• Sonuç bulunamadı

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

  No : 2010 - 039

Tarih : 05.08.2010

Konu : Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

Başta gelir vergisi ve diğer bazı vergi kanunları olmak üzere 32 kanunda değişiklik öngören 6009 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.08.2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.

Kanunun 24 maddesi vergi uygulamalarıyla ilgilidir. Bu 24 maddenin 10 maddesi ise Gelir İdaresinin kuruluş ve örgütlenmesini yeniden düzenlemektedir.

Kanun’un vergi kanunlarında ve vergi idaresinin yapısında değişiklik öngören düzenlemeleri aşağıda özetlenerek açıklanmıştır.

1. Gelir Vergisi Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

a) Gelir Vergisi Tarifesi

Mezkûr kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 08.01.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 6 ay sonra 09.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren iptal kararı nedeniyle değiştirilmiştir.

01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren yeni gelir vergisi tarifesi aşağıdaki gibidir:

Gelir Dilimleri Vergi Oranı

(%)

8.800 TL’ye kadar 15

22.000 TL’nin 8.800 TL’si için 1.320 TL, fazlası 20 50.000 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL’nin

22.000 TL’si için 3.960 TL), fazlası 27

50.000 TL’den fazlasının 50.000 TL’si için 11.520 TL (ücret gelirlerinde

76.200 TL’den fazlasının 76.200 TL’si için 18.594 TL), fazlası 35

Anayasa Mahkemesi ücret gelirleri yönünden %35 oranını iptal etmiş olmasına rağmen, kanunda bu oran değiştirilmemiş, ancak ücret gelirleri yönünden gelir dilimleri farklılaştırılmıştır. Bu düzenlemeyle ücret gelirlerinin vergi yükünün oran üzerinden değil vergi dilimleri üzerinden farklılaştırılması sağlanmak istenmiştir. Fakat bu farklılaştırma sadece yüksek gelir dilimlerinde elde edilen ücretler itibariyle yapılabilmiştir.

Tarifenin bu şekilde değiştirilmesinin Anayasa Mahkemesi Kararının gerekçesini tümüyle karşıladığı söylenemez.

(2)

Düzenleme bu haliyle kısmen Anayasa Mahkemesi kararını gözetirken, kısmen de kimi uygulama ve bütçe sorunların gözetir durumdadır. Anayasa Mahkemesi Kararı ile ortaya çıkan ihtilaflar nedeniyle vergi iadesinde bulunulmamasını temin edecek bir tarife ve yürürlük (daha doğrusu geçerlilik) tarihi seçildiği anlaşılmaktadır. Kısacası, yeni düzenleme de, anayasaya aykırılık iddialarıyla karşılaşacak gibidir.

Yeni gelir vergisi tarifesi 01.01.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 01.08.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla 01.08.2010 tarihine kadar tevkif suretiyle vergilendirilen ücretlerin yeni tarifeye göre vergilendirilmesine ilişkin düzeltme işlemleri ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Yapılan düzenlemeyle bu düzeltme işlemleri aşağıdaki gibi yapılacaktır:

Eski gelir vergisi tarifesine göre kesilen vergi tutarları ile yeni tarifeye göre alınacak vergi tutarları arasındaki farklılık fazlalık ya da eksiklik şeklinde ortaya çıkabileceğinden, eğer eski tarifeye göre hesaplanan vergi,

a- Fazla ise, fark vergi tutarının terkin edilmesi, tahsil edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsubu, mahsup olanağının olmaması hâlinde ise red ve iade edilmesi,

b- Eksik olması halinde farkın, vergi sorumluları tarafından Kanun’un yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca verilecek ayrı bir beyanname ile beyan edilerek ödenmesi, (bu beyanname için ayrıca damga vergisi hesaplanmaması, süresinde düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezası aranmaması, eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmaması halinde bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olduğu),

hükme bağlanmıştır.

Kanundaki bu hükümlerin nasıl uygulanacağına ilişkin açıklamalar 04.08.2010 tarih ve 27662 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 274 sayılı Gelir Vergisi Tebliği ile yapılmıştır.

Tebliğde yapılan açıklamalar sirkülerimize ayrıca ek yapılmıştır.

