• Sonuç bulunamadı

İLK DÖNEM RİVAYETI..ERİNDE İLiM-REY KAVRAMLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İLK DÖNEM RİVAYETI..ERİNDE İLiM-REY KAVRAMLARI"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İslfuni İlimler Dergisi, Yıl2, Sayı 2, Güz 2007 (267-286)

İLK DÖNEM RİVAYETI..ERİNDE İLiM-REY

KAVRAMLARI

VE BRAVMANN'IN Bu_ KONUDAKi GöRÜŞLERİ

Giriş

Yavuz KÖKTAŞ"

ÖZET

Bu çalışmada ilim ve re'y kavramlannın hadisler dahil ilk dönem metin- lerde nasıl kullanıldığı incelenmiştir. Ayrıca ilim ve re'y terimleriyle ilgili olarak Bravrnann'ın Goldzlher ve Schacht'a yönelttiği eleştiriler üzerinde

durulmuştur. Sonuç olarak ilim, re'y ve lctihadla ilgili ilk dönem metinlerde var olan anlayışın daha sonraki ehH hadis ve ehH re'y gibi grupların birbl- riyle çatışmasını yansıtan bir anlayış olmadığı kanaatine varılmıştır . .Anahtar Kavramlar: İlim, re'y, hadis, Bravrnann, Goldzlher, Schacht THE CONCEPTS OF ILM AND RA 'Y IN THE EARLY TEXT AND THE VİEWS OF BRAVMANN ABOUT THEM

ABSTRACT

This article deals wl tb tbe uses of tb e Um and ra'y in tb e early text !ncluding haditbs. In addition to tbis we studled on some certain cıitlzing of Braw- mann on Goldzlher and Schacht canceming about tbe concepts of Um and ra'y. In concluslon lt ıs seen tbat tbe perception about Um. ra'y and ljtihad in tbe early texts were not tbe main canception over tbe later groups of ahi al-haditb and ahi al-ra'y, rellections tbeir conlllcts wltb each otber.

Key Words: ilm, ra'y, had!tb, Bravrnann, Goldzlher, Schacht

Oryantalizrrı pek çok siyasi ve kültürel söylemi olmalda birlikte dini

çalışmalar arasında İslam araştınbalarına ağ;ırlık vermiştir. Kendi tarihi içinde oıyantalizrrı ana hedeften pek fazla taviz vermeden bugüne kadar

gelmiştir. Bu süreçte en dikkate değ;er husus oryantalistlerin, varclıklan

sonuçlan yine kendilerinin eleştirmesi olmuştur. Bu, bir açıdan "kendi

hatalarını gördükleri" anlamına geliyorsa da, aslında oıyantalizrrıi yeniden üreterek açılım sağ;Iamanın da diğ;er adı sayılabilir. Ama her ne olursa olsun İslam dinine yönelik oryantalist söylemlerin sağ;Iıldı bir şekilde de-

ğ;erlendirilmesi gerelanektedir.

Bu çalışmada ilim ve re'y terimleriyle ilgili olarak Bravmann'ın Goldzi- her ve Schacht'a yönelttiğ;i eleştiriler üzerinde durulacal\:tır. Görüşleriyle

dillli:atimizi çeken Bravmann'ın, özellilde Schacht'ın "Peygamber'in sünne-

Doç. Dr., Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

(2)

268 İsı.Mıl İLIMLER DERGisi

ti" tabiriyle ilgili düşünceleriile yönelttigi eleştirileri "Oıyantalizmi Yeniden

Okumak" adlı sempozyumda bir teblig olarale sunmuştuk. 1 Bu çalışma

ise bir anlamda Bravmann'm oıyantalistlere yönelttigi eleştirilerin devamı

niteligindedir.

Bazı oıyantalistler, özellikle bir bütün olarale fikhm kaynaklan üzerin- de durmuş, bunların ilk dönemde nasıl lmllanıldıldarını, ne anlam ifade ettilderini araştınnışlardır. Sünnet, ilim. re'y, ictihad ve icma gibi terimler bu kaynaldarm en önemlilerindendir. Bravmann da bu kaynaklan derli toplu bir şekilde ve oıyantaiİstlerin vardildan sonuçlan degerlendirmek üzere ele almıştır. Bunun yanmda müslüman araştırmacılar da yapılan

bu faaliyete paralel olarak fild:ı:ın kaynaldarını bir bütün olarale araştırma

konusu edinmişlerdir. Bu konuda Fazlur Rahman2, Ahmed Hasan3 ve Za- fer İ. Ensari4 gibi araştırmacılar dildcat çekmelrtedir.

Bravmann'm ilim ve re'y kavramıarına yönelik incelemelerini görmeden önce ilim ve re'y kavramlannın ilk dönem metinlerinde hangi anlamda

kullanıldıldan üzerinde durulması gerekmektedir. Buna göre ilim ve re'y kavramlan neyi içermektedir, neye atıfta bulunmalrtadır?

İlim Kavramı

Sözlülrte ''bilmek" anlamına gelen ilim. genellikle bilgi karşiligmda lcul-

lanılır. 5 Klasilc sözlülderde "bir şeyi gerçek yönüyle lcavramak, gerçelele ör-

tüşen kesin inanç, bir nesnenin şeklinin zihinde oluşması, nesneyi oldugu gibi bilmek, nesnedeki gizliligin ortadan kalkması" gibi degişilc şekillerde

tarif edilmiştir. 6

Kur'an'da ilim kökünden türeyen kelimeler yaklaşık 750 yerde geçmek- tedir. Kur'an'da ilim kavramı daha ziyade "ilahi bilgi" yahut "vahiy" anla- mmda kullanılınalrta, ayrıca gerek insanın gerekse bilme melekesiyle ilgili

Bkz. "Peygarnber'in Sünneti Tabiriyle İlgili Oryantalist Btr Yaklaşıma Oryantalist Btr ittraz:

Bravmann Örneği" (Oryantalizmi Yeniden 0/cumalc: Batı'daİslam Çalışmalan Semp. içinde), An- kara, 2003, s. 229-247.

2 Fazlur Ralıman islam'ın temel kaynaklarıyla ilgili araştırmalarım İsliim (çev. Mehmet Aydın­

Mehmet Dağ, İstanbul, ts) adlı eserinde ele alrmştır. Burada Hz. Muhanımed, Kur'an, Hadis, İslam Hukuku, Kelarn ve Tasavvufİslarn düşüncesinin esas unsurlan olarak incelenmişttr.

3 Ahmed Hasan fikhın kaynaklanyla ilgili göriişleıini 1he Earl DevelDpment of Islamic Jwispru- dence (İslamabact, 1970) adlı eserinde serdetmtşttr. Burada ilk dönem ltteratürde kullanılan sünnet, re'y, ictihad ve tema gibi terimler geniş btr şekilde incelenmişttr.

4 Zafer İ. Ensari, fikhın kaynaklanyla ilgili görüşlerini-hacmi oldukça· geniş olan "Islarntc Juristtc Terminology Before Şafi't: A Sernantic Analysts wtth Special Reference to Kufa" (Arabica, 1972, sy. 19) adlı makalesinde ele alrmştır. Burada ·hadis, sünnet, re'y, ictihad ve tema gibi terimler Kufe ekolu çerçevesinde incelenmişttr.

5 İbn Manzür, Ustinu'l-arab, Beyrut, 1995, IX. 370; F'ıriizabadi, el-Ki'ımüsu'l-muhit, Beyrut, 1993, s. 471.

6 Bkz. Cürcani, Kittıbu't-ta'rijat, Beyrut, 1985, s. 155; Tahanevi, Keşşii.ji.L LStılahii.ti'l:funün, Bey- rut, 1996, Il, 1219; İlhan Kutluer, "İlim", DİA. XXII. 109.

