• Sonuç bulunamadı

AR&GE BÜLTEN 2014 HAZİRAN SUNUŞ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AR&GE BÜLTEN 2014 HAZİRAN SUNUŞ"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

2014 HAZİRAN

İÇİNDEKİLER

Sunuş --- 2

Yatırımlarda Devlet Yardımları 2014 Yılının Sonuna Kadar Uzatıldı---3 Erdem ALPTEKİN

Aydınlatmada LED Teknolojisi---6 Nurel KILIÇ

Geri Dönüşüm Sektörünün Dünyadaki Genel Görünümü ve Türkiye’deki Durumu---11 Ahmet YETİM

Yurt İçi Sertifikalı Fidan/Çilek Fidesi ve Standart Fidan Kullanımı Desteklemesi Hakkında Tebliğ Yayınlandı---17 Günnur Binici ALTINTAŞ

Türkiye Bilişim Politikası---22 Nesrin SARIÇAY

Çevremizi Kirleten Atıklar ve Atık Yönetiminin Önemi---25 Hande UZUNOĞLU

ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ

SEKTÖREL

EKONOMİ

(2)

2 Değerli Üyelerimiz,

Ülkemiz gündeminin en sıcak iki konusu Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Musul’daki rehinelerimiz.

Komşumuz Irak’ta uzun zamandır sular durulmuyor. Ülkedeki karışıklık tüm dünya ülkelerince an be an izleniyor. Türk dış politikasının

“komşularıyla sıfır sorun” hedefiyle sürdürüldüğü bir dönemde vatandaşlarımızın örgüt üyelerince kaçırılması oldukça üzücü bir durum. Umuyoruz ki Irak’ın yaşadığı bu mezhepsel ve etnik çatışmalar en kısa sürede son bulur.

Bununla birlikte; önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. 3 Temmuz 2014 tarihine kadar Cumhurbaşkanı adaylarının belli olması gerekiyor. 10 Ağustos 2014’teki ilk tur seçimlerine neredeyse 1 ay bir süre kaldı. Türkiye için hayırlı olmasını dileriz.

Küresel ekonomide siyasi gelişmeler kadar çalkantılı bir dönemde değil. Avrupa’da büyüme var ama büyümenin dozu yavaş, ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Öte yandan Irak’taki karışıklık sadece ülkemiz için değil dünya ekonomisi için de ciddi bir risk oluşturuyor. Çünkü Irak, OPEC’in 2. petrol üreticisi. Bu nedenle ülkeler tedbiri elden bırakmıyorlar.

Ülkemiz ekonomi gündemi ise yoğun geçiyor. Başbakan’ın yeniden başlattığı faiz tartışmaları ile çalkalanıyor. Başbakan yatırımların ve büyümenin artmasını istiyor.

Biz de bültenimizde bu ay 2014 yılının sonuna kadar uzatılan yatırımlarda devlet yardımlarına değindik.

Ayrıca bültenimizin sektörel bölümlerinde;

 Aydınlatmada LED Teknolojisi,

 Geri Dönüşüm Sektörünün Dünyadaki Genel Görünümü ve Türkiye’deki Durumu,

 Yurt İçi Sertifikalı Fidan/Çilek Fidesi ve Standart Fidan Kullanımı Desteklemesi Hakkında Tebliğ,

 Türkiye Bilişim Politikası,

 Çevremizi Kirleten Atıklar ve Atık Yönetiminin Önemi başlıklarındaki yazılarımızı bulabilirsiniz.

Odamız Araştırma ve Meslekleri Geliştirme Müdürlüğü uzmanları tarafından hazırlanan AR&GE Bülten'in üyelerimize, kamu otoritelerine ve ilgililere yararlı olacağını umuyor, bol kazançlı günler diliyoruz.

Ekrem DEMİRTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı

(3)

3

15.06.2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren yeni teşvik sistemi 4 farklı uygulamadan oluşuyor.

1- Genel Teşvik Uygulamaları 2- Bölgesel Teşvik Uygulamaları 3- Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki 4- Stratejik Yatırımların Teşviki

Bu uygulamalar kapsamında sağlanacak destek unsurları aşağıdaki tabloda yer alıyor.

Tablo 1: Teşvik Sistemi Kapsamında Sağlanacak Destek Unsurları Destek Unsurları Genel Teşvik

Uygulamaları

Bölgesel Teşvik Uygulamaları

Büyük Ölçekli Yatırımların

Teşviki

Stratejik Yatırımların

Teşviki

KDV İstisnası

Gümrük Vergisi

Muafiyeti

Vergi İndirimi

Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği

Gelir Vergisi

Stopajı Desteği*

Sigorta Primi (İşçi

Hissesi) Desteği*

Faiz Desteği **

Yatırım Yeri Tahsisi

KDV İadesi***

YATIRIMLARDA DEVLET YARDIMLARI 2014 YILININ SONUNA KADAR UZATILDI

Erdem ALPTEKİN

(4)

4

Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı, www.ekonomi.gov.tr

* Yatırımın 6. bölgede gerçekleştirilmesi halinde sağlanır

** Yatırımın; Stratejik Yatırımlarda tüm bölgelerde, Bölgesel Teşvik Uygulamalarında ise 3., 4., 5. veya 6 . bölgelerde gerçekleştirilmesi halinde sağlanır.

*** Sabit yatırım tutarı 500 Milyon TL üzerinde olan stratejik yatırımlara sağlanır.

Genel Teşvik Sistemi’nde asgari sabit yatırım tutarı, 1. ve 2. bölgelerde 1 Milyon TL, 3., 4., 5. ve 6. bölgelerde 500 Bin TL’dir.

Bölgesel Teşvik Uygulamaları için asgari sabit yatırım tutarı 1. ve 2. bölgelerde 1 Milyon TL’den, diğer bölgelerde ise 500 Bin TL’den başlamak üzere desteklenen her bir sektör ve her bir il için ayrı ayrı belirlenmiştir.

Büyük Ölçekli Yatırımlar için asgari sabit yatırım tutarı 50 Milyon TL’den başlamak üzere sektörüne göre farklı büyüklüklerle tanımlanmıştır.

Stratejik Yatırımlar için asgari sabit yatırım tutarı 50 Milyon TL’dir.

9 Mayıs 2014 Tarihli Resmi Gazete İle Yapılan Değişiklikler

15 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar”ın çeşitli maddelerinde 9 Mayıs 2014 Tarihli Resmi Gazete’de yayımı sonucu değişikliğe gidildi.

Öncelikli yatırım konularından bazılarına yeni eklemeler yapıldı.

Aynı zamanda yeni yatırım alanları da karar kapsamına dahil edildi.

Yapılan değişiklik ile faiz desteği, sigorta primi işveren hissesi desteği ve vergi indirimi konularındaki süreler de uzatıldı.

Kapsamı Genişletilen Sektörler

 Termal turizm sektörü, turizm yatırımlarına dahil edildi.

 Özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan kreş, gündüz bakım evleri ve okul öncesi eğitim yatırımları, teşvik kapsamına alındı.

Yeni Eklenen Sektörler

 Teşvik edilmeyecek yatırımlar hariç tutulmak üzere, Enerji ve Tâbi Kaynaklar Bakanlığının vereceği proje onayına istinaden, yıllık asgari 500 TEP (ton eşdeğeri petrol) enerji tüketimi olan mevcut imalat sanayi tesislerinde gerçekleştrilecek, birim ürün başına en az % 20 oranında enerji tasarrufu sağlayan ve yatırım geri dönüş süresi 5 yıl olan enerji verimliliğine yönelik yatırımlar,

 Atık ısı kaynaklı olarak, bir tesisteki atık ısıdan geri kazanım yolu ile elektrik üretimine yönelik yatırımlar,

(5)

5

 Asgari 50 milyon TL tutarındaki, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) yatırımları ve yer altı doğalgaz depolama yatırımları

değişiklik sonucu karar kapsamına dahil edildi.

Ayrıca teşvik verilmeyecek yatırımlar arasında bulunan nişasta ürününün kelime alanı daraltılarak, sadece mısır nişastası bu teşvik verilmeyecek yatırımlar kategorisine dahil edildi.

Karar Sonucu Sürelerde Meydana Gelen Değişiklikler

Faiz Desteği: Stratejik yatırımlarla ilgili olarak, faiz desteği öngörülen teşvik belgeleri için müracaat süresi bir yıl uzatılarak 31.12.2014 tarihine ertelendi.

Sigorta primi işveren hissesi desteği: Büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel teşvik uygulamaları kapsamında desteklenen yatırımlarda, söz konusu destekler için yatırıma başlanma tarihlerinde değişiklikler yapıldı ve süreleri 1 yıl uzatıldı.

Vergi İndirimi: Uygulanan avantajlı vergi indirim oranları ve yatırım katkı oranları için yatırıma başlanmış olma süresi 1 yıl süre ile uzatılarak, 31.12.2014 tarihine kadar ertelendi.

Yatırım teşvik sistemiyle ilgili mevzuat, son gelişmeler T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın web sitesinde (www.ekonomi.gov.tr) yer alıyor.

Teşvik Paketi hakkındaki sorular için tesvik@ekonomi.gov.tr adresine e-posta gönderilebileceği ve 444 43 63 İhracat İletişim Noktasından da bilgi alınabileceği T.C.

Ekonomi Bakanlığı tarafından duyurulmuştur.

Kaynak:

 9 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”

(6)

6 Aydınlatmada sürekli ışık kaynakları değişmektedir ve bugün aydınlatma sektöründe yeni trend LED aydınlatma ve teknolojileridir. LED, şu anda herkesin bildiği, ancak tam olarak bilinmeyen bir aydınlatma kaynağıdır.