Tebliğe göre Temmuz ayına ilişkin muhtasar beyannamelerini Ağustos ayında verecek olan mükellefler, öncelikle yeni tarifeye göre 01.01.2010 tarihinden itibaren kendi hesapları üzerinde gerekli düzeltmeyi yaparak, beyanname ekinde toplam çalışan bazındaki tevkifat ve fazla yapılan tevkifat tutarları ile aradaki farkı gösteren (Tebliğ’ ek) Ek-1’deki listeyi beyannamelerine ekleyeceklerdir. Bu listede fazladan tevkif edildiği görülen vergi tutarından “sadece ödenmiş vergileri, beyannamenin Tablo-1

"Matrah ve Vergi Bildirimi" bölümünün ‘Mahsup Edilen Vergiler’ kısmının (20) no'lu satırından (KVK 34/8 Mad. Uyarınca KVK 15/3 Maddeye Göre Yapılan Vergi Kesintisinden Mahsup Edilecek Kesinti Tutarları) sonra gelmek üzere "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yapılan mahsuplar" ifadesi ile göstererek mahsup etmek suretiyle beyannameleri düzeltilmiş tutarlara göre vereceklerdir”. Ödenmiş olan verginin ilk muhtasar beyannameden mahsup edilememesi durumunda, kalan tutar sonraki dönemlerde de aynı şekilde mahsup edilebilecektir.

(3)

Fazla yapılan tevkifat tutarlarının tahakkuk etmesine rağmen ödenmemiş olması halinde ise mahsup söz konusu olmayacak, muhtasar beyanname ekinde verilecek olan her bir aya ilişkin toplam çalışan bazında yapılan tevkifat ile fazla yapılan tevkifat tutarı ve aradaki farkı gösteren Ek-1’deki listeye dayanılarak, vergi dairelerince ilgili dönem tahakkuklarında gerekli düzeltme yapılacaktır.

Aynı işlemler, Temmuz ayına ilişkin muhtasar beyannamelerini vermiş, ancak tahakkuk eden vergiyi ödememiş mükellefler için, yukarıdaki şekilde düzeltme beyannamesi vermeleri halinde geçerli olacaktır.

Hem beyanname vermiş hem de ödeme yapmış mükellefler ise, aynı işlemi sonraki dönemlerde verilecek beyannamelerde yapacaklardır. (Yani, Ağustos ayına ilişkin verilecek muhtasar beyannameyi ve ek listeyi yukarıda anlatıldığı gibi hazırlayıp mahsup yapabileceklerdir).

Muhtasar beyannameyi üçer aylık olarak veren mükellefler, aynı işlemleri Ekim ayında verilecek muhtasar beyannameleri üzerinden yapabileceklerdir.

Beyannamelerini elektronik ortamda veren mükellefler fazla ödedikleri ya da tahakkuk ettirdikleri tutarları yine aynı şekilde işleme tabi tutacaklardır. (Bu tutarı, e- beyannamede bu işleme münhasır olmak üzere açılmış bulunan "Mahsup Edilen Vergiler"

kısmının "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yapılan mahsuplar" satırında göstereceklerdir.

Ayrıca, her bir aya ilişkin toplam çalışan bazında yapılan tevkifat ile fazla yapılan tevkifat tutarı ve aradaki farkı gösteren Tebliğ ekinde yer alan liste (EK:1), elektronik ortamda muhtasar beyanname ekinde verilecektir.)

Öte yandan tebliğde verginin eksik hesaplandığı durumlar yapılacak işlemlerde açıklanmıştır. Buna göre, “01.01.2010 – 01.08.2010 tarihleri arasındaki ücret ödemelerinden, yeni tarifeye göre hesaplanması gerekenden daha düşük tutarda tevkifat yapılmış olması durumunda oluşan fark tutarlar, vergi sorumluları tarafından 6009 sayılı Kanunun Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden kesilerek, bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve ödenecektir. Söz konusu beyanname e-beyanname vermek zorunda olanlarca elektronik ortamda verilecektir. Bu düzeltme beyannamelerinde de mevcut muhtasar beyanname kullanılacak ve söz konusu beyanname için ayrıca damga vergisi hesaplanmayacaktır. Süresinde düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezası aranmayıp, eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmaması halinde ise bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olacaktır. Birden fazla ayda oluşan farklarda her bir ay için ayrı ayrı muhtasar beyanname verilmeyecek, tek bir beyanname ile kesilen vergiler beyan edilerek ödenecektir”.

Son olarak, emeklilik, işten ayrılma, işyerinin kapanması, ölüm gibi haller nedeniyle fazla kesilen vergi tutarlarının hak sahiplerine iadesi konusunda da açıklamalar yapılmıştır.

