• Sonuç bulunamadı

Klinik Öğretimde Hemşirelerin, Kendi Sorumluluklarına ve Hemşirelik Öğrencilerinin Çalışma Sistemine İlişkin Görüşleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Klinik Öğretimde Hemşirelerin, Kendi Sorumluluklarına ve Hemşirelik Öğrencilerinin Çalışma Sistemine İlişkin Görüşleri"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araştırma/Research Article

Klinik Öğretimde Hemşirelerin, Kendi Sorumluluklarına ve Hemşirelik Öğrencilerinin Çalışma Sistemine İlişkin Görüşleri

Aygül Akyüz1*, Nuran Tosun2, Dilek Yıldız3, Ayşe Kılıç4

1GATA Hemşirelik Yüksek Okulu Kadın Hst. ve Doğum Hem. BD, 2İç Hst. Hem. BD, 3Çocuk Sağ. ve Hst. Hem.

BD, 4Hem. Hiz. Md.lüğü Eğitim Koordinatörlüğü, Ankara.

* Aygül Akyüz, GATA Hemşirelik Yüksek Okulu, 06010, Etlik, Ankara. aygulakyuz@yahoo.com

Kor Hek 2007; 6 (6): 459-464

Özet: Tanımlayıcı bir araştırma olarak planlanan bu çalışmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin klinik öğretimleri sırasında, hemşirelerin kendi sorumluluklarına ve öğrencilerin çalışma sistemlerine ilişkin görüşlerini belirlemektir.

Araştırmanın evrenini, GATA eğitim hastanesinde görev yapan hemşireler, örneklemini ise Aralık 2005 tarihinde hafta içi gündüz vardiyasında (08:00-17:00) çalışan ve çalışmayı kabul eden 165 hemşire oluşturmuştur. Veri toplamak için, literatür taraması sonucunda araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu kullanılmıştır. Bu formda hemşirelerin, öğrencilerin klinik öğretimleri sırasında kendi sorumluluklarına, öğrencilerin çalışma sistemlerine, rol modeli olma konusundaki görüşlerine ve klinik öğretimden sorumlu olunması gereken personelle ilgili prensipleri içeren maddeler yer almaktadır. Verilerin analizinde yüzdelik oranlar ve ki-kare testi kullanılmıştır.

Araştırmada hemşirelerin %66,1’i dersin öğretim elemanının, %23.6’sı ise kendilerinin klinik öğretim sırasında öğrencilerden birinci derecede sorumlu olması gerektiğini belirtmişlerdir. Klinikte öğrenci hemşire bulunmasını hemşirelerin %32.1’i hasta bakım kalitesini ve %32.1’i iş doyumlarını artırdığını bunun yanında %49.1’i hastaya ayırdıkları zamanı kısıtlamadığını ve %44.8’i iş yüklerini artırmadığını belirtmişlerdir. Hemşirelerin %65.8’i öğrencilerin hasta merkezli çalışmaları gerektiğini ifade etmiş, %77.6’sı klinik öğretimde kendilerini öğrenciler için iyi bir rol modeli olarak gördüklerini belirtmişlerdir.

Anahtar kelimeler: Hemşirelik öğrencileri, klinik öğretim, hemşirelerin sorumlulukları, rol model

Reflection of the Nurses on their Responsibilities and the Students’ Working System During Clinical Teaching

Abstract: In this descriptive study, we aimed to determine the views of nurses on their responsibilities and the students’ working system during student clinical teaching. The study universe consisted of nurses working at the Gulhane Military Medical Faculty training hospital while the study sample consisted of 165 nurses working the day shift (08:00-17:00) on weekdays during December 2005 and willing to participate in the study. We used the survey form developed by the researchers following a literature survey to collect the data. This form contained items on the nurses’ own responsibilities during the clinical teaching of the students, the working system of the students, their views on being role models and the principles regarding the staff responsible for clinical teaching. Percentages and the chi-square test were used for the analysis of the data. Within the context of the research, 66,1% of the nurses have stated that the course instructor should possess the primary responsibility for the students during the clinical study while some 23,6% of the nurses expressed that the responsibility belonged to themselves. According to the 32,1% of the nurses, the presence of intern nurses in the clinic would increase patient care quality while 32,1% of them indicated an increase in job satisfaction; 49,1% of them expressed that it would not constitute a limitation of time allocated to the patient care and finally 44,8% of them stated that this presence of intern nurses would not increase their workload. 65,8% of the nurses have implied that students should conduct their studies as patient- centric, while 77,6% of them expressed that they would see themselves as the perfect role model for their students during the clinical teachings.