(3)

İlk Dönem Rivayetlerinde İlim-Re'y Kavramlan ve Bravmann'ın Bu Konudaki Görüşleri 269 kazandığı dünyevi ilmi ifade etmek üzere çeşitli ayetlerde yer almalctadır.7

Kur'an'da doğrudan doğruya insanın zihni melekeleri sayesinde elde et- tigi bilme, anlama, farkına varma, hatırıama gibi faaliyetleri için de ilim kökünden türeyen fiiller kullanılmaktadır.6 Hadislerde ise ilim, umumi

anlamıyla dini bilgiyi ifade etmektedir. Hz. Peygamber, ilmi teşvilı:. etmiş,

mesela ilmin nafile ibadetten daha üstün oldugunu söylemiştir.9 Şüphesiz

ilim kelimesinin kullanıldıgı pelı:. çok hadis bulunmalı:.tadır. Ancalı:. onların

burada incelenmesi çalışmanın sınırlarını aşmalctadır.

Bu anlamlarıyla ilim kelimesi, ilti hususa atıfta bulunmalı:.tadır:

a.İlim kelimesi daha ziyade verili, hazır bir bilgiye atıfta bulunmalı:.ta­

dır.

b.İlim kelimesi zihni melekeler sayesinde elde edilen bilgi anlamında da

kullanılmalctadır.

İltinci anlamıyla ilim kelimesi, re'y, ictihad ve fikıh gibi kelimelerle ör-

tüşmektedir. Zira re'y, ictihad ve fıkıh gibi kelimeler demalumat karşısında

zihni melekelerin işletilmesiyle elde edilen istidlali bilgiyi ifade etınelctedir.

Ancalı:. bu anlamın illı:. dönem metinlerde haltim olmadıgı belirtilmelidir.

Tarihi gelişimi içerisinde ilim kavramı çeşitli disiplinlerde farklı anlam- larda kullanılmıştır. Esasen illı:. dönemlerde ilim kelimesinin kapsamına

Kur'an, hadis, fıkıh ve akaidin girdigi, falı:.at sonraları bununla daha çok hadisin kastedildigi anlaşılmaktadır.10 Hz. Ömer'in h. 24 tarihinde vefatı

üzerine İbn Mes'ud'un "onunla ilmin onda dokuzu gitti" dedigi naldedil- miştir. Hz. Ömer'in sadece kanun yapan, itilı:.adi konuları işleyen bir ltişi degil, aynı zamanda İslam'la ilgili çok geniş bilgilere sahip bir şahsiyet oldugu dildı:.ate alınmalıdır. BöY.lece ilim kelimesinin sadece bir ilim dalı

için degil, bundan daha geniş anlamda kullanıldığı görülmektedir.11 Daha

sonraları ise ilim kelimesinin hadis veya eser anlamında kullanıldıgı bir çok ömek bulmalı:. müınlı:.ündür. 12

7 İlhan Kutluer, "İlim", DİA. XXII, ııo. Ayetler için bkz. Bakara, 145; Al-ı imran. 19; İsra, 107;

En'aın, 108, 119, 144; Hac, 3; Rüm, 29.

8 İlhan Kutluer, "İllm", DİA. XXII, llO. Ayetler için bkz. Bakara, 60. 65; A'raf, 160; Yusuf, 73;

Nisa, 43; İsra, 12; Nahl. 78; Hac. 5.

9 TirmiZi. İllm. 19; İbn Mace, Mukaddime, 19.

10 İmtiyaz Ahmed, Delailu't-tevsUci'l-mübelclcer li's-silrtne ve'-hadis. Kahire, 1990, s. 140; İlhan Kutluer. "İllm", DİA. XXII, ııo.

ll Ahmed Hasan, İUc Dönem İslam H ulaıle Biliminin Gelişim~ (çev. Haluk Songur). İstanbul. 1999.

s. 30.

12 Bkz. Darlmi, Mukaddime, 43; Hatib el-Bağdadi, el-Kifüye fi ilmi'r-rivıiye, (thk. Ahmed ömer Haşim). Beyrut, 1986, s. 30; İbn Receb el-Hanbeli, Şerlıu İleli't-Tiımizf, (tlık. Nurettin !tr]. Dı­

ıneşk, 1978, I, 61. İlim kelimesinin hadis anlamında kullanıldığı birçok örnek bulunmaktadır.

Onlardan bir kaçı şöyledir: a- Ma!ik (ö. 179/795) şöyle der: "İbn Şibab ez-Zühri'yi (ö. 124/742) ilim kendisine okunurken gördüm". Bkz. Hatib el-Bağdadi, el-Kifayeji ilmi'r-rivıiye, (thk. Alımed

Ömer Haşim), Beyrut, 1986. s. 301. b- Ma'mer b. Raşid (ö. 153/770) şöyle der: "İlm~ Zührfye okudum. Sonra ·onu senden tahdis edebilir miyim' dedim. Zühri 'onu sana tahdis eden benden

(4)

270 İsı.Aı.ı! İLIMLER DERGisi

Yukandaki ömeklerde görüldüğü gibi ilim kelimesiyle umumi olarale ilim değil. hadis kastedilmektedir. İ1im kelimesinin geniş anlamı daralarale sadece hadis ve esere münhasır hale gelmiştir. Bu nedenle ilim kelimesi- nin sonradan kazandığı anlamla re'y kelimesinin içeriği karşıt bir durum arzetmektedir. Bunu daha iyi görebilmek için re'y kelimesi üzerinde du-

ralım.

Re 'y Kavramı

Rea fiilinden mastar olan re'y, görmek inanmale, bilmek, sanmale ve

düşünmek demektir. Bir isim olarale re'y, görüş. inanç, alal, tedbir anlam-

larına gelir.ı3 Daha sonra bu kelime, terim olarale iyice düşünüp taşındık­

tan ve doğru olan yönü araştırdılrtan sonra ulaşılan görüş ve kanaat an-

lamında kullanılmıştır. Sahabe ve tabiun, re'yi Kur'an ve sünnetin açıleça

çözüme kavuştumıadığı meseleleri, ayet ve hadislerin ışığında hülrme bağ­

lamale için tutulan yol olarale anlamışlardır. Fılah usulünde re'y, hak.k:ında

nass bulunmayan konularda dinin gösterdiği düşünme yollarından gidile- rek yapılan alili bir faaliyettir.ı4 Re'yin "haldnnda nass olmayan alanlarda"

kullanılması, günümüzde tartışılan bir husustur.

Ahmed Hası:ın'a göre belli bir meselede ayet ve hadislerin bulunma-

re'yin kullanılmasınamani değildir. Bunun sebebi açılrtır. Müslüman- lar, ayet ve hadislerin herhangi bir meseleye kat'! olarale uygulanıp uy-

gulanmayacağı konusunda yorum yapınale durumundadırlar. Bu sebeple İslam'ın ille günlerinden itibaren metnin la:fzı ve rUhu arasında daima bir

tartışma olagelmiştir. Dolayısıyla bir mesele haldeında re'y sadece ayet ve hadisin bulunmadığı zaman uygulanır demek doğru değildir.ı5

Ahmed Hasan, bu noktada Hz. Ömer'in ictihadlarını ömek verir. Hz.

Ömer'in müellefe-i kuluba verilen zekat payını kaldırması, Irale ve Suri- ye topraldarını sahabeye dağıtmaması bu ömelderden bir kaçıdır. Ahmed

başkası mı?' dedi". Bkz. Hatlb el-Bağdadl. el-Kifôye, s. 302. c- Zühri'nln ilmi tedvın eden ilk kimse olduğu nakledllmektedir. Bkz. İbn Abdilberr, Cô.miu beyiini'l-Um. (thk .. Ebu'l-Eşbal ez-Zü- heyıi), Riyad. 1996. I, 320. d- Ömer b. Abdilaziz (ö. 101/719). Medinelilere gönderdiği mektupta

şöyle der: "Nerede olursa olsun Resülüllah'ın hadisini araştınn. Onu yazarak tedVIn edin. Zira ilmin kaybolmasından ve allmlerin gitmesinden korkuyorum". Bkz. Daıimi. Mukaddime. 43.

e-İbn Sirtn (ö. 110/728) şöyle der: "Şüphe yoktur ki, bu ilim dindir; öyleyse ilmi kimden aldı- · ğınıza dikkat edin".Bkz. Hatlb el-Bağdadl, el·Kifliye, s. 152. (Aynı yerele İbn Sirin'in "bu hadis dindir; dininizi kimden aldığımza bakınız" sözü naklediİmektedir. Aslında İbn Sirüı'in bu sözü.

