• Sonuç bulunamadı

1 numaralı Karaman eyaleti Ahkâm Defterinin transkripsiyon ve değerlendirilmesi ( 151-296 sayfalar )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1 numaralı Karaman eyaleti Ahkâm Defterinin transkripsiyon ve değerlendirilmesi ( 151-296 sayfalar )"

Copied!
631
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

1 NUMARALI KARAMAN EYALETİ AHKÂM DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ ( 151

T.C.

NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI TARİH BİLİM DALI

1 NUMARALI KARAMAN EYALETİ AHKÂM DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ ( 151-296 Sayfalar )

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nurullah MURAT

Niğde Temmuz, 2017

NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ

1 NUMARALI KARAMAN EYALETİ AHKÂM DEFTERİNİN

296 Sayfalar )

(2)
(3)

T.C.

NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

1 NUMARALI KARAMAN EYALETİ AHKÂM DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ ( 151-296 Sayfalar )

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Nurullah MURAT

Danışman : Doç. Dr. Efkan UZUN Üye : Prof. Dr. Remzi KILIÇ

Üye : Yrd. Doç. Dr. İbrahim ERDOĞDU

Niğde

Temmuz, 2017

(4)
(5)
(6)

i

ÖN SÖZ

Büyük bir coğrafyada asırlar boyu hüküm sürmüş olan Osmanlı Devleti’nin bu gücünün temelinde muhtelif unsurların olmasının yanında hoşgörü anlayışı, halkın refah içinde yaşatılması ve bilhassa adaletli olması da vardır. Adalet ise şer’î hukuka göre kadılar vasıtası ile dağıtılmaktaydı. Ancak kadının verdiği hükümden hoşnut olmayanlar meseleyi merkeze arz ederek haklarını divanda arayabiliyorlardı. Bu arzlar “ahkâm” adıyla ayrı bir defter olarak tutulmuştur Bu defterlerin içerdiği hususlar, dönemin sosyal ve ekonomik tarihine ışık tutmakla kalmayıp o dönemde Osmanlı Devleti’nin adalet anlayışını anlamamızı da sağlamaktadır. Söz konusu bu defterler şikâyet defterlerinin bir devamı niteliğindedir. Zira XVII. yüzyıldan sonra merkeze yapılan şikâyetlerin sayısında artış olmuş ve bu artış ile birlikte şikâyet defterleri kalemindeki iş yükü artmıştır. Bu yükü hafifletmek amacıyla her bir eyalet için müstakil defterler meydana getirilmiştir ki XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren “Ahkâm Defterleri” hükümleri bu seri içerisinde yerini bulmuştur.

Ahkâm defterleri hükümleri genel itibari ile kadı, naip, mütesellim, voyvoda ve vali gibi yönetici kimselere hitaben yazıldıkları gibi şahıslara hitaben yazıldıkları da olmuştur. Bu defterler konusu açısından muhtelif şikâyetleri içermektedir.

Bunlardan bazıları; gasp, eşkıyalık, adam kaçırma, haksız müdahale vb. hususlardır.

Çalışmamızdaki amacımız o dönemde Karaman Eyaletinin kapsadığı yerlerin ( Fî Evâsıt 1156-1737 ile Fî Evâsıt-ı Zi’l-ka’de 1158-Kasım 1745 ) tarihleri arasındaki sosyal ve ekonomik hayatın anlaşılmasına katkı sağlamaktır.

1 Numaralı Karaman Eyaleti Ahkâm Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi ( 151-296 Sayfalar ) adlı çalışmamız başlıca üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde kısaca Divân-ı Hümâyûndan bahsedilmiş ve Divânda tutulan defterler hakkında çok kısa malumatlar verilmiştir. Birinci Bölüm değerlendirme kısmıdır. Burada hükümlerin şikâyet konularına göre tasnifi yapılarak başlıca şikâyet konuları açıklanmış ve hükümlerin eyalete bağlı sancaklar bazında yer olarak dağılımı yapılmıştır. Burada sık görülen şikâyet konuları başlıklar halinde belirtilmiş olup her başlığın açıklaması ayrıntılı olarak yapılmıştır. Şikâyetlerin hangi konularda yoğunlaştığı ise bir grafik ile izah edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızın İkinci Bölümünde ise transkripsiyonu yapılan belgelerin özetleri yer almaktadır.

Burada fazla ayrıntıya girilmeden hükmün hangi meseleye ait olduğu kısaca

(7)

ii

belirtilmiştir. Son bölümde ( Üçüncü Bölüm ) ise belgelerin transkripsiyonları yer almaktadır.

Çalışmamızda bazı açılardan dikkat edilmesi gereken hususlar mevcuttur.

Bunlardan biri, bazı yer isimleri ile şahıs isimleri belgede boş bırakılmıştır. Bu boş bırakılan yerler tezimizde parantez içerisinde üç nokta “( … )” ile gösterilmiştir. Bazı ifadeler orijinal metinde okunamayacak kadar bozulduğundan dolayı bu kelimeler parantez içerisinde soru işareti “( ? )” ile verilmiştir. Yine birkaç kelime ( özellikle yer isimlerinde ) okunduğu halde anlamından emin olunamadığı için kelimenin sonuna soru işareti “...?” konulmuştur. Birkaç hükümde tarih belirtilmediğinden dolayı tarih kısmı boş bırakılmış olup bazı tarihlerin [ 1150 ], [ 1155 ] ve [ 1156 ] şeklinde yazıldığı gibi bazı hükümlerde de bu [ 154 ], [ 155 ] şeklinde yazılmıştır. Bu tür yazım [ 1154 ], [ 1155 ] şeklinde yazılmıştır. Hükümlerdeki tarihler sıralı olmayıp, bazı hükümlerin sonuna 1 yıl öncesinin tarihi yazılmıştır. Yine hükümlere sonradan eklemeler der-kenâr ile hükümlerin üst kısmına yazılmıştır.

Eğitim hayatım ve tez çalışmam esnasında hiçbir desteğini esirgemeyen ve her türlü fedakârlığı göstererek şahsıma büyük bir özveri ile güvenen ailem Emine ŞAHİN, Sadrettin MURAT, Hayrullah MURAT, Merve MURAT ve her an manevi desteğini gördüğüm değerli sözlüm Hatice BİLEN’e teşekkürler ederim.

Tanıma bahtiyarlığını yaşayarak, her konuda desteklerini esirgemeyen ve tez çalışmam esnasında şahsıma yol göstererek engin fikirlerinden istifade ettiğim pek kıymetli danışman hocam Doç. Dr. Efkan UZUN’a teşekkürler ederim.

(8)

iii

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

1 NUMARALI KARAMAN EYALETİ AHKÂM DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ ( 151-296 Sayfalar )

MURAT, Nurullah Tarih Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Efkan UZUN Temmuz 2017, 617 Sayfa

Kurulduğu andan itibaren devletin organları olan kurumlarını da sistemli olarak geliştiren Osmanlı Devleti, bu kurumların kayıtlarına, yazışmalarına ve her türlü belgeye de pek ehemmiyet arz ederek muhafaza etmiştir. Öyle ki bugün Osmanlı Devleti tarafından günümüze kalan arşiv malzemesi dünyanın sayılı arşivleri içerisinde yerini almaktadır. Bu muazzam arşiv malzemesi içerisinde yerini alan kayıtlardan biri de Ahkâm defterleridir. Şikâyet konularını içeren bu defterler halledilecek konuların merkeze gönderilmesi ve buradan gelecek cevaba göre hareket edilmesi meselelerini içermektedir. Bu hususta ahkâm defterleri devletin adalet kavramını analiz etme fırsatı sunmaktadır. Bundan mütevellit bu defterler çok büyük bir önemi haizdirler.

Çalışmamızın amacı, dönemin Karaman Eyaletinin kapsadığı yerlerin gerek sosyal gerek ekonomik tarihine ilişkin bilgiler vermektir. 1 Numaralı Karaman Eyaleti Ahkâm Defterindeki ( 151-296 Sayfalar ) kayıtlara göre Karaman Eyaletindeki sosyal ve ekonomik hayat, bölgede yaşanan olaylar, o dönemde halkın yaşadığı sorunlar gibi hususlar zikredilmektedir. Yine çalışmamızda merkeze ne tür şikâyetlerin gönderildiği, bu şikâyetlerin hangi şehirlerden gönderildiği hususları da belirtilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Ahkâm Defteri, Karaman Eyaleti, Hüküm, Şikâyet, İdare Tarihi.

(9)

iv

ABSTRACT MASTER THESIS

TRANSCRIPTION AND EVALUATION OF KARAMAN PROVINCE’S REGISTER OF AHKÂM NUMBER 1 ( 151-296 Pages )

MURAT, Nurullah History Administration

Supervisor: Associate Professor Efkan UZUN July 2017, 617 pages.

Ottoman Empire which had been developing its institutions systematicly since its foundation, had retained these institutions registrations, correspondences and documents by placing importance each of them. In fact, the resources that were heritage of Ottoman Empire for today, are among the most important archive materials of the world. Judgement books are one of the records among these enormous written records. These books which include grievances, contain the issues of sending the complaints to be dealt with by the chief office and taking action in response to what chief office's orders. In this sense, judgement books provide with an opportunity to analyze the concept of the juctice of the state. That's why, these books have a great importance.

The aim of this study is to shed light on both conventional and economical history of Province of Karaman. According to written records in Province of Karaman Number 1 Judgement Book ( from 151 to 296 ), It was mentioned conventional and economical life of Province of Karaman, cases occured in the region and troubles people had to overcome. Also, in this study, it is mentioned what kind of complaints had been sent and from where these complaints had been sent to the chief office.