Key words: Nursing students, clinical teaching, nurses’ responsibility, role modelling

GİRİŞ

Klinik öğretim, hemşirelik eğitim programlarında önemli bir yer tutar. Klinik öğretim, öğrenciye, teorik bilgisini uygulamaya koyma, mesleki kimlik kazanma

ve yaparak öğrenme fırsatı veren bir süreç olarak tanımlanabilir(1-3).

Klinik öğretimin en önemli amaçları, öğrencilerin önceden kazandıkları temel bilimsel bilgileri uygulamadaki becerilerle entegre etmelerini, tanı, tedavi ve hasta bakımına ilişkin konularda yeterli

(2)

olmalarını ve temel mesleki ve kişisel beceri ve davranışları kazanmalarını sağlamaktır. Hemşire eğitimciler; klinik ortamda öğrenciye beceri, motor ve entelektüel öğrenme, problem çözme, zamanı etkin kullanma, profesyonel karar verme fırsatları sağlama, öğrencinin yaratıcı yeteneklerini teşvik etme ve öğrenciye yeterli rehberlik sağlamak üzerinde durmalıdır (1-5).

Klinik ortamın bu amaçlara hizmet edecek şekilde düzenlenmesi ve öğrencilerin desteklenmesi gerekir.

Klinik öğretimde; öğretim elemanlarının yanı sıra klinik sorumlu hemşireleri, klinik hemşireleri, alanında uzmanlaşmış hemşireler (yoğun bakım hemşiresi, hemodiyaliz hemşiresi gibi) ve tüm sağlık ekibi üyeleri sorumluluk almalı ve iyi rol modeli olmalıdır (3-7).

Klinik uygulama alanlarında rol modelliği, taklit davranışlardan daha ileri bir durum olup, öğrencinin gelişimini etkileyen bir faktördür. İyi bir rol modeli;

yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalı, iyi standartlara sahip davranışlar sergilemeli, öğrencileri yetişkin bireyler olarak görmeli, öğrenmeye yardım edici bir atmosfer içinde çalışmalı, öğrenciye uygulamalar sırasında bilgi vermeli, soru sormasına izin vermeli, gerekirse tekrarlayan sunumlar yapmalı, öğrencinin beceriyi kazanması için bağımsız olarak uygulamasına fırsat sağlamalı, zamanında ve yapıcı geri bildirimler vermeli, öğrencinin yardıma ihtiyacı olduğunda eğitimciye rahatlıkla yaklaşabilecekleri bir ortam yaratmalı, eğitimin hedeflerini bilmeli, öğrencinin eğitim gereksinimlerini karşılamak için ekip üyeleri ile işbirliği yapmalı, iletişim ve liderlik becerileri olmalı, öğrencileri kritik düşünme ve bakımı farklı durumlara yansıtma gibi konularda yönlendirmelidir. Okul ve klinik arasında etkili bir iletişim kurulması, eğitim hedefleri konusunda işbirliği yapılması ve klinik eğitim hemşiresinin bu işbirliği konusunda bilgili ve yetkili olması, klinik eğitimde rol modelliğinin gerektiği gibi sağlanabilmesinde tamamlayıcı unsurlardır (2,3,5-9).

GATA Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencilerinin klinik öğretimlerini yürüttüğümüz GATA Eğitim Hastanesi; Ana Bilim Dalı Başkanlıkları, Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü ve Hemşirelik Yüksek Okulu’nun sürekli iletişim halinde bulunduğu, planlanan hedefler doğrultusunda klinik öğretimlerin sürdürüldüğü, olumlu ve dinamik bir eğitim ortamıdır. Bu çalışma; hemşirelik öğrencilerinin klinik öğretimleri sırasında, hemşirelerin kendi sorumluluklarına ve öğrencilerin çalışma sistemlerine ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

GEREÇ VE YÖNTEM

Tanımlayıcı tipte planlanan çalışmanın evrenini GATA Eğitim Hastanesinde görev yapan hemşireler;

örneklemi ise Aralık 2005 tarihinde hafta içi, gündüz vardiyasında (08:00-17:00) çalışan ve öğrencilerin uygulamaya çıktıkları kliniklerde görev yapan hemşireler oluşturmuştur. GATA Eğitim Hastanesinde 594 hemşire görev yapmaktadır.