Bu işlemler iade alması gereken mükelleflerin, işverenden alacakları ve kendilerinden yapılan tevkifat tutarlarını ayrıntılı olarak gösteren bir yazı ile en son çalıştıkları işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine başvurmaları üzerine, gerekli düzeltme ve iade işlemleri ilgili vergi dairesince yerine getirilecektir.

(4)

b) Yatırım İndirimi

Gelir Vergisi Kanunu’nun yatırım indirimiyle ilgili geçici 69. maddesinde yer alan ve mükelleflerin yatırım indirimi haklarını 2006, 2007 ve 2008 yılları ile sınırlayan düzenleme Anayasa Mahkemesinin mezkûr kararıyla iptal edilmişti.

Bu kez, aynı maddede 6009 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile yıl sınırlaması kaldırılmış, ancak uygulanabilecek yatırım indirimi tutarı kazancın % 25’i ile sınırlandırılmıştır.

Yapılması öngörülen düzenlemeyle ayrıca, yatırım indirimi sonrası kalan kurum kazancının % 20 oranında kurumlar vergisine tabi olması öngörülmektedir.

Konuyla ilgili Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine bakıldığında, temel iptal gerekçesinin yıl sınırlaması değil, geriye dönük düzenlemelerle hakların, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması olduğu görülmektedir.

Bu durumda Anayasa Mahkemesinin temel gerekçesini karşılamayan bir düzenleme yapıldığı ve sadece kısıtlamanın vasıtasının değiştirildiği öne sürülerek bu değişiklik ile ilgili anayasaya aykırılık iddiaları yeniden gündeme gelebilecektir. Bu değişiklikte de, bütçe sorunlarının hukuki kaygıların önüne geçtiğini gözlemlemek mümkündür. Mükellefler, ihtirazi kayıtla beyanname vererek konuyu ihtilaflı hale getirmeyi ciddi bir seçenek olarak değerlendirebilirler.

c) Yabancıların Bazı İrat ve Alım-Satım Kazançlarında Gelir Vergisi Stopajı Oranı

Yine mezkur Anayasa Mahkemesi kararıyla Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67.

Maddesinin (1. Fıkrasının ilk paragrafına) 5527 sayılı Kanun’la eklenen, dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bazı gelirlerde stopaj oranının 0 olarak uygulanmasını öngören hükmü iptal edilmişti.

Bu değişiklikle Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri dikkate alınarak, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının alım/satım ve itfa kazançlarında dar mükellef-tam mükellef yatırımcı ayrımına dayalı stopaj uygulamasına son verilmiştir.

Bunun bir uzantısı olarak, sermaye şirketleri (yatırım fon ve ortaklıkları ile münhasıran menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı getirileri ile değer artışı kazançları elde etmek ve bunlara bağlı hakları kullanmak amacıyla faaliyette bulunan dar mükelleflerden Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan yatırım fonları ve yatırım ortaklıkları ile benzer nitelikte olduğu Maliye Bakanlığınca belirlenenler dâhil) için 0 oranında stopaj yapılması öngörülmüştür.

Düzenleme sonrası, 01.01.2010 tarihinden itibaren dar mükellef-tam mükellef ayırımı son bulmuş, bunun yerine sermaye şirketleri - gerçek kişi ve sermaye şirketleri dışında kalan kurumlar ayırımı getirilmiştir.

(5)

Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki gelirler üzerinden;

- Sermaye şirketlerine ödenenler (Türk sermaye şirketlerine benzer nitelikteki yabancı kurumlar dahil) için % 0,

- Yatırım fon ve ortaklıklarına ve Kanun’da tanımlanmış olan dar mükellef benzeri fon ve ortaklıklara ödenenler için % 0,

oranında tevkifat yapılacaktır.

Anlaşılacağı üzere, yeni düzenleme ile tam mükellef gerçek kişilere yapılan ödemeler açısından bir değişiklik getirilmemiştir. Bunlara geçici 67. maddenin birinci fıkrasında sayılan ödemelerden mevcut Bakanlar Kurulu kararlarına göre stopaj yapılacaktır.

Yeni düzenleme sonrasında, dar mükellef gerçek kişilere yapılacak ödemelerde uygulanacak oran konusunda bir açıklık yoktur. Anayasa mahkemesi kararı ve bu çerçevede yapılan yasal düzenlemenin bir gereği olarak, bu durumda da eşit oranda tevkifatı öngören bir Bakanlar Kurulu kararı çıkması gerekecektir.

Öte yandan, maddede yer alan oranların değiştirilmesi konusunda Bakanlar Kuruluna verilen yetki genişletilmiştir.