Also, in these books, there had been addressings since the complaints had been forwarded to chief office and responses had been received from chief office. Thus, by the help of these books, we could easily understand how the state addresses an officer, kadi, voivode or personage.

Key Words: Ahkâm Book, Karaman Province, Judgement, Complaint, Administration Date.

(10)

v

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... i

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

İÇİNDEKİLER ... v

TABLOLAR LİSTESİ... xii

KISALTMALAR ... viii

EKLER ... ix

GİRİŞ DİVÂN-I HÜMÂYÛN’DA TUTULAN DEFTERLER 1.1. Mühimme Defterleri ... 3

1.2. Tahvil Defterleri ... 3

1.3. Ruûs Defterleri ... 3

1.4. Nâme Defterleri ... 4

1.5. Ahidnâme Defterleri ... 4

1.6. Ahkâm Defterleri ... 4

1.6.1. Karamanoğulları Beyliğinin Kuruluşu ve Sonu ... 8

1.6.2. Karaman Eyâleti’nin Kuruluşu ve İdari Taksimatı ... 10

1.6.3. Karaman Eyâleti Ahkâm Defterleri ... 12

I. BÖLÜM HÜKÜMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 1.1. Hükümlerin Şikâyet Konularına Göre Tasnifi ... 15

1.1.1. Haksız Müdahalenin Önlenmesi ... 16

1.1.2. Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Talepleri ... 17

1.1.3. Para ve Mal Gaspı ... 18

1.1.4. Alacak-Verecek Meseleleri ... 19

1.1.5. Suçluların Cezalandırılması ... 19

1.1.6. Vakıf ve Zaviye İle İlgili Meseleler ... 20

1.1.7. Eşkıyalık Hareketleri ... 20

1.1.8. Mirasla İlgili Meseleler ... 21

1.1.9. Görevden Uzaklaştırmalar ... 21

1.1.10 Tayin İşlemleri ... 22

1.1.11. Arazi Gaspı ... 22

(11)

vi

1.1.12. İltizam ile İlgili Meseleler ... 22

1.1.13. Diğer Hükümler ... 22

1.2. Hükümlerin Yer Olarak Dağılımı ... 24

II. BÖLÜM HÜKÜMLERİN ÖZETLERİ 1.1.HÜKÜMLERİN ÖZET KISMI ... 26

III. BÖLÜM HÜKÜMLERİN TRANSKRİPSİYONU 1.1.HÜKÜMLERİN TRANSKRİPSİYON KISMI ... 211

SONUÇ ( VE ÖNERİLER ) ... 591

KAYNAKÇA ... 593

EKLER ... 596

İNDEKS ... 606

ÖZGEÇMİŞ ... 617

(12)

vii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Ahkâm Defteri Tutulan Eyâletler………6 Tablo 2. Karaman Ahkâm………12 Tablo 3. Şikâyet Konularına Göre Hükümler………..16 Tablo 4. Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Taleplerinin

Sayısal Oranı……….18 Tablo 5. Para ve Mal Gaspı Sayısal Oranı………...19 Tablo 6. Hükümlerin Gönderildiği Yerlere Göre Sayısı………..………24

(13)

viii

KISALTMALAR a.g.e. :Adı geçen eser

a.g.m. :Adı geçen makale

BOA :Başbakanlık Osmanlı Arşiv Çev. :Çeviren

C. :Cilt

DİA :Diyanet İslam Ansiklopedisi Ed. :Editör

Haz. :Hazırlayan

KAD :Karaman Ahkâm Defteri MEB :Milli Eğitim Bakanlığı s. :Sayfa

S. :Sayı

TDK :Türk Dil Kurumu TDV :Türkiye Diyanet Vakfı TTK :Türk Tarih Kurumu vb. :Ve benzeri

Yay. :Yayınları

(14)

ix

EKLER

Ek: 1. 1 Numaralı Karaman Eyaleti Ahkâm Defterinin ( 151-296 Sayfalar ) Orijinal Metinlerinden Seçmeler………596

(15)

1 GİRİŞ

DİVÂN-I HÜMÂYÛN’DA TUTULAN DEFTERLER

Osmanlı Devleti’nin yürütme, yasama ve yüksek yargı organı olan Divân-ı Hümâyûn devletin en önemli kurumlarının başında gelmekteydi. Bütün eyâletler ve sancaklar buradan idare edilmekteydi. Bundan dolayı bu kurum hakkında ve burada tutulan defterler hakkında kısa malumatlar vermekte fayda görüyoruz.

Osmanlı Devleti’nde Divân-ı Hümâyûn Anadolu Selçuklularının hükümet teşkilatı örnek alınarak oluşturulmuş ve II. Mehmed’ten sonra önemi ve fonksiyonu artmıştır.1 Divân-ı Hümâyûn, “padişah divânı” anlamına gelir ve merkeziyetçiliğin sembolüdür. Merkezdeki pek mühim meseleler yine burada halledilirdi. Bugünkü modern Arapça’da da divan ilk planda “hükümet dairesi, yönetim bürosu, memurluk yeri ve sekreterlik” anlamlarına gelmektedir. Osmanlı’da hem toplantının kendisi, hem toplantının yapıldığı yer Divân-ı Hümâyûn kelimesine karşılık geliyordu. Yüksek bir karar organının yanı sıra bir yargı kurumu da olan Divân-ı Hümâyûn Türk-İslam devletlerinde görülen divân teşkilâtının bir sentez ve nihai halidir.2

Osmanlı Devleti’nde karar organı amacıyla hizmet veren çeşitli divanlar vardı.

Bunların en mühimi, padişahın bulunduğu yerde yine padişah adına toplanan Divân-ı Hümâyûn idi. İslâm devletlerinin hiçbirinde bunun ayarında bir kurul-organ yoktu.

Bunun nedeni ise Türklerin devlet otoritesini çok daha öncelerden sağlamlaştırmaları ve İslâmiyet’i kabul etmeden önce devlet işlerini görüştükleri kurullara sahip olmalarıydı. Kurultay adı verilen bu toplantılarda zaman zaman belli devlet işleri görüşülürdü.

II. Mehmed dönemine kadar padişahın başkanlığında toplanan bu kurul, bu dönemden sonra vezir-i a’zam başkanlığında toplanmaya başlanmıştır. II. Mahmud döneminde ise divân, yapılan reformlar sonucu eski önemini kaybetmiş ve kabine sistemine geçilmiştir.

Mühim bir konumda bulunan divânın asli üyeleri arasında vezir-i a’zam, sayıları değişmekle beraber Kubbealtı vezirleri, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, Rumeli ve Anadolu defterdarları ve nişancı gibi yüksek düzeydeki memurlar

1 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Fakülte Kitabevi, Isparta 2010, s. 50.

2 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhâl, TTK, Ankara 1988, s. 78.

(16)

2

bulunurdu. Zamanla bu üyeler arasına kaptan-ı derya ve reîsü’l-küttâp gibi görevlilerde dâhil olmuşlardır.

Divân-ı Hümâyûn çok sıkı teşrifat kurallarına uyularak toplanır, toplantılar padişahın bulunduğu yerde yapılırdı. 1454 tarihine kadar divân toplantıları her gün, XVI. yüzyılda haftada bazen dört, bazen beş gün toplanırdı. XVII. yüzyıl başlarında toplantı sayısı haftada iki, XVIII. yüzyıl başında ise toplantı sayısı iyice azalmıştır.3

Devletin hükümet işlerinin yanı sıra Divân-ı Hümâyûn temelde yüce mahkeme görevini de üstlenmektedir.4 Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nde divân, din ve millet mensubu ayırmaksızın, hangi meslek ve sınıfta bulunursa bulunsun, kadın erkek herkese açıktı.5 İdarî, askerî, iktisadî ve adlî pek çok mesele divânda görüşülerek karara bağlanır, her türlü dava ve şikâyetlerle ilgilenilirdi. Bu kurum Osmanlı Devleti’nde adalet kavramını anlamamıza da büyük bir katkı sağlamaktadır. Zira Türk ve Moğol devlet ananesinde de adalet, değişmez bir töre ve yasanın tarafsızlık ilkesi ile uygulanması şeklindedir. Bu konuda hükümdarlar haksızlığın kaldırılmasında

“adâletnâmeler” yayımlamışlardır. Adâletnâmeler, devlet otoritesini temsil edenlerin halka karşı bu otoriteyi kötüye kullanmalarını, olağanüstü tedbirlerle yasaklayan genel mahiyetteki padişah fermanıdır. Özellikle bu adâletnâmeler, devletin buhranlı yıllarında halkı korumak, idarecilerin yolsuzluklarını, halka zulmetmelerini, kanunların usulsüz uygulanışını önlemek için çıkarılmış genel mahiyetteki fermanlar olarak Osmanlı hukuk anlayışını göstermeleri bakımından da önemlidirler. Bu açıdan Osmanlılar’da Divân-ı Hümâyûn’un ilk ve asli görevi de şikayetleri dinleyerek meseleleri halletmekti.6

İktisadî anlamda Divân-ı Hümâyûnun önemli kısımlarından ve konumuz Ahkâm Defterleri ile de doğrudan ilgisi bulunan Defterhâne, padişahın vezir-i a’zamdaki mühriyle mühürlenen ve içtimâî günlerinde açılan üç hazineden biridir.7 Ahkâm Defterlerinde konumuz açısından bazı ihtilaflı konularda Defterhânede saklanan Defter-i Hâkanîye fazlaca müracaat edilmiştir. Divân-ı Hümâyûndaki

3 Ahmet Mumcu, “Divân-ı Hümâyûn”, DİA, TDV Yay., C. IX, İstanbul 1994, s. 430-31.

4 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ ( 1300-1600 ), Çev., Ruşen Sezer, XIV. Baskı, YKY Yay., İstanbul 2009, s. 94.