Bunların 230’u gece vardiyasında çalışmaktadır.

Araştırma kapsamına gündüz vardiyasında çalışan hemşirelerin %45.3’ünü oluşturan, 165 hemşire alınmıştır. 40 hemşire izinli olduğu, diğerleri de araştırmaya katılmayı istemedikleri için araştırma dışında kalmışlardır. Veri toplamak için, literatür taraması sonucunda araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu kullanılmıştır. Form geliştirildikten sonra, ön uygulama ile üzerinde gerekli düzeltmeler yapılmış ve son şekli verilmiştir.Anketler klinik sorumlu hemşirelerine verilerek hemşireler tarafından doldurulması sağlanmıştır.

Anket formunda; hemşirelerin tanıtıcı özelliklerini içeren beş soru, hemşirelerin, öğrencilerin klinik öğretimleri sırasında kendi sorumluluklarına ve öğrencilerin çalışma sistemlerine ilişkin görüşlerini,

“Tamamen katılıyorum”, “Kısmen katılıyorum” veya

“Katılmıyorum” şeklinde işaretledikleri likert tipi 19 soru, öğrencilerin klinik öğretiminden sorumlu olması gereken personeli önem sırasına göre işaretledikleri bir soru, klinikteki ideal öğrenci sayılarını, rol modeli olma konusundaki görüşlerini ve öğrencilerden beklentilerini değerlendirmeye yönelik üç adet açık uçlu soru yer almaktadır.

Verilerin istatistiksel analizinde, SPSS 10,0 istatistik programında yüzdelik oranlar, ortalama ve Ki-kare testi kullanılmıştır. İstatistiksel olarak önemlilik için, p<0,05 kabul edilmiştir.

BULGULAR

Araştırmaya katılan hemşirelerin %46.7’sinin 26- 30 yaşları arasında bulunduğu, %54.5’inin ön lisans düzeyinde eğitim aldığı, %68.5’inin çalışma süresinin 10 yılın altında olduğu, %50.9’unun servis hemşiresi olarak görev yaptığı ve %34.5’inin çalışma sırasında 1-10 hastaya bakım verdiği belirlenmiştir (Tablo 1).

Hemşireler klinik öğretim sırasında öğrencilerden birinci derecede dersin öğretim görevlilerini (%66.1), ikinci derecede klinik sorumlu hemşiresini (%55.2) ve üçüncü derecede klinik hemşiresini (%40.6) sorumlu kişi olarak belirtmişlerdir (Tablo 2).

Hemşirelerin öğrenim dereceleri, çalışma süreleri, klinikteki görevleri ile bu konudaki görüşleri arasında

(3)

istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki belirlenememiştir (p>0.05).

Tablo 1. Araştırmaya katılan hemşirelerin tanıtıcı özellikleri

Özellikler Sayı % Yaş

20-25 26-30 31-35 36 ve üstü

47 77 30 11

28.5 46.7 18.2 6.7 Öğrenim derecesi

Sağlık Meslek Lisesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu Hemşirelik Yüksek Okulu

10 90 65

6.1 54.5 39.4 Çalışma Süresi (yıl)

0-5 6-10 11-15 16 ve üstü

62 51 35 17

37.6 30.9 21.2 10.3 Klinikteki görevi

Klinik başhemşiresi Servis hemşiresi Yoğun bakım hemşiresi Poliklinik hemşiresi

11 84 60 10

6.7 50.9 36.4 6.1 Sorumlu olduğu hasta sayısı

1-10 11-20 21-30 31 ve üzeri

57 49 33 26

34.5 29.7 20.0 15.8

Hemşireler, öğrencilerin klinik öğretimleri sırasında büyük oranda kendilerini sorumlu hissettiklerini (%44.8), uygulama amaçlarını bildikleri taktirde daha faydalı olabileceklerini

(%58.2) belirtmişlerdir. Hemşireler, öğrencilerin hemşireyi sadece izleyerek bir şey öğrenemeyeceklerini (%53.3), kendilerinin onlara rehberlik etmesi gerektiğini (%69.1) düşünmektedir.

Klinik öğretimden sadece öğretim görevlisinin sorumlu olduğunu düşünme oranı %24.2’dir.