2. Vergi Usul Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

a) Vergi İncelemelerine Dair Usul ve Esaslar

Kanun’la Vergi Usul Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle vergi incelemelerinde daha önce kanunda bulunan kimi usul ve esaslar ayrıntılandırılmış ve genişletilmiştir. Böylece vergi incelemelerinin dayanağı olacak standartlar belirginleşmiştir.

Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

- Vergi incelemesine başlanmasının tutanağa bağlanarak bir örneğinin mükellefe verilmesi,

- İnceleme elemanlarının kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere uymaları,

- İncelemelerin, tam incelemelerde en fazla bir yıl, sınırlı incelemelerde ise en fazla altı ayda bitirilmesi, bu sürelerde bitirilemeyen incelemeler için altı ayı geçmeyecek şekilde sürelerin belirli bir prosedür çerçevesinde uzatılabilmesi,

- İnceleme elemanları tarafından yazılan raporların, oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından okunması.

Özetlenen düzenlemelerden bir kısmı uygulama içerisinde gerçekleşirken bu kez bu uygulamalar hem yasal bir dayanağa hem de yasanın getirdiği zorunluluğa bağlanmışlardır.

Kanun’un incelemede uyulacak esasları düzenleyen maddesi, 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe girecektir.

(6)

b) Vergi İncelemelerinin Koordinasyonu

Kanun’la vergi incelemelerini koordine etmek üzere bir Koordinasyon Kurulu oluşturulduğu görülmektedir. Böyle bir kurulun varlığı sadece incelemenin yapılış standartlarının değil, seçimi ve düzenlenişini de dağınıklıktan kurtarmayı hedefler gözükmektedir. Bu haliyle farklı bünyelerde yürütülseler de incelemelerin ortak bir plan çerçevesinde gerçekleştirilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Bu kurulun etkinliğine bağlı olarak, mükelleflerin inceleme açısından daha az sürprizle karşılaşacakları söylenebilir.

c) Yeni Özelge Sistemi ve Özelgelerin Hukuki Sonuçları

Kanun’la özelge sistemi konusunda yapılan en önemli düzenleme, özelgelerin ceza yanında faiz açısından da koruma sağlamasıdır.

Vergi Usul Kanunu’nun 369. maddesinde yapılan değişiklikle;

- Yetkili makamların mükellefe yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmemesi ve gecikme faizi hesaplanmaması,

- Genel tebliğ veya sirkülerle yaptığı açıklamayı değiştirmesi halinde, yeni tebliğ veya sirkülerin yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olması ve geriye dönük olarak uygulanmaması,

öngörülmüştür.

Bu düzenleme kanun’un yayımı tarihinde (01.08.2010) yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun’un yürürlülüğünden önce verilmiş olan özelgelerin de gecikme faizine karşı koruyacağı uygun bir hukuki çözüm ve yorum olacaktır. Yoksa, geçmişte verilen bütün özelgelerin yenilenmesi gibi bir ihtiyaç kendiliğinden doğacaktır. Bunun ne makul ne de hukuki olduğu söylenebilir.

Yapılan düzenlemede bu kurala bir de istisna getirilmiştir. Yargı organlarınca iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında bu hükmün uygulanmaması öngörülmüştür.

d) Takdir Komisyonuna Sevk İşleminin Zamanaşımını Durdurması

Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı yönündeki düzenleme, Anayasa Mahkemesinin mezkur kararıyla iptal edilmişti.

Kanun’la, mezkur karar gerekçesi dikkate alınarak, Takdir Komisyonuna başvurulmasının zamanaşımı süresini en fazla bir yıl süreyle durdurması öngörülmüştür.

(7)

Kanunda ayrıca, geçiş dönemi için de bir düzenleme yapılmış ve 01.01.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, daha önce takdir komisyonuna gönderilmiş olup, takdir edilen matrah üzerinden 31.12.2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğraması öngörülmüştür. Bu geçici madde bir anlamda, geçici bir süre için daha Anayasaya aykırılığa devam edilecek anlamında yorumlanabilir.

e) Elektronik Ortamda Tebliğ

Vergi Usul Kanunu’na eklenen 107/A maddesiyle, elektronik ortamda tebliğ yapılabilmesine olanak sağlayan bir düzenleme yapılmış, ayrıca Maliye Bakanlığına elektronik ortamda tebliğ ile ilgili gerekli alt yapıyı kurma ve konuyla ilgili esas ve usulleri belirleme yetkisi verilmiştir.