LED yeni bir teknik değildir ve yaklaşık 4-5 yıllık bir geçmişi vardır.

Ancak bugüne kadar pahalı olan LED ürünlerinin artık bütün teknolojik ürünler gibi fiyatı düşmektedir.

Yaklaşık bir yıl sonra kullanılan eski avizelere bile ampul bulunamayacak ve LED’e geçiş hızlanacaktır. Kyoto Protokolü sonrası enerjiyi verimli olarak ışığa dönüştürmeyen lambalar yasaklanmış olup, bir kısmı da 2016 yılına kadar kademeli olarak yasaklanacaktır.

Çünkü, 40 watt ve üzeri lambalar artık üretilemeyecek ve ithal edilemeyecektir. Bunu birçok tüketici bilmemekle birlikte, 2012 Eylül'de bu yasaklar gelmiştir. Fakat şu anda stoklar ülke içinde satılmaktadır.

LED alanında önemli gelişmelere sahne olan Türk aydınlatma sanayii, aynı zamanda bölgenin en güçlü tedarikçisi olma yolunda ilerlemektedir. Türkiye’nin önemli bir coğrafi konuma sahip olmasıyla sektör, dünyada yaklaşık 100 ülkeye 250 milyon dolar civarında aydınlatma ürünü ihracatını gerçekleştirmektedir LED teknolojileri sektörünün 2020 yılında 64 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması beklenmektedir.

Dünyadaki pazar büyüklüğü 2010 yılında 69 milyar Euro olan aydınlatma sektörünün 2020 yılında 108 milyar Euro’luk bir hacme ulaşacağı belirtilmektedir.

Aydınlatma sektörü, 2013 yılında üretim kapasitesini tam olarak kullanamamış, bunun nedeni olarak da Çin’deki daha ucuz maliyetli iş gücünden ve ağırlığın üretime değil ithalata verilmesine işaret edilmektedir.

AYDINLATMADA LED TEKNOLOJİSİ

Nurel KILIÇ

(7)

7

İthalatta ise, geçtiğimiz 10 yıl içinde piyasanın yaklaşık % 50 civarındaki hacmi Çin’den yapılan ithalata ait olmakla birlikte son bir iki yıl içinde Çin’de de artık maliyetlerin yükselmesiyle yavaş yavaş bu oran azalmaya başlamıştır.

İhracat konusunda ise; 2008 yılında Avrupa’da yaşanan krizden sonra belirgin olarak düşen ihracat oranlarımız 2011’den itibaren tekrar yükselişe geçmiş, sektör 2013 yılında son beş yılda olduğu gibi yine ortalama % 20 civarında büyüme kaydetmiştir.

Geçen yıl 1,5 milyar dolar civarında bir büyüklüğe ulaşan Türkiye aydınlatma sektörü, bu yıl toparlanma yaşayarak en az % 10’luk büyüme hedeflemektedir.

Enerjinin verimli kullanılması amacıyla yürütülen çalışmalar ve yönetmelikler aydınlatma sektöründe değişimi de beraberinde getirmiştir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından enerji verimliliğinde yeni teşvik ve uygulamalar kapsamında genel aydınlatmada ve kamu binalarında enerji verimliliği programı uygulamaya konmuştur.

Konutlarda, kamuda, sokak aydınlatmalarında tasarruf

yöntemlerini uygulamak

mümkündür.

Kamu binalarında enerji verimliliği kapsamında, 150’ye yakın kamu binasının enerji verimliliği etütleri yapılmıştır. Etüt sürecinin hızlandırılması için alternatif bir yöntem olarak özel sektör eliyle etütlerin yapılması da planlanmaktadır.

Enerji Performans Sözleşmesi uygulamalarının önünü açmak için yapılan yasal düzenlemeler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı tarafından tamamlanmış ve Bakanlar Kuruluna sunulmuştur.

Genel aydınlatmada da enerji verimliliğini sağlamak üzere LED teknolojisinin sağladığı avantajlardan yararlanmak amacıyla mevcut aydınlatma sistemlerinin bu teknoloji ile yenilenmesi kararı alınmıştır.

LED aydınlatma; ev aydınlatmasında, otomobillerde gösterge panellerinde ve fren lambalarında, trafik sinyalizasyon lambalarında, elektronik aletlerdeki uyarı veya bilgi ışıklarında, cep telefonu vb. zemin aydınlatmasında, kumandalarda (görünür ışık yaymazlar), dekoratif aydınlatmalarda, reklam tabelalarında, kayan yazı vb.

alanlarda, bazı elektronik saatlerde ve sokak aydınlatmalarında kullanılmaktadır.

Genel aydınlatma kısmında yapılacak dönüşümün sadece ampullerin LED teknolojisi ile değişimi şeklinde değil tüm sistemin (direk aralıkları, direk uzunlukları ve benzeri) estetik, güvenlik ve verimlilik açısından revizyonu şeklinde gerçekleştirilmesi programlanmaktadır.

(8)

8

LED dönüşüm projesinin; belirlenen stratejiler doğrultusunda 4 yıl içerisinde tamamlanması planlanmaktadır.

2011 yılında sahip olduğumuz enerji yoğunluğunun 2023 itibariyle % 20’ye düşürülmesi hedeflenmiştir.

Sokak aydınlatmasında verimlilik artırıcı bir uygulama olan LED teknolojisi ile aydınlatma dönüşüm projesinde ilk adımlar atılmış, pilot projeler gerçekleştirilmiş, mevzuat hazırlıkları yapılmıştır.

Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçen 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke olmuştur.

Artan talep artışını karşılamak, dışa bağımlılığı azaltmak ve enerji arz güvenliğini sağlamak için gerekli yasal düzenlemelerde 2007 yılında yasalaşan Enerji Verimliliği Kanunu önemlidir.

5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu’nun amacı; enerjinin etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonominin üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerji kullanımında verimliliğin arttırılmasıdır.

Ülkemizde toplam 6 milyon adet armatür vardır. Sadece armatürlerin değişimi için yaklaşık 3 milyar liralık yatırım yapılacaktır.

Bu yıl sokak aydınlatmaları için devlet katkısı olarak 1,2 milyar lira aktarılması planlanmakta, tasarruf çalışmalarından sonra bu paranın yarı yarıya düşeceği, yani 600 milyon liralık tasarruf hedeflenmektedir. Yapılacak yatırımın kendisini 3,5-4 yılda amorti edeceği düşünülmektedir.

Sokak aydınlatmasında verimlilik artırıcı bir uygulama olan LED teknolojisi ile aydınlatma dönüşüm projesinde pilot projeler gerçekleştirilmekte, mevzuat hazırlıkları sürdürülmektedir.

Enerji verimliliği kültürünü oluşturmak için şimdiye kadar Enerji Hanım, Enerji Çocuk ve Sanayide Enerji Verimliliği uygulamalarından sonra “Ulaştırmada Enerji Verimliliği” kampanyası başlatılmıştır.

Enerjide sınırlı olan doğal kaynakları rasyonel bir şekilde kullanmaya, yeni teknolojilerle enerji üretimini çeşitlendirmeye, alternatif enerji kaynaklarını değerlendirmeye yönelik politika ve stratejiler de özel sektör ve evlerde tüketilen elektrik enerjisinde A sınıfı elektrik tüketen cihazlara geçiş konusunda önemli mesafeler alınmıştır.

Uzun ömrü ve sağladığı enerji verimliliği ile LED teknolojisi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sektöre damgasını vurmuş durumdadır.

(9)

9

Kapasite, kalite ve ürün çeşitliliği açısından hızla gelişen aydınlatma sektörü, yeni ve gelişmiş bir teknoloji olan LED’e yönelerek büyüme sürecini hızlandırmıştır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, % 40’lık tasarrufla kendini finanse edecek bir modelle sokak lambalarının LED’e dönüştürülmesi programı ile aydınlatma alanında 2015 yılında piyasanın en az % 50'sinin LED’e geçmesi ve bu oranın 2020'de % 75'e ulaşması öngörülmektedir.

Yaklaşık 100 ülkeye 250 milyon dolar civarında ihracat gerçekleştiren aydınlatma sektörünün çok kısa bir sürede çevre ülkelerin tedarik merkezi haline geleceği de ifade edilmektedir.

Enerjinin verimli kullanılması bir zorunluluktur. Bu nedenle yasal ve toplumsal alt yapının oluşturulması önemlidir. Sokak ve cadde aydınlatmasına yaklaşık her yıl 1.2 ile 1.5 milyar TL civarında fatura ödemektedir.

Ülkemizde LED dönüşümü konusunda hem endüstriyel tüketicilerde, hem de son kullanıcılarda bir bilinç oluşmaya başlamıştır.

LED dönüşümü konusunda

Türkiye’de şu anda çalışma yapılan alanlardan en önemlisi de yol aydınlatma uygulamalarıdır.

Türkiye’de mevcut 7 milyon konvansiyonel yol aydınlatma armatürünün kısa ve orta vadede LED’e dönüşümü gerçekleştirilecektir.

Uluslararası Enerji Ajansı tarafından, 12,7 milyar TEP (Ton Eşdeğer Petrol) olan dünya birincil enerji talebinin mevcut enerji politikaları ile devam edilmesi durumunda 2035 yılında % 50 oranında artarak 18,7 milyar TEP’e ulaşacağı belirtilmektedir.

Ülkemizde de son 10 yılda birincil enerji tüketimi % 50 oranında artmıştır.

Bu talebi karşılamak üzere enerji yatırımlarının da arttığı ülkemizde, enerjide verimli aydınlatmaya geçiş öncelikli konuma gelmektedir.