Şafii'den önce hadis ile dini özdeşleştırmesi bakımından dikkat çekicidir) 13 İbn Manzür. Liscinu'l·arab, V. 84; Fü:üzabadi, el-Kô.müsu'l·mııhıt. s. 1658.

14 Harndi Döndüren, "Rey ve Rey Tarnftarlan", Şamil İslamAns. İstanbul. 2000, VII. 25. Re'y kav-

ramının anlam alanı ile ilgili geniş bir tahlil için bkz. Kadir Gürler. "Re'y Kavramının Etimolojik Düzenı ve Kavramsal Gelişımı·. ÇİFD. (2002) 2, s. 17 4-177.

15 Ahmed Hasan, İUc Dönem İslam Hulculc Biliminin GelişimL s. 144.

(5)

İlk Dönem Rivayetlerinde İltm-Re'y Kavramlan ve Bravmann'ın Bu Konudaki Görüşleri 271

Hasan'a göre bu ömelder, Kur'an ve sünnetin talimatlarının oldugu du- rumlarda dahi re'yin kullamldıgıru göstermektedir.16

Hz. Ömer ve başka sahabilelin re'y ve ictihada yönelik uygulamalann- dan ilk dönemde re'yin esnek ve dinamil<: bir yapıya sahip oldugu anla- şılmalrtadır. Olaylar haldnnda İslam'ın ruhu, irfanı ve adaletinin ışıgiDda hükümler verilmiştir. Bu yönüyle kapsamlı bir terim olan re'y, ilk dönem- de alill yürütmenin en yaygın ve dogal modeliydi. Zamanla onun keyfiligini önlemek ve alcl yürütme sürecini sistematize etmek düşüncesiyle birçok

şarta baglandı. Hukulrtald ldşisel alru yürütmenin sistematil<: formu kıyas

olaral<: ortaya çılrtı.17

Re'y kavramının işaret ettiği muhtevayı daha yal<:mdan anlamal<: için ilk dönemde bu kavramın nasıl kullamldıgıru, nasıl algılandıgıru incelememiz gerekmektedir. Bunun için Hz. Peygamber'in hadislelinde, sahabe ve ta- biunun sözlelinde re'y kelimesinin nasıl kullamldıgını görelim.

Hadislerde Re'y

Şüphesiz burada re'yin tüm formlarını ve ilgili rivayetleri incelemek müml<:ün değildir. Daha ziyade re'yin teknik anlamıyla kullamlması ko- nusunda bir fikir verebilecek milrtarda ilgili rivayetlelin durumunu orta- ya koyacağız. Burada sahilı-zayıf ayırımı yapmadan hadisleri incelemeye

çalışacağız. Burada önemli olan tarihsel olaral<: re'yin hangi anlamlarda

kullamldığını gösterebilmelrtir.

ı. Rivayete göre Hz. Peygamber Muaz b. Cebel' e şöyle sorar: "Ne ile hük- medeceksin?". Muaz "Allah'ın Kitab'ıyla" diye cevap verir. Hz. Peygamber

"Ya Allah'ın ilitab'ında bulamazsan'' diye sorar. Muaz "Resülunun sünneti ile" şeklinde cevap verir. Hz. Peygamber bu sefer "Onda da yoksa?" diye sorar. Muaz, "Re'yimle ictihad ederim", diye cevap verir. 18

İbn Hazm (ö. 456/1064), Darekutnı (ö. 385/995), İbnu'l-Cevzi (ö.

597 /1201) ve İbn Tahir (ö. 533/1139), bu hadisin salıiholmadıgını belirt-

miştir.19 Bu hadis, Muaz b. Cebel'in ashabı olan bazı insanlar tarafindan naldedildigi, bu insaniann isimlerinin belli olmadı@ dolayısıyla mechul

olduldarı için eleştirilmiştir. Hatib el-Bagdadi (ö. 463/1071), bu eleştiriye şöyle cevap vermiştir: "Haris b. Amr'ın 'Muaz'ın ashabı olan bazı insanlar

16 Ahmed Hasan. İUc Dönem İslam Hukuk Biliminin Gelişim~ 145-148. Fetlif ed-Düreyni de aynı kanaatted!r. Bkz. el-Mendhicu'l-usıiliyye fi'l-ictihdd. bi'r-re'y fi't-teşri'Cl-İslami, Dımeşk, 1985, s.

12-14.

17 Ahmed Hasan, İUc Dönem İslam Hulculc Biliminin Gelişimi. 163-165.

18 Ebu Davüd, Akziye. ll: Tirmizi, Ahkam, 3; Tayal!sl. Müsned. Beyrut, ts. s. 76: İbn Hanbel.

Mıisned. V. 230, 236, 242: Beyhaki, es-Sünenu'!-lcübrd. Beyrut, 1992. X. 114.

19 İbn Hacer. Tel/ıisu'l-lıabir fi tahıici alıdd.isi'r-RafiTl-Kebir. (tlık. Abdullah Haşim el-Yemani), Bey- rut, ts. ıv. 182-183: Zeyle'i, Nasbıı'r-rdye, (tlık. Ahmed .Şemsuddin). Beynıt. 1996, lV. 135.

(6)

272 İsLAMI İLIMLER DERGisi

+ Muaz b. Cebel'den' şeldindelci sözü hadisin meşhur olduğuna ve ravile- rinin çokluğuna delalet eder. Muaz'ın fazilet ve zühdü bilinmektedir; onun

ashabının durumu da dini yaşama fıkıh, zühd ve fazilet açısından belli- dir".zo

Hatib'in hadisi bu şekilde savunması isabetli gözülrmemelüedir. Ha- disi naldeden Tirmizi (ö. 279/882), onun haklnnda "bu hadisi sadece bu tarikten biliyoruz, bana göre isnadı muttasıl değildir" hükmünü ver-

miştir. Hadis yalnızca Muaz~ın ashabının mechul olmasıyla malul de- ğildir. Ayrıca senedde yer alan Haris b. Amr da tenlcid edilen bir ravi- dir. Buhari'ye (ö. 256/870) göre Amr, bilinen bir ravi değildir. uıeayli (ö.

323/935), İbnu'l-Carud (ö. 307 /919) gibi rical alimleri onu zayıf raviler

arasında saymıştır. 21

Netice itibariyle hadis zayıftır. Hatta ilci illet ihtiva ettiğinden zayıflığın

derecesi de artmalrtadır.22 Bununla birlilrte bizi ilgilendiren nokta hadis- te re'y kelimesinin olumlu anlamda kullanılmasıdır. Ayrıca burada re'y, Kur'an ve sünnet nassının karşıtı olarale leullanılnııştır. Buna göre Kur'an ve sünnette herhangi bir konuda bilgi varken re'yin kullanılması söz ko- nusu değildir. Dolayısıyla re'y nassın, yani verili, hazır bilginin olmadığı

yerde zihni istidlali ifade etmektedir.

2. Ümmü Selerne'den rialdedildiğine göre Hz. Peygamber, kendisine ge- tirilen bir miras davası sebebiyle "Bana vahiy gelmediği durumlarda ara-

nızda re'yimle hükmederim" buyurmuştur. 23

Bu hadis re'yin lcullanınıı açısından lcayda değerdir. Burada re'y Hz.