5 Yusuf Halaçoğlu, XVI-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, II. Baskı, TTK, Ankara 1995, s. 9-10.

6 Halil İnalcık,”Adâletnâme”, DİA, C. I, İstanbul 1988, s. 346-347.

7 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, TTK, Ankara 1988, s.

95.

(17)

3

davalar konularına göre ayrı defterlere yazılarak kayıt altına alınıp muhafaza edilirdi.

Bu defterlerin en önemlileri arasında mühimme, ahkâm, tahvil, ruûs, nâme ve ahidnâme defterleri gösterilebilir. Bu defterler hakkında kısa malumatlar vermek yararlı olacaktır.

1.1. Mühimme Defterleri

Divân-ı Hümâyûn toplantılarında müzakere edilen hem dâhilî hem haricî meselelere ait siyasî, askerî, içtimâî ve iktisadî gibi önemli kararların kaydedildiği defterlere “Mühimme Defterleri” adı verilmiştir. Zamanla idarî ve adlî konular ayrı defterlerde toplanmış, şikâyetler ile ilgili alınan kararlara dair hükümler için H.

1059’dan ( M. 1649 ) itibaren “şikâyet defterleri” tutulmaya başlanmış ( XVIII. yüzyıl ortalarından itibaren bunlar da vilâyetlere göre ayrılarak “ahkâm-ı şikâyet” adıyla anılmıştır ), devlet işleriyle ilgili olanlar ise mühimmelerde kalmıştır. Günümüze ulaşan en eski tarihli mühimme defteri Topkapı Sarayı’ndadır.

Mühimme Defterlerindeki hükümler, divanda alınan kararların padişah tarafından tasdikinden sonra ferman haline getirilmiş olduğu için ferman rükünlerini ihtiva eden belge sûretleridir.8

1.2. Tahvil Defterleri

Tahvil, sefere iştirak etmemek veya ölüm sebepleriyle mahlûl kalan timar veya zeametlerin başka birine tevcihi yerine kullanılan bir tabirdir. Burada mevâli denen vilâyet kadılarının, vezir, beylerbeyi, sancakbeylerinin tayin berâtlarıyla, zeâmet ve timarların kayıtları bulunurdu. Bir kimseye zeâmet ve timar verildiği zaman, kayıtlar Defterhâne’de derkenar olarak işlenip Tahvil Kalemi’ne gönderilirdi.9

1.3. Ruûs Defterleri

Osmanlı bürokrasisinde XVI. yüzyıl sonlarına kadar bir takım resmî tayinlerin kaydedildiği defterleri ifade eder. XVII. yüzyıldan itibaren bazı tayinler için verilen tezkireler de bu adla anılmış ve XVII. yüzyılın sonlarına doğru tayinlerin bürokratik işlemlerinin yapıldığı kalemin adına dönüşmüştür.

8 Mübahat S. Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, DİA, C. XXXI, İstanbul 2006, s. 523.

9 Yusuf Halaçoğlu, “Klâsik Dönemde Osmanlı Devlet Teşkilatı”, Türkler Ansiklopedisi, C. IX, (Ed.

Hasan Celal Güzel-Kemal Çiçek-Salim Koca), Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s.800.

(18)

4

XVII. yüzyılın ortalarına kadar ruûs işlemleri Divân-ı Hümâyûn Kalemi’ndeki kâtipler tarafından yapılıyordu. Yüzyılın sonuna doğru bu oluşum ruûs kesedarının nezâretinde Ruûs Kalemi adını almıştır.10

1.4. Nâme Defterleri

Osmanlı hükümdarlarının Müslüman ve Hristiyan devletlerin hükümdarlarına, Kırım hanlarına, Mekke şeriflerine, Dağıstan ve Gürcistan hâkimlerine, Erdel kralına, Eflâk ve Boğdan voyvodalarına, Fas hâkimine, Özbek hanlarına yazdıkları mektuplara verilen isim. Şekil itibariyle fermân ve berâtlara benzerler. Bunların bir sureti ile gelen cevaplar ise Nâme-i Hümâyûn Defterleri adlı şer’îye defterlere kaydolunurdu.11

1.5. Ahidnâme Defterleri

Hükümdarların emriyle bazı devlet, zümre ve şahıslara özel haklar tanımak üzere düzenlenen belgelerdir.12 Klasik dönemde Osmanlı padişahı kendisine denk hükümdar kabul etmediğinden yabancı devletlerle yapılan antlaşmalar birer ahidnâme-i hümâyûn şeklinde düzenlenirdi. XVII. yüzyıldan sonra ahidnâmeler birer taahhüt şeklini almış ve muâhede kelimesi kullanılmıştır.13

1.6. Ahkâm Defterleri

Kelime anlamı olarak ahkâm; emirler, hükümler manasına gelmektedir.14 Kur’ân-ı Kerîm’de yalnız tekil şekliyle geçer ve Allah’a, peygamberlere ve diğer insanlara nisbet edilerek kullanılır. Hadislerde ise hem tekil hem de çoğul olarak kullanılmıştır. Daha geniş mânada ahkâm, belli bir konu hakkında konulmuş bulunan kuralların bütününü ifade etmek için kullanılır.15 Ahkâm, hükmün çoğulu olup burada

“padişah buyruğu” anlamına gelmektedir. Osmanlılarda hükümler bizzat padişah tarafından ısdar edilmez, padişahın yetki verdiği makam veya bu makama bağlı daireler, onun adına hüküm verebilirdi. Bu bakımdan hükümler sadâret makamından veya defterdarlıktan çıkardı. Sadâret makamından çıkan hükümler daha ziyade ferman

10 Recep Ahıskalı, “Ruûs”, DİA, C. XXXV, İstanbul 2008, s.273.

11 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Paradigma Yay., İstanbul 2011, s. 511.

12 Mustafa Fayda, “Ahidnâme”, DİA, C. I, İstanbul 1988, s. 535.

13 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 20.

14 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yay., Ankara 2010, s.

19.

15 Ahmet Özel, “Ahkâm”, DİA, C. I, İstanbul 1988, s. 551.

(19)

5

genel adını taşırdı. Bunların bir suretlerinin toplandığı defterlere defâtir-i umûr-ı mühimme, ahkâm-ı mühimme veya kısaca mühimme adı verilirdi. Defterdarlıktan çıkan ahkâmın toplandığı defterlere ise ahkâm-ı mâliye denilirdi. Bunlar defterdarlığa baş muhasebe, baş mukātaa, mevkufat gibi kalemlerde hazırlanırdı. Baş muhasebe ve baş mukātaa dairelerinden çıkan emir ve tezkirelere muhâsebe-i evvel ahkâmı, mukātaa-i evvel tezkire ve ahkâmı adı verilirdi.16

1649 yılına kadar tüm ferman ve hükümler Mühimme Defterlerine, bu tarihten sonra ise daha kişisel dava kayıtları Şikâyet Defterlerine kaydedilmiştir. 1649 yılından itibaren tutulmaya başlanan Şikâyet Defterleri ve 1742 yılından itibaren tutulmaya başlanan Ahkâm Defterleri temelde halkın şikâyet ve problemlerini çözüme kavuşturmak ve adaleti tesis etmek amacıyla düzenlenen defterlerdir.17

Konu olarak Şikâyet defterleri, hem idarî hem askerî yetkililerle ilgili şikâyetler, eşkiyanın soygunları, mahkeme kararına itiraz, borçlarla ilgili şikâyetler, köylünün toprak anlaşmazlıkları, timarlı sipahinin vergiyi toplayamama şikâyetleri, esnaf şikâyetleri gibi mevzuları içerir.18

Şikâyet defterleri 213 adet defterden oluşmakta olup 1649-1813 seneleri arasında tutulmuşlardır. Yapılan son tasniflerde A.DVN.ŞKT koduyla 1742 senesinden itibaren ve eyâletlere göre defterler düzenlenmiştir. Düzenlenen bu defterler ise Ahkâm defterleri adıyla bölgelere ayrılmıştır. Bu bölgeler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

16 Halil Sahillioğlu, “Ahkâm Defteri”, DİA, C. I, İstanbul 1998, s. 551.

17 Said Öztürk, “Kayseri ve Çevresinin Sosyo-Ekonomik Tarihi İçin Önemli Bir Kaynak: Karaman Ahkâm Defterleri”, III. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, ( Yay. Haz. Ali Aktan- Ramazan Tosun-Ayhan Öztürk ), Kayseri 2000, s. 401.

18 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, II.

Baskı, İstanbul 2000, s. 24.

(20)

6

Tablo 1. Ahkâm Defteri Tutulan Eyâletler

Şikâyet ile Ahkâm defterlerinin arasındaki mühim fark; şikâyet defterleri ülke genelini kapsamasına rağmen Ahkâm defterleri sadece belirli bölgeleri kapsamaktadır. Ahkâm defterlerindeki Mora Ahkâm Defteri ise diğer ahkâm defterlerine benzemeyerek ecnebi defteri niteliği taşımaktadır.19 İki defter arasındaki bir diğer farkta ahkâm defterlerinin şikâyet defterlerine göre ebat olarak daha dar ve uzun olmasıdır. İçerik olarak da bu defterler birbirlerinden farklıdır. Bu farklılıklara rağmen iki defter arasında bazı ibarelerin kullanılışları gibi benzerlikler de mevcuttur;

“Der zaman-ı …” ibaresi ile başlanması gibi.