f) Cezalar

Vergi Usul Kanunu’nun 353 ve mükerrer 355. maddelerinde yapılan değişikliklerle 01.08.2010 tarihinden itibaren;

- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine bir takvim yılında kesilebilecek özel usulsüzlük cezası tutarı için üst sınır getirilmekte,

- Mükerrer 355. maddenin beşinci ve altıncı fıkralarında yer alan fiiller için öngörülen özel usulsüzlük cezaları, işlenen fiillerin ağırlığı ile orantılı olacak şekilde yeniden düzenlenmekte,

- Aynı maddenin dördüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle ile de tahsilât ve ödemelerin bankalar, katılım bankaları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmemesi durumunda kesilecek özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak takvim yılı bazında uygulanacak toplam ceza tutarı bakımından üst sınır getirilmektedir.

3. Gider Vergileri Kanununda Yapılan Değişiklikler

Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde yapılan değişiklikle 01.08.2010 tarihinden itibaren, banker sayılmak için aranan devamlılık şartı, finansal işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar şeklinde değiştirilerek, ödünç para verme işlerini esas iştigal konusu olarak yapanların BSMV mükellefi olmaları, bu işleri devamlı olarak yapsalar da esas iştigal konusu olarak yapmayanların finansman hizmetlerinin ise KDV’ye tabi olması öngörülmektedir.

Bu düzenleme, geçmişte çoğu zaman birbiriyle tutarsız uygulamaların bertaraf edilmesi amacıyla yapılmış ve bu konudaki farklı yorum ve uygulamaları ortadan kaldıracak yeni bir ölçüt getirilmek istenmiştir.

Bu durumda, devamlı denilebilecek ölçüde borç para verme işlemi yapsalar da, mükelleflerin ticari icaplar gereği yaptıkları borç para verme işlemleri BSMV kapsamı dışına çıkartılmıştır. Bu düzenleme sonrasında söz konusu işlemler katma değer vergisine tabi olacaktır.

(8)

Öte yandan Gider Vergileri Kanunu’nun 29. maddesinde yapılan değişiklikle de 01.09.2010 tarihinden itibaren, BSMV mükelleflerinin, Türkiye’de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında gerçekleştirdikleri vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri nedeniyle lehlerine kalan tutarlar için vergi istisnası getirilmiştir.

4. Damga Vergisi Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

- Damga Vergisi Kanunu’na ekli (2) sayılı Tablonun IV. Bölümünde yapılan değişiklikle 01.08.2010 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da yapılan tüketici kredisi tanımına bağlı olmaksızın, finansman şirketlerince kullandırılacak tüm kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden istisna edilmiştir. Değişiklik öncesi istisna kapsamına sadece bu Kanun’un 10. maddesi çerçevesinde kullandırılan tüketici kredileri nedeniyle düzenlenen kâğıtlar girmekte olup, istisnanın kapsamı genişletilmiştir.

- Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun (33) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle, sözleşmeli tarımı teşvik etmek amacıyla, Tarım Kanunu çerçevesinde tarım ürünlerine ilişkin olarak üretici ile alıcı arasında düzenlenen tarımsal üretim sözleşmeleri damga vergisinden istisna edilmiştir.

- Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun, "III- İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümüne eklenen bir fıkra ile tarımsal destekleme programları kapsamında hibe desteği sağlanması uygun görülen yatırım projelerine ilişkin olarak proje sahipleri ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı arasında düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden istisna tutulmuştur.

5. Harçlar Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler

Harçlar Kanunu’nun 28. maddesinde yapılan değişikliklerle;

- Ölüm ve cismani zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranının yirmide bir (diğer davalarda dörtte biri peşin) olarak uygulanması öngörülmüş,

- Anayasa Mahkemesinin 17.03.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2010/9 sayılı Kararı doğrultusunda, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkartılması, takibe konulması ve kanun yollarına başvurulması gibi müteakip işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan,

- Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarifeye iki yeni harç eklenmiştir. Keşif veya haciz talebinde bulunanlar, bu talebin yerine getirilmesi için tutarı 120 lira olarak belirlenen “keşif harcı” ve tutarı 40 lira olarak belirlenen “haciz, teslim ve satış harcı” ödeyeceklerdir. (Bu harçlar gerçekte yeni olmayıp, daha önce 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi İle 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun kapsamında ödenmekte iken, düzenleme anayasa mahkemesince iptal edilmişti. Yeni yapılan düzenleme bu boşluğu gidermeye yöneliktir ve ek bir mali külfet getirmemektedir.)