Çünkü, kısıtlı enerji kaynakları, iklim değişikliği, nüfus artışı, enerji fiyatlarındaki artış ve ekonomik büyüme gibi trendler tüm dünyada ve Türkiye’de nüfus artışını etkileyen önemli faktörlerdir.

İnşaat sektörünün son yıllardaki gelişimiyle birlikte konut, otel, alışveriş merkezleri, hastane, okul vb. yapılarda iç mekan tasarımlarına verilen önemin artması da aydınlatma sektörüne duyulan talebi arttırmıştır. Mekanlar da estetiğe verilen önemin yanında enerji tasarrufunu sağlamaya yönelik çalışmalar da ihtiyacı artıran unsurların başındadır.

(10)

10

Yapı malzemeleri sektöründe de mevcut yapıların yenileme ihtiyaçları talebi etkileyen bir unsurdur. Bu nedenle yenileme pazarının talebi arttırıcı etkisinin önümüzdeki dönemlerde artarak devam etmesi sektöre olan ilgiyi arttıracaktır.

Kentsel dönüşüm projeleri ile hareketlenen sektörün öncelikleri arasında da eski, verimsiz teknoloji yerini enerji verimliliğini arttırıcı LED teknolojisine bırakmaktadır.

Türkiye’de aydınlatma sektörü diğer pek çok sektör gibi gelecek vaat eden, hem üretim hem tüketim açısından önemli bir pazardır.

Türkiye’de çevre coğrafyalarda ve Avrupa Birliği’nde yaşanan gelişmeler aydınlatma sektörünün hızla büyümesinde etkilidir. Bu nedenle üreticiler arasında mutlaka işbirliği ve güç birliğinin sağlanması ile Türkiye’nin aydınlatma sektöründe bir üretim üssü ve dağıtım merkezi olması hedefinde Avrupa ülkelerinin her geçen gün aydınlatma imalatından çıkması, ithalatçı konuma gelmesi sürecinde büyük fırsatlar yaratabilir.

Ancak, aydınlatma ve LED sektörünün en büyük sorunlarından birisi kayıt dışı ve kalitesiz üretim ve Uzakdoğu’dan ithal edilen kalitesiz ürünlerin ucuz fiyatlarla pazara sürülmesi ve büyük kitleler tarafından cazip kabul edilmesi, sektörde uzun vadede yerli üretici ile tüketici arasında güven kaybına yol açmaktadır.

Sektör temsilcileri tarafından kalitesiz ve kayıt dışı faaliyetleri engelleyecek yaptırımlar uygulaması, yapılacak yatırımlarla pazardaki ürün kalite seviyesinin yükselmesi, kalite standartlarına uygun üretim yapan firma sayısının artması ve böylelikle haksız rekabet ortamının ortadan kaldırılması istenmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar:

 www.timeturk.com16.06.2014,

 “Aydınlatma sektörünün yüzde 50'si LED'e geçecek!" 05.03.2014, Enerji Postası.

 "Türkiye’nin dünyanın çekim merkezi olabilmesi için aydınlatma sektörüne çok iş düşüyor", 24 Eylül 2013.

 Türkiye aydınlatma sektöründe üretim üssü oluyor, Ticaret Gazetesi.

(11)

11

İkinci Dünya Savaşı sonrası kaynak sıkıntısı nedeniyle başlayan geri dönüşüm hareketi, sunduğu birçok avantajla dünyadaki cazibesini giderek artırmaktadır.

Günümüzde geri dönüşüme yatırım yapan ülkeler pek çok avantaja sahip olmaktadırlar.

Öyle ki; demir, çelik, bakır, kurşun, kağıt, plastik, kauçuk, cam, elektronik atıklar gibi maddelerin geri kazanılması ve tekrar kullanılması, çevre kirliliğini önlediği gibi doğal kaynakların tüketimini azaltmakta ve ekonomik anlamda büyük tasarruf sağlamaktadırlar.

Sadece tek bir alüminyum kutunun geri dönüştürülmesi bile bir televizyonu üç saat boyunca çalıştıracak enerji tasarrufu yaratabilmektedir.

Dünyada her yıl ortaya çıkan 2.1 milyar ton atığın büyük bölümü, düzenli çöp depolama alanlarına gömülüyor.

Bu miktar, potansiyel olarak 4.5 milyar varil petrol eşdeğeri enerji içeriyor.

Söz konusu enerji miktarı ise, dünya elektrik tüketiminin % 10’unu karşılayabilecek seviyede.

2010 yılı itibariyle dünyada toplam 900 tesiste 0.2 milyar ton atık değerlendirilerek yaklaşık 130 trilyon kilovat-saat elektrik üretildi.

Bu tesislerin yıllık gelirinin 2010-2016 döneminde 3.7 milyar dolardan, 13.6 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Mart 2011 tarihli raporda ise, küresel ekonomik krize rağmen 2006-2010 döneminde atıktan enerji üretimi sistemlerine yapılan yatırımların 4.8 milyar dolardan 7.1 milyar dolara çıktığı, 2021 yılına kadar ise bu rakamın yıllık 27 milyar dolara ulaşması beklendiği vurgulanıyor.

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜNÜN DÜNYADAKİ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE TÜRKİYE’DEKİ DURUMU

Ahmet YETİM

(12)

12

Talep artışının Çin ve Hindistan gibi Asya pazarlarındaki büyümeden ve Avrupa Birliği’ndeki yeni atık yönetimi standartları ile AB ve ABD’de sera gazı azaltımına yönelik politikalardan kaynaklanacağı tahmin ediliyor.

ABD ve Avrupa’da geri dönüşüm alanında çok uzun yıllar önemli mesafeler alınırken, Türkiye’de bu süreç 20 yılı biraz aşan bir geçmişe sahip.

Sürecin 1991 yılında yürürlüğe giren Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğiyle başladığı Türkiye’de, bütün atıkları içeren bu çerçeve yönetmelik özel sektöre ilk kez piyasaya sunduğu ürünün atığını tekrar geri kazandırması konusunda zorunluluk getirdi.

Özellikle 2005 yılından itibaren Tehlikeli Atıkların Kontrolü (APAK) Yönetmeliği, Ambalaj Atıkların Kontrolü Yönetmeliği gibi birçok yönetmeliğin hayata geçirilmesiyle her ürün grubu kaynağında ayrı toplanarak kendi konusunda bir standarda ulaştı.

Bugün yaklaşık olarak Türkiye'de yılda 25 milyon ton evsel atık, 1,2 milyon ton endüstriyel atık, 100 bin ton tıbbi atık ve 530 bin ton e-atık ortaya çıkıyor.

Yalnızca cep telefonu atığının yılda yaklaşık bin ton olduğu tahmin ediliyor.

Bir milyona yakın küçük ve büyük ölçekli işletmenin faaliyet gösterdiği sektörde, 500 bin toplayıcı bulunduğu tahmini yapılmaktadır.

% 25’i kayıtdışı olması nedeniyle net rakamların telaffuz edilemediği hurdacılık sektöründen para kazananların sayısı ise Türkiye nüfusunun % 3’ü olarak dile getiriliyor.

Türkiye'deki atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörü, özel sektör ve yerel yönetimlerin katkılarıyla bugün ortalama 5 milyar Euro'luk bir pazar haline geldi.

2010 yılına kadar % 35 olan geri dönüşüm oranı ise 2012 ve sonrasında % 40 civarına yükselmiş durumda.

Sektöre ilgi gösteren lisanslı yatırımcı sayısı şimdiden 450’ye ulaştı.

Geri dönüştürülen atıkların % 43’ünü kâğıt, % 27’sini plastik, % 12’sini cam, % 8’ini tekstil ürünleri, % 4’ünü de metal oluşturuyor.

Türkiye'de tüm atıkların geri dönüşüm oranı ortalama % 7 seviyesinde iken, ambalaj malzemelerinin geri dönüşüm oranı % 20'lerde ve ilk sırada yer alıyor.

(13)

13

Son yıllarda hızlı bir gelişim gösteren geri dönüşüm alanında 2003 yılında 15 düzenli depolama tesisiyle 23 milyon nüfusa hizmet verilirken 2012 yılında 69 düzenli katı atık depolama tesisiyle 903 belediyede 44,5 milyon nüfusa hizmet verilmektedir.

2013 yılında Türkiye'de Atık Yakma ve beraber yakma tesis sayısı 38, Tehlikeli Atık Düzenli Depolama Tesisi (1. Sınıf) 6, Tehlikeli Atık Geri Kazanım Tesisi 282, Tanker temizleme tesis sayısı 46 ve ara depolama tesis sayısı 14 olarak belirlendi.

576 adet ambalaj atığı toplama ve geri dönüşüm tesisi ile yılda 2 milyon 250 bin ton ambalaj atığı geri kazanıldı.

Ayrıca 2012’de 45 bin ton madeni atık yağ, 59.500 ton atık akü toplandı.

Bununla birlikte bir yılda çöpe atılıp geri dönüştürülemeyen atıkların değeri ise hala yaklaşık 1.5 milyar TL düzeyinde.

Bu atıkların parasal değeri, sektörde potansiyel pazarı da ifade ederken, söz konusu atıkların geri dönüşüme kazandırılmasıyla hem enerji hem de hammadde konusunda önemli tasarruf sağlanacağı tahmin ediliyor.

Sektör aktörleri, alüminyum kutunun geri dönüşümüyle, hammaddeden alüminyum üretimine kıyasla % 95 enerji tasarrufu sağlanabileceğini belirtiyor.