Hemşireler büyük oranda öğrencilerin klinik uygulamalarda öğrenme sorumluluğunu almalarının ve bu konuda çaba göstermelerinin gerekli olduğunu (%89.1) düşünmektedir (Tablo 3).

Tablo 3’te yer alan veriler, Tablo 1’de yer alan hemşirelerin tanıtıcı özellikleri karşılaştırılmıştır.

Buna göre klinikte sorumlu hemşire ve yoğun bakım hemşiresi olarak çalışanların kendilerini öğrencilerin klinik öğretimlerinde daha sorumlu hissettikleri (p<0.001) belirlenmiştir. Hemşirelerin bakım verdiği hasta sayısı arttıkça, “öğrenciye uygulamalarında rehber olmalıyız” görüşü azalırken (p=0.04), “klinik öğretimden öncelikle öğretim görevlisinin sorumlu olması gerektiği” görüşünün arttığı (p=0.01) belirlenmiştir. Hemşireler en yüksek oranda, klinikte öğrenci hemşirelerin bulunmasının hasta bakım kalitesini (%47.3) ve iş doyumlarını (%51.5) kısmen arttırdığını, hastaya ayırdıkları zamanı kısıtlamadığını (%49.1) ve iş yüklerini arttırmadığını (%44.8) düşünmektedir. Bunların yanında, katılımcıların

%21.2’si klinikte işlerinin yoğunluğundan dolayı öğrenci hemşirelere ayıracak zamanı olmadığını belirtmektedir (Tablo 4).

Tablo 2. Katılımcılara göre klinik öğretimde öğrenci sorumluluğunu alma derecesi

1.derece sorumlu 2.derece sorumlu 3.derece sorumlu Klinik öğretimde öğrenci

sorumluluğunu alacak kişiler Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%)

Dersin öğretim görevlisi 109 (66.1) 5 (9.1) 41 (24.8)

Klinik sorumlu hemşiresi 17 (10.3) 91 (55.2) 57 (34.5)

Klinik hemşiresi 39 (23.6) 59 (35.8) 67 (40.6)

Tablo 3. Öğrencilerin klinik öğretimleri sırasında, hemşirelerin kendi sorumluluklarına ilişkin görüşleri Tamamen

katılıyor

Kısmen katılıyor

Katılmıyor Görüşler

Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Kendimi öğrencilerden sorumlu hissediyorum 74 (44.8) 70 (42.4) 21 (12.7) Staja ilişkin amaç ve hedefleri bilmem gerekir, böylece daha

yararlı olabilirim 96 (58.2) 39 (23.6) 30 (18.2)

Öğrenciler ben bir şey öğretmesem de beni izleyerek

uygulamaları öğrenebilirler 21 (12.7) 56 (33.9) 88 (53.3)

Klinik hemşiresi öğrenciye öğrenmesi gerekli konularda rehber

olmalıdır 114 (69.1) 41 (24.8) 10 (6.1)

Klinik öğretimde öğrenciden asıl sorumlu kişi dersin öğretim

görevlisidir, hemşirenin rolü olduğunu düşünmüyorum 40 (24.2) 66 (40.0) 59 (35.8)

(4)

Öğrenci, klinikte öğrenmesi gereken konu ve becerileri klinik

hemşiresinden öğrenmek için kendisi çabalamalıdır 147 (89.1) 15 (9.1) 3 (1.8)

*Satır yüzdesi alınmıştır.

Tablo 4. Hemşirelerin kliniklerde öğrencilerin varlığının kendi çalışmalarına olan etkilerine ilişkin görüşleri Tamamen

katılıyor

Kısmen katılıyor

Katılmıyor Görüşler

Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Klinikte öğrenci hemşirelerin olması hastaya ayırdığım zamanı

ve hasta bakım kalitemi arttırıyor 31 (18.8) 78 (47.3) 56 (33.9) Öğrenci hemşirelerin varlığı hastaya ayırdığım zamanı kısıtlıyor 21 (12.7) 63(38.2) 81 (49.1) Öğrenci hemşirelerin varlığı iş yükümü arttırıyor 26 (15.8) 65 (39.4) 74 (44.8) Klinikte işlerimin yoğunluğundan dolayı öğrenci hemşirelere

ayıracak zamanım yok 35 (21.2) 73 (44.2) 57 (34.5)

Öğrenci hemşirelerle çalışmak iş doyumumu arttırıyor 53 (32.1) 85 (51.5) 27 (16.4)

*Satır yüzdesi alınmıştır.