Ahkâm defterlerinin yazı türü ise dîvânî yazı türüdür. Esasında buradaki yazı türü tam olarak dîvânî yazı türü olmayıp kırma diye tabir edilen dîvânî yazı türüdür.

19 Said Öztürk, a.g.m., s. 402-3.

Eyâlet Adı Defter Sayısı Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

Adana 9 1742 1878

Anadolu 185 1742 1889

Bosna 9 1742 1867

Cezayir ve Rakka 25 1742 1875

Diyarbekir 9 1742 1875

Erzurum 19 1742 1879

Halep 9 1742 1850

İstanbul 26 1742 1910

Karaman 39 1742 1878

Maraş 6 1742 1867

Mora 21 1742 1840

Özi ve Silistre 49 1742 1877

Rumeli 85 1742 1908

Sivas 36 1742 1908

Şam-ı Şerif 9 1742 1908

Trabzon 8 1742 1911

(21)

7

Bu yazı türü ise süslü, gösterişli ve resmi bir nitelik taşımaktadır.20 Bazı hükümlerin hızlı yazılma endişesinden dolayı noktaların konulmamasına sebebiyet vermiştir. Bu husus da belgeyi okumayı güçleştirmektedir.

Ahkâm yâ da Şikâyet defterleri kayıtlarında yer alan hükümler umumî olarak birkaç kısımdan meydana gelmektedir. Birinci kısımda; iş ve icabına göre hükmün hangi kuruma veya şahsa hitaben yazıldığı, vali-vezir-beylerbeyi, mevlâ, kadı, naib, müftü, müşir, voyvoda, mutasarrıf, subaşı, mütesellim, alaybeyi, mîr-i mîran, mülâzım, mübâşir, mustahfız, mütevelli, â’yân, meclis azaları, kaza müdürü, kaim- makam, dizdâr, maliye memuru, zâbit, vücuh-ı memleket, iş erleri, muhtar gibi şer’î ve örfî yetkili kimselerdir. İkinci kısımda şikâyetin konusu, muhtevası ve şikâyette bulunan kişi veya kişilerin talepleri ele alınmaktadır. Son kısımda ise meselenin halli ile beraber tenbih ve nasıl hareket edilmesi hususunun tekrar edilmesi, merkezin kendi çözümü yazılmaktadır. Hükmün sol tarafında ise kaydın tutulduğu tarih mevcuttur.21

Ahkâm defterleri muameleleri vâsı olan kalemlerde her sene için ayrı ayrı defter tutulurdu. İşleri o kadar yoğun olmayanlarda ise birkaç seneliği bir araya getirilir, defter dolunca yenisine kaydedilirdi. Çok dikkat ve itina ile tutulan bu defterler daimî müracaat kaynakları idi. Eski bir muamele yahut bir iş söz konusu olduğu zaman bu defterlere bakılır, ona göre mütalâa beyan edilir veya muamele yapılırdı.22

Ahkâm defterlerinde aynı zamanda yönetilen ile yöneten arasındaki ilişkileri, kanunların ne ölçüde kullanıldığı ve bu uygulama esnasında boşlukların olup olmadığını görerek bu boşlukların da ne gibi sorunlara sebebiyet verdiğini görmemizi sağlar. Aynı zamanda Ahkâm defterleri, Osmanlı Devleti’nin bir hukuk devleti olduğunun, mazlumların devlet tarafından korunarak adaletin sağlanmaya çalışıldığının da bir göstergesi olmaktadır.23

20 M. Tayyib Gökbilgin, Osmanlı Paleografya ve Diplomâtik İlmi, Enderun Kitabevi, İstanbul 1992, s. 44.

21 Ramazan Günay, “Osmanlı Arşiv Kaynakları İçerisinde Ahkâm Defterleri: Gelişim Seyri, Muhtevası ve Önemi”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 17, Isparta 2013, s. 18-21.

22 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü I, MEB, İstanbul 1993, s.

30.

23 Gürkan Cevger, “1 Numaralı Karaman Ahkâm Defteri’nin Şekil ve İçerik Yönünden Değerlendirilmesi”, Çeşm-i Cihan, C. III, S. I, Bartın 2016, s. 70.

(22)

8

1.6.1. Karamanoğulları Beyliğinin Kuruluşu ve Sonu

Yapılan son araştırmalara göre Karaman aşiretinin, Oğuzlar’ın Salur veya Afşar boylarından birisine mensup oldukları hakkında iki rivayet mevcuttur.24 Yazıcıoğlu Ali’ye göre ise Karamanoğulları Oğuzlar’ın Afşar boyuna dayanır.

Hanedanın dayandığı başlıca oymaklar Turgutlu, Bayburtlu, Oğuzhanlı, Hoca Yûnuslu, Hocantılı, Bozkırlı, Bozdoğan, Bulgarlı, İgdir, Beydili ve Yuvalılar idi.

Bunlardan bilhassa Turgutlular önemli rol oynamışlardır. Devletin beylerbeyilik mevkii genellikle bu oymağın elinde olmuştur.25 I. Alaeddin Keykubad Türkmen aşiretlerini Rum ve Kilikya sınırlarına yerleştirdiği sırada M. 1228 senesinde Kilikya Ermenilerinden aldığı Ermenek ( Kamerüddin İli ) taraflarına da Karaman aşiretini yerleştirmiştir. Bu tarihte Karaman aşiretinin beyi Sadeddin oğlu Nûre Sofi adında Babalîlerden birisi idi.26

Nûre Sofi, hayatının ilk yıllarında, Toros dağında odun kömürü üreten ve bu kömürleri, Larende’ye getirip satarak ailesinin geçimini sağlayan bir Türkmen beyi idi. Daha sonra Baba İlyas Horosani ve Baba İshak’ın Türkiye Selçuklu iktidarını değiştirmek amacıyla çıkartmış oldukları Türkmen ayaklanmasına katılmış ve bu çarpışmada hayatta kalanlardan biri olmuştur.27

Nûre Sofi’den sonra oğlu Kerimüddin Karaman aşiret beyi olup IV.

Kılıçarslan tarafından kendisine Ermenek tarafları dirlik yani timar olarak verilmiş ve kardeşi Bonsuz da Selçuk hükümdarının sarayında Candar yani muhafız olarak vazifelendirilmiştir. Daha sonra Kerimüddin Karaman, Selçuk ailesi arasındaki ihtilaflardan istifade ederek nüfuzunu arttırmış, hatta Konya üzerine yürümüşsede muvaffak olamamıştır.28

Kerimüddin Karaman’dan sonra Mehmed Bey, Şemseddin lakabıyla Ermenek subaşılığına getirildi ve gücüne güç kattı. Alaeddin Siyavuş törenle Selçuklu sultanı ilan edildi ve Mehmed Bey de vezir oldu. Devlete bağlı olan görevlilerin Konya’ya

24 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, TTK, Ankara 2015, s. 43.

25 Faruk Sümer, “Karamanoğulları”, DİA, C. XXIV, İstanbul 2001, s. 454.

26 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 43.

27 Salim Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Berikan Yay., II. Baskı, Ankara 2013, s. 36.

28 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 43.

(23)

9

gelmeleri için fermanlar çıkarıldı ve “divânda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda hiç kimsenin Türkçe’den başka bir dil konuşmaması” kararı alındı.29

Mehmed Beyden sonra kardeşi Güneri Bey Karaman Beyi olarak beyliğin başına geçmiş onun ardında da Mahmud Bey başa geçmiştir. İlhanilerin Anadolu valilerine karşı cephe alarak M. 1314 yılında Konya’yı ele geçirmişlerdir. Ancak Emir Çoban burasını tekrar almışsa da Konya yine Karamanoğullarına geçmiştir. Karaman beylerinden Halil Beyin oğlu olan biraderi Seyfeddin Süleyman Beyin katlinden sonra M. 1361 senesinde Karaman hükümdarı olan Alaeddin Ali Bey Osmanlı ile ilk ilişkileri başlatan kişi olmuştur.30 I. Murad kendi kızını Alaeddin Beye eş olarak vererek aralarındaki dostluk münasebetlerini kuvvetlendirmiştir. Ancak Osmanlı Devleti’nin Batı Anadolu’da Karamanoğulları ile komşu olması Ali Beyi rahatsız etmiştir. Bu nedenle I. Murad’ın Rumeli’deki fetihlerle meşgul olmasını fırsat bilen Ali Bey, Beyşehir ve Seydişehir’e saldırmıştır. Karamanlı ile Osmanlı kuvvetleri ilk defa Konya önlerinde karşılaştı ve Ali Bey barış yapmak zorunda kaldı.31

Osmanlı Devleti ile Karamanoğlu münasebetleri Yıldırım Bayezid döneminde de devam etmiş, Akçaçay muhaberesinde Karamanoğulları yenilgiye uğratılmıştır.