Bugün 192 litre ham petrolden üç litre madeni yağ elde edilirken, sadece 4.8 litre atık madeni yağdan üç litre madeni yağ elde edilebiliyor.

Bu örnekler, geri dönüşüm sektöründe dışa bağımlılığın azalacağı ve mevcut atık kaynakların kullanımıyla ülke ekonomisine katkının önemli ölçüde artırılabileceğini gösteriyor.

Lisanslı çalışan işletme sayısının son üç yılda % 70 oranında artış gösterdiği sektörde, toplanan atık rakamlarının Avrupa’yı giderek yakaladığı, önümüzdeki yıllarda hem geri dönüşümü ucuzlatacak teknolojiler üretmeye, hem de atıkları yok etme işlemini pozitif endüstriye çevirerek elektrik, biyogaz, gübre üretimine dönüştürmeye yönelik yatırımlara odaklanılacağı tahmin ediliyor.

Atıkların tekrar hayata döndürülmesi aşamasında ekonomik değere en çok sahip olan ürünlerin başını ise metal ürünleri çekiyor.

Demir-çelik, bakır, alüminyum, akümülatörler, pil, atık ambalaj, elektronik atık ve her türlü hurda metalin geri dönüştürüldüğü Türkiye’de, 2008 yılında sadece ÇEVKO tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda 27 bin ton metal ambalaj atığı geri dönüştürülerek, 230 bin tonluk kömür ve 200 bin metreküplük düzenli depo alanı hacminden tasarruf sağlandı.

(14)

14

Türkiye’de metali ilk geri dönüştüren sektör olan hurdacılar, sanayileşmeyle birlikte bugün birer metal geri dönüşümcüsü olarak faaliyet gösteriyor.

Son yıllarda giderek büyüyen bir başka metal geri dönüşüm alanını gemi sökümcüleri oluşturuyor.

Bünyesindeki çok sayıda firma ile Türkiye’deki tek gemi söküm ve geri dönüşüm bölgesi olan ve dünyanın en iyi gemi söküm bölgeleri arasında gösterilen Aliağa Gemi Söküm Bölgesi, son yılların en iyi performansını sergiliyor.

2003-2008 yıllarını kapsayan altı yıllık dönemde yılda ortalama 145 bin ton geminin sökümü yapılan Aliağa’da; 2009’da 298 bin ton, 2010’da 423 bin ton, 2011’de 653 bin ton, 2012’de 927 bin ton gemi sökümü yapılmış, 2013 ilk yarısında ise 377 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Aliağa’ya sökülmek üzere gelen gemilerin % 50’ye yakın bölümü Suriye, Lübnan, Mısır ve Libya başta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden geliyor.

Dünyada 2015 yılına kadar 214 milyon dwt geminin hurdaya ayrılacak olması, Türk gemi geri dönüşümcüleri açısından önemli kazanç fırsatı sunuyor.

Metal geri dönüşüm alanının en yeni faaliyet konusunu ise elektronik atıklar oluşturuyor.

Teknolojik gelişmeler yeni çöp dağlarının oluşmasına neden olurken, Birleşmiş Milletler rakamlarına göre dünyada her yıl 50 milyon tona yakın elektronik atık üretiliyor.

Türkiye’de e-atık kapsamında olan atıkların miktarı yıllık bir milyon ton civarında iken, bu miktarın ancak yaklaşık 20 bin tonluk kısmının değerlendirilmesi, sektörün henüz yolun çok başında olduğunu gösteriyor.

Bu da girişimciler açısından sektörün cazibesini artırıyor. Üstelik Türkiye’de e- atıkların geri dönüştürülmesine yönelik lisans almayı bekleyen onlarca firma bulunuyor.

Yeni bir kavram olması nedeniyle yeni girişimlere kapısı açık olan geri dönüşüm sektörüne, kar marjı yüksek olduğu için büyük yatırım gruplarının da son dönemlerde ilgisi artmış durumda.

Çünkü sektörde 2023 yılına kadar 9.5 milyar Euro’luk “atık geri dönüşüm yatırımı”

öngörülmekte, ancak sektörün AB’ye uyumu için gereken toplam yatırım tutarı 60 milyar Euro’yu buluyor.

Sektörde denetim, düzenleme, mevzuat ve yönetmelikler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapılıyor.

Çevre konusundaki uygulamalar özellikle 2009 yılından bu yana ‘gönüllülük’

esasından çıkmış durumda.

(15)

15

Avrupa Birliği (AB) ile 2009 yılı Aralık ayında başlayan çevre müzakereleri, bu alandaki tüm uygulamaları zorunlu hale getirdi.

Türkiye’ye gelen çok sayıda yükümlülük, aynı zamanda ciddi bir yatırım ihtiyacını da ortaya çıkarıyor.

Türkiye, AB’ye uyum çerçevesinde 2023 yılına kadar ulusal çevre stratejisini belirlemiş durumda.

Buna göre, çevre konusundaki uyum çalışması, mevzuat ve fiziki yatırımların gerçekleştirilmesinden oluşuyor.

Çevre alanında uyumlaştırılması gereken 300’den fazla mevzuat var.

Çevre yatırımları içinde şu ana kadar en fazla ambalaj atıkları konusunda adım atıldığı gözleniyor

Bu alanda; belediyeler, lisanslı toplama-ayırma tesisleri, lisanslı geri dönüşüm tesisleri, ambalajlı ürün piyasaya süren sanayi kuruluşları, ambalaj üreticileri, yetkilendirilmiş kuruluşlar, satış noktaları ve tüketiciler gibi çok sayıda oyuncu faaliyet gösteriyor.

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ile Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı (TÜKÇEV) bu kuruluşlar arasında öne çıkıyor.

Sektör faaliyetleri 20 yıllık kısa bir geçmişe sahip olması nedeniyle önemli sorunlarla karşılaşabilmektedir.

Türkiye'de atık yönetimi ile ilgili 15'e yakın yönetmelik uygulanıyor ancak bu yönetmelikler Avrupa'daki örneklerine göre çok zayıf kalıyor.

Türkiye'de katı atık ayırma tesislerinin yeterli olmaması, kaynakta toplamanın uygulanmaması nedeniyle Avrupa Birliği müktesebatına uyum yakalanamıyor.

Sektörün bir diğer sıkıntısını ise her gün kentlerin dört bir yanında dolaşan atık toplayıcıların durumu oluşturuyor.

Atık oluşumunu sağlayan ambalaj malzemelerini üretenler ve piyasaya sunanların ambalaj atıklarını toplamakla yükümlü olmasına rağmen bu yükümlülükler bugüne kadar geniş toplayıcı ağına sahip olamadıklarından piyasada toplanmakta olan malzemeleri üstlenmemektedir. Bu da toplayıcılarla üreten firmalar arasında büyük sorun yaratmaktadır.

Bunun nedeni Türkiye'deki 500 bin sokak toplayıcısını kendi bünyelerine almamaları, çok düşük fiyatlarla çalıştırmak istemeleri olup bu nedenle toplayıcılar ile belediyeler arasında entegrasyon sağlanamamaktadır.

(16)

16

Türkiye, dünyada gemi sökümü yapan 15 ülke içinde Çin'in ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye'nin Akdeniz ve Karadeniz'de oluşturulacak yeni gemi söküm alanları ile Atlas Okyanusu merkezli gemiler için cazibe merkezi haline gelebileceği ve 1 milyon tonluk söküm miktarını 7 milyon tona çıkarabileceği öngörülüyor.

Belediyelerin gelir getirdiği için evsel atıklarla endüstriyel atıkları birlikte depolaması, ayrıştırma yapan şirketler açısından ciddi bir sorun oluşturuyor. Bu sorun yeni bir yasal çerçeve oluşturularak çözülmelidir.

İstatistiklere göre Türkiye'de 2,8 milyon ton civarında bir ambalaj atığı kapasitesi mevcut ve bu atıkların ancak 800 bin ton kadarı belgelendirilebiliyor. Net rakamın ortaya çıkarılabilmesi için kayıt dışı işlemlerin ortadan kaldırılması gerekiyor.

Kaynakça

1. Dünya Sektör Dergisi, Mart 2013

2. Haberortak.com KOBİ ve Reel Sektör Dergisi, 2014.06.26.

3. Ahmet YETİM, Sanayide Atık Yönetimi ve Çevre Korunması, Ar-Ge Bülten, 2011 Ağustos.

4. Deniz Haber Ajansı, 2014.06.26, 5. Emlakkulisi.com, internet haberciliği.

(17)

17

Tarım sektörünün yapısal özellikleri ve stratejik önemi nedeniyle dünyada ve ülkemizde uzun yıllardır desteklendiği bilinmektedir.

Son olarak 2014 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı; 12 Nisan 2014 tarih, 28970 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.01.2014 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir.

Sözkonusu kararla birlikte üreticilere verilecek;

 Mazot, gübre ve toprak analiz desteği,

 Türkiye tarım havzaları üretim ve destekleme modeline göre fark ödemesi desteği,

 Hayvancılık desteklemeleri,

 Yurt içi sertifikalı tohum ile sertifikalı fidan/çelik fidesi ve standart fidan kullanımının ve yurt içi sertifikalı tohumluk üretiminin desteklenmesi,

 Çiftlik muhasebe veri ağı sistemi katılım desteği,

 Organik tarım ve iyi tarım desteği,

 Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetlerinin desteklenmesi,

 Biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği,

 Araştırma – Geliştirme desteğine ilişkin hususlar belirlenmiştir.

Ayrıca sözkonusu Karar’da bu kararın yürütülmesine ilişkin usul ve esasların çıkarılacak Tebliğlerle belirleneceği de vurgulanmıştır.