(9)

- Harçlar Kanunu’nun 123. maddesinde yapılan değişiklikle, harç muafiyetlerinin;

yukarıda belirtilen iki yeni harç için (keşif harcı ve haciz, teslim ve satış harcı) bakımından uygulanmaması öngörülmüştür.

6. Diğer Düzenlemeler

- Vergi kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi ve tasdike konu işlemlerin mükellef grupları, faaliyet ve tasdik konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlenmesi konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

- 1985 veya daha eski model motorlu taşıtların hurdaya ayrılması ve il özel idarelerine teslimi koşuluyla, bunlara ait motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve idari para cezalarının silinmesini öngören düzenleme yapılmıştır.

- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nda yapılan değişiklikle;

1.Bankanın aktif ve pasifindeki döviz ve altın cinsinden varlık ve yükümlülüklerinin değerlemesi nedeniyle Banka lehine doğan değerleme farklarının, değerlemeye konu varlık ve yükümlülüklerin sarf edildikleri veya Türk parasına çevrildikleri tarihe kadar dönem kazancına dahil edilmemesi ve kurumlar vergisine tabi tutulmaması,

2.Banka aleyhine doğan değerleme farklarının, değerlemeye konu varlık ve yükümlülüklerin sarf edildikleri veya Türk parasına çevrildikleri tarihe kadar dönem kazancından düşülmemesi ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması,

öngörülmüştür

- Sanayi ve ticaret Bakanlığının teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da yapılan düzenlemeyle, Bakanlık müfettişlerinin bilgi ve belge taleplerini karşılama yükümlülüğü getirilmiştir.

- 3568 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, Kanun kapsamındaki meslek mensuplarının, maddede sayılan, esas olarak kamu ve kamusal nitelikli diğer bazı kurumlarda yaptıkları yönetim kurulu başkan ve üyeliği ile denetçilik görevlerinin meslekle bağdaşmayan işlerden sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

- 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun ek 37. maddesinde yer alan, sanal mobil şebeke operatörü olarak bilinen işletmecilerin hazine payı yükümlülüğü yeniden düzenlenmiştir.

(10)

Bilindiği üzere GSM operatörleri imtiyaz sözleşmelerinde yer alan hazine payı yükümlülüğü kapsamında brüt gelirleri üzerinden %15 oranında hazine payı ödemekle mükelleftirler. GSM operatörlerinden dakika satın alıp kendi abonelerine belirli bir kar marjı ile satmak isteyen ancak mobil şebekesini haiz olmayan sanal mobil şebeke operatörlerinin de rekabet eşitsizliği olmaması adına aynı yükümlülüğe tabi tutulmasını teminen daha önce 406 sayılı Kanun'un ek 37. maddesinde bir değişiklik yapılmış, değişiklikle sanal mobil şebeke operatörlerinin de brüt gelirleri üzerinden % 15 oranında hazine payı ödeyecekleri hüküm altına alınmıştır. Bu değişikliğin aynı gelir üzerinden hem GSM operatörü hem de sanal mobil şebeke operatörünün hazine payı ödemesine sebep olduğu kanısı ile yapılan çalışmalar sonucunda sanal mobil şebeke operatörlerinin net kar marjları üzerinden hazine payı ödemelerini teminen yukarıda özetlenen değişiklik yapılmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımızla,

REFERANS

(11)

EK: 274 sayılı Gelir Vergisi Tebliğinin ilgili bölümleri:

“3. Mahsup İşleminin Yapılması

3.1. 2010 Yılı Temmuz Ayına Ait Olup Ağustos Ayında Muhtasar Beyanname Verecek Olan Mükellefler

Temmuz ayına ait olup Ağustos ayında muhtasar beyannameyi verecek olan mükellefler, yeni tarifeye göre 1/1/2010 tarihinden itibaren kendi hesapları üzerinde gerekli düzeltmeyi yaparak, beyanname ekinde toplam çalışan bazındaki tevkifat ve fazla yapılan tevkifat tutarları ile aradaki farkı gösteren Ek-1’deki listeyi ekleyecek ve sadece ödenmiş vergileri, beyannamenin Tablo-1 "Matrah ve Vergi Bildirimi" bölümünün "Mahsup Edilen Vergiler"

kısmının (20) no'lu satırından (KVK 34/8 Mad. Uyarınca KVK 15/3 Maddeye Göre Yapılan Vergi Kesintisinden Mahsup Edilecek Kesinti Tutarları) sonra gelmek üzere "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yapılan mahsuplar" ifadesi ile göstererek mahsup etmek suretiyle beyannameleri düzeltilmiş tutarlara göre vereceklerdir. Ödenmiş olan verginin ilk muhtasar beyannameden mahsup edilememesi durumunda, kalan tutarın sonraki dönemlerde de aynı şekilde mahsup edilebileceği tabiidir.