Peygamber'in kendisine nispet edilmelüedir. Aneale re'yin manasın­

da olmasa bile mahiyetinde önemli bir farldılıle bulunmalrtadır. Zira Hz.

Peygamber'e nispet edilen edilen re'y vahiy almadığı durumları ifade et- mektedir. Diğer insanlar için de re'yi aynı mahiyette tanımlamale mümleün

değildir. Bununla birlilüe kullanım ve ifade ettiği muhteva balunundan Hz.

Peygamber'e nispet edilen re'y ile diğer insanlara nispet edilen re'y aynı şeye işaret etmelüedir. Re'yin hazır ve mevcut bilginin olmadığı durumlar- da başvurulan zihni istidlal şeldindelci anlamını dildeate aldığınıızda Hz.

Peygamber' e nispet edilen re'yin de buna işaret ettiğini söylemek müm- kündür. Çünleü Hz. Peygamber de hazır ve mevcut bir bilgi, yani vahiy

olmadığı durumlarda re'yine başvuracağım söylemiştir.

20 Bkz. Hatib el-Bagdacli, el-FalcUı ve'l-mütefaldcilı. (thk. Adil b. Yusul), Riyad. 1996, ı. 4 72; ayın gö- rüşler Için aynca bkz. İbn Kayyım el-Cevztyye, İ'lfuru.ı'l-muvalauı. (thk. Muhammed el-Mu'tasım Billah el-Bagdadi), Beyrut, 1996, I. 194; Vezir el-Yemani, el-Aviisım ve'l-lcavasm (thk. Şuayb

el-Arnavud). Beyrut, 1994, I, 282-283.

21 İbn Hacer. Tehzibu't-Telızib, (Adil Mürşld, vd.), Beyrut, 1996, ı. 335.

22 Muaz hadisinin bir degeriendirmesi için bkz. M. Emin Özafşar, "Polemlk Türü Rivayetlerin Ger- çek Mahiyeti", İslô.miyiit (1998) I: 3, s. 41-45.

23 Ebu Davud, Akziye. 7.

(7)

İlk Dönem Rivayetlerınde İllm-Re'y Kavramlan ve Bravmann'ın Bu Konudaki Görüşleri 273

3. Cundeb b. Abdiilah'dan nakledildigine göre Hz. Peygamber şöyle bu-

yurmuştur: "Allah'ın Kitab'ı haldeında re'yiyle konuşan kimse, isabet etse de hatalı dır". 24

Bu hadisin senedinde geçen Süheyl b. Ebi Hazim tenltid edilmiştir. Ah- med b. Hanbel, onun münl\:er hadisler naldettigini belirtmiştir. Yahya b.

Main (ö. 233/847), bir keresinde "salih", bir keresinde ise zayıf oldugu- nu ifade etmiştir. Buhari'ye göre Süheyl, hadisinin mütabii olmayan bir ravidir. Buhari, onun kuvvetli olmadıgını da söylemiştir. Ebu Hatim (ö.

277 /890) ve Nesai'ye (ö. 303/915) göre Süheyl kuvvetli degildir. İcli (ö.

261/875) ise onu silm olaral\: kabul etmiştir.25 Bu haliyle hadisin zayıf

oldugu anlaşılınalüadır.

Tirmizi, bu hadisi "benden bilmediginiz hadisi naldetmekten sal{1Ill-

nız; benim adıma yalan uyduran cehennemdelil yerine hazırlansın, Kur'an

haldeında re'yiyle konuşan ltimse cehennemdelil yerine hazırlansın" şek­

lindenaldetmiş ve ona "hasen" hükmünü vermiştir.26

Bu rivayette re'y kelinıesine olumsuz bir anlam yüklendigi görülmek- tedir. Bu nedenle hadisin anlamı bazı tartışmalara yol açmıştır. Mutlak olaral\: re'yi kullanmal\: yasal\: olmadıgına göre bu hadiste ne kastedilmiş­

tir? Beyhald, bu hadisin tenltide açık oldugunu ifade etmelde birlllite sa- hihse şu anlamda oldugunu belirtmiştir: "Buradalti re'y, herhangi bir delil il\:ame etmeksizin kalbe galip gelen düşüncedir. Böyle bir re'ye başvuran

kinise yolunu şaşırmıştır. Onun yolu, lafiziarın tefsirinde dilcilere, nasih- mensuh bilgisine, sebeb-i nüzule, tenzile şahid olan sahabenin sözlerine müracaat etmek olmalıdır". 27

Bu ifadeler, re'yin ili tür oldugunu göstermelüedir. Birinci tür re'y, ta- mamen sırf alda, hevaya dayanan re'y; iltinci tür re'y de herhangi bir de- lilden yola çıkaral\: ortaya konulan re'ydir. Bu ayırım daha sonraları "zem- medilen ve övülen re'y" olaral\: ili şekilde sistenıleştirilmiştir. 28

4. Abdullah b. Amr'dan naldedildigine göre Hz. Peygamber şöyle bu-

yurmuştur: "Allah, size ilmi verdilden sonra zorla söküp almaz. Ancal\:

onu sizden alimleri ilimleri ile birlilüe öldürerek alır. Geriye cahil insanlar

24 Ebu Davud, İllm, 5.

25 İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib,

u:

128.

26 Tirmizi, Tefstru'l-Kur'an, ı. Bu tür hadisleri re'ye dayalı tefsıre geçiş sürecinde meydana gelen çetin tartışınların rivayet formundaki yansımalan olarak görenler de vardır. Bkz. Kadlr Gürler,

"Kur' an' ın Re'y ile Tefslrini Yasaklayan Rlvayetlere Eleştirel Bir Yaklaşım", ÇİFD. (2004) III: 5, s.

45.

27 Azimabadi, Avnu'l-ma'büd şerhi Süneni Ebi Davud. (thk. Abdurrahman muhanımed Osman), Beyrut, ts .. X. 85: Seharenfuri. Bezlu'l-mechüd.fi halli Ebi Davud. Beyrut. ts. YN. 337.

28 Muhanımed Ed!b Salih, Tejsfnı.'n-nusiis.fi'l:filchı'l-İslamL Beyrut, 1993. I, 72-73. Aynca re'yin taksimi hakkında bkz. İbnu'l-Kayyım, tıamu·ı-muvalclcaiin. I. 74-78.

(8)

274 İsL\MI İLIMLER DEHG!st kalır. Onlardan fetva istenir, onlar dare'yleriyle fetva verirler. Başkalanın saptınr, kendileri de saparlar".29

Bu hadiste ilim ve re'y kelimelerinin birbirine karşıt olaralr kullarıılınası

dildrat çekmelrtedir. Ayrıca re'y kelimesine yine olumsuz bir anlam yük-

lenmiştir. Hadiste ilim, verili, hazır dini bilgiyi, re'y ise bu bilgiye dayan- madan verilen şahsi hükmü ifade etmelrtedir. Re'y kelimesinin olumsuz anlamda kullarıılınasını yukarıda olduğu gibi hevaya dayanan mezmum re'y olara!\: anlama!\: mümküridür.