Sözkonusu tebliğlerden biri de 3 Haziran 2014 tarihinde yayınlanan Yurt İçi Sertifikalı Fidan/Çelik Fidesi ve Standart Fidan Kullanımının Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ’dir.

YURT İÇİ SERTİFİKALI FİDAN/ÇİLEK FİDESİ VE STANDART FİDAN KULLANIMI DESTEKLEMESİ HAKKINDA TEBLİĞ YAYINLANDI

Günnur BİNİCİ ALTINTAŞ

(18)

18

Tebliğ’de; destekleme kapsamında yer alacak kapama bağ/bahçe tesisinde sertifikalı fidan/fide ile standart fidanda ve kapama bağ/bahçede aranacak şartlar ayrı ayrı belirlenmiştir.

Buna göre destekleme kapsamında yer alacak kapama bağ/bahçe tesisinde sertifikalı fidan/fide ile standart fidanın;

 Yetkili fidan/fide üreticisi veya tohumluk bayisinden temin edilmiş olması,

 Yurt içinde üretilmiş ve Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş sertifikalı fidan/fide veya standart fidan belgesine sahip olması,

 2012 yılında standart/sertifikalı fidan olarak belgelendirilmiş açık köklü ve tüplü fidanların; 2014 yılı yaz ve güz dikimlerinde geçerli bitki muayene raporuna sahip olması,

 2013 yılında standart/sertifikalı fidan olarak belgelendirilmiş açık köklü ve tüplü fidanlar kullanıldığında; sertifika belgesinde beyanname yılının 2013 olması halinde 2014 yılı yaz ve güz dönemi dikimlerinde fidanlarda bitki muayene raporuna sahip olma şartı aranmaz. Ancak beyanname yılı 2012 ise 2014 yılı güzlük dikimler için kullanılan fidanların geçerli bitki muayene raporuna sahip olması,

 2014 yılında üretilen açık köklü ve tüplü fidanların kapama bağ/bahçelerde kullanılması halinde sertifikalı veya standart sınıfta fidan sertifikasına sahip olması,

 Çilek bahçelerinde kullanılacak çilek fidesinin 2013 ve 2014 yılı sertifikasına sahip olması

gerekmektedir.

Destekleme kapsamında yer alan kapama bağ/bahçede aranacak şartlar ise aşağıda şekilde belirlenmiştir.

a) Kapama bağ/bahçenin 2014 yılında tesis edilmiş olması.

b) Destekleme kapsamında olan yağlık zeytin çeşitlerinin; Ak Zeytin, Arbequin, Aşıyeli, Ayvalık, Belluti, Beyaz Yağlık, Butko, Çakır, Çekişte, Dilmit, Erdek Yağlık, Erkence, Eşek Zeytini, Gemlik, Girit, Görvele, Halhalı, Hamza Çelebi, Hurma Kaba, Hurma Karaca, Hursuki, Kalembezi, Karamani, Karayaprak, Kilis Yağlık, Kiraz, Küçük Topuk Ulak, Mavi, Maraş No 7, Memecik, Memeli, Nizip Yağlık, Otur, Patos, Samsun Yağlık, Sarı Haşebi, Sarı Yaprak, Sati, Saurani, Sayfi, Sinop No 1, Sinop No 2, Sinop No 4, Sinop No 6, Siyah Salamuralık, Taş Arası, Tesbih Çelebi, Trabzon Yağlık, Yağ Çelebi, Yağlık Çelebi, Yağlık Sarı Zeytin, Yerli Yağlık olması.

c) Dikim normlarının, Bakanlıkça belirlenen dikim normlarına uygun olması.

ç) Kapama bağ/bahçenin tek türde ve asgari alan toplamı aşağıdaki tabloda belirtilen alanlardan küçük olmayacak şekilde tesis edilmiş olması.

(19)

19

Tablo 1: Destekleme Şekline Göre Asgari Alan Toplamı

Destekleme Şekli Asgari Alan

Toplamı (da) Bodur veya yarı bodur meyve fidanı ile bahçe tesisi 5 Bodur veya yarı bodur olmayan diğer meyve fidanları ile bahçe

tesisi

10

Aşılama ile çeşit değiştirme 5

Bağ tesisi 5

Çilek bahçesi tesisi 3

d) Parçalı arazilerde; bodur ve yarı bodur olmayan meyve fidanları ile bahçe tesis alanlarındaki parsel sayısının en fazla iki olması ve her bir parselin asgari büyüklüğünün en az 5 dekar olması.

e) Bağ tesisi ve bodur veya yarı bodur meyve fidanı ile bahçe tesis alanı ve aşılama ile çeşit değiştirmede her bir parselin asgari büyüklüğünün en az beş dekar, çilek bahçesi tesis alanının ise her bir parselin asgari büyüklüğünün en az 3 dekar olması.

f) Kapama zeytin bahçesi tesis edilecek alanın Marjinal Tarım Arazisi olması g) Antepfıstığı anacı ile bahçe tesis edilen alanların en az 10 dekar olması.

Yıl içerisinde yeni tescil edilen ve destekleme kapsamına alınan yağlık zeytin çeşitleri Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından belirlenerek ayrıca kamu oyuna açıklanacaktır.

Ekonomik önemini kaybetmiş bağ ve meyve bahçeleri ile antepfıstığı anacı kullanılarak tesis edilmiş alanlarda çeşit değişikliği amacıyla kullanılacak olan aşı gözü/aşı kalemi sertifikalı olmak zorundadır.

Ölüm, savaş, deprem, yer kayması, fırtına, don, dolu, sel, yangın, kuraklık, kamulaştırma ve benzeri gibi mücbir sebepler hariç, her tesis; tesis edildiği yıla mahsus olmak üzere bir defa desteklemeden yararlanabilecektir.

Sertifikalı ve standart fidanın aynı kapama bağ veya bahçe alanı içinde kullanılması halinde, destekleme miktarı her biri için ayrı alanlar üzerinden hesaplanarak belirlenecektir.

Kiralama yolu ile kapama bağ/bahçe tesis eden üreticilerin kira sözleşme süresi çilekte en az bir yıl diğerlerinde en az on yıl olarak belirlenmiştir.

Sözkonusu yönetmelikte; Patates Siğili hastalığı görülen illerde ilave ödemeye ilişkin iş ve işlemler de belirlenmiştir. Patates siğili hastalığı görülen Adana, Giresun, Gümüşhane, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Ordu ve Trabzon illerinde sertifikalı fidan ve standart fidan ile bağ ve bahçe tesis eden üreticilere ilave olarak % 50 fazla ödeme yapılacaktır. Ancak İzmir sözkonusu hastalığın görüldüğü iller arasında olmadığından ilave ödemeden yararlanamayacaktır.

(20)

20 Destekleme miktarları Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2: Destekleme Şekline Göre Verilecek Destek Miktarları

Destekleme Şekli Standart

(TL/da)

Sertifikalı (TL/da) Bodur meyve fidan türleri ile bahçe tesisi 150 350 Yarı bodur meyve fidan türleri ile bahçe tesisi 150 300 Bağ ve diğer meyve fidanları ile bahçe tesisi 100 230

Zeytinde yağlık çeşitler ile bahçe tesisi 50 100

Aşılama ile çeşit değiştirme - 250

Virüsten ari fidanlara ilave olarak 50 100

Sertifikalı çilek fidesi desteği - 300

Sertifikalı/Standart Antepfıstığı Anacı ile Meyve Bahçe

Tesisi Desteği 100 230

Patates Siğili Görülen Alanlarda Sertifikalı Fidan ve Standart Fidan Kullanım Desteği

Aldığı Desteğe

%50 İlave

Aldığı Desteğe

%50 İlave

Desteklemeden yararlanmak isteyen çiftçilerin;

 ÇKS Yönetmeliğinde yer alan usul ve esaslara göre ÇKS kaydını yaptırdıkları il/ilçe müdürlüğüne başvurmaları,

 Başvuruların da 2014 yılı yazlık dikimler için bu Tebliğin yayımlanmasından itibaren 29.08.2014 tarihi mesai saati bitimine kadar, güzlük dikimler için ise 01.10.2014 tarihinden 31.12.2014 tarihi mesai bitimine kadar yapılması gerekmektedir.

Nitekim ilimizde 2007 yılından bu yana bu destekten yararlanan üreticiler bulunmaktadır. 2014 yılı itibariyle yapılan destekleme ödeme miktarı 119.077 TL’dir.

Sonuç

Bilindiği gibi tarımsal gayri safi yurtiçi hasılanın 150 milyar dolara ulaştırılması, tarımsal ihracatın 40 milyar dolara yükseltilmesi, dünyada ve bölgede tarımda söz sahibi olunması ülkemizin 2023 yılı hedefleri arasında yer almaktadır.

Bu hedeflere ulaşılabilmesi için en etkili araçlardan biri hiç şüphesiz tarım sektörüne verilecek desteklerdir.

Yurt içi sertifikalı fidan/çilek fidesi ve standart fidan kullanımı için verilecek destekler de bu anlamda önemlidir.

Bu kapsamda; verilen bu destekle ilgili olarak üreticinin bilinçlendirilmesinin başvuru sayısını arttıracağı, ayrıca, desteklerin; sertifikalı tohum ve fide kullanımına dolayısıyla ürünlerde kalite ve verim artışına katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz.

(21)

21 Kaynaklar

 İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kayıtları.

 2014 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı.

 Yurt İçi Sertifikalı Fidan/Çelik Fidesi Ve Standart Fidan Kullanımının Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ.