Tablo 4’te yer alan veriler hemşirelerin tanıtıcı özellikleri ile karşılaştırıldığında, hemşirelerin yaşları arttıkça, klinikte öğrencilerin varlığının iş yükünü arttırdığını (p=0.01) ve işlerin yoğunluğundan dolayı öğrencilere ayıracak zaman bulamadığını (p<0.001) düşünmenin istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde arttığı belirlenmiştir.

Hemşirelerin öğrenim derecesi arttıkça, klinikte öğrencilerle çalışmanın iş doyumunu arttırdığı görüşü (p=0.04) artmakta, ancak, işlerin yoğunluğundan öğrenciye zaman ayıramadığını düşünme azalmaktadır (p<0.001). Gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır.

Hemşirelerin çalışma süreleri yükseldikçe öğrencilerin klinikteki varlıklarının iş yükünü arttırdığını düşünme (p<0.001) artmaktadır.

Aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır.

Hemşirelerin %68.5’i öğrencilerin hasta merkezli çalışmaları gerektiği görüşüne tamamen, %41.2’si ise klinik hemşiresi gibi tam sorumluluk alarak çalışmaları gerektiği görüşüne kısmen katılmaktadır.

Öğrencilerin tüm hastaların takiplerini almalarına kısmen (%40.6), ancak alınan takiplerin gözlem formuna kaydedilmesine tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Hemşirelerin %74.5’i öğrencilerin

tedavi uygulamalarına katılmalarını, %61.8’i klinik dışı görevlere katılmaması gerektiğini düşünmektedir (Tablo 5).

Öğrencilerin iş merkezli çalışması gerektiği görüşü, hemşirelerin çalışma süresi arttıkça artarken (p<0.001), öğrenim derecesi arttıkça azalmaktadır (p=0.02). Gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).

Hemşireler, klinik öğretimler sırasında öğrencinin tam olarak öğrenebilmesi için kendilerine düşen öğrenci sayısının ortalama 4.2 (SD:2.0) olması gerektiğini düşünmektedir.

Araştırma kapsamına giren hemşirelerin %77.6’sı klinik öğretimde kendilerini öğrenciler için iyi bir rol model olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Bu hemşirelerin %46.9’u işlerinde yeterli bilgi ve beceri düzeyine sahip olmalarını, rol modelliği için önemli bir neden olarak göstermişlerdir. Hemşirelerin tanıtıcı özellikleri ile kendini rol model olarak görme arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki belirlenememiştir (p>0.05).

Hemşireler klinik öğretim sırasında öğrencilerden mesleği ve hemşirelik becerilerini öğrenmeye istekli olmalarını beklediklerini belirtmişlerdir(%52.8).

Tablo 5. Hemşirelerin klinik öğretim sırasında öğrencilerin çalışma sistemlerine ilişkin görüşleri Tamamen

katılıyor

Kısmen

katılıyor Katılmıyor Görüşler

Sayı (%) Sayı (%) Sayı (%) Öğrenci hemşireler iş merkezli çalışmalı 43 (26.1) 49 (29.7) 73 (44.2) Öğrenci hemşire klinik hemşiresi gibi tam sorumluluk alarak

çalışmalıdır, bu öğrenmesini kolaylaştırır 49 (29.7) 68 (41.2) 48 (29.1) Öğrenci hemşireler hasta merkezli çalışmalı 113 (68.5) 42 (25.5) 10 (6.1) Öğrenci hemşireler bütün hastaların ANT’sini almalı 55 (33.3) 67 (40.6) 43 (26.1) Öğrenci hemşireler alınan ANT’leri hemşire gözlem formuna

kaydetmeli 71 (43.0) 43 (26.1) 51 (30.9)

Öğrenci hemşireler tedavilere katılmalı 123 (74.5) 37 (22.4) 5 (3.0)

(5)

Öğrenci hemşireler hasta ile ilgili klinik dışı görevlere katılmalı

(röntgene götürme, alınan kanı birime ulaştırma vb) 22 (13.3) 41 (24.8) 102 (61.8)

*Satır yüzdesi alınmıştır.