Alaeddin Beyin katlinden sonra iki oğlu ile zevcesi Melek Hatun Karaman’dan Bursa’ya gönderilmiştir. Bu olaylardan sonra Osmanlı şehzadeleri saltanat sırasında Karamanoğlu Mehmed Beyin ve oğlu İbrahim Beyin Osmanlılar aleyhine yoğun taarruzları ve hatta Sırplar ve Macarlarla işbirliği gibi hareketlerde bulunmuşlardır.32

Osmanlı Devleti’ne karşı Venedik-Akkoyunlu ittifakı içerisinde yer alan Karamanoğulları üzerine sefere çıkan Fatih Sultan Mehmed, sefer esnasında batıdaki işlerin meşguliyeti sebebi ile bu göreve Vezir-i Azam Mahmud Paşayı görevlendirmiştir. Daha sonra bu seferle ilgili Rum Mehmed Paşa ve onun ardından da İshak Paşa vazifelendirilmiş ve Karamanoğulları Uzun Hasan’a sığınmıştır. Fatih Sultan Mehmed, Otlukbeli savaşından sonra Karamanoğulları üzerine Gedik Ahmed Paşayı göndermiştir. Karamanoğullarının son dayanak noktası olan Silifke’yi alan Gedik Ahmed Paşa, beyliğin fethini tamamlamıştır. Böylece Karamanoğullarının siyasi varlığı tamamen sona ermiştir. Karamanoğullarından sadece Kasım Bey kalmış

29 Faruk Sümer, a.g.m., s. 455.

30 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 44-45.

31 Salim Koca, a.g.e., s. 48-49.

32 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 46-47.

(24)

10

olup, o da Şehzade Cem’in iktidar mücadelesine destek vermek ve sonra da Sultan II.

Bayezid’in rızasını almak için sadece İç-el yöresinde ölünceye kadar beyliğini sürdürmeyi başarmıştır.33

1.6.2. Karaman Eyâleti’nin Kuruluşu ve İdari Taksimatı

Karaman ülkesinden, Osmanlı idaresine öncelikle Akşehir, Beyşehir ve çevresi ( 1451-1466 ) Anadolu Beylerbeyliğine dahil edilmiş daha sonra Karaman topraklarının ele geçirilmesiyle birlikte yeni tesis edilen Karaman Eyâleti içerisine alınmıştır.34 Halil İnacık’a göre ise bu eyâletin 1468-1512 yılları arasında kurulduğu belirtilmektedir.35

Bu zaman zarfı süresinde Karaman bölgesi geleneksel Osmanlı teşkilat anlayışı içerisinde idari taksimata tabi tutulmuştur. Başlangıç itibari ile bölgenin coğrafi şartları esas alınarak iki kısma ayrılmış olup Torosların güney kısmı İçel, dağlık olan kuzey kısmı ise Taşeli adıyla anılmaktaydı. Osmanlılar, bölgeyi daha küçük idari birimlere ayırarak merkezi denetimi kuvvetlendirmişlerdir. Karaman Eyâleti, Osmanlı Devleti’nin idari teşkilatında dördüncü, Anadolu idari teşkilatında ise Anadolu ve Rum Eyâletleri’nden sonra üçüncü ana birim olarak kurulmuştur.36

Genel olarak Karaman Eyâleti Konya, Kayseri, Kırşehir, Beyşehir, Akşehir, Niğde ve Aksaray sancaklarından oluşmaktaydı. 1522 tahririyle Karaman vilâyetinde yeni bir idarî düzenleme yapıldı. Konya, Beyşehir, Akşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve İçel sancakları ( livâ ) Karaman vilâyetini oluşturmuştur. Aslında bu sancaklar Karaman vilâyetinin temel idarî birimlerini teşkil etmekteydi. Ancak bu tahrir ile birlikte Akşehir sancağı sancaklıktan çıkarılarak zaim ve timarlı sipahileri Konya sancağına bağlanmıştır.37 Kanuni Sultan Süleyman devri başlarında Karaman Eyâleti,

33 Salim Koca, a.g.e., s. 57-58.

34 Doğan Yörük,”Karaman Eyâletinde Osmanlı Tımar Düzeninin Tesisi ( 1483 )”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XXXV/40, Ankara 2006, s. 180.

35 Halil İnalcık, a.g.e., s. 110.

36 Suat Yıldız, (H. 984) 1576-1577 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Göre Karaman Eyaleti, ( Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Esntitüsü, Konya 2010. s.

68.

37 M.Akif Erdoğru, “Kanuni’nin İlk Yıllarında Karaman Vilâyeti”, Tarih İncelemeleri Dergisi, VIII, İzmir 1993, s. 37-38.

(25)

11

sayılan bu sancaklardan başka bir müddet Maraş ( ve Elbistan ) ile Bozok livasını da içerdiği bilinmektedir.Karaman Eyâleti’nin paşa sancağı ise Konya idi.38

İlerleyen yıllarda Karaman Eyâleti’nde idari taksimatta çok büyük olmasa da değişiklikler olmuştur. XVIII. yüzyılda ise idari açıdan eyâlet, Konya merkez ( Paşa Sancağı ) olmak üzere 7 sancaktan teşekkül olmuştur. Söz konusu yüzyılda sancaklara bağlı kazalar şöyledir;

I. Konya Sancağı’nda; Konya, Aladağ Bayburd, Ereğli, Belviran, Eski-il, Gaferyad, Pirlevganda ( Hadim ), İnsuyu, Lârende, Turgud, Kureyş, Ladik ve Kureyşözü.

II. Kayseri Sancağı’nda; Kayseri, Develi, İncesu, Karahisar ve Yahyalı.

III. Akşehri Sancağı’nda; Akşehri, Ilgın, İshaklı ve Doğanhisar.

IV. Beyşehri Sancağı’nda; Beyşehir, Bozkır, Seydişehir, Göçü, Kaşaklı ( Yenişehir ) ve Kır-eli.

V. Niğde Sancağı’nda; Niğde, Ürgüb, Bor, Şücaüddin, Çamardı, Anduğu, Nevşehir ve Gülşehir ( Arapsun )

VI. Kırşehir Sancağı’nda; Kırşehir, Denek Keskin, Hacı Bektaş, maa Mucur, Konur, Günyüzü ( Günyüzi ) ve Süleymanlu.

VII. Aksaray Sancağı’nda; Aksaray, Koçhisar ve Eyüp-ili’dir.

XIX. yüzyılda da idari taksimat değişikliğe uğramış, bu yüzyılın başlarında Kayseri Bozok Eyâleti’ne bağlanırken, Kıbrıs Eyâleti’ne bağlı olan Antalya ve Mersin bölgeleri de Karaman Eyâleti’ne bağlanmıştır. Yine aynı yüzyılın başlarında Karaman Eyâleti, 7 livâ ve 111 kazadan teşekküldür. 1864 yılındaki teşkil-i vilâyet nizamnamesi ile Karaman Eyâleti kaldırılmış olup yerine Konya Vilâyeti meydana getirilmiştir. Burası ise merkezi Konya olmak üzere; Burdur, Antalya, Karaman ve Niğde ile birlikte 5 sancağa bölünmüştür.39

38 M. Tayyib Gökbilgin, “XVI. Asırda Karaman Eyaleti ve Lârende ( Karaman ) Vakıf ve Müesseseleri, Vakıflar Dergisi, VI, Ankara 1968, s. 29-30.

39 Gürkan Cevger, 1 Numaralı ve 1155-1158/1742-1745 Tarihli Karaman Ahkâm Defteri’nin Trnaskripsiyon ve Değerlendirilmesi ( s. 1-60 ), ( Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2012, s. 5-6.

(26)

12

1.6.3. Karaman Eyâleti Ahkâm Defterleri

Karaman Ahkâm Defterleri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde (A. {DVNS.

AHK. KR. D}) kodu altında kayıtlı olup çalışmış olduğumuz 1 Numaralı Karaman Eyâleti Ahkâm Defteri 48×18 cm ebadında ve şikâyet defterlerine nazaran daha dar ve uzundur. Karton dış kapak ile kaplı olan defter, ebru ve çiçek motifleri ile süslüdür.

Çalışmış olduğumuz defterdeki hükümler tamamen Türkçe diline sahip olup sade bir Türkçe ile yazılarak bazı hükümlerde Arapça ve Farsça birleşimli yazılar da mevcuttur. Hükümlerde, diplomatik bir üslup kullanılmakla beraber hükümlerin gönderildiği kişi veyahut kişiler zikredilmiş ve bu husus yeksân bir tabir barındırmaktadır. Muhtelif bazı hükümlerde ise gönderilen kişiye atıf olarak elkab denen sıfatlar ile hitap edilmiştir.

Hitap kısmından sonraki bahis ise hükmün hangi amaçla yazıldığı bölümdür.

Bu konuda hükümlerde bilgi verildikten sonra hükümlerdeki söz konusu kimselerin sorununun halledilmesi için yapılması veyahut yapılmaması elzem olan hususlar belirtilmiştir.40

Bu defterler H. 1155-1295/M. 1742-1878 tarihleri arasındaki hükümleri ihtiva eden 39 adet defterden oluşarak Karaman Eyâleti’ne bağlı Konya, Beyşehir, Nevşehir, Kayseri, Niğde, Aksaray ve Akşehri sancaklarına ait hükümleri ihtiva etmektedir.41

Tablo. 2 Karaman Ahkâm

Kayseri ile ilgili hükümlerin ekserisi Karaman Ahkâm defterlerinde bulunmaktadır. Çok az olmasına rağmen Maraş Ahkâm defterlerinde de Kayseri ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Defterde yer alan hükümlerin çoğu eyâlet bünyesinde

40 Gürkan Cevger, 1 Numaralı ve 1155-1158/1742-1745 Tarihli Karaman Ahkâm Defteri’nin Trnaskripsiyon ve Değerlendirilmesi ( s. 1-60 ), s. 16-20.