Buhart, mezkur hadisi "re'yin zemıniyle ilgili zilrredilen şeyler" şeldin­

deki babın altında zilrrederek bir anlamda onu yoruınlamıştır. Falmt İbn Hacer (ö. 852/1448), re'y mutlal\: olara!\: nehyedilmediği için bunun yarılış anlaşılabileceğini düşünerek Buhart'nin babda ifade ettiği şeyi yoruınla­

ma gereği duymuştur. Ona göre Buhart "min zemıni'r-re'y" ifadesiyle re'ye dayanan "bazı" fetvaların zemmedilmediğine işaret etmiştir. Zira Kitab, sünnet ve icmadan herhangi bir nass bulunmadığı zaman re'yle fetva ve- rile bilmelrtedir. 30

5. Ebu Hureyre'den rivayet edildiğille göre Hz. Peygamber şöyle buyur-

muştur: "Bu ümmet kısa bir müddet Allah'ın Kitab'ıyla amel eder, sonra

kısa bir müddet Allah'ın.resulünün sünnetiyle amel eder. Ardından kısa

bir zaman re'y ile amel eder. Re'y ile amel ettilderinde sapıtırlar".31

Hadisin senedinde geçen Cubare b. Mugallis tenkid edilmiştir. İbn Numeyr'e (ö. 299/911) göre Cubare, sadüktur, yalan söyleyenlerden de-

ğildir. Buhart, hadisinin muztartb; Yahya b. Main de, kezzab olduğunu belirtmiştir.32 Yine diğer bir ravi Hammad b. Yahya da tenkid edilmiştir.

Yahya b. Main'in tevsilr ettiği Hammad haldrında Ahmed b. Hanbel (ö.

241 1 855), "Onda bir beis görmüyorum"; Ebu Ha tim "Bir beis yoktur"; Ebu Zur'a (ö. 282/895) "Kuvvetli değildir"; Ebu Davud (ö. 275/888) "İnsanların hata yaptığı gibi hata ederdi"; Bezzar (ö. 292/905) "Kuvvetli değildir" ve İbn Hibban (ö. 354/965) "Hata ederdi. vehmederdi" ifadelerini kullanmış­

tır.33 Bu haliyle hadis zayıf görünmektedir.

Bununla birhlrte hadiste re'yin kullanıını dildmt çekmektedir. Re'y, Kur'an ve sünnet bilgisi karşıtı bir tertın olara!\: kullanılmıştır. Bu yö- nüyle mezkur hadis Muaz b. Cebel hadisine benzemelrtedir. Ancalr arada

öneınli bir fark vardır. O da Muaz b. Cebel hadisinde Kur'an ve sünnet- ten sonra re'yin oluınlu anlamda zilrredilmesidir. Burada ise her ilisinden

29 Buhari, İ'tlsam. 7: İbn Mace. Mukaddinıe, 8.

30 İbn Hacer. FeUuı'l-biiri. (thk. Abdulaz!z b. Abdullah b. Baz). Beyrut. 1993, XV, 214.

31 Hatib el-Bağdacli, el-Falcih ve'l-mütefalc/cih, ı. 449.

32 Zehebi, M"ızdnu'l-i'tida~ (thk. Adil Ahmed Abdulmevcud, vd.). Beyrut, 1995, II, lll.

33 Zehebi. M"ızt'inu'l-i'tid~ II. 372; İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, ı. 486.

(9)

İlk Dönem Rlvayetleıinde İlim-Re'y Kavramlan ve Bravmann'ın Bu Konudaki Görüşleri 275

sonra olumsuz bir anlamda zilrredilmiştir. Bu durumda re'yle ilgili daha önce geçen ayınını dildı:ate alaralt Muaz b. Cebel hadisinde zilrredilen re'yi memduh, övülen ie'y; burada zilrredilen re'yi mezmum re'y kabul etmek mümkündür.

6. İbn Ömer'den Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu naldedilir: "Dini haltirmda re'yle konuşanı öldürün". 34 Bu hadiste geçen bazı raviler tenkid

edilmiştir. Hüseyin b. Ahmed haldrmda Berkani (ö. 425/1034), "Ondan bir hadis yazmıştım, sonra hüccet olmadığım tespit ettim" ve Hakim (ö.

405/1014) "Kezzabdır, onunla meşgul olurımaz" demiştir.35

Senedde ~dı geçen İshalr b. Necih el-Malati ise sert bir şekilde eleştiril­

miştir. Onun haltirmda Ahmed b. Hanbel "İnsanların en yalancısı"; Yah- ya b. Main "Yalan söylemek ve hadis uydurmalda maruftur"; Darekutni (ö. 385/995) ve Nesai ise "Metrulr" ifadelerini kullanmıştır.36 Bu haliyle hadisin mevzü olduğu anlaşılmalrtadır. Hadisin metni de problemlidir.

İslam'da re'yini kullanan kimsenin öldürülmesi gerektiği düşünülemez.

Bu ifadeler, insanları re'yden salrmdınnayı, re'yini kullananlardan uzak

durmayı amaçlamaktadır. Bu yönüyle hadisin ehl-i re'ye karşı uyduruldu-

ğu söylenebilir. Bununla birlilrte rivayette kullanılan re'y kelimesi, diğer

rivayetlerde geçen re'yin anlamıyla uyum içindedir. Burada da re'y, bir ve- rinin, bilginin olduğu durumlarda başvurulan alili istidlal anlamındadır.

Bu anlamıyla olumsuz bir muhtevayı çağnştırmalrtadır.

Değerlendirme

Yukarıda naliledilen meıiu rivayetlerden şu spnuçları çılrarmalr müm- kündür:

a. Re'yin kullanımı Hz. Peygamber' e ruspet edildiğinde bununla onun va- hiy almadığı durumlar kastedilmelrtedir. Bununla birlilrte Hz. Peygamber' e ruspet edilen re'y ile diğer insanlara nispet edilen re'yin anlamı aynı şeye işaret etmelrtedir.

b. İslam'ın ilir döneminde re'y kelimesi telmilr anlamda-kullanılmıştır.

Dolayısıyla re'y kelimesi, teknik anlamını sonradan kazanmış değildir.

c. Re'y kelimesi hadislerde olumlu ve olumsuz anlamda kullanılmıştır.

İzin verilen re'y, olumlu; yasaldana.İl re'y olumsuz re'yi ifade etmektedir.

d. Bir meseleyle ilgili hükmün Kur'an ve sünnetle bulunmaması halin- de re'yin kullanılmasına izin verilıniştir. Bu, Kur'an ve sünnet bilgisi ile re'yin karşıt anlamlarda kullanıldığını göstermektedir.

34 Hatıö el-Bağdadi, el-Falcih ve'l-mütefalclcih, ı. 452.

35 Zehebi, M"ızô.nu'l-i'tidiil. ll, 282.

36 Zehebi. M"ızô.nu'l-i'tidcil, ı. 353.

(10)

276 İsLi\l.tl İı.IMLER DERGisi

e. Hadislerde ilim ve re'y kelimesi birbirine karşıt olaralr kullanılmıştır.

Re'yirı bu şekilde kullarıılınası onun Kur'an ve sünnet bilgisi karşısında lrullarıılmasıyla uyum içindedir. Zira hem Kur'an ve sünnet bilgisi hem de ilim kelimesi verili, hazır, mevcut bilgiyi ifade etmektedir. Re'y de verili,

hazır, mevcut bilginin olmadı@. yerde zihni istidlali belirtmektedir.

f. Dilrkat çekici diğer bir husus, re'yirı Kur'an ve sünnet nassının yo-

rumlarımasıyla ilgili kullarıılmamasıdır. Daha önce sahabe döneminde Kur'an ve Sünnet nassının 're'y veya ictihadla yorumlandığını görmüştük.

Hz. Peygamber'in hadislerinde bu anlamda kullarıılınaması doğal kabul edilmelidir. Çünkü Hz. Peygamber hayatta olduğu için Kur'an ve sünnet

nassını yorumlamaya gerek yoktu. Ancalr Hz. Peygamber'den sonra sa- habe döneminde re'yirı anlamı biraz genişlemiştir. Kur'an ve sünnet bil- gisinin olmadığı yerde yapılan zihni istidlalin yanısıra re'yirı muhtevasına

Kur'an ve sünnet bilgisinin yorumlarıması da eklenmiştir.

Saha be ve Diğerlerinin Sözlerinde Re 'y

Bu bölümde ise sahabe ve tabiunun kullandığı re'y kelimesinin işaret ettiği muhtevayı belirlemeye çalışacağız. Şimdi ömekleri görelim.