TARTIŞMA

Araştırmada hemşireler, klinik öğretimde öğrencilerden birinci derecede dersin öğretim elemanının, daha sonra da klinik sorumlu hemşirelerinin sorumlu olması gerektiğini belirtmişlerdir (Tablo 2).Son yıllarda, klinik ortamda öğrencinin öğrenmesini kolaylaştırıcı düzenlemeler konusunda çalışmalar yoğunlaşmış ve esas olarak süpervizor ilişkilerinin önemi vurgulanmıştır (3).

Klinik öğretim sadece öğretim elemanı ile öğrencinin birlikte yürüttüğü bir uygulama olmayıp, öğrencinin deneyimli ve yeterli klinik hemşireleri ile yoğun ve kaliteli bağlantılar kurmasını gerektiren bir eğitim yaşantısıdır (4). Sorumlu öğretim elemanları, klinik sorumlu hemşireleri ve klinik hemşireleri ile sürekli iletişim halinde olmalı ve özellikle öğrencilerin çalışmalarına ilişkin bilgilerden haberdar olmalarını sağlamalıdır.

Donaldson ve Carter, personelin yasal ve profesyonel sorumlulukları nedeniyle, öğrencilerin uygulamalarda daha emniyetli olması için süpervizyon yapma ihtiyacı hissettiklerini belirtmektedir (4). Araştırmamızda, hemşirelerin, öğrencilerin klinik uygulamaları sırasında, büyük oranda kendilerini sorumlu hissettiklerini ifade etmeleri (Tablo 3) ve klinik sorumlu hemşireleri ve yoğun bakım hemşirelerinin sorumluluk hissetme durumunun anlamlı bir farklılık göstermesi bu konuyu desteklemekte ve olumlu olarak değerlendirilmektedir. Ancak hemşirelerin baktığı hasta sayısı arttıkça, klinik öğretimden öncelikle öğretim görevlisinin sorumlu olması gerektiği, kendisinin bu konuda bir sorumluluğunun bulunmadığı görüşünün artması (p=0.01), öğrenciye yeterli zaman ayıramayacakları düşüncesinden kaynaklanabilir.

Literatürde, eğitim programı ve eğitim hedeflerinin klinik ile paylaşılmasının önemi vurgulanmaktadır (1,4,5). Araştırmamızda da hemşireler uygulama hedeflerini bildiklerinde daha faydalı olabileceklerini belirtmişlerdir (Tablo 3). GATA Hemşirelik Yüksek Okulu’nda da her eğitim öğretim yılında, öğrencilerin klinik öğretim hedefleri hakkında bilgi vermek ve önerileri değerlendirmek amacıyla, klinik sorumlu hemşireleri ve eğitim hemşireleri ile toplantılar yapılmaktadır.

Çalışma sonuçlarına göre hemşireler, öğrencilerin sadece izleyerek bir şey öğrenemeyeceklerini, kendilerinin onlara rehberlik etmesi gerektiğini düşünmekte (Tablo 3), ancak sorumlu oldukları hasta

sayısı arttıkça bu görüşü destekleme durumu azalmaktadır (p=0.04). Sibson ve Machen de çalışmalarında; primer hemşirelerin desteği ve bire bir süpervizyonu ile etkin bir eğitim ortamı oluşturulduğunu, negatif sonuçların genellikle hasta yoğunluğu ve zaman kısıtlılığından kaynaklandığını ortaya koymuşlardır (7). Öğrenciye rol modeli olmada; gözlem sırasında bilgi verilmesi, tekrarlayan sunumlar yapılması, küçük sınıflarda öğrenci ile daha fazla bir arada olunması, büyük sınıflarda ise öğrencinin bağımsız uygulamalara teşvik edilmesi önemlidir (2).

Literatürde, öğrencilerin öz yeterliğinin bilgi ve davranış arasında önemli rol oynadığı, bilgileri yetersiz olan öğrencinin uygulama alanında zayıf kaldığı vurgulanmaktadır. Çalışmamızda hemşireler büyük oranda, öğrencilerin klinik öğretimde öğrenme sorumluluğunu almalarının ve bu konuda çaba göstermelerinin gerekli olduğunu (%89.1) düşünmeleri doğru bir yaklaşımdır (Tablo 3).