41 BOA Rehberi, s. 29

Katalog Genel No

Defter Adı Tarih Defter

Adedi

Katalog Tertibi Hicrî Miladî

989 Karaman Ahkâm 1155-1295 1742-1878 39 Kronolojik Fihrist

(27)

13

yer alan yerleşim birimlerinin şer’î ve örfî yetkilisine yazılmıştır. Bu defterlerde zaman zaman eyâlet dışı yerlere ait hükümlere rastlamak da mümkündür.42

Bahsedilen bu hususlardan ziyade Ahkâm Defterleri, bağlı bulundukları eyâlet sancaklarına gönderilen hükümler aracılığı ile XVIII ve XIX. yüzyıl taşra tarihinin yazılması, bazı dönemlerin eksik kalan tarihinin ve hadiselerin ortaya çıkarılması açısından son derece ehemmiyet arz eden arşiv kaynakları arasındadır. Sosyal yapı kavramı ile tabir edilen temel unsurları nüfus, yerleşme, istihdam, gelir, eğitim, sağlık gibi hususlar oluşturmaktadır.43 Dolayısı ile bu defterler o dönemin sosyal hayatını anlama açısından önemli ve yararlı birer belge niteliği taşımaktadır.

Osmanlı Devleti’nin mali konulardaki meselelerini anlamamıza da yardım eden bu defterler, bu mesele ile ilgili pek çok hüküm içermektedir. Özellikle bu defterlerdeki hükümlerde sınır anlaşmazlıkları, arazi gaspı, vakıf arazi meseleleri, zaviye hududu gibi toprak meselelerinde sıkça “defterhâne”de kayıtlı bulunan defterlere başvurularak mesele halledilmeye çalışılmıştır. Çalışmış olduğumuz tezimizde de bu tür konular sıkça geçmektedir. Bu nedenle “defterhâne” hakkında kısa bir bilgi vermek faydalı olacaktır.

Defterhâne, Osmanlılar’da arazi ve timar kayıtlarıyla ilgili defterlerin saklandığı devlet dairesinin adıdır. Has, zeâmet, timar, mülk, vakıf gibi arazi türlerini tayin ve tescil eden ana defterlerin saklandığı ve bu defterlerle ilgili günlük işlemlerin yapıldığı Defterhâne, kaynaklarda Defterhâne-i Âmire, defter-i vilâyet, defter-i hâkânî, defter-i dergâh-ı âlî adlarıyla da geçer. Mufassal ve icmal olarak iki bölüme ayrılan tahrir defterleriyle günlük kayıtları içeren rûznâmçe ve derdest defterlerinin saklandığı Defterhâne devletin hazinesi konumundaydı. Defterhâne, defter emini denilen bir memurun idaresindeydi. Nişancının emrinde görev yapan defter emini, XVI. yüzyıldan sonra nişancının yetkilerinin azalması ile onun üstünde bir mevki kazanmıştır. Böylece nişancının yetkisinde bulunan timar ve zeâmet işleri defter emini ve reîsülküttab tarafından görülmüştür.

Defterhâne’ye ait defterler eyâlet adlarıyla sıralanmış sandıklar içinde muhafaza edilirdi. İşlem görmüş evrak, taslaklarıyla birlikte üzerinde daire adı ve yılı yazılmış bir torbaya konulur ve defter emininin gözetiminde deri kaplı sağlam

42 Said Öztürk, a.g.m., s. 404.

43 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, Dergâh Yay., İstanbul 1998, s. 133.

(28)

14

sandıklara yerleştirilerek ihtiyaç duyulduğunda müracaat edilmek üzere Defterhâne mahzenlerinde saklanırdı. Defterhâne, 1871 yılında nezârete dönüştürülerek Defter-i Hâkânî Nezâreti adını almıştır.44

44 Erhan Afyoncu, “Defterhâne”, DİA, C. IX, İstanbul 1994, s. 100-104.

(29)

15 I. BÖLÜM

HÜKÜMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

1 Numaralı Karaman Eyaleti Ahkâm Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi ( 151-296 Sayfalar ) adlı çalışmamızda 638 hüküm mevcut olmaktadır. Bu hükümlerin sayfalara dağılımı orantılı değildir. Hükümlerin uzunluk ve kısalığına göre kimi sayfalarda iki kimi sayfalarda altı hüküm bulunmaktadır.

Sayfanın sonuna yazılıp da sığmayan hükümlerin devamı aynı sayfanın sol bölümüne yazılmıştır. Defterin 264. ve 265. sayfaları mevcut değildir.

Bazı hükümlerde tarih konulmamıştır. Ancak bu durum çok azdır. Yine bazı hükümlerde senesinin belirtilmesine rağmen hangi ay olduğu belirtilmemiştir. Tarih sırası ise normal seyrinde giderken bazı yerde bir sene geriye dönülmüştür. Buda çalışmış olduğumuz belgenin düzenli bir tarih sırasının olmadığını göstermektedir.

Hükümlere yapılan sonradan eklemeler ise der-kenâr ile birlikte hükmün üst kısmına yazılmıştır.

Belgelerin değerlendirilmesi başlıca iki alt başlık etrafında belirtilecektir.

Bunlar hükümlerin şikâyet konularına göre tasnifi ve hükümlerin dağılımı isimli başlıklardır.

1.1. Hükümlerin Şikâyet Konularına Göre Tasnifi

Tezimizde şikâyet konuları çeşitlilik göstermektedir. Bundan dolayı, bu konu başlıkları açıklanarak izah edilmiştir. Hükümlerde en çok şikayet konusu olan meselelerin birbirlerine oranı grafik üzerinde belirtilmiştir. Görevden uzaklaştırmalar, tayin işlemleri, arazi gaspı ve iltizam ile ilgili meseleler başlıklı konuların sayısal miktarı az olduğundan dolayı grafikte belirtilmemiştir. Bu tür hükümler yine başlıklar halinde verilerek hangi meseleleri kapsadıkları ve tezimizdeki hüküm adetleri belirtilmiştir.

Grafikteki “diğer hükümler” isimli başlıkda ise zikredilen konular kadar sayısı fazla olmayan, çoğunun hüküm miktarı biri geçmeyen hadiseleri içermektedir. Her biri farklı bir şikayet konusu olduğundan dolayı bu hükümler en alt kısımda “diğer hükümler” başlığı adı altında ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir.

(30)

Tab

1.1.1. Haksız Müdahalenin Önlenmesi Çalışmış olduğumuz

meselelerden biri haksız müdahale altında toplanmıştır. Bunlar

konusunda haksız yere ısrarı, kişi veya kişilerin vergilerden haksız yere kendi nefisleri için alması, bir kimsenin başka bir kimsenin arazisini fuzuli yere işgal etmesi, devlet memurunun üstüne va

baskı yapması, kadı gibi devlet memurunun halkın vergisinden kendi nefsi için üstüne para geçirmesi, bir kimsenin haksız yere malına zarar verilmesi, a’şâr gelirinin

0 50 100 150 200 250

Haksız Müdahalenin Önlenmesi Diğer Hükümler

Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Talepleri Para ve Mal Gaspı

Alacak

Suçluların Cezalandırılması

Vakıf ve Zaviye İle İlgili Hükümler Eşkıyalık Hareketleri

Mirasla İlgili Meseleler

16

Tablo. 3 Şikâyet Konularına Göre Hükümler

Haksız Müdahalenin Önlenmesi

Çalışmış olduğumuz defterdeki hükümlerde en çok şikâyet konusu olan haksız müdahale gelmektedir. Çeşitli haksızlıklar

. Bunlar arasında; kişilere yapılan haksız baskılar, memurun vergi konusunda haksız yere ısrarı, kişi veya kişilerin vergilerden haksız yere kendi nefisleri bir kimsenin başka bir kimsenin arazisini fuzuli yere işgal etmesi, devlet memurunun üstüne vazifesi olmadığı halde bazı kimselere vergi vb. gibi durumlarda baskı yapması, kadı gibi devlet memurunun halkın vergisinden kendi nefsi için üstüne para geçirmesi, bir kimsenin haksız yere malına zarar verilmesi, a’şâr gelirinin

Haksız Müdahalenin Önlenmesi Diğer Hükümler

Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Talepleri Para ve Mal Gaspı

Alacak-Verecek Meseleleri Suçluların Cezalandırılması

Vakıf ve Zaviye İle İlgili Hükümler Eşkıyalık Hareketleri

Mirasla İlgili Meseleler

Şikâyet Konularına Göre Hükümler

en çok şikâyet konusu olan lmektedir. Çeşitli haksızlıklar bu başlık adı

; kişilere yapılan haksız baskılar, memurun vergi konusunda haksız yere ısrarı, kişi veya kişilerin vergilerden haksız yere kendi nefisleri bir kimsenin başka bir kimsenin arazisini fuzuli yere işgal etmesi, devlet zifesi olmadığı halde bazı kimselere vergi vb. gibi durumlarda baskı yapması, kadı gibi devlet memurunun halkın vergisinden kendi nefsi için üstüne para geçirmesi, bir kimsenin haksız yere malına zarar verilmesi, a’şâr gelirinin

Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Talepleri

(31)

17

toplanması için sınır anlaşmazlıkları ve bu haksızlığın giderilmesi, karye sipâhilerinin bazı kimselerin paralarını haksız yere alması, bir kimsenin haksız yere suçlanarak rencide edilmesi ve hapislik kimselere hapisliklerinden dolayı ehl-i örf tarafından haksız yere zulüm edilmesi, kişinin bağına su vererek zarara sokması, hayvan sürülerinin kişinin mahsulüne zarar vermesi, hakkına düşen mala kanaat etmeyerek bu konuda haksız baskıların yapılması gibi konuları kapsamaktadır.