(22)

22 Günümüzde ülkelerin gelişmişliğinde bilişim sektörünün rolünü, etkinliğini çok açık bir şekilde görmemiz mümkün olup yalnızca geçmişe değil, geleceğe baktığımızda da; ürünlerde, üretim süreçlerinde, toplumsal hayatta bilişim sektörünün çok daha önemli roller oynayacağı öngörülebilir.

Bilişim sektörü 2023 yılı hedefimizin 160 milyar dolar olduğu da dikkate alındığında; bu hedefe ulaşmak için; yalnızca iç pazarın değil, dış pazarların da teknoloji ürün ve hizmet ihtiyacına cevap verebilen bir ülke olmamız gerektiği düşünülmektedir.

Konu ile ilgili literatür incelendiğinde; bugün 33 milyar dolara ulaşan Türkiye bilişim pazarının 2023 yılında 160 milyar dolarlık büyüklüğe erişmesi için önümüzdeki on yıllık dönemde sektörün ortalama yıllık büyüme oranının mevcut büyüme hızının 3 katı olması gerektiğine vurgu yapıldığı ve 2023 yılı hedefinin yakalanabilmesi için bilgi ve iletişim sektörü harcamalarının GSYİH oranını % 6,5'a yükselmesi gerektiği belirtilmektedir.

Mevcut tabloda ülkemizde bilişim ürünlerinin kullanıcısı olduğumuz ve fakat sektörde yazılım, donanım ve iletişim ayaklarında gözle görülür bir üretimin yapılmadığı, dolayısıyla sektörün ihracattaki payının son derece düşük olduğu görülmektedir.

Bu sonucun çok sayıda nedeni olmakla birlikte; özellikle beyin göçü, ar-ge faaliyetlerinin ortalamada yetersiz olması, sektörde özgün ve yaratıcı ürün çıkartabilecek girişimcilerin önünün açık olmaması, bu noktada yeterli düzeyde teşvik ve danışmanlık hizmeti alınamaması vb. etkenlerin ön planda olduğunu belirtebiliriz.

Nitekim uzun yıllardır gündemde olan, çıkan her yeni teknolojinin ithal edildiği, bilişim ürünleri tüketicilerinin hızla arttığı bir ortamda katma değeri yüksek olan bilişim sektöründen ödemeler dengesine ciddi miktarlarda katkı geldiğini söylemek zordur.

TÜRKİYE BİLİŞİM POLİTİKASI

Nesrin SARIÇAY

(23)

23

Bu sonuçta ise; bilişim sektörü içerisinde yer alan ürün ve hizmetlere yönelik yatırım ve işletme maliyetlerinin yüksek olması ile sektöre ilişkin mevzuat düzenlemelerinin (e-ticaret vb.) tam olarak hayata geçirilmemesini gerekçe olarak gösterebiliriz.

Nitekim önlem alınmadığı takdirde uzun bir süre daha “Bilişim Sanayi” kavramının literatüre yerleşmeyeceği açıktır.

Ülkemizde; 2014’te elektronik haberleşme pazarının 18,6 milyar, bilgi teknolojileri pazarı da 12 milyar ABD Dolarına ulaşacağı, elektronik haberleşme ve bilgi teknolojileri pazarının toplamda 30,6 milyar ABD Dolarını bulacağı öngörülmektedir.

Esasında bakıldığında; ülkemizin bilişim sektörünü ve enstrümanlarını çok kolay kabullendiğini de görmekteyiz.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması 2013 verilerine göre, 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla % 49,9 ve % 48,9 olarak gerçekleşmiştir.

Evlerin % 49’u İnternet’e erişirken Türkiye’de bilgisayar kullanımı ortalama 8, internet kullanımı ise 9 yaşında başlamakta, 16-74 yaş grubundaki tüm bireylerin % 39,5’i düzenli olarak internet kullanmaktadır.

Bilgisayar ve internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki erkeklerde % 60,2 ve % 59,3 iken, kadınlarda % 39,8 ve % 38,7 oranındadır.

Bilgisayar ve İnternet kullanımı kentsel yerlerde

% 59 ve % 58, kırsal yerlerde ise % 29,5 ve % 28,6 olarak belirlenmiştir.

Elektronik ticaret (e-ticaret), ekonomi ve iş dünyasına özellikle pazarlama alanında önemli fırsatlar sunduğu için e-ticaret hacminin 2014 yılında 50 milyar TL’yi geçeceği tahmin edilmektedir.

Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre; 2016’ya kadar dünya nüfusunun yarısının (yaklaşık 3,5 milyar) kullanması öngörülen e-ticaretin, dünyada ve Türkiye’de ticaretin geleceğini şekillendireceği ve ülkemizin de içinde bulunduğu G- 20 ülkelerinde, 2016’ya kadar yaklaşık 800 milyon internet kullanıcısıyla internet ekonomisinin 4 trilyon 200 milyar ABD Dolarına ulaşacağı tahmin edilmektedir.

(24)

24

Sonuç olarak; bilişim sektörü eli ile dünyada bir çok farklı sektör doğmakta; e-ticaret gibi kavramlar ile de klasik ekonominin şekli değişmektedir. Bu noktada; bize düşen bilişim teknolojilerinin ve özellikle de yazılım sektörünün yalnızca kullanıcısı değil aynı zamanda üreticisi olma hedefini gerçekleştirmektir.

Bu kapsamda;

 Bilişim sektörüne giriş çıkışlar belirli standartlara bağlanmalıdır. Sektör tanım ve standartları oluşturulmalı ve bu standartlar yasalar ile desteklenmelidir.

 Ürün ve hizmetlere yönelik yatırım ve işletme maliyetleri, özellikle iletişim altyapısının kullanımına yönelik doğrudan ve dolaylı vergiler oldukça yüksektir.

Bu nedenle; sektör istenen pazar büyüklüğüne ulaşamamaktadır. KOBİ’ler için yatırım maliyetleri “Faydalı Ömür Kıstası” yerine güncel yatırımı teşvik etmek amacıyla aynı yıl içerisinde giderleştirilebilmelidir. Eğitim kurumlarının bilgisayar araç, gereç ve hizmet alımlarında uygulanan KDV oranları diğer eğitim araçları ile aynı seviyeye çekilmeli, yüksek hızlı genişbanta uygulanan vergiler azaltılmalıdır.

 Ülkemizde ulusal bilişim ve yazılım stratejisi bulunmamaktadır. Yazılım sektörüne yönelik uygun teşvikler oluşturulmalı, bu konuda çalışmak isteyen girişimciler desteklenmelidir.

 Teşviklerle ilgili olarak; yazılım projesi desteklemede kabul kriterleri yeniden düzenlenmeli ve destek tutarlarının ödeme süresi kısaltılmalıdır. Ön ödemeli proje destekleri (TTGV, Risk Sermayesi) sektöre uygun hale getirilip geliştirilmeli, Ulaştırma Bakanlığında toplanan Evrensel Hizmet Fonu ve diğer fonları sektörün gelişmesine katkı sağlayacak şekilde yönetecek idari yapılar oluşturulmalıdır.

 Yazılım ürünlerinin uluslararası pazarda rekabet edebilir hale gelebilmesi ve ihracatının artabilmesi, öncelikle ülkemizde sektörün güçlenmesi ve kurumsallaşmasına bağlıdır. Yazılım firmaları özellikle kamunun yazılım ihalelerinde kendilerini geliştirebilecek hacimde projeler bulabilmektedir.

Yazılım ürün ve hizmetleri ile ilgili kamu ihalelerinde yazılım sektörünün özelliklerinin göz önüne alınması sağlanmalıdır.

 Kamu yazılım ürünü ve hizmetleri alımlarında, yazılım projelerinin doğası gereği tek bir yıla bağlılığı ortadan kaldırılmalı, iç pazarı desteklemek amacıyla, tüm kamu yazılım projelerinde özel sektör tercih edilmelidir.

 Yazılım ürün ve hizmetleri ihalelerine ilişkin düzenlemeler özel sektörün katılımıyla yeniden yapılandırılmalıdır.

Kaynaklar:

 http://www.tobb.org.tr/Documents/yayinlar/Vturkiyesektorelekonomisurasi.pdf

 Türkiye Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri Meclisi

 http://www.tbd.org.tr/usr_img/temp/2013_TBD_Degerlendirme_Raporu.pdf

 www.tuik.gov.tr

www.tübider.org.tr

(25)

25

Canlıların yaşamını devam ettirmesi için doğal kaynaklara ihtiyacı bulunuyor.

Dünyamızda her türlü doğal kaynak mevcut, ancak bunlar sınırsız değil.

21.yüzyılda dünyamızın temel sorunlarından birisi, doğal kaynakların hızlı tüketimi. Özellikle hızlı sanayileşme, çoğalan nüfus ve artan talepler tüketimin hızla artmasına sebep oluyor. Bu durumda en önemli kaynaklarımız da hızla tükeniyor. Dolayısıyla dünyamızda çevre sorunları giderek daha da önem kazanan bir hale geldi.

Doğal kaynaklarımızı, genel anlamda çevremizi korumak ve gelecek nesillere daha temiz bir ortam bırakmak öncelikli hedefimiz olmalıdır.

Dünyada çevrecilik anlayışının ve doğanın korunmasına yönelik gösterilen ilginin 19.yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktığı görülüyor. Çevre bilincinin ortaya çıkması ile birlikte, bu konuda devletler ve sivil toplum kuruluşları daha duyarlı hale geldi, ayrıca çevrenin korunması yönünde çeşitli örgütler ve kuruluşlar ortaya çıkmaya başladı.1 Bunlardan en bilinenleri Greenpeace, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)’dır. Ülkemizde de bu kuruluşların temsilciliklerinin yanı sıra TEMA, ÇEVKO, TURMEPA, TÜDAV, Türkiye Çevre Vakfı gibi vakıf ve dernekler faaliyet gösteriyor.