Sibson ve Machen’in çalışmasında, klinik hemşireleri; öğrencilerin klinikte bulunmalarının kendileri için bir öğrenme fırsatı yarattığını, klinik ortamın öğrenme için düzenlenmesinin iş doyumlarını ve bakım kalitesini arttırdığını, öğrencilerin ekip için taze bir nefes ve hastalar için yeni bir yüz olduğunu belirtmişlerdir (7). Bu çalışmada da hemşireler, klinikte öğrenci hemşirelerin bulunmasının kısmen hasta bakım kalitesini ve iş doyumlarını arttırdığını, hastaya ayırdıkları zamanı kısıtlamadığını, iş yüklerini arttırmadığını düşünmeleri literatür sonuçlarını desteklemektedir.

Bu araştırmada elde edilen diğer bir sonuç;

hemşirelerin yaşları ve çalışma süreleri arttıkça, klinikte öğrenci varlığının iş yüklerini artırdığı görüşünün anlamlı olarak artmasıdır. Bu sonucun, öğrencilerin klinik öğretimleri ile genç hemşirelerin ilgilenmesini istemeleri ile uygunluk gösterdiği düşünülebilir. Hemşirelerin öğrenim düzeyi arttıkça, klinikte öğrencilerle çalışmanın iş doyumunu arttırdığı görüşünün anlamlı (p=0.04) olarak artması da, çoğunluğu yeni mezun olan lisans mezunu hemşirelerin, klinik öğretimi farklı bir boyutta ele aldıklarını ortaya koymaktadır. Sibson ve Machen da çalışmalarında, genç hemşirelerin öğrencilerle karşılıklı etkileşimde bulunarak olumlu eğitim ortamından etkilendiklerini ve iş doyumlarının arttığını göstermiş olup bu araştırmanın sonuçları ile uyumludur (7).

(6)

Yapılan çalışmalarda; öğrencilerin primer hemşire olarak çalışmaları, kompleks hemşirelik becerisi gerektiren durumlarda doğrudan süpervizyon, stabil hastalarda ise indirekt süpervizyon yoluyla otonomi ve sorumluluk kazanmaları ve ekibin bir parçası olmaları gerektiği vurgulanmaktadır (1,2,7). Ayrıca klinik öğretimde öğrencilere öğretilecek olan beceriler; sık uygulanan, dersin hedeflerine yönelik ve hastanın rahatlığı için önemli olduğu düşünülen beceriler olması gerektiği önerilmektedir. Çalışmada hemşirelerin, öğrencilerin iş merkezli değil hasta merkezli çalışmaları, kısmen klinik hemşiresi gibi sorumluluk almaları ve tedavi uygulamalarına katılmaları gerektiğini düşünmeleri literatür ile benzerlik göstermektedir (Tablo 5).

Her ne kadar çalışmaya katılan hemşirelerin

%43.0’ü, öğrencilerin aldıkları hasta takiplerini hemşire gözlem formuna kaydetmesi görüşüne tamamen katılsalar da, bu durum etik ve yasal açıdan önerilen bir durum değildir.

Klinikte öğrenci sayısı arttıkça, öğrencilerin klinik öğretimlerinden sorumlu olan kişilerin, her bir öğrenciye, hedeflenen becerileri kazandırmasına yardım etmede ayırdıkları zaman da sınırlı olmaktadır. Eğitimci hemşireye düşen öğrenci sayısı az olduğu zaman klinik öğretim daha etkili olmaktadır. Çalışmamızda hemşireler, klinik uygulamaları sırasında öğrencinin tam olarak öğrenebilmesi için kendilerine düşen öğrenci sayısının ortalama 4.2 (SD:2.0) olması gerektiğini düşünmektedir. Klinikteki öğrenci sayılarının belirlenmesinde; öğrenci-eğitimci-hemşire oranı, kliniğin hasta kapasitesi, yatan hastaların özellikleri ve bakım gereksinimleri, öğrencinin sınıfı göz önüne alınmalıdır.

İstendik klinik öğretim ortamı, öğrencinin deneyimli personel ile daha sık ve kaliteli bağlantılar kurması ile ilgilidir. Yapılan çalışmalarda, klinik ortamda öğrenciye hedeflenen becerilerin kazandırılabilmesi için, iyi rol modellerinin önemi vurgulanmış ve kalifiye bir personelin olmadığı ortamlarda problemlerin ortaya çıkabileceği belirtilmiştir. İnsanların beceri geliştirmede genellikle örnek modeller tarafından sergilenen standartları benimsediği, rol modeli olmanın taklit davranışlardan daha ileri bir durum olduğu ve önemli oranda gözlemcinin davranışlarında etkili olduğu ifade edilmektedir (2). Araştırmada hemşirelerin %77.6’sı klinik öğretimde kendilerini öğrenciler için iyi bir rol model olarak gördüklerini, bu hemşirelerin de