Bu tür hükümlerde haksızlığın önlenmesi bahsinde genellikle haksızlık ne ise o konuda “men ü def olunmak babında” tabiri kullanılarak haksızlık önlenmeye çalışılmıştır.

1.1.2. Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Talepleri

Bu tür şikayet konularında genel olarak karye sipahisi veya voyvodası haksız yere reayadan ya da hususi bir kişiden fazladan vergi talebinde bulunmaktadır. Bir diğer bahis ise aldıkları vergilere kanaat etmeyerek görevlilerin ziyade vergi talebinde bulundukları durumlardır. Başka bir şikayet konusu ise bazı kimselerin vergiden muaf tutuldukları halde zabit nam kimsenin söz konusu vergiyi istemesidir; “sâdât-ı kirâmdan olanlardan rüsûm-ı raiyyet alınmaz iken havass-ı hümâyûnumdan ( … ) mukataası ( … ) zâbiti nâm kimesnesinden mukataa-yı mezbûr mülhakâtından ( … ) nâm karyenin re’âyâsından senesinden resm-i raiyyet alurum deyü hilâf-ı kânûn…” ( KAD 1: 166/1 ).

Vergi talepleri durumlarında ise, a’şâr vergisini eksik veya hiç vermeyenler, miri mal vergisi, yaylak-kışlak resmî gibi reayanın mükellef kılındığı tekâlifleri vermedikleri, yalandan bahaneler uydurarak vermek istemedikleri veya geciktirdikleri durumları kapsamaktadır. Bundan dolayı merkezden kadı ve mütesellime hitaben, mükellef kılınan tekâlif meblağların gönderilmesi istenmiştir. Bu konuda bir diğer husus da vergiyi toplayan kimsenin topladığı vergiyi merkeze göndermediği durumdur. Bazen bütününü bazen de bir kısmını göndermeyen görevlilere ( kadı ve mütesellim ) bu meblağın gönderilmesi için yazılan hükümlerdir.

Her iki şikayet konusu da çalışmış olduğumuz defterde azımsanmayacak kadardır. Tezimizdeki hükümlerde iki konu arasındaki sayısal oran ise aşağıdaki tabloda verilmiştir.

(32)

18

Tablo 4. Haksız Vergi Talebinin Önlenmesi ve Vergi Taleplerinin Sayısal Oranı

Hükmün Konusu Hüküm Sayısı Yüzdelik Dilim

Haksız Vergi Talebinin

Önlenmesi 41 % 6.42

Vergi Talepleri 40 % 6.26

Toplam 81 % 12.68

1.1.3. Para ve Mal Gaspı

Bu konudaki hükümlerin hangisinin para gaspı hangisinin mal gaspı olduğu belge özetleri içerisinde belirtilmiştir. Her iki unsur da gasp olduğu için bu başlık adı altında değerlendirilmiştir. Ancak bazı hükümlerde aynı anda hem para hem mal gasp edilmiştir. Bu tür hükümler de para-mal gaspı başlığı ile verilmiştir. Gerek para gerekse mal gaspı meselelerinde genellikle gasp edilen kişiler darp edilmiş, zulüm görmüş yada katledilmişlerdir.

Para gaspında malum üzere bir kimsenin eğer senesi belirtilmiş ise o sene içerisinde başka bir kimse tarafından belirtilen miktarda akçesi zorla ve haksız yere alınmıştır. Bu tür olaylarda şikâyet bazen bir sene sonra bazen de yedi yıl gibi zaman zarfından sonra olmuştur. Hükümlerin bazılarında ise olayın geçtiği tarih belirtilmemiştir. Para gaspı olaylarında gasp esnasında kişilerin öldürüldüğü durumlarda mevcuttur; “murîsleri mezbûrların bî gayr-i hakk katl ve yanında…” ( KAD 1: 157/2 )

Mal gaspında ise menzil ya da hane baskını sonucu kıymetli eşyaların çalınması, hayvanların haksız yere sürülüp götürülmesi ve mahsûlün gasp edilmesi olaylarıdır. Hükümlerin bazılarında ise gasp edilen malın ne olduğu belirtilmeyerek sadece gasp edilen mal tabiri kullanılmıştır. Şikâyetin zamanı hususu ise yukarıda belirtildiği gibidir. Tezimizdeki hükümlerde gasp olaylarında en çok para gaspı vukuatları geçmektedir. İki durum arasındaki miktar aşağıdaki tabloda verilmiştir.

(33)

19

Tablo 5. Para ve Mal Gaspı Sayısal Oranı

Hükmün Konusu Hüküm Sayısı Yüzdelik Dilim

Para Gaspı 43 % 6.73

Mal Gaspı 19 % 2.97

Toplam 62 % 9.7

1.1.4. Alacak-Verecek Meseleleri

Bu konulu hükümler genel olarak borç ilişkisinden dolayı meydana gelen şikâyet meselelerini içermektedir. Bir kimsenin başka bir kimseye belirtildiği seneden itibaren borcu olup, bu kimse borcunu vermeye yanaşmamaktadır. Bazen de yalandan bahaneler uydurarak borcunu geciktirmektedir. Bundan mütevellit alacaklı meseleyi kadı aracılığı ile divana bildirerek sorunun halledilmesini istemektedir. Ancak her alacak-verecek meselesi divana götürülmemektedir. Divandan ise çoğu kez “ol- mikdâr guruş hakları alıvirilüb taallül ve muhâlefet itdirülmeyüb” tabiri ile meselenin karara bağlanması yönünde hükümler verilmiştir.

Tezimizdeki bazı hükümlerde ise alacaklının tahsili için borçlunun mal ve eşyasından ödenmesi yönünde hüküm verilmiştir; “emvâl ve eşyasını tahsîl olunmak bâbında emr-i şerîf sudûru…” ( KAD 1: 171/2). Çalışmış olduğumuz tezimizde alacak-verecek meseleleri ile ilgili toplamda 55 hüküm tespit edilmiştir.

1.1.5. Suçluların Cezalandırılması

Adam öldürme, mal veya para gaspı, ırza tasallut, darp olayları, adam kaçırma, eşkıya ile bir hareket etme, hane ve menzil basma gibi suçu işleyen kimselerin cezalandırılması için gönderilen hükümleri kapsayan şikayet konularıdır. Bazı suç işleyen kişilerin firar etmelerinden dolayı bulundukları mahalde cezalandırılması ya da davalarının şer’île görülmesi şeklinde hükümler gönderilmiştir; “ve firâr ittdiklerinden merkûmlar firâr ve… bulundukları mahallde hüccet-i şer’îyye mûcebince şer’île görülüb…” ( KAD 1: 186/4 ).

(34)

20

Bazen de suçlular bir kimsenin nikahında bulunan hanımı kaçırarak kendi nikahına geçirdiği durum olmuştur; “İşlamil oğlu kendüye tezvîc eyledikten sonra…”

(KAD 1: 188/5 ).

1.1.6. Vakıf ve Zaviye İle İlgili Meseleler

Hem vakıf hem de zaviye ile ilgili hükümlerde şikayet konuları genellikle vakıf ya da zaviye arazinin gasp edilmesi, sınırların ihlali ve haksız müdahaleye uğranılması gibi konuları içermektedir. Bunun dışında, iltizam bedelinin vakıf mütevellisinden başkasına aldırılmaması gibi konular da geçmektedir. Bazı kimselerin vakıfta hak iddia ederek vakfın mahsulüne müdahalede bulunma gibi vukuatları da mevcuttur; “âherin bir dürlü alâkası yoğ iken… mesâlîh-i hâyât ve hakîk olduğu cânibden vakfîyye almak alurum deyü hilâf-ı Defter-i Hâkanî müdâhil…” ( KAD 1:

164/6 ).

Vakıf ya da zaviye arazisinin haksızlığa uğrayarak gasp edildiği gibi vakıf mütevellisinin de haksız bir şekilde arazi gasp ettiği durumlar olmuştur; “Atabek vakfı mütevellisi Ahmed Efendi dimekle ma’rûf kimesne ve vakf-ı mezbûrun vakfiyesinde mukayyed degil iken hudûd-ı mezkûr dâhilinde olan bâ-ma’mûl arâzî içün Atabek vakfı yerleridir deyü…” ( KAD 1: 169/1 ).

Yine bu başlık ile ilgili hükümlerde şikayet konusu olarak; karye sipahisinin vergi talebinde bulunarak zaviyedarı rencide ettiği, zaviye mütevellisi olan kişinin hizmetine muhafelet edilmesi, vakıf mütevellisinden istenen mahsulün defterde yazandan eksik verilmesi ve mahsulün kayıtlara göre verilmesinin istendiği, vakıf arazisinin icar bedelinin tahsili yönünde ve vakıf tevliyetinin iadesi gibi konular da geçmektedir.

Genel olarak meselenin halli için, “Defterhâne-i Âmiremde mahfûz olan defter-i icmâl ve mufassal mürâcaat olunduk da” tabiri ile beraber buradaki kayıtlar açık bir şekilde belirtilip yine buradaki kayıtlara göre hareket edilmesi tenbih edilmektedir. Araziler, hangi defterde kayıtlı ise o defter hükümde belirtilmektedir.

1.1.7. Eşkıyalık Hareketleri

Belgelerdeki hükümlerde geçen haydutluk, şakîlik olayları bu başlık adı altında değerlendirilmiştir. Burada geçen eşkıyalık hareketleri, bu kişilerin kendi

(35)

21

karınlarını doyurmak için yaptıkları gasp ve yağma hususlarıdır. Bu tür hâdiselerde hane, menzil ve karye basarak meydana gelen yağma sonucunda adam öldürmeler de gerçekleşmektedir.