ı. Hz. Ömer şöyle demiştir: "Ashabu'r-re'yden salillllillZ. Zira onlar sü- nenin düşmanıdırlar".37 Bu rivayette re'y ve sünen karşıt anlamda kul-

lanılmıştır. Hz. Ömer'in Kur'an ve sünnet nassını yorumlamasıyla ilgili ömekleri göz önünde bulundurduğumuzda onun başka bir şeyi kastettiği anlaşılmalrtadır. Her ne olursa olsun burada re'y, hazır ve mevcut bilginin

karşısında Zihni düşünceyi ifade etmektedir.

Hz. Ömer döneminde bir grup olarak re'y ashabının kimler olduğu ko- nusu araştırınayı ve ihtiyat payını gerektirmelde birlikte bu ifadelerden sünen ve re'y karşıtlığını anlamak mümlründür. Ancalr buradaki re'y ve sünenin, ehl-i hadis ve ehl-i re'y karşıtlığını ifade etmesi hayli güçtür. Böy- le bir kategorilr ayırımın -dediğinıiz gibi- Hz. Ömer döneminde bulundu-

ğunu söylemek zordur. Hz. Ömer'in mutlak olarak re'y karşıtı olmadığını

da buna eldemeliyiz. Zira onun re'yi kullarımayı tavsiye ettiği durumlar

1ardır. O halde onun salnndırdığı re'yirı anlamı şu olabilir: Rivayette ge-

;en sünen, salt Hz. Peygamber'e ait rivayet malzemesi değildir. Burada

;öz konusu olan sünnet genel anlamda kural, hüküm ve norm anlamı­

ta gelmektedir. Dolayısıyla bu sünenin içine Kur'ani hükümler de dahil

lmalrtadır. Bununla birlilrte sünnet kelimesi ayrıca pratik, arneli değeri

lan hüküm ve lmralları ifade etmelrtedir. Hz. Ömer'in bu tür konulara

7 Hatib el-Bagdadi. el-Falcih ve'l-mütejalddlı. I, 453.

(11)

İlk Dönem Rivayetlerinde İlirn-Re'y Kavramlan ve Bravrnann'ın Bu Konudaki Görüşleri 277

önem verdi~i bilinmektedir. Yine Hz. Ömer Kur'an müteşabihleri karşı­

sında da sünene tuturımayı tavsiye etmektedir. Bu da onun Kur'an müte-

şabihleriyle ilgili olaralt re'y lrullanmalrtan salnndırdı~ını göstermektedir.

Hatta Hz. Ömer'in daha genel olaralt Kur'an'ın yanlış te'vil edilmesinden endişelendi~ine dair bir rivayet naldedilnıiştir. 38 İşte bu tür yanlış te'vilden

yapılan salnndırmayı da re'yin kapsamına dahil edebiliriz. Netice itibartyle Hz. Ömer şöyle demek istemelrtedir: "Kur'an müteşabihleriyle ilgili ileri geri söz eden, Kur'an'ı yanlış te'vil edip olmadılt manaveren insanlardan

saltınıni Zira onlar böyle yapmalda Allah ve Resülunun ortaya koydu~u

hüküm ve kuralları prati~e geçirmeyi ihmal etmelrte, zihinleri karıştırmalt­

tadırlar".

2. Hz. Ömer Kadi Şureyh'e şunu yazmıştır: "Allah'ın Kitab'ında bir şey bulursan onunla hülrmet, başkasına iltifat etme! Allah'ın Kitab'ında yok- sa, Resulullah'ın sÜILrıeti ile hülrmet! Bu iltisinde de yoksa, insanların

üzerinde icma itti~i şeyle hülrmet! Bu üç yerde de bir şey bulamadı~ında

dilersen re'yinle ictihad et" .39 Bu rivayette, Kur'an ve sünnet bilgisinin ya-

nına alimierin üzerinde icma etti~i bilgi de eldenmiştir. Bu haliyle re'yin

alanı iyice sınırlanmıştır. Burada da re'y, hazır ve mevcut bilginin karşıtı

olaralt kullarıılmıştır.

3. İbnAbbas şöyle demiştir: "Allah'ın Kitab'ında olmayan ve Rusulullah'ın

sünnetinde geçmeyen bir re'y ihdas eden ltimse Allah ile karşılaştı~da ne

olaca~ını bilmiyor demelrtir".40 Burada re'y sünnet ile birlilcte Kur'an'ın karşıtı olarak kullarıılmıştır.

4. Rivayete göre İbn Abbas'a bir şey soruldu~unda, Allah'ın Kitab'ında

varsa onu söylerdi: yoksa Resulullah'tan geleni derdi; bunlarda yoksa Ebu Beltir ve Ömer'den naldedileni kabul ederdi. Hiçbirinde yoksa, re'yiyle ic- tihad ederdi.41 Bu rivayet, Hz. Ömer'in Kadi Şureyh'e tavsiyesi ile uyum içindedir. Bu rivayetten bilgi, ilim, nass bulundu~unda, re'ye yer olma-

dı@ anlaşılmalctadır. Dilekat edilirse, Hz. Peygamber'in döneminde re'y, Kur'an ve sünnetten sonra geliyordu. Daha sonraları re'yin alanı biraz daha daralmış, ona sahabenin sünneti veya icmasının ardından yer veril- miştir. Anealt sahabedöneminde bu hiyerarşinin oldu~u gibi korundu~u­

nu söylemek zordur. Zira Kur'an ve sünnetten sonra re'yini ortaya koyan sahabiler bulundu~u gibi, başka sahabilerin h ükünilerinden sonra re'yine

başvuran sahabiler de bulunmalrtadır.

5. Mesruk b. el-Ecda'a (ö. 63/682) bir mesele soruldu~unda "bilmiyo- rum" derdi. "Bize re'yinle luyas et!" dendi~inde "aya~ımın kaymasından 38 İbn Abdilberr. Cômiu beyi'ini'l-ilm ll. 1204.

39 İbn Abdilberr. Cômiu beyi'ini'l-ilm, II. 847.

40 Hatıb el-Bağdadi. el-Faldh ve'l-mütefalclcih. I. 458.

41 İbn Abdilberr. Cômiıı beyi'ini'l-ilm. II. 849.

(12)

278 İsı.Aı.ıl İLIMLER DERGisi

korkuyorum" derdi.42 Bu rivayet, geçmişten naldedilen herhangi bir bilgi

bulunmadığında re'yin kullanılmasına karşı aşırı çeldmserliği yansıtmale­

tadır. Bunun özellilde ehl-i hadisin yaldaşımı olduğunu belirtmeliyiz. Bu- nunla birlilrte re'yin kullanımı diğer örnelderle uyum içindedir.

6. Şa'bi (ö. 103/712) şöyle der: "Sana Muhammed'in ashabından bir

şey naklettilderinde onu al! Sana re'yleriyle bir şey dedilderinde ona bev- let!".43 Bu rivayet re'ye karşı tavnn ne kadar sertleştiğini ifade etmelrtedir.

Aneale yine de böyle bir tavnn sonradan ortaya çıktığını söylemek zordur.

Bunun izleri sahabe döneminde, hatta Hz. Peygamber'in hadislerinde gö- rülmektedir. Bununla birlilrte ehl-i hadisin ortaya çılaşıyla re'yin eleştiril­

mesindeki üslup sertleşmiştir.

Bu rivayette re'yin karşısında sahabenin söz ve fiilierine vurgu yapıl­

mıştır. Böyle olmalda birlilrte re'y yine de hazır ve mevcut bilginin karşı­

sında zihni istidlali ifade etmektedir.