Çevre konusunun uluslararası boyut kazanmasına katkı sağlayan en önemli kurum ise Birleşmiş Milletler’dir (BM). BM çerçevesinde çevre konusunda, küresel ölçekte yapılan ilk değerlendirme, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen

“Birleşmiş Milletler İnsan ve Çevre Konferansı”dır. 2000 yılında düzenlenen Binyıl Zirvesi’nde, tüm dünya devletleri tarafından kabul edilen Binyıl Kalkınma Hedefleri arasında çevre konusu da yer aldı.

1Prof.Dr. Ali Rıza Karacan, Çevre Ekonomisi ve Politikası, Ege Üniversitesi Yayınları İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayın No:6, İzmir, 2007, s.6-7.

ÇEVREMİZİ KİRLETEN ATIKLAR VE ATIK YÖNETİMİNİN ÖNEMİ

Hande UZUNOĞLU

(26)

26

2000’li yıllardan itibaren ülkeler ekonomik, politik, sosyal yönden çevre konusuna daha fazla yer vermeye başladı. Çevre bilincinin oluşması için çeşitli etkinlikler düzenleniyor, çevre kirliliği için önlemler tartışılıyor, hatta hükümetler bazı yasal mevzuatlarını çevre unsurlarına göre düzenliyor. Ülkemizde ise, özellikle AB uyum süreci kapsamında çevre mevzuatları bir bir hayata geçiriliyor.

Özetle; dünyanın pek çok yerinde çevre sorunlarına yönelik çözüm için çalışmalar yapılıyor. Bunlar içerisinde atıklar, çevre kirliliği açısından tehlikeli boyutlara ulaşmadan önlem alınması gereken konuların başında geliyor.

Atık Tanımı ve Atıkların Yönetimi

Atık en basit tanımıyla kullanılmış, artık istenmeyen ve çevre için zarar oluşturan her türlü maddedir.

Katı atık; tüketicisi tarafından bir işe yaramaması nedeniyle atılan evsel, ticari ve endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan, düzenli şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddelerdir.2

Sanayide, üretim ve hizmet faaliyetleri sonucunda, evde kullandığımız ürünlerden/malzemelerden arta kalan kısaca hayatımızın her alanında kullandığımız/tükettiğimiz ürünlerin/maddelerin/malzemelerin sonucunda atıklar ortaya çıkıyor ve bu atıklar kaynaklarına göre kategorize ediliyor.

Genel olarak katı atıklar kaynağına göre; evsel, endüstriyel, tıbbi, tehlikeli, tarımsal ve özel atık (radyoaktif, pil, akü gibi) olarak sınıflandırılıyor.

Çevre Koruma Ajansı tarafından yayınlanan Avrupa Atık Katalog’unda ise atık kategorileri aşağıdaki şekilde yer alıyor:

01-Madenlerin aranması, çıkarılması, işletilmesi, fiziki ve kimyasal işleme tabi tutulması sırasında ortaya çıkan atıklar

02-Tarım, bahçıvanlık, su kültürü, ormancılık, avcılık ve balıkçılık, gıda üretimi ve işlemesi sonucu ortaya çıkan atıklar

03-Ahşap işleme ve kağıt, karton, kağıt hamuru, panel (sunta) ve mobilya üretiminden kaynaklanan atıklar

04-Deri, kürk ve tekstil endüstrilerinden kaynaklanan atıklar

05-Petrol rafinasyonu, doğal gaz saflaştırma ve kömürün pirolitik işlenmesinden kaynaklanan atıklar

06-Anorganik kimyasal işlemlerden kaynaklanan atıklar 07-Organik kimyasal işlemlerden kaynaklanan atıklar

08-Astarlar (boyalar, vernikler ve vitrifiye emayeler), yapışkanlar, yalıtıcılar ve baskı mürekkeplerinin imalat, formülasyon tedarik ve kullanımından (İFTK) kaynaklanan atıklar

09-Fotoğraf endüstrisinden kaynaklanan atıklar 10-Isıl işlemlerden kaynaklanan atıklar

2 Karacan, 2007: 473

(27)

27

11-Metal ve diğer malzemelerin kimyasal yüzey işlemi ve kaplanması işlemlerinden kaynaklanan atıklar; demir dışı hidrometalurji

12-Metallerin ve plastiklerin fiziki ve mekanik yüzey işlemlerinden ve şekillendirilmesinden kaynaklanan atıklar

13-Yağ atıkları ve sıvı yakıt atıkları (yenilebilir yağlar, 05 ve 12 hariç) 14-Atık organik çözücüler, soğutucular ve itici gazlar (07 ve 08 hariç)

15-Atık ambalajlar; başka bir şekilde belirtilmemiş emiciler, silme bezleri, filtre malzemeleri ve koruyucu giysiler

16-Listede başka bir şekilde belirtilmemiş atıklar

17-İnşaat ve yıkım atıkları (kirlenmiş alanlardan çıkartılan hafriyat dahil)

18-İnsan ve hayvan sağlığı ve/veya bu konulardaki araştırmalardan kaynaklanan atıklar (doğrudan sağlığa ilişkin olmayan mutfak ve restoran atıkları hariç)

19-Atık yönetim tesislerinden, tesis dışı atık su arıtma tesislerinden ve insan tüketimi ve endüstriyel kullanım için su hazırlama tesislerinden kaynaklanan atıklar

20-Ayrı toplanmış fraksiyonlar dahil belediye atıkları (evsel atıklar ve benzer ticari, endüstriyel ve kurumsal atıklar)

Avrupa Atık Kataloğu ve tehlikeli atık listesi tüm atıklar ve tehlikeli atıkların sınıflandırılmasında kullanılıyor. Bunlar Avrupa Birliği’nde tutarlı bir atık sınıflandırma sistemi oluşturmak için tasarlanmış.

Çevre ve insan sağlını korumak amacıyla atıkların etkin ve düzenli bir şekilde doğadan uzaklaştırılması şart. Bu anlamda atıkların sınıflandırılması ve kaynağında ayrıştırılması önem taşıyor.

Kaynağında ayrı toplanan atıklar geri kazanım veya geri dönüşüm yoluyla yeniden üretime (kağıt, karton, plastik, cam vb) dahil edilebiliyor. Örneğin; geri dönüşüm tesislerinde;

 Kağıt, karton ambalaj atıklarından tekrar kağıt elde edilebiliniyor.

 Su, meşrubat gibi içeceklerin piyasaya sürüldüğü pet ambalajlardan geri dönüşüm ile elyaf elde ediliyor.

 Bitkisel atık yağlardan biyodizel üretimi sağlanıyor.

 Elektrik-elektronik atıklardan demir, bakır, alüminyum, krom, pirinç gibi malzemeler geri kazanılıyor.

Atıkların geri kazanılmasının ve tekrar kullanılmasının mümkün olmadığı durumlarda ise atıklar, çevre ve insan sağlığına zarar vermeden bertaraf ediliyor.

Ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesindeki Atık Yönetimi Dairesi Başkanlığı;

 Atık ve kimyasalların yönetimine ilişkin hedef, politika ve ölçütleri belirlemek,

 Atıkların kaynağında en aza indirilmesi, sınıflara ayrılması, toplanması.

taşınması, geçici depolanması, geri kazanılması, bertaraf edilmesi, yeniden kullanılması, arıtılması, enerjiye dönüştürülmesi ve nihai depolanması konularında politika ve strateji belirlemek ve mevzuat oluşturmak,

(28)

28

 İlgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde atıkların taşınması ile tehlikeli atıkların taşınma lisanslarına ilişkin esasları belirlemek, uygulanmasını sağlamak, izlemek, atık ve kimyasallarla kirlenmiş alanların mevcut kirlilik durumlarını tespit etmek, çevre ve insan sağlığına yönelik risklere ve kirlenmiş alanların iyileştirilmesine ilişkin çalışmaları yapmak ve yaptırmak

görevlerini yürütüyor.3

İlgili atık mevzuatları T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında yer alıyor. Atık çeşitliliğinin artması ve AB uyum direktiflerinin sağlanması nedeniyle, atık mevzuatları ülkemiz şartlarına uyumlu olarak güncelleniyor. Mevzuatlar çerçevesinde; atıkların ayrıştırılması, toplanması, bertarafı, geri kazanımı ile ilgili atık üreticileri, lisanslı firmalar ile yerel yönetimlerin sorumlulukları bulunuyor. Katı atıkların toplanması, taşınması ve bertarafı bir kamu hizmeti olarak görüldüğünden, bu konuda yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son olarak derlediği Belediye Atığı istatistiklerine göre;

2012 yılında ülkemizde 25.845 bin ton belediye atığı toplanmış. Kişi başı ortalama atık miktarı ise 1,12 kg/kişi-gün. İstatistiklere göre; bu atıkların %59,9’u düzenli depolama sahalarına gönderilirken %37,8’si Belediye çöplüğüne dökülüyor.