Bazı kimselerin eşkıyalara para vererek işlerini yaptırdığı durumlar mevcuttur;

“on beş nefer eşkıyâ ma’lûmü’l-mikdâr meblâğ virüb merkûm Ali Beg katl itdürdük deyü…” ( KAD 1: 167/1). Bu tür durumlar fazla olmamakla beraber karşılaşılan meselelerdendir.

Eşkıyalık hareketlerine karışanların tehdit, yağma, adam öldürme ve gasp gibi suçlardan başka adam kaçırma gibi olaylara karıştıkları da olmuştur; “bunun zevcesi mezbûru ahz ve darb gün hapîs ve nikâh üzerine…” ( KAD 1: 209/4). Çalışmış olduğumuz defterde bununla ilgili iki kadın kaçırma olayı mevcuttur ( KAD 1: 179/4, 238/4 ). Adam öldürme olaylarında olduğu gibi kaçırma olayları da pek fazla karşılaşılan bir konu değildir.

1.1.8. Mirasla İlgili Meseleler

Mirasla ilgili davalar çeşitlilik göstermektedir. Bunlar, mirasın taksimi konusunda akrabalar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, miras paylaşımı konusunda mirasın eksik verilmesi ve çoğunlukla kişiye düşen mirasın akrabası ya da mirasla yakından uzaktan alakalı olan herhangi bir kimse tarafından gasp edilmesi olaylarıdır.

Kadı ve mütesellime hitaben yazılan hükümlerde ise gasp edilenin iadesi, anlaşmazlığın bölgede şer’île görülmesi ve miras taksimi sırasında yaşanan haksızlığın önlenmesi gibi tenbihlerde bulunulmaktadır.

1.1.9. Görevden Uzaklaştırmalar

Görevden uzaklaştırmalarda memurun zulüm etmesinden dolayı hâl ve hareketlerinden memnun olunmaması sonucu azledilmeleridir. Bu tür sebeplerden dolayı çalışmış olduğumuz belgelerde kâtip, şehir kethüdalığı, mütevellilik, müezzin, küttâb ve subaşının görevlerinden azledildikleri olmuştur. Hüküm adeti olarak 7 şikayet konusu memurluktan def edilme ile ilgilidir.

(36)

22 1.1.10. Tayin İşlemleri

Herhangi bir durumun disiplin altına alınması, Mîr-i mîran tarafına ait olan vergilerin toplanması için mütesellim tayinini içeren hükümlerdir. Bu konuda 9 hüküm mevcut olup bunların tamamı da bahsedildiği şekildedir.

1.1.11. Arazi Gaspı

Bu tür şikâyet konuları, şahıs arazisinin başka bir kimse tarafından haksız yere gasp veya taciz edilmesi vukuatları olup arazi sınırının ihlal edilerek haksız müdahalede bulunulması gibi meseleleri muhteva etmektedir. Vakıf ve zaviye arazilerinin gasp edilmesinde olduğu gibi bu konu da aynı meseleleri içermektedir.

1.1.12. İltizam ile İlgili Meseleler

İltizam ile ilgili konular çalışmış olduğumuz defterde fazla geçmeyen şikayet meselelerindendir. Tezimizde bu konu ile ilgili toplamda 8 hüküm tespit edilmiştir.

Bunlardan üç hüküm iltizam bedelinin alınması, iki hüküm iltizam verilmesi ile ilgili, iki hüküm iltizam gelirinin alımı ya da talebi meselesi ve iltizam mahsulünün toplanması olarak belirtilmiştir.

1.1.12. Diğer Hükümler

Tezimizdeki şikâyet konularının en fazla olduğu hükümlerdendir. Bunların dışında hüküm sayısı 7’den 1’e kadar düşen konular mevcuttur. Bunların pek çoğunun hüküm sayısı ise 1’den fazla değildir. Bu konuları bu başlık adı altında toplanarak izah edilmiştir. Hüküm miktarı en çok olandan en az olana doğru değerlendirme yapılmıştır.

Bu tür hükümlerden mahsul ve rüsum ile igili konular sayıca yoğundur. Konu olarak ise mahsulat ve rüsumatın ödenmesi, zeamet mahsulünün eksik gönderilmesi, mahsul ve rüsumun başkasına taarruz ettirilmemesi, fuzuli yere alınan mahsulün iadesi, mahsul ve rüsumun ahz ü kabz edilmesi ve su baskını sebebi ile mahsulün tasnifi yönündeki şikayetleri ve şikayetlere yönelik hükümleri içermektedir. Sayısal miktar olarak ise 6 hüküm tespit edilmiştir.

Haksız müdahaleye uğrayan, herhangi bir malı veya parası gasp edilen, darp ve taciz gibi şiddet olaylarında kendilerini güvende hissetmeyen kişiler bu sıkıntılarını

(37)

23

merkeze bildirmişlerdir. Bundan mütevellit kişi ve kişilerin huzurunun sağlanması amacıyla kadı ve mütesellime hitaben hükümler kaleme alınmıştır. Bu konuda da 6 hüküm mevcuttur. Bu tür hadiseler haksız müdahaleye de girdiğinden dolayı kişi veya kişilerin ya da halkın huzuru burada değerlendirilmiştir.

Diyet alımı konusunda ise öldürülen bir kimsenin diyetini karşı tarafın vermesi için yazılan hükümlerdir. Ancak sadece öldürülme olaylarından diyet istenmemektedir. Darp edilme sonucunda da diyet talep edilmiştir; “sol kolunun bir sahîh hakk hâiz olmayacağı bedel-i sahîh ile darb ve cürm idüb… şer’an lâzım gelen diyeti her ne ise tamamen tahsil…” ( KAD 1: 166/2 ). Bu tür hâdiseler ile ilgili 5 hüküm mevcuttur.

Bir diğer hüküm konusu ise haksız ve kanunsuz yapılan iskanlardır. Raiyyet oğulları oturdukları yerlerden kalkarak başka yerlerde kanunsuz bir şekilde iskân etmektedirler. Bu tür durum vergi toplanmasını da sıkıntıya sokmaktadır. Bundan mütevellit merkezden bu iskânın önlenmesi amacıyla hüküm yazılmıştır. Böylece bu tür iskânlar önlenmiştir ( KAD 1: 195/4, KAD 1: 199/1, KAD 1: 209/2, KAD 1:

262/3, KAD 1: 271/1, KAD 1: 294/2 ).

Şikayet konularından sayıca 2 hüküm tespit edilen kadın kaçırma olaylarında ise kişi, kendi halinde olmadan başka bir kişinin zevcesini kaçırdığı vukuatıdır ( KAD 1: 179/4 ). Diğer hüküm ise kişi yine eşkıya ile hareket edip başkasının zevcesini kaçırma meselesidir ( KAD 1: 238/4 ).

Diğer hükümler başlığı adı altında hüküm sayısı en fazla olan şikayet konuları belirtilmiştir. Bu meseleler haricinde, sadece bir konuyu içeren ve o konu ile ilgili başka bir hüküm bulunmayan şikayetler özet başlıklar halinde aşağıda verilmiştir.

Tezimizin başlangıc sayfasından sona doğru bu konu özetleri şöyledir:

Hapisliklerin gönderilmesi, haksız yere alınan akçelerin iadesi, vekaletin kaldırılması, firarilerin cezalandırılması, vergi alımı için kadim yere iskan, vergi alımı için tahrir, suçluların merkeze gönderilmesi, toprakların boş bırakılmaması yönündeki hüküm, kişi hakkının tahsil edilmesi, diyet alımı için gereğinin yapılması, mukataanın dahile zapt ettirilmemesi, hayvanlar tarafından zarara uğratılan mahsul hakkındaki şikayet, şakîlerin iskan ettirilmesi, kadının işi ile meşgul olması yönündeki uyarı hükmü, mehterân-ı hayme oğullarının hapsi hususu, eşkıyaların firar etmesi, terekenin tahrire

Referanslar

Benzer Belgeler

Karahisâr-ı Şarkî ve kâdîlarına ve Karahisâr-ı Şarkî voyvodasına hüküm ki Karahisâr kazâsı sâkinlerinden Firdevs nâm hâtûn gelüb bunun hâlâ zevci olan yine Karahisâr-ı

Karahisâr-ı ġarkî kazâsına tâbi‟ Üsküne nâm karye sâkinlerinden Mehmed ve Abdürrahim nâm kimesneler gelüb bunların valideleri Selime nâm hâtûnun babası

fetvâ-yı şerîfesi mûcebince ˈamel olunub hilâf-ı şerˈ-i şerîf ve mugâyir-i fetvâ-yı münîf resm-i kısmet mütâlebesiyle taˈaddî ve rencîde itdirülmeyüb menˈ u

bildirüb mezbûrun hilâf-ı kānûn ol-vechile zâhir olan müdâhale ve taˈaddîsi menˈu defˈ olunmak hükm-i hümâyûnum recâ eyledikleri ecilden kānûn üzere

Alaiye kazâsına tâbi‘ Kargovas nâm karye sâkînlerinden Molla Hasan oğlı Seyyid Mehmed nâm kimesneler gelüb bunlar kendü hallerinde olub hilâf-ı şer‘i şerîf

Spam blocks may be used to blacklist phone numbers suspected of sending spam messages, which blocks calls to the terminal without disrupting the user.. ID

[r]

Hanede baba adı kayıtlı olmayan 2 veya 3 erkek kardeĢin bir arada yaĢadığı toplam 8 hane tespit edilmiĢ bunlar geniĢ aile statüsünde belirtilmiĢtir.3 hane