7. Rivayete göre Ebu Selerne b. Abdirrahman, Hasan el-Basri'ye (ö.

1 10/728) şöyle der: "İnsanlara verdiğin fetvalar, senin işittiğin .şeyler midir yoksa senin re'yin midir?". Hasan el-Basri bu soruya "İnsanla­

ra verdiğimiz her fetvayı işitmişizdir; biz bu fetvaların insanların kendi re'ylerinden daha hayırlı ~cabul ediyoruz" şeldinde cevap vermiştir.44 Bu rivayette re'yin karşısında sarili bir tabir kullanılmamıştır, aneale "işitme"

ifadesi re'yin karşısında ne olduğunu göstermektedir. Buna göre re'yin

karşısında l{ur'an ve sünnet bilgisi dahil geçmişte otoritelerin verdiği her türlü fetva bulunmalrtadır. Bu haliyle re'yin muhtevası yukandald ör- nelderle uyum içindedir.

8. Süfyan es-Sevri (ö. 161/778) şöyle der: "Din aneale asar ile lmimdir, re'yle değil! Din aneale asar ile kaimdir, re'yle değil! Din aneale asar ile ka- imdir, re'yle değil!".45 Daha öneelci örnelderde Kur'an ve sünnetin, ayrıca yalnız olarale sünenin re'yin karşısında leullanıldığını görmüştük. Burada ise re'y, asarın karşıtı olarale kullanılmıştır. Böyle olsa da re'yin içeriği aynı şeyi yansıtmalctadır.

De~erlendirme

1. Hz. Peygamber'in hadislerinde görülenre'y-ilim; re'y-Kur'an ve sün- net ilmemi aynı şelillde sahabe ve tabiun sözlerine de yanıoımıştır. Dolayı­

sıyla sonradan ifade edilen re'y-sünen vb. iltililderin temeli ta ilk dönem-

42 J-Iatib el-Bagdadi. el-FalcUı ve'l-miitefalcldlı. 1. 458.

43 Hatib el-Bagdadi. .<;;erejiL aslıi'ibi'l-lıadfs, s. 74.

44 İbn Abdilberr. Cümiıı beyö.ni'l-ilm. 11. 856.

45 J-Iatib el-Bagdadi. Şerejiı aslıi'ibi'l-lıadfs. (thk. Mehmet S. Hatipoglu), Ankara. 199 ı. s. 6.

(13)

İlk Dönem Rivayetlerinde İl!m-Re'y Kavramlan ve Bravmann·ın Bu Konudaki ,..,_,.,~-.eıo...ı 279 de bulunmaktadır. Bu durum, mezkur karşıtlıldann kullanılmasında bir uyurnun ve süreldiligin bulundugunu göstermektedir.

2. Hadislerde söz konusu olan re'y-ilim: re'y-Kur'an ve sünnet ikiligi,

sonraları re'y-sünen: re'y-Kur'an, sünnet, insanların icması: re'y-geçmişte

verilen fetvalar; re'y-asar; re'y-sahabe söz ve fiilieri şeldinde ifade edilmiş­

tir. Her ne olursa olsun bütün durumlarda re'y, hazır ve mevcut bilginin

karşısında zihni istidlal anlamına gelmektedir.

3. Re'y her zaman aynı anlamda kullanılsa bile zamanın geçmesiyle bir- lilde alanının daraldıgı görülmelctedir. Başta Kur'an ve sünnette olmayan bilgiyle sınırlı olan re'y, sonraları sahabe ve tabiun otoritelerine ait hüküm ve fetvalarla tekrar kayıtlarımıştır.

4. Re'ye karşı olumsuz tavırlar, sert ifadeler ehl-i hadis-elıl-i re'y çerçe- vesinde ortaya çıkmıştır. Bu durum, re'yin '"zihni istidlal" şelilindeltl an-

lamını sonradan kazandıgını veya re'y kelimesinin kendisinin sonradan ortaya çıktıgını göstermez. Aneale burada bizi ilgilendiren nokta re'yin ihti- va ettigi anlamdır. Bu anlam da tarihte kullanılan her türlü rivayette aynı

muhtevaya işaret etmektedir.

Buraya kadar hadisler dahil ilk dönem literatürde re'y ve ilim kelime- sinin nasıl lrullaruldıgını görmüş oldulc. Şimdi Bravmarın'ın bu konudaltl degerlendirmelerini inceleyebiliriz.

Bravmann'a Göre İlim ve Re'y Kavramları

Bravmarın'a göre Kur'an ve sünnetten sonr.a İslam huleuleunun en

meşhur kaynağ;ı re'ydir. Çogu kere, ictihadu'r-re'y olarale ifade edilen bu kavram "Hukuleçunun bagımsız, ltlşisel muhaleemesi", diger bir ifadeyle

"görüşü" anlamına gelmektedir. Schacht, ictihadu'r-re'yle ilgili temel kay-

nagın Hz. Peygamber'le Muaz b. Cebel arasında geçen mükaleme oldugu- nu söyleyerek şunu ifade etmiştir: "Goldziher, bu rivayetin geç kaynalili

oluşunun nedenlerini ortaya koymuştur".'16 Schacht ayrıca Goldziher'in

vardıgı sonuçları desteldeyen başka argümanlar da ileri sürmüştür. Gold- ziher aynı zamanda Hz. Ömer'in re'yin kullanımıyla ilgili kadilanna yaptıgı tavsiyeyi de47 uydurma kabul etmiştir.48

46 Bravmarın. The Spiıitual Badegraund oj Early Islam. Leiden. 1972. s. 177.

47 Mesela, Hz. Ömer'in Ebu Musa el-Eş'arfye gönderdigi mektup için bkz. Darekutni, es-Siinerı, Beyrut. 1993, IV. 206; Beyhaki, es-Siinenu'l-/cübrd, X. 115; Zeyle'l. Nasbıı'r-rdye, IV. 137; İbn Kayyım. İ'ldmu'l-muuaiclcün. I. 91. Hz. Ömer'in iliidi Şureyh'e gönderdigi mektup için bkz. Nesai.

Adabu'l-kudat. ll: Darimi. es-Siinerı, Beyrut, ts .• I. 60; Hatib el-Bagdadi. el-Faidlı ve'l-miitejaic- lcüı, ı. 421; İbn Abdilberr. Cdnıiu beydrıi'l-ilm ll, 846.

48 Bravmarın. Early Islam. s. 177. imtiyaz Ahmed'e göre de Goldzil1er. ilim ve re'y kelimeleri bir- birine zıt oldugu için İslam'ın ilk döneminde re'yin kullanıldıgını inkar etmiştir. Bkz. De[dilu't- teusi/c, s. 140.

(14)

280 İsLAMI İLIMı.ım DERGisi

Goldziher ve Schacht'ın re'yle ilgili bu takdimlerinden mezkur rivayet- lerin sonradan ortaya çıktığını kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Onlara göre telmik anlamda re'yin ilk dönemde kullanılması söz konusu olamaz. Bu

kullarıını daha sonraltl hadis-re'y tartışmalarının rivayetlere yansımasın­

dan ibarettir. Goldziher, bu durumu desteldemek için II. asrın hul(ul(çula-

rının (mesela Said b. el-Müseyyeb ve Ata b. Ebi Rabah) ilim ve re'y terimle-

rini birbiiine karşıt bir şekilde kullandıldarını ileri sürmüştür.49

Gerçekten ilim-re'y karşıtlığı geç dönemde ortaya çıl(an bir şey midir yoksa kadim Arap düşüncesinde bu karşıtlığı bulmal( müml(ün müdür?

Dolayısıyla ilim-re'y karşıtlığının geç dönemlerde ortaya çılrmasına daya- naral( Hz. Peygamber'e atfedilen rivayetleri uydurma kabul etme}( sağ­

lıldı bir düşünce midir? Daha önce ortaya koyduğumuz ömelder, bunun İslam'ın ilk döneminde mevcut olduğunu göstermektedir. Bununla birlilrte bir oryantalist olan Bravmann'ın görüşleri de dild(at çekmektedir ve ince- lenmeye değerdir.