Ülkemizde yer alan atık bertaraf ve geri kazanım tesisleri ise Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1: Belediyeler Tarafından ya da Belediyeler Adına İşletilen Atık Bertaraf ve Geri Kazanım Tesisleri

Düzenli depolama tesisi

Sayısı 52

Kapasitesi (bin ton) 423 142

Gelen atık miktarı (bin ton) 14 377

Bertaraf edilen atık miktarı (bin ton) 14 309 Kompost tesisi

Sayısı 5

Kapasitesi (bin ton/yıl) 556

Gelen atık miktarı (bin ton) 216

Üretilen kompost miktarı (bin ton) 38

Yakma tesisi

Sayısı 2

Kapasitesi (bin ton/yıl) 44

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu Belediye Atık Göstergeleri, 1994-2012, www.tuik.gov.tr

3 http://www.csb.gov.tr/gm/cygm/index.php?Sayfa=sayfa&Tur=ustmenu&Id=43

(29)

29

Büyük bir kısmının doğada parçalanmaması nedeniyle atıklar çevre ve insan sağlığı için önemli bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle atıkların, çevreden uzaklaştırılmaları için özel çaba sarf edilmesi gerekiyor.

Cam şişe doğada 4.000-4.500 yılda, plastik malzeme ise 1.000 yılda yok oluyor.

Sakız 5 yılda, kutu teneke 10 yılda, plastik şişe 400 yılda, sigara filtresi izmaritler 2 yılda toprakta kayboluyor. Atıkların yok olma sürelerinin uzun olması, bunların geri dönüşümlerinin sağlanarak tekrar kullanılır hale getirilmelerini gerektiriyor.

Bu nedenlerden ötürü; atıkların insan çevresinden uzaklaştırılması, çevre ve insan sağlığının korunması ve aynı zamanda ekonomik kalkınmanın sağlanması açısından atıkların bir sistem içerisinde yönetilmesi önem kazanmıştır.

Atık yönetimi; atığın kaynağında azaltılması, özelliğine göre ayrılması, toplanması, taşınması, geçici depolama, ara depolama, geri kazanım, bertaraf ve bertaraf işlemleri sonrası kontrolü ve benzeri işlemleri içeren çevre yönetimi biçimidir.4 Atık yönetiminde genel ilke; atıkların kaynağında azaltılması, kaçınılmaz olarak çıkan atıkların da mümkün olan en yüksek oranda geri kazanılarak, yeniden kullanılması olmalıdır.

Ülkemizde hızlı nüfus artışının ve kentleşmenin sonucu olarak hızla artan atıklar ve atık türleri için ayrı bir sistem oluşturmak yerine, tüm atıkları içine alan entegre bir yaklaşımın gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle uluslararası alanda kabul gören “Entegre Atık Yönetimi” benimsenmeye başlanmıştır.

Entegre Atık Yönetimi, atıkların geri kazanımı ve nihai bertarafı için gerekli uygun yöntem, teknoloji ve yönetim esaslarının seçilmesi ve uygulanması olarak tanımlanır.

Buna göre atık önleme, atık azaltma, yeniden kullanım, geri dönüşüm/geri kazanım, bertaraf sırasına dayalı atık yönetimi oluşturulur.

Bu sistemde atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilirken hem çevre hem ekonomi anlamında ülkeye büyük kazanımlar getirir.

İyi bir entegre atık yönetiminin;

 Bütüncül bir sistem olması,

 Ekonomik değer oluşturması,

 Esnek olması,

 Bölgesel planlama ile yapılması ve

 Ulusal çevre sektörü oluşturması beklenmektedir.

4 http://www.cevreonline.com/atik.htm

(30)

30 SONUÇ

Hızlı nüfus artışı ve tüketim atık miktarının hızla artmasına sebep olmaktadır. Doğal kaynaklarımızın sınırsız olmadığı da dikkate alınırsa, yakın gelecekte dünyamızın bazı ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı aşikardır. Gerek çöplerin çevreye zararını asgari düzeye indirmek gerekse geri dönüşüm ile atıkları geri kazandırmak tüm dünya ülkelerinin öncelikli hedefi olmalıdır.

Günümüzde atıklar artık bir üretim girdisi olarak düşünülmektedir. Atıkların kaynağında düzenli ve doğru bir şekilde zamanında toplanması, özellikle kaynağında ayrıştırılması önemlidir.

Bu konuda hem vatandaşın hem de yerel yönetimin sorumluluğu vardır. Herkes evinde atıkları ayrıştırabilir. Yerel yönetimlerin de bu atıkları ayrı olarak toplaması gerekmektedir.

Entegre atık sisteminin verimli olmasında,

atıkların geri dönüşüm ve geri kazanım işlemleri en önemli parametrelerdir. Geri kazanım/dönüşüm oranı ne kadar fazla olursa atık sisteminde o kadar çok başarı sağlanır.

Geri dönüşümü/kazanımı yapılamayan atıklar ise bertaraf edilir. Bertaraf yöntemlerinin bazıları çok maliyetli olduğundan daha çok düzenli depolama yapılır.

Ancak düzenli depo için de yeterli alan bulmak sorun olabilmektedir.

Günümüzde gelişmiş ülkelerin oluşan atık miktarını azaltma ve geri kazanım konusunda oldukça ilerleme kaydettiği görülmektedir. Bu konuda önemli politikalar ve hedefler oluşturulmaktadır. En önemlisi de bu ülkelerde yaşayanların bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi neticesinde çevre konusunda duyarlı olmalarıdır.

Türkiye’nin de bu ülkeleri örnek alarak atıklar konusunda çalışmalara hız vermesi gerekmektedir. Her ne kadar mevzuatlarda uyumlaştırma çalışmaları yapılsa ve hukuki anlamda cezalar arttırılsa da yetkililer tarafından denetimlerin hiç aksatılmadan yapılması, ayrıca halkın eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Ülke genelindeki sorunlar İzmir’de de aynıdır. Geri kazanım etkin bir şekilde yapılmamakta, bertaraf konusunda da alan sıkıntısı yaşanmaktadır. İzmir’de özellikle atıkların kaynağında ayrılması ve toplanması konusunda Belediyeler tarafından çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir. Ayrıca kent halkının da bu konuda bilinçlendirilmesi yönünde kampanyalar yapılmalıdır.

Kaynaklar

KARACAN, Prof.Dr.Ali Rıza, Çevre Ekonomisi ve Politikası, Ege Üniversitesi Yayınları İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayın No:6, İzmir, 2007

 T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Ulusüstü, Uluslararası Örgüt ve Çevre, http://did.ormansu.gov.tr/did/Files/ULUSLARARASI%20%C3%96RG%C3%9C T%20VE%20%C3%87EVRE.pdf

(31)

31

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2012 Türkiye Çevre Durum Raporu, Ankara, 2014, http://www.csb.gov.tr/db/ced/editordosya/izmir_icdr2012.pdf

 Environmental Protection Agency, European Waste Catalogue and

Hazardous Waste List, 2002, İreland

http://www.environ.ie/en/Publications/Environment/Waste/WEEE/FileDownLoa d,1343,en.pdf,

 T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, http://www.csb.gov.tr/

Türkiye İstatistik Kurumu, 2012 Yılı Belediye Atık İstatistikleri, 2012, www.tuik.gov.tr

 http://www.cevreonline.com/atik.htm

 T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Atık Yönetimi Eylem Planı (2008-2012), Mayıs 2008, Ankara

(32)

32

SORULARINIZ, YORUMLARINIZ VE İSTEKLERİNİZ İÇİN

ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ 2014 HAZİRAN BÜLTEN EKİBİ

Birol EFE Tel: 498 42 36

E-Mail: birol.efe@izto.org.tr

Günnur ALTINTAŞ Tel: 498 42 45

E-Mail: gunnur.binici@izto.org.tr Nurel KILIÇ

Tel: 498 42 38

E-Mail: nurel.kilic@izto.org.tr

Nesrin SARIÇAY Tel: 498 43 07

E-Mail: nesrin.yardimci@izto.org.tr Ahmet YETİM

Tel: 498 43 45

E-Mail: ahmet.yetim@izto.org.tr

Erdem ALPTEKİN Tel: 498 41 44

E-Mail: erdem.alptekin@izto.org.tr Hande UZUNOĞLU

Tel: 498 43 61

E-Mail: hande.uzunoglu@izto.org.tr

WEB

http://www.izto.org.tr/IZTO/TC/IZTO+Bilgi/bulten/

FAX +90 (232) 498 46 35

E-MAIL argebulten@izto.org.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu doğrultuda, “ar-ge yoğunluğu ile kişi başına gelirin büyüme oranı ara- sında pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır” ana hipotezi sınanmış;

Söz konusu bu anla- yışın dışında, katılarak gözlemin uygulandığı bu çalışmada Selçuk, sahadan elde ettiği verileri anlayıcı ve yorumlayıcı bir yöntemle

Yargıtay'ın son yıllarda baz istasyonları ile ilgili verdiği kararlarda da, baz istasyonları teknik şartnameye uygun kurulmu ş olsa bile, mahkemelerin verdiği kararlarda

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO), 2008 yılında geri dönüşüm sektörüne sevk ettiği 178 bin ton kâğıdın geri dönüşümüyle 30 bin

ukurova Üniversitesi'nde önceki yıl düzenlenen, "Avrupa Birliği, Sivil Toplum Örgütleri ve çevre" konulu panele konuşmacı olarak katılan ÇETKO'nun bir önceki

ÇETKODER Genel Başkanı Mustafa Göktaş, cıva başta olmak üzere kadminyum, kurşun gibi maddeleri içinde bar ındıran atık pillerin doğal yaşama ve insana zarar veren

Tür ve habitat çeşitliliği açısından oldukça zengin olan ülkemizde, tür koruma ya da alan koruma adına pek çok çalışma yapılmış ve yapılmaktadır..

2019 yılı mart ayında yapılan mütevelli heyeti olağan toplantımızda sizlerin oyları ile seçilen Yönetim Kurulumuzda 2 yıl boyunca İstanbul Erkek Liseliler Eğitim