%46.9’u işlerinde yeterli bilgi ve beceri düzeyine sahip olmalarını, rol modelliği için önemli bir neden olarak göstermişlerdir. Bu sonuçlar; hastanede görev yapan hemşirelerin, klinik öğretimin öneminin

bilincinde ve olumlu eğitim ortamı oluşturmak için istekli olduklarını düşündürmektedir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda;

-Klinik eğitim programı ve eğitim hedeflerinin sürekli güncellenmesi ve bunların okul-klinik işbirliğini güçlendirebilmek amacıyla klinik hemşireleriyle paylaşılması,

-Her kliniğin eğitim hemşiresinin öğrenim derecesine göre belirlenmesi ve klinik eğitime yönelik bilgilerinin hizmet içi eğitimlerle güncel tutulması,

-Eğitim hemşirelerinin klinik içi görevlerinin, klinik eğitime gerektiği gibi destek verebilecek şekilde düzenlenmesi önerilmektedir.

KAYNAKLAR

1 Çavuşoğlu H. Klinik öğretim I. Türk Hemşireler Dergisi. 1991;41:21-24.

2 Donaldson JH, Carter C. The value of role modelling: Perceptions of undergraduate and diploma nursing (adult) students. Nurse Education in Practice. 2005;5:353-359.

3 Tiwari A, Lam D, Yuen KH, Chan R, Fung T, Chan S. student learning in clinical nursing education:

Perceptions of the relationship between assessment and learning. Nurse Education in Practice. 2005;25:299-308.

4 Burns I, Paterson IM. Clinical practice and placement support: Supporting learning in practice. Nurse Education in Practice. 2005;5:3-9.

5 Mannix J, Faga P, Beale B, Jockson D. Towards sustainable models for clinical education in nursing: an on-going conversation. Nurse Education in Practice. 2006;6:3-11.

6 Clarke DJ, Copeland L. Developing nursing practice through work-based learning. Nurse Education in Practice. 2003;3:236-244.

7 Sibson L, Machen I. Practice nurses as mentors for student nurses: An untapped educational resource? Nurse Education in Practice. 2003; 3:

144-154.

8 Çavuşoğlu H. Klinik öğretim II. Türk Hemşireler Dergisi. 1991;41:25-28.

9 Cope P, Cuthbertson P, Stoddart B. Situated learning in the practice placement. Journal of Advanced Nursing. 2000;31(4):850-856.

Referanslar

Benzer Belgeler

RELATIONSHIP BETWEEN CLINICAL CHARACTERISTICS, COMPUTERED TOMOGRAPHY AND MAGNETIC RESONANCE IMAGING FINDINGS IN LUMBAR DISC HERNIATION.. LOMBER D‹SK HERN‹ASYONUNDA

Düflmeye neden olan risk faktörleri intrensek (alt ekstre- mite güçsüzlü¤ü, yürüme ve denge problemleri, fonksiyonel ve kognitif bozukluk, görme problemleri gibi), ekstrensek

Hemşirelerin ve hemşirelik öğrencilerinin fiziksel değerlendirme becerilerini kullanma durumlarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmada, hemşirelerin ve

Bu çalışmada kaygıya neden olan etmenler ile durumluk ve sürekli kaygı puan ortalamaları incelendiğinde; öğretim elemanlarının sayısının yetersiz olması,

Satürn: Ayın ilk günlerinde gece ya- rısından yaklaşık bir saat sonra doğu- dan parlak Jüpiter ile yükselecek olan gezegen gündoğumuna kadar gökyü- zünde kalacak..

Yapılan pek çok çalışmada da sağlık hizmetlerinin etkili ve verimli sunulmasında vazgeçilmez bir yeri olan hemşirelerin, sağlıksız çalışma ortamları nedeniyle

Akgün Kostak ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında, üçüncü sınıf öğrencileri ikinci ve dördüncü sınıf öğrencilerine göre hemşirelerin klinikte daha fazla

Araştırmada, bu bilgiler- den yola çıkarak bir üniversite hastanesinde görevli servis sorumlu hemşirelerin, kendi liderlik tarzları ile astlarının onların liderlik