Bravmann'ın bu konuda diğer oryantalistlerden farldı düşündüğünü

vurgulamal( gerelrmektedir. Ona göre İslam'ın ilk döneminde herhangi bir yönetici veya hul(ul(çunun geçmişten kendisine alrtarılan bir pratik ya da kural -ki geçmişten alrtarılan bu şeyler ilim olaral( ifade ediliyordu- ol-

madığı durumlarda kendi muhal(emesine, yani re'yine başvurması hayli muhtemeldir. Zira telınil( anlamda ilim ve re'y karşıtlığı İslam'ın ilk dö- nemiyle ilgili tarihsel olaylara dair rivayetlerde geçmektedir. Bravmann'ın

"tarihsel olaylara dair rivayetler" ifadesi önem arzetmelrtedir. Çünl(ü tarih- sel olaylara dair rivayetler fikhi ve kelarni herhangi bir tartışmayla alalmlı değildir. Dolayısıyla tarihsel rivayetler sahih bir zihniyeti yansıtmalrtadır.

Bravmann bu nalrtada Taberi'den naldettiği bir alıntıya yer verir:

"Amr b. el-As yardım isternek maksadıyla Ömer'e bir melrtup yazaral(

şöyle dedi: 'Ben zorlu bir harbe girişeceğim ve senin için saidanmış şehir­

leri alacağım. Görüşün nedir?'. Amr, Ömer'e böyle yazınca Ömer, Amr'ın

sadece bir ilme (bilgiye) göre hareket etmek istediğini anladı". 50

Bravmann'a göre Amr, yaşadığı problemle ilgili zihninde geçmişten bir rehber, yani ilim (bilgi) bulamayınca halifenin ltişisel görüşünü sormal( zo- runda kalmıştır. Bu metinde re'y kelimesi sadece Amr'ın ricasında değil, aynı zamanda Hz. Ömer'in ilim kelimesini kullanmasında da güçlü bir şe­

kilde vurgulanmalrtadır. Bu rivayette tarihsel bir olayı tavsif ederken kulla-

nılan re'y terimi, re'yin ilk dönemde telınil( anlamda kullarııldığına dair riva- yetlerin sahih niteliğini de ispat etmektedir. Çünlru bu rivayet Goldziher'in Muaz b. Cebel ve Hz. Ömer'in lmdilarına re'y kullanımıyla ilgili tavsiyesinde

49 Bravmann. Early Islam. s. 177.

50 Bkz. Tabeti, Tarihıı'l-ıunem ve'l-mııliilc. Beyrut. 1987, N. 433.

(15)

İlk Dönem Rivayetlerinde İl!ın-Re'y Kavramlan ve Bravrnann'ın Bu Konudaki Görüşleri 281

ilert sürdügü gibi ehl-i re'y tarafından uydurulabilecek bir rtvayet degildir.

Burada tamamen tarihsel bir olay söz konusudur ve ilim-re'y terirolert birbi- Iine karşıt olarak ve telmik-terminolojik anlamında kullanılınışlardır.51

Bravmarın, Muaz b Cebel rtvayetinde geçen re'yin İbn Sa'd'ın naklettigi

aşagıdaki rtvayette geçen re'y ile aynı anlama geldigini vurgulamıştır. Bu rtvayet şöyledir:

"Muhammd b. Slıin şöyle der: Hz. Peygamber'den sonra bilmedigi şey­

lerden dolayı Ebu Bekir'den daha fazla korkan; Ebu Bekir'den sonra da Ömer'den daha fazla korkan biri yoktur. Ebu Bekir bir meseleyle karşılaş­

tıgında şöyle derdi: Allah'ın ilitab'ında ve sürınette bir şey yoksa, re'yimle ictihad ederlm. isabet edersem Allah'tandır. Hata edersem bendendir, bu yüzden Allah'tan da magfuet dilertm". 52

Bu rtvayettelti Kitab, sürınet ve re'y şeklindelil sıralama dildı.:ate alınırsa

Muaz b. Cebel rtvayetindelti sıralama ile tamamen paralel oldugu görüle- celrur.

Bravmarın'a göre Amr b. el-As-Hz Ömer rtvayeti Taberi tarafından nalı.:­

ledilen başka bir rtvayetle -burada ilim kelimesi açılı.: bir şeltilde kullarııl­

masa da- uyum içindedir. Bu rtvayet şöyledir:

"Muhammed b. Mesleme hemen döndü, azıgı bitmiş oldugu halde Medine'ye yaldaştı. Bititin bir halde Ömer'in huzururıa girdi. Ona duru- mu haber verdi: Ömer 'onu Sa'd (b. Malik)'den kabul etseydin ya!'. dedi.

Muhammed b. Mesleme 'isteseydin bunu bana yazardın veya bu konuda bana izin verirdin' dedi. Bunun üzeline Ömer şöyle dedi: Re'y balnmından insanların en kamili, yarıında amirinden bir talimat olmadıgı zaman re'yi ile hareket eden veya re'yini belirt<';n. naltilde bulurımayan ltimsedir". 53

Bu rivayetten anlaşıldıgina göre Hz. Ömer'in valisi Muhammed b.

Mesleme'ye hiçbir emir verilmemiştir. Böyle olmasına ragmen Hz. Ömer onun ltişisel muhalcemesini, yani re'yini kullarımasını istemektedir. Dola-

yısıyla bu tarihsel olayla ilgili rivayet Muaz b. Cebel-Hz. Peygamber ve Amr b. el-As-Hz. Ömer rivayetleriyle tam bir uzlaşma içindedir. Bununla bir- lilüe Bravmarın'a göre Muhanımed b. Mesleme-Hz. Ömer rivayetini Amr b.

el-As-Hz. Ömer rivayetine baglayan başka bir özellilı.: daha bulunmalüadır.

O da "ka.Ie bihi, yani kale bi'l-hazmi-re'yi" formundanaldedilen ifadedir.

Bu ifade Amr b. el-As-Hz. Ömer rtvayetinde geçen "arafe (Ömer) enne Am- ren lem yekul illa bi-ilmin" formuyla mulmyese yapılmalıdır. Birinde "kale bi"den sonra ilim kelimesi; birinde ise "ka.Ie bi"den sonra re'y kelimesi

gelmiştir. "Kale"nin re'yle birlllete bu şeltilde kullanıını hadis literatürürıda 51 Bravrnann. Early Islam. s. 178-179.

52 Bravrnann, Early Islam. s. 177.

53 Bravrnann, Early Islam. s. 179.

Referanslar

Benzer Belgeler

10. Kenar uzunluğu 4br olan düzgün altıgenin kenarları üzerine eş yarım daireler çizilmiştir. Bir kare içine karenin kenarlarına teğet olacak biçimde 16br

Böylelikle Augustus döneminde elegeia ile yazılmış aşk şiirlerini tanımlamak için Roma aşk edebiyatı kavramı oluşmuştur.. Roma edebiyatında daha

A phantom tumor of the lung is a localized collection of transudative interlobar pleural fluid in the settings of decompensated congestive heart failure that re- sembles a

A contrast-enhanced computed tomography (CT) of the thorax revealed diffuse mediastinal enlargement with a superior vena cava obstruction and a right hilar mass

CTEPH: Chronic thromboembolic pulmonary hyperten- sion, sPAB: systolic pulmonary artery pressure, PTE: Pul- monary thromboendarterectomy, CRF: Chronic renal failure,

A 49-year-old female patient was treated for pulmonary thromboembolism after multiple lesions emerged identified as erythema nodosum in a der- matology consultation

Figure 4: Thorax computed tomography showing a 15x20 mm nodule in left lung lingual lobe (sagittal section).. Figure 5: Thorax computed tomography showing a 6x8 mm nodule in

This case report is interesting in that it reminds that a photosensitive reaction experienced under pirfenidone may not be due only to a drug allergy or