Fazla yapılan tevkifat tutarlarının tahakkuk etmesine rağmen ödenmemiş olması halinde ise mahsup söz konusu olmayacak, muhtasar beyanname ekinde verilecek olan her bir aya ilişkin toplam çalışan bazında yapılan tevkifat ile fazla yapılan tevkifat tutarı ve aradaki farkı gösteren Ek-1’deki listeye dayanılarak, vergi dairelerince ilgili dönem tahakkuklarında gerekli düzeltme yapılacaktır.

Örnek:

Aylık muhtasar beyan mükellefiyeti olan(A) Ltd. Şti.’nin çalıştırdığı 2 işçinin ücretlerine ait aylık vergi matrahı tutarları 40.000 TL olup, aylar itibariyle kanuni düzenlemenin yapıldığı tarihten önce ve sonra geçerli olan tarifeler üzerinden yaptığı tevkifat tutarları aşağıdaki gibidir:

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz

Değişiklik öncesi hükme göre

kesilen gelir vergisi 7.120 10.520 12.400 14.000 14.000 14.000 - Yeni hükme göre hesaplanan

gelir vergisi 7.120 10.520 10.800 11.408 14.000 14.000 14.500 FARK 0 0 1.600 2.592 0 0 0

(A) Ltd. Şti. Mart ve Nisan aylarına ilişkin olarak ücretlilerden fazladan kesilip vergi dairesine beyan edilen ve tahakkuk ettirilerek ödenen 4.192 TL'yi, Ağustos ayında verilecek muhtasar beyannamede, ödenecek vergiden mahsup ederek kalan tutar olan (14.000 – 4.192=) 9.808 TL’yi vergi dairesine ödeyecektir. Dolayısıyla, Temmuz ayında ücretlilerden yapılacak tevkifat tutarı toplamı 9.808 TL olacaktır.

(12)

3.2. 2010 Yılı Temmuz Ayına Ait Muhtasar Beyannamesini Vermiş Ancak Tahakkuk Eden Vergiyi Henüz Ödememiş Olan Mükellefler

Muhtasar beyannameyi vermiş ancak tahakkuk eden vergiyi henüz ödememiş olan mükellefler tarafından beyanname verme süresinin sonuna kadar düzeltme beyannamesi verilmesi halinde; bu beyannameye Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran 2010 aylarına ilişkin beyannamelerdeki tutarları ayrıntılı olarak gösteren Ek-1’deki liste eklenecek ve bu Tebliğin 3.1. bölümünde açıklandığı şekilde işlem yapılacaktır.

3.3. 2010 Yılı Temmuz Ayına Ait Muhtasar Beyannamesini Vermiş ve Tahakkuk Eden Vergiyi Ödemiş Olan Mükellefler

Muhtasar beyannameyi vermiş ve tahakkuk eden vergiyi ödemiş olan mükelleflerin fazladan ödemiş oldukları vergi tutarları, sonraki dönemlerde verecekleri muhtasar beyannamelere göre ödenecek gelir vergisinden mahsup edilecektir.

Sonraki dönemlerde verilecek muhtasar beyannamelerde, çalışanlara ait ücret matrahları beyan edilerek bunlara ilişkin yeni tarife üzerinden hesaplanan vergilerin tahakkuk ettirilmesi sağlanacaktır. Her bir aya ilişkin toplam çalışan bazında yapılan tevkifat ile fazla yapılan tevkifat tutarı ve aradaki farkı gösteren Ek-1’deki liste muhtasar beyanname ekinde verilecek ve fazla hesaplanması nedeniyle mahsup edilecek tutar, muhtasar beyannamenin Tablo-1 "Matrah ve Vergi Bildirimi" bölümünün "Mahsup Edilen Vergiler" kısmının (20) no'lu satırından (KVK 34/8 Mad. Uyarınca KVK 15/3 Maddeye Göre Yapılan Vergi Kesintisinden Mahsup Edilecek Kesinti Tutarları) sonra gelmek üzere "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yapılan mahsuplar" ifadesi ile gösterilecektir.

3.4. Muhtasar Beyannameyi Üç Aylık Olarak Veren Mükellefler

Muhtasar beyannameyi üçer aylık olarak veren mükellefler, fazladan ödenmiş olan vergi tutarlarını Ekim ayında verilecek muhtasar beyannameden, Tebliğin 3.1. bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde mahsup edeceklerdir.

