

Pastillerini alınız.

Endocrisine Fourrnier

Hasta ve yorgun uzuvları aynı cips a’za- nın cevherde tâmir etmek esasına müs­ tenit opotherapia devalarındandır. Kaşe, pudra ve kompirime halinde kullanılır.

“İçtihat ın„ 24 üncü senesi

kolleksiyonu

Birkaç tam kolleksiyon Var

2 1;2 lira gönderenlere taahud-

lu olarak gönderiyoruz.

BILEYL

Safra ifrazı azalan hastalıklarda, sarılıkta, yarım baş ağrılarında, uykusuzlukta, zihin tembelli­ ğinde, kanın ve bağırsakların bozukluğunda, karaciğer kum sancılaıında 1 kapsül alınır.

BILOLACTYL

Ferment lactipue sélectionne

Mide ve bağırsaklardaki tahammür ve tesemmümün maniidir. Çocuk ishalle­ rinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel

3 — 5 kapsül alınmalıdır.

Kimosine Rogier

Çocukların hazımsızlıklarında, süte tahammül etmeyenher mid’e için müessir deva. 200 gram süte bir ölçü kaşığı KIMOStN kâfidir.

P o s ta k u tu su :

Kılıç zademize :

Bilirsin ki biz taasüble mücadele et-’ dik, ve her nede olursa olsun ta’assüb merduddur. Farisi şiirleri kendi harfle­ rde yazmak istememek ta’assübdür. Lâtin harfi kullanan Fransızların kitap­ larında meselâ Yunanı bir ibarenin lâ- tin harfleri ile yazıldığını gördün mü ? «Plus royaliste que le roi » olmiyahm.

GÜNDE 10 PARA

Anadolunun, her köşesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için Himayei Etfa-

lin hepimizden beklediği yardım.

Cumhuriyet Mücellithanesi

Babıâli caddesinde « karagöz » ittisalin­ de kitaplarını hem metin bir surette hem mute’dil fiatla ciltletmek isteyenle­

(12)

A k ş e h ir B a n k a s ı

Sermayesi 1 Milyon lira

Bilumum Banka muamelesile İştigal eder

Merkezi : AKŞEHİR

Şubeleri : İSTANBUL ve İZMİR Müsait şartla mevduat kabul eder. Afyon, tiftik gibi ihracat üzerine muba­ yaa ve satışa tevessüt eder. Hevi emtia üzerine komisiyon ile muamele yapar.

Telefon : İstanbul 3341

Tarif de publicité dans

F «Idjtihad»

Ltq 1 pour chaque 3 centimètre de hauteur dans les colonnes de 1’ "Idjtihad». soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.

Le prix des avis et annonces est encassé

après leur insertion, contre reçu dûment

établi.

Les numéros de 1’ "Idjtihad» dan lesquels les avis et annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, â titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon.

Diş tabibi

H. H AM İT B.

Muayenehanesi

Beyoğlunda Lilrarire Mondiale karşısında Telefon B. 725__________

Dr Yorgi Fotaki Mavromatis

Emrazı dahiliye

Beyoğlu Venedik Sokayı No. 5

Cum’a ve cumartesinden başka Hergün 2,5 dan 7 ye kadar.

Çarşanba günleri parasızdır.

Telefon: p. 4707

Şâiri Âzami tebcil

Güzide şair Filorinalı Nazım Beyin Abdulhak Amid beyi ateşli bir ilhas ile tebcil eden yeni eseridir,

Mutala’asmı tavsiye ederiz birçok resimleri muhtevidir.

O sıııa n lı B a n k a s ıM

uallim

Banque Ottomane

Sermayesi 10 Milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata

Telefon: Beyoğlu 36

Türkiyenin her şehrinde Hibeleri vardır.

T İ JE 3 3 C/3 OJ Er R E Ç A L Ç m CATION DE 10 R C Â N IS M E e üJ

Veremin her derdinde en müessir deva

Türkiye Sanayi ve Maadin

Bankasına Merbut

YERLİ MALLAR PAZARI

I le r c k e , B e y k o z , B a k ır k ö y F a b r ik a la r ı

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon: İstanbul, 517

Aiağazada nıünhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulatından ¡peklik r ve döşeme­ likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku­ maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zırif bavul, çanta, kunduralar vesaire topdan ve perakende olarak satılır.

Adabı Muaşeret rehberi

( S A. YO İR Y İV R E )

Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsür sahifalı ve resimlidir.Fi. 150 kuruş cildlisi 175

Müderris İsmail Hakkı Beyin

kitapları

& Kuruş

İçtimaiyat noktai nazarından terbiye 20

Kalbin gözü 20

İzmir konferansları 50

Terbiye ve iman 25

Bu eserlerin nüshaları tükenmek üzeredir. İdarehanemizde ve kitapçılarda bulunur.

!

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hasta Yatağının Yapımı İçin Gerekli Malzemeler  Karyola  Yatak (şilte)  Yastıklar  Yastık Yüzleri  Ara Çarşafı  Yatak Çarşafı  Nevresim 

Bizim çalışmamızda hastaların 3’ünde (%75) serebellar infarkt ve bu hastalarda jeneralize nöbetler, 1’inde lateral bulber infarkt ve bu hastada basit parsiyel

Hekimlerin meslek örgütleri, çağdaş sağlık anlayı- şına uygun olarak, toplumun sağlıkla ilgili haklarının hekimlik mesleğinin en önemli kaygıları arasında

Hemşirenin temel işlevi, hasta veya sağlıklı bireyin kendi kendine karşılayamadığı gereksinmelerini tanımak ve karşılanmasına yardımcı olmaktır.. Hemşirenin

 Çocuklarda, hastalık ve hastaneye yatış sürecinde yaşadıkları yoğun korku ve kaygıya bağlı olarak, aşırı çekingenlik, kekemelik ve çeşitli tikler de

Hastalar sisteme kayıt edilirken kuruma önceden gelip kayıt olup olmadığı kesinlikle kontrol edilmelidir.F2 Yeni Hasta Dosyası ekranında (adı,soyadı,Tc Kimlik No) üzerinden

Hastalardaki (Hasta Sahiplerindeki) Dört Ana Sosyal Tarz.. Analitik Hasta

Hastalardaki (Hasta Sahiplerindeki) Dört Ana Sosyal Tarz.. Analitik Hasta