3.5. Beyannamelerini Elektronik Ortamda Verecek Mükelleflerin Yapacakları İşlemler

Beyannamelerini elektronik ortamda veren mükellefler fazla ödedikleri tutarları Tebliğin 3.1.

bölümünde açıklanan şekilde tespit ederek, e-beyannamede bu işleme münhasır olmak üzere açılmış bulunan "Mahsup Edilen Vergiler" kısmının "GVK Geçici 78 inci maddeye göre yapılan mahsuplar" satırında göstereceklerdir.

Ayrıca, her bir aya ilişkin toplam çalışan bazında yapılan tevkifat ile fazla yapılan tevkifat tutarı ve aradaki farkı gösteren Tebliğ ekinde yer alan liste (EK:1), elektronik ortamda muhtasar beyanname ekinde verilecektir.

(13)

4. Yapılmış Olan Gelir Vergisi Tevkifat Tutarının Yeni Hükme Göre Hesaplanan Vergiden Az Olması Durumunda Yapılacak İşlemler

1/1/2010 – 1/8/2010 tarihleri arasındaki ücret ödemelerinden, yeni tarifeye göre hesaplanması gerekenden daha düşük tutarda tevkifat yapılmış olması durumunda oluşan fark tutarlar, vergi sorumluları tarafından 6009 sayılı Kanunun Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret ödemesinden kesilerek, bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve ödenecektir. Söz konusu beyanname e-beyanname vermek zorunda olanlarca elektronik ortamda verilecektir.

Bu düzeltme beyannamelerinde de mevcut muhtasar beyanname kullanılacak ve söz konusu beyanname için ayrıca damga vergisi hesaplanmayacaktır. Süresinde düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi cezası aranmayıp, eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde tamamlanmaması halinde ise bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olacaktır.

Birden fazla ayda oluşan farklarda her bir ay için ayrı ayrı muhtasar beyanname verilmeyecek, tek bir beyanname ile kesilen vergiler beyan edilerek ödenecektir.

5. Emeklilik, İşten Ayrılma, İşyerinin Kapanması, Ölüm vb. Durumlarda Fazla Kesilen Vergi Tutarlarının İadesi

Emeklilik, işten ayrılma, işyerinin kapanması, ölüm gibi haller nedeniyle fazla kesilen vergi tutarlarının hak sahiplerine iadesi, vergi dairelerince yerine getirilecektir. Söz konusu mükellefler, işverenden alacakları ve kendilerinden yapılan tevkifat tutarlarını ayrıntılı olarak gösteren bir yazı ile en son çalıştıkları işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine başvuracak olup, gerekli düzeltme işlemleri ilgili vergi dairesince

yerine getirilecektir.”

EK 1- Liste

EK-1

GELİR VERGİSİ KANUNUNUN GEÇİCİ 78 İNCİ MADDESİ KAPSAMINDA VERİLECEK LİSTE

Aylar Yapılan Tevkifat Yapılması Gereken Tevkifat Fark

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer taraftan doğalgaz fiyat artışının spot elektrik fiyatlarına potansiyel yansıması düşünüldüğünde, yenilebilir enerji portföyü sebebiyle Zorlu Enerji’nin

Dolayısıyla, mahcuz mala biçilen değer ile %10 fazlası borçlu tarafından ödenmesi gereken azami tutarı (takip masrafları hariç) ifade ettiğinden, amme alacağı toplamının

özgeçmişleri ekte yer almaktadır. Yukarıdaki açıklamalarımızın, Sermaye Piyasası Kurulu'nun yürürlükteki Özel Durumlar Tebliğinde yer alan esaslara.. uygun olduğunu,

[r]

Aslı ibraz edilmek şartıyla Yüksek lisans programlarına başvuracak adaylar için, KPDS sınavından en az 50, ÜDS sınavından en az 50, TOEFL (Geçerlilik

Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna tabi sözleşmeli olarak

a) UBD denetim personeli denetlenen firma ile geçmiş üç yıllık süre içerisinde ticari ve/veya ticari olmayan bir iş/işçi/ortaklık ilişkisine girmemiş

BSMMMO BaĢkanı Mesut Topcu, Oda Yönetim Kurulu Üyeleri Özcan Dilekyiğit, Servet Kuru, Erdinç Doğan, Ali Çevdir ve Denetleme Kurulu BaĢkanı Doğan Yılmaz Gökdere Vergi